Karnınız Neden Şişiyor? Gaz, Şişkinlik Gerçekleri

🌿 🌿 🌿

Sabah kalktığınızda karnınız dümdüz, kendinizi hafif hissediyorsunuz. Ama ilk lokmadan itibaren gün boyunca göbeğiniz şişiyor, gaz oluşuyor ve aynada kendinizi kilolu gibi görüyorsunuz. Oysa kilo probleminiz yok. Peki bu neden oluyor?

Bu yazıda, bu şişkinliğin gerçek nedenlerini ve çözüm yollarını anlatacağım. Karnınızdaki şişkinlik sadece “ne yediğinizle” değil, “vücudunuzun nasıl sindirdiğiyle” ilgili.

🔍 🔍 🔍
Şişkinliğin 4 Ana Sebebi

Bağırsaklarda gaz oluşmasının dört ana nedeni vardır:

1️⃣ Mide Asidi Eksikliği

Yediklerimiz midede yeterince asitle parçalanmazsa, tam sindirilemez. Bu durumda yiyecekler midede “mayalanmaya” başlar ve gaz üretir.

2️⃣ Bağırsak Bakterileri

Bağırsaklarımızda yaşayan bakteriler, sindiremediğimiz gıdaları parçalayarak gaz üretir. Bu normaldir ama bazı bakteriler fazla çalışırsa gaz miktarı artar.

3️⃣ Enzim Eksikliği

Bazı gıdaları parçalamak için özel enzimlere ihtiyaç vardır (örneğin süt şekeri için laktaz enzimi). Bu enzimler eksikse, gıdalar parçalanamaz ve gaz oluşur.

4️⃣ Yanlış Bakteri Yerleşimi (SİBO)

Normalde kalın bağırsakta bulunması gereken bakteriler ince bağırsağa geçerse, burada gıdaları parçalamaya başlarlar. Bu da şişkinlik ve gaz yapar.

Mekanizma Nasıl İşliyor?

Örnek: Akşam yemeğinde etli kuru fasulye, pilav ve salata yediniz.

  • Bu yiyecekler midede asitle parçalanmalı.
  • Ama mide asidiniz azsa (örneğin mide ilacı kullanıyorsanız), yiyecekler tam sindirilemez.
  • Bu durumda midede mayalanma başlar, gaz oluşur.
  • Ayrıca mide asidi bakterileri öldürür. Asit eksikse, bakteriler hayatta kalır ve bağırsaklara geçer.
  • Bu bakteriler ince bağırsağa yerleşirse, burada gıdaları parçalar ve gaz üretir. Bu duruma SİBO denir.
🧬 🧬 🧬
Enzim Eksikliği ve Şekerler

Yiyeceklerdeki bazı şekerler (laktoz, sükroz, maltoz) bağırsakta özel enzimlerle parçalanır.

Bu enzimler eksikse:

  • Şekerler parçalanamaz.
  • Su çeker, karında guruldama ve bazen ishal yapar.
  • Bakteriler bu şekerleri kullanır ve gaz üretir.
🦠 🦠 🦠
Bağırsak Florası Bozulursa Ne Olur?

Bağırsaklarımızda yüzlerce farklı bakteri türü yaşar. Bu denge bozulursa:

  • Bazı bakteriler aşırı çoğalır.
  • Gaz üretimi artar.
  • Sindirim zorlaşır.

Antibiyotik kullanımı, stres, kötü beslenme gibi faktörler bu dengeyi bozabilir.

🛠️ 🛠️ 🛠️
Ne Yapmalı? Adım Adım Çözüm
1️⃣ Mide Asidini Dengele
  • Mide asidini baskılayan ilaçları (PPI) uzun süre kullanmayın (60 günden fazla).
  • Yemekle birlikte ve hemen öncesinde/sonrasında su içmeyin.
  • Yemekle birlikte 1 bardak suya yarım limon veya 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ekleyerek içebilirsiniz.

2️⃣ Beslenmeyi Geçici Olarak Değiştir

Yaklaşık 60 gün boyunca aşağıdaki gıdalardan uzak durun:

  • Süt ürünleri (yoğurt, peynir, süt)
  • Yeşillikler (marul, roka, maydanoz)
  • Lahana, brokoli, turp
  • Soğan, sarımsak
  • Kuru baklagiller (fasulye, nohut, mercimek)
  • Meyve kuruları ve aşırı lifli meyveler (armut, şeftali, kiraz)
  • Gluten içeren gıdalar (ekmek, makarna)
  • İşlenmiş et ürünleri (sucuk, salam, sosis)

Bu gıdalar gaz yapan bakterileri besler. Bir süre ara verip sonra azar azar diyete eklenmelidir.

Serbest gıdalar: Et, balık, tavuk, pirinç (ama mideyi tam doldurmadan)

3️⃣ SİBO Tedavisi
  • SİBO sadece diyetle düzelmez.
  • Gerekirse doktor kontrolünde özel antibiyotikler kullanılır.
  • Bu antibiyotikler ince bağırsaktaki zararlı bakterileri öldürür ama kalın bağırsaktaki faydalı bakterilere zarar vermez.

4️⃣ Bağırsak Duvarını Güçlendir

Bağırsak duvarı hasar görürse enzim üretimi bozulur, geçirgenlik artar.

Zarar verenler:

  • Oksidasyon (sigara, stres, işlenmiş gıdalar)
  • Ağır metaller (balıkla bile alınabilir)

Koruyucular:

  • Antioksidanlar: Glutatyon, Resveratrol, R-Lipoik Asit
  • Ağır metal atıcılar: Bentonit kil (günde 2 yemek kaşığı), kişniş (doktor kontrolünde)

5️⃣ Hareketi Artır

Bağırsaklar kasılarak kendini boşaltır. Bu hareket azsa:

  • Mayalanma artar
  • Kabızlık olur
  • Gaz birikir

Ne yapmalı?

  • Günde 30 dakika tempolu yürüyüş
  • Sabah aç karna: 1 bardak suya yarım limon suyu + 1 çay kaşığı zencefil tozu
  • Omega-3 takviyesi (günde 2000 mg)
🔴 🔴 🔴
Her Şişkinlik Kilo Değildir
  • Bağırsaklar sadece sindirim değil, ruh hali, düşünce yapısı ve bağışıklık üzerinde de etkilidir.
  • Sağlıklı beslenme herkes için aynı değildir. Vücudunuz neye nasıl tepki veriyorsa, ona göre beslenmelisiniz.
  • Lifli gıdalar, süt ürünleri, sebzeler sağlıklı olabilir ama herkes için her zaman uygun değildir.
  • Fazla lif, fazla oksidasyon, enzim eksikliği ve flora bozukluğu şişkinliğe neden olabilir.
🌟 🌟 🌟
Kendi Vücudunu Dinle
  • “Sağlıklı” diye dayatılan her gıda size iyi gelmek zorunda değil.
  • Size dokunan, şişkinlik yapan gıdayı geçici olarak bırakın.
  • Vücudunuzun neye ihtiyacı olduğunu en iyi siz hissedersiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Mide – Bağırsaklar ve Su – Küçük Gençlere

Sınıfta sessiz bir bekleyiş vardı. Bir önceki derslerinde suyun kalp ve damarlardaki önemini öğrenmişlerdi. Bugün ise sıra mideye gelmişti. Hatice Öğretmen gözlüklerini düzeltti, çocuklara gülümseyerek baktı.

— Çocuklar, dedi, hepiniz çok güzel sorular sordunuz. Bugün suyun mideyle ilişkisini öğreneceğiz. Hazır mısınız?

Sınıf hep bir ağızdan bağırdı:
— Hazııııırız!

Hatice Öğretmen ellerini üç kez birbirine çarptı. Sınıfta mavi bir ışık parladı. Işık bulutunun içinden her zamanki dostları Sihirli Profesör belirdi. Ceketi rengârenk, cebinden sürekli baloncuklar çıkıyordu.

— İşte benim küçük kâşiflerim! dedi Profesör. Bugün midenin kapılarını aralayacağız. Su orada nasıl davranır, sindirime nasıl yardım eder, hepsini göreceğiz.

Çocuklar heyecanla birbirine baktı. Sanki birazdan mide ülkesine yapılacak yolculuğun biletleri kesilmişti.

Profesör elindeki sihirli değneği salladı. Bir anda tüm sınıf küçülerek damla büyüklüğüne indi. Kendilerini dev bir tünelin girişinde buldular. Tünelin kapısında “Yemek Borusu – Mideye Giden Yol” yazıyordu.

Elif merakla sordu:
— Yani biz şimdi yemek borusunun ucunda mıyız?

Profesör başını salladı:
— Evet Elif. Yediğimiz yiyecekler ve içtiğimiz su işte bu yoldan mideye ulaşır. Yemek borusu kaslarla çevrilidir. Bu kaslar dalga gibi hareket eder, buna “peristaltik hareket” denir. Yani yiyecekleri ve suyu aşağı doğru iter.

Çınar ellerini havaya kaldırdı:
— Yani su da bu dalga hareketiyle mideye mi gidiyor?

— Harika bir soru, dedi Profesör. Evet Çınar! Su, yerçekiminin yardımıyla hızla mideye ulaşır ama aynı zamanda bu dalga hareketi de yolculuğunu kolaylaştırır.

Sınıf tünelden içeri girdi. İçerisi biraz karanlıktı ama ilerledikçe mide kapısına geldiler. Kapı dev bir kas kapağıydı. Profesör açıkladı:
— İşte bu kapağın adı “alt özofagus sfinkteri”. Bir tür güvenlik kapısı. Yiyecekler mideye girdiğinde kapanır ki geri kaçış olmasın.

Mercan parmağını kaldırdı:
— Peki reflü denen şey bu kapıyla mı ilgili?

Profesör gülümsedi:
— Evet Mercan. Eğer bu kapı tam kapanmazsa mide asidi yukarı kaçar, biz de onu reflü olarak hissederiz.

Kapı açıldı, içeri girdiler. Devasa bir balon gibi yuvarlak bir boşluğun içindeydiler. Duvarlar kıvrımlıydı ve hafif hafif kasılıyordu.

Atlas gözlerini büyüttü:
— Vaaay! Burası kocaman bir oda gibi. Su burada ne yapıyor?

Profesör açıklamaya başladı:
— Su mideye ulaştığında birkaç görev üstlenir. Öncelikle yiyeceklerin yumuşamasına yardım eder. Ayrıca mide asidinin fazla yoğunlaşmasını önler. Yani bir tür dengeleyici gibidir.

Asya Naz düşünceli bir şekilde konuştu:
— Ama mide zaten çok asidik değil mi? Hani hidroklorik asit vardı burada. Su bu asidi zayıflatmaz mı?

Profesör alkışladı:
— Bravo Asya Naz! Çok doğru hatırladın. Mide asidinin adı “hidroklorik asit”tir. Su, asidi tamamen etkisiz hale getirmez. Sadece yoğunluğunu biraz ayarlar. Böylece yiyecekler daha kolay parçalanır.

Profesör cebinden büyüteç çıkardı. Hep birlikte mide duvarına baktılar. Duvarın üzerinde minik bezler vardı.

Kıvanç sordu:
— Bu bezler ne yapıyor?

— Bunlara “mide bezleri” denir, dedi Profesör. İçlerinden asit ve sindirim enzimleri salgılanır. Enzimler yiyecekleri küçük parçalara ayıran özel proteinlerdir. Su burada çok önemli çünkü enzimlerin çalışabilmesi için uygun bir ortam sağlar.

Nilda şaşkınlıkla ekledi:
— Yani su olmazsa enzimler işini yapamaz mı?

— Aynen öyle Nilda. Enzimler suyun içinde daha aktif hale gelir. Suyu bir sahne olarak düşünün, enzimler ise oyuncular. Sahnede ışık olmazsa oyuncular görünmez. Su, işte o ışık gibi.

Profesör elini şıklattı. Bir anda önlerinde sihirli bir elma belirdi. Elmayı küçük parçalara böldü ve mideye bıraktı. Çocuklar büyük bir merakla izledi.

Ege heyecanla bağırdı:
— Bakın! Elma parçaları asitle buluşunca köpürmeye başladı.

— Doğru gözlem Ege, dedi Profesör. İşte mide asidi çalışıyor. Elma parçaları yumuşuyor, su ise bu süreci hızlandırıyor.

Zehra elini kaldırdı:
— Ama ben bazen çok su içersem midem dolmuş gibi oluyor. Neden öyle?

Profesör gülerek cevapladı:
— Çünkü mide suyu da geçici olarak depolar. Mide bir balon gibidir, genişleyebilir. Fazla su içtiğinde mide duvarları gerilir, sen de doluluk hissi yaşarsın.

Bir süre sonra mide kasları dalgalı şekilde kasılmaya başladı. Çocuklar adeta sallanıyordu.

Ela kahkaha attı:
— Hahaha! Sanki lunaparktaki çarpışan arabalardayız.

Profesör de güldü:
— Mide aslında bir karıştırma makinesi gibidir. Kaslar yiyecekleri ezer, suyla karıştırır, bir çorba haline getirir. Bu karışıma “kimus” denir.

Ali gözlerini kocaman açtı:
— Kimus mu? Çok garip bir isim.

— Evet Ali, Latince kökenli bir kelime. Kimus, yiyeceklerin mide asidi ve suyla karışmış yarı sıvı halidir.

Mila merakla ekledi:
— Peki kimus bağırsaklara nasıl gidiyor?

— Mide çıkışında “pilor kapağı” var, dedi Profesör. Kimus azar azar oradan ince bağırsağa geçer.

Yaman düşündü ve sordu:
— Ama hocam, suyun çoğu bağırsaklarda emiliyordu. O zaman midede suyun görevi ne?

Profesör başını salladı:
— Çok iyi hatırladın Yaman. Doğrudur, suyun büyük kısmı bağırsaklarda emilir. Ama midede de önemli bir hazırlık görevi vardır. Yiyecekleri parçalanmaya uygun hale getirir, asidin aşırı yakıcılığını dengeler. Ayrıca mide duvarını koruyan mukus tabakasını destekler.

Defne Yaz araya girdi:
— Mukus mu? O da ne?

— Mukus, mide duvarını kaplayan kaygan bir jel gibidir, dedi Profesör. Bu tabaka sayesinde asit mideyi yakmaz. Su da mukusun yapısında bulunur. Eğer su az olursa mukus incelir, mide daha çok zarar görür.

Aziz elini kaldırdı:
— Peki su midede vücudun sıcaklığını da etkiler mi?

Profesör gülümsedi:
— Harika bir soru Aziz. Evet, su aynı zamanda ısıyı düzenler. Soğuk bir şey içtiğinde miden serinler. Ama bu geçicidir çünkü su hızla vücut sıcaklığına uyum sağlar. Su, bedenimizin termostatıdır diyebiliriz.

Her çocuk sırayla konuşmaya başladı.

Eylül:
— Ben anladım ki, su sadece susuzluğu gidermiyor, midedeki asidi dengeliyor.

Tibet:
— Ayrıca yiyecekleri yumuşatıyor, sindirimi kolaylaştırıyor.

Defne Ebrar:
— Mukusu koruyor. Eğer yeterince su içmezsek midemiz yanabilir.

Toprak (ilk kez sahneye çıkan yeni öğrenci):
— Ve midede karışım yaparak kimus oluşturuyor. Bence bu çok ilginç.

Mehmet Atlas:
— Ben de suyun enzimlere sahne olduğunu sevdim. Suyun içinde dans eden oyuncular gibi!

Profesör gururla gülümsedi:
— Harika özetlediniz çocuklar!

Mide macerası sona ererken profesör sihirli değneğini salladı. Çocuklar tekrar sınıfa döndüler. Hatice Öğretmen tahtaya kocaman harflerle yazdı:

“Su + Mide = Sindirimin Başlangıç Kahramanı”

Sınıf alkışlarla dersin bitişini kutladı. Ama hepsi şunu biliyordu: Bu sadece sindirim yolculuğunun ilk durağıydı. Sırada bağırsaklar vardı ve orada suyun rolü çok daha büyüktü.

Hatice öğretmenin ”Haydi çocuklar tenneffüse çıkabilirsiniz… Sonraki derste devam edeceğiz”

Teneffüsün bitiminde herkes eksiksiz sınıftaydı.. Sınıf, mide yolculuğunun heyecanını hâlâ hissediyordu. Hatice Öğretmen tahtaya kocaman harflerle yazmıştı: “Mide: Sindirimin Karıştırma Makinesi”. Çocuklar birbirine bakıyor, hâlâ kimus kelimesini mırıldanıyordu.

Hatice Öğretmen gülümsedi:
— Çocuklar, şimdi yolculuğumuzun ikinci durağına gidiyoruz: Bağırsaklar. Su burada çok daha önemli roller oynar. Hazır mısınız?

Çocukların hepsi bir ağızdan bağırdı:
— Haaaazıııırız!

Öğretmen ellerini üç kez çarptı. Puf! Sihirli Profesör belirdi. Ceketinden bu kez rengârenk kurdeleler sarkıyordu.

— İşte benim küçük bilim kâşiflerim! dedi Profesör. Hazırsanız bağırsakların uzun tünellerine dalıyoruz.

Profesör sihirli değneğini salladı. Çocuklar yine küçülüp kimus parçacıklarıyla birlikte mide çıkışına, yani pilor kapağına geldiler. Kapı açıldı, içeri girdiler. Önlerinde uzun, kıvrımlı bir tünel vardı. Duvarlar pürüzsüz ama kıvrımlarla doluydu.

Ela şaşkınlıkla baktı:
— Burası sanki hiç bitmeyecekmiş gibi görünüyor.

Profesör kahkaha attı:
— Haklısın Ela! İnce bağırsak tam 6-7 metre uzunluğundadır. İnsan boyunun yaklaşık dört katı!

Ege hayretle bağırdı:
— Ama karnımız o kadar uzun değil ki! Bu bağırsaklar nasıl sığıyor?

— Çok güzel gözlem Ege, dedi Profesör. Bağırsaklar iç içe kıvrımlarla karın boşluğuna yerleşir. Sanki ip yumağı gibi kıvrılarak sığar.

Duvarlara yaklaştıklarında minik parmak gibi çıkıntılar gördüler.

Nilda merakla sordu:
— Bunlar da ne?

Profesör açıkladı:
— Bunlara “villus” denir. Tekili “villus”, çoğulu “villi”. İçlerinde kılcal damarlar ve lenf damarları var. Yiyeceklerden gelen besinler burada kana karışır.

Zehra parmağını kaldırdı:
— Peki su da buradan mı kana geçiyor?

— Bravo Zehra! Su bağırsaklarda çok hızlı emilir. Villi dediğimiz bu çıkıntılar, suyun kana geçmesini sağlar. Hatta suyun yüzde 80’den fazlası bağırsaklarda emilir.

Atlas heyecanla konuştu:
— Yani su sadece içtiğimiz bardaktan gelmiyor, yediğimiz yiyeceklerden de geliyor değil mi?

Profesör gülümsedi:
— Evet Atlas! Yediğimiz meyvelerin, sebzelerin, hatta ekmeğin bile içinde su var. Bağırsaklar bu suyu da emer. İşte bu yüzden “besinlerden gelen gizli su” diye bir şey vardır.

Toprak merakla sordu:
— Peki su emilmezse ne olur?

— Harika soru Toprak. Eğer bağırsaklar yeterince su emmezse dışkı çok sulu olur. Biz buna ishal diyoruz. Tersi durumda ise fazla su emilirse dışkı çok katı olur, bu da kabızlık yapar.

Her çocuk sırayla söz aldı.

Eylül:
— Yani su sindirim artıklarının hareket etmesine yardım ediyor.

Ali:
— Ayrıca besinlerin çözülüp kana karışmasını kolaylaştırıyor.

Mercan:
— Demek ki su olmazsa bağırsaklar tıkanır gibi olur.

Kıvanç:
— Ben şunu anladım: Su, bağırsakların kaygan kalmasını sağlıyor.

Mila:
— Bence su, bağırsaklarda bir taşıyıcı. Besinleri taşıyor.

Aziz:
— Ve bağırsakların kasları hareket edebilmek için de suya ihtiyaç duyar.

Profesör hepsini alkışladı:
— Harika çıkarımlar!

Çocuklar bağırsak duvarının dalga gibi hareket ettiğini gördüler.

Can heyecanla sordu:
— Bu dalgalanma nedir?

Profesör açıkladı:
— Bu hareketin adı yine “peristaltik hareket”. Yemek borusunda da görmüştük. Burada da kaslar yiyecekleri ve suyu ileri doğru iter.

Defne Yaz düşündü:
— Eğer su az olursa bu hareket yavaşlar mı?

— Çok doğru Defne. Susuz kalınca bağırsakların hareketi yavaşlar. Bu yüzden kabızlık olur.

Profesör cebinden iki tüp çıkardı. Birine kuru yiyecek parçaları koydu, diğerine aynı yiyecekleri biraz suyla karıştırdı.

Çınar dikkatle izledi:
— Bakın! Sulu olan tüp daha hızlı akıyor.

Profesör başını salladı:
— İşte bağırsaklarda da böyle olur. Su, sindirim artıklarının kolay ilerlemesini sağlar.

Defne Ebrar parmağını kaldırdı:
— Ama ben bazen çok su içtiğimde hemen tuvalete gitmek istiyorum. Bu da bağırsaklarla mı ilgili?

— Aslında daha çok böbreklerle ilgili, dedi Profesör. Ama bağırsaklar da fazla suyun bir kısmını dışarı atabilir.

Birden bağırsak duvarından sevimli, küçük canlılar belirdi. Çocuklar hayretle baktı.

Ela şaşkınlıkla bağırdı:
— Bunlar da kim?

Profesör kahkaha attı:
— İşte bağırsak dostlarımız: “Mikroorganizmalar”. Onlara “bağırsak florası” ya da “mikrobiyota” denir.

Yaman merakla sordu:
— Onlar suyu da kullanıyor mu?

— Tabii ki Yaman. Su onların yaşaması için gerekli. Ayrıca bu mikroorganizmalar bazı besinleri parçalayarak vitaminler üretir. Su sayesinde bu süreçler daha rahat olur.

Zehra:
— Ben şunu düşündüm: Eğer bağırsaklardaki bakteriler suya ihtiyaç duyuyorsa, biz su içmediğimizde sadece kendimize değil, onlara da zarar veriyoruz. Yani aslında vücudumuzda bizimle yaşayan gizli arkadaşlarımız var.

Atlas:
— Bence bu çok ilginç! Suyun tek görevi bizim susuzluğumuzu gidermek değil, bağırsaklarda yaşayan milyonlarca bakteriyi de hayatta tutmak. Onlar olmazsa vitaminleri üretemeyiz.

Mehmet Atlas:
— Ayrıca ben şöyle düşünüyorum: Eğer bağırsaklarda su olmazsa, bu bakterilerin ürettiği vitaminler kana geçemez. Çünkü taşıyıcı ortam yok. Sanki denizde yüzen balıklar gibi, su olmazsa balıklar yaşayamaz.

Toprak:
— Ben de şunu anladım: Su, bağırsaklarda bir deniz gibi. Biz yiyecekleri o denizde yüzdürüyoruz, sonra da besinler kıyıya yani kana ulaşıyor.

Profesör ellerini açtı:
— Çocuklar, bağırsaklarda suyun miktarı çok önemlidir. Eğer fazla su tutulursa kabızlık olur, eğer az tutulursa ishal olur. Vücudumuz bunu dengelemek için sürekli çalışır.

Eylül düşünceli konuştu:
— Yani aslında bağırsaklar bir denge merkezi gibi. Ne fazla ne az, tam kararında olmalı.

Asya Naz ekledi:
— Buna “homeostaz” deniyor değil mi?

Profesör heyecanla alkışladı:
— İşte benim bilim insanım! Evet Asya Naz, dengeyi korumaya “homeostaz” diyoruz.

Bağırsak yolculuğu yavaş yavaş sona eriyordu. Çocuklar öğrendiklerini tekrar etti.

Kıvanç:
— Su, besinleri çözmek ve emilimi kolaylaştırmak için gerekli.

Mercan:
— Ayrıca bağırsak hareketlerini hızlandırıyor.

Mila:
— Ve mikroorganizmaların yaşamasını sağlıyor.

Aziz:
— Fazla olursa ishal, az olursa kabızlık yapıyor.

Hatice Öğretmen tahtaya yazdı:
“Su + Bağırsak = Emilimin Anahtarı”

Çocuklar alkışlarla dersi bitirdi. Ama hepsi biliyordu ki yolculuk hâlâ devam ediyordu. Önlerinde gözler vardı.

Dr Mustafa KEBAT

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.

Dr Mustafa KEBAT

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Monosodyum Glutamat (MSG) Tadı Arttırır, Sağlığı Eksiltir mi?

Değerli çalışanlar ve kıymetli vatandaşlar,

Market raflarında “lezzetli” diye satın aldığımız pek çok gıda, bazen lezzeti doğal yollarla değil, katkı maddeleriyle sağlar. Bunlardan biri de adını sıkça duyduğumuz Monosodyum Glutamat (MSG)E621 yani halk arasında bilinen adıyla **”Çin tuzu“**dur.

MSG, gıdalara daha yoğun ve çekici bir tat kazandırmak için kullanılır. Özellikle hazır çorbalar, cipsler, dondurulmuş gıdalar, hazır noodle’lar, bazı et suyu tabletleri, konserveler, işlenmiş et ürünleri ve fast food’larda bulunur. Etkili bir lezzet arttırıcıdır; ama vücudumuz üzerinde bıraktığı etkiler düşündüğümüzden daha karmaşık olabilir.

☠️ ☠️ ☠️
MSG’nin Bağırsaklarımızla Ne Alakası Var?

Bağırsaklarımız sadece sindirim değil, aynı zamanda bağışıklık sistemi, ruh hali ve hormon dengesi gibi hayati sistemlerin de merkezidir. Bu işlevlerin çoğunu ise bağırsaklarımızda yaşayan mikrobiyota dediğimiz dost bakteriler yürütür.

Ancak bazı katkı maddeleri gibi MSG – E621 de bu dengeye zarar verebilecek özellikler taşır. İşte MSG’nin – E621 bilimsel olarak değerlendirilen bazı potansiyel zararları:

☠️ ☠️ ☠️
1. Bağırsak Geçirgenliğini Artırabilir

MSG – E621, bağırsak duvarındaki hücreler arasındaki koruyucu bariyeri zayıflatabilir. Bu durum halk arasında “sızdıran bağırsak” olarak da bilinen bağırsak geçirgenliği artışına neden olur.
➡ Bu geçirgenlik; zararlı maddelerin kana karışmasına, bağışıklık sistemi tepkilerinin artmasına ve bazı otoimmün hastalıkların tetiklenmesine yol açabilir.

☠️ ☠️ ☠️
2. Hiperglisemiye Zemin Hazırlayabilir

MSG – E621 ile birlikte bağırsak duvarından daha fazla serbest glutamat emilir. Bu da özellikle diyabet hastalarında kan şekerinin yükselmesine, yani hiperglisemiye neden olabilir.

☠️ ☠️ ☠️
3. Tuz Yükünü Artırır – Böbrekleri Yorar

MSG – E621 bir sodyum tuzudur. Fazla tüketimi vücuttaki sodyum dengesini bozar, böbreklerin süzme yükünü artırır, hipertansiyona ve ödemlere neden olabilir.

☠️ ☠️ ☠️
4. Yeme Arzusunu Tetikler

MSG – E621, beynin iştah kontrol merkezini uyarır. Bu, yemek yeme davranışını abartılı hale getirerek özellikle yüksek kalorili gıdalara karşı bağımlılık benzeri bir etki oluşturabilir.

☠️ ☠️ ☠️
5. Kronik Enflamasyona Yol Açabilir

Yüksek doz MSG – E621, bağışıklık sistemini sürekli uyararak kronik (sessiz) iltihap sürecine neden olabilir.
Bu süreç; diyabet, obezite, kalp hastalıkları ve bazı kanser türlerinin gelişiminde rol oynar.

☠️ ☠️ ☠️
6. Oksidan Etki Gösterir

Bazı hayvan deneylerinde MSG’nin – E621 hücrelere zarar veren serbest radikal üretimini artırdığı görülmüştür. Bu da vücudun doğal savunma sistemini zorlar.

☠️ ☠️ ☠️
7. Mikrobiyota Kompozisyonunu Değiştirebilir

Fareler üzerinde yapılan bazı araştırmalar, MSG’nin – E621 ve diğer bazı katkı maddelerinin (özellikle P80) bağırsaklarda yaşayan faydalı bakterilerin azalmasına, zararlı türlerin (örneğin Proteus mirabilis, E. Coli) artmasına yol açabileceğini göstermiştir.

İnsanlarda bu etkilerin netleşmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olsa da, temkinli davranmak akıllıca olacaktır.

☠️ ☠️ ☠️
MSG Hangi Gıdalarda Gizleniyor?

MSG – E621, ürün etiketlerinde farklı adlarla da yazılabilir.

İşte dikkat etmeniz gereken bazı ifadeler:

  • Monosodyum glutamat
  • E621 (katkı maddesi kodu)
  • Çin tuzu
  • Aroma arttırıcı
  • Glutamat tuzları
  • Hidrolize bitkisel protein
  • Doğal aroma (bu ifade bile bazen MSG içeriyor olabilir)
☠️ ☠️ ☠️
MSG’den – E621 Uzak Durmak İçin Ne Yapmalı?

Ev yapımı ve taze gıdaları tercih edin.
Etiketleri mutlaka okuyun.
İçinde “E621” veya “Monosodyum Glutamat” yazıyorsa dikkatli olun.
Hazır çorba, cips, bulyon, salam-sosis gibi işlenmiş ürünleri sınırlayın.
İşyerlerinde atıştırmalık olarak kuruyemiş, yoğurt, meyve gibi doğal ürünler tercih edin.

🧠 🧠 🧠
Lezzetin Bedeli Sağlık Olmasın!

Değerli çalışanlar ve tüketiciler,

Lezzetli bir çorba ya da çıtır bir cips anlık bir keyif verir, ama uzun vadede sağlığınızdan edebilir.
MSG gibi katkı maddeleri sessizce bağırsağınızın, böbreğinizin, beyninizin dengesini bozabilir.

Kendi sağlığınızı korumak, çocuğunuza sağlıklı bir gelecek bırakmak ve iş gücünüzü sürdürülebilir kılmak için,
📌 Tükettiğiniz ürünleri bilinçle seçin.
📌 İçindekiler kısmını mutlaka okuyun.
📌 Lezzetin doğallığını tercih edin.

