1.Ultradian Ritimler Gün içerisinde birden fazla döngüsü olan ritimlerdir. Solunum sayısı, nabız, yeme, içme, mide hareketleri, idrar çıkarma ve defekasyon, REM/non-REM uyku dönemleri başlıca örneklerdir.
2.Sirkannular Ritimler Yaklaşık bir yıl süren memelilerdeki doğum ve kuş göçleri gibi döngüleri kapsayan ritimlerdir.
3.İnfradiyen Ritimler Haftalar veya aylar süren döngüleri içeren ritimlerdir. Adet (mensturasyon) döngüsü ve 21-28 günlük testosteron salınım (erkeklerde) döngüsü yer alır.
4.Sirkadiyen RitimlerCirca = yaklaşık ve dies = bir gün latince karşılığıdır. Dünyanın kendi ekseni etrafında yaklaşık 24 saat süren dönüşünün canlılar üzerinde oluşturduğu biyokimyasal, fizyolojik ve davranışsal ritimlerin tekrar edilmesi olarak tanımlanmaktadır.
⭐️⭐️ Jeffrey C. Hall, Michael Rosbasch ve Michael Young bu endojenik ritmi kontrol eden mekanizmaları keşfederek Nobel Ödülü sahibi oldular.
Sirkadiyen sistem birbirleri ile ilişkili olan iki ana bölümden oluşur.
Bu sistemlerden ilki Hipotalamusun üst kiyazmatik çekirdeğinde (SCN, Suprakiazmatik Nükleus) yer alan merkezi saat; ikincisi ise karaciğer, pankreas, bağırsaklar, iskelet kası ve adipoz doku gibi diğer vücut dokularında yer alan bir dizi periferik saattir.
Hipotalamus, sinir sistemini endokrin sisteme bağlayan, vücut için hayati işleve sahip olan vücut ısısı, kalp atış hızı ve açlığı düzenleyen hormonların üretimi ve salımından sorumlu beynin merkezinde yer alan küçük bir alandır.
Suprakiasmatik Çekirdek veya Çekirdekler ( SCN ), optik kiazmanın hemen üzerinde yer alan hipotalamustaki beynin küçük bir bölgesidir. Memelilerde başlıca sirkadiyen ritim düzenleyicisidir ve sirkadiyen ritimleri oluşturmaktan sorumludur. Işığa duyarlı retinal ganglion hücrelerinden gelen ışık girdilerinin alınması, vücudun alt hücresel saatlerini koordine etmesini ve ortama uyum sağlamasını sağlar. Oluşturduğu nöronal ve hormonal aktiviteler, yaklaşık 24 saatlik bir döngüde birçok farklı vücut fonksiyonunu düzenler.
Biyolojik yeni döngülerin başlayabilmesi için ritm sıfırlanmalıdır. Biyolojik ritmini sıfırlayan uyaranlara zeitgeber denir.
Işık en önemli zeitgeberlerden biridir.
Düzenli zeitgeberlerin düzeni ile günlük yirmi dört saatimizi endojen saatimiz, senkronize eder.
Beslenme düzeni, sıcaklık, iş hayatı, egzersiz, jet lag de zeitgeberlerdendir.
Biyolojik ritimlerin düzenlenmesinde yer alan çevresel ipuçlarına “zeitgeber” (Almanca zeit=zaman geber=verici) veya “ritim verici” adı verilmektedir. Bu ritim verici faktörler arasında en önemlisi ışıktır. Ay, mevsimler, güneş durumu da önemli faktörler arasındadır.
Genel olarak insan vücudunun 24 saatlik sirkadiyen ritmi aşağıdaki gibidir
05:00 – 07:00 kortizol sizi uyandırmak için yükselir
09:00 Testosteron zirvesi
10:00 – 11:00 en yüksek uyanıklık
14:00 – 15:00 motor koordinasyonun en güzel olduğu saatler
16:00 – 17:00 en yüksek kas kuvveti ve gücü
18:00 – 19:00 en yüksek tansiyon ve vücut ısısı
22:00 – 23:00 melatonin üretimi artmaya başlar
23:00 – 02:00 arası büyüme hormonunun en yüksek salgılandığı dönem
01:00 – 02:00 arası en derin uyku
04:00 En düşük vücut ısısı
03:00 – 06:00 En fazla REM uykusu
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Bilimsel Yazı Sevenler Aşağıdaki Yazılarla Devam Edebilirler
Sınırlı Sorumluluk Beyanı: Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.
D-Dimer, çapraz bağlı fibrinin en küçük yıkım ürünüdür.
Koagulasyon ve fibrinolizin global bir aktivasyonunu yansıtır ve bu nedenle trombotik aktivitenin indirekt bir belirtecidir.
D-dimer; venöz tromboembolizm (VTE) tanısı, ilk trombotik olay (arteryal ve venöz) ve tekrarlayan VTE riski artmış bireylerin tesbiti, gebelik ve yaygın damar içi pıhtılaşma (DIC) takibi gibi bir dizi trombozla ilişkili klinik tablonun tanı ve takibinde en değerli laboratuvar testi olarak kabul edilebilir.
Bazı ilaçlar, toksinler, bakteri-virüsler, bazı aşılar, beslenme alışkanlıkları damarlarda hasara neden olur.
Damarlarımızda kan içerisinde sadece alyuvar, akyuvar, trombosit, vitamin, mineral, aminoasitler vs dolaşmaz.
Toksinler
Fazla kolesterol/Trigliserit
Kullanılan ilaç molekülleri
Otoimmun tepkiye neden olan antikorlar
Bazı aşılar ile oluşturulan antikorlar ve aşıya ait moleküller de dolaşır
Bunların bazıları damar iç duvarına (endotel hücrelere) hasar verir.
Bu etkenlerin haricinde;
Diyabet
Hipertansiyon
Romatizmal hastalıklar
Sigara, alkol de damarlara hasar verir
Endotelde oluşan hasar alanın onarılması için trombositler (platet) harekete geçerek bu yaralı yer üzerinde toplanır.
Kanda PLT bakarız. Kan tetkikinde trombosit (PLT) yüksekse (450-500 üzeri) pıhtılaşmayı düşünürüz.
Bir bahçe hortumunun iç kısmı hasar almış, su dışarıya çıkmasın diye içeriden sakız yapıştırdığımızı düşünün. Trombosit bu sakız.
Fakat tek başına yetmiyor, dağılır gider bunu sağlamlaştırmak için üzerine bir ağ öreriz. Buna Fibrin Ağ denir.
Kanda Fibrinojen yükselir ve biz yine pıhtılaşma düşünürüz.
Haliyle bu yaralı alanda onarım olunca bir yükseklik oluşur. (Fibrinoid Nekroz)
Bu yüksekliği traşlarız.
Bu traşlama sonrası ortamda kalan son ürün D-DİMER. İşte D-dimer dedigimiz mevzu kısaca bundan ibaret.
D-DİMER yüksekse pıhtılaşmayı düşünürüz.
D-dimer kanda sıfır olsun isteriz ama mutlaka bir miktar olur. Çünkü Damarlarımızda minimal hasarlar hep oluşur. Yaş ilerledikçe hasar çoğalır.
D-DİMER 0 ile 0.5 mg/L arası normaldir.
Şimdi Kana bakıyoruz pıhtılaşma var. Örneğin aspirin veriyoruz. Trombositlerin toplanmasını engelliyoruz ve pıhtı oluşmuyor.
Oh Süper değil mi?
Aklınıza geldiğine kanım sulansın iyi gelir diye aspirin kullanıyorsunuz zaten.
Peki ya damarlarınızda hasar varsa, hasar ne olacak? Trombositler bir birine yapışmaz, toplanmazsa hasarlı yeri onaramayız.
Akıllı olan; Hasarın Oluşmasını Önler..
Hasarı önlemediğimiz sürece o trombositler toplanacak, pıhtı atacak, d-dimer yükselecek. Kaçış yok
Hasarlı alan çoğaldıkça ve büyüdükçe damar dışına sızma olacak, beyin kanaması gibi hiç istemediğimiz durumlar oluşacak. Çünkü hasarlı damarın yırtılma ihtimali hep vardır..
Ne Yapmamız Gerekiyor ?
1 – En Önemlisi Beslenme
Karbonhidrat ağırlıklı beslenme alışkanlıkları bırakılmalıdır.
Geceleri 19.00 sonrası enerji değeri olan gıda ve sıvı alımı yapılmamalıdır.
Günlük 16 saat açlık periyodu olmalıdır. Tercihen 19.00 – 11.00 arası.
Fazla meyve tüketimi olmayacak. Fazla meyve TRİGLİSERİT yükseltir.
2 – Düzenli Yapılacak Testler ile Sağlığın Takibi Yapılmalıdır
HbA1c
Açlık insulin ve glikoz
HOMA-IR
LDL
TRİGLİSERİT devamlı kontrol altında tutmalıdır.
PLT
D-DIMER
aPTT
Fibrinojen
Faktör 8, 9, 10
Troponin I
CK ise belirli aralıklarla baktırılmalıdır.
3 – Antioksidan Beslenme ve Takviyeler
Glutatyon ve Resveratrol
Serbest radikaller damar duvarına (endotel) zarar verir. Bu serbest radikalleri antioksidanlar ile önlemek gerekir. Damar için Bunlardan en önemlileri Glutatyon ve Resveratrol. Bunları uygun dozlarda kullanmak gerekir.
Damarlarda bu duvarların yapısı büyük oranda Colajen proteininden oluşur. Uygun colajen kullanımı sadece cilt, kemik yapı değil damarlar için de önemlidir.
Hesperidin
“Amacımız hasarı onarmak” Hesperidin endotel hasarın onarılmasında oldukça önemlidir.
“İskemi – Reperfüzyon” (dokulara kan, oksijen, gerekli moleküller gidip onarılması), inflamasyon oluşumunda nötrofil birikimini önlemek için kullanılır.
4- Vitamin ve Mineraller
Vitaminler enerji vermez. Lakin enzimlerin çalışması, metabolik olayların olması için eksik olmaması şart.
Canlılarda oksijenin diğer moleküllerle olan reaktivitesi oldukça sınırlıdır. Bunun adı SPİN Kısıtlaması.
Endotel hasarını onarmada özellikle aşağıdakiler önemlidir.
Çinko (glukonat)
Magnezyum (Sitrat, Glisinat)
Selenyum
Demir (sadece eksikse)
Alfa lipoik asit
Vitamin D3
Vitamin B12
Vitamin B9
Vitamin B6
Vitamin C
5 – Egzersiz
İnsan vücudu hareketsiz kalmaya uygun değildir. Lakin “Ağır egzersize de” uygun değil.
Haftada üç gün (birer gün arayla) hafif aç olarak 40 dakikalık tempolu yürüyüş yapılmalıdır.
D-DİMER’ın arttığı Patolojik (Hastalık Sebepli) ve Fizyolojik (Doğal) Sebepler
Özet olarak;
Kan sulandırıcılar pıhtılaşmayı önlemek için kullanılır.
FAKAT
Endotel (damar iç duvarı) hasarını önlemek için de “yaralı bölgede” pıhtılaşma olması gerekir.
Yani kan sulandırıcı kullanmak pıhtılaşmayı önlerken, damarlarda sürekli olan hasarların iyileşmesini engeller. (Bu sebeple damar dışına sızıntı çok olur)
Bu nedenle asıl olan Hasarın Oluşmasını Önlemek olmalıdır.
Özellikle Hipertansiyon, diyabet, bazı otoimmun ve enfeksiyona bağlı hastalıklar, bazı ilaç ve aşılara bağlı hasarların önlenmesi gerek.
⭐️⭐️⭐️⭐️
Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler
D-dimer, kan pıhtılaşma ve parçalanma sürecinin bir yan ürünüdür ve bir kan örneğinin analizi yoluyla ölçülebilir. D-dimer, bir kan pıhtısı parçalanmaya başladığında serbest kalır.
Daha spesifik olarak, kandaki trombositler bir D alt birimine bağlıdır. Kan pıhtıları oluştuğunda, iki trombosit arasındaki D grubu bir bağ oluşturur. D-Dimerler (fibrin gibi diğer faktörlerle birlikte) aracılığıyla birbirine bağlanan birçok trombosit bir pıhtı oluşturur.
Vücudun iyileşme sürecinin bir parçası olarak, oluşan pıhtılar oluştukları anda parçalanmaya başlar. Pıhtı bağları koptuğunda, D-dimer (D==D) trombositten (P) ayrılır:
Ç–P–D + Ç–P–D → Ç–P–D==Ç–P–D → Ç–P + Ç==Ç + Ç–D
Duyarlılık ve özgüllük, istenen test türüne göre değişir. Ancak, D-dimerler düşük riskli popülasyonlarda pulmoner emboli veya derin ven trombozunu tespit etmek için yüksek duyarlılığa ancak düşük özgüllüğe sahiptir.
⭐️ Hastadan flebotomi yoluyla kan alınır ve sodyum sitrat içeren bir şişeye alınarak ters çevrilerek karıştırılarak laboratuvarda analiz edilmek üzere saklanır.
Normal bir D-dimer 0,50’den düşük kabul edilir.
Pozitif bir D-dimer 0,50 veya daha yüksektir. Bu bir tarama testi olduğundan, pozitif bir D-dimer pozitif bir taramadır. Bir D-dimer için mutlaka kritik bir seviye yoktur.
Yanlış negatifler ve yanlış pozitifler meydana gelebilir. Yanlış negatiflerin sıklığı nedeniyle, bir D-dimer yalnızca pulmoner emboli (PE) için düşük şüphe veya derin ven trombozu (DVT) olarak da bilinen venöz tromboembolizm (VTE) için düşük şüphe durumunda kullanılmalıdır. Ayrıca, yaygın intravasküler koagülasyonun (DIC) değerlendirilmesinde de rol oynar.
Dikkat çekici bir şekilde, PE, DVT veya DIC yokluğunda hastalarda yüksek D-dimer’e neden olabilecek birkaç fizyolojik durum veya tıbbi durum vardır.
Bunlara hamilelik, malignite, sigara içimi, travma, enfeksiyon veya sepsis dahildir, ancak bunlarla sınırlı değildir. Ayrıca, yaşlı hastalar, hareketsiz hastalar, otoimmün bozuklukları olan hastalar veya yakın zamanda ameliyat geçiren hastalarda yüksek D-dimer olabilir. Dikkat çekici bir şekilde, patoloji olmasa bile bir D-dimer yaşla birlikte artabileceğinden, D-dimerler için yaşa göre ayarlanmış kesme değerlerinin kullanılmasını öneren yeni araştırmalar var. D-dimer testinin zamanlaması yanlış negatife yol açabilir. Örneğin, antikoagülan aldıktan sonra alınan kan negatif olabilir. Örnekleme çok erken yapılırsa, pıhtı oluşumu sırasında veya pıhtı organize olduğunda.
Pulmoner Emboli (PE) İçin D-Dimer
Pulmoner emboli, pulmoner damarlar içinde bulunan ve pıhtının aşağı akışında kan akışının azalmasına neden olan bir kan pıhtısını ifade eder. Bazı hastalarda az semptoma neden olan küçük pulmoner emboli olabilirken, bazılarında ana pulmoner arteri veya arterleri tıkayan büyük pulmoner emboli olabilir. Pulmoner emboli iki taraflı olarak ana pulmoner arterlerde yer aldığında eyer embolisi olarak adlandırılır. Eyer embolisi olan bir hastada kardiyopulmoner arrest ve ölüm riski yüksektir. D-dimer elde etmek, göğüs ağrısı, nefes darlığı veya hipoksi gibi semptom veya bulgular gösteren hastalarda ayırıcı tanıyı araştırmada yardımcı olabilir.
Wells Kriterlerine göre hastalar PE için düşük riskli, orta riskli veya yüksek riskli olarak risk sınıflandırmasına tabi tutulabilir. Wells Kriterleri, derin ven trombozu (DVT) belirtileri veya semptomları, PE için klinik şüphe, taşikardi varlığı, yakın zamanda immobilizasyon (yakın zamanda ameliyat), daha önce teşhis edilmiş PE veya DVT, hemoptizi ve malignite dahil olmak üzere PE’nin çeşitli risk faktörlerini veya semptomlarını dikkate alır. Başka bir puanlama sistemi Cenevre Skoru veya revize edilmiş Cenevre Skoru’dur (rGeneva). Hastaları PE için düşük riskli, orta riskli veya yüksek riskli olarak sınıflandırır. Bu skor hastanın yaşını (65 yaşından büyükse), önceki PE veya DVT’yi, yakın zamandaki ameliyatı veya alt ekstremite kırığını, aktif maligniteyi, hemoptiziyi, tek taraflı ekstremite subjektif ağrısını, palpasyona karşı tek taraflı ekstremite hassasiyetini ve yüksek kalp hızını dikkate alır.
Wells Kriterleri veya Cenevre/rCenevre skorlarına sahip bir hastayı puanladıktan sonra D-dimer siparişi verip vermemeniz ve sonuçlarla ne yapacağınız konusunda lütfen ekteki tablo 1 ve 2’ye bakın.
Özetle, düşük riskli hastalarda D-dimer istenmeli ve negatif D-dimer düşük riskli hastalarda PE’yi makul bir şekilde ekarte edebilir. Yüksek riskli hastalarda (PE için yüksek klinik şüpheniz olanlar dahil), tarama testi olarak D-dimer’den geçmek yerine görüntüleme yapılmalıdır. Orta riskli hastalarda, bir D-dimer elde edilebilir (negatif D-dimer PE’yi ekarte eder) veya klinik şüphe yüksek kalırsa doğrudan görüntülemeye geçilebilir.
PE riski yüksek olan veya D-dimer pozitifliği olan hastalarda ileri değerlendirme için görüntüleme BT anjiyogramı veya ventilasyon-perfüzyon taramasını içermelidir.
PE için düşük risk taşıdığı belirlenen kişilerde pulmoner emboliyi ekarte etmek için tasarlanmış ek bir puanlama sistemi vardır, buna Pulmoner Emboli Eleme Kuralı (PERC) kuralı denir. Bir hasta PERC kuralında listelenen özelliklerden veya belirtilerden hiçbirine sahip değilse, PE’yi ekarte etmek için D-dimer elde etmek gerekmez. Bu hastalarda D-dimer elde etme ihtiyacını ortadan kaldırmak, yanlış pozitiflerin sayısını azaltacak ve böylece pulmoner emboliyi radyografik olarak eleştirmek için radyasyona maruz kalmayı gerektiren hasta sayısını azaltacaktır.
Derin Ven Trombozu (DVT) İçin D-Dimer
DVT, kollar veya bacaklardaki derin venöz sistemde bulunan bir kan pıhtısıdır. En sık bacaklarda bulunurlar. DVT semptomları arasında eritem, ağrı, şişlik ve etkilenen ekstremitede artan sıcaklık yer alabilir. Ayrıca DVT için Wells Kriterleri olan bir risk sınıflandırma puanı da vardır. Bu puanlama sistemi yakın zamanda geçirilmiş kötü huylu tümörleri, yakın zamanda geçirilmiş immobilizasyonu (yakın zamanda geçirilmiş cerrahi müdahaleler dahil), asimetrik bacak şişliğini, kollateral damarların varlığını, şüpheli damarların bulunduğu yer boyunca hassasiyeti, daha önce teşhis edilmiş DVT’yi ve DVT için yüksek klinik şüpheyi dikkate alır. Bu puanlama sistemiyle, kişi DVT “olası” veya “olası değil” olarak sınıflandırılabilir veya düşük riskli, orta riskli veya yüksek riskli olarak daha da ayrılabilir. Her iki durumda da, düşük riskli veya “olası değil” gruplarında negatif D-Dimer ile DVT ekarte edilebilir. Orta riskli, yüksek riskli veya “olası” gruplarında, pozitif bir D-Dimer, DVT’yi değerlendirmek için Ultrason ile görüntüleme gerektirir. Ancak yine de, DVT için yüksek klinik şüphe varsa, D-Dimer elde etmeden ultrason istenebilir.
Yaygın İntravasküler Koagülasyon (DIC) İçin D-Dimer
Yaygın intravasküler koagülasyon, koagülasyon kaskadı ile ilgili bir sorundan kaynaklanır. Bu, yavaş gelişirse aşırı pıhtı oluşumuna veya süreç başlangıçta akutsa kanamaya yol açabilir. DIC’nin yüksek bir ölüm oranı vardır. DIC’nin tanısal çalışmasında istenebilecek birçok farklı çalışmadan biri de D-dimer’dir. Bir hasta DIC’deyse D-dimer önemli ölçüde yükselecektir. Birinin sipariş etmeyi düşünebileceği diğer laboratuvarlar arasında fibrinojen (normalden düşük), trombosit sayısı (düşük), PT/INR (normalden uzun süreliye) ve PTT (normal veya yüksek) yer alır. Bu laboratuvarlar ayrıca, iyileşme ve umarım DIC ile normal değerlere doğru eğilim göstermeleri gerektiğinden DIC tedavisine verilen yanıtı izlemeye yardımcı olabilir. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK431064/
Yukarıdaki Tüm Bilgiler farkındalık yaratmak maksadı ile olup hekiminizin muayenesi veya görüşleri yerini tutamaz.
Bu sebeple hekiminize / hekimlerinize düzenli periyodik muayene olun ve yönlendirmelerine uyun.
Sağlıklı günler dilerim.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Dr Mustafa KEBAT
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü
Sınırlı Sorumluluk Beyanı: Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.
Dalıcının sağlık durumunun dalışa uygunluğu değerlendirebilmek için; sualtının yoğun ve viskoz bir ortam olduğunu, derinliğin artışı ile birlikte dalıcının basınca maruziyetindeki değişimi, ortam (özellikle düşen) sıcaklıklığının insanlar üzerindeki etkisi bilmek gerekir.
Bilinmelidir ki dalıcının bazı tıbbi ve psikolojik durumları tüplü dalışa kesin veya geçici süreyle engel teşkü etse de sportif – keyif amaçlı dalışların kuralları, ticari veya askeri amaçlı dalışın katı kurallarından daha esnektir.
Scuba (Su altı tüplü dalış) dalışlarda gerekli tüm şartlar yerine getirildiğinde amatör dalıcılar için de profesyonel dalgıçlar için de riskler düşüktür.
Risklerin düşürülmesi için gereken şartların başında kişinin sağlık durumu gelir.
Bu sebeple dalış yapacak amatörlere de ve profesyonellere de sağlık durumlarının su altındaki şartlara uygun olup olmadığı açısından doğru bir değerlendirme – muayeneye yapımalıdır.
Dalış öncesi muayenenin amacı, dalış yapacak kişinin sualtı dalışını sağlığı açısından tehlikeye düşürecek bir sağlık sorunu olup olmadığını araştırmaktır.
Ayrıca dalıcıların su altına adaptasyonu için disiplinli olması ve uygun ekipmanla dalış yapması gerekir.
Her ne maksatla olursa olsun dalıcılar su altına ilk kez dalışın öncesinde ve sonra da yıllık periyodik olarak scuba dalışı konusunda hekimlik tecrübesi olan;
KBB
Göğüs Hastalıkları
Kalp Damar, Psikiyatri
Nöroloji
Dahilliye (Endokrin-Kan-Sindirim Sistemi açısından değerlendirecek)
Göz uzmanları değerlendirmelidir.
Dalıcını sorunu varsa ayrıca;
Ortopedi
Plastik Cerrahi
Cerrahi vb gibi bölümler değerlendirmelidir.
Tüm hekimlerin raporları ile birlikte Su Altı Uzmanı Hekim tarafından son değerlendirme yapılmalıdır.
Dalış sırasında dalıcının Kulak Burun Boğaz bölgesindeki bir sorunun denge kaybına veya basınç eşitleyememe gibi bir duruma yol açması hem kendisi hem de dalış eşi için hayati bir sorun teşkil eder.
Kulak Burun Boğaz bölgesi hastalıkları veya yetersizlikleri normal şartlarda fark edilmemiş olabilir. Önceden herhangi bir belirti vermemiş olan bir durum su altında ortaya çıkabilir. Su altında gelişebilecek bir sorun ise dalıcının zor anlar geçirmesine hatta boğulmasına neden olabilir.
Dalışlarda en yoğun ve sık sorunların yaşandığı Kulak Burun Boğaz bölgesidir.
KULAK-BURUN-BOĞAZ MUAYENESİ
Anamnez
Dalış için sağlık muayenesi olan kişilerin tümünün sağlık özgeçmişi ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır.
Fizik Muayene
Dalış için sağlık muayenesi olan kişilerin tümünün;
Dış kulak yolu; Gözle ve otoskop ile dış Kulak yolu, Timpanik zarı ve Tuba Eustachi fonksiyonu açısından değerlendirilmelidir.
Otoskop ile oto-inflamasyon açısından zar hareketinin gözlenmelidir.
Gerek görülürse;
Timpanometrik ve Odyometrik inceleme,
Hiperbarik odada 50 psi basıncı dengeleme testi yapılır.
Burun ve sinüsler açısından: Nazal endoskopi ve nazofarenks endoskopisi yapılması burun pasajlarını, sinüs girişlerini ve tuba Eustachi ağzını tehdit eden bir patoloji açısından önemlidir.
Larenks, Solunum yolları ve Boyun açısından: İndirekt larengoskopi ve boyun palpasyonu yapılması uygun olur.
Odyolojik İncelemeler
Timpanometrik tetkik (Orta kulak basınç ölçümü) hem zarda gözle görülemeyen yada gözden kaçan olası bir deliği hem de kulağın eşitleme yetersizliği hususunda bilgi vereceği için değerli bir yöntemdir.
Odyometrik tetkik, (İşitme ölçümü) şart olmamakla beraber, hem olası bir orta kulak patolojisini hem de olası bir işitme kaybını hususunda bilgi vereceği için değerli bir yöntemdir.
Radyolojik İncelemeler
Water’s pozisyonundaparanazal sinüslerin grafileri hava hapsine neden olacak bulguları değerlendirmek değerlendirilmelidir.
Schüller grafi,de (kulağın radyolojik incelenmesinde) ”havalanma bozukluğu” olduğunda ya da teşhisinde radyolojik “kronik mastoidit” olan dalıcının otoskopik ve diğer muayene bulguları normal ise dalışa engel bir durum oluşturmaz. Lakin çocukluktan başlayan tuba Eustachi fonksiyonu bozukluğunu gösterir.
Laboratuar İncelemeleri
Hemogram (CBC /Tam Kan Sayımı)
Rutin Kan Kimyası (Kan Şekeri, ALT, AST vb gibi)
Tam İdrar tahlilleri
Dalıcının metabolik hastalıkları, kansızlıkları (anemi) ve enfeksiyon hastalıklarını da araştırmak için gereklidir.
Dalış için gerekli Kulak-Burun-Boğaz muayenesi ve tanı yöntemleri standartları aşağıda gösterilmiştir.
Dalıcılarda KBB Muayenesi ve Tanı Yöntemleri Özeti
Dalıcının Durumu Tanı yöntemi
Normal görünümde dış kulak yolu ve kulak zarı Otoskopi
Normal burun ve tuba Eustachi fonksiyonu Eşitleme manevraları ve timpanometrik tetkik
Yeterli işitme Odyometri
Normal periferik vestibüler fonksiyon Anamnez, fizik muayene, gerekirse kalorik test
Stapez ameliyatı hikayesi olmaması Anamnez
Dalışta Yaşanan Kulak – Burun – Boğaz Sorunları
Dalışlarda meydana gelen tüm sorunların %50 si Kulak-Burun-Boğaz kaynaklı olup vücudun en çok etkilenen sistemidir.
Barotravma, Kulak-Burun-Boğaz sorunlarının temel nedenidir.
Barotravma, dış basınç değişikliklerine bağlı olarak vücut içindeki kapalı hava boşluklarında, değişen gaz hacmine bağlı meydana gelen doku hasarı ile seyreden klinik (tıbbi) bir durumdur.
Dalış sırasında en sık görülen sağlık sorunu sebebi Barotravma olup en çok etkilenen yer orta kulaktır.
Dalışta en çok etkilenen kapalı hava boşlukları kemiklerin içindeki boşlukları sırası ile aşağıdaki gibidir.
Orta kulak, kulak zarı hariç, sert bir boşluktur. Bu nedenle basınç arttığında, hacmin azalmasının tek yolu kulak zarının orta kulak boşluğuna doğru eğilmesidir (boşluğa gaz eklenmediği sürece).
Kulak zarı sınırlarına kadar gerildikten sonra, orta kulak boşluğu hacminde daha fazla azalma mümkün değildir; eğer alçalma devam ederse, orta kulak boşluğundaki basınç çevresinden daha düşük kalır.
Orta düzeyde bir basınç farkı, kulak zarından ve orta kulak boşluğunu kaplayan mukozadan sıvı sızmasına ve kanamaya neden olur (Kulak Barotravması O’Neil Derece 1).
Basınç farkı 5 PSI’ye (0,35 bar) ulaştığında, bazı dalgıçlarda kulak zarı yırtılabilir;
10 PSI’den (0,75 bar) daha büyük bir basınç farkında, çoğu dalgıçta yırtılma meydana gelir (Kulak Barotravması O’Neil Derece 2).
Ayrıca, ani ve büyük basınç değişiklikleri iç kulak yaralanmasına neden olabilir.
Normal bir orta kulağın ek gaz kaynağıyla yalnızca bir fiziksel iletişimi vardır ve bu da burun boşluğuna (Rinofarenks) bağlanan östaki borusudur.
Normal koşullar altında östaki boruları kapalıdır, ancak her yutkunduğumuzda veya esnediğimizde boğazımızdaki kaslar orta kulağımızı havalandırmak ve basıncı telafi etmek için yeterli olan küçük bir geçici açıklığa izin verir.
Hiçbir şey kulaklarımızı ve östaki borularımızı tüplü dalış ve nefes tutma dalışından daha fazla zorlayamaz.
Yükselişte, çevredeki basınç azalır ve gazın orta kulak boşluğunu terk etmesinin bir yolu yoksa, ortadaki basınç daha yüksek kalır.
Orta kulaktaki basınç, çevredeki basıncı 15-80 santimetre su (cm H 2 O) aştığında, bu da 0,5-2,5 fit suda bir yükselişe karşılık gelir, östaki boruları açılır ve fazla gaz dışarı çıkar. Kulaklarınız aynı oranda eşitlenmezse ve basınç farkı yaklaşık 66 cm H 2 O’ya (2 fit) ulaşırsa, eşit olmayan basınç uyarısına bağlı baş dönmesi (Alternobarik vertigo) meydana gelebilir.
Güvenli bir tüplü dalgıç olmak ve orta kulak yaralanmalarından kaçınmak (Barotravma ve Alternobarik vertigo oluşumunu anlamak) için Boyle yasasının etkilerini anlamanız ve östaki boruları aracılığıyla orta kulaklarınıza havayı aktif olarak nasıl alacağınızı öğrenmeniz önemlidir.
Boyle Yasası matematiksel olarak şu şekilde ifade edilebilir;
Basınç hacimle ters orantılıdır.
Veya PV = k Basınç ve hacmin çarpımı sabit bir sayıdır (burada k olarak gösterilir)
Burada P – gazın basıncı V– gazın hacmi ve k – belirli bir sıcaklık ve gaz miktarı için sabittir.
Boyle yasası, belirli bir gaz kütlesinin sıcaklığı sabit olduğunda, basıncı ve hacminin çarpımının da sabit olduğunu belirtir. Aynı maddeyi iki farklı koşul kümesi altında karşılaştırırken, yasa şu şekilde ifade edilebilir:
Bir gazın hacmi arttıkça basıncının orantılı olarak azaldığını ve bunun tersinin de geçerli olduğunu göstermektedir.
Dalışın her 10 metresinde basınç 1 atmosfer artar.
Bu hesaba göre su yüzeyindeki herhangi bir hava boşluğunun hacmi 10. metresinde yarıya, 20 m de üçte birine, 30 m de dörtte birine iner.
Genellikle derinlikler endişe verici görülse de aslında ilk 10 m de en büyük hacim değişikliği olur. Bu sebeple sığ dalışlar bile oldukça tehlikelidir.
Atrofik kulak zarı, ya da stapes ameliyatı olmuş olanlar, aktif allerjik nezlesi, üst solunum yolu enfeksiyonu, septum deviasyonu, nazal polipozis gibi hastalıkları olanlar sığ sularda da risk altındadırlar.
Kulak-Burun-Boğaz yollarında barotravma’ya bağlı olarak oluşabilecek sorunlar;
Dış ve Orta Kulak barotravması
İç Kulak barotravması Paranazal sinüs barotravması
Diş barotravması
Alternobarik vertigo
Dalışlarda basınç değişimlerinden en sık etkilenen bölgeler orta kulak ve sinüslerdir.
Eustachi borusu tıkanıklığı ya da sinüs girişlerinin tıkanıklığı durumlarında dalışlarda kulağı eşitlemenin (basıncı) mümkün değildir.
Eustachi borusu tıkanıklığı ya da sinüs girişlerinin tıkanıklığı ilaç tedavisi ya da cerrahi tedavi ile giderilmesi gereken geçici bir dalış engeli durumlarıdır.
Dalışta Kulak – Burun – Boğaz Sahasına Ait Risk Faktörler
Dış Kulak Yolu Buşonu
Serumen, dış kulak yolunun sağlığı açısından çok gerekli kulağın doğal salgısıdır.
Lakin bazı durumlarda aşırı serumen oluşması ya da yeterince dışarıya atılamaması sebebiyle dış kulak yolunda birikip, buşon (tıkaç) oluşturabilir. Sıklıkla kulağı temizlemek maksadı ile yapılan eylemler daha da fazla tıkanmasına yol açar.
Dalış sırasında kulağa kaçan su hali hazırda dış kulak yolunda var olan buşon tarafından emilerek dış kulak yolu iltihaplarına yol açabilir.
Yine kulak yolunun tam tıkanıklığında dalış yapılan ortam suyunun serinliği tıkalı kulak yolu ile tıkalı olmayan kulak yolu arasında ısı farkına ve dolayısı ile baş dönmesine yol açar.
Buşon ile kulak zarı arasındaki alanda sıkışan havanın hacmi dış kulak yolu barotravmasına yol açmak açar.
Rutin her dalışta dış kulak yoluna su ile dolar. Dalıcı farklı manevralara orta kulak basıncını çevredeki su basıncına eşitlemeye çalışır. Muvaffak olduğunda da sorun yaşamaz.
Ancak, dalıcının dış kulak yolunda tıkayıcı herhangi bir madde (buşon,yabancı cisim, kulak tıkacı, vs..) varsa, yukarıda da bahsi geçen (bu tıkaç ile kulak zarı arasında hapsolmuş) havalı alan oluşur. Yüzeyde herhangi bir sorun yoktur.
Fakat dalıcı dalış esnasında alçalma safhasında çevre basıncı artacağından bu alandaki hapsolmuş havalı alanın hacmi azalır ve kulak zarı dışarı doğru (bu havalı alana doğru) itilmiş olur.
Bu durum ağrı, kanama ve zarda yırtılmaya neden olabilir.
Bunun için gerekli basınç farkı sadece 150 mmHg kadardır ve 2 m lik derinlikte oluşabilir.
Çözümü, dalış öncesi aile hekimi veya işyeri hekimi tarafından muayene edilmesi gerekli gördüğü takdirde buşon’un çıkarılmasıdır. Aile hekimi veya işyeri hekimi gerekli gördüğü durumlarda KBB uzmanına da muayene olunması gerekebilir.
İşitme Kayıpları
İşitme eşiği sınırı amatör dalıcılar için önemli değildir. Lakin rutin konuşmaları işitip anlayabilecek “yeterli işitme”sinin olması gerekmektedir. Tabi ki dalış öncesi hayatında işitme kaybı olan dalıcılara dalış etkinliğinin işitme sistemi üzerine zararlı etkileri olabileceği bilgisi verilmelidir. Özellikle bir kulağı işitme kayıplı olan tek kulağı ile işiten dalıcılara işitmelerinin kötüleşebileceği konusundaki riskler anlatılmalıdır. Özellikle işitme yetenekleri ile hayatlarını kazananlar, mesleklerini icra edenler (Müzisyenler, Ses – Sonar Operatörleri, Pilotllar vb gibi) için bu bilgilendirme önemli bir husustur.
Dalış yapanlarda İşitmenin bozul sebepleri;
Barotravma
İç kulak dekompresyon hastalığı
Basınca bağlı koklear dejenerasyon
Kulak Zarında Çökmeler ve Retraksiyon Poşları
Eustachi borusu fonksiyon bozukluğu ve/veya geçirilmiş orta kulak hastalığı olduğunu gösterir. Ki bu durum dalış için göreceli bir yasak oluşturur.
Dış Kulak Yolu Ekzostozları
Egzostoz dış kulak yolunun zara yakın olan kemik kısmındaki düzensizliktir.
Daha çok soğuk sularda yüzen ve dalan kimselerde oluştuğu varsayılır. Dış kulak yolunun kısmi tıkanması yoluyla serumen birikmesini ve onunla ilgili problemleri kolaylaştırır. Geniş ve tıkayıcı ekzostoz’lar cerrahi müdahale ile giderilebilir.
Kulak Zarı Delinmesi ve Timpanoplasti Ameliyatı
Kulak zarının delinmesi ya da yokluğu, dalışa kesin enge bir durumdur.
Çünkü; kulak zarı dış kulak yolu ile orta ve iç kulağı ayıran bir bariyerdir. Olmaması yada delik olması orta ve iç kulağa su kaçması ile enfeksiyona neden olur. Aynı zamanda sağlam kulak ile arasında basınç farkı ve/veya ısı farkı oluşması nedeniyle şiddetli baş dönmesi bulantı ve kusmaya neden olması sebebiyle su altında hayatı tehdit edicidir.
Geçici kulak zarı delinmelerinde, yırtılmalarında ise iyileşmenin düzeyi değerlendirilmeli, klinik iyileşme izlenmeli ve ilk 4-6 hafta dalış geçici olarak engellenmelidir.
Timpanoplasti, (zardaki deliğin kapatılması ameliyatı) sonrasında bazı KBB uzmanları dalışı yasaklarken, diğer bir kısmı da dalışa onay verirler. (Onay veren KBB Uzmanları, ameliyat sonrasında, bilinçli ve tecrübeli dalgıcın, orta kulak sıkışmasına engel olabileceği ve dalışa devam edebileceği yorumunu yapmaktadır.)
Orta Kulak Operasyonları
Orta kulağın büyük ameliyatları dalışa kesin engel bir durumdur.
Diğer orta kulak ameliyatları sonrasında, özellikle ameliyatı yapan KBB uzmanı mümkün değilse başka KBB uzmanı dalış yapıp yapamayacağı kararı vermelidir.
Basit masteidektomi geçirilmiş olması dalış için aykırılık oluşturmaz.
Effüzyonlu Otit (Orta kulakta sıvı birikmesi) ve Grommet (kulak havalandırma tüpleri)
Effüzyon (orta kulak sıvıları) oluşma sebepleri;
Eustachi borusunun iyi çalışmaması.
Orta kulağın iyi havalanamaması ve basıncın düzenlenememesi. Dalış yasaktır.
Kulak zarına havalandırma tüpü takılması durumunda da hem açık olan tüpten orta kulağa su kaçıp enfeksiyona ya da baş dönmesine neden olabileceği, hem de tüpün tıkalı olabileceği ve bu durumda basıncın dengelenemeyeceği nedenleriyle dalış önerilmez.
Otoskleroz ve Stapedektomi Ameliyatı
Otoskeroz, kulak zarında delik, kulakta ağrı ya da akıntı olmadan, işitmenin genç / orta yaşlarda bozulmasıyla ve sesin iç kulağa iletiminin engellenmesiyle karakterize bu durumda, Stapedektomi operasyonu ile hareket yeteneğini kaybeden stapes (özengi) kemikciği çıkarılıp yerine protez (piston) konur.
Bu ameliyattan sonra hastanın işitmesinin tam düzelmesine ve hiçbir denge şikayeti olmamasına rağmen kesin dalış yasağı vardır.
Aksi halde dalış derinliği ile artan dış ortam basıncı, takılan pistonu iç kulağa iterek, çok şiddetli baş dönmesi, bulantı ve kusma sonucunda hayatı tehdit edici bir durum oluşturabileceği gibi; olası bir kulak enfeksiyonu da işitmede tam ve geri dönmez kayıplara (sağırlığa) yol açabilir.
Yuvarlak Pencere Yırtılması
Dalışlarda iniş sırasında şiddetli Valsalva manevrası ile ya da yükselme sırasında orta kulak basıncının dengelenememesi sonucu oldukça nadiren meydana gelir. Sualtında olduğunda dalıcının hayatını tehdit eden ciddi bir risktir. Acil bir kulak ameliyatı gerekir.
Meydana geldiğinde işitmede kayıp, şiddetli baş dönmesi, bulantı ve kusma ile seyreder.
Yırtık tamiri sonucunda işitme ve denge sorunları tamamen giderilebilir.
Ameliyat başarılı da olsa da; KBB hekimlerinin bir kısmı dalış önermezken. (Dalış yasağına rağmen dalışa devam edenlerin sorun yaşamaması sebebi ile) bazı KBB hekimleri dalışa izin vermektedir.
İç Kulak Dekompresyon Hastalığı
Dekompresyon hastalığı iç kulakta da oluşabilir ve gerek işitmede gerek dengede kalıcı bozukluklara yol açabilir. Sportif dalışlar açısından sorun olmasa da profesyonel dalışlar önerilmez.
Meniere Hastalığı – Ani işitme kaybı (İç kulak hastalıkları)
Meniere hastalığı, iç kulaktaki endolenf sıvısının miktarındaki artış nedeniyle baş dönmesine yani denge bozukluğu ve iştime kaybına yol açabilen bir iç kulak hastalığıdır.
Ani işitme kaybı, daha önce herhangi bir problem olmadan, 72 saat içinde gelişen, işitme testinde birbirini takip eden üç frekansta en az 30 dB ‘den fazla kayıp görülen ve işitme siniriyle iç kulak dokusu üzerinde hasar oluşmasına denir.
Kulak işitme organı olduğu gibi iç kulak aynı zamanda denge organıdır. Bu sebeple iç kulağın tüm hastalıklarında dalış tehlikeli olması sebebi ile kesin dalış yasağı vardır.
Yarık Damak
Damak Yarığı olanlar (tamir edilmiş de olsa), sık rastlanan tuba Eustachi fonksiyon bozuklukları nedeniyle dalış öncesi dikkatli kontrolden geçirilmelidirler.
Burun İçi Tıkanıklıkları
Septum Deviasyonu (Burun orta bölme eğriliği) ve Konka hipertrofileri gibi burun içi tıkayıcı nedenlerle cerrahi girişim de gerekebilir. Dalışa Göreceli Engeldir.
Allerjik Nezle
Allerji, burun ve kulak içinde ödem meydana getirerek kulakta ve sinüslerde barotravmalar açısından dalışta belirgin risk oluşturur. Dalışa Göreceli Engeldir.
Polipler
Polipler, (Sinüslerdeki) hem kulak hem de sinüs barotravmaları açısından dalışta belirgin risk oluşturur. Dalışa Göreceli Engeldir.
Üst Solunum Yolları Enfeksiyonu ve Sinüzit
Nezle durumunda orta kulak ve sinüs sıkışmaları dikkate alınarak dalış önerilmez. Dalışa Göreceli Engeldir.
Üst Solunum Yolları Enfeksiyonu olan dalıcılar hem orta kulak ve sinüs sıkışmaları dikkate alınarak hem de olası bronş ve Akciğer sıkışmaları nedenleriyle dalış yapmamalıdır. Dalışa Göreceli Engeldir.
Sinüs barotravması en çok tutulan sinüsler, klinik açıdan maksiller sinüsler, radyolojik açıdan frontal sinüslerdir.
Dalışın alçalma safhasında, sinüs ostium’unun tıkanıklığı nedeniyle oluşur. Sinüs boşluğunda oluşan göreceli vakum ödem ve kanamaya yol açar. Ağrı ortaya çıkar. Yükselme safhasında, sinüslerde genişleyen havanın bu kanı dışarı atmasına bağlı olarak burundan kan gelir.
Trakeostomi
Soluk borusuna bir çok sebeple delik açılması (Trakeostomi) gerekebilir. Yine Gırtlak kanseri sonrasında gırtlağın çıkarılması (Total Larenjektomi) gibi durumlarda dalış sporu zaten olanaksızdır.
Felç ve Kanser
Yüz Siniri Felçleri Ve Baş-Boyun Kanserleri Radyoterapisi sonrasında dalış sporuna devam edilmesi önerilmez.
Diş Sorunları
Diş çürükleri, diş eti abseleri, dolgu ve kaplama altı boşluklar, kanal tedavisi sonrası oluşan boşluklar, tam ya da kısmi hareketli protezler gibi durumlarda dişin içine hava girmesi yoluyla, derinlikte oluşacak basınç değişikliklerinde sıkışma ve ağrı yapabilecek hastalıklarda dalış yasaklanmalıdır.
⭐️⭐️ Dişi olmayan dalgıçlar regülatörü rahat kavramak için özel ağızlık yaptırmalıdır.
KBB MUAYENESİ SONUÇLARINA GÖRE DALIŞ ONAY DURUMU
Dalış nedeniyle sakatlık ve ölüm şeklinde yüksek risk olan tıbbi bulgularda kesin dalış yasağı vardır ve “dalışa kesin engel durumlar” başlığı altında aşağıda ayrıntılandırılmıştır.
Zamanla ya da uygun tedavi ile normale dönebilecek olanlar veeya belli koşullarda dalış yapılabilecek tıbbi durumlarda göreceli dalış yasağı vardır ve “dalışa göreceli engel durumlar” başlığı altında aşağıda ayrıntılandırılmıştır.
Zamanla kendiliğinden veya ilaç tedavisi ile ya da cerrahi tedavi ile iyileşecek geçici tıbbi durumlar düzelene kadar dalış yasaklanmalı, düzelme sonrası dalış yapılmalıdır ve “dalışa geçici engel durumlar” başlığı altında aşağıda ayrıntılandırılmıştır.
DALIŞA KESİN ENGEL DURUMLAR
Kulak
Kronik orta kulak hastalıkları (Kolesteatoma…vs)
İç kulak hastalıkları (Meniere hastalığı…vb)
Geçirilmiş yuvarlak pencere yırtıkları
Geçirilmiş ossiküloplasti ameliyatları
Geçirilmiş Stapedektomi ameliyatı
Geçirilmiş iç kulak ameliyatları
Baş-boyun
Trakeostomi (Boyunda solunum deliği) varlığı
Üst solunum yolları darlıkları ve tıkanıklıkları
Larengosel (Gırtlak hava kistleri)
Larenjektomi ameliyatları
Gırtlakta paralizi
Gırtlakta stenoz
Gırtlakta tümör
DALIŞA GÖRECELİ ENGEL DURUMLAR
Kulak
Orta kulak basıncını dengeleme sorunları (Yüzeyde ya da dalışın ilk metrelerinde eşitleme problemi olması)
Kulak zarı havalandırma tüpleri (Grommet kısa süreli kulak tüpü)
Kulak zarı delikleri
Effüzyonlu otit
Burun ve sinüsler
Septum deviasyonu
Allerjik nezle
Nazal polip
Ü.S.Y.E.
Sinüzit
Nezle
Grip
DALIŞA GEÇİCİ ENGEL DURUMLAR
Kulak
Orta kulak basıncı dengelenme sorunları (Eustachi borusu fonksiyon bozuklukları)
Geçirilmiş kulak kepçesi donmaları, tekrarlayan dış kulak iltihapları
Aşırı ince (monomenik) timpan zarı, timpan zarı retraksiyonları
Yukarıdaki Tüm Bilgiler farkındalık yaratmak maksadı ile olup hekiminizin muayenesi veya görüşleri yerini tutamaz.
Bu sebeple hekiminize / hekimlerinize düzenli periyodik muayene olun ve yönlendirmelerine uyun.
Sağlıklı dalışlar dilerim.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Dr Mustafa KEBAT
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü
Sınırlı Sorumluluk Beyanı: Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.
Reaktif Zaman Testi (RZT), bir bireyin görsel, işitsel veya dokunsal uyarana karşı tepki başlatma süresini nesnel olarak ölçen nöromotor bir performans değerlendirme yöntemidir.
Yazımın amacı; iş sağlığı ve güvenliği, ergonomi, spor performansı, sürücü değerlendirmeleri, askeri personel taramaları ve nörolojik rehabilitasyon alanlarında güvenli, standardize edilmiş ve tekrarlanabilir bir test protokolü hazırlayabilmeniz için hatırlatma yapmaktır.
II. REAKTİF ZAMAN KAVRAMININ TEMELİ
Reaktif zaman (RT), sinir sisteminin 3 aşamalı bir süreçte verdiği cevaptır:
Uyarının algılanması (sensory acquisition)
Karar süreci (central processing)
Motor cevabın başlatılması (motor execution)
Bu süreç hem beyin fonksiyonlarının bütünlüğü hem de kas-sinir iletim hızının sağlığı hakkında kritik bilgiler verir.
III. TESTİN KAPSAMI VE KULLANIM ALANLARI
RZT aşağıdaki klinik/saha alanlarında yaygın olarak kullanılmaktadır:
1. İş Sağlığı & Güvenliği / Operatör Değerlendirmeleri
Forklift, vinç, pres operatörleri
Yüksek riskli makine kullanıcıları
Reaksiyon hızı kritik olan işlerde periyodik tarama
Uykusuzluk, alkol, yorgunluk ve ilaç etkilerinin tespiti
2. Trafik ve Sürücü Yeterlilik Testleri
Ticari araç sürücüleri
Askeri sürüş testleri
Yaşlı sürücü bilişsel değerlendirmeleri
3. Spor Performansı
Nöromotor hız ölçümü
Refleks çalışmaları
Görsel-reaktif antrenman değerlendirmeleri
4. Klinik Rehabilitasyon
MS, Parkinson, periferik nöropati
İnme sonrası kognitif-motor geri kazanım
Vestibüler rehabilitasyon öncesi ve sonrası karşılaştırmalar
IV. TESTİN BİLEŞENLERİ
RZT 3 temel türde uygulanır:
1. Basit Reaksiyon Zamanı (Simple RT)
Tek tip uyaran – tek tip cevap Örneğin: “Işık yanınca butona bas.”
2. Seçici Reaksiyon Zamanı (Choice RT)
Çeşitli uyaranlara farklı cevap Örn: “Yeşile bas, kırmızıda basma.”
3. Ayrımcı Reaksiyon Zamanı (Discrimination RT)
Sadece belirli uyarana tepki verme Örn: “Sadece üç kez yanıp sönen ışığa bas.”
VI. REAKTİF ZAMAN TESTİNİN ADIM ADIM UYGULAMA PROTOKOLÜ
Aşağıdaki prosedür uluslararası geçerli RT ölçüm standardı temel alınarak genişletilmiştir.
📌 A. BASİT REAKSİYON ZAMANI PROTOKOLÜ
(Simple Reaction Time)
1. Pozisyonlama
Katılımcı sandalyeye dik oturur
Ayaklar yere tam temas eder
Ellerin pozisyonu: Dirsek 90–120° bükülü
Parmaklar buton üzerinde beklememeli
Göz yüksekliği ekrana paralel
2. Talimat
Örnek standart talimat:
“Birazdan ekranda rastgele bir zaman aralığında ışık yanacak. Işığı görür görmez mümkün olan en kısa sürede butona basmanızı istiyorum. Işığı beklemeyin, tahmin etmeyin. Uyarı gelmeden basmayın.”
3. Uyarı Süreleri
Rastgele aralıklar:
Minimum: 1.5 saniye
Maksimum: 3.5 saniye
Bu değişken süre tahmini önlemek içindir.
4. Deneme Sayısı
5 deneme: Alıştırma
15-30 deneme: Ölçüm (Profesyonel testlerde 30 tekrar önerilir.)
5. Ölçüm Sonuçları
Aşağıdaki parametreler kaydedilir:
Ortalama RT
En hızlı tepki
En yavaş tepki
“Anticipatory response” (erken basma) sayısı
“Missed response” (yanıtsız kalan uyarı) sayısı
📌 B. SEÇİCİ REAKSİYON ZAMANI PROTOKOLÜ
(Choice Reaction Time)
1. Talimat
“Yeşil ışık yanınca sol butona, sarı ışık yanınca sağ butona basın. Kırmızı ışık yanarsa hiçbir şeye basmayın.”
2. Uyarı–Cevap Haritalaması
Uyarı
Motor Cevap
Yeşil
Sol el
Sarı
Sağ el
Kırmızı
Tepki yok
3. Hata Tipleri
Yanlış butona basma
Gereksiz basma
Geç cevap
Cevapsız uyarı
4. Ölçüm Süresi
20–40 tekrar
📌 C. AYIRICI REAKSİYON PROTOKOLÜ
(Go/No-Go Testi)
1. Yöntem
Sadece hedef uyarıya basılır.
2. Örnek Talimat
“Sadece üç kez yanıp sönen ışığı gördüğünüzde butona basın. Diğer kombinasyonlarda basmayın.”
3. Ölçülen Değerlendirme
İnhibitör kontrol (özellikle sürücü ve operatör değerlendirmelerinde kritik)
VII. TESTİN GÜVENLİK KRİTERLERİ
Aşağıdaki durumlarda test uygulanmaz veya durdurulur:
1. Test Öncesi Yasak Durumlar
Epilepsi veya ışığa duyarlı epilepsi
Keskin baş ağrısı, migren atağı
Şiddetli uykusuzluk
Aktif psikotrop ilaç etkisi
Alkol/uyuşturucu şüphesi
Kafa travması sonrası ilk 24 saat
Akut panik atak veya anksiyete
2. Test Sırasında Durdurma Kriterleri
Baş dönmesi
Bulanık görme
Ani terleme / çarpıntı
Ellerde titreme
Bilinç bulanıklığı
VIII. SKORLAMA VE DEĞERLENDİRME
1. Normal Değerler (Yetişkin – Basit RT)
Yaş
Ortalama RT (ms)
18–30
180–250 ms
30–40
200–270 ms
40–50
220–290 ms
50–60
240–330 ms
60+
260–360+ ms
2. Seçici Reaksiyon Normal Değerler
Genç yetişkin: 250–400 ms
Orta yaş: 300–450 ms
Yaşlı: 350–600 ms
3. Performansın Değerlendirme Şeması
A. İdeal Performans
Düşük varyans
Yüksek doğruluk
1–2 anticipatory error
Ortalama <250 ms
B. Orta Seviye Performans
Ortalama 250–350 ms
Varyans artmış
3–5 hata
C. Riskli Performans
Ortalama >350 ms
5+ hata
Varyans çok yüksek
Bu sonuçlar özellikle makine operatörlerinde yüksek risk göstergesidir.
IX. REAKTİF ZAMAN TESTİNİN RAPORLANMASI
Standart Rapor İçeriği
Katılımcı bilgileri
Test yapılan ortam ve cihaz
Test türü
Hata analizi
RT ortalaması ve dağılım grafiği
Risk sınıfı
Klinik/Operasyonel yorum
Öneriler
Yeniden test
Uyku düzeni
Fiziksel kondisyon
Nörolojik değerlendirme
Gerekirse iş uygunluğu görüşü
X. HATALARIN YORUMLANMASI
1. Çok hızlı tepki (<100 ms)
→ Tahmin etme davranışı (anticipation)
2. Çok yavaş tepki (>500–600 ms)
→
Yorgunluk
Kognitif bozulma
Dikkat eksikliği
İlaç/alkol etkisi
Görsel–motor entegrasyon bozukluğu
3. Düzensiz tepki dağılımı
→
Uykusuzluk
Kafein etkisi
Anksiyete
Nörolojik problem şüphesi
XI. TESTİN TEKRARLAMA SIKLIĞI
İş Sağlığı İçin
Çok tehlikeli sınıf: 6 ayda 1
Tehlikeli sınıf: Yılda 1
Az tehlikeli: 1–2 yılda 1
Sporda
Sezon başı
Aylık takip
Rehabilitasyon sürecinde her 2 haftada bir
Sürücü Değerlendirmesi
1–2 yılda bir
65 yaş üstü: Yılda bir
XII. TESTİN GELİŞMİŞ VERSİYONLARI
1. DUAL TASK (Çift Görev) RT
İkili görev uygulanır:
Görsel uyaran + mental işlem
Görsel uyaran + koordinasyon
2. MULTITASK RT
Üç veya daha fazla görevin eş zamanlı yönetilmesi.
3. “Cognitive Load – Stress RT”
Stres altında reaksiyon ölçümü:
Zaman baskısı
Zorlayıcı ton
Gürültü stresörü
XIII. TEST PERFORMANSINI ETKİLEYEN TIBBİ, PSİKOLOJİK VE ÇEVRESEL FAKTÖRLER
A. Tıbbi Faktörler
Diyabetik nöropati
Hipotiroidi
MS
Parkinson
Serebellar bozukluklar
Depresyon
Anksiyete
ADHD
Antidepresanlar, benzodiazepinler
B. Psikolojik Faktörler
Test kaygısı
Agresif davranış
Motivasyon düşüklüğü
C. Çevresel Faktörler
Aydınlatma
Dikkat dağıtıcı ses
Ekran parlaklığı
Sandalyenin yüksekliği
Ortam sıcaklığı
XIV. TEST SONRASI GERİ BİLDİRİM
Katılımcıya aşağıdaki bilgiler verilmelidir:
Ortalama reaksiyon süresi
Hata türleri
İş performansı / spor / sağlık açısından anlamı
Risk kategorisi
Geliştirilmesi gereken alanlar
Gerekirse ileri değerlendirmenin önerilmesi
Testten 24 saat sonra tekrar test yapılabilirliği
XV. PERFORMANSI GELİŞTİRME İÇİN ÖNERİLER
1. Nöromotor Antrenmanlar
El-göz koordinasyon çalışmaları
Renk seçici reaksiyon oyunları
Tenis topu yakalama egzersizleri
2. Kognitif Egzersizler
Hızlı karar oyunları
Dikey / çevresel görüş genişletme çalışmaları
3. Fiziksel Egzersizler
Refleks antrenmanı
Denge çalışmaları
Hafif kardiyo
4. Yaşam Tarzı Düzenlemeleri
Yeterli uyku
Kafein sınırı
Stres yönetimi
Düzenli egzersiz
XVI. TAM UYGULAMA SENARYOSU (ÖRNEK)
Aşağıda profesyonel kullanım için örnek bir uygulama seti yer almaktadır:
Uygulayıcı ortamı hazırladı
Cihaz kalibre edildi
Katılımcı bilgilendirildi ve rıza alındı
5 denemelik alıştırma yapıldı
30 denemelik Simple RT uygulandı
40 denemelik Choice RT uygulandı
Hatalar sınıflandırıldı
Sonuçlar raporlandı
Risk düzeyi belirlendi
Öneriler sunuldu
XVII. SONUÇ
Reaktif Zaman Testi modern iş sağlığı, spor performansı, sürücü yeterliliği ve klinik nörolojik değerlendirme süreçlerinin temel parçalarından biridir. Sizlere; testi güvenli, geçerli, standardize ve bilimsel biçimde uygulamanızı sağlamak amacıyla hazırladığım bu yazının yararlı olmasını temenni ediyorum.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Doğal Yaşayın
Doğal Beslenin
Aklınıza Mukayet Olun
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Sayın okuyucu,
Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.
Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review