Yüksek Kan Glikozu – Görme Kaybı (Retinopati)
Kan şekerinizin yüksek seyretmesine (Diyabet = Şeker hastalığı) bağlı en çok etkilenen organımız gözdür. Şeker yüksekliğine bağlı göz hastalıkları içinde en sık görülen, “diyabetik retinopati”dir. Şeker hastalığı gözün arkasındaki ışığı algılayan retina tabakasında hasar oluşturmakta ve körlüğe neden olmaktadır.
Eğer HbA1c değeriniz 6 ve üzerinde olduğu sürece tüm organlarınız hasar görmekle birlikte en çok hasarı gözlerimiz alır.
Retina, göz küremizin arka duvarını kaplayan, 10 katmandan oluşan görme hücrelerinden oluşan ağ tabakasıdır. Retina tabakası gözün en karmaşık ve en hassas bölümüdür. Retina ışığın görüntü olarak beynimize iletilmesini sağlar ve bu şekilde görmemiz mümkün olur.
Kan Şekerimizin Yüksekliği Nasıl Görme Kaybı Yapar
Kırmızı kan hücrelerimiz içerisinde bulunan hemoglobin molekülü, kan tetkiklerinde Hgb olarak gördüğümüz ve düşük çıkınca kansızlık var fikri veren değer.
Hemoglobin akciğerden oksijeni alıp vücutta, hücrelere dokulara taşır.
Hemoglobin demir eksikliğinde düşer, çünkü demir ile beraber çalışır. Kadınlarda özellikle adet doneminde düşer.
Tüm kanımızda yaklaşık 4.5 gram glikoz (şeker) bulunur.
Normalde glikozun % 4.5 ila %5.7 kadarı oksijen taşıyan hemoglobine bağlanır.
Diyabet hastalarında, insülin direncinde, obezitede başta olmak üzere bir çok durumda HbA1c diye ölçtüğümüz değer budur. (4.5 -5.7 arası)
⭐️⭐️
Örneğin bir çalışandan kan şekeri tahlili istedim. Tahlil sonuçlarını incelerken;
HbA1c : 8.6
Glikoz : 196 (açlık) çıktığında, bu çalışana tip-2 diyabet deriz.
Bu çalışanımızda hemoglobine fazla glikoz bağlandığı için (8.2) oksijen taşıma kapasitesi düşmüş durumdadır. Bu sebeple de çalışanımızın dokularına, hücrelerine, organlarına yeterli oksijen gitmiyor. Pek tabi ki göz organına da gitmiyor. Normal zamanda 10 birim oksijen gidiyorsa 5 birime düşmüş durumda.
Vücudumuz kendini korumaya adaptedir. Oksijenin azalması (Hipoksi) durumunda HIF-1-alfa isimli bir molekül harekete geçer. HIF-1-alfa oksijensiz ortamda hücresel düzeyde adaptasyon sağlanmasında görevlidir.
HIF-1-alfa, Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörü (VEGF) üretimini tetikler. VEGF yeni damarların oluşumunda görevlidir.
Ara özet yapayım; Kan şekerindeki yükseklik önce hemoglobinlerin oksijen kapasitesini düşürür. Ardından oluşan oksijenin azalması (Hipoksi) ile HIF-1-alfa harekete geçer. Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörü (VEGF) gözün retina tabakasında damarlanma artışı olur. (Yani asıl damarların uçlarından yeni damar kolları oluşmasını sağlar)
Burada vücudumuz kendini koruma maksadı ile dokulara (burada konumuz göz olduğu için retinaya) daha fazla kan gelsin ve oksijen miktarı artsın. Yukarıda yazdığım örneklemede oksijen 5 birime düşmüştü hatırlarsınız tekrar 10 olsun diye çırpınıyor.
Lakin önemli bir sorun var, bu yeni oluşan damarlar oldukça incedir. Ayrıca bu süreç o kadar hızlı ve kontrolsüz ve o kadar çoktur ki kimi damarlar bir birine düğüm olur. Bu arada kimi damarlar dışına sıvı plazma ve kan sızdırır. Tabi ki tansiyondaki gün içinde doğal artışlar bile inc ve zayıf olan yeni damarlarn bazıları çatlar.
Retina damarlarının zarar görmesi göz sinirlerinin hasar almasına neden olur.
Tüm bu süreçte retina hasar alır diyabetik nöropati oluşur.
Bu durum bazen o kadar hızlı ilerler ki, çok kısa sürede %70 oranında görme yeteneğini kaybeden çalışanlarımız var.
Kan şekerinin yüksekliği ile başlayan bu süreçte çalışanımızın vücudunda oksidasyon fazla ve antioksidan eksikse (Glutatyon, Resveratrol, Alfa Lipoik Asit), damarlarda endotel hasarı varsa (hesperidin), Nitrik oksit, magnezyum, B12, B3, B6, B9, Krom, vitamin C eksikliği varsa ki bu hususları beslenme yaşam tarzı vb gibi sebeplerle çalışanlarımızda çok sık görme kaybı görüyoruz.
Tüm bu değerlerdeki eksikliğin derecesine bağlı olarak hasar çok daha şiddetli ve hızlı ilerler. Maalesef işin kötü tarafı bu sinir hasarları ve organ hasarları sadece gözlerde meydana gelmez.
- Nöronlar (beyin)
- El ve ayaklar, bacaklar
- Omurilik
- Böbrekler
- Erkeklerde testisler, sperm ana hücresi
- Kadınlarda yumurtalıklar (PCOS oluşumu)
Kan şekerinin yüksek olduğu her an tüm organlarda bu sürecin sizler farkında olmadan sürekli olduğunu artık biliyorsunuz.
Hayatınızı doğru ve dengeli yaşamak sizin elinizde.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Kan şekeri yüksekliğinin sonuçlarından sadece bir tanesini yukarıda okudunuz.
Şimdi de çalışanlarımızın almaları gereken önlemleri ve tedavi için gerekenleri inceleyelim.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
AZ YE – SIK YE Asla yapmayın
Ağzımıza giren her lokma ile pankreas insülin salgılar ve bu insülin kas hücresinde ki GLUT-4 kapısına gider (GLUT-4 Kapının anahtarıydı hatırlayın)
Fakat sürekli salınan insüline karşı GLUT-4 kapısı duyarsızlaşır, kapıyı açmaz olur.
NEDEN ?
Çünkü hücrelerimiz kendini korumaya alır. GLUT-4 kapısı açılırsa glikoz girecek lakin ihtiyaç yoksa harcanmayan glikoz yağ olarak birikir, basamak değişir.
Bu süreçle aynı zamanda hücrelerimiz de oksitlenir. Burada hücresel bir duyarsızlık oluşur buna insülin Direnci diyoruz.
İnsülin kapıyı açmazsa glikoz kanda kalır ve hemoglobine bağlanma artar.
Bu durumda sonuç?
HbA1c yükselir. Ve zamanla kanda glikoz yükselir. İşte size diyabet hastalığının oluşumu.
Eğer bu sürece müdahale edilmezse (sık yeme sebepli )sürekli insülin salgılayan pankreas beta hücreleri bıkkınlığa düşer. İnsülin salgılamaz. O zamanda hasta ya insülin reçete edilir, her öğün insülini cilt altına zerk ederek olaya müdahale etmek zorunda kalırız.
⭐️⭐️⭐️⭐️
EGZERSİZ
Hani ihtiyaç yoksa GLUT-4 kapıyı açmaz, açsa da gelen glikoz yağa döner yazmıştım yukarıda. İşte egzersiz ile ihtiyaç fazlası alınan glikozu yakmaya çalışırız. Lakin bu glikozu yakmak basit bir şey değildir.
Çalışanımız hafta sonu ailesiyle birlikte alışveriş merkezine gitti. Çocukları yerken kendisine de 1,5 Pide menü (1,5 Pide + patates kızartması + kola) sipariş etti ve yedi. Aldı mı 1000 kalori.
Çalışanımızın 1000 kaloriyi yakabilmesi için tempolu şekilde 2 saat 15 dakika yürümesi gerekir.
Fakaaatt…. İstediğim gibi yerim sonra egzersiz yapar eritirim gibi bir mantık büyük hata olur. Bu işin kuralı günlük gıda miktarını azaltmaktır.
Egzersiz vücudumuzun çoğu organı için yararlı ve gereklidir. Fakat çalışanımız için istediğini istediğin kadar ye diye bir şey olmaz.
⭐️⭐️⭐️⭐️
BENFOTİAMİN ( rINN veya S -benzoiltiamin O -monofosfat )
Benfotiamin, B1 vitamini olarak da bilinen tiaminin yağda çözünen bir türevidir. Vücut tarafından daha kolay emildiği ve dokulara daha verimli bir şekilde ulaştırıldığı için standart su bazlı tiaminden ayrılır. Diğer B vitamini gruplarının aksine yağda erir, yağda eriyen B1 vitamini.
Tip-2 diyabete bağlı, nöropati, nefropati, retinopati (Sinir, böbrek, göz hasarları) için oldukça etkilidir. Aynı zamanda, hafıza kaybı, alzheimer, parkinson, odaklanma sorunu, bağırsak sorunları (Crohn, ülseratif kolit, IBS) için etkili bir moleküldür.
Ayrıca, METOTREKSAT ilacının böbreklere verdiği hasarı da önler.
🔶 Benfotiamin, Sabah ve Akşam yemek ortasında 300mg /gün olarak kullanılır.
⭐️⭐️⭐️⭐️
GLUTATYON, RESVERATROL, ALFA LİPOİK ASİT, VİTAMİN C
Biliyoruz ki toksinler ve serbest radikaller çoğu hücrelerimizin, organlarımızın (karaciğer, pankreas, beyin, akciğer, bağırsaklar, tiroit bezleri, kemik ve kaslar) hasar almasının ana nedenidir.
Hücre içinde yer alan mitokondrimizde oluşan oksidasyon ise hücre içinde mitokondrilerimizin sayısının düşmesi demektir ki bu düşük enerji (eksik ATP) demektir.
Glutatyon, Resveretrol, Alfa Lipoik Asit ve Vitamin C molekülleri bu toksin ve serbest radikalleri önler.
🔶 Glutatyon; sabah ve aksam tok 1000 mg /gün
🔶 Resveratrol: sabah ve aksam tok: 600-700 mg /gün
🔶 Alfa lipoik asit: 500-700 mg /gün
🔶 Vitamin C: sabah tok 150 mg /gün (sigara içenler 250 mg)
⭐️⭐️⭐️⭐️
KROM
Kanımızın içerisinde dolaşan glikozun kas hücrelerine girmesi gerekir, bu giriş kapısının adı GLUT-4 ve Bu kapının anahtarı insülindir. İnsülin kapıyı açacak, glikoz kas hücresine girecek, mitokondride enerjiye dönüşecek ve bizde o kasları hareket ettirebileceğiz.
Ama kapının anahtarı insülin olsa da kabpının kolu Krom dur. Yani GLUT-4 kapısı kromla çalışır. Krom eksikse özellille diyabet hastalarında kas erimesi başlar. Yaş ile de kas erimesin nedenlerinden biri krom dur.
🔶 Krom: Sabah tok 100-200 mcg
⭐️⭐️⭐️⭐️
VİTAMİN B12, VİTAMİN B6, VİTAMİN B9 (Folik Asit)
Vitamin B12, vitamin B6 ve vitamin B9, kemik iliğinde kırmızı ve beyaz kan hücresi, platet yapımı için gereklidir.
Çalışanımız eğer diyabet hastası ise ve metformin kullanıyorsa mutlaka B12 kullanmalıdır. Çünkü Metformin bağırsakta iyon kutbunu değiştir ve B12 emilimini engeller.
Çalışanımızın eğer Homosistein seviyesi yüksek ise bunların metillenmiş formunu kullanılmalıdır. (Metilfolat-metilkobalamin-P5P)
🔶 B12 vitamini Kahvaltıyla veya akşam yemeği öncesinde günlük 2-3 mcg
🔶 B6 vitamini 1.3 miligram
🔶 B9 vitamini Kahvaltıyla veya akşam yemeği öncesinde 400 mcg
⭐️⭐️⭐️⭐️
HESPERİDİN/NAD
Kan şekerinin yükselmesine bağlı oluşan yeni fakat kuvvetsiz damarlardan sızmmalar olduğunu yukarıda okudunuz.Damar içi endotelin zayıflığı sebebi ile gelişen bu süreçin de önüne geçilmesi gerekir.
Hesperidin Endotel hasarları ve bu sebeple oluşan pıhtılaşma, inflamasyonunu önler.
NAD; Mitokondride glikozun enerjiye dönüşmesi için şarttır. Glikozdaki H (Hidrojen) bağlayarak NADH olarak taşır ve enerji döngüsüne sokar.
NAD sentezi de Glutatyon gibi 20’li yaşlar sonrası azalır, bunun sonucu olarak da enerjide düşer. Lakin diyabette bu daha da önemlidir çünkü glikoz kanda kalır.
NAD Ayrıca SIRT6 genini aktifleştirerek genç kalmayı sağlar.
🔶 Hesperidin / NAD: 1000 -2000 mg /gün sabah ve aksam tam yemek ortasında kullanılır.
⭐️⭐️⭐️⭐️
SONUÇ OLARAK
Yüksek glikoz (105 üzeri her açlık glikoz değeri)
Yüksek HbA1c (5.7 üzeri)
Yüksek HOMA-IR, açlık insülin
Her daim hücre, doku organ, sinirlere zarar verir. Çalışanlarımızda sıkça gördüğümüz benim şekerim 135’i geçmiyor diye kendimizi kandırmamak gerek, zarar verir.
Benfotiamin oldukça faydalıdır. Fakat bunun yanında Glutatyon, Resveratrol, Vitamin C, Hesperidin, NAD, Krom…Sinir ve doku hasarlarını önlemede oldukça önemlidir.
Sabah GEÇ, Akşam ERKEN yemek yiyerek gece açlığı süresini uzun tutmak (Tercihen 16 saat) bütün fonksiyonel sağlık sistemi için onemlidir.
⭐️⭐️⭐️⭐️
Bilimsel Yazı Sevenler Aşağıdaki Yazılarla Devam Edebilirler
NEFROPATİ – https://www.firattipdergisi.com/text.php3?id=767
METOTREKSAT’in böbreğe zararını önleme – https://dergipark.org.tr/tr/pub/ausbid/issue/59001/814280
Hipoksiyle İndüklenen Faktör-1: Hücrenin Hipoksiye Fizyolojik ve Patolojik Cevabı http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/117042
Erken ve Geç Başlangıçlı Diyabet Mellituslu Hastalarda Diyabetik Retinopati ve Diyabetik Makula Ödemi Prevalansı ve Risk Faktörleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32353847/
Diyabetik retinopatinin patogenezi: eski kavramlar ve yeni sorular https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/12032713/
İnsanlarda diyabetik retinopatinin histopatolojisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/7607344/
Dr Mustafa KEBAT
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü
Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.