Unutmayın:

En doğal tat, sağlığın tadıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Yetişkin evrede obezite ile ilişkili monosodyum glutamat yenidoğan zehirlenmesi, farelerde kronik inflamasyon ve peroksisom proliferatör aktiveli reseptörlerin mRNA ekspresyonunun artması ile karakterizedir https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/21205225/

⭐️⭐️ Yenidoğan maruziyetinden sonra albino farelerin karaciğerinde monosodyum glutamatın uzun vadeli etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/21991693/

⭐️⭐️ Monosodyum glutamatın sıçanlarda oluşturduğu oksidatif hasar ve genotoksisite: C vitamini, E vitamini ve kuersetin’in düzenleyici rolü https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16758767/

⭐️⭐️ [Uzun süreli monosodyum glutamat beslenmesinin sıçan pankreas yapısı üzerindeki etkisi] https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22873054/

⭐️⭐️ Monosodyum glutamatın erkek albino sıçanların serebellar korteksi üzerine etkisi ve C vitamininin koruyucu rolü (histolojik ve immünohistokimyasal çalışma) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22143495/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Simbiyotikler, Probiyotikler ve Prebiyotikler Ne İşe Yarar?

Bağırsakların Gizli Krallığı

Karnımızın içinde, göremediğimiz ama yaşam kalitemizi baştan aşağı etkileyen bir ordu yaşıyor: mikroorganizmalar. Özellikle bağırsaklarımızda yaşayan bu küçük canlılar, sadece sindirime yardımcı olmakla kalmaz; bağışıklığımızı güçlendirir, ruh halimizi etkiler, hatta bazı araştırmalara göre kilo alıp vermemizi bile belirleyebilir!

Peki, bu görünmeyen yardımcılarımızı nasıl destekleyebiliriz?

İşte burada probiyotik, prebiyotik ve simbiyotik kavramları devreye giriyor. Hadi şimdi bunları tek tek sade bir dille tanıyalım.

🦠 🦠 🦠

Probiyotik Nedir?

Probiyotikler, canlı ve faydalı bakterilerdir. Evet, canlı! Vücudumuza aldığımızda bağırsaklarımızda yerleşip bize hizmet ederler.

🥛 🥛 🥛

Probiyotikler Nerede Bulunurlar?

  • Ev yapımı yoğurt
  • Kefir
  • Turşu (özellikle ev yapımı olanlar)
  • Kombu çayı
  • Bazı “canlı bakteri içeren” takviye kapsüller
👩‍⚕️ 👩‍⚕️ 👩‍⚕️

Probiyotikler Ne İşe Yararlar?

  • Sindirimi kolaylaştırırlar (özellikle kabızlık çekenler için birebir!)
  • Bağışıklık sistemini desteklerler (hastalanma sıklığını azaltabilirler)
  • Bazı durumlarda antibiyotik kullanımından sonra bağırsak dengesini yeniden kurarlar.
📌 📌 📌
Örnek:

Diyelim ki 10 gün boyunca antibiyotik kullandınız. Antibiyotik, zararlı bakterileri öldürür ama aynı zamanda bağırsaklarınızdaki iyi bakterileri de yok eder.

Sonuç: şişkinlik, ishal, halsizlik… İşte burada probiyotik takviyesi, bağırsak dengenizi yeniden kurmanıza yardımcı olur.

🌱 🌱 🌱

Prebiyotik Nedir?

Prebiyotikler, probiyotik bakterilerin besinidir. Onlar canlı değil, ama probiyotiklerin sağlıklı kalmasını ve çoğalmasını sağlarlar. Yani bir nevi bahçıvanın gübresi gibi düşünebilirsiniz.

Prebiyotikler Nerede Bulunurlar?

  • Sarımsak
  • Soğan
  • Yer elması
  • Muz (özellikle olgunlaşmamış muz)
  • Yulaf
  • Keten tohumu
  • Enginar
👩‍⚕️ 👩‍⚕️ 👩‍⚕️

Prebiyotikler Ne İşe Yararlar?

  • Probiyotik bakterilerin sayısını ve etkinliğini artırırlar.
  • Bağırsak duvarının sağlığını korurlar.
  • Doygunluk hissini artırarak kilo kontrolüne destek olurlar.
📌 📌 📌
Örnek:

Bir düşünün: Bir arkadaşınızı misafirliğe çağırdınız (probiyotik), ama ona yemek hazırlamadınız (prebiyotik). Ne olur? Aç kalır, gider. Ama ona güzel bir sofra kurarsanız, memnun kalır ve daha çok arkadaşını da getirir. İşte prebiyotikler, probiyotiklerin rahat yaşamasını sağlayan o sofradır!

🧪 🧪 🧪

Simbiyotik Nedir?

Simbiyotik, probiyotik + prebiyotik birlikteliğidir. Yani hem faydalı bakteriler hem de onların besini birlikte alınır. Bu, bağırsaklar için “kombi kampanya” gibidir.

🧴 🧴 🧴

Simbiyotik Nerede Bulunurlar?

  • Takviye ürünlerde, kapsüllerde
  • Bazı özel süt ürünlerinde
  • Yoğurt + muz gibi yiyecek kombinasyonlarında
👩‍⚕️ 👩‍⚕️ 👩‍⚕️

Simbiyotik Ne İşe Yarar?

  • Probiyotiklerin bağırsakta daha iyi tutunmasını sağlar.
  • İkili etkiyle sindirim sistemini daha hızlı düzenler.
  • Daha kısa sürede etki gösterir.
📌 📌 📌
Örnek:

Kahvaltıda bir kase ev yoğurduyla birlikte birkaç dilim muz yediniz. İşte bu doğal bir simbiyotik öğündür. Canlı bakterileri aldınız (probiyotik), onların besinini de verdiniz (prebiyotik). Vücudunuz size teşekkür edecek!

⚠️ ⚠️ ⚠️

Simbiyotik Kimler Kullanmalı, Kimler Dikkatli Olmalı?

✅ ✅ ✅

Simbiyotik Kullanması Faydalı Olanlar

  • Sık sık kabızlık, ishal ya da şişkinlik yaşayanlar
  • Bağışıklığı zayıf olanlar (örneğin sık grip olanlar)
  • Antibiyotik kullananlar veya kullanmış olanlar
  • Yoğun stres yaşayanlar (bağırsak – beyin ilişkisi çok güçlüdür!)
  • İrritabl bağırsak sendromu (IBS) olanlar
🚫 🚫 🚫

Simbiyotik Kullanırken Dikkatli Olması Gerekenler

  • Bağışıklık sistemi çok zayıf olanlar (kemoterapi alanlar gibi): Probiyotikler nadiren de olsa enfeksiyona yol açabilir.
  • SIBO (ince bağırsakta aşırı bakteri üremesi) hastaları: Bu durumda prebiyotikler şikâyetleri artırabilir.
  • Şeker hastaları: Bazı probiyotik ürünler şeker içerebilir, etiket mutlaka okunmalıdır.
  • Alerjik bünyeler: Fermente gıdalar bazı kişilerde hassasiyet yaratabilir.
🔄 🔄 🔄

Simbiyotik – Prebiyotik – Probiyotik Karşılaştırma

KavramNedir?Ne İşe Yarar?Nerede Bulunur?
ProbiyotikCanlı, faydalı bakterilerSindirim ve bağışıklık desteğiYoğurt, kefir, turşu, kombu
PrebiyotikProbiyotiklerin besiniFaydalı bakterilerin artmasını sağlarMuz, soğan, sarımsak, yulaf
SimbiyotikProbiyotik + prebiyotik birlikteliğiDaha güçlü etki, hızlı düzenlemeTakviyeler, kombinasyon öğünler
🎯 🎯 🎯

Günlük Hayatta Nasıl Kullanabilirsiniz?

  • Kahvaltıda: Ev yoğurdunun üzerine 1 tatlı kaşığı keten tohumu + birkaç dilim muz // Kefir + bir avuç yulaf
  • Akşam yemeği: Lahana turşusu veya ev yapımı havuç turşusu
  • Takviye olarak: Eczaneden alınan simbiyotik kapsüller (Kekiminizin tavsiyesiyle)
🧠 🧠 🧠

Bağırsaklarınız İkinci Beyninizdir

Unutmayın, mutlu bağırsak = mutlu zihin. Bilim insanları, bağırsak sağlığını “ikinci beyin” olarak tanımlıyor. Bu üçlü dostu (probiyotik, prebiyotik, simbiyotik) hayatınıza bilinçli şekilde katarsanız, hem fiziksel hem zihinsel olarak çok daha dengeli ve enerjik bir yaşam sizi bekliyor.

Daha Fazla

Tatlı Bir Seçim mi, Sinsi Bir Tehdit mi? Sakkarin (E954)

Günümüzde “şekersiz” ürünlere olan ilgi her zamankinden fazla. Kilo almak istemeyenler, diyabet hastaları ya da sağlıklı yaşamak isteyenler, çaylarını veya tatlılarını şekersiz içip suni tatlandırıcılara yöneliyor.

Peki bu tatlı alternatifler ne kadar masum?

Suni tatlandırıcıların atası sayılan Sakkarin (E954) maddesini yakından tanıyalım ve özellikle bağırsaklarımıza olan etkilerini öğrenelim.

🍬 🍬 🍬
Sakkarin Nedir?

Sakkarin, “E954” koduyla bilinen ve şekerden yaklaşık 300-700 kat daha tatlı olan yapay bir tatlandırıcıdır. Kalori içermez ve 100 yılı aşkın bir süredir gıdalarda kullanılmaktadır.
Sıklıkla şunlarda karşımıza çıkar:

  • Diyet içecekler
  • Şekersiz sakızlar
  • Reçeller ve tatlılar
  • Şeker hastaları için özel ürünler

Sakkarinin en büyük özelliği, kan şekerini doğrudan yükseltmemesidir. Bu yüzden diyabetli bireyler arasında sıkça tercih edilir. Ancak tatlı tadın arkasında sessiz ama etkili bazı riskler de barındırıyor olabilir…

🧬 🧬 🧬
Sakkarin Vücutta Ne Yapıyor?

Sakkarin sindirim sistemimizde büyük oranda emilmeden kalır, yani bağırsaklarımızdan kana geçmez. Bu da demektir ki:

✅ Kalorisi yok
✅ Kan şekerine doğrudan etkisi yok

Ancak bu onun zararsız olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü bağırsaklara ulaşır ve burada mikroskobik ama çok önemli bir dünyayı etkileyebilir: Bağırsak mikrobiyotası.

🦠 🦠 🦠
Bağırsaklarımızdaki Sessiz Bozulma

Bağırsaklarımızda trilyonlarca bakteri yaşar. Bunlar sindirimi kolaylaştırır, bağışıklığı destekler, hatta ruh halimizi bile etkiler. Ancak sakkarin gibi suni tatlandırıcılar bu dengeli sistemi bozabilir.

📌 Araştırmalara göre:

  • Sakkarin, bağırsak florasındaki yararlı bakteri dengesini değiştirir.
  • Özellikle Bacteroides ve Clostridiales gibi bazı türlerin sayısını artırır.
  • Bu durum, sindirimin yavaşlamasına, gaz ve şişkinlik gibi sorunlara yol açabilir.
  • Bağırsak enzimlerini değiştirerek besinlerin işlenme şeklini bozar.
🧫 🧫 🧫
Bilimsel Deney – Bakteriler Nasıl Değişiyor?

Bir laboratuvar çalışmasında sakkarin, sukraloz ve aspartam gibi tatlandırıcılar, bağırsakta sıkça bulunan bakterilerle temas ettirildi.

Sonuçlar düşündürücüydü:

  • Bu tatlandırıcılar, bakterilerin bağırsak hücrelerine zarar verme yeteneğini artırdı.
  • Özellikle E. coli gibi bazı bakteriler, bağırsak hücrelerine daha kolay yapışmaya ve zarar vermeye başladı.
  • İlginç şekilde, bu olumsuz etki çinko sülfat ile engellenebildi.
⚠️ ⚠️ ⚠️
Sakkarinin Sindirim Sistemi Üzerindeki Belirtileri

Sakkarin tüketimi bazı insanlarda şu sorunlara yol açabilir:

Sindirim SorunuAçıklama
🤢 Mide bulantısıHassas kişilerde sık görülebilir
🤕 Karın ağrısı ve krampBağırsak dengesinin bozulmasına bağlı
💨 Şişkinlik ve gazBağırsak bakterilerinin değişimiyle ilgili
🚽 İshal veya kabızlıkEnzim dengesinin bozulmasından kaynaklanabilir
🩺 🩺 🩺
Metabolik Etkiler – Tatlı Ama Tehlikeli

Sakkarin, özellikle düzenli ve yüksek dozda alındığında metabolizmada da değişiklikler yapabilir.

🔬 Bilimsel bulgular:

  • 5 mg/kg gibi dozlarda glukoz intoleransı gelişebilir.
  • Karaciğerde iltihaplanmayı tetikleyebilir.
  • Metabolik sendrom ve tip 2 diyabet riskini artırabilir.

📌 Örnek bir deneyde:
10 gün boyunca günde 7 adet sukralozlu içecek tüketen sağlıklı bireylerde insülin duyarlılığı azaldı. Bu etki ne sadece şekerden ne de sukralozdan kaynaklanıyordu, ikisi bir araya geldiğinde olumsuz etkiler daha güçlü hale gelmişti.

❓ ❓ ❓
Tat Değişmedi Ama Vücut Değişti

İlginç olan şu: Bu tatlandırıcılar şekere benzeyen bir tat sunar ama beyin bu tatlıya tepki vermeyi zamanla bırakabilir. Böylece:

  • Tatlı yeme isteği artar
  • Gerçek şekere karşı kontrol azalır
  • Metabolik sistemler dengesizleşir
✅ ✅ ✅
Peki Ne Yapmalıyız?
ÖneriAçıklama
🔍 Etiket okuyun“Şekersiz” yazan ürünlerde E954 (sakkarin) var mı kontrol edin
🌱 Doğal alternatifleri tercih edinBal, hurma özü, stevia gibi doğal tatlandırıcılar kullanın
🧠 Farkındalıkla tüketinHer şeyin azı karar, çoğu zarar
💧 Su ve sade içecekleri artırınGazlı ve yapay tatlı içecekleri azaltın
🎯 🎯 🎯
Sonuç – Tatlı Seçimlerin Bedeli Acı Olmasın

Tatlandırıcılar, şekerin zararlarından kaçmak isteyenler için umut verici görünebilir. Ancak sakkarin gibi maddeler, sadece kaloriye değil, vücudun dengelerine de müdahale ediyor. Bağırsak sağlığı, bağışıklık, ruh hali, sindirim ve metabolizma için hayati önem taşır.

Bu yüzden, etiketlerin arkasını okumayı ihmal etmeyin. Tatlı krizleri geçici olabilir, ama bozulan bir mikrobiyota, uzun vadeli sağlık sorunlarına yol açabilir.

Gerçek sağlık, tatlıyla değil; dengeyle gelir.

Daha Fazla

Sakkarin (E954) Bağırsak Sağlığınıza Etkileri

Modern yaşamın yoğun temposu ve estetik kaygılar, pek çok insanı şekerden uzak durmaya ve “kalorisiz” çözümler aramaya yöneltti. Raflarda “şekersiz”, “light” ya da “diyet” etiketleriyle sunulan ürünler, masum görünen tatlı zevkler vaat ederken aslında vücudumuzda büyük değişimlerin kapısını aralayabiliyor.

Özellikle suni tatlandırıcılar, kalori alımını azaltmak amacıyla sıkça tercih edilen kimyasallar arasında yer alıyor. Ancak son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, bu tatlandırıcıların en başta gelen hedeflerinden biri olan bağırsak mikrobiyotası üzerinde düşündüğümüzden çok daha karmaşık ve olumsuz etkiler yarattığını ortaya koymaktadır.

Bağırsaklarımız yalnızca sindirim organı değil; bağışıklık sistemimizin merkezi, ruh halimizin şekillendiricisi, hatta hormon dengemizin sessiz yöneticisidir. Suni tatlandırıcıların bu hassas dengeyi nasıl bozabileceğini anlamak, sağlığımız adına atacağımız bilinçli adımların başlangıcı olabilir.

Tatlı bir tercihin nasıl acı sonuçlar doğurabileceğini aşağıda inceleyeceğiz. Amacım, korkutmak değil; farkındalık yaratmak ve doğru seçimleri teşvik etmektir.

Sakkarin (E954) Nedir?

Sakkarin, gıda katkı maddesi kodu: E954 dir. Şekerden yaklaşık 300-700 kat daha tatlı olup yapay tatlandırıcılar ailesinin en eskilerindendir. Kalori içermez. Uzun bir kullanım geçmişine sahiptir ve özellikle diyabetli kişiler için ve diyet ürünlerde, içeceklerde ve işlenmiş gıdalarda şeker yerine yaygın kullanılır – tercih edilir. Çünkü kan şekeri üzerinde doğrudan bir glisemik etkisi yoktur. Aspartam, Sukraloz gibi diğer yapay tatlandırıcılardan farklı metabolize edilir.

Sakkarinin Sindirim Sistemindeki Yolu
  • Sindirim sisteminde büyük oranda emilmeden kalır.
  • Kolona ulaşabilme özelliği vardır.
  • Dışkıda büyük oranda bozulmadan atılır.
  • Bağırsak bakterileri tarafından kısmen metabolize edilir.

Sakkarinin Bağırsak Mikrobiyotasına Etkileri
  • Bağırsak mikroflorasındaki dengeyi (disbiyoz) bozar.
  • Bacteroides spp. ve Clostridiales türlerinde artışa neden olur.
  • Mikrobiyotanın metabolize etme yeteneğini değiştirir.
  • Bağırsak enzimatik aktivitesini değiştirme potansiyeli mevcuttur.

International Journal of Molecular Sciences da yayınlanan araştırmada sakarin, sukraloz ve aspartam gibi suni tatlandırıcıların farklı konsantrasyonları E.coli ve E. faecalis türü bağırsak bakterilerine maruz bırakıldı.

Laboratuvar ortamında bunların patojeniteleri (hastalık yapma potansiyelleri) ve bağırsak Caco-2 hücreleriyle etkileşimleri incelendi.

İnsan bağırsak hücreleriyle yapılan kültürlerde bu bakterilerin Caco-2 hücrelerine yapışma, onları istila etme ve ölümlerine sebep olma kabiliyetlerinin arttığı, tatlandırıcıları bloke eden çinko sülfatın ise bu etkileri önlediği belirlendi.

Sakkarinin Sindirim Sistemi Semptomları
  • Mide bulantısı ve karın ağrısı
  • İshal veya kabızlık şikayetleri
  • Karında şişkinlik hissi
  • Bağırsaklarda gaz üretiminde artış

Metabolik Etkiler
  • 5 mg/kg dozlarda glukoz intoleransına neden olur.
  • Karaciğer enflamasyonunu tetikleme riski vardır.
  • Metabolik sendrom gelişimine katkıda bulunma potansiyeli mevcuttur.
  • Diyabet riski ile ilişkilendirilmektedir.

⭐ 10 gün boyunca karbonhidratla beraber sukralozla tatlandırılmış 7 içecek tüketmenin, sağlıklı katılımcılarda insülin duyarlılığını azalttığı gösterildi.

Bu metabolik bozulma, şekere verilen nöral tepkilerdeki azalma ile ilişkili olmakla beraber tatlı tat algısı değişmedi.

İnsülin duyarlılığı sadece sukraloz veya karbonhidrat tüketimi ile değişmedi.

Sukralozun Karbonhidratlı (Karbonhidratsız) Kısa Süreli Tüketimi İnsanlarda Şekere Karşı Sinirsel ve Metabolik Duyarlılığı Bozuyor

Diğer Sistemik Etkiler
  • Düşük dereceli bağırsak enflamasyonudur.
  • Bağırsak mukus bariyerinde incelme riski mevcuttur.
  • Enflamatuar bağırsak hastalığı gelişimine katkıda bulunur.
  • Uzun vadede kolon karsinogenezini destekleme bulguları vardır.

⭐ ABD’ de en çok kullanılan suni tatlandırıcı olan sukralozun insanlarda DNA hasarına yol açtığı gösterildi. (3.6.2023) Sukraloz-6-asetat ve ana maddesi olan sukralozun toksikolojik ve farmakokinetik özellikleri: in vitro tarama testleri

Suni tatlandırıcılar, ilk bakışta “şekere sağlıklı bir alternatif” gibi görünse de, bağırsak sağlığı üzerindeki etkileri göz ardı edilemeyecek kadar ciddi ve çok yönlüdür. Mikrobiyotanın yapısal bozulması; bağışıklık sisteminin zayıflaması, kronik inflamasyon, insülin direnci, hatta bazı otoimmün rahatsızlıklara yatkınlık gibi zincirleme sorunlara neden olabilir. Yani vücudun “ikinci beyni” olan bağırsaklarımız sessizce zarar görürken, biz farkında bile olmadan genel sağlığımızı riske atıyor olabiliriz.

Tatlıdan vazgeçmek istemeyebilirsiniz. Ancak bedelini bağışıklığınızla, enerjinizle, hatta ruh halinizle ödemek zorunda kalmak, doğru bir takas olmayabilir. Bu nedenle, sağlıklı yaşamak adına yapılan her tercihin uzun vadeli etkilerini göz önünde bulundurmak şarttır.

Doğallıktan sapmadan, bilinçli tüketimle hareket etmek, sadece bugünün değil, yarının sağlığını da korumanın en etkili yoludur. Unutmayın: Gerçek sağlık, yalnızca kalorisiz değil; bütünsel ve dengeli seçimlerle mümkündür.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐⭐ Yapay Tatlandırıcılar İki Model Bağırsak Bakterisinin, E. coli ve E. faecalis’in Patojenik Özelliklerini Olumsuz Şekilde Düzenliyor https://www.mdpi.com/1422-0067/22/10/5228

⭐⭐ Sukraloz-6-asetat ve ana maddesi olan sukralozun toksikolojik ve farmakokinetik özellikleri: 
in vitro tarama testleri https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/10937404.2023.2213903

⭐⭐ Sukralozun Karbonhidratlı (Karbonhidratsız) Kısa Süreli Tüketimi İnsanlarda Şekere Karşı Sinirsel ve Metabolik Duyarlılığı Bozuyor https://www.cell.com/cell-metabolism/fulltext/S1550-4131(20)30057-7

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Bağırsaklarda Biriken Dışkının (Kabızlık) İş Performansı Üzerindeki Etkileri

Kabızlık, günümüzde giderek artan hareketsizlik, stresli yaşam koşulları ve yetersiz beslenme gibi faktörlerin etkisiyle yaygın bir sindirim sistemi sorunu hâline gelmiştir.

Tıbbi olarak “konstipasyon” olarak adlandırılan bu durum, bağırsak hareketlerinin yavaşlaması sonucu dışkının normalden daha uzun süre bağırsakta kalması ve sertleşerek çıkarılmasının zorlaşması anlamına gelir. Çoğu kişi kabızlığı sadece sindirimle sınırlı bir problem gibi görse de, bu durumun bireyin günlük yaşam kalitesi, psikolojik durumu ve özellikle iş performansı üzerinde çok yönlü etkileri bulunmaktadır.

Fiziksel Sağlık Üzerindeki Etkileri
Halsizlik ve Yorgunluk

Kabızlık sürecinde dışkının uzun süre bağırsakta kalması, vücutta toksin birikimine yol açabilir. Bu toksinler, bağırsak mukozasından emilerek kan dolaşımına karışabilir ve bu da genel vücut yorgunluğu, halsizlik ve bitkinlik hissine neden olabilir. Çalışan bireylerde bu durum enerji düşüklüğüne, görevlerini yerine getirirken çabuk yorulmaya ve işin gerektirdiği fiziksel dayanıklılığın azalmasına neden olur.

Karın Ağrısı, Şişkinlik ve Kramplar

Kabızlık genellikle karın bölgesinde huzursuzluk hissiyle kendini gösterir. Bağırsaklarda biriken gazlar ve sert dışkı, karında şişkinliğe ve kimi zaman şiddetli kramplara neden olabilir. Bu fiziksel rahatsızlıklar, özellikle masa başı çalışanları, fabrika işçileri veya dikkat gerektiren işlerde çalışan bireylerde odaklanmayı ciddi oranda zorlaştırır. Karın ağrısının iş sırasında aniden artması, hem kişinin iş performansını düşürür hem de motivasyon kaybına yol açabilir.

Baş Ağrısı

Bağırsak ve beyin arasında doğrudan bir sinir bağlantısı bulunur. Bu nedenle bağırsaklardaki bozukluklar genellikle sinir sistemini etkileyerek baş ağrılarına neden olabilir. Özellikle toksin birikimi ve bağırsağın yaptığı baskılar sonucunda gelişen gerginlik tipi baş ağrıları, çalışan kişinin gün boyunca konsantrasyonunu azaltır, karar verme becerilerini zayıflatır ve hata yapma olasılığını artırır.

Hemoroid ve Anal Fissürler

Sert dışkının çıkışı sırasında oluşan zorlanmalar, makat çevresinde çatlaklara (anal fissür) ve basur (hemoroid) oluşumuna sebep olabilir. Bu durumlar oturarak çalışan bireyler için daha büyük sorun teşkil eder çünkü hem fiziksel acı verir hem de uzun süreli oturmayı işkence hâline getirir. Ayrıca bu tür rahatsızlıklar çalışanların sık sık tuvalete gitme, pozisyon değiştirme veya molalara ihtiyaç duyma gibi iş verimliliğini düşüren davranışlara neden olabilir.

Psikolojik ve Zihinsel Etkiler
Huzursuzluk ve Sinirlilik

Kabızlık sadece bedeni değil zihni de etkiler. Sürekli rahatsızlık hissi, karında baskı ve yeterince boşalamama hissi kişide stres yaratır. Bu stres, zamanla ruh hâlinde dalgalanmalara, sabırsızlığa ve tahammülsüzlüğe neden olabilir. Özellikle ekip içinde çalışan bireylerde bu durum sosyal uyumu bozar, iletişim problemlerine neden olur ve iş ortamında çatışmalara yol açabilir.

Konsantrasyon Bozukluğu

Bağırsak rahatsızlıklarının oluşturduğu huzursuzluk, kişinin zihinsel odağını dağıtır. Sürekli tuvalet ihtiyacı hissi, alt karın bölgesinde oluşan baskı, çalışan kişinin dikkatini işine vermesini zorlaştırır. Bu da özellikle dikkat ve odak gerektiren mühendislik, finans, denetim, sağlık hizmetleri gibi sektörlerde performans kaybına neden olur.

Uyku Kalitesinde Bozulma

Kabızlık kronikleştiğinde, gece boyunca da huzursuzluk yaratabilir. Karın bölgesindeki doluluk ve baskı hissi uyumayı zorlaştırır veya gece boyunca sık sık uyanmalara neden olabilir. Kalitesiz uyku ise ertesi gün işe geç kalma, iş sırasında uykululuk hâli, verimsiz çalışma ve hata yapma riskini artırır.

İş Ortamında ve Sosyal Hayatta Görülen Yansımalar

Devamsızlık ve İzin Talepleri

Kabızlıkla ilgili komplikasyonlar arttıkça (örneğin hemoroid atakları, şiddetli karın ağrısı, enfeksiyon riski) çalışanlar doktora gitmek ya da dinlenmek için daha sık izin talebinde bulunabilir. Bu durum, özellikle kritik görevlerde çalışanlar için ekip içinde yük dağılımını bozar ve iş akışını sekteye uğratabilir.

Performans Geri Bildirimlerinde Düşüş

Çalışan kişi kabızlık nedeniyle kendisini kötü hissettiğinde, bu durum yöneticiler veya ekip arkadaşları tarafından “isteksizlik”, “motivasyon düşüklüğü” veya “verimsizlik” olarak algılanabilir. Bu durum uzun vadede terfi sürecini, ekip içi itibarı ve iş tatminini olumsuz etkileyebilir.

İş Güvenliği Açısından Risk

Fiziksel rahatsızlıklar sadece performans değil, iş güvenliği açısından da risk teşkil eder. Örneğin bir makine operatörünün dikkati, kabızlık nedeniyle yaşadığı ağrı ve huzursuzluk yüzünden dağılırsa, bu hem kendisi hem de çevresindekiler için kazaya davetiye çıkarabilir.

Korunma ve İyileştirme Önerileri

Kabızlıkla mücadele etmek, bireyin yalnızca sağlık açısından değil, iş hayatındaki başarısı açısından da önemlidir. Bu nedenle çalışanlar ve işverenler aşağıdaki önlemleri göz önünde bulundurmalıdır:

  • Lifli Beslenme: Tam tahıllar, sebze ve meyve tüketiminin artırılması bağırsak hareketlerini düzenler.
  • Yeterli Su Tüketimi: Günlük su içiminin idrarın rengi şeffaf olacak şekilde ayarlanması, dışkının yumuşak kalmasına yardımcı olur.
  • Düzenli Egzersiz: Günde en az 30 dakika yürüyüş yapmak, bağırsak hareketlerini canlandırır.
  • Stres Yönetimi: Meditasyon, nefes egzersizleri veya danışmanlık hizmetleriyle stresin azaltılması, kabızlığı önleyebilir.
  • Tuvalet Alışkanlıklarının İyileştirilmesi: Tuvalet ihtiyacı ertelenmemeli, bağırsakların doğal ritmine saygı gösterilmelidir.

Sonuç

Kabızlık, basit bir sindirim problemi gibi görünse de bireyin iş hayatını, sosyal ilişkilerini ve genel ruh hâlini derinden etkileyebilen bir durumdur.

Fiziksel ağrılar, enerji düşüklüğü, zihinsel bulanıklık ve sosyal huzursuzluk gibi belirtiler, zamanla iş verimliliğini ciddi şekilde düşürür. Bu nedenle hem çalışanların hem de işverenlerin, bu tür sindirim sorunlarına yönelik farkındalık geliştirmesi ve gerekli önlemleri alması, iş sağlığı ve güvenliği açısından kritik öneme sahiptir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Dışkı Tıkanıklığı https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK448094/

⭐️⭐️ İnsan Sağlığı ve Hastalığında Bağırsak Bariyeri https://www.mdpi.com/1660-4601/18/23/12836

⭐️⭐️ Yetişkinlerde Kabızlık ve Fekal Tıkanıklığın Değerlendirilmesi ve Tedavisi https://www.mayoclinicproceedings.org/article/s0025-6196(11)63796-8/fulltext

⭐️⭐️ Kabızlık https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK513291/

⭐️⭐️ Bağırsak gazının hacmi, bileşimi ve kaynağı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/5486278/

⭐️⭐️ Kronik Karın Gerginliği ve Şişkinliğinin Yönetimi https://www.cghjournal.org/article/S1542-3565(20)30433-X/fulltext

⭐️⭐️ Bağırsak mikrobiyomu bileşimi, Bengal halkı ile Bangladeş’teki yerli etnik gruplar arasındaki farklılıkları ortaya koyuyor https://www.nature.com/articles/s42003-024-06191-9

⭐️⭐️ Karın Şişkinliği: Patofizyoloji ve Tedavi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3816178/

⭐️⭐️ Gaz ve Şişkinlik https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5350578/

⭐️⭐️ Şişkinlik sorunu olan hastalarda fiziksel aktivite ve bağırsak gazı temizliği https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17029608/

⭐️⭐️ Gaz, Şişkinlik ve Geğirme: Değerlendirme ve Yönetim Yaklaşımı https://www.aafp.org/pubs/afp/issues/2019/0301/p301.html

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Bağırsaklarınızdaki Gazlar Kanınıza Karışırsa?

Hiç düşünmemiştim demeyin..

Tabi ki telaşlanmayın da hemen..

Muhtemelen ilk kez karşılaştığınız bir bilgi..

Lakin bağırsaklarda oluşan gazlardan bazıları kana karışarak sistemik dolaşıma geçebilir.

Tabi ki çocukluğunuzdan günümüze bildiğiniz ve deneyimlediğiniz gibi bağırsaktaki gazların bazıları da doğrudan bağırsaklardan atılır.

Peki nasıl oluyor da bağırsaklarımızdaki gazların bazıları kanımıza girebiliyor?

Bu durum, gazın kimyasal yapısına, bağırsak duvarından geçebilme özelliğine ve kan-bariyer ilişkisine bağlı olarak gelişiyor

İlk olarak hangi bağırsak gazları kanımıza geçiş yapabiliyor aşağıdaki tabloda bakalım.

Bağırsak Gazlarının Kana Karışma Durumu

Gaz TürüKana Karışma DurumuAçıklama
Karbon dioksit (CO₂)✅ EvetKolayca bağırsak duvarını geçer, kana difüze olur ve akciğerlerden atılır.
Oksijen (O₂)✅ Evet (çok az miktarda)Az miktarda geçebilir, ama bağırsakta çok bulunmaz.
Azot (N₂)⚠️ Kısıtlı geçişÇok düşük çözünürlükte, kana geçişi sınırlıdır.
Hidrojen (H₂)✅ EvetKolon bakterilerinin fermantasyonuyla oluşur, kana geçebilir ve akciğerlerden atılır.
Metan (CH₄)✅ EvetBazı bireylerde bağırsak bakterileri tarafından üretilir, kana geçer ve solunumla atılır.
Hidrojen sülfür (H₂S)✅ Evet (düşük dozda)Toksiktir, düşük dozlarda kana geçebilir; yüksek dozda inflamasyon yapar.
Amonyak (NH₃)✅ EvetKolonda proteolitik bakteriler tarafından üretilir, karaciğerde detoksifiye edilir.
İndol, skatol, putresin, kadaverin gibi biyojenik aminler✅ EvetKana karışabilir, özellikle karaciğer işlevleri bozulursa sistemik etkileri olabilir.

Bu gazların yararlarını ve zararlarını da tabloda inceleyelim…

Bağırsak Gazlarının Sistemik Etkileri – Yararları ve Zararları

GazYararlı EtkileriZararlı Etkileri
CO₂ (Karbon dioksit)– Asit-baz dengesinin düzenlenmesine katkı sağlar.
– Solunum hızı ve pH dengesi üzerinde fizyolojik rolü vardır.
– Aşırı artışı solunum asidozuna neden olabilir.
– Nefes darlığı ve bilinç değişiklikleri görülebilir.
H₂ (Hidrojen)– Solunum yoluyla atıldığı için vücutta birikmez.
– Bazı çalışmalarda antioksidan etkileri olabileceği düşünülmüştür.
– Aşırı üretimi, karında şişkinlik ve gaz hissine yol açar.
– SIBO (İnce bağırsakta bakteri çoğalması) gibi hastalıklarda solunum testiyle tanı konur.
CH₄ (Metan)– Bağırsakta üretilmesi, bazı durumlarda mikrobiyota çeşitliliğinin göstergesi olabilir.– Bağırsak hareketlerini yavaşlatır.
– Kronik kabızlık ve irritabl bağırsak sendromu (IBS) ile ilişkilidir.
H₂S (Hidrojen sülfür)Nörotransmitter gibi davranabilir, sinyal iletiminde rol alır.
– Hücre içinde düşük dozda antioksidan etkisi olabilir.
– Yüksek konsantrasyonlarda sitotoksiktir (hücre öldürücü).
– Bağırsak geçirgenliğini bozabilir (leaky gut).
– Kronik inflamasyona ve DNA hasarına neden olabilir.
NH₃ (Amonyak)– Bağırsakta nötralizasyon süreçlerinde kullanılır.
– Karaciğer tarafından üreye dönüştürülerek detoksifiye edilir.
– Karaciğer hastalığı varsa kanda birikerek hepatik ensefalopati yapabilir.
– Beyin fonksiyonlarını bozabilir.
İndol, Skatol ve Biyojenik Aminler– Mikrobiyota dengesinde düşük dozda rol alabilir.
– Bağışıklık sistemini modüle eden sinyaller taşıyabilir.
– Yüksek dozda nörotoksik, kanserojen ve iltihap tetikleyici etkileri olabilir.
– Özellikle disbiyozis durumlarında zararları artar.

Kana Geçen Gazların Vücuttan Atılım Yolu

  1. Akciğerler (solunumla):
    • CO₂, H₂, CH₄ gibi gazlar → akciğerlerden dışarı verilir.
  2. Karaciğer üzerinden detoksifikasyon:
    • Amonyak, H₂S gibi toksik gazlar → karaciğerde işlenir ve dönüştürülür.
  3. Böbrekler:
    • Amonyak ve diğer azotlu bileşiklerin bir kısmı idrarla atılabilir.

🧠 🧠 🧠

Sağlığınız İçin Önemi

  • Hidrojen ve metan gazlarının solunumda ölçülmesiyle, laktoz intoleransı veya SIBO (ince bağırsakta bakteri aşırı çoğalması) gibi hastalıklar teşhis edilebilir.
  • Amonyak düzeyleri artarsa, özellikle karaciğer hastalıklarında (örneğin siroz) hepatik ensefalopati gibi durumlara yol açabilir.
  • H₂S gibi gazlar kronik inflamasyona ve hücre hasarına neden olabilir (bağırsak geçirgenliği etkilenebilir).

🎯 🎯 🎯

Özetle

Kana Karışabilen Başlıca Bağırsak Gazları

  • Karbon dioksit (CO₂)
  • Hidrojen (H₂)
  • Metan (CH₄)
  • Amonyak (NH₃)
  • Hidrojen sülfür (H₂S)
  • Bazı azotlu bileşikler ve aminler (skatol, indol)

Bunların bir kısmı solunumla, bir kısmı karaciğer ve böbreklerle atılır.
Bu nedenle bağırsak sağlığı ile genel vücut sağlığı arasında doğrudan bir bağlantı vardır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Bağırsak gazının hacmi, bileşimi ve kaynağı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/5486278/

⭐️⭐️ Kronik Karın Gerginliği ve Şişkinliğinin Yönetimi https://www.cghjournal.org/article/S1542-3565(20)30433-X/fulltext

⭐️⭐️ Bağırsak mikrobiyomu bileşimi, Bengal halkı ile Bangladeş’teki yerli etnik gruplar arasındaki farklılıkları ortaya koyuyor https://www.nature.com/articles/s42003-024-06191-9

⭐️⭐️ Karın Şişkinliği: Patofizyoloji ve Tedavi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3816178/

⭐️⭐️ Gaz ve Şişkinlik https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5350578/

⭐️⭐️ Şişkinlik sorunu olan hastalarda fiziksel aktivite ve bağırsak gazı temizliği https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17029608/

⭐️⭐️ Gaz, Şişkinlik ve Geğirme: Değerlendirme ve Yönetim Yaklaşımı https://www.aafp.org/pubs/afp/issues/2019/0301/p301.html

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Bağırsak Mikrobiyotasına Zararlı İlaçlar

Aklımıza geldiğinde, vücudumuzda en ufak bir farklılık hissettiğimizde ilaçlara sarılır olduk..

Etkilerini bildiğinizi sanıyorsunuz ki çoğunuzun oldukça sınırlı bir bilgi düzeyinde ve genellikle birilerinden duyum ile hareket ettiğiniz – ilaç kullandığınız yadsınamaz bir gerçek..

Peki yan etkilerini – istenmeyen etkilerinin olabileceğini hiç düşünüyor musunuz?

Bilim dünyası – hekimlerin tamamı biliyor ve büyük bir çoğunluğu da ilaç yazarken düşünüyor. Lakin işin hasta tarafında maalesef ilaca ulaşmak – sadece istediği ilacı yazdırmak hedef haline gelmiş gibi…

İçtiğiniz ilaçların tüm vücuda iyi ve kötü etkisi olduğu kaçınılmaz bir gerçek.. Bu yazıda bağırsaklarımızdaki duruma bir bakacağız.

Groningen ve Maastricht Üniversiteleri tarafından yapılan araştırmada 41 ilaç kategorisinin etkileri 1833 dışkı örneği üzerinde incelendi.

Bağırsak mikrobiyotası, bağırsaklarda yaşayan bakteri topluluğudur ve en azından bin farklı gruptan trilyonlarca bakteriden oluşur.

Sık kullanılan 18 sınıf ilacın bağırsak bakterilerinin biyolojik ortak özelliklerini (taksonomik yapısını) ve metabolik potansiyellerini etkiledikleri, 8 sınıf ilacın ise antibakteriyel direnç mekanizmalarını artırdığı tespit edildi.

Proton pompa inhibitörleri (PPİ), metformin, antibiyotikler ve laksatifler gibi ilaçların mikrobiyota üzerinde en büyük etkiye sahip olduğu belirlendi. Ki bu maalesef leblebi gibi çok sık ve kolay kullanılan ilaçların büyük çoğunluğunu oluşturuyor.

Sekiz farklı ilaç kategorisinin, katılımcılarda antimikrobiyal direnç mekanizmalarını (Antibiyotiklerin etkisini azaltan bir durum) artırdığı gözlemlenmiştir.​

Bu ilaçların meydana getirdiği değişiklikle, bağırsaklarda enfeksiyonlara, obezite (Aşırı kilo alımına) ve daha pek çok hastalığın oluşum riskini artırabileceği belirtilmiştir.

Çalışmanın içerisinde belirlenen 18 sınıf ilacı kullanan ve kullanmayanların dışkıları incelenerek, yararlı ve zararlı bağırsak bakterilerinin biyolojik ortak özellikleri (taksonomik) ve metabolik fonksiyonları karşılaştırıldı.

Tespit edilen değişikliklerin bağırsak enfeksiyonları, obezite ve diyabet, kanserler gibi diğer ciddi hastalıkların riskini artırabileceği görüldü.

Burada hemen listeleme yaparak ilaç gurubunu, sebebini ve sonuçlarını inceleyelim.

Bağırsak Mikrobiyomuna Etkisi En Fazla Olan İlaç Sınıfları

1. Antibiyotikler

  • Sebep: Geniş spektrumlu antibiyotikler hem zararlı hem de faydalı bakterileri öldürerek bağırsak mikrobiyotasını bozar.
  • Sonuç:
    • Disbiyozis (faydalı bakterilerin azalması, zararlıların çoğalması)
    • İshal
    • Şişkinlik ve gaz
    • Clostridium difficile enfeksiyonu (ağır kolit, bazen ölümcül)

2. Nonsteroidal Antiinflamatuvar İlaçlar (NSAID’ler)

(örneğin: ibuprofen, naproksen, diklofenak)

  • Sebep: Bağırsak mukozasında koruyucu prostaglandinlerin üretimini engeller.
  • Sonuç:
    • İnce bağırsak ve kolonda inflamasyon (NSAID-enteropatisi)
    • Ülserasyon, kanama
    • Geçirgen bağırsak (leaky gut)
    • Anemi (kronik gizli kanamalar nedeniyle)

3. Proton Pompa İnhibitörleri (PPİ)

(örneğin: omeprazol, lansoprazol)

  • Sebep: Mide asidini azaltarak mide-bağırsak geçişinde savunma mekanizmasını zayıflatır.
  • Sonuç:
    • Bağırsak mikrobiyotasının bozulması
    • SIBO (ince bağırsakta aşırı bakteri çoğalması)
    • Besin emilim bozuklukları (özellikle B12, demir, magnezyum)
    • Enfeksiyon riski (örneğin: Salmonella, C. difficile)

4. Kemoterapi İlaçları

(örneğin: metotreksat, 5-FU)

  • Sebep: Hızla bölünen bağırsak epitel hücrelerini hedef alır.
  • Sonuç:
    • Mukozit (bağırsak mukozasında iltihaplanma)
    • Kusma, ishal, karın ağrısı
    • Bağırsak geçirgenliğinde artış (geçirgen bağırsak sendromu)
    • Enfeksiyonlara yatkınlık

5. Laksatifler (Müshiller)

(özellikle uyarıcı tipler: senna, bisakodil)

  • Sebep: Bağırsak motilitesini aşırı artırır, elektrolit dengesini bozar.
  • Sonuç:
    • Kronik kullanımda bağırsak tembelliği (bağırsak kaslarının zayıflaması)
    • Elektrolit bozuklukları
    • Su kaybı, ishal
    • Mikrobiyotanın bozulması

6. Antidepresanlar ve Antipsikotikler

(örneğin: amitriptilin, olanzapin)

  • Sebep: Bağırsak motilitesini ve mikrobiyotayı etkileyen nörotransmitter dengesini değiştirir.
  • Sonuç:
    • Kabızlık veya ishal
    • Şişkinlik, gaz
    • Bağırsak-beyin ekseni üzerinden ruh hali bozuklukları

7. Oral Kontraseptifler (Doğum kontrol hapları)

  • Sebep: Östrojen ve progesteron seviyelerindeki değişiklik mikrobiyotayı etkiler.
  • Sonuç:
    • Disbiyozis
    • Crohn hastalığı gibi inflamatuvar bağırsak hastalıkları riskinde artış (bazı çalışmalarda)

8. Statinler

(örneğin: atorvastatin)

  • Sebep: Karaciğerden safra üretimini etkileyerek mikrobiyota dengesini değiştirebilir.
  • Sonuç:
    • Mikrobiyotada çeşitliliğin azalması
    • Sindirim şikayetleri (şişkinlik, ishal)

9. Demir Takviyeleri (özellikle oral)

  • Sebep: Bağırsakta fazla demir, patojenik bakterilerin çoğalmasını destekler.
  • Sonuç:
    • Kabızlık
    • Disbiyozis
    • Bağırsak iltihabı

10. Antiparazitik ve Antifungal İlaçlar

(örneğin: metronidazol, flukonazol)

  • Sebep: Bağırsak florasındaki dengeyi hem bakteri hem mantar düzeyinde bozar.
  • Sonuç:
    • Aşırı maya çoğalması (Candida) veya dirençli suşlar
    • Sindirim sorunları
    • Bağışıklık sistemi uyarımı

Sonuç olarak, vücudun hastalıklarla mücadelesinde destek olan ilaçların aynı zamanda istenmeyen etkilerinin olduğunu doğru ve zamanında kullanıldığında hayat kurtarıcı oan ilaçların yanlış ve zamansız kullanımının vücudun işeyişine zarar verdiğini akıldan çıkarmamanız gerekir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Yaygın olarak kullanılan ilaçların bağırsak mikrobiyotasının bileşimi ve metabolik işlevi üzerindeki etkisi https://www.nature.com/articles/s41467-019-14177-z?code=77919f27-f0af-4dc9-b802-3d558d71ec04&error=cookies_not_supported&utm_source=chatgpt.com

⭐️⭐️ Uzmanlar, yaygın olarak kullanılan ilaçların yarısının bağırsak mikrobiyomunu derinden etkilediği konusunda uyarıyor https://medicalxpress.com/news/2019-10-commonly-drugs-profoundly-affecting-gut.html

⭐️⭐️ Gastrointestinal Komplikasyonlar https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK66002/

⭐️⭐️ İlaç-mikrobiyota etkileşimleri: hassas tıp için ortaya çıkan bir öncelik https://www.nature.com/articles/s41392-023-01619-w

⭐️⭐️ Oral Demir Takviyesi – Gastrointestinal Yan Etkiler ve Bağırsak Mikrobiyotası Üzerindeki Etkisi https://www.mdpi.com/2036-7481/12/2/33

⭐️⭐️ Antidepresanlar ve Bağırsak Mikrobiyotası Arasındaki Etkileşimler https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1878747923000843

⭐️⭐️ Farmako-mikrobiyom: Bağırsak mikrobiyotasının ilaç ve ksenobiyotik metabolizması üzerindeki etkisi https://faseb.onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1096/fj.202101986R

⭐️⭐️ Nonsteroidal antiinflamatuar ilaç gastropatisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/8803564/

⭐️⭐️ İnsan Sağlığı ve Hastalığında Bağırsak Bariyeri https://www.mdpi.com/1660-4601/18/23/12836

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.


Daha Fazla

Size de Salatalık

Salatalık (Cucumis sativus L.), kavun, kabak ve balkabağı gibi Cucurbitaceae ailesinin bir üyesidir.

Küçük, acı ve çekirdekli meyve veren yabani atasıyla karşılaştırıldığında, evcilleştirilmiş salatalıklar meyve görünümü, boyutu ve lezzeti açısından önemli farklılıklar gösterir. 

Salatalık, botanik bilimi açısından meyve olarak kabul edilir. Mutfak tanımı olarak da sebzedir.

Mutfakta sebze olarak değerlendirilen diğer botanik meyveler şunlardır: avokado, zeytin, balkabağı, domates, mısır, kabak, salatalık, bezelye, acı biber, patlıcan.

Salatalık yemenin bağırsak sağlığına odaklanarak faydalarına bir bakalım.

Orta boy bir salatalığın yaklaşık %95’i su, %4’ü karbonhidrat ve %1’i proteindir.

Ayrıca şunları da içerir;

  • – C vitamini
  • – K vitamini
  • – Magnezyum
  • – Potasyum
  • – Manganez

Kilo Vermeye Yardımcı Olur

Salatalık düşük kalorili ve yüksek su içeriğine (yaklaşık %95’i su) sahip olduğundan kilo vermek için mükemmel bir besindir. Ekstra kalori almadan tokluk hissi yaşamanıza yardımcı olurlar.

Nemlendirmeyi Artırır

Sıvı alımının sindirim, metabolizma ve yağ yakımı açısından önemi büyüktür. Salatalık, vücudunuzun en iyi şekilde çalışmasını sağlayacak doğal bir su kaynağıdır.

Bağırsak Sağlığını Destekler

Salatalık, özellikle kabuğunda bulunan lif açısından zengindir. Lif sağlıklı sindirimi destekler, kabızlığı önler ve iyi bağırsak bakterilerini besler.

Şişkinliği Azaltır

Yüksek su içeriği, fazla sodyum ve toksinlerin atılmasına yardımcı olur, su tutulmasını ve şişkinliği azaltarak daha düz bir karın sağlar.

Kan Şekerini Düzenler

Salatalıkta bulunan lif ve antioksidanlar, kan şekeri seviyelerinin dengelenmesine yardımcı olarak, açlık hissine ve kilo alımına yol açan insülin artışlarını önleyebilir.

Sindirimi İyileştirir

Salatalıkta bulunan çözünebilir lifler sindirimi yavaşlatır, besinlerin emilimini kolaylaştırır ve bağırsaklarınızın düzenli çalışmasını sağlar.

Sağlıklı Cildi Destekler

Salatalık, iltihabı azaltan, tahrişi yatıştıran ve cildinizin içeriden dışarıya parlak kalmasını sağlayan C vitamini gibi antioksidanlar içerir.

Toksinlerin Atılmasına Yardımcı Olur

Doğal bir idrar söktürücü görevi görür ve böbreklerin atık ve fazla sıvıları atmasına yardımcı olarak detoksifikasyonu ve sağlıklı bir metabolizmayı destekler.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Kimyasal ve Doğal Katkı Maddelerinin Salatalık Suyunun Kalitesi, Raf Ömrü ve Güvenliği Üzerindeki Etkileri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7281498/

⭐️⭐️ Salatalığın fitokimyasal ve terapötik potansiyeli https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23098877/

⭐️⭐️ Salatalık (Cucumis sativus L.) Meyvesi ve Losartan ile Kombinasyonu, Anjiyotensin II Tarafından Tetiklenen Hipertansif Sıçanlarda Kan Basıncının Yükselmesini Azaltır https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10739478/

⭐️⭐️ Cucumis sativus ve Citrus macroptera Bitkisel Formülasyonunun Anti-inflamatuar ve Antioksidan Aktivitesi: Bir In-Vitro Çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10847068/

⭐️⭐️ Evde Yemek Hazırlama: Güçlü Bir Tıbbi Müdahale https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7232892/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla
  • 1
  • 2