Antihistaminik Kullanımı

Hatırlayın inflamasyon yazımızda Histamin‘in bir reseptöre bağlandığını, sonrasında damarların duvarında endotelin arasını açtığını ve sızıntıya sebep olduğunu ayrıntılı yazmıştık.

Histamin vücutta çeşitli fonksiyonlara sahip bir biyolojik bileşiktir. H1, H2, H3 ve H4 reseptörleri histaminin vücutta farklı bölgelerde ve farklı işlevlerde etkileşime girdiği yerlerdir.

Histamin‘in bağlandığı reseptörü antihistaminiklerle engelleriz. (Örneğin: RINITIDIN ya da SETRIZIN içerenler)

Lakin, histamin harici Lökotrien de damarları açar.

Lökotrienler, lökositler, mast hücreleri, makrofajlar ve diğer dokular ve hücreler tarafından immünolojik ve immünolojik olmayan uyarılara yanıt olarak oluşturulan biyolojik olarak aktif moleküller ailesidir.

Histamin erken dönemde, lökotrien geç dönemde sızıntıya neden olur. Geç dönemin tipik örneği güneş yanığı’dır. Fazla güneşlenir de yanarsanız su dolu kabarcıklar ertesi günü ortaya çıkmaya başlar.

Eğer lökotrieni bloke ederseniz o güneş yanığı sonrası kabarcıkları da engellersiniz. Lökotrieni engelleyen etken maddelerden birisi Montelukast’ tır. Montelukast etken maddesi antihistaminiklerde PLUS yazanlarda mevcuttur. Örnegin: zespira plus gibi (5 mg desloratadin + 10 mg montelukast )

Montellukast etken maddesini daha çok astım ilaçlarında görebilirsiniz.

Sahada işbaşı eğitimi vermek isteyen meslektaşlarım ve konu ile ilgili İş Güvenliği uzmanları için örnek bir işbaşı (Toolbax) örneği veriyorum.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Şirket İsmi :………………………………………………… 

Eğim Veren: İşyeri Hekimi Dr Mustafa KEBAT                            İMZA:

Allerji, kişiden kişiye çok değişik sorunlar meydana getirir. Çok hafif olabileceği gibi hayati tehdit edecek boyutlara kadar varabilir. Bu sebeple hassasiyeti olan kişilerin iş ve günlük hayatını güçleştirebilir.

Allerji yaygın semptomları için geçici de olsa rahatlık sağlayan ilaçlar mevcut. Antihistaminikler ve dekonjestanları kullananlar bilirler ki reçetesiz de satılan bu ilaçların maalesef birçok yan etkileri vardır. En sık karşılaşılan yan etki uyuşukluk ve dikkat dağınıklığıdır.

Çalışanlarımız farklı sebeplerle hekime başvurmak yerine reçetesiz satılan ilaçlarla alerjilerini kontrol altına almaya çalışırlar. Fakat sedatize (uyuşuk) ve dikkat dağınıklığı yaptığının çoğunlukla farkında olmazlar. Uyuşukluk hissetmeye ilave olarak sedasyonun diğer belirtileri koordinasyon azalması, reaksiyon zamanının yavaşlaması ve azalmış muhakeme yeteneğidir. Bunlar uyuşukluktan daha az fark edilebilir, fakat kişi tam anlamıyla uyanık olmadığından bu belirtilerden birisi olabilir. Alerji tedavisi sersemlik, sinirlilik, bulantı ve baş ağrılarına sebep olarak iş yerinde konsantrasyon kabiliyetini etkileyebilir.

Kamyon, tır, araba, motosiklet vb gbi araçları kullanmak başlı başına tehlike için yeterlidir. Ayrıca dikkat gerektiren döner aksamlı hareketli ekipmanlar ve makineler ile çalışanlar da risk altında çalıştıkları için antihistaminik kullanmaları zorunlu olduğu durumlarda istirahat etmeleri yada amirlerine bu ilaç kullanımı bilgisini vermeleri gerekir.

Aşağıdaki başlıkların bilinmesi faydalı olabilir:

  • Hekiminize danışmadan hiç bir ilacı özellikle antihistaminikleri asla kullanmayın. Önceki hastalığınızdan kalan antihistaminikleri ”aynı şekilde hasta oldum” diyerek kullanmayın.
  • Muayene olduğunuz her durumda ilk önce çalışmakta olduğunuz işiniz söylemelisiniz. Bu sayede hekiminiz reçete yazması gerektiğinde yaptığınız işe göre ilaç tercihinde bulunacaktır. Özellikle allerji ve benzeri durumlar için kullanılan antihistaminikler vb gibi ilaçlar için çok önemlidir.
  • Çalışma ortamında dikkat gerektiren aletleri ve makineleri kullanıyorsanız ve antihistaminik ilaç kullanmanız gerekiyor ise bu husus amirinize bildirin. Mümkünse istirahat edin. Değilse ilaç kullandığınız sürece işyerinde dikkat gerektirmeyen işlerde görevlendirme isteyin.
  • Eğer ilaç tedavisine ihtiyaç duyuyorsanız, hekiminizle görüşerek rahatlama seviyesi sağlayabilecek en düşük dozu alın.
  • İlaç almadan önce kutu içindeki prospektüsünü dikkatli okuyun.
  • Önerilen ilaç dozlarına uyun. Daha yüksek doz ille de daha iyi tedavi değildir. İlave doz alımı daha fazla rahatlama değil sadece daha fazla yan etki demektir.

Sonuç olarak alerjiniz hakkında sorularınız varsa doktorunuza veya eczacınıza danışın. Bazı ilaçlar diğerlerine göre daha az sıkıntı/uyuşukluk verebilir. Alerjiler çok rahatsız edici olabilir fakat bir kaza veya yaralanma hayatınızda çok daha büyük bir problem doğurabilir.

EĞİTİME KATILAN AD – SOYADTARİHİMZAEĞİTİME KATILAN AD – SOYADTARİHİMZA
      
      
      
      
      
      
      

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

Histamin Reseptörleri

H 1 Reseptörürodopsin benzeri G-protein-bağlantılı reseptörler ailesine ait bir histamin reseptörüdür . Bu reseptör, biyojenik amin histamin tarafından aktive edilir. Düz kaslarda , vasküler endotel hücrelerinde , kalpte ve merkezi sinir sisteminde ifade edilir.

H-1 Antihistaminiklerin kullanıldığı hastalıklar

  • Alerjik rinit
  • Alerjik konjonktivit 
  • Alerjik dermatolojik reaksiyon(lar)
  • Sinüzit
  • Ürtiker
  • Anjiyoödem
  • Atopik dermatit
  • Bronşit
  • Hareket hastalığı
  • Bulantı
  • Kusma

H 2 Reseptörü, Esas olarak mide astarında (parietal hücreler) bulunan H2 reseptörleri, hidroklorik asit üretimini uyararak gastrik asit salgısını düzenler.

H-2 Antihistaminiklerin kullanıldığı hastalıklar

  • Peptik ülser
  • Asit reflü
  • Gastrit
  • Zollinger Ellison sendromu

H3 Reseptörleri, ağırlıklı olarak merkezi sinir sisteminde (CNS), özellikle nörotransmitter salınımı ve modülasyonuyla ilişkili bölgelerde bulunur. H3 reseptörleri presinaptik otoreseptörler ve heteroreseptörler olarak hareket ederek dopamin, serotonin, noroepinefrin ve asetilkolin gibi nörotransmitterlerin salınımını düzenler.

H-3 Antihistaminikler mevcut olsa da, bu bileşikleri insanlarda kullananımı deneme aşamasında olup şimdilik belirli bir klinik faydaları yoktur.

H4 Reseptörleri, Başlangıçta bağışıklık hücrelerinde, özellikle mast hücrelerinde, eozinofillerde ve T hücrelerinde keşfedilen H4 reseptörleri, kemotaksi (kimyasal sinyallere yanıt olarak hücresel hareket) ve sitokin üretimi dahil olmak üzere bağışıklık tepkilerinde rol oynar. Bu reseptörler inflamasyon ve alerjik reaksiyonlarda rol oynar.

H-3 Antihistaminikler mevcut olsa da, bu bileşikleri insanlarda kullananımı deneme aşamasında olup şimdilik belirli bir klinik faydaları yoktur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

⭐️⭐️ Antihistaminikler https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK538188/

⭐️⭐️ Antihistaminikler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30844215/

⭐️⭐️ Farklı Hastalıkların Tedavisinde Kullanılan Antihistaminikler ve Özelliklerine Genel Bir Bakış https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38018180/

⭐️⭐️ Lökotrienler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/6311078/

⭐️⭐️ Fizyoloji, Lökotrienler https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK526114/

⭐️⭐️ Sağlık ve hastalıkta lökotrienler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/3040505/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

İnflamasyon

Çalışanımızın vücuduna solunum yolu ile bir virüs aldığında veya işyerinde boğaz enfeksiyonu olan bir arkadaşının öksürüğünden damlacık yolu ile streptokok bakterisi girdiğinde ilk karşılayan Dentrik hücrelerdir. Bunlar Makrofaj hücrelerdir.

Çalışanımızın bağışıklık sistemi yeterli olduğu taktirde vücuduna giren bu bakteri veya virüsü dentrik hücreler (Makrofajlar) bunu fagosite ederek (yani balon gibi içine alarak) kan dolaşımına girmelerini engellerler. Dentrik hücreler (Makrofajlar) içine aldıkları virüs veya bakteri ile birlikte lenf kanalına girerler.

EK BİLGİ: Çalışanımızın vücudunda her insanda olduğu gibi iki dolaşım sistemi vardır. Kanı taşıyan dolaşım sistemi (Atar damarlar ve Toplar damarlar), lenf sıvısını (atık maddelerimizi) taşıyan lenfatik sistemdir.

Dentrik hücreler (Makrofajlar) içinde lenf kanalına giren virüs ve bakteri lenf düğümüne (nodu) getirilir ve CD4 ‘e sunulur. burada TH1, TH2 ve TH17  vs ile stokinler salgılanır… Bu sürece İmmünite (Bağışıklık)

CD4 hücreleri, bağışıklık sisteminde önemli bir rol oynayan beyaz kan hücreleridir. CD4 hücre sayınız, vücudunuzun patojenlere, enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı doğal savunma sistemi olan bağışıklık sisteminizin sağlığı hakkında size bir gösterge verir.

CD4 hücrelerine bazen T hücreleri, T lenfositleri veya yardımcı hücreler de denir.

Özetle olması gereken IgA güçlü tutulmalı, bağışıklık güçlü tutulmalı, Ajan/Patojen/Vücuda Zararlı Madde kana girmeden yok edilmeli. Aksi halde savaş vücudun içine taşar. Bilin ki savaş alanında iyi kötü her şey az veya çok zarar görür.

Çeşitli sebeplerle dentrik hücreler yetersiz kalır. Bu durumda kanda histamin (doğal bir aminoasit olarak bilinen histidinden türeyen, bağışıklık sistemi tarafından bazı beyaz kan hücrelerinden salınan bir madde) salınır.

Histamin, damar duvarını oluşturan endotel hücrelerinin (tuğla duvar benzeri bir görünün hayal edin) arasını açar.

Endotel hücreleri damarın içinden dışına geçişleri / kaçışları önleyecek sıkılıkta iken histamin vasıtası ile oluşan aralıklardan damar dışına sıvılar ve protein parçaları sızar. Bütün bunlarla beraber bir bağışıklık hücresi Nötrofil de damar dışına çıkar.

Nötrofil, dentrik hücrelerin gücünün yetmediği bakteriyi yok etmek için savaşır.

İnflamasyonun Tipik Bulguları

  1. Yanma – Isınma (Calor)
  2. Kızarıklık (Rubor)
  3. Şişlik (Tümor)
  4. Ağrı (Dolor)……………Oluşur.

Vücudumuz ilk başta Dentrik hücreler ile (Ajan/Patojen/Vücuda Zararlı Madde) fagosite edip lenf kanalına yollayabilseydi herhangi bir sorun olmayacaktı.

Lakin inflamasyon vücudumuz için korunma mekanizması olsa da süreç içinde vücuda zararlı sonuçlar meydana getirir.

Çünkü;

Nötrofil ile oluşan Akut İnflamasyon, adı üzerinde akut bir durumdur. Yani sürelidir, Birkaç günden birkaç haftaya sürse de sonlanır.

Asıl sorun Kronik İnflamasyondur.

Dendrik hücrelerimiz yeterli olmayınca histamin salınmış ve Nötrofiller devreye girmişti.

Peki ya Nötrofiller de etkisi – yetersiz kalırsa..???

Mucize gibi lakin onun da yedek planı var. Bu kez damar dışına monositler çıkmaya başlar. Monositler damar dışına çıktığı zaman makrofaj halini alıp bakteriyi fagosite eder (içine alıp parçalar), o da yetmezse B Lenfositler devreye girer. İşte bu durum kronik İnflamasyon’ dur.

Biyolojik etkenlerden Virüsler, Mantarlar, Bakteriler karşı savaş verdiğimizde akut veya kronik inflamasyon oluşur. Lakin vücudumuzun tek düşman grubu biyolojik etkenler değil maalesef.

İnlamasyona sebep olan pek çok sebep var. Savaşçı hücrelerimiz gücü yettiğince bunların hepsinin peşine düşer. Öldürdüğü veya yakaladığı her yerde inflamasyon oluşur.

  • Yediğimiz, içtiğimiz besinlerden gelen Pestisitler başta olmak üzere tarım ilaçları
  • Aşırı geçirgen bağırsaklardan geçen toksinler, bakteri parçaları, ağır metaller
  • Serbest oksijen radikalleri

Bir inflamasyon çeşidi de otoimmün durumdur. Vücuttaki antikor kendi dokusunu yabancı görüp saldırır.

  1. Hasimato / Hipotiroidi
  2. Tip-1 diyabet
  3. Ankilozan spondolit
  4. Graves
  5. Ülseratif kolit
  6. Crohn
  7. Vitiligo
  8. Lupus
  9. MS
  10. Romatoid artrit………..Gibi bir çok hastalıkta kronik inflamasyon var.

Histamin, damar içerisinde daima bir miktar bulunur. Gerekli yerlerde yoğunnlaşarak damarın duvarını aralar ve sıvılarla birlikte, Nötrofil, monosit vs dışarıya çıkar.

Maaleesef bazı insanlarda histamin gereğinden fazla bulunuyor her şeye endotel duvarlarını açar. Bu durumlarda bağışıklık sistemi çikolataya, fındığa, çimen polenine, ev tozuna, yumurtaya, çiçeğe, çileğe vb gibi aklınıza gelen bir çok farklı maddeye tepki veriyor. Vücut bu maddeleri yabancı görüyor.

Çalışanlarımız / insanlar da leblebi – şeker gibi antihistaminik ilaç kullanıyor. Bu ilaçlar damar içindeki histaminin bağlandığı reseptörü bloke ederek ve histamin bağlanmasını engelliyor, damar duvarı da açılmıyor.

Hiç kimsenin aklına gelmiyor mu?

İlaç yolu ile histamin’in bağlanmasını ilacın etki süresi boyunca bloke ettik de histamin halâ damarda ve yüksek miktarda kanda duruyor.

Leblebi gibi yuttuğunuz antihistaminik ilaçlarla (haplarla) sadece histamin’in bağlanmasını engelleyebilirsiniz. Normalde kanımızdaki histamini parçalayan DAO (Diamin oksidaz) isimli bir enzim var. Bazı insanlarda bu enzim eksik üretilir ve histamin yıkılamaz.

DAO (Diamin oksidaz) enzimini tablet olarak alabiliriz ya da bazı yöntemlerle DAO (Diamin oksidaz) enzimini artırabiliriz.

Hatırlayın…!!!

Nötrofil yetmezse

Monositler ve B lenfositler devreye girer kronik inflamasyon oluşur.

Sorun şu ki…

B Lenfositler krizi çözmek için dahil olduklarında özellikle enfeksiyon hastalıklarında ve antikoksidan eksikliğinde endotel hücrelerini (damar duvarı) parçalamaya başlar.

Kronik inflamasyon sebebiyle endotel hücrelerinde meydana gelen ve gelebilecek hasarı önlemek için Hesperidin gereklidir.

Hesperidin‘i daha önce yayınlamıştık. https://tetkik.com.tr/2024/09/23/hesperidin-p-vitamini/

İnflamasyon’un Tedavisi ve Önlemler

Tedavi ve Önlemleri önceden yayınlamıştık. https://tetkik.com.tr/2024/10/12/allerjiniz-var-ve-histamin-nedir-bilmiyor-musunuz/

SONUÇ

  1. İnflamasyonun bir çok otoimmun hastalıkla da bağlantısı mevcut.
  2. Gluten intoleransı, Histamin intoleransı, Laktoz intoleransı ve benzeri sorunları olanlarda %99 orannda başka hastalık da bulunur. Bu sebeple önce o hastalığı o hastalıkla beraber değerlendirmek gerekir.
  3. Gece yatağa her tok yatışınız size geçirgen bağırsak olarak geri dönecektir. Mutlaka akşam yemeğini oldukça erken yiyip sofradan doymadan kalkmalısınız. Gece aç uyumak gerekli. (Tok uyumak bir çok hastalığı tetikler)
  4. Hesperidin kullanımı endotel hasarları önler ve endoteli güçlendirir.
  5. Antioksidan yetersizliği toksin miktarını arttırıp inflamasyona neden olur. Glutatyon, Resveratrol gibi Antioksidanlar kullanmak gerekir.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Allerjiniz Var ve Histamin Nedir Bilmiyor musunuz? https://tetkik.com.tr/2024/10/12/allerjiniz-var-ve-histamin-nedir-bilmiyor-musunuz/

⭐️⭐️ Hesperidin https://tetkik.com.tr/2024/09/23/hesperidin-p-vitamini/

⭐️⭐️ Th1/Th2 hücreleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/10579123/

⭐️⭐️ Th1 ve Th2 hücreleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/11138626/

⭐️⭐️ İnsan hastalıklarında Th1 ve Th2 https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/8811042/

⭐️⭐️ Histamin intoleransı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/36931880/

⭐️⭐️ Histamin İntoleransı: Belirtiler, Tanı ve Ötesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38674909/

⭐️⭐️ Histamin İntoleransı Bağırsakta Oluşur https://www.mdpi.com/2072-6643/13/4/1262

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için

Daha Fazla