Nöroergonomik İş Güvenliği

Nöroergonominin Bilimsel Temelleri

Nöroergonomi, insan beyninin iş ortamındaki tepkilerini ve performansını etkileyen nörolojik süreçleri anlamayı amaçlar. 

Bu disiplin, bilişsel yükün (cognitive load) çalışanların dikkatini, karar verme süreçlerini ve genel performansını nasıl etkilediğini inceler. Yüksek bilişsel yük, stres ve yorgunluk mekanizmalarını tetikleyebilir, bu da iş kazaları riskini artırır.

Nöroergonomi, nörobilim ve ergonomi disiplinlerinin kesişiminde yer alır. Bu alanda, beyin işlevlerinin iş performansına etkisi derinlemesine incelenir.

Nörobilim, beynin nasıl çalıştığını anlamamızı sağlarken, ergonomi ise insan-makine etkileşimini optimize etmeyi hedefler.

Nöroergonomi, bu iki alanın birleşimiyle, çalışanların bilişsel süreçlerini ve bu süreçlerin iş güvenliği üzerindeki etkilerini anlamaya odaklanır.

Özellikle kognitif yük ve yorgunluk mekanizmaları, nöroergonominin temel ilgi alanları arasındadır. Kognitif yük, bir görevi yerine getirirken beynin ne kadar zorlandığını ifade ederken, yorgunluk ise uzun süreli zihinsel aktiviteler sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Bu mekanizmaların anlaşılması, iş yerlerinde daha iyi çalışma koşulları sağlamak ve iş kazalarını önlemek için kritik öneme sahiptir.

Nöroergonomi, bu bilimsel temelleri kullanarak, iş yerlerinde insan odaklı çözümler geliştirmeyi amaçlar.

Beyin işlevlerinin iş performansına etkisi, dikkat, hafıza, karar verme ve problem çözme gibi çeşitli bilişsel süreçleri içerir. Çalışanların bu süreçlerdeki performansı, iş güvenliği ve verimliliği doğrudan etkiler.

Örneğin, dikkat eksikliği veya hafıza problemleri, iş kazalarına yol açabilirken, etkili karar verme ve problem çözme becerileri, iş süreçlerini optimize edebilir.

Bu nedenle, nöroergonomi, çalışanların bilişsel yeteneklerini destekleyecek ve geliştirecek stratejiler sunar. Kognitif yükün yönetimi ve yorgunluğun azaltılması, iş yerlerinde daha sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı yaratmak için önemlidir.

Nöroergonomik yaklaşımlar, çalışanların zihinsel kapasitelerini en üst düzeye çıkararak, iş performansını artırmayı ve iş kazalarını önlemeyi hedefler.

İnsan beyninin stres ve yorgunluk mekanizmalarını anlamak, çalışanların aşırı yüklenmesini önlemek ve daha güvenli bir çalışma ortamı sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Nöroergonomik araştırmalar, çalışanların nörolojik durumlarını izleyerek erken uyarı sistemleri geliştirmeyi ve kişiselleştirilmiş müdahaleler uygulamayı mümkün kılar. Bu sayede, iş güvenliği riskleri proaktif bir şekilde yönetilebilir ve çalışanların refahı desteklenebilir.

Nörolojik süreçlerin iş güvenliğine etkisi, özellikle tehlikeli ve karmaşık görevlerde çalışanlar için önemlidir.

Örneğin, bir inşaat işçisinin tehlikeli bir ortamda çalışırken hızlı ve doğru kararlar vermesi gerekir. Nöroergonomik yaklaşımlar, bu tür görevlerde çalışanların dikkatini ve karar verme becerilerini optimize etmeyi hedefler, böylece iş kazalarının önüne geçilebilir.

Nöroergonomik İş Güvenliğinin Temel Prensipleri

Bilişsel Yükün Yönetimi: İş yerlerinde aşırı bilişsel yük, çalışanların performansını olumsuz yönde etkileyebilir. Nöroergonomik iş güvenliği, bilişsel yükü azaltarak, çalışanların daha az zihinsel çaba harcayarak güvenli bir şekilde çalışabilmelerine olanak tanır. Bu, çalışanların dikkatlerini daha kolay toplamasına, daha doğru kararlar almasına ve hata yapma olasılıklarını düşürmesine yardımcı olabilir.

Dikkat ve Odaklanmanın İyileştirilmesi: Dikkat dağınıklığı veya odaklanma eksikliği, iş kazalarının önemli sebeplerinden biridir. Nöroergonomi, çalışma ortamındaki çeşitli faktörleri (gürültü, ışıklandırma, sıcaklık vb.) optimize ederek çalışanların dikkatlerini daha iyi odaklamalarını sağlar. Beynin çalışma kapasitesine uygun ortamlar yaratarak, iş güvenliğini artırmak mümkündür.

Stres Yönetimi: Yüksek stres seviyeleri, bilişsel işlevleri olumsuz yönde etkileyebilir ve iş kazalarına yol açabilir. Nöroergonomik yaklaşımlar, stresin yönetilmesine yardımcı olabilecek araçlar ve yöntemler sunar. Çalışanların stresli durumlarla daha iyi başa çıkabilmelerini sağlamak, güvenliği artırmada önemli bir rol oynar.

İnsan-Bilgisayar Etkileşimi ve Teknoloji Kullanımı: Çalışanların kullandığı teknolojik cihazlar, onların beyin işleyişine uygun şekilde tasarlandığında, iş güvenliği artabilir. Nöroergonomik iş güvenliği, kullanıcı dostu teknolojilerin ve arayüzlerin geliştirilmesine yardımcı olur. Özellikle endüstriyel makineler ve güvenlik sistemleri, kullanıcıların zihinsel işlevlerine uygun hale getirilerek, yanlış kullanım ve kaza riskleri azaltılabilir.

Yorgunluk ve Uyku Düzenlemeleri: Yorgunluk, güvenliği ciddi şekilde tehdit eden bir faktördür. Nöroergonomi, çalışma saatleri, molalar ve uyku düzenlemeleri gibi faktörlere dikkat ederek, yorgunluğun iş güvenliği üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmayı hedefler. Çalışanların zihinsel ve fiziksel olarak dinç olmalarını sağlayacak stratejiler geliştirilir.

İş Güvenliği İçin Nöroergonomik Çözümler

İş güvenliği için nöroergonomik çözümler, çalışma ortamı tasarımı, zihinsel performansı artırma stratejileri ve yorgunlukla başa çıkma tekniklerini içerir.

Çalışma ortamı tasarımı, çalışanların bilişsel yükünü azaltacak ve dikkatini artıracak şekilde düzenlenmelidir. Gürültü, ışıklandırma ve ergonomik faktörler, çalışma ortamının tasarımında dikkate alınması gereken önemli unsurlardır.

Gürültünün azaltılması, dikkat dağınıklığını önleyerek çalışanların görevlerine odaklanmasını sağlar.

Uygun ışıklandırma, görsel yorgunluğu azaltarak çalışanların performansını artırır.

Ergonomik düzenlemeler ise, fiziksel rahatsızlıkları önleyerek çalışanların zihinsel enerjisini korur.

Zihinsel performansı artırma stratejileri, çalışanların bilişsel yeteneklerini geliştirmek ve optimize etmek için kullanılır. Bu stratejiler arasında eğitim programları, bilişsel egzersizler ve teknoloji destekli çözümler bulunur.

Yorgunlukla başa çıkma teknikleri, çalışanların zihinsel ve fiziksel yorgunluğunu azaltmak için uygulanır.

Düzenli molalar, uyku düzeninin sağlanması ve stres yönetimi, yorgunlukla başa çıkmada etkili yöntemlerdir.

Molalar, çalışanların zihinsel olarak dinlenmesini ve yenilenmesini sağlar.

Uyku düzeninin sağlanması, çalışanların bilişsel fonksiyonlarını ve genel sağlığını iyileştirir. Stres yönetimi teknikleri ise, çalışanların stresle başa çıkmasına yardımcı olarak zihinsel yorgunluğu azaltır.

Nöroergonomik çözümler, iş yerlerinde daha güvenli ve verimli çalışma ortamları yaratmak için kapsamlı bir yaklaşım sunar.

Bu çözümler, çalışanların bilişsel yeteneklerini destekleyerek, iş kazalarını önlemeyi ve iş performansını artırmayı hedefler.

Nöroergonominin Yöntemleri

Beyin Dalgası İzleme (EEG): Elektroensefalografi (EEG) kullanarak çalışanların beyin dalgaları izlenebilir. Bu, odaklanma, yorgunluk, stres ve rahatlama seviyelerinin ölçülmesine olanak tanır.

Göz Takibi (Eye Tracking): Göz hareketleri ve bakış süreleri takip edilerek, bir kişinin dikkati, iş yükü ve çevresel faktörlerle etkileşimi hakkında bilgi edinilebilir.

Bilişsel Yük Testleri: Çeşitli testlerle çalışanların bilişsel yükü ölçülür. Bu testler, zihinsel çaba gerektiren görevler sırasında, bir kişinin beyin kapasitesinin nasıl kullanıldığını ve hangi durumlarda daha verimli olduğunu belirlemeye yardımcı olabilir.

Fonksiyonel Nörogörüntüleme (fMRI): Beynin çeşitli bölgelerinin aktivitesini izleyerek, zihinsel süreçlerin nasıl işlediği hakkında bilgi edinilir. Bu, özellikle yoğun bilişsel görevler sırasında beynin hangi bölgelerinin aktif olduğunu anlamada kullanılır.

Nöroergonomik İş Güvenliği Stratejileri

  1. Bilişsel Yükü Azaltma:
    • Çalışanların görevlerini yerine getirirken karşılaştıkları bilişsel yük, iş güvenliği açısından kritik olabilir. Karmaşık görevler, çalışanların dikkatlerini dağıtabilir ve hata yapma olasılıklarını artırabilir.
    • Görevlerin basitleştirilmesi, rutin işlemlerin otomatikleştirilmesi veya iyi tasarlanmış kullanıcı arayüzleri ile bilişsel yük azaltılabilir.
  2. Çalışma Ortamının Düzenlenmesi:
    • Aydınlatma, ses seviyesi, sıcaklık ve havalandırma gibi çevresel faktörler, çalışanların beyin sağlığını ve odaklanmasını etkileyebilir.
    • Çalışma alanının ergonomik olarak düzenlenmesi, zihinsel performansı iyileştirir ve kazaları önler. Örneğin, aşırı ışık veya düşük ışık, dikkat dağınıklığına yol açabilir, gürültü ise çalışanların odaklanmasını zorlaştırabilir.
  3. Dikkat Takibi ve Beyin Aktivitesi İzleme:
    • Çalışanların beyin aktiviteleri, dikkat seviyeleri ve odaklanma dereceleri izlenebilir. Bu amaçla beyin dalgası izleme (EEG), göz takip teknolojisi ve bilişsel yük testleri gibi araçlar kullanılabilir.
    • Beynin yorgunluk, stres veya düşük dikkat seviyelerini gösteren işaretler izlenebilir ve gerektiğinde müdahale yapılabilir. Bu şekilde, kritik görevlerde dikkat kaybı ve kazaların önüne geçilebilir.
  4. İnsan-Bilgisayar Etkileşiminin İyileştirilmesi:
    • İnsanların kullandığı teknolojilerin beyin işlevlerine uyumlu olması önemlidir. İş yerindeki cihazlar, makineler veya yazılımlar, çalışanların karar verme süreçlerini destekleyecek şekilde tasarlanmalıdır.
    • Hata yapmayı azaltacak arayüzler, daha hızlı geri bildirim sistemleri ve yapay zeka destekli teknolojiler, çalışanların doğru kararlar almasına yardımcı olabilir.
  5. Ergonomik Eğitim ve Bilinçlendirme:
    • Çalışanlara, nöroergonomi ile ilgili eğitimler verilebilir. Bu eğitimlerde, bilişsel yük, dikkat, odaklanma, stres yönetimi ve doğru iş yapma yöntemleri gibi konulara odaklanılabilir.
    • Eğitimler, çalışanların güvenlik konusunda daha bilinçli olmalarını sağlar ve beyinlerinin nasıl çalıştığını anlamalarına yardımcı olur.

Nöroergonomik İş Güvenliği Uygulama Alanları

  1. Ağır Sanayi ve İnşaat:
    • İnşaat ve fabrika gibi iş yerlerinde, fiziksel ve zihinsel taleplerin yüksek olduğu ortamlar bulunur. Nöroergonomik iş güvenliği, işçilerin dikkatini arttırmak, yorgunluklarını yönetmek ve güvenlik risklerini azaltmak için önemlidir.
    • Çalışma alanı tasarımı ve teknolojinin çalışanlara uygun hale getirilmesi, kazaları önlemede etkili olabilir.
  2. Ulaşım ve Taşımacılık:
    • Ulaşım sektöründe (özellikle hava, deniz ve kara taşımacılığında), sürücüler, pilotlar ve denizciler gibi çalışanların dikkatini sürekli olarak yüksek tutmaları gerekir. Nöroergonomi, dikkat dağıtıcı unsurları minimize ederek, odaklanma seviyelerini iyileştirir ve kaza risklerini azaltır.
  3. Sağlık Sektörü:
    • Sağlık çalışanları, özellikle cerrahlar ve hemşireler, yüksek dikkat gerektiren görevleri yerine getirirken, nöroergonomi onların performansını iyileştirebilir. Beyin temelli stratejilerle, cerrahi hata oranları azaltılabilir ve hastaların güvenliği sağlanabilir.
  4. Ofis Ortamları:
    • Ofis çalışanlarında da bilişsel yük ve dikkat kaybı, iş güvenliği açısından sorun oluşturabilir. Nöroergonomi, çalışanların fiziksel ortamlarının yanı sıra, iş yoğunlukları ve çalışma saatleri gibi faktörleri de optimize eder.

Nöroergonomik iş güvenliği, çalışanların zihinsel sağlığını, güvenliğini ve verimliliğini artırmaya yönelik bir yaklaşım sunar. Bu alan, iş yerlerindeki kazaların önlenmesinde, çalışanların daha sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak için kritik bir rol oynamaktadır.

Nöroergonomi, geleneksel iş güvenliği kurallarını bilimsel verilerle destekleyerek, iş yerindeki güvenliği ve verimliliği artırabilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Nöroergonomi: Fiziksel ve bilişsel çalışmalara yönelik uygulamaların gözden geçirilmesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24391575/

⭐️⭐️ NÖROERGONOMİ ÇALIŞMALARINA YÖNELİK BİR LİTERATÜR ARAŞTIRMASI http://NÖROERGONOMİ ÇALIŞMALARINA YÖNELİK BİR LİTERATÜR ARAŞTIRMASI

⭐️⭐️ İnsan bilişsel performansının nicelleştirilmesinde EEG endekslerinin uygulamaları: Sistematik bir inceleme ve bibliyometrik analiz https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7717519/

⭐️⭐️ Bilişsel ergonomi https://oshwiki.osha.europa.eu/en/themes/cognitive-ergonomics

⭐️⭐️ Zihinsel İş Yükü, Katılım ve İnsan Performansına Nöroergonomi Yaklaşımı https://www.frontiersin.org/journals/neuroscience/articles/10.3389/fnins.2020.00268/full

⭐️⭐️ İnsan Zihinsel İş Yükü: Bir Araştırma ve Yeni Bir Kapsayıcı Tanım https://www.frontiersin.org/journals/psychology/articles/10.3389/fpsyg.2022.883321/full

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İş Sağlığı ve Güvenliğinde ISCO Niçin Önemli?

İş Sağlığı ve Güvenliğin saha çalışmalarının önemi olduğu kadar evrakların doğru, düzenli ve zamanında hazırlanması da önemlidir.

Tabi ki sahada yapılacak İş Sağlığı ve Güvenliği çalışmalarının planlanması ve uygulanması için de işveren ve işveren vekillerinden doğru, düzenli ve zamanında bilgi – evrak alabilmek gerekiyor.

Kısaca; paydaşların, sahada da evraklarda da ortak anlayış ve doğruluğu zamanında yerine getirmeleri esas.

Bu evrakların ilki çalışanın – işçinin işe girişinde kayıtlarının (çalışacağı işe uygun meslek kaydı ile SGK girişinin yapılması) doğru ve tabi ki zamanında yapılması.

Bu sebeple;

İlk olarak kısaltmaların ve tanımların ne oldukları ile başlayalım.

ISCO – International Standard Classification of Occupations Nedir?

Dilimiz Türkçeye çevirdiğimizde, ”Uluslararası Meslek Standartları Sınıflandırması‘ anlamına gelir. Ülkemizde ingilizce kısaltması olan ”İSCO” olarak da kullanılmaktadır.

Mesleklerin tanımlarında ve içeriğinde ülkeler arasında farklılık olmaması, sınıflandırılmanın standartlaşması için Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) bünyesinde yapılan çalışmalar sonucunda 1958 yılında ortak karara bağlanmıştır. Zaman içerisinde güncel ihtiyaçlara göre geliştirilerek halen ülkemiz de dahil Uluslararası Çalışma Örgütü üyesi ülkeler ve bazı üye olmayan ülkeler tarafından kullanılmaktadır.

Uluslararası Meslek Standartları Sınıflandırması(ISCO-08), idari kayıtların yanı sıra, nüfus sayımları ve diğer istatistiksel alan taramalarından elde edilen mesleki bilgilerin derlenmesi ve sınıflandırılması için geliştirilmiş bir sistemdir. ISCO’nun ana amacı, işllere ve mesleklere ilişkin bilgilerin uluslararası açıdan raporlanması ve karşılaştırılması için bir zemin oluşturmaktır.

a. İş, ‘‘bir işveren namına veya kendi hesabına çalışmak da dahil olmak üzere bir kişi tarafından gerçekleştirilen veya gerçekleştirilmesi öngörülen görev ve sorumluluklar seti’’ olarak tanımlanır.

b. Bir meslek ise içerisindeki ‘’ana görev ve sorumlulukların yüksek derecede benzerliği ile nitelenen bir iş setidir’’ Bir kişi, geçmiş, mevcut veya gelecekteki bir işle olan ilişkisi bakımından bir meslekle ilişkilendirilebilir.

ISCO-08, meslekleri gruplar halinde düzenlerken iki temel kriter kullanır:

Beceri Seviyesi ve Beceri Uzmanlaşması

a. Beceri, ‘’verilen işin görevleri ve sorumlukları yerine getirme kabiliyeti’’ olarak tanımlanır.

b. Beceri Düzeyi, ‘‘gerçekleştirilecek görevler ve sorumluluklar dizisinin ve karmaşıklığının bir fonksiyonudur’.’

c. Beceri Uzmanlaşması, ‘’gerekli bilgi alanı, kullanılan araçlar ve makineler, kullanılan veya üzerinde çalışılan malzemeler ve üretilen mal ve hizmet çeşitleri’’ olarak düşünülür.

Belirli dönemlerde üye ülkelerin katkılarıyla güncelleme çalışmaları gerçekleştirilen bu sınıflama sisteminin son versiyonu 2008 yılında (ISCO-08) yürürlüğe girmiştir.

Uluslararası Meslek Standartları Sınıflandırması‘ nın bir çok amacı mevcut.

  • Standart meslek tanımı olması,
  • Mesleki verilerin toplanabilmesi ve paylaşılabilmesi,
  • Ölçülebilir ve karşılaştırılabilir olması,
  • Bilgi, beceri, yetkinlik ve sonrasında tecrübe kriterlerinin sağlanması,
  • İş sağlığı ve güvenliği hizmet kriterlerinin belirlenebilmesi,
  • Ülkeler ve diller arasında ortak (meslek) iletişiminin oluşturulabilmesi.

Ve benzeri amaçlara hizmet etmektedir.

Ayrıca Ek Bilgi;

ISCO-08 içindeki beceri uzmanlığı kavramı, ISCED’deki eğitim ve öğretim alanlarıyla bazı benzerlikler göstermektedir. Bununla birlikte, ISCO-08 ve ISCED, farklı istatistiksel birimleri farklı kriterler kullanarak sınıflandırırlar.

ISCO-08 işleri gerçekleşltirmek için gerekli beceri seviyesine ve uzmanlığına bağlı olarak işleri sınıflandırırken; ISCED Eğitim ve Öğretim Alanları, konular bakımından eğitim programlarını ve yeterliliklerini sınıflandırır. Bu nedenle, her ne kadar iki sınıfflama arasında bağlantılar açıkça var olsa da; iki sınıflamadaki meslek grupları ve alan grupları arasında doğrudan bir uyumluluk her zaman olmayabilir.

ISCO Düzenleme ve Takibini Ülkemizde Hangi Kuruluşlar Yapıyor?

ISCO’nun Türkiye’de kullanımı ile ilgili çalışmalar TÜİK tarafından yapılmaktadır. ISCO’yu ülkemizde doğrudan kullanan diğer bir kurum İŞKUR’dur.

İŞKUR tarafından işgücünün kayıt altına alınması ve izlenmesi ile işgücü piyasasındaki iş, meslek ve unvanlar hakkında kişi ve kurumlara bilgi sunmak amacıyla oluşturulan Türk Meslekler Sözlüğünün çerçeve yapısının oluşturulmasında da ISCO doğrudan esas alınmıştır.

Yükseköğretimdeki mevcut programların ISCO-08 ile​​ uyum çalışmaları halen devam etmektedir.

Meslek Sınıflaması Nasıl Yapılıyor

ISCO-08 tüm mesleklerin sınıflandırıldığı dört düzeyli hiyerarşik bir sınıflamadır.

Bu sınıflamada 10 ana grup, 43 alt ana grup, 130 grup ve 436 birim grup bulunmaktadır.

Bu 436 (4 haneli kod) birim grup kodlarının altında yer alan ve en detaylı sınıflama olan 6’lı kodlar, İŞKUR tarafından istihdam piyasasının ihtiyaçlarına göre sürekli olarak güncellenmektedir.

İŞKUR tarafından 2018 yılı itibari ile toplam 7.138 adet 6’lı kod belirlenmiştir.

Sorgulama için İŞKUR’ un Türk Meslekler Sözlüğü – Türkiye İş Kurumu inceleyebilirsiniz.

SGK Açısından Meslek Sınıflaması Niçin Önemli?

SGK, sigortalıların prime esas kazançlarının bildirilip bildirilmediğinin takibini yapmayı ve çalışanın maaşı ile orantılı prim ödenmesini sağlamak amacı ile 2012 yılında uygulamaya koymuştur.

1 Ocak 2018 tarihi itibariyle işverenlerce bildirimi zorunlu hususlar kapsamına alınmış ve işverenler, çalışanları işe alırken işyerinde fiilen yapacakları veya yapmakta oldukları işe uygun meslek kodunu SGK’ye bildirmekle yükümlü hale getirilmiştir.

Bu maksatla meslek kodlarının ilk rakamı önemlidir. Çünkü;

  • Yöneticiler’ in meslek kodları ”1” ile başlar
  • Profesyonel meslek mensuplarının meslek kodları ”2” ile başlar
  • Teknisyenler, teknikerler ve yardımcı profesyonel meslek mensuplarının meslek kodları ”3” ile başlar.
  • Daha vasıfsız meslekleri içeren meslek kodları ”4, 5, 6, 7, 8 ve 9” ile başlar.

Şirketlerin tamamının çalışanlarını meslek kodları ile birlikte SGK’ye bildirilme zorunluluğu vardır.

1 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe giren yasaya göre işçilerin meslek kodlarının SGK’ ye doğru bildirilmemesi (Muhtasar prim ve hizmet beyannamesinde) durumunda işverenlere idari para cezası uygulanır.

15.07.2016 tarih ve 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 51 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen (n) bendinde; “Muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde, sigortalıların işyerlerinde fiilen yaptıkları işe uygun meslek adı ve kodunu, gerçeğe aykırı bildiren her bir işyeri için aylık asgari ücreti geçmemek üzere meslek adı ve kodu gerçeğe aykırı bildirilen sigortalı başına asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.

Yapmakta Olduğu Gerçek İş Haricinde Başka Bir Meslek Kodu İle Bildirimi Yapılan Çalışanın Hak kaybı – Zararı Olur mu?

Çalışanlar açısından bakıldığında;

  • Rapor alması halinde ödenecek rapor parası
  • Emekli olması halinde bağlanacak emekli aylığı
  • Ölümü halinde hak sahiplerine bağlanacak dul – yetim aylığı

hesaplanırken o çalışanın adına SGK’ya bildirilmiş olan meslek adı ve kodunun herhangi bir önemi yoktur. Çalışan için önemli olan adına SGK’ya bildirilen sigorta primine esas kazancıdır.

Yani başlıktaki sorunun cevabı: Hayır. Yapmakta Olduğu Gerçek İş Haricinde Başka Bir Meslek Kodu İle Bildirimi Yapılan çalışanın herhangi bir hak kaybı yada zararı olmaz.

Yapmakta Olduğu Gerçek İş Haricinde Başka Bir Meslek Kodu İle Bildirimi Yapılan Çalışan Ne Yapmalı?

Her ne kadar; Yapmakta Olduğu Gerçek İş Haricinde Başka Bir Meslek Kodu İle Bildirimi Yapılan çalışanın herhangi bir hak kaybı yada zararı olmasa da….

Çalışanın hem ahlaki doğruluk hem de kanun ve yönetmeliklere uyulması adına yapılan yanlışı fark ettiğinde derhal işletmenin içerisindeki ilgili yetkiliyi (insan kaynakları, muhasebe birimi vb gibi) hatanın düzeltilmesi için bilgilendirmeli – uyarmalıdır.

İşveren ve işletme İçin İSCO Niçin Önemli?

İnşaatlarda – Şantiyelerde sıklıkla karşılaştığımız beden işçisi meslek kodundan yapılan SGK bildirimlerinde; ilgili işçi ustalık gerektiren (İnşaat Demircisi, Kalıpçısı vb gibi) bir işte çalıştırılırsa ve çalışması esnasında iş kazası geçirirse;

  • İşveren, vasıfsız işçiyi ustalık gerektiren işte çalıştırdığı için
  • Yaptığı işe uygun
    • Mesleki Eğitim – Mesleki Yeterliliği Belgesi olmayabileceği için,
    • İşe giriş oryantasyon eğitimi almamış olacağı için,
    • Personel çalışma ve taahhütnamelerinin olmayabileceği için,
    • Görev tanımları olmayabileceği için,
    • İş güvenliği ek eğitimleri verilmemiş olabileceği için,

kazanın meydana gelmesinde kusurlu bulunabilecektir.

Çünkü kaza sonrası adli ve idari incelemeler sırasında; iş kazası geçiren işçi adına verilmiş olan sigortalı işe giriş bildirgesi de diğer evraklar ile birlikte incelenir.

İşe giriş bildirgesinin veriliş tarihinin yanında bildirgede yer alan işçinin meslek adı ve kodunun doğru olup olmadığı, başlangıçta sehven yapılmış bir hata varsa düzeltilip düzeltilmediği tespit görülecektir. Meslek adı ve kodunun hatalı olması durumunda; idari olarak usülsüzlük olarak cezai işleme tabi tutulacağı gibi adli olarak da kötü niyet olarak değerlendirilebilir.

Konumuz İş Sağlığı ve Güvenliği olduğu için asıl sorumuza – mevzumuza dönelim.

İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından ISCO Niçin Önemli?

İlk olarak işe başlangıcında her çalışanın ”işe giriş – kabul muayenesinini yapılması, yönetmelikte örneği mevcut olan EK-2 formunun çalışanın bilgileri kısmını çalışan, muayene bulgularına, tahlil ve tetkik sonuçlarını değerlendirirken yapacağı işin niteliğine ve risklerine göre fiziksel ve ruhsal durumunun uygun olup olmadığı kararını verir.

Bu süreçte çalışmaya başlayacak kişinin meslek adı (ve dolayısı ile kodunun) işyeri hekimine ne olarak beyan edilirse, (EK-2 formunda çalışanın yazılı beyan bölümünde) muayene ve tetkikleri değerlendire kriteri o mesleğe göre olacak ve raporlama da bu şekilde yapılacaktır.

Sıklıkla yaşadığım klişe olmuş bir örneği paylaşayım:

Şantiyeye ”beden işçisi” SGK kaydı ile işe alınan işçi beyanında da ”zeminde temizlik işleri yapacağım” dediğinde işyeri hekimi olarak vereceğim raporda özellikle yüksekte çalışma onayı vermediğim gibi muayene – tahlil – tetkik değerlendirmem daha toleranslı oluyor.

Ve tabi ki EK-2 Evrakında yüksekte çalışabilir bölümünü çizeceğim (Çalışma izni vermiyorum) gibi ”zeminde çalışacak beden işçisi” olarak çalışması uygundur yazıyorum.

Bu kişi aslen;

Mesleki Yeterlilikte 11UY0012–3 Betonarme Demircisi (Seviye 3) olan ISCO 08 Kodu 7114.04 ile SGK kaydı açılması gerekirken,

Bazen, Mesleki Yeterlilikte 16UY0253-2 İnşaat İşçisi (Seviye 2)olan ISCO 08 Kodu 9312.02 ile SGK kaydı açılırken,

Sıklıkla Beden İşçisi (Genel) ISCO 08 Kodu 9622.02

Bazen de

Beden işçisi (taşıma, yükleme-boşaltma) ISCO 08 Kodu 9333.23

Beden İşçisi (Temizlik) ISCO 08 Kodu 9622.01

kayıt açıldığını görüyorum

Örnek gördüğünüz, Betonarme Demircisi SGK girişi yapılacak işçinin muayene – tetkik – tahlil kriterleri ile diğerlerinin ki oldukça farklıdır. Tabi ki EK- 2 Muayene formuna yazılacak sonuç da aynı şekilde farklı olacaktır. Her şeyden önce işçinin yüksekte çalışması uygun mu değil mi?

Tabi ki çok da önemli diğer kısım İş Güvenliği;

İşçinin-çalışanın sağlık kontrolü yapılıp işe uygunluğu fiziken ve ruhen değerlendirildikten sonra;

  • İşe giriş oryantasyon eğitimi verilecek. Bu kısım tam zamanlı olmadıkça İş Güvenliği Uzmanın sorumluluğunda olmasa da iş güvenliği açışından önemlidir.
  • Personel çalışma ve taahhütnameleri – işçinin – çalışanın taahhüt edeceği – imzalayacağı yaptığı işe-mesleğe göre olması gerekirken, giriş SGK kaydı ile çelişmiş olacak.
  • Görev tanımları – İşçiye – çalışana anlatılmalı – açıklanmalı, okutulup imzalatılmalı. Lakin burada da SGK Kaydı ile uyumlu görev tanımı mı yoksa aslen görevi-mesleği olan ve çalışacağı görev tanımı mı anlatılmalı – açıklanmalı, okutulup imzalatılmalı. Tabi ki önemli bir husus ve evrakta da kafa karışıklığı olacak bu durumda.
  • İş güvenliği ek eğitimleri – çalışanlara-işçilere hem sahada işbaşı konuşması şeklinde hem de planlı zamanlarda yapmakta oldukları mesleklere-işlere özel iş güvenliği eğitimlerinde de kafa karışıklığı olacak.
  • Meslek Eğitim – Mesleki Yeterliliğin olup olmadığının kontrol edilmesinde de yasal kayıtlı evraklar arasında çelişki olasılığı yükselecektir.

Sonuç olarak;

İşyerinde çalışacak olan her personelin, işe giriş ve periyodik muayeneleri, İş Sağlığı ve Güvenliği eeğiitimleri, işe giriş oryantasyon eğitimi, Meslek Eğitim – Mesleki Yeterlilik belge sorgulamaları, görev tanımları ve sair diğer evrakların tamamına yakını yapacağı işe ve dolayısı ile işyerinde çalıştığı meslek. adına göre verilmekte ve belgelendirilmektedir.

Bu sebeple işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları, aldıkları sorumluluğun gereği, çalışanların işyeri SGK sında kayıtlı meslek ile yaptıkları işin aynı-uyumlu olmasını gözeterek görevlerini yapmalarını ve evraklarını düzenlemelerini tavsiye ederim.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Konu Hakkında Kanun-Yönetmelik Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Uluslararası Meslek Standartları Sınıflandırması (ISCO) https://ilostat.ilo.org/methods/concepts-and-definitions/classification-occupation/

⭐️⭐️ Uluslararası Meslek Standartları Sınıflandırması (ISCO) https://esco.ec.europa.eu/en/about-esco/escopedia/escopedia/international-standard-classification-occupations-isco

⭐️⭐️ 6. ULUSLARARASI STANDART MESLEK SINIFLAMA SİSTEMİ (ISCO) https://uluslararasi.yok.gov.tr/Sayfalar/avrupa-yuksekogretim-alani-ile-uyum-projesi/uluslararasi-standart-meslek-siniflama-sistemi-isco.aspx

⭐️⭐️ İnternational Standard Classification of Occupations http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://uluslararasi.yok.gov.tr/Documents/avrupa-yuksekogretim-alani-ile-uyumlasma-projesi/documents/isco-08.pdf

⭐️⭐️ Türkiye Yeterlilikler Çerçevesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/11/20151119.htm

⭐️⭐️ Meslek Adı ve Kodları http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://online.csgb.gov.ct.tr/main/dokuman/isco.pdf

⭐️⭐️ Türk Meslekler Sözlüğü – Türkiye İş Kurumu https://esube.iskur.gov.tr/meslek/meslek.aspx

⭐️⭐️ İŞYERİ HEKİMİ VE DİĞER SAĞLIK PERSONELİNİN GÖREV, YETKİ, SORUMLULUK VE EĞİTİMLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=18615&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Karanfil – Öjenol

Karanfil

Karanfillerden elde edilen uçucu yağın %90’ını oluşturan (ve aromasından sorumlu olan) öjenol, hepatotoksisiteye ve çarpıntıya neden olabilir; 5 mL kadar düşük miktarlarda bile toksik olabilir.

Öjenol, hindistan cevizi ve tarçın gibi diğer baharatlarda bulunur ve yatıştırıcı özelliklere sahip olduğu bildirilmiştir.

Karanfil (Syzygium aromaticum), sağlığa faydalı birçok bileşen içeren bir baharattır ve öjenol (eugenol), karanfilin en önemli bileşiklerinden biridir.

Öjenol, karanfilin aromatik özelliklerinden sorumlu olan uçucu bir yağdır ve sağlık üzerinde birçok potansiyel fayda sağlar.

Karanfilin (Syzygium aromaticum, mersin ailesinden bir ağaç) mutfak dışı kullanımları arasında aromalı sigaralar da yer alır. Lakin, 2009 yılında karanfil sigaraları, sigaraya başlayan çocuk sayısını azaltma amaçlı bir kamu politikasının parçası olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde yasaklandı.

Öjenol Nedir?

Öjenol, bir tür fenol bileşiği olup, karanfil başta olmak üzere bazı diğer bitkilerde, özellikle defne, tarçın, yenibahar, fesleğen ve hindistan cevizi gibi bitkilerde de bulunur. Karanfilde bulunan bu bileşik, ona karakteristik keskin, tatlı ve baharatlı kokusunu ve aromasını verir.

Öjenolün Sağlık Faydaları

Ağrı Kesici Etki (Analjezik)Öjenol, güçlü bir ağrı kesici etkiye sahiptir. Geleneksel tıpta, karanfil yağı diş ağrıları gibi lokal ağrıların tedavisinde kullanılmaktadır. Özellikle diş hekimliği uygulamalarında, ağrıyı hafifletmek için karanfil yağı ya da öjenol kullanılır. Öjenol, sinir uçlarını yatıştırarak ağrıyı hafifletebilir.

Antimikrobiyal EtkiÖjenol, güçlü bir antibakteriyel, antiviral ve antifungal etkiye sahip olduğu bilinen bir bileşiktir. Karanfilin öjenol içeriği, bazı mikroorganizmaları öldürmeye yardımcı olabilir ve bu nedenle bazı diş bakım ürünlerinde (örneğin, diş macunlarında) kullanılmaktadır.

Anti-inflamatuar (Enflamasyon Azaltıcı) EtkiÖjenol, iltihap önleyici özelliklere sahiptir. Bu özellik, eklem ağrıları, romatizma, artrit gibi inflamatuar (iltihabi) hastalıkların tedavisinde faydalı olabilir. Ayrıca, bağışıklık sisteminin düzenlenmesine yardımcı olabilir.

Sindirim Sistemi Üzerindeki EtkilerÖjenol, sindirim sistemini rahatlatıcı bir etkiye sahiptir. Karanfil yağı, sindirim problemleri, şişkinlik, gaz, mide bulantısı gibi rahatsızlıkları hafifletebilir. Öjenol, mideyi yatıştırarak asidik rahatsızlıkları da azaltabilir.

Kanserle Mücadele – Bazı araştırmalar, öjenolün antikanserojen etkiler gösterebileceğini öne sürmektedir. Öjenol, serbest radikallerle mücadele ederek hücre hasarını azaltabilir ve bazı kanser türlerinin gelişimini engelleyebilir. Ancak, bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Ağız ve Diş SağlığıÖjenol, ağızda bulunan bakterilere karşı etkili olduğu için ağız hijyenine yardımcı olabilir. Diş eti hastalıkları, diş çürümeleri gibi problemleri önlemeye yardımcı olabilir. Karanfilin öjenol bileşiği, bu konuda geleneksel diş tedavilerinde de sıkça kullanılır.

Sinir Sistemi Üzerinde Rahatlatıcı EtkiÖjenolün, sinirleri yatıştırıcı etkisi olduğu düşünülmektedir. Kaygı, stres gibi durumların hafifletilmesinde yardımcı olabilir ve rahatlatıcı bir etki sağlayabilir.

Öjenolün Kullanım Alanları

Diş Hekimliği – Karanfil yağı ve öjenol, diş ağrısı ve dişeti hastalıklarının tedavisinde kullanılır.

Aromaterapi Öjenol, rahatlatıcı özellikleri nedeniyle aromaterapide de kullanılır. Vücutta rahatlama ve zihinsel huzur sağlamak için inhalasyon veya masaj yoluyla kullanılabilir.

Gıda Endüstrisi – Karanfil, gıda sektöründe tat ve aroma verici olarak yaygın şekilde kullanılır. Aynı zamanda öjenolün antimikrobiyal özellikleri, gıdaların bozulmasını önlemeye yardımcı olabilir.

Cilt BakımıÖjenol içeren karanfil yağı, bazı cilt bakım ürünlerinde kullanılır. Antiseptik özellikleri, ciltteki mikropların temizlenmesine yardımcı olabilir.

Öjenolün Yan Etkileri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Öjenolün çok yüksek dozlarda kullanılması zararlı olabilir ve bazı yan etkilere yol açabilir:

Cilt Tahrişi – Karanfil yağı veya öjenol, bazı insanlar için ciltte tahrişe neden olabilir. Özellikle doğrudan cilde uygulanması durumunda dikkatli olunmalıdır.

Alerjik Reaksiyonlar – Karanfil veya öjenol alerjisi olan kişilerde, deri döküntüsü, kaşıntı veya şişlik gibi alerjik reaksiyonlar görülebilir.

Mide Rahatsızlıkları – Aşırı miktarda öjenol kullanımı mide bulantısı, kusma, mide ekşimesi gibi rahatsızlıklara yol açabilir.

Hamilelik ve Emzirme – Hamilelik ve emzirme döneminde, yüksek dozlarda öjenol ve karanfil yağı kullanımı önerilmez. Herhangi bir bitkisel tedaviye başlamadan önce bir sağlık uzmanına danışılmalıdır.

Karanfilin içerdiği öjenol, sağlık üzerinde birçok olumlu etki yapabilen güçlü bir bileşiktir.

Özellikle ağrı kesici, antimikrobiyal ve anti-inflamatuar özellikleriyle dikkat çeker. Bununla birlikte, öjenolün kullanımı sırasında dikkatli olunmalı ve aşırı dozdan kaçınılmalıdır.

Eğer doğal tedavi seçenekleri arıyorsanız, kediotu çayı gibi benzer doğal ürünler hakkındaki yazılarımızı da okumanız faydalı olabilir. Herhangi bir bitkisel tedaviye başlamadan önce, özellikle başka ilaçlar kullanıyorsanız, hekiminize danışmadan kesinlikle kullanmamalısınız…

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Syzygium aromaticum L. (Myrtaceae): Geleneksel Kullanımlar, Biyoaktif Kimyasal Bileşenler, Farmakolojik ve Toksikolojik Aktiviteler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32019140/

⭐️⭐️ Karanfil Esansiyel Yağı (Syzygium aromaticum L. Myrtaceae): Ekstraksiyon, Kimyasal Bileşim, Gıda Uygulamaları ve İnsan Sağlığı İçin Temel Biyoaktivite https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34770801/

⭐️⭐️ Karanfil ( Syzygium aromaticum ) esansiyel yağı nanoemülsiyonunun biyoaktif özellikleri: Kapsamlı bir inceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38163240/https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38163240/

⭐️⭐️ Syzygium aromaticum L. (Myrtaceae) ‘nin besin bileşimi, fitokimyası, biyoaktifliği ve potansiyel uygulamalarındaki son gelişmeler https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9614275/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İLO – Meslek Hastalıkları Listesi

Öncelikle tanım olarak inceleme yapmakta fayda var.

Meslek hastalıkları; mesleğe özgü veya güçlü bir ilişkisi olan, genellikle yalnızca bir nedensel etkene sahip olan ve bu şekilde tanınan hastalıklardır.

İşle ilgili hastalıklar; birden fazla nedensel etkenin olduğu, çalışma ortamındaki faktörlerin, diğer risk faktörleriyle birlikte, bu tür hastalıkların gelişiminde rol oynayabileceği, karmaşık bir etiyolojiye sahip hastalıklardır.

Çalışan kesimleri etkileyen hastalıklar; iş ile nedensel ilişkisi olmayan ancak mesleki sağlık tehlikeleri nedeniyle ağırlaşabilen hastalıklardır.

Gelelim Meslek Hastalıkları Listesi nedir ve nasıl belirleniyor;

Meslek Hastalıkları Listesi, çalışanın hastalığının meslekten kaynaklandığını ortaya koymak için; ülkelerin hep birlikte (İLO – International Labour Organization – Uluslararası Çalışma Örgütü) ve kendi kanun – yönetmelikleri ile kabul ettikleri – uyguladıkları hastalık listesidir.

Ayrıca; 42 No’lu İşçinin Tazmini (Meslek Hastalıkları) Sözleşmesi (Revize) ile bu sözleşmeyi onayan her üye ülke, vatandaşlarının mesleki hastalıklara uğrayanlar ile bunların hak sahipleri varislerine, iş kazalarının tazmini hakkındaki özel mevzuatındaki genel esaslar dahilinde tazminat sağlamayı taahhüt etmiştir.

Ülkemizde meslek hastalıkları listesi Sosyal Sigortalar Kanunu Sağlık İşlemleri Tüzüğü ile yayınlanmış ve uygulanmaktadır.

Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansında,

Üye ülkeler, 1981 tarihli Mesleki Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi ve Tavsiye Kararı ile 1985 tarihli Mesleki Sağlık Hizmetleri Sözleşmesi ve Tavsiye Kararı’nın hükümlerini dikkate alarak,

Ayrıca, 1980 yılında değiştirilen ve 1964 tarihli İş Kazası Faydaları Sözleşmesi’ne eklenen mesleki hastalıklar listesini de dikkate alarak,

2002 yılı 20 Haziran da Meslek Hastalıkları Listesi Tavsiyesini kabul etmiştir.

Aşağıda günümüzde de geçerli listenin tamamı yer almaktadır.

R194 – Meslek Hastalıkları Listesi Tavsiyesi, 2002 (No. 194)

Meslek hastalıkları listesi (2010 revizesi)

(Bu listenin uygulanmasında, uygun durumlarda, maruziyetin derecesi ve türü ile belirli bir maruziyet riski içeren iş veya meslek dikkate alınmalıdır.)

  1. 1. İş faaliyetlerinden kaynaklanan etkenlere maruziyet sonucu oluşan mesleki hastalıklar
    • 1.1. Kimyasal maddelerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.1. Berilyum veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.2. Kadmiyum veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.3. Fosfor veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.4. Krom veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.5. Manganez veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.6. Arsenik veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.7. Cıva veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.8. Kurşun veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.9. Flor veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.10. Karbon disülfürün neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.11. Alifatik veya aromatik hidrokarbonların halojen türevlerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.12. Benzen veya homologlarının neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.13. Benzen veya homologlarının nitro ve amino türevlerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.14. Nitrogliserin veya diğer nitrik asit esterlerinin neden olduğu hastalıklar 1.1.15. Alkoller, glikoller veya ketonların neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.16. Karbon monoksit, hidrojen sülfür, hidrojen siyanür veya türevleri gibi boğucu gazların neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.17. Akrilonitrilin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.18. Azot oksitlerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.19. Vanadyum veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.20. Antimon veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.21. Hekzanın neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.22. Mineral asitlerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.23. Farmasötik ajanların neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.24. Nikel veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.25. Talyum veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.26. Osmiyum veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.27. Selenyum veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.28. Bakır veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.29. Platin veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.30. Kalay veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.31. Çinko veya bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.32. Fosgenin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.33. Benzokinon gibi kornea tahriş edici maddelerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.34. Amonyak kaynaklı hastalıklar
      • 1.1.35. İzosiyanatların neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.36. Pestisitlerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.37. Kükürt oksitlerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.38. Organik çözücülerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.39. Lateks veya lateks içeren ürünlerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.40. Klorun neden olduğu hastalıklar
      • 1.1.41. Önceki maddelerde belirtilmeyen, işyerinde diğer kimyasal maddelerin neden olduğu hastalıklar; bu kimyasal maddelere iş faaliyetlerinden kaynaklanan maruziyet ile işçinin yakalandığı hastalık(lar) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantı kurulmuşsa veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlenmişse
    • 1.2. Fiziksel etkenlerin neden olduğu hastalıklar
      • 1.2.1. Gürültüden kaynaklanan işitme kaybı
      • 1.2.2. Titreşimin neden olduğu hastalıklar (kas, tendon, kemik, eklem, periferik kan damarları veya periferik sinir bozuklukları)
      • 1.2.3. Basınçlı veya basınçsız havanın neden olduğu hastalıklar
      • 1.2.4. İyonlaştırıcı radyasyonların neden olduğu hastalıklar
      • 1.2.5. Lazer dahil optik (ultraviyole, görünür ışık, kızılötesi) radyasyonların neden olduğu hastalıklar
      • 1.2.6. Aşırı sıcaklıklara maruz kalmanın neden olduğu hastalıklar
      • 1.2.7. Önceki maddelerde belirtilmeyen işyerindeki diğer fiziksel etkenlerin neden olduğu hastalıklar, iş faaliyetlerinden kaynaklanan bu fiziksel etkenlere maruz kalma ile işçinin yakalandığı hastalık(lar) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantı kurulmuşsa veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlenmişse
    • 1.3. Biyolojik etkenler ve bulaşıcı veya paraziter hastalıklar
      • 1.3.1. Bruselloz
      • 1.3.2. Hepatit virüsleri
      • 1.3.3. İnsan immün yetmezlik virüsü (HIV)
      • 1.3.4. Tetanos
      • 1.3.5. Tüberküloz
      • 1.3.6. Bakteriyel veya fungal kontaminantlarla ilişkili toksik veya inflamatuar sendromlar
      • 1.3.7. Şarbon
      • 1.3.8. Leptospiroz
      • 1.3.9. Önceki maddelerde belirtilmeyen, işyerinde diğer biyolojik etkenlerin neden olduğu hastalıklar; iş faaliyetlerinden kaynaklanan bu biyolojik etkenlere maruz kalma ile işçinin yakalandığı hastalık(lar) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantı kurulmuşsa veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlenmişse
  2. 2. Hedef organ sistemlerine göre mesleki hastalıklar
    • 2.1. Solunum yolu hastalıkları
      • 2.1.1. Fibrojenik mineral tozlarının neden olduğu pnömokonyozlar (silikozis, antrako-silikozis, asbestozis)
      • 2.1.2. Silikotüberküloz
      • 2.1.3. Fibrojenik olmayan mineral tozunun neden olduğu pnömokonyozlar
      • 2.1.4. Siderozis
      • 2.1.5. Sert metal tozunun neden olduğu bronkopulmoner hastalıklar
      • 2.1.6. Pamuk (bisinozis), keten, kenevir, sisal veya şeker kamışı tozlarının (bagassozis) neden olduğu bronkopulmoner hastalıklar
      • 2.1.7. Çalışma sürecinde bilinen hassaslaştırıcı maddeler veya tahriş edici maddelerden kaynaklanan astım
      • 2.1.8. Çalışma faaliyetlerinden kaynaklanan organik tozların veya mikrobiyal olarak kirlenmiş aerosollerin solunmasıyla oluşan ekstrinsik alerjik alveolit
      • 2.1.9. Kömür tozu, taş ocağı tozu, odun tozu, tahıl ve tarım işlerinden çıkan toz, hayvan ahırlarındaki toz, tekstil tozu ve kağıt tozunun iş faaliyetlerinden kaynaklanan solunum yoluyla bulaşan kronik obstrüktif akciğer hastalıkları
      • 2.1.10. Alüminyumun neden olduğu akciğer hastalıkları
      • 2.1.11. Çalışma sürecine özgü bilinen hassaslaştırıcı maddeler veya tahriş edici maddeler nedeniyle oluşan üst solunum yolu rahatsızlıkları
      • 2.1.12. Çalışma faaliyetlerinden kaynaklanan risk faktörlerine maruziyet ile çalışanın yakalandığı hastalık(lar) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantının kurulduğu veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlendiği, önceki maddelerde belirtilmeyen diğer solunum yolu hastalıkları
    • 2.2. Cilt hastalıkları
      • 2.2.1. Diğer maddelerde yer almayan iş aktivitelerinden kaynaklanan diğer bilinen alerjiye neden olan etkenlerin neden olduğu alerjik kontakt dermatozlar ve kontakt ürtiker
      • 2.2.2. Diğer maddelerde yer almayan iş faaliyetlerinden kaynaklanan diğer bilinen tahriş edici maddelerin neden olduğu tahriş edici temas dermatozları
      • 2.2.3. Diğer maddelerde yer almayan iş faaliyetlerinden kaynaklanan diğer bilinen etkenlerin neden olduğu vitiligo
      • 2.2.4. Çalışma faaliyetlerinden kaynaklanan risk faktörlerine maruziyet ile çalışanın yakalandığı cilt hastalığı(ları) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantının kurulduğu veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlendiği, diğer maddeler altında yer almayan, işyerinde fiziksel, kimyasal veya biyolojik etkenlerin neden olduğu diğer cilt hastalıkları
    • 2.3. Kas-iskelet sistemi bozuklukları
      • 2.3.1. Tekrarlayan hareketler, kuvvetli eforlar ve bileğin aşırı pozisyonları nedeniyle oluşan radyal stiloid tenosinovit
      • 2.3.2. El ve bileğin tekrarlayan hareketleri, kuvvetli eforlar ve bileğin aşırı pozisyonları nedeniyle oluşan kronik tenosinoviti
      • 2.3.3. Dirsek bölgesinin uzun süreli basıncına bağlı olekranon bursit
      • 2.3.4. Diz üstü pozisyonda uzun süre kalmaya bağlı prepatellar bursit
      • 2.3.5. Tekrarlayan kuvvetli çalışmaya bağlı epikondilit
      • 2.3.6. Diz üstü veya çömelme pozisyonunda uzun süre çalışmanın ardından oluşan menisküs lezyonları
      • 2.3.7. Uzun süreli tekrarlayan kuvvetli çalışma, titreşim içeren çalışma, bileğin aşırı duruşları veya bu üçünün bir kombinasyonu nedeniyle oluşan karpal tünel sendromu 2.3.8. Önceki maddelerde belirtilmeyen, çalışma faaliyetlerinden kaynaklanan risk faktörlerine maruz kalma ile çalışanın yakalandığı kas-iskelet sistemi rahatsızlığı(ları) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantının kurulduğu veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlendiği diğer kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları
    • 2.4. Zihinsel ve davranışsal bozukluklar
      • 2.4.1. Travma sonrası stres bozukluğu
      • 2.4.2. Çalışma faaliyetlerinden kaynaklanan risk faktörlerine maruz kalma ile çalışanın yakalandığı zihinsel ve davranışsal bozukluk(lar) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantının kurulduğu veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlendiği, önceki maddede belirtilmeyen diğer zihinsel veya davranışsal bozukluklar
  3. 3. Mesleki kanser
    • 3.1. Aşağıdaki etkenlerin neden olduğu kanser
      • 3.1.1. Asbest
      • 3.1.2. Benzidin ve tuzları
      • 3.1.3. Bis-klorometil eter (BCME)
      • 3.1.4. Krom VI bileşikleri
      • 3.1.5. Kömür katranları, kömür katranı ziftleri veya isleri
      • 3.1.6. Beta-naftilamin
      • 3.1.7. Vinil klorür
      • 3.1.8. Benzen
      • 3.1.9. Benzen veya homologlarının toksik nitro ve amino türevleri
      • 3.1.10. İyonlaştırıcı radyasyonlar
      • 3.1.11. Katran, zift, bitüm, mineral yağ, antrasen veya bu maddelerin bileşikleri, ürünleri veya kalıntıları
      • 3.1.12. Kok fırını emisyonları
      • 3.1.13. Nikel bileşikleri
      • 3.1.14. Ahşap tozu
      • 3.1.15. Arsenik ve bileşikleri
      • 3.1.16. Berilyum ve bileşikleri
      • 3.1.17. Kadmiyum ve bileşikleri
      • 3.1.18. Eriyonit
      • 3.1.19. Etilen oksit
      • 3.1.20. Hepatit B virüsü (HBV) ve hepatit C virüsü (HCV)
      • 3.1.21. Önceki maddelerde belirtilmeyen işyerindeki diğer etkenlerin neden olduğu kanserler, iş faaliyetlerinden kaynaklanan bu etkenlere maruz kalma ile işçinin yakalandığı kanser(ler) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantı kurulmuşsa veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlenmişse
  4. 4. Diğer hastalıklar
    • 4.1. Madencilerin nistagmusu
    • 4.2. Bu listede belirtilmeyen meslekler veya işlemlerden kaynaklanan ve iş faaliyetlerinden kaynaklanan maruziyet ile işçinin yakalandığı hastalık(lar) arasında bilimsel olarak doğrudan bir bağlantının kurulduğu veya ulusal koşullara ve uygulamaya uygun yöntemlerle belirlendiği diğer özel hastalıklar

Meslek Hastalıkları

Meslek Hastalığı Sağlık Kurulu Raporu Düzenlemekle Yetkilendirilmiş Hastaneler

11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği kapsamında ülkemizde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü kaybı oranları ile sigortalıların meslekte kazanma gücü kaybı oranlarının tespitinde esas alınacak sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye yetkili sağlık kuruluşları belirlenmiştir.

Yönetmeliğe göre sigortalıların meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü kaybı oranları tespitinde esas alınacak sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye, Sağlık Bakanlığı Meslek Hastalıkları Hastaneleri, Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ile Devlet Üniversitesi Hastaneleri yetkili kılınmıştır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Kanun ve Yönetmelikleri Okumayı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İLO – International Labour Organization – Uluslararası Çalışma Örgütü https://normlex.ilo.org/dyn/nrmlx_en/f?p=NORMLEXPUB:12100:0::NO:12100:P12100_INSTRUMENT_ID:312532:NO

⭐️⭐️ 42 No’lu İşçinin Tazmini (Meslek Hastalıkları) Sözleşmesi (Revize) https://www.ilo.org/tr/resource/42-nolu-iscinin-tazmini-meslek-hastaliklari-sozlesmesi-revize

⭐️⭐️ SOSYAL SİGORTA SAĞLIK İŞLEMLERİ TÜZÜĞÜ https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=74496&MevzuatTur=2&MevzuatTertip=5

⭐️⭐️ T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HALK SAĞLIĞI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Çalışan Sağlığı Dairesi Başkanlığı https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/meslek-hastaliklari.html

⭐️⭐️ 11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği  https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=12511&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Gıda İşletmelerinde Hijyen ve Sanitasyon

İşyerinizde hijyen ve sanitasyon rehberiniz var mı?

Düzenli iç kontrollerinizi yapıyor musunuz?

Dış kontrol yaptırıyor musunuz?

Ne yediğinizden ve içtiğinizden emin misiniz?

Evraklarınızın tam olması için mi yoksa hijyen ve sanitasyon için mi uygulamalarınız…?

Siz bu soruların cevaplarını düşünürken bir yandan da okumaya devam edin…

Gıda üretim yerlerinde hijyen ve sanitasyon, gıda güvenliğini sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Gıda ürünlerinin sağlık açısından güvenli olması, gıda kaynaklı hastalıkların önlenmesi ve üretim sürecinde kontaminasyon risklerinin minimize edilmesi açısından hijyen ve sanitasyon kurallarına uyulması gerekmektedir.

Gıda üretim tesislerinde hijyenin sağlanması, yalnızca çalışanların sağlığı için değil, aynı zamanda tüketicilerin sağlığı için de temel bir gerekliliktir.

Hijyen denetimi kapsamında yapılan işlemlerin tamamı 17.12.2011 Tarih 28145 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Gıda Hijyen Yönetmeliği ve TS 13027 Gıda Üretim Yerlerinde Hijyen ve Sanitasyon Genel Kuralları Standardına göre yapılmaktadır.

Gıda üretim işletmelerinde hijyen ve sanitasyon ile ilgili genel kurallara bir bakalım

1. Temizlik ve Sanitasyon

  • Temizlik: Temizlik, kir, yağ, toprak ve gıda artıkları gibi kirleticilerin ortadan kaldırılmasını sağlar. Tüm yüzeyler, ekipmanlar ve araçlar düzenli olarak temizlenmelidir.
    • Çalışma yüzeyleri, zeminler, duvarlar ve makineler düzenli olarak temizlenmeli.
    • Temizlik için doğru temizlik maddeleri ve ekipmanları kullanılmalı.
    • Kullanılan temizlik malzemelerinin toksik olmaması ve gıda ile temas etmeyen alanlarda kullanılması sağlanmalıdır.
  • Sanitasyon: Sanitasyon, mikroorganizmaların öldürülmesini veya çoğalmasını engellemek için yapılan işlemleri kapsar. Sanitasyon işlemleri temizlikten sonra yapılır.
    • Sanitasyon işlemleri, temizlenmiş yüzeylere biyolojik kirleticilerin geçişini engellemek için uygulanmalıdır.
    • Kimyasal dezenfektanlar veya yüksek sıcaklıklar kullanılarak sanitasyon yapılabilir.

2. Gıda Güvenliği İçin Ekipman ve Araçlar

  • Ekipman temizliği: Üretim alanındaki makineler, işleme araçları ve ekipmanlar düzenli olarak temizlenmelidir. Bu, herhangi bir çapraz kontaminasyonu engellemek için önemlidir.
    • Kullanılan ekipmanlar, gıda ile temas ettiği sürece dezenfekte edilmelidir.
    • Ekipmanların temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi için belirli periyotlar belirlenmeli.
  • Araç ve gereçler: Üretimde kullanılan araç ve gereçlerin hijyenik olması çok önemlidir. Gıda ile doğrudan temas etmeyen araçlar bile düzenli olarak temizlenmelidir.

3. Çalışanların Hijyeni

  • Kişisel hijyen: Çalışanlar, gıda üretim alanına girmeden önce hijyen kurallarına uymalıdır. Eller, çalışma kıyafetleri, saç ve tırnaklar da hijyen açısından kontrol edilmelidir.
    • Çalışanlar, ellerini sık sık sabun ve su ile yıkamalıdır.
    • Çalışanlar, hastalık belirtisi gösteriyorsa üretim alanına girmemelidir.
    • Saçlar örtülmeli, takılar çıkarılmalı, ellerdeki kirler ve tırnaklar düzenli olarak kontrol edilmelidir.
  • Özellikle el hijyeni: Çalışanlar, tuvalet kullanımından, çiğ etle çalışmadan, atıklarla temas ettikten sonra ellerini yıkamalıdır.

4. Gıda Depolama ve Dağıtım

  • Gıda depolama koşulları: Gıda maddelerinin doğru sıcaklıkta saklanması, mikroorganizmaların çoğalmasını engellemek için önemlidir. Gıda maddeleri her zaman uygun koşullarda depolanmalıdır.
    • Soğuk zincir, sıcaklık değişimleri, nem gibi faktörlere dikkat edilmelidir.
    • Gıda ürünleri, kirleticilerden uzak tutulmalı ve hijyenik alanlarda saklanmalıdır.
  • Tuzlama ve kurutma gibi işlemler: Bazı gıda ürünleri tuzlama, kurutma veya diğer koruyucu işlemlerle uzun süre saklanabilir. Ancak, bu işlemlerin hijyenik bir ortamda yapılması gerekir.

5. Çapraz Kontaminasyonu Önleme

  • Çapraz kontaminasyon: Çiğ gıdalar (özellikle et, deniz ürünleri, yumurta) ve pişmiş gıdalar arasında, mikroorganizmaların geçişini engellemek için ayrı ekipmanlar kullanılmalıdır.
    • Çiğ ve pişmiş gıda ürünleri, hijyenik alanlarda ayrı tutulmalıdır.
    • Gıda işleme alanında kullanılan ekipmanlar ve araçlar, yalnızca belirli ürünlerle kullanılmalı, aynı ekipmanlar farklı türdeki gıdalarla kullanılmamalıdır.
  • Farklı gıda gruplarının ayrılması: Et, süt, sebze ve meyve gibi farklı gıda grupları, hijyenik bir şekilde ayrılmalı ve işlenmelidir.

6. Su ve Hava Kalitesi

  • Temiz su kullanımı: Gıda üretim tesislerinde kullanılan suyun temiz olması gerekir. Su, gıda ürünleri ile temas etmeyen alanlarda bile hijyenik olmalıdır.
    • Su, mikroorganizmalarla kontamine olmamalıdır. Herhangi bir kirlenme durumunda suyun kullanımına son verilmelidir.
  • Hava kalitesi: Üretim alanındaki havanın temiz ve hijyenik olması gerekir. Mikrobiyal kirlenmeyi engellemek için havalandırma sistemleri düzenli olarak temizlenmeli ve bakım yapılmalıdır.

7. Gıda Üretim Alanında Hijyen Kontrolleri

  • Düzenli denetimler: Hijyen ve sanitasyon işlemlerinin etkinliğini kontrol etmek için düzenli olarak iç denetimler yapılmalıdır.
    • Her iş günü başında ve sonunda alanlar kontrol edilmelidir.
    • Hijyen denetimlerine dair kayıtlar tutulmalı ve olası sorunlar anında rapor edilmelidir.
  • Kirliliğin izlenmesi: Gıda üretim alanındaki kirlenme seviyeleri izlenmeli ve herhangi bir hijyen bozukluğu anında düzeltici önlemler alınmalıdır.

8. Atık Yönetimi

  • Atık yönetimi: Gıda üretim yerlerinde çıkan atıklar, hijyenik bir şekilde toplanmalı ve uzaklaştırılmalıdır. Atıklar, özellikle gıda atıkları, düzenli olarak temizlenmeli ve uygun şekilde bertaraf edilmelidir.
    • Gıda atıkları, hijyenik olarak ve uygun şartlarda depolanmalıdır.
    • Atık kutuları, sıkça temizlenmeli ve kirli alanlarda toplanmamalıdır.

9. Eğitim ve Farkındalık

  • Çalışan eğitimi: Tüm çalışanlara, hijyen ve sanitasyon kuralları konusunda eğitim verilmelidir. Bu eğitimler, sürekli olarak yenilenmeli ve güncellenmelidir. https://tetkik.com.tr/2024/08/19/hijyen-egitimi-zorunlulugu/
    • Hijyen eğitimi; Yönetmelik ile belirlenmiş iş kollarında çalışanların, yaptıkları iş ile ilgili uymaları gereken hijyen kurallarını ve bu kuralları nasıl uygulayacaklarını öğrenmelerini sağlayan 8 saatlik bir eğitimdir. Resmî Gazete Tarihi: 05.07.2013 Sayısı: 28698 Hijyen Eğitimi Yönetmeliği linkte görebilirsiniz. https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=18552&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5
    • Hijyen kuralları, temizlik süreçleri, kontaminasyon önleme teknikleri gibi konulara dair eğitimler düzenlenmelidir.
  • Farkındalık: Çalışanlar, hijyenin gıda güvenliği üzerindeki önemini anlamalıdır. Hijyenik bir ortamın sağlanmasının, sağlıklı ve güvenli gıda üretiminin temel unsuru olduğu konusunda farkındalık oluşturulmalıdır.

10. İşyeri Hekimi Kontrolleri

  • İşyeri Hekimleri Hijyen Yönetmeliğine konu olan sektör ve işlerde faaliyet gösteren firmalara yaptıkları ziyaretlerde 29.12.2012 tarih ve 28512 sayılı Resmî Gazete de yayınlanan İş Sağlığı Ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği’nin (https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=16924&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5) 4. Maddesinin ( e ) bendi konusu olan ve 20.07.2013 tarih ve 28713 sayılı Resmî Gazete de yayınlanan İşyeri Hekimi Ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk Ve Eğitimleri Hakkında Yönetmeliği’ nin (https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=18615&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5.) 11. Maddesinin (4) bendi gereği de yükümlülüğü olan Onaylı Defter‘ e ” Hijyen Eğitimi Yönetmeliği’ne göre iş yerinde doğrudan hizmetin içinde olan tüm çalışanların hijyen eğitimi belgelerinin olması gerektiğini ve yükümlülükleri yerine getirmeyen işletmelerin hakkında 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282’nci maddesine göre işlem yapılacağını, fiilleri ayrıca suç oluşturmadığı takdirde, durumu bu maddelere uygun bulunmayan çalışanların her biri ayrı ayrı aykırılıklar olarak değerlendirileceğini ve her birisi için cezai işlemler de ayrı ayrı uygulanacağını ” işveren ve/veya vekiline bildirimi özetle yazmalıdır.

Gıda üretim yerlerinde hijyen ve sanitasyon, güvenli gıda üretiminin temel taşlarıdır. Temizlik ve dezenfeksiyon süreçlerinin düzenli olarak yapılması, çalışanların hijyen kurallarına uyması, doğru depolama koşullarının sağlanması ve çapraz kontaminasyonun önlenmesi, gıda güvenliğini sağlamak için gereklidir. Bu kurallar, hem gıda üretim tesislerinin sağlık açısından sorumluluklarını yerine getirmelerini hem de tüketicilerin sağlığını korumalarını sağlar.

İşyerinizde Hijyen – Sanitasyon Denetimi İçin Bizi Arayın

İşyeri Sağlığınız Bizimle Güvende!

Görünmeyen tehlikeler, büyük sorunlara yol açabilir.
İşyerlerinde Hijyen – Sanitasyon Denetimi hizmetimizle, çalışma alanlarınızın sağlık ve güvenlik standartlarına uygunluğunu titizlikle inceliyoruz.

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü Dr Mustafa KEBAT ve ekibi ile;

🔍 Detaylı Risk Analizi
🧪 Yüzey ve Ortam Hijyen Testleri
📋 Denetim Raporları ve Uyum Tavsiyeleri
👷 Çalışan Hijyen Eğitimi ve Farkındalık Çalışmaları

Her sektöre özel çözümlerimizle, iş yerinizin hijyen standardını yükseltiyor, çalışanlarınıza daha güvenli bir ortam sağlıyoruz.

📞 Arayın, hijyeninizi güvence altına alalım!
🌐 https://tetkik.com.tr
📧 [email protected]

☎️ 0530 568 42 75

Hijyen bir tercih değil, zorunluluktur. Denetimi bize bırakın, siz işinize odaklanın.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İş Sağlığı Ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği (https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=16924&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5)

⭐️⭐️ İşyeri Hekimi Ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk Ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik (https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatMevzuatNo=18615&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5.)

⭐️⭐️ Hijyen Eğitimi Yönetmeliği https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat MevzuatNo=18552&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Dalış Yapanlarda Temporomandibular Eklem Sendromu

Temporomandibular Eklem Sendromu –Temporomandibular Joint Syndrome (TMJ) şnorkel veya tüplü dalış regülatörünün ağızlığının uzun süre tutulması sonucu oluşan temporomandibular eklemde ve çevresinde oluşan ağrıdır. Dalgıçların sıkça karşılaştığı, ancak genellikle göz ardı edilen bir sağlık sorunudur.

Temporomandibular eklem (TMJ), çene kemiği ile kafatası arasındaki eklemi ifade eder ve bu eklem, çiğneme, konuşma, yutkunma gibi hareketlerde yer alır.

Dalış sırasında, çeşitli çevresel ve fiziksel faktörler nedeniyle bu eklemde sorunlar ortaya çıkabilir.

TMJ sendromu, bu eklemdeki ağrı, fonksiyon kaybı ve hareket bozukluklarıyla kendini gösterir.

Şnorkelli yüzücülerin ve tüplü dalgıçların yüzde 15-20’sinde TMJ’nin görüldüğü bildirilmektedir.

Temporomandibular Eklem Sendromu (TMJ) Nedir?

TMJ sendromu, çene eklemindeki kaslar, bağlar ve eklem yüzeylerinde meydana gelen bozukluklardan kaynaklanan bir dizi semptomu içerir.

Temporomandibular Eklem Sendromu – TMJ sendromu, kulağın hemen önündeki çene ekleminin kronik iltihabıdır. Ağrı, ağızlığı dişlerin arasında tutmayı zorlaştıracak kadar şiddetli olabilir. Durum, eklem gevşekliği, anatomik faktörler, kapsüler veya kas iltihabı veya kullanılan ağızlık türü gibi yerel faktörler tarafından daha da kötüleştirilir.

Dalışla ilişkili Temporomandibular Eklem Sendromu – TMJ sendromunun, ağızlığın tam oturmaması ve ağızlığın sıkılması nedeniyle alt çenenin öne doğru baskılanması – kayması ile meydana gelir. Regülatörün ağır olması da bir faktördür.

Önceden var olan Temporomandibular Eklem Sendromu – TMJ sendromu sorunu olan kişinin dalış yapması sorunu kötüleştirebilir. Dalgıçların dalışı yarıda bırakmasına neden olacak kadar şiddetli ağrı olabilir. Özellikle tecrübesiz dalıcıların dişlerini sıkması veya ağızlığı ısırması da Temporomandibular Eklem Sendromu – TMJ sendromu gelişimi sebeplerindendir.

Dalışta Temporomandibular Eklem SendromuTMJ Sendromunun Belirtileri

Dalış yapan bir kişide Temporomandibular Eklem Sendromu – TMJ sendromunun belirtileri şunlar olabilir:

  • Çene ağrısı: Özellikle çene hareket ettirildiğinde veya çiğneme sırasında ağrı hissedilebilir.
  • Trismus – Çene kilitlenmesi: Çene eklemi tam olarak açılmayabilir veya hareket kısıtlılığı olabilir. (ağzını tam olarak açamama) ve TMJ hareketliliğinin bozulması
  • Baş ağrıları: Özellikle alın ve şakak bölgesinde sık baş ağrıları yaşanabilir.
  • Baş dönmesi (su altında meydana gelirse tehlikeli olabilir)
  • Kulak tıkanıklığı veya kulak ağrısı: Çene eklemi ile kulaklar arasındaki yakınlık nedeniyle kulakta rahatsızlık hissi olabilir.
  • Çene tıkırtıları: Çene açılıp kapandığında veya çiğnerken tıkırtılar duyulabilir.
  • Tıklaması veya krepitasyon (çatlama veya patlama sesi)
  • Zayıf çene kasları: Dalgıçlar, çene kaslarını yeterince kullanmadıklarında, bu kaslarda güçsüzlük hissi oluşabilir.
  • Baş ağrısı ve yüz ağrısı

Dalış ve Temporomandibular Eklem Sendromu Arasındaki İlişki

Dalış, hem fiziksel hem de çevresel açıdan çene eklemine farklı türde stresler uygular. Dalış sırasında yaşanan baskılar ve dalgıçların çene kaslarını sürekli olarak sıkmaları, TMJ sendromunun gelişmesine katkıda bulunabilir.

1. Su Basıncı ve Çene Eklemi Üzerindeki Etkiler

Dalış sırasında, su altındaki basınç değişiklikleri çene eklemi üzerinde doğrudan bir etki yapabilir. Derinlik arttıkça, dalgıcın vücudu üzerindeki su basıncı da artar. Bu basınç değişiklikleri, çene eklemindeki kasları ve bağları gererek ağrı ve gerginliğe yol açabilir.

2. Ağız Maskesi ve Çene Kasları

Dalgıçlar, dalış maskesinin yanı sıra ağızlarını da kullanarak hava alırlar. Bu durum, ağız ve çene kaslarının sürekli olarak gerilmesine neden olabilir. Ayrıca, dalış maskesinin sıkı yerleştirilmesi veya doğru oturmaması çene eklemine ek bir yük bindirebilir. Bu sürekli gerginlik, çene ekleminde uzun vadede ağrıya ve TMJ semptomlarına yol açabilir.

3. Dalış Sırasında Çene Sıkma (Bruksizm)

Birçok dalgıç, dalış sırasında farkında olmadan çene kaslarını sıkarak bruksizm (aşırı çene sıkma) yapar. Bu durum, özellikle derin dalışlarda daha yaygın olabilir. Çene kaslarının aşırı sıkılması, TMJ sendromuna yol açabilir. Ayrıca, çene kaslarının gerilmesi, baş ağrılarına ve kulak tıkanıklığına da neden olabilir.

4. Dalışın Fiziksel Stresi

Dalış, yoğun fiziksel çaba gerektirebilir, özellikle derin dalışlarda. Çene kasları, dalgıçların nefes kontrolü, denge sağlama ve yüzeyden havalandıklarında hava basıncını dengeleme gibi görevlerde de rol oynar. Bu yoğun fiziksel stres, çene kaslarının aşırı yüklenmesine yol açabilir ve TMJ sendromunun gelişimini tetikleyebilir.

5. Eğitim ve Zihinsel Stres

Dalış eğitimi ve dalış sırasında yaşanan stres, çene kaslarının aşırı gerginleşmesine yol açabilir. Dalgıçların endişeleri veya su altındaki konsantrasyon gereksinimlerinden dolayı çene kaslarını istemsizce sıkmaları, TMJ sendromunun bir başka nedenidir. Ayrıca, dalgıçların yüzeydeki nefes egzersizleri veya stresli anlarda çene kaslarını kullanması da bu sendromu pekiştirebilir.

Dalış Yapanlarda Temporomandibular Eklem SendromuTMJ Sendromunun Önlenmesi ve Tedavisi

Dalış yapan kişilerde Temporomandibular Eklem Sendromu – TMJ sendromunun önlenmesi ve tedavisi:

1. Çene Kaslarını Rahatlatma ve Düzenli Masaj

Dalgıçlar, dalış sonrası çene kaslarını rahatlatmak için masaj yapabilir. Çene kaslarını germek ve gevşetmek, TMJ semptomlarını hafifletebilir. Aynı zamanda dalış öncesi ve sonrası çene egzersizleri yapmak da faydalı olabilir.

2. Dalış Maskesinin Uygunluğu

Dalgıç maskesinin uygun bir şekilde oturduğundan emin olunmalıdır. Maskenin düzgün yerleştirilmesi, çene kasları üzerindeki baskıyı azaltabilir ve çene ekleminde gereksiz gerilimi engelleyebilir.

3. Çene Sıkma (Bruksizm) Kontrolü

Dalgıçlar, dalış sırasında çene kaslarını sıkmamaya özen göstermelidir. Birçok dalgıç, dişlerini sıkarak istemeden bruksizm yapabilir, bu yüzden diş hekimine danışarak gece plağı veya benzeri tedavi yöntemleri kullanılabilir.

4. Fiziksel Terapi

Çene kaslarındaki gerginliği ve ağrıyı azaltmak için fiziksel terapi önerilebilir. Fiziksel terapistler, çene kaslarını rahatlatan egzersizler ve tedavi yöntemleri uygulayabilir.

5. Stres Yönetimi

Dalış sırasında zihinsel stresin yönetilmesi, çene kaslarını gevşetmeye yardımcı olabilir. Meditasyon, derin nefes alma egzersizleri ve gevşeme teknikleri, dalgıçların stresi azaltmalarına yardımcı olabilir.

6. Erken Tedavi ve Profesyonel Yardım

Temporomandibular Eklem Sendromu – TMJ sendromu şüpheli durumlarda, öncelikle diş hekimi ve bazı durumlarda fizyoterapi uzmanı ile de görüşmek gereklidir. Hekiminize müracat etmeniz hastalığın ilerlemeden tedavi edilmesine olanak tanır.

Dalış, birçok sağlık faydası sağlasa da, çene eklemi üzerinde özellikle derin dalışlarda bazı olumsuz etkiler yaratabilir. Temporomandibular eklem sendromu, dalgıçlar için önemli bir sorun olabilir, ancak doğru önlemler alındığında bu sendromun etkileri azaltılabilir.

Dalgıçların, çene eklem sağlığını korumak için uygun donanım kullanması, çene kaslarını rahatlatıcı egzersizler yapması ve stres seviyelerini yönetmesi gerekmektedir.

Dalış için Uygunluk

Ağrının geçmesi ve ağızlığı ağrısız bir şekilde kavrayabilme sağlandığında dalışa uygunluk verilebilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Temporomandibular Sendrom https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK551612/

⭐️⭐️ Temporomandibular eklem: Rekabetçi bir yüzücüde TMJ disfonksiyonunun konservatif tedavisi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2732254/

⭐️⭐️ Dalgıçlar Arasında Diş Sorunları ve Dikkat Edilmesi Gerekenler https://www.iomcworld.org/articles/dental-issues-and-considerations-among-divers-102790.html

⭐️⭐️ TEMPOROMAND‹BULAR EKLEM HASTALIKLARI http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://www.jpmrs.org/uploads/pdf_PMJ_75.pdf

——— Daha Ayrıntılı Bilimsel Okuma ——–

Temporomandibular Sendrom Patofizyoloji

Çiğneme Kas Bozuklukları

En sık görülen semptomlar arasında yutma, konuşma ve çiğneme sırasında çiğneme kaslarında ağrı bulunur. Ağrı palpasyonla veya kasların manipülasyonuyla artar. Kısıtlı mandibular hareketlerle ilişkilidir.

Temporomandibular Eklem Bozuklukları

Kondil-Disk Kompleksinin Düzensizliği

Kondil disk kompleksinin düzensizliği, diskin dönme fonksiyonundaki bir bozulmadan kaynaklanır. Bu durum, bağların (diskal kollateral ve alt retro-diskal bağlar) uzaması veya posterior disk sınırının incelmesi sonucu ortaya çıkabilir. Katkıda bulunan faktörler mikro veya makro travma olabilir.

Redüksiyonlu Disk Çıkığı

Disk yer değiştirmesi, kondil-disk birleşiminde diskin disk boşluğundan kısmen veya tamamen ayrılmasına yol açabilir. Ağız kapatıldığında, eklem diski kondil başının önüne doğru yer değiştirir; ağız açıldığında, disk normale benzer şekilde kondil başında yeniden konumlanır. Bu açılıp kapanan disk hareketi, TMJ’deki tık, çıt veya patlama sesini açıklar. Bu ses, mandibulanın her hareketinde değil, belirli bir sıklıkta ortaya çıkar. Kondiler translasyon sırasında eklem diski azaldığından normal bir hareket aralığı beklenir. Ağız açılırken çene sapması meydana gelebilir; açma sırasında disk redüksiyonunun kesici dişler arası mesafesi, kapatma sırasında disk yerinden çıktığı zamankinden daha büyüktür.

Disk bazen azalmayı başaramayabilir ve bunun sonucunda ağız açıklığı kısıtlanabilir. Bu, aralıklı kilitleme ile azalmalı disk yer değiştirmesi olarak bilinir. 

Redüksiyonsuz Disk Çıkığı

Eklem diski tekrar tekrar redükte olmayıp sınırlı ağız açıklığına neden olduğunda, redüksiyonsuz disk yer değiştirmesi tanısı konur. Üst retro-diskal laminadaki elastikiyet kaybı nedeniyle diskin yeniden konumlandırılması sorunlu hale gelebilir. Bu durum kondilin öne doğru translasyonuna neden olarak diski kondilin önüne zorlar. Kapanış sırasında çenenin kilitlenmesi olarak ortaya çıkar ve maksimum açılmada zorluk olarak gösterilir. Mandibular açıklık yaklaşık 25 ila 30 mm’dir, ilgili ekleme doğru sapar ve ağrıyla ilişkilidir. Eklemi yüklemenin bilateral manipülasyon tekniği, retro-diskal dokulardaki kondil pozisyonu nedeniyle ağrılıdır.

Eklem Yüzeyleriyle Yapısal Uyumsuzluk

Bozukluk, TMJ’nin pürüzsüz kayan yüzeylerindeki değişikliklerden kaynaklanır. Değişiklik sürtünme yapışkanlığına neden olur ve eklem fonksiyonunu engeller. Yapısal uyumsuzluk, formda sapma, yapışıklıklar, subluksasyon ve kendiliğinden çıkık olarak sınıflandırılır.

Formdaki Sapma

Kondil, disk ve fossaların fizyolojik yaşlanması veya küçük dejenerasyonları, mandibular hareketleri önemli ölçüde etkileyen deviasyonlara ve fonksiyon bozukluklarına neden olabilir.

Yapışıklıklar ve Yapışıklıklar

Yapışıklık, eklem yüzeylerinin kısa süreli tutulmasını temsil eder. Yapışıklık, kondil ve disk veya disk ve fossa arasında meydana gelebilir. Yapışıklıklar, lifli bir bağ dokusundan veya yapılar arasındaki yağlama kaybından kaynaklanır. Ağrı olmadan kondil hareketinin normal translasyonunda kısıtlama ile karakterizedir. Kronik durumlarda, hasta kapanış sırasında dişleri oklüzyona geri getiremediğini hisseder.

Subluksasyon

Patolojik olmayan bir durumdur, ağız açıklığının son aşamalarında kondilin eklem çıkıntısının tepesini geçerek aniden öne doğru hareket etmesiyle karakterize tekrarlanabilir bir klinik fenomendir. Eklem çıkıntısının dik, kısa arka eğimi ve tepeden daha yukarıda olan daha uzun ön eğim kondilin subluksasyonuna neden olur. Muayene eden kişi, hastadan genişçe açmasını isteyerek, kondilin arkasında küçük bir boşluk veya çöküntü oluşturarak buna tanık olabilir.

Lüksasyon (çıkık)

Çıkık, kondil eklem çıkıntısının önüne hareket ettiğinde ve normal pozisyonuna geri inemediğinde meydana gelir. Çıkıklar, TMJ’nin hiperekstansiyonundan kaynaklanır ve ağız açılırken eklemin açık pozisyonda sabitlenmesine neden olur. Kısmi (subluksasyon) veya tam (luksasyon) olabilir. Akut veya kronik (uzun süreli veya tekrarlayan), iki taraflı veya tek taraflı olabilir. Ön dişler genellikle ayrılır ve arka dişler kapanır. Hasta ağzını kapatmakta zorluk çeker ve ağrı hisseder.

Çene Eklem İltihabi Bozuklukları

İnflamatuar kökenli eklem hastalığı, genellikle fonksiyonel hareketle vurgulanan derin ve sürekli ağrıyla karakteristik olarak ortaya çıkar. Bu sürekli ağrı, ikincil uyarıcı etkileri tetikleyebilir. Yansıyan ağrı, dokunmaya karşı hassasiyet, koruyucu kasılma veya bu sorunların bir kombinasyonu olarak ifade edilir.

İnflamatuar eklemler etkilenen yapılara göre sinovit, kapsülit, retrodiskit ve artrit olarak sınıflandırılır.

Sinovit/Kapsülit

Travma sinovyal dokuların (sinovit) ve kapsüler bağın (kapsülit) iltihaplanmasına neden olabilir. Sürekli ağrı, palpasyonda hassasiyet ve sınırlı mandibular hareket olarak ortaya çıkar. Ancak, bu iki varlığı klinik olarak ayırt etmek kolay değildir ve artroskopi tanı için faydalıdır.

Retrodiskit

Travma veya ilerleyici disk yer değiştirmesi ve çıkığı nedeniyle oluşur. Hasta, sıkma ile artan ağrıdan şikayet eder. Sınırlı çene hareketi, retro disk dokularının şişmesi ve akut maloklüzyon hastalıkla ilişkilidir.

Eklem ağrısı

Ağrı çenede başlar ve çene hareketi, işlevi veya parafonksiyonu tarafından etkilenir. Ağrı, TMJ’nin provokatif testi ile tekrarlanabilir.

Artrit

Ağrı eklemde başlar ve etkilenen eklemde ödem, eritem veya artan sıcaklık gibi iltihap veya enfeksiyon belirtileri görülür. Diğer semptomlar arasında diş oklüzal değişiklikleri, örneğin, tek taraflı şişlik veya efüzyonla birlikte intraartiküler ise ipsilateral posterior açık kapanış bulunur. Bu bozukluk sinovit veya kapsülit olarak da bilinir, ancak bu terimler nosisepsiyon bölgelerini sınırlar. TMD lokalize bir durumdur; sistemik inflamatuar hastalık öyküsü olmamalıdır.

Osteoartrit

Eklem aşırı yüklenmesinin artması nedeniyle ortaya çıkan inflamatuar bir hastalıktır. Artan kuvvetler eklem yüzeylerini yumuşatır ve eklem altı yüzeyini yeniden emer. İlerleyen yükleme ve ardından gelen rejenerasyon subkondral tabakanın kaybına, kemik erozyonuna ve osteoartrite neden olur. Durum, hareketle artan eklem ağrısıyla karakterizedir. Ayrıca disk çıkığı ve perforasyonla da ilişkilidir.

Osteoartroz

Artroz, kemik yükünün azalması nedeniyle kemiğin adaptif, değişmemiş artritik değişiklikleridir. Eklemin aşırı yüklenmesinden sonra, esas olarak parafonksiyonel aktivite nedeniyle oluşur ve genellikle disk çıkığıyla ilişkilidir.

Sistemik Artrit

Travmatik artrit, enfeksiyöz artrit ve romatoid artrit dahil olmak üzere çeşitli artritler TMJ’yi etkileyebilir.

Kronik Mandibular Hipomobilite

Mandibulanın uzun süreli ağrısız bir kısıtlamasıdır. Ağrı yalnızca sınırlamaların ötesinde açmaya çalışmak için güç kullanıldığında oluşur. Hipomobilite ankiloz, kas kontraktürü veya koronoid proses empedansı nedeniyle oluşabilir.

Büyüme Bozuklukları

Büyüme bozuklukları TMJ kemiklerini veya kaslarını etkileyebilir. Kemiklerin yaygın büyüme bozuklukları agenezis (büyüme yok), hipoplazi (yetersiz büyüme), hiperplazi (aşırı büyüme) veya neoplazidir (kontrolsüz, yıkıcı büyüme). Kasların yaygın büyüme bozuklukları hipotrofi (zayıflamış kas), hipertrofi (kasın artan boyutu ve gücü) ve neoplazidir (kontrolsüz, yıkıcı büyüme). Büyüme değişiklikleri genellikle travmadan kaynaklanır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Parfümlerinizde Tarçın – Vanilya – Karanfil

💄💄💄💄💄💄💄💄💄💄💄

Parfüm ve Aromalara Baharatlı Dokunuş

Sıcak, Tatlı ve Baharatlı

Öjenol‘ün kokusu:

🌶️ Baharatlı (karanfil, tarçın)

🍬 Tatlımsı (vanilya alt tonları)

🌿 Odunsu ve sıcak (derinleştirici ve kalıcı)

Bu nedenle öjenol, özellikle oriental (doğulu) ve amber bazlı parfümlerde orta nota veya baz nota olarak tercih edilir. Kokunun kalıcılığını artırır, ten uyumu sağlar ve aromaya “beden” kazandırır.

Parfüm Endüstrisinde Öjenol Kullanımı

Orta ve Baz Nota Oluşturucusu

Öjenol, özellikle baharat, amber ve oryantal temalı parfümlerde orta veya baz notalarda yer alır. Kokunun tene işleyip saatlerce kalmasını sağlar.

Maskülen Parfümler

  • Erkek parfümlerinde yoğun olarak tercih edilir.
  • Odunsu, deri ve tütün temalı kokulara yoğunluk ve karakteristik sıcaklık katar.

Feminen Dokunuşlar

  • Kadın parfümlerinde ise vanilya ve amberle kombinlenerek mistik ve baştan çıkarıcı bir hava verir.

Yaygın Kullanıldığı Parfüm Temaları

  • Oriental Baharatlı: Tarçın, karanfil, sandal ağacı ile birlikte.
  • Gourmand (Tatlı/yenilebilir tarz): Vanilya, tonka fasulyesi ile birlikte.
  • Odunsu Baharatlı: Vetiver, sedir ağacı ile karıştırılarak.

Bildiğiniz Parfümlerden Örnekler

  • Yves Saint Laurent – Opium (kadın)
  • Tom Ford – Tobacco Vanille
  • Dolce & Gabbana – The One for Men

Aroma Endüstrisinde Öjenol Kullanımı

Öjenol, sadece kokuda değil gıda aromalandırma alanında da önemli rol oynar.

Baharat Aroması Verici

  • Sakız, diş macunu, gargara ve şekerleme gibi ürünlere karanfil benzeri aromatik tat verir.
  • Özellikle diş bakım ürünlerinde antimikrobiyal etkisiyle hem tat hem de işlev katar.

Tatlı ve Fırıncılık Ürünleri

  • Tatlılarda ve unlu mamullerde doğal tarçın ve karanfil lezzetini taklit etmekte kullanılır.
  • Ekstra sıcaklık ve derinlik hissi verir.

İçecek Aromaları

  • Özellikle chai çayları, baharatlı kahveler ve kış içeceklerinde sıcaklık hissi kazandırır.
  • Alkollü içkilerde (örneğin rom ve viski) aroma profilini zenginleştirir.

🥤 Kullanıldığı Örnek Ürünlere

  • Karanfilli sakızlar
  • Baharatlı Chai Tea ve Latte
  • Şekerleme ve likörler

Öjenolün Dozajlama ve Formülasyondaki Önemi

Parfümeride

  • Tipik kullanım oranı: %0.1–5 (formülasyona bağlı olarak)
  • IFRA (International Fragrance Association), dermal iritasyon riski nedeniyle belirli limitler koyar.

Gıda aromalarında

  • Kullanımı sıkı regülasyon altındadır. FDA tarafından “Generally Recognized As Safe (GRAS)” kategorisindedir.
  • Ağız yoluyla güvenli kullanımı onaylanmış olsa da doz aşımı irritasyona yol açabilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Epileptojenik Rezene

Baharatların kötüye kullanımı..!!

Hiç şahit oldunuz mu? Yada duydunuz mu?

Belki siz de farkında olmadan baharatları zihinsel yükselme, öfari (Yoğun heyecan ve mutluluk hissi) için kullanıyorsunuz..!!

Farkında olarak yada olmayarak…

Epileptojenik, “epilepsiye neden olabilen” anlamına gelir.

Ani değişen zihinsel durumunuz dahil olmak üzere tıbbi veya psikiyatrik bulgular gösterebilirsiniz. Lakin merak etmeyin baharatlardaki psikoaktif maddeler rutin toksikoloji çalışmalarında şimdilik tanımlanamıyor. Belki gelecekte bu duruma da el atılır.

Psikotrop madde ya da psikoaktif madde, merkezi sinir sisteminde etkisini gösteren ve beynin işlevlerini değiştirerek algıda, ruh hâlinde, bilinçlilikte ve davranışta geçici değişikliklere neden olan kimyasal maddelerdir.

Bazı baharatlar, merkezi sinir sistemi işlevini değiştirebilen psikoaktif bileşikler içerirler.

Kırmızı olanlar ülkemizde günlük tüketimi – kullanımı olanlardır.

Botanik temelTürlerEtkin maddelerPsikoaktif etkiler
Kurutulmuş meyve veya tohumlarHindistan CeviziMiristikin, elemisin, safrolUyarıcı, yatıştırıcı, halüsinojenik
VanilyaVanilin, piperonalUyarıcı, yatıştırıcı,
RezeneAnetolUyarıcı, yatıştırıcı,
KarabiberPiperineUyarıcı
Kurutulmuş çiçek tomurcuklarıKaranfilÖjenolYatıştırıcı
Sedatif TohumlarMaceMiristikinUyarıcı, yatıştırıcı,
KabuklarTarçın, seylan/cassiaÖjenol, kumarinUyarıcı, yatıştırıcı,
Kökler ve rizomlarAsaronKalamusUyarıcı, yatıştırıcı,
ZencefilGingeroller, şogaollerUyarıcı, yatıştırıcı,
ZerdeçalKurkuminYatıştırıcı,
Galangal (zencefil ve zerdeçal ailelerinin bir üyesi)1,8-sineol, β-pinen Uyarıcı, yatıştırıcı, halüsinojenikUyarıcı, yatıştırıcı, halüsinojenik
AsafetidaReçine, sakız, uçucu yağ, propenil-izobütilsülfit, umbelliferon, vanilinYatıştırıcı
StigmalarSafranPikrokrosin, safranalUyarıcı

Hali hazırda baharatların kötüye kullanımının yaygınlığı ve baharatların psikoaktif özellikleri hakkında yapılan araştırmalar çok az ve yetersizdir. Tıbbi alanda da üzerinde fazla durulmayan bu konu (ilaç kullanımı ile birlikte olması, kronik hastalıklarda kullanımı vb gibi) baharatların toksikolojik tespitinin yapılmaması dolayısı ile hem tanısal hem de hasta takibinde zorluklar oluşturmaktadır.

Psikoaktif bitkiler çoğunlukla doğal hallerinde psikoaktif olarak etkisizdir, ancak bunlardan elde edilen özütler veya alkaloidler psikoaktiflik sınıflandırmasında üst basamaklara çıkabilirler.

  • Uyarıcı
  • Yatıştırıcı
  • Halüsinojenik

Baharatların birçoğu afrodizyak olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple bazı baharatlar cinsel işlevi artırmak için kötüye kullanılabilir.

Rezene (Foeniculum vulgare) Nedir?

Rezene, Foeniculum vulgare, yaygın olarak rezene olarak adlandırılır. Apiaceae (maydanozgiller) familyasına ait, Akdeniz bölgesine özgü bir bitkidir. Hem mutfakta hem de geleneksel tıpta çeşitli kullanım alanları vardır.

Rezenenin tohumları, yağları ve özleri, sindirim sorunları, mide problemleri, gaz ve şişkinlik gibi rahatsızlıkların tedavisinde yaygın olarak kullanılır. Ayrıca, antibakteriyel, antiviral ve anti-inflamatuar özelliklere sahip olduğu belirtilmektedir.

Emziren anneler için bir galaktagog ajanı (süt üretiminin gerçekleşmesini veya süt üretiminin artırılmasını sağlayan maddelerdir) olarak da kullanılır.

Rezene (Foeniculum vulgare) esansiyel yağı nörotoksik ve epileptojenik olabilir.

Epilepsi, beyin elektriksel aktivitesinin anormal şekilde değişmesi sonucu nöbetlerin meydana geldiği bir nörolojik hastalıktır.

Epileptojenik, “epilepsiye neden olabilen” anlamına gelir.

Skalli ve meslektaşları yakın zamanda rezene yağı içeren kekleri tüketen genç bir kadında nöbet indüksiyonu vakası bildirdiler.

Rezene yağının ayrıca florokinolon tipi antibiyotiklerle önemli etkileşime girdiği bildirilmiştir.

Rezene alımıyla ilişkili yan etkilere dikkat edin; hastalara atipik nöbetler veya antibiyotiklere karşı reaksiyonlar olup olmadığını sorun.

Rezene, dereotu, tarçın, safran ve anason gibi baharatlar da miristisinle kimyasal olarak benzer olan ve sedasyon, uyarım veya halüsinasyonlara neden olabilen psikoaktif maddeler içerir.

Bazı bitkisel maddeler ve yağlar, özellikle yüksek dozlarda, epileptik nöbetleri tetikleyebilir veya nöbet eşiğini düşürebilir. Bu maddeler arasında sarımsak, kediotu, ginseng gibi bitkiler bulunmaktadır.

Rezene Tüketiminin Potansiyel Etkileri

Rezene, genellikle güvenli kabul edilen bir bitkidir ve çoğu insan için sindirim sağlığını desteklemek, gaz ve şişkinliği azaltmak gibi faydalı etkiler sunar. Ancak, bazı bireyler, özellikle çok hassas olanlar, rezeneyi aşırı miktarda tükettiklerinde yan etkiler yaşayabilir. Bu yan etkiler arasında baş dönmesi, mide rahatsızlıkları ve nadiren sinir sistemi üzerinde bazı etkiler olabilir. Bu tür etkiler genellikle çok nadirdir ve doz aşımı durumlarında ortaya çıkabilir.

Bitkisel tedavi ve takviyelerle ilgili olarak her bireyin vücut yapısı farklı olabilir. Bu nedenle, epilepsi gibi nörolojik hastalıkları olan kişilerin bitkisel ürünleri kullanmadan önce hekimlerine danışmaları en güvenli yaklaşımdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Rezene esansiyel yağının neden olduğu epileptik nöbet https://www.semanticscholar.org/paper/Epileptic-seizure-induced-by-fennel-essential-oil-Skalli-Bencheikh/0f1f72119bae3d022e7731172d18114438c71a56

⭐️⭐️ Esansiyel yağlarla ilişkili nöbetler (EORS): Yetişkinlerde esansiyel yağlar ve nöbetler üzerine çok merkezli prospektif bir çalışma. https://europepmc.org/article/med/33813360

⭐️⭐️ Çeşitli Esansiyel Yağların Epilepsi ve Akut Nöbet Üzerindeki Etkileri: Sistematik Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6556313/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İş Yerinde Bilişsel Riskler – Nöroergonomi

Bilişsel Risk Faktörlerinin Tanımı

İş Yerinde Bilişsel Riskler, çalışanların zihinsel sağlıklarını, dikkatlerini, belleklerini, karar verme becerilerini ve problem çözme kapasitelerini etkileyen faktörlerdir. Nöroergonomi açısından çalışanların değerlendirilmesinde öncelikli olarak değerlendirilmesi gerekir.

Nöroergonomi de bu riskler, çalışanların verimliliğini, güvenliğini ve genel işyeri atmosferini olumsuz yönde etkileyebilir. Bilişsel riskler, genellikle işin doğası, çalışma koşulları ve iş yerindeki organizasyonel faktörlerle doğrudan ilişkilidir.

İş yerinde bilişsel risklerin anlaşılması, bu risklere karşı önlemler geliştirilmesi ve çalışanların sağlıklı bir şekilde verimli bir ortamda çalışmalarını sağlamak için oldukça önemlidir.

Nöroergonomi – Bilişsel riskler, çoğunlukla zihinsel aşırı yüklenme, dikkat eksikliği, karar verme zorlukları ve stres gibi unsurları içerir.

1. Bilişsel Yük (Cognitive Load)

Bilişsel yük, insanın (burada çalışanın) aynı anda işlemesi gereken bilgi miktarını ifade eder. Aşırı bilişsel yük, hatalara yol açabilir, performansı düşürebilir ve öğrenmeyi engelleyebilir.

Yüksek bilişsel yük, şu şekilde etkiler yaratabilir:

  • Düşük verimlilik: Aşırı yüklenmiş bir zihin, görevleri etkin bir şekilde yerine getiremez.
  • Hatalar ve unutkanlık: Zihinsel yorgunluk ve dikkat dağılması nedeniyle hatalar artabilir.
  • Stres ve tükenmişlik: Sürekli bilişsel yük, stres seviyelerini artırabilir ve tükenmişlik sendromuna yol açabilir.

2. Bireysel Hassasiyet ve Dayanıklılık

Bireysel hassasiyet ve dayanıklılık, çalışanların bilişsel risklere karşı gösterdiği tepkileri ve başa çıkma yeteneklerini etkileyen önemli faktörlerdir.

Kişilik özellikleri, genetik yatkınlık ve yaşam deneyimleri, bireylerin bilişsel risk toleransını ve stresle başa çıkma stratejilerini şekillendirebilir.

Bazı kişilik özellikleri, bireyleri bilişsel risklere karşı daha hassas hale getirebilirken, bazıları ise daha dayanıklı olmalarını sağlayabilir. Bireysel başa çıkma mekanizmaları, çalışanların stresle başa çıkmak için kullandığı yöntemlerdir ve bu yöntemler, problem odaklı, duygu odaklı veya kaçınma odaklı olabilir.

Psikolojik dayanıklılık, zorluklar karşısında toparlanma ve uyum sağlama yeteneğidir ve bu yetenek, bireylerin stresli durumlarda daha iyi performans göstermesine ve zihinsel sağlıklarını korumasına yardımcı olabilir.

3. Stres ve Anksiyete

İş yerinde karşılaşılan başlıca psikolojik risk türleri arasında kronik iş stresi, duygusal tükenme ve zihinsel yorgunluk bulunmaktadır.

İş yerinde stres, çalışanların bilişsel fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Stresli bir ortamda çalışan bireylerin dikkatleri dağılabilir, karar verme süreçleri bozulabilir ve problem çözme yetenekleri azalabilir. Ayrıca, stresle birlikte gelen anksiyete duygusu, çalışanların verimliliğini ve motivasyonunu düşürebilir.

  • Açık ve etkili iletişimin olmaması: Stresli bir ortamda insanlar iletişimde zorluk yaşayabilir.
  • Yetersiz destek: Çalışanların ruhsal ve zihinsel sağlıklarını iyileştirecek desteklerin eksikliği, bilişsel riskleri artırabilir.

Bu riskler, çalışanların hem iş performansını hem de genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. İş stresi, bireyin başa çıkma kapasitesini aşan taleplerle karşılaştığında ortaya çıkar ve uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Duygusal tükenme, sürekli olarak duygusal enerji harcamayı gerektiren işlerde çalışanların yaşadığı bir durumdur ve motivasyon kaybı, sinirlilik ve depresyon gibi belirtilerle kendini gösterir.

Zihinsel yorgunluk ise, uzun süreli ve yoğun zihinsel aktivite sonucunda ortaya çıkan bir yorgunluk türüdür ve dikkat dağınıklığı, unutkanlık ve karar verme güçlüğü gibi sorunlara neden olabilir.

4. Fiziksel Çalışma Koşulları

Çalışma ortamındaki fiziksel faktörler de bilişsel risklere katkıda bulunabilir. Bu faktörler arasında kötü aydınlatma, gürültü, hava kalitesi, ergonomik olmayan mobilyalar veya sıcaklık gibi unsurlar yer alır. Bu tür fiziksel stres faktörleri, çalışanların bilişsel performansını doğrudan etkileyebilir.

  • Aydınlatma: Yetersiz ışık, göz yorgunluğuna ve dikkat eksikliğine yol açabilir.
  • Gürültü: Yüksek ses seviyeleri, çalışanların dikkatini dağıtarak iş performansını olumsuz etkileyebilir.
  • Ergonomi: Kötü çalışma pozisyonları ve ergonomik olmayan masa düzenlemeleri, fiziksel yorgunluğa ve buna bağlı olarak bilişsel düşüşlere neden olabilir.

5. Çoklu Görev Yapma (Multitasking)

Birden fazla görevin aynı anda yapılması, bilişsel yükü artırabilir ve bu da çalışanların hata yapma riskini artırır. Özellikle karmaşık görevlerde multitasking, dikkat dağılmasına, işin verimsiz yapılmasına ve iş kazalarına yol açabilir. Ayrıca, sürekli olarak dikkat dağıtan görevler ve talepler, bilişsel fonksiyonları olumsuz etkileyebilir.

  • Dikkat dağılması: Aynı anda birçok şeyle ilgilenmek, çalışanların önemli detayları kaçırmasına neden olabilir.
  • Karar verme bozuklukları: Birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışmak, karar verme süreçlerini karmaşıklaştırabilir.

6. Karar Verme Zorlukları

Bilişsel risklerden biri de karar verme süreçlerindeki bozulmalardır. İş yerinde zorlu ve sık karar vermeyi gerektiren durumlar, çalışanları zihinsel olarak zorlayabilir. Bu tür durumlar, uzun süreli karar verme süreçlerinde karar yorgunluğuna yol açabilir.

  • Karar yorgunluğu: Birçok karar vermek, zihinsel kaynakları tüketebilir ve bu da yanlış kararlar alınmasına neden olabilir.
  • Kısıtlı bilgi ile karar verme: Çalışanlar yeterli bilgiye sahip olmadığında veya bilgi eksikliği olduğunda, yanlış kararlar verebilirler.

7. Bilişsel Gerileme ve Yaşlanma

İş yerindeki bilişsel riskler, özellikle yaşlı çalışanlarda daha belirgin hale gelebilir. Yaşla birlikte bilişsel fonksiyonların gerilemesi, çalışanların dikkatini ve belleğini olumsuz etkileyebilir. Aynı zamanda yaşlı çalışanlar, daha uzun süreli çalışmanın etkisiyle zihinsel yorgunluk yaşayabilirler.

  • Yaşla birlikte dikkat dağılma: Yaşlanan bireylerde, işyerindeki görevlerde dikkat eksikliği yaşanabilir.
  • Hafıza problemleri: Yaş ilerledikçe, hafıza ve öğrenme yeteneklerinde düşüş görülebilir, bu da çalışanların işlerini yapmalarını zorlaştırabilir.

8. Sosyal ve Organizasyonel Faktörler

Örgütsel faktörler, iş yerinde bilişsel risklerin ortaya çıkmasında ve şiddetlenmesinde önemli bir rol oynar. Kurumsal kültür, iş yükü ve özerklik dengesi, yönetim yaklaşımları gibi unsurlar, çalışanların zihinsel sağlığını doğrudan etkileyebilir.

Sağlıksız bir kurumsal kültür, çalışanlar arasında güvensizlik, rekabet ve baskı yaratabilir, bu da stresi artırır ve bilişsel performansı düşürür.

Aşırı iş yükü, çalışanların dinlenmeye ve toparlanmaya fırsat bulamamasına neden olurken, yetersiz özerklik ise motivasyonu azaltır ve kontrol kaybı hissini tetikler.

Otoriter yönetim yaklaşımları, çalışanların fikirlerini ifade etmelerini engeller ve karar alma süreçlerine katılımı kısıtlar, bu da stres ve memnuniyetsizlik yaratır.

Aşağıdaki faktörler bu riski artırabilir:

  • Zayıf ekip çalışması: İşyerinde kötü bir takım dinamiği ve işbirliği, çalışanların daha fazla zihinsel stres yaşamasına neden olabilir.
  • İletişim eksiklikleri: Çalışanlar arasında yeterli bilgi paylaşımı ve açık iletişim olmaması, bilişsel yükü artırabilir.
  • Belirsizlik ve iş güvencesizliği: Çalışanlar, işlerinde belirsizlik ve güvencesizlik yaşadıklarında, bilişsel kaynakları daha çok tükenebilir.

9. Teknolojik Yük ve Dijital Bilişsel Riskler

Dijital teknolojilerin aşırı kullanımı, çalışanların bilişsel iş yükünü artırabilir. Sürekli olarak bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve diğer dijital cihazlarla etkileşimde olmak, dikkat dağılmasına, bilgi aşırı yüklenmesine ve zihinsel yorgunluğa yol açabilir.

  • Ekran başında uzun süre çalışma: Uzun süre bilgisayar kullanımı, zihinsel yorgunluk ve odaklanma kaybı yaratabilir.
  • Bilgi aşırı yüklenmesi: Dijital araçlar aracılığıyla gelen sürekli bilgi akışı, çalışanların dikkatini dağılmasına neden olabilir.

Bilişsel Risk Faktörleri – İş Güvenliği

İş yerinde karşılaşılan bilişsel risk faktörleri, çalışanların zihinsel süreçlerini olumsuz etkileyerek iş güvenliğini tehlikeye atabilir.

Bu faktörler arasında stres altında karar verme süreçleri, dikkat dağınıklığı ve zihinsel yorgunluk önemli yer tutar.

Stres, çalışanların bilişsel kaynaklarını tüketerek hatalı kararlar vermesine neden olabilir. Özellikle yüksek riskli işlerde, stres altında doğru karar vermek hayati öneme sahiptir.

Dikkat dağınıklığı ise, çalışanların görevlerine odaklanmasını zorlaştırarak güvenlik risklerini artırır. Gürültülü veya karmaşık çalışma ortamları, dikkat dağınıklığına yol açabilir ve iş kazalarının olasılığını artırabilir.

Zihinsel yorgunluk, uzun süreli ve yoğun zihinsel aktiviteler sonucunda ortaya çıkar ve çalışanların performansını düşürerek iş kazalarına davetiye çıkarır. Bu nedenle, iş yerlerinde bilişsel risk faktörlerinin belirlenmesi ve yönetilmesi, iş güvenliği açısından büyük önem taşır.

Stres altında karar verme süreçleri, çalışanların bilişsel yeteneklerini baskı altına alarak mantıklı ve rasyonel kararlar vermesini engelleyebilir. Bu durum, özellikle acil durumlar veya beklenmedik olaylar karşısında daha da belirginleşir.

Dikkat dağınıklığı, çalışanların çevrelerindeki potansiyel tehlikeleri fark etmesini zorlaştırarak iş kazalarına neden olabilir.

Örneğin, bir inşaat işçisinin dikkatinin dağılması, düşmelere veya ekipman kazalarına yol açabilir. Zihinsel yorgunluk ise, çalışanların tepki sürelerini yavaşlatarak ve hata yapma olasılığını artırarak iş kazalarına katkıda bulunabilir.

Bu nedenle, iş yerlerinde bilişsel risk faktörlerinin azaltılması için çeşitli önlemler alınmalıdır. Çalışma ortamının ergonomik olarak tasarlanması, stres azaltma programlarının uygulanması ve düzenli molalar verilmesi, bu önlemler arasında sayılabilir.

Nöroergonomik yaklaşımlar, bu risk faktörlerini anlamak ve yönetmek için bilimsel ve pratik çözümler sunar.

İş Yerinde Bilişsel Risklerin Yönetimi

İş yerinde bilişsel risklerin etkilerini azaltmak için aşağıdaki stratejiler uygulanabilir:

  • İyi ergonomik koşullar sağlamak: Çalışanların rahat ve sağlıklı bir ortamda çalışmasını sağlamak.
  • Açık iletişim ve destekleyici bir iş kültürü oluşturmak: İşyerinde stres azaltıcı, açık iletişime dayalı bir kültür oluşturmak.
  • Zihinsel dinlenmeye zaman ayırmak: Çalışanların düzenli aralarla dinlenmelerine olanak tanımak.
  • Çoklu görevden kaçınmak: Çalışanlara tek bir göreve odaklanma imkânı sağlamak ve aşırı yüklenmeyi önlemek.
  • Eğitim ve farkındalık programları düzenlemek: Çalışanlara bilişsel riskler ve bunların yönetimi hakkında eğitimler vererek farkındalık yaratmak.

İş Yerinde Bilişsel Riskler

İş yerindeki bilişsel riskler, çalışanların verimliliğini ve genel sağlıklarını önemli ölçüde etkileyebilir. Bu risklerin etkisini en aza indirmek için işyerinde uygun çalışma koşullarının sağlanması, stres yönetimi, doğru iş planlaması ve çalışanların desteklenmesi gerekmektedir. Bilişsel risklere karşı alınacak önlemler, işyeri verimliliğini artırırken, çalışanların zihinsel ve fiziksel sağlıklarını korumaya da yardımcı olacaktır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Çalışanların Sağlık Davranışları Ve Etkileyen Faktörler: Sistematik İnceleme https://dergipark.org.tr/en/pub/fnjn/issue/9007/112253

⭐️⭐️ Beyin sağlığı için sosyal belirleyiciler ve yaşam tarzı faktörleri: Bilişsel gerileme ve bunama riskinin azaltılmasına yönelik çıkarımlar https://www.nature.com/articles/s41598-022-16771-6

⭐️⭐️ Hafif Bilişsel Bozukluğun Demansa İlerlemesi İçin Risk Faktörleri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5915285/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İrtifa Hastalığı – Akut Dağ Hastalığı

İrtifa hastalığı, ya da diğer adıyla Akut Dağ Hastalığı (Acute Mountain Sickness – AMS), genellikle yüksek irtifaya (deniz seviyesinden 2500 metre ve üzeri) özellikle hızlı bir şekilde yükseklik kazanıldığında – çıkıldığında ortaya çıkan bir dizi fizyolojik semptomdan oluşur.

Denize yakın seviyelerde oksijen oranı %21 civarındayken, yüksek irtifada bu oran giderek düşer. Yüksek rakımlara seyahat etmek, insanları giderek daha seyrek havaya ve giderek azalan oksijen miktarına uyum sağlayamamasından kaynaklanır ve genellikle dağcılık, trekking veya dağa tırmanma gibi yüksek irtifalarda yapılan faaliyetlerde görülür.

Bu da kandaki oksijen seviyelerinin düşmesine ve dolayısıyla fiziksel ve zihinsel performansın bozulmasına neden olur.

Yüksek irtifalara verilen tepki kişiden kişiye değişir, ancak çoğu insan deniz seviyesinden 2.438 metre (8.000 fit) yüksekliğe kadar normal şekilde çalışabilir.

2.438 metre (8.000 fit) daha yüksek irtifalarda, oksijen eksikliği akut dağ hastalığına (AMS) neden olmaya başlayabilir.

3.048 metre (10.000 fit) daha yüksek irtifalarda, insanların %75’i en azından hafif AMS semptomları yaşayacaktır. 

Akut Dağ Hastalığı – İrtifa Hastalığının Belirtileri

İrtifa hastalığının belirtileri genellikle yükseklikle orantılı olarak ortaya çıkar ve başlangıçta hafif olabilir. Belirtilerinin başlangıcı rakıma, tırmanma hızına ve duruma karşı bireysel duyarlılığa göre değişir.

Yavaş bir tırmanış, atmosferdeki azalan oksijeni telafi etmek için daha hızlı bir kendiliğinden solunum hızı oluşturarak vücudunuzun uyum sağlamasına daha fazla olanak tanır. Belirtiler genellikle yüksek rakıma vardıktan 12 ila 24 saat sonra başlar ve belirli bir rakımda yaklaşık üçüncü gününüzde şiddeti azalmaya başlar. 

Başlıca Belirtiler

  • Baş ağrısı (İrritasyon veya zonklayıcı)
  • Mide bulantısı ve kusma
  • Yorgunluk ve halsizlik
  • İştah kaybı
  • Uykusuzluk
  • Baş dönmesi
  • Nefes darlığı (özellikle egzersiz sırasında)
  • Vücutta şişlik (özellikle ellerde ve ayaklarda)

Bu belirtiler, genellikle 6-12 saat sonra ortaya çıkar ve yükseklik arttıkça şiddetini artırabilir. Erken dönemde, belirtiler genellikle hafif ve geçicidir, ancak tedavi edilmezse daha ciddi komplikasyonlar gelişebilir.

Akut Dağ Hastalığı (AMS), genellikle ciddi olmayan bir durumdur, ancak tedavi edilmezse daha ciddi irtifa hastalıklarına, örneğin İrtifa Beyin Ödemi (HACE) veya İrtifa Akciğer Ödemi (HAPE) gibi durumlara yol açabilir.

Hafif Akut Dağ Hastalığı – İrtifa Hastalığı

Hafif Akut Dağ Hastalığı – İrtifa Hastalığı, gezginlerin genel olarak kendilerini iyi hissetmemelerine neden olur. Baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk, nefes darlığı, hızlı kalp atışı, mide bulantısı, uyku güçlüğü veya iştahsızlık yaşayabilirler. Semptomlar genellikle geceleri daha kötüdür.

Hafif Akut Dağ Hastalığı – İrtifa Hastalığı, normal aktiviteleri etkilemez ve semptomlar genellikle vücut uyum sağladıkça iki ila dört gün içinde azalır.

Şiddetli Akut Dağ Hastalığı – İrtifa Hastalığı

Şiddetli Akut Dağ Hastalığı – İrtifa Hastalığı, akciğerlerde (pulmoner) veya beyinde (serebral) aşırı sıvı birikmesi olan yüksek irtifa pulmoner ödemi (HAPE) veya yüksek irtifa serebral ödemi (HACE) olarak bilinen ciddi durumlar şeklinde kendini gösterir.

Şiddetli Akut Dağ Hastalığı – İrtifa Hastalığı,‘nin semptomları arasında gri veya soluk ten rengi, ciltte mavi renk tonu (siyanoz), göğüste sıkışma veya tıkanıklık, öksürük veya kanlı öksürük, yürümede zorluk, dinlenirken nefes darlığı, sosyal etkileşimden çekilme, kafa karışıklığı veya bilinç azalması bulunur.

Şiddetli Akut Dağ Hastalığı – İrtifa Hastalığı, tedavi edilmezse veya kurban daha düşük bir irtifaya geri gönderilmezse ölümcül olabilir. 

Akut Dağ Hastalığı – İrtifa Hastalığının Tedavisi

İrtifa hastalığının tedavisi, genellikle semptomları yönetmeye ve vücudun oksijen seviyesini iyileştirmeye yöneliktir. Tedavi seçenekleri.

1. İrtifa İle İlgili Yüksekliği Azaltma

  • İrtifada kalmaya devam etmeme: Eğer bir kişi irtifa hastalığının belirtilerini gösteriyorsa, en önemli tedavi yöntemlerinden biri, mümkünse hızla alçak bir irtifaya inmek veya yüksekliğin artırılmasını durdurmaktır.
  • Yavaş yükselme: Eğer yükselme devam edilecekse, her 300-500 metrede bir dinlenme ve uyum sağlama süreleri verilmelidir.

2. Semptomatik Tedavi

  • Ağrı kesiciler: Baş ağrısını hafifletmek için basit ağrı kesiciler (örneğin ibuprofen veya asetaminofen) kullanılabilir.
  • Anti-mide bulantı ilaçları: Mide bulantısı ve kusmayı hafifletmek için ilaçlar verilebilir.
  • Sıvı alımı: Yüksek irtifada dehidratasyon riski yüksektir, bu nedenle bol sıvı tüketimi önemlidir.

3. Oksijen Tedavisi

  • Oksijen tedavisi: Oksijen maskesi kullanımı, oksijen seviyelerinin artırılmasına yardımcı olabilir. Bu genellikle daha yüksek irtifalarda ve hastalığın ilerlemiş durumlarında gereklidir.

4. İlaç Tedavisi

  • Asetazolamid (Diamox): Bu ilaç, vücudun oksijen seviyelerine uyum sağlamasına yardımcı olabilir. Bu ilaç genellikle tırmanmaya başlamadan önce veya irtifa hastalığının belirtilerini hafifletmek için kullanılır.
  • Deksametazon: Beyin ödemi (HACE) gibi ciddi durumlar söz konusu olduğunda deksametazon gibi steroidler kullanılabilir.

Akut Dağ Hastalığı – İrtifa Hastalığının Komplikasyonları

Eğer akut dağ hastalığı tedavi edilmezse, daha ciddi komplikasyonlar gelişebilir. Bunlar, daha büyük sağlık riskleri taşıyan ve tedavi edilmediğinde hayati tehlikeye yol açabilecek durumlardır.

1. İrtifa Beyin Ödemi (HACE)

İrtifa beyin ödemi, beynin sıvı ile dolması ve şişmesi durumudur. Bu, çok tehlikeli bir durumdur ve hızlı bir şekilde alçak irtifaya inmek gereklidir.

  • Belirtiler: Baş dönmesi, bilinç kaybı, yavaş konuşma, koordinasyon kaybı, konfüzyon, nöbetler.
  • Tedavi: Alçak irtifaya inmek, oksijen tedavisi, deksametazon gibi ilaçlar.

2. İrtifa Akciğer Ödemi (HAPE)

İrtifa akciğer ödemi, akciğerlerde sıvı birikmesi nedeniyle nefes alma güçlüğü yaşanmasına yol açan bir durumdur.

  • Belirtiler: Nefes darlığı, öksürük (özellikle kanlı balgam), halsizlik, baş dönmesi, hızla ilerleyen solunum zorluğu.
  • Tedavi: Oksijen tedavisi, acil alçak irtifaya inme, ilaçlar.

Akut Dağ Hastalığı – İrtifa Hastalığından Korunma Yolları

İrtifa hastalığını önlemenin en etkili yolu, yavaş yükselmek ve vücudun irtifaya uyum sağlamasına zaman tanımaktır. Ayrıca şu önlemler alınabilir:

  • Yavaş yükselme: İrtifanın her 300-500 metre artırılmasından sonra bir gece kalmak, vücudun uyum sağlamasına yardımcı olur. 2.500 metrenin üzerine aniden çıkmayın. 3.048 metre (10.000 feet’in) üzerine seyahat ediyorsanız, irtifanızı günde en fazla 305 metre (1.000 feet) artırın. Her 914 metre (3000 fit) yükseklik kazandığınızda bir gün dinlenin. 
  • Yüksek rakıma seyahat: Yavaş bir ulaşım yöntemini tercih edin veya yürüyün.
  • Uçakla seyahat: ilk 24 saat boyunca kendinizi çok zorlamayın ve yüksek yerlere çıkmayın. 
  • İyi hidrasyon: Uygun şekilde su tüketin. Dehidratasyonu önleyin ve vücuda oksijen taşımada yardımcı olur. Günlük sıvı tüketiminizi düzenli olarak çıktığınız idrarın şeffaf veya açık sarı olması gerektiğini bilerek kontrollü ayarlayın.
  • Asetazolamid kullanımı: Yüksek irtifaya çıkmadan önce veya çıkarken asetazolamid kullanmak, oksijen uyumunu hızlandırabilir.
  • İyi dinlenin: Vücuda yeterli dinlenme süresi vermek, yüksek irtifada hastalık riskini azaltabilir.
  • Düşük Rakımda dinlenin: Günlük gezilerinizden sonra mümkünse geceyi daha düşük bir rakımda geçirin. 
  • Bekleyin / Rakım Düşürün: Akut Dağ Hastalığı (AMS) belirtilerinden herhangi birini yaşarsanız daha yüksek bir rakıma çıkmayın; belirtilerin azalmasını bekleyin. Eğer belirtileriniz artarsa ​​daha düşük bir rakıma inin. 
  • Hafif Aktivite Uykudan İyidir: Gündüzleri hafif aktivitelerde bulunmak uyumaktan daha iyidir, çünkü uyku sırasında solunum azalır ve bu da Akut Dağ Hastalığı (AMS) semptomlarını şiddetlendirebilir. 
  • İlaç Kullanımınıza Dikkat Edin: Akut Dağ Hastalığı (AMS) semptomlarını kötüleştiren tütün, alkol ve depresan ilaçlardan (barbitüratlar, sakinleştiriciler ve uyku hapları gibi) kaçının. 
  • Diyetinizi Düzenleyin: Yüksek irtifada yüksek karbonhidratlı bir diyet uygulayın, ancak aşırı yemeyin.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Akut Dağ Hastalığı https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK430716/

⭐️⭐️ Akut dağ hastalığı amatör dağcıların duygusal durumunu öngörüyor https://www.nature.com/articles/s41598-024-55291-3

⭐️⭐️ Akut dağ hastalığı ve yüksek irtifa ödemleri: yaygın bir patogenez mi? https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/7323495/

⭐️⭐️ Yüksek rakımlı yerlere güvenli bir şekilde seyahat etmek – Yükseklik hastalıklarını anlamak ve önlemek https://www.racgp.org.au/afp/2017/june/travelling-safely-to-places-at-high-altitude-under

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla