B1 VİTAMİNİ ve HAFIZA İLİŞKİSİ

Genel bilinen adı ile B1 vitamininin diğer adı Tiamin dir.

B1 vitamini besinlerin enerjiye dönüştürülmesinde görevlidir ve beyin fonksiyonları ve beyinde enerji üretimi için gereklidir. Çeşitli sinir fonksiyonlarını da destekler. Kalp ve damar sağlığını korur, bağırsak ve sindirim sağlığını destekler ve göz sağlığını koruyucu özelliktedir. Kol, bacak, parmak uyuşmasından, beriberiye. Kalp hastalıklarından öfke kontrolüne kadar bir çok hastalıkta B1 önemlidir. Ama mental sağlık ve enerji metabolizması için çok önemlidir.

  • Hafıza
  • Odaklanma
  • Berrak düşünce
  • Kelimeleri algılama ve düzgün cümle kurma eylemleri
  • Diyabet “kan şekeri düzenlenmesinde çok çok önemlidir.

Günlük B1 vitamini ihtiyacı

Yetişkin kadınlarda 1,1 mg’dır.

Yetişkin erkeklerde 1,2 mg’dır.

Hamile ve emziren kadınlarda 1,4 mg’dır.

Sporcularda ise 6-8 mg’dır.

Tiamin Bağırsaktan THTR 2 (tiamin transporter) taşıyıcıları ile emilir

THTR 1 ile vücutta taşınmaya başlar.

Emilen bu tiamin bir miktar karaciğer de DEPOLANIR

Basit düzey bilgi olarak sadece yağda eriyen A,D,E,K depolanır, su da eriyenler depolanmaz olarak biliyordunuz. Lakin aslında öyle degil. B12 de depolanır ve hatta Vitamin C bile bir miktar deride depolanmaktadır.

Karaciğerde depolanmış haldeki tiamin bir işe yaramaz, işe yaraması için aktifleşmesi gerekiyor.

Tiamin Pirofosfat Sentaz enzimi ile TİAMİN PİROFOSFAT’a dönüşür. Bu aktif formu kullanırız.

Tiamin, Pirofosfat Glikoz metabolizmasında üç tane enzimin kofaktörüdür.

Kofaktörler, biyokimyasal dönüşümlere yardımcı olan “yardımcı moleküller” olarak düşünülebilir.

  • Piruvat dehidrogenaz
  • Alfa ketogluterat D
  • Transketolaz

B1 (tiamin) eksikse bu üç enzim çalışmaz ve Glikozdan enerji (ATP) oluşamaz.

Glikoz enerjiye dönüşmezse kanda kalır. KAN GLIKOZ seviyesi yükseldi…(Tip-2 diyabet, İnsulin direnci)

Glikoz beyin için çok önemlidir. B1 eksikliği sebebiyle beyinde glikoz enerjiye çevrilemez ve bazı nöronlar hasar almaya başlar.

Bunlardan birisi Wernicke bölgesi. Bu bölge B1 eksikliğinden çok çabuk etkilenir.

Wernicke Bölgesi, beynin sol yarım küresinde yer alır ve dilin anlamsal yönünü işlemekle görevlidir. Bu bölgenin hasar görmesi, kişinin konuşmasını anlaşılmaz hale getirebilir ve anlamadaki zorluklar, kelime seçimindeki bozukluklar ve cümle yapısındaki anormallikler gibi belirtilere neden olabilir.

  • Kelimeleri yanlış kullanma
  • Okuduğunu anlamama
  • Ellerde titreme (Esansiyel tremor)”serebellumda hasar”
  • Hafıza ve odaklanma sorunu
  • Berrak düşünememe başlar
  • Wernicke ensofelopatiye gider

B1 eksikliğinde hafızada çok önemli olan mamiller cisimler dejenere olmaya başlıyor ki bu ileriye giderse kirsakof sendromuna gider ve bu hiç istemediğimiz bir şey (Psikoz, Mani, Ağır Depresyon)

Wernicke-Korsakoff Sendromu B1 vitamini (tiamin) eksikliğinde oluşan bir hastalıktır. Genellikle kronik alkol kullanımının sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca yetersiz beslenme, yeme bozuklukları, kanser, AIDS, obezite cerrahisi, doku nakli veya kemoterapi sonucunda da oluşabilmektedir.

Miyelin kılıfı ve sinir hasarlarını onarır.

TİAMİN Eksikliğinin Sebepleri

Alkol, THTR 1 ve 2 ‘yi engeller. Tiamin emilimi ve taşınması bozulur.

Tiamin Pirofosfat Sentaz enzimini engeller. Bu durumda Tiamin aktifleştiremeyiz.

Siroza neden olarak B1 depolanmasını engeller

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

IBS, Ülseratif kolit, Crohn, ÇÖLYAK gibi hastalıklar nedeniyle oluşan “Tiamin” emilim sorunu

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Oksidasyon, Antioksidan, Glutatyon eksikliği nedeniyle oluşan bağırsak duvarındaki bozulma

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Aşırı geçirgen bağırsak, sebepli olusan bağırsak duvarında ki bozulma ve Tiamin emilim sorunu

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Diüretik (idrar söktürücü) ve Tansiyon ilaçları Tiamin atılımını artırır ve eksikliğe neden olur

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

SONUÇ OLARAK

Tiamin (B1 Vitamini) eksikliğine Kan ve idrarda bakmak pek doğru sonuç vermez.

Kanda Transketolaz enzimine bakmak gerek. Eğer Transketolaz aktivitesi düşükse B1 eksiktir.

Alkolden uzak durmak gerekir.

MÜMKÜNSE Diüretik içeren Hipertansiyon ilaçları yerine içermeyenleri tercih etmek gerekli.

Bağırsakta bakterilerin ürettigi B1 vitaminini insanlar kullanamaz, bu nedenle mutlaka dışarıdan almak gerekir.

En çok B1 içeren gıdalar

  • Buğday, Bulgur (kepekli)
  • Tam Buğday Unu
  • Ekmek
  • Nohut, Fasulye, Barbunya
  • Ceviz, Badem, Fındık

Yine de yetersiz ise takviye tablet /kapsül almak gerekir.

Yağda eriyen Tiamin formu olan BENFOTİAMIN, DİYABET hastalarında yapılan deneylerde nöropati (Sinir Hasarı), göz ve böbrek hasarında da oldukça etkili sonuçlar veriyor. (FDA’da bunu onayladı)

Soda – maden suyu…Bunları yemekle birlikte tüketmek B1 emilimini engeller (2 saat fark olmali)

Oksidasyon, bağırsak hastalıkları, aşırı bağırsak geçirgenliği emilimi engeller. Bunları tedavi etmek, gerekirse bu dönemde Ek takviye almak gerekir.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Glutatyon – Yaşlanmayı – Metabolik Hastalıkları Önlemek Mümkün mü?

GLUTATYON

Glutatyon, hücrelerin enerji santralleri olan mitokondrilerin sağlıklı bir şekilde çalışması için gereklidir. Hasarlanmış veya işlev bozukluğu olan mitokondrilerin kanserleşme sürecinde kritik bir yeri vardır. Mitokondrilerin çalışması toksinler veya sağlıksız hücresel ortam nedeniyle bozulduğunda hücre solunum için oksijen yerine glukoz (şeker) kullanılan daha ilkel bir solunum formuna geçtiğinde kanserleşmektedir.

Vücudun ürettiği veya dışarıdan aldığı antioksidanların en kuvvetlisidir. Besinler etki edebildikleri antioksidan kapasitesine göre ORAC puanı alır.

Bu puanlamaya göre Glutatyon ‘un 1 g = 7.612.900 puandır. (Nar 100 gr 5700 puandır.)

Vücuttaki en önemli antioksidan olan Glutatyonun 20’li yaşlara kadar vücutta yeterli üretimi olur ve 20 yaşından sonra doğal glutatyon üretimi her on yılda ortalama %10 azalmaktadır.

Glutatyon serbest radikallerin ihtiyacı olan elektronu kendinden verir. Hücrelere zararın önüne geçer. Ya da bir başka yol olarak, serbest radikali hapis eder. Ve oksitlenerek kendisini feda eder.

Oksitlenmiş haline GSSG, işe yarayan temiz, indirgenmiş haline GSH denir. GSH / GSSG oran 90/10 şeklinde olur.

Glutatyona “ana anti-oksidan” denilmesinin sebebi, onun serbest radikalleri yakalayarak karaciğere taşır ve burada kendisini yenileyerek tekrar işine geri dönmesidir.

EK AYRINTI BİLGİ: Glutatyon, vücudumuzdaki hücreler tarafından üretilen ve önemli biyokimyasal mekanizmalarda kilit rol oynar. Tam adı gama-glutamilsisteinilglisindir. Başka bir deyişle, bir tripeptittir, glutamik asit, sistein ve glisinden oluşan üç amino asitli bir zincirdir. Teknik olarak, bu duruma  indirgenmiş glutatyon (GSH) denir.

Glutatyon vücudun doğal antioksidanlarından biri olarak işlev görür, ancak yalnızca GSH formunda bu işlevini yürütebilir.

EK AYRINTI BİLGİ: Orta amino asit olan sistein, –CH2SH yan zincirine sahiptir. GSH (indirgenmiş glutatyon (GSH)) kısaltmasındaki –SH bunun içindir. Sisteinin özel bir davranışı, -SH üzerindeki H’yi bırakıp insülin molekülünü bir arada tutan ve diğer birçok proteini uygun işlevsel şekillerinde katlanmış halde tutan disülfür köprüleri oluşturmak için başka bir sisteine ​​bağlanmasıdır. Bunlar protein yapısal formüllerinde -S-S- olarak gösterilir. Glutatyon bunu yaptığında, oksitlenmiş glutatyon haline gelir ve GSSG olarak sembolize edilir . O zaman antioksidan özelliğini kaybeder – ya da daha doğrusu, bu antioksidan işlevini yerine getirdiği anlamına gelir . GSSG daha sonra NADPH tarafından 2 GSH’ye geri indirgenebilir, böylece GSH bir hücrede sürekli olarak geri dönüştürülür. 

Önce bazı tanımları bilmekte / hatırlamakta fayda var:

Oksidasyon (diğer adıyla yükseltgenme); elektronların bir atom ya da molekülden ayrılmasını sağlayan kimyasal tepkime olarak tanımlanmıştır. 

Oksidatif stres; Vücudumuza alınan oksijenin kullanımı ve metabolizması sırasında oluşan agresif moleküller serbest radikallerdir.

Serbest radikaller; Dış etkenlerle nedeniyle ortaya çıkarak biyolojik moleküllerle reaksiyona girip hasara neden olabilen ve vücutta doğal olarak bulunan reaktif moleküllerdir.

Eğer, OKSİDASYON’u engelleyebilirsek; ciltteki yaşlanmadan Alzheimer’a diyabet, Crohn hastalığı, Romatoid artrit, IBS, MS gibi bir çok hastalığın oluşumuna engel olur veya var olanların semptomlarını engellersiniz.

GLUTATYON Eksikse;

  • Hücreler hasar alır
  • Yaşlanmanın hızını belirler
  • Cilt, organlar, kemik yapı çabuk yaşlanır
  • Kanser, Diyabet, demans (alzheimer), MS, Parkinson, Haşimato, Romatoid artrit, IBS, Crohn hastalığı, mide hastalıkları gibi bir çok hastalığın patogenezinde (bir hastalığın kaynağı ve gelişmesi sırasında organizmada meydana gelen değişiklikler bütünü) yer alır..

Glutatyona İhtiyacımızı Arttıran Maddeler

  • Asetaminofen (Parasetamol içeren ilaçlar)
  • Yapay tatlandırıcı aspartam
  • Klorlu su
  • Alkol
  • Benzopirenler (Sigara dumanı, Mangal dumanı, egzos dumanı vb.)
  • Bitratlar ve kimyasal gıda katkıları (salam, sosis, tütsülenmiş gıdalar vb)
  • Gece saatlerinde ışığa maruz kalınması melatonin salınmasını baskılayarak glutatyonun azalmasına neden olur (başucu lambaları, cep telefonu, tablet gibi cihazların ekranından yayılan mavi ışık)
  • Yetersiz beslenme – Kofaktör olan vitamin ve minerallerin eksikliği sonucunda glutatyon sentezi yetersiz kalır, başka antioksidanların yetersizliği de glutatyonun harcanmasına neden olur
  • Aşırı egzersiz – vücutta fazla miktarda serbest radikal oluşması sonucunda glutatyonu harcanmasına neden olur
  • Aseton, çözücüler (tiner)
  • Akaryakıt ve yan ürünleri
  • Ağır metaller (civa (diş dolguları, aşılar, dövmeler), kurşun, kadmiyum, bakır vb.)
  • Böcek öldürücüler (pestisitler), zirai mücadele ilaçları (herbisidler)
  • Sentetik gıda boyaları;
  • Ev temizlik ürünleri (Deterjanlar, çamaşır yumuşatıcılar, oda kokuları, naftalin, temizlik malzemeleri, beyazlatıcılar vb.)
  • Mutfak malzemeleri (Yapışmayan tava kaplamaları, plastik saklama kapları, konserve kutuları ve karton ambalajların iç kaplamaları vb.)
  • Formaldehid ve stiren (fotokopi ve printer toner mürekkepleri)
  • Röntgen ışınları
  • Endüstriyel atıklar
  • Elektromanyetik alanlar (EMF)
  • UV radyasyon
  • Kronik stres
  • Kaygı, endişe
  • Depresyon

GLUTATYON MEKANİZMASI (Sistem)

Lise de Kimya dersinde orbitalleri gördünüz hatırlarsınız. Bir çember olur çevresinde de çift olarak dönen elektronlar vardır.

Serbest radikalde dış orbitalinde bir ya da daha fazla eşlenmemiş ve kararsızlığa sebep olan başıboş dönen elektron/lar vardır.

Kararlı hale dönüşme eğilimi sebebi ile bu elektron bir şekilde eş bulacaklar ama nereden?

Maalesef serbest radikaller eksik elektronu vücudumuzda bulunan sağlam hücrelerden çalarlar. Normal olan hücremiz elektron kaybedince yapısı bozulduğu için zarar görürler. İşte bu olaya oksidasyon denir.

Serbest radikaller eksik elektronu hangi dokuya ait hücreden alırsa vücudumuzda gelişen reaksiyonlarda o yönde gelişir.(Hastalıklar da o dokularda gelişir)

  • Yağ dokudan elektron çaldığında (Hidrojen atomu) malondialdehit açığa çıkar.

Bu süreci anlamak için Malondialdehit (MDA), seviyesini ölçerek oksidasyon seviyesine bakabiliriz. (Malondialdehit’in kanda ve dokuda ölçümü oksidatif stresin değerlendirilmesinde önemli bir belirteçtir. Rutin kan ve doku testleri arasında değildir.)

EK BİLGİ: Malondialdehit reaktiftir ve potansiyel olarak mutajeniktir.(Genetik değişim oranını artıran madde) Ayçiçeği ve palmiye yağları gibi ısıtılmış yenilebilir yağlarda bulunmaktadır.

  • Protein dokudan elektron çaldığında (Sistin,Histidin,Lizin)

İşte asıl büyük problem budur. Her yerimiz protein olduğu için yukarıda yazıla olan ve daha fazlası hastalıklar tetiklenir.

  • DNA‘ dan elektron çaldığında sonuçları diğerlerine göre çok daha kötüdür.

Serbest radikaller DNA üzerinde pürin-pirimidin bazılarını parçalar. DNA hasar alır ve proteinler yanlış kodlanmaya başlar.

Glutatyon eksikliğinde kanserin tetiklemesinin en önemli nedeni budur. DNA hasarlı, kodlar yanlış dolayısı ile üretilen proteinler de yanlış olur.

Serbest radikaller, çoğu zaman normal hücre metabolik oksidasyonunun yan ürünleri ve toksik atıklarıdır. Anti-oksidanlar tarafından etkisiz hale getirilmediklerinde otoimmün hastalıklara, kanser gibi kronik hastalıklara yol açabilirler.

Serbest Radikaller Nasıl Oluşur

Serbest radikaller iki şekilde meydana gelir. Endojen (İç nedenler), eksojen (Dış nedenler)

Endojen Nedenler

  • Nefes alıyorsanız serbest radikal kaçınılmaz…Çünkü;
  • Solunumla aldığımız oksijen mitokondriye gider ve glikozdan enerji elde edilirken yanar
  • Sonuçta elektron kaybeder ve serbest oksijen radikali oluşur

Eksojen Nedenler

  • Kullandığımız ilaçlar
  • Yediğimiz besinler, içtigimiz su
  • Besinlerde kalan tarım ilaçları
  • Bağırsaktan geçen toksinler (aşırı geçirgenlik)
  • Radyasyon, fazla güneş ışını
  • Stres….

Tüm bu endojen ve eksojen nedenler durdurulmadığı takdirde eğer insanlar 20 li yaşlara kadar yaşayabilirlerse 70-80’li yaş görünümünde fazlaca metabolik sorunları ile birlikte bir çok hastalığa sahip olurlar.

İşte bu endojen ve eksojen etkenlere karşı vücudu koruyan asıl koruyucumuza geldik..

GLUTATYON

Oksitlenmiş haline GSSG, işe yarayan temiz, indirgenmiş haline GSH denir. GSH / GSSG oran 90/10 şeklinde olur.

Eğer bu oran değişirse örneğin indirgenmiş glutatyon (GSH) 80, oksitlenmiş glutatyon GSSG 20 olduğunda hücreelerini, nöronlarınız oksitlenmeye başlıyor. Yaşlanıyorsunuz. Pek tabi ki metabolik bir çok hastalığa doğru da yelken açıyorsunuz.

Hemen aklınıza son yılların moda eylemlerinden IV (Damardan) Glutatyon vermek gelebilir. indirgenmiş glutatyon (GSH) %100 yaparız ohhh sıfır serbest radikalle yaşayalım ne kadar kolay deği mi?

Tabi ki öyle kolay değil. Vücutta her şey denge içerisinde olmalıdır. Vücudun serbest radikallere de ihtiyacı var. Çünkü serbest radikaller bozuk/hasarlı hücrelere saldırarak, vücuda zarar verebilecek hatalı üretilmiş hücreleri bertaraf eder.

indirgenmiş glutatyon (GSH) ve oksitlenmiş glutatyon GSSG belirli bir oranda durmak zorunda. Çünkü serbest radikallerde bize %10 kadar lazım. %10 üzerine çıktığında GSSG kansere neden olan DNA hasarı yapar. Bu sebeple hekiminiz özel bir durum sebebi ile karar vermedikçe DAMARDAN GLUTATYON ALINMAMALIDIR.

EK BİLGİ : İntravenöz (IV) glutatyon – Şiddetli glutatyon noksanlığı olan kanser tedavisi ve HIV / AIDS tedavisi gibi durumlarda ya da genetik mutasyonlar veya başka nedenlerden ötürü kendi glutatyonlarını yeterli şekilde üretemeyen kişilerde başvurulan damar içi uygulamadır. Hastalardaki tıbbi duruma göre, IV glutatyon haftalık veya günlük olarak düzenli biçimde uygulanmalıdır. Glutatyon IV yoldan verildiğinde kan akımındaki yarılanma ömrü çok kısa olup ortalama 14 dakikadır. IV glutatyon 2,000 mg (2 g) dozunda verildiğinde hücrelerin alabileceği sistein şeklinde birikir. Uygulamadan 90 dakika sonra idrarda glutatyon ve sistein atılımında sırasıyla 300- ve 10-kat artış olur.

Kanser hastalarına glutatyon kullanabilir miyiz? HAYIR

Çünkü kanser hücresi gelişimini önlemek için: Oksitlenmiş glutatyon GSSG %10 olmalı ki kanserli hücreyi okside ederek vücudu korusun. Yani kötü kabul ettiğimiz serbest radikaller insanın en korkulan hastalıklardan olan kansere karşı kendini savunmasını sağlar. Unutmayın DENGE ÇOK ÖNEMLİ.

Fakat kanser hücresi zaten oluşup yayıldıktan sonra vereceğimiz Glutatyon miktarı sağlam hücrelerde DNA hasarı yaparak daha büyük sorunları tetikler. Bu sebeple kanser hastalarında glutatyon kullanılmaz.

GLUTATYON KATKILARI (DESTEKLERİ)

Hiç bir glutatyon kapsül ya da tablet direk glutatyon içermez. Hepsinde Glisin + Sistein + Glutamat isimli üç aminoasit ve enzimler bulunur. Hap yolu ile vücuda alındıktan sonra vücutta yeterli oranda glutatyona dönüşür. Damardan glutatyon verildiğinde oranı bilmemiz mümkün değil. Dengenin korunması için damardan uygulamadan kaçınılmalıdır.

EK BİLGİ: Hap olarak vücuda alındığında ilk önce GLUTAMAT ve SİSTEİN bunlara ait sentataz enzimi ile birleşir. Daha sonra bu birleşime glutatyon sentetaz enzimi vasıtası ile GLİSİN eklenir ve glutatyon oluşur. Selenyum ile beraber Magnezyum ve Çinko bu enzimatik faaliyetlerin yürütülmesinde görev alır.

Glutatyonun serbest radikalle elektron transferi yaptıktan oksitlenmiş glutatyon GSSG ye dönüştükten sonra temizlenme (indirgenmiş glutatyon (GSH) tekrar dönüşümü) mekanizmaları vardır. Glutatyonu redükte etme/temizleme görevi ALFA LİPOİK ASİT‘ indir. NAD, glutatyon reduktaz enzimi için gerekli kofaktordür.

EK BİLGİ: Süperoksit dismutaz (SOD), katalaz (CAT) ve glutatyon peroksidaz (GPx) hücrede serbest radikallere karşı temel savunma hattını oluştururlar. Serbest radikaller özellikle mitokondriyal enerji üretim yoluyla sürekli olarak üretilir. Serbest radikallerin hücrede birikmesi oksidatif strese ve hücresel hasara neden olur. Peroksidazin düzgün çalışması için SELENYUM gereklidir.

SONUÇ

Sağlıklı kalmak, performansınızı artırmak, hastalıkları önlemek ve yaşlanmanın etkilerinden korunmak, bağışıklık işlevi ve enflamasyonun kontrolü için glutatyon düzeyleri yüksek tutulmalıdır. Araştırmalar yüksek glutatyon düzeylerinin kas hasarını azalttığını, kasların iyileşme süresini kısalttığını, kas kuvveti ve dayanıklılığını artırdığını ve metabolizmayı yağ depolama yerine kas yapımına kaydırdığını göstermektedir.

Glutatyon, sağlıklı kalmak ve hastalıktan korunmak için en önemli moleküllerden biridir. Yaşlanma, kanser, kalp damar hastalıkları, bunama (demans) ve başka birçok kronik/dejeneratif hastalığın önlenmesinde temel öneme sahiptir.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla