Kalp Dostu Nitrik Oksit – Karbonhidrat – Yağlar

Karbonhidratlar

Glikoz

Nitrik Oksit üretimi glikoza (NADPH kaynağı olarak) bağlıdır, ancak hiperglisemi büyük damarlarda NOS3 tarafından Nitrik Oksit üretimini engeller (glukozamin-sentetik yolu aktive ederek) ve kılcal damarlarda Nitrik Oksit‘i uyarır; NOS2 aracılı Nitrik Oksit üretiminin engellenmesini (inhibisyonu) sağlar.

Hipergliseminin diyabette endotel disfonksiyonunun gelişimi ve ilerlemesinde ve insülin duyarsızlığının indüklenmesinde rolü vardır; diyabette retina degradasyonu, beta hücre disfonksiyonu ve nefropati patogenezinde rolü vardır.

Sonuç: Damarlarda Nitrik Oksit üretimi için gerekli olan glikoz (kan şekeriniz) normalin üzerine çıktığında da damarlarda Nitrik Oksit üretimi durur.

Fruktoz

Endotelyal Nitrik Oksit‘nin inhibisyonu, BH4 eksikliğinden kaynaklandığı düşünümektedir. NOS2 aracılı Nitrik Oksit üretiminin inhibisyonuna neden olur.

Fruktoz damar gevşemesini, hipertansiyonu ve insülin direncini bozar.

Sonuç: Fruktoz, damarlarda Nitrik Oksit üretimini durdurur.

Yağlar

Doymuş Yağlar ve Trigliseridemi

Daha düşük NOS3 fosforilasyonu ve insülin aracılı vazodilatasyon ile bozulmuş endotelyal Nitrik Oksit üretimi; NOS2 aktivitesini arttırır.

Hiperkolesterolemi hastalarında endotel disfonksiyonu ile birlikte Nitrik Oksit üretimi azalmıştır; Doymuş yağ asitleri, kolesterol ve LDL’nin beta hücre yıkımı veya disfonksiyonunun ve karaciğer, gastrointestinal, vasküler (hipertansiyon dahil) ve nörolojik hastalıkların patogenezinde rolü mevcuttur.

Sonuç: Doymuş yağ asitleri, kolesterol, LDL ve Trigliserid kan değerleri yükseldiğinde damarlarda Nitrik Oksit üretimini baskılar.

Doymamış yağ asitleri: n-3 (Balık yağı, EPA, DHA); n-6 (Linoleik asit); n-9 (Oleik asit)

n-3 ve n-6 PUFA, endotel hücreleri tarafından Nitrik Oksit üretimini artırır; n-9 PUFA, NOS3 aktivitesini azaltarak Nitrik Oksit üretimini engeller.

Hücresel n-3 ve n-6 FA konsantrasyonunun oranı, NOS2 tarafından Nitrik Oksit üretimi için önemli bir belirleyicidir.

PUFA’lar, Nitrik Oksit üretimindeki değişiklikler yoluyla kısmen vasküler endotel fonksiyonunu düzenler; Balık yağı, DHA ve EPA’nın kardiyovasküler fonksiyon için yararlı olduğu düşünülmektedir; n-9 FA’nın plazma konsantrasyonlarının artması, endotel disfonksiyonunun patogenezine katkıda bulunabilir; inflamatuar yanıtta rol oynar.

Sonuç: Balık yağı, EPA, DHA ve Linoleik asit değerleri arttıkça damarlarda Nitrik Oksit üretimi artarken, Oleik asit arttıkça da damarlarda Nitrik Oksit üretimi azalır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Saçlarınıza Kekik Süprizi

Saçların daha gür çıkması, uzaması için kapı kapı dolaşmalar, kutu kutu kullanılan şampuanlar besleyiciler…

Burada saymakla bitmeyecek yöntemler uygulamalar ve harcanan paralar..

Veee.. Uğrunda ne zamanlar harcanıyor..

Öncelikle tarifi vermeden önce bilmeniz gereken önemli bazı noktalar var.

Tarlanın Toprağı Bozuksa, Suyu Eksikse Ot Bitmez

  1. Saçlarınızın kökleri kafa derinizin içindedir. Ve saçlarınız kafa derinizden beslenir. İyi beslenebilmesi için;
    • Saçlı derinizin iyi hava alması gerekir.
    • Saçlarınız ve dolayısı ile derinizin nemli kalmaması gerekir.
    • Damarlarınızdaki kanın içeriğinin sağlıklı ve dengeli olması gerekir. Bu yüzden beslenmenizde özellikle aşağıdaki vitamin ve mineralleri alabileceğiniz gıdaları tercih etmelisiniz.
      • A Vitamini
      • Niasin (B3 Vitamini)
      • Pantotenik Asit (B5 Vitamini )
      • Piridoksin (B6 Vitamini)
      • Biotin (B7 Vitamini
      • Folik Asit (B9 Vitamini)
      • B12 Vitamini
      • A Vitamini
      • C Vitamini
      • E Vitamini
      • Çinko
      • Demir
      • Selenyum
      • L-Sistein
      • L-Lizin
    • İdrarınızın rengi şeffaf olacak şekilde su içmenizi ayarlamalısınız
  2. Kronik hastalıklarınız var ise tedavi – diyet ve kontrollerinizi gerektiği gib yapmalısınız.
    • Tiroid hastalıkları
    • Böbrek üstü bezi hastalıkları
    • Romatizmal hastalıklar
    • Hormonal rahatsızlıklar
    • İnsülin direnci
    • Diyabet
    • Anemi
    • Lupus hastalığı
  3. Kullandığınız ilaçları kontrol etmelisiniz. Çünkü bazı ilaçlar saç dökülmesine sebep olur.
    • Mide koruyucu adı altında kullanılan PPİ lar
    • Steroidler
    • Antibiyotikler – Antihelmentikler
      • Paraminosalisilatlar
      • Benzimidazoller (albendazole,mebendazole)
      • Kloramfenikol
      • Isoniazid Telojen Effluvium
      • Antiretrovirals (Indinavir) Telojen Effluvium
    • Doğum kontrol hapları kullanmak veya bazen de kesmek
    • Endokrin İlaçlar
      • Bromokriptin
      • Karbimazole
      • Klomid
      • Danazol
      • Thiouracil
      • Oral Kontraseptiflerin Bırakılması Telojen Effluvium
      • Testosteron Androgenetik Alopesi (AGA)
      • Anabolik steroidler Androgenetik Alopesi (AGA)
      • DHEA Androgenetik Alopesi (AGA)
      • Levonorgestrel (Mirena,bazı doğum kontrol hapları) Androgenetik Alopesi (AGA)
    • Antikoagülanlar (Kan sulandırıcılar)
      • Heparin
      • Kumarin
      • Fenindion
      • LMW heparinler Telojen Effluvium
      • (enoksaparin, dalteparin) Telojen Effluvium
      • Warfarin Telojen Effluvium
    • Kardiyavasküler İlaçlar
      • Amiodaron
      • Kaptopril Telojen Effluvium
      • Enalapril
      • Metildopa
      • Metoprolol Telojen Effluvium
      • Propranolol Telojen Effluvium
    • Antidepresanlar
    • Antikonvülzanlar
      • Pentosan polisulfat
      • Amfetaminler
      • Karbamazepin
      • Lityum Telojen Effluvium
      • Sodyum Valproat Telojen Effluvium
      • SSRI’lar (Fluoxetin) Telojen Effluvium
    • Antihipertansif ilaçlar (Tansiyon ilaçları)
    • Antiromatizmal ilaçlar
      • Allopurinol
      • Antimalarialler (klorokin, mepakrin)
      • Kolşisin
      • Penisillamin
    • Analjezik – Antienflamatuvarlar (Ağrı kesiciler)
      • İndometazin
      • ibuprofen
      • Naproksen
    • Tiroid tedavileri
    • Beta blokerler
    • Bazı kolesterol önleyici ilaçlar
    • Lityum
    • Retinoid içeren ilaçlar.
    • Kanser kemoterapisi
      • Azathioprine
      • Bleomycin
      • Chlorambucil (nadir)
      • Siklofosfamid
      • Sitarabine
      • Dekarbazin
      • Daunorubicin
      • İdarubisin
      • paklitaksel
      • doketaksel
      • vinblastin
      • vincristine
      • Etoposit
      • Topotekan
      • İrinotekan
      • Gemcitobine
      • Aktinomisin D
      • Busulphan
      • Radyasyon

Yukarıdaki bilgilerden almanız gereken en önemli ders, kullandığınız ilaçları yan etkilerini düşünerek hekiminiz gerek görmeden en ufak sorun için ilaç kullanmamalısınız…

Evveeettt geldik tarifimize:

Lavanta yağı + Biberiye yağı + Kekik yağı karışımı genel olarak saçları %44 oranında uzatırken, %17 oranında da saç çıkarıyor

Kullanmadan önce Dermatoloji / Cilt Hastalıkları uzmanınıza danışmanızı tavsiye ederim.

İçeriğindeki herhangi bir maddeye (Lavanta yağı + Biberiye yağı + Kekik yağı + Aspir yağı) alerjisi olanlar kesinlikle bu uygulamayı yapmamalıdır.

Ağzı kapaklı cam bir kavanoza hepsini koyup karıştırdıktan sonra uygulayabilirsiniz

10 Damla Biberiye Yağı

10 Damla Lavanta Yağı

2 Damla Kekik Yağı

50 ml Aspir Yağı

Uygulamayı akşam yapın.

Saç diplerinize saçlı derinize zarar vermeden lakin sürterek (friksiyon) uygulayın.

Gün ışığında yapmayınız – uygulama yaptıktan sonra güneşe çıkmayınız

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Verilen tarifi kullanmadan önce Dermatoloji / Cilt Hastalıkları uzmanınıza danışmanızı tavsiye ederim.

İçeriğindeki herhangi bir maddeye (Lavanta yağı + Biberiye yağı + Kekik yağı + Aspir yağı) allerjisi olanlar kesinlikle bu uygulamayı yapmamalıdır.
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Ne Zaman Kanser Yapar?

Ne zaman” kanser yapar?

Sorusunu okuduğunuzda akla ilk gelen yine bir soru ”Kim?” veya ”Ne?

Burada olması gereken soru ”Ne?

Ne?” kanser yapar?

Karsinojen kanser yapar ve Karsinojen, kanser yapıcı şeylerin genel adıdır.

Karsinojen” kelimesi, “Carcino-genesis” den (kanser oluşumu) gelmektedir. Yani “kanser oluşturan” da diyebiliriz.

Karsinojen, kanser yapıcı “şeyler” bir madde de olabilir bir yaşam tarzı şekli de (sigara, Human Papilloma Virüs, güneş ışınları, kuaförlük mesleği vb).

Eveeeet girişi yaptık asıl soruya dönelim…

Ne zaman kanser yapar?

Doğal ve yapay kanser yapıcı etkisi olan o kadar çok madde ile birlikte yaşamaktayız ki.. Neden bu kadar az kanser hastası var diyebilirsiniz…

İşte geldik sorduğumuz ”Ne zaman kanser yapar?”sorusunun cevabının anahtarına…

Karsinojenin Dozuna ve Maruz Kalma Süresine Bağlıdır

Karsinojenlerin ortak özelliği doza ve maruz kalma süresine bağlı kanser meydana getirmeleridir.

Zararlı / toksik olmanın ana belirleyicisi “Doz (şiddet) X Süre” dir. Lakin konumuz insan olduğu için işimiz bu kadar basit olmuyor maalesef. Çünkü insanın yapısının karmaşıklığının yanı sıra yaşamın her anında sayılamayacak kadar çok etkene maruziyetin olması belirsizliğin artmasına yol açmaktadır.

Karsinojenlerin öncelikli etkisi olan DNA’nın hücresel tamir kapasitesi de insandan insana farklıdır. Temeli genetik farklılıklarımızdır.Bu farklılık karsinojenlerden daha az veya fazla etkilenmenin de sebebidir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) bir alt kuruluşu olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (International Agency of Research Cancer-IARC), karsinojen – ürünlerin içeriklerinin veya yaşam biçimlerinin kanser riskini belirlemekle sorumludur. Pek tabi ki birçok ülke kendi ulusal örgütlenmeleri ile çalışmalar yaptığını da hatırlatmalıyım.

Başa dönüp kanser için yapılmış tanımlardan birini tekrar okuyalım…

Kanser, doğal seçilim yoluyla evrime tabi olan dönüştürülmüş hücreler tarafından kontrolsüz çoğalma hastalığıdır.”

Yada

“Kanser, doğal seçilim yoluyla evrimleşen, dönüşmüş hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla oluşan bir hastalıktır” 

Kontrolsüz çoğalma…!! Evet..kritik nokta burası – – ”Kontrolsüz çoğalma…!!’

Ne zaman kanser yapar? diye sorarak başlamıştım…

Hatırlayın ”DNA’nın hücresel tamir kapasitesi” kişisel farklıklar gösteriyor yazmıştım…

Kontrolsüz çoğalma, DNA’nın hücresel tamir kapasitesi‘ ni geçtiği anda artık kritik eşik aşılmıştır. Sistem yenilmiştir. Ve işte o an kanser başlar.

Ne zaman kanser yapar? sorusunun cevabını bulduk.

O aşamadan sonra giderek artan bir hızla kanser hücreleri hakimiyeti alır. Bu süreci Hanahan ve Weinberg 2000 yılında sıralamışlardı.

Hanahan ve Weinberg kanser hücresinin temel fonksiyonel özelliklerini 6 maddede özetlediler;

  1. Kanser hücresi kendi çoğalma sinyallerini kendisi oluşturur (otokrin stimülasyon),
  2. Büyümeyi baskılayan sinyallere karşı duyarsızdır,
  3. Sınırsız çoğalma potansiyeli vardır,
  4. Apoptozisten kaçar,
  5. Doku invazyonu ve metastaz yapar,
  6. Kendisine yeni damar oluşturur.

Yeri gelmişken hayal etmek yerine gözünüzde canlanması için devam edin…Bilimsel kelimelere de çok da takılmayın..

Şematik olarak hücrelerin kansere dönüşümünü izleyin…

Kanser Öncü Hücreleri ve Metastatik Kanserin İlerlemesi

a : Sarı noktalı altıgenler normal hücreleri temsil eder;
b : Soluk yeşil, sarı noktalı bozuk altıgenler kanser öncü hücrelerini temsil eder; 
c : Öncü hücrelerin sayısı artmaktadır; 
d : Yıldız benzeri kahverengi hücreler kanser hücrelerinin metastatik formunu, öncü ve yetişkin hücrelerin karışık bir popülasyonunu temsil eder; 
e : Metastatik hücrelerin aşırı büyümesi; 
f : Hem metastatik hem de yetişkin öncü hücreler bölgeyi terk eder. İlerleme: Kanser öncü hücreleri normal hücrelerden gelişir (a’dan b’ye );

Büyüme sonrasında (b’den c’ye ),  

EMT’ye uğrarlar (c’den d’ ye);

Farklılaşma sinyalleri azalır ve büyüme sinyalleri artar, öncü ve yetişkin metastatik kanser hücrelerinin bir kombinasyonunu üretir (d’ den e’ye );

Metastatik hücrelerin büyümesinden sonra uzak bir yere taşınma meydana gelir (e’den f’ye); 

Dereceye özgü kanserlerin gelişimi için modeli aşağıda.

Kanser öncü hücreleri her farklılaşma derecesinde duraklar ve daha fazla farklılaşma yeteneğini korurken o dereceden itibaren çoğalır

Dereceye özgü kanserlerin gelişimine ilişkin model aşağıda.

Bazı hücreler diğerlerinden daha fazla farklılaşma yoluyla ilerler, farklılaşmayı durdurur ve sonra çoğalır ve farklı derecelerde klonlanmış kanser hücresi popülasyonlarına yol açar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Diyabetliler Nasıl Dalış Yapmalı?

Öncelikle herhangi bir kronik hastalığı olan her dalıcının hastalığının dalışa ve dalışın hastalığına etkilerini iyi öğrenmesi ve hekiminden tıbbi izin almadan dalış yapmaması gerekir.

Tabi ki olmazsa olmaz genel tıbbi değerlendirmelerden de geçmelidir.

Tüplü dalış eğitimini tamamlamanın yanı sıra kronik hastalığı olanların genele göre daha temkinli olması ve daha az derinliklerde tecrübe kazanması gerekmektedir.

Bu yazıdaki konumuz diyabetlilerin – şeker hastalarının dalış yapması olduğu için, diyabetik dalış protokolünü öğrenmeleri ve uymaları hayati önem arz eder.

O sebeple öncelikle diyabetik kişinin dalış yapıp yapamayacağına karar verelim.

Çünkü;

Diyabet, dalgıç için en azından göreceli bir kontrendikasyondur çünkü bilinç bozukluğu dalgıcın kendisine veya dalış partnerine bakma yeteneğini etkiler ve potansiyel olarak sağlık veya yaşam için önemli bir risk oluşturur. 

Diyabetik Kişinin Dalış Başvurusunda Onay Kriterlerimiz Ne Olmalı ?

  • Yaşı 18 ve 18’den büyük olmalıdır. Özel bir eğitim programında ve veli onayı varsa 16 yaş ve yukarı olmalıdır.
  • Diyabet için ilaç yeni başlanmışsa veya yeni değiştirilmiş ise;
    • Oral hipoglisemik ilaçlarla (OHA) üç ay dalışı erteleyin.
    • İnsülin tedavisinin başlamasından sonra bir yıl dalışı erteleyin.
  • En az son bir yıl içerisinde başkasının yardımı – müdahalesini gerektiren hipoglisemi veya hiperglisemi atağı yaşamamış olmalıdır. Olmuşsa son olay tarihinden itibaren bir yıl dalışı erteleyin.
  • Hipoglisemi farkındalığına ve kendi kendine erken müdahale edebilme becerisi sorgulanmalı – beceri eksikliğinde dalış onayı verilmemelidir.
  • Son bir ay içerisinde yapılmış olan Kan HbA1c ≤9 % olmalıdır.
    • >%9’luk değerlerde dalış izni verilmemelidir.
  • Diyabet hastalığına bağlı gelişmiş başka sorunlar (ikincil komplikasyonlar) var ise dalış izni verilmemelidir.
  • Diyabet hastalığı için takibini yapan hekim tarafından en az yıllık inceleme yapmalı ve dalgıcın hastalığının süreci ve dalış egzersizinin hastalığına etkisi hakkında takibi yapılmalı onayı alınmalıdır. Onay alınamadığı durumda dalış izni verilmemelidir.
    • Gerektiğinde su altı uzman hekiminden görüş alınmalıdır.
  • 40 yaşınnın üzerindeki dalış adaylarında kapta sessiz iskemi değerlendirmesi yapılmalıdır.
    • İlk değerlendirmeden sonra onay verilse dahi, diyabetlilerde sessiz iskemi için periyodik kontrol (kardiyoloji uzmanı aksini belirtmedikçe en az 6 ay aralıklarla) yapılması istenmelidir.

Diyabetik Dalıcılar Dalış Planlamasında Nelere Dikkat Etmeli

  • Konforlu çevre koşullarında dalmalıdırlar.
  • Dalışları deniz suyunda 30 metre derinliği geçmemelidir.
  • Dalış 60 dakikadan az sürmelidir.
  • Dalış zorunlu dekompresyon durakları içermemelidir.
  • Dalış arkadaşı – budy’si durumu hakkında (diyabetik olduğu) bilgi sahibi olmalıdır.
  • Dalış arkadaşı – budy’si hipoglisemi durumunda ne yapılacağını bilmelidir.
  • Dalış arkadaşı – budy’sinin diyabet veya dalışta risk teşkil eden bir hastalığı olmamalıdır.

Diyabetliler Dalış Günü Ne Yapmalı

Diyabet hastası olanlar, yaptıkları egzersiz, tükettikleri gıdalar veya kullandıkları ilaçlar sebei ile hipoglisemi riski taşırlar.Bu riski en aza indirmek maksadı ile dalış günü de sistemli olmaları ve önceden belirlenmiş bir protokol kullanmalıdırlar.

  • Dalış planlanan günden önceki gün;
    • Yaşantısı – egzersizler dengeli olmalıdır.
    • Beslenmesine – sıvı alım dengesine dikkat etmelidir.
    • İlaçlarını (Oral antidiyabetik haplar veya insülin dozlarını) saatinde almalıdır.
    • Önceden dalış deneyimi varsa, dalıştan önceki gün içinden başlayarak oral antidiyabetik veya insülin dozunda ayarlama – düzenleme yapılabilir.
  • Dalış planlanan gün sabahtan itibaren dalış anına kadar kendi öz değerlendirmesi yapmalıdır.
  • Diyabetli dalgıçların dalış günlerinde yeterli sıvı alımına özellikle dikkat etmeleri şarttır. Yüksek kan şekeri, artan diüreze yol açacaktır. Veriler sınırlı olsa da, diyabetli dalgıçlardan dalış sonrası gözlemlenen hematokrit artışının (dehidratasyona işaret eder) kasıtlı sıvı alımıyla önlenebileceğine dair bazı kanıtlar vardır.
  • Dalış sırasında glikoz değişkenliğini azaltmak için dalıştan en az 1,5 ila 2 saat, tercihen 3 saat önce bir öğün tüketilmelidir. 
  • Dalış öncesi suya girmeden önce;
    • Kan şekeri ölçümünde ≥150 mg·dL -1 (8,3 mmol·L-1) sabit veya yükselme eğiliminde olmalıdır.
    • Kan şekeri eğilimin değerlendirmek için aralıklara en az üç kan şekeri ölçümü yapılmalıdır. (60 dakika, 30 dakika ve dalıştan hemen önce)
  • Dalış öncesi suya girmeden önce kan şekeri değerleri;
    • <150 mg·dL-1 (8,3 mmol·L-1) ise dalışı geciktirin veya iptal edin.
    • >300 mg·dL-1 (16,7 mmol·L-1) ise dalışı geciktirin veya iptal edin.
  • Dalış yapılacak yerde (Teknede – botta vb gibi) Acil durumlara karşı;
    • Kolayca erişilebilen ve kullanılabilen oral glikoz bulundurulması gerekir.
    • Kolayca erişilebilen ve kullanıma hazır parenteral glukagon bulundurulması gerekir.
    • Dalış arkadaşı veya yüzeydeki başka bir kişi parenteral glukagon kullanımı konusunda bilgili olmalıdır.
  • Şüpheli hipoglisemi için bir sinyal olarak her iki elin baş ve işaret parmaklarıyla bir “L” işareti kullanılması önerilir.
  • Dalış esnasında su altındayken hipoglisemi emareleri olması durumunda, dalıcı budy’si ile yüzeye çıkmalıdır. (dalgıç arkadaşıyla birlikte), yüzeyde pozitif yüzdürme sağlamalı, derhal glikoz almalı ve sudan çıkmalıdır.
  • Dalıştan sonra 12-15 saat boyunca kan şekerini sık sık kontrol edilmelidir.
  • Tüm dalış bilgileri kaydedilmelidir. (Kan şekeri ölçüm değerleri, beslenme ve ilaç alımı )
  • Diyabetli dalgıçlar tüm dalış ayrıntılarını, olası kan şekeri müdahalelerini ve dalışla ilişkili olarak yapılan tüm kan şekeri değerlerini kaydetmelidir. Bu kayıt, dalışla ilgili gelecekteki planlamayı iyileştirmek için kullanılmalıdır.

Şeker hastaları doğru yaşam tarzı ile her sporu yapabilirler.

Hayatın keyfini doğruları yaparak çıkarın

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Tip 1 ve tip 2 diyabetli kişilerde rekreasyonel dalış: Yeteneklerin ve önerilerin geliştirilmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7481121/

⭐️⭐️ Diyabetli tüplü dalış – İngiltere deneyimi 1991-2001 https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/15796312/

⭐️⭐️ İnsülin gerektiren diyabetli rekreasyonel dalgıçlarda plazma glikoz tepkileri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/15568417/

⭐️⭐️ Diyabetik bir tüplü dalgıç grubunda kan şekerinin kontrolü https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/9308144/

⭐️⭐️ Sürekli Glikoz İzleme Dalış ve Diyabet: İsveç Tavsiyelerinin Güncellenmesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30712367/

⭐️⭐️ İnsülin gerektiren diyabetli acemi genç dalgıçlarda eğlence amaçlı dalışa plazma glikoz tepkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16716063/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Mucize İksir Alıç Sirkesi

İnsanoğlunun tarihi kadar eski olan sihirli iksir arayışı belki sizlerin de hayallerini süslüyor…

Hayalleri gerçekleştiren bir sıvı, içiyorsun ve istediğin oluyor… Ne güzel olurdu değil mi?

Metafizik konuları veya henüz keşfedilmemiş bilimsel verileri hayallerimizle birlikte bir kenara bırakarak günümüz gerçekliğine dönelim.

Evet.. Elimizde mucize bir iksir var..

Lakin öncelikle anlamanız ve bilmeniz gereken önemli hususlara bakalım.

Beslenme Genetiğinin Bileşenleri

  • Beslenme şekli pek çok hastalığın gelişiminde önemli bir risk faktörüdür.
  • Gıda bileşenleri genomu (genlerin, proteinlerin ifadesini) doğrudan veya dolaylı olarak etkiler.
  • Beslenmenin tüketicinin sağlığı üzerindeki etkisi, tüketicinin genetik özelliklerine bağlıdır.
  • İşlevleri besin bileşenlerinden etkilenen genler, birçok kronik hastalığın ortaya çıkması, ilerlemesi ve şiddetlenmesinde risk faktörüdür.
  • Kişisel beslenmenin koruyucu, tedavi edici bir yönü vardır.

Dönelim mucize bir iksirimiz Alıç Sirkesine

Aslında Çin tıbbında Alıç çok eskiden beri,
▪︎Hipertansiyon hastalarında tansiyonu düşürme etkisi için
▪︎Diyabet hastalarında kan şekerini düşürme etkisi için
▪︎İnsülin kullanan hastalarda tedaviye katkı için
▪︎Kan, Trigliserit ve kolesterol değerlerin düşürmek için kullanıyorlar… Ayrıca Kalp yetmezliğinde semptomları ve ölümleri azaltma etkisinden faydalanıyorlar.

Bizde yöresel bir çok maksatlı kullanım mevcut.

Ayrıca;

2011 yılında Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Gıda mühendisliğinden Zehra KADAS Yüksek Lisans tezi konusu olarak ”Alıç Sirkesinin Biyoaktif Özelliklerinin Ve Metabolik Etkilerinin İncelenmesi” tezini yayınladı.

Tezin çalışma aşamasında ne yapılmış?

Alıç sirkesinin metabolik etkilerini araştırmak amacıyla çalışmanın bu kısmı Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji bölümünde yürütülmüş.

Bu amaçla 37 (21 kadın 6 erkek) gönüllü hasta seçilmiş ve bütün hastaların medikal geçmişleri ve fiziksel sorgulamaları yapılmış.

Hastaların hepsi Tip 2 diyabet olup ağızdan ilaç kullanıyorlar.

Bu kişiler diyabet hastası oldukları gibi bir kısmında hipertansiyon ve obezite de mevcutmuş.

37 gönüllü yemeklerden sonra yani günde 3 kez 40 ml (4 yemek kaşığı) suyun içine, 20 ml (2 yemek kaşığı) alıç sirkesi koyarak bir ay (4 hafta) süre ile içmeleri istenmiş.

Deneklerden elde edilen sonuçlar;

  • Bel cevresinden 1.5-2.5 kilo zayıflamış
  • Vücut kitle indeksleri düşmüş
  • Kan şekerleri (glikoz) 10-30 mg arası düşmüş
  • Tansiyonları 1.5-2 puan düşmüş
  • Kolesterol ve LDL kan değerleri düşmüş
  • HDL (iyi) yükselmiş

Olarak elde edilmiş.

Alıç Sirkesi bu etkilerini içeriğindeki;

  • Fenoller
  • Antosiyanin
  • Antioksidanlar vasıtası ile gerçekleştiriyor.

Dikkat ettiğiniz gibi bu maddeler aynı zamanda kalp hastalıklarını önleyici etkilidirler.

Öneri…

Elde edilen bulgular eşliğinde; Eğer Alıç’a veya Alıç Sirkesi’ne allerjiniz veya intoleransınız yok ise;

Hekiminize danışarak ve onayını aldıktan sonra kan değerlerinizi ölçtürüp,

Sabah kahvaltı sonrası

Öğlen yemeği sonrası

Akşam yemeği sonrası

4 yemek kaşığı suya 2 yemek kaşığı alıç sirkesi koyup içebilirsiniz.

4 hafta uygulayıp, sonra tekrar kan değerlerinizi ölçtürüp hekiminiz ile birlikte sonuçları değerlendirebilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ ALIÇ SİRKESİNİN BİYOAKTİF ÖZELLİKLERİNİN VE METABOLİK ETKİLERİNİN İNCELENMESİ ZEHRA KADAŞ http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://acikbilim.yok.gov.tr/bitstream/handle/20.500.12812/583045/yokAcikBilim_447216.pdf?sequence=1&isAllowed=y

⭐️⭐️ Bağışıklık Tepkilerine Odaklanarak Sağlıkta Alıç Sirkesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38931223/

⭐️⭐️ Yeni Bir Alternatif Besin Kaynağı Alıç Sirkesi: Protein, Glikoz ve GLP-1 ile Nasıl Etkileşime Girer https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11243100/

⭐️⭐️ Bağışıklık Tepkilerine Odaklanarak Sağlıkta Alıç Sirkesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11206889/

⭐️⭐️ Alıç ve Ekstraktlarının Ateroskleroz Üzerindeki Rolü ve Mekanizmaları: Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7047282/

⭐️⭐️ Kalp ve Damar Hastalıklarının Önlenmesi ve Tedavisi İçin Meyveler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28608832/

⭐️⭐️ Seçilmiş Beslenmeyle Aterosklerozla Mücadele https://www.mdpi.com/1422-0067/23/15/8233

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Kalp Dostu Nitrik Oksit için Proteinler

Protein ve Aminoasitler

Diyet Proteini

Düşük protein, Arginin bulunabilirliğini azaltarak Nitrik Oksit üretiminin azalmasına neden olur.

Protein eksikliği ile kardiyovasküler anormallikler gelişir ve bağışıklık zayıflar.

Arginin

Arginin takviyesi, endotel gevşemesini iyileştirir.

Endotel gevşemesi ile;

  • Majör kardiyovasküler risk faktörleri
    • Hiperkolesterolemi,
    • Sigara kullanımı,
    • Hipertansiyon,
    • Diyabet,
    • Obezite,
    • İnsülin direnci
    • Yaşlanma olan hastalarda
  • Kardiyovasküler rahatsızlıkları
    • Koroner ve periferik arter hastalığı,
    • İskemi/reperfüzyon hasarı,
    • Kalp yetmezliği
    • Erektil disfonksiyon olan hastalarda iyileşme sağlar

İnflamatuar durumlarda kullanımı konusu halen net değildir.

Sitrülin

Sitrülin takviyesi hipertansiyonda kan basıncını düşürebilir.

Takviye özellikle yüksek amonyak konsantrasyonları, bozulmuş arginin taşınması veya artmış intestinal arginin katabolizması olan hastalar veya travma/ameliyat sonrası hastalar için yararlı olabilir.

Glutamin

Enfeksiyon, yaralanma, sepsis, travma ve kanser gibi katabolik koşullarda ortaya çıkan düşük glutamin düzeyleri, immünolojik zorluğa karşı bozulmuş konak savunmasına katkıda bulunur; patojenik mikroorganizmaları öldürmek için immünolojik aktivasyon koşulları altında glutamine ihtiyaç duyulur; aşırı NO üretimini kontrol etmek için önerilir

Glutamat

Nitrik Oksit üretiminin artmasını sağlar.

Lizin

Çeşitli hücre tiplerinde hücre içi arginin taşınmasını (özellikle nispeten düşük plazma arginininde) azaltarak Nitrik Oksit üretiminin önlenmesini sağlar.

Glisin

İnflamatuar koşullar altında karaciğer hasarını hafifletir

Taurin

Konağı oksidan kaynaklı doku hasarına karşı korumak için önerilir

Homosistein/Metionin

Nitrik Oksit üretimini bazı mekanizmalarla (cNOS) uyarırken bazı mekanizmalar (NOS2) ile de önler.

Yüksek homosistein ile bozulmuş endotel bağımlı gevşeme; NOS2 kaynaklı oksidatif stresin artması obez ve diyabetlilerde aterosklerozdan sorumludur.

Sonuç olarak;

Nitrik oksit’in kalp damar sağlığı için vazgeçilmez öneminin yanı sıra öğünlerinizde proteinli gıdaları dengeli ve yeterli miktarda almanız gerektiğini de artık biliyorsunuz…

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Pembe Göz

Çalışanlarda o kadar sıklıkla görüyorum ki..

Tekstil tozları, inşaat tozları, kirli elle göz ve çevresine dokunulması – kaşınması ve benzeri bir çok sebeple oluşan bu durum çalışanlarımızın yaşam ve çalışma konforlarının bozumasına sebep oluyor.

Peki niye Pembe Göz diyoruz?

Gözde meydana gelen iltihaplanmaların çoğu gözün beyaz kısmındaki (göz kapağını kaplayan ve gözün beyazını örten zar)  kan damarlarının genişlemesi sebebiyle pembe bir renk oluşur. Genel olarak bakteri veya virüs enfeksiyonlarının neden olduğu bu durumun tıbbi teşhis adı konjonktivit‘ tir. (Pembe Göz)

Pembe gözün en şiddetli formlarından biri, adenovirüsün (bazı suşları ile görülür) enfeksiyonlarında görülür.

KonjonktivitPembe Göz, gözden akan mikroplu salgılarla temas yoluyla da yayılır.

Keratokonjonktivit, aynı anda hem korneanızın hem de konjonktivanızın iltihaplanmasını içeren bir göz rahatsızlığıdır.

İnklüzyon konjonktiviti (Chlamydia trachomatis isimli bakteriler neden olur) veya bel soğukluğuna (Neisseria gonorrhoeae isimli bakteriler neden olur) bağlı konjonktiviti (Pembe Göz) olan kişilerde sıklıkla penis veya vajinadan akıntı ve idrar yaparken yanma gibi genital enfeksiyon belirtileri görülür. Her ikisinde de ağızdan antibiyotik tedavisi de verilir. Tedavi edilmezlerse aylarca sürebilirler.

Göz veya gözler mikrop kaptığında, konjonktiva pembeleşir ve gözde akıntı başlar. Akıntı, sebebi ile sabah göz kapakların açılmasını zorlaştıracak kadar yapışkanlık ve kabuklanma görülebilir. Gözler açıldıktan sonra görmenin bulanıklaşmasına da neden olabilir. Gözler kırpıldığında akıntı göz sıvısı ile giderilir ve görüş iyileşir.

En sık görülen konjonktivitler viral ve bakteriyeldir. Aralarında farklar mevcuttur. Fakat bazen birbirleri ie karıştırılacak kadar benzer de olabilirler.

Viral ve Bakteriyel Konjonktivit (Pembe Göz) Arasındaki Farklar

  • Viral’ de göz akıntısı daha sulu iken, bakteriyel’ de daha koyu beyaz, yeşil veya sarı renktedir.
  • Kişide Üst solunum yolu enfeksiyonu varsa viral konjonktivit olma olasılığı yüksektir.
  • Viral’ de kulağın önündeki lenf bezi şişebilir ve ağrıyabilir, bakteriyel’ de genel olarak görülmez.
  • Bakteriyel’ de akıntı için göz kapağını yıkamak ve genellikle sert, kuru salgıları gidermek için ılık, ıslak bez kompresleri uygulanır.
  • Bakteriyel’ de enfeksiyonun tedavisi için antibiyotik göz damlaları veya merhemler 7 ila 10 gün uygulanır.
  • Şiddetli viral konjonktivitte, bulanık görme ve ışığa karşı hassasiyet önemli günlük aktiviteleri etkiliyorsa, kortikosteroid göz damlaları faydalı olabilir.
  • Viral’ de semptomlarını (şişlik ve rahatsızlık) azaltmak için soğuk kompresler uygulanır.
  • Her ikisinde de enfeksiyonun yayılmasını önlemek için el hijyeni ve benzer önlemler sağlanmalıdır.

Kornea enfekte olduğunda ki bu durumda konjonktivit (Pembe Göz) değil keratokonjonktivit adı verilir, görme bulanıklaşır lakin göz kırpmayla iyileşmez. Bazı durumlarda gözde tahriş hissi olur ve parlak ışık rahatsızlık verir. Çok nadiren, enfeksiyon ciddi olduğu için konjonktivada yara izi kamasına neden olan uzun vadeli görme güçlüklerine yol açar.

Keratokonjonktivit, (Pembe Göz) bazen salgın şeklinde de görülmektedir. Daha ziyade okularda ve işyerlerinde görülür. Sıkı temasın çok ve hijyenin az olduğu yer – zamanlarda sagın yapar.

Salgın keratokonjonktivitinde gözlerde kum veya çakıl varmış gibi hissetme ve parlak ışığa maruz kalındığında gözde ağrı şikayetleri görülür. Konjonktiva korneanın etrafında şişebilir ve çıkıntı yaparaka takılma – rahatsızlık hissi verir. Birçok kişide etkilenen gözün olduğu taraftaki kulağın ön kısmındaki lenf düğümünde şişme görülür. 1 ila 3 hafta civarı sürer.

Konjontivitin (Pembe Göz) etkeni ne olursa olsun, kişinin işyerinde ve evinde ayrı havlu, lif ve yatak takımı, kullanması, el hijyenine dikkat etmesi temas içinde olduğu diğer kişilere yayılmayı en aza indirmeye yardımcı olur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Konjonktivit https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK541034/

⭐️⭐️ Konjonktivit https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31082078/

⭐️⭐️ Konjonktivit: Sistematik Bir İnceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32864068/

⭐️⭐️ Konjonktivit: Tanı ve tedavinin sistematik bir incelemesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24150468/

⭐️⭐️ Akut Enfeksiyöz Konjonktivitli Bu Hastada Bakteriyel Enfeksiyon Var mı?: Rasyonel Klinik Muayene Sistematik İncelemesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/35699701/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Karsinojen Ne ki?

Karsinojen – kanser yapıcı (carcinogenesis – ”Kanserleşme süreci” kelimesinden Türkçe’mize eklenmiştir.

Karsinojen – Hücrelerde kanserleşmeye neden olacak mekanizmaları tetikleyen, ağır gen hasarlarına neden olan maddelere ve maruziyetlere denir.

Kanser sebebi sorulduğunda çoğu kişinin aklına ilk olarak “kimyasal” maddeler gelir. Öncelikle her kimyasal karsinojen olmadığı gibi karsinojen maddeler arasında kimyasalların oranı düşünüldüğü kadar da yüksek değildir.

Aşağıdaki pastada şematize edilmiş şekilde kanserin ana nedenleri görebilirsiniz

Yukarıdaki şemada da görüleceği gibi %50 sebep çevresel nedenler olup “kimyasal” karsinojenler ise çevresel nedenlerin sadece bir kısmıdır.

Çevresel nedenlere bağlı kanser gelişimine odaklandığımızda aynı zamanda önlenebilir kanser nedenlerine odaklanmış olacağız. Mesela ilk akla gelen;

  • Sigara maruziyetini engellemekle akciğer kanserlerinin %90’ını,
  • Güneşten korunmakla cilt kanserlerinin büyük kısmını,
  • HPV ve hepatit virüs enfeksiyonlarını engellemekle rahim ağzı ve karaciğer kanserlerinin büyük kısmını,
  • İşlenmiş gıdalar ve alkolden uzak durulduğunda mide barsak kanserlerininin önemli bir kısmını daha oluşmadan engelleyebiliriz.

Kanserde Çevresel Faktör Ne Demek?

Hücre DNA’sının iç veya dış etkilerle değişimi sonucu kanser oluşur. Eğer kişinin anne ve/veya babasından geçen sebeplerle kansere sebebiyet veren değişimler meydana gelirse bunlara kalıtsal kanserler denir. Geri kalan kanserler dış etkilerle yani çevresel faktörler sonucu oluşur.

Çevresel Kanser Nedenleri

  • Yaşanılan çevreye bağlı meydana gelen kaçınılamaz maruziyetler (güneşin ultraviyole ışınları, radon gazı, enfeksiyon ajanları vb gibi)
  • Çalışma ortamından kaynaklanan (maruz kalınan) kimyasallar (asbest, boya ve çözücüler, bazı tarım ilaçları vb gibi)
  • Yaşam tercihlerine bağlı (kötü beslenme, sigara, fiziksel olarak hareketsiz sedanter yaşam tarzı vb gibi)
  • Hava kirliliği (dizel motor egzoz dumanı)

Karsinojenlere maruziyet kesin kanser olunacağı anlamına gelmez. Her karsinojen maddenin farklı derecelerde kanser yapma potansiyeli mevcuttur.

Her Sigara İçen Niçin kanser olmuyor?

Herkesin hem fikir olduğu konulardan biri de sigaranın akciğer kanserine sebep olduğudur. Çevrenizden hemen tersine örnekler duyacaksınız.

”Bir tanıdık 60 yıl sigara içti de ne kanser oldu ne de ciğerlerinden hasta oldu”

”Benim ….. yakınım 12 yaşından beri sigara içer halı saha maçında da bizden iyi koşuyor”

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün lakin unutmayın ki ölenler konuşamadığı gibi ölenin ardından da konuşulmuyor.

Karsinojenlerin hücrenin DNA’sına hasar verdiğini yukarıda yazmıştım. Tüm canlılar ve hücreleri yaşam savaşı içerisinde sonuna kadar mücadele ederler. Karsinojen bir madde ”sigara” vücuda girdiğinde hücrenin DNA’sına zarar vermeye başladığı andan itibaren de hücre içerisinde DNA tamir mekanizmaları harekete geçer. Sigara içeriğindeki karsinojen kimyasallar hep aynı olsa da ve herkese hep aynı zararlı etkileri yapsalar da herkesin DNA tamir mekanizması birbirinden farklı çalışmaktadır.

Aziz Sancar ve ekibinin dünya genelinde büyük yankı uyandıran karsinojenlere bağlı DNA hasarını haritalandırmasını merak edenler okuyabilir (yazının üzerini tıklamanız yeterli)

DNA tamir sistemi kişiden kişiye farklı kapasite ve yetkinlikte olduğu için bazı kişiler kansere daha meyillidir.

Nasıl ve Kimler Karsinojenik Kararı Veriyor?

Kansere neden olan etkenleri bulabilmenin en zor tarafı, nedenin insan üzerindeki etkisini, insan üzerinde denemeden bumaya çalışmaktan gelmektedir.

Bu sebeple;

Şüphelenilen bir nedenin karsinojen olup olmadığını anlayabilmek için hücre kültürü ve hayvan çalışmaları gereklidir.

Maddenin karsinojen olup olmadığı her zaman laboratuvar çalışmalarında net olarak belirlenemeyebilir. Lakin insanlarda karsinojen sınıfına alınmış tüm kimyasallar laboratuvarda hayvanlarda kansere neden olmuştur.

Unutulmaması gereken laboratuvar hayvanları ile insanların fizyolojileri aynı değildir. Bu sebeple etkenlere verdikleri biyolojik yanıtlar da farklı omaktadır.

Yine hayvanların maruz bırakıldığı dozlar insanların karşılaştıklarından oldukça yüksektir. Bu dozlarda karsinojenik etki olması daha düşük dozlarda olacağı anlamına da gelmemektedir. Bu da ilgili etken hakkında kesin bir yargıya varılmasını zorlaştırmaktadır.

Maruz kalınan yol da çok önemlidir. Solunum yolu ile maruziyet ile deri yoluyla maruziyet sonrası etki de çok farklı olacaktır.

Hayvanlarda yüksek dozlarda kansere yol açan bir etken insanda da kanser sebebi sayılmasındaki soru işareti..”Hangi dozlarda karsinojen olduğunu bilmenin mümkün olmamasıdır” Bu sebeple hayvanlarda karsinojen olan etkenlerle maruziyeti mümkün ise kesmek değilse en aza indirmek gerekir.

İnsanlarla Kanser Çalışması Yapılıyor mu?

Evet yapılıyor… Lakin filmlerde gördüğünüz gibi canavarca deneyler yaparak değil elbet..

Epidemiyolojik çalışmalar yolu ile insanlarda kanser çalışması yapılmaktadır.

Epidemiyolojik Çalışma Nedir

Toplumu, toplumun içerisinde bir bölümü hedeflenen doğrultuda inceleyerek – takip ederek hangi faktörlerin araştırılan kanser ile ilişkili olduğunu belirlemektir.

Her ne kadar elde edilen veriler faydalı olsa da insanların yaşamı içerisinde çok farklı çeşit ve sayıda etkene maruz kalmaları net bir sonuca ulaşılmasına engel olmaktadır. İnsan ömrünün uzunluğu yine karsinojene maruziyet ve kanserleşmenin uzun yıllarda oluşması ilgili etken hakkında kesin yargıya varımasının önünde ciddi engellerdir.

Her ne kadar sürerse sürsün elde edilen veriller tasniflenerek etkenler karsinojenlik açısından sınıflandırılır.

Güçlü kanıtların varlığında etken – madde “karsinojen” olarak sınıflandırılır.

Kanıtlar tartışmalı ise “muhtemel karsinojen” olarak tanımlanır.

Karsinojen etkenler üzerine çalışma yapan birçok ulusal ve uluslararası kuruluş vardır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) bir bölümü olan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), Dünya Sağlık Örgütü’ne üye tüm ülkelerin ortak kabul ettiği bir kuruluştur.

Kanser Araştırmaları Uluslararası Ajansı (International Agency for Research on Cancer = IARC)

Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) kanser nedenlerini ve karsinojenleri belirlemek ana hedeflerinden biridir. Karsinojenlerin sınıflandırılması için oluşturduğu sistem en yaygın kullanıma. sahiptir.

Kanser Yapma Potansiyeline Değerlendirme

  • Grup 1: İnsanlar için karsinojen
  • Grup 2A: İnsanlar için muhtemelen / büyük ihtimalle karsinojen
  • Grup 2B: İnsanlar için kansinojen olma ihtimali var
  • Grup 3: İnsanlarda karsinojen olarak sınıflandırılamaz, çalışmalarla bunun gösterilmesi lazım
  • Grup 4: Muhtemelen insanlar için karsinojen değildir

Hayatınızın her anında maruziyetlerinize dikkat etmeli ve mümkün olduğunca engellemelisiniz.

Unutmayın ki maruz kalmak kesin kanser olacağınız anlamına gelmemektedir. Maruziyetin süresi, miktarı ve kişisel genetik özellikleriniz de kanser gelişiminde etkili belirleyiciler olduğu hatırlanmalıdır.

Aşağıdaki tablo ve sonrasında bulunan listeyi inceleyerek yaşamınız içerisinde maruz kaldıklarınızın kanser riskinizi artırıp artırmadığını öğrenebilirsiniz

İnsanlar İçin Bilinen Karsinojenler

Kanser Araştırmaları Uluslararası Ajansı – IARC Listesi

Grup 1: İnsanlar İçin Karsinojen

  • Acetaldehyde – asetaldehit (alkollü içkilerden)
  • Acheson process – acheson süreci (mesleki maruziyetle ilişkili)
  • Aflatoxins – aflatoksinler
  • Alcoholic beverages – alkollü içecekler
  • Aluminum production – alüminyum üretimi
  • 4-Aminobiphenyl – 4-aminobifenil
  • Areca nut – areca somunu
  • Aristolochic acid – aristoloşik asit (ve ihtiva eden bitkiler)
  • Arsenic and inorganic arsenic compounds – arsenik ve inorganik asit bileşikleri
  • Asbest (tüm formları) ve asbest içeren mineral maddeler ( talk = pudra veya vermikülit gibi )
  • Auramine production – auramin üretimi
  • Azathioprine – azatioprin
  • Benzene – benzen
  • Benzidine and dyes metabolized to benzidine – benzidin ve benzidine metabolize boyalar
  • Benzo[a]pyrene (2017 yılına ait çalışmalarda elektronik sigarada bu madde tespit edilmiştir)
  • Beryllium and beryllium compounds – berilyum ve berilyum bileşikleri
  • Betel quid, with or without tobacco – betel gzı, tütünlü veya tütünsüz
  • Bis(chloromethyl)ether and chloromethyl methyl ether (technical-grade) – Bis (klorometil) eter ve klorometil metil eter
  • Busulfan – busulfan
  • 1,3-Butadiene – 1,3-Bütadien
  • Cadmium and cadmium compounds – Kadmiyum ve kadmiyum bileşikleri
  • Chlorambucil – Klorambusil
  • Chlornaphazine – Klornapazin
  • Chromium (VI) compounds – Krom (VI) bileşikleri
  • Clonorchis sinensis – klonorşiz sinezi (enfeksiyon ile) aynı zamanda Çin karaciğeri kurdu olarak da bilinir
  • Coal – kömür, ev içi yanmadan kaynaklı kapalı emisyonlar
  • Coal gasification – kömür gazına maruziyet
  • Coal-tar – kömör katranı, kok kömür üretimi
  • Cyclophosphamide – siklofosfamid
  • Cyclosporine – siklosporin
  • 1,2-Dichloropropane – 1,2-dikloropropan
  • Diethylstilbestrol – dietilstilbestrol
  • Engine exhaust, diesel – dizel motor egzozu
  • Epstein-Barr virus – Ebsttein bar virüsü EBV (enfeksiyon ile)
  • Erionite – eriyonit
  • Ethanol in alcoholic beverages – alkollü içeceklerde etanol
  • Ethylene oxide – etilen oksit
  • Etoposide – etoposid
  • Fission products, including strontium-90 – Stronsiyum-90 dahil olmak üzere fisyon ürünleri
  • Fluoro-edenite fibrous amphibole – fluoro-edenite lifli amfibol
  • Formaldehyde – formaldehit
  • Haematite mining (underground) – Hematit madenciliği (yeraltı)
  • Helicobacter pylori (infection with) – Helicobacter pylori (enfeksiyon ile)
  • Hepatitis B virus (chronic infection with) – Hepatit B virüsü (kronik enfeksiyon ile)
  • Hepatitis C virus (chronic infection with) – Hepatit C virüsü (kronik enfeksiyon ile)
  • Human immunodeficiency virus type 1 (HIV-1) (infection with) – insan immün yetmezlik virüsü tip 1 (HIV-1) (enfeksiyon ile)
  • Human papilloma virus (HPV) types 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59 (infection with) (Note: The HPV types that have been classified as carcinogenic to humans can differ by an order of magnitude in risk for cervical cancer) – insan papilloma virüsü (HPV) tip 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59 (enfeksiyon ile birlikte) (Not: İnsanlar için karsinojen olarak sınıflandırılan HPV tipleri, rahim ağzı (serviks) kanseri riski büyüklük sırasına göre
  • Human T-cell lymphotropic virus type I (HTLV-1) (infection with) – insan T hücresi lenfotropik virüs tip 1 (HTLV-1) (enfeksiyon ile
  • Ionizing radiation (all types) – iyonize radyasyon (her tip) 
  • Iron and steel founding (workplace exposure) – demir ve çelik kurucu (iş yerinde maruz kalma) 
  • Isopropyl alcohol manufacture using strong acids – izopropil alkol, güçlü asitler kullanılarak imal edilir
  • Kaposi sarcoma herpesvirus (KSHV), also known as human herpesvirus 8 (HHV-8) (infection with) – insan herpesvirüs 8 (HHV-8) olarak da bilinen kaposi sarkomu herpes virüsü (KSHV) (enfeksiyon ile) 
  • Leather dust – deri tozu
  • Lindane – lindan 
  • Magenta production – macenta üretimi
  • Melphalan – melfalan
  • Methoxsalen (8-methoxypsoralen) plus ultraviolet A radiation, also known as PUVA – metoksalen (8-metoksipüralen) artı ultraviyole A ışını, ayrıca PUVA olarak da bilinir
  • 4,4′-Methylenebis(chloroaniline) (MOCA) – 4,4′-Metilenbis (kloroanilin) (MOCA) 
  • Mineral oils, untreated or mildly treated – Mineral yağlar, işlenmemiş veya hafifçe işlenmiş 
  • MOPP and other combined chemotherapy including alkylating agents – MOPP ve alkilleyici maddeler de dahil olmak üzere diğer kombine kemoterapi 
  • 2-Naphthylamine – 2-Naftilamin 
  • Neutron radiation – Nötron radyasyonu 
  • Nickel compounds – Nikel bileşikleri
  • N’-Nitrosonornicotine (NNN) and 4-(N-Nitrosomethylamino)-1-(3-pyridyl)-1-butanone (NNK) – N’-Nitrosonornikotin (NNN) ve 4- (N-Nitrosomethylamino) -1- (3-pyridyl) -l-butanone (NNK)
  • Opisthorchis viverrini (infection with), also known as the Southeast Asian liver fluke – Opisthorchis viverrini (enfeksiyon ile), aynı zamanda Güneydoğu Asya karaciğer kurdu olarak da bilinir
  • Outdoor air pollution (and the particulate matter in it) – Dış hava kirliliği (ve içerisindeki partiküler madde)
  • Painter (workplace exposure as a) – boyacılık (olarak işyerinde maruz kalma)
  • 3,4,5,3′,4′-Pentachlorobiphenyl (PCB-126) 
  • 2,3,4,7,8-Pentachlorodibenzofuran 
  • Phenacetin (and mixtures containing it) – fenasetin (ve karışımları içeren karışımlar) 
  • Phosphorus-32, as phosphate – fosfor-32, fosfat olarak 
  • Plutonium – plütonyum 
  • Polychlorinated biphenyls (PCBs), dioxin-like – dioksin benzeri poliklorlu bifeniller
  • Processed meat (consumption of) – işlenmiş et (tüketim)
  • Radioiodines, including iodine-131 – radyoiyodinler, iyot-131 dahil
  • Radionuclides, alpha-particle-emitting – radyonüklidler, alfa parçacık yayan
  • Radionuclides, beta-particle-emitting – radyonüklidler, beta partikül yayan
  • Radium-224 and its decay products – Radyum-224 ve bozunma ürünleri
  • Radium-226 and its decay products – Radyum-226 ve bozunma ürünleri
  • Radium-228 and its decay products – Radyum-228 ve bozunma ürünleri
  • Radon-222 and its decay products – Radyum-222 ve bozunma ürünleri
  • Rubber manufacturing industry – kauçuk imalat sanayi 
  • Salted fish (Chinese-style) – tuzlu balık (Çin usulü)
  • Schistosoma haematobium (infection with) – şistozoma hematobium (enfeksiyon ile)
  • Semustine (methyl-CCNU) – semustin (metil-CCNU)
  • Shale oils – şist yağları
  • Silica dust, crystalline, in the form of quartz or cristobalite – silika tozu, kristal, kuvartz veya kristobalit şeklinde
  • Solar radiation – güneş radyasyonu
  • Soot (as found in workplace exposure of chimney sweeps) – Kurum (baca artıklarının iş yerinde bulunması gibi)
  • Sulfur mustard – kükürt hardal
  • 2,3,7,8-Tetrachlorodibenzo-para-dioxin 
  • Thiotepa
  • Thorium-232 and its decay products – Toryum-232 ve bozunma/çürüme ürünleri
  • Tobacco, smokeless – tütün, dumansız
  • Tobacco smoke, secondhand – sigara pasif içicilik 
  • Tobacco smoking – sigara (her türlü tütün ve tütün ürünü) 
  • ortho-Toluidine – orto-Toluidin 
  • Treosulfan – treosülfan
  • Trichloroethylene – trikloroetilen
  • Ultraviolet (UV) radiation, including UVA, UVB, and UVC rays – UVA, UVB ve UVC ışınlarını da içeren ultraviyole (UV) ışınım 
  • Vinyl chloride – vinil klorür
  • Wood dust – tahta tozu 
  • X- and Gamma-radiation – X ve Gama radyasyonu

Grup 2A: İnsanlar İçin Muhtemelen / Büyük İhtimalle Karsinojen

  • Acrylamide
  • Adriamycin (doxorubicin)
  • Androgenic (anabolic) steroids
  • Art glass, glass containers, and press ware (manufacture of)
  • Azacitidine
  • Biomass fuel (primarily wood), emissions from household combustion
  • Bischloroethyl nitrosourea (BCNU), also known as carmustine
  • Captafol
  • Carbon electrode manufacture
  • Chloral
  • Chloral hydrate
  • Chloramphenicol
  • alpha-Chlorinated toluenes (benzal chloride, benzotrichloride, benzyl chloride) and benzoyl chloride (combined exposures) 
  • 1-(2-Chloroethyl)-3-cyclohexyl-1-nitrosourea (CCNU)
  • 4-Chloro-ortho-toluidine
  • Chlorozotocin
  • Cisplatin
  • Cobalt metal with tungsten carbide 
  • Creosotes 
  • Cyclopenta[cd]pyrene 
  • DDT (4,4′-Dichlorodiphenyltrichloroethane) 
  • Diazinon
  • Dibenz[a,j]acridine
  • Dibenz[a,h]anthracene
  • Dibenzo[a,l]pyrene
  • Dichloromethane (methylene chloride)
  • Diethyl sulfate
  • Dimethylcarbamoyl chloride
  • 1,2-Dimethylhydrazine
  • Dimethyl sulfate
  • Epichlorohydrin
  • Ethyl carbamate (urethane)
  • Ethylene dibromide
  • N-Ethyl-N-nitrosourea
  • Frying, emissions from high-temperature
  • Glycidol
  • Glyphosate
  • Hairdresser or barber (workplace exposure as) – kuaförlük veya berberlik (meslek olarak)
  • Human papillomavirus (HPV) type 68 (infection with)
  • Indium phosphide 
  • IQ (2-Amino-3-methylimidazo[4,5-f]quinoline) 
  • Lead compounds, inorganic – kurşun bileşikleri, inorganik 
  • Malaria (caused by infection with Plasmodium falciparum) – sıtma 
  • Malathion
  • Merkel cell polyomavirus (MCV) 
  • 5-Methoxypsoralen
  • Methyl methanesulfonate
  • N-Methyl-N´-nitro-N-nitrosoguanidine (MNNG)
  • N-Methyl-N-nitrosourea
  • Nitrate or nitrite (ingested) under conditions that result in endogenous nitrosation
  • 6-Nitrochrysene 
  • Nitrogen mustard
  • 1-Nitropyrene
  • N-Nitrosodiethylamine
  • N-Nitrosodimethylamine
  • 2-Nitrotoluene
  • Non-arsenical insecticides (workplace exposures in spraying and application of) 
  • Petroleum refining (workplace exposures in) 
  • Pioglitazone
  • Polybrominated biphenyls (PBBs)
  • Procarbazine hydrochloride
  • 1,3-Propane sultone
  • Red meat (consumption of) – yoğun kırmızı et tüketimi
  • Silicon carbide whiskers
  • Styrene-7,8-oxide
  • Teniposide
  • Tetrachloroethylene (perchloroethylene) 
  • Tetrafluoroethylene 
  • Trichloroethylene 
  • 1,2,3-Trichloropropane 
  • Tris(2,3-dibromopropyl) phosphate 
  • Very hot beverages (above 65 degrees Celsius) – çok sıcak içecekler (65 derecenin üstü)
  • Vinyl bromide

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ AZİZ SANCAR – Sigara dumanı kanserojeni benzo[a]pirenin neden olduğu DNA hasarının insan genomu çapında onarım haritası https://www.pnas.org/doi/full/10.1073/pnas.1706021114

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Kanser Enerjisini Sizden Alıyor

Evet aynen de öyle…

Kanser hücrelerinin canlılığı ve büyümesi için ENERJİ gereklidir.

Bölünme yeteneği çok hızı olan kanser hücreleri normal hücrelerden çok daha yüksek miktarda enerji tüketirler.

Ve kanser hücresi ihtyacı olan enerjiyi temin etmek için kendine yollar bulmaya çalışırken sizin tercihleriniz işini kolaylaştırıyor veya zorlaştırıyor…

Warburg Etkisi:  Oksijen varlığında dahi glikozun emilimini sağlayan ve laktat üretimi yolu ile hücrenin çoğalmasını iyileştirerek ve enerjinin verimli şekilde üretilmesi sağlayarak kanserleşen hücreyi desteklemektir.

Kanser hücreleri oksijen varlığına bakmadan glikozu kullanarak sürekli enerji üretirler.

Bu da demektir ki…

Glikoz alımını azaltır – kısıtlarsanız kanser hücre beslenmesinin bir mekanizmasını – kaynağını önlemiş olursunuz.

Glikoz

  • Şekerden
  • Nişastadan
  • Früktozdan

Mutlak uzak durmalısınız.

Kanser hücresinin enerji elde etmek için başka yolları var mı?

Maalesef var.. tabi ki daha zorlu ve kısıtlı yollar.

Buraya dikkat edelim.

Boston College’da biyoloji, genetik ve biyokimya (Özellikle kanser biyolojisi üzerine araştırmaları olan) alanında çalışan Amerikalı Profesör Dr. Thomas N. Seyfried (d. 1946) hemen her konuşmasında söylediği şu cümleye kulak verelim

Kanser hücreleri enerji ihtiyacını fermantasyon ile giderir

Burada da dikkat edilmesi gereken husus fermantasyon dur.

Sözlerine devam ediyor ve…

Kanserden korunmak istiyorsanız ana fermantasyon yakıt kaynağı olan Glikoz ve Glutamin’i kesmelisiniz.

İlk olarak glikozdan bahsetmiş ve kısıtlamaya gitmiştik. Lakin şimdi ciddi bir sorunumuz ortaya çıktı. Profesör Dr. Thomas N. Seyfried Glikoz ve Glutamin diyor.

Glutamin, insanlarda en bol bulunan amino asittir ve dolaşımda 0,4 ila 1,0 mM arasında değişir. 

İşte burada çok daha hassas mekanizmaların varlığına dikkatinizi çekmeliyim.

Glikoz ve glutamin arasında güçlü bir sinerjik etkileşim vardır. Ve birbirlerinin yokluğunda ayrı ayrı hücresel enerji oluşumuna katkı sağlayarak ortamda gerekli enerji (ATP) mevcudiyetini sağlarlar.

Tıbbi Bilgi: Glikoz yoksunluğu geliştiğinde; Glutamin, glutaminoliz yolunda oksijenin varlığında veya yokluğunda mitokondriyal substrat düzeyinde fosforile edilerek enerji elde edilir.

Glutaminden zengin Et, süt ürünleri, yumurta ve balık hayvansal, baklagiller, fındık ve soya gibi bitkisel protein kaynakları olup yaşamsal ihtiyaçları karşıladıkları için elzemdirler.

Bu durumda Glutamin alımını engelemek yerine kanser hücresinin glutamini enerjiye dönüştürmesini engellemek hedef olmalıdır.

Bu noktada kişinin beslenme ve davranış ile glutamin metabolizmasına bir dahli olamayacağı için, enerji metabolizması için sadece glikoz alımını kısıtlaması yeterli olacaktır.

Tabi ki antioksidasyon başta olmak üzere kansere karşı alınacak pek çok önlem daha var.

Diğer yazılarımızda o konulara da değineceğiz.

Profesör Dr. Thomas N. Seyfried konuşmasını ilk ağızdan dinlemek isteyenler aşağıdaki linki tıklayabilirler…

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️Amino Asit ve Glikoz Fermentasyonu Fare ve İnsan Malign Glioma Hücrelerinde ATP İçeriğini Korur https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/17590914.2024.2422268

⭐️⭐️ Warburg Etkisi: Kanser Hücrelerine Nasıl Fayda Sağlar? https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4783224/

⭐️⭐️ Warburg Etkisi https://www.sciencedirect.com/topics/biochemistry-genetics-and-molecular-biology/warburg-effecthttps://www.sciencedirect.com/topics/biochemistry-genetics-and-molecular-biology/warburg-effect

⭐️⭐️ Warburg Etkisi Hakkında Yeni Netlik https://www.cancer.gov/research/key-initiatives/ras/news-events/dialogue-blog/2021/vander-heiden-warburg-effect

⭐️⭐️ Kanser Tedavisinde Glutamin Metabolizmasını Hedefleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5746034/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Kalp ve Damarlarınız İçin Alıç Sirkesi

Alıç Sirkesi Nasıl Kullanılmalı?

Nasıl kullanırsanız yararlı olur?

Alıç sirkesini bir bardak su içerisine bir (1) yemek kaşığı koyduktan sonra günde bir kez içmeniz yeterli

Alıç Sirkesinin Faydaları Neler?

  • Hipertansiyonu olanlarda tansiyonu düşürür.
  • Kanda pıhtılaşmayı önleyici etkilidir.
  • Trigliserit ve Kolesterol düşürmede olumlu etkileri vardır.
  • Kalsiyum plaklarını önlemede olumlu etkileri vardır.
  • Kalp kaslarını kuvvetlendirir.hastalıklarında çok eskiden ilaç olarak kullanılmış olup; kalp kaslarını güçlendirir.
  • Damarların elastikiyetini arttırır. Damar tıkanıklığı ve sertliğinde olumlu etkileri vardır.
  • Ana kan damarlarını genişleterek oksijen geçişini artırarak nörolojik hastalıklara karşı etkilidir.
  • Tip-2 diyabette olumlu etkileri vardır.
  • Erkek cinsel fonksiyon bozukluğunda olumlu yönde etkilidir
  • Kadınlarda idrar yolu enfeksiyonunun sık sebeplerinden E.coli, Psöudomanas bakteri enfeksiyonlarında tedaviye takviye edici etkilidir.
  • Candida mantar enfeksiyonlarında tedaviye takviye edici etkilidir.
  • Flavonoid antioksidanların zengin olması sebebi ile hücresel gençliğine ve bağışıklığa katkı verir.
  • Rahim ve sindirim sistemi kaslarını gevşetir.

Sirkelerin Şahı – Alıç Sirkesi

Alıç meyvesi, anti-inflamatuar, antioksidan ve bağışıklık düzenleyici etkileri olan, sağlığa faydalı çeşitli biyolojik özellikleri bulunan eski çağlardan beri bilinen yabani ve tıbbi bir bitkidir. 

Sirkeler, karbonhidrat kaynaklarının alkollü ve daha sonraki asetik fermantasyonundan üretilen sıvı ürünlerdir.

Birçok kültürde ilaç olarak kullanılmışlardır ve düzenli olarak tüketildiğinde faydalı sağlık etkileri sağladıkları bildirilmiştir.

Bu tür faydalar, sirkede bulunan ve farmakolojik etkilerine katkıda bulunan çeşitli polifenol, mikro besin ve diğer biyoaktif bileşiklerden kaynaklanmaktadır; bunların arasında antimikrobiyal, antidiyabetik, antioksidan, antiobezite ve antihipertansif etkiler bulunur.

Dünya çapında siyah sirke, pirinç sirkesi, balzamik sirke ve beyaz şarap sirkesi gibi birçok sirke türü vardır.

Tüm bu sirkeler farklı ham maddeler, maya sujları ve fermantasyon prosedürleri kullanılarak üretilir, böylece onlara kendilerine özgü tatlar ve lezzetler verir.

Sirkedeki ana uçucu bileşik, sirkeye güçlü, ekşi aromasını ve lezzetini veren asetik asittir. Sirkede bulunan diğer uçucu bileşikler çoğunlukla alkoller, asitler, esterler, aldehitler ve ketonlardır. 

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Bağışıklık Tepkilerine Odaklanarak Sağlıkta Alıç Sirkesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38931223/

⭐️⭐️ Yeni Bir Alternatif Besin Kaynağı Alıç Sirkesi: Protein, Glikoz ve GLP-1 ile Nasıl Etkileşime Girer https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11243100/

⭐️⭐️ Bağışıklık Tepkilerine Odaklanarak Sağlıkta Alıç Sirkesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11206889/

⭐️⭐️ Alıç ve Ekstraktlarının Ateroskleroz Üzerindeki Rolü ve Mekanizmaları: Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7047282/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla