Yüksekte Çalışanlar İçin Profesyonel Denge Antrenman Yöntemlerinin Önemi

Yüksekte çalışmak, yüksek dikkat, koordinasyon ve insan vücudunun denge sistemini maksimum düzeyde kullanmasını gerektirir.

İskeleler, kule vinçleri, rüzgar türbinleri, yüksek binalar gibi yüksekte yapılan işler, bireylerin fiziksel ve bilişsel olarak sürekli tetikte olmasını zorunlu kılar.

Düşme riski, yüksekte çalışanlar için ciddi yaralanmalara hatta ölümlere neden olabilir. Bu risklerin azaltılması için denge antrenmanları önemli bir rol oynar.

Yüksekte Çalışanlar için Profesyonel Denge Antrenman Yöntemleri ve denge eğitimleri – antrenmanları, çalışanların proprioseptif duyularını geliştirerek, vücutlarının uzaydaki konumunu daha iyi algılamalarını sağlar. Bu da, ani hareketlere karşı daha hızlı ve etkili tepkiler verilmesine yardımcı olur. Düzenli eğitimlerle yüksekten düşme riskleri en aza indirilebilir.

Yüksekte Çalışanlar için Profesyonel Denge Antrenman Yöntemleri ve denge eğitimleri iş güvenliği için kritik öneme sahiptir. Yüksekten düşme risklerini azaltma stratejilerinin, profesyonel denge antrenmanlarının yaşamsal faydaları vardır.

Yüksekte Çalışmada Denge Neden Önemlidir?

Yüksekte çalışmalarda düşme riski yüksektir; her üç iş kazasından biri yüksekten düşme sonucu meydana gelir.

Düşme tepki süresi çok kısadır, sadece 0.1 saniye. Kronik hastalıklar (şeker, artrit) denge kaybını artırır. Sağlığınızı koruyarak dengenizi sağlamalısınız.

Denge Türleri ve Özellikleri

Statik denge, sabit duruşu koruma yeteneğidir.

Dinamik denge, hareket halindeyken denge kontrolünü ifade eder.

Propriosepsiyon, vücut pozisyonunu algılama becerisidir.

Her denge türü, yüksekte çalışmak için önemlidir. (Denge türlerini ayrı ayrı yazılarımızda okuyabilirsiniz)

Denge Sisteminin Biyomekaniği

Yüksekte çalışanlar özelinde denge sisteminin biyomekaniğinde; iç kulak, kas-iskelet sistemi, proprioseptif geri bildirimler ve merkezi sinir sisteminin uyumlu çalışmasına bağlı olarak dengenin korunması sağlanır.

Denge, üç ana sistemin bütünleşik çalışması ile sağlanır:

  • Vestibüler sistem (iç kulak)
  • Somatosensoriyel sistem (kas, eklem ve deri duyuları)
  • Görsel sistem (göz)
  • Merkezi sinir sistemi

Yüksekte çalışanlarda bu sistemlerden gelen veriler, merkezi sinir sistemi tarafından hızla işlenir ve motor yanıtlar oluşturularak düşmelerin önüne geçilir.

Görsel referansların azalması veya bozulması (örneğin sisli hava, yüksek rüzgarlar veya dengesiz zemin) durumlarında diğer denge sistemlerinin önemi daha da artar.

Vestibüler Sistem (iç kulak) ve Yüksekte Denge

Vestibüler sistem, yüksekte çalışanlarda dengenin temel yapıtaşlarından biridir. İç kulakta yer alan bu sistem, başın hareketlerini ve pozisyonunu algılayarak beyne bilgi gönderir.

Yarım Daire KanallarıYarım daire kanalları, başın rotasyonel hareketlerini algılar. Yüksek bir platformda çalışan işçi, başını yukarı-aşağı veya yana çevirirken bu kanallar aktive olur. Bu sistemin hassasiyeti, özellikle dar alanlarda çalışırken ya da aniden yön değiştirilmesi gereken durumlarda hayati önem taşır.

Otolit Organları – Utrikül ve Sakkül Lineer ivmelenmeleri ve yerçekimi yönündeki hareketleri algılayan bu yapılar, yüksekte çalışan işçinin vücut pozisyonunu doğru şekilde ayarlamasına yardımcı olur.

Örneğin, bir rüzgar türbininin tepesinde çalışan teknisyen, gövde eğimini veya ayak pozisyonunu bu sistem sayesinde fark ederek düşme riskini azaltır.

Vestibüler Sistem Bozukluğu

Yüksekte çalışırken vestibüler sistemdeki herhangi bir bozulma (örneğin vertigo, labirentit, Meniere hastalığı) ciddi tehlikelere neden olabilir. Bu tür bireylerin yüksekte çalışması ciddi şekilde kısıtlanmalı ve düzenli tıbbi kontrollerle izlenmelidir.

Somatosensoriyel Sistem (Kas Koordinasyonu ve Propriyosepsiyon) ve Yüksekte Denge

Yüksekte çalışanlar için kas koordinasyonu ve proprioseptif duyuların önemi çok büyüktür. Zeminin dengesiz, eğimli veya dar olması, kasların anlık ve etkili tepkiler vermesini zorunlu kılar.

Kas İğcikleri ve Golgi Tendon Organları – Bu reseptörler, yüksekte dengede kalmak için sürekli aktif olarak vücut pozisyonunu izler. Örneğin, eğimli bir yüzeyde çalışan bir işçi, ayağının altındaki zeminin eğimini bu yapılar sayesinde algılayabilir.

Refleks Yanıtlar ve Mikro Denge Ayarlamaları – Omurilik refleksleri ve ince motor yanıtlar, özellikle dengesiz platformlarda çalışan bireyler için hayati önem taşır. Kaslar sürekli olarak mikro düzeyde kasılıp gevşeyerek vücut dengesini sağlar. Bu da kas koordinasyonunun yüksekte çalışmalarda sürekli ve bilinçsiz olarak aktif olmasını gerektirir.

Kas Yorgunluğu ve Denge Kasların aşırı yorgunluğu, proprioseptif duyuların azalmasına ve dolayısıyla dengenin bozulmasına neden olabilir. Bu nedenle yüksekte çalışanların düzenli molalar vermesi ve uygun ergonomik desteklerle çalışması gereklidir.

Görsel Sistem (göz) ve Yüksekte Denge

Görsel sistem, yüksekte çalışan bireylerin çevreyle olan ilişkisini kurmasına, mesafe tahmini yapmasına ve düşme risklerini algılamasına olanak tanır.

Gözler, dengeyi sağlamak için çevresel verileri toplayarak beyne iletir ve merkezi sinir sistemi bu verileri iç kulak ve kas-iskelet sisteminden gelen bilgilerle entegre eder.

Gözlerden Gelen Görsel Girdiler – Gözler, zeminin eğimi, uzaklık, derinlik ve sabit referans noktalarını belirlemede kilit rol oynar. Yüksekte çalışan biri için sabit bir noktaya odaklanmak, dengeyi korumasına yardımcı olur. Görsel veriler, vestibüler sistemle birlikte çalışarak vücut pozisyonunun kontrolünü destekler.

Göz-Hareket Koordinasyonu – Yüksekte çalışan bir birey, başını veya vücudunu hareket ettirirken, göz kasları da bu hareketlere uyum sağlar. Özellikle dengesiz platformlarda veya rüzgarlı koşullarda, göz-hareket koordinasyonunun sağlıklı olması, çevresel farkındalığın korunmasına yardımcı olur.

Görsel Referansın Azaldığı Durumlar – Sis, karanlık, yetersiz aydınlatma gibi durumlarda görsel sistemin katkısı azalır. Bu da vestibüler ve somatosensoriyel sistemlerin yükünü artırır. Görsel verilerin yetersiz olduğu durumlarda denge kaybı riski artar ve bu nedenle yüksek riskli ortamlarda çalışanlara uygun koruyucu gözlükler, sis önleyici ekipmanlar ve iyi aydınlatma sağlanmalıdır.

Göz Bozuklukları ve Denge Görme bozuklukları (miyopi, hipermetropi, astigmatizma vb.) yüksekte çalışma esnasında dengeyi olumsuz etkileyebilir. Derinlik algısındaki bozulmalar veya çevresel detayların net görülememesi, düşme riskini artırır. Bu yüzden düzenli göz muayeneleri yapılmalı ve kişisel koruyucu donanımlar bu ihtiyaçlara göre özelleştirilmelidir.

Merkezi Sinir Sistemi ve Yüksekte Denge

Yüksekte çalışmak, beyin ve omurilik düzeyinde anlık karar mekanizmaları gerektirir. Bu kararların doğruluğu, gelen duyusal verilerin doğru işlenmesine bağlıdır.

Beyin Sapı ve Vestibüler Çekirdekler – İç kulaktan gelen veriler, beyin sapında vestibüler çekirdekler tarafından analiz edilir ve refleks yollarla vücut dengesini koruyacak kaslara yanıt gönderilir. Bu yanıtlar, yüksekte ani irkilmelerde düşmeyi önleyebilir.

Beyincik (Serebellum) – Beyincik, motor koordinasyon ve dengeyi ince ayarla düzenler. Özellikle platformda yürüme, diz çökme, eğilme gibi durumlarda, beyincik vücut hareketlerini dengeli şekilde düzenler. Beyincik hasarı olan bireyler yüksekte çalıştırılmamalıdır.

Kortikal İşlevler ve Karar Verme – Yüksekte çalışırken bilişsel yük de oldukça fazladır. Serebral korteks, karar verme, dikkat, problem çözme gibi işlevlerle dengenin korunmasına katkı sağlar. Örneğin, rüzgarlı bir ortamda çalışırken ne zaman adım atılacağına veya pozisyon değiştirileceğine karar verme süreci kortikal merkezlerde gerçekleşir.

Yüksekte Dengenin Risk Faktörleri ve Korunma Yöntemleri

Görsel Bozulmalar – Sisli, karanlık veya parlak güneşli havalarda görsel girdilerin zayıflaması, dengeyi bozabilir. Bu nedenle yüksekte çalışanlara uygun göz koruyucuları ve kontrast artırıcı lensler kullanmaları gerekebilir.

Duyusal Bozulmalar – İç kulak enfeksiyonları, kas yaralanmaları veya nörolojik hastalıklar sırasında yüksekte çalışma risklidir. Yüksekte çalışacakların işe alım öncesinde vestibüler ve nöromüsküler muayeneler yapılmalı, varsa giderilebilecek rahatsızlıkları iyileştikten sonra işe başlatılmalıdır. Tedavi edilmesi mümkün olmayan denge bozukluklarında yüksekte çalışma yapmayacağı işlerde çalıştırılmalıdır.

Psikolojik Faktörler – Yükseklik korkusu, anksiyete ve panik bozuklukları, denge sistemini olumsuz etkileyebilir. Yüksekte çalışanların psikolojik değerlendirmeleri de iş güvenliği kadar önemlidir.

Denge Performansını Etkileyen Faktörler

Fiziksel sağlık durumu dengeyi doğrudan etkiler. Yaş ve kas gücü de önemli faktörlerdir. Önceki düşme deneyimleri psikolojik etki yaratır. Kronik sağlık sorunları dengeyi olumsuz etkileyebilir.

Denge Antrenman Yöntemleri

Statik Denge Antrenmanları

Dinamik Denge Antrenmanları

Proprioseptif Antrenmanları

Core (Merkez) Kas Antrenmanları

Tek Ayak Üzerinde Duruş Antrenmanları

Görsel ve Vestibüler Sistem Entegrasyonu

Denge Antrenmanı İçin Pratik Öneriler

Mental Odaklanma

Stres Yönetimi

Konsantrasyon Geliştirme

Yöntemlerini denge egzersiz yöntemleri ile birlikte öğrenmeli / öğretmeli haftada 3-4 kez düzenli antrenman yapılmalıdır.

Egzersizlerin daha faydalı olabilmesi için zorluk seviyeleri artacak şekilde planlanmalı ve uygulanmalıdır.

Öğrenene ve düzenli egzersiz yapma becerisi kazanana kadar eğitimcilerin gözetimi altında çalışmak gerekir.

Kişisel farklılıkların – sağlık durumu – yaş – kas gücü vb gibi farklı olduğunu unutmamalı ve bireysel duruma göre özelleştirilmiş programlar uygulanmalıdır.

Eğitim ve Rehabilitasyon

Yüksekte çalışacak bireylerin denge eğitimi alması, vestibüler rehabilitasyon programlarıyla desteklenmesi iş kazalarını azaltabilir.

Propriyoseptif egzersizler, denge tahtası çalışmaları ve görsel-vestibüler koordinasyon aktiviteleri bu eğitimlerin temel bileşenleri olmalıdır.

Yüksekte çalışan bireylerin karşılaştığı denge gereksinimleri, vücudun biyomekanik ve nörolojik sistemlerini yoğun biçimde kullanmasını gerektirir.

İç kulak, kas koordinasyonu ve merkezi sinir sistemi bu sürecin temel bileşenleridir.

Yüksekte güvenli çalışmayı sağlamak için bu sistemlerin fizyolojisinin iyi anlaşılması, düzenli sağlık taramaları yapılması ve bireylere özel denge eğitim programları uygulanması gereklidir. Bu bütünsel yaklaşım, iş kazalarının ve düşmelerin önlenmesinde etkili olacaktır.

Pratik bir denge antrenman programı, günlük rutinlere entegre edilerek sürekli gelişim sağlanabilir. Bu program, iş öncesi ısınma hareketleriyle başlayarak temel denge egzersizlerini içerir.

Antrenmanlar, işyeri hekimi veya fizyoterapist gözetiminde planlanmalı ve bireysel ihtiyaçlara göre uyarlanmalıdır.​

Denge antrenmanları, diğer iş güvenliği eğitimleriyle entegre edilerek kapsamlı bir güvenlik kültürü oluşturulmalıdır.

Düzenli denge antrenmanı hayat kurtarır.

İş güvenliği için proaktif bir yaklaşım benimseyin.

Sürekli eğitim ve geliştirme ile kendinizi güncel tutun.

Unutmayın, güvenlik her zaman önceliktir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Statik denge için alt ekstremitede kas aktivasyonunun analizi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29060803/

⭐️⭐️ Denge duygumuz nasıl çalışır? https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK279394/

⭐️⭐️ Denge eğitimi yaşlılarda düşmeleri ve yaralanmaları önlüyor gibi görünüyor https://www.health.harvard.edu/blog/balance-training-seems-to-prevent-falls-injuries-in-seniors-201310316825

⭐️⭐️ Denge Kontrolü Uyku Eksikliğinden Etkilenir mi? Uykunun Denge Kontrolü Üzerindeki Etkisinin Sistematik Bir İncelemesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9150847/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İş Yerinde Psikolojik ve Nörolojik Güvenlik

İş yerinde psikolojik ve nörolojik güvenlik, çalışanların zihinsel sağlığını korumayı ve nörolojik rahatsızlıkların iş güvenliğine olan etkilerini yönetmeyi amaçlar.

İş yerinde güvenlik kültürünü geliştirmek, çalışanların güvenliğe verdiği önemi artırmak ve riskli davranışları azaltmak için kritik öneme sahiptir. 

Zihinsel sağlık risk yönetimi, stres, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik sorunların iş yerindeki yaygınlığını azaltmak için çeşitli stratejiler içerir.

Nöroergonomik eğitim stratejileri, çalışanların güvenlik bilincini artırmak ve doğru kararlar vermelerini sağlamak için bilişsel yaklaşımlar kullanır.

Bu eğitimler, çalışanların tehlikeleri daha iyi anlamalarını ve önleyici tedbirler almalarını teşvik eder.

Eğitim stratejileri arasında farkındalık eğitimleri, danışmanlık hizmetleri ve destek grupları bulunur.

Zihinsel Sağlık Farkındalık Eğitimleri

Farkındalık eğitimleri, çalışanların zihinsel sağlık sorunları hakkında bilinçlenmesini sağlar ve erken belirtileri tanımalarına yardımcı olur.

Nöroergonomik eğitimler, çalışanların dikkatini çekmek ve bilgileri daha iyi hatırlamalarını sağlamak için interaktif ve ilgi çekici materyaller kullanır.

Örneğin, sanal gerçeklik (VR) tabanlı simülasyonlar, çalışanların tehlikeli durumlarla güvenli bir ortamda karşılaşmalarını ve pratik yapmalarını sağlar. Bu tür eğitimler, çalışanların öğrenme süreçlerini optimize eder ve güvenlik bilincini artırır.

  • Nöroergonomik eğitimlerin önemi
  • Bilişsel davranışçı terapi (CBT) teknikleri
  • Sanal gerçeklik (VR) tabanlı simülasyonlar
  • Güvenlik mesajlarının sık sık tekrarlanması

Zihinsel Sağlık Danışmanlık Hizmetleri

Danışmanlık hizmetleri, çalışanların kişisel veya işle ilgili sorunlarla başa çıkmasına yardımcı olur.

Davranış değişikliği için bilişsel yaklaşımlar, çalışanların alışkanlıklarını değiştirmek ve daha güvenli davranışlar sergilemelerini sağlamak için kullanılır.

Örneğin, bilişsel davranışçı terapi (CBT) teknikleri, çalışanların riskli davranışlarının altında yatan düşünceleri ve duyguları anlamalarına yardımcı olur ve daha güvenli alternatifler geliştirmelerini sağlar.

Zihinsel Sağlık Destek Grupları

Destek grupları ise çalışanların birbirleriyle deneyimlerini paylaşmasını ve desteklemesini sağlar.

Güvenlik bilincini artırma teknikleri, çalışanların sürekli olarak güvenliği hatırlamasını ve önemsemesini sağlamak için kullanılır.

Bu teknikler, güvenlik mesajlarının sık sık tekrarlanmasını, görsel uyarıların kullanılmasını ve güvenlik performansının düzenli olarak değerlendirilmesini içerir. Ayrıca, çalışanların güvenlik önerileri sunmaları ve iyileştirme fikirleri paylaşmaları teşvik edilmelidir.

Stres azaltma programları, çalışanların stres seviyelerini düşürmek ve stresle başa çıkma becerilerini geliştirmek için uygulanır.

Bu programlar arasında yoga, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi teknikler bulunur. Yoga ve meditasyon, çalışanların zihinsel ve fiziksel olarak rahatlamasını sağlayarak stres seviyelerini düşürür.

Nefes egzersizleri ise, çalışanların anlık stres durumlarıyla başa çıkmasına yardımcı olur.

Nörolojik rahatsızlıkların iş güvenliğine etkisi, epilepsi, travmatik beyin hasarı ve demans gibi durumların çalışanların bilişsel ve fiziksel yeteneklerini nasıl etkilediğini anlamayı içerir.

Bu rahatsızlıkların iş güvenliğine olan etkilerini yönetmek için, çalışanların bireysel ihtiyaçlarına uygun düzenlemeler yapılmalı ve destek sağlanmalıdır.

İş yerinde psikolojik ve nörolojik güvenliğin sağlanması, çalışanların genel sağlığını ve refahını artırarak iş güvenliğini iyileştirir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Çalışanların Psikolojik Güvenlik Algısı ve Politik Taktik Davranışları http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1193579?utm_source=chatgpt.com

⭐️⭐️ Acil durum ve güvenlik yönetiminde nöroteknolojinin kullanımıyla daha güvenli bir çalışma ortamı yaratmak https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37270412/

⭐️⭐️ Beyinden işyerine: fNIRS’in bilişsel çalışmalarda ve işçi güvenliğindeki rolü https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10634210/

⭐️⭐️ Nörogüvenlik bilimi: Güvenlik sorunlarının sinirsel mekanizmalarını ortaya çıkarmak için ortaya çıkan yeni bir disiplin https://www.frontiersin.org/journals/neuroscience/articles/10.3389/fnins.2023.1190995/full

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Mace – Muskat Kabuğu

Baharatların kötüye kullanımı..!!

Hiç şahit oldunuz mu? Yada duydunuz mu?

Belki siz de farkında olmadan baharatları zihinsel yükselme, öfari (Yoğun heyecan ve mutluluk hissi) için kullanıyorsunuz..!!

Farkında olarak yada olmayarak…

Ani değişen zihinsel durumunuz dahil olmak üzere tıbbi veya psikiyatrik bulgular gösterebilirsiniz. Lakin merak etmeyin baharatlardaki psikoaktif maddeler rutin toksikoloji çalışmalarında şimdilik tanımlanamıyor. Belki gelecekte bu duruma da el atılır.

Psikotrop madde ya da psikoaktif madde, merkezi sinir sisteminde etkisini gösteren ve beynin işlevlerini değiştirerek algıda, ruh hâlinde, bilinçlilikte ve davranışta geçici değişikliklere neden olan kimyasal maddelerdir.

Bazı baharatlar, merkezi sinir sistemi işlevini değiştirebilen psikoaktif bileşikler içerirler.

Kırmızı olanlar ülkemizde günlük tüketimi – kullanımı olanlardır.

Botanik temelTürlerEtkin maddelerPsikoaktif etkiler
Kurutulmuş meyve veya tohumlarHindistan CeviziMiristikin, elemisin, safrolUyarıcı, yatıştırıcı, halüsinojenik
VanilyaVanilin, piperonalUyarıcı, yatıştırıcı,
RezeneAnetolUyarıcı, yatıştırıcı,
KarabiberPiperineUyarıcı
Kurutulmuş çiçek tomurcuklarıKaranfilÖjenolYatıştırıcı
Sedatif TohumlarMaceMiristikinUyarıcı, yatıştırıcı,
KabuklarTarçın, seylan/cassiaÖjenol, kumarinUyarıcı, yatıştırıcı,
Kökler ve rizomlarAsaronKalamusUyarıcı, yatıştırıcı,
ZencefilGingeroller, şogaollerUyarıcı, yatıştırıcı,
ZerdeçalKurkuminYatıştırıcı,
Galangal (zencefil ve zerdeçal ailelerinin bir üyesi)1,8-sineol, β-pinen Uyarıcı, yatıştırıcı, halüsinojenikUyarıcı, yatıştırıcı, halüsinojenik
AsafetidaReçine, sakız, uçucu yağ, propenil-izobütilsülfit, umbelliferon, vanilinYatıştırıcı
StigmalarSafranPikrokrosin, safranalUyarıcı

Hali hazırda baharatların kötüye kullanımının yaygınlığı ve baharatların psikoaktif özellikleri hakkında yapılan araştırmalar çok az ve yetersizdir. Tıbbi alanda da üzerinde fazla durulmayan bu konu (ilaç kullanımı ile birlikte olması, kronik hastalıklarda kullanımı vb gibi) baharatların toksikolojik tespitinin yapılmaması dolayısı ile hem tanısal hem de hasta takibinde zorluklar oluşturmaktadır.

Psikoaktif bitkiler çoğunlukla doğal hallerinde psikoaktif olarak etkisizdir, ancak bunlardan elde edilen özütler veya alkaloidler psikoaktiflik sınıflandırmasında üst basamaklara çıkabilirler.

  • Uyarıcı
  • Yatıştırıcı
  • Halüsinojenik

Baharatların birçoğu afrodizyak olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple bazı baharatlar cinsel işlevi artırmak için kötüye kullanılabilir.

Mace – Muskat Kabuğu

Mace, muskat (Myristica fragrans) tohumlarının kabuğundan yapılır. (Mace (Muskat Kabuğu): Muskatın Kardeş Baharatı)

Muskat ve muskat kabuğu birbirine bağlı olsa da farklıdır.

Muskat, ağacın meyvesinin içinde bulunan bir çekirdektir, muskat kabuğu ise bu çekirdeği saran ince, ağ benzeri, mumsu bir kaplamadır. Lezzetleri benzer olsa da muskat kabuğu daha baharatlı, aromatik ve karabiberi andırır.

Lakin muskat kadar uzun süre dayanmaz; bu yüzden muskat kabuğunu taze olarak kullanmanız önerilir. İki baharat arasındaki belirgin farklardan biri de renkleridir; muskat kahverengiyken, muskat kabuğu parlak kırmızı olup kurutulduğunda turuncu-sarı veya kahverengi bir tona bürünür.

Çeşitli renk spektrumu sayesinde, muskat kabuğu yemeklerinize hoş bir renk katmak için idealdir.

Muskat’a benzeyen güçlü bir aroması vardır. Bütün muskat, muskat’ta bulunana benzer uçucu bir yağın %4 ila %14’ünü içerir.

Mace, muskat’ı psikoaktif hale getiren aynı yağları aşırı miktarda içerdiğinden (muskat tohumları daha güçlü olmasına rağmen), muskat’ın psikoaktif potansiyeli mevcuttur.

Muskat kabuğu, antioksidanlar, mineraller ve esansiyel yağlar açısından zengindir ve muskata göre daha yüksek esansiyel yağ, vitamin ve mineral konsantrasyonlarına sahiptir. Muskat kabuğunda bulunan başlıca bileşenler şunlardır:

  • Esansiyel Yağlar: Muskat kabuğu elemecin, eugenol ve miristisin gibi esansiyel yağlar içerir.
  • C Vitamini: Muskat kabuğunun C vitamini içeriği, muskatın yedi katıdır.
  • A Vitamini: Muskat kabuğu, muskata göre dokuz kat daha fazla A vitamini içerir.
  • Mineraller: Muskat kabuğu, muskatla kıyaslandığında dört kat daha fazla kalsiyum, demir ve magnezyum sağlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Myristica fragrans Houtt’un fitokimyasal ve farmakolojik özellikleri: güncellenmiş bir inceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33206347/

⭐️⭐️ Hindistan cevizi (Myristica fragrans Houtt.) esansiyel yağı: Bileşimi, biyolojik ve farmakolojik aktiviteleri üzerine bir inceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9541156/

⭐️⭐️ Myristica fragrans’ın antidiyareik, hipnotik, analjezik ve hemodinamik (kan basıncı) parametreleri üzerine farmakolojik çalışmalar https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/12616960/

⭐️⭐️ Myristica fragrans tohumlarının fare hafızasını iyileştirmesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/15298762/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Yüksekte Çalışanlar İçin Denge Sisteminin Fizyolojik Bileşenleri

Yüksekte çalışanlar için denge sistemi, vücudun düzgün ve güvenli bir şekilde hareket etmesini sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Yüksekte çalışırken, dengenin kaybı ciddi yaralanmalara yol açabilir, bu nedenle dengeyi sağlamak ve geliştirmek için fiziolojik bileşenlerin iyi anlaşılması gerekmektedir.

Denge sistemi, çeşitli fizyolojik bileşenlerden oluşur ve bu bileşenlerin koordinasyonu sayesinde insanlar farklı çevresel koşullarda dengeyi sağlar.

Yüksekte çalışanların, bu bileşenleri anlaması ve geliştirmesi, güvenli ve verimli bir şekilde çalışmaları açısından önemlidir.

Vestibüler Sistem (İç Kulak)

Vestibüler sistem, dengeyi sağlayan en önemli yapıdır. İç kulakta bulunan vestibüler organ, başın hareketlerini algılar ve bu bilgiyi beyine ileterek vücudun dengesini korur.

Vestibüler sistem, özellikle başın ve gözlerin hareketleriyle ilgili verileri işler, dengeyi sağlamak için hızlı bir şekilde tepki verir.

  • Fizyolojik Rolü
    • Yavaş ve hızlı baş hareketlerini algılar ve bu bilgilere göre dengeyi ayarlar.
    • Hızlı pozisyon değişiklikleri (örneğin, düşmeye başlamış bir işçinin refleks olarak vücut pozisyonunu düzeltmesi) sırasında devreye girer.
    • Dönme hareketleri, baş yukarı ve aşağı hareket ettikçe dengeyi düzenler.
  • Yüksekte Çalışma ile İlişkisi
    • Hızlı baş hareketleri, baş dönmesi gibi sorunlara yol açabilir.
    • Vestibüler sistemin düzgün çalışmaması, denge kaybına neden olabilir. Bu nedenle, vestibüler sistemin eğitilmesi, baş dönmesi gibi sorunların önlenmesine yardımcı olabilir.

Görsel Sistem (Gözler)

Gözler, çevredeki nesneleri ve vücut pozisyonunu algılamada önemli bir rol oynar. Görsel sistem, dengeyi sağlayan bir diğer kritik bileşendir. Görsel veriler, vücudun çevresel koşullara uyum sağlamasını sağlar ve özellikle düşme riski gibi durumlarda kritik bir rol oynar.

  • Fizyolojik Rolü
    • Gözler, çevredeki hareketleri ve pozisyonları algılar.
    • Dengeyi sağlamak için görsel geri bildirimler sağlar.
    • Yüksekte çalışırken, yüksekliği ve çevresel nesneleri doğru bir şekilde algılamak, vücudun stabil olmasını sağlar.
  • Yüksekte Çalışma ile İlişkisi
    • Görsel bilgi kaybı (örneğin, sis, karanlık, ışık yansıması) denge kaybına yol açabilir.
    • Çalışanların görsel algılarını geliştirebilmek için görsel sistem egzersizleri ve göz kaslarını güçlendirme çalışmaları yapılabilir.

Somatosensoriyel Sistem (Duyu Sistemi)

Somatosensoriyel sistem, vücudun pozisyonunu, hareketini ve çevresel etkileşimlerini algılayarak dengeyi sağlamak için kritik bir rol oynar. Bu sistem, dokunma duyusu, kas gerilmesi ve eklem hareketliliği gibi bilgilere dayanır.

  • Fizyolojik Rolü
    • Propriosepsiyon (vücut pozisyonunu algılama), vücut parçalarının (özellikle bacaklar ve ayaklar) durumunu ve hareketini izler.
    • Basınç, sıcaklık ve ağrı duyuları, çevresel tepkilere göre dengeyi etkiler.
    • Ayaklardaki ve bacaklardaki duyu reseptörleri, yerle temas halinde olan nesneleri algılar ve vücudun doğru pozisyonda kalmasına yardımcı olur.
  • Yüksekte Çalışma ile İlişkisi
    • Yüksek yerlerde çalışırken zemin değişiklikleri ve kaygan yüzeyler somatosensoriyel geri bildirimlere dayalı hareketleri etkiler.
    • Bu sistemin düzgün çalışması, düşmelerin önlenmesi ve güvenli çalışma için kritik öneme sahiptir.

Motor Kontrol ve Kaslar

Motor kontrol, kasların koordinasyonunu ve hareketini düzenleyen beyin tarafından yönetilen bir süreçtir. Kaslar, hareketin uygulanmasını sağlar, ancak bu hareketlerin doğru bir şekilde yapılabilmesi için motor beceriler ve kas kontrolü gereklidir.

  • Fizyolojik Rolü
    • Beynin motor bölgeleri, kasların doğru bir şekilde hareket etmesi için sinyaller gönderir.
    • Kas gücü ve dayanıklılığı, dengeyi sağlayacak düzeyde olmalıdır.
    • Refleksler ve kasların düzgün çalışması, dengeyi dinamik tutar.
  • Yüksekte Çalışma ile İlişkisi
    • Kas yorgunluğu, dengeyi olumsuz etkileyebilir.
    • Çalışanlar, denge egzersizleri yaparak motor becerilerini geliştirebilir ve kaslarını güçlendirebilir.

Refleksler ve Tepki Mekanizmaları

Yüksek yerlerde çalışan kişiler için refleksler, aniden değişen çevre koşullarına hızlı tepki verme yeteneğini sağlar. Refleksler, vücudun tehlikeli durumlara karşı hızlıca tepki vermesine yardımcı olan otomatik motor cevaplar olarak bilinir.

  • Fizyolojik Rolü
    • Vücudun düşme durumlarına karşı hızlıca tepki vermesini sağlar.
    • Denge kaybı anında vücut pozisyonunu düzeltme ve dengeyi sağlama işlevi görür.
  • Yüksekte Çalışma ile İlişkisi
    • Yüksek bir yerden düşme riskine karşı hızlı tepki verebilmek önemlidir.
    • Bu refleksleri geliştirmek için koordinasyon ve tepki hızını artıran egzersizler yapılabilir.

Beyin ve Sinir Sistemi

Beyin, dengeyi sağlamak için tüm fizyolojik bileşenlerden gelen verileri işleyerek koordine eder. Beynin dengeyi kontrol eden bölgesi olan serebellum (beyincik), hareketlerin düzgünlüğünü ve dengeyi sağlar.

  • Fizyolojik Rolü
    • Beyin, vestibüler, görsel ve somatosensoriyel sistemlerden gelen bilgileri entegre eder.
    • Beyin ve sinir sistemi, hareketlerin koordine olmasını sağlar ve çevresel tepkileri yönetir.
  • Yüksekte Çalışma ile İlişkisi
    • Yüksekte çalışanlar, yüksekten düşme, ani yön değiştirme gibi durumlar sırasında beynin hızlı tepkiler geliştirmesini gerektirir.
    • Beynin sinirsel yollarını güçlendiren egzersizler ve beyin-gövde koordinasyon egzersizleri, dengeyi artırabilir.

Yüksekte Çalışanlar İçin Denge Sistemi

Yüksekte çalışanlar için denge sistemi, birçok fizyolojik bileşenin uyum içinde çalışmasını gerektirir. Bu bileşenlerin her biri, dengeyi sağlamak, çevresel risklere karşı hızlı tepki vermek ve güvenli bir şekilde hareket etmek için gereklidir.

  • Vestibüler sistem, baş hareketlerini algılar ve dengeyi sağlar.
  • Görsel sistem, çevresel referansları algılayarak dengeyi düzenler.
  • Somatosensoriyel sistem, vücudun pozisyonunu ve çevresel değişiklikleri algılar.
  • Motor kontrol ve kaslar, hareketin düzgün bir şekilde yapılmasını sağlar.
  • Refleksler, tehlikeli durumlara hızlı tepki verir.
  • Beyin ve sinir sistemi, tüm bu bilgileri koordine ederek dengeyi kontrol eder.

Bu bileşenlerin her biri, yüksekte çalışanların güvenliğini sağlamak için gelişmiş koordinasyon ve eğitim gerektirir. Bu sistemlerin geliştirilmesi, düşme risklerini azaltabilir ve iş güvenliğini artırabilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Vücut Dengesi https://www.sciencedirect.com/topics/medicine-and-dentistry/body-equilibrium

⭐️⭐️. Yetişkinlerde denge ve fonksiyonel eğitim ve sağlık: sistematik incelemelere genel bakış https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33054334/

⭐️⭐️ Vestibüler Disfonksiyon https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK558926/https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK558926/

⭐️⭐️ Düşme geçmişi olan yaşlı yetişkinlerde denge yeteneklerini geliştirmek için yürüyüş meditasyonu ile denge eğitiminin karşılaştırılması: Rastgele kontrollü bir çalışma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34931904/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Uyku Sorununuza Kediotu Çayı

Kediotu (Valerian Root), uyku sorunlarına yardımcı olabilecek doğal bir bitkidir ve halk arasında sıkça kediotu çayı olarak kullanılır.

Kediotu, özellikle uykusuzluk, uykuya geçiş zorluğu, ve kaliteli uyku sorunları yaşayan kişiler için popüler bir bitkisel çözümdür.

Kediotu kökünden elde edilen bu çay, rahatlatıcı ve sakinleştirici özelliklere sahiptir.

Kediotu Çayının Uyku Üzerindeki Etkileri

Rahatlatıcı ve Sakinleştirici Etki: Kediotu, GABA (gamma-aminobütirik asit) adlı bir nörotransmitteri artırarak beynin sakinleşmesine yardımcı olur.

GABA, beyin hücrelerinin birbirleriyle iletişimini yavaşlatan ve stresle mücadele eden bir bileşiktir. Bu nedenle kediotu, ruh halini sakinleştirir ve uykuya geçişi kolaylaştırabilir.

Anksiyete ve Stres Azaltma: Kediotu, anksiyete ve stresle mücadeleye yardımcı olabilir. Çünkü, doğal bir sakinleştirici olarak, zihinsel ve duygusal gerginliği azaltmaya yardımcı olur. Bu, gece uykuya geçişi kolaylaştırabilir ve gece boyunca uyku kalitesini artırabilir.

Uyku Kalitesini İyileştirme: Kediotu çayı, uykuya dalmayı hızlandırabilir ve gece boyunca uyanmaları azaltabilir. Yapılan bazı araştırmalar, kediotu kullanımının uyku süresi üzerinde olumlu etkiler yaratabileceğini göstermektedir. Aynı zamanda, kediotu çayı, daha derin ve dinlendirici bir uyku sağlamaya yardımcı olabilir.

Uykuya Geçişi Kolaylaştırma: Kediotu, gece yatmadan önce tüketildiğinde, kişilerin daha hızlı bir şekilde uykuya dalmalarına yardımcı olabilir. Özellikle gece uykusuzluk yaşayan kişiler için faydalı olabilir.

Kediotu Çayının Faydaları

Uykusuzluk Tedavisi: Uykuya geçmekte zorluk çeken veya gece uykusu sırasında sık sık uyananlar için kediotu çayı faydalı olabilir.

Stres ve Kaygı Azaltma: Kediotu, stres ve kaygıyı azaltarak zihni rahatlatır ve uykuya geçişi kolaylaştırır.

Sinir Sistemi Üzerindeki Etkiler: Sinir sistemi üzerinde sakinleştirici bir etki yaratarak, genel bir huzur hissi sağlayabilir.

Doğal Uyku Yardımcısı: Kimyasal uyku ilaçlarına alternatif olarak, doğal bir çözüm sunar.

Kediotu Çayı Çeşitleri

Doğal Benzodiazepin Kediotu kökü, benzodiazepinlerin çalışmasına benzer şekilde, ancak daha hafif ve doğal bir şekilde GABA agonisti olarak hareket eden valerik asit içerir.

Kediotu çayı, uyku sorunu yaşayan kişiler için doğal bir çözüm sunabilir. Rahatlatıcı ve sakinleştirici özellikleri sayesinde, stresin ve kaygının etkilerini azaltabilir ve uykuya geçişi kolaylaştırabilir. Lakin, düzenli ilaç kullanıyorsanız ya da herhangi bir sağlık sorununuz varsa, kediotu çayı kullanmadan önce mutlaka hekiminize danışmalısınız.

Klasik Kediotu Çayı (Uyku Destekli)

Malzemeler

  • 1 tatlı kaşığı kurutulmuş kediotu kökü
  • 1 su bardağı kaynar su
  • (İsteğe bağlı) Bal veya limon

Hazırlık

  1. Kediotu kökünü bir fincana koy.
  2. Üzerine kaynar suyu dök.
  3. 10-15 dakika demle.
  4. Süzerek iç. Uyumadan 30 dakika önce içilmesi tavsiye edilir.

Kediotu ve Papatya Çayı (Rahatlatıcı & Anti-Stres)

Malzemeler

  • 1 çay kaşığı kediotu kökü
  • 1 çay kaşığı kurutulmuş papatya
  • 1 çay kaşığı melisa (limon otu)
  • 1 su bardağı kaynar su

Hazırlık

  1. Tüm bitkileri karıştır ve kaynar suyla demle.
  2. 10 dakika beklet.
  3. Süzerek iç.
  4. Gerginlik hissedildiğinde ya da uyumadan önce içilmesi önerilir.

Kediotu ve Nane Çayı (Baş Ağrısına Karşı)

Malzemeler

  • 1 çay kaşığı kediotu kökü
  • 1 çay kaşığı kuru nane
  • 1 çay kaşığı lavanta (isteğe bağlı)
  • 1 bardak kaynar su

Hazırlık

  1. Bitkileri karıştırıp sıcak suya ekle.
  2. 10 dakika demle.
  3. Günde 1-2 fincan içilebilir. Stres kaynaklı baş ağrıları için idealdir.

Kediotu-Zencefil-Limon Çayı (Sindirim ve Sakinlik)

Malzemeler

  • 1 çay kaşığı kediotu kökü
  • 1 ince dilim taze zencefil
  • 1 dilim limon
  • 1 bardak sıcak su

Hazırlık

  1. Kediotu ve zencefili sıcak suda 10 dakika demle.
  2. Limonu en son ekle ve süzerek iç.
  3. Özellikle akşam yemeklerinden sonra tüketilebilir.

Kediotu-Tarçın-Anason Çayı (Derin Gevşeme ve Uyku Kalitesi)

Malzemeler

  • 1 tatlı kaşığı kediotu kökü
  • 1 çubuk tarçın
  • 1 çay kaşığı yıldız anason
  • 1 su bardağı kaynar su

Hazırlık

  1. Tüm malzemeleri karıştırıp 10 dakika demle.
  2. Geceleri uyumadan önce iç.
  3. Uykuya geçişi kolaylaştırır, zihni sakinleştirir.

Kediotu çayı yoğun kokulu olabilir; ilk denemelerde düşük dozla başlamak iyi olur.

Kronik hastalığınız, hamileliğiniz ya da ilaç kullanımınız varsa doktora danışmanız önemlidir.

Günlük önerilen miktar genelde 1-2 fincandır.

Kediotu Çayının Yan Etkileri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kediotu çayı genellikle güvenlidir, ancak bazı kişilerde yan etkiler görülebilir. Bunlar arasında:

Baş dönmesi ve yorgunluk: Kediotu çayı, bazı kişilerde baş dönmesine veya aşırı rahatlamaya yol açabilir. Bu nedenle, çayı içtikten sonra araç kullanmaktan kaçınılması önerilir.

Mide Bulantısı ve Hazımsızlık: Kediotu bazı insanlarda mide bulantısı yapabilir. Eğer sindirimle ilgili bir probleminiz varsa, çayı içmeden önce doktorunuza danışmanızda fayda var.

Alerjik Reaksiyonlar: Kediotu bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Eğer herhangi bir bitkiye karşı alerjiniz varsa, dikkatli olmalısınız.

Etki Süresi: Kediotu çayı, genellikle yatmadan 30 dakika – 1 saat önce tüketildiğinde en iyi sonucu verir. Daha uzun süreli etkiler için düzenli kullanım gerekebilir.

Hamile veya emziren kadınlar, fetüs veya bebek için olası riskler değerlendirilmediğinden, tıbbi tavsiye almadan kediotu almamalıdır.

3 yaşından küçük çocuklar, bu yaştaki çocuklarda olası risklerin değerlendirilmemesi nedeniyle kediotu almamalıdır.

Kediotu kullanan kişiler, alkol veya barbitüratlar ve benzodiazepinler gibi sakinleştirici ilaçların ek sakinleştirici etki yaratma olasılığının teorik olarak farkında olmalıdır 

Kediotu Çayının Diğer Kullanım Alanları

Kediotu çayı sadece uyku sorunları için değil, aynı zamanda stres yönetimi ve sinirsel rahatlama için de kullanılabilir. Bazı araştırmalar, kediotunun hiperaktivite, sinirsel gerginlik ve sıkıntı gibi durumları da iyileştirmeye yardımcı olabileceğini göstermektedir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Kediotu https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK548255/

⭐️⭐️ Bozulmuş uyku sorunu olan kişilerde nutrasötik kombinasyonunun uyku kalitesine etkisi: randomize, plasebo kontrollü bir çalışma https://www.nature.com/articles/s41598-024-58661-z

⭐️⭐️ Kediotu https://ods.od.nih.gov/factsheets/Valerian-HealthProfessional/

⭐️⭐️ Uyku Bozukluklarında Bitki Kaynaklı Doğal Ürünlerin Kullanımı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33861446/

⭐️⭐️ Uyku Kalitesini İyileştirmek İçin Fonksiyonel Bir İçeceğin Geliştirilmesinde Potansiyel Hedefler Olarak Nutrasötikler https://www.mdpi.com/2306-5710/7/2/33

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Ağrı Kesici Karabiber

Baharatların kötüye kullanımı..!!

Hiç şahit oldunuz mu? Yada duydunuz mu?

Belki siz de farkında olmadan baharatları zihinsel yükselme, öfari (Yoğun heyecan ve mutluluk hissi) için kullanıyorsunuz..!!

Farkında olarak yada olmayarak…

Ani değişen zihinsel durumunuz dahil olmak üzere tıbbi veya psikiyatrik bulgular gösterebilirsiniz. Lakin merak etmeyin baharatlardaki psikoaktif maddeler rutin toksikoloji çalışmalarında şimdilik tanımlanamıyor. Belki gelecekte bu duruma da el atılır.

Psikotrop madde ya da psikoaktif madde, merkezi sinir sisteminde etkisini gösteren ve beynin işlevlerini değiştirerek algıda, ruh hâlinde, bilinçlilikte ve davranışta geçici değişikliklere neden olan kimyasal maddelerdir.

Bazı baharatlar, merkezi sinir sistemi işlevini değiştirebilen psikoaktif bileşikler içerirler.

Kırmızı olanlar ülkemizde günlük tüketimi – kullanımı olanlardır.

Botanik temelTürlerEtkin maddelerPsikoaktif etkiler
Kurutulmuş meyve veya tohumlarHindistan CeviziMiristikin, elemisin, safrolUyarıcı, yatıştırıcı, halüsinojenik
VanilyaVanilin, piperonalUyarıcı, yatıştırıcı,
RezeneAnetolUyarıcı, yatıştırıcı,
KarabiberPiperineUyarıcı
Kurutulmuş çiçek tomurcuklarıKaranfilÖjenolYatıştırıcı
Sedatif TohumlarMaceMiristikinUyarıcı, yatıştırıcı,
KabuklarTarçın, seylan/cassiaÖjenol, kumarinUyarıcı, yatıştırıcı,
Kökler ve rizomlarAsaronKalamusUyarıcı, yatıştırıcı,
ZencefilGingeroller, şogaollerUyarıcı, yatıştırıcı,
ZerdeçalKurkuminYatıştırıcı,
Galangal (zencefil ve zerdeçal ailelerinin bir üyesi)1,8-sineol, β-pinen Uyarıcı, yatıştırıcı, halüsinojenikUyarıcı, yatıştırıcı, halüsinojenik
AsafetidaReçine, sakız, uçucu yağ, propenil-izobütilsülfit, umbelliferon, vanilinYatıştırıcı
StigmalarSafranPikrokrosin, safranalUyarıcı

Hali hazırda baharatların kötüye kullanımının yaygınlığı ve baharatların psikoaktif özellikleri hakkında yapılan araştırmalar çok az ve yetersizdir. Tıbbi alanda da üzerinde fazla durulmayan bu konu (ilaç kullanımı ile birlikte olması, kronik hastalıklarda kullanımı vb gibi) baharatların toksikolojik tespitinin yapılmaması dolayısı ile hem tanısal hem de hasta takibinde zorluklar oluşturmaktadır.

Psikoaktif bitkiler çoğunlukla doğal hallerinde psikoaktif olarak etkisizdir, ancak bunlardan elde edilen özütler veya alkaloidler psikoaktiflik sınıflandırmasında üst basamaklara çıkabilirler.

  • Uyarıcı
  • Yatıştırıcı
  • Halüsinojenik

Baharatların birçoğu afrodizyak olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple bazı baharatlar cinsel işlevi artırmak için kötüye kullanılabilir.

Ağrı Kesici Karabiber

“Baharatların kralı” olarak kabul edilen karabiber ( Piper nigrum L.), yemeklere kendi lezzetini katan ve ayrıca diğer malzemelerin tadını artıran yaygın olarak kullanılan bir baharattır. 

Piper nigrum ayrıca anti-inflamatuar, analjezik, antikonvülsan ve nöroprotektif etkilere sahiptir. Özellikle kas ağrıları, eklem iltihapları ve baş ağrıları gibi durumlarda kullanılabilir.

Aynı zamanda karabiber, cilt yoluyla uygulandığında lokal ağrıları hafifletmek için kullanılabilir.

Piper nigrum ayrıca sitotoksisite, apoptoz, otofaji ve sinyal yollarına müdahale dahil olmak üzere farklı mekanizmalar yoluyla meme, kolon, servikal ve prostattan gelen bir dizi hücre hattına karşı antikanser etki göstermektedir.

Karabibere (Piper nigrum) acılığını veren piperin, lipid metabolizmasının termojenezini artırır, enerji metabolizmasını hızlandırır ve beyinde serotonin ve endorfin üretimini artırır.

Piperin, inflamasyonu azaltmaya yardımcı olabilir. Bu nedenle, iltihaplı hastalıklar (örneğin, artrit) tedavisinde kullanılabilir.

Piperinin inflamasyonla ilişkili sitokinlerin üretimini baskılayabilmektedir.

Karabiberin γ-aminobütirik asit A ​​reseptör alt tiplerini güçlendirdiği bildirilmektedir ve uykusuzluk, epilepsi ve anksiyete bozukluklarının tedavisinde olası uygulamalar sunabilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Karabiber (Piper nigrum L.) üzerine sistematik bir inceleme: Halk kullanımından farmakolojik uygulamalara https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30740986/

⭐️⭐️ Piperin ve Kronik Hastalıklardaki Rolü https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/27671817/

⭐️⭐️ Sistemik olarak uygulanan kurkumin, likopen ve piperinin ölçekleme ve kök düzeltme işlemine ek olarak anti-inflamatuar etkilerinin değerlendirilmesi: Klinik bir çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6153907/

⭐️⭐️ Resveratrolün piperinle birleştirilmesiyle biyoyararlanımının artırılması. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3295233/

⭐️⭐️ Piperin, farelerde çay polifenol (-)-epigallocatechin-3-gallatın biyoyararlanımını artırır https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/15284381/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Susuz Kalma Nedir – Ne yapmalı

Havalar güzelleşirken sıcaklarla birlikte şehir içinde veya dışında sağlığınız için önemli bir tehlikenin de riski artıyor.

Her yerde su bulabiliyorken susuz kalmak..!!

Susuz kalma (dehidratasyon)

Susuz kalma (dehidratasyon), vücudun yeterli su almadığı veya aşırı su kaybettiği bir durumdur. Vücutta su kaybı, hücrelerin, dokuların ve organların düzgün bir şekilde çalışabilmesi için gereklidir. Su, vücudun temel işlevlerini yerine getirmesi için hayati öneme sahiptir; bu işlevler arasında sindirim, vücut ısısının düzenlenmesi, besinlerin taşınması, atık maddelerin atılması ve eklemlerin kaygan kalması yer alır. Susuz kalma, bu işlevlerin aksamasına yol açabilir ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Susuz Kalma Nedir?

Susuz kalma, vücudun su dengesinin bozulması, yani vücudun kaybettiği suyu yeterince yerine koyamaması durumudur. Susuz kalma, çeşitli nedenlerle oluşabilir, en yaygın nedenler şunlardır:

  • Yetersiz su tüketimi: Günlük su ihtiyacının karşılanmaması.
  • Fazla terleme: Sıcak hava, aşırı egzersiz veya hastalık (örneğin ateş) sonucu vücutta aşırı su kaybı.
  • İshal ve kusma: Sıvı kaybına neden olan mide-bağırsak enfeksiyonları.
  • İdrar söktürücü ilaçlar: Bazı ilaçlar, vücudun su kaybetmesine yol açabilir.
  • Aşırı alkol veya kafein tüketimi: Alkol ve kafein, idrar söktürücü etkiler göstererek sıvı kaybına neden olabilir.
  • Böbrek hastalıkları: Böbrek fonksiyonlarının düzgün çalışmaması sonucu sıvı kaybı.

Susuz Kalma Belirtileri

Susuz kalmanın belirtileri, su kaybının şiddetine göre değişebilir. İşte başlıca belirtiler:

Hafif Dehidratasyon

  • Ağız kuruluğu ve susuzluk hissi
  • Azalan idrar miktarı (veya koyu renkli idrar)
  • Baş dönmesi ve halsizlik
  • Yorgunluk hissi
  • Ciltte kuruluk

Orta Seviye Dehidratasyon

  • Ciltte esneklik kaybı (ciltin daha az elastik olması)
  • Hızlı kalp atışı ve düşük kan basıncı
  • İştahsızlık
  • Daha fazla baş dönmesi
  • Yavaşlayan refleksler ve zihin bulanıklığı

Şiddetli Dehidratasyon (Acil Durum)

  • Derinleşen bilinç kaybı veya sersemlik
  • Şok belirtileri: Hızlı nabız, solunum zorluğu, hipotansiyon
  • Nefes alırken zorlanma
  • Ciltte derin kırışıklıklar, aşırı kuru ve soğuk cilt
  • Hızlı ve yüzeysel nefes alma

Dehidratasyonun Biyokimyasal değişimler

  • Yükseltilmiş serum üre
  • Yükselmiş kreatinin
  • Azalmış tahmini glomerüler filtrasyon hızı (eGFR)
  • Artmış üre:kreatinin oranı
  • Hipernatremi (tuz kaybından daha fazla su kaybı)
  • Yükselmiş serum veya idrar ozmolalitesi
  • Yükselmiş idrar özgül ağırlığı

Susuz Kalma Durumunda Ne Yapmalı?

Susuz kalma durumunda yapılması gerekenler, susuz kalmanın şiddetine bağlıdır. İşte farklı seviyelerde yapılması gerekenler:

Hafif ve Orta Seviye Susuzluk İçin

  1. Su İçmek: Vücudu suyla doldurmak önemlidir. Eğer sıvı kaybı hafifse, doğrudan su içmek en iyi çözüm olacaktır.
  2. Elektrolit İçecekleri: Özellikle ishal veya kusma sonucu su kaybı yaşanıyorsa, elektrolit içecekleri (örneğin, oral rehidrasyon çözümleri) kullanmak faydalıdır. Bu içecekler, kaybedilen sodyum, potasyum ve diğer elektrolitleri yerine koyar.
  3. Yavaşça Sıvı Alımı: Eğer aşırı susuzluk hissediyorsanız, suyu bir anda fazla miktarda içmek yerine, küçük yudumlarla ve sık sık içmek daha etkili olur. Bu, mideyi rahatsız etmeden sıvının emilmesini sağlar.
  4. Ağır Egzersizlerden Kaçınma: Susuzken fiziksel aktivitelerden kaçınılmalıdır. Egzersiz sırasında su kaybı artar.
  5. Serin Bir Yerde Bulunma: Vücut sıcaklığını dengelemek için serin bir ortamda dinlenmek önemlidir.

Şiddetli Susuzluk Durumunda (Acil Durum)

Şiddetli dehidratasyon, acil tıbbi müdahale gerektirir. Aşağıdaki adımlar izlenmelidir:

  1. Acil Tıbbi Yardım Almak: Eğer şiddetli susuzluk belirtileri görülüyorsa (bilinç kaybı, şok belirtileri, aşırı cilt kuruluğu), hemen bir sağlık profesyoneline başvurmak gerekir. Bu durumda hastaneye sevk edilmeniz gerekebilir.
  2. Damardan Sıvı Verme: Şiddetli dehidratasyon durumlarında, genellikle hastanelerde damar yoluyla sıvı tedavisi (IV sıvılar) yapılır. Bu, vücuda hızlı bir şekilde sıvı ve elektrolit verilmesini sağlar.

Susuzluktan Korunma Yöntemleri

  • Yeterli Su Tüketimi: Günlük su ihtiyacını karşılamak önemlidir. Yetişkinlerin genellikle günde 8-10 bardak (yaklaşık 2-2.5 litre) su içmesi önerilir. Ancak egzersiz yapanlar veya sıcak iklimde yaşayanlar daha fazla suya ihtiyaç duyabilir.
  • İçme Suyunu Yanınızda Taşıyın: Her zaman yanınızda su bulundurarak, su ihtiyacınızı ihmal etmeyin.
  • Sıcak Havalarda Dikkatli Olun: Aşırı sıcaklarda dışarıda uzun süre kalmaktan kaçının, ve gerektiğinde bol su içmeye özen gösterin.
  • Elektrolit Dengelemeyi Unutmayın: Isı, egzersiz veya hastalık nedeniyle fazla terleme ve sıvı kaybı yaşadığınızda, sadece su içmek yeterli olmayabilir. Elektrolit içeren içecekler (özellikle potasyum ve sodyum içeren) kaybedilen mineralleri yerine koyabilir.

Susuz kalma, vücutta ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek bir durumdur. Erken evrede önlem alınarak ve sıvı kaybı telafi edilerek durum kontrol altına alınabilir. Ancak, şiddetli dehidratasyon durumunda, tıbbi müdahale gereklidir. Bu yüzden, susuz kalmamak için yeterli su tüketimine özen göstermek ve vücudun sıvı ihtiyacını düzenli olarak karşılamak oldukça önemlidir.

İdeal su tüketiminizi idrarınızın şeffaf veya çok açık sarı olması ile kontrol edebilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Dehidratasyon ve Hacim Azalması — ve Doğru Yapmanın Önemi https://www.ajkd.org/article/S0272-6386(07)00646-4/fulltext

⭐️⭐️ Yaşlılarda dehidratasyon: Dehidratasyonun sağlık sonuçları, sağlık hizmeti maliyetleri ve bilişsel performans üzerindeki etkilerine ilişkin sistematik bir inceleme https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0167494321000431

⭐️⭐️ Dehidratasyonun kan testlerine etkisi https://wchh.onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/pdi.2111

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İş Sağlığı ve Güvenliğinde ISCO Niçin Önemli?

İş Sağlığı ve Güvenliğin saha çalışmalarının önemi olduğu kadar evrakların doğru, düzenli ve zamanında hazırlanması da önemlidir.

Tabi ki sahada yapılacak İş Sağlığı ve Güvenliği çalışmalarının planlanması ve uygulanması için de işveren ve işveren vekillerinden doğru, düzenli ve zamanında bilgi – evrak alabilmek gerekiyor.

Kısaca; paydaşların, sahada da evraklarda da ortak anlayış ve doğruluğu zamanında yerine getirmeleri esas.

Bu evrakların ilki çalışanın – işçinin işe girişinde kayıtlarının (çalışacağı işe uygun meslek kaydı ile SGK girişinin yapılması) doğru ve tabi ki zamanında yapılması.

Bu sebeple;

İlk olarak kısaltmaların ve tanımların ne oldukları ile başlayalım.

ISCO – International Standard Classification of Occupations Nedir?

Dilimiz Türkçeye çevirdiğimizde, ”Uluslararası Meslek Standartları Sınıflandırması‘ anlamına gelir. Ülkemizde ingilizce kısaltması olan ”İSCO” olarak da kullanılmaktadır.

Mesleklerin tanımlarında ve içeriğinde ülkeler arasında farklılık olmaması, sınıflandırılmanın standartlaşması için Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) bünyesinde yapılan çalışmalar sonucunda 1958 yılında ortak karara bağlanmıştır. Zaman içerisinde güncel ihtiyaçlara göre geliştirilerek halen ülkemiz de dahil Uluslararası Çalışma Örgütü üyesi ülkeler ve bazı üye olmayan ülkeler tarafından kullanılmaktadır.

Uluslararası Meslek Standartları Sınıflandırması(ISCO-08), idari kayıtların yanı sıra, nüfus sayımları ve diğer istatistiksel alan taramalarından elde edilen mesleki bilgilerin derlenmesi ve sınıflandırılması için geliştirilmiş bir sistemdir. ISCO’nun ana amacı, işllere ve mesleklere ilişkin bilgilerin uluslararası açıdan raporlanması ve karşılaştırılması için bir zemin oluşturmaktır.

a. İş, ‘‘bir işveren namına veya kendi hesabına çalışmak da dahil olmak üzere bir kişi tarafından gerçekleştirilen veya gerçekleştirilmesi öngörülen görev ve sorumluluklar seti’’ olarak tanımlanır.

b. Bir meslek ise içerisindeki ‘’ana görev ve sorumlulukların yüksek derecede benzerliği ile nitelenen bir iş setidir’’ Bir kişi, geçmiş, mevcut veya gelecekteki bir işle olan ilişkisi bakımından bir meslekle ilişkilendirilebilir.

ISCO-08, meslekleri gruplar halinde düzenlerken iki temel kriter kullanır:

Beceri Seviyesi ve Beceri Uzmanlaşması

a. Beceri, ‘’verilen işin görevleri ve sorumlukları yerine getirme kabiliyeti’’ olarak tanımlanır.

b. Beceri Düzeyi, ‘‘gerçekleştirilecek görevler ve sorumluluklar dizisinin ve karmaşıklığının bir fonksiyonudur’.’

c. Beceri Uzmanlaşması, ‘’gerekli bilgi alanı, kullanılan araçlar ve makineler, kullanılan veya üzerinde çalışılan malzemeler ve üretilen mal ve hizmet çeşitleri’’ olarak düşünülür.

Belirli dönemlerde üye ülkelerin katkılarıyla güncelleme çalışmaları gerçekleştirilen bu sınıflama sisteminin son versiyonu 2008 yılında (ISCO-08) yürürlüğe girmiştir.

Uluslararası Meslek Standartları Sınıflandırması‘ nın bir çok amacı mevcut.

  • Standart meslek tanımı olması,
  • Mesleki verilerin toplanabilmesi ve paylaşılabilmesi,
  • Ölçülebilir ve karşılaştırılabilir olması,
  • Bilgi, beceri, yetkinlik ve sonrasında tecrübe kriterlerinin sağlanması,
  • İş sağlığı ve güvenliği hizmet kriterlerinin belirlenebilmesi,
  • Ülkeler ve diller arasında ortak (meslek) iletişiminin oluşturulabilmesi.

Ve benzeri amaçlara hizmet etmektedir.

Ayrıca Ek Bilgi;

ISCO-08 içindeki beceri uzmanlığı kavramı, ISCED’deki eğitim ve öğretim alanlarıyla bazı benzerlikler göstermektedir. Bununla birlikte, ISCO-08 ve ISCED, farklı istatistiksel birimleri farklı kriterler kullanarak sınıflandırırlar.

ISCO-08 işleri gerçekleşltirmek için gerekli beceri seviyesine ve uzmanlığına bağlı olarak işleri sınıflandırırken; ISCED Eğitim ve Öğretim Alanları, konular bakımından eğitim programlarını ve yeterliliklerini sınıflandırır. Bu nedenle, her ne kadar iki sınıfflama arasında bağlantılar açıkça var olsa da; iki sınıflamadaki meslek grupları ve alan grupları arasında doğrudan bir uyumluluk her zaman olmayabilir.

ISCO Düzenleme ve Takibini Ülkemizde Hangi Kuruluşlar Yapıyor?

ISCO’nun Türkiye’de kullanımı ile ilgili çalışmalar TÜİK tarafından yapılmaktadır. ISCO’yu ülkemizde doğrudan kullanan diğer bir kurum İŞKUR’dur.

İŞKUR tarafından işgücünün kayıt altına alınması ve izlenmesi ile işgücü piyasasındaki iş, meslek ve unvanlar hakkında kişi ve kurumlara bilgi sunmak amacıyla oluşturulan Türk Meslekler Sözlüğünün çerçeve yapısının oluşturulmasında da ISCO doğrudan esas alınmıştır.

Yükseköğretimdeki mevcut programların ISCO-08 ile​​ uyum çalışmaları halen devam etmektedir.

Meslek Sınıflaması Nasıl Yapılıyor

ISCO-08 tüm mesleklerin sınıflandırıldığı dört düzeyli hiyerarşik bir sınıflamadır.

Bu sınıflamada 10 ana grup, 43 alt ana grup, 130 grup ve 436 birim grup bulunmaktadır.

Bu 436 (4 haneli kod) birim grup kodlarının altında yer alan ve en detaylı sınıflama olan 6’lı kodlar, İŞKUR tarafından istihdam piyasasının ihtiyaçlarına göre sürekli olarak güncellenmektedir.

İŞKUR tarafından 2018 yılı itibari ile toplam 7.138 adet 6’lı kod belirlenmiştir.

Sorgulama için İŞKUR’ un Türk Meslekler Sözlüğü – Türkiye İş Kurumu inceleyebilirsiniz.

SGK Açısından Meslek Sınıflaması Niçin Önemli?

SGK, sigortalıların prime esas kazançlarının bildirilip bildirilmediğinin takibini yapmayı ve çalışanın maaşı ile orantılı prim ödenmesini sağlamak amacı ile 2012 yılında uygulamaya koymuştur.

1 Ocak 2018 tarihi itibariyle işverenlerce bildirimi zorunlu hususlar kapsamına alınmış ve işverenler, çalışanları işe alırken işyerinde fiilen yapacakları veya yapmakta oldukları işe uygun meslek kodunu SGK’ye bildirmekle yükümlü hale getirilmiştir.

Bu maksatla meslek kodlarının ilk rakamı önemlidir. Çünkü;

  • Yöneticiler’ in meslek kodları ”1” ile başlar
  • Profesyonel meslek mensuplarının meslek kodları ”2” ile başlar
  • Teknisyenler, teknikerler ve yardımcı profesyonel meslek mensuplarının meslek kodları ”3” ile başlar.
  • Daha vasıfsız meslekleri içeren meslek kodları ”4, 5, 6, 7, 8 ve 9” ile başlar.

Şirketlerin tamamının çalışanlarını meslek kodları ile birlikte SGK’ye bildirilme zorunluluğu vardır.

1 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe giren yasaya göre işçilerin meslek kodlarının SGK’ ye doğru bildirilmemesi (Muhtasar prim ve hizmet beyannamesinde) durumunda işverenlere idari para cezası uygulanır.

15.07.2016 tarih ve 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 51 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen (n) bendinde; “Muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde, sigortalıların işyerlerinde fiilen yaptıkları işe uygun meslek adı ve kodunu, gerçeğe aykırı bildiren her bir işyeri için aylık asgari ücreti geçmemek üzere meslek adı ve kodu gerçeğe aykırı bildirilen sigortalı başına asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.

Yapmakta Olduğu Gerçek İş Haricinde Başka Bir Meslek Kodu İle Bildirimi Yapılan Çalışanın Hak kaybı – Zararı Olur mu?

Çalışanlar açısından bakıldığında;

  • Rapor alması halinde ödenecek rapor parası
  • Emekli olması halinde bağlanacak emekli aylığı
  • Ölümü halinde hak sahiplerine bağlanacak dul – yetim aylığı

hesaplanırken o çalışanın adına SGK’ya bildirilmiş olan meslek adı ve kodunun herhangi bir önemi yoktur. Çalışan için önemli olan adına SGK’ya bildirilen sigorta primine esas kazancıdır.

Yani başlıktaki sorunun cevabı: Hayır. Yapmakta Olduğu Gerçek İş Haricinde Başka Bir Meslek Kodu İle Bildirimi Yapılan çalışanın herhangi bir hak kaybı yada zararı olmaz.

Yapmakta Olduğu Gerçek İş Haricinde Başka Bir Meslek Kodu İle Bildirimi Yapılan Çalışan Ne Yapmalı?

Her ne kadar; Yapmakta Olduğu Gerçek İş Haricinde Başka Bir Meslek Kodu İle Bildirimi Yapılan çalışanın herhangi bir hak kaybı yada zararı olmasa da….

Çalışanın hem ahlaki doğruluk hem de kanun ve yönetmeliklere uyulması adına yapılan yanlışı fark ettiğinde derhal işletmenin içerisindeki ilgili yetkiliyi (insan kaynakları, muhasebe birimi vb gibi) hatanın düzeltilmesi için bilgilendirmeli – uyarmalıdır.

İşveren ve işletme İçin İSCO Niçin Önemli?

İnşaatlarda – Şantiyelerde sıklıkla karşılaştığımız beden işçisi meslek kodundan yapılan SGK bildirimlerinde; ilgili işçi ustalık gerektiren (İnşaat Demircisi, Kalıpçısı vb gibi) bir işte çalıştırılırsa ve çalışması esnasında iş kazası geçirirse;

  • İşveren, vasıfsız işçiyi ustalık gerektiren işte çalıştırdığı için
  • Yaptığı işe uygun
    • Mesleki Eğitim – Mesleki Yeterliliği Belgesi olmayabileceği için,
    • İşe giriş oryantasyon eğitimi almamış olacağı için,
    • Personel çalışma ve taahhütnamelerinin olmayabileceği için,
    • Görev tanımları olmayabileceği için,
    • İş güvenliği ek eğitimleri verilmemiş olabileceği için,

kazanın meydana gelmesinde kusurlu bulunabilecektir.

Çünkü kaza sonrası adli ve idari incelemeler sırasında; iş kazası geçiren işçi adına verilmiş olan sigortalı işe giriş bildirgesi de diğer evraklar ile birlikte incelenir.

İşe giriş bildirgesinin veriliş tarihinin yanında bildirgede yer alan işçinin meslek adı ve kodunun doğru olup olmadığı, başlangıçta sehven yapılmış bir hata varsa düzeltilip düzeltilmediği tespit görülecektir. Meslek adı ve kodunun hatalı olması durumunda; idari olarak usülsüzlük olarak cezai işleme tabi tutulacağı gibi adli olarak da kötü niyet olarak değerlendirilebilir.

Konumuz İş Sağlığı ve Güvenliği olduğu için asıl sorumuza – mevzumuza dönelim.

İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından ISCO Niçin Önemli?

İlk olarak işe başlangıcında her çalışanın ”işe giriş – kabul muayenesinini yapılması, yönetmelikte örneği mevcut olan EK-2 formunun çalışanın bilgileri kısmını çalışan, muayene bulgularına, tahlil ve tetkik sonuçlarını değerlendirirken yapacağı işin niteliğine ve risklerine göre fiziksel ve ruhsal durumunun uygun olup olmadığı kararını verir.

Bu süreçte çalışmaya başlayacak kişinin meslek adı (ve dolayısı ile kodunun) işyeri hekimine ne olarak beyan edilirse, (EK-2 formunda çalışanın yazılı beyan bölümünde) muayene ve tetkikleri değerlendire kriteri o mesleğe göre olacak ve raporlama da bu şekilde yapılacaktır.

Sıklıkla yaşadığım klişe olmuş bir örneği paylaşayım:

Şantiyeye ”beden işçisi” SGK kaydı ile işe alınan işçi beyanında da ”zeminde temizlik işleri yapacağım” dediğinde işyeri hekimi olarak vereceğim raporda özellikle yüksekte çalışma onayı vermediğim gibi muayene – tahlil – tetkik değerlendirmem daha toleranslı oluyor.

Ve tabi ki EK-2 Evrakında yüksekte çalışabilir bölümünü çizeceğim (Çalışma izni vermiyorum) gibi ”zeminde çalışacak beden işçisi” olarak çalışması uygundur yazıyorum.

Bu kişi aslen;

Mesleki Yeterlilikte 11UY0012–3 Betonarme Demircisi (Seviye 3) olan ISCO 08 Kodu 7114.04 ile SGK kaydı açılması gerekirken,

Bazen, Mesleki Yeterlilikte 16UY0253-2 İnşaat İşçisi (Seviye 2)olan ISCO 08 Kodu 9312.02 ile SGK kaydı açılırken,

Sıklıkla Beden İşçisi (Genel) ISCO 08 Kodu 9622.02

Bazen de

Beden işçisi (taşıma, yükleme-boşaltma) ISCO 08 Kodu 9333.23

Beden İşçisi (Temizlik) ISCO 08 Kodu 9622.01

kayıt açıldığını görüyorum

Örnek gördüğünüz, Betonarme Demircisi SGK girişi yapılacak işçinin muayene – tetkik – tahlil kriterleri ile diğerlerinin ki oldukça farklıdır. Tabi ki EK- 2 Muayene formuna yazılacak sonuç da aynı şekilde farklı olacaktır. Her şeyden önce işçinin yüksekte çalışması uygun mu değil mi?

Tabi ki çok da önemli diğer kısım İş Güvenliği;

İşçinin-çalışanın sağlık kontrolü yapılıp işe uygunluğu fiziken ve ruhen değerlendirildikten sonra;

  • İşe giriş oryantasyon eğitimi verilecek. Bu kısım tam zamanlı olmadıkça İş Güvenliği Uzmanın sorumluluğunda olmasa da iş güvenliği açışından önemlidir.
  • Personel çalışma ve taahhütnameleri – işçinin – çalışanın taahhüt edeceği – imzalayacağı yaptığı işe-mesleğe göre olması gerekirken, giriş SGK kaydı ile çelişmiş olacak.
  • Görev tanımları – İşçiye – çalışana anlatılmalı – açıklanmalı, okutulup imzalatılmalı. Lakin burada da SGK Kaydı ile uyumlu görev tanımı mı yoksa aslen görevi-mesleği olan ve çalışacağı görev tanımı mı anlatılmalı – açıklanmalı, okutulup imzalatılmalı. Tabi ki önemli bir husus ve evrakta da kafa karışıklığı olacak bu durumda.
  • İş güvenliği ek eğitimleri – çalışanlara-işçilere hem sahada işbaşı konuşması şeklinde hem de planlı zamanlarda yapmakta oldukları mesleklere-işlere özel iş güvenliği eğitimlerinde de kafa karışıklığı olacak.
  • Meslek Eğitim – Mesleki Yeterliliğin olup olmadığının kontrol edilmesinde de yasal kayıtlı evraklar arasında çelişki olasılığı yükselecektir.

Sonuç olarak;

İşyerinde çalışacak olan her personelin, işe giriş ve periyodik muayeneleri, İş Sağlığı ve Güvenliği eeğiitimleri, işe giriş oryantasyon eğitimi, Meslek Eğitim – Mesleki Yeterlilik belge sorgulamaları, görev tanımları ve sair diğer evrakların tamamına yakını yapacağı işe ve dolayısı ile işyerinde çalıştığı meslek. adına göre verilmekte ve belgelendirilmektedir.

Bu sebeple işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları, aldıkları sorumluluğun gereği, çalışanların işyeri SGK sında kayıtlı meslek ile yaptıkları işin aynı-uyumlu olmasını gözeterek görevlerini yapmalarını ve evraklarını düzenlemelerini tavsiye ederim.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Konu Hakkında Kanun-Yönetmelik Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Uluslararası Meslek Standartları Sınıflandırması (ISCO) https://ilostat.ilo.org/methods/concepts-and-definitions/classification-occupation/

⭐️⭐️ Uluslararası Meslek Standartları Sınıflandırması (ISCO) https://esco.ec.europa.eu/en/about-esco/escopedia/escopedia/international-standard-classification-occupations-isco

⭐️⭐️ 6. ULUSLARARASI STANDART MESLEK SINIFLAMA SİSTEMİ (ISCO) https://uluslararasi.yok.gov.tr/Sayfalar/avrupa-yuksekogretim-alani-ile-uyum-projesi/uluslararasi-standart-meslek-siniflama-sistemi-isco.aspx

⭐️⭐️ İnternational Standard Classification of Occupations http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://uluslararasi.yok.gov.tr/Documents/avrupa-yuksekogretim-alani-ile-uyumlasma-projesi/documents/isco-08.pdf

⭐️⭐️ Türkiye Yeterlilikler Çerçevesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/11/20151119.htm

⭐️⭐️ Meslek Adı ve Kodları http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://online.csgb.gov.ct.tr/main/dokuman/isco.pdf

⭐️⭐️ Türk Meslekler Sözlüğü – Türkiye İş Kurumu https://esube.iskur.gov.tr/meslek/meslek.aspx

⭐️⭐️ İŞYERİ HEKİMİ VE DİĞER SAĞLIK PERSONELİNİN GÖREV, YETKİ, SORUMLULUK VE EĞİTİMLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=18615&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Karanfil – Öjenol

Karanfil

Karanfillerden elde edilen uçucu yağın %90’ını oluşturan (ve aromasından sorumlu olan) öjenol, hepatotoksisiteye ve çarpıntıya neden olabilir; 5 mL kadar düşük miktarlarda bile toksik olabilir.

Öjenol, hindistan cevizi ve tarçın gibi diğer baharatlarda bulunur ve yatıştırıcı özelliklere sahip olduğu bildirilmiştir.

Karanfil (Syzygium aromaticum), sağlığa faydalı birçok bileşen içeren bir baharattır ve öjenol (eugenol), karanfilin en önemli bileşiklerinden biridir.

Öjenol, karanfilin aromatik özelliklerinden sorumlu olan uçucu bir yağdır ve sağlık üzerinde birçok potansiyel fayda sağlar.

Karanfilin (Syzygium aromaticum, mersin ailesinden bir ağaç) mutfak dışı kullanımları arasında aromalı sigaralar da yer alır. Lakin, 2009 yılında karanfil sigaraları, sigaraya başlayan çocuk sayısını azaltma amaçlı bir kamu politikasının parçası olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde yasaklandı.

Öjenol Nedir?

Öjenol, bir tür fenol bileşiği olup, karanfil başta olmak üzere bazı diğer bitkilerde, özellikle defne, tarçın, yenibahar, fesleğen ve hindistan cevizi gibi bitkilerde de bulunur. Karanfilde bulunan bu bileşik, ona karakteristik keskin, tatlı ve baharatlı kokusunu ve aromasını verir.

Öjenolün Sağlık Faydaları

Ağrı Kesici Etki (Analjezik)Öjenol, güçlü bir ağrı kesici etkiye sahiptir. Geleneksel tıpta, karanfil yağı diş ağrıları gibi lokal ağrıların tedavisinde kullanılmaktadır. Özellikle diş hekimliği uygulamalarında, ağrıyı hafifletmek için karanfil yağı ya da öjenol kullanılır. Öjenol, sinir uçlarını yatıştırarak ağrıyı hafifletebilir.

Antimikrobiyal EtkiÖjenol, güçlü bir antibakteriyel, antiviral ve antifungal etkiye sahip olduğu bilinen bir bileşiktir. Karanfilin öjenol içeriği, bazı mikroorganizmaları öldürmeye yardımcı olabilir ve bu nedenle bazı diş bakım ürünlerinde (örneğin, diş macunlarında) kullanılmaktadır.

Anti-inflamatuar (Enflamasyon Azaltıcı) EtkiÖjenol, iltihap önleyici özelliklere sahiptir. Bu özellik, eklem ağrıları, romatizma, artrit gibi inflamatuar (iltihabi) hastalıkların tedavisinde faydalı olabilir. Ayrıca, bağışıklık sisteminin düzenlenmesine yardımcı olabilir.

Sindirim Sistemi Üzerindeki EtkilerÖjenol, sindirim sistemini rahatlatıcı bir etkiye sahiptir. Karanfil yağı, sindirim problemleri, şişkinlik, gaz, mide bulantısı gibi rahatsızlıkları hafifletebilir. Öjenol, mideyi yatıştırarak asidik rahatsızlıkları da azaltabilir.

Kanserle Mücadele – Bazı araştırmalar, öjenolün antikanserojen etkiler gösterebileceğini öne sürmektedir. Öjenol, serbest radikallerle mücadele ederek hücre hasarını azaltabilir ve bazı kanser türlerinin gelişimini engelleyebilir. Ancak, bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Ağız ve Diş SağlığıÖjenol, ağızda bulunan bakterilere karşı etkili olduğu için ağız hijyenine yardımcı olabilir. Diş eti hastalıkları, diş çürümeleri gibi problemleri önlemeye yardımcı olabilir. Karanfilin öjenol bileşiği, bu konuda geleneksel diş tedavilerinde de sıkça kullanılır.

Sinir Sistemi Üzerinde Rahatlatıcı EtkiÖjenolün, sinirleri yatıştırıcı etkisi olduğu düşünülmektedir. Kaygı, stres gibi durumların hafifletilmesinde yardımcı olabilir ve rahatlatıcı bir etki sağlayabilir.

Öjenolün Kullanım Alanları

Diş Hekimliği – Karanfil yağı ve öjenol, diş ağrısı ve dişeti hastalıklarının tedavisinde kullanılır.

Aromaterapi Öjenol, rahatlatıcı özellikleri nedeniyle aromaterapide de kullanılır. Vücutta rahatlama ve zihinsel huzur sağlamak için inhalasyon veya masaj yoluyla kullanılabilir.

Gıda Endüstrisi – Karanfil, gıda sektöründe tat ve aroma verici olarak yaygın şekilde kullanılır. Aynı zamanda öjenolün antimikrobiyal özellikleri, gıdaların bozulmasını önlemeye yardımcı olabilir.

Cilt BakımıÖjenol içeren karanfil yağı, bazı cilt bakım ürünlerinde kullanılır. Antiseptik özellikleri, ciltteki mikropların temizlenmesine yardımcı olabilir.

Öjenolün Yan Etkileri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Öjenolün çok yüksek dozlarda kullanılması zararlı olabilir ve bazı yan etkilere yol açabilir:

Cilt Tahrişi – Karanfil yağı veya öjenol, bazı insanlar için ciltte tahrişe neden olabilir. Özellikle doğrudan cilde uygulanması durumunda dikkatli olunmalıdır.

Alerjik Reaksiyonlar – Karanfil veya öjenol alerjisi olan kişilerde, deri döküntüsü, kaşıntı veya şişlik gibi alerjik reaksiyonlar görülebilir.

Mide Rahatsızlıkları – Aşırı miktarda öjenol kullanımı mide bulantısı, kusma, mide ekşimesi gibi rahatsızlıklara yol açabilir.

Hamilelik ve Emzirme – Hamilelik ve emzirme döneminde, yüksek dozlarda öjenol ve karanfil yağı kullanımı önerilmez. Herhangi bir bitkisel tedaviye başlamadan önce bir sağlık uzmanına danışılmalıdır.

Karanfilin içerdiği öjenol, sağlık üzerinde birçok olumlu etki yapabilen güçlü bir bileşiktir.

Özellikle ağrı kesici, antimikrobiyal ve anti-inflamatuar özellikleriyle dikkat çeker. Bununla birlikte, öjenolün kullanımı sırasında dikkatli olunmalı ve aşırı dozdan kaçınılmalıdır.

Eğer doğal tedavi seçenekleri arıyorsanız, kediotu çayı gibi benzer doğal ürünler hakkındaki yazılarımızı da okumanız faydalı olabilir. Herhangi bir bitkisel tedaviye başlamadan önce, özellikle başka ilaçlar kullanıyorsanız, hekiminize danışmadan kesinlikle kullanmamalısınız…

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Syzygium aromaticum L. (Myrtaceae): Geleneksel Kullanımlar, Biyoaktif Kimyasal Bileşenler, Farmakolojik ve Toksikolojik Aktiviteler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32019140/

⭐️⭐️ Karanfil Esansiyel Yağı (Syzygium aromaticum L. Myrtaceae): Ekstraksiyon, Kimyasal Bileşim, Gıda Uygulamaları ve İnsan Sağlığı İçin Temel Biyoaktivite https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34770801/

⭐️⭐️ Karanfil ( Syzygium aromaticum ) esansiyel yağı nanoemülsiyonunun biyoaktif özellikleri: Kapsamlı bir inceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38163240/https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38163240/

⭐️⭐️ Syzygium aromaticum L. (Myrtaceae) ‘nin besin bileşimi, fitokimyası, biyoaktifliği ve potansiyel uygulamalarındaki son gelişmeler https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9614275/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İLO – Meslek Hastalıkları Listesi

Öncelikle tanım olarak inceleme yapmakta fayda var.

Meslek hastalıkları; mesleğe özgü veya güçlü bir ilişkisi olan, genellikle yalnızca bir nedensel etkene sahip olan ve bu şekilde tanınan hastalıklardır.

İşle ilgili hastalıklar; birden fazla nedensel etkenin olduğu, çalışma ortamındaki faktörlerin, diğer risk faktörleriyle birlikte, bu tür hastalıkların gelişiminde rol oynayabileceği, karmaşık bir etiyolojiye sahip hastalıklardır.

Çalışan kesimleri etkileyen hastalıklar; iş ile nedensel ilişkisi olmayan ancak mesleki sağlık tehlikeleri nedeniyle ağırlaşabilen hastalıklardır.

Gelelim Meslek Hastalıkları Listesi nedir ve nasıl belirleniyor;

Meslek Hastalıkları Listesi, çalışanın hastalığının meslekten kaynaklandığını ortaya koymak için; ülkelerin hep birlikte (İLO – International Labour Organization – Uluslararası Çalışma Örgütü) ve kendi kanun – yönetmelikleri ile kabul ettikleri – uyguladıkları hastalık listesidir.

Ayrıca; 42 No’lu İşçinin Tazmini (Meslek Hastalıkları) Sözleşmesi (Revize) ile bu sözleşmeyi onayan her üye ülke, vatandaşlarının mesleki hastalıklara uğrayanlar ile bunların hak sahipleri varislerine, iş kazalarının tazmini hakkındaki özel mevzuatındaki genel esaslar dahilinde tazminat sağlamayı taahhüt etmiştir.

Ülkemizde meslek hastalıkları listesi Sosyal Sigortalar Kanunu Sağlık İşlemleri Tüzüğü ile yayınlanmış ve uygulanmaktadır.

Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansında,

Üye ülkeler, 1981 tarihli Mesleki Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi ve Tavsiye Kararı ile 1985 tarihli Mesleki Sağlık Hizmetleri Sözleşmesi ve Tavsiye Kararı’nın hükümlerini dikkate alarak,

Ayrıca, 1980 yılında değiştirilen ve 1964 tarihli İş Kazası Faydaları Sözleşmesi’ne eklenen mesleki hastalıklar listesini de dikkate alarak,

2002 yılı 20 Haziran da Meslek Hastalıkları Listesi Tavsiyesini kabul etmiştir.

Aşağıda günümüzde de geçerli listenin tamamı yer almaktadır.

R194 – Meslek Hastalıkları Listesi Tavsiyesi, 2002 (No. 194)

Meslek hastalıkları listesi (2010 revizesi)

(Bu listenin uygulanmasında, uygun durumlarda, maruziyetin derecesi ve türü ile belirli bir maruziyet riski içeren iş veya meslek dikkate alınmalıdır.)

  1. 1. İş faaliyetlerinden kaynaklanan etkenlere maruziyet sonucu oluşan mesleki hastalıklar
    • 1.1. Kimyasal maddelerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.1. Berilyum veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.2. Kadmiyum veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.3. Fosfor veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.4. Krom veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.5. Manganez veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.6. Arsenik veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.7. Cıva veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.8. Kurşun veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.9. Flor veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.10. Karbon disülfürün neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.11. Alifatik veya aromatik hidrokarbonların halojen türevlerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.12. Benzen veya homologlarının neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.13. Benzen veya homologlarının nitro ve amino türevlerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.14. Nitrogliserin veya diğer nitrik asit esterlerinin neden olduğu hastalıklar 1.1.15. Alkoller, glikoller veya ketonların neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.16. Karbon monoksit, hidrojen sülfür, hidrojen siyanür veya türevleri gibi boğucu gazların neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.17. Akrilonitrilin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.18. Azot oksitlerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.19. Vanadyum veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.20. Antimon veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.21. Hekzanın neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.22. Mineral asitlerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.23. Farmasötik ajanların neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.24. Nikel veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.25. Talyum veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.26. Osmiyum veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.27. Selenyum veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.28. Bakır veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.29. Platin veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.30. Kalay veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.31. Çinko veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.32. Fosgenin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.33. Benzokinon gibi kornea tahriş edici maddelerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.34. Amonyak kaynaklı hastalıklar
      • 1.1.35. İzosiyanatların neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.36. Pestisitlerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.37. Kükürt oksitlerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.38. Organik çözücülerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.39. Lateks veya lateks içeren ürünlerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.40. Klorun neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.41. Önceki maddelerde belirtilmeyen, işyerinde diğer kimyasal maddelerin neden olduğu hastalıklar; bu kimyasal maddelere iş faaliyetlerinden kaynaklanan maruziyet ile işçinin yakalandığı hastalık(lar) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantı kurulmuşsa veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlenmişse
    • 1.2. Fiziksel etkenlerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.2.1. Gürültüden kaynaklanan işitme kaybı
      • 1.2.2. Titreşimin neden olduğu hastalıklar (kas, tendon, kemik, eklem, periferik kan damarları veya periferik sinir bozuklukları)
      • 1.2.3. Basınçlı veya basınçsız havanın neden olduğu hastalıklar
      • 1.2.4. İyonlaştırıcı radyasyonların neden olduğu hastalıklar
      • 1.2.5. Lazer dahil optik (ultraviyole, görünür ışık, kızılötesi) radyasyonların neden olduğu hastalıklar
      • 1.2.6. Aşırı sıcaklıklara maruz kalmanın neden olduğu hastalıklar
      • 1.2.7. Önceki maddelerde belirtilmeyen işyerindeki diğer fiziksel etkenlerin neden olduğu hastalıklar, iş faaliyetlerinden kaynaklanan bu fiziksel etkenlere maruz kalma ile işçinin yakalandığı hastalık(lar) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantı kurulmuşsa veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlenmişse
    • 1.3. Biyolojik etkenler ve bulaşıcı veya paraziter hastalıklar
      • 1.3.1. Bruselloz
      • 1.3.2. Hepatit virüsleri
      • 1.3.3. İnsan immün yetmezlik virüsü (HIV)
      • 1.3.4. Tetanos
      • 1.3.5. Tüberküloz
      • 1.3.6. Bakteriyel veya fungal kontaminantlarla ilişkili toksik veya inflamatuar sendromlar
      • 1.3.7. Şarbon
      • 1.3.8. Leptospiroz
      • 1.3.9. Önceki maddelerde belirtilmeyen, işyerinde diğer biyolojik etkenlerin neden olduğu hastalıklar; iş faaliyetlerinden kaynaklanan bu biyolojik etkenlere maruz kalma ile işçinin yakalandığı hastalık(lar) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantı kurulmuşsa veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlenmişse
  2. 2. Hedef organ sistemlerine göre mesleki hastalıklar
    • 2.1. Solunum yolu hastalıkları
      • 2.1.1. Fibrojenik mineral tozlarının neden olduğu pnömokonyozlar (silikozis, antrako-silikozis, asbestozis)
      • 2.1.2. Silikotüberküloz
      • 2.1.3. Fibrojenik olmayan mineral tozunun neden olduğu pnömokonyozlar
      • 2.1.4. Siderozis
      • 2.1.5. Sert metal tozunun neden olduğu bronkopulmoner hastalıklar
      • 2.1.6. Pamuk (bisinozis), keten, kenevir, sisal veya şeker kamışı tozlarının (bagassozis) neden olduğu bronkopulmoner hastalıklar
      • 2.1.7. Çalışma sürecinde bilinen hassaslaştırıcı maddeler veya tahriş edici maddelerden kaynaklanan astım
      • 2.1.8. Çalışma faaliyetlerinden kaynaklanan organik tozların veya mikrobiyal olarak kirlenmiş aerosollerin solunmasıyla oluşan ekstrinsik alerjik alveolit
      • 2.1.9. Kömür tozu, taş ocağı tozu, odun tozu, tahıl ve tarım işlerinden çıkan toz, hayvan ahırlarındaki toz, tekstil tozu ve kağıt tozunun iş faaliyetlerinden kaynaklanan solunum yoluyla bulaşan kronik obstrüktif akciğer hastalıkları
      • 2.1.10. Alüminyumun neden olduğu akciğer hastalıkları
      • 2.1.11. Çalışma sürecine özgü bilinen hassaslaştırıcı maddeler veya tahriş edici maddeler nedeniyle oluşan üst solunum yolu rahatsızlıkları
      • 2.1.12. Çalışma faaliyetlerinden kaynaklanan risk faktörlerine maruziyet ile çalışanın yakalandığı hastalık(lar) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantının kurulduğu veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlendiği, önceki maddelerde belirtilmeyen diğer solunum yolu hastalıkları
    • 2.2. Cilt hastalıkları
      • 2.2.1. Diğer maddelerde yer almayan iş aktivitelerinden kaynaklanan diğer bilinen alerjiye neden olan etkenlerin neden olduğu alerjik kontakt dermatozlar ve kontakt ürtiker
      • 2.2.2. Diğer maddelerde yer almayan iş faaliyetlerinden kaynaklanan diğer bilinen tahriş edici maddelerin neden olduğu tahriş edici temas dermatozları
      • 2.2.3. Diğer maddelerde yer almayan iş faaliyetlerinden kaynaklanan diğer bilinen etkenlerin neden olduğu vitiligo
      • 2.2.4. Çalışma faaliyetlerinden kaynaklanan risk faktörlerine maruziyet ile çalışanın yakalandığı cilt hastalığı(ları) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantının kurulduğu veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlendiği, diğer maddeler altında yer almayan, işyerinde fiziksel, kimyasal veya biyolojik etkenlerin neden olduğu diğer cilt hastalıkları
    • 2.3. Kas-iskelet sistemi bozuklukları
      • 2.3.1. Tekrarlayan hareketler, kuvvetli eforlar ve bileğin aşırı pozisyonları nedeniyle oluşan radyal stiloid tenosinovit
      • 2.3.2. El ve bileğin tekrarlayan hareketleri, kuvvetli eforlar ve bileğin aşırı pozisyonları nedeniyle oluşan kronik tenosinoviti
      • 2.3.3. Dirsek bölgesinin uzun süreli basıncına bağlı olekranon bursit
      • 2.3.4. Diz üstü pozisyonda uzun süre kalmaya bağlı prepatellar bursit
      • 2.3.5. Tekrarlayan kuvvetli çalışmaya bağlı epikondilit
      • 2.3.6. Diz üstü veya çömelme pozisyonunda uzun süre çalışmanın ardından oluşan menisküs lezyonları
      • 2.3.7. Uzun süreli tekrarlayan kuvvetli çalışma, titreşim içeren çalışma, bileğin aşırı duruşları veya bu üçünün bir kombinasyonu nedeniyle oluşan karpal tünel sendromu 2.3.8. Önceki maddelerde belirtilmeyen, çalışma faaliyetlerinden kaynaklanan risk faktörlerine maruz kalma ile çalışanın yakalandığı kas-iskelet sistemi rahatsızlığı(ları) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantının kurulduğu veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlendiği diğer kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları
    • 2.4. Zihinsel ve davranışsal bozukluklar
      • 2.4.1. Travma sonrası stres bozukluğu
      • 2.4.2. Çalışma faaliyetlerinden kaynaklanan risk faktörlerine maruz kalma ile çalışanın yakalandığı zihinsel ve davranışsal bozukluk(lar) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantının kurulduğu veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlendiği, önceki maddede belirtilmeyen diğer zihinsel veya davranışsal bozukluklar
  3. 3. Mesleki kanser
    • 3.1. Aşağıdaki etkenlerin neden olduğu kanser
      • 3.1.1. Asbest
      • 3.1.2. Benzidin ve tuzları
      • 3.1.3. Bis-klorometil eter (BCME)
      • 3.1.4. Krom VI bileşikleri
      • 3.1.5. Kömür katranları, kömür katranı ziftleri veya isleri
      • 3.1.6. Beta-naftilamin
      • 3.1.7. Vinil klorür
      • 3.1.8. Benzen
      • 3.1.9. Benzen veya homologlarının toksik nitro ve amino türevleri
      • 3.1.10. İyonlaştırıcı radyasyonlar
      • 3.1.11. Katran, zift, bitüm, mineral yağ, antrasen veya bu maddelerin bileşikleri, ürünleri veya kalıntıları
      • 3.1.12. Kok fırını emisyonları
      • 3.1.13. Nikel bileşikleri
      • 3.1.14. Ahşap tozu
      • 3.1.15. Arsenik ve bileşikleri
      • 3.1.16. Berilyum ve bileşikleri
      • 3.1.17. Kadmiyum ve bileşikleri
      • 3.1.18. Eriyonit
      • 3.1.19. Etilen oksit
      • 3.1.20. Hepatit B virüsü (HBV) ve hepatit C virüsü (HCV)
      • 3.1.21. Önceki maddelerde belirtilmeyen işyerindeki diğer etkenlerin neden olduğu kanserler, iş faaliyetlerinden kaynaklanan bu etkenlere maruz kalma ile işçinin yakalandığı kanser(ler) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantı kurulmuşsa veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlenmişse
  4. 4. Diğer hastalıklar
    • 4.1. Madencilerin nistagmusu
    • 4.2. Bu listede belirtilmeyen meslekler veya işlemlerden kaynaklanan ve iş faaliyetlerinden kaynaklanan maruziyet ile işçinin yakalandığı hastalık(lar) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantının kurulduğu veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlendiği diğer özel hastalıklar

Meslek Hastalıkları

Meslek Hastalığı Sağlık Kurulu Raporu Düzenlemekle Yetkilendirilmiş Hastaneler

11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği kapsamında ülkemizde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü kaybı oranları ile sigortalıların meslekte kazanma gücü kaybı oranlarının tespitinde esas alınacak sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye yetkili sağlık kuruluşları belirlenmiştir.

Yönetmeliğe göre sigortalıların meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü kaybı oranları tespitinde esas alınacak sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye, Sağlık Bakanlığı Meslek Hastalıkları Hastaneleri, Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ile Devlet Üniversitesi Hastaneleri yetkili kılınmıştır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Kanun ve Yönetmelikleri Okumayı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İLO – International Labour Organization – Uluslararası Çalışma Örgütü https://normlex.ilo.org/dyn/nrmlx_en/f?p=NORMLEXPUB:12100:0::NO:12100:P12100_INSTRUMENT_ID:312532:NO

⭐️⭐️ 42 No’lu İşçinin Tazmini (Meslek Hastalıkları) Sözleşmesi (Revize) https://www.ilo.org/tr/resource/42-nolu-iscinin-tazmini-meslek-hastaliklari-sozlesmesi-revize

⭐️⭐️ SOSYAL SİGORTA SAĞLIK İŞLEMLERİ TÜZÜĞÜ https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=74496&MevzuatTur=2&MevzuatTertip=5

⭐️⭐️ T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HALK SAĞLIĞI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Çalışan Sağlığı Dairesi Başkanlığı https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/meslek-hastaliklari.html

⭐️⭐️ 11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği  https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=12511&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla