Çalışanlara Tetanoz Aşılaması

TETANOZ TETANOS

Bir bakterinin ürettiği toksinlerin insan vücuduna girdikten sonra sinir sistemini tutarak, kas kasılmaları ile seyreden ve ölüme sebebiyet verebilen bir enfeksiyon hastalığıdır.

Dünya Sağllık Örgütü (WHO) verilerine göre bugün için tetanoz aşısında uygulanması gereken protokol şu şekildedir.

  1. Doz – koruyuculuğu olmadığı kabul edilir.
  2. Doz – ilk dozdan 1 ay sonra yapılır. 1-3 yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.
  3. Doz – 2. Dozdan 6 (Altı) ay sonra yapılır. 10 (On) yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.
  4. Doz – 3. Dozdan 10(On) Yıl sonra yapılır. 10 (On) yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.
  5. Doz – 4. Dozdan 10(On) Yıl sonra yapılır. 10 (On) yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.

Firmamız Tetkik Ortak Sağlık Güvenlik Birimi’nde (TETKİK OSGB) hizmet verdiğimiz firmalarımızı çalışanlarına tetanoz aşılaması ve takibinde kullandığımız Tetanoz Aşı Kartı aşağıdadır.

TETANOZ HAKKINDA İLERİ BİLGİLENDİRME

Tetanoz, Yunanca tetanos yani kasılma kelimesinden adını alır. Genel olarak toprakta yaşayan Clostridium tetani denen bir bakterinin insanın vücudu içerisinde ürettiği metalloproteaz tetanospazmin adı verilen toksinler tarafından ortaya çıkan kas kasılmaları ile karakterize olup enfeksiyonla seyreden bir sinir sistemi rahatsızlığıdır. (Bu toksin omurilik ve beyin köküne ulaştığında buradaki sinir hücrelerinin iletimini bozar. Bozulan iletim sonrasında kişide istemsiz kasılmalar gözlenir.)

Clostridium tetani bakterisinin inkübasyon süresi ortalama 8 gün olarak belirlenmiştir. Bu süre 3-21 gün arasında değişebilir.

Kasılma genellikle çene ve boyunda veya tüm bedende ortaya çıkabilir. Tetanoz aşılama vasıtasıyla önlenebilir. Fakat aşılama yapılmadığında ölümle sonuçlanabilecek ciddi bir hastalıktır.

Tetanoz Türleri Nelerdir?

Tetanozun sınıflandırıldığı ana türler arasında genelize ve lokalize tetanoz, neonatal tetanoz ve ksenobiyotik tetanoz bulunmaktadır.

  • Jeneralize (yaygınlaşmış) tetanoz: En sık gözlenen formdur ve hipertansiyon, taşikardi, terleme, çene kilitlenmesi gibi semptomlarla birlikte gözlenir.
  • Neonatal tetanoz: Yenidoğanlarda, özellikle göbek bağına steril olmayan uygulamalar yapılan kültürlerde, gözlenir. Yenidoğanlarda sinir hücreleri daha kısa olduğu için hastalığın inkübasyon süresi daha kısadır.
  • Sefalik tetanoz: Özellikle kafa travmalarından sonra gözlenen cinsidir. Kraniyal sinirleri tutabilir.
  • Lokal tetanoz: En az gözlenen tetanoz formudur. Sadece tek kas grubunda gözlenebilir. Daha sonra jeneralize tipe ilerleyebilir.

Tetanoz Nasıl Bulaşır?

Halk arasında tetanozun  sadece topraktan ve paslı demirden bulaştığı zannedilse de Clostridium tetani denen bir bakterinin insana bulaşma yolları genel olarak aşağıdaki gibidir;

  1. Kirli yaralanmalar (Tozlu – topraklı) genellikle kazalar, ateşli silah vs. ile meydana gelir
  2. Hayvan ısırıkları
  3. Vücudun geneline yayılmış yanıklar (donma/soğuk yanığı)
  4. Vücut bütünlüğünü bozan parçalı kırıklar, cerrahi yaralar
  5. Tetanoz bakterisi ille enfekte olmuş hayvan, haşare ısırığı
  6. Vücudun çeşitli yerlerine temas edip cildin bütünlüğünü bozan yabancı cisim batığı, yaralamaları
  7. Damardan madde kullanımı, dövme, piercing
  8. Enfeksiyon kapmış göbek kordonu
  9. İyileşmeyen yada bakımı kötü olan yaralar
  10. Ağız içinde meydana gelen özellikle diş enfeksiyonları

Yaralanmadan sonra veya diğer risk faktörleri ile karşı karşıya kalındıktan sonra tetanoz aşısı 72 saat içinde yaptırılmalıdır.

Tetanozun Belirtileri Nelerdir?

Tetanozun belirtileri arasında çiğneme kaslarında sertlik, boyun ve çene kaslarında kasılmalar, yutma güçlüğü ve genel kas spazmları bulunmaktadır.

  • Çene kaslarında sertlik ve sık kasılmalar hastaların ağzını açıp kapamada zorlanmasına ve yutmada zorluk yaşamasına neden olabilir.
  • Yutma güçlüğü yaşayan hastalar katı besinler alırken boğulma hissi yaşayabilir.
  • Boyun, ense, sırt kaslarında katılaşma-sertlik hissedilebilir.
  • Hastalar kas ağrılarından ve kasılmalarından şikayet eder. Bu ağrılar hareketi kısıtlar.
  • Kasılmalar esnasında hastalar istemsiz hareketler sergileyebilir.
  • Vücut sıcaklığında artışla ateş yükselebilir.
  • Hastalar aşırı terleme yaşayabilirler.
  • Tetanoz toksininin sinir sistemi tutulumu ile hastalarda huzursuzluk, irritabilite, endişe ve anksiyete gibi negatif psikolojik belirtiler gözlenebilir.

Tetanoz Tanısı Konulur?

Tanısal laboratuvar testleri yoktur. Hekim tarafından yapılan fiziki muayenede kaslardaki sertlik, spazm durumu ve ağrı değerlendirilir. Kişinin aşı olup olmadığı yakın zamanlı yaralanmaları sorgulanır. Takip edilmesi gerekir.

Tetanoz Aşısı Nedir? Tetanos Aşı

Tetanoz bakterisinin zararlı toksininin inaktive edilmiş halini içerir. Toksinlerin inaktif formuna toksoid denilir. Diğer bir deyişle tetanoz aşısı, tetanoz toksoidi içerir.

Yetişkinlerde Tetanoz Aşısı Nasıl Yapılır?

Daha önce aşılanıp aşılanmadığı bilinmeyen yetişkinlerde tetanoz aşılaması ise Td (erişkin tip difteri-tetanoz) aşısı şeklinde uygulanmaktadır. Aşı olmamış bireylerde aşılama şeması zamanlara bölünmüş 4 doz şeklindedir. Doz – koruyuculuğu olmadığı kabul edilir.

  1. Doz – koruyuculuğu olmadığı kabul edilir.
  2. Doz – ilk dozdan 1 ay sonra yapılır. 1-3 yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.
  3. Doz – 2. Dozdan 6 (Altı) ay sonra yapılır. 10 (On) yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.
  4. Doz – 3. Dozdan 10 (On) Yıl sonra yapılır. 10 (On) yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.
  5. Doz – 4. Dozdan 10 (On) Yıl sonra yapılır. 10 (On) yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir. Devamında 10 (On) yılda bir tekrarlanır.

Hamilelikte Tetanoz Aşısı

Hamileliğin herhangi bir aşamasında her dönemde yapılabilir fakat genel tercih 3.ayın bitiminden sonradır. Eğer anne adayının tetanoz aşıları aşı takvimine uygun olarak tam yapılmış ise ve son aşılanmanın üzerinden 10 yıldan az süre geçmişse gebelik sırasında tetanoz aşısı yapılması zaruri değildir.

Çocukluk Çağında Tetanoz Aşısı Nasıl Yapılır?

Tetanoz aşısı 6’lı kür şeklinde yıllara yayılarak yapılır.  İlk önce karma aşı olarak (DaBT-İPA-Hib) beşli şekilde 2,4,6. aylarda ve 18. ayda yapılmaktadır. Daha sonra aşı takviminde  48. ay ile 72. ay arasında (4-6 yaş arası) dörtlü karma aşı (DaBT-İPA) şeklinde bulunan bir devam dozu uygulanmaktadır. 13. yaşta da erişkin tip difteri-tetanoz (Td) aşısı olarak ayrı bir pekiştirme dozu uygulamada yer almaktadır.

Hamilelikte Tetanoz Aşısı Nasıl Uygulanır?

Daha önce hiç aşılanmamış veya son aşısının üzerinden 10 yılı aşkın zaman geçen hamilelerin gebelik döneminde en az iki doz tetanoz aşısı olmaları gerekmektedir. Gebelikte 1 ay arayla toplam 2 doz aşılama yapılır. Çoğunlukla 5 ve 6. aylar tercih edilmektedir. 2. doz doğum gerçekleşmeden 2 hafta önce mutlaka tamamlanmış olmalıdır. Eğer tamamlanamamış ise anne ve bebeğin tetanoz açısından risk altında olduğu bilinmeli doğum esnasında enfeksiyon riskine karşı ekstra hassas bir yaklaşımla temiz doğum şartları sağlanmalıdır. 2’li aşılamada son aşının yapılışından 6 ay sonra anne 1 doz daha aşılanır. Bu aşılama sürecinden sonra 1’er yıl arayla 1’er doz daha aşılama yapılarak toplam 5 doza tamamlanır.

Hamilelikte Tetanoz Aşısının Yan Etkileri Nelerdir?

Hamilelik esnasında anne adayı kirli bir metal ile kesilme veya diğer tetanoz bulaşma risklerinden biriyle karşı karşıya kalmış ise aşı ile beraber tetanoz immunglobulin uygulaması da tercih edilebilir.

Hamilelikte yapılan tetanoz aşısının yan etkileri normal zamanda yapılmış olan aşıların yan etkilerine benzerlik gösterir. Sadece anne adayının daha hassas olmasından kaynaklı yan etkiler normalden biraz daha yoğun gözlemlenebilir.

Tetanoz Aşısı Yan Etkileri

Tetanoz aşısı uygulandıktan sonra genellikle ciddi belirtiler gözlemlenmez.

Nadiren;

  • Hafif ateş
  • Eklem ve kas ağrıları
  • Bulantı
  • Yorgunluk
  • Genel hastalık hissiyatı, halsizlik hali
  • Enjeksiyon yerinde hassasiyet (kızarıklık, şişlik ya da kaşıntı)
  • Nadiren abartılı lokal deri reaksiyonları Bu reaksiyonlar genellikle omuzdan el bileğine dek yayılan ağrılı bir şişme şeklindedir.

Genellikle aşı yapıldıktan 2- 8 saat sonra başlar ve sıklıkla yetişkin insanlarda rastlanır.

Tetanoz Tedavisi

Tetanozun direkt bir tedavisi yoktur. Tetanoz olduğundan şüphelenilen. kişi en kısa zamanda sağlık kuruluşuna (Hastane vb gib) yatırılır. Hasta dış çevreden mümkün olduğunca izole şekilde sessiz ve karanlık bir odada izole edilir. Hastanın odası ses, ışık, hava akımı gibi hastanın kasılmalarını ve huzursuzluğunu tetikleyecek unsurların olmaması sağlanır. Solunum sıkıntısı oluşabileceği için hava yolu ve damar yolu desteği sağlanır. Ağızdan beslenme sonlandırılır damar yolu ile beslenir. Tetanoz kaynaklı kasılmaların (spazmların) vereceği zararı önlemek için hasta sedatize edilir.(yatıştırıcı – sakinleştirici verilir)

Tetanoz Tedavisinde İlaç 

Tetanoz tedavisi hastane şartlarında yapılır. Tetanoz bağışıklık globulin gibi tetanoz toksinine karşı antitoksin verilebilir. Antitoksin henüz sinir uçlarına bağlanmamış serbest toksinleri etkisiz hale getireceği için artık semptomlara sebep olan sinir dokusuna ulaşmış toksinlere etki edemez. Ayrıca tetanoz etkeni bakterilerle savaşmak ve üremelerini yavaşlatmak için oral veya enjeksiyon vasıtasıyla antibiyotik verilebilir. Bununla beraber tetanoz tanısı almış  bütün bireylere, durum teşhis edilir edilmez tetanoz aşısı ivedilikle yapılır.

T. C. Sağlık Bakanlığı Yetişkin Aşılama Bilgilendirme https://asi.saglik.gov.tr/asi/asi-kimlere-yapilir/liste/30-yeti%C5%9Fkin-a%C5%9F%C4%B1lama.html

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Tetanoz Aşılama Bilgilendirme https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/tetanus#:~:text=To%20be%20protected%20throughout%20life,3%20booster%20doses)%20of%20TTCV.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Tansiyon Ölçümünde Nelere Dikkat Edilmelidir?

  1. Öncelikle ölçüm yapılacak ortam çok önemlidir. Tansiyon yani Kan basıncı ölçümü sessiz, sakin bir ortamda yapılmalıdır,
  2. Oda sıcaklığı ne soğuk ne de çok sıcak olmalıdır,
  3. Rutin bir tansiyon takip ölçümünde, ölçüm yapılmadan önce tansiyonu ölçülecek kişi tercihen on (10) dakika oturur veya yatar durumda istirahat etmelidir,
  4. Tansiyon ölçümü yapılacak kişi son yarım saat içinde, çay, kahve, kolalı içecek, sigara içmemiş, yemek yememiş, egzersiz yapmamış olmalıdır.
  5. Tansiyon ölçümü yapılacak kişi son 24 saat içerisinde Psödoefedrin içeren ilaçlar (Soğuk algınlığı ilaçlarının bir kısmı, dekonjestan ilaçların bir kısmı vb gibi) kırmızı ve yeşil reçete ile alınan bazı ilaçlardan kullanmamış olmalıdır (Buraya yazılamayacak kadar çok ilaç ölçümü etkileyebileceği için tansiyonu ölçülen kişi kullandığı tüm ilaç ve takviyeleri hekimine söylemelidir.),
  6. Tansiyon ölçümü yapılacak kişi öncesinde mesanesini boşaltmalıdır, (idrara sıkışık olmamalıdır)
  7. Tansiyon – Kan basıncı ölçümü yapılırken, ölçümü yapılan kişi konuşmamalı, hareket etmemelidir,
  8. Her ölçüm takibi yani ilgili süreç için ilk muayenede mutlaka iki koldan ölçüm yapılmalıdır. Tansiyon. – kan basıncı saplıklı bir kişide her iki koldan da eşit ölçülür. Nüfusun yarıya yakınında her iki kol arasındaki ölçümde küçük bir fark olabilir. Bu nedenle başlangıçta her iki koldan da ölçüm alınmalı daha sonra yüksek ölçülen koldan tansiyon ölçümü ve takibi yapılmalıdır.
  9. Tansiyonu ölçülecek kişi rahat, hareketsiz ve her iki ayağı da yere basacak şekilde oturmalıdır. Bacak bacak üstüne atılmış bir pozisyonda tansiyon ölçümü yapılmamalıdır,
  10. Tansiyonu ölçülecek kişinin tercihen tansiyon ölçülecek kolu çıplak olmalıdır. Mümkün olmadığı durumlarda kıyafetinin kol kısmı gevşek olmalıdır. Giysilerin kol kısmının dar – sıkı olması tansiyonun hatalı olarak yüksek ölçülmesine neden olabilir,
  11. Ölçüme başlamadan önce kol giysisi sıyrılmalı ve katlanmalı, kolun üst kısmı kalp hizasında olacak şekilde pozisyon verilmelidir,
  12. Eğer üst koldan ölçüm yapılacaksa kolun kalınlığına uygun manşon kullanılmalıdır. Bunun için kol çevresi ölçülmeli, 33 santimden fazlaysa geniş manşon kullanılmalıdır. Kol çevresi, dirsek ile omuz başının tam ortasından ölçülmelidir,
  13. Tansiyon aletinin kolu saran kısmındaki işaret, bu atardamarın üzerine gelecek şekilde ve dirsek çukurunun 2 cm üstünden itibaren kola sıkı bir şekilde sarılmalıdır,
  14. Tansiyon aleti eğer cıvalıysa, manometre kolay görülebilecek bir yere konulmalı, aneroid yani havalı ise elde kolayca okunabilecek bir şekilde tutulmalıdır,
  15. Ölçüme başlamadan önce parmak ile kol damarının üzerine hafifçe basılmalı, koldaki sarılı kısım şişirilmelidir. Nabzın kaybolduğu noktaya kadar bu şişirme devam edilmeli ve nabzın kaybolduğu değer kaydedilmelidir. Bu kayıt yapıldıktan sonra tansiyon aletinin hava kesesi söndürülerek, tamamen gevşemesi sağlanmalıdır,
  16. Dinleme aletinin (steteskop’un) baş kısmı kolun iç kısmındaki atardamarın üzerine gelecek şekilde yerleştirilmelidir,
  17. Dinleme aleti (steteskop’un) baş kısmı kolun iç kısmına yerleştirildikten sonra şişirme işlemi tekrar yapılmalıdır. Yalnız bu işlem parmakla kaydedilen değerin 2-3 puan üstüne kadar yapılmalıdır,
  18. Şişirme işlemi gerçekleştirildikten sonra, hava çıkacak şekilde kolu saran kısım yavaş yavaş söndürülmelidir. Saniyede en fazla 2 mmHg olacak şekilde söndürme işlemi yapılmalıdır. Daha hızlı veya yavaş söndürme yapılırsa tansiyon yanlış ölçülebilir,
  19. Söndürme işlemi yapılırken dinleme aletinden gelen seslere dikkat edilmelidir. İlk duyulan ses sırasında kaydedilen basınç, büyük tansiyonu gösterir. Sesler şiddetine ve niteliğine göre bu fazda işitilir. Kaybolduğu noktada ölçülen basınç ise, küçük, yani diyastolik tansiyonu gösterir.
  20. Kulaklıklı cihaz ile ölçüme başlanmadan önce sık olarak deneme yapılıp, kulağın seslere alışması sağlanmalıdır,
  21. Elektronik cihazlarla ölçüm yapılırken, kullanma kılavuzu ayrıntılı okunmalı, burada anlatılan kurallara göre ölçüm yapılmalıdıri
  22. Acil durumlarda anlık tansiyon – kan basıncı düzeyi öğrenilme ve sonuca göre müdahale gerekliliği sebebi ile hekimin ve sağlık personelinin insiyatifinde yukarıdaki bazı maddeler – şartlar ihmal edilir.

Tansiyon Ölçümünde İleri Düzey Bilgiler

  1. Ölçüm sırasında stetoskop manşonun altına sıkıştırılmamalıdır. Stetoskop dirsek çukurunda serbest durmalı ve cilde hafifçe bastırılmalıdır.
  2. Ölçüm için manşonun kesesi brakial arter üzerine yerleştirilir, oskültatuar arayı önlemek amacıyla havası radial nabzın kaybolduğu düzeyin 20-30 mmHg üstüne kadar şişirilir.
  3. Kontrol valvi açılarak saniyede 2-4 mmHg hızla indirilir.
  4. Oskültasyon yöntemi ile ölçüm yapıldığında manşonun basıncı azaltılmaya başladıktan sonra sesin ilk duyulduğu anda (Korotkoff faz 1) okunan değer, sistolik basınçtır.
  5. Sesin artık işitilmez olduğu anda okunan değer ise (Korotkoff faz 5) diyastolik kan basıncı olarak kabul edilir.
  6. Diyastolik basınç çok düşük ise seslerin hafiflemeye başladığı düzey (Korotkoff faz 4) diyastolik basınç olarak kaydedilir.
  7. Manşon uzun süre şişirilmiş bırakılırsa venöz sistemde dönüş azalacağı için sesler güç duyulur.
  8. Venöz konjesyonu önlemek için ölçümler arasında en az bir dakika beklenmelidir. Bunun tersine, sesler zor duyuluyorsa hastanın kolu baş seviyesinin üstüne kaldırılır, eli 5-10 kez açıp kapattırılarak venlerin boşalması sağlanır ve ölçümler tekrarlanır.
  9. Sistolik kan basıncının öncelikle palpasyonla nabızdan belirlenmesi ardından oskültasyonla kan basıncı ölçümüne geçilmesi gerekir.
  10. Ölçümler arada ikişer dakika bırakılmak suretiyle en az iki defa yapılmalı ve bulunan sonuçların ortalaması alınmalıdır.
  11. Eğer iki değer arasındaki fark 5 mmHg’dan fazlaysa daha başka ölçümler de yapılmalı ve bunların sonuçlarının ortalaması alınmalıdır.
  12. Aritmisi olan hastalarda ortalama sistolik ve diyastolik kan basıncı değerlerini elde etmek için birkaç ölçüm yapmak gerekir.
  13. Yaşlılarda (65 yaş üzeri bireylerde), diyabetli hastalarda, ortostatik hipotansiyonun sık görüldüğü durumlarda ve antihipertansif ilaç tedavisi altındaki hastalarda ölçümlerin ayaktayken tekrar edilmesi gereklidir. Ayaktaki ölçümler hasta hemen ayağa kalkar kalkmaz ve ayağa kalktıktan 2 dakika sonra yapılmalıdır.
  14. Gençlerde (30 yaşın altında) kan basıncı yüksek bulunmuş ise koarktasyonu ekarte etmek için bacaktan da ölçümler yapılmalıdır.
  15. Ölçümün hangi koldan ve hangi pozisyonda yapıldığı, sistolik ve diyastolik kan basınçları kaydedilmelidir.
  16. Hekim ölçtüğü değer hakkında hastasını bilgilendirmeli ve bulunan değerlere göre periyodik ölçümlerin ne kadar zamanda bir yapılacağını belirtmelidir.

Korotkoff seslerinin 5 fazı:

Faz I damara uygulanan basınç sistolik kan basıncı düzeyine düştüğü zaman kollapsın ortadan kalkmasına bağlı olarak duyulan ilk net tıklama sesi ile başlar. Bu ses, hafif şiddette devam ederken,

Faz II aşamasında manşon basıncının azalması ile tıklama sesinden sonra ortaya çıkan sert ve net bir ses ortaya çıkar.

Faz III‘ün başlaması ile birlikte Faz II nin net sesi kuvvetli duyulan bir üfürüme dönüşür.

Faz IV aşamasında üfürüm şiddeti hafifler.

Faz V aşamasında manşon basıncının diyastolik kan basıncı düzeyine inmesi ile arter üzerindeki baskı tamamen kalktığı için sesler tümüyle kaybolur.

Diyastolik kan basıncının belirlenmesinde Faz V esas alınmakla birlikte, 12 yaşına kadar olan çocuklarda ve dolaşım hızının arttığı klinik durumlarda (aort yetersizliği, beriberi, ağır anemi, hipertiroidi vb.) Faz IV’ün esas alınmasında yarar vardır.

Faz IV ile V arasında 10 mmHg’dan fazla fark varsa gerçek diyastolik kan basıncı değeri olarak Faz IV kabul edilmelidir. Böyle bir durumda en doğrusu, kan basıncı ölçümü sonucunu Faz I/FazIV/Faz V olarak kaydetmektir.

Oskültasyonla kan basıncı ölçülürken ilk Korotkoff sesinden sonra (Faz I ile Faz III arasında) uzunca bir süre sessizlik olup ardından sesler yeniden başlayabilir.

Oskültasyon boşluğu (auscultatory gap) olarak bilinen bu durum, özellikle aorta darlığı gibi ekstremitelere kan akımının azaldığı koşullarda gözlenir. Yalnız oskültasyonla kan basıncı ölçümü yapılması durumunda bu sessiz faza düşülmesi halinde Faz III değerinin sistolik kan basıncı olarak değerlendirilmesi mümkündür. Bu nedenle, sistolik kan basıncının öncelikle palpasyonla nabızdan belirlenmesi ardından oskültasyonla kan basıncı ölçümüne geçilmesi önerilmektedir. Her seferinde en az iki ölçüm yapılarak ortalaması alınmalıdır. Eğer iki ölçüm arasında 5 mmHg veya daha fazla fark varsa ilave ölçümler yapılarak değişkenliğin derecesi azaltılır.

Korotkoff Seslerinin 5 Fazı Diyagramı

Tansiyon Ölçümünün Tarihçesi

Tansiyon Aletinin teknik adı Sfigmomanometre‘dir. (Kan basıncını ölçmek için kullanılan aletin resmi adıdır.) Alet, şişirilebilir bir kauçuk manşet, bir tür gösterge içeren bir ölçüm ünitesi ve manşeti şişirmek için bir mekanizmadan oluşur. Kan damarlarınızdaki basıncı ölçmek için gösterge, milimetre cıva (mmHg) adı verilen bir ölçüm birimi kullanır.

Ancak, sfigmomanometre icat edilmeden çok önce, Çinliler kanın vücudumuzda nasıl dolaştığına dair karmaşık sistemi ilk fark eden ve teorileştiren kişilerdi. American Diagnostic Corporation’a göre, o zamanlar Hintli bilim insanlarının dolaşım sistemi hakkında bir miktar bilgi geliştirdiğini öne süren kanıtlar bile vardı.

1600’lere gelindiğinde, William Harvey adlı bir doktor bu sistem hakkında daha derin bir anlayış geliştirdi ve 1615’te dolaşım hakkında ders vermeye başladı. 1628’de, kısa sürede dolaşım sistemi çalışmasının temeli haline gelen ünlü eserini yayınladı. Ve kalp atış hızı ile nabız arasında bir ilişki olduğunda, bu kan hacmi ve kan basıncının keşfedilmesinin yolunu açtı.

1733’te İngiliz Fizyolog Stephen Hales (1677–1761), uzun bir cam tüpü bir atın boyun arterine bağladığında kanın 2,9 m yükseldiğini gözlemledi. Böylelikle bir hayvanın kan basıncı ölçümleri ilk kez Hales tarafından belgelendi. 

1881’de, Avusturyalı Doktor Samuel Siegfried Karl Ritter von Basch’ın (1837–1905) sistolik basınç ölçümüne dair çalışmalar yaptı. İlk sfigmomanometreyi icat etti. Sistem atardamardaki kan akışını kısıtlamak için suyla doldurulmuş bir kauçuk ampul içeriyordu. Ampulü ayrıca doğru bir okumaya yardımcı olmak için bir cıva sütununa bağladı.

1896’da İtalyan Doktor Scipione Riva-Rocci (1863–1937), arter üzerinde düzenli bir basınç oluşturmak için kolun etrafında şişirilebilir bir manşon kullanımına başvurdu. 

1905’te, Rus Doktor Nikolai Korotkov (1874–1920), manşon basıncı azaltılırken arterden gelen sesleri dinlemek için bir stetoskop kullandı ve bu da diyastolik basıncın ölçülebilmesini sağladı.

1910’dan sonra, ABD’li doktorlar hastalarıyla ilgili klinik raporlarında düzenli olarak sistolik ve diyastolik kan basınçlarını bildirdiler.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

İlk Yardım Dolabı – İlk Yardım Çantası

İşyerleri, okullar, evler başta olmak üzere insanları ilkyardımcı veya kendileri tarafından müdahale edilebilecek basit yaralanmalara ilk müdahaleyi yapabilmeleri için gerekli malzemelerin bir arada ve uygun şartlarda muhafaza edilmesi gerekir. Bu şartları yerine getirmek üzere yapılmış sabit muhafazalara İlk Yardım Dolabı, taşınabilir olanlarına da İlk Yardım Çantası denir.

Mevcut yasal düzenlemelerde işyerlerinde bulundurulacak İlk Yardım Dolabı / İlk Yardım Çantası sayısı ve içerisine konacak tıbbi malzeme içeriği belirtilmemiştir.

İlgili tüm yasal düzenlemeleri incelediğimiz zaman sadece;

İŞYERİ BİNA VE EKLENTİLERİNDE ALINACAK SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK

 https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=18592&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5

Madde 60 : “Çalışma şartlarının gerektirdiği her yerde ilkyardım ekipmanları kolay erişilebilir yerlerde bulundurulur, Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliğine uygun şekilde işaretlenir. Acil servis adresleri ve telefon numaraları görünür yerlerde bulundurulur.”

İbaresi bulunmakta olup başka bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.

Bu sebeple işyerinde kaç tane iİlk Yardım Dolabı / İlk Yardım Çantası bulundurulacağına, konulması gereken yerlere ve içerisinde bulunması gereken malzemelere işyeri hekimi karar verebilir.

Bu dolaplar ve çantalarda sadece ilkyardım malzemeleri bulunmalı, kesinlikle ilaç bulundurulmamalıdır.

Ayrıca işyerinin çalışma düzenine göre en az bir sorumlu atanarak dolapların düzenli kontrolü, eksiklerin ve malzemelerin miadların kontrolü sağlanmalıdır.

İlk Yardım Dolabı / İlk Yardım Çantası Malzemeleri için şahsen tavsiye ettiğim temel liste aşağıdaki gibidir;

  • Dezenfektan solüsyon ( Tercihan BATTİKON sol. %10 ‘luk veya eşdeğeri olan solüsyonlar POVIOD, POLYOD, POVİSEPTİN, BETAKON %10 ‘luk)
  • Steril gazlı bez
  • Sargı bezleri (farklı ebatlarda)
  • Yara bantları
  • Elastik bandajlar (farklı ebatlarda)
  • Oksijenli Su
  • Flaster
  • Cerrahi makas
  • Yanık Kremi
  • Antibiyotik Krem
  • Yanık örtüsü
  • Maske
  • Eldiven
  • İlkyardım Broşürü 

İşyeri hekimi meslektaşlarım hizmet verdikleri işletmelerin ihtiyaçlarına göre bu listeye ekleme yapacakları gibi eksiltmeler de yapacaklardır. Karar verme sorumluluğu işyeri hekimi meslektaşlarımındır.

Saygılarımla

Dr Mustafa KEBAT – Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Not: İnternette, ecza dolabı hakkında yapacağınız aramalar sırasında T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanmış Ecza Dolapları Talimatnamesi ile karşılaşabilirsiniz.

Burada belirtilen Ecza Dolapları, eczanesi bulunmayan yerlerde hekimler tarafından açılabilen eczane yerine geçen ve 19 Şubat 2017 de yayınlanan Ecza Dolabı Talimatnamesi ile usul ve esasları düzenlenen yerleri belirtir. ( https://www.saglik.gov.tr/TR-11082/ecza-dolaplari-talimatnamesi.html ) linki ile Ecza Dolabı Talimatnamesine ulaşabilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Sıcak Çarpması

Güneşin etkisinin ve sıcakların artması özellikle açık havada korunmasız çalışanlar başta olmak üzere tüm çalışanların ve işverenlerin ortam şartlarına dikkat etmesi gerekir.

Çalışanların aşırı sıcak havalarda rahat çalışabilmeleri için bazı önlemler alması gerekir.

Her bölgeye göre değişen sıcaklıkların, kabul edilen değerlerin üzerine çıkması aşırı sıcak olarak kabul edilir. Mevsim normallerinin 10 C üzerindeki değerlerde ise ciddi önlemler alınması gereken aşırı sıcaklardır.

Alışılmış değerlerin üzerindeki sıcaklıkların yarattığı en ciddi sağlık sorununun Sıcaklık Çarpması ve Güneş Çarpmasıdır.

Sıcaklıkların yarattığı bu tabloda kişinin vücut ısısı 40 derecenin üzerine çıkar.

Güneş ışınlarına direkt maruz kalınması, kaybedilen sıvının yerine konulmaması, bulunulan ortamın aşırı sıcak ve hava akımı yetersizliği, kalın ve sentetik kıyafetler gibi nedenlerin sıcak çarpmasına yol açar.

Terleme, solunum, vücudun temas ettiği daha soğuk cisimler ve ısının dalgalar şeklinde havaya verilmesi ısı kaybetme yollarımızdır. Sıcak havalarda bu sistemler yoluyla yeterli ısı kaybedilemez. Böylece sıcağın olumsuz etkileri ortaya çıkar dedi.

Sıcak çarpmasında tüm vücut sistemleri olumsuz etkilenir. Erken önlem alınmazsa % 80 lere kadar varan ölüm olayları görülebilir.

Daha Fazla

Acil Enerjiye mi İhtiyacınız Var?

Çalışma sürecinde çok hızlı enerjiye gereksiniminiz olduğunda;

Sıcak şekerli şerbetin içine limon sıkarak içmelisiniz.

Merak edenler için olayın etki mekanizmasına bakalım:

Biz insanlar şekeri ağzımıza aldığımız anda parçalamaya ve vücudumuzun içine almaya başlarız. Ağzımızda emilen şeker formu Glikoz, Fruktozdur

Çaya attığımız şeker ise ; Glikoz + Fruktoz birleşiminden oluşur. Bunlar arka arkaya zincir şeklinde bağlıdır. Buna sakkaroz veya diğer adı ile sükroz deriz.

Ağzımızın içine yanaklarımızdaki salgı bezlerinden salınan sindirim enzimi AMİLAZ ile bunları 2’li olarak glikoz + fruktoz seklinde parçalarız. İşte bu ikisini amilaz parçalamaz
Normalde sadece şeker (Glikoz + Fruktoz birleşimi) alınırsa barsaklara gelene kadar parçalanamaz ve emilemez. Bağırsaklara geldiğinde SÜKRAZ enzimi bu ikiliyi ayırır ve glikoz ayrı fruktoz ayrı emilir.

Eğer şeker limonla birlikte tüketilirse;

Limondaki Sitrik asit, Sükraz enziminin yaptığına benzer şekilde  (% 60 oranında) glikoz ve früktozu birbirinden ayırır. Yani İNVERT eder…
Durum böyle olunca bağırsakta parçalanmaya uğraşılmaz, şişkinlik yapmaz, çok kısa surede glikoz ve fruktoz kana karışır, ENERJI DÖNGÜSÜNE katılır…

Baklava şerbeti, Reçel vs gibi tatlıların şerbeti hazırlanırken bir parça limon sıkılır. Bu şekeri invert eder. Ve invert şeker KRISTALLEŞMEZ…Amaç tatlının kristalleşmesini önlemektir..

Arı yetiştiricileri de baharda yavru atımı (Arı mevcudu coğaltırken) bu şekilde invert şeker (şurup) verir. Arı şekeri parçalamaya uğraşmaz, hızlıca enerjiye dönüşür.

Aynı zamanda arının sindirim sistemi zorlanıp bozulmaz (saf şeker zorlar)

NOT : Bal akım dönemi şeker, invert vs verilmez. Sadece baharda bal alımı yok, yavru çoğalsın diye verilir. Aksi halde zaten bal kalitesi düşer…

Akla gelebilecek bir soru da: Çaya değil de sadece limonlu suya şeker atıp içsek olur mu?

Maalesef olmaz.

Şekerin invert olması için belirli bir sıcaklık gerekli. “70 derece üstü ” Bu sebeple çayda, baklava şerbetinde invert olur.

Limon tuzu da aynı etkiyi yapar fakat tavsiye etmiyorum, doğal olan her zaman çok daha iyidir.

Dr Mustafa KEBAT

Daha da fazla ayrıntı merak edenler için: (Bu kısım wikipedia dan alıntıdır)

Bilimsel literatürde “karbonhidrat” terimi, “şeker” (geniş anlamda), “sakkarit”, “oz”,“glusit”,“karbon hidratı”, “polihidroksi” ya da “aldehit veya keton içeren bileşikler” gibi birçok eş anlamlıya kavrama sahiptir. Bu terimlerden bazıları, özellikle “karbonhidrat” ve “şeker”, başka anlamlarda da kullanılmaktadır.

Sakkaritler; içerdikleri basit şeker birimlerinin sayılarına bağlı olarak monosakkaritlerdisakkaritleroligosakkaritler ve polisakkaritler olmak üzere dört kimyasal gruba ayrılır.

Monosakkaritler, su ile daha küçük birimlere parçalanamadıklarından basit şekerler, tek şekerler, monozlar olarak da bilinirler. Bu şekerler karbonhidratların en küçük yapı birimidir. Çoğu Cn(H2O)n formülüne uyar. Bazı monosakkaritler tatlıdır. Zincir veya halkalı yapıya sahip olup, genellikle 3-6 arasında karbon (C) atomu taşırlar. Moleküllerindeki karbon sayılarının Latincelerinin sonuna -oz eki getirilerek gruplandırılırlar. Üç karbonlu olanlar trioz, dört karbonlular teroz, beş karbonlular pentoz, altı karbonlular heksoz adını alırlar. Pentozlardan riboz (C5H10O5) ve deoksiriboz (C5H10O4) nükleik asitlerin yapısına girer. Hücre zarından difüzyon ile kolay geçebilirler.

Besin kaynağı bakımından önemli olan monosakkaritler heksozlardır. Bunlardan glukoz (kan ve üzüm şekeri), fruktoz (meyve şekeri, levüloz) ve galaktoz (süt şekeri) en önemlileridir. Sindirilmeden kana karışırlar. Hepsinin kapalı formülleri C6H12O6 şeklinde olup birbirlerinin izomeridirler.

İçerdikleri C sayısına göre monosakkaritler:

  • 3C’li şekerler: Gliseraldehit (Triozlar)
  • 5C’li şekerler: Riboz, Deoksiriboz (Pentozlar)
  • 6C’li şekerler: Glikoz, Galaktoz, Fruktoz (Heksozlar)

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Çimento Fabrikası Çalışanlarında Krom Var mı?

Çimento fabrikasında çalışan işçilerin hayatı, zannedildiğinden çok daha yorucu ve zorludur. Ağır makineler, tozlu ortam, yüksek ısı, vardiyalı çalışma düzeni… Bunların her biri hem bedeni hem de zihni sınar. Böyle ortamlarda ayakta kalabilmek, dikkatli ve güçlü kalabilmek için sadece koruyucu ekipmanlar yetmez; vücudun içten de sağlam olması gerekir. İşte burada devreye giren, adı pek az bilinen ama etkisi büyük bir mineral vardır: Krom.

Sessiz bir kahraman gibidir; ne tabelalarda adı yazar, ne iş güvenliği eğitimlerinde sıkça anılır. Ama o yoksa, fabrikanın en güvenilir işçisi bile bir anda dikkati dağılmış, yorgun düşmüş veya halsiz kalmış olabilir.

Krom, insan vücudu için özellikle kan şekeri dengesinde kritik rol oynar. Fabrikada sabah vardiyasına başlayan bir işçiyi düşünelim. Kahvaltıda sadece beyaz ekmek ve çay içtiyse, kısa süre sonra elleri titremeye, dikkati dağılmaya başlar. Çünkü hızlı yükselen kan şekeri krom desteği olmadan çabuk düşer, insülin görevini tam yapamaz. Oysa aynı işçi sabah kahvaltısında tam buğday ekmeği, yumurta ve fındık yese, krom sayesinde kan şekeri dengeli olur, sabah boyunca enerjisi sabit kalır. İş güvenliği açısından bu fark hayati önem taşır; çünkü dalgınlık, ani halsizlik ya da tatlı isteği üretim hattında dikkatin bir saniyeliğine bile kaybolmasına neden olabilir. Ve hepimiz biliriz: O bir saniye bazen iş kazalarının başlangıcıdır.

Krom, yalnızca şeker dengesinde değil, yağ ve kolesterol metabolizmasında da rol oynar. Çimento fabrikasında çalışan işçiler, çoğu zaman ağır öğünler yemek zorunda kalır. Yağlı yemekler, hızlı tüketilen ekmek ağırlıklı beslenme, zamanla kalp ve damar sağlığını tehdit eder. Krom, bu noktada kötü kolesterolü düşürüp iyi kolesterolü yükselterek kalbi korur. Çünkü bilinir ki, kalp krizi ya da damar tıkanıklığı sadece masa başında çalışanların değil, ağır sanayide çalışan işçilerin de kabusu olabilir. Bir fabrikanın üretim hattı kadar, işçinin damar hattı da sorunsuz çalışmalıdır. Krom, işte bu hattın görünmez bakımcısıdır.

Sporcuların kromu kas onarımı ve enerji verimliliği için yakından takip etmesi boşuna değildir. Fabrika işçisinin kas gücü de benzer biçimde krom desteğine muhtaçtır. Çuvalları kaldırırken, makinelerin bakımını yaparken ya da yüksek sıcaklığa dayanırken kasların dayanıklılığı kromla artar. Bir anlamda krom, işçinin bedenini ikinci bir koruyucu donanımla kaplar. Baret, maske, eldiven dışarıdan korurken; krom içeriden enerji ve direnç sağlar.

Peki, kromu nereden bulacağız? Fabrikadaki kantin menülerine baktığımızda çoğu zaman beyaz ekmek, makarna, pilav ve yağlı yemekler görüyoruz. Bunlar enerji verir ama krom açısından fakirdir. Oysa tam buğday ekmeği, bulgur pilavı, mercimek çorbası, brokoli ya da bir avuç fındık, işçiye yalnızca doygunluk değil aynı zamanda krom desteği de sağlar. Anadolu mutfağı aslında krom açısından çok zengindir. Köylerde yapılan bulgur pilavı, nohutlu yemekler ya da cevizli tarhana çorbası krom deposudur. Çimento fabrikası kantinlerinde bu tür yiyeceklerin düzenli sunulması, iş güvenliği önlemleri kadar önemli olabilir. Çünkü doğru beslenmeyen işçi, dikkati dağıldığında makinenin düğmesine yanlış basabilir, vincin yükünü dengesiz kaldırabilir veya yüksekte çalışırken sendeleyebilir.

Burada önemli olan nokta şudur: İş güvenliği sadece baret ve emniyet kemeriyle sağlanmaz. Vücudun iç dengesi bozulduğunda, kazalar için görünmez bir kapı aralanır. Krom eksikliğinde işçilerde tatlıya düşkünlük artar, ani acıkmalar olur. Bu durum vardiya boyunca sürekli enerji dalgalanmaları yaratır. Bir işçinin öğleden sonra tatlı isteğiyle kantine gitmesi, o sırada yapması gereken güvenlik kontrolünü aksatmasına neden olabilir. Ya da vardiya sonunda yorgun düşmesi, kişisel koruyucu donanımını doğru kullanmasını engelleyebilir. Dolayısıyla kromun eksikliği, zincirleme olarak iş güvenliğini de tehdit eder.

Kromun günlük ihtiyacı aslında çok küçüktür: 25 ila 35 mikrogram. Bu miktar gözle bile görülmeyecek kadar azdır. Ama etkisi, fabrika boyutundaki makinelerin çalışmasına eşdeğer büyüktür. Bu yüzden işçilerin beslenme düzenine dikkat edilmesi, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün bir parçası haline getirilmelidir. Fabrika yönetimleri, kantinlerde beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmeğe yer verebilir, menülere yeşil fasulye ya da mercimek çorbası ekleyebilir. Bu küçük adımların iş güvenliği açısından büyük farklar yaratacağı kesindir.

Kromun eksikliği uzun vadede tip 2 diyabete zemin hazırlar. Diyabet, sadece bireysel bir hastalık değil, iş güvenliği açısından da ciddi bir risktir. Diyabetli bir işçi, vardiya sırasında ani hipoglisemi yaşayabilir; bu da makine başında bayılma veya düşme riskini beraberinde getirir. Dünya Sağlık Örgütü verileri diyabetin hızla arttığını gösteriyor. Eğer fabrikalarda beslenme kültürü göz ardı edilirse, bu artış iş kazaları istatistiklerine de yansıyacaktır. Dolayısıyla krom takibi, yalnızca sağlık departmanının değil, iş güvenliği departmanının da radarında olmalıdır.

Burada bir toplumsal boyut da var. Eskiden Anadolu köylerinde kendi yetiştirdiği buğdayı yiyen, doğal yoğurt ve sebzelerle beslenen insanlar daha dengeli bir krom alımı yapıyordu. Şimdi şehirleşme, hızlı yaşam ve hazır gıdalar bu dengeyi bozdu. Çimento fabrikasında çalışan işçiler de bu kültürel değişimden etkileniyor. Kantinlerde hızlı ve ucuz öğünler tercih ediliyor, hazır içecekler tüketiliyor. Bunun sonucu olarak işçilerde yorgunluk, obezite ve diyabet riski artıyor. Yani krom meselesi sadece biyolojik bir eksiklik değil, aynı zamanda kültürel ve ekonomik bir problem olarak karşımıza çıkıyor.

Felsefi açıdan bakıldığında krom, bize küçük şeylerin büyük farklar yaratabileceğini gösteriyor. Nasıl ki iş güvenliğinde küçücük bir vida eksikliği büyük bir kazaya yol açabiliyorsa, kromun yokluğu da büyük sağlık sorunlarına kapı açıyor. Hannah Arendt’in dediği gibi, “İnsanın varoluşu küçük eylemlerle inşa edilir.” Krom da bu küçük ama hayati eylemlerden biridir; bir işçinin dikkati, bir fabrikanın üretim güvenliği onun sessiz desteğiyle sürer.

Sonuç olarak, çimento fabrikalarında iş sağlığı ve güvenliğini konuşurken sadece makinelerden, ekipmanlardan ve prosedürlerden bahsetmek yeterli değildir. İnsan vücudu da bu sistemin merkezindedir. Ve o vücudu ayakta tutan gizli kahramanlardan biri kromdur.

İşçilerin dengeli beslenmesi sağlanmadığında, ne kadar sıkı iş güvenliği kuralları konulursa konulsun risk sıfırlanamaz. Ama kromun düzenli alınmasıyla hem enerji hem dikkat hem de sağlık korunur. Baretin, maskenin ve çelik burunlu ayakkabının yanında görünmez bir koruyucu daha vardır: Krom.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Kromun Kaslar Üzerindeki Potansiyel Etkileri

Krom eksikliği, doğrudan kas erimesine neden olmasa da, dolaylı yoldan kas kütlesini etkileyebilir.

İşte olası etkiler:

  1. Metabolizma ve Enerji Üretimi:
    • Krom, vücudun enerjiyi daha verimli kullanmasını sağlar. Eğer krom eksikliği varsa, metabolizma hızı düşebilir ve bu da kas yapımı ve onarımını etkileyebilir.
    • Krom eksikliği, insülinin düzgün çalışmaması anlamına gelebilir. İnsülin, kas hücrelerine glikoz taşınmasını sağlar, bu da enerji kaynağı olarak kullanılır. Eğer insülin etkin değilse, kas hücreleri yeterince beslenemez ve bu da kas kaybına yol açabilir.
  2. Yağ Kütlesinin Artışı:
    • Kromun eksikliği, vücudun daha fazla yağ depolamasına neden olabilir. Vücutta yağ depolama, genellikle metabolik dengesizliklerin bir göstergesidir. Yağ oranındaki artış, kas kütlesinin azalmasına yol açabilir, çünkü vücut kas yapımından ziyade yağ depolamaya eğilimli hale gelir.
  3. Protein Metabolizması:
    • Kromun vücutta protein metabolizmasında da etkisi vardır. Proteinlerin kas dokusu oluşturmak ve onarmak için kullanıldığını göz önünde bulundurursak, krom eksikliği, kas büyümesi ve onarımı için gereken protein kullanımını engelleyebilir.
  4. İnsülin Direnci ve Kas Kütlesi:
    • Krom eksikliği, insülin direncine yol açabilir. Bu, vücudun kas kütlesi yapmakta zorlanmasına ve yağ birikimine yol açabilir. Kas yapmak için vücut, yeterli miktarda glikoz ve protein kullanmalıdır. İnsülin duyarlılığının bozulması, kas gelişimini engelleyebilir.
Krom Eksikliği Belirtileri

Krom eksikliği, kas kaybı yerine genellikle başka belirtilerle kendini gösterir:

  • Yüksek kan şekeri (insülin direnci)
  • Yorgunluk ve halsizlik
  • Açlık krizleri (özellikle şekerli yiyeceklere karşı artan istek)
  • Ağırlık artışı, özellikle karın bölgesinde
  • Düşük enerji seviyeleri
Krom Eksikliği ve Kas Kaybı Arasındaki İlişki

Krom eksikliği, kas kaybına doğrudan yol açmaz. Ancak, metabolizmanın bozulması ve yağ depolanmasının artması gibi dolaylı etkiler, kas kütlesinin azalmasına neden olabilir. Kasların korunması ve gelişmesi için, vücudun doğru şekilde beslenmesi, yeterli miktarda protein alımı, egzersiz ve uyku gibi faktörler çok daha önemlidir.

Sonuç

Krom eksikliği, kas kaybına doğrudan yol açmaz. Ancak, kromun metabolizma üzerindeki rolü, kas yapımını etkileyebilir. Eğer krom eksikliği varsa, metabolizma yavaşlar ve bu da kas gelişimini ve yağ kaybını zorlaştırabilir. Kas kaybı, genellikle yetersiz protein alımı, hareketsiz yaşam tarzı ve genel beslenme eksiklikleri ile ilişkilidir. Bu nedenle, sağlıklı bir kas yapısı ve korunması için dengeli bir beslenme ve düzenli egzersiz programı gereklidir.

Eğer krom eksikliği olduğunu düşünüyorsanız, beslenmenizde yeterli krom alımını sağlamayı hedeflemek ve gerekirse takviye kullanmak önemli olabilir. Bunun için bir sağlık profesyoneline danışmak en doğru yaklaşım olacaktır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Metilen Mavisi (Methylene Blue, Mb) — Oral Kullanım, Farmakoloji ve Güvenlik

Methylene blue (metilen mavisi; MB), 19. yüzyılda sentezlenmiş, tarih boyunca boya, mikroskopik boyama aracı ve tıbbi amaçlarda kullanılmış bir fenotiyazin türevidir.

Güncel tıbbi kullanımları arasında en belirgin olanı akut methemoglobineminin tedavisidir; bunun dışında antimalaryal potansiyel, nöroprotektif/mitokondriyal etkiler ve deneysel nörodejeneratif hastalık uygulamaları (ör. Alzheimer araştırmaları) için çalışılmıştır.

Metilen Mavisi aynı zamanda endoskopi ve yutma değerlendirmeleri sırasında gıda-boyası/kontrast madde olarak ağız yoluyla küçük miktarlarda kullanılmaktadır; bu durumun güvenilirliği ve doz aralığı çalışmalarda tartışılmıştır. Metilen Mavisi

Metilen Mavisi Farmakolojisi — Temel Mekanizmaları

Redoks aktif bir molekül: Metilen Mavisi MB, hücresel redoks reaksiyonlarında elektron alıp verebilir; bu sayede mitokondriyal elektron taşıma zincirini etkileyebilir ve oksidatif strese karşı belirli etkiler gösterebilir. Bu özellik, hem terapötik hem toksik sonuçlara yol açabilir. Alzheimer Tedavisinde Metilen Mavisi ve Türevlerinin Araştırılması: Rastgele Kontrollü Çalışmaların Kapsamlı Bir İncelemesi

MAO-A inhibitörü etkisi: Metilen Mavisi MB, monoamin oksidaz (özellikle MAO-A) üzerinde inhibitör etki gösterebilir; bu özellik serotonerjik ilaçlarla etkileşim ve serotonin sendromu riski doğurur. Bu risk özellikle farklı doz ve yol ile ilişkilidir; vakalar hem parenteral hem oral Metilen Mavisi ile rapor edilmiştir. Metilen Mavisi Kaynaklı Serotonin Toksisitesi: New York Şehri Zehir Kontrol Merkezi Tıbbi Toksikoloji Bursu Vaka Dosyaları

Hemoglobin ile etkileşim: Metilen Mavisi MB, methemoglobin düzeylerini düşürmede elektron taşıyıcı (reduktaz sistemleriyle) etki gösterir; ancak aynı zamanda yüksek dozlarda oksidatif etkiye bağlı hemoliz veya methemoglobin artışına neden olabilir (özellikle G6PD eksikliği olanlarda). Methemoglobinemi

Metilen Mavisi – Farmakokinetik (Oral ile IV karşılaştırması)

Emilim: Tarihsel ve deneysel çalışmalarda Metilen Mavisi MB’nin oral emiliminin insanlarda iyi olduğu, hayvan modellerinde farklılık gösterdiği raporlanmıştır; i.v. uygulama ile beyin ve plazma dağılımlarının farklı olduğu belirtilmiştir. Bu yüzden hedef dokuya bağlı olarak parenteral formülasyon farklı etki/dağılım verebilir. Methemoglobinemi

Dağılım ve yarılanma: Metilen Mavisi MB’in dağılımı organlara göre değişir; bazı çalışmalarda beyin konsantrasyonları i.v. yolla daha yüksek bulunmuştur (CNS hedeflendiğinde i.v. tercih edilebilir). Yarılanma ömrü çalışmalarda değişken rapor edilmiştir; klinik uygulamalarda doz aralıkları ve aralıklı uygulamalar buna göre ayarlanır. İntravenöz ve oral metilen mavisinin farmakokinetiği ve organ dağılımı

Metabolizma ve atılım: Metilen Mavisi MB nitrojenli bir bileşik olup, kısmi olarak leuko-methylene blue (indirgenmiş form) gibi metabolitlere çevrilir; idrarla atılım gözlenir ve idrar ile vücut sıvılarının mavimsi-yeşilimsi renk alması yaygındır. Yüksek İyonize İlaçların Farmakokinetiği II: Metilen Mavisi – Oral Uygulamadan Sonra İnsan ve Köpeklerde Emilim, Metabolizma ve Atılım

Metilen Mavisi – Onaylı kullanım(lar) ve Klinik Endikasyonlar

Methemoglobinemia tedavisi (acil): Metilen Mavisi MB (IV 1–2 mg/kg olarak 1% solüsyon şeklinde) akut, semptomatik methemoglobinemide birinci basamak tedavi olarak kabul edilir; tekrar uygulanabilir. Oral kullanım acil tedavide standart değil; dolayısıyla oral reçeteleme veya hazırlama konusunda tıbbi yönergeler sınırlıdır. Methemoglobinemi

Diğer araştırma uygulamaları: Malarya tedavisinde, Alzheimer hastalığı için türev Metilen Mavisi MB bileşikleri (ör. leucomethylene blue/TRx0237) ve bazı rehabilitasyon / yutma çalışmaları kapsamında düşük doz oral MB kullanımı üzerine çalışılmıştır; ancak bunların çoğu Klinik Deneme/araştırma kapsamında olup geniş onaylı pratik kullanımı yoktur. Sıtma tedavisinde metilen mavisi

Metilen Mavisi Oral MB ile İlgili Çalışmalarda Rapor Edilen Doz Aralıkları

Not: aşağıdaki bilgiler sadece çalışmalarda bildirilen aralıklara ilişkin özettir; “hazırlama” talimatı değildir ve klinik uygulanabilirlik doktor kararı gerektirir.

Yutma değerlendirmelerinde (dye testleri): Oral olarak çok düşük, tek seferlik miktarlar kullanılmış; bu uygulamalarda ciddi advers olaylar nadirdir (sistematik derleme: düşük miktarlar güvenli kabul ediliyor). Ancak çalışmalardaki Metilen Mavisi MB formları ve konsantrasyonları çalışmadan çalışmaya farklılık gösterir. Yutma değerlendirmesi sırasında oral metilen mavisinin güvenliğinin değerlendirilmesi: sistematik bir inceleme

Antimalaryal çalışmalar: Metilen Mavisi MB oral kombinasyonlarla (ör. artesunate + Metilen Mavisi MB) farklı oral doz protokolleriyle (mg/kg düzeyinde) randomize araştırmalarda sınanmıştır; etkinlik ve güvenlik sonuçları coğrafi bölge ve kombinasyona bağlı olarak değişken. Sıtma tedavisinde metilen mavisi

Nörodegeneratif çalışmalar: Alzheimer veya MCI çalışmaları TRx0237 gibi Metilen Mavisi MB türevlerinin oral formülasyonlarında farklı dozlarda (ör. 60 mg — yüzlerce mg aralığı gibi) çalışılmıştır; ancak sonuçlar karışıktır ve geniş reçetelendirme için yeterli kanıt yoktur. Alzheimer Tedavisinde Metilen Mavisi ve Türevlerinin Araştırılması: Rastgele Kontrollü Çalışmaların Kapsamlı Bir İncelemesi

(Çalışmalardaki doz bilgisinin güvenli uygulamaya dönüşmesi hekim gözetimi gerektirir; bazı kriterlerde Metilen Mavisi MB’nin oral formu dahi kontrendikedir.)

Metilen Mavisi Güvenlik Profili — Önemli Riskler ve Kontrendikasyonlar
1. G6PD eksikliği
  • Metilen Mavisi MB okside edici özellik gösterdiğinden G6PD eksikliği olan hastalarda hemoliz riski yüksektir. Bu durum hem oral hem parenteral Metilen Mavisi MB için önemlidir; uygulama öncesinde G6PD durumu bilinmiyorsa ciddi risk doğar. G6PD Eksikliği ve SARS-CoV-2 Enfeksiyonunda Methemoglobinemi

2. Serotonin Sendromu (Serotonergic etkileşim)

3. Hemolitik Anemi, Methemoglobin Paradoxu

4. Gebelik ve Laktasyon

5. Renal ve Hepatik Yetmezlik

Metilen Mavisi İlaç-ilaç Etkileşimleri

Klinik İzlem ve Güvenlik İzleme Önerileri (Araştırma ve Uygulama Bağlamında)

Aşağıdaki başlıklar kurum içi standartları ve klinik rehberleri yansıtır; pratik uygulama kararı doktor sorumluluğundadır.

Oral Metilen Mavisi’nin Araştırma Alanları ve Kanıt Düzeyi
  • Methemoglobinemia dışı uygulamalar: Antimalaryal kombinasyonlar, Alzheimer/demans tedavisi için leucomethylene blue türevleri, mitokondriyal fonksiyon düzenlemesi ve nootropik iddialar araştırılmaktadır. Kanıtlar safhalı; bazı RCT’ler ve sistematik derlemeler mevcut fakat çoğu alanda net, geniş ölçekli onaylanmış kanıt yoktur. Sıtma tedavisinde metilen mavisi
  • Yutma değerlendirmesi: Oral Metilen Mavisi MB küçük dozlarda, yutma aspirasyonunun görüntülenmesi/test edilmesi amacıyla kullanılmış; bu kullanımda ciddi advers olaylar nadir olduğu raporlanmıştır (sistematik inceleme). Ancak bu uygulama dilute edilmiş, çok düşük doz ve tek seferlik kullanımla sınırlıdır. Yutma değerlendirmesi sırasında oral metilen mavisinin güvenliğinin değerlendirilmesi: sistematik bir inceleme

Metilen Mavisi – “Biohacker” ve Takviye Pazarı — Uyarı

Son yıllarda Metilen Mavisi MB, “nootropik”, “biyohacking” ve kozmetik/anti-aging pazarında popülerlik kazanmıştır. Lakin çeşitli sorunlar var: ürünlerin bileşen ve saflığı değişken, dozaj belirsiz, üretim koşulları ve sterillik kontrolü yok, bazı tıbbi uyarılar (G6PD, serotonerjik ilaçlar) göz ardı edilebiliyor.

Sağlık otoriteleri, Metilen Mavisi MB kullanımının özellikle reçetesiz ve gözetimsiz şekilde yaygınlaştırılmasına karşı uyarılar yapmaktadır. Is Methylene Blue Really a Brain Booster? Here’s What Pharmacologists Say

Metilen mavisi tıbben değerli ve belirli endikasyonlarda hayat kurtarıcı olabilir (methemoglobinemia gibi). Metilen Mavisi MB’in IV formu acil tedavide standart uygulamadır; oral kullanıma dair uygulamalı, evde yapılabilecek hazırlama talimatı sağlık açısından riskli olduğundan verilemez. Methemoglobinemi

Oral Metilen Mavisi MB’yi gündelik takviye olarak kullanmadan önce: hekim ile değerlendirme, ilaç etkileşimleri kontrolü, G6PD testi (risk altındaki popülasyonlarda) ve klinik gözetim şarttır. G6PD Eksikliği ve SARS-CoV-2 Enfeksiyonunda Methemoglobinemi

Nörolojik/anti-aging iddiaları halen araştırma aşamasındadır; mevcut kanıtlar sınırlı ve heterojendir. Bilimsel çalışmalardan çıkarılacak sonuçlar hedef popülasyon, doz ve formülasyona göre değişir. Alzheimer Tedavisinde Metilen Mavisi ve Türevlerinin Araştırılması: Rastgele Kontrollü Çalışmaların Kapsamlı Bir İncelemesi

Bilimsel Kaynaklar

Aşağıda, Metilen Mavisi konusunu derinlemesine incelemenize yarayacak, PubMed/NCBI/PMC veya yayınevi sayfalarına doğrudan bağlantılar verdim. (Her biri yukarıda tartıştığım başlıklara referans sağlayarak sizlere daha genniş bir alanda okuma kolaylığı sağlamaya çalıştım.)

  1. StatPearls — Methylene Blue (ilaç özeti): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557593/ NCBI
  2. Methemoglobinemia — StatPearls (tedavi yönergeleri): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK537317/ NCBI
  3. Exploring Methylene Blue and Its Derivatives in Alzheimer’s Disease (review, PMC): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC10631450/ PMC
  4. Methylene blue–induced serotonin toxicity (case series/review, PMC): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC10774363/ PMC
  5. Evaluating the safety of oral methylene blue during swallowing assessment: a systematic review (Eur Arch Otorhinolaryngol, 2021): https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33389001/ (özet ve erişim) PubMed
  6. Methylene blue for treating malaria (review, PMC): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6485827/ PMC
  7. Pharmacokinetics and organ distribution of intravenous and oral methylene blue (Springer, 2000): https://link.springer.com/article/10.1007/s002280000124 SpringerLink
  8. Methylene blue: a controversial diagnostic acid and medication? (narrative review, PMC): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC9618115/ PMC
  9. PharmGKB summary: methylene blue pathway (genomik ve etkileşimler): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4091817/ PMC
  10. Methylene blue as antimalarial agent (Schirmer et al., 2003) (PubMed): https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/14962363/ PubMed
  11. Methemoglobinemia in the Setting of G6PD Deficiency (case/review, PMC): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC10589043/ PMC
  12. Verywell Health popular review on MB risks (pratik uyarılar; popüler kaynak): https://www.verywellhealth.com/methylene-blue-11773770 Verywell Health

Metilen Mavisi tıbbi açıdan önemli bir bileşiktir; oral formla ilgili araştırmalar ve klinik denemeler vardır ama güvenli kullanım, dozaj, hazırlama ve izlem önemli derecede sağlık mesleği uzmanlığı gerektirir.

İnternette dolaşan “takviye” veya “biohacker” reçetelerinden kaçının; ilaç etkileşimleri (özellikle serotonerjik ajanlarla) ve G6PD gibi genetik durumlar ciddi sonuçlar doğurabilir. Metilen Mavisi kullanımıyla ilgili herhangi bir adım atmadan önce mutlaka yetkili bir sağlık profesyoneli ile görüşün.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Kaynaklar

Aşağıda, Metilen Mavisi konusunu derinlemesine incelemenize yarayacak, PubMed/NCBI/PMC veya yayınevi sayfalarına doğrudan bağlantılar verdim. (Her biri yukarıda tartıştığım başlıklara referans sağlayarak sizlere daha geniş bir alanda okuma kolaylığı sağlamaya çalıştım.)

  1. StatPearls — Methylene Blue (ilaç özeti): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557593/ NCBI
  2. Methemoglobinemia — StatPearls (tedavi yönergeleri): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK537317/ NCBI
  3. Exploring Methylene Blue and Its Derivatives in Alzheimer’s Disease (review, PMC): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC10631450/ PMC
  4. Methylene blue–induced serotonin toxicity (case series/review, PMC): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC10774363/ PMC
  5. Evaluating the safety of oral methylene blue during swallowing assessment: a systematic review (Eur Arch Otorhinolaryngol, 2021): https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33389001/ (özet ve erişim) PubMed
  6. Methylene blue for treating malaria (review, PMC): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6485827/ PMC
  7. Pharmacokinetics and organ distribution of intravenous and oral methylene blue (Springer, 2000): https://link.springer.com/article/10.1007/s002280000124 SpringerLink
  8. Methylene blue: a controversial diagnostic acid and medication? (narrative review, PMC): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC9618115/ PMC
  9. PharmGKB summary: methylene blue pathway (genomik ve etkileşimler): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4091817/ PMC
  10. Methylene blue as antimalarial agent (Schirmer et al., 2003) (PubMed): https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/14962363/ PubMed
  11. Methemoglobinemia in the Setting of G6PD Deficiency (case/review, PMC): https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC10589043/ PMC
  12. Verywell Health popular review on MB risks (pratik uyarılar; popüler kaynak): https://www.verywellhealth.com/methylene-blue-11773770 Verywell Health

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Zhao, M., Liang, F., Xu, H., Yan, W., & Zhang, J. (2016). Methylene blue exerts a neuroprotective effect against traumatic brain injury by promoting autophagy and inhibiting microglial activation. Molecular Medicine Reports, 13(1), 13–20. https://doi.org/10.3892/mmr.2015.4551

⭐️⭐️ Stelmashook, E. V., Genrikhs, E. E., Mukhaleva, E. V., Kapkaeva, M. R., Kondratenko, R. V., Skrebitsky, V. G., & Isaev, N. K. (2019). Neuroprotective Effects of Methylene Blue In Vivo and In Vitro. Bulletin of Experimental Biology and Medicine, 167(4), 455–459. https://doi.org/10.1007/s10517-019-04548-3MDPI+5journals.rcsi.science+5journals.rcsi.science+5

⭐️⭐️ Enfekte yaraların metilen mavisi fotodinamik tedavisi ile tedavisi: Etkili ve güvenli bir tedavi yöntemi https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S1572100020304051,

⭐️⭐️ Bennett ve ark., 1992 ; 
⭐️⭐️ Gonzalez-Lima ve ark., 1997 ; 
⭐️⭐️ Gonzalez-Lima ve ark., 1998a ; 
⭐️⭐️Liang ve ark., 2008 ). Bu nedenle, mitokondriyal metabolizmayı iyileştirmeyi amaçlayan müdahalelerin hem hasta hem de normal beynin işlevine fayda sağladığı varsayılmaktadır. Metilen Mavisi, bu hedefe ulaşmak için ideal bir ilaç gibi görünmektedir. Metilen Mavisi‘yi etkili bir hafıza güçlendirici olarak gösteren çalışmalar 

⭐️⭐️ Yaygın Antioksidan Derideki Yaşlanma Belirtilerini Yavaşlatıyor https://popsci.com.tr/12626-2/?utm_source=chatgpt.com

⭐️⭐️ Metilen Mavisinin İnsan Cildinin Uzun Ömürlülüğü İçin Yaşlanma Karşıtı Potansiyelleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28559565/

⭐️⭐️ Metilen Mavisinin Yaşlanma Karşıtı Bir İlaç Olarak Potansiyelleri https://www.mdpi.com/2073-4409/10/12/3379

⭐️⭐️ Metilen Mavisinin insan cildi ve mercan resifleri sağlığı için ultraviyole radyasyon koruma potansiyelleri https://www.nature.com/articles/s41598-021-89970-2https://www.nature.com/articles/s41598-021-89970-2

⭐️⭐️ Metilen Mavisinin hafızayı geliştirme ve nöroproteksiyon üzerindeki nörometabolik mekanizmaları https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3265679/

⭐️⭐️ Metilen Mavisi hücresel yaşlanmayı geciktirir ve temel mitokondriyal biyokimyasal yolları güçlendirir https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17928358/

⭐️⭐️ Metilen Mavisinin sinir sisteminde hücresel ve moleküler etkileri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/19760660/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

#metilenmavisi #metilen #

Daha Fazla