Bilinçdışının Yöneticiye Fısıldadıkları
Kendi Gölgeni Tanımanın ve Propriyoseptif Farkındalığın Gücü
“Bilinçdışı, bilince taşınana kadar hayatını yönetir ve sen ona kader dersin.” Carl Gustav Jung’un bu sözü, yalnızca bireysel psikolojiye değil; liderlik, karar alma ve kurumsal davranışa da ışık tutar. Çünkü yöneticiler, farkında olmadıkları içsel dinamiklerle ekiplerini, stratejilerini ve kültürlerini şekillendirir. Bilinçdışı, yalnızca rüyalarda değil; toplantı odalarında, performans değerlendirmelerinde ve kriz anlarında da konuşur. Ve bu bilinçdışının en güçlü aktörlerinden biri, Jung’un “gölge” adını verdiği arketiptir.
Gölge, bireyin bilinçli benliği tarafından kabul edilmeyen, bastırılan, inkâr edilen yönlerin toplamıdır. Bu yönler, çoğu zaman “kötü” olarak kodlanır: öfke, kıskançlık, hırs, bencillik… Ancak gölge yalnızca karanlık değil; aynı zamanda bastırılmış potansiyeldir. Cesaret, yaratıcılık, liderlik, özgünlük gibi özellikler de gölgede kalabilir. Bu nedenle gölgeyle yüzleşmek, yalnızca psikolojik değil; aynı zamanda stratejik bir gerekliliktir.
Jung’a göre gölge, bireyin bilinçdışı alanında yer alan ve benlik tarafından reddedilen yönlerin sembolik temsilidir. Gölge, çocuklukta şekillenir. Aile normları, okul disiplini, kültürel değerler ve sosyal beklentiler, bireyin hangi yönlerini kabul edip hangilerini bastıracağını belirler.
Örneğin:
- Bir çocuk öfkesini ifade ettiğinde cezalandırılıyorsa, öfke gölgeye itilir.
- Hayal gücü küçümseniyorsa, yaratıcılık bastırılır.
- Hırs ayıplanıyorsa, başarı arzusu karanlığa gömülür.
Bu bastırılan yönler, bilinçdışında birikir ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde beklenmedik anlarda yüzeye çıkar. Bir yönetici, ekip arkadaşının başarısını küçümsüyorsa, bu kendi değersizlik duygusunun yansıması olabilir. Bir çalışan, sürekli başkalarının hatalarını vurguluyorsa, kendi hatalarını kabul edemiyor olabilir. Gölge, dışa yansıtma (projection) yoluyla kendini gösterir.
Gölgeyle yüzleşmek, yöneticinin kendilik bilincini derinleştirmesi ve liderlik tarzını dönüştürmesi için kritik bir adımdır.
Çünkü gölgeyle temas:
- Savunmacı tepkileri azaltır.
- Empati kapasitesini artırır.
- Karar alma süreçlerini berraklaştırır.
- Ekip içi güveni ve açıklığı destekler.
Jung’un şu sözü, liderlik bağlamında yeniden okunabilir: “Gölgesinin etkisinde kalan biri her zaman kendini engeller ve kendi tuzağına düşer.” Yani gölgeyle yüzleşmeyen yönetici, kendi potansiyelini sınırladığı gibi, ekibinin gelişimini de engeller.
Gölgeyle yüzleşmenin yalnızca zihinsel değil; aynı zamanda bedensel bir boyutu vardır. Jung’un arketipleri, rüyalarda, mitolojide ve sembollerde kendini gösterdiği gibi; bedenin sessiz dilinde de yaşar. Propriyosepsiyon, bu dilin en temel bileşenidir.
Propriyosepsiyon, vücudun uzaydaki konumunu, hareketini ve kas gerilimini algılama yetisidir. Bu sistem, sinir-kas koordinasyonu, denge, postür ve duyusal farkındalıkla ilişkilidir. Propriyoseptif egzersizler, bireyin bedenine dair farkındalığını artırarak bilinçdışı materyalin yüzeye çıkmasını kolaylaştırır.
Örneğin:
- Gözler kapalı yapılan denge egzersizleri, bireyin içsel dengesizliklerini fark etmesini sağlar.
- Pelvik taban farkındalığı, bastırılmış duyguların bedensel izlerini açığa çıkarabilir.
- Derin nefes eşliğinde yapılan proprioseptif salınımlar, zihinsel gevşeme ve duygusal regülasyon sağlar.
Bu egzersizler, yöneticinin kendi bedeninde taşıdığı bastırılmış içeriklerle temas kurmasını sağlar. Zihin neyi unutmaya çalışırsa çalışsın, beden onu hafızasında taşır.
Kurumsal yapılarda gölge, özellikle güç ilişkilerinde belirginleşir. Statü kaygısı, rol çatışmaları ve performans baskısı, gölgeyi tetikleyen başlıca faktörlerdir.
- Bir yönetici, astlarının özgüvenini tehdit olarak algılayabilir.
- Bir çalışan, ekip arkadaşının esnekliğini “disiplinsizlik” olarak yorumlayabilir.
- Bir lider, kendi bastırılmış hırsını “ekip başarısı” maskesiyle dışa vurabilir.
Bu davranışlar, gölgenin bilinçdışı düzeyde kurumu şekillendirdiğini gösterir. Gölgeyle yüzleşmeyen kurumlar, görünürde başarılı olsa da içsel olarak çatışmalı, savunmacı ve kırılgandır.
Propriyoseptif egzersizler, yöneticilerin gölgeyle temas kurmasını sağlayan etkili bir araçtır.
Bu uygulamalar, yöneticilerin yalnızca bedenlerini değil; aynı zamanda liderlik tarzlarını, karar alma süreçlerini ve ekip ilişkilerini yeniden yapılandırmalarına yardımcı olur.
Gölgeyle yüzleşmek, bireyin kendine karşı dürüst olmasını, başkalarına karşı daha anlayışlı olmasını ve yaşamla daha bütünlüklü bir ilişki kurmasını sağlar. Bu bütünlük:
- Mükemmel olmak değil, bütün olmak demektir.
- Işığı karanlığı bastırmak için değil, onunla birlikte var olmak için kullanmak demektir.
- Liderliği yalnızca stratejiyle değil, insanlıkla yürütmek demektir.
Jung’un şu sözüyle bitirelim: “Gölgemizin dostumuz mu düşmanımız mı olacağı büyük ölçüde kendimize bağlıdır. Gölge, yalnızca görmezden gelindiğinde veya yanlış anlaşıldığında düşman olur.”
İş dünyasında gölgeyle barışan liderler, yalnızca strateji ve performansla değil; insanlıkla, açıklıkla ve bütünlükle yönetir.
Bu liderler:
- Kendi bastırılmış yönlerini tanıyarak başkalarının farklılıklarına daha fazla alan açar.
- Savunma yerine merak, yargı yerine empati, kontrol yerine güven geliştirir.
- Ekip içinde psikolojik güvenliği artırır, duygusal açıklığı teşvik eder.
- Kurum kültürünü yalnızca hedef odaklı değil, insan merkezli biçimde dönüştürür.
Bu liderlik biçimi, propriyoseptif egzersizlerle desteklendiğinde daha da derinleşir. Çünkü beden farkındalığı, zihinsel berraklık ve duygusal regülasyonun ön koşuludur. Gölgeyle barışan lider, bedenini dinlemeyi bilen, sinyalleri ayırt edebilen ve içsel uyumu dışsal ilişkilere taşıyabilen kişidir.
Jung’un gölge arketipi, yalnızca bireysel psikolojiye değil; liderlik, organizasyonel davranış ve kurumsal kültür inşasına da uygulanabilir bir kavramdır. Gölgeyle yüzleşmek, yöneticinin kendi içsel çatışmalarını tanıması, bastırılmış potansiyelini açığa çıkarması ve daha otantik bir liderlik tarzı geliştirmesi için vazgeçilmez bir adımdır.
Propriyoseptif egzersizler, bu süreci bedensel düzeyde destekleyerek farkındalığı somutlaştırır. Gözler kapalı yapılan bir denge hareketi, zihinsel kontrol ihtiyacını görünür kılar. Senkronize hareketler, ekip içi uyumu ve empatiyi güçlendirir. Sessiz beden çalışmaları, gürültülü zihinleri sakinleştirir.
Sonuç olarak:
- Gölgeyle yüzleşmek cesaret ister.
- Gölgeyle çalışmak merhamet gerektirir.
- Gölgeyle barışmak, liderliği yalnızca yönetsel değil, insani bir pratiğe dönüştürür.
Ve unutulmamalıdır: Gölgemizi tanıdıkça ışığımız parladığı gibi aynı zamanda derinleşir. Bu derinlik, bireyin bilincinde, kurumun kültüründe ve toplumun etik yapısında yankı bulur.
İş dünyasında dönüşüm, KPI tablosunda değil; yöneticinin kendi gölgesiyle kurduğu ilişkide başlar. Ve bu ilişki, sessiz bir egzersizle, kapalı gözlerle, dengede kalmaya çalışırken başlar.
Hazır olanlar için, gölgeyle tanışma vakti çoktan gelmiştir.
Dr. Mustafa KEBAT
⭐️⭐️⭐️⭐️
Eğitim Almak İçin Bizi Arayın
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü Dr Mustafa KEBAT yönetiminde deneyimli ekibimizle, firmanız yöneticilerine Gölge İle Barışma – Propriyoseptif Egzersizler Eğitimini Türkiyenin her yerinde planlayalım.
Eğitim Başvurusu
Dr Mustafa KEBAT – 0 530 568 42 75
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü
- Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar/İZMİR
- +90 232 265 20 65
- [email protected]
⭐️⭐️⭐️⭐️
BİLGİ NOTU: Carl Gustav Jung, gölge arketipini Almanca yazdığı eserlerinde genellikle “der Schatten” kelimesiyle ifade etmiştir. Bu kelime doğrudan “gölge” anlamına gelir ve Jung’un analitik psikolojisinde bireyin bilinçdışı yönlerini, bastırılmış dürtülerini ve kabul görmeyen kişilik parçalarını temsil eder.
Jung’un özellikle Aion: Researches into the Phenomenology of the Self adlı eserinde “Schatten” terimi sıkça geçer. Burada gölge, benliğin (das Ich) karşıtı olarak konumlandırılır ve bireyleşme sürecinde (Individuation) yüzleşilmesi gereken temel bir arketip olarak ele alınır.
Kısaca:
- Almanca: der Schatten
- İngilizce: the Shadow
- Türkçe: gölge
Bu terim, Jung’un kolektif bilinçdışı kuramı içinde yer alan en güçlü arketiplerden biridir ve hem kişisel hem kültürel düzeyde dönüşümün kapısını aralar.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Doğal Yaşayın
Doğal Beslenin
Aklınıza Mukayet Olun
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Sayın okuyucu,
Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.
Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Dr Mustafa KEBAT
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

