Yemiyorum Lakin Kilo Alıyorum Diyenler.!!

Neden Kilo Alıyorum?

”Az yemek yiyorum (Kime göre? Gerçekten az yediğini kabul edersek) lakin kilo alıyorum” olası nedenler şunlardır.

  • İnsülin DirenciKan şekeri artışları – Kan şekeri düzensizlikleri yağ depolanmasını artırır.
  • Hormonal dengesizliklerTiroid Dengesizliği (Hipotiroidi): Yavaş metabolizma kilo alımına yol açabilir.
  • Kötü / Yetersiz Uyku ve Stres: Kortizol artışı yağlanmayı artırır.
  • Düşük Kas Kütlesi: Az kas = düşük bazal metabolizma hızı.
  • Yanlış Besin Seçimi: “Az yiyorum” fakat karbonhidrat oranı yüksek olabilir.
  • Gizli Kaloriler: Atıştırmalıklar, soslar ve içeceklerdeki fark edilmeyen kaloriler.

Yanlış Besin SeçimiAlışkanlıkları sessizce kilo almanıza neden olur.
Kaloriler tüm olan bitenden sorumlu değildir. Bu sebeple kalori hesabı yapmadan nasıl düzelteceğinizi inceleyelim.

Besin Maddelerinin İşlendikçe Farklılaştığını Bilerek Tüketilmeli

Bir Elma – Taze, doğal haliyle elma.
Elma Püresi – Elmanın kabuklarının soyulup, haşlanarak veya ezilerek püre haline getirilmiş formu.
Elma Suyu – Püreden ya da doğrudan elmadan preslenerek elde edilen sıvı, genellikle süzülmüş ve şişelenmiş halde tüketilen içecek.

Hepsi de Elma işte değil mi?

Hepsi de aynı olması gerekir değil mi?
Lakin zannettiğiniz gibi değil.

Farklı sağlık etkileri var!
Peki…Neden?
Yiyeceklerin yapısı, vücudunuzun yiyeceği nasıl emdiğini ve işlediğini değiştiriyor ayrıca yediklerinizi besinsel değerleri de değişiyor!

Aşağıda tabloda ve alttaki açıklamalarda görebilirsiniz.

ÖzellikElma (100 g)Elma Püresi (100 g)Elma Suyu (100 g)
Kalori (kcal)527649
Karbonhidrat (g)13.8120.7311.3
Şeker (g)10.3917.39.6
Lif (g)2.41.00.2
Vitamin C (mg)4.61.00.9
Potasyum (mg)10790101

Doğal Elma: En yüksek lif ve vitamin içeriğine sahip olup, tokluk hissi sağlar ve kan şekerini dengeler.

Emilim ve Sindirim

Elma, yüksek lif içeriği sayesinde sindirimi yavaşlatır ve tokluk hissi sağlar. Lif, kan şekerinin ani yükselmesini engeller ve bağırsak sağlığını destekler. Ayrıca, elmanın çiğnenmesi, sindirim enzimlerinin salınımını tetikler ve sindirimi kolaylaştırır.

Elma Püresi: Sindirim sistemi hassas olanlar için uygun olabilir; ancak lif ve vitamin kaybı göz önünde bulundurulmalıdır.

Emilim ve Sindirim

Elma püresi, elmanın pişirilip ezilmesiyle elde edilir. Bu işlem, lif yapısını bir miktar bozar ve sindirimi kolaylaştırır. Lakin, lifin azalması nedeniyle tokluk hissi daha kısa sürer. Ayrıca, pişirme işlemi bazı ısıya duyarlı vitaminlerin (örneğin, vitamin C) miktarını azaltabilir.​

Elma Suyu: Hızlı enerji sağlar; ancak düşük lif içeriği nedeniyle kan şekerinde ani dalgalanmalara neden olabilir.​

Emilim ve Sindirim

Elma suyu, elmanın suyunun sıkılmasıyla elde edilir ve neredeyse tüm lif içeriğini kaybeder. Bu, şekerin hızla emilmesine ve kan şekerinde ani yükselmelere neden olabilir. Ayrıca, lifin yokluğu tokluk hissini azaltır ve aşırı tüketim kilo alımına katkıda bulunabilir.​

Elma ve Elma’ dan hazırlananların farklılığını okudunuz. Beslenmenizdeki farklılıkların kilo almanıza yada almamanıza etkisinin bir yönünü görmüş oldunuz.

Tam Yulaf – Öğütülmüş Yulaf

Özellikle zayıflama veya formda kalma maksadı ile yapılan diyetlerde sık karşılaştığımız Tam Yulaf ve Öğütülmüş Yulaf arasında ne fark var bir görelim.

Besin ÖğesiTam Yulaf (100 g)Öğütülmüş Yulaf (100 g)
Kalori389 kcal389 kcal
Karbonhidrat66.3 g66.3 g
Lif10.6 g9.4 g
Protein16.9 g16.9 g
Yağ6.9 g6.9 g
Demir4.7 mg4.7 mg
Magnezyum177 mg177 mg
Çinko3.97 mg3.97 mg
B1 Vitamini0.763 mg0.763 mg
Not: İşlenme süreci, lif miktarında hafif bir azalmaya neden olabilir.

Tabloda da gördüğünüz gibi Tam yulaf ve Öğütülmüş yulaf arasında LİF değerinde küçük bir (0,8g) fark mevcut. Lakin diğer ayrıntılarını incelediğimizde:

Tam Yulaf (Yulaf Taneleri / Oat Groats) – Kabukları çıkarılmış, ancak kesilmemiş veya ezilmemiş yulaf taneleridir. En az işlenmiş formdur.

Emilim ve Sindirim

  • Daha büyük parçacık yapısı nedeniyle sindirimi daha uzun sürer (yaklaşık 3-4 saat).
  • Beta-glukan gibi çözünür lifler, mide boşalmasını yavaşlatır ve tokluk hissini artırır.
  • Düşük glisemik indeksi sayesinde kan şekerinde ani yükselmelere neden olmaz.​

Vücut Üzerindeki Etkileri

  • Uzun süreli tokluk sağlar, bu da kilo kontrolüne yardımcı olabilir.
  • Sindirim süresinin uzunluğu, enerji salınımını dengeler.
  • Bağırsak sağlığını destekleyen prebiyotik etkileri vardır.

Hangi Durumlarda Tercih Edilmeli

  • Uzun süreli tokluk ve dengeli enerji salınımı isteniyorsa.
  • Kan şekeri kontrolü önemliyse (örneğin, diyabet hastalarında).
  • Bağırsak sağlığını desteklemek amacıyla.​

Öğütülmüş Yulaf (Yulaf Unu / Ground Oats) – Tam yulafın veya yulaf ezmesinin öğütülerek daha küçük parçalara veya un haline getirilmiş formudur. Bu işlem, sindirimi kolaylaştırır ve çeşitli tariflerde kullanımını sağlar.​

Emilim ve Sindirim

  • Daha küçük parçacık yapısı, sindirimi hızlandırır (yaklaşık 1.5-2 saat).
  • Lif miktarındaki azalma, tokluk süresini kısaltabilir.
  • Daha yüksek glisemik indeksi, kan şekerinde daha hızlı yükselmelere neden olabilir.

Vücut Üzerindeki Etkileri

  • Hızlı enerji sağlar, bu nedenle spor öncesi öğünlerde tercih edilebilir.
  • Daha hızlı sindirim, bazı bireylerde kan şekeri dalgalanmalarına neden olabilir.
  • Lif içeriği azaldığı için bağırsak sağlığı üzerindeki olumlu etkileri sınırlı olabilir.​

Hangi Durumlarda Tercih Edilmeli

  • Hızlı enerji ihtiyacı varsa (örneğin, spor öncesi).
  • Sindirim sistemi hassasiyeti olan bireylerde.
  • Fırıncılık ve çeşitli tariflerde kullanım kolaylığı için.​

Tam Yulaf ve Öğütülmüş Yulaf, benzer besin değerlerine sahip olsalar da, işlenme düzeyleri nedeniyle sindirim hızları ve vücut üzerindeki etkileri yukarıda ayrıntıları ile de gördüğünüz gibi farklılık gösterir.

Tam Badem – Badem Unu

Gündelik yaşamda çerez olarak tüketilse de zayıflama veya formda kalma maksadı ile yapılan diyetlerde zaman zaman karşılaştığımız Tam Badem ve Badem Unu arasındaki farklara da bakalım.

Besin ÖğesiTam Badem (100 g)Badem Unu (100 g)
Kalori598 kcal571 kcal
Karbonhidrat19.5 g12 g
Lif12 g10 g
Protein21 g24 g
Yağ49 g54 g
Kalsiyum234 mg244 mg
Demir4.7 mg6 mg
E VitaminiYüksekYüksek

Tam Badem – Tam badem, badem ağacının (Prunus dulcis) meyvesinin kabukları çıkarılmış, doğal ve işlenmemiş halidir. Genellikle çiğ veya kavrulmuş olarak tüketilir. Yüksek miktarda E vitamini, sağlıklı yağlar, protein, lif ve çeşitli mineraller içerir. Tam badem, atıştırmalık olarak tüketilebildiği gibi, çeşitli yemek ve tatlı tariflerinde de kullanılabilir.​

Emilim ve Sindirim

  • Yüksek lif içeriği sayesinde sindirimi yavaşlatır, tokluk hissi sağlar ve kan şekerinin ani yükselmesini engeller.
  • Çiğneme süreci, sindirim enzimlerinin salınımını tetikler ve sindirimi kolaylaştırır.
  • İçerdiği sağlıklı yağlar ve proteinler, enerji sağlar ve kas yapısını destekler.​

Vücut Üzerindeki Etkileri

  • Kalp sağlığını destekleyen tekli doymamış yağ asitleri içerir.
  • Antioksidan özelliklere sahip E vitamini açısından zengindir.
  • Düzenli tüketimi, kolesterol seviyelerini dengelemeye yardımcı olabilir.

Hangi Durumlarda Tercih Edilmeli

  • Atıştırmalık olarak doğal ve işlenmemiş bir seçenek arayanlar için idealdir.
  • Uzun süreli tokluk hissi ve dengeli enerji salınımı isteyen bireyler için uygundur.
  • Diyetlerinde lif alımını artırmak isteyenler için önerilir.​​

Badem Unu – Badem unu, kabukları soyulmuş bademlerin öğütülmesiyle elde edilen, ince dokulu ve açık renkli bir un çeşididir. Doğal olarak glutensizdir ve düşük karbonhidrat içeriğine sahiptir. Bu özellikleri sayesinde, özellikle glutensiz beslenme tarzını benimseyenler ve düşük karbonhidrat diyeti uygulayanlar tarafından tercih edilir. Badem unu, kek, kurabiye, ekmek gibi fırın ürünlerinde beyaz unun yerine kullanılabilir.

Emilim ve Sindirim

  • İşlenmiş formu nedeniyle sindirimi daha hızlıdır; bu, bazı bireylerde kan şekerinde daha hızlı yükselmelere neden olabilir.
  • Lif miktarındaki azalma, tokluk süresini kısaltabilir.
  • Yüksek protein ve yağ içeriği, enerji sağlar ve kas yapısını destekler.​

Vücut Üzerindeki Etkileri

  • Glutensiz olması nedeniyle çölyak hastaları ve gluten intoleransı olan bireyler için uygundur.
  • Yüksek protein içeriği, kas gelişimini destekler.
  • Tariflerde un yerine kullanıldığında, besin değerini artırır.​

Hangi Durumlarda Tercih Edilmeli

  • Glutensiz diyet uygulayan bireyler için un alternatifi olarak kullanılabilir.
  • Fırıncılık ürünlerinde besin değerini artırmak isteyenler için uygundur.
  • Daha hızlı sindirilen bir enerji kaynağı arayan sporcular için tercih edilebilir.​​

Saat 21.00 den Sonra Yemek Vücuda Eziyet Olduğu Bilinmeli

Yemek yemenin zamanlaması önemlidir.
Metabolizmanız uyurken – dinlenirken, bazal hıza geçtiğinde dinlenmek ister. Sağlıklı gıdalar (meyve, kuruyemiş gibi ) bile olsa atıştırmalık tüketmek dinlenme ihtiyacı olan organ ve sistemleri yorar.

Reflü ve Mide Yanması – Yatmadan kısa süre önce yemek yemek, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasına yol açabilir. Bu durum, gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) olarak bilinir ve mide yanması, göğüs ağrısı gibi semptomlarla kendini gösterir.​

Sindirim Sürecinin Bozulması – Gece saatlerinde vücut, sindirim faaliyetlerini yavaşlatır. Bu nedenle, geç saatlerde tüketilen yiyecekler daha zor sindirilir ve bu durum hazımsızlık, şişkinlik gibi sorunlara yol açabilir.

Kan Basıncında Değişiklikler – Gece tüketilen yüksek yağ ve tuz içeriğine sahip yiyecekler, kan basıncında ani değişikliklere neden olabilir.​

Kalp Hastalıkları Riski – Düzenli olarak gece geç saatlerde yemek yemek, kardiyovasküler sistem üzerinde stres oluşturabilir ve kalp hastalıklarının oluşum riskini artırabilir.

Uyku Kalitesinin Bozulması – Geç saatlerde yemek yemek, uyku düzenini bozabilir. Bu durum, sinir sisteminin dinlenmesini engelleyerek, genel sinir sistemi sağlığını olumsuz etkileyebilir.

Hormon Dengesinin Bozulması – Gece yemek yemenin melatonin ve leptin gibi hormonların dengesini bozduğu ve bu da uyku ve iştahı olumsuz etkilediği bilinmektedir.

Bağışıklık Fonksiyonlarının Zayıflaması – Gece açlığı, bağışıklık sisteminin düzenlenmesine yardımcı olabilir. Gece yemek yemek, bu süreci engelleyerek bağışıklık fonksiyonlarını zayıflatabilir. ​

Bilişsel Fonksiyonların Zayıflaması – Gece geç yemek yemenin beyin sağlığınız için de zararlı olduğu ortaya çıkıyor. Yemek zamanlamasının beyin fizyolojisi ve davranışı üzerinde geniş kapsamlı etkileri vardır. Düzensiz yeme düzenleri sirkadiyen sistemi etkiler ve bu da beynin öğrenme, konsantrasyon ve ezberleme becerisini etkiler.

Sağlıklı yaşam için yemek saatlerine dikkat etmek ve gece geç saatlerde yemek yemekten kaçınmak gereklidir.

Çok Hızlı Yemek Yememeniz Gerektiğini Bilin

Çiğneme sayısının değişmesinin çok fark etmeyebilir gibi görünebilir. Lakin çiğneme sayısını artırdığınızda farkında olmadan % 20 daha az yemenizi sağlar.
Tokluk hissi için midenizden sinyallerin beyninize ulaşması gerekir. Bu sinyallerin iletimi midenin doluluğu ile ilgili olup gecikmeli olarak beyne ulaşır.

Çiğneme hareketleri de tokluk hormonu salınımına yol açar. Hatta sakız çiğnemek bile tokluk hissi yaratabilir.

Hızlı yemek, gecikmeli sinyaller beyne ulaşıp tokluk hissi yaratmadan çok daha fazla yemeğin yenmesine yol açar.

Çok hızlı yemek = kilo alımı

Paketlenmiş Ürünlerin Zararlarından Korunun

Paketlenmiş atıştırmalıkların hemen hemen tamamında sağlığınız için zararlı kimyasallar kullanılmaktadır.

Monosodyum Glutamat (MSG) – E621

  • Kullanım Alanı: Lezzet artırıcı olarak çorba, cips, bulyon ve hazır yemeklerde.
  • Zararları: Baş ağrısı, mide bulantısı, çarpıntı, astım atakları ve nörolojik hassasiyetlere yol açabilir.

Aspartam – E951

  • Kullanım Alanı: Diyet içecekler, sakızlar ve düşük kalorili tatlılarda.
  • Zararları: Baş ağrısı, baş dönmesi, bayılma, alerjik reaksiyonlar ve çocuklarda nörolojik gelişim sorunlarına neden olabilir.

Sodyum Nitrit – E250

  • Kullanım Alanı: İşlenmiş et ürünlerinde renk ve raf ömrünü artırmak için.
  • Zararları: Nitrozaminlere dönüşerek mide ve bağırsak kanseri riskini artırabilir. ​

Yapay Renklendiriciler (E102, E110, E129)

  • Kullanım Alanı: Şekerlemeler, meyve suları ve cipslerde renk vermek için.
  • Zararları: Hiperaktivite, alerjik reaksiyonlar ve bazı durumlarda kanser riski ile ilişkilendirilmiştir​.

Glukoz-Fruktoz Şurubu

  • Kullanım Alanı: Tatlandırıcı olarak kek, bisküvi ve gazlı içeceklerde.
  • Zararları: Obezite, insülin direnci ve karaciğer yağlanmasına katkıda bulunabilir.​

BHA ve BHT (Butillenmiş Hidroksianisol ve Hidroksitoluen)

  • Kullanım Alanı: Yağlı atıştırmalıkların raf ömrünü uzatmak için.
  • Zararları: Hormon dengesizlikleri ve bazı kanser türleri ile ilişkilendirilmiştir.​

Sakız Mayası ve Parafin

  • Kullanım Alanı: Sakızların yapısal bileşenleri olarak.
  • Zararları: Sindirim sorunları ve çocuklarda nörolojik gelişim üzerinde olumsuz etkiler.​

Sodyum Sülfit – E250

  • Kullanım Alanı: Kurutulmuş meyveler ve bazı atıştırmalıklarda koruyucu olarak.
  • Zararları: Astım atakları ve alerjik reaksiyonlara neden olabilir.

Potasyum Bromat

  • Kullanım Alanı: Fırın ürünlerinde kabartıcı olarak.
  • Zararları: Kanserojen etkileri nedeniyle birçok ülkede yasaklanmıştır.

Sülfür Dioksit

  • Kullanım Alanı: Kurutulmuş meyvelerde renk koruyucu olarak.
  • Zararları: Solunum yolu tahrişi ve alerjik reaksiyonlara yol açabilir.

Gıda kimyasalları maalesef çok fazla olduğu için bu yazıda sadece en sık kullanılanlardan 10 tanesini örnek olarak sizlere sunuyorum.

Ayrıca,

Yapay tatlandırıcılar (aspartam, sukraloz ve benzeri) Mikrobiyom dengesini bozabilir. Firmicutes/Bacteroidetes oranını bozar (obezite ile ilişkili).

Trans yağlar (hidrojenize yağlar) – Kalp hastalığı ve inflamasyonla bağlantılıdır.

Emülgatörler (Polisorbat-80 vb gibi) bağırsak bariyerini zayıflatır (Sızdıran Bağırsak Sendromu).

Mikroplastik & Ağır Metal Maruziyeti – Plastik ambalajlardan fitalatlar ve BPA gıdaya geçer (hormon bozucu etki). Paketli ürünlerde kadmiyum, kurşun vb gibi ağır metaller birikebilir.

Etiketleri Okuyarak Tercih Edin – Ürün etiketlerini dikkatlice okuyarak katkı maddelerini kontrol etmelisiniz. Sevdiğiniz – vazgeçemediğiniz kutulu ürünlerin içindekiler bölümünde yer alan maddelerin hepsinin zararlarını internette rahatlıkla bulabilirsiniz. Sevdiğiniz – vazgeçemediğiniz kutulu ürünlerin içindekiler bölümünde yer alan maddelerin hepsinin zararlarını internette rahatlıkla bulabilirsiniz.

Doğal Ürünleri Tercih Etme – Katkı maddesi içermeyen doğal ve organik ürünleri tercih etmelisiniz.

Ev Yapımı Atıştırmalıkları Tercih Edin – Evde hazırlanan atıştırmalıklar, katkı maddelerinden kaçınmanın en etkili yoludur.

Turasızlık – Düzensizlik

Tutarsızlık – Düzensizlik vücudunuzun dengesini düzenini bozar.
Kişinin yaşam tarzı, sağlık durumu veya tercihine göre günlük öğün sayısının düzenini sağlamalıdır. Günde 3 öğünden → 6 öğüne → 1 öğüne gibi geçişler yapılması metabolizmanız üzerinde olumsuz etki gösterir.
Ayı şekilde Tutarlılık – Düzen uyku için de geçerlidir. Bioritminizi mümkün olduğunca güneşe göre ayalamalısınız. Hücrelerinizin saatleri vardır. Düzensiz yemek ve uyku = hormonal kaos.
Tutarlılık ve düzen bedensel sağlığınız için çok önemlidir.

Kişisel Beslenme Eğitimi

Kişinin beslenme konusunda kişinin kendisini eğitmesi (beslenme tercihi – damak tadını da dikkate alarak) çok önemlidir.

Başlangıç olarak tablodaki eğitim konularını okuyarak başlayabilirsiniz.

Eğitim Konusuİçerik Özeti
Metabolizma ve Hormonlarİnsülin, leptin, tiroid etkileri
Besin Okuma EğitimiEtiket okuma, gizli şekerler, katkılar
Duygusal Yeme ve FarkındalıkAçlık-tokluk farkı, stresle baş etme yolları
Keto Uyumlandırma ve GeçişKetozise geçişte yapılacaklar, geçici semptom yönetimi
Egzersiz ve Kas KütlesiKas geliştirici egzersizlerin metabolizmaya etkisi
Uyku ve Stres YönetimiMelatonin, kortizol, gece atıştırmasının neden olduğu hormonal bozulmalar

Bedeniniz Emanetinizdir

Sağlıklı beslenmek demek takıntılı olmak değildir. Bedeninize ve yaşama saygıdır.

Aklınızı kullanın beslenmenizi sağlıklı ve düzenli hale getirin ve ömür boyu uygulayın.

  • Daha yavaş çiğneyin
  • Ketojenik beslenin
  • İki öğünden fazla beslenmeyin
  • Asla ara öğün – atıştırmalık tüketmeyin
  • Tutarlı ve dengeli bir rutin oluşturun
  • Doğal gıdalara öncelik verin
  • İşlenmiş gıdalardan uzak durun
  • Saat 19.00 dan sonra yemek – atıştımalık yemeyin
  • Yeme düzeninizi bozduğunuzda ”Buraya kadarmış” demeyin. Her zaman hata yapılabilir. Önemli olan hatanızı düzeltip, yolunuza doğrularla devam etmeniz.

Can Boğazdan Geldiği Gibi Boğazdan da Gider

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Sağlıksız Beslenme Alışkanlıkları ve Obezite: Doğu Akdeniz Bölgesi’nde Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Ötesinde Başlıca Risk Faktörleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/35369054/

⭐️⭐️ Gıda katkı maddelerinin kronik tüketimi, mikrobiyota bağırsak-beyin ekseninde değişikliklere yol açıyor https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0300483X21003231

⭐️⭐️ Zehirlenmeyi Siz Tercih Ediyorsunuz! https://tetkik.com.tr/2025/04/09/25214/

⭐️⭐️ Mısırözü Yağı – Mısır Şurubu Akciğer Kanseri ile İlişkili https://tetkik.com.tr/2025/04/07/misirozu-yagi-misir-surubu-akciger-kanseri-sebebi/

⭐️⭐️ Pestisit – Risk – Kanser https://tetkik.com.tr/2025/01/12/20107/

⭐️⭐️ Mikroplastik İçiyorsunuz https://tetkik.com.tr/2024/12/14/17667/

⭐️⭐️ Gıdalarınızda Alüminyumdan Uzak Durun https://tetkik.com.tr/2024/11/29/12007/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Uyku Sorununuza Kediotu Çayı

Kediotu (Valerian Root), uyku sorunlarına yardımcı olabilecek doğal bir bitkidir ve halk arasında sıkça kediotu çayı olarak kullanılır.

Kediotu, özellikle uykusuzluk, uykuya geçiş zorluğu, ve kaliteli uyku sorunları yaşayan kişiler için popüler bir bitkisel çözümdür.

Kediotu kökünden elde edilen bu çay, rahatlatıcı ve sakinleştirici özelliklere sahiptir.

Kediotu Çayının Uyku Üzerindeki Etkileri

Rahatlatıcı ve Sakinleştirici Etki: Kediotu, GABA (gamma-aminobütirik asit) adlı bir nörotransmitteri artırarak beynin sakinleşmesine yardımcı olur.

GABA, beyin hücrelerinin birbirleriyle iletişimini yavaşlatan ve stresle mücadele eden bir bileşiktir. Bu nedenle kediotu, ruh halini sakinleştirir ve uykuya geçişi kolaylaştırabilir.

Anksiyete ve Stres Azaltma: Kediotu, anksiyete ve stresle mücadeleye yardımcı olabilir. Çünkü, doğal bir sakinleştirici olarak, zihinsel ve duygusal gerginliği azaltmaya yardımcı olur. Bu, gece uykuya geçişi kolaylaştırabilir ve gece boyunca uyku kalitesini artırabilir.

Uyku Kalitesini İyileştirme: Kediotu çayı, uykuya dalmayı hızlandırabilir ve gece boyunca uyanmaları azaltabilir. Yapılan bazı araştırmalar, kediotu kullanımının uyku süresi üzerinde olumlu etkiler yaratabileceğini göstermektedir. Aynı zamanda, kediotu çayı, daha derin ve dinlendirici bir uyku sağlamaya yardımcı olabilir.

Uykuya Geçişi Kolaylaştırma: Kediotu, gece yatmadan önce tüketildiğinde, kişilerin daha hızlı bir şekilde uykuya dalmalarına yardımcı olabilir. Özellikle gece uykusuzluk yaşayan kişiler için faydalı olabilir.

Kediotu Çayının Faydaları

Uykusuzluk Tedavisi: Uykuya geçmekte zorluk çeken veya gece uykusu sırasında sık sık uyananlar için kediotu çayı faydalı olabilir.

Stres ve Kaygı Azaltma: Kediotu, stres ve kaygıyı azaltarak zihni rahatlatır ve uykuya geçişi kolaylaştırır.

Sinir Sistemi Üzerindeki Etkiler: Sinir sistemi üzerinde sakinleştirici bir etki yaratarak, genel bir huzur hissi sağlayabilir.

Doğal Uyku Yardımcısı: Kimyasal uyku ilaçlarına alternatif olarak, doğal bir çözüm sunar.

Kediotu Çayı Çeşitleri

Doğal Benzodiazepin Kediotu kökü, benzodiazepinlerin çalışmasına benzer şekilde, ancak daha hafif ve doğal bir şekilde GABA agonisti olarak hareket eden valerik asit içerir.

Kediotu çayı, uyku sorunu yaşayan kişiler için doğal bir çözüm sunabilir. Rahatlatıcı ve sakinleştirici özellikleri sayesinde, stresin ve kaygının etkilerini azaltabilir ve uykuya geçişi kolaylaştırabilir. Lakin, düzenli ilaç kullanıyorsanız ya da herhangi bir sağlık sorununuz varsa, kediotu çayı kullanmadan önce mutlaka hekiminize danışmalısınız.

Klasik Kediotu Çayı (Uyku Destekli)

Malzemeler

  • 1 tatlı kaşığı kurutulmuş kediotu kökü
  • 1 su bardağı kaynar su
  • (İsteğe bağlı) Bal veya limon

Hazırlık

  1. Kediotu kökünü bir fincana koy.
  2. Üzerine kaynar suyu dök.
  3. 10-15 dakika demle.
  4. Süzerek iç. Uyumadan 30 dakika önce içilmesi tavsiye edilir.

Kediotu ve Papatya Çayı (Rahatlatıcı & Anti-Stres)

Malzemeler

  • 1 çay kaşığı kediotu kökü
  • 1 çay kaşığı kurutulmuş papatya
  • 1 çay kaşığı melisa (limon otu)
  • 1 su bardağı kaynar su

Hazırlık

  1. Tüm bitkileri karıştır ve kaynar suyla demle.
  2. 10 dakika beklet.
  3. Süzerek iç.
  4. Gerginlik hissedildiğinde ya da uyumadan önce içilmesi önerilir.

Kediotu ve Nane Çayı (Baş Ağrısına Karşı)

Malzemeler

  • 1 çay kaşığı kediotu kökü
  • 1 çay kaşığı kuru nane
  • 1 çay kaşığı lavanta (isteğe bağlı)
  • 1 bardak kaynar su

Hazırlık

  1. Bitkileri karıştırıp sıcak suya ekle.
  2. 10 dakika demle.
  3. Günde 1-2 fincan içilebilir. Stres kaynaklı baş ağrıları için idealdir.

Kediotu-Zencefil-Limon Çayı (Sindirim ve Sakinlik)

Malzemeler

  • 1 çay kaşığı kediotu kökü
  • 1 ince dilim taze zencefil
  • 1 dilim limon
  • 1 bardak sıcak su

Hazırlık

  1. Kediotu ve zencefili sıcak suda 10 dakika demle.
  2. Limonu en son ekle ve süzerek iç.
  3. Özellikle akşam yemeklerinden sonra tüketilebilir.

Kediotu-Tarçın-Anason Çayı (Derin Gevşeme ve Uyku Kalitesi)

Malzemeler

  • 1 tatlı kaşığı kediotu kökü
  • 1 çubuk tarçın
  • 1 çay kaşığı yıldız anason
  • 1 su bardağı kaynar su

Hazırlık

  1. Tüm malzemeleri karıştırıp 10 dakika demle.
  2. Geceleri uyumadan önce iç.
  3. Uykuya geçişi kolaylaştırır, zihni sakinleştirir.

Kediotu çayı yoğun kokulu olabilir; ilk denemelerde düşük dozla başlamak iyi olur.

Kronik hastalığınız, hamileliğiniz ya da ilaç kullanımınız varsa doktora danışmanız önemlidir.

Günlük önerilen miktar genelde 1-2 fincandır.

Kediotu Çayının Yan Etkileri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kediotu çayı genellikle güvenlidir, ancak bazı kişilerde yan etkiler görülebilir. Bunlar arasında:

Baş dönmesi ve yorgunluk: Kediotu çayı, bazı kişilerde baş dönmesine veya aşırı rahatlamaya yol açabilir. Bu nedenle, çayı içtikten sonra araç kullanmaktan kaçınılması önerilir.

Mide Bulantısı ve Hazımsızlık: Kediotu bazı insanlarda mide bulantısı yapabilir. Eğer sindirimle ilgili bir probleminiz varsa, çayı içmeden önce doktorunuza danışmanızda fayda var.

Alerjik Reaksiyonlar: Kediotu bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Eğer herhangi bir bitkiye karşı alerjiniz varsa, dikkatli olmalısınız.

Etki Süresi: Kediotu çayı, genellikle yatmadan 30 dakika – 1 saat önce tüketildiğinde en iyi sonucu verir. Daha uzun süreli etkiler için düzenli kullanım gerekebilir.

Hamile veya emziren kadınlar, fetüs veya bebek için olası riskler değerlendirilmediğinden, tıbbi tavsiye almadan kediotu almamalıdır.

3 yaşından küçük çocuklar, bu yaştaki çocuklarda olası risklerin değerlendirilmemesi nedeniyle kediotu almamalıdır.

Kediotu kullanan kişiler, alkol veya barbitüratlar ve benzodiazepinler gibi sakinleştirici ilaçların ek sakinleştirici etki yaratma olasılığının teorik olarak farkında olmalıdır 

Kediotu Çayının Diğer Kullanım Alanları

Kediotu çayı sadece uyku sorunları için değil, aynı zamanda stres yönetimi ve sinirsel rahatlama için de kullanılabilir. Bazı araştırmalar, kediotunun hiperaktivite, sinirsel gerginlik ve sıkıntı gibi durumları da iyileştirmeye yardımcı olabileceğini göstermektedir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Kediotu https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK548255/

⭐️⭐️ Bozulmuş uyku sorunu olan kişilerde nutrasötik kombinasyonunun uyku kalitesine etkisi: randomize, plasebo kontrollü bir çalışma https://www.nature.com/articles/s41598-024-58661-z

⭐️⭐️ Kediotu https://ods.od.nih.gov/factsheets/Valerian-HealthProfessional/

⭐️⭐️ Uyku Bozukluklarında Bitki Kaynaklı Doğal Ürünlerin Kullanımı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33861446/

⭐️⭐️ Uyku Kalitesini İyileştirmek İçin Fonksiyonel Bir İçeceğin Geliştirilmesinde Potansiyel Hedefler Olarak Nutrasötikler https://www.mdpi.com/2306-5710/7/2/33

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Ah Bu Karın Yağlarımız

Bir türlü küçülmeyen göbeğiniz canınızı mı sıkıyor?

Karın ve kalça bölgeniz bir türlü küçülmüyor mu?

Yada karın kaslarınızın görünmesini mi istiyorsunuz?

Aslında ne yapmanız gerektiğini muhtemelen biliyorsunuz..!! Lakin zor geliyor değil mi?

Motivasyonunuz eksik, belkide desteğiniz yetersiz…

Birlikte bir tekrar edelim ne yapmalı ne etmeli…

Belki bu sefer başarırsınız!

Karın Yağı Hangi Sağlık Sorunlarına Neden Olur?

– Aşırı göbek yağı, kalp krizi ve felç gibi kardiyovasküler sorunların daha yüksek riskiyle bağlantılıdır

– İnsülin direncine yol açarak tip 2 diyabet riskini artırabilir.

– Göbek yağları kortizol ve insülin gibi hormonların değişmesine neden olarak vücudun dengesini bozabilir.

– Karın bölgesindeki aşırı yağlanma, çoğu zaman düşük seviyeli kronik iltihaplanmaya yol açar ve bu durum çeşitli sağlık sorunlarını tetikleyebilir.

– Göbek yağının fazla olması, alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı riskinin artmasıyla ilişkilidir ve bu da karaciğer hasarına yol açabilir.

– Karın çevresinde aşırı kilo taşımak eklemleri zorlayabilir, bu da rahatsızlığa ve ağrıya yol açabilir

– Göbek yağı diyaframı sıkıştırarak akciğer kapasitesini azaltır ve verimli nefes almayı zorlaştırır.

Karın Yağları Nasıl Azaltılır

Egzersiz Yapmalısınız

Yağ yakmak söz konusu olduğunda en başa her zaman olduğu gibi fiziksel aktiviteyi – egzersizi koyuyoruz.

Yürüyüş, koşu, yüzme, bisiklete binme gibi aerobik egzersizler göbek yağlarını azaltmaya yardımcı olabilir.

En iyi sonuçlar için haftada beş gün, en az 30 dakika orta şiddette egzersiz yapmalısınız.

Yüksek Yoğunluklu Aralıklı Antrenman, kısa sürede çok fazla kalori yaktığı için özellikle etkili olabilir.

Ağırlık kaldırmak veya vücut ağırlığınızı kullanmak (şınav, squat, lunge) sadece yağ yakmanıza değil aynı zamanda kas kütlenizi arttırmanıza da yardımcı olur.

Beslenme Dengenizi Kurmalısınız

İşlenmiş gıdaları, şekerli içecekleri ve karbonhidratları tamamen kesmelisiniz.

Tatlı olmayan meyveler (glisemik endeksi düşük olan meyveler), sebzeler, yağsız proteinler (Et, tavuk, balık, yumurta, yoğurt vb gibi ) ve sağlıklı yağlar (Tereyağ, kuyruk yağı, iç yağı, zeytinyağı) gibi besin değeri yoğun, bütün yiyeceklere odaklanın.

Yulaf, esmer pirinç ve sebzeler gibi lif açısından zengin yiyecekler yemeye çalışın, çünkü bunlar sizi daha uzun süre tok tutmaya yardımcı olur.

En doğru tercih ketojenik beslenmeyi, 16 saat açlık (günde iki öğün yemek ve asla ara öğün – atıştırmalık olmadan) düzeni ile yapmanızdır.

Göbek yağlarınızı eritmeye çalışırken protein sizin dostunuzdur.

Sadece kasların oluşumuna ve onarımına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda daha uzun süre tok kalmanızı sağlar ve açlık isteğinizi azaltmaya yardımcı olur.

Stresinizi Azaltmalısınız

Stres, vücudunuzun özellikle göbek bölgesinde yağ depolanmasına yol açan bir hormon olan kortizol üretmesine neden olabilir.

Kronik stres kilo vermeyi zorlaştırır, bu nedenle rahatlamanın yollarını bulmanız çok önemlidir.

Stres seviyenizi düşürmek için farkındalığınızı artırın, meditasyon yapın veya keyif aldığınız aktivitelere katılın.Stresinizi azaltın.

Stres, vücudunuzun özellikle göbek bölgesinde yağ depolanmasına yol açan bir hormon olan kortizol üretmesine neden olabilir.

Kaliteli Uyku Uyumalısınız

Göbek yağlarını eritmek söz konusu olduğunda yeterli uyku almak çok önemlidir.

Kötü uyku hormonlarınızı bozabilir, iştahınızı artırabilir ve vücudunuzun yağ yakmasını zorlaştırabilir.

Her gece 7-8 saat kaliteli (kesintisiz, sessiz ve tam karanlık bir ortamda) uyku uyumayı hedefleyin.

Vücudunuzun iyileşmesi ve daha iyi çalışması için dinlenmeye öncelik verin.

Sıvı Dengeniz İçin Yeterli Su Tüketin

Bol sıvı tüketmek metabolizmanızı hızlandırarak kalori yakmanızı kolaylaştırır. Sindirime yardımcı olur, sizi tok tutar ve aşırı yemeyi önlemeye yardımcı olur.

Gününüze bir bardak su ile başlayın ve gün içerisinde idrarının şeffaf veya açık sarı idrar çıkaracak kadar su içmeisiniz.

Dirayetli ve Sabırlı Olun

Göbek yağlarını yakmada en önemli husus istikrardır.

Kısa zamanda sonuç elde edemeyeceksiniz, lakin düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve olumlu yaşam tarzı değişiklikleriyle yavaş yavaş yağlarınız azalacak. Unutmayın en dirençli yağların olduğu bölge için mücadele ediyorsunuz.

Yağlarınızı yavaş yavaş kaybederken sürdürülebilir bir yaşam tarzına da alışmalısınız. Çünkü hedefiniz sadece göbek yağını eritmek olmamalı. Göbek yağını eritecek, sonrasında ideal ve sağlıklı görümü koruyabileceğiniz yeni yaşam tarzını benimsemek olmalıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Akut ve Kronik Egzersizin Karın Yağ Lipolizi Üzerindeki Etkisi: Bir Güncelleme https://www.frontiersin.org/journals/physiology/articles/10.3389/fphys.2020.575363/full

⭐️⭐️ Göbek Yağı Kansere Neden Olabilir Mi? https://www.center4research.org/can-belly-fat-cause-cancer/

⭐️⭐️ Erkekler Neden Karın Bölgesinde Visseral Yağ Biriktirir? https://www.frontiersin.org/journals/physiology/articles/10.3389/fphys.2019.01486/full

⭐️⭐️ Karın obezitesi ve metabolik sendrom: Egzersiz bir ilaç mıdır? https://bmcsportsscimedrehabil.biomedcentral.com/articles/10.1186/s13102-018-0097-1

⭐️⭐️ Karın Germe https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK431058/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Kalbinize Nasıl Zarar Veriyorsunuz?

Vazgeçilmez olan kalbinizden, vazgeçmiş gibi yaşadığınızın farkında mısınız?

En beteri de çoğunuz çok geç olana kadar bunun farkına bile varamayacaksınız…!!

Belki bugün bir adım atma ve kalbinizin sağlığına dikkat ederek yaşama zamanınız..!!

Belki de keyfiniz sağlığınızdan daha önemli..!!

Tercih sizin… Hayat sizin olduğu gibi.

Karbonhidrat Tüketimi

Çoğunlukla aklınıza ilk gelen ekmek, makarna, pilav olsa da belki de bilmediğiniz karbonhidratlar hem vücut hem de damarlarınızda yağlanmaya sebep olur.

Vitamin olsun diye yediğiniz meyvelerin özellikle tatlı olanlarında fruktoz (Glukoz + Glukoz) bulunduğunu bilmelisiniz. Bu ise yüksek şeker oranı sebebi ile (portakal, mandalin, karpuz vb gibi) tatlı meyveler tüketildiğinde vücudunuzda kaslarınızda yağ olarak depo edilirken kanda da trigliseride dönüştürülerek damarlarınızın ve dolayısı ile kalp damarlarınızın tıkanma riskini arttırır.

Hareketsiz Yaşam

Uzun süre hareketsiz kalmak (oturmak – yatmak vb. gibi) kan dolaşımınızı yavaşlatır ve zamanla damarlarınızın sertleşmesine neden olur. Bu durum da kan basıncınızı yükseltebilir. İster işte olun, ister televizyon izleyin, ister telefonunuzda gezinin, her saat ayağa kalkmaya, esnemeye veya kısa yürüyüşler yapmaya çalışın.

Yetersiz Su Tüketimi

Su tüketiminizin yeterli olmaması kan damarlarınızın daralmasına neden olur ve kanın düzgün bir şekilde akmasını zorlaştırır. Aynı zamanda vücut sıvılarının ve dolayısı ile kanın hacminin azalmasına ve yoğunlaşmasına da sebep olur. Bu, daha yüksek kan basıncına yol açar. Yeterli su içmek kan hacminizin dengede kalmasına ve kalbinizin sağlıklı çalışmasına yardımcı olur.

Uykusuzluk

Devamlı aktif bir şekilde çalışan organlarınızın özellikle kalbiniz ve kan damarlarınız başta olmak üzere kendini onarması için dinlenmeye (yavaş çalıştığı periyoda) ihtiyacı vardır.

Her ne sebeple olursa olsun yetersiz uyku, kan basıncınızın yüksek kalmasına neden olabilir.

Her gece 7-9 saat kaliteli (Bölünmeyen, tam karanlık ve sessiz bir ortamda, tercihen 19 derece oda sıcaklığında) uykuyu hedeflemelisiniz.

Kafein – Enerji İçeceği – Gazlı İçecekler

Fazladan içtiğiniz kahve (Katkısız Türk kahvesi çeşitleri ve filtre kahve hariç) veya enerji içeceği kan basıncınızı yükseltebilir. Yavaş yavaş gelişen bu durumun farkına varmakta da gecikebilirsiniz.Kafein, kan damarlarınızı daraltarak kan basıncınızı geçici olarak yükseltebilir. Kafeine karşı hassasiyetiniz varsa, yardımcı olup olmadığını görmek için azaltmayı deneyin.

Kahve ve enerji içeceklerinin içeriğini kutularının üzerindeki içerikten yada internetten incelemenizi tavsiye ederim. Vücudunuza zararlı madde listesinin ne kadar kabarık olduğunu görünce sanırım sağlığınız için doğru tercihi yapacaksınız.

Stres

Stres diğer bir deyişle gerilim, vücudunuzun dış kaynaklı yada iç kaynaklı farklı farklı etkilere verdiği refleks tepkidir. Kökeni latinceden gelen ”germek” anlamına gelen “stringere” sözcüğünden gelir. Fizyolojik stres ve ruhsal stres olarak ayırabiliriz.

Akut (Kısa süreli) stres “savaş ya da kaç” tepkisine zorlayarak yaşam mücadelesinin devamını sağlamaya neden olurken, kronik stres ise vücudunuzun devamlı olarak “savaş ya da kaç” modunda tutması ile kan basıncını yükselten hormonların da devamlı salgılanmasına neden olur. Bu durumda kalbin yükünü arttırarak hipoksi (Oksijensiz kalmaya) neden olur.

Sürekli kaygılı veya bunalmış hissediyorsanız kalbiniz ekstra baskı altındadır. Derin nefes almak, egzersiz yapmak ve mola vermek stresi yönetmenize yardımcı olabilir.

Alkol Tüketimi

Azı, kararı gibi miktarları normalleştirilemez. Alkol, vücut için zararlıdır. Kaslarınızı ve dolayısı ile kalbinizi zayıflatır ve vücudunuzun kan basıncını kontrol etmesini zorlaştırır. Zamanla kan basıncınızın yükselmesine ve dolayısı ile tansiyon hastalığı gelişmesi ile birlikte kalbinizin yükünü arttırarak hipoksi (Oksijensiz kalmaya) neden olur.

Tuz Tüketimi Dengesizliği

Tuz (Na) vücudunuz için vazgeçilmez bir mineraldir. Lakin tuz vücudunuzun suyu tutmasına neden olduğu için sürekli olarak ihtiyacınızdan fazla aldığınız takdirde kan basıncınızı artırır. Bu durum kalbinize ve atardamarlarınıza daha fazla yük bindirir. Tabi ki sorunu sadece sofrada tükettiğiniz tuza bağlamamalısınız. İşlenmiş gıdalarda, fast food gıdalarında, konserve ürünlerinde ve hatta bazı ekmeklerde fazla miktarda bulunan tuz sağlığınıza – kalbinize risk oluşturur. Tuzu yeterli miktarda kullanmanız kan basıncınızı kontrol altında tutmanıza da destek olacaktır.

Kalp sağlığınızı korumak için yapmanız ve yapmamanız gerekenlerin listesi uzayıp gider. Bu yazı ile bildiğiniz belki göz ardı ettiğiniz konuların bir kısmını hatırlattım.

Unutmak veya Unutmamak

Uygulamak yada Uygulamamak

Karar Sizin

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Fizyoloji, Kalp Kası https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK572070/

⭐️⭐️ Kalp Sağlığı ve Yaşlanma https://www.nia.nih.gov/health/heart-health/heart-health-and-aging

⭐️⭐️ Kardiyovasküler Sağlık Çalışmasında Yaşlı Yetişkinlerde Kalp Yetmezliği Gelişiminden Sonra Alkol Tüketimi ile Yaşam Süresi Arasındaki İlişki https://jamanetwork.com/journals/jamanetworkopen/fullarticle/2719576

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Yaşam Tarzı – İnsülin Duyarlılığı – Glisemik Yanıt

Kan şekeri seviyesinin düzenlenmesi ve normal sınırlar içerisinde kalması için diyet en önemli etken de olsa tek başına yeterli değildir.

Metabolik sağlığın yaşam standartları içerisinde iyi düzeyde olması, insülin direncinin önlenmesi, vücudun enerji seviyesinin ve hormonların dengede kalması için diyete ek olarak aşağıdaki hususları da doğru ve yeterli yerine getirmeliyiz.

  • EGZERSİZ, özelikle hayatın içerisinde düzenli yapılması insülin duyarlılığını engelemeye ve glisemik yanıtı normal seviyede tutmaya yarayacaktır. Yemeklerden sonra yapılacak 20 dk lık bir yürüyüş kan glikoz seviyelerini %39’a kadar azaltabilir.
  • UYKU, organ ve sistemlerin dinlenmesinin yanı sıra metabolik sağlığın önemli bir parçasıdır. Uykunun kötü olması düzensiz uyku / uyanıklık saatleri ve uyku zamanının eksikliği insülin duyarlılığını kötüleştirebilir ve alınan gıdalarla aşırı glikoz tepkilerine yol açabilir.
  • STRES, hayatın içerisinde olması gereken sağlıklı ve doğal bir süreçtir; Lakin kronik stres (kortizol seviyesinin devamlı yüksek kalması) insülin direncini artıracağı gibi glisemik tepkinin zayıflamasına ve dolayısı ile kilo alımı yolu ile zaman içerisinde giderek ilerleyen metabolik işlevlerde bozulmaya yol açar.

Normal sağlıklı bireylerin (Kan şekeri düzeyi olan soy geçmişinde diyabet hikayesi olmayan vb gibi) metabolik olarak sağlıklı kalabilmek için gerekli beslenme düzenini kurmalarında Glisemik indeks ve Glisemik Yük çok önemli bilgiler verirler.

Diyabeti, insülin direnci, soy geçmişinde diyabet hikayesi vb gibi sorunları olan kişilerin metabolik olarak sağlıklı kalabilmesi için gerekli beslenme düzenini kurmaları şarttır. Bu düzenin kurulabilmesi için de bir süre hekim kontrolünde sürekli şeker ölçüm cihazları ile takipleri gerekebilir.

  • Sürekli Şeker Ölçüm Cihazları kişinin farklı gıdalar ve farklı miktarlar ile beslendiği tüm durumlarda kanında oluşan glisemik tepkinin görülebilmesini sağlar.
  • İşlenmiş – rafine karbonhidratların tüketilmesi yerine işlenmemiş karbonhidratları (tam tahıllı ekmek, esmer pirinç, arpa ve kinoa ve bunun gibi ) tercih edilmeli (düşük Glisemik indeks‘li gıdalar) ve tabi ki tüketilen miktarlar (porsiyonlar) kişinin metabolik durumuna uygun olmalıdır.
  • Ani kan şekeri yükselmelerini önlemek veya yavaşlatmak için beslenme düşük Glisemik indeks‘li gıdalar (tahıllar, meyveler ve nişastalı olmayan renkli sebzeler gibi lifli besinler vb gibi) olmalıdır. 
  • Karbonhidrat protein ve yağ ile birlikte alındığında gilisemik tepki azalır. lakin bu beslenme tercihinin de farklı sorunlar doğurması mümkündür. (Protein ve karbonhidrat aynı anda mideye geldiğinde birbirlerinin emilimini geciktirirler ve hazım süreci uzar)
  • Metabolik işleyiş için en tehlikeli gıdaların başında işlenmiş olanlar gelmektedir. Metabolik işeyişinizin sağlıklı olabilmesi için minimum işlenmiş gıdaları tercih edin. 

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Hiperglisemi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK430900/

⭐️⭐️ Düşük glisemik indeksli diyetlerin metabolik etkileri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2654909/

⭐️⭐️ T2 Diyabetli Hastalarda Postprandiyal Hiperglisemiyi Optimize Etmek İçin Glisemik İndeks (GI) veya Glisemik Yük (GL) ve Diyet Müdahaleleri: Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7352659/

⭐️⭐️ Hiperglisemi (Hiper) https://www.diabetes.org.uk/about-diabetes/complications/hypers

⭐️⭐️ Glisemik Yük https://www.diabetes.co.uk/diet/glycemic-load.html#google_vignette

⭐️⭐️ 60+ gıda için glisemik indeks https://www.health.harvard.edu/diseases-and-conditions/glycemic-index-and-glycemic-load-for-100-foods

⭐️⭐️ Düşük glisemik indeksli diyetlerin metabolik etkileri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2654909/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Vardiyalı Çalışma, Uyku ve Biyolojik Saat Yönetimi

Vardiyalı Çalışma Uyumsuzluğu
Çalışanların en ideal şekilde dinlenmesi, vücudunun vardiyalı çalışmaya uymasının yanı sıra, iş performansından ve iş güvenliğinden ödün vermeden zorlu çalışma koşullarına uzun süreli dayanma yeteneğini önemli ölçüde arttırır.

Vardiyalı çalışmaya uyumsuzluk, çalışanın vücudunun işleyişinin uyku ve çalışma döngülerindeki hızlı değişime adapte olamamasından kaynaklanır.

Çalışanın gece veya gündüz çalışmasına uyum sağlaması için, biyolojik saatinin düzenlediği vücut işleyişi ve zihinsel aktiviteleri ayarlaması gerekir.

Biyolojik saat, çalışanın uyku ve uyanıklık döngülerini, günlük enerji ve zihinsel kaynakların mevcudiyetini düzenleyen sinir sistemini ve hormanal sistemini yöneten mekanizmadır.

Çalışanların vardiyalı çalışma programlarına uyumsuzluğu ve uyku eksikliği sonucunda;

  • Enerjisinde düşme
  • Dayanıklılığının azalması
  • Görev saatleri sırasında performansında düşüş
  • Motivasyonun eksilme
  • İş arkadaşlarıyla iletişiminin azalması ve belirsizliği
  • Ayrıntılara dikkatinin azalması
  • İlgisizlik
  • İçe kapanıklık
  • Depresyon
  • Güven duygusunun azalması

Vardiyalı çalışma uyumsuzluğuna maruz kalan çalışanlarda, kardiyovasküler hastalık, gastrointestinal bozukluklar ve uyku bozuklukları gibi diğer sağlık sorunları belgelenmiştir

Düzenli ve yeterli olmayan uyku ve gün ışığına maruz kalma güven duygusunu azaltır.

Sabah uyanmaya ve gün ışığını görmeye alışkın çalışan (örneğin, 07:00’de) gündüz görev saatlerinde çalışmaya ve gece saatlerinde uyumaya adapte olmuştur. Biyolojik saatleri gün odaklıdır; yani normal iş günü ve akşam saatlerinde enerji ve zihinsel kaynaklar sağlamak üzere ayarlanmıştır.

Gün boyunca iki uyanıklık ve enerji kullanılabilirliği zirvesi gerçekleşecektir: biri sabah, biri akşamın erken saatlerinde. Gün odaklı personel normalde uyandıktan hemen sonra, tekrar öğleden sonra ve tekrar akşamın geç saatlerinde enerji ve uyanıklıkta azalmalar yaşayacaktır. Personel her gün yedi ila sekiz saat boyunca kaliteli uyku (sessiz ve karanlık ortamlarda kesintisiz uyku) uyursa enerjisini kullanılabilirliği alışkanlığı tutarlı bir şekilde korunacaktır.

Ancak uyku süresi günde altı saatten daha aza düşerse veya parlak ışıklar, gürültü veya hareket tarafından sık sık kesintiye uğrarsa, günlük bir uyku borcu birikmeye başlayacaktır. Bu uyku borcu ile çalışanda ilk olarak şunların bozulması görülecektir.

  • Uyanıklık
  • Karar verme yeteneği
  • Mantıksal yetenek gerektiren zihinsel işlevlerin performansı

Bir haftalık çalışma dönemimde devam eden uyku borcu, gündüzleri artan uykululuk ve zihinsel ve psikomotor performansının bozulmasıyla sonuçlanacaktır. Ve performans azaldıkça güvensizlik hissiyatı da artacaktır.

Uyku süresi yanısıra, vücudun biyolojik saatinin istikrarı da hem uyanıklığı hem de performansı doğrudan etkiler.

Biyolojik saatin günlük ayarında sık sık yaşanan kesintiler uyanıklık ve performansın bozulmasına neden olur. Örneğin, Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri 07:00’de uyanmayı gerektiren ancak Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri 03:30’da uyanmayı gerektiren bir nöbet programıyla çalışmak.

Uyanma saatlerinin 03.30’da olması gereken günlerde, saat gün ışığına normalden daha erken (yaklaşık 05.00’te) maruz kalacak ve bu da uyanma ve yatma saatlerinin öne alınmasına neden olacaktır.

Buna karşılık, biyolojik saatin sabahın erken saatlerindeki gün ışığı dozunu almadığı günlerde, yatma ve uyanma saatlerinin daha geç bir saate kaymasına izin verilir. Vücut saatindeki bu ilerleme günde yaklaşık yarım ila bir saat olabilir.

Vücudun zamanlama mekanizmasındaki bu değişiklikler, çekirdek vücut sıcaklığı (genellikle gün ışığı saatlerinde yüksek ve gece saatlerinde düşük) ve hormon ve nörotransmitter üretimi ve salınımı gibi diğer fizyolojik ritimlerin günlük zirve ve çukurlarının hizalanmasını etkiler.

Genel olarak, biyolojik saatin daha erken uyanma saatleri nedeniyle gün ışığına maruziyette iki saat ilerleme gibi yeni bir rejime yeniden uyum sağlaması yaklaşık üç gün sürer. Bu yeniden ayarlama, yeni uyku/uyanma programı günden güne tutarlıysa gerçekleşir. Ancak, girdiler tutarsızsa, saatin zamanlaması, kontrolündeki fizyolojik ritimlerin artık öngörülebilir bir desende ifade edilmeyeceği şekilde düzensiz hale gelebilir. Çalışanlarda etkileri şu şekilde sonuçlanır:

  • Uyku hali
  • Uykusuzluk
  • Zihinsel ve motor görevlerde performans bozulması

Çalışan gece vardiyasında çalıştığında ve vardiyanın sonunda gün ışığına maruz kalmayı kontrol etmediğinde biyolojik saate tutarsızlık sık görülür.

Örneğin, gece boyunca altı saatlik bir nöbet (örneğin, 24:00’te başlayarak), ardından altı saatlik izin (06:0012:00’den itibaren) ve ardından yaklaşık 12:00’de başlayan altı saatlik bir nöbet öngören bir nöbet programı jet lag benzeri semptomlara neden olabilir. Bu özel çalışma programında, personel (örneğin, mühendislik) normal ışık altında veya loş ışıklı ortamlarda (örneğin, gece gemide) çalışıyorsa, gün doğumundan sonra gün ışığına maruz kalmak biyolojik saati gündüz yönüne ayarlayacaktır. Gündüz yönünde, biyolojik saat beyni ve enerji döngülerini gece boyunca çalışmaya değil, uykuya yatkın hale getirir. Yorgunluk kaynaklı performans bozulması gece saatlerinde meydana gelecektir.

Vardiyalı çalışma uyumsuzluğunun önlenmesi

En iyi ihtimalle, uyku, biyolojik saatin iç saatine göre ayarlanan bir saatte gerçekleşmelidir. Bu saat sistemi uykuya dalma ve uyanma saatlerini düzenler.

Evrimsel baskılar ve fizyolojik özellikler nedeniyle, insan vücudu gün ışığında çalışmaya ve gece saatlerinde uyumaya yatkındır. Vücudun saat sistemi, yerel gün doğumu ve gün batımı ve gün ışığı süresiyle senkronize bir uyku programı sürdürür.

Enerji döngüleri, gün boyunca yüksek ve düşük uyanıklık seviyelerinin deneyimini düzenler. Uyanıklık sabahın ortasında zirveye ulaşır, öğleden sonra saatlerinde düşer, akşamın erken saatlerinde tekrar zirveye ulaşır ve gecenin erken saatlerinde azalmaya başlar ve gecenin ortasında günlük düşük seviyelere ulaşır.

Bu zirvelerin ve vadilerin tam zamanları, biyolojik saat sistemine gelen belirli girdilere bağlıdır; yani uyanma saatleri, yatma saatleri, yemek saatleri ve daha da önemlisi gün ışığına maruz kalma süresi (veya yapay ışığa maruz kalma).

Günlük tutarlılığı kolaylaştıran düzenli çalışma programlarına maruz kalan çalışan, iyi senkronize edilmiş bir biyolojik saatin faydalarından yararlanacaktır.

Bu faydalar arasında düzenli enerji geri kazanım döngüleri ve öngörülebilir uyanıklık zirveleri ve çukurları bulunur. Buna karşılık, gündüzden geceye sık sık geçişler gerektiren çalışma programları enerji geri kazanım süreçlerini bozmaya ve dolayısıyla dayanıklılığı düşürmeye eğilimlidir.

Biyolojik saati ayarlamak, belirli bir gün ışığı (veya yapay ışık) maruziyeti programı uygulamayı ve tutarlı bir uyku programı sürdürmeyi gerektirir. Gece çalışması sırasında dayanıklılık bozulmasını en aza indirmenin bir yolu, biyolojik saatin senkronizasyonunu gündüzden geceye yönlendirmeyi tersine çevirmektir. Saatin zamanlamasının enerji kaynaklarını gece boyunca zirveye sıfırlaması için, çalışma gün ışığının etkilerini taklit eden parlak ışıklar (yaklaşık 1000 lüks veya daha fazla) altında yapılmalıdır. Uyku karanlık ve gürültüsüz bir ortamda gerçekleşmelidir. Gün ışığına (veya parlak ışığa) maruz kalma sürelerinin kontrol edilememesi, dayanıklılık bozulmasına önemli ölçüde katkıda bulunur.

Parlak, yapay ışık kullanımı çalışma ortamıyla uyumlu değilse (örneğin, bir kesicinin köprüsünde veya geceleri bir helikopterin kokpitinde), biyolojik saati gece yönüne kaydırmak için belirli bir ışık ve uyku yönetimi programı tasarlanabilir. Işık maruziyeti programlarıyla denemeler yapmak, istemeden kronik dayanıklılık bozulmasına ve jet lag benzeri semptomlara neden olabileceğinden, sirkadiyen ritimler ve uyku yönetimi alanlarında çalışan profesyonellerin bu ışık ve uyku yönetimi programlarını geliştirmeleri önerilir.

Bozulan uykunun (yedi ila sekiz saatten az) biyolojik saat düzensizliğiyle birleşmesinin sinerjik etkileri, dayanıklılık bozulmasına, jet lag benzeri semptomlara ve sinirlilik, depresyon ve hatta psikoz gibi psikolojik uyumsuzluk semptomlarının şiddetlenmesine yol açabilir. Bu durumla ilişkili diğer fizyolojik semptomlar arasında kardiyovasküler hastalık ve gastrointestinal bozukluklar bulunur.

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Çalışan Sağlığında Uykunun Yeri

Uyku, beynin beş belirgin aktivitesinin döngüsel olarak ortalama 90 dk da tekrar ettiği dinlenme halidir. (Merak edenler için uykunun döngüsü en sonda yer almaktadır)

Uykunun içine meydana gelen döngü, çalışanların çalışma saatlerinin (vardiyalarının) değişmesi, sık uyanmalar ve ilaçlar gibi faktörler ile bozulabilir.

Tam uyanıklığa yol açan herhangi bir bozulma, beynin uyku döngüsünü baştan başlatmasına neden olur. Sonrasında kalan kısıtlı zaman nedeniyle döngü tamamlanamayabilir. Bu durum kısa vadeli olduğunda uykuya olan açlık da kısa zamanda düzelebilir.

Uzun zaman süren kronik bozulma meydana geldiğinde, çalışanın dayanıklılığı (vücut direnci – bağışıklık sistemi) azalır. Bu durum işletmelerde iş kayıpları, iş kazaları vb gibi zarar verici durumlara sebep olabilir.

Çalışanların mesai saatlerine yansıyan mesai saati haricindeki davranışsal sorunları da (uykudan feragat ederek ek işte çalışma, eğlenme vb gibi) işyeri hekimlerinin çalışanla kuracağı etkili iletişim ve düzenli görüşmelerle, çalışma arkadaşları ve yöneticilerinin uyku açlığına dair belirtileri fark ettikleri anda uyarıları ile çözümlenmelidir.

Uyku Planlaması

• Her çalışanın ihtiyaç duyduğu uyku süresi bir diğerinden farklıdır. Öncelikle çalışanın kendisi bu durumun bilincinde olmalı ve kendi ihtiyacına göre uyumalıdır.

Yöneticiler, bazı işlerin gereği olarak uyku planlaması yaparken çalışanlarının bireysel uyku ihtiyaçlarını genellememeli diğer çalışanlara göre belirlememelidir. Yöneticiler bu süreçleri işyeri hekimleri ile iş birliği içerisinde yapmalıdır.

Çalışanın kendine özel uyku ihtiyacını belirlemesi için; rutin uyku ve uyanıklık düzenini en az 30 gün sürdürdükten sonra üç gün boyunca herhangi bir uyku ilacı, rahatlatıcı ilaç veya bitkisel takviye almadan normal saatinde yatağa girmeli ve doğal olarak (çalar saat kullanmadan veya uyanmasına sebep olacak dış etken olmadan) uyanana kadar uyumalıdır. Üçüncü günkü uyku süresi çalışanın normal uyku ihtiyacıdır.

• İleri derecede uykusuzluk durumlarında ve işyeri hekiminin onayı haricinde uyku ilaçlarından kaçınılmalıdır. (Uyku ilaçlarının ertesi güne kalan etkileri çalışan ve çalışma arkadaşları için risk oluşturabilir. Çalışanlar bu sebeple ilaç kullanımlarını işyeri hekimlerine bildirmelidirler)

• Çalışan daha önce uyku ilacı kullanılmışsa veya kullanmaya devam ediyorsa, ilaç kullanmadığı ilk ve muhtemelen ikinci gece uyku bozukluğu yaşayabilir. Uykuya dalması gecikebilir ve gece boyunca birkaç kez uyanabilir. Lakin bu uyku düzensizliği ek bir sebep olmadıkça birkaç gece içinde geçecektir.

• Çalışan hafta sonları da dahil olmak üzere her gün aynı saatte yatmalı ve aynı saatte kalkmalıdır. Uyku alışkanlığı sağlamalıdır.

• Çalışanlar alkolü asla uykuya yardımcı olarak kullanmamalıdır. Alkol alımı sonrası uykuya dalma daha hızlı olsa da, gerçek uyku süreci ilk 2 saatten sonra daha fazla bölünür ve daha az dinlendirici olur.

• Çalışanlar yatmadan beş saat önce kafein içeren maddeleri (özellikle kahve, çay veya çikolata) yemekten veya içmekten kaçınmalıdır.

• Çalışanlar egzersiz yapacaksa yatma saatinden en az bir saat öncesinde bitirmelidir. Egzersizin geçici bir uyarıcı etkisi vardır.

İyi Uyku Alışkanlıkları

  • Çalışan normal uyku periyodunun dışında uyumaya çalışırken (örneğin, gündüz), normal bir uyku periyoduna hazırlanıyormuş gibi hazırlanmalı – normal uyku kıyafetleri giymeli, odayı olabildiğince karartmalı, serin olmasını sağlamalı, gürültüyü en aza indirmeli ve mümkünse vantilatör gibi beyaz gürültü üreteci kullanmalıdır.
  • Çalışanlar, yatağı yalnızca uyumak için bir yer olarak kullanmalıdır. Yatakta okumamalı, çalışmamalı veya benzeri aktivitelerde bulunmamalıdır. Zihin yatağı uykuyla ilişkilendirmelidir. Bu durum uykunun daha kolay gelmesini sağlayacaktır.
  • Çalışanlar 24 ila 48 saatlik uyku yoksunluğundan sonra, uykunusunu düzenleyebilmek için aşırı uzun süre uyumamalıdır (on saatten fazla). Çok uzun süre uyumak normal uyku/uyanıklık düzenini etkileyebilir ve gün içinde uyku sersemliğine ve uyuşukluğa neden olabilir.
  • Çalışanın normal uyku periyodu genellikle 24 saatlik uyku yoksunluğundan kurtulmak için yeterlidir.
  • Çalışan, reçetesiz ve reçeteli ilaçlarını kesinlikle belirtildiği şekilde almalıdır.

Beyaz Gürültü: Beyaz tüm renklerin birleşimidir Aynı durum sesler için de geçerlidir. İnsan kulağının algılayabildiği 20 ila 20.000 kHz arasındaki tonlar birleştiğinde nötr bir ses ortaya çıkar. Söz konusu tonların beyaz gürültü olarak adlandırılmasının sebebi de tam olarak budur.

Uyku Sersemliği (Eylemsizliği – Ataleti): Uyandıktan hemen sonra mevcut olan bozulmuş bilişsel ve duyusal-motor performansın fizyolojik bir durumudur. Uykudan uyanıklığa geçiş sırasında devam eder ve burada bir kişi uyuşukluk, yönelim bozukluğu ve motor becerisinde düşüş hissi yaşar.

Uyku sersemliği, karar verme yetenekleri, güvenlik açısından kritik görevler ve uyandıktan hemen sonra verimli bir şekilde çalışabilme yeteneği ile ilgilidir. Bu durumlarda, mevcut olabilecek bilişsel ve motor eksiklikler nedeniyle mesleki tehlike oluşturur.

Çalışanlarda Uyku sorunları

Çalışan yatakta yaklaşık 30 dakika geçirdikten sonra uykuya dalamaz ise, yatakta uyanık kalmamalı; yatakta olmanın uyanma ve kaygı ile ilişkilendirilmesini önlemek için kalkmalıdır.

Zihin motivasyonun oldukça önemli br durum olduğu uykuya dalma sürecinde çalışan birkaç dakika uyanık kalmalı ve sonra tekrar yatıp uyumayı denemelidir.

30 dakika içinde yine uyuyamaz ise, uyku periyodu boyunca kaç kez olursa olsun aynı şekilde kalkmaya devam etmelidir. Uykuya direnci yavaş yavaş kırılacak ve sonunda uyuyacaktır. Normal uyku saatlerinde uyumakta zorluk çeken çalışanlar, gündüzleri öğle uykusu uyumamalıdır. Çünkü gün içinde giderilen uyku ihtiyacı gece uykuya dalmayı geciktirebilir.

Mesai Saatlerinde Öğle uykusu (Şekerleme – siesta)

Her işletmenin çalışma dinamikleri farklıdır. Bazı işletmelerde işin gereği öğle uykusu molası verilmesi gerekebilir.

İşletmenin çalışma planlaması, temposu ve personel sayısı uygun olduğunda, öğle uykuları normal çalışma saatlerinde performansı sürdürmek için kullanılabilir.

Yapılanması uygun olan işletmelerin yöneticileri çalışanların öğle uykusu için zaman ayırmalı ve şartlar izin verdiğinde personelin kısa öğle uykuları için sessiz ve rahat bir yer sağlamalıdır.

Yöneticiler personelin öğle uykusunun faydaları konusunda eğitilmesini de sağlamalıdır. Dinlenmenin uykunun yerini tutmadığını çalışanlar tarafından iyi anlaşılmalıdır.

Çalışma dönemlerinde öğle uykusu performans bozulmasını azaltabilir, ancak uyku yoksunluğunun etkilerini tamamen ortadan kaldıramaz. Öğle uykusunun uzunluğunu belirlerken uyku ihtiyaçlarındaki bireysel farklılıklar dikkate alınmalıdır. Öğle uykularını planlarken dikkate alınması gereken birkaç faktör vardır:

** Önceden var olan uyku kaybı

  • Öğle uykusu için en iyi zaman, önemli bir uyku açlığı yaşanmadan önceki zamandır. Bu tür önleyici öğle uykuları, yoğun çalışma programları sırasında sonraki performans bozulmalarını ve dolayısı ile gelişebilecek sorunları önlemeye yardımcı olur.
  • Gece çalışma döneminden önce 1 – 4 saat öğle uykusu uyuyan personel, öğle uykusu uyumayan personele göre daha iyi sabah performansı ve uyanıklığı gösterecektir.
  • Önleyici öğle uykusu (şekerleme), uyku yoksunluğu döneminde öğle uykusu uyumaktan daha verimli olacaktır.
  • Öğle uykuları, yaklaşık 05:00’te yaşanan normal sirkadiyen düşüşü tamamen ortadan kaldırmaz, ancak hem bilişsel performansta hem de uyanıklıkta bozulma azalır.

** Öğle uykusu uzunluğu

  • 24 saatlik sürekli bir çalışma periyodunda bir kereye mahsus iki saatlik öğle uykusu (şekerleme), performansın uyku kaybı öncesi seviyelere yakın olmasına neden olabilir.
  • Daha uzun öğle uykusu (şekerleme) mümkün değilse, 24 saatlik bir süre boyunca her biri on dakika kadar kısa olan birkaç öğle uykusu (şekerleme), personelin sürekli operasyonlara dayanmasına yardımcı olabilir.

** Öğle uykusunun zamanlaması

  • Sirkadiyen düşüş sırasında yapılan şekerlemeden elde edilen performans sirkadiyen zirve sırasında yapılan şekerlemeden daha düşüktür. Çünkü uyandıktan sonraki birkaç saat boyunca uyku hali daha yüksek seyreder.
  • Vücut iç sıcaklığının en düşük seviyede olduğu yaklaşık saat 03:00 ve saat 13:00 şekerleme yapmak daha kolaydır.
  • Vücut iç sıcaklığının en yüksek seviyede olduğu yaklaşık saat 15:00 de şekerleme yapmak daha zordur.
  • Sabahın erken saatlerindeki 02:00 ila 06:00 saatleri arasında yapılan şekerlemeler uyanıklığı ve performansı geri kazanmada faydalıdır; ancak, personelin şekerleme sonrası sersemlik halinden tamamen kurtulması için zaman tanınmalıdır.
  • Performans genellikle bir kişi şekerlemeden uyandıktan sonraki ilk beş dakika içinde en düşük seviyededir (uyku ataleti), ancak genellikle 15 ila 30 dakika sonra toparlanır.
  • Uzun bir uyku yoksunluğunun ardından uykudan uyanmak yüksek seviyelerde uyku sersemliği ile sonuçlanır; uyku yoksunluğu süresi ne kadar uzunsa, uyku sersemliği de o kadar yüksek olur.
  • Çalışanın uyandıktan hemen sonra işe dönmesi gerektiğinde, sirkadiyen düşüşler sırasında şekerleme yapmaktan kaçınmalıdır, çünkü bu koşullar altında uyku sersemliği (ataleti) nispeten yüksek olabilir.

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

.

…………………………………………………………………………………………………………………………………………………

İleri Düzey Tıbbi Bilgi Okumak İsteyenler İçin

BİLGİ: Özellikle çalışan yavaş dalga uykusundan (SWS) uyandırıldığında, uykunun ilk iki saati içinde meydana gelen kapsamlı uyku sersemliği (ataleti) olasılığı yüksektir. Çalışanın yavaş dalga uykusundan (SWS) uyandırıldığını zor uyandırılmasından anlayabiliriz.

BİLGİ: Beyindeki adenozin seviyeleri uyku yoksunluğuyla birlikte giderek artar ve uyku sırasında normale döner. Uyku yoksunluğuyla uyanıldığında, yüksek miktarda adenozin beyindeki reseptörlere bağlanır, sinirsel aktivite yavaşlar ve yorgunluk hissi ortaya çıkar.

BİLGİ: Önceki uyku yoksunluğu, yavaş dalga uykusunda (SWS) geçirilen zamanın yüzdesini artırır. Bu nedenle, daha önce uyku yoksunluğu çeken bir bireyin uyku eylemsizliği yaşama olasılığı daha yüksek olacaktır.

Uyku döngüsü

Uyku, beş belirgin aşamadan aşağıdaki şekilde tahmin edilebilir şekilde ilerleyen belirli beyin aktivitelerinden oluşur:

Aşama 1, uyanıklıktan uykuya geçiştir. Bu aşama, beyin aktivitesinin yavaşlamasıyla karakterize edilir. Bu aşamadan uyandırıldıklarında, birçok kişi hiç uyumadıklarına inanır. Yaklaşık beş ila on dakikalık aşama 1 uykusundan sonra, kişi daha derin bir uykuya, aşama 2’ye ilerler.

Aşama 2, aşama 1’e özgü olandan daha yavaş beyin aktivitesiyle karakterize edilir ve birçok uzman tarafından uykunun gerçek başlangıcı olarak kabul edilir. 10 ila 15 dakika içinde, beyin aktivitesi daha da yavaşlar ve en derin uyku olan aşama 3 ve 4’e ilerler.

Aşama 3 ve 4, yavaş dalga uykusu (SWS) olarak adlandırılır. Bir kişiyi SWS’den uyandırmak çok zor olabilir ve kişi uyandıktan sonra birkaç dakika boyunca halsiz hissedebilir. Yavaş dalga uykusundan 20 ila 30 dakika sonra, beyin aktivitesi kısa bir süre için 2. evre uykusuna geri döner ve ardından hızlı göz hareketi (REM) uykusu (evre 5) gelir.

REM, evre 5 veya rüya uykusu, hızlı göz hareketleri, çok az veya hiç kas tonusu olmaması ve çok aktif beyin kalıpları ile karakterize edilir.

Gecenin ilk REM periyodu nispeten kısadır ve beş ila on dakika sürer. REM uykusundan sonra, uyku döngüsü kendini tekrar ederek 2., 3., 4. ve 5. evrelere geri döner. Dört evredeki her döngü yaklaşık 90 dakika sürer ve gece başına yaklaşık beş ila altı döngü meydana gelir.

SWS’nin çoğu uyku periyodunun ilk yarısında, REM uykusunun çoğu ise periyodun ikinci yarısında gerçekleşir. Genel olarak, evre 2 uykusu uyku periyodunun çoğunu kaplar, ardından REM uykusu ve ardından SWS gelir.

Daha Fazla