Nedir Bu İdrar Tahlili ?

Kanın, içeriğindeki organik – inorganik maddelerin ve hacminin dengelenmesini sağlamak için böbreklerde filtrelenmesiyle oluşan sıvı atığa idrar denir.

Tanıma bakılırsa idrar sadece sıvı bir atık değil..

Bilmelisiniz ki idrar kesinlikle ve kesinlikle sadece sıvı bir atık değil.

Mesela;

Birçok yerde duyduğunuz ”Günlük 3 litre su için”, ”Günlük 5 litre su için”,‘Yazın şu kadar su için, kışın bu kadar su için” , ” örnekleri uzatmak mümkün.

İşte idrarın bir özelliğini öğrenme vakti geldi.

Ne kadar su içmelisiniz sorusunun cevabını idrarınız verir.

Nasıl mı?

İdrar yaparken rengine bakın;

⭐️ Eğer idrarınız su gibi şeffaf veya çok açık sarı ise vücudunuzun suya ihtiyacı yoktur. Yeterli su içmişsiniz.

⭐️ Eğer idrarınız sarı renkli ise vücudunuzun suya ihtiyacı vardır. Hemen bir büyük bardak su için ve bir saat sonra tekrar bir büyük bardak su için. Yeterli olup olmadığını ilk idrarınızda göreceksiniz.

⭐️ Eğer idrarınız koyu sarı renkli ise vücudunuzun suya çok ihtiyacı vardır ve vücudunuza eziyet ediyorsunuz demektir. Hemen bir büyük bardak su için, yarımşar saat ara ile birer büyük bardak su daha için. Yeterli olup olmadığını ilk idrarınızda göreceksiniz.

Kendi kendinize değerlendirmenizi idrarınıza bakarak yaptınız… Süpersiniz.

⭐️ Tuvalete gittiniz.

İdrar yaparken meyve kokusu yada Aseton kokusu geldi. Ohhh mis gibi demeyeceksiniz tabi ki..

Aklınıza ilk gelen Şeker Hastalığı (Diabetes Mellitus) olmalı…

Kesin mi ? Değil tabi ki lakin ihtimal büyük.

⭐️ Tuvalete gittiniz.

İdrar yaparken yada tuvalette terli ayak kokusu aldınız… Neler olabilir.. Hadi biliyorsunuz düşünün..!!

Eveet bildiniz… İzovalerik Asidemi “terli ayak sendromu” veya Glutarik Asidemi düşünülmeli. İç Hastalıkları uzmanından randevu almayı unutmayın.

⭐️ Bebeğinizin bezini açtınız.

Buram buram Akçaağaç Şurubu kokusu (Çemen Kokusu) geldi. Dallı zincirli amino asitleri (Lösin, İzolösin ve Valin) ve zincirli bir-α-keto asit işiyor muhtemelen. Metabolik bir sorunu olabilir. Çocuk Hastalıkları uzmanından randevu almayı unutmayın.

Şu kokuları ve olası hastalıkları şöyle bir listeleyelim

Küf – fare idrarı kokusu — Fenilketonüri

İdrarda lahana kokusu — Herediter Tirozinemi

İdrarda kedi idrarı kokusu — 3-metilkrotonilglisinüri

İdrarda Yüzme Havuzu Kokusu — Hawkinsinüri

İdrarda kokmuş balık kokusu — Trimetilaminüri

Kaynamış Lahana Kokusu — Hipermetiyonemi

Dikkatinizden kaçmamıştır.

Metabolik hastalıkların idrarda hem de koku vasıtası ile belirtilleri mevcut.

Lakin dahası da var.

Yedikleriniz içtikleriniz ile de koku ve renginde değişiklikler olmakta.

Daha analiz bile yapmadık… Baktık..! Kokladık..!

Biraz da eskilere gidelim mi?

Hadi gidelim..

Lancelot Hogben isimli ingiliz biyolog 1930 yılında başladığı çalışmaları 1940 a geldiğinde genel kullanıma girmişti. Neydi bu ?

Gebelik şüphesi olan kadından alınan idrarı dişi kurbağanın (Xenopus cinsi) cilt altına enjekte edildikten sonra kurbağa 12 – 24 saat içerisinde yumurtlarsa kadının gebe olduğunu gösteriyordu.

Çok çok geriye gidelim…İdrar nelere neden olmuş.

Tarihin bir döneminde idrar vergisi çıkarılmış…!!

İdrar vergisi sebebi ile de tüm dünyada çokça söylenen söz ilk kez söylenmiş… “Pecunia non olet..!

Romalı tarihçi Gaius Suetonius Tranquillus, On iki Sezar’ın Hayatı adını taşıyan eserinde;

Roma İmparatoru Nero’ndan sonra tahta geçen imparator Vitellius’un halefi Vespasian; Roma çamaşırhanelerinde amonyak kaynağı kullanılan idrarı, tuvaletlerden ve lağım sistemlerinden toplayıp satanlara vergi koyar.

Vespasian’ ın oğlu Titus, pis kokulu idrardan vergi alınmasının tiksindirici / iğrenç olduğunu düşündüğü için babasını eleştirir.

Bunun üzerine Vespasian lağım odalarından idrar toplayan tüccarların önündeki altın sikkelerden birisini alır ve oğlu Titus’un burnuna yaklaştırarak “bak bakalım oğlum, kötü kokuyor mu?” diye sorar.

Titus, akıllıca ve muzip bir bakışla halen kullanılan çok bilindik cümleyle cevap verir.

Pecunia non olet..!

İşte o günden bu yana bu söz “para kokmaz..!” ya da “paranın kokusu olmaz..!” dillere pelesenk olmuştur.

Daha bitmedi… İdrarın tarih boyunca çok uzun bir serüveni var..

Sibirya’da deriler idrara batırılarak dayanıklı kılınıyordu.

Antik Yunan ve Roma devrinde demirciler kızdırılmış çeliği sertleştirmek için üzerine idrar da döktüler.

Romalılar, Orta Amerika Kızılderilileri ve Afgan halkı yünlü eşyanın rengini korumak ve temizlemek için idrar kullandılar

Himalayalar’da inek idrarı dini törenlerde günahlardan arınmak için kullanılır

Ortaçağ Avrupasın’da fırıncılar mayalanması için hamura idrar kattıkları bilinir.

Antik Mısır’da kadın idrarına yatırılarak yumuşatılan tütünler tercih edilirdi

Kuzey Afrika ülkeleri ve Afganistan’da, halen halıların renklerinin daha parlak olmasını sağlamak için deve idrarı ile yıkanmaktadır

Daha neler var neler. Lakin biz idrar tahlili diyorduk.. Devam edeyim

Yukarıda da kısmen okuduğunuz gibi idrar hastalıkların teşhisinde hem kişinin kendisine hem de hekime yol gösteren önemli bulgular içeriyor.

Kan içeriğinin böbreklerde filtre edilip idrar vasıtası ile atılan her türlü maddeyi laboratuvar testleri yoluyla tespit edebilmekteyiz.

Şimdi genel olarak bir bakalım.

Neden İdrar Tahlili Taparız?

  • Genel sağlık taraması amacı ile yapılan idrar tahlilleri: Bilinen bir hastalığı olmadan rutin muayene veya genel kontrol (Check – Up) sırasında yapılır. Bu sayede birçok hastalığa ilk kez tanı konmasında, cerrahi bir işlem öncesi ve sonrası takiplerde, gebelik kadınların sağlığının takip edimesinde, spora vee okula başlamadan önceki genel muayenelerle birlikte ve benzeri birçok durumda genel sağlık durumunu gösteren önemli bir testtir.

  • Hastalık tanısı için yapılan idrar tahlilleri: Öncelikle böbrek ve idrar yolu hastalıkları – enfeksiyonları gibi hastalıkların teşhis edilmesinde idrar tahlili önemli role sahiptir.

  • Hastalıkların takibi, tedavinin takibi amacıyla: diyabet, böbrek hastalıkları, cerrahi girişim sonrası, metabolik hastalıklar, kronik hastalıklar vb gibi hastalıklarda tedaviye verilen cevabı görmek için idrar tahlili istenir. Yine gebelik testi, uyuşturucu testi gibi durum tespiti yapılması gereken süreçlerde idrarda bakılır.

Son demiyorum. Çünkü basit gibi görünen idrar, üzerine kafa yorulması ve dikkate alınması gereken çok önemli atığımız. Anlayacağınız idrar konulu yazılar bitmedi.

Doğal yaşayın Aklınıza Mukayyet Olun

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Astımlılar Nasıl Dalış Yapmalı ?

Astım, küçük bronşların ve bronşiollerin, çeşitli uyaranlara aşırı tepki vermesinin sonucu ortaya çıkan, solunum yolu daralmasına sebep olan kronik bir rahatsızlıktır. 

Yakın zamana kadar astım hastalığı olanların dalış yapmaları uygun bulunmuyordu.

Halen farklı görüşler ve uygulamalar olsa da artık dalışlara daha çok katılabiliyorlar.

Astım Hastalığı ve Astım Atağı Belirtileri

Astım hastalarında oluşan bronşiyal daralma iki (2) etki meydana getirir.

  1. Akciğerlere girip çıkabilen hava miktarında azalması ile egzersiz kapasitesini azalabilir. Scuba dalışlarında tüp – regülatör direnci ve derine inildikçe yükselen solunum gazı yoğunluğu sebebiyle artan iç direnç, azalmış solunum kapasitesi olan bir dalgıç için zorlanma ve bronşiyal daralma sebebidir.
  2. Dalgıcın daralan hava yolları, yüzeye çıkış esnasında akciğerlerde gaz sıkışmasına neden olabilir. Sıkışan gaz, eğer daralmış hava yollarından dışarı verilebilenden daha hızlı genişlerse, akciğerlerde yırtılma meydana gelebilir. Bu ise potansiyel olarak arteriyel gaz embolisi veya pnömotoraks’ a (akciğer çökmesi) yol açabilir.

Dalış yapan astımlı kişilerde tek risk gaz sıkışması değildir. Eş zamanlı olarak astım sebebi ile azalmış egzersiz kapasitesi de önemli bir risk oluşturur. Bu riskler kişinin doğal yaşamında egzersiz yaparken meydana geldiğinde durabilir, dinlenebilir ve nefes alış verişini dengeleyebilir. Scuba dalış sırasında hem sakinliğini koruyamayabilir hem de su altı ortamı sebebi ile fiziksel olarak nefes alış verişini dengeleyemeyebilir.

Astımlı dalgıcın akut bronkospazm riskine yol açabilecek mekanizmalar;

  • Dalış boyunca soğuk ve kuru hava solumak.
  • Tuzlu deniz suyunun aspirasyonu.
  • Arızalı regülatörlerden kaynaklanan aerosolize hipertonik tuzlu suyun solunması.
  • Özellikle eğitimsiz bir dalgıçta dalış sırasında aşırı efor sarf etmek.
  • Dalgıcın alerjik olabileceği polenler içeren filtrelenmemiş havanın kullanımıyla hava tankının kirlenmesi. 

Astım Hastalığı

Astımı kişide meydana getirdiği etkiye göre ayırarak incelediğimizde;

  • Hafif Aralıklı Astım: 
    • Hafif aralıklı astım, haftada 2 günden az aralıklı hırıltılı solunum, kısa alevlenmeler ve semptomsuz dönemler olarak tanımlanır.
    • Bu kişilerde pik akışta (nefesin ciğerlerden dışarı çıkışı sırasındaki maksimum hava akış hızı) %20’nin altında bir azalma mevcuttur.
    • Semptomları – alevlenme dönemleri birkaç saatten birkaç güne kadar süren kısa sürer.
    • Gece semptomları – alevlenme dönemleri ayda iki kereden az görülür
    • Akut ataklar arasında kişi normal akciğer fonksiyonuyla asemptomatiktir.
    • Tedavisi sadece ihtiyaç duyulduğunda kısa etkili bronkodilatör kullanımı şeklindedir.

  • Hafif Kalıcı Astım: 
    • Pik akış (nefesin ciğerlerden dışarı çıkışı sırasındaki maksimum hava akış hızı) %20’den az varyasyonla normale yakındır
    • Semptomlar – alevlenme dönemleri haftada birden fazla görülür.
    • Alevlenme uykuyu etkiler, gece semptomları – alevlenme dönemleri genellikle ayda ikiden fazla görülür.
    • Tedavisi gündüz kısa etkili bronkodilatör, gece uzun etkili bronkodilatör kullanımı şeklindedir.

  • Orta Şiddette Kalıcı Astım: 
    • Öksürüğü de içerebilen semptomlar – alevlenme dönemleri günlük görülebilir. Sıklıkla fizik aktiviteleri veya uykuları etkilenir.
    • Düzenli kısa etkili bir bronkodilatör kullanmaları gerekebilir.
    • Pik akımarı (nefesin ciğerlerden dışarı çıkışı sırasındaki maksimum hava akış hızı) genellikle normal değerlerin %60 – %80’i arasındadır.
    • Bu safha astımın klasik göstergesi egzersiz sırasında veya geceleri öksürmektir.
    • Genellikle günlük inhalasyonla alınan steroidler kullanırlar.
    • Akut ataklar için kısa etkili bronkodilatörler gerekebilir.
    • Bu safhadakilerin önemli bir kısmı astımları olduğunu kabul etmezler.

  • Şiddetli Kalıcı Astım: 
    • Süreklilik arz eden semptomlar – alevlenme dönemleri görülür.
    • Normalin %60’ı ve daha az olan pik akım (nefesin ciğerlerden dışarı çıkışı sırasındaki maksimum hava akış hızı) görülür.
    • Semptom – alevlenme dönemleri şiddetinde artışlar sıktır. Bu sebepe fiziksel aktivite sınırlanır ve gece semptomları sıklıkla görülür.
    • Uzun etkili bronkodilatörlerin ve oral steroidlerin düzenli kullanımı vardır.
    • Akut ataklarda kısa etkili bronkodilatör kullanmaları gerekir.

Özellikle egzersizden sonraki akciğer fonksiyon test sonuçları normal çıkması durumunda, dalış sırasında zorlu egzersizi yapabilecekleri için, astımlı kişilere dalış için uygunluk verilebilir.

Astım Hastalarında Amatör Dalış

Dalış sırasında astımlı dalgıç, bronkospazm ve akut astım atağı gelişme riskini artırabilecek çeşitli çevresel faktörlere maruz kalabilir. Akut astım atağı paniğe ve boğulmaya yol açabilir. 

İngiltere Spor Dalış Tıbbi Komitesi, şu anda iyi kontrol edilen ve normal akciğer fonksiyon testleri olan astımlı bireylerin negatif egzersiz testleri varsa dalış yapabileceklerini önermektedir.

Birleşik Krallık‘ta, astımı iyi kontrol edilen kişiler, 48 saat içinde bronkodilatöre ihtiyaç duymadıkları ve soğuk, egzersiz veya duygu kaynaklı astımları olmadığı sürece dalış yapabilirler.

ABD’deki Denizaltı ve Hiperbarik Tıp Derneği, kurtarma ilacı gerektiren astımlıların dalış yapmamasını önermektedir. Bir hastanın normal tarama spirometrisi ile hafif ila orta derecede astımı varsa, o zaman dalış için aday olarak kabul edilebilir. Ancak, bir hasta astım krizi geçiriyorsa, spirometrideki hava yolu işlevi normale dönene kadar dalış yapmamalıdır. Bir egzersiz meydan okuma testi yapılabilir.

Avustralya ve Yeni Zelanda Torasik Derneği, son 5 yılda aktif hastalığı olan astımlı hastaların eğlence amaçlı dalışa katılmamasını önermektedir. Bu konuda en muhafazakar ülke Avustralya’dır. Tüm dalgıçlarının sertifikasyon öncesinde astımı ekarte etmek için bir spirometri (akciğer fonksiyonu testi) testinden geçmeleri zorunludur.

Görüldüğü gibi ülkelerin astımlı kişilerin dalış yapıp yapamayacağına dair görüş ayrılıkları mevcut. Her biri farklı kurallar koymaktadır.

Ülkemizde amatör dalış için belirlenmiş – uygulanan muayene kriterleri bulunmamaktadır.

Bu sebeple; astım hastası olan amatör dalgıç adayları hem akciğer fonksiyonlarının değerlendirilmesi hem de astım şiddetinin ölçülmesi için egzersiz testinden geçmeli ve dalış ve astım konusunda yetkin bir uzman hekim tarafından değerlendirilmesi sağlanmalıdır.

Astım hastasıysanız ve dalış muayenesinde onay aldıysanız bile dalış günü inhalerinizi ve varsa diğer tüm ilaçlarınızı kullanıma hazır bir şekilde yanınızda bulundurmalısınız. Dalışta birlikte olacağınız bady’nizi ve dalış amirini astım hastalığınız, kullandığınız ilaçlar ve olası komplikasyonlar konusunda bilgilendirmelisiniz. Mümkünse dalış yaptığınız teknede hekim veya ilk yardım eğitimi almış birinin olmasını sağlamalısınız.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Astımlılar dalış yapabilir mi? https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9487249/

⭐️⭐️ Hafif Aralıklı Astım https://www.sciencedirect.com/topics/medicine-and-dentistry/mild-intermittent-asthma

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Kansızlık…!

Bir düşünün…

Anemi (kansızlık) tanısı ile size ilaç yazılmış.

Evet…Ruhsatlı bir ilaç. Hekiminiz reçeteye yazmış ve gidip eczaneden almışsınız..

Eve geliyorsunuz ilacın Bilgi Formunu (Prospektüsü) okuyorsunuz.

Yardımcı maddeler: Askorbik asit, mikrokristalin selüloz (Avisel PH 102), metilhidroksipropil selüloz (Metosel 50), hidroksipropil selüloz (Klucel LF), metakrilik asit kopolimer (Eudragit L 30 D), O-asetiltrietilsitrat (Citroflex A-2), talk, eritrosin, kinolin sarısı, titanyum dioksit, indigo karmin, jelatin (sığır jelatini).

Yazıyor..

Eveeettt... dikkatinizi kırmızı olanlar çekti sanırım. (Prospektüste renk ayrımı yok.)

Şimdi isterseniz yazının devamını okuyun isterseniz googleda o kırmızı kelimeleri araştırın. Tercih sizin.

Lakin bu 4 (dört) yardımcı madde de kanserojen…!!!

  1. Titanyum dioksit (E171)
  2. Eritrosin (E127)
  3. Talk (E553B)
  4. Kinolin sarısı – Tartrazin (E102)

Ne oluyor? Neden oluyor? Niye oluyor?

Bunların cevaplarını vermeyeceğim, yorumlamaya da girmeyeceğim.

Okuyan herkesin anlayacağı ve kendi kararını verebileceği bir konu.

Bu yazıyı muhakkak okumalısınız..Hiperaktif Değil Gıda Boyalı Çocuklar. https://tetkik.com.tr/2024/12/19/hiperaktif-degil-gida-boyali-cocuklar/

Tartrazin – Kinolin sarısı

Titanyum dioksit (E171) Hakkında: Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi, E171’in genotoksik olma olasılığı nedeniyle artık bir gıda katkı maddesi olarak güvenli olarak kabul edilemeyeceğini ve E171 uygulamasının fare modellerinde kolon tümörü oluşumunu şiddetlendirdiğine dair kanıtlar olduğunu belirtti.

Talk, IARC tarafından “insanlar için muhtemelen kanserojen” olarak sınıflandırılmıştır

TALK, 4 yıl, 16 bin 800 kanser davası… Johnson & Johnson havlu attı, ABD ve Kanada’da bebek pudrası satışlarını durduruyor https://www.indyturk.com/node/182751/ekonomi%CC%87/4-y%C4%B1l-16-bin-800-kanser-davas%C4%B1%E2%80%A6-johnson-johnson-havlu-att%C4%B1-abd-ve-kanada%E2%80%99da

Eritrosin, gıda ve yem katkılarında kullanılan bir boyadır. ABD ve Norveç’te yasaklanmıştır. FD&C Kırmızı No. 3 https://www.fda.gov/industry/color-additives/fdc-red-no-3#:~:text=The%20FDA%20determined%20that%20the,that%20occurs%20in%20male%20rats

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirle

⭐️⭐️ Titanyum Dioksit: Yapı, Etki ve Toksisite https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9104107/

⭐️⭐️ Gıda sınıfı titanyum dioksit birikimi, 24 saatlik maruziyetin kaldırılmasından sonra kolon hücrelerinde hücresel değişikliklere yol açar https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/35973603/

⭐️⭐️ Ksanten gıda boyası olan eritrosin B’nin HepG2 hücreleri üzerindeki genotoksik ve mutajenik etkileri. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22847138/https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22847138/

⭐️⭐️ Tartrazinin (E102) oral yoldan uygulanması, sıçanlarda 7,12-dimetilbenz(a) antrasen (DMBA) kaynaklı meme kanserinin oluşumunu ve gelişimini hızlandırır. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8720219/

⭐️⭐️ Tartrazin DNMT ve HDAC Genlerinin Aktivitesini Değiştiriyor – Bu Kanser ve Nörolojik Bozukluklar Arasındaki Bir Bağlantı mı? https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10346749/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Damarlarınızın Tıkanıklığı Ne Durumda?

Hemen herkesin sağlık dendiğinde aklına ilk gelen, lakin beslenme ve yaşam tarzı ile ihmal ettiği kalp ve damar sağlığı durumunu anlamak için ne yapmalıyız?

Öncelikle, kalp ve damarlarda olabilecek tıkanıklıklar hayati riskler içermesi sebebi ile önlenmesi için çaba harcanması gereken asıl hedef olmalıdır.

Tabi ki içinde bulunduğunuz an itibari ile kalp ve damarlarınızın ne durumda olduğunu bilmek de önemlidir.

Bu yazımızda hedefim damar tıkanıklığınızın olup olmadığı ve ne durumda olduğunu tespit etmek için neler yapıldığını ve neden yapıldığını inceleyeceğiz.

Yeri gelmişken hatırlayalım…

Aterosklerozun patofizyolojisi büyük ölçüde inflamasyonla birlikte lipid taşınımına bağlıdır.

Kalp ve damarlarda tıkanıklıkları anlamanın en kesin yolu anjiyografi dir. Lakin anjiyografi invaziv bir işlemdir. Ve her invaziv işlemde olduğu gibi riskleri mevcuttur.

Güncel tıbbi imkanlarımız farklı testler yolu ile damar tıkanıklıkları tespit edilebiliyor.

Maalesef günümüzde hastaların değerlendirilmesinde öncelik verilmekte olan testlerden çok daha önemli olan hekimin muayenesi ve bulguları olmalıdır…

Peki nedir bu olması gereken hekim muayenesi önce ona bir bakalım.

Hekimler,

Hastayı dinler, sorular sorarak şikayetlerini ve yaşantısına etkilerini sorgulayarak öyküsünü öğrenir buna anamnez denir.

Hastayı tam bir muayene ile değerlendirir. Bu muayene günümüzde genelde gördüğünüz gibi değildir. Muayenenin aslı;

  • İnspeksiyon: Hastanın muayene odasına girdiği andan itibaren başlayan ve şikayetlerine odaklanarak devam eden hekimin gözle hastayı değerlendirmesidir.
  • Palpasyon: Hastanın şikayetlerinin odağı olan vücut bölgesini ve ilgili diğer bölgelerini hekimin elle dokunarak değerlendirmesidir.
  • Perküsyon: Hekimin sol elinin orta parmağını hastanın muayene edeceği bölgesinin orta noktasına gelecek şekilde koyması ve sağ elinin orta parmağı ile sol elin orta parmak ortasına parmağını oynatmadan bilek hareketi ile vurması ile dokudan gelen sesi ve titreşimi değerlendirmesidir.
  • Oskültasyon: Hastanın söz konusu bölgesinin steteskop aracılığıyla dinlenmesidir. Bu yöntem genelde göğüs ve karın bölgesi muayenesinde kullanılır ve değerlendirilir.
  • Olfaksiyon: Hekmiin koku alma duyusu koklama hissi ile muayene ve değerlendirmesidir. Bu kimi alanlarda ayrı kimi alanlarda genel muayene içinde kabul edilir.

Yukarıda saydıklarım hekimliğin esaslarıdır.

Testleri incelerken özellikle aklınızda tutmanız gereken yapılan tüm tetkikler hastayı değerlendirmede hekimin muayenesine yardımcı unsurlardır.

Peki nedir bu testler şimdi de onları inceleyelim…

Kalp Hastalığı Riskini Belirleme ve Damar Tıkanıklığı Testleri

Kanda Lipoprotein (a)

Lipoprotein (a) veya Lp (a), daha yapışkan olan bir tür LDL veya düşük yoğunluklu lipoproteindir.

Lipoprotein (a) nın daha yapışkan olması atardamarlarda tıkanıklıklara ve kan pıhtılarına neden olma olasılıkları daha yüksektir.

Bu sebeplerle, kanda lipoprotein (a) seviyesinin bakılması, toplam LDL kolesterol seviyesine bakılmasından daha spesifik sonuç verdiği için günümüzde öncelikli tercih olma eğilimindedir.

Sonuç olarak, yüksek lipoprotein (a) seviyesi olan kişilerde, atardamarlarında tıkanıklıklar ve kan pıhtılarıyla ilişkili kalp hastalığı, felç ve diğer ciddi rahatsızlıklar için çok yüksek risk taşıdığı düşünülür.

Kanda Apo-B – 100

Karaciğerde üretilen Apolipoprotein B -100, lipitleri gidecekleri yere götürür. Lakin sadece LDL (düşük yoğunluklu lipoprotein), VLDL (çok düşük yoğunluklu lipoprotein) ve şilomikronları taşırken, HDL (yüksek yoğunluklu lipoproteinleri) taşınmaz.

Bağırsaklarda üretilen Apolipoprotein B – 48 ise yağ ve kolesterolü karaciğere taşır.

Apolipoprotein B proteini hücrelerdeki reseptörlere bağlanır ve bu da lipoproteinin veya LDL – VLDL hücreye girmesine izin verir. İçeri girdiğinde parçalanır ve yağ ve kolesterolün kana salınmasını sağlar.

Sonuç olarak, yüksek Apolipoprotein B -100 seviyesi olan kişilerde, atardamarlarında tıkanıklıklar ve kan pıhtılarıyla ilişkili kalp hastalığı, felç ve diğer ciddi rahatsızlıklar için yüksek risk taşıdığı düşünülür.

Kanda Açlık kan şekeri

Açlık kan şekeri (glikozu), diyabet sınırının altı (126 mg/dl) dahil olmak üzere tüm konsantrasyonlarda kardiyovasküler hastalık riski ile ilişkilidir.

Diyabetes mellitus (DM), hem makrovasküler yapıyı (aterosklerotik değişiklikler yoluyla) hem de mikrovasküler yapıyı (lipohiyalinozis yoluyla) etkileyerek serebral damar sistemine zararlı bir etki uygular.

Sonuç olarak, yüksek açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri seviyeleri atardamarlarda tıkanıklıklar ve kan pıhtılarıyla ilişkili kalp hastalığı, felç ve diğer ciddi rahatsızlıklar için yüksek risk taşır.

Kanda HbA1c

Hemoglobin A1c testi, glikozlanmış hemoglobin, HbA1c veya kısaca A1c olarak da bilinir ve kişinin son 60-90 güne ait ortalama şeker (glikoz) seviyesini yüzde olarak ifade eder. 

Yukarıda yazılı olan açlık kan şekeri (glikozu) ile aynı sebeplerle HbA1c ölçümü önemlidir.

Sonuç olarak, yüksek açlık kan şekeri ve tokluk kan şekeri seviyeleri atardamarlarda tıkanıklıklar ve kan pıhtılarıyla ilişkili kalp hastalığı, felç ve diğer ciddi rahatsızlıklar için yüksek risk taşır.

Sonuç olarak, yüksek açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri ve HbA1c seviyeleri, atardamarlarda tıkanıklıklar ve kan pıhtılarıyla ilişkili kalp hastalığı, felç ve diğer ciddi rahatsızlıklar için yüksek risk taşır.

Kanda Açlık insülin

Aşırı kilo ve obezite (özellikle viseral); hareketsiz yaşam tarzı, aşırı karbonhidrat alımı lehine dengesiz beslenme, kronik stres, diyabet oluşturan ilaçların uzun süreli kullanımı, genetik nedenler vb. nedenlerle vücut hücrelerinin insüline duyarlılığı azalır. Hücreler, insüline normal şekilde yanıt vermedikleri için kandaki şekeri (glikozu) hücre içine almazlar yada yeteri kadar almazlar ve bu nedenle pankreas, normal kan şekeri seviyelerini korumak için daha fazla insülin salgılar.

Zamanla (yıllar içinde), pankreas artık insülin salgılanmasını artırma telafi edici manevrasında başarılı olmayacaktır, bu nedenle başlangıçtaki insülin direnci önce prediyabete ve ardından belirgin tip 2 diyabet’e dönüşür.

Yukarıda yazılı olan açlık kan şekeri (glikozu) ve HbA1c ile aynı sebeplerle açlık insülin ölçümü önemlidir.

Sonuç olarak, yüksek açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri, HbA1c ve insülin seviyeleri, atardamarlarda tıkanıklıklar ve kan pıhtılarıyla ilişkili kalp hastalığı, felç ve diğer ciddi rahatsızlıklar için yüksek risk taşır.

HOMA-IR değeri

Homeostasis Model Assessment Insulin Resistance (HOMA-IR), açlık glukoz değerinin açlık insülin ile çarpılıp bu değerin 405’e bölünerek elde edilir. Bu formül ile, 2.5 üstü bir değer, insülin direncinin varlığını gösterir.

Yukarıda yazılı olan açlık kan şekeri (glikozu, HbA1c ve açlık insülin ile aynı sebeplerle açlık HOMA-IR hesaplanması önemlidir.

Sonuç olarak, yüksek açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri, HbA1c, insülin ve HOMA-IR seviyeleri, atardamarlarda tıkanıklıklar ve kan pıhtılarıyla ilişkili kalp hastalığı, felç ve diğer ciddi rahatsızlıklar için yüksek risk taşır.

Kanda HDL

Lipoprotein HDL’nin iki önemli rolü vardır: İlki ters kolesterol taşınmasını destekler. İkincisi, iltihabı düzenler.

HDL kolesterol seviyelerinin kardiyovasküler olay riskiyle ters orantılı olduğunu görülmektedir.

Lakin aksi durumlar da görülmesi sebebi ile tek başına değil diğer testlerle birlikte anlamlı bir yargı kurulması mümkündür.

Damarlarda tıkanma enflamasyon kaynaklıdır. HDL’nin hücrelerden kolesterolün dışarı atılmasını destekleme yeteneği mevcuttur. Bu süreç, atardamar duvarında köpük hücrelerinin birikmesini en aza indiriri.

Lakin, HDL’nin ayrıca antiaterojenik olabilen ek özellikleri vardır.

Örneğin, HDL etkili bir antioksidandır.

HDL’nin başlıca proteinleri olan apoA-I ve apoA-II ile plazmada HDL ile birlikte taşınan paraoksonaz gibi diğer proteinlerin antioksidan özelliklere sahip olduğu iyi bilinmektedir.

Sonuç olarak, HDL, bu lipoproteinlerin aterojenliğini azaltan bir süreçte düşük yoğunluklu lipoproteini (LDL) engelleme kapasitesine sahiptir.

HDL ayrıca diğer antiinflamatuar özelliklere de sahiptir.

Endotel hücrelerinde yapışma moleküllerinin ifadesini engelleme yetenekleri sayesinde, kan monositlerinin atardamar duvarına alınmasını azaltırlar.

HDL’nin bu antioksidan ve antiinflamatuar özellikleri, ateroskleroz gelişimine karşı koruma açısından kolesterol dışarı atma fonksiyonu kadar önemlidir.

Kanda Trigliserid

Trigliserid / HDL-C Oranı oranı = 4 > olması istenir.

”Bildiğiniz Gibi Değil Bu Trigliserid” üzerine tıklayarak yazımızı okuyabilirsiniz

Kanda Troponin Testi

Troponin, kalp kaslarında bulunan bir enzimdir. Kalp kaslarında hasar meydana geldiğinde bu enzim zarar gören hücrelerden kana karışır.

Kalp krizi, miyokardit gibi durumlarda troponin seviyeleri yükselir.

Göğüs ağrısıyla acile başvuran hastalarda EKG normal çıksa bile troponin testi yüksekse, kalp krizi ön tanısı ile takibe alınır.

Kanda troponin bakılması kalp damar tıkanıklığı ve kalp krizi tanısında önemlidir.

Kanda CK-MB (Kreatin Kinaz-Miyokard Band) Testi

Kreatin kinaz (CK), iskelet kası, miyokard ve beyinde en fazla miktarda bulunan hücre içi bir enzimdir.

CK-MB testi, kalp kasına özgüdür. (CK–MM, CK–MB ve CK–BB izoenzimleri mevcuttur.)

CK-MB testi, troponin kadar sıklıkla kullanılmasa da göğüs ağrısıyla hastaneye başvuran hastalarda tanıya yardımcı olması için istenmektedir.

Kanda Yüksek Duyarlıklı CRP (hs-CRP) Testi

CRP testi genellikle enfeksiyonları tespit etmek için kullanılır.

Lakin yüksek duyarlıklı CRP (hs-CRP) testi, damar tıkanıklığına işaret eden enflamasyonu ölçer.

Vücutta enfeksiyon olmamasına rağmen hs-CRP değeri yüksekse, kalp damarlarında inflamasyon riski yüksektir.

hs-CRP, kalp damar hastalığı riskini değerlendirmede çok etkilidir.

Kanda D-Dimer Testi

D-Dimer, kan pıhtılarının varlığını gösteren bir testtir. Genellikle pıhtılaşma bozukluklarının tanısında kullanılır. Ancak, kalp krizlerinde ve pulmoner emboli (akciğere pıhtı atması) gibi durumlarda da D-Dimer testi yüksek çıkabilir. Göğüs ağrısıyla birlikte bu testin yüksek çıkması, kalp krizi veya aort yırtılması gibi ciddi problemlerin göstergesi olabilir.

Kanda PLAC Testi

PLAC testi, kanda Lp-PLA2 enzim aktivitesini ölçen ve koroner kalp hastalığı riskini belirlemek, damarlarınızda bulunan plakların risk durumunu ve reaktivitesini ölçmek için kullanılır.

PLAC testi, şah damarı ve büyük damar tıkanıklıklarını önceden tespit edebilmek için kullanılır.

PLAC testi, yüksek çıktığında damarlarda plak olmasa bile, kanda plak oluşumu için risk faktörleri bulunduğunun göstergesidir.

Gördüğünüz gibi testlerin hiçbiri tek başına kesin değil.

Bu testlerin yanı sıra damar tıkanıklığı durumunuzu öğrenmek için görüntüleme yöntemleri de mevcuttur.

  • Bilgisayarlı tomografi anjiyografi (BT Anjiyo)
  • MR anjiyografi
  • Ekokardiyografi

Hekiminizin gerek görmesi durumunda bu yöntemler de uygulanmaktadır.

Doğal Yaşayın Doğal Beslenin Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Lipoprotein (a) https://my.clevelandclinic.org/health/articles/25226-lipoprotein-a

⭐️⭐️ Lipoprotein (a): Genel Bir Bakış ve Çeşitli Hastalıklarla İlişkisi https://dergipark.org.tr/tr/pub/totm/issue/13147/158560

⭐️⭐️ Apo B Testi https://my.clevelandclinic.org/health/diagnostics/24992-apolipoprotein-b-test

⭐️⭐️ APOB geni https://medlineplus.gov/genetics/gene/apob/

⭐️⭐️ Troponin https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK507805/

⭐️⭐️ Kardiyovasküler bir risk faktörü olarak diyabet: Makro ve mikro vasküler komplikasyonların küresel eğilimlerine genel bir bakış https://academic.oup.com/eurjpc/article/26/2_suppl/25/5925419

⭐️⭐️ Diyabetlilerde küçük damar tıkanıklığı ile büyük atardamar aterosklerotik inmeler: Hasta özellikleri, sonuçlar ve inme mekanizmasının öngörücüleri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6301229/

⭐️⭐️ Diyabetik hastalarda karotis aterosklerozunun yaygınlığı. Karotis arterlerinde ultrason yüksek çözünürlüklü B-mod görüntüleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/1425091/

⭐️⭐️ Hiperinsülinemi https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/24178-hyperinsulinemia

⭐️⭐️ Ateroskleroz https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/16753-atherosclerosis-arterial-disease

⭐️⭐️ İnsülin bağımlı diyabetiklerde insülin duyarlılığı ve damar hastalığı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/5646096/

⭐️⭐️ Diyabeti olmayan yetişkinlerde insülin direnci ve kardiyovasküler olay riski: meta-analiz https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23300589/

⭐️⭐️ İnsülin direnci/hiperinsülinemi: Uzun zamandır hafife alınan önemli bir kardiyovasküler risk faktörü https://www.frontiersin.org/journals/cardiovascular-medicine/articles/10.3389/fcvm.2024.1380506/full

⭐️⭐️ HDL kolesterolü kalp hastalığına karşı koruma sağlamadığında https://www.nih.gov/news-events/nih-research-matters/when-hdl-cholesterol-doesnt-protect-against-heart-diseasehttps://www.nih.gov/news-events/nih-research-matters/when-hdl-cholesterol-doesnt-protect-against-heart-disease

⭐️⭐️ HDL Kolesterol Hakkında Sorular https://www.nih.gov/news-events/nih-research-matters/questions-about-hdl-cholesterol

⭐️⭐️ HDL ve kardiyovasküler hastalık: Aterojenik ve ateroprotektif mekanizmalar https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/21304474/

⭐️⭐️ HDL’nin Antiinflamatuar Özellikleri https://www.ahajournals.org/doi/10.1161/01.res.0000146094.59640.13

⭐️⭐️ HDL kolesterol, çok düşük LDL kolesterol seviyeleri ve kardiyovasküler olaylar https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17898099/

⭐️⭐️ Metabolik Sendrom ve Kardiyovasküler Hastalıklar İçin Bir Risk Belirteci Olarak Trigliserid/Yüksek Yoğunluklu Lipoprotein Kolesterol (TG/HDL-C) Oranı https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10001260/

⭐️⭐️ Trigliseridler ve Kardiyovasküler Hastalık. https://www.ahajournals.org/doi/full/10.1161/cir.0b013e3182160726?ct=39994

⭐️⭐️ Trigliseridlerin HDL-Kolesterole Oranının Yüksek Olması Yaygın Koroner Hastalığı Öngörüyor https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2664115/

⭐️⭐️ Trigliseridler + yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol dislipidemisi, yaşlı kadınlarda koroner risk faktörüdür: Yaşlılarda Kardiyovasküler Çalışma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16207260/

⭐️⭐️ Koroner Kalp Hastalığını Tahmin Etmek İçin Lp-PLA2 Aktivitesi İçin PLAC Testi https://www.aafp.org/pubs/afp/issues/2020/0101/p44.html

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Öksürüğe Bitter Çikolata

Çikolata… İşte keyif.

Okuyup da yutkunmayan oldu mu acaba?

Ne de güzel bir tad değil mi?

Bu güzel tadın içerisinde neler var neler biliyor musunuz?

Mesela; Öksürüyor musunuz?

O zaman bitter çikolata atın ağzınıza..

Neden mi?

Çünkü; Bitter çikolatanın içerisinde bulunan “teobrominetkili bir öksürük kesicidir.

Teobrominin, inatçı öksürüğün temel bir özelliği olan vagus sinirinin uygunsuz ateşlemesini inhibe ettiği gösterilmiştir.

Teobromin, Kobay modelinde sitrik asitle tetiklenen öksürüğü engellemede kafeinden önemli ölçüde daha etkilidir ve en azından teofilin ve doksofilin kadar etkili olduğu tespit edilmiştir”

Öksürük

Öksürük refleksi karmaşıktır.

Öksürüğün mekanizması, merkezi ve çevresel sinir sistemini ve bronş ağacının düz kasını içerir.

Teobromin

Teobromin konsantrasyonu çikolatanın türüne göre değişir.

Kakao tozu, pişirme çikolatası ve bitter çikolata, sütlü çikolataya kıyasla daha yüksek seviyelerde teobromin içerir.

Teobromin, adı kakao ağacı olan Theobroma’dan gelmektedir.

Maya dilinde; ”theo – tanrı” ve ”broma – içecek’ anlamına gelir. Maya halkı için kutsal olan çikolata tanrılara özel bir içecektir.

İngilizcesinde (Teobromine)sonuna eklenen ‘ine‘ Türkçede ”in”kimyasalların adlandırılmasındaki kural sebebiyledir. Benzer şekilde Kafein, Nikotin ve Morfin gibi birçok başka alkaloidde bulunabilir.

Teobromin kimyasal olarak kafeine çok benzer. 

Teobromin (yukarıdaki şeklin solunda) ve kafein (yukarıdaki şeklin sağında) kimyasal olarak yalnızca bir metil grubu farklıdır.

Teobromin ve kafein aynı miktarda alındığında kişinin beyninde aynı uyarıcı etkilerin çoğuna sahiptir.

Teobromin, çikolata yediğinizde algıladığınız lezzetin yükselmesine bu uyarıcı etkisi ile katkı sağlar.

Hazır Teobromin konusunu yazmışken dikkatinizi çekmek istediğim önemli bir konu daha var.

Hayvanlarda Teobromin

Hayvanlarda Teobromin konusu biraz daha farklı…

Çünkü, yarış atlarında performans arttırıcı etkisi olması sebebi ile hem kafein hem de teobromin yasaktır.

Tabi ki dostlarımız da unutmayalım… Evet

Köpeğiniz – kediniz ve diğer evcil hayvanlarınızın çikolata yemeleri miktara bağlı olarak ölümlerine dahi yol açabilir.

Tabi ki köpeğinizin ve diğer evcil hayvanlarınızın büyüklüğü de yedikleri çikolatanın miktarı da türü de farklı toksik etki yaratabilir.

Çikolata – Teobromin yiyen dostalarınızda;

  • Huzursuzluk
  • Heyecan
  • Hiperaktivite
  • Sinirlilik
  • Titreme
  • Kusma
  • İshal
  • Aşırı içme ve idrara çıkma
  • Kalp atış hızında artış
  • Kas titremeleri
  • Nöbetler
  • Ölüm

Gibi etkileri ve sonuçları görülebilir.

Köpeğinizin veya diğer evcil hayvanlarınızın çikolata yediğini fark ederseniz miktarı ne olursa olsun muhakkak veterinerinize danışmalısınız

Gördüğünüz gibi keyif aldığınız çikolata bitter olduğunda öksürüğünüzü kesmede etkili olabileceği gibi o sırada yanlışlıkla yere düşürdüğünüz çikolata parçalarını yiyen köpeğinizin veya evcil hayvanınızın hayatına mal olabilir.

Doğal Yaşayın Doğal Beslenin Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Teobromin https://pubchem.ncbi.nlm.nih.gov/compound/theobromine

⭐️⭐️ Çikolata tüketimi ve tip 2 diyabet riski: prospektif kohort çalışmaları. https://www.bmj.com/content/387/bmj-2023-078386

⭐️⭐️ Kalıcı öksürüğün tedavisinde teobromin: randomize, çok merkezli, çift kör, plasebo kontrollü klinik çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5542984/

⭐️⭐️ Yeni ksantin türevi 1H-purin-2,6-dion, 3,7-dihidro-3-metil-7[(5-metil-1,2,4-oksadiazol-3-il)metil]’in antitussif özellikleri üzerine deneysel çalışmalar. 1. bildirim: öksürük ve mukosiliyer klirens hayvan modelleri üzerindeki etkilerinin in vivo gösterimi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/9150860/

⭐️⭐️ Dünyanın en eski çikolatası 5300 yıl önce Güney Amerika’daki bir yağmur ormanında üretildi https://www.science.org/content/article/world-s-oldest-chocolate-was-made-5300-years-ago-south-american-rainforest

⭐️⭐️ Kakao tüketiminin faydalı etkileri açısından teobrominin önemi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4335269/

⭐️⭐️ Öksürük Bastırıcı Olarak Çikolata: Yaklaşan Bir Klinik Denemenin Mantığı ve Gerekçesi https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S1543291213600284

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Kalp Dostu Nitrik Oksit ve Vitamin – Mineraller

Vitaminler

C, A, E vitaminleri, Folik Asit; K vitamini ve Karotenoidler

Vitamin C, A, E ve folik asit endotel hücrelerinde Nitrik Oksit üretimini artırır.

Vitamin A ve vitamin E beyin (Nöronal) hücrelerde Nitrik Oksit üretimini artırır.

Vitamin C, Vitamin A, Vitamin E ve folik asit anti-aterosklerotik etki gösterirler. (Kolesterol yüksek hastalarda damar endoteli yolu ile gevşeme – genişlemeyi sağlar.

Vitamin C, Nitrik Oksit üretimini arttır ve mikro damarların endotel hücrelerinde birikirler. Bu sayede mikrobik süreçlerde mikro damarların fonksiyonlarını iyileştirirler.

Vitamin C, BH4’ü stabilize ederek ve reaktif oksijen türlerini temizleyerek etki eder.

Vitamin A, ADMA’yı azaltır ve NOS1’i artırır ayrıca çeşitli hücrelerde NOS2 üzerindeki farklı etkileri mevcuttur.

Vitamin K ve karotenoidler NOS2’yi engeller.

Mineraller

Kalsiyum

Hücre dışı ve hücre içi Ca 2+’nin artması endotel hücreleri tarafından Nitrik Oksit üretimini uyarır.

Yüksek kalsiyumlu diyet hipertansiyon gelişimini azaltır.

Demir

Demir mevcudiyeti Nitrik Oksit üretimini düzenler. (demir içeren hem, NOS’un temel bir bileşenidir)

Demir, diğer moleküllerle etkileşim NOS2 yapı ve aktivitelerinin (ekspresyonunun) düzenlenmesini etkiler

Demir eksikliği Nitrik Oksit sentaz (NOS) aktivitesini azaltır.

Çinko

Çinko, Nitrik Oksit Sentaz (NOS)’a bağlanarak Nitrik Oksit üretimini düzenler; Nitrik Oksit üretimi daha yüksek seviyelerde inhibe edilir. (NOS2 ekspresyonunu inhibe eder)

Çinko, vasküler, immünolojik ve bağırsak fonksiyonlarını düzenlemede etkin rol alır.

Magnezyum

Magnezyum, Endotel hücreleri tarafından Nitrik Oksit üretiminin doza bağlı uyarılmasını sağlar.

Magnezyum, Vazodilatör etkilidir.

Diğer

Glukozamin (Glikoz ve glutaminin metaboliti)

Hücresel serbest NADPH kullanılabilirliğini azaltarak Nitrik Oksit üretimini engeller; NOS2 bağımlı Nitrik Oksit üretimini azaltır

Diyabetik ve obez kişilerde endotel insülin direnci ve kardiyovasküler komplikasyonlar açısından etkileri olabilir; artrit gibi Nitrik Oksit aracılı kronik inflamatuar hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde faydalı olabilir.

Bitki Kaynaklı İzoflavonlar (Fitoöstrojenler)

Arttırılmış NOS3 aracılı Nitrik Oksit üretimi ve endotel bağımlı gevşeme

Kalp koruyucu etkileri mevcuttur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İdrarımızı Tanıyalım – Tanımlayalım

Öncelikle gerçekten idrar nedir biliyor musunuz?

İnternette bir dolaşın yada varsa kitaplarınıza bir bakın… İdrar için bir tanım yok…

Evet.. İdrarın tanımını bulmanız çok kolay değil… Çokça tarif edilmiş..

Bolca idrar analizi vb gibi veriler var. Lakin tanım yok. Ben yazayım tanımını…

İdrarın Tanımı

Kanın, içeriğindeki organik – inorganik maddelerin ve hacminin dengelenmesini sağlamak için böbreklerde filtrelenmesiyle oluşan sıvı atığa idrar denir.

Vücutta, idrarın artması ve azalması bir çok sebebe dayalı olup, sonucunda kanın içeriğindeki organik – inorganik maddelerin ve hacminin dengesini sağlanmaya çalışır.

İdrarın genel olarak içeriği; %91 – 96’sı su, kalan % 9 – 4 ’lük kısmı gıda ve metabolizma sonucu oluşan çözünmeyen inorganik tuzlar, üre, (üre, katı maddelerin yaklaşık yarısını oluşturur) organik bileşikler ve organik amonyum tuzlarından oluşur.

İdrarın içeriğini daha da ayrıtılı olarak görelim.

Sağlıklı Bir Erişkinde Normal İdrar Değerleri Nasıldır

  • Görünüm: Çok hafif sarı renkli olup, saman sarısı renginden kehribar rengine kadar değişebilir
  • Berraklık: Şeffaf – berrak görümlüdür.(Enfeksiyonlarda bulanık görülür)
  • Asitlilik – Alkalilik Durumu: pH 4,5 – 8 arasındadır
  • Spesifik Gravitesi (Dansitesi): 1.005 – 1.025 arasındadır.
  • Glikoz (Şeker): <130 mg / dL
  • Keton: Yok
  • Nitrit: Yok
  • Lökosit Esteraz: Negatif
  • Bilirubin: Negatif
  • Ürobilinojen: Eser miktarda (0,5 – 1 mg/dL)
  • Eritrosit: Mikroskopik incelemede, Her sahada 3-4 eritrosit normal
  • Protein: < 150 mg / gün normal
  • Lökosit: Mikroskopik incelemede, Her sahada 2-5 lökosit normal
  • Epitel: Mikroskopik incelemede, Her sahada 15-20 yassı epitel normal
  • Silendir: 0-5 hyalen silendir görmek normal
  • Kristal: Nadir oksalat kristalleri görülebilir
  • Bakteri: Görülmemeli
  • Mantar- maya hücreleri: Görülmemelidir

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Bildiğiniz Gibi Değil Bu Trigliserid

Neden var ki bu trigliserid ?

Yükselmiş mi? Normal mi? Ne yemeliyim? Kalbime mi zararlı? Damarlarımı mı tıkar?

Ne çok soru var değil mi?

Neden Var ki Bu Trigliserid ?

Enerji depolamak için..

Çünkü;

  • Yüksek karbon içeriyorlar
  • Vücutta sıvı ortamlar haricinde her yerdeler
  • Yağ dokuda enerji için depolanırlar
  • Diğer dokularda özellikle de enerji için yakılırlar
  • İnsan sütündeki esas enerji kaynağıdır

Enerji için dediğimizde yağlar temel kaynağımız olsa da az da olsa proteinler ve glikojen de enerji kaynaklarımızdandır.

Doğru Yazımı Hangisi Trigliserit mi? Trigliserid mi?

Türk Dil Kurumu Sözlüğüne baktığımızda:

Trigiserid yazdığımızda – Bu söz Güncel Türkçe Sözlükte bulunamadı ibaresi çıkıyor.

Trigiserit yazdığımızda – Bu söz Güncel Türkçe Sözlükte bulunamadı ibaresi çıkıyor.

İngilizce kaynaklarda Triglyceride olarak yer aldığı için sonundaki ”d” harfini ben de yazının içeriğinde Trigiserid olarak tercih edeceğim.

Nereden Geliyor Bu Trigiserid?

Gıdalardan alıyoruz mesela..

Çok korkuyorsunuz ya.. Aman onu yemeyeyim bunu yemeyeyim.

Lakin muhtemelen bilmediğiniz hatta hiç tahmin etmediğiniz gıdalardan… Aşağıda onlar da yazıyor.

Sadece gıdalar değil tabi ki…Karaciğerimizde de trigliserid sentez edilir.

Beslenme ile ne kadar yağ alıyoruz günlük?

Bu sorunun cevabı her zaman değişir. Çünkü yediğinizin ne olduğuna, ne kadar yediğinize, pişirilme tekniğine vb gibi bir çok değişken ve bilinmeyen mevcut. Lakin genellemelerimiz hep var.

Evet genel olarak günlük beslenmemizde 15–40 g arası yağ (lipit) bulunmaktadır.

Soracaksınız şimdi ”Tamam 15–40 g arası yağ var da ne kadarı trigliserid..?

Cevap: Beslenme ile alınan yağların (lipitlerin) büyük çoğunluğu Trigliserid‘dir. Geri kalan az bir kısmı da fosfolipit, kolesterol ve kolesterol esteri içerir.

Bakalım şimdi… Beslenmeyle alıyoruz. Karaciğerimizde yapıyoruz. Depo da yapıyor muyuz?

Eveeett güzel soru. Trigliserid’leri depo yapıyor muyuz?

Evet depo da yapıyoruz. 70 kg sağlıklı bir erişkinde 15 kilogram Trigliserid mevcuttur. Fazla geldi değil mi?

Hepsini yakmaya karar versek, ne kadar geçindirir bir insanı?

3 (Üç) ay.. Evet 3 (Üç) ay açlığa dayanmamızı sağlayabilir. Lakin bu hesap sadece enerji hesabı.. Sakın yaşam ile bağdaştığını düşünmeyin.

Nasıl mı yapıyoruz bu hesabı? (Öffff matematik yine mi dediniz siz?)

1 gr Triglserid, 38 kilojoul (9 Cal) enerji verir.

15 Kg Trigliserid, 15.000 gr dır. — 15.000 X 38 = 570.000 kilojoul yada 15.000 X 9 = 135.000 Cal

Günlük 1500 Cal bazal metabolizma

135.000 Cal / 1500 Cal = 90 gün = 3 (Üç) ay

Bir depomuz daha var, enerji kaynağı olarak kullandığımız.

Lakin kısa sürelidir. Çünkü 4200 kilojoul yani 994 Cal dir ki 1 (Bir) günlük bazal metabolizma için bile yeterli değildir.

Karaciğerimizde de yağ dokularımızda da trigliserid üretiyoruz. Yazmıştım ya.. Sıra trigliserid‘in vücutta yapılımına geldi.

Trigliserid üretimi yağ (adipoz) doku ve karaciğer hücresindeki endoplazmik retikulumun sitoplazmik yüzeyinde oluyor.

Karaciğer,

Kan dolaşımındaki yağ asitleri ve glukozdan, Trigliserid üretebillir.

Yağ (adipoz) dokuda lipit damlaları – yağ asitleri halinde Trigliserid depolanır.

Buraya kadar tamam da;

Vücudumuzda nasıl yer değiştiriyor bu Trigliserid ? (Nasıl taşınıyor)

Trigliserid’lerin çevresi protein bir tabaka ile kaplanıyor. Bu sayede suda çözünebilir hale geliyor. Çözünmesi önemli çünkü taşınması (transport) kolay oluyor.

Pek tabi ki farklılaşanca adı da değişmeli; Etrafı protein ile kaplanıp suda çözünebilir haline de şilomikron deniliyor.

Şilomikronlar lenf sistemi yoluyla dolaşıma katılırlar.

Nedir bu lenfatik sistem?

Lenfatik sistem, doku ve hücrelerdeki yabancı maddeleri, mikropları uzaklaştırmak, kaybedilen proteinleri tekrar dolaşıma kazandırmak, doku ve kan sıvısı arasındaki dengeyi sağlamak, bağırsaklarda emilen yağ asitleri, vitaminleri dolaşıma katmak ve vücudun savunma sistemine destek olmak gibi tamamlayıcı ve vazgeçilmez rolü olan, lenf sıvısı, lenf damarları ve lenf düğümlerinden oluşan yapıdır.

Peki bu Şilomikronların içinde neler var?

Şilomikronların içeriği (Topam ağırlığının)

  • %2 protein
  • %1 serbest kolesterol
  • %3 kolesterol esteri
  • %9 fosfolipit
  • %85 Trigliserid ouşturur.

Enteresan bir yere geldik şimdi. Neden mi?

Çünkü; konumuz olan Trigliserid in taşınmasında önemli bir nokta var…

Dışarıdan vücuda alınan Trigliserid, şilomikronlar vasıtası ile karaciğer‘e taşınırken,

Vücutta yapılan Trigliserid ise çok düşük dansiteli lipoprotein (VLDL) vasıtası ile yağ (adipoz dokuya) ve kaslara taşınırlar.

Dikkat edin….!!!

Trigliserid, dışarıdan alınırsa karaciğere, vücutta yapılırsa yağ (adipoz)dokuya ve kaslara gidiyor…

Ammaaa… mekanizmanın bir de diğer ayağı var..

Yediğiniz yemeklerde yağ oranını düşürür yerine karbonhidrat arttırırsanız; glukoz (Karbonhidrat) ve insülin, karaciğerde serbest yağ asidi yapımını arttırıyorlar.

Karaciğer de serbest yağ asitleri Trigliserid’lere çevriliyor ve sonra daaa…. VLDL yapısına katılıp, yağ (adipoz)dokuya ve kaslara taşınırlar.

Anlayacağınız;

Karbonhidrattan (glukoz vb gibi) zengin beslenme, kan Trigliserid düzeylerini yükseltmektedir.

Biraz da merak edenler için olayın tersten mekanizmasına hafiften değineyim..

Yani yağ dokusu oluştu. Aldığınız – yediğiniz Karbonhidrat arttıkça yağ dokunuz giderek de artıyor.

Nasıl olacak da yağlarınız azalacak.. Bakalım..

Yağ (Adipoz) dokudan yağ asitlerinin salınabilmesi için, hücrelerinizin içinde bulunan, hormon duyarlı lipaz ismli bir enzim aktive olur.

Yalnız bir sorunumuz var…!

Siz Karbonhidrat yedikçe salınımı artan İnsülin hormonu, hormon duyarlı lipaz ın aktivitesini önler. (İnhibe eder)

Bitmeeeediiii…

Karbonhidrat çok büyük sorun lakin her yemek sonrası artan insülin hormonu ile yağ dokusunda Trigliserid depolanır.

Yukarıda yazmıştım… Hatırlayın

”Yağ (Adipoz)dokudan yağ asitlerinin salınabilmesi için, hücrelerinizin içinde bulunan, hormon duyarlı lipaz ismli bir enzim aktive oluyordu.”… Okuyunca hatıradınız tabi ki…

Peeekii dolaşıma karışa yağ asitleri ?

Dolaşıma katılan yağ asitleri yol alabilmesi için Albümin tarafından (bağ kurularak) diğer dokulara taşınırlar. İşte bu sırada Albümin ile bağ kurmuş olan yağ asitlerine Non-Esterifiye Yağ Asidi (NEFA) denir.

Açlık durumlarınızda kanınızda Non-Esterifiye Yağ Asidi (NEFA) düzeyleri artar.. Neden?

Çünkü; Açlık durumunda kanda insülin miktarı azalır. İnsülin azalınca da hormon duyarlı lipaz aktive olur. (Yukarıya bakın iki kez yazdım)

Eveeett artık Trigliserid mevzusuna başlangıç düzeyinde vakıf oldunuz.

Ek Bilgiler ile süsleyebilirim.

Trigliserid, vücudun temel enerji kaynaklarından biridir. Bu yönü ile kolesterol alt gruplarından farklıdır.

Trigliserid kan düzeyinin değişkenlikler göstermesi doğaldır. O sebeple tablolarla sınır değerler ile önyargılı yaklaşılması da doğru değildir.

Vücudun farklı sürelerle döngüler yapan biyolojik bir ritmi vardır. (Bu konuyu ayrıntılı olarak daha önce yazmıştım. Üzerini tıklayarak Biyolojik Ritimler konusunda okuyabilirsiniz)

Sağlıklı erişkin yaşta bir insanda;

Trigiserid kan düzeyi %20–40 aralığında günlük, aylık, mevsimlik ve yıllık değişiklikler gösterir.

Trigiserid kan düzeyi öğlen saat 12.00 civarından itibaren yükselerek akşam üzeri 17.00 civarında en yüksek düzeyine ulaşır.

Trigiserid kan düzeyi 24 saatlik gün periyodunda saat 03:00 civarı en düşük seviyesine iner.

Gördüğünüz gibi kan değerlerinden bir tanesi olan Trigiserid sağlıklı bir insanda bile günün saatlerine göre değişiklikler gösterirken, sadece kan değerinin belirlenen referans aralığında (Bu referans değerler de çok şaşıracağınız ayrı bir yazı konusudur. Çan Eğrisi yazımda okuyabilirsiniz) olup olmadığına bakmak hata olur.

Sona yaklaşırken adettendir, genel kabul görmüş değerleri de yazayım.

Gençlerde Trigiserid düzeyinin 100 mg/dL altında olması önerilmektedir.

Erişkinlerde Trigiserid düzeyinin 150 mg/dL altında olması önerilmektedir.

Trigiserid düzeyi, 1000 mg/dL üzerinde ise major gen defekti düşünülür.

Son olarak, Trigliserid kan seviyesini yükselten etkenlere bakalım

  • Trigliserid kan seviyesini yükselten ilaçlar
    • Atipik Antipsikotikler
    • Beta Blokerler
    • Safra Asidi Bağlayıcıları
    • Östrojen
    • Kortikosteroidler
    • İmmünosupresanlar
    • İsoretinoin
    • Proteaz İnhibitörleri
    • Tamoksifen
    • Tiyazidler
  • Trigliserid kan seviyesini arttıran durum ve hastalıklar
    • Yüksek enerjili ya da yüksek glisemik indekse sahip beslenme
    • Obezite
    • Alkol
    • Gebelik
    • Tip II diyabet
    • Metabolik Sendrom
    • Hipotiroidi
    • Böbrek Parankim Hastalıkları
    • Paraproteinemi
    • Sistemik Lupus Eritematosus

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Stresli yaşam olayları ve serum trigliserit düzeyleri: Kore’deki Kardiyovasküler ve Metabolik Hastalıklar Etiyoloji Araştırma Merkezi kohortu https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8289470/https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8289470/

⭐️⭐️ Trigliseridler üzerine klinik inceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31764986/

⭐️⭐️ Hipertrigliseridemi Yönetimi: Sık Sorulan Sorular ve Cevaplar https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32931217/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Dalış Yapanlarda Kulak Zarı Delinmesi

Perfore Kulak Zarı (Timpanik Membran Rüptürü)

Kulak zarı (Timpanik membran), dış kulak yolu ile orta kulak boşluğunu ayıran ince zar şeklinde elastik bir dokudur.

Kulak zarı (Timpanik membran) yırtılması – delinmesi (perforasyonu), dalış esnasında derine inildikçe orta kulak ile dış ortam basıncının eşitlemesini yapılamaması nedeniyle oluşur.

Kulak zarı (Timpanik membran), orta kulakta bulunan küçük kemiklerden (işitsel ossiküller) oluşan bir zincire bağlıdır.

Kulak zarı (Timpanik membran), orta kulak boşluğunun steril ortamı ile dış kulak yolu arasında mikroorganizmalara ve diğer dış etkenlere karşı engelleyici bir bariyer görevi görür.

Kulak zarı (Timpanik membran) yırtığı, orta kulakta basıncını eşitlemeden dalış derinliğini arttırma, kuvvetli bir Valsalva manevrası yapma, kulağa / kafaya gelen bir darbe, patlama etkisi ile basınca bağlı veya sese bağlı akustik travma sonucu oluşabilir.

Dalışlarda meydana gelen Kulak zarı (Timpanik membran) yırtılması genellikle;

  • Yetersiz dalış eğitimi
  • Kendine güvene bağlı dibe hızlı iniş yapma sebebiyle meydana gelir.

Kulak Zarı (Timpanik Membran) Yırtılması Olduğunda

  • Dalışta iniş sırasında kulak ağrısının aniden durması
  • Kulaktan berrak veya kanlı akıntı
  • İşitme kaybı oluşması
  • Kulak çınlaması (tinnitus) başlaması
  • Dönme hissi (vertigo) başlaması
  • Vertigodan kaynaklanabilen mide bulantısı veya kusma başlaması ile belirtiler verir.

Kulak Zarı (Timpanik Membran) Yırtılması İyileşmesi

Kulak zarı (Timpanik membran) yırtılması genel olarak birkaç hafta içinde kendiliğinden iyileşir.

Burundaki ve sinüslerdeki tıkanıklığı hekim kontrolünde tedavi edilmesi gerekebilir.

Kulak zarı (Timpanik membran) yırtılması veya deliği kendiliğinden iyileşmeyebilir, tedaviye ve tedavinin niteliğine hekim kontrolünde karar verilir.

  • Kulak Zarı Yaması:  KBB uzmanı tarafından yırtığın kenarlarına zar dokusunun büyümesini sağlamak için kimyasal uygulama ve ardından kulak zarı dokusuna destek sağlamak üzere deliğin üzerine bir kağıt yama yapılmasıdır.

  • Ameliyat:  Kulak zarındaki yırtılma veya delik (defekt) büyük olup yama tekniği uygulanamadığı durumlarda, KBB uzmanı kişinin kendi dokusundan küçük bir parça aldığı ve kulak zarındaki deliğin üzerine yerleştirdiği ameliyatla (timpanoplasti) düzeltilebilir.

Ne Zaman Dalabilirsiniz?

Kulak zarı (Timpanik membran) yırtılması veya deliği sonrası tedavi sürecinin sonunda KBB uzmanı tarafından yapılan muayenede, iyileşmenin gerçekleştiği ve östaki borusunda sorun olmadığı tespit edilmesi sonrası yeniden dalışa izin verilir. İyileşme ve dalışa geri dönülebilme süresi birkaç aydır.

Kronik perforasyonlar – iyileşmeyen kulak zarı (Timpanik membran) yırtılması veya deliği dalış için kesin kontrendikasyondur.

Nasıl Önleyebilirsiniz?

Herhangi bir sebeple kulakta kıkışıklık varsa dalış yapılmamalıdır.

Daış esnasında iniş hızı korunmalı ve gerektiği gibi dengeleme yapılmalıdır.

Kulakta patlama veya çıtırtı sesi duyuluyorsa veya dalıştan sonra kulakta dolgunluk hissediliyorsa dalış yapılmamalıdır.

Orta Kulak Barotravmada O’Neill Sınıflaması

O’Neill derecelendirme sistemi, orta kulak barotravmasının şiddetini derecelendirmenin yeni bir yoludur. Basitleştirilmiştir ve tedaviyi yönlendirmek için yeterli ayrıntılarla daha tutarlı bir tanı sağlaması beklenmektedir.

0. DereceÖstaki Borusu Disfonksiyonu

………………………………………..A……………………………………………………………………..B…………………………………
  • Kulak zarının basınca maruz kalmadan önceki anatomik görünümünü. Yukarıda soldaki (A) fotoğraf.
  • Östaki disfonksiyonunda anatomik bir değişiklik görülmüyor (travma yok) semptomlar var. Yukarıda sağdaki (B) fotoğraf.

1. Derece – Barotravma

………………………………………..A……………………………………………………………………..B…………………………………
  • Kulak zarı çevresinde damarlarda belirginleşme ve kulak zarında normal görüntüsüne göre kızarıklık (eritem) görülür. Yukarıda soldaki (A) fotoğraf.
  • İlerledikçe orta kulak boşluğunda sıvı veya hava tutulması (görünür kabarcık) sebeyle kulak zarı görünümü. Yukarıda sağdaki (B) fotoğraf.

2. Derece – Barotravma

boşluk
………………………………………..A……………………………………………………………………..B…………………………………
  • Timpanik membran veya orta kulak boşluğunda hafif kanama görülür. Yukarıda soldaki (A) fotoğraf.
  • Son safhada kulak zarında yırtılma – delik (perforasyon) meydana gelir. Yukarıda sağdaki (B) fotoğraf.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Barotravma https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK482348/https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK482348/

⭐️⭐️ Timpanik membranın değerlendirilmesinde O’Neill derecelendirme sistemi: Klinik hiperbarik hastalar için pratik bir yaklaşım https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26152108/

⭐️⭐️ Orta Kulak Barotravması https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK499851/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Kalp Damarlarını Gerçekte Tıkayan nedir?

Hemen aklınıza ilk gelen kolesterol ve LDL oldu değil mi?

Ne zaman konu damar tıkanıklığına gelse ”Adı çıkmış dokuza inmez sekize” ata sözümüz gelir aklıma

Aslında,

  • Şeker
  • Früktoz
  • Bitkisel yağlar
  • Toksinlerin (sigara vs.) damar duvarında yaptığı iltihap sonucunuda oluşur.

Yani tıkanmanın ana sebebi neymiş? İltihap (inflamasyon)!!!

Modern tıbbın (her ne demekse?) LDL’yi şeytanlaştırmak için kullandığı kötü kolesterol kelimesi hiç bir şeyi ifade etmiyor.

Kolesterolün iyisi ya da kötüsü olmaz.

Bu kadar korku yaratan kolesterolün formülünü de şuraya not edelim. C27H46O

Kolesterol olan her yerde C27H46O bu geçerlidir. Yani beyninizde, kanınızda, hatta yediğiniz koyun etinde hep aynı formülle kolesterol var.

Beslenme ile aldığınız kolesterol kanınıza 10% olarak etki eder. 90% vücut kendi yapar.

Korku kuyruğunda kolesterolden sonra gelen LDL de ağız alışkanlığı olarak kolesterol olarak bilinir ki külliyen hatalıdır. Çünkü LDL bir proteindir.

Haydi LDL’nin ingilizce açık yazılımına bakalım. Low-Density Lipoprotein – LDL gördüğünüz ve okuduğunuz gibi bir protein.

Damar tıkanıklığı dendiğinde kolesterol ve LDL ile birlikte akla gelen kelimelerden biri de Ateroskleroz değil mi?

Nedir bu Ateroskleroz ?

Ateroskleroz

Yaygın olarak “damar sertleşmesi” olarak da adlandırılan atardamarları tutar ve arteriosklerozun bir türüdür. Orta boy ve büyük arterlerde görülen “aterom” veya “plak” olarak adlandırılan yapısal bozukluklardan oluşur.

Ateroskleroz, atardamarların kronik inflamatuar bir hastalığıdır ve batılı toplumdaki tüm ölümlerin yaklaşık %50’sinin altında yatan nedendir. 

Yani…Döndük dolaştık en başta yazdığıma tekrar geldik…İnflamasyon

Damar tıkanıklığı sebebine aradığımızda iltihaba (İnflamasyona) odaklanmamız gerekir.

O zaman soralım

Nedir bu İnflamasyon ? Nasıl damar tıkanıklığı yapar?

İnflamasyon

İnflamasyon; bağışıklık sisteminin zararlı uyaranlara verdiği yanıttır,

Bağışıklık sistemini harekete geçiren ve inflamasyon oluşumuna neden olan zararlı uyaranlar neler?

  • Patojenler (hastalık yapıcılar)
  • Hasarlı hücreler
  • Toksik bileşikler
  • Işınlama

Bağışıklık sistemi yanıt vermeye başladığı andan itibaren zararlı uyaranlara karşı iyileşme sürecini başlatır.

Bağışıklık yanıtının süresine göre;

Akut İnflamasyon Başlangıçtan itbaren 2 haftaya kadar

Subakut İnflamasyon 2 – 6 hafta arası

Kronik İnflamasyon 6 haftadan yıllara uzanan süreci ifade eder.

Vücut içindeki tüm sistemlerde zararlı iç ve dış etkenlere karşı oluşan İnflamasyon, sağlık için hayati önem taşıyan bir savunma mekanizmasıdır.

Genellikle, akut İnflamasyonlu yanıtlar sırasında hücresel ve moleküler olaylar ve etkileşimler, yaklaşan yaralanmayı veya enfeksiyonu etkili bir şekilde en aza indirir. Bu hafifletme süreci, doku homeostazının yeniden sağlanmasına ve akut İnflamasyonun çözülmesine katkıda bulunur.

Ancak, kontrolsüz akut İnflamasyon kronikleşebilir ve çeşitli kronik İnflamasyonlu hastalıklara katkıda bulunabilir.

İnflamasyon Sebepleri

  • Bulaşıcı olmayan faktörler
    • Fiziksel: Yanık, donma, fiziksel yaralanma, yabancı cisimler, travma, yüceltici radyasyon
    • Kimyasal: Glikoz, yağ asitleri, toksinler, alkol, kimyasal tahriş ediciler (florür, nikel ve diğer eser elementler dahil)
    • Biyolojik: Hasarlı hücreler
    • Psikolojik: Heyecan

  • Bulaşıcı faktörler
    • Bakteriler virüsler diğer mikroorganizmalar

Kalp Damarlarını Tıkayan Kronik İnflamasyon Risk Faktörleri

  • Yaş:  Yaşın arttıkça, inflamasayona sebep olan inflamatuar moleküller daha fazla üretilir.
  • Obezite: İnflamatuar moleküller yağ dokudan da salındığı için doku arttıkça inflamatuar moleküller daha fazla üretilir.
  • Beslenme:  Doymuş yağ, trans yağ ve rafine şeker açısından zengin beslenme, özellikle diyabetl inflamatuar moleküller daha fazla üretilir.
  • Sigara İçmek: Sigara, iltihap giderici moleküllerin üretimini azaltarak iltihaplanmaya neden olur.
  • Düşük Cinsiyet Hormonları: Testosteron ve östrojen gibi cinsiyet hormonları inflamatuar moleküllerin üretimini ve salgılanmasını baskılar ve cinsiyet hormonu seviyelerinin korunmasının çeşitli inflamatuar hastalık riskini azaltır.
  • Stres ve Uyku Bozuklukları: Hem fiziksel hem de duygusal stres, inflamatuar molekül (sitokin) salınımını arttırır. Stres ayrıca uyku bozukluklarına sebep olur. Düzensiz uyuma da düzenli uyuyanlara göre kronik inflamasyon daha yüksektir. Uyku bozuklukları da kronik iltihaplanma için risk faktörüdür.
  • Mycobacterium tuberculosis, protozoa, mantar ve diğer parazitler; Yaptıkları inflamasyonların uzaması ile inflamatuar moleküllern daha fazla üretimesine yo açar.
  • Kronik Maruziyet: Vücutta enzimatik parçalanma veya fagositoz yoluyla ortadan kaldırılamayan belirli bir tahriş edici veya yabancı maddeye düşük düzeyde maruz kalması (örneğin silika tozu gibi uzun süre solunabilen maddeler veya endüstriyel kimyasallar dahil).
  • Otoimmün Bozukluklar: Bağışıklık sisteminin vücudun kendi hücrelerini yabancı (antijen) olarak algılayıp, bu sağlıklı hücre ve dokulara saldırması ile inflamatuar moleküller daha fazla üretilir. Örneğin, Romatoid artrit (RA), sistemik lupus eritematozus (SLE)
  • İnflamasyon Defektleri: İnflamasyona aracılık eden hücrelerdeki bir defekt, otoinflamatuar bozukluklar (Ailesel Akdeniz Ateşi) gibi kalıcı veya tekrarlayan inflamasyona yol açar.
  • Tekrarlayan akut inflamasyon atakları:
  • Bağımsız Kronik İnflamasyon yanıt: Örneğin Tüberküloz ve Romatoid Artrit gibi hastalıklar.
  • İnflamatuar ve biyokimyasal indükleyiciler: Serbest radikal moleküllerin üretiminin artması, ileri glikasyon son ürünleri (AGE’ler), ürik asit (urat) kristalleri, oksitlenmiş lipoproteinler, homosistein ve diğerleri gibi oksidatif strese ve mitokondriyal disfonksiyona neden olmaktadır.

Sonuç olarak,

Kalp Damarlarını Gerçekte Tıkayan İnflamasyondur

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İltihaplanma ve Mikrodolaşım Bölüm 1 https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK53376/

⭐️⭐️ İltihaplanma ve Mikrodolaşım Bölüm 2 Tarihsel Perspektifler https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK53379/

⭐️⭐️ İltihaplanma ve Mikrodolaşım Bölüm 3 Anatomik Hususlar https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK53381/

⭐️⭐️ İltihaplanma ve Mikrodolaşım Bölüm 4 Bozulmuş Vazomotor Tepkiler https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK53372/

⭐️⭐️ İltihaplanma ve Mikrodolaşım Bölüm 5 Kılcal Perfüzyon https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK53375/

⭐️⭐️ İltihaplanma ve Mikrodolaşım Bölüm 6 Anjiyogenez https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK53377/

⭐️⭐️ İltihaplanma ve Mikrodolaşım Bölüm 7 Lökosit-Endotel Hücre Adezyonu https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK53380/

⭐️⭐️ İltihaplanma ve Mikrodolaşım Bölüm 10 Endotel Bariyer Disfonksiyonu https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK53374/

⭐️⭐️ Kronik inflamasyon https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK493173/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla