Denize Girmenin İnsan Vücudu Üzerindeki Etkileri

Deniz, insanlık tarihi boyunca yalnızca bir geçim kaynağı değil; aynı zamanda fiziksel, zihinsel ve ruhsal iyileşmenin doğal bir sahnesi olmuştur.

Modern tıbbın ve bilimsel araştırmaların ilerlemesiyle birlikte, deniz suyunun ve deniz ortamının insan sağlığı üzerindeki etkileri daha derinlemesine anlaşılmaya başlanmıştır.

Gerek içerdiği mineraller, gerekse düşük yerçekimi ortamı ve negatif iyonların yoğunluğu, denize girmenin sağlık üzerindeki olumlu etkilerinin temelini oluşturmaktadır.

🌊 🌊 🌊

Denize Girmenin İnsan Vücudu Üzerindeki Sağlık Etkileri

Kardiyovasküler Sistem Üzerine Etkileri

Denize girme, özellikle yüzme gibi aktif hareketlerle birleştiğinde kalp-damar sistemi üzerinde önemli fizyolojik etkiler yaratır:

Dolaşımın Hızlanması: Su, vücut üzerinde hafif bir basınç uygular. Bu basınç, yüzeyel venöz dönüşü destekleyerek venöz dolaşımı hızlandırır, kalbin yükünü azaltır.

Kardiyak Kondisyonun Artması: Düzenli deniz yüzmesi, kalp kasını güçlendirir, istirahat nabzını düşürür, kalbin pompa verimini artırır.

Kan Basıncını Düzenleme: Soğuk deniz suyu, periferik damarları daraltarak başlangıçta kan basıncını artırsa da, adaptasyon sonrası uzun vadede kan basıncında dengeleyici bir etki oluşturabilir.

Kolesterol ve Trigliserid Düzeyleri: Deniz yüzmesi, HDL düzeyini artırabilirken LDL ve trigliserid düzeylerinin düşmesine katkıda bulunur.

Bağışıklık Sistemi Üzerine Etkileri

Soğuk Su Adaptasyonu (Hardening Etkisi): Düzenli olarak soğuk denize giren bireylerde lökosit (akyuvar) düzeylerinin arttığı, fagositik aktivitenin yükseldiği ve sitokin dengesinin iyileştiği gösterilmiştir.

Lenf Dolaşımını Artırma: Su basıncı ve hareketin birleşimi, lenf drenajını hızlandırarak vücudun toksinleri uzaklaştırmasına ve immüniteyi artırmasına yardımcı olur.

Doğal Antiviral ve Antibakteriyel Etki: Tuzlu deniz suyu, ciltteki mikrobiyal yükü azaltarak ikincil enfeksiyonların önlenmesine destek verir.

Cilt Sağlığı Üzerine Etkileri

Mineral İçeriği: Deniz suyu sodyum, magnezyum, kalsiyum, potasyum, iyot gibi minerallerce zengindir. Bu mineraller, cildin pH’ını dengeler, epidermal yenilenmeyi destekler.

Antiseptik Özellik: Tuzlu su, yara iyileşmesini hızlandırır, akne ve egzama gibi inflamatuar cilt sorunlarının yatışmasına yardımcı olur.

Peeling Etkisi: Deniz suyu ve kumun birleşimi, doğal bir eksfoliyan (ölü deri temizleyici) görevi görür.

Not: Hassas ciltlerde deniz sonrası duş alınmaması durumunda tuz tahrişe neden olabilir. Bu yüzden kontrollü kullanım önemlidir.

Psikolojik ve Nöropsikolojik Etkiler

Stres Azaltıcı Etki: Deniz sesleri, mavinin sakinleştirici etkisi ve serin su, parasempatik sinir sistemini aktive eder. Bu, stres hormonlarının (kortizol, adrenalin) azalmasına yol açar.

Endorfin ve Serotonin Artışı: Yüzme veya serbest dalış gibi aktiviteler, beynin mutluluk hormonlarını salgılamasına neden olur.

Dikkat ve Zihinsel Açıklık: Soğuk suya ani maruz kalma, noradrenalin salınımını artırır. Bu da zihinsel uyanıklığı ve bilişsel performansı kısa süreli olarak yükseltir.

Depresyon ve Anksiyete Üzerindeki Etkisi: Klinik gözlemler ve bazı vaka raporları, düzenli soğuk su banyolarının depresif semptomları azalttığını ve duygu durumunu düzenlediğini göstermiştir.

Kas-İskelet Sistemi ve Fiziksel Fonksiyonlar

Ağırlıksızlık Etkisi: Su içindeki kaldırma kuvveti, eklem stresini azaltarak ağrısız hareket imkânı sunar. Bu etki özellikle artrit ve fibromiyalji gibi rahatsızlıkları olan bireylerde fizyoterapiye yardımcıdır.

Kas Gücünü Artırma: Su direnci, kasların farklı açılardan çalışmasını sağlar. Düzenli deniz yüzmesi, tüm kas gruplarını dengeli şekilde çalıştırır.

Esneklik ve Denge: Yüzme ve su içinde hareket, proprioseptif farkındalığı ve motor koordinasyonu geliştirir.

Solunum Sistemi Üzerine Etkiler

Nefes Egzersizi Olarak Yüzme: Deniz yüzmesi, akciğer kapasitesini artırır ve diyafram kaslarını güçlendirir.

Negatif İyonların Etkisi: Deniz kenarı ortamında bulunan negatif iyonlar, solunum yollarında rahatlatıcı etki yaparak astım, bronşit gibi hastalık semptomlarının azalmasına yardımcı olabilir.

Hormon Düzeyleri ve Metabolizma

Metabolizma Hızlandırıcı Etki: Soğuk su teması, kahverengi yağ dokusunu aktive ederek termogenez yoluyla kalori harcamasını artırır.

Tiroid Fonksiyonları: Deniz suyu iyot içerdiğinden, yüzeysel emilim yoluyla tiroid sağlığını destekleyici bir etki sağlayabilir (özellikle iyot eksikliği olan bireylerde).

⏱️ ⏱️ ⏱️

İdeal Denizde Kalma Süresi

Denize girmenin süresi; su sıcaklığı, kişinin sağlık durumu ve fiziksel kondisyonuna bağlıdır. Ancak genel olarak:

Su SıcaklığıDenizde Kalma Süresi
18–21 °C10–15 dakika
22–26 °C15–30 dakika
27–30 °C30–45 dakika
  • Çocuklar ve yaşlılar için süre daha kısa tutulmalıdır.
  • Uzun süre kalmak hipotermi, kas krampları veya tuz dengesizliğine yol açabilir.

✅ ✅ ✅

İnsan Sağlığı İçin İdeal Deniz Özellikleri

Temiz ve Akıntılı Olmalı: Kirli, durağan sularda mikrobiyolojik risk artar.

Tuz Oranı Dengeli Olmalı: Aşırı tuzlu sular (örneğin Ölü Deniz) ciltte tahrişe neden olabilir. Orta düzey tuzluluk idealdir.

Sıcaklık: 24–27 °C arası deniz suyu hem rahatlatıcı hem de tedavi edicidir.

Doğal Kıyı Şartları: Kumlu ya da çakıllı zemin, taşlı ve ani derinleşen yerlere göre daha güvenlidir.

Kimyasal Temizliği: Ağır metallerden ve deterjan kalıntılarından arındırılmış sular sağlıklıdır.

Deniz Canlıları Açısından Güvenli: Zehirli deniz canlılarının olmadığı bölgeler tercih edilmelidir.

🌍 🌍 🌍

Dünya Üzerinde İnsan Sağlığı İçin İdeal Denizler

1. Adriyatik Denizi (Hırvatistan – Dalmaçya Sahilleri)

  • Temiz, mineralli, bol oksijenli ve yumuşak dalgalarıyla ünlü.

2. Ege Denizi (Türkiye Yunanistan)

  • Orta tuzluluk, berraklık ve sıcaklık bakımından idealdir. Özellikle Çeşme, Bodrum ve Gökçeada sahilleri öne çıkar.

3. İzlanda Jeotermal Kıyıları (Mavi Lagün)

  • Mineraller açısından zengin; özellikle cilt hastalıkları için faydalı.

4. Karayipler (Barbados, Bahamalar)

  • Tropikal sular; sıcaklık, tuzluluk ve mikrobiyolojik temizlik açısından mükemmel.

5. Kızıldeniz (Mısır, Ürdün, İsrail)

  • Yoğun mineral içeriği ve sıcak suları ile romatizmal hastalıklar için tercih edilir.

⭐️⭐️⭐️

Denize girmek, yalnızca yaz aylarının vazgeçilmez bir keyfi değil, aynı zamanda bilimsel olarak da desteklenen çok boyutlu bir sağlık pratiğidir.

Düzenli ve bilinçli deniz banyoları, fiziksel direnci artırmakla kalmaz; ruhsal dengeyi destekler, stres düzeylerini azaltır ve yaşam kalitesini yükseltir. Ancak her sağlık uygulamasında olduğu gibi, bireysel sağlık durumu ve çevresel koşullar göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir.

Sonuç olarak, denizin iyileştirici gücü doğru şekilde kullanıldığında, modern yaşamın getirdiği pek çok sağlık sorununa karşı doğal ve bütüncül bir destek sunmaktadır. İnsan ile doğa arasındaki bu kadim bağın yeniden keşfi, geleceğin sağlık yaklaşımlarında giderek daha fazla yer bulacaktır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Derin Deniz Suyunun Potansiyel Sağlık Faydaları: Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5221345/

⭐️⭐️ Deniz suyu iletkenliğinin üç aşamalı dikey dağılımı https://www.nature.com/articles/s41598-018-27931-y

⭐️⭐️ Ölü Deniz Suyunun Cilt Sağlığındaki Biyolojik Rolü: Bir İnceleme https://www.mdpi.com/2079-9284/10/1/21

⭐️⭐️ Doğada yüzme: Açık su yüzmenin zihinsel sağlık ve refah faydalarına ilişkin kapsamlı bir inceleme https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0272494423001214

⭐️⭐️ Dayanıklılık Yarışmalarında Sporcular İçin Deniz Suyu Tüketimi Fizyolojik Faydaları ve Performansı: Sistematik Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9657671/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Visseral Yağ Fazlalığınız Var mı?

Visseral yağ, (İç Yağ) karın boşluğu içinde yer alan karaciğer, pankreas ve bağırsaklar gibi hayati iç organların çevresinde biriken yağ dokusudur.

Bu yağ türü, deri altı (subkutan) yağlardan farklıdır, gizlidir, bu da onu daha da tehlikeli hale getirir. Çünkü metabolik olarak daha aktif olup normal organ fonksiyonlarını engellediği, Hormonal dengesizliğe, inflamasyona neden olur, kalp hastalığı, tip 2 diyabet, hipertansiyon, insülin direnci, yağlı karaciğer hastalığı, inme, uyku apnesi, bilişsel gerileme ve bazı kanser türleri (Meme ve kolon kanserleri vb) gibi birçok kronik hastalıkla da ilişkili olduğu için tehlikelidir.

Visseral yağın aşırı birikimi, sadece estetik bir sorun değil, aynı zamanda ciddi bir sağlık riski olarak da değerlendirilmelidir.

Visseral Yağ Artış Sebepleri

Visseral yağ, başta yaşam tarzı faktörlerine olmak üzere daha az da genetik faktörlere bağlı olarak birikir.

Genetik Yatkınlık

Visseral yağ oluşumunda genetik faktörler önemli rol oynar. Bu durumu en raha bir şekilde aile öyküsü ile anlayabilirsiniz. Aile bireylerinde abdominal obezite bulunan bireylerde, visseral yağlanmaya daha sık rastlanır.

Genetik yatkınlık, vücudun yağ depolama biçimini, enerji metabolizmasını, iştah düzenlemesini ve insülin hassasiyetini etkileyerek kişinin karın içi yağ birikimine (visseral yağ) eğilimli hale gelmesine neden olabilir.

Örneğin,

Fazla alınan kalorilerin yağ olarak depolanması bazı kişilerde daha çok visseral bölgede olurken, bazı kişilerde de deri altı (subkutan) bölgede olmaktadır.

Bazı kişilerde kas kütlesi genetik olarak düşük olup bazal metabolizma hızı da düşük olması durumunda alınan fazla kaloriler visseral yağ artışına neden olabilir.

Dengesiz ve Yüksek Kalorili Beslenme

Günümüzde, visseral yağlanmanın en önemli nedeni beslenme alışkanlıklarıdır. Özellikle endüstriyel – işlenmiş gıdalar içerikleri sebebi ile visseral yağlanmanın ana sebeplerindendir.

Yüksek şeker tüketimi (özellikle fruktoz) – Fruktozun fazla tüketimi, lipogenez (yağ üretimi) yoluyla karaciğerde trigliserid sentezini artırarak visseral yağ depolanmasını tetikler.

Basit karbonhidrat ağırlıklı diyet – Rafine karbonhidratlar (Beyaz ekmek, pirinç, makarna ve şekerli yiyecekler) kan şekerinde ani yükselmelere neden olur. Bu da insülin salımını artırır ve insülinin lipogenez (yağ üretimi) etkisiyle karaciğerde trigliserid sentezini artırarak visseral yağ depolanmasını tetikler.

Yüksek yağlı ve işlenmiş gıdalar – Trans yağlar ve doymuş yağ asitleri içeren işlenmiş gıdalar (fast food, cips, paketli gıdalar) inflamasyonu artırarak visseral yağ birikimini kolaylaştırır.

Protein eksikliği – Protein, tokluk hissi sağlar ve metabolizmayı hızlandırır. Düşük proteinli diyetler, enerji dengesini bozarak visseral yağ birikimine neden olabilir.

Hareketsiz Yaşam Tarzı (Sedanter Davranışlar)

Günümüzde moder yaşam adı altında teknolojinin ve araçlarınn daha yoğun ve genel kullanımı ile insanların hareketliliği oldukça azalmıştır. Hareket eksikliği – azlığı (sedanter yaşam) visseral yağlanma için önemli bir risk faktörüdür.

Egzersiz eksikliği, alınan kalorilerin enerjiye dönüştürülemeden depolanmasına yol açar. Aynı şekilde hareket azlığı kas kütlesinde de azalmaya yol açarak bazal metabolizmanın düşmesine ve bu durum da enerji dengesizliğine yol açar.

Düzenli egzersiz, özellikle aerobik (yürüyüş, koşu, yüzme) ve direnç egzersizleri, visseral yağ dokusunu azaltmak için etkilidir. Sedanter yaşam tarzına sahip bireylerde ise visseral yağ oranı önemli ölçüde yüksektir.

Stres ve Kortizol Salınımı

Kronik stres, hipotalamus-hipofiz-adrenal (HHA) aksını aktive ederek kortizol hormonunun artmasına neden olur.

Kortizol, vücudu “savaş ya da kaç” durumuna hazırlar; ancak sürekli yüksek kortizol seviyeleri yağ metabolizmasını bozarak özellikle karın bölgesinde yağ depolanmasını tetikler.

Kortizol, lipoprotein lipaz enziminin aktivitesini artırarak visseral bölgede yağ depolamasını teşvik eder. Ayrıca, insülin direncini artırarak glikozun yağ asidi sentezine yönelmesini sağlar. Bu nedenle stresle başa çıkamayan bireylerde visseral yağlanma daha yaygındır.

Hormon Düzensizlikleri

Hormonal değişiklikler, visseral yağ birikimini büyük ölçüde etkileyebilir:

Menopoz: Östrojen seviyeleri menopoz sonrası azaldığında, kadınlarda yağ dağılımı subkutan bölgeden visseral bölgeye kayar.

Andropoz: Erkeklerde yaşla birlikte testosteron seviyeleri azalır, bu da kas kaybına ve visseral yağ artışına neden olur.

İnsülin direnci: Hücrelerin insüline yanıtı azaldığında, glikozun enerjiye dönüştürülmesi zorlaşır ve bu fazla enerji yağ olarak özellikle karın çevresinde depolanır.

Leptin ve ghrelin dengesizliği: Leptin, tokluk hissi sağlarken ghrelin açlık sinyali verir. Obez bireylerde leptin direnci gelişebilir; bu durumda beyin tokluk sinyalini algılamaz ve yeme eğilimi artar.

Yaşlanma

Yaş ilerledikçe metabolizma yavaşlar, kas kütlesi azalır ve hormon dengeleri bozulur. Bu durum visseral yağ artışını kolaylaştırır. Ayrıca yaşla birlikte fiziksel aktivitenin azalması, visseral yağlanmanın daha belirgin hale gelmesine neden olur.

Uyku Bozuklukları

Yetersiz ve kalitesiz uyku, iştah hormonlarını etkileyerek ghrelin artışına ve leptin azalmasına neden olur. Bu durum daha fazla yeme eğilimine ve dolayısıyla visseral yağlanmaya yol açar.

Ayrıca, uyku apnesi, gece boyunca vücudun oksijenlenmesini bozar ve stres hormonlarını artırarak visseral yağ depolanmasını teşvik eder.

Alkol Tüketimi

Alkol, yüksek kalorili bir içecektir ve metabolize edilirken yağ yakımını yavaşlatır. Aynı zamanda karaciğerde yağ sentezini artırarak visseral yağlanmayı tetikler.

Özellikle “bira göbeği” olarak bilinen durum, visseral yağ birikiminin klasik bir örneğidir.

Bağırsak Mikrobiyotası ve İnflamasyon

Son yıllarda yapılan araştırmalar, bağırsaklardaki mikrobiyal dengenin bozulmasının (disbiyozis) obezite ve visseral yağ artışıyla ilişkili olduğunu göstermektedir.

Zararlı bakterilerin baskın hale gelmesi, bağırsak geçirgenliğini artırarak sistemik inflamasyona neden olur. Bu da visseral yağ dokusunda sitokin salınımını ve yağ depolanmasını artırır.

Probiyotik ve prebiyotik zengin diyetlerin, bu dengenin yeniden kurulmasına yardımcı olarak visseral yağlanmayı azaltabileceği düşünülmektedir.

Sigara Kullanımı

Sigara içmek, vücutta oksidatif stres ve inflamasyon düzeyini artırır. Aynı zamanda iştah baskılayıcı etkisi nedeniyle sigarayı bırakan bireylerde kısa vadede kilo artışı olabilir. Ancak ilginç biçimde, düzenli sigara içenlerde visseral yağ oranı subkutan yağa göre daha yüksek bulunmuştur. Bu da sigaranın visseral yağlanmayı spesifik olarak artırabileceğini düşündürmektedir.

Metabolik Sendrom ve İnsülin Direnci

Visseral yağ, metabolik sendromun hem sebebi hem de sonucu olabilir.

Yüksek tansiyon, yüksek kan şekeri, yüksek trigliserid, düşük HDL ve abdominal obezite, metabolik sendromun beş bileşenidir. Visseral yağ dokusu, adipokin adı verilen hormonları ve inflamatuar sitokinleri salgılayarak bu parametreleri olumsuz etkiler.

Özellikle TNF-α, IL-6 gibi sitokinler insülin sinyal yolaklarını bozar ve bu durum bir kısır döngü yaratarak visseral yağ artışını pekiştirir.

Psikolojik Etmenler ve Yeme Bozuklukları

Emosyonel yeme, yani stres, depresyon, anksiyete gibi duygusal durumlarla başa çıkmak için yemek yeme davranışı, genellikle yüksek kalorili ve işlenmiş gıdalara yönelimi artırır. Bu da zamanla karın içi yağ (visseral yağ) birikimine neden olabilir.

Binge eating (aşırı yeme atakları) ve gece yeme sendromu da visseral yağlanmaya katkı sağlar.

Viseral Yağınız Var mı Yok mu Nasıl Anlarsınız?

Zayıf görünebilirsiniz…Lakin viseral yağlarınız fazla olabilir.

Kendinizi kontrol edebilir ve rahatlıkla viseral yağ durumunuz konusunda yorum yapabilirisiniz.

  • Artan bel çevresi (>Kadınlar için 88,90 santimetre, >Erkekler için 101,60 santimetre)
  • Bel Kalça Oranı
  • Göbekli veya elma tipi vücut
  • Yorgunluk ve uyku eksikliği
  • Yüksek kan şekeri veya tansiyon
  • Vücut yağ taramaları
  • Kan testleri

Bel Kalça Oranı

Bel Kalça Oranı Ölçümü Nasıl Yapılır?

  • Bel çevresi: Göbek deliğinin hemen üstünden (genellikle en dar yerden).
  • Kalça çevresi: Kalçanın en geniş yerinden.

Ölçüm esnasında:

  • Ayakta durulmalı.
  • Nefes verildikten sonra ölçüm yapılmalı.
  • Mezura ciltle temas etmeli ama bastırmamalı.

Bel Kalça Oranı = Bel ç​evresi (cm) / Kalça ç​evresi (cm)

İdeal Bel-Kalça Oranı (Dünya Sağlık Örgütü – WHO’ya göre)

CinsiyetDüşük RiskOrta RiskYüksek Risk (Tehlikeli)
Kadın< 0.800.80–0.85> 0.85
Erkek< 0.900.90–1.00> 1.00

Kadınlarda > 0.85, erkeklerde > 1.00 olması yüksek visseral yağlanma ve kalp hastalığı riski anlamına gelir.

Ne kadar düşükse o kadar iyi demek değildir; çünkü çok düşük oranlar da beslenme yetersizlikleri veya kas kaybı ile ilişkili olabilir.

Bel Kalça Oranı, VKİ’den (vücut kitle indeksi) daha iyi bir göstergedir çünkü kas kütlesi ve visseral yağın dağılımını dikkate alır.

Visseral Yağları Azaltmak İçin 10 Altın Kural

İç yağları eritmek kıyafetlerinize sığmaktan daha önemlidir, ancak bu da yardımcı olur.

StratejiAçıklama
Şekerden uzak durFruktoz ve rafine karbonhidratları azalt
Lif tüketimini artırTokluk süresini uzatır, kan şekerini dengeler
Düzenli egzersiz yapKardiyo + direnç antrenmanı kombinasyonu
Yeterli uyku al7–9 saat kaliteli uyku şart
Alkolü sınırlı tutÖzellikle bira, visseral yağı artırır
Stresi azaltKortizol seviyelerini düşür
Protein ağırlıklı beslenKas koruyucu, tokluk artırıcı etki
İnflamasyonu düşürTrans yağ, işlenmiş gıdadan kaçın
Bağırsak sağlığını koruPrebiyotik ve probiyotik tüketimi
BKO ve bel çevresini takip etGelişimi izlemek için önemlidir

Visseral Yağ Yakımı Örnek Antrenman Programı

Aşağıda 70 kg’lık, herhangi bir hastalığı olmayan – ilaç kullanmayan sağlıklı ortalama kondisyon seviyesinde bir erkek için visseral yağları hedef alan, 1 haftalık egzersiz programı örneği göreceksiniz. Bu programda yağ yakımını hızlandırmak, metabolizmayı canlandırmak ve kas kütlesini korumak hedeflenmiştir.

Visseral Yağ Yakma Programının Ana Hatları

  • Haftada 5 gün egzersiz (2 gün dinlenme)
  • Kombinasyon:
    • 3 gün Kardiyo (yağ yakımı)
    • 2 gün Ağırlık/Direnç Antrenmanı (kas koruma/arttırma)
    • 2 gün aktif dinlenme veya tam dinlenme (stres ve kortizol kontrolü)
  • Süre: Günde ortalama 30–45 dakika

Hareketlerin – Egzersizlerin teknik adlarını yazdım. Bilemediğinizde o egzersizi nasıl yapacağınıza dair bilgileri ve görüntüleri Youtube da videolarını bulabilirsiniz.

Visseral Yağ Yakma Haftalık Egzersiz Programı

Pazartesi – Kardiyo + Core (Karın)

Isınma (10 dk):

  • 5 dk tempolu yürüyüş veya hafif koşu
  • 5 dk dinamik esneme (kol-diz çevirme, kalça açma)

Ana Antrenman (25 dk):

  • 30 saniye jumping jack
  • 30 saniye dinlen
  • 30 saniye mountain climber
  • 30 saniye dinlen
  • 30 saniye squat jump
  • 30 saniye dinlen
    ⮕ Bu seti 3 tur yap. Aralarda 1 dk dinlen.

Core (Karın) (10 dk):

  • Plank (3 set x 30 saniye)
  • Russian twist (3 set x 20 tekrar)
  • Leg raise (3 set x 12 tekrar)
  • Bicycle crunch (3 set x 15 tekrar)

Salı – Ağırlık + Direnç Antrenmanı (Üst Vücut Odaklı)

Isınma (5–7 dk):

  • Dairesel kol hareketleri, mekik, şınav, ip atlama

Antrenman (3 set x 10–12 tekrar):

  • Şınav (diz üstü olabilir)
  • Dumbbell shoulder press (evde su şişesi/dumbbell)
  • Dumbbell bench row
  • Dumbbell biceps curl
  • Triceps dips (sandalye destekli)

Soğuma:
5 dk esneme – göğüs, sırt, omuzlar

Çarşamba – HIIT Kardiyo (Yüksek Yoğunluklu Interval)

Isınma (5–10 dk):

  • Tempolu yürüyüş → koşuya geçiş
  • Dinamik esneme hareketleri

HIIT (Toplam 20 dk):

  • 30 saniye sprint (veya hızlı ip atlama)
  • 90 saniye yavaş yürüyüş/dinlenme
    ⮕ 8 tur yap.

Core (5–10 dk):

  • Plank varyasyonları + karın mekikleri

Perşembe – Dinlenme / Aktif Dinlenme

Alternatifler:

  • 30 dk yürüyüş
  • 20 dk yoga / nefes egzersizi
  • Hafif esneme ve meditasyon

Cuma – Ağırlık / Direnç Antrenmanı (Alt Vücut Odaklı)

Isınma (5 dk): Hafif yürüyüş + diz çekme egzersizi

Ana Egzersiz (3 set x 10–15 tekrar):

  • Squat
  • Lunge (her bacak)
  • Glute bridge
  • Deadlift (dumbbell veya su şişesiyle)
  • Calf raise (topuk kaldırma)

Core:

  • Leg raise (3 set)
  • Plank (1 dakika)

Cumartesi – Kardiyo + Mobilite

Kardiyo (30 dk):

  • Hafif tempo bisiklet / yürüyüş / yüzme
    ⮕ Nabzı orta seviyede tut (110–130 bpm civarı)

Mobility ve Esneme (15 dk):

  • Kalça açıcılar, bel-sırt-germe, hamstring

Pazar – Tam Dinlenme

  • Yeterli uyku ve su alımı
  • Hafif esneme yapılabilir
  • Film, kitap, doğa yürüyüşü gibi rahatlatıcı aktiviteler

Göbek yağları sadece kozmetik bir sorun değil, vücudunuzun içinde gizlenen, hormonlarınızı bozan ve kaos yaratan sessiz bir katildir.

Bölgesel olarak azaltamazsınız ancak sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek bunu yenebilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Visseral adiposopati: vasküler bir bakış açısı https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4442778/

⭐️⭐️ Visseral yağ: NAFLD gelişimi ve ilerlemesinin temel aracısı https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2666149723000270

⭐️⭐️ Visseral Obezite ve Kanser ve Kardiyovasküler Hastalıklardaki Ortak Rolü: Patofizyoloji ve Farmakolojik Tedavilerin Kapsamlı Bir İncelemesi https://www.mdpi.com/1422-0067/21/23/9042

⭐️⭐️ Visseral Yağ Dokusu: Tip 2 Diyabetin Gizli Suçlusu https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11013274/

⭐️⭐️ Antropometrik ve obezite göstergeleri ve tip 2 diyabet riski: Kohort çalışmalarının sistematik incelemesi ve doz-cevap meta-analizi https://www.bmj.com/content/376/bmj-2021-067516

⭐️⭐️ Klinik uygulamada hayati bir bulgu olarak bel çevresi: IAS ve ICCR Visseral Obezite Çalışma Grubu’ndan bir Konsensüs Beyanı https://www.nature.com/articles/s41574-019-0310-7

⭐️⭐️ Epikardiyal yağ: özellikleri, işlevi ve obeziteyle ilişkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17444966/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Yüksekte Çalışanlarda Gelişen Psikolojik Sorunlar

Yüksekte çalışma, inşaat, enerji, bakım-onarım, temizlik ve çeşitli endüstriyel sektörlerde çalışan bireyler için yaygın bir faaliyettir.

Yüksekte çalışma yapılan işlerde genellikle fiziksel riskler ön planda tutularak değerlendirilse de, psikolojik etkiler de en az fizyolojik tehlikeler kadar önemlidir.

Yüksekte çalışmak, kişinin bilişsel, duygusal ve davranışsal tepkilerini etkileyebilir; bu durum zaman içinde çeşitli psikolojik sorunların gelişmesine zemin hazırlayabilir.

1. Yüksekte Çalışmanın Psikolojik Yükü

1.1. Tehdit Algısı ve Sürekli Stres

Tehdit Algısı (Perceived Threat)

Tehdit algısı, bireyin bulunduğu ortamda bir tehlike ya da zarar görme ihtimalini zihinsel olarak değerlendirmesi ve buna karşı bilinçli ya da bilinçsiz olarak verdiği psikolojik tepkidir.

Yüksekte çalışan işçilerde Tehdit algısı;

  • Düşme riski
  • İş ekipmanlarının arızalanması
  • Zemin desteğinin kaybolması
  • Hava koşullarının ani değişimi
  • Kendi fiziksel yetersizliği veya dikkatsizliği gibi durumlardan kaynaklanabilir.

Bu tür durumlar, zihinde sürekli bir “hazır olma” ya da “kaç ya da savaş” tepkisi oluşturur.

🧷 Örnek: Bir işçinin 20 metrelik bir iskelede çalışırken zeminin esnemesiyle panik yaşaması, zihinsel olarak “Düşebilirim” düşüncesinin tehdit algısını tetiklediğinin göstergesidir.

Tehdit algısı yüksek olduğunda, beden sürekli alarm modundadır. Bu da doğrudan sürekli strese yol açar.

Sürekli Stres (Chronic Stress)

Sürekli stres, bireyin uzun süre boyunca yüksek düzeyde stres faktörlerine maruz kalması ve zihinsel-fiziksel olarak gevşeyememesi durumudur. Yüksekte çalışan bireylerde bu stres, işin doğası gereği sürekli mevcuttur.

Sürekli Stres Belirtileri;

  • Kronik yorgunluk
  • Odaklanma zorluğu
  • Uyku problemleri
  • Sinirlilik, sabırsızlık
  • Kas gerginliği ve çarpıntı
  • Motivasyon düşüklüğü

Yüksekte çalışmak, doğrudan hayatı tehdit edebileceği için çalışan kişi bilinçli ya da bilinçsiz şekilde hep tetikte olur. Bu tetikte olma hali, zamanla zihinsel kaynakların tükenmesine ve kişinin fiziksel olarak da yıpranmasına neden olur.

Bu durum sempatik sinir sistemini uyarır ve sürekli bir “alarm” durumu yaratır.

Günlük olarak stres yüküne maruz kalan bireylerde zaman içinde:

  • Tükenmişlik
  • Kaygı bozuklukları
  • Uyku problemleri gibi belirtiler gözlemlenebilir.

1.2. Bilişsel Yüklenme

Yüksekte çalışma, sadece fiziksel değil aynı zamanda ciddi bilişsel talepler içeren bir süreçtir.

Dengeyi koruma, dikkat dağıtıcı unsurları filtreleme, çevresel tehditleri algılama ve eş zamanlı olarak görevleri yerine getirme gibi beceriler, beynin sürekli aktif olmasını gerektirir.

Bu durum, çalışan üzerinde bilişsel yüklenmeye yol açabilir.

Bilişsel yüklenme; kişinin zihinsel kapasitesinin, görev ve çevresel talepler karşısında zorlanması durumudur. Yüksekte çalışan bireyler için bu yüklenme, özellikle tehlikeye karşı tetikte kalma ihtiyacı nedeniyle daha da artar. Denge kaybı yaşama korkusu, ekipman kullanımı, zaman baskısı ve güvenlik kurallarını eş zamanlı uygulama çabası, zihinsel kaynakların tükenmesine neden olabilir.

Bilişsel yüklenme, dikkat dağınıklığı, karar verme hataları, problem çözmede yavaşlama ve reaksiyon süresinde uzamayla sonuçlanabilir. Bu da iş kazası riskini artırır. Ayrıca uzun vadede zihinsel yorgunluk, tükenmişlik ve stres bozuklukları gibi psikolojik sorunlara zemin hazırlar.

Bu nedenle yüksekte çalışanlara yönelik eğitimlerde sadece fiziksel değil, bilişsel dayanıklılığı artırmaya yönelik stratejilere de yer verilmesi gerekir. Mola düzenlemeleri, görev rotasyonu, mindfulness çalışmaları ve dikkat geliştirme egzersizleri, bilişsel yüklenmeyi azaltmada etkili olabilir.

2. Sık Görülen Psikolojik Sorunlar

2.1. Yükseklik Kaygısı (Akrofobi)

Akrofobi, bireyin yüksek bir yerde bulunurken ya da yüksekte olma fikriyle karşılaştığında aşırı, mantıksız ve yoğun bir korku ya da kaygı yaşaması durumudur. Bu durum sadece gerçek bir yükseklik ortamında değil, bazı durumlarda yükseklik hayal edildiğinde bile tetiklenebilir.

Akrofobi; klasik anlamda bir spesifik fobi türüdür ve kişinin günlük yaşamını, mesleki performansını ya da sosyal aktivitelerini kısıtlayacak düzeyde yoğun kaygılara yol açabilir.

Yüksekten korkmak, evrimsel olarak doğal bir tepki olsa da, bazı bireylerde bu korku yoğun ve işlev bozucu hale gelebilir. Akrofobi, yüksekte çalışan bireylerde şu şekilde kendini gösterebilir.

Fiziksel Tepkiler

  • Dizlerde titreme
  • Kalp çarpıntısı
  • Baş dönmesi
  • Nefes darlığı
  • Terleme
  • Bulantı

Psikolojik Tepkiler

  • Düşme korkusu (gerçekçi olmasa bile)
  • Kontrolünü kaybetme hissi
  • Kaçma isteği
  • Panik hissi
  • Ölecekmiş gibi düşünmek

Bu tür belirtiler, iş sırasında büyük bir tehlike oluşturabilir.

Yüksekte çalışmak zorunda olan bir işçide akrofobi varsa:

  • Dikkat dağınıklığı yaşanabilir
  • Panik anında refleks davranışlarla düşme riski artabilir
  • Çalışma kalitesi ve güvenliği ciddi şekilde etkilenebilir
  • Kişi görevden kaçınabilir ya da işi bırakabilir

Bu nedenle iş sağlığı ve güvenliği kapsamında, çalışanların yükseklik korkusu olup olmadığı işe alım öncesi ya da periyodik değerlendirmelerde test edilmelidir. Mümkün şartlarda yükseklik korkusu olanlar bu tür işlerde çalıştırılmamalı, zorunluluk hallerinde psikolojik destek sağlanmalıdır.

2.2. Genelleşmiş Anksiyete Bozukluğu

Genelleşmiş Anksiyete Bozukluğu, bireyin günlük yaşamında karşılaştığı olaylara ve durumlara karşı sürekli, aşırı ve kontrol edilemeyen bir kaygı ve endişe hali yaşadığı uzun süreli bir anksiyete (kaygı) bozukluğudur. Bu durum, kişide hem zihinsel hem de fiziksel belirtilerle kendini gösterir ve yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir.

Bu kaygı hali belirli bir olayla sınırlı değildir; sağlık, iş, para, aile, gelecek gibi birçok konuda orantısız ve sürekli endişe duyulur.

Yüksekte çalışmanın getirdiği sürekli stres ve belirsizlik, zaman içinde genelleşmiş anksiyeteye yol açabilir. Kişi sadece yükseklikle değil, hayatının diğer alanlarında da kontrolsüz kaygılar yaşamaya başlar. Bu durum:

Zihinsel ve Duygusal Belirtiler:

  • Sürekli endişeli ya da tedirgin hissetme
  • Kötü bir şey olacakmış hissi
  • Konsantrasyon güçlüğü
  • Karar vermekte zorlanma
  • Aşırı düşünme (overthinking)

Fiziksel Belirtiler:

  • Kas gerginliği
  • Mide rahatsızlıkları
  • Terleme
  • Titreme
  • Uyku problemleri
  • Yorgunluk, halsizlik

gibi bulgularla kendini gösterebilir.

2.3. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), kişinin yaşamını veya bütünlüğünü tehdit eden ağır bir travmatik olay (örneğin ciddi iş kazası, doğal afet, savaş, fiziksel saldırı, tanık olunan bir ölüm vb.) yaşadıktan sonra, bu olayı zihninde sürekli tekrar yaşaması, kaçınma davranışları sergilemesi ve yüksek uyarılmışlık hali içinde olmasıyla karakterize edilen ciddi bir ruhsal bozukluktur.

Bu bozukluk, yalnızca olay anında değil, aylar hatta yıllar sonra da etkisini gösterebilir.

Daha önce bir düşme tehlikesi atlatan ya da meslektaşının düşüşüne tanık olan bireylerde travma sonrası stres bozukluğu gelişebilir. Bu bozuklukta kişi:

1. Yeniden Yaşantılama

  • Olayı rüyalarda ya da gündüz aniden tekrar yaşamak (flashback)
  • Olayla ilgili görüntü, ses, koku gibi tetikleyicilerle yoğun rahatsızlık hissetmek

2. Kaçınma Davranışları

  • Travmayı hatırlatan yer, kişi ya da konuşmalardan uzak durma
  • Duygusal uyuşma, insanlara karşı yabancılaşma

3. Artmış Uyarılmışlık

  • Sürekli tetikte olma hali
  • Uyku sorunları
  • Sinirlilik, öfke patlamaları
  • Konsantrasyon güçlüğü
  • Aşırı irkilme tepkileri

Bu tür bireylerin iş verimliliği ciddi şekilde düşer.

2.4. Depresyon

Depresyon, kişinin duygu durumunu, düşüncelerini, davranışlarını ve fiziksel işlevselliğini olumsuz yönde etkileyen, yaygın ve ciddi bir duygudurum bozukluğudur.

Kişi kendini uzun süreli olarak üzgün, boşlukta, umutsuz ya da değersiz hisseder ve bu durum günlük yaşam aktivitelerini sürdürmesini zorlaştırabilir.

Depresyon sadece “mutsuzluk” ya da “moral bozukluğu” değildir; ruhsal, zihinsel ve bedensel belirtileri olan klinik bir durumdur ve çoğu zaman hekim müdahalesi gerektirir.

Sürekli stres, sosyal izolasyon, fiziksel yorgunluk ve kontrolsüz çalışma saatleri, zamanla depresyona neden olabilir.

Yüksekte çalışan kişi depresyonda ise:

  • Sürekli üzgün ya da çökkün ruh hali
  • Günlük aktivitelere karşı ilgi ve zevk kaybı
  • Enerji eksikliği, yorgunluk hissi
  • Uyku bozuklukları (az ya da aşırı uyuma)
  • İştah değişiklikleri (azalma ya da artma)
  • Değersizlik ya da suçluluk hissi
  • Konsantrasyon güçlüğü
  • Hareketlerde yavaşlama veya huzursuzluk
  • Umutsuzluk hissi
  • Ölüm ya da intihar düşünceleri

geliştirebilir.

2.5. Performans Kaygısı

Yüksekte çalışırken hata yapma korkusu, işini kaybetme kaygısıyla birleştiğinde, kişilerde performans anksiyetesi gelişebilir. Bu durum bireyin işine dair sürekli olarak “yetersizim, hata yapacağım” şeklinde düşünmesine neden olur.

3. Psikolojik Sorunların Nedenleri

3.1. Çevresel Faktörler

  • Yetersiz güvenlik önlemleri
  • Düzensiz çalışma saatleri
  • Gürültü, sıcaklık, rüzgâr gibi çevresel zorluklar

3.2. Kişisel Faktörler

  • Önceden travma öyküsü
  • Düşük stres toleransı
  • Kişilik yapısı (mükemmeliyetçilik, obsesif özellikler)

3.3. Kurumsal Faktörler

  • Psikolojik destek hizmetlerinin olmaması
  • Yetersiz iş güvenliği eğitimi
  • Mobing veya yönetici baskısı

4. Psikolojik Etkilerin İş Güvenliğine Yansıması

Yüksekte çalışmak, sadece fiziksel bir denge ve koordinasyon meselesi değil; aynı zamanda bireyin zihinsel dayanıklılığını, duygusal kontrolünü ve psikolojik sağlamlığını doğrudan etkileyen bir durumdur. Bu psikolojik etkiler, çalışanın güvenli davranışlarını doğrudan şekillendirir ve iş güvenliği uygulamalarının başarısını belirleyen temel faktörlerden biri haline gelir.

Psikolojik Etkiler Nelerdir?

  • Kaygı ve korku (örneğin yükseklik korkusu / akrofobi)
  • Kronik stres ve baskı altında hissetme
  • Dikkat dağınıklığı ve zihinsel yorgunluk
  • Tükenmişlik ve motivasyon eksikliği
  • Tehdit algısında artış ve panik davranışlar

Bu etkiler; çalışanın zihinsel yükünü artırarak doğru karar alma, tehlikeleri fark etme, iş ekipmanlarını dikkatli kullanma gibi kritik becerilerde bozulmaya neden olabilir.

İş Güvenliğine Yansıması Nasıldır?

Kazaların Artışı: Psikolojik olarak zorlanan çalışan, hata yapmaya daha yatkındır. Bu durum düşme, ekipman hatası veya çevresel riskleri görmeme gibi kazaları artırır.

Güvenlik Prosedürlerine Uyumsuzluk: Aşırı stres ya da korku yaşayan kişi, güvenlik donanımlarını doğru kullanmayabilir ya da prosedürleri ihmal edebilir.

İletişim Sorunları: Psikolojik baskı altındaki çalışanlar, ekip arkadaşlarıyla iletişimde zorlanabilir ve bu durum grup güvenliğini tehdit eder.

İşe Devamsızlık ve Verimlilik Düşüşü: Sürekli stres altında olan kişilerde iş bırakma, devamsızlık ve motivasyon kaybı gibi durumlar görülebilir.

Çözüm – Psikolojik Güvenlik Kültürü

İşverenler, sadece fiziksel güvenlik önlemleriyle değil; aynı zamanda çalışanların psikolojik iyilik halini koruyacak uygulamalarla da iş güvenliğini desteklemelidir. Desteklemelerini sağlamak için gerekli – yeterli bilgilendirme ve motivasyon işyeri hekimi – İş Güvenliği Uzmanı tarafından verilmelidir.

  • Psikolojik dayanıklılık eğitimleri
  • Düzenli psikolojik değerlendirme ve destek hizmetleri
  • Tehlike algısını düşüren simülasyonlar ve uygulamalı eğitimler
  • Kazalardan sonra “psikolojik ilk yardım” programları

5. Koruyucu ve Önleyici Yaklaşımlar

5.1. Psikolojik Dayanıklılık Eğitimi

Psikolojik Dayanıklılık Eğitimi, yüksekte çalışan bireylerin yüksek riskli ve stresli ortamlarda zihinsel esnekliklerini artırmak, duygusal tepkilerini düzenleyebilmek, olumsuz düşüncelerle başa çıkmak ve kriz anlarında soğukkanlılıkla hareket edebilmek amacıyla verilen yapılandırılmış psikoeğitim programıdır.

Bu eğitim, çalışanların sadece ruhsal sağlığını desteklemekle kalmaz, aynı zamanda iş güvenliği davranışlarını güçlendirerek iş kazalarının önlenmesine de katkı sağlar.

Eğitimin Temel Amaçları

  1. Stresle başa çıkma becerisi kazandırmak
  2. Tehlike algısı ve duygusal kontrolü güçlendirmek
  3. Özgüven, odaklanma ve sakin kalabilme yetisini geliştirmek
  4. Panik yerine çözüm odaklı düşünmeyi öğretmek
  5. Travmatik olaylardan sonra toparlanma sürecini hızlandırmak

Neden Yüksekte Çalışanlara Bu Eğitim Gerekli?

  • Yüksekte çalışmak, fiziksel riskin yanı sıra ciddi psikolojik baskılar da yaratır (yükseklik korkusu, düşme endişesi, yoğun dikkat gereksinimi vb.)
  • Psikolojik olarak hazırlıksız olan çalışan, panikleyebilir, hatalı kararlar verebilir ya da güvenlik kurallarını ihmal edebilir.
  • Eğitim sayesinde çalışanlar, bu baskılar karşısında kontrolü kaybetmeden, soğukkanlılıkla ve güvenli davranışlarla süreci yönetebilir.

5.2. Psikolojik Destek Mekanizmaları

  • Psikolojik danışmanlık
  • Grup terapileri
  • İşyeri psikoloğu hizmeti

5.3. Düzenli Psikolojik Değerlendirme

Çalışanların periyodik olarak duygusal durumları gözden geçirilmeli; erken müdahale imkânı sağlanmalıdır.

5.4. İş Ortamında Destekleyici İletişim

Yöneticilerin empatik yaklaşımı, destekleyici liderlik tarzı ve çalışanla etkili iletişim kurulması kaygı düzeylerini önemli ölçüde düşürür.

Yüksekte Çalışanlar İçin Psikolojik Dayanıklılık Eğitim Programı

Firmalarımız Tetkik OSGB ve Tetkik Danışmanlık bünyelerinde, yüksekte çalışan personellere yönelik eğitimlerimiz mevcuttur. https://tetkik.com.tr/iletisim/ Bize ulaşabilirsiniz.

  • Eğitim içeriği: Yükseklik kaygısı ile baş etme, gevşeme teknikleri, grup çalışmaları
  • Uygulama süresi: 6 hafta boyunca haftada 1 gün
  • Sonuç: Kaygı düzeylerinde %30 azalma, iş memnuniyetinde artış, kaza oranlarında düşüş

Uygulamda hedefimiz hem çalışan sağlığını hem de iş verimliliğini olumlu yönde arttırmak, işverenin çalışanınan olan özen borcunu yerine getirmesinde destek olmaktır.

Eğtim başvurusu için bizi arayabilirsiniz.

Eğitim Koordinatörümüz Dr Mustafa KEBAT yönetiminde açılan eğitimlere personelinizin dahil olmasını yada firmanıza özel eğitim programı düzenlenmesini talep edebilirsiniz.

Yüksekte çalışmak, fiziksel beceriler kadar psikolojik dayanıklılığı da gerektiren bir süreçtir.

Sürekli tehlike altında olmak, zihinsel ve duygusal dengeyi bozabilir. Bu bağlamda; yüksekte çalışanların psikolojik açıdan desteklenmesi, yalnızca bireysel değil kurumsal bir sorumluluktur.

Unutulmamalıdır ki, “İş güvenliği” emniyet kemeri takmakla değil, zihne yerleştirmekle başlar.

Personelinizin zihnine güvenlik kültürünün yerleştirilmesine destek olalım.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Yüksekte Çalışanlarda İş Kazalarını Önlemek Amaçlı Uygulanacak Bilişsel ve Psikomotor Testlerin Geliştirilmesi. https://openurl.ebsco.com/EPDB%3Agcd%3A13%3A9849677/detailv2?sid=ebsco%3Aplink%3Ascholar&id=ebsco%3Agcd%3A149702645&crl=c&link_origin=scholar.google.com.tr

⭐️⭐️ Yükseklik Korkusu https://www.sciencedirect.com/topics/psychology/fear-of-heights

⭐️⭐️ Belirli Fobiler https://www.msdmanuals.com/professional/psychiatric-disorders/anxiety-and-stressor-related-disorders/specific-phobias

⭐️⭐️ Akrofobi ve görsel yükseklik tahammülsüzlüğü: Epidemiyoloji ve mekanizmalardaki gelişmeler https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7718183/

⭐️⭐️ Yükseklik tahammülsüzlüğü fizyolojik mekanizmalar ve psikolojik sıkıntı arasında: literatür taraması ve deneyimlerimiz https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6734202/

⭐️⭐️ Yükseklik baş dönmesi ve insan duruşu https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/484362/

⭐️⭐️ Yükseklikten mi düştünüz? Üç kişiden biri görsel yükseklik tahammülsüzlüğü yaşıyor https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23070463/

⭐️⭐️ Yüksekliğin vücudun mekansal yönelimi ve dengesi üzerindeki etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/11020194/

⭐️⭐️ Yüksekte Güvenli Çalışma Eğitimi Çalıştayı 12 ARALIK 2017 ÇASGEM / ANKARA http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://www.csgb.gov.tr/Media/um0hn5n5/yuksekte_guvenli_calisma.pdf

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Firmanızın Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programı Var mı?

Kurumsal Psikolojik Dayanıklılık için Yeni Nesil Bir Hizmet

Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programı

Günümüz iş dünyasında başarı yalnızca fiziksel güvenlikle değil, çalışanların zihinsel ve duygusal sağlığının korunmasıyla mümkün hale geliyor. Ekonomik, siyasal ve sosyal dalgalanmaların getirdiği belirsizlik, dijitalleşmenin hızlanması, artan rekabet baskısı ve iş-özel hayat dengesizliği; işyerlerinde psikososyal risklerin görünürlüğünü hiç olmadığı kadar artırmıştır.

Biz, Tetkik İş Sağlığı ve Güvenliği (OSGB) ve Danışmanlık firmalarımız olarak 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde sadece görünen değil, görünmeyen riskleri de yönetmeyi hedefliyoruz. Bu amaçla sunduğumuz “Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programı”, çalışanların ruh sağlığını güçlendirirken işyerinizdeki verimliliği, iş barışını ve yasal uyumluluğu artırır.

🎯 🎯 🎯

Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programı Ne Sağlar?

Psikososyal riskler; stres, tükenmişlik, mobbing, iş tatminsizliği, iş-aile çatışması gibi bireysel ve kurumsal verimliliği doğrudan etkileyen unsurlardır. Bu program, çalışanların ruhsal ve sosyal iyilik halini artırmayı, iş ortamındaki psikolojik riskleri tespit etmeyi ve gerekli müdahaleleri sistematik bir şekilde yürütmeyi amaçlamaktadır.

🔹 Kurumsal Ruh Sağlığı Haritası: Anketler, görüşmeler ve analizler ile şirketin psikososyal fotoğrafını çıkarır.
🔹 Erken Uyarı ve İzleme Mekanizması: Tükenmişlik, stres ve uyum sorunlarını proaktif şekilde tespit eder.
🔹 Danışmanlık ve Müdahale: Çalışanlara bireysel destek sunar; çatışmaları, mobbing vakalarını ve travmaları yönetir.
🔹 Yönetici Eğitimi: Orta ve üst kademe yöneticiler için duygusal liderlik ve kriz yönetimi becerileri kazandırır.
🔹 İş Kazalarını ve Devamsızlığı Azaltır: Dikkat dağınıklığı, tükenmişlik ve motivasyon eksikliğine bağlı riskleri düşürür.

👩‍⚕️ 👩‍⚕️ 👩‍⚕️

Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programı Kime Hitap Eder?

İnsan Kaynakları Departmanları
İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanları
Üretim, hizmet mavi yaka ve beyaz yaka ekipleri
Lider kadrolar ve takım yöneticileri
Yasal yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmek isteyen işverenler

🤔 🤔 🤔

Neden Bu Program?

Çünkü bugün:

  • Her 4 çalışandan 1’i yüksek stres altında çalışıyor.
  • Tükenmişlik, işten ayrılmaların %40’ının nedeni haline geldi.
  • Psikososyal sorunlar, iş kazalarının %60’ına dolaylı etkide bulunuyor.
  • İşyerinde yaşanan psikolojik problemler, hem verim kaybına hem de hukuki risklere yol açabiliyor.

İş sağlığı artık sadece kask, eldiven, yangın tüpü ile sağlanmıyor.
Zihinsel güvenlik, 21. yüzyılın en az fiziksel güvenlik kadar önemli unsurudur.

🎗️ 🎗️ 🎗️

Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programının Yasal Dayanakları

  • 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
  • ILO 100 ve 155 No’lu Sözleşmeler
  • WHO “Healthy Workplaces” Kriterleri
  • Türk Borçlar Kanunu Madde 417 (İşverenin Gözetme Borcu)

🎗️ 🎗️ 🎗️

Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programının Hizmet Kapsamı

A) Psikososyal Risk Değerlendirme Süreci

  • Anket çalışmaları (İş stresi, tükenmişlik, iş doyumu vb.)
  • Bireysel görüşmeler ve grup oturumları
  • Psikososyal risk haritasının oluşturulması
  • Kurum kültürü ve liderlik analizleri

B) İzleme ve Erken Uyarı Sistemi

  • 3 ayda bir periyodik psikososyal iklim taraması
  • Tükenmişlik – stres puanı raporlaması
  • Bireysel ve departman bazlı izleme

C) Müdahale ve Destek Hizmetleri

  • Psikolojik danışmanlık (yerinde ve online)
  • Kriz yönetimi desteği (ölüm, travma, afet sonrası)
  • Mobbing ve çatışma çözüm programları
  • Liderler için duygusal farkındalık eğitimleri

D) Kurumsal Eğitimler

  • Psikososyal Risk Farkındalığı
  • Stresle Baş Etme ve Zihinsel Dayanıklılık
  • İş-Yaşam Dengesi Geliştirme
  • Çalışanlar için Psikolojik İlkyardım

🎗️ 🎗️ 🎗️

Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programının Uygulama Süreci

AşamaAçıklamaSüre
1. Ön GörüşmeKurum ihtiyaçlarının belirlenmesi1 Gün
2. Risk AnaliziAnket ve birebir görüşmeler1–2 Hafta
3. Değerlendirme ve RaporlamaRisk haritası + analiz raporu1 Hafta
4. Müdahale PlanıMüdahale ve destek programlarının devreye alınmasıSürekli
5. İzleme ve Güncelleme3 veya 6 ayda bir tekrarlanan taramalarYıllık Döngü

📊 📂 📚

Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programında Raporlama ve Geri Bildirim

  • Yönetim için özet risk değerlendirme raporu
  • Departman bazlı geri bildirim sunumları
  • Anonimlik esaslı bireysel danışan geri bildirimleri
  • Kurumsal iyileştirme önerileri

📈 📈 📈

Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programının Faydaları

✅ Psikolojik iyi oluş ve iş doyumu artar
✅ İş kazası riski azalır (stres kaynaklı dikkat kaybı önlenir)
✅ İşe devamsızlık ve personel sirkülasyonu düşer
✅ Mobbing ve benzeri şikayetlerin hukuki riski azaltılır
✅ Çalışan bağlılığı ve kurumsal imaj güçlenir

🎗️ 🎗️ 🎗️

Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programının Paket Seçenekleri

PaketKapsamSüreFiyat (Örnek)
Temel PaketPsikososyal risk analizi + tek seferlik rapor1 – 3 Ay₺X.XXX/ay + KDV
Gelişmiş PaketSürekli izleme + Danışmanlık + eğitim3 Ay₺X.XXX/ay + KDV
Kurumsal Dönüşüm Paketi12 ay izleme + tüm eğitimler + sürekli destek12 Ay₺X.XXX/ay + KDV

Fiyatlar kurumunuzun büyüklüğü, çalışan sayısı ve lokasyona göre değişkenlik göstermektedir. Detaylı keşif sonrası nihai teklif oluşturulur.

🧿 🧿 🧿

Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programı Ek Hizmet Önerileri

  • Psikolojik ilkyardım eğitimi (birey ve yönetim kadrosuna)
  • Yıllık “Kurumsal Ruh Sağlığı Günü” organizasyonu
  • İşe dönüş öncesi psikolojik değerlendirme protokolü

📈 📈 📈

Neden Bizi Tercih Etmelisiniz?

🔬 Alanında uzman – deneyimli ekip
📊 Kurumunuza özel raporlama ve istatistikler
🔄 Periyodik takip sistemi
📅 Esnek tarama planları
📁 KVKK uyumlu veri koruma süreçlerimiz ve GDPR’ ye saygılı politikamız

🤝 🤝 🤝

Gelin, Çalışanlarınızla Daha Güçlü Bir Bağ Kurun

Tetkik İş Sağlığı ve Güvenliği (OSGB) ve Danışmanlık firmalarımız olarak; deneyimli işyeri hekimlerimiz uzman psikologlar, iş sağlığı profesyonelleri ve kurumsal gelişim danışmanlarımızla işyerinize özel, uygulanabilir, etkili ve sürdürülebilir bir psikososyal risk yönetim sistemi kuruyoruz.

Bugünün en değerli sermayesi “sağlıklı ve mutlu çalışan”dır.
Siz de işyerinizde bu dönüşüme öncülük etmek isterseniz, detaylı bilgi ve keşif toplantısı için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

📞 📞 📞

Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programı Teklifi Almak İçin;

📞 İletişim: +90 232 265 20 65
📧 E-posta: [email protected]
🌐 Web sitesi: www.tetkik.com.tr

TETKİK İş Güvenliği ve Sağlığı Eğitim Danışmanlık Ticaret Limited Şirketi

Adres:Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar – İZMİR

Psikososyal Risk Takip ve Müdahale Programı Yöneticisi

Dr. Mustafa KEBAT

İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

0 530 568 42 75

🏆 🏆 🏆

Referanslar ve Belgeler

  • Referanslarımız www.tetkik.com.tr dan inceleyebirsiniz.
  • Sağlık Bakanlığı / İSG destekli projeler
  • Alanında uzman deneyimli işyeri hekimler, klinik psikologlar
  • ISO 45003 (Psikososyal Risk Yönetimi Standardı) Uyumlu
Daha Fazla

Uyku Sorununuza Kediotu Çayı

Kediotu (Valerian Root), uyku sorunlarına yardımcı olabilecek doğal bir bitkidir ve halk arasında sıkça kediotu çayı olarak kullanılır.

Kediotu, özellikle uykusuzluk, uykuya geçiş zorluğu, ve kaliteli uyku sorunları yaşayan kişiler için popüler bir bitkisel çözümdür.

Kediotu kökünden elde edilen bu çay, rahatlatıcı ve sakinleştirici özelliklere sahiptir.

Kediotu Çayının Uyku Üzerindeki Etkileri

Rahatlatıcı ve Sakinleştirici Etki: Kediotu, GABA (gamma-aminobütirik asit) adlı bir nörotransmitteri artırarak beynin sakinleşmesine yardımcı olur.

GABA, beyin hücrelerinin birbirleriyle iletişimini yavaşlatan ve stresle mücadele eden bir bileşiktir. Bu nedenle kediotu, ruh halini sakinleştirir ve uykuya geçişi kolaylaştırabilir.

Anksiyete ve Stres Azaltma: Kediotu, anksiyete ve stresle mücadeleye yardımcı olabilir. Çünkü, doğal bir sakinleştirici olarak, zihinsel ve duygusal gerginliği azaltmaya yardımcı olur. Bu, gece uykuya geçişi kolaylaştırabilir ve gece boyunca uyku kalitesini artırabilir.

Uyku Kalitesini İyileştirme: Kediotu çayı, uykuya dalmayı hızlandırabilir ve gece boyunca uyanmaları azaltabilir. Yapılan bazı araştırmalar, kediotu kullanımının uyku süresi üzerinde olumlu etkiler yaratabileceğini göstermektedir. Aynı zamanda, kediotu çayı, daha derin ve dinlendirici bir uyku sağlamaya yardımcı olabilir.

Uykuya Geçişi Kolaylaştırma: Kediotu, gece yatmadan önce tüketildiğinde, kişilerin daha hızlı bir şekilde uykuya dalmalarına yardımcı olabilir. Özellikle gece uykusuzluk yaşayan kişiler için faydalı olabilir.

Kediotu Çayının Faydaları

Uykusuzluk Tedavisi: Uykuya geçmekte zorluk çeken veya gece uykusu sırasında sık sık uyananlar için kediotu çayı faydalı olabilir.

Stres ve Kaygı Azaltma: Kediotu, stres ve kaygıyı azaltarak zihni rahatlatır ve uykuya geçişi kolaylaştırır.

Sinir Sistemi Üzerindeki Etkiler: Sinir sistemi üzerinde sakinleştirici bir etki yaratarak, genel bir huzur hissi sağlayabilir.

Doğal Uyku Yardımcısı: Kimyasal uyku ilaçlarına alternatif olarak, doğal bir çözüm sunar.

Kediotu Çayı Çeşitleri

Doğal Benzodiazepin Kediotu kökü, benzodiazepinlerin çalışmasına benzer şekilde, ancak daha hafif ve doğal bir şekilde GABA agonisti olarak hareket eden valerik asit içerir.

Kediotu çayı, uyku sorunu yaşayan kişiler için doğal bir çözüm sunabilir. Rahatlatıcı ve sakinleştirici özellikleri sayesinde, stresin ve kaygının etkilerini azaltabilir ve uykuya geçişi kolaylaştırabilir. Lakin, düzenli ilaç kullanıyorsanız ya da herhangi bir sağlık sorununuz varsa, kediotu çayı kullanmadan önce mutlaka hekiminize danışmalısınız.

Klasik Kediotu Çayı (Uyku Destekli)

Malzemeler

  • 1 tatlı kaşığı kurutulmuş kediotu kökü
  • 1 su bardağı kaynar su
  • (İsteğe bağlı) Bal veya limon

Hazırlık

  1. Kediotu kökünü bir fincana koy.
  2. Üzerine kaynar suyu dök.
  3. 10-15 dakika demle.
  4. Süzerek iç. Uyumadan 30 dakika önce içilmesi tavsiye edilir.

Kediotu ve Papatya Çayı (Rahatlatıcı & Anti-Stres)

Malzemeler

  • 1 çay kaşığı kediotu kökü
  • 1 çay kaşığı kurutulmuş papatya
  • 1 çay kaşığı melisa (limon otu)
  • 1 su bardağı kaynar su

Hazırlık

  1. Tüm bitkileri karıştır ve kaynar suyla demle.
  2. 10 dakika beklet.
  3. Süzerek iç.
  4. Gerginlik hissedildiğinde ya da uyumadan önce içilmesi önerilir.

Kediotu ve Nane Çayı (Baş Ağrısına Karşı)

Malzemeler

  • 1 çay kaşığı kediotu kökü
  • 1 çay kaşığı kuru nane
  • 1 çay kaşığı lavanta (isteğe bağlı)
  • 1 bardak kaynar su

Hazırlık

  1. Bitkileri karıştırıp sıcak suya ekle.
  2. 10 dakika demle.
  3. Günde 1-2 fincan içilebilir. Stres kaynaklı baş ağrıları için idealdir.

Kediotu-Zencefil-Limon Çayı (Sindirim ve Sakinlik)

Malzemeler

  • 1 çay kaşığı kediotu kökü
  • 1 ince dilim taze zencefil
  • 1 dilim limon
  • 1 bardak sıcak su

Hazırlık

  1. Kediotu ve zencefili sıcak suda 10 dakika demle.
  2. Limonu en son ekle ve süzerek iç.
  3. Özellikle akşam yemeklerinden sonra tüketilebilir.

Kediotu-Tarçın-Anason Çayı (Derin Gevşeme ve Uyku Kalitesi)

Malzemeler

  • 1 tatlı kaşığı kediotu kökü
  • 1 çubuk tarçın
  • 1 çay kaşığı yıldız anason
  • 1 su bardağı kaynar su

Hazırlık

  1. Tüm malzemeleri karıştırıp 10 dakika demle.
  2. Geceleri uyumadan önce iç.
  3. Uykuya geçişi kolaylaştırır, zihni sakinleştirir.

Kediotu çayı yoğun kokulu olabilir; ilk denemelerde düşük dozla başlamak iyi olur.

Kronik hastalığınız, hamileliğiniz ya da ilaç kullanımınız varsa doktora danışmanız önemlidir.

Günlük önerilen miktar genelde 1-2 fincandır.

Kediotu Çayının Yan Etkileri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kediotu çayı genellikle güvenlidir, ancak bazı kişilerde yan etkiler görülebilir. Bunlar arasında:

Baş dönmesi ve yorgunluk: Kediotu çayı, bazı kişilerde baş dönmesine veya aşırı rahatlamaya yol açabilir. Bu nedenle, çayı içtikten sonra araç kullanmaktan kaçınılması önerilir.

Mide Bulantısı ve Hazımsızlık: Kediotu bazı insanlarda mide bulantısı yapabilir. Eğer sindirimle ilgili bir probleminiz varsa, çayı içmeden önce doktorunuza danışmanızda fayda var.

Alerjik Reaksiyonlar: Kediotu bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Eğer herhangi bir bitkiye karşı alerjiniz varsa, dikkatli olmalısınız.

Etki Süresi: Kediotu çayı, genellikle yatmadan 30 dakika – 1 saat önce tüketildiğinde en iyi sonucu verir. Daha uzun süreli etkiler için düzenli kullanım gerekebilir.

Hamile veya emziren kadınlar, fetüs veya bebek için olası riskler değerlendirilmediğinden, tıbbi tavsiye almadan kediotu almamalıdır.

3 yaşından küçük çocuklar, bu yaştaki çocuklarda olası risklerin değerlendirilmemesi nedeniyle kediotu almamalıdır.

Kediotu kullanan kişiler, alkol veya barbitüratlar ve benzodiazepinler gibi sakinleştirici ilaçların ek sakinleştirici etki yaratma olasılığının teorik olarak farkında olmalıdır 

Kediotu Çayının Diğer Kullanım Alanları

Kediotu çayı sadece uyku sorunları için değil, aynı zamanda stres yönetimi ve sinirsel rahatlama için de kullanılabilir. Bazı araştırmalar, kediotunun hiperaktivite, sinirsel gerginlik ve sıkıntı gibi durumları da iyileştirmeye yardımcı olabileceğini göstermektedir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Kediotu https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK548255/

⭐️⭐️ Bozulmuş uyku sorunu olan kişilerde nutrasötik kombinasyonunun uyku kalitesine etkisi: randomize, plasebo kontrollü bir çalışma https://www.nature.com/articles/s41598-024-58661-z

⭐️⭐️ Kediotu https://ods.od.nih.gov/factsheets/Valerian-HealthProfessional/

⭐️⭐️ Uyku Bozukluklarında Bitki Kaynaklı Doğal Ürünlerin Kullanımı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33861446/

⭐️⭐️ Uyku Kalitesini İyileştirmek İçin Fonksiyonel Bir İçeceğin Geliştirilmesinde Potansiyel Hedefler Olarak Nutrasötikler https://www.mdpi.com/2306-5710/7/2/33

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Nöroergonomik İş Güvenliği

Nöroergonominin Bilimsel Temelleri

Nöroergonomi, insan beyninin iş ortamındaki tepkilerini ve performansını etkileyen nörolojik süreçleri anlamayı amaçlar. 

Bu disiplin, bilişsel yükün (cognitive load) çalışanların dikkatini, karar verme süreçlerini ve genel performansını nasıl etkilediğini inceler. Yüksek bilişsel yük, stres ve yorgunluk mekanizmalarını tetikleyebilir, bu da iş kazaları riskini artırır.

Nöroergonomi, nörobilim ve ergonomi disiplinlerinin kesişiminde yer alır. Bu alanda, beyin işlevlerinin iş performansına etkisi derinlemesine incelenir.

Nörobilim, beynin nasıl çalıştığını anlamamızı sağlarken, ergonomi ise insan-makine etkileşimini optimize etmeyi hedefler.

Nöroergonomi, bu iki alanın birleşimiyle, çalışanların bilişsel süreçlerini ve bu süreçlerin iş güvenliği üzerindeki etkilerini anlamaya odaklanır.

Özellikle kognitif yük ve yorgunluk mekanizmaları, nöroergonominin temel ilgi alanları arasındadır. Kognitif yük, bir görevi yerine getirirken beynin ne kadar zorlandığını ifade ederken, yorgunluk ise uzun süreli zihinsel aktiviteler sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Bu mekanizmaların anlaşılması, iş yerlerinde daha iyi çalışma koşulları sağlamak ve iş kazalarını önlemek için kritik öneme sahiptir.

Nöroergonomi, bu bilimsel temelleri kullanarak, iş yerlerinde insan odaklı çözümler geliştirmeyi amaçlar.

Beyin işlevlerinin iş performansına etkisi, dikkat, hafıza, karar verme ve problem çözme gibi çeşitli bilişsel süreçleri içerir. Çalışanların bu süreçlerdeki performansı, iş güvenliği ve verimliliği doğrudan etkiler.

Örneğin, dikkat eksikliği veya hafıza problemleri, iş kazalarına yol açabilirken, etkili karar verme ve problem çözme becerileri, iş süreçlerini optimize edebilir.

Bu nedenle, nöroergonomi, çalışanların bilişsel yeteneklerini destekleyecek ve geliştirecek stratejiler sunar. Kognitif yükün yönetimi ve yorgunluğun azaltılması, iş yerlerinde daha sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı yaratmak için önemlidir.

Nöroergonomik yaklaşımlar, çalışanların zihinsel kapasitelerini en üst düzeye çıkararak, iş performansını artırmayı ve iş kazalarını önlemeyi hedefler.

İnsan beyninin stres ve yorgunluk mekanizmalarını anlamak, çalışanların aşırı yüklenmesini önlemek ve daha güvenli bir çalışma ortamı sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Nöroergonomik araştırmalar, çalışanların nörolojik durumlarını izleyerek erken uyarı sistemleri geliştirmeyi ve kişiselleştirilmiş müdahaleler uygulamayı mümkün kılar. Bu sayede, iş güvenliği riskleri proaktif bir şekilde yönetilebilir ve çalışanların refahı desteklenebilir.

Nörolojik süreçlerin iş güvenliğine etkisi, özellikle tehlikeli ve karmaşık görevlerde çalışanlar için önemlidir.

Örneğin, bir inşaat işçisinin tehlikeli bir ortamda çalışırken hızlı ve doğru kararlar vermesi gerekir. Nöroergonomik yaklaşımlar, bu tür görevlerde çalışanların dikkatini ve karar verme becerilerini optimize etmeyi hedefler, böylece iş kazalarının önüne geçilebilir.

Nöroergonomik İş Güvenliğinin Temel Prensipleri

Bilişsel Yükün Yönetimi: İş yerlerinde aşırı bilişsel yük, çalışanların performansını olumsuz yönde etkileyebilir. Nöroergonomik iş güvenliği, bilişsel yükü azaltarak, çalışanların daha az zihinsel çaba harcayarak güvenli bir şekilde çalışabilmelerine olanak tanır. Bu, çalışanların dikkatlerini daha kolay toplamasına, daha doğru kararlar almasına ve hata yapma olasılıklarını düşürmesine yardımcı olabilir.

Dikkat ve Odaklanmanın İyileştirilmesi: Dikkat dağınıklığı veya odaklanma eksikliği, iş kazalarının önemli sebeplerinden biridir. Nöroergonomi, çalışma ortamındaki çeşitli faktörleri (gürültü, ışıklandırma, sıcaklık vb.) optimize ederek çalışanların dikkatlerini daha iyi odaklamalarını sağlar. Beynin çalışma kapasitesine uygun ortamlar yaratarak, iş güvenliğini artırmak mümkündür.

Stres Yönetimi: Yüksek stres seviyeleri, bilişsel işlevleri olumsuz yönde etkileyebilir ve iş kazalarına yol açabilir. Nöroergonomik yaklaşımlar, stresin yönetilmesine yardımcı olabilecek araçlar ve yöntemler sunar. Çalışanların stresli durumlarla daha iyi başa çıkabilmelerini sağlamak, güvenliği artırmada önemli bir rol oynar.

İnsan-Bilgisayar Etkileşimi ve Teknoloji Kullanımı: Çalışanların kullandığı teknolojik cihazlar, onların beyin işleyişine uygun şekilde tasarlandığında, iş güvenliği artabilir. Nöroergonomik iş güvenliği, kullanıcı dostu teknolojilerin ve arayüzlerin geliştirilmesine yardımcı olur. Özellikle endüstriyel makineler ve güvenlik sistemleri, kullanıcıların zihinsel işlevlerine uygun hale getirilerek, yanlış kullanım ve kaza riskleri azaltılabilir.

Yorgunluk ve Uyku Düzenlemeleri: Yorgunluk, güvenliği ciddi şekilde tehdit eden bir faktördür. Nöroergonomi, çalışma saatleri, molalar ve uyku düzenlemeleri gibi faktörlere dikkat ederek, yorgunluğun iş güvenliği üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmayı hedefler. Çalışanların zihinsel ve fiziksel olarak dinç olmalarını sağlayacak stratejiler geliştirilir.

İş Güvenliği İçin Nöroergonomik Çözümler

İş güvenliği için nöroergonomik çözümler, çalışma ortamı tasarımı, zihinsel performansı artırma stratejileri ve yorgunlukla başa çıkma tekniklerini içerir.

Çalışma ortamı tasarımı, çalışanların bilişsel yükünü azaltacak ve dikkatini artıracak şekilde düzenlenmelidir. Gürültü, ışıklandırma ve ergonomik faktörler, çalışma ortamının tasarımında dikkate alınması gereken önemli unsurlardır.

Gürültünün azaltılması, dikkat dağınıklığını önleyerek çalışanların görevlerine odaklanmasını sağlar.

Uygun ışıklandırma, görsel yorgunluğu azaltarak çalışanların performansını artırır.

Ergonomik düzenlemeler ise, fiziksel rahatsızlıkları önleyerek çalışanların zihinsel enerjisini korur.

Zihinsel performansı artırma stratejileri, çalışanların bilişsel yeteneklerini geliştirmek ve optimize etmek için kullanılır. Bu stratejiler arasında eğitim programları, bilişsel egzersizler ve teknoloji destekli çözümler bulunur.

Yorgunlukla başa çıkma teknikleri, çalışanların zihinsel ve fiziksel yorgunluğunu azaltmak için uygulanır.

Düzenli molalar, uyku düzeninin sağlanması ve stres yönetimi, yorgunlukla başa çıkmada etkili yöntemlerdir.

Molalar, çalışanların zihinsel olarak dinlenmesini ve yenilenmesini sağlar.

Uyku düzeninin sağlanması, çalışanların bilişsel fonksiyonlarını ve genel sağlığını iyileştirir. Stres yönetimi teknikleri ise, çalışanların stresle başa çıkmasına yardımcı olarak zihinsel yorgunluğu azaltır.

Nöroergonomik çözümler, iş yerlerinde daha güvenli ve verimli çalışma ortamları yaratmak için kapsamlı bir yaklaşım sunar.

Bu çözümler, çalışanların bilişsel yeteneklerini destekleyerek, iş kazalarını önlemeyi ve iş performansını artırmayı hedefler.

Nöroergonominin Yöntemleri

Beyin Dalgası İzleme (EEG): Elektroensefalografi (EEG) kullanarak çalışanların beyin dalgaları izlenebilir. Bu, odaklanma, yorgunluk, stres ve rahatlama seviyelerinin ölçülmesine olanak tanır.

Göz Takibi (Eye Tracking): Göz hareketleri ve bakış süreleri takip edilerek, bir kişinin dikkati, iş yükü ve çevresel faktörlerle etkileşimi hakkında bilgi edinilebilir.

Bilişsel Yük Testleri: Çeşitli testlerle çalışanların bilişsel yükü ölçülür. Bu testler, zihinsel çaba gerektiren görevler sırasında, bir kişinin beyin kapasitesinin nasıl kullanıldığını ve hangi durumlarda daha verimli olduğunu belirlemeye yardımcı olabilir.

Fonksiyonel Nörogörüntüleme (fMRI): Beynin çeşitli bölgelerinin aktivitesini izleyerek, zihinsel süreçlerin nasıl işlediği hakkında bilgi edinilir. Bu, özellikle yoğun bilişsel görevler sırasında beynin hangi bölgelerinin aktif olduğunu anlamada kullanılır.

Nöroergonomik İş Güvenliği Stratejileri

  1. Bilişsel Yükü Azaltma:
    • Çalışanların görevlerini yerine getirirken karşılaştıkları bilişsel yük, iş güvenliği açısından kritik olabilir. Karmaşık görevler, çalışanların dikkatlerini dağıtabilir ve hata yapma olasılıklarını artırabilir.
    • Görevlerin basitleştirilmesi, rutin işlemlerin otomatikleştirilmesi veya iyi tasarlanmış kullanıcı arayüzleri ile bilişsel yük azaltılabilir.
  2. Çalışma Ortamının Düzenlenmesi:
    • Aydınlatma, ses seviyesi, sıcaklık ve havalandırma gibi çevresel faktörler, çalışanların beyin sağlığını ve odaklanmasını etkileyebilir.
    • Çalışma alanının ergonomik olarak düzenlenmesi, zihinsel performansı iyileştirir ve kazaları önler. Örneğin, aşırı ışık veya düşük ışık, dikkat dağınıklığına yol açabilir, gürültü ise çalışanların odaklanmasını zorlaştırabilir.
  3. Dikkat Takibi ve Beyin Aktivitesi İzleme:
    • Çalışanların beyin aktiviteleri, dikkat seviyeleri ve odaklanma dereceleri izlenebilir. Bu amaçla beyin dalgası izleme (EEG), göz takip teknolojisi ve bilişsel yük testleri gibi araçlar kullanılabilir.
    • Beynin yorgunluk, stres veya düşük dikkat seviyelerini gösteren işaretler izlenebilir ve gerektiğinde müdahale yapılabilir. Bu şekilde, kritik görevlerde dikkat kaybı ve kazaların önüne geçilebilir.
  4. İnsan-Bilgisayar Etkileşiminin İyileştirilmesi:
    • İnsanların kullandığı teknolojilerin beyin işlevlerine uyumlu olması önemlidir. İş yerindeki cihazlar, makineler veya yazılımlar, çalışanların karar verme süreçlerini destekleyecek şekilde tasarlanmalıdır.
    • Hata yapmayı azaltacak arayüzler, daha hızlı geri bildirim sistemleri ve yapay zeka destekli teknolojiler, çalışanların doğru kararlar almasına yardımcı olabilir.
  5. Ergonomik Eğitim ve Bilinçlendirme:
    • Çalışanlara, nöroergonomi ile ilgili eğitimler verilebilir. Bu eğitimlerde, bilişsel yük, dikkat, odaklanma, stres yönetimi ve doğru iş yapma yöntemleri gibi konulara odaklanılabilir.
    • Eğitimler, çalışanların güvenlik konusunda daha bilinçli olmalarını sağlar ve beyinlerinin nasıl çalıştığını anlamalarına yardımcı olur.

Nöroergonomik İş Güvenliği Uygulama Alanları

  1. Ağır Sanayi ve İnşaat:
    • İnşaat ve fabrika gibi iş yerlerinde, fiziksel ve zihinsel taleplerin yüksek olduğu ortamlar bulunur. Nöroergonomik iş güvenliği, işçilerin dikkatini arttırmak, yorgunluklarını yönetmek ve güvenlik risklerini azaltmak için önemlidir.
    • Çalışma alanı tasarımı ve teknolojinin çalışanlara uygun hale getirilmesi, kazaları önlemede etkili olabilir.
  2. Ulaşım ve Taşımacılık:
    • Ulaşım sektöründe (özellikle hava, deniz ve kara taşımacılığında), sürücüler, pilotlar ve denizciler gibi çalışanların dikkatini sürekli olarak yüksek tutmaları gerekir. Nöroergonomi, dikkat dağıtıcı unsurları minimize ederek, odaklanma seviyelerini iyileştirir ve kaza risklerini azaltır.
  3. Sağlık Sektörü:
    • Sağlık çalışanları, özellikle cerrahlar ve hemşireler, yüksek dikkat gerektiren görevleri yerine getirirken, nöroergonomi onların performansını iyileştirebilir. Beyin temelli stratejilerle, cerrahi hata oranları azaltılabilir ve hastaların güvenliği sağlanabilir.
  4. Ofis Ortamları:
    • Ofis çalışanlarında da bilişsel yük ve dikkat kaybı, iş güvenliği açısından sorun oluşturabilir. Nöroergonomi, çalışanların fiziksel ortamlarının yanı sıra, iş yoğunlukları ve çalışma saatleri gibi faktörleri de optimize eder.

Nöroergonomik iş güvenliği, çalışanların zihinsel sağlığını, güvenliğini ve verimliliğini artırmaya yönelik bir yaklaşım sunar. Bu alan, iş yerlerindeki kazaların önlenmesinde, çalışanların daha sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak için kritik bir rol oynamaktadır.

Nöroergonomi, geleneksel iş güvenliği kurallarını bilimsel verilerle destekleyerek, iş yerindeki güvenliği ve verimliliği artırabilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Nöroergonomi: Fiziksel ve bilişsel çalışmalara yönelik uygulamaların gözden geçirilmesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24391575/

⭐️⭐️ NÖROERGONOMİ ÇALIŞMALARINA YÖNELİK BİR LİTERATÜR ARAŞTIRMASI http://NÖROERGONOMİ ÇALIŞMALARINA YÖNELİK BİR LİTERATÜR ARAŞTIRMASI

⭐️⭐️ İnsan bilişsel performansının nicelleştirilmesinde EEG endekslerinin uygulamaları: Sistematik bir inceleme ve bibliyometrik analiz https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7717519/

⭐️⭐️ Bilişsel ergonomi https://oshwiki.osha.europa.eu/en/themes/cognitive-ergonomics

⭐️⭐️ Zihinsel İş Yükü, Katılım ve İnsan Performansına Nöroergonomi Yaklaşımı https://www.frontiersin.org/journals/neuroscience/articles/10.3389/fnins.2020.00268/full

⭐️⭐️ İnsan Zihinsel İş Yükü: Bir Araştırma ve Yeni Bir Kapsayıcı Tanım https://www.frontiersin.org/journals/psychology/articles/10.3389/fpsyg.2022.883321/full

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İş Yerinde Bilişsel Riskler – Nöroergonomi

Bilişsel Risk Faktörlerinin Tanımı

İş Yerinde Bilişsel Riskler, çalışanların zihinsel sağlıklarını, dikkatlerini, belleklerini, karar verme becerilerini ve problem çözme kapasitelerini etkileyen faktörlerdir. Nöroergonomi açısından çalışanların değerlendirilmesinde öncelikli olarak değerlendirilmesi gerekir.

Nöroergonomi de bu riskler, çalışanların verimliliğini, güvenliğini ve genel işyeri atmosferini olumsuz yönde etkileyebilir. Bilişsel riskler, genellikle işin doğası, çalışma koşulları ve iş yerindeki organizasyonel faktörlerle doğrudan ilişkilidir.

İş yerinde bilişsel risklerin anlaşılması, bu risklere karşı önlemler geliştirilmesi ve çalışanların sağlıklı bir şekilde verimli bir ortamda çalışmalarını sağlamak için oldukça önemlidir.

Nöroergonomi – Bilişsel riskler, çoğunlukla zihinsel aşırı yüklenme, dikkat eksikliği, karar verme zorlukları ve stres gibi unsurları içerir.

1. Bilişsel Yük (Cognitive Load)

Bilişsel yük, insanın (burada çalışanın) aynı anda işlemesi gereken bilgi miktarını ifade eder. Aşırı bilişsel yük, hatalara yol açabilir, performansı düşürebilir ve öğrenmeyi engelleyebilir.

Yüksek bilişsel yük, şu şekilde etkiler yaratabilir:

  • Düşük verimlilik: Aşırı yüklenmiş bir zihin, görevleri etkin bir şekilde yerine getiremez.
  • Hatalar ve unutkanlık: Zihinsel yorgunluk ve dikkat dağılması nedeniyle hatalar artabilir.
  • Stres ve tükenmişlik: Sürekli bilişsel yük, stres seviyelerini artırabilir ve tükenmişlik sendromuna yol açabilir.

2. Bireysel Hassasiyet ve Dayanıklılık

Bireysel hassasiyet ve dayanıklılık, çalışanların bilişsel risklere karşı gösterdiği tepkileri ve başa çıkma yeteneklerini etkileyen önemli faktörlerdir.

Kişilik özellikleri, genetik yatkınlık ve yaşam deneyimleri, bireylerin bilişsel risk toleransını ve stresle başa çıkma stratejilerini şekillendirebilir.

Bazı kişilik özellikleri, bireyleri bilişsel risklere karşı daha hassas hale getirebilirken, bazıları ise daha dayanıklı olmalarını sağlayabilir. Bireysel başa çıkma mekanizmaları, çalışanların stresle başa çıkmak için kullandığı yöntemlerdir ve bu yöntemler, problem odaklı, duygu odaklı veya kaçınma odaklı olabilir.

Psikolojik dayanıklılık, zorluklar karşısında toparlanma ve uyum sağlama yeteneğidir ve bu yetenek, bireylerin stresli durumlarda daha iyi performans göstermesine ve zihinsel sağlıklarını korumasına yardımcı olabilir.

3. Stres ve Anksiyete

İş yerinde karşılaşılan başlıca psikolojik risk türleri arasında kronik iş stresi, duygusal tükenme ve zihinsel yorgunluk bulunmaktadır.

İş yerinde stres, çalışanların bilişsel fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Stresli bir ortamda çalışan bireylerin dikkatleri dağılabilir, karar verme süreçleri bozulabilir ve problem çözme yetenekleri azalabilir. Ayrıca, stresle birlikte gelen anksiyete duygusu, çalışanların verimliliğini ve motivasyonunu düşürebilir.

  • Açık ve etkili iletişimin olmaması: Stresli bir ortamda insanlar iletişimde zorluk yaşayabilir.
  • Yetersiz destek: Çalışanların ruhsal ve zihinsel sağlıklarını iyileştirecek desteklerin eksikliği, bilişsel riskleri artırabilir.

Bu riskler, çalışanların hem iş performansını hem de genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. İş stresi, bireyin başa çıkma kapasitesini aşan taleplerle karşılaştığında ortaya çıkar ve uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Duygusal tükenme, sürekli olarak duygusal enerji harcamayı gerektiren işlerde çalışanların yaşadığı bir durumdur ve motivasyon kaybı, sinirlilik ve depresyon gibi belirtilerle kendini gösterir.

Zihinsel yorgunluk ise, uzun süreli ve yoğun zihinsel aktivite sonucunda ortaya çıkan bir yorgunluk türüdür ve dikkat dağınıklığı, unutkanlık ve karar verme güçlüğü gibi sorunlara neden olabilir.

4. Fiziksel Çalışma Koşulları

Çalışma ortamındaki fiziksel faktörler de bilişsel risklere katkıda bulunabilir. Bu faktörler arasında kötü aydınlatma, gürültü, hava kalitesi, ergonomik olmayan mobilyalar veya sıcaklık gibi unsurlar yer alır. Bu tür fiziksel stres faktörleri, çalışanların bilişsel performansını doğrudan etkileyebilir.

  • Aydınlatma: Yetersiz ışık, göz yorgunluğuna ve dikkat eksikliğine yol açabilir.
  • Gürültü: Yüksek ses seviyeleri, çalışanların dikkatini dağıtarak iş performansını olumsuz etkileyebilir.
  • Ergonomi: Kötü çalışma pozisyonları ve ergonomik olmayan masa düzenlemeleri, fiziksel yorgunluğa ve buna bağlı olarak bilişsel düşüşlere neden olabilir.

5. Çoklu Görev Yapma (Multitasking)

Birden fazla görevin aynı anda yapılması, bilişsel yükü artırabilir ve bu da çalışanların hata yapma riskini artırır. Özellikle karmaşık görevlerde multitasking, dikkat dağılmasına, işin verimsiz yapılmasına ve iş kazalarına yol açabilir. Ayrıca, sürekli olarak dikkat dağıtan görevler ve talepler, bilişsel fonksiyonları olumsuz etkileyebilir.

  • Dikkat dağılması: Aynı anda birçok şeyle ilgilenmek, çalışanların önemli detayları kaçırmasına neden olabilir.
  • Karar verme bozuklukları: Birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışmak, karar verme süreçlerini karmaşıklaştırabilir.

6. Karar Verme Zorlukları

Bilişsel risklerden biri de karar verme süreçlerindeki bozulmalardır. İş yerinde zorlu ve sık karar vermeyi gerektiren durumlar, çalışanları zihinsel olarak zorlayabilir. Bu tür durumlar, uzun süreli karar verme süreçlerinde karar yorgunluğuna yol açabilir.

  • Karar yorgunluğu: Birçok karar vermek, zihinsel kaynakları tüketebilir ve bu da yanlış kararlar alınmasına neden olabilir.
  • Kısıtlı bilgi ile karar verme: Çalışanlar yeterli bilgiye sahip olmadığında veya bilgi eksikliği olduğunda, yanlış kararlar verebilirler.

7. Bilişsel Gerileme ve Yaşlanma

İş yerindeki bilişsel riskler, özellikle yaşlı çalışanlarda daha belirgin hale gelebilir. Yaşla birlikte bilişsel fonksiyonların gerilemesi, çalışanların dikkatini ve belleğini olumsuz etkileyebilir. Aynı zamanda yaşlı çalışanlar, daha uzun süreli çalışmanın etkisiyle zihinsel yorgunluk yaşayabilirler.

  • Yaşla birlikte dikkat dağılma: Yaşlanan bireylerde, işyerindeki görevlerde dikkat eksikliği yaşanabilir.
  • Hafıza problemleri: Yaş ilerledikçe, hafıza ve öğrenme yeteneklerinde düşüş görülebilir, bu da çalışanların işlerini yapmalarını zorlaştırabilir.

8. Sosyal ve Organizasyonel Faktörler

Örgütsel faktörler, iş yerinde bilişsel risklerin ortaya çıkmasında ve şiddetlenmesinde önemli bir rol oynar. Kurumsal kültür, iş yükü ve özerklik dengesi, yönetim yaklaşımları gibi unsurlar, çalışanların zihinsel sağlığını doğrudan etkileyebilir.

Sağlıksız bir kurumsal kültür, çalışanlar arasında güvensizlik, rekabet ve baskı yaratabilir, bu da stresi artırır ve bilişsel performansı düşürür.

Aşırı iş yükü, çalışanların dinlenmeye ve toparlanmaya fırsat bulamamasına neden olurken, yetersiz özerklik ise motivasyonu azaltır ve kontrol kaybı hissini tetikler.

Otoriter yönetim yaklaşımları, çalışanların fikirlerini ifade etmelerini engeller ve karar alma süreçlerine katılımı kısıtlar, bu da stres ve memnuniyetsizlik yaratır.

Aşağıdaki faktörler bu riski artırabilir:

  • Zayıf ekip çalışması: İşyerinde kötü bir takım dinamiği ve işbirliği, çalışanların daha fazla zihinsel stres yaşamasına neden olabilir.
  • İletişim eksiklikleri: Çalışanlar arasında yeterli bilgi paylaşımı ve açık iletişim olmaması, bilişsel yükü artırabilir.
  • Belirsizlik ve iş güvencesizliği: Çalışanlar, işlerinde belirsizlik ve güvencesizlik yaşadıklarında, bilişsel kaynakları daha çok tükenebilir.

9. Teknolojik Yük ve Dijital Bilişsel Riskler

Dijital teknolojilerin aşırı kullanımı, çalışanların bilişsel iş yükünü artırabilir. Sürekli olarak bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve diğer dijital cihazlarla etkileşimde olmak, dikkat dağılmasına, bilgi aşırı yüklenmesine ve zihinsel yorgunluğa yol açabilir.

  • Ekran başında uzun süre çalışma: Uzun süre bilgisayar kullanımı, zihinsel yorgunluk ve odaklanma kaybı yaratabilir.
  • Bilgi aşırı yüklenmesi: Dijital araçlar aracılığıyla gelen sürekli bilgi akışı, çalışanların dikkatini dağılmasına neden olabilir.

Bilişsel Risk Faktörleri – İş Güvenliği

İş yerinde karşılaşılan bilişsel risk faktörleri, çalışanların zihinsel süreçlerini olumsuz etkileyerek iş güvenliğini tehlikeye atabilir.

Bu faktörler arasında stres altında karar verme süreçleri, dikkat dağınıklığı ve zihinsel yorgunluk önemli yer tutar.

Stres, çalışanların bilişsel kaynaklarını tüketerek hatalı kararlar vermesine neden olabilir. Özellikle yüksek riskli işlerde, stres altında doğru karar vermek hayati öneme sahiptir.

Dikkat dağınıklığı ise, çalışanların görevlerine odaklanmasını zorlaştırarak güvenlik risklerini artırır. Gürültülü veya karmaşık çalışma ortamları, dikkat dağınıklığına yol açabilir ve iş kazalarının olasılığını artırabilir.

Zihinsel yorgunluk, uzun süreli ve yoğun zihinsel aktiviteler sonucunda ortaya çıkar ve çalışanların performansını düşürerek iş kazalarına davetiye çıkarır. Bu nedenle, iş yerlerinde bilişsel risk faktörlerinin belirlenmesi ve yönetilmesi, iş güvenliği açısından büyük önem taşır.

Stres altında karar verme süreçleri, çalışanların bilişsel yeteneklerini baskı altına alarak mantıklı ve rasyonel kararlar vermesini engelleyebilir. Bu durum, özellikle acil durumlar veya beklenmedik olaylar karşısında daha da belirginleşir.

Dikkat dağınıklığı, çalışanların çevrelerindeki potansiyel tehlikeleri fark etmesini zorlaştırarak iş kazalarına neden olabilir.

Örneğin, bir inşaat işçisinin dikkatinin dağılması, düşmelere veya ekipman kazalarına yol açabilir. Zihinsel yorgunluk ise, çalışanların tepki sürelerini yavaşlatarak ve hata yapma olasılığını artırarak iş kazalarına katkıda bulunabilir.

Bu nedenle, iş yerlerinde bilişsel risk faktörlerinin azaltılması için çeşitli önlemler alınmalıdır. Çalışma ortamının ergonomik olarak tasarlanması, stres azaltma programlarının uygulanması ve düzenli molalar verilmesi, bu önlemler arasında sayılabilir.

Nöroergonomik yaklaşımlar, bu risk faktörlerini anlamak ve yönetmek için bilimsel ve pratik çözümler sunar.

İş Yerinde Bilişsel Risklerin Yönetimi

İş yerinde bilişsel risklerin etkilerini azaltmak için aşağıdaki stratejiler uygulanabilir:

  • İyi ergonomik koşullar sağlamak: Çalışanların rahat ve sağlıklı bir ortamda çalışmasını sağlamak.
  • Açık iletişim ve destekleyici bir iş kültürü oluşturmak: İşyerinde stres azaltıcı, açık iletişime dayalı bir kültür oluşturmak.
  • Zihinsel dinlenmeye zaman ayırmak: Çalışanların düzenli aralarla dinlenmelerine olanak tanımak.
  • Çoklu görevden kaçınmak: Çalışanlara tek bir göreve odaklanma imkânı sağlamak ve aşırı yüklenmeyi önlemek.
  • Eğitim ve farkındalık programları düzenlemek: Çalışanlara bilişsel riskler ve bunların yönetimi hakkında eğitimler vererek farkındalık yaratmak.

İş Yerinde Bilişsel Riskler

İş yerindeki bilişsel riskler, çalışanların verimliliğini ve genel sağlıklarını önemli ölçüde etkileyebilir. Bu risklerin etkisini en aza indirmek için işyerinde uygun çalışma koşullarının sağlanması, stres yönetimi, doğru iş planlaması ve çalışanların desteklenmesi gerekmektedir. Bilişsel risklere karşı alınacak önlemler, işyeri verimliliğini artırırken, çalışanların zihinsel ve fiziksel sağlıklarını korumaya da yardımcı olacaktır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Çalışanların Sağlık Davranışları Ve Etkileyen Faktörler: Sistematik İnceleme https://dergipark.org.tr/en/pub/fnjn/issue/9007/112253

⭐️⭐️ Beyin sağlığı için sosyal belirleyiciler ve yaşam tarzı faktörleri: Bilişsel gerileme ve bunama riskinin azaltılmasına yönelik çıkarımlar https://www.nature.com/articles/s41598-022-16771-6

⭐️⭐️ Hafif Bilişsel Bozukluğun Demansa İlerlemesi İçin Risk Faktörleri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5915285/

⭐️⭐️ Çalışanların Psikolojik Güvenlik Algısı ve Politik Taktik Davranışları http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1193579?utm_source=chatgpt.com

⭐️⭐️ Acil durum ve güvenlik yönetiminde nöroteknolojinin kullanımıyla daha güvenli bir çalışma ortamı yaratmak https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37270412/

⭐️⭐️ Beyinden işyerine: fNIRS’in bilişsel çalışmalarda ve işçi güvenliğindeki rolü https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10634210/

⭐️⭐️ Nörogüvenlik bilimi: Güvenlik sorunlarının sinirsel mekanizmalarını ortaya çıkarmak için ortaya çıkan yeni bir disiplin https://www.frontiersin.org/journals/neuroscience/articles/10.3389/fnins.2023.1190995/full

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Ah Bu Karın Yağlarımız

Bir türlü küçülmeyen göbeğiniz canınızı mı sıkıyor?

Karın ve kalça bölgeniz bir türlü küçülmüyor mu?

Yada karın kaslarınızın görünmesini mi istiyorsunuz?

Aslında ne yapmanız gerektiğini muhtemelen biliyorsunuz..!! Lakin zor geliyor değil mi?

Motivasyonunuz eksik, belkide desteğiniz yetersiz…

Birlikte bir tekrar edelim ne yapmalı ne etmeli…

Belki bu sefer başarırsınız!

Karın Yağı Hangi Sağlık Sorunlarına Neden Olur?

– Aşırı göbek yağı, kalp krizi ve felç gibi kardiyovasküler sorunların daha yüksek riskiyle bağlantılıdır

– İnsülin direncine yol açarak tip 2 diyabet riskini artırabilir.

– Göbek yağları kortizol ve insülin gibi hormonların değişmesine neden olarak vücudun dengesini bozabilir.

– Karın bölgesindeki aşırı yağlanma, çoğu zaman düşük seviyeli kronik iltihaplanmaya yol açar ve bu durum çeşitli sağlık sorunlarını tetikleyebilir.

– Göbek yağının fazla olması, alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı riskinin artmasıyla ilişkilidir ve bu da karaciğer hasarına yol açabilir.

– Karın çevresinde aşırı kilo taşımak eklemleri zorlayabilir, bu da rahatsızlığa ve ağrıya yol açabilir

– Göbek yağı diyaframı sıkıştırarak akciğer kapasitesini azaltır ve verimli nefes almayı zorlaştırır.

Karın Yağları Nasıl Azaltılır

Egzersiz Yapmalısınız

Yağ yakmak söz konusu olduğunda en başa her zaman olduğu gibi fiziksel aktiviteyi – egzersizi koyuyoruz.

Yürüyüş, koşu, yüzme, bisiklete binme gibi aerobik egzersizler göbek yağlarını azaltmaya yardımcı olabilir.

En iyi sonuçlar için haftada beş gün, en az 30 dakika orta şiddette egzersiz yapmalısınız.

Yüksek Yoğunluklu Aralıklı Antrenman, kısa sürede çok fazla kalori yaktığı için özellikle etkili olabilir.

Ağırlık kaldırmak veya vücut ağırlığınızı kullanmak (şınav, squat, lunge) sadece yağ yakmanıza değil aynı zamanda kas kütlenizi arttırmanıza da yardımcı olur.

Beslenme Dengenizi Kurmalısınız

İşlenmiş gıdaları, şekerli içecekleri ve karbonhidratları tamamen kesmelisiniz.

Tatlı olmayan meyveler (glisemik endeksi düşük olan meyveler), sebzeler, yağsız proteinler (Et, tavuk, balık, yumurta, yoğurt vb gibi ) ve sağlıklı yağlar (Tereyağ, kuyruk yağı, iç yağı, zeytinyağı) gibi besin değeri yoğun, bütün yiyeceklere odaklanın.

Yulaf, esmer pirinç ve sebzeler gibi lif açısından zengin yiyecekler yemeye çalışın, çünkü bunlar sizi daha uzun süre tok tutmaya yardımcı olur.

En doğru tercih ketojenik beslenmeyi, 16 saat açlık (günde iki öğün yemek ve asla ara öğün – atıştırmalık olmadan) düzeni ile yapmanızdır.

Göbek yağlarınızı eritmeye çalışırken protein sizin dostunuzdur.

Sadece kasların oluşumuna ve onarımına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda daha uzun süre tok kalmanızı sağlar ve açlık isteğinizi azaltmaya yardımcı olur.

Stresinizi Azaltmalısınız

Stres, vücudunuzun özellikle göbek bölgesinde yağ depolanmasına yol açan bir hormon olan kortizol üretmesine neden olabilir.

Kronik stres kilo vermeyi zorlaştırır, bu nedenle rahatlamanın yollarını bulmanız çok önemlidir.

Stres seviyenizi düşürmek için farkındalığınızı artırın, meditasyon yapın veya keyif aldığınız aktivitelere katılın.Stresinizi azaltın.

Stres, vücudunuzun özellikle göbek bölgesinde yağ depolanmasına yol açan bir hormon olan kortizol üretmesine neden olabilir.

Kaliteli Uyku Uyumalısınız

Göbek yağlarını eritmek söz konusu olduğunda yeterli uyku almak çok önemlidir.

Kötü uyku hormonlarınızı bozabilir, iştahınızı artırabilir ve vücudunuzun yağ yakmasını zorlaştırabilir.

Her gece 7-8 saat kaliteli (kesintisiz, sessiz ve tam karanlık bir ortamda) uyku uyumayı hedefleyin.

Vücudunuzun iyileşmesi ve daha iyi çalışması için dinlenmeye öncelik verin.

Sıvı Dengeniz İçin Yeterli Su Tüketin

Bol sıvı tüketmek metabolizmanızı hızlandırarak kalori yakmanızı kolaylaştırır. Sindirime yardımcı olur, sizi tok tutar ve aşırı yemeyi önlemeye yardımcı olur.

Gününüze bir bardak su ile başlayın ve gün içerisinde idrarının şeffaf veya açık sarı idrar çıkaracak kadar su içmeisiniz.

Dirayetli ve Sabırlı Olun

Göbek yağlarını yakmada en önemli husus istikrardır.

Kısa zamanda sonuç elde edemeyeceksiniz, lakin düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve olumlu yaşam tarzı değişiklikleriyle yavaş yavaş yağlarınız azalacak. Unutmayın en dirençli yağların olduğu bölge için mücadele ediyorsunuz.

Yağlarınızı yavaş yavaş kaybederken sürdürülebilir bir yaşam tarzına da alışmalısınız. Çünkü hedefiniz sadece göbek yağını eritmek olmamalı. Göbek yağını eritecek, sonrasında ideal ve sağlıklı görümü koruyabileceğiniz yeni yaşam tarzını benimsemek olmalıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Akut ve Kronik Egzersizin Karın Yağ Lipolizi Üzerindeki Etkisi: Bir Güncelleme https://www.frontiersin.org/journals/physiology/articles/10.3389/fphys.2020.575363/full

⭐️⭐️ Göbek Yağı Kansere Neden Olabilir Mi? https://www.center4research.org/can-belly-fat-cause-cancer/

⭐️⭐️ Erkekler Neden Karın Bölgesinde Visseral Yağ Biriktirir? https://www.frontiersin.org/journals/physiology/articles/10.3389/fphys.2019.01486/full

⭐️⭐️ Karın obezitesi ve metabolik sendrom: Egzersiz bir ilaç mıdır? https://bmcsportsscimedrehabil.biomedcentral.com/articles/10.1186/s13102-018-0097-1

⭐️⭐️ Karın Germe https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK431058/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Yüksekte Çalışanlar İçin Başlangıç Seviyesinde Nöroergonomi Eğitimi

Nöroergonomi Temelleri

Nöroergonomi, insan beyninin işleyişi ile fiziksel çevre ve iş koşulları arasındaki etkileşimi inceleyen disiplinlerarası bir bilim dalıdır.

Bu alan, özellikle yüksek dikkat, algı, karar verme, stres yönetimi ve psikomotor becerilerin kritik olduğu iş alanlarında, çalışanların hem verimliliğini hem de güvenliğini artırmak amacıyla uygulanır.

Yüksekte çalışma, hem fiziksel hem de bilişsel risklerin yoğunlaştığı bir faaliyettir. Dikkatin dağılması, karar verme zorlukları ve stresli ortamlar, düşme ve kaza riskini artırır.

Bu nedenle, nöroergonomik eğitimlerin amacı çalışanların kendi zihinsel ve duygusal süreçlerini tanımalarını sağlamak, dikkat, algı, tepki süresi ve stres yönetimi gibi bilişsel yetenekleri geliştirmektir.

Firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık bünyesinde verdiğimiz nöroergonomik eğitimlerin temeli siz firmaların ve en önemlisi çalışanlarınızın yüksekte çalışma emniyetine katkı sağlamaktır.

Nöroergonomi Eğitimi Eğitim Amaçları

  • Yüksekte çalışan bireylerde dikkat ve farkındalık kapasitesini artırmak
  • Stresle baş etme becerileri kazandırmak
  • Tehlike algısını geliştirmek
  • Zihinsel yorgunluğu önleyici yöntemler öğretmek
  • Duygusal dayanıklılığı güçlendirmek

Nöroergonomi Eğitimi Eğitim Yöntemi

Bu program cihaz ve alet gerektirmeden uygulanabilir. Tamamen kişinin kendi bedeni, zihni ve duyusal farkındalığı üzerinden yürütülmesini sağlıyoruz.

Aşağıdaki yöntemlerle desteklenir:

  • Beden odaklı farkındalık egzersizleri
  • Göz ve çevresel algı çalışmaları
  • Duyusal simülasyon teknikleri
  • Nefes ve gevşeme çalışmaları
  • Düşünce yönetimi teknikleri (bilişsel yeniden yapılandırma)

Nöroergonomi Eğitimi Eğitim Modülleri

MODÜL 1: Farkındalık ve Dikkat Geliştirme

Süre: 3 gün, günde 30 dakika

İçerik:

  • Sessiz ortamda yapılan odaklanma egzersizleri
  • “Nesneye odaklanma” (örneğin bir vida ya da eldivene odaklanmak)
  • Görsel tarama becerileri (etrafı göz ile sistematik tarama)
  • “5 duyu farkındalığı” egzersizi: Ses, koku, sıcaklık, dokunma, görüş

Amaç: Dikkatin çevresel risklere yönlendirilmesini sağlamak. Duyusal verilerin işlenmesini iyileştirmek.

MODÜL 2: Stres Yönetimi ve Zihinsel Gevşeme

Süre: 4 gün, günde 20 dakika

İçerik:

  • Diyafram nefesi ve nefese odaklanma
  • Kas gevşetme egzersizleri (progresif gevşeme)
  • “İş yerinde stres sinyallerini fark etme” uygulamaları
  • Zihinsel yeniden çerçeveleme (örneğin “bu iş zor” yerine “önlemlerle güvenli”)

Amaç: Akut stres tepkilerini azaltmak, bilişsel performansı korumak.

MODÜL 3: Zihinsel Dayanıklılık ve Güvenli Karar Alma

Süre: 3 gün, günde 25 dakika

İçerik:

  • Belirsizlik anlarında karar verme simülasyonları
  • Duygu tanıma ve yönetme (öfke, kaygı, panik gibi)
  • “Güvenli davranışa odaklanma” teknikleri
  • “Düşünce günlüğü” uygulamaları (düşünce – duygu – davranış)

Amaç: Bilişsel esnekliği artırmak, duygusal regülasyon sağlamak, doğru anda doğru kararlar almak.

MODÜL 4: Çevresel Tehlike Algısı ve Görsel-Motor Uyum

Süre: 3 gün, günde 20-25 dakika

İçerik:

  • Yavaş göz hareketi egzersizleri (panoramik tarama)
  • Göz-el koordinasyonu çalışmaları (ellerle yapılan yön takibi)
  • Görsel dikkat odaklama (ışık-gölge, yükseklik sınırı, boşluk algısı)
  • Adım takip simülasyonları (zemin değişimlerinde dikkat)

Amaç: Görsel-motor dengeyi desteklemek ve riskli alanlarda dikkatli hareket etmeyi öğretmek.

MODÜL 5: İş Yeri Uygulamalı Senaryo Eğitimi

Süre: 2 gün

İçerik:

  • Günlük iş ortamında rol oyunları (yükseğe çıkış ve iniş senaryoları)
  • Tehlikeli durum tanıma ve refleks geliştirme çalışmaları
  • Grup tartışmaları ve geri bildirim (ne hissettin, ne düşündün?)

Amaç: Teorik kazanımların pratik ortama aktarımını sağlamak.

Değerlendirme Süreci

Programın sonunda uygulanan basit değerlendirme araçlarıyla katılımcıların;

  • Odaklanma süresi
  • Stres düzeyini yönetme becerisi
  • Görsel dikkat keskinliği
  • Zihinsel dayanıklılık puanı

gibi kriterlerde gelişimleri izlenebilir. Bunun için basit kağıt kalem testleri ve gözleme dayalı puanlamalar kullanmaktayız

Çalışanlarınızın ve Firmanızın Kazanımları

  • Kazalardaki dikkat dağınıklığı kaynaklı risklerin azalması
  • İş yerinde stres kaynaklı davranış bozukluklarının önlenmesi
  • Bireysel farkındalık ve güvenlik kültürünün gelişimi
  • Ekip çalışmasında zihinsel senkronizasyonun artması

Eğitimi Hangi Şartlarda Veriyoruz

  • Sessiz ve dikkat dağıtıcı olmayan bir ortam
  • Eğitmen desteği (iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi – psikoeğitmen)
  • Her modül için basit kılavuz
  • Grup başına en fazla 10 kişi

Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık

Yüksekte çalışan işçileriniz için geliştirilen bu alet ve cihaz gerektirmeyen nöroergonomi programı, sahanızda çok kolay birr şekilde uygulanabilir, sürdürülebilir ve maliyeti düşük bir eğitim çözümüdür.

İnsan beyninin stres altında nasıl çalıştığını anlamak, güvenli bir çalışma kültürünü desteklemenin en etkili yollarından biridir.

Bu program sayesinde işçileriniz, sadece bedensel değil, zihinsel güvenliğin de farkında olarak yüksekte çalışma risklerini en aza indirebileceklerdir.

Eğitim Almak İçin Bizi Arayın

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü Dr Mustafa KEBAT yönetiminde deneyimli ekibimizle, firmanıza özel İnşaat Sektöründe – Yüksekte Çalışanlara Denge – Propriyoseptif Egzersizler Eğitimini Türkiyenin her yerinde planlayalım.

Eğitim Başvurusu

Dr Mustafa KEBAT – 0 530 568 42 75

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

  • Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar/İZMİR
  • +90 232 265 20 65
  • [email protected]

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Kalbinize Nasıl Zarar Veriyorsunuz?

Vazgeçilmez olan kalbinizden, vazgeçmiş gibi yaşadığınızın farkında mısınız?

En beteri de çoğunuz çok geç olana kadar bunun farkına bile varamayacaksınız…!!

Belki bugün bir adım atma ve kalbinizin sağlığına dikkat ederek yaşama zamanınız..!!

Belki de keyfiniz sağlığınızdan daha önemli..!!

Tercih sizin… Hayat sizin olduğu gibi.

Karbonhidrat Tüketimi

Çoğunlukla aklınıza ilk gelen ekmek, makarna, pilav olsa da belki de bilmediğiniz karbonhidratlar hem vücut hem de damarlarınızda yağlanmaya sebep olur.

Vitamin olsun diye yediğiniz meyvelerin özellikle tatlı olanlarında fruktoz (Glukoz + Glukoz) bulunduğunu bilmelisiniz. Bu ise yüksek şeker oranı sebebi ile (portakal, mandalin, karpuz vb gibi) tatlı meyveler tüketildiğinde vücudunuzda kaslarınızda yağ olarak depo edilirken kanda da trigliseride dönüştürülerek damarlarınızın ve dolayısı ile kalp damarlarınızın tıkanma riskini arttırır.

Hareketsiz Yaşam

Uzun süre hareketsiz kalmak (oturmak – yatmak vb. gibi) kan dolaşımınızı yavaşlatır ve zamanla damarlarınızın sertleşmesine neden olur. Bu durum da kan basıncınızı yükseltebilir. İster işte olun, ister televizyon izleyin, ister telefonunuzda gezinin, her saat ayağa kalkmaya, esnemeye veya kısa yürüyüşler yapmaya çalışın.

Yetersiz Su Tüketimi

Su tüketiminizin yeterli olmaması kan damarlarınızın daralmasına neden olur ve kanın düzgün bir şekilde akmasını zorlaştırır. Aynı zamanda vücut sıvılarının ve dolayısı ile kanın hacminin azalmasına ve yoğunlaşmasına da sebep olur. Bu, daha yüksek kan basıncına yol açar. Yeterli su içmek kan hacminizin dengede kalmasına ve kalbinizin sağlıklı çalışmasına yardımcı olur.

Uykusuzluk

Devamlı aktif bir şekilde çalışan organlarınızın özellikle kalbiniz ve kan damarlarınız başta olmak üzere kendini onarması için dinlenmeye (yavaş çalıştığı periyoda) ihtiyacı vardır.

Her ne sebeple olursa olsun yetersiz uyku, kan basıncınızın yüksek kalmasına neden olabilir.

Her gece 7-9 saat kaliteli (Bölünmeyen, tam karanlık ve sessiz bir ortamda, tercihen 19 derece oda sıcaklığında) uykuyu hedeflemelisiniz.

Kafein – Enerji İçeceği – Gazlı İçecekler

Fazladan içtiğiniz kahve (Katkısız Türk kahvesi çeşitleri ve filtre kahve hariç) veya enerji içeceği kan basıncınızı yükseltebilir. Yavaş yavaş gelişen bu durumun farkına varmakta da gecikebilirsiniz.Kafein, kan damarlarınızı daraltarak kan basıncınızı geçici olarak yükseltebilir. Kafeine karşı hassasiyetiniz varsa, yardımcı olup olmadığını görmek için azaltmayı deneyin.

Kahve ve enerji içeceklerinin içeriğini kutularının üzerindeki içerikten yada internetten incelemenizi tavsiye ederim. Vücudunuza zararlı madde listesinin ne kadar kabarık olduğunu görünce sanırım sağlığınız için doğru tercihi yapacaksınız.

Stres

Stres diğer bir deyişle gerilim, vücudunuzun dış kaynaklı yada iç kaynaklı farklı farklı etkilere verdiği refleks tepkidir. Kökeni latinceden gelen ”germek” anlamına gelen “stringere” sözcüğünden gelir. Fizyolojik stres ve ruhsal stres olarak ayırabiliriz.

Akut (Kısa süreli) stres “savaş ya da kaç” tepkisine zorlayarak yaşam mücadelesinin devamını sağlamaya neden olurken, kronik stres ise vücudunuzun devamlı olarak “savaş ya da kaç” modunda tutması ile kan basıncını yükselten hormonların da devamlı salgılanmasına neden olur. Bu durumda kalbin yükünü arttırarak hipoksi (Oksijensiz kalmaya) neden olur.

Sürekli kaygılı veya bunalmış hissediyorsanız kalbiniz ekstra baskı altındadır. Derin nefes almak, egzersiz yapmak ve mola vermek stresi yönetmenize yardımcı olabilir.

Alkol Tüketimi

Azı, kararı gibi miktarları normalleştirilemez. Alkol, vücut için zararlıdır. Kaslarınızı ve dolayısı ile kalbinizi zayıflatır ve vücudunuzun kan basıncını kontrol etmesini zorlaştırır. Zamanla kan basıncınızın yükselmesine ve dolayısı ile tansiyon hastalığı gelişmesi ile birlikte kalbinizin yükünü arttırarak hipoksi (Oksijensiz kalmaya) neden olur.

Tuz Tüketimi Dengesizliği

Tuz (Na) vücudunuz için vazgeçilmez bir mineraldir. Lakin tuz vücudunuzun suyu tutmasına neden olduğu için sürekli olarak ihtiyacınızdan fazla aldığınız takdirde kan basıncınızı artırır. Bu durum kalbinize ve atardamarlarınıza daha fazla yük bindirir. Tabi ki sorunu sadece sofrada tükettiğiniz tuza bağlamamalısınız. İşlenmiş gıdalarda, fast food gıdalarında, konserve ürünlerinde ve hatta bazı ekmeklerde fazla miktarda bulunan tuz sağlığınıza – kalbinize risk oluşturur. Tuzu yeterli miktarda kullanmanız kan basıncınızı kontrol altında tutmanıza da destek olacaktır.

Kalp sağlığınızı korumak için yapmanız ve yapmamanız gerekenlerin listesi uzayıp gider. Bu yazı ile bildiğiniz belki göz ardı ettiğiniz konuların bir kısmını hatırlattım.

Unutmak veya Unutmamak

Uygulamak yada Uygulamamak

Karar Sizin

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Fizyoloji, Kalp Kası https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK572070/

⭐️⭐️ Kalp Sağlığı ve Yaşlanma https://www.nia.nih.gov/health/heart-health/heart-health-and-aging

⭐️⭐️ Kardiyovasküler Sağlık Çalışmasında Yaşlı Yetişkinlerde Kalp Yetmezliği Gelişiminden Sonra Alkol Tüketimi ile Yaşam Süresi Arasındaki İlişki https://jamanetwork.com/journals/jamanetworkopen/fullarticle/2719576

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla
  • 1
  • 2