Kalp – Damarlar ve Su – Küçük Gençlere
Sınıfta dersin en heyecanlı anlarından biriydi. Öğrencilerden biri defterine kalp şekli çizerken Hatice öğretmen gülümsedi. O sırada Zehra merakla parmağını kaldırdı:
Zehra: “Öğretmenim, geçen derste akciğerlerin suyla ilişkisini öğrendik. Peki ya kalbimiz? Kalbimiz de suya ihtiyaç duyar mı?”
Hatice öğretmen biraz düşündü, sonra göz kırptı.
Hatice Öğretmen: “Harika bir soru! Gelin bunu yine sihirle öğrenelim. Ellerimi üç kez çarpınca Sihirli Profesör gelecek ve bizi kalbin dünyasına götürecek.”
Sınıf sessizleşti, herkes nefesini tuttu. Hatice öğretmen avuçlarını şak şak şak diye birbirine vurdu. Bir anda ışıklar döndü, havada kıvılcımlar uçuştu ve rengârenk pelerinli, gözlüklerinin arkasından bakan koca gözleriyle Sihirli Profesör Su ortaya çıktı.
Profesör Su: “Genç araştırmacılar, tekrar buluştuk! Bugün kalbinizin ve damarlarınızın suya nasıl bağlı olduğunu göreceğiz. Hazır mısınız?”
Hep bir ağızdan “Hazııır!” diye bağırdılar.
Profesör asasını salladı. Sınıf bir anda küçücük oldu, herkes sanki kar tanesi kadar küçülmüştü. Kendilerini dev gibi atan kırmızı bir kasın içinde buldular. Evet, kalbin odacıklarındaydılar!
Elif: “Vay canına! Şu kocaman duvarlar kalp kası mı? Çok güçlü görünüyor.”
Profesör Su: “Evet Elif. Kalbiniz, günde yaklaşık yüz bin kez kasılıp gevşer. Bunun için de çok suya ihtiyaç duyar. Kasların kasılması için enerji gerekir, enerji için de suyun yardımıyla oluşan kimyasal reaksiyonlar şarttır.”
Atlas: “Benim aklıma bir şey geldi. Eğer su bu kadar önemliyse, kalp susuz kalınca ne olur? Hemen yorulur mu?”
Profesör Su: “Çok iyi bir nokta Atlas. Susuzluk, kanın daha koyu ve yoğun olmasına neden olur. Yani kalbiniz kanı pompalarken daha çok zorlanır. Bu da tıpkı çamurlu suyu hortumdan geçirmek gibi zordur.”
Asya Naz: “Benim babam tansiyon hastası. Tansiyonun da suyla ilgisi var mı?”
Profesör Su: “Kesinlikle! Tansiyon dediğimiz şey, kanın damarların duvarına yaptığı basınçtır. Eğer vücudunuzda su azsa, kan miktarı da azalır. Bu da bazen tansiyonun düşmesine yol açar. Ama tam tersi, çok fazla tuzlu su içerseniz, kan basıncınız yükselebilir.”
Öğrenciler hayranlıkla etraflarına bakarken dev gibi kapakçıklar çıt çıt diye açılıp kapanıyordu.
Ege: “Şunlar kapı gibi hareket eden şeyler mi? Sanki kalbin içinde kapılar var!”
Profesör Su: “Aferin Ege! Onlara kalp kapakçıkları diyoruz. Kanın tek yönlü ilerlemesini sağlarlar. Yani kalp her kasıldığında kanın geri kaçmasını önlerler. Bu kapakların düzgün çalışması için de kanın akışkan olması gerekir. Ve bunun sırrı yine sudur.
Tam o sırada öğrenciler damarların içine doğru çekildiler. Kendilerini hızla kayan kırmızı kayıkların üzerinde buldular. Aslında bunlar kırmızı kan hücreleriydi.
Ela: “Ben kayığa bindim! Bu kırmızı hücreler ne taşıyor?”
Profesör Su: “Onlar oksijen taşıyorlar Ela. Oksijen, suyun da yardımıyla hücrelere enerji üretimi için ulaştırılır. Kırmızı hücrelerin içinde hemoglobin adlı özel bir protein var. Bu molekül oksijeni yakalar ve taşır.”
Defne Yaz: “Hemoglobin deyince aklıma hemşireler geliyor, ama bu bambaşka bir şeymiş!”
Profesör Su: “Haklısın, kulağı benziyor. Hemoglobin demir içerir ve bu sayede kan kırmızı renktedir. Ama eğer vücutta yeterince su olmazsa, bu hücreler oksijeni gerektiği gibi taşıyamaz.”
Kıvanç: “Ben biraz ileriye baktım, yollar dallara ayrılıyor. Bunlar damar mı?”
Profesör Su: “Doğru Kıvanç. Şimdi sana üç çeşit damarı tanıtacağım:
- Atardamarlar: Kalpten kanı dışarı pompalar, basınçlıdır.
- Toplardamarlar: Kanı tekrar kalbe taşır.
- Kılcal damarlar: Hücrelerin yanında minicik borular gibidir. Oksijen ve besinleri hücrelere verir, atıkları toplar.
Ve hepsinin içinde kanın büyük kısmını oluşturan plazma bulunur. Plazmanın %90’ı sudur!”
Mercan: “Yani damarlarımızda aslında su mu dolaşıyor?”
Profesör Su: “Çok güzel yakaladın Mercan! Evet, kanın akışkanlığını sağlayan sudur. Su olmasa, kan hücreleri birbirine yapışır ve dolaşım yavaşlar.”
Ali: “Profesör, ben terleyince çok su kaybediyorum. Bu kalbimi etkiler mi?”
Profesör Su: “Evet Ali. Terleme yoluyla su kaybettiğinde, damarlardaki kan azalır. Kalbin aynı miktarda oksijen taşımak için daha hızlı atması gerekir. Bu yüzden çok susuz kaldığımızda çarpıntı hissederiz.”
Nilda: “Benim annem hep ‘su iç, cildin güzel olsun’ der. Ama kalbimiz için de aynı şey mi geçerli?”
Profesör Su: “Kesinlikle. Su, sadece cildi değil kalbi de genç tutar. Su sayesinde damarlar esnek kalır. Eğer damarlar kuruyup sertleşirse kalp daha çok yorulur.”
Öğrenciler damarların içinde hızla yol alırken pırıl pırıl ışıklarla çevrili bir yerden geçtiler.
Çınar: “Burası çok aydınlık, neden böyle?”
Profesör Su: “Çünkü burası oksijenin yoğun olduğu bölge. Şimdi suyun bir başka işlevini öğrenelim: Su, oksijenin ve karbondioksitin çözünmesini kolaylaştırır. Bu sayede akciğerlerden gelen oksijen kana karışabilir.”
Yaman: “Yani su olmazsa oksijen de hücrelere ulaşamaz mı?”
Profesör Su: “Aynen öyle Yaman. Su, oksijen taşınmasında görünmez bir yardımcıdır.”
Defne Ebrar: “Benim kafam karıştı. Hem su içiyoruz, hem de kanımızda zaten su var. Hangisi önemli?”
Profesör Su: “Çok iyi soru Defne Ebrar! Su içmek, vücudun deposunu doldurmak gibidir. Kanın akışkanlığını korumak için düzenli olarak su içmeliyiz. Yani ikisi birbirini tamamlar.”
Can: “Benim babam koşuya gidince yanında hep su şişesi taşıyor. Kalp çok mu su harcıyor spor yaparken?”
Profesör Su: “Evet Can. Spor yaparken kalbin atış hızı artar. Daha çok kan pompalar. Daha çok terlersin ve su kaybedersin. Bu yüzden sporda su içmek çok önemlidir.”
Mila: “Ben şimdi anladım! Eğer çok susarsak kalp yoruluyor, damarlar zorlanıyor, bütün vücut etkileniyor.”
Profesör Su: “Bravo Mila. İşte dolaşım sisteminizin sırrı budur: Su, kanın yakıtıdır.”
Aziz: “Ben bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum. Yani biz su içince aslında kalbimize yardım ediyoruz.”
Profesör Su: “Aynen öyle Aziz. Kalbiniz sizin için hiç durmadan çalışan bir pompa. Ona verebileceğiniz en güzel hediye, temiz ve yeterli sudur.”
Öğrenciler yolculuğun sonunda kalbin büyük bir odasında toplandılar. Duvarlar dum dum dum diye ritmik seslerle atıyordu.
Hatice Öğretmen: “Çocuklar, gördünüz mü? Kalp ve damarlarımız da tıpkı böbrekler gibi suya bağımlı. Onsuz çalışamazlar.”
Profesör Su: “Ve bu sadece başlangıç! Sırayla susuzluğun kalp ve damar sağlığına nasıl zarar verdiğini, tansiyonun sırlarını, hatta kanın mikroskobik dünyasını göreceğiz.”
Çocuklar heyecanla birbirine baktılar. Macera henüz bitmemişti.
Sınıf kalbin içinde geçirdiği ilk yolculuktan döndüğünde herkes heyecanlıydı. Kalbin ritmik sesi kulaklarında hâlâ çınlıyordu. Fakat Hatice öğretmen gülümseyerek eliyle “sessizlik” işareti yaptı.
Hatice Öğretmen: “Çocuklar, yolculuğumuz burada bitmedi. Gerçek dünyaya döndük teneffüs zamanı.. Su içmek ve tuvalete gitmek isteyenler için 10 dk ara vereceğiz. Döndüğünüzde profesörle birlikte kalbin su olmadığında nasıl zorlandığını göreceğiz.”
10 dk sonra tüm sınıf heyecanla sıralarında bekliyorlardı…
Profesör Su asasını yeniden salladı. Çocuklar bu kez kalbin yanındaki dev bir ekranda, suyun eksildiği durumlarda neler olduğunu gösteren bir simülasyona çekildiler.
Zehra: “Ooo, ekrana bakın! Damarların içi önce doluydu, şimdi boşalmış gibi oluyor. Neden böyle?”
Profesör Su: “Çünkü susuzluk başladığında kanın sıvı kısmı, yani plazma azalır. Plazmanın büyük çoğunluğu sudur. Su azalınca kan koyulaşır, damarlarda daha zor akar.”
Tibet: “Yani kalp daha çok çalışmak zorunda mı kalıyor?”
Profesör Su: “Evet Tibet. Kalbin pompaladığı kan daha yoğun olduğunda, adeta çamurlu bir suyu hortumdan geçirmek gibi zordur. Kalp aynı işi yapmak için daha çok enerji harcar.”
Asya Naz: “Benim aklıma bir şey geldi. Tansiyon ölçerken hep ‘büyük tansiyon, küçük tansiyon’ deniyor. Onların da suyla ilgisi var mı?”
Profesör Su: “Kesinlikle. Büyük tansiyon, kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınçtır. Küçük tansiyon ise kalp gevşediğinde damarlarda kalan basınçtır. Eğer su azsa, kan hacmi de azalır. Bu durumda tansiyon bazen düşebilir. Ama çok tuzlu yiyeceklerle birlikte az su içerseniz, bu kez damarlar fazla su tutar ve tansiyon yükselebilir.”
Atlas: “O zaman su aslında tansiyonu dengeliyor. Yani çok yüksek olmaması, çok da düşük olmaması için gerekiyor.”
Profesör Su: “Bravo Atlas, tam isabet!”
Çocuklar ekranda kan hücrelerinin birbirine yapıştığını gördüler.
Elif: “Aa, hücreler neden kümelenmiş gibi? Böyle olursa oksijen taşıyamazlar ki!”
Profesör Su: “Harika gözlem Elif. Susuzlukta kan yoğunlaştığı için kırmızı hücreler birbirine yapışabilir. Bu, oksijenin taşınmasını zorlaştırır. Hücreler enerjiye aç kalır. İşte bu yüzden susuzlukta halsizlik hissedersiniz.”
Eylül: “Peki profesör, kalp yeterince oksijen taşıyamayınca ne olur?”
Profesör Su: “Kalp kası da bir kas sonuçta. O da oksijenle çalışır. Eğer kanla gelen oksijen azalırsa kalp yorulur, çarpıntı olur, bazen baş dönmesi bile yaşanır.”
Ege: “Ben futbol oynarken çok terliyorum. Sonra başım dönüyor. Bu anlattığınız şey mi oluyor?”
Profesör Su: “Evet Ege. Terleme yoluyla su kaybettiğinde, damarlarında dolaşan sıvı azalıyor. Kalbin aynı işi yapmak için daha çok çaba sarf ediyor. Bu yüzden spor yaparken su içmek çok önemlidir.”
Defne Yaz: “Ben bazen oyun oynarken su içmeyi unutuyorum. Sonra çok yorgun hissediyorum. Demek ki kalbim yoruluyor o sırada.”
Profesör Su: “Aynen öyle Defne. Kalp senin için hiç durmadan çalışan bir motor. Ona su vermezsen, motor zorlanır.”
Kıvanç: “Profesör, ben televizyonda sporcuların su içtiğini görüyorum. Hatta bazen özel içecekler içiyorlar. Onlar neden farklı?”
Profesör Su: “Çok iyi bir soru Kıvanç. Sporcular sadece su değil, aynı zamanda elektrolit dediğimiz mineralleri de kaybeder. Elektrolitler; sodyum, potasyum, magnezyum gibi minerallerdir. Bu mineraller suyla birlikte kalbin elektriksel atımlarını düzenler. Yani kalbin ritmi de suya ve bu minerallere bağlıdır.”
Mercan: “Vay canına! Yani kalbimizin elektrikle çalıştığını mı söylüyorsunuz?”
Profesör Su: “Evet Mercan. Kalbinizin içinde minicik elektrik sinyalleri oluşur. Bu sinyaller kalp kasını sırayla kasılmaya zorlar. Eğer yeterince su ve mineral olmazsa bu elektriksel düzen bozulabilir.”
Ali: “Benim babam bazen ‘kalbim sıkıştı’ diyor. Su içmek bunu önler mi?”
Profesör Su: “Kalp sıkışması farklı nedenlerle olabilir Ali. Ama susuzluk da kalbi zorlar. Su içmek kalbin daha rahat çalışmasını sağlar. Tabii sağlıklı yaşamın diğer parçaları da çok önemlidir.”
Nilda: “Profesör, damarlar su az olunca sertleşiyor mu?”
Profesör Su: “Çok güzel bir nokta Nilda. Evet, uzun süre susuz kalan damarlar esnekliğini kaybeder. Su, damarların elastik liflerini nemli ve sağlıklı tutar.”
Çınar: “Benim kafam karıştı. Yani su sadece kanı sıvılaştırmıyor, aynı zamanda damarları da esnek tutuyor. Doğru mu?”
Profesör Su: “Bravo Çınar, tam doğru. Su hem kanın içindedir hem de damarların duvarında görev yapar.”
Ela: “Ben şimdi anladım. Susuzluk kalbi hem içeriden hem dışarıdan yoruyor.”
Profesör Su: “Harikasın Ela. Çok güzel özetledin.”
Yaman: “Profesör, peki suyu fazla içersek kalbimize zarar verir mi?”
Profesör Su: “İlginç bir soru Yaman. Normal koşullarda böbrekler fazla suyu dışarı atar. Ama çok aşırı su içilirse, kan fazla sulanır, mineraller seyrelir. Bu da kalbin elektriksel ritmini bozabilir. Yani her şeyin dengesi önemlidir.”
Defne Ebrar: “Ben annemden duydum, su içmeyince kan pıhtılaşabiliyormuş. Bu doğru mu?”
Profesör Su: “Evet Defne Ebrar. Su azsa, kan daha koyu olur. Koyu kan pıhtı oluşumuna daha yatkındır. Bu da damarlarda tıkanıklık riski demektir. O yüzden düzenli su içmek çok önemlidir.”
Can: “Benim aklıma bir şey geldi. Kalp durmadan çalışıyor, hiç mola vermiyor. Suyu azaldığında hiç mi dinlenemiyor?”
Profesör Su: “Çok akıllıca bir soru Can. Kalp hiç mola vermez, sadece kasılıp gevşer. Ama su azsa, gevşeme sürecinde de zorlanır. Yani aslında kalbin ‘dinlenme anı’ bile suya bağlıdır.”
Mila: “Ben bazen çok susadığımda dudaklarım kuruyor. Kalbim de aynı şekilde kuruyor mu?”
Profesör Su: “Kalp kuruyamaz ama suyunu kaybettiğinde kasları daha sertleşir. Yani kalbin çalışması zorlaşır.”
Aziz: “Benim kafama şu takıldı: Eğer suyun %70’i vücudumuzdaysa, neden bu kadar sık su içmemiz gerekiyor?”
Profesör Su: “Çünkü Aziz, vücudun her gün nefesle, terle, idrarla su kaybediyor. Kalp bu kaybı telafi edemez. Sadece dışarıdan aldığın suyla yerine koyabilirsin.”
Çocuklar simülasyonda terleyen bir bedenin nasıl su kaybettiğini, damarların nasıl daraldığını ve kalbin nasıl hızlandığını gördüler.
Zehra: “Kalp hızlanınca neden kalbim çarpıyor gibi hissediyorum?”
Profesör Su: “Çünkü su azaldığında kalbin daha hızlı atar. Bu hızlanma göğsünde ‘pıt pıt pıt’ diye hissedilir. Buna çarpıntı diyoruz.”
Tibet: “Ben bazen çok hızlı koşunca kalbim ağzımdan çıkacak gibi oluyor. Bu da aynı şey mi?”
Profesör Su: “Evet Tibet. Koşarken hem su kaybediyorsun hem de kalbin çok hızlı çalışıyor. Eğer yanında suyun yoksa bu his daha da artar.”
Asya Naz: “Benim annem diyor ki, kalbin çalışması için kanın oksijen taşıması lazım. Peki oksijenin suyla ne ilgisi var?”
Profesör Su: “Çok güzel bir soru Asya Naz. Oksijen, kanda çözünmek için suya ihtiyaç duyar. Su, oksijenin kırmızı hücrelere bağlanmasını kolaylaştırır. Yani oksijenin hücrelere gitmesi için su şarttır.”
Atlas: “Yani aslında su, oksijenin yol arkadaşı gibi!”
Profesör Su: “Aynen öyle Atlas, çok güzel bir benzetme.”
Elif: “Ben artık suyu sadece susayınca içmek istemiyorum. Çünkü susamak demek, kalbimizin çoktan zorlanmaya başlaması demekmiş.”
Profesör Su: “Harika farkındalık Elif. Susamadan su içmek kalbinize en büyük hediyedir.”
Eylül: “Profesör, peki kalbimiz su sayesinde ne kadar güçlü kalır? Ömür boyu çalışabilir mi?”
Profesör Su: “Evet Eylül, kalbiniz ömür boyu çalışmak üzere tasarlanmıştır. Ama bu uzun ömrün sırrı, yeterli su, dengeli beslenme ve hareketli yaşamdır.”
Ege: “Ben artık futbol maçına çıkarken su içeceğim. Çünkü anladım ki sadece kaslarım değil, kalbim de su istiyor.”
Defne Yaz: “Ben de sabahları su içeceğim. Çünkü gece boyunca çok su kaybediyoruz.”
Kıvanç: “Benim yeni keşfim şu: Su içmek sadece susuzluğu gidermiyor, kalbimizin elektrik ritmini bile koruyor.”
Mercan: “Benim için en şaşırtıcı olan, kanın çoğunun sudan oluşması oldu.”
Ali: “Benim öğrendiğim şey: Susuz kalınca kalp çarpıntısı olabilir.”
Nilda: “Ben de damarların esnekliğini suyun koruduğunu öğrendim.”
Çınar: “Ben suyun tansiyonu dengelediğini öğrendim.”
Ela: “Benim için en önemlisi, suyun oksijen taşımayı kolaylaştırması.”
Yaman: “Su çok fazlaysa da zararlı olabiliyormuş, bunu hiç bilmiyordum.”
Defne Ebrar: “Ben pıhtılaşma riskini öğrendim.”
Can: “Ben kalbin hiç durmadan çalıştığını ama su olmazsa zorlandığını öğrendim.”
Mila: “Ben kalbin kuruyamasa da susuz kalınca sertleştiğini öğrendim.”
Aziz: “Ben suyun sürekli kaybolduğunu ve yerine konması gerektiğini öğrendim.”
Profesör Su asasını havaya kaldırdı, tüm çocukların etrafında su damlacıklarından oluşan bir kalp şekli belirdi.
Profesör Su: “İşte çocuklar, gördüğünüz gibi kalp ve damarlarınız için su, sadece bir içecek değil; yaşamın anahtarıdır. Onu dengeli içerseniz, kalbiniz size güçlü, sağlıklı ve uzun bir hayat armağan eder.”
Çocuklar alkışladı, kalp ritmiyle uyumlu bir şekilde “dum dum dum” sesiyle tempo tuttu.
Hatice öğretmen gülümseyerek ekledi:
Hatice Öğretmen: “Çocuklar, bugünkü dersimizden sonra artık hepiniz kalbinize suyla dost olmayı öğrendiniz. Şimdi kimin canı bir bardak su ister?”
Hepsi aynı anda bağırdı: “Beeeennn!”
Ve sınıf kahkahalarla doldu.
Dr. Mustafa KEBAT
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Sayın okuyucu,
Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.
Dr Mustafa KEBAT
Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.
Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Doğal Yaşayın
Doğal Beslenin
Aklınıza Mukayet Olun
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Dr Mustafa KEBAT
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

