Ömer Efe ile Tuğçe, diğer arkadaşları gibi yine ceplerini cips, bisküvi, kola ve Ice Tea ile doldurmuş halde, Hatice Öğretmen’le ve sınıf arkadaşları ile ormanda yürüyüşe çıkmışlardı.

Hatice Öğretmen:
“Çocuklar, yürüyüş sağlığımız için çok iyi. Ama sağlıksız gıdalar hep sizinle ve de onları atıştırıyorsunuz, hiç yorulmuyor musunuz?”

Tuğçe:
“Yorulmaz olur muyuz öğretmenim? Ama cips yiyince hemen enerjim geliyor!”

Ömer Efe:
“Ben de Ice Tea içince bütün yorgunluğum gidiyor! Hem tatlı hem soğuk! Gazlı da değil yani..”

Hatice Öğretmen tam bir şey söyleyecekti ki ormanın içinden parıldayan bir ışık geldi. Gözlerini kırpıştıran çocuklar, karşılarında uzun pelerinli, gözlüklü tuhaf bir adam gördüler.

Gözlüklü Tuhaf Adam:
“Selam genç dostlar! Ben Sihirli Profesör Vitamin. Bugün size zamanın içinden parelel evrenlere geçebileceğiniz bir deneyim yaşatacağım. Sağlıklı mı yaşamak istersiniz, yoksa… lezzetli ama tehlikeli bir yola mı devam etmek istersiniz? Yolcuğumuzun sonunda siz karar verin”

Ömer Efe:
“Ne demek şimdi bu? Filmlerdeki gibi mi yani!! Aman tanrımm ”

Tuğçe:
“Siz sihirli misiniz? Gerçek misiniz ?”

Sihirli Profesör Vitamin (gülümseyerek):
“Gerçeğim. Ama şimdi sizi biraz farklı bir ‘gerçeğe’ götüreceğim. Genç dostlarım zamanı bükmeye ve parelel evrenlerde yolcuğa hazır mısınız?”

Çocuklar ‘evet” anlamında şaşkın şaşkın başlarını salladılar. Dışarıdan bakıldığında far tutulmuş tavşancıklar gibiydiler..

Sihirli Profesör Vitamin bastonunu yere vurdu. Bir anda çevreleri döndü, renkler birbirine karıştı.

Sağlıksız Seçimlerin Acı Gerçeği

Gözlerini açtıklarında Ömer Efe ve Tuğçe kendilerini bir üniversitenin kampüsünde buldular. Üzerlerinde yetişkin kıyafetleri vardı elleri ayakları gövdeleri kocaman olmuştu. Artık 20 yaşındalardı. Etraflarına şaşkın şaşkın bakarken ilk olarak ne olduğunu anlayamadılar.

Tuğçe:
Ömer Efe… Biz büyümüşüz… Ama niye yaaaaa çok üzüldüm… Ben bu üniversiteye gitmeyi hiç düşünmezdim. Hayalim …… üniversitesiydi..!!”

Ömer Efe:
“Sanırım… Evet büyümüşüz. Ama kendimi iyi hissetmiyorum.” ”Aaaaaa haklısın. Ne hayallerim vardı üniversite için… Niye …….. üniversitesine gidememişim?? Offf yaaa..!!

Tuğçe üzüntüyle bir banka oturdu. Elini önce karnına götürdü.

Tuğçe:
“Sabah kahvaltıda yine salam ve sosis yedim. Midem yanıyor. Her gün böyle olmaya başladı.” ”Yanında kola var mı? İçersem belki iyi gelir.”

Ömer Efe:
“Ben de dün gece kola ile büyük bir paket noodle yedim. Sabah uyandığımda başım ağrıyordu. Derse konsantre olamadım.” ”Al benim kolama devam et”

Tuğçe, avuçlarını yüzüne kapattığında yüzünün sivilcelerle dolu olduğunu hissetti ve morali bozuldu.

Tuğçe:
“Ne zaman bu kadar kötüleştik? Biz sağlıklı ve başarılı birer çocuktuk…”

Sihirli Profesör Vitamin (Arkalarından çıkageldi)
”Maalesef yediğiniz sağlıksız gıdalar – özellikle içinde şeker ve katkılı maddeleri olan paketli ürünler – zaman içinde zekanızı zayıflattı. O pırıl pırıl düşünceleriniz sislendi ve başarabileceğiniz meslekleri kazanmanız mümkün olmadı genç dostlarım ve bu sadece başlangıç. Zaman hızla akacak ve siz bu hatalı beslenmelerinizin sonuçlarını göreceksiniz. Hazır olun…”

Sihirli Profesör Vitamin Bastonunu yere vurdu, zaman ileri sardı.

Artık 30 yaşındaydılar. İşe gitmek için sabah uyanan Ömer Efe, aynada göz altındaki mor halkaları gördü. Hâlsizlik içindeydi. Daha 30 yaşında yaşlı çökmüş bir dede gibi görünüyordu

Ömer Efe:
“Her sabah kendimi yorgun hissediyorum. Ne zaman sağlıklı bir sabah yaşadım hatırlamıyorum. Yine doktora girmeliyim… Aslında ne zaman doktora gitsem aynı şeyleri duyuyorum Sürekli fast food yeme… Sürekli abur cubur tüketme...”

Hastaneye gittiğinde kan testleri yapıldı. Doktor kaşlarını çatmıştı.

Doktor:
“Trigliserid değeriniz çok yükselmiş. Karaciğer değerleriniz de yüksek yani karaciğeriniz yorgun. Kan şekeriniz dengesiz ve alarm veriyor. Acilen diyet ve egzersiz yapmanız gerekiyor.”

Ömer Efe başını eğdi. Sporu yıllar önce çocukluğunda bırakmıştı.

Tuğçe ise bilgisayar başında çalışırken nefes nefese kalıyordu. Oturduğu yerde bile terliyordu. Cildi hiç de istediği gibi güzel değildi… Hele her gün makyaj yapması sadece günü kurtarıyor ve giderek cildini daha da bozuyordu…

Tuğçe (İçinden kendi kendine konuşuyordu)
“Bu yaşta bu kadar yorgun hissetmek normal değil. Ama hala akşamları televizyon karşısında noodle yemeye devam ediyorum. Belki biraz daha geç yemezsem daha iyi olur… Karnım kalçalarım bacaklarım eskisi gibi değil çok kilo aldım.”

Sihirli Profesör Vitamin tekrar bastonunu yere vurdu.

Zaman daha da hızlandı. Artık 40 yaşlarındaydılar. Tuğçe‘nin beli ağrıyor, dizleri sızlıyordu. Oldukça kilo almıştı ve arkadaşlarının çocuklarından da ”Nine” kelimesini duyar olmuştu. Oysa daha 40 yaşındaydı…

Bir hastanede kontrole gittiklerinde doktorun söyledikleri sarsıcıydı.

Doktor:
“Kilonuz yaşınıza göre oldukça fazla. Eklem yükünüz artmış, diz ağrılarınızın temel sebebi bu. Ayrıca tansiyon değerleriniz de yüksek seyrediyor. Belli ki işlenmiş karbonhidratlardan (paketli gıdalar – noodle, cips vb gibi) vaz geçemiyorsunuz. Bu da sizin sağlığınızı giderek bozuyor ve daha fazlasıyla bozacak da… ”

Tuğçe şaşırmıştı.

Tuğçe:
“Ben daha 40 oldum… Bu kadar erken mi başlar bu sorunlar?”

Doktor ciddi bir ifadeyle cevap verdi:

Doktor:
“Size her gelişinizde söylüyorum sağlıksız beslenme ve hareketsizlik yıllar boyunca birikir. Sorunlar birden değil, yavaş yavaş ortaya çıkar.”

Ömer Efe ise bir sabah göğsünde ağrıyla uyandı. Hastaneye kaldırıldığında doktorlar küçük bir kalp krizi geçirdiğini söylediler.

Ömer Efe:
“Kalp krizi mi? Daha çok gencim ben…”

Doktor başını salladı.

Doktor:
“Kalbiniz sizden çok daha hızlı yaşlanmış. Aşırı şekerli ve yağlı gıdalar, içtiğiniz gazlı kola, gazoz ve gazsız İce tea, kutulanmış meyve suları gibi sağlıksız sıvılar, uzun süreli hareketsizlik ve sigara alışkanlığı… Bunlar birlikte büyük risk oluşturur. Her biri ayrı ayrı çok zararlıdır ve az içiyorum – tüketiyorum demek de mazeret olamaz”

Sihirli Profesör Vitamin bir kez daha bastonunu yere vurdu.

Artık 50 yaşındaydılar. Ömer Efe her sabah bir avuç ilaç içiyordu: şeker, tansiyon ve trigliserid yüksekliği için. Tuğçe ise diz ağrılarından dolayı baston kullanıyor, içtiği ilaçların çokluğundan hepsini tek tek sayamıyordu.

Tuğçe:
“Çocuklarıma eşlik edemiyorum. Evden pek dışarı çıkasım yok ağrılardan ve tabi ki bu kilolar da çok yoruyor beni. Aslında gençken tembeldim düzenli spor yapmadım hiç. Bu yaşa gelince bunun bedeli daha ağır oluyor.”

Ömer Efe:
“Ben de sürekli halsizim. Hiçbir şeye hevesim yok. İlaçsız bir günüm yok artık.”

İki arkadaş bir parkta buluştuklarında konuşmaları hüzünlüydü.

Tuğçe:
“Hatırlıyor musun? Hatice Öğretmenimiz de hep söylerdi…”

Ömer Efe:
“Evet… Ve keşke biri bize deseydi ki bu yiyecekler ileride hayatımızı karartacak… Gülüp geçerdik belki.

Sihirli Profesör Vitamin son kez bastonunu yere vurdu. Artık 60 yaşındaydılar. Tuğçe tip 2 diyabet hastası olmuştu. Gözlerinde bulanıklık sebebi ile görmekte oldukça zorlanıyordu. Kilosu aynıydı ama hastalıklarının ve ilaçlarının sayısı artmıştı. Ömer Efe ise ikinci kez kalp krizi geçirmiş büyük bir kalp ameliyatı olmuştu. Merdivenle bir kat yukarı bile çıkamıyordu. İlaçlarının sayısı da artmıştı.

Doktor (Ömer Efe‘ye):
“Artık fiziksel aktiviteniz çok sınırlı olmalı. Kalp krizi ve devamında ameliyat sonrası toparlanmanız uzun sürecek.”

Ömer Efe yatağında gözlerini tavana dikti.

Ömer Efe:
“Yürüyememek… Bu yaşta çocuk torun sevememek… Her şey çocukken gençken yediğim Noodel, cips, bisküvi, kola, Ice Tea, cips gibi işlenmiş gıdalara mı bağlıydı?”

Tuğçe artık insülin iğnesi kullanıyor, yemeklerini doktor gözetiminde yiyordu. Yine de hastalıkları ilerliyordu. Sık sık hastaneye gitmek zorundaydı.

Son bir baston sesiyle 70 yaşlarına ulaştılar. Artık ikisi de bastonla yürüyen, sık sık hastane kontrollerine giden yaşlı insanlardı. Yanlarında torunları olsa da, onların temposuna yetişemiyor, oyuna katılamıyorlardı.

Ömer Efe:
“Keşke çocukken Hatice Öğretmen bizi uyardığında dinleseydik. Tüm dediklerini yapsaydık…”

Tuğçe:
“Keşke bu yolculuğu çok daha önce yapabilseydik. Ama artık geri dönüş yok…”

Sihirli Profesör Vitamin yanlarına geldi. Yüzünde ciddi bir ifade vardı.

Sihirli Profesör Vitamin:
“Ama gerçek hayatta hâlâ zamanınız var. Bu bir uyarıydı. Gerçek gelecek henüz yazılmadı. Şimdi, diğer yolu görmeye hazır mısınız?”

İkisi de başlarını sallarken gözleri dolmuştu. Sağlıksız seçimlerin nasıl görünmez zincirlerle onları yıllarca bağladığını ve sonunda yaşamlarını kısıtladığını tüm detaylarıyla görmüşlerdi.

Sağlıklı Seçimlerin Işıltılı Geleceği

Gözlerini açtıklarında Ömer Efe ve Tuğçe kendilerini bir sabah koşusunun ortasında buldular. Üzerlerinde eşofmanlar vardı. Güneşli bir ilkbahar sabahıydı. Hava tertemizdi. Ellerindeki su şişeleriyle bir parka doğru koşuyorlardı.

Tuğçe (koşarken gülümseyerek):
Ömer Efe! Bu nasıl olur? Biz… yine büyüğüz ama bu sefer enerjimiz hiç bitmiyor!”

Ömer Efe:
“Vay canına! Aynaya bak! 20 yaşındayız yine de cildimiz çocuklarınki gibi tertemiz!”

Nefesleri düzenli, vücutları zinde, yüzleri pırıl pırıldı. Koşuyu bitirdiklerinde bir banka oturdular ve yanlarında getirdikleri üzerinde peynir parçaları olan yeşil salatalarını çıkardılar.

Tuğçe: (Gülümseyerek ve göz kırparak)
“Şekerli gofretler yok mu?”

Ömer Efe (gülerek):
“Aklımı yitirmedim Gofret yiyecek kadar, tatlı atıştırmalık için küçük kavanozumda bal var. Salatanın yanında kendi yaptığım yoğurtan yaptığım ayran getirdim. Tabi ki sana da…”

Sihirli Profesör Vitamin bir anda yanlarında belirdi. Ceketinin yakasına papatya iliştirmişti, keyfi yerindeydi.

Sihirli Profesör Vitamin:
“Hoş geldiniz. Bu, sağlıklı seçimler yaptığınız evren. Sizi zamana doğru bir yürüyüşe çıkaracağım. Hazırsanız…”

Bastonunu yere hafifçe dokundurdu ve zaman ileri sardı.

Ömer Efe ve Tuğçe artık 30 yaşındaydılar. Ömer Efe sabah kahvaltısında avokado ve yumurta yerken, Tuğçe yogasını tamamlayıp kahvaltıya eşlik etti. Her sabah muhakkak yumurta yiyorlardı. Sonrasında birlikte işe gittiler. Ömer Efe bilim insanı olmuştu, araştırmalar yapıyor bir gurup genç bilim öğrencisine eğitim veriyordu. Herkesin çok şaşırdığı. bir ustalığı daha vardı. Füzyon mutfağında muazzam bir gastronomi insanı olmuştu, Tuğçe ise genç yaşına rağmen tanımış bir Mimar olmuştu. İnşaat ve mimari dünyasında genç dahi diye tanınıyordu.

Ömer Efe:
“Sağlıklı ve lezzetli füzyon mutfağına bayılıyorum. Bir bilim dalı olmalı bence. Öğrencilerime eğitimlerimde hep söylüyorum. Yetinmeyin, durmayın daima okuyun ve çok çalışın” “Ve ben onların alışkanlıklarını değiştirerek kendilerini sevmelerine yardımcı oluyorum. Harika işlerim var.”

Tuğçe:
“Dünyanın hemen her ülkesinden yeni proje teklifler geliyor. İşlerimi ve ekibimi düzene koyuyorum. Çalışmak – başarmak çok önemli tabii ki hayatımı da sağlıklı ve huzurlu yaşamayı ihmal etmiyorum. Kendime de zaman ayırıyorum”

Akşamları yürüyüş yapıyor, ara sıra doğa kamplarına katılıyorlardı. Tuğçe haftada üç gün düzenli yüzmeye gidiyor, Ömer Efe fitnes yapıyordu. İkisi de sağlıklı ve formdaydı. Vücutlarında fazla yağ neredeyse yok gibiydi.

Sihirli Profesör Vitamin tekrar bastonunu yere vurdu. Artık 40 yaşındaydılar.

Tuğçe’nin iki çocuğu vardı. Bahçede sebze yetiştiriyor, onlara nasıl sağlıklı beslenmeleri gerektiğini öğretiyordu. İşlerini evinden yönetiyor, haftanın belirli gün ve saatlerinde ofisine gidiyordu. Ömer Efe’nin de iki çocuğu vardı. Gastronomi alanında harikalar yaratırken uluslararası yeni bir bilim ödülü almıştı.

Tuğçe:
“Bak çocuklar, şu yeşillikler bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Şu mor meyveler beyin sağlığı için çok iyidir.”

Çocuklar da annelerine hayranlıkla bakıyordu.

Ömer Efe Yıllık hem diş hem de genel sağlık kontrollerine düzenli giderdi, sonuçlar hep mükemmeldi.

Doktor (gülümseyerek):
Ömer Efe Bey, kan değerleriniz olağanüstü. Yaşınız 40 ama sonuçlarınız 25-30 yaş arası gibi… Sizin yaş grubunuzda bu formda olmak nadir görülen bir durum.”

Ömer Efe:
“Bu sonuçlar, Hatice öğretmenimin sözleri ve benim emeğimin meyvesi. Bir orman yürüşünde sihirli biir dokunuşla değişti dünyam. Çocukken abur cuburu sağlıksız tüm gıdaları bıraktım, hayatım değişti.”

Sihirli Profesör Vitamin tekrar bastonunu yere vurdu. Zaman bir kez daha aktı. Artık 50 yaşındaydılar.

Ömer Efe hâlâ aktifti. Sabahları koşu, öğleden sonraları fitness yapıyordu. Tuğçe ise sağlıklı yaşam üzerine de kendini geliştirmiş halk eğitim seminerleri de veriyordu. Hatta bu konuda üç de kitap yazmıştı.

Tuğçe:
“Okuyuculara anlatmak istediğim en önemli şey, her şeyin çocuklukta Hatice öğretmenim ile başladığı.” diyordu.

Bir sabah kahvaltı masasındaydılar.

Ömer Efe, Bol tereyağda iki yumurta, tere, roka, salatalık ve domates, Tuğçe ise haşlanmış yumurta ve taze cevizli yoğurt yiyordu.

Sihirli Profesör Vitamin tekrar bastonunu yere vurdu. Zaman ilerledi, 60 yaşına geldiler.

Artık torunları vardı. Ama öyle bastonla gezen büyükanneler, büyükbabalar değillerdi. Ömer Efe torununu sırtına alıp parka götürebiliyordu. Tuğçe torunlarına mutfakta sağlıklı kekler yapmayı öğretiyordu.

Tuğçe (torunlarına):
“Bakın bu keki rafine şekerle değil, muz püresiyle tatlandırıyoruz. Hem lezzetli hem sağlıklı!”

Torun (gülerek):
“Babaanne bu daha güzelmiş!”

Ömer Efe ise torunlarıyla bisiklet sürerken yarışlar yapıyordu.

Ömer Efe:
“Hazır mısınız çocuklar? Kim daha hızlı pedal çeviriyor bakalım!”

Torun (bağırarak):
“Dedeee yavaşla! Bu yaşta bu kadar hızlı nasıl gidiyorsun?”

Ömer Efe (gülerek):
“Sağlıklı beslenirsen, her yaşta enerjin olur!”

Ve son baston sesiyle 70 yaşına ulaştılar. İkisi de hala aktifti.

Ömer Efe sabah yürüyüşlerinden sonra kitap okuyor, Tuğçe topluluklara gönüllü sağlık seminerleri veriyordu. Hafızaları yerindeydi, eklem ağrıları yoktu, ilaç kullanmaya gerek kalmamıştı.

Bir sabah, el ele tutuşmuş ormanda yürüyüşe çıktılar. Ağaçların arasında, kuş sesleri arasında yürürken geçmişi andılar.

Ömer Efe:
“Biliyor musun, sağlıklı yaşam sadece hastalıklardan uzak olmak değilmiş. Bu, yaşamın tadını doyasıya çıkarabilmek demekmiş.”

Tuğçe:
“Ve torunlarımızla birlikte koşabilmek, dondurma yemek yerine evde meyve salatası yapmak, onların kahramanı olmak demekmiş.”

Ömer Efe:
“İşte gerçek zenginlik bu…”

Ömer Efe:
“Hatırlıyor musun? Hatice Öğretmenimizle ormanda yürüyüş yapmıştık. Ve sonra sihirli bir Sihirli Profesör Vitamin gelmişti…”

Tuğçe:
“Evet! Ve o Sihirli Profesör Vitamin bize geleceğimizi göstermişti. Biz bu yolu seçtik, iyi ki de öyle yaptık.”

Ve o anda, sihirli Sihirli Profesör Vitamin tekrar karşılarına çıktı. Gülümsüyordu.

Sihirli Profesör Vitamin:
“Geleceğinizin bu hali, küçükken verdiğiniz doğru kararların sonucuydu. Hatice Öğretmeninizle çıktığınız o yürüyüş… Sizi bugünlere getiren o ilk adımdı.”

Bir ışık parladı. Her şey döndü, döndü… Ve kendilerini yine Hatice Öğretmen’le birlikte ormanda yürürken buldular. El eleydiler, ama şimdi her şey değişmişti.

Tuğçe çantasındaki gofreti çıkardı ve Ömer Efe’ye baktı.

Tuğçe:
“Biliyor musun… Canım artık bunu istemiyor.”

Ömer Efe (gülerek çantasına elini attı):
“Aaaaa bu kutudaki sıvı da benden uzak dursunnn.” diye bağırdı

Hatice Öğretmen döndü ve onları gülümseyerek izledi.

Hatice Öğretmen:
“Ne güzel… Gerçek öğrenme, doğru zaman geldiğinde fark etmektir çocuklarım.”

Ömer Efe ve Tuğçe, başlarını sallayarak Hatice Öğretmen ve sınıf arkadaşları ile birlikte ormanın derinliklerine doğru yürümeye devam ettiler. Hayat artık bambaşka görünüyordu.

✨ ✨ ✨

Hikaye Sonu – Hatırlayın bakalım neler öğrendik?

  1. Ne yersek, o oluruz. Sağlıklı beslenmek vücudumuzu güçlü, enerjik ve mutlu yapar.
  2. Cips, kola ve salam gibi yiyecekler lezzetli olabilir ama uzun vadede sağlığımıza zarar verir.
  3. 🏃‍♀️ Düzenli spor yapmak sadece bedenimizi değil, ruhumuzu da güçlü tutar.
  4. 🧠 Sağlıklı alışkanlıklar sayesinde hafızamız güçlü olur, okullarda ve işlerde daha başarılı olabiliriz.
  5. 👨‍👩‍👧‍👦 İyi alışkanlıklar sadece bize değil, ileride çocuklarımıza ve torunlarımıza da örnek olur.
  6. 💡 Her seçimimiz geleceğimizi değiştirir. Küçük yaşta aldığımız kararlar büyüdüğümüzde büyük farklar yaratır.
  7. 🌳 Doğada vakit geçirmek ve hareketli olmak sağlıklı yaşamanın bir parçasıdır.
  8. 🍎 Elma, badem, yoğurt gibi besinler vücudumuzu güçlendirirken, şekerli ve hazır gıdalar zayıflatır.
  9. ❤️ Kendimizi sevmek, bedenimize iyi bakmakla başlar.

Dr. Mustafa KEBAT

📚 📚 📚

Sayın okuyucu,

Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️