Türkiye, Avrupa ve ABD’de İş Ayakkabısı Standartlarının Karşılaştırması

İş güvenliğinde kişisel koruyucu donanımlar (KKD) arasında yer alan iş ayakkabıları, çalışanların ayaklarını; düşen cisimler, delinme, kesilme, elektrik çarpması, kimyasal temas ve kayma gibi birçok riske karşı korumayı hedefler. Bu ürünlerin etkinliği, hem tasarımlarına hem de ait oldukları standartlara göre değerlendirilir. Ancak her ülke veya bölgenin bu konuda kendi mevzuat sistemi ve uygulama yaklaşımları bulunur.

Türkiye, Avrupa Birliği (EU-OSHA) ve Amerika Birleşik Devletleri (OSHA) sistemlerinde iş ayakkabısı ile ilgili düzenlemeler, standart numaraları, temel kriterler ve teknik beklentilerdeki benzerlikleri ve farklılıkları birlikte görelim.

Türkiye’de İş Ayakkabısı Standartları

Türkiye’de iş ayakkabıları, Kişisel Koruyucu Donanımlar Yönetmeliği (2016/425/AB direktifi esas alınarak) çerçevesinde değerlendirilir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bu konuda yetkili kurumlardır. Teknik standart olarak TS EN ISO 20345, temel referans alınır.

Öne Çıkan Hususlar:

  • TS EN ISO 20345: Bu standart, burun korumalı (çelik veya kompozit) iş ayakkabıları için geçerlidir ve darbe direnci en az 200 Joule olmalıdır.
  • İş ayakkabıları, SB, S1, S2, S3, S4, S5 gibi sınıflarla kodlanır.
  • Türkiye, CE işareti taşıyan ürünleri zorunlu tutar.
  • KKD’lerin piyasaya arzından önce uygunluk değerlendirme kuruluşlarından belge alması gerekir.

Avrupa Birliği’nde İş Ayakkabısı Standartları (EU-OSHA Yaklaşımı)

Avrupa Birliği’nde kişisel koruyucu donanımlar, 2016/425 sayılı Avrupa Parlamentosu Yönetmeliği kapsamında düzenlenir. EU-OSHA (Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı) ise farkındalık ve politika desteği sağlar, ancak teknik düzenleme yapmaz. Teknik gereklilikler Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) tarafından hazırlanır.

Temel Standart:

  • EN ISO 20345:2022: AB’de iş güvenliği ayakkabılarının teknik temelidir. 200 J darbe dayanımı, delici taban, antistatik özellik, sıvı geçirimsizlik gibi performans kriterlerini içerir.
  • S1 – S5 sınıflandırması AB içinde de aynen uygulanır.
  • Isı dayanımı, su geçirmezlik, kayma direnci (SRC), elektriksel yalıtım gibi özel testler eklenebilir.
  • Ürünler CE işareti taşımalıdır.
  • Üretici firmalar, risk değerlendirmesine göre sınıflandırma ve etiketleme yapmakla yükümlüdür.

Amerika Birleşik Devletleri’nde İş Ayakkabısı Standartları (OSHA)

ABD’de iş ayakkabısı güvenliği, Occupational Safety and Health Administration (OSHA) tarafından düzenlenir. Ancak OSHA kendi başına teknik standart oluşturmaz; bunun yerine Amerikan Ulusal Standartlar Enstitüsü (ANSI) ve ASTM (American Society for Testing and Materials) standartlarını referans alır.

Temel Standartlar:

  • ASTM F2413-18: ABD’deki en yaygın iş ayakkabısı standardıdır.
  • Koruma kodları (örneğin: I/75 C/75 EH):
    • I/75: Ayak parmakları için 75 pound kuvvetlik darbe koruması
    • C/75: Sıkıştırma dayanımı
    • EH: Elektriksel tehlikeye karşı yalıtım
    • PR: Penetrasyon (delinme) direnci
  • OSHA’nın 29 CFR 1910.136 maddesi, işverenin tehlike analizi yaparak uygun ayakkabıyı seçmesini şart koşar.
  • OSHA, iş ayakkabısı seçiminde işvereni sorumlu tutar, denetim sırasında hem dokümantasyon hem kullanım kontrolü yapar.

Benzerlikler
AlanTürkiyeAvrupa (EU-OSHA)ABD (OSHA)
Teknik TemelISO 20345EN ISO 20345ASTM F2413
Darbe Direnci200 Joule200 JouleI/75 (yaklaşık 101.7 Joule)
Delinme DirenciVar (P özelliği)Var (P özelliği)PR (penetration resistance)
SınıflandırmaS1 – S5S1 – S5Kodlu (I/75 C/75 EH PR)
Elektrik KorumasıE sınıfı ile belirtilirE sınıfı ile belirtilirEH ile belirtilir
KaymazlıkSRCSRCSlip Resistance notu isteğe bağlıdır
Suya DayanımS2, S3, S4, S5S2, S3, S4, S5Su geçirmezlik testi özel modelde
EtiketlemeCE + sınıfCE + sınıfASTM etiketi + kodlar

Farklılıklar
KategoriTürkiye ve ABABD
EtiketlemeCE zorunlu, sınıf belirtilmeli (örneğin S3 SRC)ASTM kodları zorunlu (I/75, EH vb.)
Sınıflandırma DiliSB, S1, S2, S3, S4, S5Kod sistemiyle açıklanır (örneğin EH PR C/75)
Test MetodolojisiISO/EN test cihazlarıASTM test cihazları ve prosedürleri
Yasal SorumlulukUygunluk değerlendirme kuruluşları ve işverenTamamen işverende, denetim sonrası ceza uygulanır
Bölgesel UygulamaAB üyesi ve aday ülkelerde geçerlidirYalnızca ABD’de bağlayıcıdır
Kaymazlık TestiSRC (SRA + SRB) ile zorunludurBazı ayakkabılar kaymaz ama zorunlu değil

Türkiye, iş ayakkabısı konusunda Avrupa Birliği ile tam uyumlu bir sistem kullanmakta; bu sayede ürün güvenliği, CE belgesi ve sınıflandırma açısından güçlü bir yapı sunmaktadır. Avrupa Birliği de ISO 20345’e dayalı kapsamlı, net ve kolay anlaşılır bir sınıflandırma ile özellikle imalat ve ağır sanayi sektörlerinde yaygın bir uygulama alanı sunmaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri ise daha çok sektör odaklı ve kod bazlı bir sistem izlemektedir. ASTM kodlaması daha teknik detay içerse de, sınıflandırmanın sade olmaması nedeniyle saha personeli tarafından karıştırılabilir. Ancak OSHA’nın saha denetim yetkisi ve işvereni birebir sorumlu tutan yaklaşımı, uygulamada ciddiyet sağlar.

Günümüzde global çalışan projelerde (örneğin enerji, tersane, inşaat) birden fazla standardın karşılıklı olarak kabul edilmesi gerektiği durumlarla karşılaşılmaktadır. Bu nedenle, hem saha mühendisleri hem de iş güvenliği uzmanlarının her üç sistem hakkında da bilgi sahibi olması, doğru ayakkabı seçimini ve yasal uyumluluğu sağlamak açısından kritik önemdedir.

Türkiye – AB – ABD İş Ayakkabısı Standartları Karşılaştırma Tablosu
KriterTürkiye (TS EN ISO 20345)AB (EN ISO 20345)ABD (ASTM F2413 – OSHA)
Temel DayanakISO 20345ISO 20345ASTM F2413
Sınıflandırma SistemiSB, S1–S5S1–S5I/75, C/75, EH, PR
Darbe Direnci200 J200 JI/75 ≈ 101.7 J
CE BelgesiZorunluZorunluYok
Elektrik YalıtımıEEEH
Kaymazlık ÖzelliğiSRA, SRB, SRCSRCBelirtilmişse geçerli
Suya DayanımS2–S5 sınıflarında varS2–S5Model bazlı
Etiketleme ZorunluluğuCE + sınıfCE + sınıfASTM etiketi + kod
Yasal Sorumlulukİşveren + uygunluk kurumuİşveren + üreticiİşveren
Yaptırım Kurumuİş MüfettişiYerel İş MüfettişiOSHA (federal)

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ KİŞİSEL KORUYUCU DONANIMLARIN İŞYERLERİNDE KULLANILMASI HAKKINDA YÖNETMELİK https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=18540&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5

⭐️⭐️ EU-OSHA – Kişisel koruyucu ekipmanlara ilişkin (AB) 2016/425 sayılı Yönetmelik https://osha.europa.eu/en/legislation/directive/regulation-eu-2016425-personal-protective-equipment

⭐️⭐️ OSHA – Genel Endüstri için Kişisel Koruyucu Donanım https://www.osha.gov/laws-regs/federalregister/1994-04-06

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

İşyerlerinde Birlikte Ateşlenenler, Birlikte Güçlenir

“Birlikte Ateşlenenler, Birlikte Güçlenir” – İş Yerinde Bağ Kurmanın Bilimi ve Sanatı
İnsan Beyni ve İş Yeri—İkisi de Sosyal Bir Sahnedir

Beynimiz, sosyal bir organ. İçinde milyonlarca nöron, birbirleriyle iletişim kurarak düşüncelerimizi, duygularımızı ve kararlarımızı oluşturur. İşte Hebb Yasası da bunu söyler:

“Birlikte ateşleyen hücreler, birlikte bağ kurar.”

Yani bir düşünce ne kadar çok tekrarlanırsa, ona dair nöronlar arasındaki bağlar o kadar güçlenir.
Peki bunu neden anlattım?

Çünkü bu biyolojik kural, sadece nöronlar için geçerli değil—insan ilişkileri için de geçerlidir.
Aynı hedefe koşan, birlikte emek veren, ortak duygular yaşayan insanlar da birbirleriyle bağ kurar.
Ve bir kurum, ancak bu bağlar kadar güçlü olabilir.

Aynı Hedefte Buluşmak – Ortak Ateşleme

İnsanlar ancak aynı hedefte “ateşlenirlerse”, yani aynı amaca anlam yüklerseniz, aralarında gerçek bir bağ oluşur. O yüzden bir yönetici, ilk adımda hedefi netleştirmeli ama bu hedefi duygusal olarak da anlamlandırmalıdır.

🎯 Yöneticiye düşen:

  • “Müşteri memnuniyeti” gibi soyut ifadeleri ete kemiğe büründürmek.
  • “İşimizi daha iyi yapmak” yerine, “İnsanların evine daha güvenli ürünler ulaştırmak” demek.
  • Sayılardan değil, insan hayatına dokunmaktan bahsetmek.

İnsan, kendini bir amacın parçası olarak hissettiğinde çalışmaz, inanır.
İnanınca da yalnızca işe değil, birbirine de bağlanır.

Mikro Hikâyeler – Beynin Yakıtı

İnsanlar veriye değil, hikâyeye bağlanır.
Bir yönetici, çalışanlarına hedefi anlatırken sadece “ne yapıyoruz”u değil, “kimin için, neden yapıyoruz”u da aktarmalıdır.

📘 Uygulama örneği:

  • Bir bakım teknisyenine, “Bu makineyi bozulmadan çalıştırmak önemli” demek yerine,
    “Bu hat arızalanırsa, gece vardiyasında çalışan 30 kişi eve 2 saat geç gidecek” demek,
    o teknisyenin işini sadece görev değil, empatiyle anlamlandırmasına neden olur.

Ortak Başarı Serotonini – Takdir ve Kutlama

Nöronlar birlikte ateşlenince bağ kurar.
İnsanlar da birlikte başardıklarında, beyinlerinde serotonin ve oksitosin gibi bağlanma kimyasalları salgılar.
Bu, motivasyonun hormonel temelidir.

🎉 Yöneticiye düşen:

  • Küçük de olsa başarıları görünür kılmak.
  • “Güzel iş çıkardınız” demek yerine, “Senin şu detaylı raporun sayesinde müşteri bizimle devam etmeye karar verdi” gibi kişiselleştirilmiş geri bildirimler vermek.

Küçük bir alkış bile, büyük bir bağlılık yaratır.
Takdir, ekibin iç bağlarını besleyen görünmez iptir.

Tekrarlı Etkileşim = Güçlü Bağ

Nasıl ki nöronlar arasındaki bağlar tekrar ile güçlenir, insanlar arası bağlar da sık temasla derinleşir.

🤝 Yöneticiye düşen:

  • “Açık kapı politikası” değil, açık kulak politikası benimsemek.
  • Günde 5 dakikalık samimi bir selam, haftalık soğuk bir toplantıdan daha etkili olabilir.
  • İletişimi yalnızca “iş konuşmaları” ile sınırlamamak: “Çocuğun okul nasıl gidiyor?” sorusu, belki de tüm günün en motive edici cümlesi olabilir.

Krizleri İlişki Yatırımına Çevirmek

Zor zamanlar, nöronlar gibi insanları da yakınlaştırabilir.
Birlikte atlatılan krizler, bağları çelikleştirir. Ama bunun için yöneticinin kriz anlarını sadece “sorun çözme anı” değil, bağ kurma fırsatı olarak görmesi gerekir.

🔥 Yöneticiye düşen:

  • “Neden oldu?” sorusuna değil, “Nasıl birlikte çözeriz?” duygusuna odaklanmak.
  • Suçlu değil, çözüm ortağı aramak.
  • Krizin sonunda ekiple birlikte omuz omuza “bunu da atlattık” duygusunu yaşayabilmek.

Kriz sonrası “yalnız kalmadım” duygusu, ekip bağlarını psikolojik olarak mühürler.

Aidiyet için Özgünlük Gerekli

Bağ kurmak, birbirine benzemekle değil; birbirine değer vermekle olur.
İnsan, kendini olduğu gibi kabul edildiği yerde kök salar.

🌱 Yöneticiye düşen:

  • Her çalışanın kişisel tarzını, mizacını ve çalışma şeklini tanımak.
  • Sadece performansa değil, kişiye yatırım yapmak.
  • İnsanları “adam gibi adam” değil, “kendi gibi insan” olarak görmek.

Bağ, kurumsal zorunlulukla değil; insani gönüllülükle güçlenir.

Takım Ruhu Nörobilimsel Bir Gerçektir

“Birlikte ateşleyen nöronlar birlikte bağ kurar.”
Aynı şekilde, birlikte çalışan insanlar da—eğer amaç net, duygu ortak, iletişim samimi ve başarı paylaşılmışsa—birlikte bağ kurar.

Ve bu bağ, sadece işin yürümesini değil, ruhun da yükselmesini sağlar.
Kurumsal başarıların temelinde; aynı hedefte atan kalpler, aynı sorumluluğu sırtlayan omuzlar ve aynı tebessümü paylaşan yüzler vardır.

Ekip Olmak, Bir Beyin Gibi Davranmaktır

Bir ekip, tıpkı bir beyin gibidir.
Her birey bir nöron, her iletişim bir sinaps, her başarı bir kimyasal tepkidir.
Ve her tekrar, bağları daha da sağlamlaştırır.

İyi bir yönetici, ekip kurmaz.
İyi bir yönetici, ekip olur.
Onlarla birlikte ateşlenir, birlikte bağ kurar, birlikte büyür.

Ve sonunda sadece bir işi değil, bir hikâyeyi yönetmiş olur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

İşletmelerin Deprem Riskine Karşı İş Sağlığı ve Güvenliği Tedbirleri – II (Risk Değerlendirmesi – Yapısal ve Yapısal Olmayan Tedbirler)

İşletmelerin Deprem Riskine Karşı İş Sağlığı ve Güvenliği Tedbirleri yazımın – çalışmamın ikinci bölümünü değerlendirmenize sunuyorum…

Deprem, Türkiye gibi sismik olarak aktif bölgelerde bulunan ülkelerde kaçınılmaz bir doğal afettir. Ancak etkilerinin yıkıcı olup olmayacağı, yalnızca yer hareketlerinin şiddetine değil, aynı zamanda yapıların tasarımı, kullanılan malzemeler, işletme içi organizasyon ve afet öncesi alınan tedbirlere bağlıdır.

Bu bağlamda, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) uygulamaları kapsamında deprem riskine yönelik proaktif yaklaşım geliştirmek, hem çalışan güvenliğini sağlamak hem de işletme sürekliliğini korumak açısından hayati önem taşımaktadır.

Bu çalışmada, işletmelerin deprem riskine karşı alması gereken önlemler iki ana başlık altında değerlendirilmiştir: yapısal tedbirler ve yapısal olmayan tedbirler.

Yapısal tedbirler, bina dayanımı, statik bütünlük ve mühendislik sistemlerine dair düzenlemeleri içerirken;

Yapısal olmayan tedbirler, ofis düzenlemeleri, ekipman sabitlemeleri, acil durum planları ve çalışan eğitimi gibi insani ve organizasyonel unsurları kapsamaktadır.

Her iki grup önlem de 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile paralel olarak, işletmelerin risk değerlendirme yükümlülüğü çerçevesinde ele alınmalıdır.

Siz, iş güvenliği profesyonelleri, teknik yöneticiler ve acil durum ekiplerinin deprem riskinin iş yeri ölçeğinde sistematik olarak analiz edilmesini, önlenebilir kayıpların en aza indirilmesini ve çalışanların hayatının korunmasını desteklemenize katkı vermeyi amaçladığım bu yazının çalışmalarınızda faydalı olmasını temenni ediyorum

Saygılarımla

Dr. Mustafa KEBAT

2. Risk Değerlendirmesi – Yapısal ve Yapısal Olmayan Tedbirler
2.1. Risk Değerlendirmesi
2.1.1. Tehlike Belirleme
  1. Zemin Tehlikeleri:
    • Aktif fay hatlarına olan mesafe
    • Zemin yapısının sıvılaşma riski
    • Yer altı su seviyesi
    • Heyelan eğilimi olan bölgeler
  2. Yapısal Tehlikeler:
    • Binaların inşa yılı ve yapı statiği
    • Betonarme yapı kontrolü
    • Kolon-kiriş bağlantı sağlamlığı
    • Sonradan eklenen katlar ve yapı değişiklikleri
  3. Yapısal Olmayan Tehlikeler:
    • Sabitlenmemiş raf, dolap, makineler
    • Cam bölmelerin kırılma riski
    • Asma tavan, aydınlatma elemanları
    • Yangın, elektrik ve gaz sistemleri
  4. Operasyonel Tehlikeler:
    • Çalışanların yoğun bulunduğu alanlar
    • Depolanan tehlikeli kimyasallar
    • Gaz ve yanıcı madde sistemleri
    • Yüksek sıcaklık veya basınçta çalışan sistemler

2.1.2. Risk Analizi
  • Her tehlike için:
    • Olasılık (deprem meydana gelme sıklığı)
    • Şiddet (olası zarar düzeyi)
    • Etkilenen kişi sayısı
    • Maruziyet süresi ve sıklığı

2.1.3. Mevcut Önlemlerin Değerlendirilmesi
  • Yangın algılama sistemleri
  • Tahliye planı
  • Eğitimler
  • Deprem ekipmanları (el feneri, ilk yardım çantası, megafon)

2.1.4. Risklerin Derecelendirilmesi
  • Yüksek, Orta, Düşük risk sınıflandırması
  • Öncelik sırasına göre eylem planı

2.1.5. Risk Azaltıcı Önlemlerin Planlanması
  • Hangi yapısal güçlendirmeler yapılacak?
  • Hangi ekipman sabitlenecek?
  • Hangi eğitimler verilecek?
  • Ne zaman tatbikat yapılacak?

2.2.Yapısal ve Yapısal Olmayan Tedbirler
2.2.1. Yapısal Güvenlik Tedbirleri
  1. Statik Değerlendirme:
    • Yetkili mühendislik firmalarına bina dayanım analizi yaptırılmalı.
    • Taşıyıcı sistemlerin güçlendirme gereksinimleri belirlenmeli.
    • Riskli yapı raporuna göre tahliye veya yenileme kararı verilmeli.
  2. Kolon-Kiriş Güçlendirme:
    • Karbon fiber, çelik kılıf gibi tekniklerle desteklenmeli.
    • Donatı eksikliği varsa, enjeksiyon sistemleri kullanılmalı.
  3. Zemin İyileştirme:
    • Sıvılaşma riskine karşı zemin enjeksiyonu
    • Jet grout veya kazıklı temel sistemleri önerilmeli
  4. Deprem İzolatörleri:
    • Yeni yapılarda sismik izolatör kullanımı
    • Kritik bölümlerde sarsıntı sönümleyici sistemler kurulması

2.2.2. Yapısal Olmayan Tedbirler
  1. Ekipman ve Mobilya Sabitleme:
    • Tüm dolap, raf, makineler duvara veya zemine sabitlenmeli
    • Üstü açık raf sistemleri sınırlandırılmalı
    • Ağır ekipmanların devrilme önleyicileri kullanılmalı
  2. Tavan ve Aydınlatma Kontrolleri:
    • Asma tavanlar sismik bağlantılarla güçlendirilmeli
    • Projektör, lamba, klima üniteleri sarsıntıya karşı özel kanca sistemleriyle takılmalı
  3. Cam ve Pencereler:
    • Film kaplamalarla camların dağılması önlenmeli
    • Pencerelerde güvenlik kilitleri veya koruyucu ızgaralar kullanılmalı
  4. Kimyasal ve Yanıcı Maddelerin Korunması:
    • Raflı sistemlerde devrilmeye karşı kelepçeler
    • Tehlikeli kimyasallar ayrı bölmelerde, kilitli dolaplarda tutulmalı
    • Gaz sistemlerinde deprem sensörlü otomatik kesici valfler olmalı
  5. Acil Durum Malzemeleri:
    • Yangın söndürücüler, el fenerleri, telsizler her katta ulaşılabilir olmalı
    • İlk yardım çantaları düzenli kontrol edilmeli

2.2.3. Tahliye ve Toplanma Altyapısı
  1. Tahliye Yolları:
    • Engellenmemiş, aydınlatmalı ve yön levhalı olmalı
    • Yangın kapıları otomatik kapanmalı ama kilitlenmemeli
  2. Toplanma Alanları:
    • Bina dışı açık alanlar olmalı, tabela ile gösterilmeli
    • Herkese yerini bilinir hale getirmek için eğitim verilmeli
  3. Acil Durum Haberleşme:
    • Deprem sonrası mobil hatların çalışmaması olasılığına karşı telsiz sistemleri
    • Personel listeleri, iletişim bilgileri güncel tutulmalı

2.2.4. Deprem Sonrası İş Sürekliliği Hazırlıkları
  • Kritik belgelerin dijital yedeklenmesi
  • Uzaktan erişim sistemlerinin kurulması
  • Üretim makineleri ve kritik yazılımlar için sigorta kapsamı ve yedekleme planları

📚 📚 📚

Ekstra Öneriler
  • Tatbikat Takvimi: Yılda en az bir kez deprem senaryosu içeren acil durum tatbikatı
  • Eğitim Planı: Yeni başlayanlara oryantasyon + yılda 1 kez tazeleme eğitimi
  • Periyodik Gözlem Formları: Yapısal olmayan risklerin aylık kontrolü için kontrol listesi

Deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda olan bir coğrafyada, işletmelerin bu riski göz ardı etmesi yalnızca hukuki ve mali yükümlülükler açısından değil, etik ve vicdani sorumluluklar bakımından da kabul edilemez bir ihmaldir. Deprem anında yaşanabilecek can ve mal kayıplarının çoğu, önceden alınabilecek makul ve uygulanabilir önlemlerle engellenebilir.

İşletmelerin İSG kapsamında yapacağı risk değerlendirmesi, yalnızca yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda çalışanların güvenliği ve üretim süreçlerinin sürdürülebilirliği için stratejik bir adımdır. Bu bağlamda, yapısal bütünlükten masa altındaki dolapların sabitlenmesine kadar her detayın dikkate alındığı bütünsel bir yaklaşım benimsenmelidir.

Unutulmamalıdır ki, bir işletmenin afetlere karşı dirençliliği, sadece mimari sağlamlığıyla değil, aynı zamanda çalışanlarının bilinç düzeyi ve yönetsel hazırlığıyla şekillenir.

Bu nedenle İSG profesyonellerinin sorumluluğu, yalnızca teknik önlemleri değil, aynı zamanda kurumsal kültürün risk odaklı dönüşümünü de kapsamalıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İşyerinde Deprem Güvenliği https://www.acgov.org/cao/rmu/programs/safety/topics/earthquakes.htm

⭐️⭐️ OSHA İşyerleri için Acil Durum Hazırlığı ve Afet Güvenliği Rehberi https://www.oshaeducationcenter.com/emergency-disaster-safety-guide/

⭐️⭐️ OSHA Deprem Hazırlığı ve Müdahale. https://www.osha.gov/earthquakes/preparedness

⭐️⭐️ OSHA Deprem Rehberi. https://www.osha.gov/emergency-preparedness/guides/earthquakes#:~:text=What%20can%20I%20do%20to,likely%20you%20will%20be%20injured.

⭐️⭐️ Deprem Öncesinde, Sırasında ve Sonrasında Ne Yapmalıyım? https://www.mtu.edu/geo/community/seismology/learn/earthquake-take-action/

⭐️⭐️ OSHA’nın Acil Durum Hazırlığı ve Müdahalesindeki Rolü: Krizde Çalışanları Koruma https://udshealth.com/blog/osha-emergency-preparedness-response-guide/

⭐️⭐️ Deprem https://ehs.stanford.edu/manual/emergency-response-guidelines/earthquake

⭐️⭐️ Deprem Hazırlığı https://www.caloes.ca.gov/office-of-the-director/operations/planning-preparedness-prevention/seismic-hazards/earthquake-preparedness/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Teknik Düzlem – Sistem Kurucu ve Süreç Yöneticisi

Teknik düzlemde konumlanan yönetici, kurumsal yaşamın işleyişini düzenleyen, süreçleri tanımlayan ve sistemleri kuran bir figürdür. Bu tip yöneticinin temel yönelimi, karmaşayı düzene çevirmek, belirsizliği azaltmak ve ölçülebilir çıktılar üretmektir. Onun dünyasında başarı, zamanında tamamlanan projeler, düşen maliyetler, artan verimlilik gibi somut göstergelerle tanımlanır. Bu yönelim, özellikle üretim, finans, operasyon gibi alanlarda büyük etki yaratır. Ancak bu etki, yalnızca teknik düzlemde kalırsa, kurumun diğer boyutlarında sessiz çatlaklar oluşmaya başlar. Çünkü sistem kurmak, yalnızca yapısal değil; aynı zamanda insani, kültürel ve varoluşsal bir iştir.

Teknik yönetici, kararlarını veriyle destekler, planlamalarını mantıksal çerçevede yapar. Süreç odaklıdır; belirsizlikten hoşlanmaz. Riskleri minimize etmek için standartlar oluşturur, kontrol mekanizmaları kurar. Bu yaklaşım, dışarıdan bakıldığında rasyonel ve güven verici görünür. Ancak içeriden bakıldığında, insanın karmaşıklığını, duyguların akışkanlığını ve kültürün çok katmanlı doğasını göz ardı etme riski taşır. Bu nedenle teknik düzlemde güçlü olan bir yönetici, sistem kurma becerisiyle birlikte insan ilişkilerine, kültürel bağlamlara ve anlam üretimine de duyarlılık geliştirmelidir.

Felsefi düzlemden bakıldığında, teknik yönetici çoğu zaman “neden” sorusunu değil, “nasıl” sorusunu merkeze alır. Bu da onun karar alma süreçlerini araçsallaştırır. Hannah Arendt’in “eylem, başkalarıyla birlikte başlatılan yeni bir başlangıçtır” sözü burada anlam kazanır. Teknik yönetici, eylemi bir sonuca ulaşmak için araçsallaştırdığında, başlangıç değil, tekrar üretir. Her proje, bir öncekinin kopyası olur; her toplantı, bir öncekinin tekrarı. Bu döngü, kurumun yenilik kapasitesini zayıflatır. Çünkü yenilik, yalnızca sistemle değil; anlamla, karşılaşmayla ve çoğullukla doğar.

Psikolojik düzlemde teknik yönetici, duygusal ihtiyaçları ikincil görebilir. Ekip üyelerinin motivasyon kaynakları, çatışma dinamikleri ya da aidiyet duyguları, süreçlerin verimliliği karşısında geri plana atılabilir. Bu da uzun vadede sessiz dirençlere, motivasyon kaybına ve kurumsal yabancılaşmaya yol açar. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde, aidiyet ve saygı basamakları atlandığında, kendini gerçekleştirme aşamasına ulaşmak zorlaşır. Teknik yönetici, bu basamakları görmezden geldiğinde, çalışanlar yalnızca görevlerini yerine getirir ama ruhlarını geri çeker. Bu da kurumun görünmez bağlarını zayıflatır.

Sosyolojik düzlemde teknik yönetici, kurumun kültürel kodlarını, güç ilişkilerini ve görünmez yapısını yeterince okuyamayabilir. Pierre Bourdieu’nün “habitus” kavramı burada devreye girer: bireylerin içselleştirdiği davranış kalıpları, kurumsal etkileşimleri şekillendirir. Teknik yönetici, bu kalıpları tanımadığında, kurumun görünmez yüzüyle bağ kuramaz. Toplantıların dili, e-postaların tonu, ofis düzeni gibi unsurlar onun için işlevsel olabilir; ama sembolik anlamlarını gözden kaçırabilir. Bu da kurumsal kültürün yüzeyde düzenli, derinde ise kırılgan olmasına neden olur.

Diğer yönetici tipleriyle karşılaştırıldığında, teknik yönetici sistem kurar ama bağ kurmaz. Psikolojik yönetici bağ kurar ama bazen sistem kurmakta zorlanır. Sosyolojik yönetici yapıyı tanır ama teknik süreçleri ihmal edebilir. Felsefi yönetici anlam üretir ama pratikte gecikebilir. Bu karşılaştırma, teknik yöneticinin güçlü olduğu kadar sınırlı olduğu alanları da gösterir. Sistem kurmak, bir kurumun omurgasını oluşturur; ama bu omurga, kaslarla, sinirlerle ve ruhla desteklenmediğinde, hareket kabiliyeti sınırlanır.

Felsefi düzlemde teknik yöneticinin en büyük sınavı, kararlarının ardındaki anlamı sorgulamaktır. “Bu süreci neden böyle kuruyorum?”, “Bu sistem hangi değerleri taşıyor?”, “Bu karar, kurumun varoluşuna nasıl hizmet ediyor?” gibi sorular, teknik düzlemi felsefi derinlikle buluşturur. Hegel’in diyalektiği burada yol göstericidir: tez ve antitez arasındaki çatışmadan doğan sentez, ilerlemenin motorudur. Teknik yönetici, yalnızca tez üretirse, antitezi bastırır; sentez doğmaz. Bu da kurumun gelişim olanağını ortadan kaldırır.

Psikolojik düzlemde teknik yöneticinin en büyük sınavı, duygusal zekâ geliştirmektir. Daniel Goleman’ın tanımıyla, duygusal zekâ, kişinin kendi duygularını tanıma ve yönetme becerisiyle birlikte, başkalarının duygularını da anlayabilme yetisidir. Teknik yönetici, bu yetiyi geliştirdiğinde, süreçleri yalnızca işlevsel değil; aynı zamanda insani hale getirir. Toplantılar, yalnızca karar alma değil; bağ kurma alanına dönüşür. Geri bildirimler, yalnızca performans değerlendirmesi değil; kişisel gelişim fırsatı olur.

Sosyolojik düzlemde teknik yöneticinin en büyük sınavı, kültürel farkındalık geliştirmektir. Kurumun ritüellerini, sembollerini, normlarını tanımak; görünmez yapıları görünür kılmak; güç ilişkilerini adil biçimde yönetmek… Bunlar, teknik düzlemin sosyolojik derinlikle buluştuğu noktalardır. Emile Durkheim’ın “kolektif bilinç” kavramı burada anlam kazanır: bir topluluk, yalnızca teknik meselelerin çözüldüğü bir mekanizma değildir; ortak değerlerin, duyguların ve sembollerin örgütlenmesidir. Teknik yönetici, bu örgütlenmeyi tanımadığında, sistem işler ama ruh eksik kalır.

Felsefi yöneticiyle karşılaştırıldığında, teknik yönetici daha hızlı karar alır; ama bu kararlar bazen anlamdan yoksun olabilir. Psikolojik yöneticiyle karşılaştırıldığında, teknik yönetici daha net süreçler kurar; ama bu süreçler bazen duygusal bağları zayıflatabilir. Sosyolojik yöneticiyle karşılaştırıldığında, teknik yönetici daha ölçülebilir çıktılar üretir; ama bu çıktılar bazen kültürel dokuyu aşındırabilir. Bu karşılaştırmalar, teknik yöneticinin yalnızca ne yaptığıyla değil, nasıl yaptığıyla ve neden yaptığıyla da değerlendirilmesi gerektiğini gösterir.

Nietzsche’nin “yaşamı olumlamak” dediği şey, çatışmaların, gerilimlerin ve farklılıkların değerini bilmektir. Teknik yönetici, bu farklılıkları bastırmak yerine işleyebilirse, sistem yalnızca düzen değil; canlılık üretir. Çünkü kurumlar, yalnızca işleyen mekanizmalar değil; yaşayan organizmalardır. Ve bu organizmalar, teknik düzlemde kurulan sistemlerle birlikte, psikolojik bağlarla, sosyolojik yapılarla ve felsefi yönelimlerle yaşar.

Sonuç olarak, teknik düzlemde konumlanan yönetici, kurumun omurgasını oluşturur. Ancak bu omurga, diğer düzlemlerle desteklenmediğinde, hareket kabiliyeti sınırlanır. Sistem kurmak, bir başlangıçtır; ama bu başlangıcın anlamlı, insani ve kültürel olması için diğer düzlemlerle buluşması gerekir. Teknik yönetici, bu buluşmayı sağlayabildiğinde, yalnızca süreç değil; bağ, değer ve hikâye üretir. Ve bu üretim, kurumun gerçek canlılığını belirler.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

NOT: Diğer yönetici tiplerini okumak isterseniz; web sitemizden arama yaparak okuyabilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Daha Fazla

İş Güvenliği Uzmanının Hukuken ve Fiilen Kapsamlı Sorumlulukları

Bir İş Güvenliği Uzmanı, OSGB bünyesinde çalışıyor olsun ve İSG-KATİP sistemi üzerinden yeni bir firmanın yasal iş güvenliği uzmanı olarak atandığını varsayalım. Bu andan itibaren uzman hukuken ve fiilen kapsamlı sorumluluklar üstlenir. Bu sorumlulukları ayrıntılı olarak, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (6331 sayılı Kanun), yönetmelikler ve Türk Ceza Hukuku çerçevesinde açıklayayım.

Görev ve Sorumlulukların Başlangıcı – Hukuki Dayanak
  • Atama Anı: OSGB’de çalışan İş Güvenliği Uzmanı, İSG-KATİP sistemi üzerinden bir firmaya yasal iş güvenliği uzmanı olarak atandığı anda, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındaki yükümlülükler resmen devreye girer.
  • Hukuki Dayanak:
    • 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, özellikle Madde 6 (İSG Hizmetleri) ve Madde 8 (İş Güvenliği uzmanının görevleri)
    • 6331 sayılı Kanuna bağlı İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik
    • Türk Ceza Kanunu (TCK) 89, 90, 173 ve ilgili maddeler (taksirle yaralama ve ölüm, iş güvenliği ihlalleri)

İş Güvenliği Uzmanı Atandıktan Sonra Üstlendiği Sorumluluklar
A. Risk Değerlendirmesi ve Önleyici Çalışmalar
  1. Risk Analizi Yapmak
    • İşyerindeki tüm risklerin belirlenmesi: makine, elektrik, kimyasal, ergonomik, biyolojik vb.
    • Risklerin derecelendirilmesi ve önceliklendirilmesi.
    • Hukuki dayanak: 6331/10. madde – İşveren, risk değerlendirmesi yaptırmakla yükümlüdür, İş Güvenliği Uzmanı bu sürecin yürütülmesinden sorumludur.
    • Ceza riski: Risk değerlendirmesi yapılmazsa, iş kazası veya meslek hastalığı oluştuğunda ihmalden sorumluluk doğar (TCK 89, 90).
  2. İşyerine Özel Güvenlik Önlemleri Önerme
    • Tehlikeli alanlara uygun koruyucu önlemler, makine koruyucuları, kişisel koruyucu donanımlar (KKD) önerme.
    • Güvenlik talimatları ve prosedürlerin oluşturulması.

B. Eğitim ve Bilgilendirme Görevleri
  1. Çalışanlara Eğitim Vermek
    • İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitimleri planlamak ve uygulamak.
    • Tehlikeli işlerde çalışanlara özel eğitim vermek (makine, kimyasal, elektrik vb.).
    • Eğitimlerin belgelenmesi ve takip edilmesi.
    • Hukuki dayanak: 6331/13. madde
  2. Bilgilendirme ve Rehberlik
    • Çalışanları işyerindeki riskler ve alınacak önlemler konusunda bilgilendirmek.
    • İşverenin talep ettiği önlemler konusunda danışmanlık yapmak.

C. Denetim ve İzleme Görevleri
  1. Periyodik Denetimler
    • İşyerinde rutin iş güvenliği denetimleri yapmak ve uygunsuzlukları tespit etmek.
    • Eksik veya riskli durumları raporlamak.
    • Hukuki dayanak: 6331/14. madde
  2. İş Kazası ve Meslek Hastalığı İncelemeleri
    • İş kazası veya meslek hastalığı oluştuğunda olayın nedenlerini incelemek.
    • Gerekli düzeltici önlemleri ve raporları hazırlamak.

D. Yasal Bildirim ve Dokümantasyon
  1. İSG-KATİP Üzerinden Raporlama
    • İşyerinin İSG-KATİP kaydını yönetmek, periyodik olarak güncellemek.
    • İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği yükümlülüklerini elektronik ortamda doğrulamak.
  2. İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirimi
    • SGK ve Çalışma Bakanlığına zamanında bildirim yapılmasını sağlamak.
    • Gerekli tutanak ve raporları hazırlamak.
  3. Belgelerin Düzenli Tutulması
    • Risk değerlendirme raporları, eğitim katılım listeleri, denetim raporları, makine bakım kayıtları gibi belgeleri kontrolünde tutmak.
    • Hukuki dayanak: 6331/15. madde

E. Hukuki ve Ceza Sorumlulukları
  1. İhmal ve Taksir Durumları
    • İş Güvenliği Uzmanı, görevlerini yerine getirmeyerek iş kazası veya meslek hastalığına sebep olursa TCK kapsamında cezai sorumluluk doğabilir:
      • TCK 89: Taksirle yaralama (1 yıldan 3 yıla kadar hapis)
      • TCK 90: Ağır yaralanma (3 yıldan 6 yıla kadar hapis)
      • TCK 173: İş sağlığı ve güvenliği önlemlerine aykırı davranma (1 yıldan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası)
  2. İşverenle Ortak Sorumluluk
    • İş Güvenliği Uzmanı yalnızca tavsiyede bulunur, ama kanunda belirlenen görevleri yapmamak veya ihmalkar davranmak ceza ve idari para cezası ile sonuçlanabilir.
    • İşverenin uygulamadığı öneriler ve iş Güvenliği Uzmanı’nın belgelendirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi birlikte değerlendirilebilir!!

F. Sürekli Gözetim ve İyileştirme
  1. İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi (İSGYS) Oluşturma ve İzleme
    • İşyerindeki tüm güvenlik süreçlerini sürekli izlemek ve iyileştirme önerileri sunmak.
    • Yeni makine veya üretim hattı eklendiğinde risk değerlendirmesi yapmak.
  2. Yasal Mevzuata Uyumun Sağlanması
    • Çalışma mevzuatı, İSG yönetmelikleri, KKD standartları ve ulusal mevzuatın takip edilmesi.

İş Güvenliği Uzmanı’nIn Atama Anından Sonra Yüklendiği Sorumluluklar
  1. Risk değerlendirmesi yapmak ve önleyici tedbirler önermek
  2. Çalışanlara eğitim ve bilgilendirme sağlamak
  3. İşyerini periyodik olarak denetlemek ve uygunsuzlukları raporlamak
  4. İş kazası ve meslek hastalığı incelemeleri yapmak
  5. SGK ve Çalışma Bakanlığına zamanında bildirimde bulunmak
  6. İSG-KATİP sisteminde firma bilgilerini güncel tutmak
  7. Tüm dokümantasyonu eksiksiz ve doğru şekilde tutmak
  8. İhmalkar davranıştan doğabilecek hukuki ve cezai sorumlulukları bilmek
  9. İşverenle birlikte yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlamak
  10. Sürekli izleme ve iyileştirme yapmak

İş Güvenliği Uzmanı’nın sorumluluklarını, risk, yasal dayanak ve olası ceza ile birlikte hazırlanmış “İş Güvenliği Uzmanı Sorumluluk Matrisi”ni aşağıda inceleyebilirsiniz.

İş Güvenliği Uzmanı Sorumluluk Matrisi
Görev AlanıAçıklama / RiskYasal DayanakOlası Ceza / Sonuç
1. Risk Değerlendirmesiİşyerindeki tehlikelerin belirlenmemesi, kazalara ve meslek hastalıklarına yol açma6331 sayılı Kanun, Madde 10İş kazası halinde TCK 89/90: Taksirle yaralama (1–6 yıl hapis), 6331/10: İdari para cezası
2. Önleyici Tedbir ÖnerileriKoruyucu donanım, makine güvenlik önlemleri önerilmezse çalışan yaralanabilir6331/8, İSG Uzmanları Yönetmeliği6331/8: İdari para cezası, TCK 173: Önlemlere aykırılık (1–3 yıl hapis veya adli para)
3. Çalışan Eğitimi ve BilgilendirmeÇalışanlar riskler konusunda bilgilendirilmezse kazalar artar6331/133 aya kadar hapis veya para cezası, iş kazası halinde TCK 89/90 kapsamında sorumluluk
4. Periyodik Denetim ve İzlemeDenetim yapılmazsa uygunsuz koşullar fark edilmez, kazalar oluşur6331/143 aya kadar hapis veya para cezası, TCK 173 kapsamında ihmal cezası
5. İş Kazası / Meslek Hastalığı İncelemeOlayın nedenleri raporlanmazsa tekrar eden kazalar önlenemez6331/14–15İhmal durumunda TCK 89/90: Taksirle yaralama veya ağır yaralanma
6. SGK ve Bakanlık BildirimiBildirim yapılmazsa çalışan hakları ihlal edilir, idari yaptırım uygulanır6331/15, İş Kazaları Bildirim Yönetmeliğiİdari para cezası, işverenle birlikte hukuki sorumluluk
7. İSG-KATİP Sistemi YönetimiKayıtlar eksik veya yanlış tutulursa yasal denetimlerde cezai sorumluluk doğar6331/15, İSG-KATİP Kullanım Kılavuzuİdari para cezası, iş kazası durumunda TCK kapsamında sorumluluk
8. Dokümantasyon ve ArşivlemeEğitim, denetim ve risk raporları tutulmazsa kanıt eksikliği oluşur6331/15İdari para cezası, dava ve tazminat riskleri
9. İşveren ile Danışmanlık ve Uyumluluk Sağlamaİşveren önlemleri uygulamazsa kazalara yol açabilir6331/8, 6331/14TCK 173 ve 89/90 kapsamında ihmal sorumluluğu
10. Sürekli İzleme ve İyileştirmeYeni riskler fark edilmez, tekrarlayan kazalar oluşur6331/8, İSG Yönetmeliğiİhmal durumunda TCK 173 ve idari para cezası

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

#işgüvenliği #işkazası #6331 #isg #tetkikosgb #kebat

Daha Fazla

İşyeri Revirinizdeki Oksijen Tüpüne Dikkat!!

Oksijen tüpleri, hem sağlık amaçlı hem de acil müdahalelerde hayat kurtarıcı niteliğe sahip basınçlı gaz ekipmanlarıdır. Ancak içerdiği yüksek basınç ve yanıcı ortamlarla etkileşime açık olması nedeniyle, doğru muhafaza edilmediğinde ve bilinçsizce kullanıldığında ciddi iş sağlığı ve güvenliği risklerine neden olabilir.

Bu nedenle, işletmelerimizde genellikle kullanılan 8–12 kg’lık taşınabilir oksijen tüplerinin kontrolü, muhafazası, kullanımı ve değiştirilmesi konularında tüm çalışanlarımızın dikkatli ve bilinçli hareket etmesi büyük önem taşır.

Sağlık personeli olmayan çalışanlarımızın dahi, temel güvenlik kurallarını anlayarak oksijen tüpleri ile ilgili işlemleri güvenli şekilde yerine getirebilmeleri amacıyla hazırladığım bu yazıda, sadece bir ekipmanı kullandırmak değil, aynı zamanda riski yönetebilen bilinçli bireyler yetiştirmektir.

Aşağıda işyerinizdeki oksijen tüpünün güvenli muhafaza edilmesi, kontrol edilmesi, kullanılması ve değiştirilmesi konularında sağlık personeli olmayan bir çalışan tarafından da kolayca anlaşılabilecek şekilde hazırlanmış eğitici ve hatırlatıcı bir yazılı bilgi dokümanı bulacaksınız.

Saygılarımla

Dr. Mustafa KEBAT

Oksijen Tüpü Nedir?

Oksijen tüpleri, tıbbi veya acil durumlarda kullanılmak üzere basınç altında saf oksijen gazı içeren çelik silindirlerdir. İşyeri ortamında, acil müdahale durumları için kullanılabilir. Ancak bu tüpler yüksek basınç altında olduğu için tehlikeli gaz ekipmanları sınıfına girer ve özel dikkat gerektirir.

Oksijen Tüpü Güvenli Muhafaza Kuralları

Dik Konumda Sabitlenmeli: Tüp daima dik konumda ve devrilmeyecek şekilde bir zincir veya kelepçe ile sabitlenmelidir.
Isı Kaynağından Uzak: Güneş ışığı, soba, kaynak kıvılcımı, fırın gibi ısı kaynaklarından en az 1,5 metre uzakta tutulmalıdır.
Kimyasallardan Ayrı Tutulmalı: Yanıcı, parlayıcı ya da kimyasal maddelerin bulunduğu yerlerden uzakta depolanmalıdır.
Kapalı, Kuru ve Havalandırmalı Alan: Oksijen tüpleri kuru, iyi havalandırılmış, tercihen kilitli bir alanda muhafaza edilmelidir.
“Oksijen Tüpü” Uyarı Etiketi: Tüpün bulunduğu alanda “Tıbbi Oksijen – Ateş ve Kıvılcım Yasaktır” etiketi görünür olmalıdır.

Oksijen Tüpü Günlük / Haftalık Kontrol Listesi

🔸 Tüp dik ve sabit durumda mı?
🔸 Vanası kapalı mı ve güvenlik başlığı takılı mı?
🔸 Gövde yüzeyinde pas, çatlak, darbe izi var mı?
🔸 Tüp bağlantı noktaları sızdırmaz mı?
🔸 Manometre basınç seviyesi normal aralıkta mı (yaklaşık 150–200 bar arası dolu)?
🔸 Etiketler okunabilir ve güncel mi?

📅 Haftalık kontrol yapılmalı, uygunsuzluklar amire bildirilmelidir.

Oksijen Tüpü Temel Kullanım Talimatı

‼️ Bu işlemler sadece eğitimli ve yetkilendirilmiş kişiler tarafından yapılmalıdır.

  1. Tüp dik ve sabit olmalı.
  2. Manometre kontrol edilir. (Boş veya az ise kullanılmaz)
  3. Regülatör takılır. (Kırık, çatlak varsa kesinlikle kullanılmaz)
  4. Vana yavaşça açılır. Ani açma patlama riskine neden olabilir.
  5. Oksijen maskesi ya da hortum takılır.
  6. Kullanım sonrası vana kapatılır ve hortumlar ayrılır.
  7. Güvenlik başlığı takılır.

Boş Oksijen Tüpü Değiştirme Talimatı

🟢 Her tüpün üzerinde “Boş/Dolu” etiketi olmalıdır.
🔁 Tüpün içindeki basınç 40 bar altına düştüyse “BOŞ” kabul edilir.

Adımlar:

  1. Vanayı kapat.
  2. Hortum ve regülatörü çıkar.
  3. Tüpü yerinden dikkatle çıkar.
  4. Yeni tüpü sabitle, regülatörü tak.
  5. Sızdırmazlık kontrolü yap.
  6. Manometre basıncını kontrol et (>150 bar normaldir).
  7. “DOLU” etiketi varsa görünür olsun.

🛑 Boş tüplerle dolu tüpler aynı alanda karışmamalı, ayrı yerlerde saklanmalıdır.

Oksijen Tüpü Dikkat Edilmesi Gereken Güvenlik Noktaları

🚫 Asla tüpü sürükleme, yuvarlama, yatırma.
🚫 Tüpü açarken yağlı, kirli eldiven ya da alet kullanma.
🚫 Yanında sigara içme, kıvılcım oluşturma.
🚫 Tüpün vanasına darbe alma riskini önle.
🚫 Tüp içinde kaçak hissedersen hemen vanayı kapat ve amirine bildir.

🧠 🧠 🧠
BUNLARI UNUTMA!
  • Tüp basınçlı kap olduğu için potansiyel bir tehlike barındırır.
  • Eğitimli olsan bile her zaman dikkatli olmalısın.
  • Aylık bakım ve yıllık periyodik kontroller yetkili firma tarafından yapılmalıdır.
  • Tüp üzerinde son test tarihi ve üretim tarihi etiketini kontrol et.
  • 10 yıldan eski tüpler kullanılmaz.
✅ ✅ ✅

Oksijen Tüpü ile Çalışırken
SABİTLE – KONTROL ET – KULLAN – KAPAT – EMNİYETE AL!”

Unutulmamalıdır ki; oksijen hayat verirken aynı zamanda yanlış ellerde ölümcül sonuçlara da neden olabilir. Bu sebeple, sadece tüpün içindeki gazı değil, çevresel güvenliği ve insan hayatını da taşıdığımızı bilerek hareket etmeliyiz.

Bu bilgi formu, işyerinde görevli ve sağlık personeli olmayan bir çalışanın oksijen tüplerini güvenle kullanmasını, kontrol etmesini ve gerektiğinde değiştirmesini amaçlamaktadır. Bu belge eğitimin yerini tutmaz, ancak kişisel sorumluluklarını ve doğru davranışları öğretmek için hazırlanmıştır. Düzenli aralıklarla yeniden okunmalı ve gerektiğinde sorumlu kişiden destek alınmalıdır.

Yapılan her kontrol, alınan her küçük önlem, büyük tehlikeleri önlemenin anahtarıdır. Bu dokümandaki bilgiler, sizleri hem bireysel hem ekip düzeyinde güvenli davranışlara teşvik etmek için hazırlanmıştır. Lütfen periyodik tekrarlar yaparak bilgilerinizi güncel tutunuz ve gerektiğinde bu dokümana başvurmaktan çekinmeyiniz. Güvenli bir çalışma ortamı, dikkatli ve bilgili çalışanlarla mümkündür.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Bilinçdışının Yöneticiye Fısıldadıkları

Kendi Gölgeni Tanımanın ve Propriyoseptif Farkındalığın Gücü

“Bilinçdışı, bilince taşınana kadar hayatını yönetir ve sen ona kader dersin.” Carl Gustav Jung’un bu sözü, yalnızca bireysel psikolojiye değil; liderlik, karar alma ve kurumsal davranışa da ışık tutar. Çünkü yöneticiler, farkında olmadıkları içsel dinamiklerle ekiplerini, stratejilerini ve kültürlerini şekillendirir. Bilinçdışı, yalnızca rüyalarda değil; toplantı odalarında, performans değerlendirmelerinde ve kriz anlarında da konuşur. Ve bu bilinçdışının en güçlü aktörlerinden biri, Jung’un “gölge” adını verdiği arketiptir.

Gölge, bireyin bilinçli benliği tarafından kabul edilmeyen, bastırılan, inkâr edilen yönlerin toplamıdır. Bu yönler, çoğu zaman “kötü” olarak kodlanır: öfke, kıskançlık, hırs, bencillik… Ancak gölge yalnızca karanlık değil; aynı zamanda bastırılmış potansiyeldir. Cesaret, yaratıcılık, liderlik, özgünlük gibi özellikler de gölgede kalabilir. Bu nedenle gölgeyle yüzleşmek, yalnızca psikolojik değil; aynı zamanda stratejik bir gerekliliktir.

Jung’a göre gölge, bireyin bilinçdışı alanında yer alan ve benlik tarafından reddedilen yönlerin sembolik temsilidir. Gölge, çocuklukta şekillenir. Aile normları, okul disiplini, kültürel değerler ve sosyal beklentiler, bireyin hangi yönlerini kabul edip hangilerini bastıracağını belirler.

Örneğin:

  • Bir çocuk öfkesini ifade ettiğinde cezalandırılıyorsa, öfke gölgeye itilir.
  • Hayal gücü küçümseniyorsa, yaratıcılık bastırılır.
  • Hırs ayıplanıyorsa, başarı arzusu karanlığa gömülür.

Bu bastırılan yönler, bilinçdışında birikir ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde beklenmedik anlarda yüzeye çıkar. Bir yönetici, ekip arkadaşının başarısını küçümsüyorsa, bu kendi değersizlik duygusunun yansıması olabilir. Bir çalışan, sürekli başkalarının hatalarını vurguluyorsa, kendi hatalarını kabul edemiyor olabilir. Gölge, dışa yansıtma (projection) yoluyla kendini gösterir.

Gölgeyle yüzleşmek, yöneticinin kendilik bilincini derinleştirmesi ve liderlik tarzını dönüştürmesi için kritik bir adımdır.

Çünkü gölgeyle temas:

  • Savunmacı tepkileri azaltır.
  • Empati kapasitesini artırır.
  • Karar alma süreçlerini berraklaştırır.
  • Ekip içi güveni ve açıklığı destekler.

Jung’un şu sözü, liderlik bağlamında yeniden okunabilir: Gölgesinin etkisinde kalan biri her zaman kendini engeller ve kendi tuzağına düşer.” Yani gölgeyle yüzleşmeyen yönetici, kendi potansiyelini sınırladığı gibi, ekibinin gelişimini de engeller.

Gölgeyle yüzleşmenin yalnızca zihinsel değil; aynı zamanda bedensel bir boyutu vardır. Jung’un arketipleri, rüyalarda, mitolojide ve sembollerde kendini gösterdiği gibi; bedenin sessiz dilinde de yaşar. Propriyosepsiyon, bu dilin en temel bileşenidir.

Propriyosepsiyon, vücudun uzaydaki konumunu, hareketini ve kas gerilimini algılama yetisidir. Bu sistem, sinir-kas koordinasyonu, denge, postür ve duyusal farkındalıkla ilişkilidir. Propriyoseptif egzersizler, bireyin bedenine dair farkındalığını artırarak bilinçdışı materyalin yüzeye çıkmasını kolaylaştırır.

Örneğin:

  • Gözler kapalı yapılan denge egzersizleri, bireyin içsel dengesizliklerini fark etmesini sağlar.
  • Pelvik taban farkındalığı, bastırılmış duyguların bedensel izlerini açığa çıkarabilir.
  • Derin nefes eşliğinde yapılan proprioseptif salınımlar, zihinsel gevşeme ve duygusal regülasyon sağlar.

Bu egzersizler, yöneticinin kendi bedeninde taşıdığı bastırılmış içeriklerle temas kurmasını sağlar. Zihin neyi unutmaya çalışırsa çalışsın, beden onu hafızasında taşır.

Kurumsal yapılarda gölge, özellikle güç ilişkilerinde belirginleşir. Statü kaygısı, rol çatışmaları ve performans baskısı, gölgeyi tetikleyen başlıca faktörlerdir.

  • Bir yönetici, astlarının özgüvenini tehdit olarak algılayabilir.
  • Bir çalışan, ekip arkadaşının esnekliğini “disiplinsizlik” olarak yorumlayabilir.
  • Bir lider, kendi bastırılmış hırsını “ekip başarısı” maskesiyle dışa vurabilir.

Bu davranışlar, gölgenin bilinçdışı düzeyde kurumu şekillendirdiğini gösterir. Gölgeyle yüzleşmeyen kurumlar, görünürde başarılı olsa da içsel olarak çatışmalı, savunmacı ve kırılgandır.

Propriyoseptif egzersizler, yöneticilerin gölgeyle temas kurmasını sağlayan etkili bir araçtır.

Bu uygulamalar, yöneticilerin yalnızca bedenlerini değil; aynı zamanda liderlik tarzlarını, karar alma süreçlerini ve ekip ilişkilerini yeniden yapılandırmalarına yardımcı olur.

Gölgeyle yüzleşmek, bireyin kendine karşı dürüst olmasını, başkalarına karşı daha anlayışlı olmasını ve yaşamla daha bütünlüklü bir ilişki kurmasını sağlar. Bu bütünlük:

  • Mükemmel olmak değil, bütün olmak demektir.
  • Işığı karanlığı bastırmak için değil, onunla birlikte var olmak için kullanmak demektir.
  • Liderliği yalnızca stratejiyle değil, insanlıkla yürütmek demektir.

Jung’un şu sözüyle bitirelim: “Gölgemizin dostumuz mu düşmanımız mı olacağı büyük ölçüde kendimize bağlıdır. Gölge, yalnızca görmezden gelindiğinde veya yanlış anlaşıldığında düşman olur.”

İş dünyasında gölgeyle barışan liderler, yalnızca strateji ve performansla değil; insanlıkla, açıklıkla ve bütünlükle yönetir.

Bu liderler:

  • Kendi bastırılmış yönlerini tanıyarak başkalarının farklılıklarına daha fazla alan açar.
  • Savunma yerine merak, yargı yerine empati, kontrol yerine güven geliştirir.
  • Ekip içinde psikolojik güvenliği artırır, duygusal açıklığı teşvik eder.
  • Kurum kültürünü yalnızca hedef odaklı değil, insan merkezli biçimde dönüştürür.

Bu liderlik biçimi, propriyoseptif egzersizlerle desteklendiğinde daha da derinleşir. Çünkü beden farkındalığı, zihinsel berraklık ve duygusal regülasyonun ön koşuludur. Gölgeyle barışan lider, bedenini dinlemeyi bilen, sinyalleri ayırt edebilen ve içsel uyumu dışsal ilişkilere taşıyabilen kişidir.

Jung’un gölge arketipi, yalnızca bireysel psikolojiye değil; liderlik, organizasyonel davranış ve kurumsal kültür inşasına da uygulanabilir bir kavramdır. Gölgeyle yüzleşmek, yöneticinin kendi içsel çatışmalarını tanıması, bastırılmış potansiyelini açığa çıkarması ve daha otantik bir liderlik tarzı geliştirmesi için vazgeçilmez bir adımdır.

Propriyoseptif egzersizler, bu süreci bedensel düzeyde destekleyerek farkındalığı somutlaştırır. Gözler kapalı yapılan bir denge hareketi, zihinsel kontrol ihtiyacını görünür kılar. Senkronize hareketler, ekip içi uyumu ve empatiyi güçlendirir. Sessiz beden çalışmaları, gürültülü zihinleri sakinleştirir.

Sonuç olarak:

  • Gölgeyle yüzleşmek cesaret ister.
  • Gölgeyle çalışmak merhamet gerektirir.
  • Gölgeyle barışmak, liderliği yalnızca yönetsel değil, insani bir pratiğe dönüştürür.

Ve unutulmamalıdır: Gölgemizi tanıdıkça ışığımız parladığı gibi aynı zamanda derinleşir. Bu derinlik, bireyin bilincinde, kurumun kültüründe ve toplumun etik yapısında yankı bulur.

İş dünyasında dönüşüm, KPI tablosunda değil; yöneticinin kendi gölgesiyle kurduğu ilişkide başlar. Ve bu ilişki, sessiz bir egzersizle, kapalı gözlerle, dengede kalmaya çalışırken başlar.

Hazır olanlar için, gölgeyle tanışma vakti çoktan gelmiştir.

Dr. Mustafa KEBAT
⭐️⭐️⭐️⭐️

Eğitim Almak İçin Bizi Arayın

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü Dr Mustafa KEBAT yönetiminde deneyimli ekibimizle, firmanız yöneticilerine Gölge İle Barışma – Propriyoseptif Egzersizler Eğitimini Türkiyenin her yerinde planlayalım.

Eğitim Başvurusu

Dr Mustafa KEBAT – 0 530 568 42 75

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

  • Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar/İZMİR
  • +90 232 265 20 65
  • [email protected]
⭐️⭐️⭐️⭐️

BİLGİ NOTU: Carl Gustav Jung, gölge arketipini Almanca yazdığı eserlerinde genellikle “der Schatten” kelimesiyle ifade etmiştir. Bu kelime doğrudan “gölge” anlamına gelir ve Jung’un analitik psikolojisinde bireyin bilinçdışı yönlerini, bastırılmış dürtülerini ve kabul görmeyen kişilik parçalarını temsil eder.

Jung’un özellikle Aion: Researches into the Phenomenology of the Self adlı eserinde “Schatten” terimi sıkça geçer. Burada gölge, benliğin (das Ich) karşıtı olarak konumlandırılır ve bireyleşme sürecinde (Individuation) yüzleşilmesi gereken temel bir arketip olarak ele alınır.

Kısaca:

  • Almanca: der Schatten
  • İngilizce: the Shadow
  • Türkçe: gölge

Bu terim, Jung’un kolektif bilinçdışı kuramı içinde yer alan en güçlü arketiplerden biridir ve hem kişisel hem kültürel düzeyde dönüşümün kapısını aralar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Dört Düzlemde Yönetici Tipleri Karakter Haritası

Yönetici kavramı, çoğu zaman bir pozisyonla, bir yetkiyle ya da bir sorumluluk alanıyla tanımlanır. Ancak bu tanımlar, yöneticiliğin yalnızca yüzeyini gösterir. Gerçekte bir yöneticinin etkisi, onun teknik becerilerinden çok, insanlarla kurduğu ilişkiler, karar alma biçimi, çatışma yönetimi ve kurumsal kültüre katkısıyla belirlenir. Bu nedenle yöneticiliği anlamak, onu yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda psikolojik, sosyolojik ve felsefi düzlemlerde de değerlendirmeyi gerektirir.

Her yönetici, bu dört düzlemde farklı oranlarda varlık gösterir. Kimisi teknik becerilerde ustalaşmıştır ama duygusal zekâsı sınırlıdır; kimisi insan ilişkilerinde güçlüdür ama sistem kurmakta zorlanır. Kimisi kurumun kültürel dokusunu iyi okur ama yenilik üretmekte çekingen davranır. Kimisi ise anlam arayışını yönetimin merkezine koyar ama pratikte zorlanır. Sizlere, yöneticiliği bu dört düzlemde ele alarak bir karakter haritası sunmayı hedefliyorum

Teknik Düzlem – Sistem Kurucu ve Süreç Yöneticisi

Teknik düzlemde yönetici, işin yapısal tarafına odaklanır. Bu tip yöneticiler, süreçleri tanımlar, görevleri dağıtır, performans ölçütleri belirler ve sonuçları analiz eder. Onlar için yönetim, bir sistem kurma ve bu sistemi işletme işidir. Başarı, ölçülebilir çıktılarla tanımlanır: zamanında tamamlanan projeler, düşen maliyetler, artan verimlilik.

Bu yöneticiler genellikle analitik düşünceye sahiptir. Kararlarını veriyle destekler, planlamalarını mantıksal çerçevede yapar. Süreç odaklıdırlar; belirsizlikten hoşlanmazlar. Riskleri minimize etmek için standartlar oluşturur, kontrol mekanizmaları kurarlar. Bu yaklaşım, özellikle üretim, finans ve operasyon gibi alanlarda oldukça etkilidir.

Ancak teknik düzlemde güçlü olan yöneticilerin en büyük riski, insan faktörünü göz ardı etmeleridir. Ekip üyelerinin duygusal ihtiyaçları, motivasyon kaynakları ya da çatışma dinamikleri ikinci plana atılabilir. Bu da uzun vadede sessiz dirençlere, motivasyon kaybına ve kurumsal yabancılaşmaya yol açabilir.

Bu tip yöneticiler, “iş odaklı lider” olarak tanımlanır. Etkinlikleri yüksektir; ancak etkileşimleri sınırlı kalabilir. Onlar için “çözüm” teknik bir cevaptır; sürecin duygusal ve kültürel boyutları çoğu zaman görünmezdir. Bu nedenle teknik düzlemde etkili bir yönetici, sistem kurma becerisiyle birlikte insan ilişkilerine de duyarlılık geliştirmelidir.

Psikolojik Düzlem – Duygusal Zekâ Temelli Yöneticiler

Psikolojik düzlemde yönetici, bireylerin iç dünyasına duyarlıdır. Bu tip yöneticiler, ekip üyelerinin motivasyonlarını, korkularını, ihtiyaçlarını ve potansiyellerini anlamaya çalışır. Onlar için yönetim, yalnızca görev dağıtımı değil; aynı zamanda duygusal bağ kurma sürecidir.

Bu yöneticiler empatik, dinleyici ve destekleyici olabilir. Çatışmaları bastırmak yerine anlamaya çalışır; geri bildirimleri kişisel gelişim fırsatı olarak görür. Daniel Goleman’ın “duygusal zekâ” kavramı burada belirleyicidir. Bu yöneticiler, kendi duygularını tanıma ve yönetme becerisine sahip oldukları gibi, başkalarının duygularını da okuyabilirler.

Psikolojik düzlemde güçlü olan yöneticiler, ekip içinde güven ortamı yaratır. Çalışanlar kendilerini değerli hisseder, aidiyet duygusu gelişir. Bu da iş tatminini, bağlılığı ve performansı artırır. Özellikle yaratıcı ekiplerde, hizmet sektöründe ve insan odaklı projelerde bu yönetim tarzı oldukça etkilidir.

Ancak bu yaklaşımın da sınırları vardır. Aşırı empati, karar alma süreçlerinde kararsızlığa yol açabilir. Herkesi memnun etme çabası, netlikten uzak bir yönetim tarzı doğurabilir. Bu nedenle psikolojik düzlemde etkili yönetici, duygusal duyarlılığı karar alma cesaretiyle dengeleyebilmelidir.

Bu tip yöneticiler, kriz anlarında sakinleştirici, değişim süreçlerinde destekleyici, başarı anlarında ise takdir edici bir rol oynar. Onlar, kurumun duygusal bağışıklık sistemidir.

Sosyolojik Düzlem – Kültür ve Yapı Bilinciyle Hareket Eden Yöneticiler

Sosyolojik düzlemde yönetici, kurumun kültürel kodlarını, güç ilişkilerini ve görünmez yapısını okuma becerisine sahiptir. Bu tip yöneticiler, bireyleri yalnızca psikolojik varlıklar olarak değil, aynı zamanda sosyal aktörler olarak görür. Onlar için yönetim, bir toplulukla ilişki kurma biçimidir.

Bu yöneticiler, kurum içindeki sembolleri, ritüelleri ve normları dikkate alır. Toplantıların dili, e-postaların tonu, ofis düzeni gibi unsurlar onlar için anlam taşır. Pierre Bourdieu’nün “habitus” kavramı burada önemlidir: bireylerin içselleştirdiği davranış kalıpları, kurumsal etkileşimleri şekillendirir. Sosyolojik yönetici, bu kalıpları tanır ve onlarla çalışır.

Bu tip yöneticiler, kolektif bilinç oluşturma konusunda etkilidir. Ortak değerler etrafında ekipleri birleştirebilir, kültürel çeşitliliği yönetebilir. Kurumun görünmez yüzünü görünür kılar; çatışmaları yalnızca bireyler arasında değil, sistem içinde de analiz eder.

Ancak bu yaklaşımın riski, yapının kendisini fazla korumak olabilir. Mevcut kültürün sorgulanmadan sürdürülmesi, yeniliklerin önünü kapatabilir. Bu nedenle sosyolojik düzlemde etkili yönetici, hem yapıyı tanır hem de dönüştürme cesareti gösterir.

Bu yöneticiler, kurumun sosyal dokusunu örer. Onlar, yalnızca görev değil, aidiyet üretir. Kurumun görünmez bağlarını güçlendirir; kriz anlarında dayanıklılığı artırır.

Felsefi Düzlem – Anlam Arayışına Dayalı Yöneticiler

Felsefi düzlemde yönetici, kararlarının ardındaki anlamı sorgular. Bu tip yöneticiler, yalnızca “ne yapılmalı?” değil, “neden yapılmalı?” sorusunu da önemser. Onlar için yönetim, etik, varoluş ve hakikatle ilgili bir pratiktir.

Bu yöneticiler, kurumun amacını, değerlerini ve yönünü sürekli olarak düşünür. Hannah Arendt’in “eylem, başkalarıyla birlikte başlatılan yeni bir başlangıçtır” sözü, bu tip yöneticinin rehberidir. Onlar için her karar, bir başlangıçtır; her toplantı, bir karşılaşmadır; her çatışma, bir dönüşüm fırsatıdır.

Felsefi yönetici, çoğulluğu savunur. Tek sesliliği değil, çok sesliliği teşvik eder. Karar alma süreçlerinde farklı görüşlerin karşılaşmasını önemser. Hegel’in diyalektiği burada devreye girer: tez ve antitez arasındaki çatışmadan doğan sentez, ilerlemenin motorudur.

Bu yöneticiler, kurumun ruhunu besler. Onlar, yalnızca strateji değil, hikâye üretir. Kurumun varoluşsal yönünü temsil eder; çalışanların yalnızca görev değil, anlam arayışına da eşlik eder.

Ancak bu yaklaşımın da sınırları vardır. Aşırı sorgulama, eylemsizliğe yol açabilir. Her kararın anlamını aramak, pratikliği zorlaştırabilir. Bu nedenle felsefi düzlemde etkili yönetici, düşünceyle eylemi dengeleyebilmelidir.

Bu yöneticiler, kurumun vicdanıdır. Onlar, yalnızca başarı değil, değer üretir. Kurumun uzun vadeli yönelimini de düşünürler.

Felsefi düzlemde etkili bir yönetici, kurumun uzun vadeli yönelimini düşünürken yalnızca stratejik değil, etik ve varoluşsal sorumluluklar da taşır. Bu yöneticiler, karar alma süreçlerinde “doğru olan nedir?” sorusunu teknik doğruların ötesinde ele alır. Onlar için yönetim, bir tür düşünsel rehberliktir. Kurumun yalnızca işleyen bir mekanizma değil, anlam üreten bir topluluk olması gerektiğine inanırlar.

Bu tip yöneticiler, kriz anlarında yön gösterici, belirsizlik zamanlarında ise anlam kurucu bir rol üstlenir. Çalışanların yalnızca görevlerini değil, değerlerini de gözetir. Kurumun içindeki çatışmaları bastırmak yerine, bu çatışmalardan doğabilecek yeni fikirleri teşvik eder. Onlar için farklılık, bir tehdit değil; bir potansiyeldir. Bu nedenle çoğulluğu yaşatmak, kurumsal canlılığın temelidir.

Felsefi düzlemde güçlü olan yöneticiler, kurumun “tin”ini temsil eder. Onlar, yalnızca başarı değil, hikâye üretir. Kurumun varoluşsal yönünü besler; çalışanların yalnızca iş değil, anlam arayışına da eşlik eder. Bu yöneticiler, kurumun vicdanıdır. Onlar sayesinde kurum, yalnızca ne yaptığıyla değil, neden yaptığıyla da tanımlanır.

Dört Düzlem Arasında Denge Kurmak

Yönetici tiplerini bu dört düzlemde ele almak, onları kategorize etmek değil; daha derinlemesine anlamak içindir. Çünkü her yönetici, bu düzlemlerin bir bileşimidir. Kimisi teknik düzlemde güçlüdür ama felsefi sorgulamalarda zayıftır. Kimisi psikolojik duyarlılığa sahiptir ama sosyolojik yapıyı göremez. Kimisi kültürel kodları iyi okur ama sistem kurmakta zorlanır. Kimisi ise anlam üretir ama karar alma süreçlerinde gecikir.

Bu nedenle etkili yöneticilik, bu dört düzlem arasında denge kurabilme becerisidir. Teknik becerilerle sistem kurmak, psikolojik duyarlılıkla bağ kurmak, sosyolojik farkındalıkla yapı inşa etmek ve felsefi yönelimle anlam üretmek… İşte bu bütünlük, yöneticiliği bir pozisyondan çok bir varoluş biçimine dönüştürür.

Kurumlar, yalnızca teknik çözümlerle değil; duygusal bağlarla, kültürel yapılarla ve etik yönelimlerle yaşar. Bu nedenle yöneticilik, yalnızca iş değil; insanla, anlamla ve bağla ilgilidir. İyi bir yönetici, günü kurtarmaz; geleceği kurar. Süreci bastırmaz; dönüştürür. Kararı dayatmaz; birlikte üretir.

Sonuç – Yönetici Kimdir?

Yönetici, yalnızca karar veren değil; kararın nasıl verildiğini düşünen kişidir. Yalnızca süreçleri yöneten değil; sürecin anlamını kuran kişidir. Yalnızca çatışmaları çözen değil; çatışmalardan doğan yeniliği teşvik eden kişidir. Yalnızca başarıyı ölçen değil; başarının değerini sorgulayan kişidir.

Bu nedenle yönetici, bir pozisyon değil; bir yönelimdir. Ve bu yönelim, kurumun geleceğini belirler. Teknik düzlemde sistem kuran, psikolojik düzlemde bağ kuran, sosyolojik düzlemde yapı inşa eden ve felsefi düzlemde anlam üreten bir yönetici, kurumun hem aklı hem kalbi hem bedeni hem de ruhudur.

Yönetici tiplerini anlamak, kurumun kendini anlamasıdır. Çünkü her yönetici, kurumun bir aynasıdır. Ve bu aynada yalnızca görevler değil, değerler, ilişkiler ve yönelimler de görünür. Bu nedenle yöneticilik, yalnızca ne yaptığıyla değil, nasıl yaptığıyla ve neden yaptığıyla tanımlanmalıdır.

NOT: Bu dört yönetici tipini daha ayrıntılı olarak okumak isterseniz; arama yaparak web sitemizden okuabilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Daha Fazla

Gölgeyle Bütünleşme – (Propriyoseptif Egzersiz Programı – Gölgeyle Çalışma)

Jung’un Gölgenin Entegrasyonu Fikri

Carl Gustav Jung, insanın ruhsal bütünlüğünü “bireyleşme süreci” olarak tanımlarken, bu sürecin merkezine “gölgeyle yüzleşmeyi” koymuştu. Gölge, Jung’a göre “bilincin kabul edemediği, bastırılmış kişilik özelliklerinin toplandığı psişik alan”dır.
Ama bu tanım, genellikle yanlış anlaşılır. Gölge sadece “karanlık yanımız” değildir; aynı zamanda potansiyelimizin henüz yaşanmamış kısmıdır.
Bazen bastırılan öfke, sınır koyma gücünün çekirdeğini saklar. Bastırılan kıskançlık, gelişmemiş bir yönün “ben de varım” çığlığıdır. Yani gölgeyle bütünleşmek, sadece karanlıkla barışmak değil; eksik kalan ışığı da geri çağırmaktır

Gölgeyi Bastırmak: Kültürel ve Kurumsal Maske

Modern toplum, özellikle kurumsal yaşam, insanın gölgesini bastırma sanatında ustadır.
“Profesyonel ol.”
“Duygularını işe karıştırma.”
“Zayıflık gösterme.”

Bu cümleler kulağa disiplinli ve verimli görünür, ancak gerçekte bedeniyle bağlantısını koparan, içsel enerjisini daraltan bireyler yaratır. Jung, bu durumu “persona” olarak tanımlar — yani toplumun onayladığı maskedir bu. Fakat maskenin arkasında bastırılan enerji birikir. Bu bastırma uzun sürerse, kişi artık gölgesinin kuklası olur.
Sert yönetici öfkesini kontrol ettiğini zanneder ama o öfke mikro kararlarına sızar;
“soğukkanlı” görünen lider, aslında duygusal olarak donmuştur.

Gölgeyi bastırmak kısa vadede düzen sağlar, ancak uzun vadede psikolojik kopuş yaratır.
İşte Jung’un gölge entegrasyonu, bu kopuşu tersine çevirmenin yoludur.

Jung’un Entegrasyon Süreci – Işık ve Karanlığın Dansı

Jung’un gölgeyle bütünleşme modeli dört evreye ayrılabilir:

  1. Farkındalık – Kişi, bastırdığı yönleri fark eder. Bu genellikle dışsal yansımalarla olur.
    (Örneğin, birine duyulan aşırı nefret ya da hayranlık, kendi içsel yansımasının işaretidir.)
  2. Kabul – Kişi, gölgesini yargılamadan tanımaya başlar.
    “Evet, ben de kıskanıyorum.”
    “Evet, bazen kontrol etmek istiyorum.”
    Kabul, dönüşümün kapısını aralar.
  3. İfade – Gölgedeki enerjiye yeni bir kanal açılır. Bastırılmış öfke, sınır koymaya dönüşür.
    Utanç, empatiye.
    Rekabet, yaratıcılığa.
  4. Bütünleşme – Artık kişi, gölgesini taşımaz; onunla yürür.
    Jung’un deyimiyle: “Kendi karanlığını tanımamış bir insan, başkalarının karanlığıyla karşılaşmaya hazır değildir.”

Bedenin Gölgeyle İttifakı

Psikolojik gölge, bedensel düzeyde de yaşar.
Kas hafızası, jestler, nefes ritmi, hatta duruş şekli bile gölgenin dilidir.
Örneğin:

  • Omuzlarını sürekli yukarı çekmek: savunmada olmanın bedensel ifadesidir.
  • Çeneyi sıkmak: ifade edilememiş öfkenin mekanik sonucu.
  • Derin nefes alamamak: kontrol ihtiyacının nefes üzerindeki yansıması.

Propriyoseptif sistem — bedenin kendi konumunu ve hareketini algılayan içsel duyu sistemi — aslında gölgenin en eski dilidir.
Bir lider, bedeninin farkında değilse, gölgesinin davranışlarını da fark edemez.
Ama bedenini “okuyabilen” bir lider, kendi bilinçdışını da duyabilir.

Bu nedenle Jung’un gölge entegrasyonu, günümüz nöroergonomisiyle birleştiğinde daha somut bir hal alır:
Beden farkındalığı (propriyosepsiyon), gölgenin bilince taşınmasının biyolojik aracıdır.

Tarihten Gölgesiyle Barışmış İnsanlar

Mahatma Gandhi – Öfkenin Dönüşümü
Gençliğinde öfkesini kontrol edemeyen, hatta kimi zaman şiddete başvuran bir avukattı.
Ancak yıllar içinde fark etti ki, öfke aslında “adalet duygusunun çarpıtılmış haliydi.”
Gandhi, bu duyguyu bastırmak yerine dönüştürdü.
Pasif direniş ilkesi (ahimsa) onun gölgesinden doğdu — öfkesini bastırmadı, dönüştürdü.
Bugün milyonlar, onun gölgesiyle barışmasının mirasını yaşıyor.

Frida Kahlo – Acının Yaratıcılığa Evrilmesi
Frida, genç yaşta geçirdiği kazanın ardından yıllar süren fiziksel acıyla yaşadı.
Toplumun “zayıflık” saydığı bedensel kırılganlığını bastırmadı; tuvaline döktü.
Her tablosu, gölgesiyle kurduğu diyaloğun bir yankısıydı.
Acı, onun için karanlık değil, kendini ifade etmenin rengi oldu.

Winston Churchill – Melankolinin Stratejik Gücü
Churchill, kendi “kara köpeği” (depresyon) dediği gölgesiyle uzun yıllar mücadele etti.
Ama onu yok etmeye çalışmadı; onunla yaşamayı öğrendi.
O karanlık dönemlerde geliştirdiği derin iç gözlem, savaş döneminde aldığı stratejik kararların sezgisel temelini oluşturdu.
Yani karanlığını bastırmadı — ona liderlik sezgisi kazandırdı.

Martin Luther King Jr. – Korkunun İçinden Cesaret
King, defalarca ölüm tehdidi aldı.
Korkusunu bastırmadı; onu bir işaret olarak gördü: “Korku, adaletin bedelidir.”
Kendi gölgesiyle barıştığı için, kitlesel korkuyu yönetebildi.
Onun cesareti, korkusuzluktan değil, korkusunu kabul etmekten doğdu.

Eleanor Roosevelt – Utancın Dönüşümü
Çocukluğunda utangaç, içine kapanık, sürekli eleştirilen bir kızdı.
Yıllarca “yetersizim” düşüncesiyle yaşadı.
Ama bu gölgeyle yüzleştiğinde, aynı duyarlılığı başkalarına destek olma gücüne dönüştürdü.
Kadın hakları ve insan onuru için verdiği mücadele, kendi utancını sevgiye dönüştürme hikâyesidir.

Victor Frankl – Anlamsızlık Gölgesinden Doğan Işık
Nazi toplama kampında ailesini kaybetti, acının en derin katmanlarını yaşadı.
Ama o, gölgesine teslim olmadı; onu anlama dönüştürdü.
“İnsanın anlam arayışı” (Man’s Search for Meaning) kitabında şöyle der:
“Her şey elinizden alınabilir, ama tek bir şey asla: tutumunuzu seçme özgürlüğünüz.”
Frankl, gölgesini inkâr etmedi, onunla konuştu — ve anlam doğdu.

Rosa Parks – Sessizliğin İsyanı
Yıllarca bastırılmış bir sistemin içinde, sessizlik onun gölgesiydi.
Ama bir gün, otobüste ayağa kalkmayı reddettiğinde, o sessizlik eyleme dönüştü.
Korkusunu bastırmadı, ona yön verdi.
Gölge bazen bağırmaz — sadece yerinden kalkmaz.

Leonardo da Vinci – Dağınıklığın Bilgeliği
Da Vinci’nin defterleri, bitmemiş fikirlerle doludur.
Çağdaşları onu “odaklanamayan, dağınık” biri olarak tanımlardı.
Ama bu dağınıklık, aslında çok yönlü bir zihnin gölgesiydi.
O gölgeyle savaşmak yerine onu kabul etti; farklı alanlardaki sezgilerini birleştirerek tarihsel bir dâhiliğe dönüştürdü.
Yani kaosuyla savaşıp onu kaybetmedi — kaosla iş birliği yaptı.

Steve Jobs – Kusurluluğun Yaratıcı Gücü
Jobs, mükemmeliyetçiliğiyle tanınırdı, ama bu yönü onun gölgesiydi: kontrol etme ihtiyacı, eleştirilen kibri.
Zamanla fark etti ki, mükemmeliyetçiliğini bastırmak yerine dengelemeliydi.
Minimalist tasarım felsefesi, bu gölgenin rafine hâlidir:
“Basitlik, karmaşayı bastırmak değil, onun içindeki özü bulmaktır.”

Marie Curie, dönemin erkek egemen bilim dünyasının küçümsemesini içselleştirmek yerine, gölgesindeki inatçı tutkuyu bilime çevirdi.

Nietzsche, kendi karanlığıyla savaştı ama onunla barışmayı reddetti — bu yüzden ışığı kısa sürdü. Gölgeyle bütünleşme olmadan, bilinç alevi yanar ama tükenir.

Bu örneklerin ortak noktası şu:
Her biri gölgesinden kaçmadı. Onu bastırmak yerine dönüştürdü.
İnsanın içindeki karanlık, bastırıldığında zarar verir;
ama kabul edildiğinde bilgeliğe dönüşür.

Modern İş Yaşamında Gölge Entegrasyonu

Bugünün şirketlerinde, “gölgeyle entegrasyon” aslında duygusal zeka, öz-farkındalık ve liderlik olgunluğu olarak karşımıza çıkar.
Bir yönetici toplantıda öfkesini bastırmak yerine onu fark edip, “şu anda öfke hissediyorum, bu konunun önemini gösteriyor” diyebildiğinde, gölgesiyle konuşmuştur.
Bir çalışan başarısız olmaktan korktuğunu fark edip, “korkum bana hazırlık yapmam gerektiğini söylüyor” diyebildiğinde, gölgesini içselleştirmiştir.

Egzersiz – Kişisel Propriyoseptif Akışın Oluşturulması
1. Propriyoseptif Farkındalığın Hatırlatılması

Propriyosepsiyon, bedenin uzaydaki konumunu fark etme yeteneğidir.
Gözler kapalıyken bile elinizi burnunuza götürebilmenizin sebebi, işte bu sistemdir.
Kaslardan, eklemlerden ve iç kulaktan gelen veriler, beyne sürekli “ben buradayım” mesajı gönderir.

Fakat modern insanın problemi, bedeniyle olan bu sessiz iletişimi kaybetmiş olmasıdır.
Zihinle o kadar meşgulüz ki, bedensel sezgiyi duymuyoruz.
Oysa gölgenin dili sözcüklerle değil, bedensel hislerle konuşur.
Omuzlar sıkıştığında, karın kası gerildiğinde, boyun taş kesildiğinde… gölge kendini anlatır.

Bu egzersiz, o sessiz dili yeniden duymayı öğretir.

2. Akış Egzersizinin Amacı

Bu çalışma, “gölgeyle savaşmayı” değil, onunla hareket içinde denge kurmayı amaçlar.
Bir haftalık propriyoseptif farkındalık deneyimlerinden elde edilen içgörüler, kişisel bir “akış” hâline getirilir.
Bu akış; meditasyon, dans, esneme, yürüyüş, nefes ya da sessizlik içerebilir — biçimden çok niyet önemlidir.

Amaç:

  • Bedeni zihinle yeniden hizalamak
  • Bastırılmış duyguların kas hafızasındaki izlerini fark etmek
  • Korkuya, utanca, öfkeye bedensel alan açmak
  • Zihin, beden ve gölge arasında bir “köprü” kurmak

3. Hazırlık: Sessiz Zemin
  1. Rahatsız edilmeyeceğin, sıcak ama loş bir ortam seç.
  2. Geniş bir alanın ortasında, yere otur ya da ayakta dikil.
  3. Derin bir nefes al ve ver.
  4. Gözlerini kapat.
  5. “Benim gölgem şu anda nerede?” diye sor.
    • Bir kas gerginliği, bir nefes tıkanıklığı, bir titreme…
    • Her neyse, onu bastırma.
    • Onu sadece hisset.

Bu başlangıç, akışın “sıfır noktası”dır — zihin sessizleşir, beden konuşmaya başlar.

4. Akışın Oluşturulması – Adım Adım
A. Köklenme – Bedenle Temas

Ayaklarını yere sıkıca bastığında, topuklarındaki ağırlığı fark et.
Dizlerinden yukarı çıkan titreşimi izle.
Bu, “şu anda buradayım” duygusunun somatik temsili.
Zihnin gölgesi geçmişte veya gelecektedir; köklenme onu “şimdi”ye çağırır.

🌿 İpucu:
Her bastığın zeminde, kendi hayatının ağırlığını taşıyabilme duygusunu hayal et.

B. Merkezlenme – Nefesin Dili

Bir elini göğsüne, diğerini karnına koy.
Nefesin hangi elde daha çok hissediliyor?
Sadece göğüste ise, zihinsel bir kontrol altındasın.
Karında hissediyorsan, beden devreye girmiş demektir.
Nefesi karına indir — orası senin “gölge merkezindir.”

Bu merkezden nefes almak, duyguların köküne dokunmak gibidir.
Her nefes alışta, bastırılmış bir hissi kabul ettiğini düşün.
Her verişte, o hissi bastırmadan serbest bıraktığını.

🜂 Zihin: kontrol ister.
🜃 Beden: deneyim ister.
🜁 Gölge: kabul ister.

Bu üçü birleştiğinde “bütünlük” oluşur.

C. Akışa Girme – Gölgenin Hareketi

Şimdi, hareket etmeden önce 10 saniye bekle.
Bedeninin “ne yapmak istediğini” dinle.
Bırak kollar kendi kendine kalksın, belin bükülsün, ayakların yer değiştirsin.
Zorunlu hiçbir şey yapma — sadece bedenin öncülük etmesine izin ver.

İlk başta anlamsız gelebilir, ama bu “bedensel sezgi”nin dilidir.
Zihin anlam arar; gölge ise sadece “deneyim” ister.
Bu sırada bir duygu yüzeye çıkarsa — öfke, hüzün, rahatlama — onu bastırma.
Onu sadece harekete kat.

🎭 Gölgeyle bütünleşmek, hisleri bastırmak değil, onlara dans etmeyi öğretmektir.

D. Gözlerin Kapalı Kalmalı

Görsel kontrol, zihni tekrar devreye sokar.
Bu egzersizde, görmeyi değil “hissetmeyi” önemsiyoruz.
Propriyosepsiyon, gözlerden bağımsız bir algı sistemidir;
böylece dış görünüş değil, içsel yönelim önem kazanır.

Kendini garip hissetmen çok normaldir.
Zihin bilmediğini reddeder; beden ise bilmediğini deneyimlemek ister.
İşte bu sınırda — gölgeyle birleşme başlar.

E. Akışı Bitirme – Sessiz Kapanış

Yavaşça hareketi durdur.
Elini kalbine koy ve 3 kez derin nefes al.
Son nefeste “teşekkür ederim” de — kime?
Bedenine, gölgene, o karanlık enerjiyi taşıyan sabırlı varlığına.

Gözlerini açtığında, bir sessizlik hissedeceksin.
O sessizlik aslında yokluk değil — bütünlüğün yankısıdır.

5. Egzersiz Sonrası Yansıtma

Aşağıdaki sorularla beden-zihin uyumunu yansıt:

  • Hareketlerim bana neyi hatırlattı?
  • Nerede direnç hissettim?
  • Gölge hangi kasımda konuştu?
  • O his bana ne anlatmak istedi?
  • Bedenim mi, zihnim mi kontrol etmeye çalıştı?

Her bir soru, gölgeyle kurduğun iletişimin bir parçasıdır.

6. Nöropsikolojik Arka Plan

Bu tür bedensel farkındalık egzersizleri, sinir sisteminde iki önemli değişim yaratır:

  1. Amigdala sakinleşir:
    Bedensel güven duygusu, korku merkezinin aşırı aktivasyonunu azaltır.
    Bu da gölgeyle yüzleşmeyi fizyolojik olarak kolaylaştırır.
  2. Prefrontal korteks yeniden dengeye gelir:
    Hareket, ritmik nefes ve proprioseptif uyarı; karar, empati ve iç gözlem bölgelerini aktive eder.
    Böylece birey “kendini düşünmekten” değil, kendini hissetmekten öğrenir.

7. Bütünsel Amaç

Bu egzersiz, gölgeni kontrol etmeni değil, onunla birlikte yaşamayı öğretir.
Korku, utanç, yetersizlik ya da öfke…
Bunlar ortadan kaldırılması gereken düşmanlar değil, bütünlüğün eksik notalarıdır.

Ve tıpkı bir müzik gibi, bedenle akışa geçtiğinde tüm bu notalar yeniden anlam kazanır.

“Gölgeyle barışmak, onu sessizleştirmek değil, onunla uyum içinde nefes almaktır.”

Psikolojik Bağlantı – Zihin–Beden–Gölge Uyumu

Gölgeyle bütünleşme sürecinde asıl dönüm noktası, “zihin, beden ve gölge” arasındaki üçlü uyumun fark edilmesidir. Bu üçlü, aslında insanın bütünlük duygusunu oluşturur:

  • Zihin farkındalığın ve seçimlerin merkezidir.
  • Beden sezgisel bilgeliğin ve içgüdülerin taşıyıcısıdır.
  • Gölge ise farkında olunmayan potansiyellerin ve bastırılmış yönlerin temsilcisidir.

Bu üç unsur birbiriyle çatışma hâlindeyse kişi sürekli yorgun, kararsız, ya da “kendine yabancı” hisseder. Oysa uyum içinde olduklarında insanın iç sesi berraklaşır, bedenin hareketi anlam kazanır, gölgenin enerjisi yaratıcılığa dönüşür.

Zihin – Kontrolü Bırakmayı Öğrenmek

Zihin, çoğu zaman “denetim merkezi” gibi davranır; her şeyi anlamlandırmak, ölçmek ve yönlendirmek ister. Ancak gölgeyle bütünleşme, zihnin bu mutlak kontrolünü gevşetmesini gerektirir. Jung, gölgenin entegrasyonunu “rasyonel bilincin sınırlarını aşmak” olarak tanımlar.
Bu, “aklı kaybetmek” değil; aksine, aklı daha geniş bir alanın parçası olarak kullanmaktır.

Birçok modern yönetici, yaratıcı ya da akademisyen; aşırı zihinselleşmenin getirdiği duygusal donukluğu fark ettiğinde, bedensel çalışmalara yönelir. Çünkü beden, zihin tarafından bastırılan bilgileri içerir.
Beden diliyle farkına varılan gerginlik, zihinsel baskının kanıtıdır; oysa kişi bunu çözdüğünde gölgeyle temas eder.

Örnek:
Bir yönetici, “toplantılarda öfkesini bastırmak zorunda kaldığını” söyler. Ona “öfke geldiğinde vücudunda ne hissediyorsun?” diye sorulduğunda, omuzlarının gerildiğini fark eder.
Bu farkındalık, onun öfkesini “duyumsal bir sinyal” olarak tanımasına ve gölgesini yargılamak yerine anlamasına zemin hazırlar.
Zihin, bedenden gelen veriyi kabullendiğinde gölgenin dili tercüme edilmiş olur.

Beden – Duyuların Gerçeği

Beden, gölgenin konuştuğu dildir.
Ne kadar düşünürsek düşünelim, bedensel tepkilerimizi kandıramayız. Bir ortamda “rahatım” desek bile bedenimiz kasılıyorsa, içimizdeki bir parça güven duymuyordur.
Propriyoseptif egzersizler — örneğin gözler kapalı yürümek, bedensel farkındalıkla nefes almak, dengede kalmak — bu gerçekliği görünür kılar.

Bu yüzden Jung’un öğrencilerinden Marie-Louise von Franz, gölgeyle bütünleşmeyi “bedenin bilinçle yeniden ilişki kurması” olarak tanımlar.
Yani gölge, yalnızca psikolojik değil, somatik bir deneyimdir.

Modern nöropsikoloji bunu “vücut temelli farkındalık” olarak tanımlar. Antonio Damasio’nun “somatik belirteç hipotezi”ne göre, kararlarımız ve duygularımız bedensel sinyallerle şekillenir.
Bu nedenle, gölgeyle yüzleşmek yalnızca bir “iç gözlem” değil, aynı zamanda bir bedensel farkındalık pratiğidir.

Uygulama:

  • Her sabah kalktığınızda vücudunuzun hangi bölgesinde bir ağırlık, sıkışma veya huzur hissediyorsunuz?
  • Günün sonunda, bu duyuların değiştiğini fark ediyor musunuz?

Bu farkındalık, gölgenin size gün boyunca hangi mesajı ilettiğini gösterir.

Gölge – Bastırılmış Gücün Alanı

Gölge, genellikle “korkulan taraf” olarak görülür ama aslında kişisel enerjinin büyük kısmı burada birikir.
İçimizdeki bastırılmış öfke, kontrol altına alınmış cinsellik, bastırılan yaratıcılık, söylenemeyen fikirler… Bunların her biri enerji taşır.
Bu enerjinin dönüştürülmesi, gölgenin bilinçle bütünleşmesidir.

Bunun için Jung’un önerdiği süreç “aktif imajinasyon” tekniğidir — bilinçli bir şekilde gölgeyle diyaloğa girmek.
Bu diyalog bazen yazıyla, bazen resimle, bazen beden hareketiyle yapılabilir.

Örnek:
Bir katılımcı, gölgesinin “sürekli her şeyi sorgulayan, asi bir taraf” olduğunu fark eder.
Yıllarca bu yönünü bastırmış, “uyumlu” olmaya çalışmıştır.
Bir gün bu tarafına bir mektup yazar:

“Sana hep düşman gibi davrandım. Ama sen olmasan, kimseye ‘neden’ diye sormazdım.”

Bu noktada gölge, düşmanlıktan müttefikliğe geçer.
Zihin, bedenden gelen sinyali duyar, gölgeyle diyalog kurar — bütünleşme başlar.

Zihin–Beden–Gölge Üçgeni

Bu üçlü ilişkiyi şu şekilde özetleyebiliriz:

UnsurTemel RolDengesizlikte Görülen DurumBütünleşmede Görülen Etki
ZihinFarkındalık ve yönlendirmeAşırı kontrol, analiz felciNetlik, sezgisel karar verme
BedenSezgisel algı ve sinyal taşıyıcıGerilim, kronik yorgunlukAkış, canlılık hissi
GölgeBastırılmış potansiyel ve enerjiKorku, yansıtma, öfkeYaratıcılık, özgünlük, cesaret

Bu tabloyu anlamak, gölgeyle bütünleşmenin yalnızca “psikolojik” değil, aynı zamanda fizyolojik bir denge olduğunu da gösterir.
Zihin berraklaştıkça beden gevşer, beden gevşedikçe gölge güvenle ortaya çıkar.

Belirsizliğe Tahammül – Bütünleşmenin Sınavı

Gölgeyle bütünleşmek, netlik arayan zihne zordur.
Çünkü bu süreç, “bilinmeyenle dost olmak” anlamına gelir.
Belirsizlik, zihnin en çok kaçtığı alandır; ama büyüme tam da burada gerçekleşir.

Belirsizliğe tahammül edebilen kişi, iç dünyasındaki karmaşayı tehdit olarak değil, potansiyel olarak görür.
Tıpkı puslu bir ormanda yürümek gibidir bu: Her adımda neyle karşılaşacağını bilemezsin ama her adım seni güçlendirir.

Pratik:
Bir hafta boyunca, kontrol etmeye çalıştığınız bir alışkanlığı fark edin.
Örneğin; gün planını sürekli önceden yapmak, başkalarının tepkisini tahmin etmek, hataya yer bırakmamak…
Bir günlüğüne, sadece o alanı “belirsiz” bırakın.
Bedeninizin, zihninizin ve duygularınızın tepkisini gözlemleyin.

Bu, gölgeyle bütünleşmenin nörolojik provasıdır.
Prefrontal korteks (kontrol merkezi) gevşedikçe, amigdala (duygusal merkez) aşırı tepki vermemeyi öğrenir.
Yani biyolojik düzeyde de zihin–beden–gölge uyumu gerçekleşir.

Fizyolojik Boyut – Nöroergonomik Uyum

Modern nörobilim, gölgeyle bütünleşme kavramını beyin–beden eşzamanlılığı üzerinden de açıklamaktadır.
Örneğin:

  • Kalp atım değişkenliği (HRV) dengedeyse, kişi duygusal dalgalanmaları daha iyi tolere eder.
  • Alfa dalgaları (8–12 Hz) artarsa, kişi yaratıcı farkındalık ve içsel sessizliği deneyimler.
  • Propriyoseptif sinyaller (vücut pozisyonu farkındalığı) prefrontal korteksi yeniden dengeler.

Bu yüzden gölgeyle bütünleşme yalnızca psikolojik değil, aynı zamanda nöroergonomik bir adaptasyondur.
Bedenin, zihnin ve gölgenin aynı frekansta çalışması — insanın doğal “işlevsel bütünlüğü”dür.

Sonuç – Sessizlikte Bütünleşme

Zihin–beden–gölge uyumu, sonunda sessizlikte hissedilir.
Bu sessizlik, duygusal bir boşluk değil; aksine içsel bir denge hâlidir.
İnsan, artık kendi içindeki çatışmaları bastırmaz, anlamlandırır.
Gölgeyle savaşmak yerine onunla birlikte yürür.

Bu noktada kişi artık “kim olmaya çalıştığını” değil, “zaten kim olduğunu” hatırlar.
İşte bu hatırlayış, gölgenin karanlığından doğan en parlak ışık olur.

4. Bölüm – Günlük: “Artık Gölgem Bana Nasıl Güç Veriyor?”

Gölgeyle bütünleşmenin son durağı, dışsal değil içsel tanıklık alanında gerçekleşir. Bu alanın aracı ise yazıdır.
Yazı, zihnin şeffaflaştığı, gölgenin konuştuğu, bedenin sessizliğini kelimelere dönüştüren köprüdür.
Bu bölümde amaç, kişinin artık gölgesini “düşman” değil, “kaynak” olarak görmeye başlamasıdır.
Yani gölge, kişisel enerji sisteminin karanlık bir odasından, bilincin enerji merkezine taşınır.

Yazının Gücü – Gölgeyle Diyalog

Yazmak, Jung’un aktif imajinasyon tekniğinin modern ve erişilebilir bir biçimidir.
Yazarken kişi yalnızca düşünmez, aynı zamanda “fark eder.”
Kelimeler, bilinçdışının diline dönüşür.
Yani yazı — bir tür nöropsikolojik entegrasyon pratiğidir.

Nörobilimsel düzeyde bu süreç;

  • Prefrontal korteks (kendilik farkındalığı),
  • Hippokampus (anıların duygusal bağlamı),
  • Anterior singulat korteks (empati ve hata farkındalığı)
    arasında senkronizasyon yaratır.

Kısacası, yazarken kendimizle empati kurarız.
Gölgeyle barışmanın zihinsel temeli budur: Kendi karanlık tarafımızı anlamak, onu yargılamadan dinleyebilmek.

Günlük Egzersizi 1 – “Gölgeyle Konuşma Defteri”

“Artık gölgem bana nasıl güç veriyor?”

Bu cümleyi yazın ve altına içgüdüsel olarak gelen yanıtları not alın.
Durmayın, düzeltmeyin, düşünmeyin.
10 dakika boyunca sadece yazın.

Sonrasında şu sorularla devam edin:

  1. Gölgemin bana en çok yardım ettiği alan neresi?
  2. Önceden beni korkutan hangi davranışım, şimdi bana güç veriyor?
  3. Hangi duygumu bastırmaktan vazgeçtiğimde daha üretken hale geldim?
  4. Gölgemin dili olsaydı, bana şu anda ne söylerdi?

Bu yazılar günlükten çok bir dönüşüm aynasıdır.
İlk satırlar genelde direniş taşır (“Bilmiyorum”, “Anlamsız bu”), ama birkaç dakika sonra bilinçaltı gevşer ve gölgenin sesi duyulur:

“Ben seni korumak istemiştim.”

“Sen beni bastırdığında, birlikte küçüldük.”

“Beni anladığında, artık seni yönetmeyeceğim.”

Bu satırlar, “gölgeyle bütünleşmenin nöropsikolojik imzası”dır:
Duygusal enerji düşmüyor, yön değiştiriyor.
Yani kişi artık korkusunu bastırmıyor, onun yönünü dönüştürüyor.

Günlük Egzersizi 2 – “Gölgeyle Günlük Hayatta Temas”

Gölgeyle barışmanın asıl sınavı sessizlikte değil, gündelik yaşamda verilir.
Bu nedenle ikinci günlük alıştırması “yaşayan farkındalık” esasına dayanır.

Adımlar:

  1. Gün içinde bir tetikleyici anı seçin.
    (Örneğin: biri size haksızlık ettiğinde, beklediğiniz övgüyü alamadığınızda, eleştirildiğinizde.)
  2. O an bedensel tepkilerinizi fark edin.
    (Mide sıkışıyor mu? Omuz mu geriliyor? Nefes mi kesiliyor?)
  3. Bu tepkiyi bastırmak yerine “merakla gözlemleyin.”
    “Bedenim bana ne söylüyor?” diye sorun.
  4. Günün sonunda, bu olayı günlüğünüze yazın.
    Ancak bu kez cümleleri gölgenizin ağzından kurun.
    Örneğin: “Bugün seni susturdum çünkü eleştirilmekten korkuyordum.”
    “Ben de senin yanında var olmak istiyorum ama beni bastırıyorsun.”

Bu çalışma, bilinçdışıyla empati kurmanın en sade ama en derin yoludur.
Zamanla kişi, kendi tepkilerini “düşman” değil “rehber” olarak okumayı öğrenir.

Bütünleşme Günlüğü – Zihin–Beden–Gölge Denklemi

Bu noktada kişi artık üçlü dengeyi içselleştirmeye başlar.
Günlükte şu üç soruya düzenli olarak yer vermek, bütünleşmeyi kalıcılaştırır:

Günlük SorusuAçıklamaÖnerilen Sıklık
Zihnim neye odaklanıyor?Günlük düşüncelerin yönünü fark ettirir.Her sabah
Bedenim bugün nasıl konuşuyor?Kas tonusu, nefes, enerji seviyesi.Gün ortası
Gölge bugün hangi mesajı gönderdi?Kızgınlık, kıskançlık, suçluluk gibi duygulardan çıkan bilgi.Her akşam

Bu üç soru, kişisel “propriyoseptif farkındalığı” psikolojik farkındalıkla birleştirir.
Zihin yönlendirir, beden yanıt verir, gölge anlam katar.
Sonuç: Bütüncül bir farkındalık hali.

Zihin Haritası – Gölgeyle Bütünleşmiş Kişinin Özellikleri

Zihin–beden–gölge uyumu yakalanmış bireylerde nöropsikolojik düzeyde gözlemlenen tipik değişimler şunlardır:

AlanÖnceSonra
Duygusal TepkilerHızlı öfke, suçluluk, ani savunmaDuygulara tanıklık, duygusal esneklik
Beden FarkındalığıGerginlik, kalp çarpıntısı fark edilmezDuyusal sinyaller erken fark edilir
Zihinsel OdakAşırı analiz, iç konuşma, yargıNetlik, sezgisel karar verme
İlişkilerde DavranışYansıtma, kontrol ihtiyacıAçıklık, karşılıklı empati
Kendilik Algısı“Benim iki halim var” hissi“Ben bir bütünüm” bilinci

Bu tablo, gölgeyle bütünleşmenin sadece ruhsal değil, davranışsal bir dönüşüm yarattığını da gösterir.

Gölgeyle Bütünleşmenin Sessiz Zaferi

Bütün bu süreç sonunda kişi fark eder ki:
Gölgeyle savaşmak, kendi enerjisini bölmektir.
Onu dinlemek, kendi merkezine dönmektir.

Artık kişi korkularını “yenmeye” çalışmaz; onlara dokunur.
Zayıflıklarını “saklamaz”; onlardan öğrenir.
Karanlığını “reddetmez”; onunla ışığını dengeler.

Bu denge hali, Jung’un şu sözünde özetlenmiştir:

“Karanlığı reddederek aydınlanılmaz; karanlığı bilince getirerek aydınlanılır.”

Son Günlük Alıştırması – “Bütünleşmenin Sesi”

Bir mum yakın, birkaç dakika sessiz kalın.
Sonra şu cümlelerle kendi gölgenizle vedalaşın — ya da daha doğru bir ifadeyle, artık birlikte yaşamaya “evet” deyin:

“Korktuğum yönlerimi artık tanıyorum.”
“Eksiklerimle birlikte tamamım.”
“Beni korumaya çalışan her gölgeye teşekkür ediyorum.”
“Artık birlikte hareket ediyoruz.”

Bu an, psikolojik değil; ruhsal bir entegrasyon anıdır.
O andan sonra kişi, artık kendi ışığının gölgesini taşımaz —
Gölgesiyle birlikte yürüyen bir ışık olur.


Gölgemizi Tanıdıkça Işığımız Büyür yazı dizisinin devamında yer alan Propriyoseptif Egzersiz Programı – Gölgeyle Çalışmanın konu başlıkları ve yayın tarihlerini aşağıda okuyabilirsiniz.

7 Haftalık Propriyoseptif Egzersiz Programı – Gölgeyle Çalışma

Amaç: Bireyin hem zihinsel hem de bedensel farkındalığını artırarak gölge arketipiyle yüzleşmesini, iş yaşamı ve ilişkilerde gölgenin etkilerini dönüştürmesini sağlamak.

🗓 07 Eylül 2025 – Gölgemizi Tanıdıkça Işığımız Büyür
🗓 14 Eylül 2025 – “Bedenin Gölgesiyle Tanışma”
  • Jung’un gölge kavramı: Psikoterapik açıklama.
  • Propriyosepsiyon nedir? Bedende saklanan bilinçdışı ipuçları.
  • Egzersiz: Gözler kapalı ayakta durma – dengeyi kaybetmeden kendini gözlemleme.
  • Psikolojik eşlik: “Hangi korkularım dengeyi kaybettiriyor?” günlük çalışması.
🗓 21 Eylül 2025 – “Tetikleyici Anlar”
  • İş ve ilişkilerde gölgenin nasıl tetiklendiği.
  • Egzersiz: Yavaş yürüyüş (mindful walking) – her adımı sayarak yürümek.
  • Farkındalık sorusu: “Her adımda hangi duygu tetikleniyor?”
  • Günlük: Gün içinde öfkelendiğin 3 anı yaz, beden duyumlarıyla eşleştir.
🗓 28 Eylül 2025 – “Bedenin Aynası”
  • Gölgede bastırılan duyguların kaslarda ve postürde yansıması.
  • Egzersiz: Duvarda denge testi – sırtı duvara yaslayıp ayakları kapatarak 2 dk kalmak.
  • Derinleştirme: “Hangi kaslarım daha fazla direnç gösteriyor?”
  • Günlük: Çocuklukta bu gerginliği hangi durumda yaşamıştım?
🗓 5 Ekim 2025 – “İş Yaşamında Gölgeyle Dans”
  • Patron, ekip, iş arkadaşlarıyla ilişkilerde gölge projeksiyonları.
  • Egzersiz: Eller kapalı nesne tanıma – duyuları zorlamak, belirsizlikle yüzleşmek.
  • Psikolojik bağlantı: Kontrol ihtiyacı ve gölge.
  • Günlük: İş hayatında en çok zorlandığım kişi bana ne öğretiyor?
🗓 12. Ekim 2025 – “İlişkilerde Gölge”
  • Romantik ve aile ilişkilerinde gölge.
  • Egzersiz: Partner/prova eş ile gözler kapalı yürüyüş – güven testi.
  • Psikolojik bağlantı: Güven–kontrol–teslimiyet ilişkisi.
  • Günlük: “Yakın ilişkide en çok sakladığım gölge özelliğim nedir?”
🗓 19 Ekim 2025 – “Gölgede Cesaret”
  • Bastırılan korkularla yüzleşme.
  • Egzersiz: Kapalı gözle engel parkuru (odada küçük objeler) – riskle temas.
  • Psikolojik bağlantı: Belirsizliğe tahammül.
  • Günlük: Hangi riskten kaçıyorum, aslında bana neyi öğretiyor?
🗓 26 Ekim 2025 – “Gölgeyle Bütünleşme
  • Jung’un gölgenin entegrasyonu fikri.
  • Egzersiz: Tüm haftanın propriyoseptif egzersizlerinden kişisel bir akış oluşturmak.
  • Psikolojik bağlantı: Zihin–beden–gölge uyumu.
  • Günlük: “Artık gölgem bana nasıl güç veriyor?”
⭐️⭐️⭐️⭐️

Eğitim Almak İçin Bizi Arayın

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü Dr Mustafa KEBAT yönetiminde deneyimli ekibimizle, firmanız yöneticilerine Gölge İle Barışma – Propriyoseptif Egzersizler Eğitimini Türkiyenin her yerinde planlayalım.

Eğitim Başvurusu

Dr Mustafa KEBAT – 0 530 568 42 75

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

  • Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar/İZMİR
  • +90 232 265 20 65
  • [email protected]
⭐️⭐️⭐️⭐️

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

OSHA 29 CFR 1910.147 Standardı ve EKED Uygulamaları

1. Tehlikeli Enerji Kavramı ve Kontrol Gerekliliği

Endüstriyel ortamlarda enerji, üretim süreçlerinin temel taşıdır; ancak kontrolsüz enerji, en ölümcül iş kazalarının da kaynağıdır. Elektrik, mekanik, hidrolik, pnömatik, termal veya kimyasal enerjinin beklenmedik serbest kalması; makine bakım, temizlik veya arıza müdahalesi sırasında çalışanların ciddi şekilde yaralanmasına ya da ölümüne neden olabilir.
Bu nedenle “Tehlikeli Enerjinin Kontrolü (Lockout/Tagout – EKED)” sistemi, iş sağlığı ve güvenliği yönetiminde kritik bir bariyer olarak tanımlanır.

OSHA’nın 29 CFR 1910.147 standardı, bu enerjilerin güvenli şekilde izole edilmesi ve ekipmanın sıfır enerji durumuna getirilmesi için izlenmesi gereken tüm teknik ve idari adımları tanımlar. Bu standart, yalnızca yasal bir gereklilik değil, aynı zamanda davranışsal güvenliğin mühendislikle kesiştiği bir güvenlik kültürü göstergesidir.

2. OSHA 29 CFR 1910.147 Standardının Temel İlkeleri
2.1 Kapsam ve Amaç

OSHA standardının amacı, bakım ve servis işlemleri sırasında makine ve ekipmanlardan kaynaklanabilecek beklenmedik enerji açığa çıkışlarını veya makine hareketlerini önlemektir.
Standart, tüm enerji kaynaklarını kapsar:

  • Elektrik enerjisi
  • Mekanik enerji (yaylar, ağırlıklar)
  • Hidrolik enerji (basınçlı yağ devreleri)
  • Pnömatik enerji (hava basıncı sistemleri)
  • Termal enerji (ısı, buhar, kızgın yağ)
  • Kimyasal enerji (reaktif maddeler, gazlar)

2.2 “Energy Control Program”ın Temel Bileşenleri

OSHA 1910.147’ye göre her işyerinde bir Enerji Kontrol Programı bulunmalıdır. Bu program üç temel unsurdan oluşur:

  1. Yazılı Prosedürler: Her makine için enerji izolasyonu adımlarını belirleyen yazılı talimatlar.
  2. Eğitim: Çalışanlara, yetkililere ve denetçilere yönelik periyodik EkED eğitimleri.
  3. Denetim: Her yıl yapılan iç denetimlerle prosedürlerin etkinliğinin doğrulanması.

3. Lockout/Tagout (EkED) Sürecinin Teknik Aşamaları

Aşağıdaki altı adım OSHA standardına uygun bir EkED uygulamasının genel akışını temsil eder:

İşlemAmaç
Hazırlık ve bilgilendirmeÇalışanlara yapılacak bakım hakkında bilgi verilir, enerji kaynakları tanımlanır.
Kapatma (Shutdown)Makine kontrollü biçimde durdurulur.
İzolasyonTüm enerji kaynakları kesilir (sigorta, vana, valf, ana şalter vb.).
Kilitleme (Lockout)Her çalışan kendi kilidini takar. Kilitler kişiye özeldir.
Etiketleme (Tagout)“Çalışma var, açmayın!” uyarı etiketleri takılır.
Enerjinin sıfırlanmasının doğrulanmasıTest edilerek makinenin tamamen enerjisiz olduğu doğrulanır.

Bu adımların sırası değişmemelidir; aksi halde zincir kırılır ve kontrolsüz enerji riski doğar.

4. Enerji Türleri ve Endüstriyel Tehlike Profili

Her enerji türü farklı bir risk profiline sahiptir. Çimento, petrokimya, metal, gıda ve otomotiv sektörlerinde risk türleri değişkenlik gösterir:

Enerji TürüTipik Kullanım AlanıPotansiyel Tehlikeİzolasyon Yöntemi
ElektrikMotorlar, pompalar, konveyörlerArk, çarpılma, yangınDevre kesici kilidi, padlock
MekanikDişli sistemler, preslerEzilme, sıkışmaMekanik mandal kilidi
HidrolikPres, kaldırma sistemleriBasınçlı yağ fışkırmasıVana kapama, hat boşaltma
PnömatikHava sistemleri, pistonlarHızlı hareket, parça fırlamasıHava vanası kilidi
TermalBuhar, fırın sistemleriYanma, patlamaSoğutma süresi, vana kilidi
KimyasalTanklar, reaktörlerZehirlenme, reaksiyonKör flanş, vana etiketi

5. İş Kazaları Verileri ve EkED’in Etkinliği

OSHA’ya göre yalnızca ABD’de her yıl 120’yi aşkın ölüm ve 50.000’den fazla ciddi yaralanma, tehlikeli enerji kontrolü eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
National Safety Council (NSC) verilerine göre bu kazaların %80’i, makine bakım ve temizlik işlemleri sırasında meydana gelir.

5.1 Tipik Kazalar:
  • Bir pres makinesinin enerji izolasyonu yapılmadan sensör tamiri sırasında beklenmedik şekilde çalışması → ezilme ölümü.
  • Bir çimento değirmeninde pnömatik hatın valfi açık bırakıldığı için, bakım sırasında piston aniden fırlamış ve çalışan ağır yaralanmıştır.
  • Bir kimya tesisinde kimyasal reaktör valfi izole edilmeden açılmış, operatör aşırı buhar ve toksik gazla karşılaşmıştır.

5.2 Verilerin Yorumlanması

ABD Çalışma Bakanlığı raporlarına göre etkin bir EkED programı, iş kazası oranlarını %30–40 oranında azaltmaktadır.
Ayrıca, ISO 45001 sistemleri içinde uygulandığında, enerji kaynaklı kazaların neredeyse tamamen önlenebilir olduğu gösterilmiştir.

6. Türkiye’de EkED Uygulamalarının Durumu

Türkiye’de tehlikeli enerjinin kontrolü, “Makine Emniyeti Yönetmeliği” ve İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği kapsamında dolaylı olarak yer alır.
Ancak, OSHA’daki kadar detaylı bir LOTO (Lockout/Tagout) kültürü henüz yerleşmemiştir.

Eksiklikler:

  • Yazılı enerji izolasyon prosedürlerinin olmaması,
  • Kişisel kilit uygulamasının yetersizliği,
  • Bakım ekipleri arasında yetki belirsizliği,
  • Etiketlerin standart dışı veya geçici olması.

Bu durum özellikle çimento, demir–çelik ve gıda sektörlerinde yüksek riskli sonuçlara yol açmaktadır.

7. İyi Uygulama Örnekleri
7.1 Otomotiv Sektörü (Ford, Toyota)

Her operatörün kişisel kilidi vardır. Kilit sayısı çalışan sayısına eşittir.
Bakım tamamlanmadan kilit çıkarılamaz. Her kilit numarası kişisel kimlikle eşleştirilir.

7.2 Çimento Tesisleri (Lafarge, Çimsa)

Enerji izolasyon noktaları renk kodlarıyla işaretlenmiştir (elektrik – kırmızı, hidrolik – mavi).
Ayrıca, “sıfır enerji durumu” sensörlerle izlenmektedir.

7.3 Kimya Endüstrisi

Kör flanş uygulamasıyla kimyasal hatlar fiziksel olarak ayrılır.
Lockout sırasında gaz detektörleri aktif hale getirilir.

8. Yönetimsel ve Davranışsal Boyut

Tehlikeli enerjinin kontrolü yalnızca teknik değil, örgütsel bir güvenlik davranışıdır.
Yöneticilerin rolü:

  • Prosedürlerin uygulanabilirliğini sağlamak,
  • Kilit ve etiket sistemlerinin tedarikini yapmak,
  • Periyodik tatbikatlarla çalışan farkındalığını korumak.

İyi uygulamalarda, EkED eğitimleri sadece mühendisler değil, operatörler, temizlik personeli ve yüklenici firmalar için de zorunlu hale getirilmiştir.

9. Raporlama ve Denetim Sistemi

Her yıl en az bir kez Enerji Kontrol Programı Denetimi yapılmalıdır.
Denetimde değerlendirilen başlıca unsurlar:

  1. Yazılı prosedürlerin güncelliği
  2. Kilitlerin kayıtlı kullanımı
  3. Etiketlerin okunabilirliği
  4. Çalışanların farkındalık düzeyi
  5. Uygulama sırasında gözlemlenen sapmalar

Denetim sonuçları, “Enerji Kontrol Uygunluk Raporu” şeklinde yönetim sistemine entegre edilir.

10. Sonuç ve Öneriler

Endüstriyel ortamlarda tehlikeli enerji kontrolü, sadece bir bakım güvenliği prosedürü değil, yaşamı koruyan mühendislik disiplinidir.
OSHA 1910.147 standardı, uygulanabilirliği kanıtlanmış bir çerçeve sunar. Türkiye’de bu standardın ruhuna uygun bir kültürün gelişmesi için şu adımlar önerilebilir:

  • Her makine için ayrı Enerji İzolasyon Kartı (Energy Card) oluşturulmalı,
  • Tüm bakım personeline kişisel kilit ve etiket tahsis edilmeli,
  • “Sıfır enerji durumu” testleri bakım öncesi standart hale getirilmeli,
  • LOTO sistemleri ISO 45001 iç tetkiklerinde kontrol kriteri olmalı,
  • Eğitimler simülasyon tabanlı hale getirilmelidir.
🧩 🧩 🧩

“EKED (Enerji Kaynaklarının Etiketlenmesi ve Kilitlenmesi) Uygulama Kontrol Formu”; OSHA 29 CFR 1910.147, ISO 45001 ve Türkiye’deki “İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği” esas alınarak hazırlanmıştır.
Bu form; denetçiler, bakım sorumluları ve iş güvenliği uzmanları tarafından, bakım veya enerji izolasyonu öncesinde–sonrasında kullanılabilecek şekilde düzenlenmiştir.

EKED (Lockout/Tagout) UYGULAMA KONTROL FORMU

Form No: EKED-001
Revizyon No: 1
Revizyon Tarihi: ………
İşletme Adı: ………………………………………………………
Tesis / Bölüm: ………………………………………………………
Makine / Ekipman Adı – Kodu: ………………………………………………………
Tarih: ………
Denetimi Yapan: ………………………………………………………
Bakım / Onarım Ekibi Sorumlusu: ………………………………………………………

🔹 1. GENEL BİLGİLER
Kontrol MaddesiEvetHayırAçıklama
Yapılacak bakım/onarım çalışması için geçerli yazılı iş izni alınmış mı?
Çalışmaya başlamadan önce tüm ilgili çalışanlar bilgilendirilmiş mi?
Çalışma alanı çevresine güvenlik bariyeri veya uyarı şeritleri çekilmiş mi?
Çalışma alanında yetkisiz personel bulunmadığından emin olunmuş mu?
Çalışma için yetkili bakım personeli listesi hazırlanmış mı?

🔹 2. ENERJİ KAYNAKLARININ TANIMLANMASI VE KONTROLÜ
Enerji TürüKaynak Noktasıİzolasyon YöntemiKilitleme EkipmanıUygulandı mı? (E/H)Notlar
ElektrikPano No: …Ana şalter kapatıldı, sigorta devre dışıPadlock, kırmızı etiket
MekanikDişli sistemi / milMekanik mandal / pim kilidiZincir + kilit
HidrolikPompa hattı / vanaVana kapama + basınç tahliyesiMavi padlock
PnömatikHava hattı / valfVanalar kapatıldı, hat boşaltıldıSarı etiket
TermalFırın / buhar hattıSoğutma bekleme süresi uygulandıUyarı etiketi
KimyasalTank / reaktörKör flanş takıldıMetal kilitli plaka

🔹 3. EKED (KİLİTLEME VE ETİKETLEME) UYGULAMA DETAYLARI
Kontrol MaddesiEvetHayırAçıklama
Tüm enerji izolasyon noktaları belirlenip işaretlenmiş mi?
Her çalışan kendi kişisel kilidini kullanıyor mu? (Kilit–isim eşleşmesi)
Her kilit benzersiz numara ve anahtara sahip mi?
Etiketlerde çalışan adı, tarih, açıklama net şekilde yazılmış mı?
Tüm enerji kaynaklarının sıfır enerji durumunda olduğu test edildi mi?
Test sırasında enerji geri beslemesi gözlenmedi mi?
İzolasyon noktaları çevresinde ek enerji kaynağı bulunmadığı doğrulandı mı?

🔹 4. BAKIM / ONARIM ÇALIŞMASI SÜRESİNCE GÜVENLİK DURUMU
Kontrol MaddesiEvetHayırAçıklama
Çalışma alanında uygun aydınlatma ve havalandırma sağlanmış mı?
Kullanılan el aletleri ve kişisel koruyucular uygun durumda mı?
Çalışma sırasında yetkisiz müdahale engellendi mi?
Ara denetimler (saha kontrolü) yapılmış mı?
Beklenmedik enerji birikimi gözlemlenmişse anında durdurulmuş mu?

🔹 5. ÇALIŞMA SONRASI KİLİT–ETİKET KALDIRMA VE ENERJİ GERİ YÜKLEME
Kontrol MaddesiEvetHayırAçıklama
Tüm personel çalışma alanından uzaklaştırıldı mı?
Makine parçalarının, koruyucuların ve muhafazaların montajı tamamlandı mı?
Tüm kilit ve etiketlerin sorumlular tarafından kaldırıldığı doğrulandı mı?
Enerji kaynağı kontrollü biçimde yeniden devreye alındı mı?
Test çalışması sonrası normal işletme koşuluna dönüldü mü?

🔹 6. EK GÖZLEMLER VE FOTOĞRAF REFERANSLARI
Gözlem / BulgularDüzeltici FaaliyetFotoğraf No / Referans

🔹 7. ONAY VE İMZALAR
RolAd – SoyadİmzaTarih
Bakım Sorumlusu
İş Güvenliği Uzmanı
Vardiya Amiri
Enerji İzolasyon Denetçisi

🟩 FORMUN KULLANIM TALİMATI
  1. Her bakım veya onarım öncesinde bu form eksiksiz doldurulmalıdır.
  2. Formun bir kopyası bakım alanında, bir kopyası da İSG biriminde arşivlenmelidir.
  3. Denetim sırasında bu form referans alınarak kontrol listesi üzerinden gözlem yapılır.
  4. Form, yılda en az bir kez yapılan “Enerji Kontrol Programı Denetimi” sırasında geriye dönük olarak incelenir.
  5. Eksik veya uygunsuz tespitler, “Düzeltici Faaliyet Formu” ile birlikte değerlendirilir.

📊 DEĞERLENDİRME SONUCU (Denetçi Tarafından Doldurulur)
KriterPuanlamaAçıklama
Enerji izolasyonu doğrulama etkinliği/10
Etiket–kilit uyumu/10
Personel farkındalığı/10
Denetim ve kayıt sistemi/10
Toplam Uygunluk Düzeyi__/40

Kaynakça

  1. OSHA 29 CFR 1910.147 – The Control of Hazardous Energy (Lockout/Tagout).
  2. National Safety Council (NSC) Accident Reports, 2023.
  3. Von Drehle, D. (2003). Triangle: The Fire That Changed America.
  4. NIOSH Publication No. 2019-100 – Preventing Worker Deaths from Uncontrolled Energy.
  5. T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı – İş Ekipmanları Yönetmeliği (2020).
  6. ISO 45001:2018 – Occupational Health and Safety Management Systems.

🔒 🔒 🔒
EKED – LOTO (Etiketleme – Kilitleme) Eğitimi Başlıyor!

💡 İş kazalarının büyük bir bölümü kontrolsüz enerji kaynaklarından kaynaklanıyor.
Çözüm mü? Doğru uygulanan EKED – LOTO sistemi!

👉 Bu eğitimde:

  • Elektrik, mekanik, hidrolik, pnömatik ve diğer tüm enerji türlerinde güvenli izolasyon yöntemlerini,
  • Kilitleme ve etiketleme adımlarını uygulamalı olarak,
  • Gerçek iş sahası senaryoları ve mevzuat gereklilikleriyle birlikte öğreneceksiniz.

🎯 Katılımcılar;

  • İş kazalarının nasıl önleneceğini,
  • Hangi durumlarda kilitleme-etiketleme yapılacağını,
  • Uygulamada sık yapılan hataları ve doğru yöntemleri
    detaylı şekilde öğrenecekler.

📌 Kimler Katılmalı?

  • Bakım-onarım personeli
  • İSG profesyonelleri
  • Üretim ve enerji sektöründe görev yapan tüm çalışanlar

Eğitim Sonunda

Sınavda başarılı olan katılımcılara; Üniversite onaylı, e-devlet kayıtlı barkodlu belge verilmektedir.

Sınava girmeyen veya başarılı olamayan adaylara; eğitim katılım belgesi verilmektedir.

🚀 Siz de ekibinizi iş kazalarına karşı güçlendirin, güvenliği en üst seviyeye taşıyın.

Hemen Başvurun

📞 Bilgi ve kayıt için:

📍 Tetkik Eğitim Merkezi : Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar/İZMİR
📞 Eğitim Koordinatörü Telefonu: +90 530 568 42 75

📞 Tetkik Merkez Telefonu: +90 232 265 20 65
🌐 Web sitemiz: https://tetkik.com.tr/
📧 Bilgi: [email protected]

🔔 Unutmayın: Bir enerji kaynağını güvenli hale getirmeden yapılan her müdahale, ciddi kaza riski demektir.
EKED – LOTO, iş güvenliğinde hayati bir kalkandır!

EKED – LOTO (Etiketleme – Kilitleme) Konulu yazımızı aşağıda okuyabilirsiniz.

#eked #loto #kilitleme #etiketleme #eğitim #tetkikosgb #tetkikdanışmanlık #mustafakebat

#eked #loto #kilitleme #etiketleme #eğitim #tetkikosgb #tetkikdanışmanlık #mustafakebat

#eked #loto #kilitleme #etiketleme #eğitim #tetkikosgb #tetkikdanışmanlık #mustafakebat

#eked #loto #kilitleme #etiketleme #eğitim #tetkikosgb #tetkikdanışmanlık #mustafakebat

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

#eked #loto #tetkikosgb #kebat #izmir

Daha Fazla