Oksijen Tüpü ve Sistemlerinin Güvenli Kullanımı Eğitimi

Hastaneler – Tıp Merkezleri – Poliklinikler – Şirket Revirleri vb gibi sağlık hizmeti verilen yerlerde oksijen tüpleri ve/veya Oksijen Sistemleri bulunmaktadır.

Oksijen tüplerinizi ve/veya Oksijen Sistemlerinizi kullanan, taşımalarını ve depolamalarını yapan personellerinizin bu konuda özel eğitimleri var mı?

İstenmeyen durumlarda görevlendirdiğiniz personelin bilgisi – eğitimi – yetkisi sorgulandığında evraklarınız tam mı?

Şüpheleriniz varsa danışmanlığımıza başvurabilirsiniz?

Eğitim eksiği – belgesiz personeliniz varsa bize başvurabilirsiniz?

Bilgi için bizi arayın

İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörümüz Dr Mustafa KEBAT 0 530 568 42 75

Çalışanlarınız en kısa zamanda Oksijen tüplerinizi ve/veya Oksijen Sistemleri konusunda yeterli bilgiye sahip olsunlar.

Merkez Adres: Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar/İZMİR

Merkez Telefon: +90 232 265 20 65

Çalışanlarınız eğitimde neler öğrenecek? Ve Daha fazlasını aşağıda bulabilirsiniz

Oksijen Tüpü ve Sistemlerinin Güvenli Kullanımı Eğitim Başlıkları

  1. Oksijen Tüpleri Teknik Özellikleri
  2. Oksijen Sistemi Bileşenleri ve Teknik Özellikleri
  3. Oksijen Kabin Çeşitleri ve Teknik Özellikleri
  4. Basınçlı Oksijen Sistemlerini Kullanma Becerileri
  5. Oksijen Tüpleri ve Oksijen Sistemlerinde İş Güvenliği Önlemleri

Oksijen Tüpü ve Sistemlerinin Güvenli Kullanımı Eğitim Süresi

8 Saatlik Eğitim (Uygulamalı ve Teorik)

Katılım Sertifikası verilmektedir. (Eğitim konuları içeriği ile birlikte)

Ayrıca;

Oksijen Tüpleri ve Oksijen Sistemleri ile ilgili eğitimi Mesleki Eğitim Belgeli olarak almak isteyenler için Tehlikeli Ve Çok Tehlikeli İşlerde Sınai Ve Tıbbi Gazlar Üretim, Dolum Ve Depolama Eğitimimiz mevcut olup yapılacak sınavın sonunda Üniversite onaylı Mesleki Eğitim Belgesi vermekteyiz.

Aşağıda Tehlikeli Ve Çok Tehlikeli İşlerde Sınai Ve Tıbbi Gazlar Üretim, Dolum Ve Depolama Eğitimi geniş bilgilendirmemizi okuyabilirsiniz.

Tehlikeli Ve Çok Tehlikeli İşlerde Sınai Ve Tıbbi Gazlar Üretim, Dolum Ve Depolama Eğitimi Belgesini Firmamızdan Alabilirsiniz.

Tehlikeli Ve Çok Tehlikeli İşlerde Sınai Ve Tıbbi Gazlar Üretim, Dolum ve Depolama Eğitimi Belgesi için;

Başvuru Mail: [email protected]

Merkez Tel.: +90 232 265 20 65

Başvuru Tel: 0 530 568 42 75

  • Eğitim 232 saattir.
  • Eğitim sonrasında verilen sertifika ömür boyu geçerli
  • Sertifika e-devlette kayıtlıdır.
  • Sertifika Karekodlur.
  • Sertifika Üniversite onaylıdır.
  • Sertifikanın kaybedilmesi halinde e-devletten yenisini kendiniz de çıkartılabilirsiniz.

Tehlikeli Ve Çok Tehlikeli İşlerde Sınai Ve Tıbbi Gazlar Üretim, Dolum ve Depolama Eğitimi Belgesini nerede alabilirsiniz?

  • Çalışanlarınızı İzmir – Karabağlarda merkezimize eğitim için yollayabilirsiniz.
  • Firmanızda toplu eğitimlere katılabilirsiniz.
  • Uzaktan eğitimlerimize katılım sağlayabilirsiniz.
  • Türkiyenin her yerinden Başvurabilirsiniz.

Hastanelerde – Tıp Merkezlerinde Tıbbi Gazları Üretimi, Dolumu ve Depolamasının yapıldığı her yerde bu işlerde çalışan tüm personelin belgesi olması zorunludur

Tehlikeli Ve Çok Tehlikeli İşlerde Sınai Ve Tıbbi Gazlar Üretim, Dolum ve Depolama Eğitimi İçeriği

Eğitim içeriği MEB tarafından yayınlanan modüllerin, güncel bilgiler ve firmanız özelinde yaptığınız işlemlerin eklenmesi ile sektör deneyimi olan eğitmenlerimiz tarafından verilmektedir.

15.05.2013 tarihli ve 28648 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik

Tehlikeli Ve Çok Tehlikeli İşlerde Sınai Ve Tıbbi Gazlar Üretim, Dolum ve Depolama Eğitimi kimlere zorunlu?

Sınai Ve Tıbbi Gazlar Üretim, Dolum ve Depolama işlerinden herhangibirinde çalışan herkes için zorunludur.

İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim Sertifikası, Tehlikeli Ve Çok Tehlikeli İşlerde Sınai Ve Tıbbi Gazlar Üretim, Dolum ve Depolama Eğitimi Belgesi Yerine geçer mi?

Hayır. Yerine geçmez.

İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim Sertifikası yasal düzenlemelerle belirlenmiş ve her çalışanın yaptığı işin tehlike sınıfına ve niteliğine göre İş Güvenliği uzmanları tarafından verilen ve süreli belgelerdir. Mesleki Eğitim belgesi değilerdir.

Biz arayın 0 530 568 42 75

Çalışanlarınız en kısa zamanda Sınai Ve Tıbbi Gazlar Üretim, Dolum ve Depolama Mesleki Eğitim belgesine sahip olsunlar.

Merkez Adres: Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar/İZMİR

Merkez Telefon: +90 232 265 20 65

Tetkik Danışmanlık

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Yumurta Gerçekleri

60 lı ve 70 li yıllarda doğanlar hatırlar. Pazar sabahları 10.00 da yayınlanan filmlerin bir kısmı western bir kısmı da aile temalı filmlerdi. Birbirinden farklı tür bu filmlerde dikkatimi çeken ortak özelliklerinden biri de yumurta yeme alışkanlıklarıydı.

Evet.. enteresan değil mi?

Sabah kahvaltıda büyük küçük hemen hepsinin istisnasız yumurta ve yumurtalı gıdalar tüketmesi. Silahların susmadığı bütün çöl boyunca konserve kurufasulye yiyen kovboylar kasabada sabah önlerinde çift yumurtalı bir tabakla görünüyorlardı.

Neden dikkatimi çekti bu durum?

O çocuk yıllarımda çevremdeki bütün büyüklerin doktorları tarafından ”kolesterolleri yükselmesin maksadı ileyumurta yemelerinin yasaklanması ve büyüklerin sohbetlerinde bu korku kültürünü birbirleri ile paylaşmaları kazınmıştı beynime.

Ne acı değil mi?

Ülkelerinde kendi toplumlarına o dönemin tek sosyal medyası sineme ve televizyon yolu ile yumurta yemeyi sosyal mesaj olarak verenlerin bilim insanları (Başta Amerikan Kalp Derneği ve benzerleri) yolu ile ülkemizde yumurta – kolesterol korkusu yaymaları.

Gelelim günümüze. Halen korku kültüründe – bilimsellikten uzak yorumlar ile karşılaşıyor olmamıza ne demeli…

Yumurta

Yumurta hiçbir lif içermez ve karbonhidrat içeriği düşüktür (%0,7)

Yumurta sarısı, C vitamini (askorbik asit) hariç tüm vitaminleri içeren vitamin açısından zengin bir besindir. 

Yumurta sarısı, yüksek miktarda A, D, E, K, B1, B2, B5, B6, B9 ve B12 vitamini içerirken, yumurta beyazı yüksek miktarda B2, B3 ve B5 vitaminine ancak aynı zamanda önemli miktarda B1, B6, B8, B9 ve B12 vitaminine sahiptir.

Yumurta sarısı proteinleri bağırsak oksidatif stresini azaltır.

Günde iki yumurta yemek, insanların vitamin gereksinimlerinin %10 ila %30’unu karşılar.

Yumurta esas olarak sarısında yoğunlaşan (yumurta sarısında 680 mg/100 g, yumurta beyazında ise 1 mg/100 g) önemli bir kolin kaynağıdır.

Yumurta Fosfor, kalsiyum, potasyum açısından zengindir ve orta miktarda sodyum içerir (100 g tam yumurta başına 142 mg) bakır, demir, magnezyum, manganez, selenyum ve çinko dahil olmak üzere tüm temel eser elementleri içerir

Yumurta proteini avidin, B12 vitaminini (biyotin) çok kuvvetli bağlayarak emilimini engeller.

Yumurta proteinleri bağırsak sağlığına katkıda bulunan geniş bir antimikrobiyal aktivite gösterir.

Yumurta beyazındaki lizozim tümör önleyici aktiviteye sahiptir.

Yumurta, kardiyovasküler hastalıkların oluşumunu azaltmada etkilidir. (Kan basıncının uzun vadeli kontrolünün en önemli faktörleri sodyum ve potasyum alımı ve renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin önemidir. Anti-hipertansif aktiviteleri olan yumurtadan elde edilen peptitlerin çoğu, anjiyotensin dönüştürücü enzime (ACE) karşı inhibe edici aktiviteler göstermektedir. Bu enzim, anjiyotensin I’in aktif vazokonstriktör anjiyotensin II’ye işlenmesini ve aktive olmasını tetikler.)

Diyetteki kolesterol azalırsa karaciğer daha fazla kolesterol yapmaya başlar. Diyetteki kolesterolün kalp-damar hastalıkları gelişiminde rolü olduğu gösteren delil bulunamamıştır.

⭐️ Harvard Tıp Fakültesi öğrencilerinden Nick Norwitz, ne kadar çok yenirse yensin yumurtanın kan kötü kolesterol seviyesini artırmayacağını hatta azaltacağını ispatlamak için kendi üzerinde bir deney yaptı.

Bir ay boyunca günde 24 (günün her saati için bir yumurta hesabıyla), toplamda 720 yumurta yedi ve bir ay sonunda bu anormal miktardaki yumurtanın bile kan kötü kolesterol seviyesini bırakın artırmayı aksine % 18 düşürdüğünü gösterdi.

⭐️ 50 ülkeden 177.000 kişi üzerinde yapılan çalışmada, yumurta ile kan yağları, ölüm oranı veya inme gibi önemli kardiyovasküler olaylar arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı.

Bulgular, orta düzeyde yumurta alımının (günde bir yumurta) kalp hastalığı veya diyabeti olanlarda bile kardiyovasküler hastalık riskini artırmadığını gösterdi.

⭐️ Framingham Offspring Çalışması, sağlıklı beslenmenin bir parçası olarak düzenli yumurta tüketiminin kan basıncı ve glukoz metabolizmasına faydalı tesirleri olduğunu ve uzun vadede yüksek tansiyon ve diyabet riskini azalttığını ortaya koydu.

Bir yumurtada yaklaşık 180 – 200 miligram (mg) kolesterol vardır.

Yumurtanın bağırsak hücrelerinde reseptörlere bağlanarak kolesin hormonunun salgılanmasını sağlar.

Kolesin, kan yoluyla karaciğere giderek karaciğerde daha az LDL üretilmesini sağlar. (Kolesin, GPR146 adı verilen bir reseptöre bağlanarak sinyal gönderilmesini ve vücuttaki seviyelerin korunmasına yardımcı olmak için LDL üretilmesini azaltır)

Yumurtanın tip 2 diyabet hastalarında kolesterol seviyelerine kötü bir etkisinin olmadığı, 3 ay süreyle yumurtadan zengin diyetin iştah kontrolünü daha iyi yaptığı ve daha fazla tokluk hissi yarattığı bildirildi.

European Association for the Study of Diabetes 2014 Toplantısı’ nda sunulan rapora göre, diyabet hastaları haftanın altı günü her gün 2 yumurtayı rahatlıkla yiyebilirler.

Kilo kontrolünün de takip edildiği 3 ay süren araştırma, fazla kilolu pre-diyabet veya diyabeti olan 140 kişinin her ay kliniğe giderek spesifik yiyecek tipleri ve ne kadar yiyecekleri hakkında tavsiyeler alması ve takipleri ile gerçekleştirildi.

İlk grup haftada 2 yumurtadan az fakat fazla protein tüketmeleri, ikinci grup ise haftanın altı günü her gün 2 yumurta ve daha az protein tüketmeleri istendi ve kolesterol değerleri düzenli olarak ölçüldü.

Araştırma süresince her iki grupta HDL-kolesterol seviyeleri arasında anlamlı bir fark bulunmadı. Lakin günlük 2 yumurta yiyenlerde HDL’ in yükselme eğiliminde olduğu belirlendi.

Gruplar arasında LDL-kolesterol, trigliserit ve kan şekeri bakımından bir fark olmadı.

Her iki grup eşit miktarlarda protein tüketmelerine rağmen, fazla yumurta yiyenlerin daha az açlık hissettikleri tespit edildi ve bunun da kilo vermede konvansiyonel diyete göre daha faydalı olduğu bildirildi.

Araştırmanın başı olan Sydney Üniversitesi’ nden N. Fuller çalışma sonrası yaptığı yorumda:

Yumurta tüketimi ve total kolesterol sınırları konusunda çeşitli ülkelerin kılavuzlarında tutarsızlıklar ve ülkeden ülkeye farklılıklar var.

Diyabeti olmayan sağlıklı insanların fazla yumurta yemeleri ile kalp hastalıkları arasında ilişki olmadığını gösteren çalışmalar var fakat tip 2 diyabetli hastalarda yumurtanın kalp hastalığı riskinin artıracağı fikri daha çok kabul görüyor.

Mesela, Avustralya’ da Kalp Vakfı sağlıklı insanlar ve tip 2 diyabetliler için doymuş yağlardan fakir diyetin bir parçası olarak haftada en fazla altı yumurtaya müsaade ederken USA kılavuzları sağlıklı insanların günde en fazla 300 miligram kolesterol almalarına izin veriyor. Bir yumurtada ise ortalama olarak 200 miligram kolesterol bulunuyor.

Araştırma sonucuna göre günlük 2 yumurta halk arasında iyi kolesterol olarak bilinen HDL de yükselme eğilimi görülürken, halk arasında iyi kolesterol olarak bilinen LDL-kolesterol’ ün yanı sıra trigliserit ve kan şekerinde 2 den az yumurta yiyenlerle aynı olduğu tespit edildi.

Genel olarak çıkan sonuç

Yumurtanın kolesterolü yükselttiği YALANDIR.

Yumurtanın kötü kolesterolün kalp krizi ve felçlerin sebebi olduğu DOĞRU DEĞİLDİR.

Yumurtanın kolesterol düşürücü ilaçların kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümleri önlediği DOĞRU DEĞİLDİR.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ 50 ülkede 177.000 kişide yumurta tüketiminin kan lipitleri, kardiyovasküler hastalık ve ölüm oranıyla ilişkisi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7138651/

⭐️⭐️ Yumurtalar: Sağlıklı mı Riskli mi? Tavuk Yumurtaları Üzerine Yüksek Kaliteli Çalışmalardan Elde Edilen Kanıtların İncelenmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10304460/

⭐️⭐️ Yumurta Tüketimi, Framingham Yavruları Çalışması Yetişkinlerinde Bozulmuş Açlık Glikozu ve Yüksek Tansiyon Risklerinin Daha Düşük Olması ile İlişkilidir https://www.mdpi.com/2072-6643/15/3/507

⭐️⭐️ Harvard tıp öğrencisi bir ayda 720 yumurta yedi, ardından ‘ilginç’ sonuçları paylaştı https://www.foxnews.com/health/harvard-medical-student-ate-720-eggs-month-shared-fascinating-results

⭐️⭐️ Yumurta tüketimi, kalp damar hastalıkları ve tip 2 diyabet https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28952608/

⭐️⭐️ Bir deney olarak bir ayda 700 yumurta yedim – sağlığıma olanlar bana söylenen her şeye aykırıydı https://www.dailymail.co.uk/health/article-13885877/what-happens-health-eat-eggs-protein.html

⭐️⭐️ Yumurta tüketimi ve kardiyovasküler hastalık riski: üç büyük prospektif ABD kohort çalışması, sistematik inceleme ve güncellenmiş meta-analiz https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32132002/

⭐️⭐️ Harvard tıp öğrencisi bir ayda 700’den fazla yumurta yedi ve kolesterol seviyeleri gerçekten düştü https://www.yahoo.com/news/harvard-medical-student-ate-over-082950087.html

⭐️⭐️ ‘Bir ayda 720 yumurta yedim – vücudumun bu şekilde tepki vereceğini beklemiyordum’ https://www.mirror.co.uk/news/weird-news/i-ate-720-eggs-month-33746321

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Şok ve Göğüs Ağrısında İlk Yardım Eğitimi

Türkiyenin her yerinde Tüm Sağlık – İlkyardım Konularında Bilgilendirme Eğitimleri

Siz firmalarımıza ve değerli çalışanlarına ayrıca tercih ettiğiniz veya firmanızın çalışma alanına uygun olarak tavsiye edeceğimiz Sağlık – ilk yardım konularında bilgilendirme eğitimleri yapmaktayız. Bu eğitimler Temel İlk Yardım Eğitimlerinde farklıdır – yada bir bölümüdür.

Eğitimlerimiz yüz yüze isterseniz sizin firmanızda isterseniz merkezimizde gerçekleştirilmektedir. Talep etmeniz halinde on-line eğitim de vermekteyiz.

Eğitim sonunda firmamız tarafından bilgilendirme eğitimi sertifikası verilecektir.

Talep ettiğiniz konuda eğitimlerin sonunda vereceğimiz bilgilendirme sertifikası olup Temel İlk Yardım Eğitimi sertifikası yerine geçmez.

Şok ve Göğüs Ağrısında İlk Yardım Eğitimi

Günümüzde farklı sebeplerle göğüs ağrısı yaygın görülmektedir. İlerleyen durumlarda şok tablosu da görülebildiği için ciddi bir durumdur.

Firmanız çalışanlarına Şok ve Göğüs Ağrısında İlk Yardım veya istediğiniz diğer Sağlık – ilk yardım konularında bilgilendirme seminerleri talep etmeniz durumunda memnuniyetle size destek oluruz.

Özel Eğitimlerimizin Yanısıra

Firmamız bünyesinde İlk Yardım Eğitim Merkezimiz Temel İlkyardım Eğitimi nde T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiştir.

Resmi İlk Yardım Eğitimleri

Hatırlatmamız gereken önemli bir yasal bir hususa dikkatinizi çekmek isteriz

İlkyardım Eğitimi, ilkyardım yönetmeliği ile iş sağlığı ve güvenliği kapsamında alınması zorunlu olan bir eğitimdir.

Toplumumuzun tüm fertlerinin yasal zorunluluğu beklemeden bir gün ailelerine veya çevrelerine hayat olabileceleri bilinciyle Temel İlkyardım Eğitimi almalarını tavsiye ediyoruz.

İlkyardım Eğitimi ile tüm vatandaşlarımıza temel ilkyardım bilgisi ve bilincinin kazandırılması amaçlanmaktadır.

İnsanın veya insanların sağlıklarını tehdit eden acil durumlarda doğru ve yeterli eğitim almış bireyler tarafından yapılacak doğru müdahaleler hayat kurtaracaktır.

İlkyardım, kaza veya acil durum yaşanan yerde sağlıkları tehdit altında olan kişilere sağlık ekibi ulaşana kadar ilaç kullanmaksızın ilkyardım eğitimi almış kişiler tarafından yapılana müdahalelerdir.

İlkyardım Eğitimi, yasal düzenlemeler (İlkyardım Yönetmeliği) kapsamında zorunlu olarak alınması gereken eğitimler arasında bulunmaktadır.

İZMİR TETKİK AKADEMİ bünyesinde İzmir Tetkik İlkyardım T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından ilkyardım eğitim kurumu olarak yetkilendirilmiştir. Tecrübeli ve sertifika sahibi ilk yardım eğitmenlerimiz tarafından Temel İlk Yardım Eğitimi ve diğer İlk Yardım Eğitimi programları başarıyla verilmektedir.

İZMİR TETKİK AKADEMİ

İlkyardım Yönetmeliği 19. Maddesine göre ve İş Sağlığı ve Güvenliği kapsamında;

  • Az tehlikeli işyerlerinde Firmanın her 20 çalışan için 1 ilkyardımcı,
  • Tehlikeli işyerlerinde Firmanın her 15 çalışanı için 1 ilk yardımcı,
  • Çok tehlikeli işyerlerinde Firmanın her 10 çalışanı için 1 ilkyardımcı

bulundurması zorunludur.

İzmir Tetkik OSGB Tecrübelerimiz

İşyerlerinde ilgili bakanlıklar tarafından yapılan denetimlerde;

Çalışanın ilkyardım eğitimi almış olmasının yeterli olmadığı, İlkyardım Sertifikası sahibi olması gerektiği müfettişler tarafından vurgulanmaktadır.

İşyerinde olması zorunlu sayıdaki ilkyardımcı sertifikalarının denetim sırasında veya verilen mühlet sonunda ibraz edilmemesi durumunda ilgilli işyeri para cezasına çarptırılmaktadır.

İzmir Tetkik İlkyardım Eğitim

Bünyemizde verdiğimiz İlk Yardım Eğitimi programları;

  • Temel İlk Yardım Eğitimi
  • İlkyardım Güncelleme Eğitimi
  • İlk Yardım Eğitici Eğitimi
  • OED Eğitimi
  • Özel İlk Yardım Eğitimleri

Yer almakta olup ayrıca sosyal farkındalık ve bilinçlenme için örnek eğitimler de vermekteyiz.

İzmir’ de İlkyardım Eğitimi İçin Bizi Arayın

Türkye’nin Her Yerinde İlkyardım – Sağlık Bilgilendirme Eğitimleri İçin Bizi Arayın

Tüm sorularınızın cevapları telefonunuz kadar yakın.

Başvuru Telefon ve Whatsapp hattı: 0 541 125 15 31

İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörümüz

Dr.Mustafa KEBAT Telefonu: 0 530 568 42 75

[email protected] 

[email protected]

Daha Fazla

Propriyosepsiyon

Propriyosepsiyon, vücudun uzaydaki konumunu algılama yeteneği olarak tanımlanan önemli bir nöromüsküler duyudur. Genellikle “altıncı duyumuz” olarak da bilinir ve somatosensasyon (somatosensoriyel duyular) kategorisi altında yer alır. Somatosensasyon, mekanoresepsiyon (titreşim, basınç, ayrımcı dokunma), termoresepsiyon (sıcaklık), nosisepsiyon (ağrı), ekulibriosepsiyon (denge) ve propriyosepsiyon (konum ve hareket hissi) gibi alt kategorileri kapsayan geniş bir terimdir. Bu duyusal bileşenlerin geri bildirimi, periferik sinir sisteminden (PSS) kaynaklanır ve spinal kord seviyesinde (refleksif) ve serebral kortekse (yüksek işlem için) merkezi sinir sistemine (MSS) bilgi aktarır.

Propriyosepsiyon, çeşitli alt-modaliteleri içerecek şekilde anlaşılabilir:

  • Eklem Konum Hissi (EKH): Propriyosepsiyon, eklem veya uzuv konumunun algılanmasıdır. Genellikle aktif eklem konum hissi (AEKH) ve pasif eklem konum hissi (PEKH) ile ölçülür. EKH, bir kişinin sunulan bir eklem açısını algılama ve uzuv hareket ettikten sonra aynı açıyı aktif veya pasif olarak yeniden üretme yeteneğini belirler (klinik olarak eklem eşleştirme görevi olarak ölçülür).
  • Kinestези: Kinestези (kinestezi), insan vücudunun hareket farkındalığıdır (hareket hissi). Hareket hissi, eklem hareketini algılama yeteneğini içerir; hareketin süresi, yönü, amplitüdü, hızı, ivmesi ve zamanlaması dahildir.
  • Kuvvet Hissi (KH): Kuvvet hissi (KH), çaba/heaviness/gerilim hissi veya kuvvet eşleştirme hissi olarak da bilinir. Belirli bir kuvvet seviyesini bir veya daha fazla kez yeniden üretme veya eşleştirme yeteneğidir. Kuvvet hissinin, tendonlarımızdaki Golgi Tendon Organlarından (GTO), kaslarımızdaki kas iğciklerinden ve derimizdeki propriyoseptörlerden gelen afferent geri bildirimlerden kaynaklandığı düşünülür.
  • Hız Değişim Hissi (HDH): HDH, deriye temas eden titreşen nesnelerden kaynaklanan titreşimi algılama yeteneğidir. Aynı tür büyük afferent sinir lifleri (Aαβ) üzerinden propriyosepsiyon gibi iletildiği düşünülür.

Somatosensasyon. Kaynak: Ager, A.L., Borms, D., Deschepper, L., Dhooghe, R., Dijkhuis, J., Roy, J.S., & Cools, A. Propriyosepsiyon ve omuz ağrısı: Sistematik Bir Derleme. J Hand Ther. 2019 Aug 31.

Dünya genelinde propriyosepsiyonun tüm alt-modaliteleri, eklem kapsüllerinden, ligamentlerden, kaslardan, tendonlardan ve deriden gelen sinirsel girdilerin toplamından kaynaklanır; bu çok yönlü sistem, davranış düzenlemesini ve vücudun motor kontrolünü etkiler.

Propriyosepsiyon, çevremizle anlamlı etkileşimler kurmak için kritik öneme sahiptir. Hareket planlaması, spor performansı, müzik aleti çalma ve nihayetinde yaralanmalardan kaçınma gibi konularda yardımcı olur.

Propriyosepsiyonun nörolojik temeli, deride, eklemlerde ve kaslarda (kas iğcikleri ve tendon organ afferentlerinden daha küçük bir bileşen, deri reseptörlerinden ve eklem reseptörlerinden minimal girişle) bulunan duyusal reseptörlerden (mekanoreseptörler ve propriyoseptörler) gelir. Bu kas afferent reseptörler, kas, deri veya eklem gerilimindeki değişikliklerin sinirsel sinyalleşmesi yoluyla uzuv pozisyonunu ve hareketini tanımlar. Dolayısıyla, propriyosepsiyon, vücudunuzdaki duyusal reseptörler ile sinir sisteminiz arasında sürekli bir feedforward ve feedback döngüsüdür.

Propriyoseptörler ve Mekanoreseptörler

Mekanoreseptör, dokulardaki mekanik değişikliklere yanıt veren vücudunuzdaki bir duyusal reseptördür. Farklı mekanoreseptör türleri şunları içerir:

  • Pacinian Korpuskülleri
  • Meissner Korpuskülleri
  • Merkel Diskleri
  • Ruffini Korpuskülleri
  • Golgi Tendon Organları (GTO)
  • Serbest sinir uçları

Ayrıca saç ve deride mekanoreseptörler bulunur.

Ligamentöz dokularda dört tür mekanoreseptör bulunur. Tüm mekanoreseptör türleri miyelinli olup, duyusal bilgiyi MSS’ye hızla iletir:

  • Tip I: (küçük) Düşük eşik, statik ve dinamik ortamlarda yavaş uyum sağlar.
  • Tip II: (orta) Düşük eşik, dinamik ortamlarda hızlı uyum sağlar.
  • Tip III: (büyük) Yüksek eşik, dinamik ortamlarda yavaş uyum sağlar.
  • Tip IV: (çok küçük) Yüksek eşik ağrı reseptörleri, yaralanmayı iletir.

Özellikle Tip II ve Tip III mekanoreseptörlerin propriyosepsiyon hissiyle bağlantılı olduğu düşünülür.

Propriyosepsiyon Bozulmasının Nedenleri

Bir eklemde zayıf propriyosepsiyon, yaralanma olasılığını artırabilir. Propriyosepsiyon bozukluklarının nedenleri henüz net değildir. Propriyosepsiyon kaybı, lokal doku hasarı, ödem (şişlik) varlığı veya rekabetçi nosiseptif girdiler (ağrı varlığı) gibi nedenlerle azalabilir.

Propriyosepsiyonu etkileyen faktörler şunlardır:

  • Geçici Bozulma: Alkol tüketimi gibi geçici durumlar propriyosepsiyonu etkileyebilir.
  • Yaşa Bağlı Değişiklikler: Sinirler, eklemler ve kaslardaki doğal yaşa bağlı değişiklikler propriyosepsiyon kaybı riskini artırır.
  • Yaralanmalar veya Nörolojik Durumlar: Kaslar, sinirler ve serebellum gibi nöromüsküler sistemi etkileyen yaralanmalar veya tıbbi durumlar, propriyosepsiyonu uzun vadeli veya kalıcı olarak bozabilir.

Aşağıdaki nörolojik durumlarda propriyosepsiyon bozuklukları gözlemlenmiştir:

  • İnme
  • Parkinson Hastalığı
  • Multipl Skleroz
  • Periferik Nöropati

Propriyosepsiyon Değerlendirme

Propriyosepsiyonun ölçümü şu anda yeterince gelişmiş değildir. Propriyosepsiyon, yalnızca laboratuvar ortamında karmaşık bilgisayar arayüzlü ekipmanlarla güvenilir şekilde ölçülebilir. Klinik ortamda propriyosepsiyon açıklarını nicelize etmek için geçerli, güvenilir ve duyarlı araçlar ve sonuç ölçütleri eksikliği bulunmaktadır.

Propriyosepsiyon açığı şüphesi varsa, aşağıdaki klinik yönlere odaklanılmalıdır:

Subjektif Değerlendirme: Aşağıdaki sorulara odaklanılmalıdır:

  • Tek ayak üzerinde durmada zorluk veya sık düşme gibi denge sorunları.
  • Düz çizgide yürüme veya nesneye uzanmada zorluk gibi koordinasyonsuz hareketler (ataksi).
  • Düşme korkusu nedeniyle merdiven çıkma veya engebeli zeminlerde yürümeden kaçınma.

Objektif Değerlendirme: Yukarıdakilere ek olarak aşağıdaki noktalar gözlemlenmelidir:

  • Genel koordinasyon (ulaşma testleri, yıldız denge testi, üst ekstremite koordinasyon testleri).
  • Nesneleri düşürme veya çarpma gibi sakarlık.
  • Kötü postür kontrolü (slouch veya otururken masaya ek ağırlık koyma).
  • Bir görev için uygun kas gücünü tanıyamama (örneğin, kalemi çok sert basma veya nesneyi kaldırmak için yeterli kuvveti ayarlayamama).

Hekimler – Fizyoterapistler, değerlendirilen vücut bölgesine bağlı olarak aşağıdaki klinik testleri kullanabilir:

  • Romberg Testi
  • Topuk-Diz Testi: Kişi, bir ayağının topuğunu diğer dizine değdirmeli ve topuğunu düz bir çizgiyle aşağı indirip yukarı çıkarmalıdır (yerçekimi etkisini ortadan kaldırmak için sırtüstü pozisyonda yapılmalıdır).
  • Ataksi: En iyi şekilde, kişinin ulaşım sınırında tutulan muayene edicinin parmağına dokunarak ve parmak aniden başka bir konuma taşındığında ortaya çıkar.
  • Parmak-Burun-Parmak Testi: Kişi, burnuna ve muayene edicinin parmağına hızlıca dokunmalıdır.
  • Distal Propriyosepsiyon Testi: Muayene eden, kalça, diz, ayak bileği ve büyük ayak parmağını yukarı-aşağı hareket ettirir; kişi gözleri kapalıyken aynı hareketi tekrarlar.
  • Karşıt Eklem Eşleştirme Görevi: Kişi, gösterilen bir eklem açısını eşleştirir ve gerçek eklem açısı ile yeniden üretilen açının farkı (hata) ölçülür.

Yeni Beceriler Öğrenme

Sağlam bir propriyosepsiyon hissi, yeni bir beceri öğrenmek için kritik öneme sahiptir. Herhangi bir yeni becerinin öğrenilmesi sırasında (örneğin spor performansı veya sanatsal bir etkinlik), genellikle o etkinliğe özgü propriyoseptif görevlere aşina olmak gereklidir. Uygun propriyoseptif giriş entegrasyonu olmadan, bir sanatçı fırçayı tuvale süremez; bir sürücü direksiyonu veya pedalları kullanamaz; dokunmatik yazım veya bale dansı mümkün olmaz. Sonuç olarak, propriyosepsiyonu eğitmek ve geliştirmek önemlidir; bu, görsel geri bildirim bağımlılığı olmadan çevremizle etkileşim kurmamızı sağlar.

Fizyoterapi – Propriyosepsiyon Eğitimi

Propriyosepsiyon açığının altta yatan nedenine bakılmaksızın, klinisyenler motor becerileri, gücü, dengeyi ve koordinasyonu iyileştirmek için görevler ve etkinliklerle kişileri rehabilite edebilir. Ayrıca, kişilerin propriyosepsiyon disfonksiyonu ile günlük yaşam aktivitelerini (ADL) yönetmeyi öğrenmelerine yardımcı olabilirler.

Propriyoseptif eğitimin somatosensoriyel ve sensorimotor fonksiyonda anlamlı iyileşmeler sağlayabileceğine dair birleşik kanıtlar bulunmaktadır. Somatosensoriyel fonksiyonun yeniden eğitimi, somatosensoriyel modalitelerin düzeltilmesini hedefleyen herhangi bir müdahaleyi içerir.

Propriyoseptif Eğitimin Pratik Uygulamaları

Propriyosepsiyon açıklarını gidermek için kişiselleştirilmiş rehabilitasyon programları tasarlanması idealidir. Bu programlar, aşağıdaki yöntemlerle desteklenir:

  • Eğitim ve Farkındalık: Kişiler, propriyosepsiyonun işlevselliği ve günlük yaşamdaki etkisi hakkında bilgilendirilir. Bu, bireylerin kendi vücut mekaniklerini anlamasını ve bilinçli bir şekilde hareket etmesini sağlar.
  • Tekrarlayan Uygulama ve Geri Bildirim: Farklı duyusal uyarıları (basınç, doku farklılıkları) algılama, yerleştirme ve ayırt etme üzerine yoğunlaşan egzersizler, propriyoseptif hassasiyeti artırır. Örneğin, gözler kapalıyken nesnelerin dokusunu ayırt etme gibi görevler, somatosensoriyel entegrasyonu güçlendirir.
  • Denge ve Kararsız Yüzey Çalışmaları: Bosu topu veya denge tahtası gibi kararsız yüzeylerde durma veya itme egzersizleri, propriyoseptörlerin adaptasyon yeteneğini geliştirir. Bu, özellikle alt ekstremite yaralanmalarında (örneğin, ayak bileği burkulmaları) etkilidir.
  • Çift Görev Eğitimleri: Görsel geri bildirim olmadan denge veya koordinasyon görevleri, propriyosepsiyonun bağımsız işleyişini test eder ve iyileştirir. Örneğin, bir eldeki nesneyi tutarken diğer elle denge kurma egzersizi bu kategoriye girer.
  • Somatosensoriyel Stimülasyon: Vibrasyon terapisi veya farklı dokularla yapılan çalışmalar, propriyoseptörlerin duyarlılığını artırarak sinir sistemi ile kaslar arasındaki iletişimi güçlendirir.

Müdahale yöntemleri farklı duyusal uyarıları, basıncı veya nesneleri algılama, yerleştirme, ayırma veya tanıma konusunda tekrarlayan uygulama ve geri bildirim; PRATİK, PRATİK, PRATİK! çok önemlidir.

Bilimsel Bulgular ve Kanıtlar

Son yıllarda yapılan çalışmalar, propriyoseptif eğitimin somatosensoriyel ve sensorimotor fonksiyonlarda anlamlı iyileşmeler sağladığını göstermektedir.

Örneğin,

2019’da inme sonrası bacak somatosensoriyel yeniden eğitimine yönelik bir derleme, bacak somatosensoriyel bozuklukları için kullanılan müdahalelerin somatosensoriyel fonksiyonu ve dengeyi önemli ölçüde iyileştirdiğini, ancak yürüyüşü iyileştirmediğini, bu da eğitimin özgüllüğünü gösterdi.

2005’te anterior krusiyal ligament (AKL) yaralanması veya rekonstrüksiyonu olan kişilerde propriyoseptif ve denge egzersizlerinin etkisine yönelik sistematik bir derleme, propriyoseptif ve denge egzersizlerinin AKL eksikliği olan bireylerde sonuçları iyileştirdiğini bildirdi. Benzer şekilde, 2015’te spor yapan popülasyonda ayak bileği burkulmaları üzerine yapılan bir derleme, propriyoseptif eğitim programlarının, özellikle ayak bileği burkulma öyküsü olanlarda, yeniden yaralanma oranını azalttığını ortaya koydu.

2016’da Parkinson hastalarında denge disfonksiyonu ve postüral instabilite üzerindeki fizyoterapi tedavisinin etkinliği üzerine sistematik bir derleme ve meta-analiz, denge eğitimi ile kas güçlendirme, hareket açıklığı ve yürüme eğitimi egzersizlerinin Parkinson hastalarında dengeyi iyileştirdiğini bildirdi. Propriyosepsiyonun da denge eğitimiyle iyileştirilebileceği göz önüne alındığında, bu popülasyonda propriyoseptif yeniden eğitim önerilebilir.

Propriyosepsiyon Rehabilitasyonu Genellikle Şunlar İçerir:
  1. Denge Egzersizleri: Denge tahtası üzerinde durmak, özellikle ayak bileği veya diz yaralanmaları için fizik tedavide propriyosepsiyon yeteneklerini yeniden eğitmek veya artırmak için sıkça kullanılır. Üst ekstremiteler için kararsız bir yüzeyde ağırlık taşıma egzersizleri (örneğin, Bosu Topu veya stabilite diski üzerinde itme veya dirsekler üzerinde ağırlık taşıma) yapılabilir.
  2. Tai Chi ve Yoga: Tai Chi, alt ekstremite propriyosepsiyonunu iyileştirir ve yoga denge ile kas gücünü artırır. Tai Chi’nin yavaş, odaklanmış hareketleri, beyne geri bildirilen propriyoseptif bilgilerin yoğun bir “dinleme ortamı” oluşturmasını sağlayarak zihin-vücut entegrasyonunu daha da geliştirir.
  3. Somatosensoriyel Stimulasyon Eğitimi: Vibrasyon terapisi, farklı dokular (pamuk topu vs. kanca ve halka bant) gibi yöntemler.
  4. Eklem Yeniden Konumlandırma Eğitimi: Eklem eşleştirme görevleri.
Sonuç ve Öneriler

Propriyosepsiyon, vücudun çevresel uyum yeteneğinin temel taşıdır ve yaşa, yaralanmalara veya nörolojik durumlara bağlı olarak bozulabilir. Fizyoterapi müdahaleleri, propriyoseptif eğitimiyle bu kayıpları telafi edebilir ve bireylerin günlük yaşam kalitesini artırabilir. İş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri için, propriyosepsiyonun iş kazalarıyla ilişkisini göz önünde bulundurarak, çalışanlara yönelik eğitim programları ve ergonomik düzenlemeler önerilir. Bu bilgilerin işyeri uygulamalarına entegre edilmesi, daha güvenli ve verimli bir çalışma ortamı yaratmada kritik bir adım olacaktır.

Propriyosepsiyon, Interosepsiyon, Nörosepsiyon Eğitim Almak İçin Bizi Arayın

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü Dr Mustafa KEBAT yönetiminde deneyimli ekibimizle, firmanız beyaz yaka çalışanlarına özel – Yüksekte Çalışanlara Denge – Propriyoseptif Egzersizler Eğitimini Türkiyenin her yerinde planlayalım.

Eğitim Başvurusu

Dr Mustafa KEBAT – 0 530 568 42 75

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

  • Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar/İZMİR
  • +90 232 265 20 65
  • [email protected]

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Proprioseptif ve Vestibüler Duyu Sistemlerinin Harekete Göreli Katkısı: Moleküler Bilim Çağında Keşif Fırsatları https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7867206/

⭐️⭐️ Propriosepsiyonun değerlendirilmesi: Yöntemlerin eleştirel bir incelemesi https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2095254615000058

⭐️⭐️ Mekanoreseptör https://www.sciencedirect.com/topics/immunology-and-microbiology/mechanoreceptor

⭐️⭐️ Sensörimotor Sistemi, Bölüm I: Fonksiyonel Eklem Stabilitesinin Fizyolojik Temeli. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC164311/

⭐️⭐️ Propriosepsiyonun değerlendirilmesi: Yöntemlerin eleştirel bir incelemesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6191985/

⭐️⭐️ PNF Kavramının Temel Unsurları, Bir Eğitim Anlatısı https://www.scientificarchives.com/article/the-essential-elements-of-the-pnf-concept-an-educational-narrative

⭐️⭐️ Motor fonksiyonu iyileştirmede proprioseptif eğitimin etkinliği: sistematik bir inceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4309156/

⭐️⭐️ Yaşlı yetişkinlerde denge ve gücün geliştirilmesinde geleneksel ve güncel yaklaşımların karşılaştırılması https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/21510715/

⭐️⭐️ Yapı İşlerinde Yüksekte Çalışmalarda İSG Uygulama Rehberi. http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://www.csgb.gov.tr/Media/0b3hcam2/yapiisleriyuksektecalismauygrehberi-in%C5%9Ft%C5%9Fb_revize.pdf

⭐️⭐️ Yaşlılarda Denge, Fonksiyonel Performans ve Düşme Önleme İçin Gövde Kas Gücünün Önemi: Sistematik Bir İnceleme https://www.researchgate.net/publication/236139834_The_Importance_of_Trunk_Muscle_Strength_for_Balance_Functional_Performance_and_Fall_Prevention_in_Seniors_A_Systematic_Review

⭐️⭐️ Dengesiz yüzeyler ve rehabilitasyon cihazları kullanılarak yapılan direnç antrenmanının etkinliği https://www.researchgate.net/publication/224822339_The_effectiveness_of_resistance_training_using_unstable_surfaces_and_devices_for_rehabilitation

⭐️⭐️ Futbolda duruş kontrolüne uzmanlık ve görsel katkının etkisi https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/j.1600-0838.2005.00502.x

⭐️⭐️ Spor veya günlük yaşamdaki fiziksel aktiviteler ile dik duruştaki duruş bozukluğu arasındaki ilişkinin sistematik bir incelemesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23955562/

⭐️⭐️ NSC Çalışma İstatistikleri Bürosu’nun 2021 Raporu Hakkındaki Açıklaması https://www.nsc.org/newsroom/nsc-statement-bls-report-2021#:~:text=In%202020%2C%20there%20were%204%2C764,highest%20annual%20rate%20since%202016.

⭐️⭐️ Hall, C. M., & Brody, L. T. (2005). Therapeutic Exercise: Moving Toward Function. Lippincott Williams & Wilkins. http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://students.aiu.edu/submissions/profiles/resources/onlineBook/Q4X4S2_Therapeutic_Exercise_Moving_Toward_Function_3.pdf

⭐️⭐️ Motor Kontrolü: Araştırmayı Klinik Uygulamaya Dönüştürmek https://www.researchgate.net/publication/228118305_Motor_Control_Translating_Research_Into_Clinical_Practice

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

#propriyosepsiyon #denge #işgüvenliği #uzman #tetkikosgb #kebat

Daha Fazla

Mikroplastik İçiyorsunuz

Doğal yaşamdan sentetik hayatlara…

Modern yaşam olarak adlandırdığımız, hızlandırılmış hayatın içinde konfor zannettiğimiz, kullandığımız, tükettiğimiz pek çok ürün ve alışkanlığımız ne kadar sağlıklı?

Plastik, ayrışması yüzlerce yıl alan ve biyolojik olarak parçalanamayan bir maddedir. 

Büyük mikroplastikler (5 mm ila 1 mm), küçük mikroplastikler (1 mm ila 1 μm) ve nanoplastikler (<1 μm) olarak sınıflandırılır.

Hayatımızın her tarafında yer alan plastiklerin küçük parçacıklarının birincil ve ikincil kaynakları mevcut.

Mikroplastiklere ve Nanoplastiklerin Çevresel Birincil Kaynakları

  • Boya
  • Bebek oyuncakları
  • Yiyecek ve içecek kapları
  • Mikro boncuklu kozmetikler
  • Kanalizasyon çamuru ve lastikler
  • Plastik peletler (plastik ürünlerin üretiminde hammadde olarak kullanılan küçük plastik granüller)

birincil kaynaklarından bazılarıdır.

Mikroplastiklere ve Nanoplastiklerin Çevresel İkincil Kaynakları

  • Su şişeleri
  • Balık ağları
  • Tarımsal filmler
  • Plastik poşetler
  • Belediye atıkları

ikincil kaynaklarıdır.

Tabi ki plastikler ne kadar küçük parçalara dönüşürse insan vücuduna girişleri de bir o kadar kolaylaşıyor.

Mikroplastiklere ve Nanoplastiklere maruziyet bağırsak – akciğer – deri bariyerini (sindirim sistemi epiteli, solunum yolu ve deri tabakası) geçerek yutma, inhalasyon ve dermal temas yoluyla kan dolaşımına girerler.

Fiziksel ve kimyasal özelliklerine ek olarak (“Truva Atı” etkisi nedeniyle öngörülemeyen çevresel ve biyolojik riskler ortaya çıkabilir); Mikroplastik ve Nanoplastik yüzeyler çevresel ve biyolojik kirleticiler (ağır metaller, kalıcı organik kirleticiler, pestisitler, ilaçlar vb gibi) dahil olmak üzere ekzojen kimyasalları etkili bir şekilde bağlayarak genotoksisite, inflamasyon ve endokrin bozulmaya neden olmaktadırlar.

Mikroplastiklerin ve Nanoplastiklerin Genel Etkileri
  • Fiziksel toksisite
  • Oksidatif stres
  • İnflamasyon
  • Bağışıklık reaksiyonları
  • Ek bir plastik katkı maddesi yüküne neden olmaktadır.

Mikroplastiklerin ve Nanoplastiklerin Kanda Toksik Etkileri
  • Plazma Protein Denatürasyonu
  • Hemoliz
  • Azalmış bağışıklık
  • Tromboz
  • Kan Pıhtılaşma Hasarı
  • Vasküler Endotel hasarı

Özellikle Kanda yüksek mikroplastik yükü (≥ 3 MP/mL) Pıhtılaşma Mekanizmasında

  • aPTT
  • C-reaktif protein
  • Fibrinojen

Artışından sorumludur.

Mikroplastiklerin ve Nanoplastiklerin kan ve içeriği ile etkileşiminin görseli

Yapılan bir çalışmada Kan örneklerinde analiz edilen plastik konsantrasyonları 1,84 – 4,65 μg/mL arasında değişirken.

Yüzdesel dağılım olarak; Polietilen (%32), etilen propilen dien (%14) ve etilen-vinil-asetat/alkol (%12) parçaları en bol bulunanlar olarak tespit edilmiş olup, Poliamid (PA), polikarbonat (PC), polistiren (PS) ve polivinil klorür (PVC) vb gibi plastik ürünlerdir.

Tek Kullanımlık Kağıt Bardaktaki Tehlike

Tüm dünyada giderek artan miktarda kulanılan tek kullanımlık kağıt bardakların, ince plastik kaplamaları nedeniyle geri dönüştürülmelerini son derece zor olduğu gibi aynı zamanda iç astarının Mikroplastikleri ve Nanoplastikleri sıcak suya ve sıcak içeceklere sızdırmaktadır.

Genel olarak, toplam ağırlığın %5-10‘unu oluşturan bu hidrofobik plastik astarları üretmek için yüksek yoğunluklu formunda (High Density Polly EtilenHDPE) ve kopolimerler kullanılır.

Tek kullanımlık kağıt bardakların iç astarının sıcak suya maruz kalması, kurşun, krom ve kadmiyum gibi ağır metaller, toksik ağır metaller ve florür, klorür, sülfat ve nitrat gibi iyonların salınmasına neden olur.

Tek kullanımlık kağıt bardakların insanlarda günlük ortalama 0,03 ± 0,025 mg mikroplastik/vücut ağırlığı kilogramı başına ve 7,04 ± 8,8 g florür/vücut ağırlığı kilogramı başına günlük kronik günlük alım (CDI) miktarı ortaya çıkar.

İngiltere – Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü’nde yapılan araştırmada, iç yüzeyleri düşük yoğunluklu polietilen (LDPE) ile kaplanmış tek kullanımlık sıcak içecek kapları 100°C’ suya maruz kaldıklarında, litre başına trilyonlarca nano parçacığı suya saldıklarını tespit edildi.

Environmental Science & Technology’de yayınlanan araştırmada, 9 farklı ülkede satın alınan, 11 farklı şirket tarafından üretilen 259 plastik şişedeki sular Kırmızı Nil Boyası kullanılarak incelendi.

Analizlerde, 259 şişenin yüzde 93’ünde ortalama olarak bir litresinde büyüklüğü 100 mikrondan fazla olan 10.4 adet mikroplastik bulunduğu tespit edildi.

Büyüklükleri 6.5 ile 100 mikron arasında olan mikroplastiklerin ise bir litrede ortalama olarak 325 adet bulundukları belirlendi. 

Plastik şişelerdeki suların litresinde, 0 ile 10 bin adede kadar mikroplastik taneciği bulunabileceği ve bunların yüzde 95’inin çapları 6.5 ile 100 mikron arasında olan taneciklerden oluştuğu hesaplandı.

Buna karşılık musluk suyunda 100 mikrondan büyük plastik taneciği sayısı şişelerdekinin yarısı (litrede 5.45 tanecik) kadardı.

Musluk suyundaki mikroplastiklerin yüzde 97’si lif yapısında iken, şişe sularındaki taneciklerin yüzde 65’i parçacık yapısında, sadece yüzde 13’ü lif şeklindeydi.

Araştırmacılar, sulardaki bu mikroplastik kirliliğinin şişeleme ve paketleme işlemleri sırasında gerçekleştiğini düşünüyorlar.

Bu araştırmaya göre, su ihtiyacını plastik şişelerden karşılayanların vücutlarına, senede fazladan 90 bin mikroplâstik taneciğinin girmesine sebep oldukları hesapladı.

Sonuç

Kendisinin ve ailesinin sağlığını düşünen herkesin yiyecek ve içeceklerle doğrudan temasları olan tüm plastik kapları hayatından tamamen çıkartması gerekiyor.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Tıbbi, Endüstriyel ve Tüketici Ürünlerinde Küresel Olarak Kullanılan En Yaygın Plastik Türleri
  1. Polipropilen (PP; tıbbi ve elektronik ekipman, pipetler, mobilyalar), 
  2. Esas olarak düşük yoğunluklu formunda (Low Density Polly EtilenLDPE; çöp torbaları, plastik ambalajlar, alışveriş torbaları)
  3. Yüksek yoğunluklu formunda (High Density Polly EtilenHDPE; sulama ve drenaj boruları, şampuan şişeleri, deterjan şişeleri)  
  4. Polivinil klorür (PVC; elektrik kablosu yalıtımı, kapı çerçeveleri, oyuncaklar, borular), 
  5. Polistiren (PS; köpük gıda kapları, plastik kaplar, sert tepsiler, ses ve görüntü kasetleri, kapaklar ve bardaklar
  6. Polietilen Tereftalat (PET; şişeler, araç lastikleri, konveyörler, tahrik veya emniyet kemerleri, gıda tepsileri).

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İnsan kanındaki mikroplastik parçacıklar ve pıhtılaşma belirteçleriyle ilişkileri https://www.nature.com/articles/s41598-024-81931-9

⭐️⭐️ Mikro(nano)plastik kirliliği ve insan sağlığı: Plastikler insanlarda nasıl kanserojeneze neden olabilir? https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/35301996/

⭐️⭐️ İnsan kanındaki mikroplastikler: Polimer tipleri, konsantrasyonları ve μFTIR kullanılarak karakterizasyonu https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38761430/

⭐️⭐️ Raman spektral kanıtlarına göre insan trombüsünde pigment mikropartikülleri ve mikroplastikler bulundu https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/36116710/

⭐️⭐️ Mikroplastik parçacıkların, plastikle ilişkili kimyasalların ve çevre kirleticilerinin insan sağlığı açısından üçlü maruziyet bağlantısı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38759545/

⭐️⭐️ Kan bileşenleriyle mikronanoplastiklerin yolculuğu https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10603568/

⭐️⭐️ Mikroplastikler: Kalp (ve Damar Sistemi) Meselesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9953450/

⭐️⭐️ Mikroplastiklerin ve Endişe Verici Katkı Maddelerinin İnsan Sağlığı Üzerindeki Potansiyel Etkilerine İlişkin Ayrıntılı Bir İnceleme Çalışması https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7068600/

⭐️⭐️ Şişelenmiş Suda Sentetik Polimer Kirlenmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6141690/

⭐️⭐️ Micro- and Nanoplastics Breach the Blood–Brain Barrier (BBB): Biomolecular Corona’s Role Revealed https://www.mdpi.com/2079-4991/13/8/1404

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Tasarruflu Tehlike

Tasarruflu ampulü paketli veya serbest halde bulunduran elektrik malzemesi depoları, perakende satıcıları ve uygulayıcıları, ampullerin muhtemel toplu kırılma yaşanabileceği riskli yer – alanlardır.

Toplu ampul kırılması ile oluşan en büyük riskleri nedir?

İşletmelerde özellikle kapalı alanlarda çalışma alanının aydınlatmalara (tasarruflu ampullere) yakın olması ve sıkça kırılmaları durumunda çalışanların maruz kalabileceği ciddi bir risk var….!!

Nedir o risk?

Ve ne yapılmalıdır?

Günümüzde kullanılan enerji tasarruflu ampuller olarak bilinen kompakt floresan lambanın mucidi Amerikalı Peter Cooper Hewitt, 1901 yılında ilk düşük basınçlı cıva buharlı lambanın patentini aldı.

Ve günümüzde akkor ampullerden 10 kat daha uzun ömürlü ve yaklaşık %75 daha fazla enerji tasarruflu hale gelmişlerdir.

Lakin

Endüstriyel aydınlatma harici rutinde kullanılan tasarruflu ampuller 3 – 5 miligram cıva içermektedir. (Environmental Health Perspectives Dergisi’nde 2008 yılında yayınlanan ”Cıva: Kırık CFL’lerin Temizliği” adlı makaleden)

Kullanımı yasaklanmış olan eski tip beden termometrelerinde 500 miligram cıva bulunmaktaydı. Karşılaştırınca aradaki fark aşikardır.

Tasarruflu ampul – Compact Fluorescent Light Bulbs (CFL)

Elektrik akımıyla uyarıldığında fosforu floresan eden ultraviyole ışık yayar. ortaya çıkan ışık görünür ışık emisyonuna neden olur. Lamba çalışması sırasında elementel civa (Hg 0) oksitlenir ve lambanın camına, fosfor tozuna ve metal bileşenine adsorbe olur ve onları kirletir. Floresan lambadaki civa miktarı lamba türüne, watt değerine, markaya ve üreticiye göre değişir.

Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların (AEEE) Kontrolü Yönetmeliği kapsamında yer alan floresan atıklarının, geri dönüşüm ve geri kazanım hedefleri doğrultusunda, çevre lisanslı tesislerde işleme tabi tutulması gerekmektedir.

Bu nedenle floresan lambalar ve tasarruflu ampullerin kullanım ömrünü tamamladıklarında evlerde ve ofislerde bekletilmemesi, taşınması esnasında kırılmaması için gerekli önlemlerin alınması ve 50 kilogram altındaki miktarlardaki lambalar tüketici tarafından en yakın Atık Getirme Merkezlerine bırakılması gerekir.

CİVA

Kısa süreli maruz kalmalarda bulantı, kusma, ishal, akciğer zedelenmesi, kan basıncının veya kalp atış hızının artması ve gözlerde tahrişe sebep olur.

Uzun süreli maruz kalmalarda ise beyin hasarı, böbreklerde zedelenme ve anne karnındaki bebeğe zararlı yapmaktadır.

CİVA Maruziyet Sınırları

Ülkemizde Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik kapsamında;

8 saatlik bir iş günü boyunca 0,02 mg/m3olarak belirtilmektedir. 

OSHA tarafından izin verilen maruz kalma sınırı, 

8 saatlik bir zaman ağırlıklı ortalama olarak uygulanmakta olan metreküp hava başına (mg / m³) 0.1 miligramlık bir tavan sınırıdır.

Ulusal Mesleki Güvenlik ve Sağlık Enstitüsü (NIOSH),

cıva metaline maruz kalma oranlarının, 0.1 mg/m3 tavan sınırına ek olarak 10 saatlik bir iş günü boyunca ortalama 0,05 mg/m3 ile sınırlandırılmasını önermektedir.

Amerikan Devlet Endüstriyel Hijyen Uzmanları Konferansı (ACGIH),

metalik cıva maruz kalmalarının 8 saatlik bir iş günü boyunca ortalama 0,025 mg/m3 ile sınırlandırılmasını önermektedir.

2011 yılında Jackson State Üniversitesi araştırmacıları Yadong Li ve Li Jin’in yaptığı çalışmada;

Kırılan bir tasarruflu ampul 24 saat hiç dokunulmadan bırakıldığında 0.04 ila 0.7 miligram cıva saldığını ve yine araştırmacılar kırık bir ampulün örneğin bir çocuk için sağlık riski oluşturması için haftalarca dokunulmadan bırakılması gerektiğini tespit ettiler.

ABD Gıda, Çevre ve Kırsal İşler Bakanlığı DEFRA ( Department for Environment Food and Rural Affairs) Enerji tasarruflu kullanılan ampuller kırıldığında yapılması gerekenler;
  • Oda ivedilikle terk edilmeli, en az 15 dakika süre ile oda havalandırılmalı,
  • Temizlerken havaya bulaşma ve solunma riskine karşın elektrikli süpürge kullanılmamalı, kırıkların yalıtkan elastik eldiven kullanılarak temizlenmeli,
  • Civarında kontamine olabilecek ya da geri dönüşümlü maddeler için güvenli olan alanların oluşturulması için birikintinin iyice temizlenmesine dikkat edilmeli

Uyarısını yapmaktadır.

ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) Hangi ampullerin civa içerir:

  • Floresan ampuller:
    • Doğrusal, U-tüp ve dairesel floresan tüpler
    • Böcek öldürücüler
    • Bronzlaştırıcı ampuller
    • Siyah ışıklar
    • Mikrop öldürücü ampuller
    • Yüksek çıkışlı ampuller
    • Soğuk katotlu floresan ampuller
  • Yüksek yoğunluklu deşarj ampulleri:
    • Metal halid
    • Seramik metal halide
    • Yüksek basınçlı sodyum
    • Cıva buharı
  • Civa kısa ark ampulleri
  • Neon ampuller

ABD Çevre Koruma Ajansına göre (EPA) enerji tasarruflu kullanılan ampuller kırıldığında yapılması gerekenler;
Evlerde Hızlı Temizlik Talimatları

Temizlik Öncesi

  • İnsanların ve evcil hayvanların odadan çıkmasını sağlayın.
  • Pencere veya kapıyı açarak odayı 5-10 dakika havalandırın. 
  • Eğer varsa, merkezi ısıtma/klima sisteminizi kapatın.
  • Kırık ampulü temizlemek için gerekli malzemeleri toplayın:
    • Sert kağıt veya karton;
    • Yapışkan bant;
    • Nemli kağıt havlular veya tek kullanımlık ıslak mendiller (sert yüzeyler için); ve
    • Metal kapaklı cam kavanoz veya kapatılabilir plastik torba.

Temizlik sırasında

  • SÜPÜRME YAPMAYIN.  Tüm diğer temizlik adımları atıldıktan sonra kırık cam kalmadığı sürece süpürme önerilmez. Süpürme, cıva içeren toz veya cıva buharı yayabilir.
  • Kırık camları ve görünür tozları toplama konusunda titiz olun. Sert kağıt veya karton kullanarak cam parçalarını ve tozları toplayın. Kalan küçük cam parçalarını ve tozları toplamak için koli bandı gibi yapışkan bant kullanın. Kullanılmış bandı cam kavanoza veya plastik torbaya koyun. Daha fazla bilgi ve sert yüzeyleri temizlemek ile halı veya kilimleri temizlemek arasındaki farklar için ayrıntılı temizlik talimatlarına bakın.
  • Temizlik malzemelerini ağzı kapatılabilen bir kaba koyun.

Temizlik Sonrası

  • Tüm ampul artıklarını ve temizlik malzemelerini, elektrikli süpürge torbaları dahil, derhal çöp kutusuna veya korumalı bir alana, malzemeler atılana kadar dışarıya koyun. Ampul parçalarını veya temizlik malzemelerini içeride bırakmaktan kaçının. 
  • Daha sonra, bölgenizdeki bertaraf gereklilikleri hakkında yerel yönetiminize danışın, çünkü bazı bölgeler floresan ampullerin (kırık veya kırık olmayan) yerel bir geri dönüşüm merkezine götürülmesini gerektirir. Bölgenizde böyle bir gereklilik yoksa, malzemeleri evsel çöplerinizle birlikte bertaraf edebilirsiniz.
  • Mümkünse ampulün kırıldığı odayı havalandırmaya devam edin ve ısıtma/klima sistemini birkaç saat kapalı tutun.

İşletmelerde Ayrıntılı Temizleme Talimatları
Temizlik Öncesi
  1. Odadaki insanları ve evcil hayvanları uzaklaştırın ve çıkışta kırılma alanından uzak durun.
  2. Dışarıya açılan bir pencere veya kapıyı açın ve 5-10 dakika odadan çıkın.
  3. Eğer varsa, merkezi ısıtma/klima (HVAC) sisteminizi kapatın.
  4. Kırık ampulü temizlemek için ihtiyaç duyacağınız malzemeleri toplayın:
    • Sert kağıt veya karton
    • Yapışkan bant (örneğin, koli bandı)
    • Nemli kağıt havlular veya tek kullanımlık ıslak mendiller (sert yüzeyler için)
    • Metal kapaklı cam kavanoz (konserve kavanozu gibi) veya kapatılabilir plastik torba(lar)

Sert Yüzeyler İçin Temizleme Adımları
  1. Sert kağıt veya karton kullanarak cam parçalarını ve tozu dikkatlice toplayın ve döküntüleri ve kağıt/kartonu metal kapaklı bir cam kavanoza koyun. Cam kavanoz yoksa, kapatılabilir bir plastik torba kullanın. ( NOT: Plastik torba cıva buharının kaçmasını engellemeyeceğinden, temizlikten sonra plastik torbayı/torbaları evden çıkarın)
  2. Kalan küçük cam parçalarını ve tozları toplamak için koli bandı gibi yapışkan bant kullanın. Kullanılmış bandı cam kavanoza veya plastik torbaya koyun.
  3. Bölgeyi nemli kağıt havlu veya tek kullanımlık ıslak mendillerle temizleyin. Havluları cam kavanoza veya plastik torbaya koyun.
  4. Temizlik sırasında sert yüzeylerin vakumlanması, diğer tüm temizlik adımları uygulandıktan sonra kırık cam kalmadığı sürece önerilmez. ( NOT: Vakumlamanın cıva içeren toz veya cıva buharı yayması mümkündür, ancak bu sorunla ilgili mevcut bilgiler sınırlıdır
  5. Tüm kırık camların temizlenmesini sağlamak için vakumlama yapılması gerekiyorsa, aşağıdaki ipuçlarını aklınızda bulundurun:
    • Dışarıya açılan bir pencere veya kapıyı açık tutun;  
    • Eğer varsa, ampulün kırıldığı alanı vakum hortumunu kullanarak vakumlayın; ve 
    • Vakum torbasını çıkarın (veya hazneyi boşaltın ve silin) ​​ve torbayı/vakum artıklarını ve vakumu temizlemek için kullanılan tüm malzemeleri plastik bir torbaya koyun.
  6. Tüm ampul artıklarını ve temizlik malzemelerini, elektrikli süpürge torbaları dahil, derhal dışarıya, bir çöp konteynerine veya korunaklı bir alana koyun, malzemeler atılana kadar. Ampul parçalarını veya temizlik malzemelerini içeride bırakmaktan kaçının. 
  7. Daha sonra, bölgenizdeki bertaraf gereklilikleri hakkında yerel yönetiminize danışın, çünkü bazı bölgeler floresan ampullerin (kırık veya kırık olmayan) yerel bir geri dönüşüm merkezine götürülmesini gerektirir. Bölgenizde böyle bir gereklilik yoksa, malzemeleri evsel çöplerinizle birlikte bertaraf edebilirsiniz.
  8. Ampul artıkları ve temizlik malzemelerinin bulunduğu kavanozları veya plastik torbaları attıktan sonra ellerinizi sabunlu suyla yıkayın.
  9. Ampulün kırıldığı odayı havalandırmaya devam edin ve mümkünse HVAC sistemini birkaç saat kapalı tutun.

Halı veya Kilimler İçin Temizleme Adımları
  • Sert kağıt veya karton kullanarak cam parçalarını ve tozu dikkatlice toplayın ve döküntüleri ve kağıt/kartonu metal kapaklı bir cam kavanoza koyun. Cam kavanoz yoksa, kapatılabilir bir plastik torba kullanın. (NOT: Plastik torba cıva buharının kaçmasını engellemeyeceğinden, temizlikten sonra plastik torbayı/torbaları evden çıkarın)
  • Kalan küçük cam parçalarını ve tozları toplamak için koli bandı gibi yapışkan bant kullanın. Kullanılmış bandı cam kavanoza veya plastik torbaya koyun.
  • Temizlik sırasında halı veya kilimlerin vakumlanması, diğer tüm temizlik adımları uygulandıktan sonra kırık cam kalmadığı sürece önerilmez. ( NOT: Vakumlamanın cıva içeren toz veya cıva buharı yayması mümkündür, ancak bu sorunla ilgili mevcut bilgiler sınırlıdır)
  • Tüm kırık camların temizlenmesini sağlamak için vakumlama yapılması gerekiyorsa, aşağıdaki ipuçlarını aklınızda bulundurun:
    • Dışarıya açılan bir pencere veya kapıyı açık tutun;
    • Eğer varsa, ampulün kırıldığı alanı vakum hortumunu kullanarak vakumlayın; ve 
    • Vakum torbasını çıkarın (veya hazneyi boşaltın ve silin) ​​ve torbayı/vakum artıklarını ve vakumu temizlemek için kullanılan tüm malzemeleri plastik bir torbaya koyun.
  • Tüm ampul artıklarını ve temizlik malzemelerini, elektrikli süpürge torbaları dahil, derhal çöp kutusuna veya korumalı bir alana, malzemeler atılana kadar dışarıya koyun. Ampul parçalarını veya temizlik malzemelerini içeride bırakmaktan kaçının. 
  • Daha sonra, bölgenizdeki bertaraf gereklilikleri hakkında yerel yönetiminize danışın, çünkü bazı bölgeler floresan ampullerin (kırık veya kırık olmayan) yerel bir geri dönüşüm merkezine götürülmesini gerektirir. Bölgenizde böyle bir gereklilik yoksa, malzemeleri evsel çöplerinizle birlikte bertaraf edebilirsiniz.
  • Ampul artıkları ve temizlik malzemelerinin bulunduğu kavanozları veya plastik torbaları attıktan sonra ellerinizi sabunlu suyla yıkayın.
  • Ampulün kırıldığı odayı havalandırmaya devam edin ve mümkünse HVAC sistemini birkaç saat kapalı tutun.

Halı veya Kilimlerin Gelecekteki Temizliği: Vakumlama Sırasında ve Sonrasında Odayı Havalandırın
  1. Halıyı veya kiliminizi süpürdüğünüz sonraki birkaç seferde, varsa HVAC sisteminizi kapatın, diğer odalara açılan kapıları kapatın ve süpürmeden önce dışarıya açılan bir pencere veya kapı açın. Bu alanda her kullanımdan sonra vakum torbasını değiştirin.
  2. Vakumlama işlemi tamamlandıktan sonra, HVAC sistemini kapatın ve mümkünse dışarıya açılan pencere veya kapıyı birkaç saat açık tutun.

Elektrikli ve elektronik atıklar “e-atık” olarak da adlandırılmaktadır. Avrupa Birliği elektronik atığın tanımını yaparken, kullanıcısı tarafından atılmış, atılmak istenen veya atılması gereken madde veya nesne (EU, 2003a) ifadelerini kullanmıştır.

E-atık; endüstriyel veya evsel kaynaklı, hasar görmüş, kırılmış, modası geçmiş olan veya kullanım ömrünü tamamlamış, ağır metalleri ve organik kirleticilerin en büyük kaynaklarından biri olan elektrikli ve elektronik eşyaların genel bir ifadesidir.

Türkiye’de 1999 yılında meydana gelen büyük deprem ile birlikte floresan lamba üretimi sona ermiştir. Halen tüm kapalı mekânların vazgeçilmez aydınlatma ürünü olan floresan lambalar yurtdışında üretilip, ithal edilerek, Türkiye’de satışa sunulmaktadır.

Tüm bu bilgiler ışığında işletmelerde yapılması gereken

İş Sağlığı ve Güvenliği uygulamaları
  • İlgili yönetmeliklerdeki değişiklikler düzenli olarak kontrol edimeli – takip edilmelidir.
  • Enerji tasarruflu ampullerinin kırılma riskini en aza indirecek şekilde monte edilmesi sağlanmalı ve/veya çalışma alanının yerleşimi düzenlenmelidir.
  • Kırılma sıklığına bağlı olarak önlemler risk analizi ekibi tarafından düzenli olarak revize edilmelidir.
  • Acil durum planına risklere göre olay sonrası senaryo ve tedbirler belirlenmelidir.
  • Çalışanların eğitimlerine, kırılmaların önlenmesi ve kırılma sonrası yapmaları gerekenler dahil edilmelidir. Her vaka sonrası eğitim içeriğinde revizyon gerekip gerekmediği kontrol edilmelidir. Gereken düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Her kırılma sonrası maruziyeti olanlara ”bulantı, kusma, ishal, nefes almada değişiklik, kan basıncının veya kalp atış hızının artması ve gözlerde tahriş” gibi şikayetleri olması durumunda acile başvurmaları gerektiği bilgilendirilmesi yapılmalıdır.
  • Maruziyeti olan her çalışanın olay sonrası en yakın zamanda işyeri hekimi tarafından görülmesi sağlanmalıdır.
  • Kırılma sonrası parçaların toplanması ve geri dönüşüme teslimi prosederü oluşturulmalı ve her vaka sonrası revizyon gerekip gerekmediği kontrol edilmelidir. Gereken düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Kırılan ampul sayısı ve riskler değerlendirilerek temizleme sonrası gerekli görülürse iş hijyeni ölçümleri yapılmalı ve sonuçlarına göre eylem planı oluşturulmalıdır.
  • İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi işletmenin risklerine göre yukarıdaki maddelere muhakkak ilaveler yaparak çalışanların sağlık ve güvenliklerinin korunmasını daha da ileriye götüreceklerdir.

Floresan Lambalar Hakkında Ek Bilgi

Poliklorlu bifeniller (PCB)

Floresan lamba balastları başta olmak üzere özellikle alev geciktiriciler, plastikleştiriciler, boyalar, kalafatlama bileşikleri, sızdırmazlık maddeleri vb yapı ürünlerinin içerisinde bulunmaktadır.

İnsanların PCB’lere maruziyeti, diyet alımı, solunum, toz yutma ve deri teması gibi farklı yollardan kaynaklanabilir.

PCB’ler çekirge etkisi olarak tanımlanabilecek biriktirme ve yeniden süspanse etme prosesleri (yani kuru serpinti ve buhar biriktirme) yoluyla uzun mesafeler boyunca taşınabilir.

Kalıcı Organik Kirleticilere İlişkin Stockholm Sözleşmesi kapsamında Poliklorlu bifeniller (PCB) diğer kalıcı organik kirletici maddeler ile birlikte listelenmiştir.

1970’lerde kullanımı yasaklanmış olsa da kimyasal ve termal bozunmaya karşı dirençleri deniz organizmalarında ve insanlarda biyolojik birikime neden olmaktadır. Bu nedenle PCB’ler çevresel ve insan sağlığı açısından endişe verici olmaya devam etmektedir

WHO Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) 1987 yılından günümüze PCB’lerin insanlarda karsinojenik etkili olduğunu varsaymakta ve PCB bileşiklerini 2A ‘İnsanlarda Karsinojenik Etki Olasılığı Bulunanlar’ grubunda değerlendirmektedir. Diğer yandan EPA (Çevre Koruma Ajansı) (1996) PCB’lerin ‘Muhtemel İnsan Karsinojenleri’ olduklarından şüphelenmektedir”

Tasarruflu Ampullerin (Bertarafı) Atık Yönetimi Konusunda Yönetmelik – Yayın ve Duyurular

⭐️Resmî Gazete Tarihi: 02.04.2015 Resmî Gazete Sayısı: 29314 Atık Yönetimi Yönetmeliği

ve

⭐️Resmî Gazete Tarihi: 26.12.2022 Resmî Gazete Sayısı 32055: Elektrikli Ve Elektronik Eşyalarda Bazı Zararlı Maddelerin Kullanımının Kısıtlanmasına İlişkin Yönetmelik hükümleri uyarınca, atık floresan lambaları geri kazanmak zorunluluğu vardır. Floresan lambaların geri kazanımında amaç hem tehlikeli atıkların uygun şekilde uzaklaştırılması hem de kaynakların (cam, metal, fosfor tozu vb.) geri kazanımıdır.

⭐️ T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı açıklaması ”Bakanlık Ampullerdeki Civaya Karşı Uyardı’

⭐️ TUBİTAK Yayınlarında Tasarruflu Ampuller

⭐️ Gazi Üniversitesi İyonlaştırıcı Olmayan Radyasyondan Korunma, Uygulama Ve Araştırma Merkezi (Girkum) yayını ”Tasarruflu Lambalar Zararlı mı?”

⭐️ Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de websitesinde ” tasarruflu ampullerin enerji tasarrufu için kullanışlı olmakla birlikte içerdiği cıva nedeniyle kırıldığı zaman tehlikeli olabileceği ” uyarısında bulunuyor.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Çin’deki floresan lambalardan kaynaklanan cıva riski: mevcut durum ve gelecek perspektifi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22321538/

⭐️⭐️ Kullanılmış kompakt floresan lambalardaki (CFL) ağır metallerin belirlenmesi ve atık yönetimi zorlukları: Mevcut koşulları iyileştirmek için bazı stratejiler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24726659/

⭐️⭐️ Kırık kompakt floresan lambalardan (CFL) kaynaklanan cıva maruziyetinin insan sağlığı üzerindeki riskleri https://www.researchgate.net/publication/51853754_Human_health_risks_from_mercury_exposure_from_broken_compact_fluorescent_lamps_CFLs

⭐️⭐️ Kırık Kompakt Floresan Lambalardan Kaynaklanan Cıvanın Çevreye Salınımı https://www.liebertpub.com/doi/abs/10.1089/ees.2011.0027

⭐️⭐️ Metal Kaynaklı Toksisitede Kurkuminin Rolünün İncelenmesi (Bitkisel preparatlar metale bağlanabilir, bağırsaklardaki emilimini azaltabilir ve vücuttan atılımını kolaylaştırabilir. Zerdeçalda bulunan biyoaktif bir madde olan kurkumin, yaygın olarak bir diyet takviyesi olarak kullanılır. Çoğu çalışma, kurkuminin metal kaynaklı lipid peroksidasyonuna karşı koruma sağladığını ve antioksidan sistem üzerindeki olumsuz etkileri hafiflettiğini göstermiştir.) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/36829803/

⭐️⭐️ Kullanılmış floresan lambalardan cıva karakterizasyonu ve geri kazanımı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24726659/

⭐️⭐️ Cıva: Kırık CFL’lerin Temizliği https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2535642/

⭐️⭐️ Kompakt floresan lambalardan (CFL) kazara cıva salınımının maruziyet analizi https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0048969712009710

⭐️⭐️ Maine Kompakt Floresan Lamba Kırılması Çalışma Raporu Şubat 2008 https://www.maine.gov/dep/homeowner/cflreport.html

⭐️⭐️ Environmental Release of Mercury from Broken Compact Fluorescent Lamps https://web.archive.org/web/20140224092756/http://bmb.lcd.lu:80/science/environmental_release%20_of_mercury_LI_2011.pdf

⭐️⭐️ Scientific Committee on Health and Environmental Risks http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://ec.europa.eu/health/scientific_committees/environmental_risks/docs/scher_o_124.pdf

⭐️⭐️ Civa – sağlık https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/mercury-and-health

⭐️⭐️ Cıvaya Maruz Kalmanın Sağlık Üzerindeki Etkileri https://www.epa.gov/mercury/health-effects-exposures-mercury

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Diyabetlilere Dut Yaprağı

Dut çeşitlerinin çoğunun kökeninin Çin /Japonya bölgesi ve Himalaya etekleri olduğu düşünülmektedir.

Dut yapraklarının etkisi, rüzgar ısısını dağıtma, akciğerleri temizleme ve kuruluğu nemlendirme kapasitesi nedeniyle eski Çin’de iyi bir şekilde belgelenmiştir.

Beyaz dut yapraklarının, kök kabuğunun, dallarının ve meyvelerinin tıbbi kullanımı Çin Halk Cumhuriyeti Farmakopesi’nde belgelenmiştir.

Çin tıbbındaki kullanımı MS 659’a kadar uzanır.

Dut suyu, İngiliz Bitkisel Farmakopesi’nin resmi bir ürünüdür.

Kök kabuğu müshil ve antihelmintik özelliklere sahiptir ve tadı acıdır.

Kök suyunun kanı aglütine ettiğine ve ayrıca sindirim sistemindeki kurtları öldürdüğüne inanılmaktadır.

Gövde kabuğu müshil ve solucan düşürücü özelliklere sahiptir.

Yapraklar terletici ve yumuşatıcı özelliklere sahiptir ve yaprak suyu boğaz enfeksiyonlarını ve iltihabı önlemek için kullanılmıştır.

Meyve suyu soğutucu ve müshil özelliğine sahiptir ve ateş, soğuk algınlığı, ishal, sıtma, amip, kabızlık ve bağırsak kurtlarını (örneğin tenya) tedavi etmek için kullanılır.

Modern çalışmalar, aktif bitki maddeleri olan flavonoidler, alkaloidler, polisakkaritler ve polifenollerin dut yapraklarının kan şekerini düşürme yeteneğinin birincil moleküler temeli olduğunu göstermiştir.

Dut Yaprağı (Özellikle Kara Dut Yaprağı) İçeriği

  1. Protein (%15-35)
  2. Mineraller – kalsiyum (%2,42-4,71) – fosfor (%0,23-0,97)
  3. Metabolize edilebilir enerji (1130-2240 kcal/kg) açısından oldukça zengindir. 
  4. Anti-besinsel faktörlerin hiçbiri yoktur veya ihmal edilebilir düzeydedir.

⭐️⭐️Kara dut içeriği, beyaz duta göre fenol bileşikleri açısında 8 kat fazla ve çok daha etkindir.

⭐️⭐️Dut yaprakları demir, çinko, manganez ve kalsiyum gibi birçok eser element içerir.

Demir, vücuttaki serbest radikalleri temizleyebilir ve pankreas hücrelerine oksijen tedarikini artırarak insülin sentezini ve salınımını kolaylaştırabilir. 

Çinko, insülin stabilitesini artırmak ve insülinin hipoglisemik etkisini güçlendirmek için insülinin kristalleşmesini destekler.

Manganez, mitokondrideki oksidatif stresi azaltmak için gerekli olan manganez süperoksit dismutazın bir bileşenidir ve bu enzim aynı zamanda bir antioksidandır, mitokondriyi korur ve oksidatif hasarı azaltarak adacık β hücrelerini oksidatif stresten korur.

Kalsiyum eksikliği hücrelerin salgılama işlevini olumsuz etkileyebilir ve insülin salgılanması önemli bir kalsiyum aracılı süreçtir ve kalsiyum eksik olduğunda hücrelerin içindeki ve dışındaki kalsiyum dengesi değişir ve bu değişen denge insülinin normal salgılanmasını etkileyebilir.

Dut Yaprağı (Özellikle Kara Dut Yaprağı) Etken Maddeleri

🔶 Antosiyanin siyanidin-3-glikozid
🔶 Kamferol-3-O-rutinozid,
🔶 Kuarsetin-3-O-glikozid
🔶 Kuarsetin-3-O-rutinozid
🔶 Siyanidin-3-soforozid
🔶 Pelargonidin-3-glikozid
🔶 Pelargonidin-3-rutinozid

Dut Yaprağı (Özellikle Kara Dut Yaprağı)
⭐️ Karaciğerde Yağdan enerji elde edilmesini sağlar (%28)

⭐️ Fruktoz emilimini yavaşlatır (glut-5 kapısı)(%33)

⭐️ Bağırsaktan glikoz emilimini yavaşlatır (%36)

⭐️ LDL ve Trigliserit oranını düşür (%24)

⭐️ Hücre ve DNA oksidasyonunu önler

Kara dut yaprağı Çin tıbbında ilaç olarak kullanılır.

  • Antidiyabetik (Tek doz dut yaprağı uygulaması karbonhidrat yüklemesinden sonra glikoz sapmasının tepe seviyesini ve eğri altında kalan alanı (iAUC) önemli ölçüde baskılar)
  • Antihipertansif (Dut yaprakları, anjiyotensin dönüştürücü enzimi (ACE) inhibe ederek kan basıncını ve kalp atış hızını düşürür)
  • Antihiperlipidemik (Dut yaprakları ile tedavi edilen hayvanlarda, kan dolaşımında toplam kolesterol (TK), düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol (LDL-K) ve trigliseritlerde (TG) belirgin azalmalar ve yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterolde (HDL-K) artış meydana gelir)
  • Karaciger Yağlanması (Dut yaprakları, yüksek yağlı diyetin kronik tüketimiyle oluşan vücut ağırlığı artışını baskılar)
  • Antioksidan (Dut yapraklarının serbest radikal oluşumuna ve oksidatif stres kaynaklı doku hasarına karşı etki ve Fe 3+ ‘yi Fe 2+’ ye indirgeyerek elektron bağışlama kapasitesini gösterir.)

National Library of Medicine’den yayınlanan bir araştırmaya göre, dut yaprağı lateks içerir (insanlar için hafif toksik olan ve mide bulantısına veya cilt tahrişine neden olabilen beyaz bir öz.) Lakin, insanların büyük bir çoğunluğu herhangi bir sorun yaşamadan dut yaprağı tüketebilmektedir.

Dut Yaprağını Nasıl Tüketeceğiz

Bir tatlı kaşığı toz (dut yaprağı) ya da 5 yaprak dut bir su bardağı sıcak su da 4 – 5 dakika bekletilip sabah ve akşam yemekten hemen önce içilir.
Lakin günde 2 fincandan fazla içilmemelidir. Çünkü uzun süre ve günlük 5 – 6 fincan içildiğinde (kullanımda) yüksek potasyum içeriği nedeni ile böbreklerde sorun oluşturur.
Önemli uyarı Hamileler ve emzirenler kesinlikle kullanmamalıdır.

Yemekten sonra bir fincan kahve içmek dut yaprağının potasyum yükü nedeni ile böbrek için oluşturabileceği olası zararı önler.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Dut yapraklarının hipoglisemik özellikleri ve hipoglisemik mekanizmalarının değerlendirilmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10117911/

⭐️⭐️ Umut Vaat Eden Bir Nutrasötik Kaynağı Olarak  Morus nigra L.’nin (Kara Dut) Farmakolojik Özellikleri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6412198/

⭐️⭐️ Dut Yaprağı Ekstresinin Tip 1 Diyabet Mellituslu Farelerin Tedavisinde Farmakolojik ve Patolojik Etkileri https://www.mdpi.com/1467-3045/45/7/343

⭐️⭐️ Sağlıklı yetişkinlerde akut dut yaprağı ekstresi alımının zamanlamasının yemek sonrası glikoz metabolizması üzerindeki etkileri: randomize, plasebo kontrollü, çift kör bir çalışma https://www.nature.com/articles/s41430-023-01259-x

⭐️⭐️ Dut yaprağı özütü, dört yaygın diyet karbonhidratının glisemik indeksini azaltır https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30142838/

⭐️⭐️ Tip 2 diyabetli ve kontrol deneklerinde 75 g sakaroz alımına bağlı olarak dut yaprağı özütünün kan şekeri ve nefes hidrojen tepkisi üzerindeki etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17303787/

⭐️⭐️ Cilt Beyazlatıcı Losyon Hazırlamak İçin Morus alba Köklerinden Oksiresveratrol Ekstraksiyonu İçin Üre-Gliserin Bazlı NADES-UAE’nin Optimizasyonu https://jyoungpharm.org/article/1315

⭐️⭐️ Tayland Dut bitkisinden elde edilen yeni bir beyazlatıcı madde kaynağı ve betulinik asit miktarının belirlenmesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18569714/https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18569714/

⭐️⭐️ Dut Yapraklarının (Morus Alba ) Besin Sindirilebilirliği https://www.tandfonline.com/doi/full/10.4081/ijas.2013.e36

⭐️⭐️ Dut yaprakları ve kardiyometabolik risklere karşı potansiyel etkileri: kimyasal bileşimler, biyolojik özellikler ve klinik etkinliğin incelenmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6130672/

⭐️⭐️ Üç çeşit dut (Morus sp.) yapraklarının yaklaşık bileşimi ve antioksidan potansiyeli: karşılaştırmalı bir çalışma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22837655/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Çimento Üretim Sektörü Çalışanlarında Krom Eksikliği – İş Güvenliği Riski

Çimento fabrikalarında çalışan bir işçinin günü, sanıldığı kadar sıradan değildir. Dışarıdan bakıldığında sadece makineler, dönen silolar, yükselen dumanlar ve sürekli çalışan konveyör bantları görülür. Oysa fabrikanın içinde hayatını geçiren işçilerin bedeni ve zihni, bu ağır şartlar altında sürekli sınavdan geçer. Sabahın erken saatlerinde başlayan vardiya, akşamın karanlığına kadar sürer.

Yoğun toz bulutu, sürekli çalışan makinelerin çıkardığı uğultu, yüksek sıcaklık ve ağır fiziksel iş, işçilerin hem bedeninde hem de zihninde iz bırakır. İş güvenliği denildiğinde çoğumuzun aklına baretler, maskeler, çelik burunlu ayakkabılar gelir. Evet, bunlar hayati önem taşır. Ancak, bir fabrikanın en kritik güvenlik unsuru, aslında işçilerin kendi bedenleridir. Ve o bedenin görünmeyen bir ihtiyacı vardır: Krom.

Krom, adını belki birçok işçi duymamıştır. Çoğu zaman vitaminlerin ve proteinlerin gölgesinde kalan bu mineral, aslında iş güvenliği açısından sessiz bir kahramandır. Çünkü işçinin gözünü açık tutan, kaslarını güçlü kılan, zihnini berraklaştıran ve şeker dengesini sağlayan şeylerden biri kromdur. Krom olmazsa, işçi sadece yorgun düşmez; dikkati dağılır, refleksleri yavaşlar ve iş kazalarına davetiye çıkar. İşte bu yüzden krom, çimento fabrikası gibi ağır sanayi ortamlarında bir iş güvenliği meselesi olarak ele alınmalıdır.

Bir fabrikanın üretim hattında küçük bir vidanın eksikliği bile büyük bir kazaya yol açabilir. Aynı şekilde, bir işçinin bedeninde krom eksikliği de görünmeyen ama zincirleme etkilerle büyüyen sorunlara yol açar. Kan şekeri dalgalanır, insülin görevini yapamaz, kaslar enerjisiz kalır ve işçi farkında olmadan riskli hale gelir. Bunu daha iyi anlamak için önce vücuttaki mekanizmaya biraz yakından bakalım.

İnsan vücudu, aslında elektriksel ve kimyasal kapılarla dolu bir fabrika gibidir. Yemek yediğinizde glikoz kana karışır. Bu glikozun hücrelerinize girebilmesi için insülin hormonu devreye girer. Pankreastaki beta hücreleri, glikozu görünce insülin salar. Bu insülin, kas hücrelerinin yüzeyindeki kapılara dokunarak glikozun içeri alınmasını sağlar. Böylece glikoz, kaslarda enerjiye dönüşür. Ancak burada kritik bir ayrıntı vardır: O insülin reseptörleri krom ile çalışır. Yani kapının kilidi kromdur. Eğer krom yoksa, insülin kapıya gelse bile kapı açılmaz. Glikoz kanda kalır, hücreler enerjiye ulaşamaz. İşte o zaman hem kan şekeri yükselir hem de kaslar güçsüzleşir.

Bir çimento işçisini düşünelim. Sabah vardiyasına başlamış, birkaç kürek çimento taşımış, ağır bir makinenin bakımını yapıyor. Eğer kanda krom düşükse, glikoz kaslarına giremez. Kasları güçsüzleşir, elleri titremeye başlar, dikkati dağılır. O anda yapacağı küçük bir hata, büyük bir kazaya yol açabilir. Mesela, vincin yükünü dengesiz kaldırabilir, konveyör bantta eli sıkışabilir veya yüksekten inerken dengesini kaybedebilir. Bunlar kulağa basit gelebilir ama çimento fabrikası gibi ağır iş ortamlarında her saniyenin ve her hareketin güvenliği hayati önem taşır.

Kromun eksikliği sadece kas gücünü değil, beynin çalışma düzenini de bozar. Kanda kalan glikoz, kırmızı kan hücrelerindeki hemoglobine yapışır. Bu durumda HbA1c yükselir ve hemoglobinin oksijen taşıma kapasitesi azalır. Yani vücudun dokuları yeterince oksijen alamaz. Bu da beyin sisi, dikkat dağınıklığı, yorgunluk, uyku sorunları ve depresyon gibi sonuçlar doğurur. Bir işçinin dikkati dağınık, zihni bulanık olduğunda, güvenlik prosedürlerini uygulaması mümkün değildir. Kazaların büyük bir kısmı, zaten dikkat kaybından doğmaz mı?

Bir diğer önemli nokta, krom eksikliğinin zamanla insülin direncine yol açmasıdır. Sürekli yemek yemek, sürekli glikoz dalgalanması, kas hücrelerindeki reseptörleri yorarak onları kapatır. Böylece insülin görevini yapamaz, glikoz kanda birikmeye başlar. Bu süreç Tip 2 diyabetin zeminini hazırlar. Diyabet ise iş güvenliği açısından ciddi bir risktir. Çünkü diyabetli bir işçi, vardiya sırasında ani hipoglisemi yaşayabilir. Yani kan şekeri hızla düşer, kişi bayılabilir veya reflekslerini kaybedebilir. Bir fabrikanın içinde, ağır makinelerin ve yüksek sıcaklığın arasında bayılan bir işçi için sonuç ölümcül olabilir.

Kromun önemi kas erimesinde de ortaya çıkar. Kaslar enerjisiz kaldığında zayıflar, sarkar ve işçinin bedensel gücü düşer. Oysa çimento fabrikasında çalışan bir işçi için kas gücü, baret kadar önemlidir. Çuvalları taşımak, yüksek sıcaklığa dayanmak, makineleri kullanmak için güçlü kaslara ihtiyaç vardır. Krom, bu kasların görünmez yakıtıdır.

Peki, bu krom nereden gelecek? İşte iş güvenliği kültürünün bir başka boyutu da burada karşımıza çıkıyor: Beslenme. Fabrika yemekhanelerinde çoğu zaman beyaz ekmek, makarna, pilav ve yağlı yemekler bulunur. Bunlar enerji verir ama krom açısından fakirdir. Oysa tam tahıllı ekmek, bulgur, mercimek çorbası, nohutlu yemekler, brokoli, fındık ve ceviz krom açısından zengindir. Anadolu mutfağı aslında krom deposudur. Eskiden köylerde insanlar bulgur pilavı, nohutlu yemekler, cevizli tarhana çorbası ile beslenirdi. Bu doğal beslenme, onların krom ihtiyacını karşılardı. Ancak günümüzde hızlı yaşam ve ucuz beslenme tercihleri yüzünden işçiler kromdan mahrum kalıyor.

Burada fabrika yönetimlerine büyük görev düşüyor. İş güvenliği sadece kask dağıtmak, yangın tüpünü doldurmak veya eğitim vermek değildir. Aynı zamanda işçilerin yemek menülerini düzenlemek de iş güvenliğinin bir parçasıdır. Yemekhanede beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmek verilebilir, menülere mercimek çorbası ve nohutlu yemekler eklenebilir, ara öğünlerde fındık ve ceviz sunulabilir. Bu küçük gibi görünen adımlar, işçilerin dikkatini, enerjisini ve kas gücünü koruyarak iş kazalarını önleyecektir.

Bir işçinin “Ben çok yoruluyorum, halsiz düşüyorum, dikkatimi toparlayamıyorum” demesi, sadece bireysel bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda bir iş güvenliği alarmıdır. Çünkü o işçi, makine başında veya yüksek sıcaklıkta risk taşımaktadır. İşte krom takibi, bu alarmın sessiz çanı gibidir.

Krom ihtiyacı aslında çok küçüktür: kadınlarda günde 25 mikrogram, erkeklerde 35 mikrogram. Gözle görülmeyecek kadar küçük olan bu miktar, bir fabrikanın güvenli çalışmasında dev bir rol oynar. Yani bir anlamda krom, işçilerin damarlarında dolaşan görünmez bir güvenlik donanımıdır.

Bu noktada periyodik sağlık kontrolleri de önemlidir. Fabrikalarda işçilere düzenli kan şekeri ve HbA1c ölçümleri yapılmalıdır. Bu ölçümler yalnızca hastalık tespiti için değil, aynı zamanda iş güvenliği risklerini önceden belirlemek için de kullanılmalıdır. Diyabet riski olan işçiler erken aşamada fark edilirse, iş kazalarının önüne geçilebilir.

Beslenme eğitimi de bu sistemin bir parçası olmalıdır. İşçilere, kromun önemi anlatılmalı; yemekhanelerde ve afişlerde “Kromla Güvende Kal” gibi bilgilendirici mesajlar yer almalıdır. Çünkü çoğu işçi, beslenmenin iş güvenliği ile bağlantısını düşünmez. Oysa yanlış beslenme, bir işçinin dikkatini kaybetmesine ve dolayısıyla kazaya neden olabilir.

Kromun önemini küçümsememek gerekir. Bu mineral bize, küçük şeylerin büyük farklar yaratabileceğini gösterir. Nasıl ki çimento fabrikasında küçük bir vida eksikliği büyük bir kazaya yol açıyorsa, krom eksikliği de büyük sağlık sorunlarına kapı açar. Bir fabrikanın güvenliği sadece makinelerin değil, insan bedeninin de güvenliği ile ölçülür.

Sonuç olarak, çimento fabrikalarında iş sağlığı ve güvenliği kültürünün içine krom mutlaka dahil edilmelidir. İş güvenliği uzmanları, mühendisler ve fabrika yöneticileri kromu “sessiz kahraman” olarak görmeli; yemek menülerini, sağlık kontrollerini ve eğitim programlarını buna göre düzenlemelidir. Çünkü işçinin dikkati, enerjisi ve kas gücü, fabrikanın güvenliği kadar önemlidir.

Bir baret, bir maske veya bir çelik burunlu ayakkabı işçiyi dışarıdan korur. Ama krom, işçiyi içeriden koruyan görünmez bir donanımdır. Eğer bu donanım eksikse, işçinin gözleri dalar, kasları güçsüzleşir, refleksleri yavaşlar. Ve o anda fabrikanın en büyük güvenlik açığı ortaya çıkar. O yüzden, krom sadece bir mineral değil; iş güvenliğinin görünmez bir parçasıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Haydi Kas Yapalım

Yaşa bağlı kas kaybı kişisel yaşam tarzına göre değişmekle birlikte 30 – 50. yaş aralığından başlayarak kas kütlesi yılda yaklaşık %1 oranında azalır ve güç yılda yaklaşık %3 düşer. Giden kas kolay geri gelmez.

Özellikle erkeklerin kalça (gluteal) kasları 45-50’li yaşlarda 2-3 yılda erir gider.

Yaşınız arttıkça egzersiz yapmamanıza rağmen kilonuz aynı kalıyorsa yağlanıyorsunuz demektir!

Kas yağlanması yaşlı erişkinlerde bilişsel gerileme için yeni bir risk faktörüdür.

O sebeple göbek yağlarını aldırmak yerine kas yağlarınızı sporla yakın.

İnsan çizgili kasının elektron mikroskobu altında görüntüsü.

Aynen beyin hücreleri gibi kas hücreleri de yenilenmez ama kas lifleri artırılabilir. Kaslarınıza sahip çıkın, koşun, yüzün, ağırlık kaldırın, ip atlayın, crossfit yapın.

Egzersizden değil sarkopeniden (yaşla birlikte kas kütlesi ve gücünde azalmadan) korkun!

Ayrıca ameliyat veya kanser tedavisinden önce kas yapmak iyileşmeyi hızlandırıyor.

Gün içinde normal temposunun üzerinde orta ve yoğun fiziksel aktivite yapan kişilerin, ertesi gün yapılan hafıza testlerinde daha başarılı neticeler elde edilmektedir.

Pilates en sağlıklı kondisyon egzersizlerinden biridir lakin kalp damar sağlığı için tek başına yeterli değildir.

Tempolu yürüyüş, yüzme veya direnç antrenmanı gibi kalp hızı ve kas gücünüzün arttığı egzersizleri de mutlaka yapmalısınız. Düzenli güç antrenmanı kas ve güç kaybını yavaşlatır.

Pilates + Kardiyo + Direnç = KAS – KALP SAĞLIĞI

Kas kitlesi vücudunuza giren şeker için tampon görevi görür ve pankreasınızı korur. Kas kitlesinde %10’luk artış:

  • İnsülin direncinde %11
  • Prediyabet riskinde ise %12 azalmayla ilişkilidir.

Şeker hastası olmak istemiyorsanız yürüyüş yapın lakin ağırlık da kaldırın.

Çok koşan zor yaşlanır.

Yaşlanmayı en çok yavaşlatan ve genç görünmenizi sağlayan spordur.

Spor iskelet kaslarındaki NAD koenzimini korur, yaşlanmanızı engeller, kas kitlenizi ve cildinizi korur. NAD çok değerlidir. Oksidasyonu engellemede vazgeçilmezdir.

Bu sebeple koşmaya ve ağırlık kaldırmaya zaman ayırmaya değer.

En önemli kasımız Kalbimiz. Günde sadece 1,2-1,6 dk yoğun fiziksel aktivite yapmak

  • Kalp krizi riskini %33 azaltıyor.
  • Kalp yetmezliği riskini %40 azaltıyor.

Yani günlük 2 dk’dan kısa süreyle bile kalbinizi çok iyi koruyabilirsiniz.

Testosteron sadece bir erkeklik hormonu değildir.

Her iki cinsiyet için de dengesi – seviyesi önemlidir. Kas gücü, zindelik, mental sağlık, huzur, bağışıklık, mutluluk ve sağlık hormonudur.

Kas için uyku önemlidir. Çünkü erkeklerde 1 hafta boyunca 6 saatten az uyumak testosteron seviyesini %20 azaltır. Testesteron erkeklerde bağışıklık, kalp damar ve kas sağlığının en önemli rolü üstlenir.

Bu hafta az uyurum sonra eksiklerimi telafi ederim” demekle olmuyor! Borcunuzun bedeli büyük olabilir.

Bel çevresi yağlar testosteronu östrojene çeviren aromataz enzimin en büyük yuvasıdır. Bir erkeğin bel çevresi yağlanıyorsa testesteronu ve kas gücü düşüyor, anksiyetesi, insülini ve kan şekeri artıyor demektir.

Bel çevrenizi ölçün 94 cm üzerindeyse yaşam şeklinizi (egzersiz, beslenme uyku vb gibi) değiştirme zamanı gelmiş demektir.

Mesela düşünmeye, karar vermeye mi ihtiyacınız var? Oturduğunuz yerde kukumav kuşu gibi düşüneceğinize yürüyüş yaparak düşünün. Vücudumuzdaki en büyük kas grubu olan bacak kaslarının çalışması metabolizmanızı canlandırır, kemik, beyninizin oksijenlenmesini arttırır, hormonal dengeye destek sağlar ve ruh sağlığınızı korur. Her gün en az 20 dk kesintisiz yürüyün biraz da düşünün.

Keyfim yerinde ben sadece yürüyüş yapacağım” diyorsanız ve hazır spora başlamışken yürüyüşün de faydasını arttırın. En iyisi yokuş çıkın. Yokuş yukarı yürüyüşler sadece iki haftada kalbin kondisyonunu artırır, metabolizmayı iyileştirir. Temponuzu yavaş ve temkinli arttırın. Nabız ve kas gücünü artırmak kalbinizi yormaz, korur.

Ağırlık egzersizi yaptıktan sonraki beslenme ilk 45 dk içinde ve protein ağırlıklı olmalıdır. Spor sonrası 1 veya 2 yumurtanın sarısını da tüketmeyi tercih edin.

Beslenmeye başlamanın süresi 2 saati geçerse kas kaynağı olan glikojen üretimi %50 azalır. Kas yapıcı egzersizden alacağınız fayda da aynı şekilde azalır.

Kas liflerinin tamiri yavaşlar. Sadece spor yetmez, beslenmenizi de çözmelisiniz.

Aç karna spor yapılmaz” ifadesi tam bir şehir efsanesidir. Tam tersi, tok karna spor yapılmaz! Dolu bir mide kas gücünü azalttığı gibi hazım sürecinde mide barsak sistemine kanın yoğunlaşması sebebi ile kaslara giden kanın miktarının azalması kramplara ve kas dokusunun oksijensiz kalmasına yol açar. Kalp de bir kastır. Oksijensiz kalması kalp krizidir.

Vücut dengesi (Sıvıları ve mineraller) iyi olan herkes aç karna spor yapabilir.

Aç karna spor yapmak kaslardaki mitokondrilerin daha iyi çalışmasını sağlar.

Sadece direnç antrenmanı yapılması ile direnç antrenmanı ile birlikte Protein alımı (~1,6 g/kg/gün) da yapılmasını karşılaştırdığımızda; Direnç antrenmanına ek olarak Protein alımı yapılmasının

  • Kas kütlesini (+27 %)
  • Gücü (+10 %) artırdığı görülmüştür.

Yaşlanmada anabolik (yapı çoğaltma) bir direnç vardır. Yaşlı yetişkinlerin kas protein sentezini uyarmak için 1.2 gr/gün proteine ​​ihtiyaçları vardır.

Egzersiz anabolik direnci azaltarak daha iyi protein kullanımına olanak tanır.

Akşamları yüksek protein alıp ertesi sabah direnç egzersizi yapmak en etkili kas yapım yöntemlerindendir.

Kreatin, sadece kas ve iskelet sağlığı için değil kalp, beyin ve ruh için de vaz geçilmezdir. Kreatin, sadece hayvani gıdalarda bulunur.

Almanız gereken proteinin hesabını ideal kilonuza göre basitçe yapabilirsiniz.

Örneğin şimdiki kilosu 80 kg lakin ideal kilosu 70 kg ise

Günde 1.2 gr / gün protein 70 x 1.2 = 84 gr / gün protein almalıdır.

Ne kadar protein var? Kabaca;

100 gr kıymada 20 gr protein vardır

100 gr balıkta 20 gr

100 gr tavukta 20 gr

100 gr peynirde 20 gr

1 adet yumurtada 6 gr protein vardır.

Hayvansal proteinler bitkisel proteinlerden daha fazla kas yapar.

En iyi kas yapım provakatörü Lösin aminoasidinden zengin “peynir altı suyudur”.

Spordan sonra yumurtanın sadece beyazını değil tümünü tüketenlerin kas lifi üretimi daha hızlı olmaktadır. Çünkü kas üretimi için sadece protein değil faydalı yağ ve mikrobesinlere de ihtiyaç var.

Son olarak,

Özellikle 40 yaşın üzerinde fazlası ile kullanılmaya başlayan kolesterol düşürücü ilaçlar (ömür boyu kullanılması önerilen statinler) den bahsetmeden kas yapma konusunu bitirmek olmaz. Çünkü;

Kolesterol düşürücü ilaçlar (statinler) sıklıkla rabdomiyolize neden olur.

Rabdomiyoliz; iskelet kaslarının çeşitli nedenlerle yıkıma uğraması sonucu yapı ürünlerinin kana karışmasıdır.

Rabdomiyoliz çok tehlikeli bir süreçtir. Çünkü yıkım parçaları böbreğin filtre sistemini tıkayarak Akut böbrek yetmezliğine neden olur. Kişi diyalize bağlanacak kadar ağır bir duruma gelebilir.

Kişilerde şiddetli kas ağrıları vardır. Kan tahlilinde belirgin CK (kreatin-kinaz) yükselmesi olur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Yaşlı erkek ve kadınlardan oluşan iki ırklı bir grupta iskelet kası yağlanmasında artış ve bilişsel gerileme https://agsjournals.onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/jgs.18419

⭐️⭐️ Birinci yıl statin ilaçlarının kesilmesinin öngörücüleri: Bir kohort çalışması https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5012887/#:~:text=In%20clinical%20trials%2C%20the%20discontinuation,between%2011%25%20and%2053%25.&text=According%20to%20studies%20using%20electronic,year%20after%20initiating%20their%20use%E2%80%A6https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5012887/#:~:text=In%20clinical%20trials%2C%20the%20discontinuation,between%2011%25%20and%2053%25.&text=According%20to%20studies%20using%20electronic,year%20after%20initiating%20their%20use%E2%80%A6

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Dalış Öncesi Sindirim Sitemi Muayenesi ve Tercih Kriterleri

Dalış Muayenesi

Dalıcının sağlık durumunun dalışa uygunluğu değerlendirebilmek için; sualtının yoğun ve viskoz bir ortam olduğunu, derinliğin artışı ile birlikte dalıcının basınca maruziyetindeki değişimi, ortam (özellikle düşen) sıcaklıklığının insanlar üzerindeki etkisi bilmek gerekir.

Bilinmelidir ki dalıcının bazı tıbbi ve psikolojik durumları tüplü dalışa kesin veya geçici süreyle engel teşkü etse de sportif – keyif amaçlı dalışların kuralları, ticari veya askeri amaçlı dalışın katı kurallarından daha esnektir.

Scuba (Su altı tüplü dalış) dalışlarda gerekli tüm şartlar yerine getirildiğinde amatör dalıcılar için de profesyonel dalgıçlar için de riskler düşüktür.

Risklerin düşürülmesi için gereken şartların başında kişinin sağlık durumu gelir.

Bu sebeple dalış yapacak amatörlere de ve profesyonellere de sağlık durumlarının su altındaki şartlara uygun olup olmadığı açısından doğru bir değerlendirme – muayeneye yapımalıdır.

Dalış öncesi muayenenin amacı, dalış yapacak kişinin sualtı dalışını sağlığı açısından tehlikeye düşürecek bir sağlık sorunu olup olmadığını araştırmaktır.

Ayrıca dalıcıların su altına adaptasyonu için disiplinli olması ve uygun ekipmanla dalış yapması gerekir.

Her ne maksatla olursa olsun dalıcılar su altına ilk kez dalışın öncesinde ve sonra da yıllık periyodik olarak scuba dalışı konusunda hekimlik tecrübesi olan;

  • KBB
  • Göğüs Hastalıkları
  • Kalp Damar, Psikiyatri
  • Nöroloji
  • Dahilliye (Endokrin-Kan-Sindirim Sistemi açısından değerlendirecek)
  • Göz uzmanları değerlendirmelidir.

Dalıcını sorunu varsa ayrıca;

  • Ortopedi
  • Plastik Cerrahi
  • Cerrahi vb gibi bölümler değerlendirmelidir.

Tüm hekimlerin raporları ile birlikte Su Altı Uzmanı Hekim tarafından son değerlendirme yapılmalıdır.

Sindirim Sistemi ve Dalış

Diğer vücut sistemlerinde olduğu gibi sindirim sistemi ile ilgili hastalıkların da br kısmı dalışa kesin engel iken diğer ise her hastanın özelinde değerlendirilmesi gereken göreceli olarak engel durumlar oluşturur.

Sindirim sistemi barotravmasına yol açabilecek veya oluşabilecek barotravmanın şiddetini arttırabilecek hastalıklar dalışa kesin engeldirler.

Fıtık Barotravması ve Dalış

Dalış sırasında dalıcının fıtık olan vücut bölümlerinde hava hapsolabileceğinden yüzeye çıkış bölümünde basınç azalmasına ve hacim genişlemesine bağlı gelişen hasara – tabloya çıkış barotravması veya genleşme-patlama denir.

Barotravmanın fiziksel temeli Boyle yasası ile açıklanır. Bu kanuna göre sabit sıcaklık altında gazların hacimleri ile basınçları ters orantılıdır.

Boyle Yasası matematiksel olarak şu şekilde ifade edilebilir;

{\displaystyle P\propto {\frac {1}{V}}}

Basınç hacimle ters orantılıdır.

Veya PV = k Basınç ve hacmin çarpımı sabit bir sayıdır (burada k olarak gösterilir)

Burada 
P – gazın basıncı 
V – gazın hacmi ve 
k – belirli bir sıcaklık ve gaz miktarı için sabittir.

Boyle yasası, belirli bir gaz kütlesinin sıcaklığı sabit olduğunda, basıncı ve hacminin çarpımının da sabit olduğunu belirtir. Aynı maddeyi iki farklı koşul kümesi altında karşılaştırırken, yasa şu şekilde ifade edilebilir:

{\displaystyle P_{1}V_{1}=P_{2}V_{2}.}

Bir gazın hacmi arttıkça basıncının orantılı olarak azaldığını ve bunun tersinin de geçerli olduğunu göstermektedir.

Dalışın her 10 metresinde basınç 1 atmosfer artar.

Bu hesaba göre su yüzeyindeki herhangi bir hava boşluğunun hacmi 10. metresinde yarıya, 20 m de üçte birine, 30 m de dörtte birine iner. Dalıcının vücudunun gaz içeren boşluklarının hacmi de aynı şekilde küçülür ve yüzeye çıkış esnasında da basınç azaldığından gaz boşlukları genişler.

Sıvılar ve katılar basınç değişikliklerinden gazlar gibi etkilenmezler. Bu sebeple dalıcı vücudundaki katı ve sıvı kısımlarda hacim değişim olmaz. Yani dalış sırasında basınç artışı ile vücudun küçülmesi sadece çizgi filimlerde olur, gerçek hayatta olmaz.

Genellikle derinlikler endişe verici görülse de aslında ilk 10 m de en büyük hacim değişikliği olur ve hava boşluğunun hacmi 10. metresinde yarıya iner. Bu sebeple sığ dalışlar bile oldukça tehlikelidir.

Dalıcının tedavi edilmemiş sindirim sistemi fıtığı mevcut ise hayati riske sebep olabileceğinden dalışa kesin engeldir.

Ayrıca;

  • Akalazia
  • Paraözofagial veya İnkarsere hiatal herni

hastalıkları dalışa kesin engeldir.

Semptomsuz hafif Sliding Tip Herni, takip eden hekimini kontrolü ve onayı şartıyla dalış yapabilir.

Sindirim Sistemi Tıkanıklıkları Baro Travması ve Dalış

Sindirim sistemi tıkanıklıkları

  • Karın içinden ameliyat geçirmiş olmak
  • Crohn hastalığı gibi inflamatuvar hastalıklar
  • Karın içerisindeki organlarda kanser olması
  • Karın bölgesine radyasyon uygulanmış olması
  • Bağırsaklarda abancı cisimler

Ve benzeri sebeplerden olabilir.

Sindirim sistemi tıkanıklığı da hacmi genişleyen gazın hareketini engelleyerek baro travmaya yol açar.

Bu nedenle dalıcının sindirim kanalı tıkanıklığı olması durumunda gerekli cerrahi girişim yapılıp düzeldiği ilgili cerrah tarafından onaylanmadıkça dalış izni verilmez.

Kusma Riski ve Dalış

Kusma riskinin olduğu tüm hastalıklar ve sağlık süreçlerinde, aspirasyonla boğulma, pulmoner barotravma ve hava embolisine yol açabileceğinden iyileşinceye kadar geçici dalışa kesin engel oluşturur.

Kusma ayrıca vücut sıvı ve elektrolit dengesi etkiler.

Gastroenterit de kusma riski sebebi ile iyileşinceye kadar geçici dalışa kesin engel oluşturur.

Mide Bağırsak Hastalıkları ve Dalış

Peptik Ülser ve İnflamatuar Barsak Hastalıkları ve Dalış

(ülseratif kolit ve crohn hastalığı ve benzerleri gibi) mide-barsak (gastrointestinal) sistem hastalıklarında ani gelişen alevlenmeler görülür. Alevli dönemlerinde sıvı ve elektrolit kaybıyla dekompresyon hastalığının ve sıcak dalış bölgelerinde kardiyak rahatsızlıkların oluşma riskinin artması sebebi ile geçici olarak dalışa engel durumlardandır.

Uzun süreli sessiz ve stabil kalmaktadırlar. İşte bu süreçler dalışa engel değildir. Divers Alert Network (DAN)

Özofagus Divertikülü ve Gastroözofagial Reflü ve Dalış

Dalış sırasında divertikül ve reflüde mide içeriği akciğere kaçabilir.( Mide içeriğini aspire edebilir)

Bu sebeple dalış yapacaklara muayene sırasında; reflüye sebep olabilecek durumlardan (özellikle beslenmede baharatlı yiyecekler, asitli meyveler, sigara, kızartılmış besinler, alkol, kafein, nane, sigara, alkol vb birçok gıdadan stres düzensiz yaşam ve uyku vb gibi uzak durmaları) konusunda uyarılmalıdırlar.

Burada bahsedilmesi gereken önemli bir husus da dalış ve dalış sağlığı ile ilgili kuruluşların yayınlarıdır.

Amerikan NOAA (National Oceanic and Atmospheric Administration) (Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi) ne göre; ülser dahil semptomatik akut veya kronik gastrointestinal rahatsızlıklarda dalışa izin verilmez.

ABD ordusu, Duke Üniversitesi Tıp Merkezi’nde, hükümet örgütleri ve Denizaltı Tıp Derneği ile ortak olarak Ulusal Dalış Kazası Ağı (NaDAN) adı le kurulan ve bugün Divers Alert Network (DAN) olarak devam etmekte olan yapıya’a göre bir aydır semptomsuz peptik ülserliler dalabilir.

Dumpig sendromu ise dalışa engeldir. Hipotansiyon, çarpıntı, konfüzyon ve şuur kaybı riski vardır.

Karaciğer ve Safra Yolları Hastalıkları ve Dalış

Hepatit A, B, C, D, E oldukça ciddi ve bulaşıcı infeksiyon hastalıklarıdır. Fekal-oral yol ve içme suları Hepatit A ve E yi yayabilir. Hepatit B ise kan ve cinsel yol ile bulaşabilir.

Çoğunlukla soğuk algınlığı benzeri hafif bulgular görüldüğü için teşhisi konulamaz.

Akut veya kronik olsun aktif hepatit dönemi dalışa kesin engel oluşturur.

Hepatit A ve B için antijen pozitiften negatife dönünce ve antikor (+) olunca, enfeksiyon bittiğinde dalışa uygunluk verilebilir.

Dalıcılar kendi ve çevrelerindeki insanların hijyenleri konusunda gerekli önlemleri alacak şekilde uyarılmalıdırlar.

Hepatit C ve D içinse güvenilir antijenik testler tartışmalıdır.

Sirozda ise sekonder komplikasyonsuz ve egzersizi tolere edebilen adaylar dalış yapabilir.

Safra yolları taşları semptomsuz ve komplikasyonsuzsa dalış izni verilir.

Pankreas Hastalıkları ve Dalış

Kronik pankreatit pankreasın ilerleyici ve yıkımla seyreden hastalığıdır. Pankreas dokusunun kaybı, insülin yetersizliğine yol açabilir.

Diyabet dahil pankreatite bağlı gastrointestinal yan etkiler yoksa, kronik ağrı için medikal tedaviye gerek duyulmuyorsa, halsizlik olmadan dalıcı egzersiz yapabiliyorsa dalışa izin verilebilir.

Aşağıda yer alan hastalıklarda, organların normal anatomik yapılarındaki değişiklik nedeniyle hava hapsi oluşabilir. Dalıcı, su yüzeyine doğru çıkarken ortam basıncının azalmasıyla hapsolan hava hacmi artarak bulantı ve organ rüptürü meydana gelebilir. Su altı için tehlikeli bu durumlar, boğulma ve ölümle sonlanabilir.

Dalışa Kesin Engel Sindirim Sistemi Hastalıkları

  1. Barsak muhtevası içeren onarılmamış karın duvarı fıtığı
  2. Drene olmayan enterokütanöz (barsak-cilt) fistüller
  3. Kronik ve tekrarlayan ince barsak tıkanıklıkları
  4. Mide çıkışı darlıkları ve tıkanıklıkları
  5. Şiddetli gastro-ösofagial reflü
  6. Ösofagus divertiküli
  7. Akalazia

Dalışa Göreceli Engel Sindirim Sistemi Hastalıklar

  1. Post gastrektomi dumping sendromu
  2. Fonksiyonel barsak hastalıkları
  3. Paraösofagial veya hiatal herni
  4. İnflamatuar barsak hastalıkları
  5. Malabsorbsiyon sendromu
  6. Peptik ülser

Dalışa Geçici Engel Sindirim Sistemi Hastalıklar

  1. Gastroenterit Bulantı ve kusma
  2. Semptomsuz safra yolu taşları

⭐️⭐️⭐️⭐️

⭐️⭐️ Tüplü dalış: Sizin ve hastalarınızın bilmesi gerekenler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16913196/

⭐️⭐️ Dalış tıbbı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/378050/

⭐️⭐️ Çevresel Fizyoloji ve Dalış Tıbbı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29456518/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Yukarıdaki Tüm Bilgiler farkındalık yaratmak maksadı ile olup hekiminizin muayenesi veya görüşleri yerini tutamaz.

Bu sebeple hekiminize / hekimlerinize düzenli periyodik muayene olun ve yönlendirmelerine uyun.

Sağlıklı dalışlar dilerim.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla