Tork ve Torklamanın Tarihi
Tork Nedir ve Neden Önemlidir?
Tork, bir kuvvetin bir dönme noktasına göre yarattığı dönme etkisidir — bir anlamda “döndürme gücüdür”. Kelimenin kökeni Latince “torquere” (burmak, döndürmek) fiiline dayanır.
Günlük hayatımızda somut olarak kavramamız zor olsa da, tork; kapak açmaktan uçak kanadına, bir yaşam destek sisteminden rüzgâr türbini pervanesine kadar geniş bir alanda hayatı ve güvenliği etkiler.
Tarih boyunca tork kavramı, insanlar kuvveti kontrol etmeyi öğrenince önem kazanmış, endüstri ile birlikte araç güvenliğini sağlamak için “torklama” adıyla sistematik kontrol yöntemlerine dönüşmüştür.
Tork Kavramının Ortaya Çıkışı
🏺 🏺 🏺
Antik Zamanlar – Kaldıraçlardan Tork’a İlk Adımlar
Torkun temelleri, tekerleğin icadı ve kaldıraç ilkeleriyle başlar. MÖ 3. yüzyılda (MÖ 287–212), Arşimet, kaldıraç prensipleri üzerine çalışmalar yaparken “Az kuvvetle büyük yüklerin kaldırılabileceğini” göstermiştir ki bu, tork kavramının bedensel öncüsüdür.
Arşimet’in “Bana bir dayanak noktası verin, Dünya’yı yerinden oynatayım.” (Latince: “Dos mihi, ubi consistam, et terram movebo.”) sözü, kaldıraç ve moment (tork) prensibine duyduğu güvenin etkileyici bir ifadesidir. Aslında insanlık, tekerlek, kaldıraç ve pratik kuvvet bilgisiyle torku binlerce yıl önce sezgisel olarak kullanmıştır.
Orta Çağ – Rönesans – Mekanik Biliminin Doğuşu
Endüstri öncesi dönemde yaşamın büyük kısmı tarım ve hayvancılık ile geçiyordu. Su değirmenleri, yel değirmenleri gibi mekanik sistemler torkun uygulanmasını pratik hale getirmiş, ancak bu insan sezgisine dayalı, doğrudan ölçümsüz uygulamalardı. Rönesans’ta Leonardo da Vinci gibi bilim insanları, kaldıraç ve kuvvet merkezleri üzerine ilk çizimler yapmış, torku kavramadan da olsa bu kavramların temelini hazırlamışlardır.
Modern Bilimin Başlangıcı – Newton ve Kuvvetin Tanımı
Isaac Newton (1643–1727), “Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica” eseriyle fizik biliminin temellerini atarak, kuvvet, moment ve dönüş hareketleri gibi kavramları matematiksel olarak sistemleştirmiştir. Bu sayede tork, sadece tanımlanmış bir bilmece değil — simetri teorisine ve matematiksel fiziğe dayanan araştırma konusu haline gelmiştir. Teorik olarak tork, dönme momenti olarak yer alsa da uygulamaya dökülmesi 18. ve 19. yüzyıla kalmıştır.
Sanayi Devrimi – Mekaniğin Evrimi ve Tork’un Pratiğe Dönüşü
18. ve 19. yüzyıllarda makineleşme; buharlı makineler, vinçler, lokomotifler, tekstil makineleri enerjisini kuvvet ve moment düzenlemeleriyle yavaşça öğrenirken, bazı sorunlar da ortaya çıkmaya başladı: somun ve boltlar, yanlış sıkıldığında mekanizma yavaşlıyor, fazla sıkıldığında kırılıyor; yetersiz sıkıldığında gevşeyip düşüyorlardı. “Yeteri kadar kuvvet uygulamak” hedefi ile ilk tork uygulamaları, elle yapılmaya çalışıldı lakin bilimsel doğruluk gerektiriyordu.
Tork Anahtarının İcadı – Hooke’un Dehası
Tork anahtarı için ilk patent konusunda çelişkili bilgiler mevcuttur.
Bir görüşe göre; 1918 yılında ABD’li mühendis Conrad Bahr tarafından alınmıştır.
Diğer görüşe göre de; 1931 yılında Chicago’dan John H. Sharp tarafından alındı.
Bu anahtara tork ölçüm anahtarı adı verildi ve bugün gösterge tork anahtarı olarak sınıflandırılıyordu.
1935’te Conrad Bahr ve George Pfefferle ayarlanabilir bir cırcırlı tork anahtarı patenti aldı. Alet, istenen torka ulaşıldığında sesli geri bildirim ve geri cırcırlı hareketin kısıtlanması özelliklerine sahipti.
Bunun neticesinde somun ve civatalar artık sadece elle değil, kesin değerde sıkılabilir hâle geldi. İşte “torklama” terimi sistematik olarak bu mekanik cihazla hayatımıza girdi.
Standardizasyon – ISO / DIN / ASTM ve Tork Değerleri
1950–1970 arasında, ISO, DIN, ASTM gibi uluslararası kuruluşlar “her araç tipi için bijon tork değerini”, “kalibrasyon sıklığını”, “açıya dayalı sıkma yöntemlerini” tanımladı.
Endüstri süreçleri bu standartlarla birleşerek torklamayı yalnızca teknik bir zorunluluk değil — bir güvenlik adımı, kalite kültürü hâline getirdi.
Elektronik Çağ – Data ve İzlenebilirlik
1990’lar ve sonrasında mekanik anahtarlar yerini dijital kontrollü, doğruluğu yüksek cihazlara bırakmaya başladı. Bu cihazlar; uygulanan tork değerini kaydediyor, üretim sistemlerine entegre oluyor, hata ve sapma alarmı verebiliyordu. Özellikle otomotivde torklama işlemi; izlenebilirlik, otomasyon ve raporlama ile birlikte güvenlik kritiği hâline geldi.
Gerçek Dünya Uygulamaları – Otomotivden Uçağa
Otomotiv: Bijon torkları, tekerlek dengesini, fren tutuşunu ve sürüş güvenliğini doğrudan etkiler. Binek araçlarda 90–120 Nm; ticari araçlarda 140–180 Nm.
Havacılık: Uçak kanat bağlantılarında tork ±1 Nm hassasiyet ister. Somunda gevşeme, kanat titreşimi ve kritik sistem arızası açığa çıkabilir.
Petrol & Gaz: Boru flanşlarında düşük/ yüksek basınç sızıntısı ile patlama riski torklamanın mantığını kolay anlatır.
Nükleer Tesisler: Ayar civataları atom basıncıyla temas ettiğinde, sızdırmazlık sağlanmalı, zamanla gevşeme takip edilmelidir.
Otomotivde, petrol&gaz, türbin, rafineriler gibi kritik alanlarda “tork etiketi” ve “kalibrasyon kodu” zorunlu.
Çevrimiçi eğitim platformlarında “rotate bolt to torque spec” = “Cıvatayı belirlenen tork (sıkma kuvveti) değerine kadar döndürün.” eğitimi standartlaştı.
Dijital kayıtlar, bakım programı entegrasyonları sayesinde insan hatası minimize edildi.
Güncel Standart ve Güvenlik Kültürü
ISO 9001, ISO/TS 16949, ISO 45001 gibi sistemlerde torklama “izlenebilirlik” ve “süreklilik” açısından şart sayılıyor.
CE belgesi, tork kontrol kayıtlarının yönetilebildiğini şart koşar.
Kalibrasyon: Tork anahtarlarının yıllık kalibrasyonu sertifikalandırılır.
Prosedür: Her bakım senaryosunda kontrol listesinde “torklama” maddesi olmalıdır.
Gelecek – Otonom Ve Akıllı Sistemlerde Tork Yönetimi
Endüstri 4.0 ile birlikte otonom araçlar “tork validation” algoritmalarıyla periyodik tork kontrol yapabiliyor. Robotik sistemler, API verisi üzerinden tork sapmalarını analiz ediyor, insan kaynaklı hatayı ortadan kaldırıyor. Bu sayede “mekanik güvenlik kültürü” dijitalleşiyor.
Torklamanın Evrensel Değeri
Tork, aslında bir kuvvetin sistemsel kontrolü; torklama ise bu kuvvetin güvenlik ve insan hayatıyla etkileşime geçtiği noktadır. Antik çağdan bugüne kadar uzanan bu serüven; rastgele değil — bilinçli güç yönetimidir.
Günümüzde hâlâ atölyelerde “elini tork anahtarı yerine geçir, ne kadar sıkacağını biliyor musun?” gibi soruların geçerliliği, bu disiplinin kültürel önemiyle alakalıdır.
İnsanlık şu soruyu yanıtlıyor:
“Yeterince sıkmak mı? Yoksa olması gereken değeri aşmamak mı?”
İşte torklamayı hatırlamak, insanları ve sistemleri ayıran çizgi, insanın “kuvvetle güvenliği buluşturma” serüvenidir.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Doğal Yaşayın
Doğal Beslenin
Aklınıza Mukayet Olun
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Sayın okuyucu,
Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.
Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Dr Mustafa KEBAT
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü