Biyolojik Ritimler

Döngü sürelerine göre 4 ana gruptur

1. Ultradian Ritimler Gün içerisinde birden fazla döngüsü olan ritimlerdir. Solunum sayısı, nabız, yeme, içme, mide hareketleri, idrar çıkarma ve defekasyon, REM/non-REM uyku dönemleri başlıca örneklerdir.

2. Sirkannular Ritimler Yaklaşık bir yıl süren memelilerdeki doğum ve kuş göçleri gibi döngüleri kapsayan ritimlerdir.

3. İnfradiyen Ritimler Haftalar veya aylar süren döngüleri içeren ritimlerdir. Adet (mensturasyon) döngüsü ve 21-28 günlük testosteron salınım (erkeklerde) döngüsü yer alır.

4. Sirkadiyen Ritimler Circa = yaklaşık ve dies = bir gün latince karşılığıdır. Dünyanın kendi ekseni etrafında yaklaşık 24 saat süren dönüşünün canlılar üzerinde oluşturduğu biyokimyasal, fizyolojik ve davranışsal ritimlerin tekrar edilmesi olarak tanımlanmaktadır.

⭐️⭐️ Jeffrey C. Hall, Michael Rosbasch ve Michael Young bu endojenik ritmi kontrol eden mekanizmaları keşfederek Nobel Ödülü sahibi oldular.

Sirkadiyen sistem birbirleri ile ilişkili olan iki ana bölümden oluşur.

Bu sistemlerden ilki Hipotalamusun üst kiyazmatik çekirdeğinde (SCN, Suprakiazmatik Nükleus) yer alan merkezi saat; ikincisi ise karaciğer, pankreas, bağırsaklar, iskelet kası ve adipoz doku gibi diğer vücut dokularında yer alan bir dizi periferik saattir.

Hipotalamus, sinir sistemini endokrin sisteme bağlayan, vücut için hayati işleve sahip olan vücut ısısı, kalp atış hızı ve açlığı düzenleyen hormonların üretimi ve salımından sorumlu beynin merkezinde yer alan küçük bir alandır.

Suprakiasmatik Çekirdek veya Çekirdekler ( SCN )optik kiazmanın hemen üzerinde yer alan hipotalamustaki beynin küçük bir bölgesidir. Memelilerde başlıca sirkadiyen ritim düzenleyicisidir ve sirkadiyen ritimleri oluşturmaktan sorumludur. Işığa duyarlı retinal ganglion hücrelerinden gelen ışık girdilerinin alınması, vücudun alt hücresel saatlerini koordine etmesini ve ortama uyum sağlamasını sağlar. Oluşturduğu nöronal ve hormonal aktiviteler, yaklaşık 24 saatlik bir döngüde birçok farklı vücut fonksiyonunu düzenler.

Biyolojik yeni döngülerin başlayabilmesi için ritm sıfırlanmalıdır. Biyolojik ritmini sıfırlayan uyaranlara zeitgeber denir.

Işık en önemli zeitgeberlerden biridir.

Düzenli zeitgeberlerin düzeni ile günlük yirmi dört saatimizi endojen saatimiz, senkronize eder.

Beslenme düzeni, sıcaklık, iş hayatı, egzersiz, jet lag de zeitgeberlerdendir.

Biyolojik ritimlerin düzenlenmesinde yer alan çevresel ipuçlarına “zeitgeber” (Almanca zeit=zaman geber=verici) veya “ritim verici” adı verilmektedir. Bu ritim verici faktörler arasında en önemlisi ışıktır. Ay, mevsimler, güneş durumu da önemli faktörler arasındadır.

Genel olarak insan vücudunun 24 saatlik sirkadiyen ritmi aşağıdaki gibidir

  • 05:00 – 07:00 kortizol sizi uyandırmak için yükselir
  • 09:00 Testosteron zirvesi
  • 10:00 – 11:00 en yüksek uyanıklık
  • 14:00 – 15:00 motor koordinasyonun en güzel olduğu saatler
  • 16:00 – 17:00 en yüksek kas kuvveti ve gücü
  • 18:00 – 19:00 en yüksek tansiyon ve vücut ısısı
  • 22:00 – 23:00 melatonin üretimi artmaya başlar
  • 23:00 – 02:00 arası büyüme hormonunun en yüksek salgılandığı dönem
  • 01:00 – 02:00 arası en derin uyku
  • 04:00 En düşük vücut ısısı
  • 03:00 – 06:00 En fazla REM uykusu

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Aşağıdaki Yazılarla Devam Edebilirler

Sirkadiyen ritim anormallikleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23385698/

Sirkadiyen saat ve cilt hastalıkları https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC8515909/

Sirkadiyen ritim uyku bozukluklarına klinik yaklaşım https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17395535/

Uzun Ömür Üzerine Güncel Yaklaşımlar: Sirkadiyen Ritim ve Diyet Müdahaleleri https://dergipark.org.tr/en/pub/tjhr/issue/84826/1345580

Yaşlanma ve Sirkadiyen Ritmin Moleküler Mekanizmaları. https://openurl.ebsco.com/EPDB%3Agcd%3A7%3A5557607/detailv2?sid=ebsco%3Aplink%3Ascholar&id=ebsco%3Agcd%3A141043615&crl=c

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

D-DİMER

D-Dimer, çapraz bağlı fibrinin en küçük yıkım ürünüdür.

Koagulasyon ve fibrinolizin global bir aktivasyonunu yansıtır ve bu nedenle trombotik aktivitenin indirekt bir belirtecidir.

D-dimer; venöz tromboembolizm (VTE) tanısı, ilk trombotik olay (arteryal ve venöz) ve tekrarlayan VTE riski artmış bireylerin tesbiti, gebelik ve yaygın damar içi pıhtılaşma (DIC) takibi gibi bir dizi trombozla ilişkili klinik tablonun tanı ve takibinde en değerli laboratuvar testi olarak kabul edilebilir.

Bazı ilaçlar, toksinler, bakteri-virüsler, bazı aşılar, beslenme alışkanlıkları damarlarda hasara neden olur.

Damarlarımızda kan içerisinde sadece alyuvar, akyuvar, trombosit, vitamin, mineral, aminoasitler vs dolaşmaz.

  • Toksinler
  • Fazla kolesterol/Trigliserit
  • Kullanılan ilaç molekülleri
  • Otoimmun tepkiye neden olan antikorlar
  • Bazı aşılar ile oluşturulan antikorlar ve aşıya ait moleküller de dolaşır

Bunların bazıları damar iç duvarına (endotel hücrelere) hasar verir.

Bu etkenlerin haricinde;

  • Diyabet
  • Hipertansiyon
  • Romatizmal hastalıklar
  • Sigara, alkol de damarlara hasar verir

Endotelde oluşan hasar alanın onarılması için trombositler (platet) harekete geçerek bu yaralı yer üzerinde toplanır.

Kanda PLT bakarız. Kan tetkikinde trombosit (PLT) yüksekse (450-500 üzeri) pıhtılaşmayı düşünürüz.

Bir bahçe hortumunun iç kısmı hasar almış, su dışarıya çıkmasın diye içeriden sakız yapıştırdığımızı düşünün. Trombosit bu sakız.

Fakat tek başına yetmiyor, dağılır gider bunu sağlamlaştırmak için üzerine bir ağ öreriz. Buna Fibrin Ağ denir.

Kanda Fibrinojen yükselir ve biz yine pıhtılaşma düşünürüz.

Haliyle bu yaralı alanda onarım olunca bir yükseklik oluşur. (Fibrinoid Nekroz)

Bu yüksekliği traşlarız.

Bu traşlama sonrası ortamda kalan son ürün D-DİMER. İşte D-dimer dedigimiz mevzu kısaca bundan ibaret.

D-DİMER yüksekse pıhtılaşmayı düşünürüz.

D-dimer kanda sıfır olsun isteriz ama mutlaka bir miktar olur. Çünkü Damarlarımızda minimal hasarlar hep oluşur. Yaş ilerledikçe hasar çoğalır.

D-DİMER 0 ile 0.5 mg/L arası normaldir.

Şimdi Kana bakıyoruz pıhtılaşma var. Örneğin aspirin veriyoruz. Trombositlerin toplanmasını engelliyoruz ve pıhtı oluşmuyor.

Oh Süper değil mi?

Aklınıza geldiğine kanım sulansın iyi gelir diye aspirin kullanıyorsunuz zaten.

Peki ya damarlarınızda hasar varsa, hasar ne olacak? Trombositler bir birine yapışmaz, toplanmazsa hasarlı yeri onaramayız.

Akıllı olan; Hasarın Oluşmasını Önler..

Hasarı önlemediğimiz sürece o trombositler toplanacak, pıhtı atacak, d-dimer yükselecek. Kaçış yok

Hasarlı alan çoğaldıkça ve büyüdükçe damar dışına sızma olacak, beyin kanaması gibi hiç istemediğimiz durumlar oluşacak. Çünkü hasarlı damarın yırtılma ihtimali hep vardır..

Ne Yapmamız Gerekiyor ?

1 – En Önemlisi Beslenme

  • Karbonhidrat ağırlıklı beslenme alışkanlıkları bırakılmalıdır.
  • Geceleri 19.00 sonrası enerji değeri olan gıda ve sıvı alımı yapılmamalıdır.
  • Günlük 16 saat açlık periyodu olmalıdır. Tercihen 19.00 – 11.00 arası.
  • Fazla meyve tüketimi olmayacak. Fazla meyve TRİGLİSERİT yükseltir.
  • Kötü yağlar tüketilmeyecek. Kuyruk yağı, Hayvani iç yağı, Tereyağı, Zeytinyağı ve Hindistan cevizi yağı harici yağlardan uzak durulmalıdır. https://tetkik.com.tr/wp-admin/post.php?post=12002&action=edit

2 – Düzenli Yapılacak Testler ile Sağlığın Takibi Yapılmalıdır

  • HbA1c
  • Açlık insulin ve glikoz
  • HOMA-IR
  • LDL
  • TRİGLİSERİT devamlı kontrol altında tutmalıdır.
  • PLT
  • D-DIMER
  • aPTT
  • Fibrinojen
  • Faktör 8, 9, 10
  • Troponin I
  • CK ise belirli aralıklarla baktırılmalıdır.

3 – Antioksidan Beslenme ve Takviyeler

Glutatyon ve Resveratrol

Serbest radikaller damar duvarına (endotel) zarar verir. Bu serbest radikalleri antioksidanlar ile önlemek gerekir. Damar için Bunlardan en önemlileri Glutatyon ve Resveratrol. Bunları uygun dozlarda kullanmak gerekir.

Damarlarda bu duvarların yapısı büyük oranda Colajen proteininden oluşur. Uygun colajen kullanımı sadece cilt, kemik yapı değil damarlar için de önemlidir.

Hesperidin

“Amacımız hasarı onarmak” Hesperidin endotel hasarın onarılmasında oldukça önemlidir.

“İskemi – Reperfüzyon” (dokulara kan, oksijen, gerekli moleküller gidip onarılması), inflamasyon oluşumunda nötrofil birikimini önlemek için kullanılır.

4- Vitamin ve Mineraller

Vitaminler enerji vermez. Lakin enzimlerin çalışması, metabolik olayların olması için eksik olmaması şart.

Canlılarda oksijenin diğer moleküllerle olan reaktivitesi oldukça sınırlıdır. Bunun adı SPİN Kısıtlaması.

Endotel hasarını onarmada özellikle aşağıdakiler önemlidir.

  • Çinko (glukonat)
  • Magnezyum (Sitrat, Glisinat)
  • Selenyum
  • Demir (sadece eksikse)
  • Alfa lipoik asit
  • Vitamin D3
  • Vitamin B12
  • Vitamin B9
  • Vitamin B6
  • Vitamin C

5 – Egzersiz

İnsan vücudu hareketsiz kalmaya uygun değildir. Lakin “Ağır egzersize de” uygun değil.

Haftada üç gün (birer gün arayla) hafif aç olarak 40 dakikalık tempolu yürüyüş yapılmalıdır.

D-DİMER’ın arttığı Patolojik (Hastalık Sebepli) ve Fizyolojik (Doğal) Sebepler

Özet olarak;

Kan sulandırıcılar pıhtılaşmayı önlemek için kullanılır.

FAKAT

Endotel (damar iç duvarı) hasarını önlemek için de “yaralı bölgede” pıhtılaşma olması gerekir.

Yani kan sulandırıcı kullanmak pıhtılaşmayı önlerken, damarlarda sürekli olan hasarların iyileşmesini engeller. (Bu sebeple damar dışına sızıntı çok olur)

Bu nedenle asıl olan Hasarın Oluşmasını Önlemek olmalıdır.

Özellikle Hipertansiyon, diyabet, bazı otoimmun ve enfeksiyona bağlı hastalıklar, bazı ilaç ve aşılara bağlı hasarların önlenmesi gerek.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

D-dimer, kan pıhtılaşma ve parçalanma sürecinin bir yan ürünüdür ve bir kan örneğinin analizi yoluyla ölçülebilir. D-dimer, bir kan pıhtısı parçalanmaya başladığında serbest kalır.

Daha spesifik olarak, kandaki trombositler bir D alt birimine bağlıdır. Kan pıhtıları oluştuğunda, iki trombosit arasındaki D grubu bir bağ oluşturur. D-Dimerler (fibrin gibi diğer faktörlerle birlikte) aracılığıyla birbirine bağlanan birçok trombosit bir pıhtı oluşturur.

Vücudun iyileşme sürecinin bir parçası olarak, oluşan pıhtılar oluştukları anda parçalanmaya başlar. Pıhtı bağları koptuğunda, D-dimer (D==D) trombositten (P) ayrılır:

Ç–P–D + Ç–P–D → Ç–P–D==Ç–P–D → Ç–P + Ç==Ç + Ç–D

Duyarlılık ve özgüllük, istenen test türüne göre değişir. Ancak, D-dimerler düşük riskli popülasyonlarda pulmoner emboli veya derin ven trombozunu tespit etmek için yüksek duyarlılığa ancak düşük özgüllüğe sahiptir.

⭐️ Hastadan flebotomi yoluyla kan alınır ve sodyum sitrat içeren bir şişeye alınarak ters çevrilerek karıştırılarak laboratuvarda analiz edilmek üzere saklanır.

Normal bir D-dimer 0,50’den düşük kabul edilir.

Pozitif bir D-dimer 0,50 veya daha yüksektir. Bu bir tarama testi olduğundan, pozitif bir D-dimer pozitif bir taramadır. Bir D-dimer için mutlaka kritik bir seviye yoktur.

Yanlış negatifler ve yanlış pozitifler meydana gelebilir. Yanlış negatiflerin sıklığı nedeniyle, bir D-dimer yalnızca pulmoner emboli (PE) için düşük şüphe veya derin ven trombozu (DVT) olarak da bilinen venöz tromboembolizm (VTE) için düşük şüphe durumunda kullanılmalıdır. Ayrıca, yaygın intravasküler koagülasyonun (DIC) değerlendirilmesinde de rol oynar.   

Dikkat çekici bir şekilde, PE, DVT veya DIC yokluğunda hastalarda yüksek D-dimer’e neden olabilecek birkaç fizyolojik durum veya tıbbi durum vardır.

Bunlara hamilelik, malignite, sigara içimi, travma, enfeksiyon veya sepsis dahildir, ancak bunlarla sınırlı değildir. Ayrıca, yaşlı hastalar, hareketsiz hastalar, otoimmün bozuklukları olan hastalar veya yakın zamanda ameliyat geçiren hastalarda yüksek D-dimer olabilir. Dikkat çekici bir şekilde, patoloji olmasa bile bir D-dimer yaşla birlikte artabileceğinden, D-dimerler için yaşa göre ayarlanmış kesme değerlerinin kullanılmasını öneren yeni araştırmalar var. D-dimer testinin zamanlaması yanlış negatife yol açabilir. Örneğin, antikoagülan aldıktan sonra alınan kan negatif olabilir. Örnekleme çok erken yapılırsa, pıhtı oluşumu sırasında veya pıhtı organize olduğunda.

Pulmoner Emboli (PE) İçin D-Dimer

Pulmoner emboli, pulmoner damarlar içinde bulunan ve pıhtının aşağı akışında kan akışının azalmasına neden olan bir kan pıhtısını ifade eder. Bazı hastalarda az semptoma neden olan küçük pulmoner emboli olabilirken, bazılarında ana pulmoner arteri veya arterleri tıkayan büyük pulmoner emboli olabilir. Pulmoner emboli iki taraflı olarak ana pulmoner arterlerde yer aldığında eyer embolisi olarak adlandırılır. Eyer embolisi olan bir hastada kardiyopulmoner arrest ve ölüm riski yüksektir. D-dimer elde etmek, göğüs ağrısı, nefes darlığı veya hipoksi gibi semptom veya bulgular gösteren hastalarda ayırıcı tanıyı araştırmada yardımcı olabilir.

Wells Kriterlerine göre hastalar PE için düşük riskli, orta riskli veya yüksek riskli olarak risk sınıflandırmasına tabi tutulabilir. Wells Kriterleri, derin ven trombozu (DVT) belirtileri veya semptomları, PE için klinik şüphe, taşikardi varlığı, yakın zamanda immobilizasyon (yakın zamanda ameliyat), daha önce teşhis edilmiş PE veya DVT, hemoptizi ve malignite dahil olmak üzere PE’nin çeşitli risk faktörlerini veya semptomlarını dikkate alır. Başka bir puanlama sistemi Cenevre Skoru veya revize edilmiş Cenevre Skoru’dur (rGeneva). Hastaları PE için düşük riskli, orta riskli veya yüksek riskli olarak sınıflandırır. Bu skor hastanın yaşını (65 yaşından büyükse), önceki PE veya DVT’yi, yakın zamandaki ameliyatı veya alt ekstremite kırığını, aktif maligniteyi, hemoptiziyi, tek taraflı ekstremite subjektif ağrısını, palpasyona karşı tek taraflı ekstremite hassasiyetini ve yüksek kalp hızını dikkate alır.

Wells Kriterleri veya Cenevre/rCenevre skorlarına sahip bir hastayı puanladıktan sonra D-dimer siparişi verip vermemeniz ve sonuçlarla ne yapacağınız konusunda lütfen ekteki tablo 1 ve 2’ye bakın. 

Özetle, düşük riskli hastalarda D-dimer istenmeli ve negatif D-dimer düşük riskli hastalarda PE’yi makul bir şekilde ekarte edebilir. Yüksek riskli hastalarda (PE için yüksek klinik şüpheniz olanlar dahil), tarama testi olarak D-dimer’den geçmek yerine görüntüleme yapılmalıdır. Orta riskli hastalarda, bir D-dimer elde edilebilir (negatif D-dimer PE’yi ekarte eder) veya klinik şüphe yüksek kalırsa doğrudan görüntülemeye geçilebilir.

PE riski yüksek olan veya D-dimer pozitifliği olan hastalarda ileri değerlendirme için görüntüleme BT anjiyogramı veya ventilasyon-perfüzyon taramasını içermelidir.

PE için düşük risk taşıdığı belirlenen kişilerde pulmoner emboliyi ekarte etmek için tasarlanmış ek bir puanlama sistemi vardır, buna Pulmoner Emboli Eleme Kuralı (PERC) kuralı denir. Bir hasta PERC kuralında listelenen özelliklerden veya belirtilerden hiçbirine sahip değilse, PE’yi ekarte etmek için D-dimer elde etmek gerekmez. Bu hastalarda D-dimer elde etme ihtiyacını ortadan kaldırmak, yanlış pozitiflerin sayısını azaltacak ve böylece pulmoner emboliyi radyografik olarak eleştirmek için radyasyona maruz kalmayı gerektiren hasta sayısını azaltacaktır.  

Derin Ven Trombozu (DVT) İçin D-Dimer

DVT, kollar veya bacaklardaki derin venöz sistemde bulunan bir kan pıhtısıdır. En sık bacaklarda bulunurlar. DVT semptomları arasında eritem, ağrı, şişlik ve etkilenen ekstremitede artan sıcaklık yer alabilir. Ayrıca DVT için Wells Kriterleri olan bir risk sınıflandırma puanı da vardır. Bu puanlama sistemi yakın zamanda geçirilmiş kötü huylu tümörleri, yakın zamanda geçirilmiş immobilizasyonu (yakın zamanda geçirilmiş cerrahi müdahaleler dahil), asimetrik bacak şişliğini, kollateral damarların varlığını, şüpheli damarların bulunduğu yer boyunca hassasiyeti, daha önce teşhis edilmiş DVT’yi ve DVT için yüksek klinik şüpheyi dikkate alır. Bu puanlama sistemiyle, kişi DVT “olası” veya “olası değil” olarak sınıflandırılabilir veya düşük riskli, orta riskli veya yüksek riskli olarak daha da ayrılabilir. Her iki durumda da, düşük riskli veya “olası değil” gruplarında negatif D-Dimer ile DVT ekarte edilebilir. Orta riskli, yüksek riskli veya “olası” gruplarında, pozitif bir D-Dimer, DVT’yi değerlendirmek için Ultrason ile görüntüleme gerektirir. Ancak yine de, DVT için yüksek klinik şüphe varsa, D-Dimer elde etmeden ultrason istenebilir.  

Yaygın İntravasküler Koagülasyon (DIC) İçin D-Dimer

Yaygın intravasküler koagülasyon, koagülasyon kaskadı ile ilgili bir sorundan kaynaklanır. Bu, yavaş gelişirse aşırı pıhtı oluşumuna veya süreç başlangıçta akutsa kanamaya yol açabilir. DIC’nin yüksek bir ölüm oranı vardır. DIC’nin tanısal çalışmasında istenebilecek birçok farklı çalışmadan biri de D-dimer’dir. Bir hasta DIC’deyse D-dimer önemli ölçüde yükselecektir. Birinin sipariş etmeyi düşünebileceği diğer laboratuvarlar arasında fibrinojen (normalden düşük), trombosit sayısı (düşük), PT/INR (normalden uzun süreliye) ve PTT (normal veya yüksek) yer alır. Bu laboratuvarlar ayrıca, iyileşme ve umarım DIC ile normal değerlere doğru eğilim göstermeleri gerektiğinden DIC tedavisine verilen yanıtı izlemeye yardımcı olabilir. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK431064/

Yüksek D-dimer’i nasıl yönetiyoruz? https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37881856/

D-dimer testi: Anlatısal bir inceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37268332/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Yukarıdaki Tüm Bilgiler farkındalık yaratmak maksadı ile olup hekiminizin muayenesi veya görüşleri yerini tutamaz.

Bu sebeple hekiminize / hekimlerinize düzenli periyodik muayene olun ve yönlendirmelerine uyun.

Sağlıklı günler dilerim.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Dalış Öncesi Kulak-Burun-Boğaz Muayenesi ve Seçim Kriterleri

Dalış Muayenesi

Dalıcının sağlık durumunun dalışa uygunluğu değerlendirebilmek için; sualtının yoğun ve viskoz bir ortam olduğunu, derinliğin artışı ile birlikte dalıcının basınca maruziyetindeki değişimi, ortam (özellikle düşen) sıcaklıklığının insanlar üzerindeki etkisi bilmek gerekir.

Bilinmelidir ki dalıcının bazı tıbbi ve psikolojik durumları tüplü dalışa kesin veya geçici süreyle engel teşkü etse de sportif – keyif amaçlı dalışların kuralları, ticari veya askeri amaçlı dalışın katı kurallarından daha esnektir.

Scuba (Su altı tüplü dalış) dalışlarda gerekli tüm şartlar yerine getirildiğinde amatör dalıcılar için de profesyonel dalgıçlar için de riskler düşüktür.

Risklerin düşürülmesi için gereken şartların başında kişinin sağlık durumu gelir.

Bu sebeple dalış yapacak amatörlere de ve profesyonellere de sağlık durumlarının su altındaki şartlara uygun olup olmadığı açısından doğru bir değerlendirme – muayeneye yapımalıdır.

Dalış öncesi muayenenin amacı, dalış yapacak kişinin sualtı dalışını sağlığı açısından tehlikeye düşürecek bir sağlık sorunu olup olmadığını araştırmaktır.

Ayrıca dalıcıların su altına adaptasyonu için disiplinli olması ve uygun ekipmanla dalış yapması gerekir.

Her ne maksatla olursa olsun dalıcılar su altına ilk kez dalışın öncesinde ve sonra da yıllık periyodik olarak scuba dalışı konusunda hekimlik tecrübesi olan;

  • KBB
  • Göğüs Hastalıkları
  • Kalp Damar, Psikiyatri
  • Nöroloji
  • Dahilliye (Endokrin-Kan-Sindirim Sistemi açısından değerlendirecek)
  • Göz uzmanları değerlendirmelidir.

Dalıcını sorunu varsa ayrıca;

  • Ortopedi
  • Plastik Cerrahi
  • Cerrahi vb gibi bölümler değerlendirmelidir.

Tüm hekimlerin raporları ile birlikte Su Altı Uzmanı Hekim tarafından son değerlendirme yapılmalıdır.

Dalış sırasında dalıcının Kulak Burun Boğaz bölgesindeki bir sorunun denge kaybına veya basınç eşitleyememe gibi bir duruma yol açması hem kendisi hem de dalış eşi için hayati bir sorun teşkil eder.

Kulak Burun Boğaz bölgesi hastalıkları veya yetersizlikleri normal şartlarda fark edilmemiş olabilir. Önceden herhangi bir belirti vermemiş olan bir durum su altında ortaya çıkabilir. Su altında gelişebilecek bir sorun ise dalıcının zor anlar geçirmesine hatta boğulmasına neden olabilir.

Dalışlarda en yoğun ve sık sorunların yaşandığı Kulak Burun Boğaz bölgesidir.

KULAK-BURUN-BOĞAZ MUAYENESİ

Anamnez

 Dalış için sağlık muayenesi olan kişilerin tümünün sağlık özgeçmişi ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır.

Fizik Muayene

Dalış için sağlık muayenesi olan kişilerin tümünün;

  1. Dış kulak yolu; Gözle ve otoskop ile dış Kulak yolu, Timpanik zarı ve Tuba Eustachi fonksiyonu açısından değerlendirilmelidir.
  2. Otoskop ile oto-inflamasyon açısından zar hareketinin gözlenmelidir.

Gerek görülürse;

  1. Timpanometrik ve Odyometrik inceleme,
  2. Hiperbarik odada 50 psi basıncı dengeleme testi yapılır.
  3. Burun ve sinüsler açısından: Nazal endoskopi ve nazofarenks endoskopisi yapılması burun pasajlarını, sinüs girişlerini ve tuba Eustachi ağzını tehdit eden bir patoloji açısından önemlidir.
  4. Larenks, Solunum yolları ve Boyun açısından: İndirekt larengoskopi ve boyun palpasyonu yapılması uygun olur.

Odyolojik İncelemeler

Timpanometrik tetkik (Orta kulak basınç ölçümü) hem zarda gözle görülemeyen yada gözden kaçan olası bir deliği hem de kulağın eşitleme yetersizliği hususunda bilgi vereceği için değerli bir yöntemdir.

Odyometrik tetkik, (İşitme ölçümü) şart olmamakla beraber, hem olası bir orta kulak patolojisini hem de olası bir işitme kaybını hususunda bilgi vereceği için değerli bir yöntemdir.

Radyolojik İncelemeler

Water’s pozisyonunda paranazal sinüslerin grafileri hava hapsine neden olacak bulguları değerlendirmek değerlendirilmelidir.

Schüller grafi,de (kulağın radyolojik incelenmesinde) havalanma bozukluğu olduğunda ya da teşhisinde radyolojik kronik mastoidit olan dalıcının otoskopik ve diğer muayene bulguları normal ise dalışa engel bir durum oluşturmaz. Lakin çocukluktan başlayan tuba Eustachi fonksiyonu bozukluğunu gösterir.

Laboratuar İncelemeleri

  • Hemogram (CBC /Tam Kan Sayımı)
  • Rutin Kan Kimyası (Kan Şekeri, ALT, AST vb gibi)
  • Tam İdrar tahlilleri

Dalıcının metabolik hastalıkları, kansızlıkları (anemi) ve enfeksiyon hastalıklarını da araştırmak için gereklidir.

Dalış için gerekli Kulak-Burun-Boğaz muayenesi ve tanı yöntemleri standartları aşağıda gösterilmiştir.

Dalıcılarda KBB Muayenesi ve Tanı Yöntemleri Özeti

Dalıcının Durumu                                                           Tanı yöntemi

Normal görünümde dış kulak yolu ve kulak zarı      Otoskopi

Normal burun ve tuba Eustachi fonksiyonu             Eşitleme manevraları ve timpanometrik tetkik    

Yeterli işitme                                                                Odyometri

Normal periferik vestibüler fonksiyon                       Anamnez, fizik muayene, gerekirse kalorik test

Stapez ameliyatı hikayesi olmaması                          Anamnez

Dalışta Yaşanan Kulak – Burun – Boğaz Sorunları

Dalışlarda meydana gelen tüm sorunların %50 si Kulak-Burun-Boğaz kaynaklı olup vücudun en çok etkilenen sistemidir.

Barotravma, Kulak-Burun-Boğaz sorunlarının temel nedenidir.

Barotravma, dış basınç değişikliklerine bağlı olarak vücut içindeki kapalı hava boşluklarında, değişen gaz hacmine bağlı meydana gelen doku hasarı ile seyreden klinik (tıbbi) bir durumdur.

Dalış sırasında en sık görülen sağlık sorunu sebebi Barotravma olup en çok etkilenen yer orta kulaktır.

Dalışta en çok etkilenen kapalı hava boşlukları kemiklerin içindeki boşlukları sırası ile aşağıdaki gibidir.

  1. Orta kulak ve tuba Eustachi – Temporal kemik
  2. Frontal sinüs – Frontal kemik
  3. Etmoid sinüs – Etmoid kemik, Maksiller sinüs – Maksiller kemik, Sfenoid sinüs – Sfenoid kemikler

Orta kulak, kulak zarı hariç, sert bir boşluktur. Bu nedenle basınç arttığında, hacmin azalmasının tek yolu kulak zarının orta kulak boşluğuna doğru eğilmesidir (boşluğa gaz eklenmediği sürece).

Kulak zarı sınırlarına kadar gerildikten sonra, orta kulak boşluğu hacminde daha fazla azalma mümkün değildir; eğer alçalma devam ederse, orta kulak boşluğundaki basınç çevresinden daha düşük kalır.

Orta düzeyde bir basınç farkı, kulak zarından ve orta kulak boşluğunu kaplayan mukozadan sıvı sızmasına ve kanamaya neden olur (Kulak Barotravması O’Neil Derece 1).

Basınç farkı 5 PSI’ye (0,35 bar) ulaştığında, bazı dalgıçlarda kulak zarı yırtılabilir;

10 PSI’den (0,75 bar) daha büyük bir basınç farkında, çoğu dalgıçta yırtılma meydana gelir (Kulak Barotravması O’Neil Derece 2).

Ayrıca, ani ve büyük basınç değişiklikleri iç kulak yaralanmasına neden olabilir.

Normal bir orta kulağın ek gaz kaynağıyla yalnızca bir fiziksel iletişimi vardır ve bu da burun boşluğuna (Rinofarenks) bağlanan östaki borusudur.

Normal koşullar altında östaki boruları kapalıdır, ancak her yutkunduğumuzda veya esnediğimizde boğazımızdaki kaslar orta kulağımızı havalandırmak ve basıncı telafi etmek için yeterli olan küçük bir geçici açıklığa izin verir.

Hiçbir şey kulaklarımızı ve östaki borularımızı tüplü dalış ve nefes tutma dalışından daha fazla zorlayamaz.

Yükselişte, çevredeki basınç azalır ve gazın orta kulak boşluğunu terk etmesinin bir yolu yoksa, ortadaki basınç daha yüksek kalır.

Orta kulaktaki basınç, çevredeki basıncı 15-80 santimetre su (cm H 2 O) aştığında, bu da 0,5-2,5 fit suda bir yükselişe karşılık gelir, östaki boruları açılır ve fazla gaz dışarı çıkar. Kulaklarınız aynı oranda eşitlenmezse ve basınç farkı yaklaşık 66 cm H 2 O’ya (2 fit) ulaşırsa, eşit olmayan basınç uyarısına bağlı baş dönmesi (Alternobarik vertigo) meydana gelebilir.

Güvenli bir tüplü dalgıç olmak ve orta kulak yaralanmalarından kaçınmak (Barotravma ve Alternobarik vertigo oluşumunu anlamak) için Boyle yasasının etkilerini anlamanız ve östaki boruları aracılığıyla orta kulaklarınıza havayı aktif olarak nasıl alacağınızı öğrenmeniz önemlidir.

Boyle Yasası matematiksel olarak şu şekilde ifade edilebilir;

{\displaystyle P\propto {\frac {1}{V}}}

Basınç hacimle ters orantılıdır.

Veya PV = k Basınç ve hacmin çarpımı sabit bir sayıdır (burada k olarak gösterilir)

Burada 
P – gazın basıncı 
V – gazın hacmi ve 
k – belirli bir sıcaklık ve gaz miktarı için sabittir.

Boyle yasası, belirli bir gaz kütlesinin sıcaklığı sabit olduğunda, basıncı ve hacminin çarpımının da sabit olduğunu belirtir. Aynı maddeyi iki farklı koşul kümesi altında karşılaştırırken, yasa şu şekilde ifade edilebilir:

{\displaystyle P_{1}V_{1}=P_{2}V_{2}.}

Bir gazın hacmi arttıkça basıncının orantılı olarak azaldığını ve bunun tersinin de geçerli olduğunu göstermektedir.

Dalışın her 10 metresinde basınç 1 atmosfer artar.

Bu hesaba göre su yüzeyindeki herhangi bir hava boşluğunun hacmi 10. metresinde yarıya, 20 m de üçte birine, 30 m de dörtte birine iner.

Genellikle derinlikler endişe verici görülse de aslında ilk 10 m de en büyük hacim değişikliği olur. Bu sebeple sığ dalışlar bile oldukça tehlikelidir.

Atrofik kulak zarı, ya da stapes ameliyatı olmuş olanlar, aktif allerjik nezlesi, üst solunum yolu enfeksiyonu, septum deviasyonu, nazal polipozis gibi hastalıkları olanlar sığ sularda da risk altındadırlar.

Kulak-Burun-Boğaz yollarında barotravma’ya bağlı olarak oluşabilecek sorunlar;

  • Dış ve Orta Kulak barotravması
  • İç Kulak barotravması Paranazal sinüs barotravması
  • Diş barotravması
  • Alternobarik vertigo

Dalışlarda basınç değişimlerinden en sık etkilenen bölgeler orta kulak ve sinüslerdir.

Eustachi borusu tıkanıklığı ya da sinüs girişlerinin tıkanıklığı durumlarında dalışlarda kulağı eşitlemenin (basıncı) mümkün değildir.

Eustachi borusu tıkanıklığı ya da sinüs girişlerinin tıkanıklığı ilaç tedavisi ya da cerrahi tedavi ile giderilmesi gereken geçici bir dalış engeli durumlarıdır.

Dalışta Kulak – Burun – Boğaz Sahasına Ait Risk Faktörler

Dış Kulak Yolu Buşonu

Serumen, dış kulak yolunun sağlığı açısından çok gerekli kulağın doğal salgısıdır.

Lakin bazı durumlarda aşırı serumen oluşması ya da yeterince dışarıya atılamaması sebebiyle dış kulak yolunda birikip, buşon (tıkaç) oluşturabilir. Sıklıkla kulağı temizlemek maksadı ile yapılan eylemler daha da fazla tıkanmasına yol açar.

Dalış sırasında kulağa kaçan su hali hazırda dış kulak yolunda var olan buşon tarafından emilerek dış kulak yolu iltihaplarına yol açabilir.

Yine kulak yolunun tam tıkanıklığında dalış yapılan ortam suyunun serinliği tıkalı kulak yolu ile tıkalı olmayan kulak yolu arasında ısı farkına ve dolayısı ile baş dönmesine yol açar.

Buşon ile kulak zarı arasındaki alanda sıkışan havanın hacmi dış kulak yolu barotravmasına yol açmak açar.

Rutin her dalışta dış kulak yoluna su ile dolar. Dalıcı farklı manevralara orta kulak basıncını çevredeki su basıncına eşitlemeye çalışır. Muvaffak olduğunda da sorun yaşamaz.

Ancak, dalıcının dış kulak yolunda tıkayıcı herhangi bir madde (buşon, yabancı cisim, kulak tıkacı, vs..) varsa, yukarıda da bahsi geçen (bu tıkaç ile kulak zarı arasında hapsolmuş) havalı alan oluşur. Yüzeyde herhangi bir sorun yoktur.

Fakat dalıcı dalış esnasında alçalma safhasında çevre basıncı artacağından bu alandaki hapsolmuş havalı alanın hacmi azalır ve kulak zarı dışarı doğru (bu havalı alana doğru) itilmiş olur.

Bu durum ağrı, kanama ve zarda yırtılmaya neden olabilir.

Bunun için gerekli basınç farkı sadece 150 mmHg kadardır ve 2 m lik derinlikte oluşabilir.

Çözümü, dalış öncesi aile hekimi veya işyeri hekimi tarafından muayene edilmesi gerekli gördüğü takdirde buşon’un çıkarılmasıdır. Aile hekimi veya işyeri hekimi gerekli gördüğü durumlarda KBB uzmanına da muayene olunması gerekebilir.

İşitme Kayıpları

İşitme eşiği sınırı amatör dalıcılar için önemli değildir. Lakin rutin konuşmaları işitip anlayabilecek “yeterli işitme”sinin olması gerekmektedir. Tabi ki dalış öncesi hayatında işitme kaybı olan dalıcılara dalış etkinliğinin işitme sistemi üzerine zararlı etkileri olabileceği bilgisi verilmelidir. Özellikle bir kulağı işitme kayıplı olan tek kulağı ile işiten dalıcılara işitmelerinin kötüleşebileceği konusundaki riskler anlatılmalıdır. Özellikle işitme yetenekleri ile hayatlarını kazananlar, mesleklerini icra edenler (Müzisyenler, Ses – Sonar Operatörleri, Pilotllar vb gibi) için bu bilgilendirme önemli bir husustur.

Dalış yapanlarda İşitmenin bozul sebepleri;

  • Barotravma
  • İç kulak dekompresyon hastalığı
  • Basınca bağlı koklear dejenerasyon

Kulak Zarında Çökmeler ve Retraksiyon Poşları

Eustachi borusu fonksiyon bozukluğu ve/veya geçirilmiş orta kulak hastalığı olduğunu gösterir. Ki bu durum dalış için göreceli bir yasak oluşturur.

Dış Kulak Yolu Ekzostozları

Egzostoz dış kulak yolunun zara yakın olan kemik kısmındaki düzensizliktir.

Daha çok soğuk sularda yüzen ve dalan kimselerde oluştuğu varsayılır. Dış kulak yolunun kısmi tıkanması yoluyla serumen birikmesini ve onunla ilgili problemleri kolaylaştırır. Geniş ve tıkayıcı ekzostoz’lar cerrahi müdahale ile giderilebilir.

Kulak Zarı Delinmesi ve Timpanoplasti Ameliyatı

Kulak zarının delinmesi ya da yokluğu, dalışa kesin enge bir durumdur.

Çünkü; kulak zarı dış kulak yolu ile orta ve iç kulağı ayıran bir bariyerdir. Olmaması yada delik olması orta ve iç kulağa su kaçması ile enfeksiyona neden olur. Aynı zamanda sağlam kulak ile arasında basınç farkı ve/veya ısı farkı oluşması nedeniyle şiddetli baş dönmesi bulantı ve kusmaya neden olması sebebiyle su altında hayatı tehdit edicidir.

Geçici kulak zarı delinmelerinde, yırtılmalarında ise iyileşmenin düzeyi değerlendirilmeli, klinik iyileşme izlenmeli ve ilk 4-6 hafta dalış geçici olarak engellenmelidir.

Timpanoplasti, (zardaki deliğin kapatılması ameliyatı) sonrasında bazı KBB uzmanları dalışı yasaklarken, diğer bir kısmı da dalışa onay verirler. (Onay veren KBB Uzmanları, ameliyat sonrasında, bilinçli ve tecrübeli dalgıcın, orta kulak sıkışmasına engel olabileceği ve dalışa devam edebileceği yorumunu yapmaktadır.)

Orta Kulak Operasyonları

Orta kulağın büyük ameliyatları dalışa kesin engel bir durumdur.

Diğer orta kulak ameliyatları sonrasında, özellikle ameliyatı yapan KBB uzmanı mümkün değilse başka KBB uzmanı dalış yapıp yapamayacağı kararı vermelidir.

Basit masteidektomi geçirilmiş olması dalış için aykırılık oluşturmaz.

Effüzyonlu Otit (Orta kulakta sıvı birikmesi) ve Grommet (kulak havalandırma tüpleri)

Effüzyon (orta kulak sıvıları) oluşma sebepleri;

  • Eustachi borusunun iyi çalışmaması.
  • Orta kulağın iyi havalanamaması ve basıncın düzenlenememesi. Dalış yasaktır.

Kulak zarına havalandırma tüpü takılması durumunda da hem açık olan tüpten orta kulağa su kaçıp enfeksiyona ya da baş dönmesine neden olabileceği, hem de tüpün tıkalı olabileceği ve bu durumda basıncın dengelenemeyeceği nedenleriyle dalış önerilmez.

Otoskleroz ve Stapedektomi Ameliyatı

Otoskeroz, kulak zarında delik, kulakta ağrı ya da akıntı olmadan, işitmenin genç / orta yaşlarda bozulmasıyla ve sesin iç kulağa iletiminin engellenmesiyle karakterize bu durumda, Stapedektomi operasyonu ile hareket yeteneğini kaybeden stapes (özengi) kemikciği çıkarılıp yerine protez (piston) konur.

Bu ameliyattan sonra hastanın işitmesinin tam düzelmesine ve hiçbir denge şikayeti olmamasına rağmen kesin dalış yasağı vardır.

Aksi halde dalış derinliği ile artan dış ortam basıncı, takılan pistonu iç kulağa iterek, çok şiddetli baş dönmesi, bulantı ve kusma sonucunda hayatı tehdit edici bir durum oluşturabileceği gibi; olası bir kulak enfeksiyonu da işitmede tam ve geri dönmez kayıplara (sağırlığa) yol açabilir.

Yuvarlak Pencere Yırtılması

Dalışlarda iniş sırasında şiddetli Valsalva manevrası ile ya da yükselme sırasında orta kulak basıncının dengelenememesi sonucu oldukça nadiren meydana gelir. Sualtında olduğunda dalıcının hayatıtehdit eden ciddi bir risktir. Acil bir kulak ameliyatı gerekir.

Meydana geldiğinde işitmede kayıp, şiddetli baş dönmesi, bulantı ve kusma ile seyreder.

Yırtık tamiri sonucunda işitme ve denge sorunları tamamen giderilebilir.

Ameliyat başarılı da olsa da; KBB hekimlerinin bir kısmı dalış önermezken. (Dalış yasağına rağmen dalışa devam edenlerin sorun yaşamaması sebebi ile) bazı KBB hekimleri dalışa izin vermektedir.

İç Kulak Dekompresyon Hastalığı

Dekompresyon hastalığı iç kulakta da oluşabilir ve gerek işitmede gerek dengede kalıcı bozukluklara yol açabilir. Sportif dalışlar açısından sorun olmasa da profesyonel dalışlar önerilmez.

Meniere Hastalığı – Ani işitme kaybı (İç kulak hastalıkları)

Meniere hastalığı, iç kulaktaki endolenf sıvısının miktarındaki artış nedeniyle baş dönmesine yani denge bozukluğu ve iştime kaybına yol açabilen bir iç kulak hastalığıdır.

Ani işitme kaybı, daha önce herhangi bir problem olmadan, 72 saat içinde gelişen, işitme testinde birbirini takip eden üç frekansta en az 30 dB ‘den fazla kayıp görülen ve işitme siniriyle iç kulak dokusu üzerinde hasar oluşmasına denir.

Kulak işitme organı olduğu gibi iç kulak aynı zamanda denge organıdır. Bu sebeple iç kulağın tüm hastalıklarında dalış tehlikeli olması sebebi ile kesin dalış yasağı vardır.

Yarık Damak

Damak Yarığı olanlar (tamir edilmiş de olsa), sık rastlanan tuba Eustachi fonksiyon bozuklukları nedeniyle dalış öncesi dikkatli kontrolden geçirilmelidirler.

Burun İçi Tıkanıklıkları

Septum Deviasyonu (Burun orta bölme eğriliği) ve Konka hipertrofileri gibi burun içi tıkayıcı nedenlerle cerrahi girişim de gerekebilir. Dalışa Göreceli Engeldir.

Allerjik Nezle

Allerji, burun ve kulak içinde ödem meydana getirerek kulakta ve sinüslerde barotravmalar açısından dalışta belirgin risk oluşturur. Dalışa Göreceli Engeldir.

Polipler

Polipler, (Sinüslerdeki) hem kulak hem de sinüs barotravmaları açısından dalışta belirgin risk oluşturur. Dalışa Göreceli Engeldir.

Üst Solunum Yolları Enfeksiyonu ve Sinüzit

Nezle durumunda orta kulak ve sinüs sıkışmaları dikkate alınarak dalış önerilmez. Dalışa Göreceli Engeldir.

Üst Solunum Yolları Enfeksiyonu olan dalıcılar hem orta kulak ve sinüs sıkışmaları dikkate alınarak hem de olası bronş ve Akciğer sıkışmaları nedenleriyle dalış yapmamalıdır. Dalışa Göreceli Engeldir.

Sinüs barotravması en çok tutulan sinüsler, klinik açıdan maksiller sinüsler, radyolojik açıdan frontal sinüslerdir.

Dalışın alçalma safhasında, sinüs ostium’unun tıkanıklığı nedeniyle oluşur. Sinüs boşluğunda oluşan göreceli vakum ödem ve kanamaya yol açar. Ağrı ortaya çıkar. Yükselme safhasında, sinüslerde genişleyen havanın bu kanı dışarı atmasına bağlı olarak burundan kan gelir.

Trakeostomi

Soluk borusuna bir çok sebeple delik açılması (Trakeostomi) gerekebilir. Yine Gırtlak kanseri sonrasında gırtlağın çıkarılması (Total Larenjektomi) gibi durumlarda dalış sporu zaten olanaksızdır.

Felç ve Kanser

Yüz Siniri Felçleri Ve Baş-Boyun Kanserleri Radyoterapisi sonrasında dalış sporuna devam edilmesi önerilmez.

Diş Sorunları

Diş çürükleri, diş eti abseleri, dolgu ve kaplama altı boşluklar, kanal tedavisi sonrası oluşan boşluklar, tam ya da kısmi hareketli protezler gibi durumlarda dişin içine hava girmesi yoluyla, derinlikte oluşacak basınç değişikliklerinde sıkışma ve ağrı yapabilecek hastalıklarda dalış yasaklanmalıdır.

⭐️⭐️ Dişi olmayan dalgıçlar regülatörü rahat kavramak için özel ağızlık yaptırmalıdır.

KBB MUAYENESİ SONUÇLARINA GÖRE DALIŞ ONAY DURUMU

Dalış nedeniyle sakatlık ve ölüm şeklinde yüksek risk olan tıbbi bulgularda kesin dalış yasağı vardır ve dalışa kesin engel durumlar” başlığı altında aşağıda ayrıntılandırılmıştır.

Zamanla ya da uygun tedavi ile normale dönebilecek olanlar veeya belli koşullarda dalış yapılabilecek tıbbi durumlarda göreceli dalış yasağı vardır ve “dalışa göreceli engel durumlarbaşlığı altında aşağıda ayrıntılandırılmıştır.

Zamanla kendiliğinden veya ilaç tedavisi ile ya da cerrahi tedavi ile iyileşecek geçici tıbbi durumlar düzelene kadar dalış yasaklanmalı, düzelme sonrası dalış yapılmalıdır ve “dalışa geçici engel durumlarbaşlığı altında aşağıda ayrıntılandırılmıştır.

DALIŞA KESİN ENGEL DURUMLAR

Kulak

  1. Kronik orta kulak hastalıkları (Kolesteatoma…vs)
  2. İç kulak hastalıkları (Meniere hastalığı…vb)
  3. Geçirilmiş yuvarlak pencere yırtıkları
  4. Geçirilmiş ossiküloplasti ameliyatları
  5. Geçirilmiş Stapedektomi ameliyatı
  6. Geçirilmiş iç kulak ameliyatları

Baş-boyun

  1. Trakeostomi (Boyunda solunum deliği) varlığı
  2. Üst solunum yolları darlıkları ve tıkanıklıkları
  3. Larengosel (Gırtlak hava kistleri)
  4. Larenjektomi ameliyatları
  5. Gırtlakta paralizi
  6. Gırtlakta stenoz
  7. Gırtlakta tümör

DALIŞA GÖRECELİ ENGEL DURUMLAR

Kulak

  1. Orta kulak basıncını dengeleme sorunları (Yüzeyde ya da dalışın ilk metrelerinde eşitleme problemi olması)
  2. Kulak zarı havalandırma tüpleri (Grommet kısa süreli kulak tüpü)
  3. Kulak zarı delikleri
  4. Effüzyonlu otit

Burun ve sinüsler

  1. Septum deviasyonu
  2. Allerjik nezle
  3. Nazal polip
  4. Ü.S.Y.E.
  5. Sinüzit
  6. Nezle
  7. Grip

DALIŞA GEÇİCİ ENGEL DURUMLAR

Kulak

  1. Orta kulak basıncı dengelenme sorunları (Eustachi borusu fonksiyon bozuklukları)
  2. Geçirilmiş kulak kepçesi donmaları, tekrarlayan dış kulak iltihapları
  3. Aşırı ince (monomenik) timpan zarı, timpan zarı retraksiyonları
  4. Geçirilmiş kulak zarı delikleri, kulak ameliyatları
  5. Geçirilmiş iç kulak dekompresyon hastalığı
  6. Benign Paroksismal Postural Vertigo
  7. Tekrarlayan orta kulak iltihapları
  8. Dış kulak yolunun aşırı darlıkları
  9. Belirgin işitme kayıpları

Burun ve sinüsler

  1. Burun orta bölme eğrilikleri (septal deviasyonlar)
  2. Tekrarlayan sinüzitler

Baş-boyun

  1. Geçirilmiş yüz kırıkları
  2. Geçirilmiş radyoterapi
  3. Geçirilmiş fasial paralizi

⭐️⭐️⭐️⭐️ Profesyonel Sualtı adamlarında ⭐️⭐️⭐️⭐️

  • Orta kulak basınç eşitlemesini engelleyen patolojisi olanlar
  • Orta kulak cerrahi operasyonu geçirmiş (stapedektomi, protez vb.) olanlar
  • İşitme frekanslarında her iki kulakta ortalama 30 dB tek kulakta 50 dB kaybı olanlar dalamazlar.

İlk ve kontrol muayenelerinde odiolojik vestibüler ve odiometrik muayene zorunludur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Dalış tıbbı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/378050/

⭐️⭐️ Çevresel Fizyoloji ve Dalış Tıbbı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29456518/

⭐️⭐️ Uçuş ve dalışla ilişkili sağlık tehlikeleri. KBB yönleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/2210584/

⭐️⭐️ Kulak Burun Boğaz ve spor tüplü dalış. Güncelleme ve yönergeler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/2857546/

⭐️⭐️ KBB tıbbında dalışın sağlık yönleri. Bölüm I: Dalışla ilişkili hastalıklar https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/15221085/

⭐️⭐️ Dalış sporlarının kulak burun boğaz yönleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/8407383/

⭐️⭐️ Kulak burun boğazda dalışın tıbbi yönleri. I. Barotravma ve dekompresyon hastalığı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/11199465/

⭐️⭐️ SCUBA Dalgıçlarında İç Kulak Rahatsızlıkları: Bir İnceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34100753/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Yukarıdaki Tüm Bilgiler farkındalık yaratmak maksadı ile olup hekiminizin muayenesi veya görüşleri yerini tutamaz.

Bu sebeple hekiminize / hekimlerinize düzenli periyodik muayene olun ve yönlendirmelerine uyun.

Sağlıklı dalışlar dilerim.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Reaktif Zaman Testi – Uygulama Kılavuzu

I. BU YAZININ AMACI

Reaktif Zaman Testi (RZT), bir bireyin görsel, işitsel veya dokunsal uyarana karşı tepki başlatma süresini nesnel olarak ölçen nöromotor bir performans değerlendirme yöntemidir.

Yazımın amacı; iş sağlığı ve güvenliği, ergonomi, spor performansı, sürücü değerlendirmeleri, askeri personel taramaları ve nörolojik rehabilitasyon alanlarında güvenli, standardize edilmiş ve tekrarlanabilir bir test protokolü hazırlayabilmeniz için hatırlatma yapmaktır.

II. REAKTİF ZAMAN KAVRAMININ TEMELİ

Reaktif zaman (RT), sinir sisteminin 3 aşamalı bir süreçte verdiği cevaptır:

  1. Uyarının algılanması (sensory acquisition)
  2. Karar süreci (central processing)
  3. Motor cevabın başlatılması (motor execution)

Bu süreç hem beyin fonksiyonlarının bütünlüğü hem de kas-sinir iletim hızının sağlığı hakkında kritik bilgiler verir.

III. TESTİN KAPSAMI VE KULLANIM ALANLARI

RZT aşağıdaki klinik/saha alanlarında yaygın olarak kullanılmaktadır:

1. İş Sağlığı & Güvenliği / Operatör Değerlendirmeleri
  • Forklift, vinç, pres operatörleri
  • Yüksek riskli makine kullanıcıları
  • Reaksiyon hızı kritik olan işlerde periyodik tarama
  • Uykusuzluk, alkol, yorgunluk ve ilaç etkilerinin tespiti

2. Trafik ve Sürücü Yeterlilik Testleri
  • Ticari araç sürücüleri
  • Askeri sürüş testleri
  • Yaşlı sürücü bilişsel değerlendirmeleri

3. Spor Performansı
  • Nöromotor hız ölçümü
  • Refleks çalışmaları
  • Görsel-reaktif antrenman değerlendirmeleri

4. Klinik Rehabilitasyon
  • MS, Parkinson, periferik nöropati
  • İnme sonrası kognitif-motor geri kazanım
  • Vestibüler rehabilitasyon öncesi ve sonrası karşılaştırmalar

IV. TESTİN BİLEŞENLERİ

RZT 3 temel türde uygulanır:

1. Basit Reaksiyon Zamanı (Simple RT)

Tek tip uyaran – tek tip cevap
Örneğin: “Işık yanınca butona bas.”

2. Seçici Reaksiyon Zamanı (Choice RT)

Çeşitli uyaranlara farklı cevap
Örn: “Yeşile bas, kırmızıda basma.”

3. Ayrımcı Reaksiyon Zamanı (Discrimination RT)

Sadece belirli uyarana tepki verme
Örn: “Sadece üç kez yanıp sönen ışığa bas.”

4. Kompozit Çoklu İşlev Testleri (Dual/Multitask RT)
  • Görsel + İşitsel eş zamanlı
  • Görsel + motor koordinasyon
  • Reaksiyon + inhibitör kontrol testleri
    (Kognitif kapasiteyi daha derin değerlendirir.)

V. TEST ÖNCESİ HAZIRLIK PROTOKOLÜ
1. Ortam Hazırlığı
  • Oda sıcaklığı: 21–24°C
  • Gürültü: <40 dB
  • Aydınlatma: Homojen, gölgelenme yok
  • Dikkat dağıtıcı nesneler kaldırılmalı
  • Telefon, konuşma, hareketli objeler uzaklaştırılmalı

2. Cihaz Hazırlığı

Kullanılabilecek cihaz türleri:

Cihaz TürüAçıklama
Dijital RT cihazıProfesyonel tıbbi ölçüm cihazı
Mobil uygulama bazlı RT sistemleriEkran üzerinden ölçüm
Işık-bar duvar sistemleriSpor performans merkezlerinde
Rekabetçi reaksiyon panelleriÇoklu uyarı ve eğitsel uygulamalar

Cihaz kalibrasyonu mutlaka test öncesi yapılmalıdır:

  • Işık gecikmesi
  • Ses gecikmesi
  • Buton temas duyarlılığı
  • Sensör gecikme testi

3. Katılımcı Hazırlığı

Katılımcının test öncesi koşulları:

  • Son 8 saat alkol alınmamış olmalı
  • Son 24 saat ağır egzersiz yapılmamış olmalı
  • Son 6 saat kafein sınırlı (1 fincan üstü önerilmez)
  • Uyku süresi: en az 6-7 saat
  • Testten önce psikolojik durum değerlendirilmeli
    (Stres, panik, anksiyete RT’yi bozar.)

Sağlık Ön Değerlendirmesi:
  • Gözlük/lens kullanımı varsa bildirilir
  • İşitme kaybı olanlar test türüne göre ayrılır
  • Nörolojik hastalık öyküsü not edilir
  • Kol ve el yaralanmalarına dikkat edilir
  • İlaç kullanıyorsa kaydedilir
    (antidepresan, antipsikotik, antiepileptik RT’yi etkiler)

VI. REAKTİF ZAMAN TESTİNİN ADIM ADIM UYGULAMA PROTOKOLÜ

Aşağıdaki prosedür uluslararası geçerli RT ölçüm standardı temel alınarak genişletilmiştir.

📌 A. BASİT REAKSİYON ZAMANI PROTOKOLÜ

(Simple Reaction Time)

1. Pozisyonlama
  • Katılımcı sandalyeye dik oturur
  • Ayaklar yere tam temas eder
  • Ellerin pozisyonu: Dirsek 90–120° bükülü
  • Parmaklar buton üzerinde beklememeli
  • Göz yüksekliği ekrana paralel

2. Talimat

Örnek standart talimat:

“Birazdan ekranda rastgele bir zaman aralığında ışık yanacak. Işığı görür görmez mümkün olan en kısa sürede butona basmanızı istiyorum. Işığı beklemeyin, tahmin etmeyin. Uyarı gelmeden basmayın.”

3. Uyarı Süreleri

Rastgele aralıklar:

  • Minimum: 1.5 saniye
  • Maksimum: 3.5 saniye

Bu değişken süre tahmini önlemek içindir.

4. Deneme Sayısı
  • 5 deneme: Alıştırma
  • 15-30 deneme: Ölçüm
    (Profesyonel testlerde 30 tekrar önerilir.)

5. Ölçüm Sonuçları

Aşağıdaki parametreler kaydedilir:

  • Ortalama RT
  • En hızlı tepki
  • En yavaş tepki
  • “Anticipatory response” (erken basma) sayısı
  • “Missed response” (yanıtsız kalan uyarı) sayısı

📌 B. SEÇİCİ REAKSİYON ZAMANI PROTOKOLÜ

(Choice Reaction Time)

1. Talimat

“Yeşil ışık yanınca sol butona, sarı ışık yanınca sağ butona basın. Kırmızı ışık yanarsa hiçbir şeye basmayın.”

2. Uyarı–Cevap Haritalaması
UyarıMotor Cevap
YeşilSol el
SarıSağ el
KırmızıTepki yok

3. Hata Tipleri
  • Yanlış butona basma
  • Gereksiz basma
  • Geç cevap
  • Cevapsız uyarı

4. Ölçüm Süresi
  • 20–40 tekrar

📌 C. AYIRICI REAKSİYON PROTOKOLÜ

(Go/No-Go Testi)

1. Yöntem

Sadece hedef uyarıya basılır.

2. Örnek Talimat

“Sadece üç kez yanıp sönen ışığı gördüğünüzde butona basın. Diğer kombinasyonlarda basmayın.”

3. Ölçülen Değerlendirme
  • İnhibitör kontrol (özellikle sürücü ve operatör değerlendirmelerinde kritik)

VII. TESTİN GÜVENLİK KRİTERLERİ

Aşağıdaki durumlarda test uygulanmaz veya durdurulur:

1. Test Öncesi Yasak Durumlar
  • Epilepsi veya ışığa duyarlı epilepsi
  • Keskin baş ağrısı, migren atağı
  • Şiddetli uykusuzluk
  • Aktif psikotrop ilaç etkisi
  • Alkol/uyuşturucu şüphesi
  • Kafa travması sonrası ilk 24 saat
  • Akut panik atak veya anksiyete

2. Test Sırasında Durdurma Kriterleri
  • Baş dönmesi
  • Bulanık görme
  • Ani terleme / çarpıntı
  • Ellerde titreme
  • Bilinç bulanıklığı

VIII. SKORLAMA VE DEĞERLENDİRME
1. Normal Değerler (Yetişkin – Basit RT)
YaşOrtalama RT (ms)
18–30180–250 ms
30–40200–270 ms
40–50220–290 ms
50–60240–330 ms
60+260–360+ ms

2. Seçici Reaksiyon Normal Değerler
  • Genç yetişkin: 250–400 ms
  • Orta yaş: 300–450 ms
  • Yaşlı: 350–600 ms

3. Performansın Değerlendirme Şeması

A. İdeal Performans

  • Düşük varyans
  • Yüksek doğruluk
  • 1–2 anticipatory error
  • Ortalama <250 ms

B. Orta Seviye Performans

  • Ortalama 250–350 ms
  • Varyans artmış
  • 3–5 hata

C. Riskli Performans

  • Ortalama >350 ms
  • 5+ hata
  • Varyans çok yüksek

Bu sonuçlar özellikle makine operatörlerinde yüksek risk göstergesidir.

IX. REAKTİF ZAMAN TESTİNİN RAPORLANMASI
Standart Rapor İçeriği
  1. Katılımcı bilgileri
  2. Test yapılan ortam ve cihaz
  3. Test türü
  4. Hata analizi
  5. RT ortalaması ve dağılım grafiği
  6. Risk sınıfı
  7. Klinik/Operasyonel yorum
  8. Öneriler
    • Yeniden test
    • Uyku düzeni
    • Fiziksel kondisyon
    • Nörolojik değerlendirme
    • Gerekirse iş uygunluğu görüşü

X. HATALARIN YORUMLANMASI
1. Çok hızlı tepki (<100 ms)

→ Tahmin etme davranışı (anticipation)

2. Çok yavaş tepki (>500–600 ms)

  • Yorgunluk
  • Kognitif bozulma
  • Dikkat eksikliği
  • İlaç/alkol etkisi
  • Görsel–motor entegrasyon bozukluğu

3. Düzensiz tepki dağılımı

  • Uykusuzluk
  • Kafein etkisi
  • Anksiyete
  • Nörolojik problem şüphesi

XI. TESTİN TEKRARLAMA SIKLIĞI
İş Sağlığı İçin
  • Çok tehlikeli sınıf: 6 ayda 1
  • Tehlikeli sınıf: Yılda 1
  • Az tehlikeli: 1–2 yılda 1

Sporda
  • Sezon başı
  • Aylık takip
  • Rehabilitasyon sürecinde her 2 haftada bir

Sürücü Değerlendirmesi
  • 1–2 yılda bir
  • 65 yaş üstü: Yılda bir

XII. TESTİN GELİŞMİŞ VERSİYONLARI
1. DUAL TASK (Çift Görev) RT

İkili görev uygulanır:

  • Görsel uyaran + mental işlem
  • Görsel uyaran + koordinasyon

2. MULTITASK RT

Üç veya daha fazla görevin eş zamanlı yönetilmesi.

3. “Cognitive Load – Stress RT”

Stres altında reaksiyon ölçümü:

  • Zaman baskısı
  • Zorlayıcı ton
  • Gürültü stresörü

XIII. TEST PERFORMANSINI ETKİLEYEN TIBBİ, PSİKOLOJİK VE ÇEVRESEL FAKTÖRLER
A. Tıbbi Faktörler
  • Diyabetik nöropati
  • Hipotiroidi
  • MS
  • Parkinson
  • Serebellar bozukluklar
  • Depresyon
  • Anksiyete
  • ADHD
  • Antidepresanlar, benzodiazepinler

B. Psikolojik Faktörler
  • Test kaygısı
  • Agresif davranış
  • Motivasyon düşüklüğü

C. Çevresel Faktörler
  • Aydınlatma
  • Dikkat dağıtıcı ses
  • Ekran parlaklığı
  • Sandalyenin yüksekliği
  • Ortam sıcaklığı

XIV. TEST SONRASI GERİ BİLDİRİM

Katılımcıya aşağıdaki bilgiler verilmelidir:

  1. Ortalama reaksiyon süresi
  2. Hata türleri
  3. İş performansı / spor / sağlık açısından anlamı
  4. Risk kategorisi
  5. Geliştirilmesi gereken alanlar
  6. Gerekirse ileri değerlendirmenin önerilmesi
  7. Testten 24 saat sonra tekrar test yapılabilirliği

XV. PERFORMANSI GELİŞTİRME İÇİN ÖNERİLER
1. Nöromotor Antrenmanlar
  • El-göz koordinasyon çalışmaları
  • Renk seçici reaksiyon oyunları
  • Tenis topu yakalama egzersizleri

2. Kognitif Egzersizler
  • Hızlı karar oyunları
  • Dikey / çevresel görüş genişletme çalışmaları

3. Fiziksel Egzersizler
  • Refleks antrenmanı
  • Denge çalışmaları
  • Hafif kardiyo

4. Yaşam Tarzı Düzenlemeleri
  • Yeterli uyku
  • Kafein sınırı
  • Stres yönetimi
  • Düzenli egzersiz

XVI. TAM UYGULAMA SENARYOSU (ÖRNEK)

Aşağıda profesyonel kullanım için örnek bir uygulama seti yer almaktadır:

  1. Uygulayıcı ortamı hazırladı
  2. Cihaz kalibre edildi
  3. Katılımcı bilgilendirildi ve rıza alındı
  4. 5 denemelik alıştırma yapıldı
  5. 30 denemelik Simple RT uygulandı
  6. 40 denemelik Choice RT uygulandı
  7. Hatalar sınıflandırıldı
  8. Sonuçlar raporlandı
  9. Risk düzeyi belirlendi
  10. Öneriler sunuldu

XVII. SONUÇ

Reaktif Zaman Testi modern iş sağlığı, spor performansı, sürücü yeterliliği ve klinik nörolojik değerlendirme süreçlerinin temel parçalarından biridir. Sizlere; testi güvenli, geçerli, standardize ve bilimsel biçimde uygulamanızı sağlamak amacıyla hazırladığım bu yazının yararlı olmasını temenni ediyorum.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Reaktif Zamanlama Test Protokolü

1. Reaktif Zamanlama Testlerinin Amacı ve Bilimsel Temeli

Reaktif zamanlama (reaction time, RT), bir uyaranın algılanması ile buna verilen motor cevabın başlatılması arasındaki süreyi ifade eder. Bu süre; bilişsel süreçler, dikkat kapasitesi, duyusal algı, motor planlama ve nöromusküler iletim hızının toplam bir ürünüdür. İnsan performansını ölçmek için kullanılan en temel, en objektif ve en güvenilir göstergelerden biri olarak kabul edilir.

Reaktif zaman testleri, aşağıdaki alanlarda kritik değer taşır:

  • İş sağlığı ve güvenliği: Operatörlerin, sürücülerin, makine kullanıcılarının veya yüksek riskli görevlerde çalışanların güvenlik düzeylerini belirlemek.
  • Klinik nörolojik değerlendirme: Dikkat eksikliği, periferik nöropati, Parkinson, MS, demans gibi nörolojik hastalıklarda erken bozulmaları ortaya çıkarmak.
  • Spor bilimleri: Sporcunun algoritmik motor yanıt kapasitesini, algısal-motor entegrasyon hızını ve reaksiyon karar doğruluğunu ölçmek.
  • Askeri ve polis uygulamaları: Tehlikeye hızlı yanıt verme kapasitesini değerlendirmek, eğitim ve performans optimizasyonu sağlamak.
  • Ergonomik tasarım: İnsan-makine etkileşimlerinin güvenli sınırlarını belirlemek.

Reaktif Zamanlama Test Protokolü protokolü, RT testlerinin bilimsel standartlara uygun, tekrar edilebilir, objektif ve uygulamalı biçimde yürütülebilmesi amacıyla hazırlandığım yazıya devam edelim.

2. Test Türleri ve Kullanım Alanlarına Göre Sınıflandırma

Reaktif zaman testleri tek tip değildir. Farklı uyaran türleri, karar verme gereksinimi ve motor çıktı tipine göre çok çeşitli testler vardır. Bilimsel literatürde kullanılan temel RT türleri şunlardır:

2.1. Basit Reaksiyon Süresi (Simple Reaction Time – SRT)
  • Tek bir uyaran → tek bir tepki.
  • Örn: “Işık yandığında butona bas.”
  • Klinik ve İSG alanında en temel değerlendirme.

2.2. Seçmeli Reaksiyon Süresi (Choice Reaction Time – CRT)
  • Çoklu uyaran → çoklu cevap.
  • Örn: “Sarı ışık → buton A, kırmızı → buton B.”
  • Bilişsel karmaşıklığı değerlendirir.

2.3. Ayırt Edici Reaksiyon Süresi (Discriminative RT)
  • Uyaranların bir kısmı dikkate değer, bir kısmı “distraktör”.
  • Örn: “Sadece mavi ışık için cevap ver.”

2.4. Görsel Reaksiyon Süresi (VRT)
  • Işık, grafik, hareket, sanal objeler gibi görsel uyaranlar.

2.5. İşitsel Reaksiyon Süresi (ART)
  • Ses uyaranlarına yanıt: alarm, bip, frekans tonu vb.

2.6. Dokunsal Reaksiyon Süresi (TRT)
  • Titreşim, dokunma, derin basınç gibi somatosensoriyel uyaranlar.

2.7. Cognition RT (Kognitif Reaksiyon Süresi)
  • Uyaran → kısa süreli bellek → karar → motor cevap.

2.8. Motor Reaksiyon Süresi (Motor RT)
  • Motor icra süresi de ölçülür (ör: joystick hareketi, tutma kuvveti sensörü).

2.9. Kompleks Reaksiyon Testleri
  • Simülasyon tabanlı.
  • Sürüş simülatörü, VR tehlike simülasyonu, endüstriyel alarm senaryoları.

Bu protokol, tüm test türleri için bilimsel, teknik ve operasyonel bir çerçeve sunar.

3. Test Öncesi Hazırlık
3.1. Katılımcı Koşulları

Katılımcıların testten önce aşağıdaki durumlarda olmaması gerekir:

  • Aşırı yorgunluk
  • Uyku yoksunluğu (<6 saat)
  • Kafein ve enerji içeceği tüketimi (son 3 saatte)
  • Alkol veya ilaç etkisi (sedatifler, antihistaminikler, nöroleptikler)
  • Ağrı, kas yorgunluğu, tremor
  • Gözlük/lens kullanımının test sırasında unutulması

İSG uygulamalarında operatörün testten önceki vardiye süresi özellikle not edilmelidir.

3.2. Kullanılacak Cihazın Hazırlığı

RT cihazı veya bilgisayar tabanlı test sistemi şu gereksinimleri karşılamalıdır:

  • Gecikmesi ölçülmüş bir sistem olmalı (latency <10 ms)
  • Ekran tazeleme hızı en az 60 Hz, ideali 120–240 Hz
  • Buton veya sensör gecikmesi <5 ms
  • Kalibrasyon modu aktif olmalı
  • Ortam ışığına karşı stabilize edilmiş olmalı

3.3. Ortam Hazırlığı

Test ortamı:

  • Sessiz (35 dB altında)
  • Homojen aydınlatılmış (300–500 lux)
  • Oda sıcaklığı 20–24°C
  • Katılımcı göz hizasında ekran mesafesi: 50–70 cm

Ayrıca:

  • Telefon, konuşma, bölünme yok
  • Test sırasında kapı giriş-çıkışı kapalı

3.4. Test Öncesi Brifing (Standartlaştırılmış Talimat)

Tüm katılımcılara aynı standart talimat verilir:

“Ekranda bir uyaran belirdiğinde mümkün olan en hızlı ve doğru şekilde tepki verin. Çok erken basmayın, tahmin etmeyin. Amaç hızlı ve doğru tepki vermektir.”

3.5. Deneme Turları

En az 5 deneme, ortalama alınmadan önce yapılır.

4. Test Uygulama Prosedürü
4.1. Basit Reaksiyon Süresi Testi Protokolü
  1. Katılımcı oturtulur, eller masa üzerinde rahat pozisyonda.
  2. Cihaz sıfırlanır, sensör gecikmesi ölçülür.
  3. Uyaran (ör: beyaz ışık) rastgele zaman aralıklarında yanar.
  4. Katılımcı, ışık yandığında butona basar.
  5. 10–15 tekrar yapılır.
  6. En düşük 2 ve en yüksek 2 değer atılır (çıkıntılar elimine edilir).
  7. Kalan değerlerin ortalaması alınır.
  8. Tepkiler çok erken (<100 ms) ise not edilir → “anticipatory response”.

4.2. Seçmeli Reaksiyon Süresi Protokolü
  1. En az 2 uyaran (renk, ses, şekil).
  2. Her birine farklı buton veya farklı motor görev atanır.
  3. Rastgele sırayla uyaran verilir (dengeli dağılım).
  4. 15–20 tekrar yapılır.
  5. Yanlış buton basışı → “error”.
  6. Gecikmeli karar süresi ayrıca hesaplanır.
  7. Ortalama RT + doğruluk yüzdesi birlikte değerlendirilir.

4.3. Ayırt Edici (Go/No-Go) Protokolü
  1. Katılımcıya yalnızca belirli bir uyaran için tepki vereceği söylenir.
  2. Distraktör uyaranlar sıklıkla verilir.
  3. Doğru hamle RT ve yanlış tepki sayısı kaydedilir.
  4. Motor inhibisyon kapasitesi ölçülür.

4.4. Görsel/İşitsel/Dokunsal RT Protokolleri

Her modalite ayrı günlerde tekrarlanmalıdır.

  • Görsel RT: Ekran ışığı, renk değişimi, hareket animasyonu.
  • İşitsel RT: 1000 Hz ton, 60–90 dB seviyesinde.
  • Dokunsal RT: Titreşim motoru, 200 ms süreli.

Her biri için:

  • 10 deneme
  • Aykırı değer temizliği
  • Ortalama RT hesaplaması

4.5. Motor Reaksiyon Zamanı Protokolü

Sadece butona basmak yerine:

  • Joystick hareketi
  • Kavrama sensörü basma
  • Ayak pedalı tepki
  • El uzatma hareketi (kinematik ölçümle)

kullanılır.

Burada ölçülen parametreler:

  1. Stimulus onset → motor başlangıç
  2. Motor başlangıç → görev tamamlanması
  3. Toplam motor zaman = RT + hareket süresi

4.6. Kompleks Reaksiyon Testi (Simülasyon) Protokolü

Örn: Endüstriyel alarm simülatörü.

  1. Katılımcı bir makine kontrol paneli veya VR ortamına yerleştirilir.
  2. Sistemin verebileceği 5–10 alarmın anlamı önceden öğretilir.
  3. Senaryo başlatılır.
  4. Farklı alarmlar rastgele sırada verilir.
  5. Görev:
    • Tehlike → makineyi durdur
    • Uyarı → resetle
    • Normal → tepki verme
  6. Yanıt zamanı, doğruluk ve hata türleri kaydedilir.

Bu test, gerçek hayata en yakın RT değerlendirmesidir

5. Veri Toplama ve Puanlama Yöntemi
5.1. Aykırı Değer Temizliği (Outlier Analysis)

Dönem literatürü aşağıdaki sınırları önerir:

  • <100 ms → “önceden tahmin”
  • >1000 ms → “dikkat kaybı”
  • İlk 2 ve son 2 değer → test adaptasyonu

Atılır.

5.2. Temel Hesaplamalar

Ort. RT = (Geçerli tüm RT değerlerinin toplamı) / n

Ek parametreler:

  • Medyan RT
  • Standart sapma (konsistensi gösterir)
  • Hata oranı
  • Go/No-Go inhibisyon süresi
  • Motor hareket süresi

5.3. Performans Kategorileri

Literatür geneli baz alınarak:

RT (ms)Seviyelendirme
150–200Mükemmel
200–250İyi
250–300Ortalama
300–350Zayıf
>350Kritik düzeyde yavaş

İSG uygulamalarında 350 ms üzeri operatörlerde “gözlem ve gerekirse görev uygunluğu değerlendirmesi” önerilir.

6. Test Sonuçlarının Yorumlanması
6.1. Bireysel Yorumlamalar
  • Yüksek standart sapma → dikkat dalgalanması
  • “Anticipatory response” fazlaysa → tahmine dayalı tepki, gerçek reaktif değil
  • CRT yüksek ama SRT normal → bilişsel karar süresi yavaş
  • Go/No-Go hataları yüksek → inhibitör kontrol zayıf

6.2. İSG Açısından Yorum
  • Kritik iş (forklift, pres makinesi, vinç, CNC) operatörlerinde RT ≥ 350 ms ise performans riski doğar.
  • Vardiya sonu yavaşlama → iş yükü riski.
  • Reaksiyon süresi “anlık performans” olduğu için tekrar test önerilir.

6.3. Sporcu Yorumlaması
  • Elit sporcuda RT 200–250 ms arası beklenir.
  • RT stabilitesi performansın en iyi göstergesidir.

6.4. Klinik Yorum

Patolojik değerlendirme için eşik değerler:

  • Parkinson → ART > VRT gecikmesi
  • MS → motor zaman uzunluğu
  • Demans → CRT aşırı uzun

6.5. Benchmark Karşılaştırmaları

Aynı kişide:

  • Sabah/akşam farkı
  • Egzersiz sonrası değişim
  • Uyku sonrası fark
  • 7 günlük takip performansı

kıymetlidir.

7. Güvenlik, Etik ve Kayıt Tutma
7.1. Katılımcı Onamı

Aşağıdaki maddeleri içeren bir onam formu alınır:

  • Testin amacı
  • Kullanılacak uyaran türleri
  • Sonuçların GDPR/kişisel veri uyumu
  • Test bırakma hakkı

7.2. Test Güvenliği
  • Ses uyaran seviyesi 90 dB’i geçmez.
  • VR testlerinde vertigo riski değerlendirilir.
  • Epilepsi öyküsü olanlarda flaşlı uyaranlar kullanılmaz.

7.3. Kayıt ve Raporlama

Rapor aşağıdaki bölümlerden oluşur:

  1. Katılımcı bilgileri
  2. Kullanılan test türü
  3. Test süresi
  4. Ortalanmış RT değerleri
  5. Hata analizi
  6. Performans kategorisi
  7. Değerlendirici yorumu

8. Testin Tekrarı ve Öğrenme Etkisi

Reaktif zaman testlerinde öğrenme etkisi güçlüdür.

Bu nedenle bilimsel öneri:

  • İlk gün adaptasyon testi
    1. gün resmi test
  • 1 hafta sonra teyit testi

İSG kullanımında:

  • 3 ayda bir
  • Vardiya değişikliği sonrası
  • Yeni makine eğitimi öncesi

tekrar uygundur.

9. Protokolün Farklı Alanlara Uyarlanması
9.1. İSG / Endüstriyel Uygulama Adaptasyonu
  • Makine alarmı simülasyonu yapılır.
  • Gerçek butonlar veya pedallar kullanılır.
  • Sesli-ışıklı tehlike uyarıları test edilir.
  • Operatör performans kriterleri belirlenir.

9.2. Sporcu Adaptasyonu
  • Çift yönlü hareketli RT
  • Reaktif sprint testleri
  • Reaktif çeviklik testleri
  • Renk–hareket kombinasyonları

9.3. Klinik Adaptasyon
  • Motor kontrol teşhisi
  • Bilişsel yıkım takibi
  • Rehabilitasyon pre–post değerlendirme

Bu protokol, reaktif zamanlama testlerinin bilimsel literatüre uygun biçimde uygulanabilmesi için gereken tüm adımları kapsamaktadır.
RT testleri doğru yapıldığında:

  • İnsan performansını objektif ölçer,
  • Erken riskleri ortaya çıkarır,
  • Güvenlik artırır,
  • Spor performansını optimize eder,
  • Klinik tanıda yardımcı olur.

Kısacası, reaktif zamanlama milisaniyelerle ölçülür ama sonuçları hayatın tamamını etkiler.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️

#reaktifzamanlamatest #reaksiyon #kebat #tetkikosgb

Daha Fazla

Hijyen Eğitimi Yönetmeliği Çerçevesinde İşyeri Hekimleri Neler Yapmalıdır?

İşyeri Hekimlerimiz,

Resmî Gazete Tarihi: 05.07.2013 Sayısı: 28698 Hijyen Eğitimi Yönetmeliği (https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=18552&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5) kapsamındaki iş yerlerinde çalışanların muayenelerini yaptıkları sırada, Yönetmeliğin 9’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının:

(a) bendindeki “Gıda ile taşınabilen bir hastalığı olan veya bu hastalığın taşıyıcısı durumundaki kişiler ile ishali bulunanlar.

hükmü ve

(b) bendindeki “Vücudun görünür kısımlarında açık/enfekte yara, deri enfeksiyonu ve benzeri halkta tiksintiye yol açabilecek deri lezyonları bulunanlar; cüzzam, frengi ve verem hastalığına yakalananlar.

hükmü ile

(c) bendindeki “30/5/2007 tarihli ve 26537 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bulaşıcı Hastalıklar Sürveyans ve Kontrol Esasları Yönetmeliğinde (https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=11347&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5) genel hatları ile yer alan, hijyen ilkelerine uyulmadığı durumlarda halk sağlığı açısından problem oluşturabilecek hastalığı bulunanlar.

hükmünü dikkate almalıdırlar.

Ayrıca

İşyeri Hekimleri Hijyen Yönetmeliğine konu olan sektör ve işlerde faaliyet gösteren firmalara yaptıkları ziyaretlerde 29.12.2012 tarih ve 28512 sayılı Resmî Gazete de yayınlanan İş Sağlığı Ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği’nin (https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=16924&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5) 4. Maddesinin ( e ) bendi konusu olan ve 20.07.2013 tarih ve 28713 sayılı Resmî Gazete de yayınlanan İşyeri Hekimi Ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk Ve Eğitimleri Hakkında Yönetmeliği’ nin (https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=18615&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5.) 11. Maddesinin (4) bendi gereği de yükümlülüğü olan Onaylı Defter‘ e ” Hijyen Eğitimi Yönetmeliği’ne göre iş yerinde doğrudan hizmetin içinde olan tüm çalışanların hijyen eğitimi belgelerinin olması gerektiğini ve yükümlülükleri yerine getirmeyen işletmelerin hakkında 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282’nci maddesine göre işlem yapılacağını, fiilleri ayrıca suç oluşturmadığı takdirde, durumu bu maddelere uygun bulunmayan çalışanların her biri ayrı ayrı aykırılıklar olarak değerlendirileceğini ve her birisi için cezai işlemler de ayrı ayrı uygulanacağını ” işveren ve/veya vekiline bildirimi özetle yazmalıdır.

NOT: ( 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu Madde 282. — Bu kanunda yazılı olan yasaklara aykırı hareket edenler veya zorunluluklara uymayanlar hakkında, kanunda ayrıca bir ceza hükmü gösterilmediği ve fiilleri Türk Ceza Kanu nunda daha ağır cezayı gerektirmediği takdirde 2 aya kadar hafif hapis ve 2024 yılı için 100 liradan 500 liraya kadar hafif para cezası verilir.)

Bu yazı görev, yetki ve sorumluluğa vakıf sayın meslektaşlarıma hatırlatma maksadı ile hazırlanmış olup, son kararın kendilerine ait olduğunun bilinciyle saygılarımızı sunarız.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı. ve Eğitim Koordinatörü

Hijyen eğitimini firmamızdan alabilirsiniz.

Başvuru Mail: [email protected] Başvuru Tel: 0 530 568 42 75

Eğitim 8 saatliktir. Eğitim sonrasında verilen sertifika ömür boyu geçerli olup e-devlette kayıtlıdır. Sertifikanın kaybedilmesi halinde e-devletten yenisini kendiniz de çıkartılabilirsiniz.

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Çimento Fabrikalarında B9 (Folat) Takibi İçin Sağlık Yönetim Sistemi Modeli

Sanayi toplumunun en önemli yapı taşlarından biri olan çimento fabrikaları, yoğun iş temposu ve zorlu çalışma koşullarıyla dikkat çeker. Bu koşullar altında çalışanların sağlığı yalnızca kişisel yaşamlarını değil, üretim güvenliğini ve iş sürekliliğini de doğrudan etkilemektedir. İş sağlığı ve güvenliği, yalnızca koruyucu donanım ve teknik tedbirlerle sınırlı kalmamalı; beslenme, bağışıklık ve metabolik denge gibi hayati unsurları da kapsamalıdır.

B9 vitamini (folat), kan yapımından sinir sistemi işlevlerine, zihinsel performanstan yorgunluk yönetimine kadar birçok kritik biyolojik süreçte rol oynar. Çimento fabrikaları gibi tozlu, yüksek ısıya maruz kalınan ve yoğun efor gerektiren ortamlarda, çalışanların folat düzeylerinin düzenli olarak izlenmesi hem iş kazalarının önlenmesi hem de iş verimliliğinin artırılması açısından büyük önem taşır.

Bu çalışma, çimento fabrikalarında görev yapan çalışanların B9 vitamini düzeylerini izlemeye ve yönetmeye yönelik bütüncül bir sağlık yönetim sistemi modeli sunmayı amaçlamaktadır. Böylece, iş güvenliği kültürünün yalnızca sahadaki teknik önlemlerle değil, insan sağlığını merkeze alan bir anlayışla güçlendirilmesi hedeflenmektedir.

1. Başlangıç Değerlendirmesi ve Veri Toplama

  • Tüm çalışanlardan yıllık periyodik sağlık muayenesi kapsamında B9 vitamini, B12 ve homosistein düzeylerini içeren kan tahlilleri alınır.
  • Çalışanların beslenme alışkanlıklarını anlamak için kısa bir beslenme anketi yapılır. (sebze, baklagil, tahıl tüketimi; fast-food alışkanlığı; gece vardiyası beslenme sorunları vb.)
  • Risk grupları (hamile kadın çalışanlar, genç işçiler, alkol kullananlar, yoğun vardiyalı çalışanlar) ayrı ayrı belirlenir.

2. Kantin ve Yemekhane Düzenlemeleri

  • Kantin menülerinde haftada en az 2 gün baklagil yemekleri (mercimek, nohut, kuru fasulye), her gün yeşil yapraklı sebze (ıspanak, brokoli, marul, roka) bulundurulması zorunlu hale getirilir.
  • Çalışanlara öğle yemeklerinde tam tahıllı ekmek, ara öğünlerde portakal, muz, ceviz gibi folat açısından zengin yiyecekler sunulur.
  • Yemekhane menülerinde “B9 dostu yemekler” etiketi konur; çalışan farkındalığı artırılır.

3. Vardiya Sistemine Uygun Beslenme Planı

  • Gece vardiyası çalışanlarına özel ara öğün paketleri hazırlanır. İçeriğinde haşlanmış yumurta, tam buğdaylı sandviç, yeşil sebze salatası ve kuru baklagil salataları bulunur.
  • Vardiya değişimlerinde işçilere, enerji düşüklüğünü önlemek için B9 yönünden zengin atıştırmalık kutuları (örneğin mercimekli börek, kuru üzüm-ceviz karışımı) dağıtılır.
  • Şekerli, gazlı içecekler yerine kantinde taze sıkılmış meyve suyu ve ayran teşvik edilir.

4. Eğitim ve Farkındalık Programı

  • Yıllık iş sağlığı güvenliği eğitimlerine “Beslenme ve İş Güvenliği” modülü eklenir. Burada B9 vitamininin dikkatsizlik, yorgunluk ve kazalarla ilişkisi basit örneklerle anlatılır.
  • Fabrika panolarına “B9 Güvenlik Köşesi” hazırlanır; afişlerle folat açısından zengin besinler tanıtılır.
  • Çalışanlara 3 ayda bir beslenme semineri verilir. Konu: “Bir tabak yemekle güvenliğinizi artırın.”

5. Takip ve Kontrol Mekanizması

  • Yıllık kan tahlilleri sonucu B9 düşük çıkan çalışanlar için bireysel beslenme planı yapılır.
  • Riskli çıkan çalışanlara ücretsiz veya düşük maliyetli folik asit takviyesi sağlanır.
  • İş yeri hekimi, her vardiyada kantin menüsünü denetler ve rapor düzenler.

6. İş Güvenliğiyle Doğrudan Bağlantı

  • Folat eksikliğinin yol açtığı yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve ruhsal dengesizlikler, “iş kazası riski” parametresi altında değerlendirilir.
  • B9 seviyesi düşük çıkan çalışanlarda, vardiya planlamasında yüksek riskli görevlerde görevlendirme yapılmaz.
  • İş güvenliği kurullarına “beslenme verileri” düzenli olarak raporlanır.

7. Yatırım Maliyeti ve İşverene Katkı

  • Sistemin yatırım maliyeti düşüktür: Ekstra birkaç sebze-baklagil menüsü, düzenli kan tahlili ve eğitim programları.
  • İşverene getirisi yüksektir: Daha az iş kazası, daha az devamsızlık, daha yüksek verimlilik, daha düşük sağlık harcaması.
  • Çimento Fabrikaları için bu sistem, “çalışan sağlığı odaklı beslenme güvenliği projesi” olarak prestij kazandırır.

Bu model; fabrika kantininden sağlık muayenelerine, vardiya düzeninden eğitimlere kadar entegre bir sistemdir. Çalışanın tabağındaki mercimek çorbası ile iş güvenliği arasında bağ kurar ve “B9 vitamini görünmeyen iş güvenliği kaskıdır” anlayışıyla hareket eder.

Çimento fabrikalarında iş güvenliği, yalnızca kask ve maskelerle değil; güçlü, dayanıklı ve sağlıklı bir çalışan kitlesiyle mümkündür. B9 vitamini, çalışanların yorgunluğa karşı direnç göstermesinde, zihinsel odaklarını korumalarında ve bağışıklıklarının güçlü kalmasında kritik rol oynamaktadır.

Bu nedenle folat takibi, iş sağlığı yönetim sistemlerinin tamamlayıcı bir unsuru olarak ele alınmalı; periyodik kontroller, beslenme destek programları ve farkındalık eğitimleriyle desteklenmelidir.

Unutulmamalıdır ki, iş güvenliği yalnızca makineleri değil, insanı da korumakla anlam kazanır. Çimento fabrikalarında uygulanacak B9 takibi temelli sağlık yönetim sistemi, hem çalışanların yaşam kalitesini yükseltecek hem de işletmenin sürdürülebilir güvenlik kültürünü güçlendirecektir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Çalışanlara Tetanoz Aşılaması

TETANOZ TETANOS

Bir bakterinin ürettiği toksinlerin insan vücuduna girdikten sonra sinir sistemini tutarak, kas kasılmaları ile seyreden ve ölüme sebebiyet verebilen bir enfeksiyon hastalığıdır.

Dünya Sağllık Örgütü (WHO) verilerine göre bugün için tetanoz aşısında uygulanması gereken protokol şu şekildedir.

  1. Doz – koruyuculuğu olmadığı kabul edilir.
  2. Doz – ilk dozdan 1 ay sonra yapılır. 1-3 yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.
  3. Doz – 2. Dozdan 6 (Altı) ay sonra yapılır. 10 (On) yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.
  4. Doz – 3. Dozdan 10(On) Yıl sonra yapılır. 10 (On) yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.
  5. Doz – 4. Dozdan 10(On) Yıl sonra yapılır. 10 (On) yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.

Firmamız Tetkik Ortak Sağlık Güvenlik Birimi’nde (TETKİK OSGB) hizmet verdiğimiz firmalarımızı çalışanlarına tetanoz aşılaması ve takibinde kullandığımız Tetanoz Aşı Kartı aşağıdadır.

TETANOZ HAKKINDA İLERİ BİLGİLENDİRME

Tetanoz, Yunanca tetanos yani kasılma kelimesinden adını alır. Genel olarak toprakta yaşayan Clostridium tetani denen bir bakterinin insanın vücudu içerisinde ürettiği metalloproteaz tetanospazmin adı verilen toksinler tarafından ortaya çıkan kas kasılmaları ile karakterize olup enfeksiyonla seyreden bir sinir sistemi rahatsızlığıdır. (Bu toksin omurilik ve beyin köküne ulaştığında buradaki sinir hücrelerinin iletimini bozar. Bozulan iletim sonrasında kişide istemsiz kasılmalar gözlenir.)

Clostridium tetani bakterisinin inkübasyon süresi ortalama 8 gün olarak belirlenmiştir. Bu süre 3-21 gün arasında değişebilir.

Kasılma genellikle çene ve boyunda veya tüm bedende ortaya çıkabilir. Tetanoz aşılama vasıtasıyla önlenebilir. Fakat aşılama yapılmadığında ölümle sonuçlanabilecek ciddi bir hastalıktır.

Tetanoz Türleri Nelerdir?

Tetanozun sınıflandırıldığı ana türler arasında genelize ve lokalize tetanoz, neonatal tetanoz ve ksenobiyotik tetanoz bulunmaktadır.

  • Jeneralize (yaygınlaşmış) tetanoz: En sık gözlenen formdur ve hipertansiyon, taşikardi, terleme, çene kilitlenmesi gibi semptomlarla birlikte gözlenir.
  • Neonatal tetanoz: Yenidoğanlarda, özellikle göbek bağına steril olmayan uygulamalar yapılan kültürlerde, gözlenir. Yenidoğanlarda sinir hücreleri daha kısa olduğu için hastalığın inkübasyon süresi daha kısadır.
  • Sefalik tetanoz: Özellikle kafa travmalarından sonra gözlenen cinsidir. Kraniyal sinirleri tutabilir.
  • Lokal tetanoz: En az gözlenen tetanoz formudur. Sadece tek kas grubunda gözlenebilir. Daha sonra jeneralize tipe ilerleyebilir.

Tetanoz Nasıl Bulaşır?

Halk arasında tetanozun  sadece topraktan ve paslı demirden bulaştığı zannedilse de Clostridium tetani denen bir bakterinin insana bulaşma yolları genel olarak aşağıdaki gibidir;

  1. Kirli yaralanmalar (Tozlu – topraklı) genellikle kazalar, ateşli silah vs. ile meydana gelir
  2. Hayvan ısırıkları
  3. Vücudun geneline yayılmış yanıklar (donma/soğuk yanığı)
  4. Vücut bütünlüğünü bozan parçalı kırıklar, cerrahi yaralar
  5. Tetanoz bakterisi ille enfekte olmuş hayvan, haşare ısırığı
  6. Vücudun çeşitli yerlerine temas edip cildin bütünlüğünü bozan yabancı cisim batığı, yaralamaları
  7. Damardan madde kullanımı, dövme, piercing
  8. Enfeksiyon kapmış göbek kordonu
  9. İyileşmeyen yada bakımı kötü olan yaralar
  10. Ağız içinde meydana gelen özellikle diş enfeksiyonları

Yaralanmadan sonra veya diğer risk faktörleri ile karşı karşıya kalındıktan sonra tetanoz aşısı 72 saat içinde yaptırılmalıdır.

Tetanozun Belirtileri Nelerdir?

Tetanozun belirtileri arasında çiğneme kaslarında sertlik, boyun ve çene kaslarında kasılmalar, yutma güçlüğü ve genel kas spazmları bulunmaktadır.

  • Çene kaslarında sertlik ve sık kasılmalar hastaların ağzını açıp kapamada zorlanmasına ve yutmada zorluk yaşamasına neden olabilir.
  • Yutma güçlüğü yaşayan hastalar katı besinler alırken boğulma hissi yaşayabilir.
  • Boyun, ense, sırt kaslarında katılaşma-sertlik hissedilebilir.
  • Hastalar kas ağrılarından ve kasılmalarından şikayet eder. Bu ağrılar hareketi kısıtlar.
  • Kasılmalar esnasında hastalar istemsiz hareketler sergileyebilir.
  • Vücut sıcaklığında artışla ateş yükselebilir.
  • Hastalar aşırı terleme yaşayabilirler.
  • Tetanoz toksininin sinir sistemi tutulumu ile hastalarda huzursuzluk, irritabilite, endişe ve anksiyete gibi negatif psikolojik belirtiler gözlenebilir.

Tetanoz Tanısı Konulur?

Tanısal laboratuvar testleri yoktur. Hekim tarafından yapılan fiziki muayenede kaslardaki sertlik, spazm durumu ve ağrı değerlendirilir. Kişinin aşı olup olmadığı yakın zamanlı yaralanmaları sorgulanır. Takip edilmesi gerekir.

Tetanoz Aşısı Nedir? Tetanos Aşı

Tetanoz bakterisinin zararlı toksininin inaktive edilmiş halini içerir. Toksinlerin inaktif formuna toksoid denilir. Diğer bir deyişle tetanoz aşısı, tetanoz toksoidi içerir.

Yetişkinlerde Tetanoz Aşısı Nasıl Yapılır?

Daha önce aşılanıp aşılanmadığı bilinmeyen yetişkinlerde tetanoz aşılaması ise Td (erişkin tip difteri-tetanoz) aşısı şeklinde uygulanmaktadır. Aşı olmamış bireylerde aşılama şeması zamanlara bölünmüş 4 doz şeklindedir. Doz – koruyuculuğu olmadığı kabul edilir.

  1. Doz – koruyuculuğu olmadığı kabul edilir.
  2. Doz – ilk dozdan 1 ay sonra yapılır. 1-3 yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.
  3. Doz – 2. Dozdan 6 (Altı) ay sonra yapılır. 10 (On) yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.
  4. Doz – 3. Dozdan 10 (On) Yıl sonra yapılır. 10 (On) yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir.
  5. Doz – 4. Dozdan 10 (On) Yıl sonra yapılır. 10 (On) yıl koruyuculuğu olduğu kabul edilmektedir. Devamında 10 (On) yılda bir tekrarlanır.

Hamilelikte Tetanoz Aşısı

Hamileliğin herhangi bir aşamasında her dönemde yapılabilir fakat genel tercih 3.ayın bitiminden sonradır. Eğer anne adayının tetanoz aşıları aşı takvimine uygun olarak tam yapılmış ise ve son aşılanmanın üzerinden 10 yıldan az süre geçmişse gebelik sırasında tetanoz aşısı yapılması zaruri değildir.

Çocukluk Çağında Tetanoz Aşısı Nasıl Yapılır?

Tetanoz aşısı 6’lı kür şeklinde yıllara yayılarak yapılır.  İlk önce karma aşı olarak (DaBT-İPA-Hib) beşli şekilde 2,4,6. aylarda ve 18. ayda yapılmaktadır. Daha sonra aşı takviminde  48. ay ile 72. ay arasında (4-6 yaş arası) dörtlü karma aşı (DaBT-İPA) şeklinde bulunan bir devam dozu uygulanmaktadır. 13. yaşta da erişkin tip difteri-tetanoz (Td) aşısı olarak ayrı bir pekiştirme dozu uygulamada yer almaktadır.

Hamilelikte Tetanoz Aşısı Nasıl Uygulanır?

Daha önce hiç aşılanmamış veya son aşısının üzerinden 10 yılı aşkın zaman geçen hamilelerin gebelik döneminde en az iki doz tetanoz aşısı olmaları gerekmektedir. Gebelikte 1 ay arayla toplam 2 doz aşılama yapılır. Çoğunlukla 5 ve 6. aylar tercih edilmektedir. 2. doz doğum gerçekleşmeden 2 hafta önce mutlaka tamamlanmış olmalıdır. Eğer tamamlanamamış ise anne ve bebeğin tetanoz açısından risk altında olduğu bilinmeli doğum esnasında enfeksiyon riskine karşı ekstra hassas bir yaklaşımla temiz doğum şartları sağlanmalıdır. 2’li aşılamada son aşının yapılışından 6 ay sonra anne 1 doz daha aşılanır. Bu aşılama sürecinden sonra 1’er yıl arayla 1’er doz daha aşılama yapılarak toplam 5 doza tamamlanır.

Hamilelikte Tetanoz Aşısının Yan Etkileri Nelerdir?

Hamilelik esnasında anne adayı kirli bir metal ile kesilme veya diğer tetanoz bulaşma risklerinden biriyle karşı karşıya kalmış ise aşı ile beraber tetanoz immunglobulin uygulaması da tercih edilebilir.

Hamilelikte yapılan tetanoz aşısının yan etkileri normal zamanda yapılmış olan aşıların yan etkilerine benzerlik gösterir. Sadece anne adayının daha hassas olmasından kaynaklı yan etkiler normalden biraz daha yoğun gözlemlenebilir.

Tetanoz Aşısı Yan Etkileri

Tetanoz aşısı uygulandıktan sonra genellikle ciddi belirtiler gözlemlenmez.

Nadiren;

  • Hafif ateş
  • Eklem ve kas ağrıları
  • Bulantı
  • Yorgunluk
  • Genel hastalık hissiyatı, halsizlik hali
  • Enjeksiyon yerinde hassasiyet (kızarıklık, şişlik ya da kaşıntı)
  • Nadiren abartılı lokal deri reaksiyonları Bu reaksiyonlar genellikle omuzdan el bileğine dek yayılan ağrılı bir şişme şeklindedir.

Genellikle aşı yapıldıktan 2- 8 saat sonra başlar ve sıklıkla yetişkin insanlarda rastlanır.

Tetanoz Tedavisi

Tetanozun direkt bir tedavisi yoktur. Tetanoz olduğundan şüphelenilen. kişi en kısa zamanda sağlık kuruluşuna (Hastane vb gib) yatırılır. Hasta dış çevreden mümkün olduğunca izole şekilde sessiz ve karanlık bir odada izole edilir. Hastanın odası ses, ışık, hava akımı gibi hastanın kasılmalarını ve huzursuzluğunu tetikleyecek unsurların olmaması sağlanır. Solunum sıkıntısı oluşabileceği için hava yolu ve damar yolu desteği sağlanır. Ağızdan beslenme sonlandırılır damar yolu ile beslenir. Tetanoz kaynaklı kasılmaların (spazmların) vereceği zararı önlemek için hasta sedatize edilir.(yatıştırıcı – sakinleştirici verilir)

Tetanoz Tedavisinde İlaç 

Tetanoz tedavisi hastane şartlarında yapılır. Tetanoz bağışıklık globulin gibi tetanoz toksinine karşı antitoksin verilebilir. Antitoksin henüz sinir uçlarına bağlanmamış serbest toksinleri etkisiz hale getireceği için artık semptomlara sebep olan sinir dokusuna ulaşmış toksinlere etki edemez. Ayrıca tetanoz etkeni bakterilerle savaşmak ve üremelerini yavaşlatmak için oral veya enjeksiyon vasıtasıyla antibiyotik verilebilir. Bununla beraber tetanoz tanısı almış  bütün bireylere, durum teşhis edilir edilmez tetanoz aşısı ivedilikle yapılır.

T. C. Sağlık Bakanlığı Yetişkin Aşılama Bilgilendirme https://asi.saglik.gov.tr/asi/asi-kimlere-yapilir/liste/30-yeti%C5%9Fkin-a%C5%9F%C4%B1lama.html

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Tetanoz Aşılama Bilgilendirme https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/tetanus#:~:text=To%20be%20protected%20throughout%20life,3%20booster%20doses)%20of%20TTCV.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Reaktif Zamanlama Testleri

Reaktif zamanlama testleri, insan performansının en temel ve aynı zamanda en hassas göstergelerinden birini oluşturur. Günlük hayatta fark etmeden gerçekleştirdiğimiz yüzlerce eylem—ani fren yapmak, düşmek üzere olan bir nesneyi tutmak, bir makine alarmına tepki vermek, spor müsabakasında kritik bir hareketi yakalamak—aslında karmaşık bir nörofizyolojik döngünün ürünüdür. Bu döngü, duyusal algıdan motor cevaba uzanan hızlı ve kritik bir işlem zinciridir. Birkaç milisaniyelik gecikmeler, bir sporcunun performansını düşürebilir, bir operatörün hatasına yol açabilir, hatta bir insan hayatının kaybına neden olabilir.

Bu nedenle reaktif zamanlama, yalnızca ölçülmesi “ilginç” olan bir fizyolojik parametre değil; sağlık, güvenlik, spor performansı, nörolojik değerlendirme ve insan faktörleri mühendisliği açısından çok boyutlu bir öneme sahiptir. Reaktif zaman testleri, insanın çevresine ne kadar hızlı uyum sağladığını, tehlikeleri ne kadar çabuk algıladığını, karmaşık kararları ne kadar seri verebildiğini ve bu kararları ne ölçüde doğru uyguladığını bilimsel bir objektiflikle ortaya koyar.

Szllere, reaktif zamanlama testlerini bütün yönleriyle açıklamak, amaca göre uygun test seçimini kolaylaştırmak, sonuçları yorumlarken dikkat edilmesi gereken noktalara ışık tutmak ve pratik uygulamalarda karşılaşılabilecek hatalara dikkat çekmek amacıyla hazırladığım bu derlemede; anlatılan bilgiler; iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri, nöropsikolojik değerlendirme uzmanları, spor bilimciler, klinisyenler, araştırmacılar ve insan performansına ilişkin disiplinlerde çalışan tüm uzmanlar için yararlı olacağını umuyorum.

Reaktif zamanlama basit bir refleks testi değildir; insan beyninin, kas sisteminin ve bilişsel süreçlerinin gerçek zamanlı işbirliğini değerlendiren kritik bir performans ölçümüdür. Bu nedenle önemi her geçen gün daha fazla anlaşılmakta, teknolojinin gelişmesiyle birlikte uygulama alanları da hızla genişlemektedir.

Sizlere, bu alandaki bilimsel literatür ile pratik uygulama arasındaki boşluğu kapatmayı ve reaktif zamanlama kavramını daha anlaşılır, daha uygulanabilir ve daha ölçülebilir kılmayı amaçladım.

Reaktif zamanlama (Reaction Time – RT), bir uyarana (ses, ışık, görsel hareket, dokunsal sinyal vb.) verilen tepkinin ortaya çıkmasına kadar geçen süreyi ifade eder. Bu kavram, nörofizyoloji, spor bilimleri, iş sağlığı–güvenliği, trafik psikoteknik testleri ve klinik nörolojide kritik önem taşır.

Basitçe:
Uyarı → Algılama → İşleme → Motor Yanıt
Bu döngünün toplam süresi “reaksiyon zamanı” olarak ölçülür

1. Reaktif Zamanlamanın Bileşenleri
1.1. Duyusal Algılama Süresi (Sensation Time)
  • Uyarının duyusal organ tarafından fark edilmesi.
  • Işık için ≈ 20–40 ms
  • Ses için ≈ 10–20 ms (daha hızlıdır)

1.2. Merkezi İşleme Süresi (Cognitive Processing)
  • Beynin uyaranı tanımlaması, ne yapılacağına karar vermesi.
  • Testin türüne göre 50–300 ms arasında değişir.

1.3. Motor Cevap Süresi (Motor Response)
  • Kasların harekete geçmesi için geçen süre.
  • 100–150 ms civarındadır.

Toplam reaktif zaman genelde 180–350 ms aralığındadır; ancak test türlerine göre çok farklılaşır.

2. Reaktif Zamanlama Testlerinin Türleri
2.1. Basit Reaksiyon Zamanı (Simple Reaction Time – SRT)
  • Tek uyaran, tek tepki.
  • Örn: Işık yanınca düğmeye basmak.
  • İnsan performansının temel nörofizyolojik sınırını ölçer.

Normal değerler:

  • Genç sağlıklı erişkin: 200–250 ms
  • Sporcularda: 150–200 ms
  • Yaş ilerledikçe artar.

2.2. Seçici Reaksiyon Zamanı (Choice Reaction Time – CRT)
  • Birden fazla uyaran ve farklı tepki seçenekleri vardır.
  • Örn: Kırmızı ışık → Sağ buton | Yeşil ışık → Sol buton
  • Bilişsel yük artar; süre uzar: 300–600 ms.

Bu test dikkat, karar verme, renk ayrımı, koordinasyon gibi fonksiyonları değerlendirir.

2.3. Ayırt Edici Reaksiyon Zamanı (Discrimination RT)
  • Uyaranlardan yalnızca belli olanlara tepki verilir.
  • Örn: Yalnızca mavi ışık yanınca bas, kırmızı yanınca basma.
  • Yanlış cevap oranı ayrı bir parametredir.

2.4. Motor Zaman Testi
  • Algılama süresi çıkarılarak sadece kas-bağ sisteminin yanıt verme hızını ölçer.
  • Özellikle sporcularda veya rehabilitasyon programlarında kullanılır.

2.5. Sürüş Simülasyonu Tepki Testleri
  • Trafik psikoteknik değerlendirmesinde standarttır.
  • Ani fren, çarpışma engelleme, far tepkisi testi yapılır.
  • Çok sayıda uyaran – çoklu motor çıktı barındırır.

2.6. Vizyon-Temelli Reaktif Zaman Testleri
  • “Dynavision”, “FitLight”, “Reaction Wall” gibi ışık duvarları.
  • Spor branşlarında (boks, basketbol, futbol kalecileri) sıklıkla uygulanır.
  • Çevresel görüş, periferik algı, yön değiştirme kararları ölçülür.

2.7. Nöropsikolojik Reaksiyon Testleri
  • Continous Performance Test (CPT)
  • Stroop Test
  • Go/No-Go Test
    Bunlar, reaksiyon zamanını dürtüsellik, dikkat dağınıklığı, inhibisyon kontrolü ile birlikte değerlendirir.

3. Reaktif Zamanlamayı Etkileyen Faktörler
3.1. Biyolojik Faktörler
  • Yaş (yaş arttıkça RT uzar)
  • Cinsiyet (erkeklerde motor yanıt daha kısa; kadınlarda karar süreçleri daha hızlı olabilir)
  • Genetik
  • Kas lif tipi dağılımı
  • Göz–el koordinasyonu gelişimi

3.2. Fizyolojik Durumlar
  • Yorgunluk
  • Uykusuzluk
  • Dehidratasyon
  • Açlık–tokluk
  • Kas güçsüzlüğü
  • Kafein veya stimülanlar (RT’yi hızlandırır)

3.3. Psikolojik Faktörler
  • Dikkat düzeyi
  • Stres
  • Kaygı
  • Motivasyon
  • Beklenti (anticipation)

3.4. Çevresel Faktörler
  • Işık şiddeti
  • Arka plan gürültüsü
  • Ergonomi (oturma pozisyonu, mesafe)
  • Cihaz gecikmesi (latency)

4. Reaktif Zamanlama Testlerinin Kullanım Alanları
4.1. İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG)
  • Yüksek riskli işlerde çalışanların reaksiyon hızını değerlendirme
    (forklift operatörü, vinç operatörü, güvenlik, acil durum ekipleri)
  • Psikoteknik değerlendirmeler
  • İş kazası analizlerinde bilişsel fonksiyonların incelenmesi

Örneğin:
Ani düşen yük, acil durdurma butonu gibi durumlarda tepkisi 100 ms daha geç olan bir operatör, ölümcül kazaya sebep olabilir.

4.2. Spor Bilimleri
  • Basketbol, futbol, voleybol, tenis, boks sporcularının refleks performansı.
  • Kalecilerin “reaction saves” değerlendirmesi.
  • Groin veya hamstring rehabilitasyonunda motor yanıt ölçümü.

4.3. Klinik Kullanım
  • Nörolojik değerlendirme:
    • Parkinson
    • Multipl Skleroz
    • Periferik nöropati
    • Demans
  • Psikiyatrik değerlendirme:
    • ADHD
    • Bipolar bozukluk
    • Şizofreni

4.4. Ergonomi ve İnsan Faktörleri
  • Hızlı karar vermeyi gerektiren işlerde uygun personelin seçilmesi.
  • Kullanıcı arayüzü tasarımlarında (trafik sinyalleri, kontrol odaları) insan tepkisinin sınırları hesaplanır.

5. Testlerin Uygulama Yöntemleri
5.1. Bilgisayar Tabanlı Testler
  • En yaygın yöntemdir.
  • Milisaniye çözünürlükte veri toplar.
  • Yazılım tabanlı gecikme düzeltmeleri bulunur.

5.2. Mekanik Tepki Cihazları
  • Pedal, buton, joystick ile ölçüm yapılır.
  • Ergonomik değerlendirmelerde tercih edilir.

5.3. Işık Duvarı – LED Sistemleri
  • 360° görüş alanında anlık karar gerektirir.
  • Spor ve askeri eğitimlerde kullanılır.

5.4. Mobil Uygulamalar
  • Güvenilirliği tartışmalı olsa da tarama testleri için faydalıdır.

6. Test Parametreleri (Sadece Süre Değil)

Reaktif zamanlama testleri yalnızca süre ölçmez. Önemli diğer çıktılar:

6.1. Yanlış Tepki Sayısı
  • Yanlış butona basma
  • Gereksiz tepki verme (false alarm)

6.2. Kaçırılan Tepkiler (Miss Rate)
  • Uyarana tepki verilmemesi

6.3. Değişkenlik (Variability)
  • Her bir tepkinin milisaniyeler içinde tutarlılığı
  • Dikkat bozukluğunun önemli göstergesidir.

6.4. Yorgunluk Eğrisi
  • 2–5 dakikalık test boyunca RT’nin uzayıp uzamadığı
  • Operatör dayanıklılığı hakkında bilgi verir.

6.5. Lateralizasyon (Sağ / Sol Performansı)
  • Beyin hemisfer fonksiyonları açısından klinik değer taşır.

7. Normal Değerler
YaşBasit RTSeçici RT
18–30200–250 ms300–500 ms
30–45230–280 ms350–550 ms
45–60250–330 ms400–650 ms
60+300–400+ ms500–800+ ms

8. Yanıltıcı Faktörler (Test Hataları)
  • Uygulayıcı hataları
  • Cihaz gecikmesi
  • Yetersiz ısınma / deneme sayısı
  • Katılımcının teste aşina olmaması
  • Test süresinin fazla kısa tutulması
  • Zaman damgası sisteminin yanlış ayarlanması

9. Test Sonuçlarının Yorumlanması
9.1. 200 ms civarı
  • Mükemmel performans
  • Sporcular ve genç erişkinlerde

9.2. 250–300 ms
  • Ortalama yetişkin

9.3. 300–350 ms
  • Dikkat dağınıklığı, uykusuzluk, stres olabilir
  • Operatörlük için sınır değerlere yaklaşma

9.4. 350 ms üzeri
  • Klinik değerlendirme gerekebilir
  • Psikoteknik açısından zayıf performans

10. Reaktif Zamanı İyileştirme Yöntemleri
10.1. Nöromüsküler Egzersizler
  • Plyometrik çalışmalar
  • El-göz koordinasyonu antrenmanları
  • Refleks topları

10.2. Bilişsel Antrenmanlar
  • Video tabanlı tepki oyunları
  • Dikkat artırıcı egzersizler
  • Çift görev (dual-task) çalışmaları

10.3. Yapay Uyaran Eğitimleri
  • FitLight
  • Dynavision
  • Reaction Wall

10.4. Beslenme–Fizyoloji
  • Kafein 100–200 mg (hızlandırır)
  • Yeterli uyku
  • Omega-3 (nöroiletimi destekler)

11. Reaktif Zaman Testlerinde Güvenlik ve Etik İlkeler
  • Test kişinin stres altında olduğu anlarda yapılmamalıdır.
  • Kişi sonucu işten çıkarma tehdidi altında hissetmemelidir.
  • Psikoteknik değerlendirmelerde bilimsel protokoller izlenmelidir.
  • Ölçümler yaş, hastalık, ilaç kullanımı gibi bilgilerle birlikte yorumlanmalıdır.

12. Reaktif Zamanlama Testleri
  • İnsan performansının en hızlı ölçülebilir göstergelerinden biridir.
  • İSG, spor, klinik nöroloji ve ergonomide kritik rol oynar.
  • Tipine göre 150–800 ms arası değişir.
  • Yorgunluk, dikkat, hastalık ve ekipman testi ciddi şekilde etkiler.
  • Eğitimle geliştirilebilir.
  • Değerlendirme yalnızca “süre” üzerinden değil, “doğruluk”, “değişkenlik”, “yorgunluk eğrisi” gibi parametrelerle birlikte yapılmalıdır.

Reaktif zamanlama, insan performansının merkezinde yer alan ve çoğu zaman bir kararın, bir hareketin veya bir kazanın kaderini belirleyen kritik bir parametredir. Bu testlerin bilimsel temelli uygulanması, yalnızca bireyin anlık performansını ölçmekle kalmaz; aynı zamanda bilişsel işlevlerini, motor kontrol yeteneğini, dikkat kapasitesini ve güvenlik açısından ne kadar “riske açık” olduğunu da ortaya koyar. Bu nedenle doğru tasarlanmış ve doğru yorumlanmış bir reaktif zamanlama testi, hem performans artırıcı bir araç hem de koruyucu bir güvenlik önlemidir.

Gelecek yıllarda yapay zekâ destekli test protokolleri, sanal gerçeklik tabanlı simülasyonlar, giyilebilir sensörler ve nörofizyolojik ölçümler ile reaktif zaman değerlendirmesi çok daha kapsamlı bir yapıya kavuşacaktır. Bu gelişmeler, yalnızca bir “süre ölçümü” olmaktan çıkarak insan-makine etkileşiminin, risk yönetiminin ve insan faktörlerinin bütünsel analizinin temel bileşeni hâline gelecektir.

Bu metnin amacı, reaktif zamanlama kavramını sadeleştirmek değil, onu bütün etki mekanizmalarıyla birlikte anlaşılır hâle getirmektir. Çünkü reaktif zaman bir sayı değildir; bir davranışın, bir kararın ve bazen bir hayatın ardındaki görünmez süreçtir.

Sonuç olarak:

  • Spor için daha hızlı bir performans,
  • İSG için daha güvenli bir çalışma ortamı,
  • Klinik için daha doğru bir nörolojik değerlendirme,
  • Ergonomi için daha insancıl bir tasarım süreci,
    doğru uygulanmış reaktif zamanlama testleriyle mümkün olabilir.

Bu çalışma, alanında uzman herkese daha bilinçli, daha bilimsel ve daha güvenli uygulamalar geliştirmelerinde katkı sağlamayı hedeflemektedir. Unutulmamalıdır ki milisaniyeler, bazen hayatın en kritik ayrıntılarıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️

#reaktifzamanlama #test #duyu #reaksiyon #kebat #tetkikosgb

Daha Fazla

Çimento Fabrikası Çalışanlarında Krom Var mı?

Çimento fabrikasında çalışan işçilerin hayatı, zannedildiğinden çok daha yorucu ve zorludur. Ağır makineler, tozlu ortam, yüksek ısı, vardiyalı çalışma düzeni… Bunların her biri hem bedeni hem de zihni sınar. Böyle ortamlarda ayakta kalabilmek, dikkatli ve güçlü kalabilmek için sadece koruyucu ekipmanlar yetmez; vücudun içten de sağlam olması gerekir. İşte burada devreye giren, adı pek az bilinen ama etkisi büyük bir mineral vardır: Krom.

Sessiz bir kahraman gibidir; ne tabelalarda adı yazar, ne iş güvenliği eğitimlerinde sıkça anılır. Ama o yoksa, fabrikanın en güvenilir işçisi bile bir anda dikkati dağılmış, yorgun düşmüş veya halsiz kalmış olabilir.

Krom, insan vücudu için özellikle kan şekeri dengesinde kritik rol oynar. Fabrikada sabah vardiyasına başlayan bir işçiyi düşünelim. Kahvaltıda sadece beyaz ekmek ve çay içtiyse, kısa süre sonra elleri titremeye, dikkati dağılmaya başlar. Çünkü hızlı yükselen kan şekeri krom desteği olmadan çabuk düşer, insülin görevini tam yapamaz. Oysa aynı işçi sabah kahvaltısında tam buğday ekmeği, yumurta ve fındık yese, krom sayesinde kan şekeri dengeli olur, sabah boyunca enerjisi sabit kalır. İş güvenliği açısından bu fark hayati önem taşır; çünkü dalgınlık, ani halsizlik ya da tatlı isteği üretim hattında dikkatin bir saniyeliğine bile kaybolmasına neden olabilir. Ve hepimiz biliriz: O bir saniye bazen iş kazalarının başlangıcıdır.

Krom, yalnızca şeker dengesinde değil, yağ ve kolesterol metabolizmasında da rol oynar. Çimento fabrikasında çalışan işçiler, çoğu zaman ağır öğünler yemek zorunda kalır. Yağlı yemekler, hızlı tüketilen ekmek ağırlıklı beslenme, zamanla kalp ve damar sağlığını tehdit eder. Krom, bu noktada kötü kolesterolü düşürüp iyi kolesterolü yükselterek kalbi korur. Çünkü bilinir ki, kalp krizi ya da damar tıkanıklığı sadece masa başında çalışanların değil, ağır sanayide çalışan işçilerin de kabusu olabilir. Bir fabrikanın üretim hattı kadar, işçinin damar hattı da sorunsuz çalışmalıdır. Krom, işte bu hattın görünmez bakımcısıdır.

Sporcuların kromu kas onarımı ve enerji verimliliği için yakından takip etmesi boşuna değildir. Fabrika işçisinin kas gücü de benzer biçimde krom desteğine muhtaçtır. Çuvalları kaldırırken, makinelerin bakımını yaparken ya da yüksek sıcaklığa dayanırken kasların dayanıklılığı kromla artar. Bir anlamda krom, işçinin bedenini ikinci bir koruyucu donanımla kaplar. Baret, maske, eldiven dışarıdan korurken; krom içeriden enerji ve direnç sağlar.

Peki, kromu nereden bulacağız? Fabrikadaki kantin menülerine baktığımızda çoğu zaman beyaz ekmek, makarna, pilav ve yağlı yemekler görüyoruz. Bunlar enerji verir ama krom açısından fakirdir. Oysa tam buğday ekmeği, bulgur pilavı, mercimek çorbası, brokoli ya da bir avuç fındık, işçiye yalnızca doygunluk değil aynı zamanda krom desteği de sağlar. Anadolu mutfağı aslında krom açısından çok zengindir. Köylerde yapılan bulgur pilavı, nohutlu yemekler ya da cevizli tarhana çorbası krom deposudur. Çimento fabrikası kantinlerinde bu tür yiyeceklerin düzenli sunulması, iş güvenliği önlemleri kadar önemli olabilir. Çünkü doğru beslenmeyen işçi, dikkati dağıldığında makinenin düğmesine yanlış basabilir, vincin yükünü dengesiz kaldırabilir veya yüksekte çalışırken sendeleyebilir.

Burada önemli olan nokta şudur: İş güvenliği sadece baret ve emniyet kemeriyle sağlanmaz. Vücudun iç dengesi bozulduğunda, kazalar için görünmez bir kapı aralanır. Krom eksikliğinde işçilerde tatlıya düşkünlük artar, ani acıkmalar olur. Bu durum vardiya boyunca sürekli enerji dalgalanmaları yaratır. Bir işçinin öğleden sonra tatlı isteğiyle kantine gitmesi, o sırada yapması gereken güvenlik kontrolünü aksatmasına neden olabilir. Ya da vardiya sonunda yorgun düşmesi, kişisel koruyucu donanımını doğru kullanmasını engelleyebilir. Dolayısıyla kromun eksikliği, zincirleme olarak iş güvenliğini de tehdit eder.

Kromun günlük ihtiyacı aslında çok küçüktür: 25 ila 35 mikrogram. Bu miktar gözle bile görülmeyecek kadar azdır. Ama etkisi, fabrika boyutundaki makinelerin çalışmasına eşdeğer büyüktür. Bu yüzden işçilerin beslenme düzenine dikkat edilmesi, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün bir parçası haline getirilmelidir. Fabrika yönetimleri, kantinlerde beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmeğe yer verebilir, menülere yeşil fasulye ya da mercimek çorbası ekleyebilir. Bu küçük adımların iş güvenliği açısından büyük farklar yaratacağı kesindir.

Kromun eksikliği uzun vadede tip 2 diyabete zemin hazırlar. Diyabet, sadece bireysel bir hastalık değil, iş güvenliği açısından da ciddi bir risktir. Diyabetli bir işçi, vardiya sırasında ani hipoglisemi yaşayabilir; bu da makine başında bayılma veya düşme riskini beraberinde getirir. Dünya Sağlık Örgütü verileri diyabetin hızla arttığını gösteriyor. Eğer fabrikalarda beslenme kültürü göz ardı edilirse, bu artış iş kazaları istatistiklerine de yansıyacaktır. Dolayısıyla krom takibi, yalnızca sağlık departmanının değil, iş güvenliği departmanının da radarında olmalıdır.

Burada bir toplumsal boyut da var. Eskiden Anadolu köylerinde kendi yetiştirdiği buğdayı yiyen, doğal yoğurt ve sebzelerle beslenen insanlar daha dengeli bir krom alımı yapıyordu. Şimdi şehirleşme, hızlı yaşam ve hazır gıdalar bu dengeyi bozdu. Çimento fabrikasında çalışan işçiler de bu kültürel değişimden etkileniyor. Kantinlerde hızlı ve ucuz öğünler tercih ediliyor, hazır içecekler tüketiliyor. Bunun sonucu olarak işçilerde yorgunluk, obezite ve diyabet riski artıyor. Yani krom meselesi sadece biyolojik bir eksiklik değil, aynı zamanda kültürel ve ekonomik bir problem olarak karşımıza çıkıyor.

Felsefi açıdan bakıldığında krom, bize küçük şeylerin büyük farklar yaratabileceğini gösteriyor. Nasıl ki iş güvenliğinde küçücük bir vida eksikliği büyük bir kazaya yol açabiliyorsa, kromun yokluğu da büyük sağlık sorunlarına kapı açıyor. Hannah Arendt’in dediği gibi, “İnsanın varoluşu küçük eylemlerle inşa edilir.” Krom da bu küçük ama hayati eylemlerden biridir; bir işçinin dikkati, bir fabrikanın üretim güvenliği onun sessiz desteğiyle sürer.

Sonuç olarak, çimento fabrikalarında iş sağlığı ve güvenliğini konuşurken sadece makinelerden, ekipmanlardan ve prosedürlerden bahsetmek yeterli değildir. İnsan vücudu da bu sistemin merkezindedir. Ve o vücudu ayakta tutan gizli kahramanlardan biri kromdur.

İşçilerin dengeli beslenmesi sağlanmadığında, ne kadar sıkı iş güvenliği kuralları konulursa konulsun risk sıfırlanamaz. Ama kromun düzenli alınmasıyla hem enerji hem dikkat hem de sağlık korunur. Baretin, maskenin ve çelik burunlu ayakkabının yanında görünmez bir koruyucu daha vardır: Krom.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Kromun Kaslar Üzerindeki Potansiyel Etkileri

Krom eksikliği, doğrudan kas erimesine neden olmasa da, dolaylı yoldan kas kütlesini etkileyebilir.

İşte olası etkiler:

  1. Metabolizma ve Enerji Üretimi:
    • Krom, vücudun enerjiyi daha verimli kullanmasını sağlar. Eğer krom eksikliği varsa, metabolizma hızı düşebilir ve bu da kas yapımı ve onarımını etkileyebilir.
    • Krom eksikliği, insülinin düzgün çalışmaması anlamına gelebilir. İnsülin, kas hücrelerine glikoz taşınmasını sağlar, bu da enerji kaynağı olarak kullanılır. Eğer insülin etkin değilse, kas hücreleri yeterince beslenemez ve bu da kas kaybına yol açabilir.
  2. Yağ Kütlesinin Artışı:
    • Kromun eksikliği, vücudun daha fazla yağ depolamasına neden olabilir. Vücutta yağ depolama, genellikle metabolik dengesizliklerin bir göstergesidir. Yağ oranındaki artış, kas kütlesinin azalmasına yol açabilir, çünkü vücut kas yapımından ziyade yağ depolamaya eğilimli hale gelir.
  3. Protein Metabolizması:
    • Kromun vücutta protein metabolizmasında da etkisi vardır. Proteinlerin kas dokusu oluşturmak ve onarmak için kullanıldığını göz önünde bulundurursak, krom eksikliği, kas büyümesi ve onarımı için gereken protein kullanımını engelleyebilir.
  4. İnsülin Direnci ve Kas Kütlesi:
    • Krom eksikliği, insülin direncine yol açabilir. Bu, vücudun kas kütlesi yapmakta zorlanmasına ve yağ birikimine yol açabilir. Kas yapmak için vücut, yeterli miktarda glikoz ve protein kullanmalıdır. İnsülin duyarlılığının bozulması, kas gelişimini engelleyebilir.
Krom Eksikliği Belirtileri

Krom eksikliği, kas kaybı yerine genellikle başka belirtilerle kendini gösterir:

  • Yüksek kan şekeri (insülin direnci)
  • Yorgunluk ve halsizlik
  • Açlık krizleri (özellikle şekerli yiyeceklere karşı artan istek)
  • Ağırlık artışı, özellikle karın bölgesinde
  • Düşük enerji seviyeleri
Krom Eksikliği ve Kas Kaybı Arasındaki İlişki

Krom eksikliği, kas kaybına doğrudan yol açmaz. Ancak, metabolizmanın bozulması ve yağ depolanmasının artması gibi dolaylı etkiler, kas kütlesinin azalmasına neden olabilir. Kasların korunması ve gelişmesi için, vücudun doğru şekilde beslenmesi, yeterli miktarda protein alımı, egzersiz ve uyku gibi faktörler çok daha önemlidir.

Sonuç

Krom eksikliği, kas kaybına doğrudan yol açmaz. Ancak, kromun metabolizma üzerindeki rolü, kas yapımını etkileyebilir. Eğer krom eksikliği varsa, metabolizma yavaşlar ve bu da kas gelişimini ve yağ kaybını zorlaştırabilir. Kas kaybı, genellikle yetersiz protein alımı, hareketsiz yaşam tarzı ve genel beslenme eksiklikleri ile ilişkilidir. Bu nedenle, sağlıklı bir kas yapısı ve korunması için dengeli bir beslenme ve düzenli egzersiz programı gereklidir.

Eğer krom eksikliği olduğunu düşünüyorsanız, beslenmenizde yeterli krom alımını sağlamayı hedeflemek ve gerekirse takviye kullanmak önemli olabilir. Bunun için bir sağlık profesyoneline danışmak en doğru yaklaşım olacaktır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla