Kilo Vermek İçin Rutinlerinizi Değiştirme Cesaretiniz Var mı?

Kilo vermek…

Bedendeki fazla yağdan kurtulmak..

Sadece yenilen gıdalara dikkat etmek ve egzersiz yapmak yeterli mi?

  • Kaloriyi kesmek
  • Daha fazla egzersiz yapmak

Rutin uygulanan ve dirayetle yapıldığında başarılı olan yöntemlerdir.

Genel olarak ne kadar yağ yakılacağını kontrol eden sinir sistemi göz ardı edilir. Yağ yakımını kontrol eden beynin çalışma prensibi bilinirse aç kalmadan, aşırı antrenman yapmadan daha hızlı yağ yakılabilir.

Yağ Kaybı Süreci

Yağ yakımı – kaybı iki aşaması olan bir süreçtir.

  1. Mobilizasyon – Yağların depolardan çıkarılması.
  2. Oksidasyon – Enerji için yağların yakılması.

Kilo kaybı çabaları genel olarak oksidasyona odaklanmaktadır. Pek tabi ki daha zorlu bir sürece ve çoğunlukla başarısızlığa yol açar. Yağların harekete geçirilmesi süreci kolaylaştırırken kilo verme hedefine ulaşılmasını da sağlar.

Yağ hücreleri, yağların hareketlenmesini (mobilizasyonunu) tetikleyen – sağlayan adrenalin salgılayan sinirlerle bağlantılıdır.

Adrenalin olmazsa yağın mobilizasyonu olmaz. Yani yağlar harekete geçirilemez ise diyete rağmen yağlar vücutta kalır.

Titreme, Yağ Yakma Makinesidir

Titreme, kahverengi yağları aktive eden bir molekül olan süksinat (yağ yakan) salgılanmasını sağlar. Yapılan bir araştırmada, 10-15 dakika titremenin, bir saat orta şiddette egzersiz yapmakla aynı miktarda yağ yaktırdığı bulundu.

Soğuğa maruz kalmanın yağ kaybını hızlandırdığı bilinir. Evet enerji (harcama) metabolizmasını hızlandırır. Lakin soğuk maruziyetine bağlı yağ yakımının artmasında anahtar rol titremektir.

Soğuk uygulama örneği: (Sağlık durumunuzun bu uygulama için uygun olup olmadığını hekiminize danışmalısınız)

Soğuk suya (duşa – küvete – denize – havuza vb gibi) girip titreyene kadar kalın.

Titreme başladıktan 1-2 dk sonra dışarı çıkın. (Kurulanmayın) Islak olarak 2-3 dk dışarıda kalın.

Sonra tekrar suya girin ve bu işlemi 3 (üç) kez uygulayın.

Bu uygulama ile süksinat salınımı en üst düzeye çıkar ki bu da daha faza yağ yakılmasını sağlar.

Soğuk Maruziyeti özel bir sağlık sorununuz yoksa vücut fonksiyonlarına iyi gelir.

30 saniye soğuk duş almak veya buz banyosu uygulamak;

  • Adrenalini tetikler
  • Vücuda stres altında sakin kalmayı öğretir.
  • Saatlerce dopamini artırarak ruh halini ve odaklanmayı iyileştirir.

Egzersiz Dışı Hareketler, Antrenmanlardan Daha Fazla Yağ Yakar

NEAT (Egzersiz Dışı Aktivite Termojenezi) olarak da adlandırılır. Çevrenizde ”kıpır kıpır eli dursa ayağı durmaz çok hareketli” olarak tarif ettiğiniz kişiler NEAT için tipik bir örnektir. Yapılan araştırmalar, gün boyu devamlı hareketli kıpır kıpır olanların, bunu yapmayanlara göre günde 800-2.500 kalori daha fazla yaktığını gösteriyor.

Önce Ağırlık Sonra Kardiyo

Kardiyo egzersizinde yağ yakımı 20 – 90 dk sonrasında başlar.

Aç karnına yapılan kardiyo egzersizi ile ilk 90 dk glikojen yakılır. Sonrasında yağ yakımı başlar.

Egzersize ağırlık ile başlanırsa gllikojen daha hızlı tüketilir. Egzersizin devamında özelikle de kardiyoda yağlar daha çabuk yakılır.

Kafein

Sağlık durumu uygun olan kişilerde kafein doğru kullanıldığında (Egzersizden önce 100-400 mg kafein alınması yağ oksidasyonunu artırır) yağ kaybını artırır.

Kafein → adrenalini uyarır ve yağ mobilizasyonunu tetikler.

Lakin egzersiz öncesi çok fazla kafein almak kan damarlarını daraltabilir → performansı olumsuz etkileyebileceği gibi sağllık sorunlarına da yol açabilir.

Hekim onayı olmadan egzersiz öncesi asla kafein tüketilmemelidir.

Glukagon Benzeri Peptid-1 (GLP-1) Aktivasyonu

Glukagon Benzeri Peptid-1 (GLP-1) yağ yakımını artırır. Asla zayıflama ilacı tavsiyesi değildir.

GLP-1′ doğal yollardan örneğin mate çayıyla tetiklenebilir. Yüksek lifli tahıl ürünleri, kuruyemişler, avokado ve yumurta da GLP-1′ doğal yoldan tetikler. Yani ilaca ihtiyacınız yok.

Egzersizden önce mate çayı içilmesi → Yan etki olmadan daha fazla yağ oksidasyonu sağlar.

Mate bitkisinin içeriğinde kafein, teobromin, kafeik asit türevleri ve flavanoidler başta olmak üzere saponinler ve nitrit glikozitleri de bulunur. 

Karnitin

Karnitin yağların yakılmasına yardımcı olur; sadece hareket etmesini sağlamaz. L-karnitin, yağları enerji için yakıldığı mitokondriye taşır.

Karnitin kırmızı et, tavuk ve hindi, balık ve peynir de bol miktarda bulunur

Değişiklik – Farklılık

Zaman içerisinde vücut (sinirler) tekrarlayan egzersizlere uyum sağlar. Bu durumdan rutinlerin dışına çıkmak değişiklikler yapmak gerekir.

  • Yeni hareketler (Egzersizlerde değişiklik yapma)
  • Hareketlerin tekrar hızlarında değişiklik
  • Patlayıcı (ani ivmelenen) hareketler

Değişiklik – farklılık → daha fazla adrenalin salınımı = daha iyi yağ kaybı.

Yenilik = daha fazla adrenalin salınımı → daha iyi yağ kaybı sağlar.

Sonuç olarak;

Kilo vermek – yağ yakmak için kişilerin sağlıklı ve sağlıksız bir çok seçeneği bulunmaktadır. Sağlıklı yöntemler arasında kişinin seçeceği uygularken kendini rahat hissedeceği yolu tercih etmesi en doğrusudur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Biyokimya, Isı ve Kaloriler https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK538294/

⭐️⭐️ Karnitinin Fiziksel Performansı Arttırmadaki Rolü https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK209052/

⭐️⭐️ Kafein ve spor https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37722778/

⭐️⭐️ Risk mi fayda mı? Sporda kafein takviyesinin yan etkileri: sistematik bir inceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/35380245/

⭐️⭐️ Soğuk Stresi Sırasında Kas Metabolizması ve Titreme https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK232868/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Kızartmadan Korkmayın Yanlış Kızartmaktan Korkun

Konumuz kızartma olsa da bilinmelidir ki buğulama, haşlama ve buharda pişirme en emniyetli pişirme yöntemleridir.

Aynı zamanda kızartma, ızgara ve kavurma gibi yöntemler de en riskli pişirme yöntemleridir.

En ideal besin tüketimi çiğ tüketimdir (örneğin tuzlama) sonra sırası ile haşlama&buğulama, fırın, tavada kızartma, ızgara gelmektedir.

160 dereceyi geçen ısılarda vitaminlerin ve anti-oksidanların çoğunda denatüre (bozulma) olur. Izgara (çok lezzetli olsa da) besin değeri kaybına yol açan en kötü pişirme tarzıdır.

Lakin kızartma şeklindeki pişirme yöntemini ne kadar biliyoruz?

Kızgın yağda yüksek ateşte zevkinize göre az – orta – çok pişmiş olarak pişirmeyi kızartma olarak tanımlayan ve uygulayan çoğunlukta.. Amma bu tarzda pişirme doğru değildir.

Aslında farkında olmadan hem doğru kızartma tekniğini hem de yanlış kızartma tekniğini uyguluyorsunuz.

Şimdi doğrulara ve karşılaştırmalara geçelim;

Kızartma türk mutfağının en en en önemli unsurudur. Çünkü;

Sulu yemeklerin tamamına yakınında soğan – sarımsak ve salçayı yağda soteliyorsunuz. Aslında burada çoğunlukla soğanı doğru birr şekilde kızartıyorsunuz.

İtiraz edenler olacaktır. Lakin bir düşünün;

Yaptığınız yemekleri (Bamya, taze fasulye, pırasa, kuru fasulye-nohut vb gibi),

Yumurtayı sahanda pişirmenizi yada omlet menemen yapmanızı.

Evet düşündünüz mü?

Yazdığım gibi değil mi?

Hepsini yağda soteliyorsunuz – kızartıyorsunuz..!!

Yada;

Et, tavuk, balık kızartılmıyor mu?

Fırın yemeklerindeki yağ fırında kızarmıyor mu?

Peki kızartma neden zararlıdır?

Burada dikkat edilmesi yada sorulması gereken sorular;

  • Kızartmayı hangi yağ ile yapmalıyım?
  • Kızartmayı hangi ısıda yapmalıyım?

Cevaplarını doğru verirsek ve tabi ki doğru uygularsak kızartılmış gıdalar vücuda zarar vermez. Kızartma tekniği zararlı olmaz.

Kızartmayı hangi yağ ile yapmalıyım?

Kızartma için doğru yağlar;

  • Sızma zeytin yağı
  • Tereyağı
  • Kuyruk yağı
  • İç yağı (don yağ)

Bunların dışında rafine hiç bir bitkisel yağı (Ribera dahil) değil kullanmak evinize dahi sokmamanızı tavsiye ederim.

“Ayçiçek yağı çoklu doymamış, son derece kırılgan olan bir tohum yağıdır.

Çok çabuk okside olur, yani bozulur.

Soğuk olarak, yani çiğ olarak tüketilebilir. Ki yine de tavsiye etmiyorum.

Ancak kızartma ve sıcak yemek pişirmek için kullanıldığı zaman, çok fazla Transyağ oluşur.”

Kızartmayı hangi ısıda yapmalıyım?

Yağların “smoke – period’ ları” vardır.

Bu periyot yağlarda genelde 150-160 derece arasındadır.

En iyi zeytinyağı/tereyağı bile olsa 150-160 derece aşıldığında yanar ve dumanlaşır (smoke). ve artık içerisinde çok tehlikeli bileşikler oluşur. Bu bileşiklerin çoğu kanserojendir.

Yağı yakmamak için kısık-orta ateşi geçmemelisiniz.

Yağın içinde besinn değeri olan yararlı bileşenler kalmaz.

Pek tabi ki kanserojen materyaller de oluşur.

Kısık orta ateşte smoke perioda hemen hiç ulaşmazsınız. Yalnızca zeytinyağı ve tereyağı ile inflamasyonu hiç tetiklemeden kızartma yapılabilir.

Doğru olmayan kızartma tekniği kullanırsanız neler olabilir?

Diabetologia’ da yayınlanan bir araştırmanın sonuçlarına göre yemek pişirme usulü tip 2 diyabet gelişme riskini etkilemektdir.

Kuru sıcak pişirme ile yüksek İleri Glikasyon Son Ürünleri (Advanced Glycation End Products [AGE]), şekerlere maruz kalmanın bir sonucu olarak glike hale gelen proteinler veya lipitler oluşuyor ve bunların yüksek seviyeleri insülin direnci, hücre stresi ve enflamasyona yol açıyor ve diyabete zemin hazırlıyor.

Genel tıp – biyoloji bilgilerimize göre; enerji üretilebilmesi için insülin hormonu kan şekerinin hücre içine girmesini sağlar.

Eğer insülin hormonu üretilmezse veya kişide insülin direnci gelişmiş ise kanda çok fazla şeker birikir ki bu da vücudun genelinde özellikle de kalp, böbrek, göz ve diğer organlarda ciddi işleev bozukluklarına yol açar.

Diabetologia’ da yayınlanan bir araştırmada;

Düşük İleri Glikasyon Son Ürünleri (Advanced Glycation End Products [AGE]) ihtiva eden beslenme şeklinin tip 2 diyabet gelişim riskini azaltıp azaltmayacağını ve AGE’ den zengin beslenmenin de tam aksine tip 2 diyabet riskini artırıp artırmayacağını belirlemek için düzenleniyor.

Araştırmada hepsi de 50 yaşın üzerinde olan iki grup belirleniyor

İlk gurup; Tip 2 diyabet gelişme riski yüksek olan 49 kişiye düşük AGE beslenme şekli,

İkinci grupta ise tip 2 gelişme riski düşük olan 51 kişi ye yüksek AGE beslenme şekli uygulanıyor.

ilk gruptaki kişilerde;

  • Göbek çevresi genişlemesi
  • Tansiyon yüksekliği
  • HDL düşüklüğü
  • Yüksek trigliserit düzeyi
  • Açlık kan şekeri yüksekliği

gibi risk faktörlerinden en azından ikisi bulunuyordu.

İkinci grupta yer alanlara da (düşük AGE grubundakilere) yiyeceklerindeki AGE miktarını düşürmek için yapmaları gereken beslenme şekli öğretilmiş. Bu guruptakilere kızartma ve ızgaradan kaçınmaları ve bunun yerine buğulama, haşlama veya buharda pişirme gibi yöntemleri kullanmaları, yedikleri gıdanın türünü ve kalori miktarını değiştirmemeleri istenmiş.

İlk gruptakilere; her zamanki pişirme usullerine aynen devam etmeleri istenmiş.

Araştırmanın çalışma süresi bir yıl olarak belirlenmiş.

Araştırma sonucunda;

İkinci grupta yeer alanlarda (düşük AGE grubunda) vücutlarında stres ve enflamasyonla ilgili tüm değerlerin ve insülin direncinin düzeldiği, az da olsa kilo da verdikleri görülmüş.

Araştırma süreesi olan birr yıl içinde hiçbir olumsuz sağlık durumu ile karşılaşılmamış.

Araştırmada;

Oksidatif stres ve enflamasyonun düzenlenmesiyle ilgili altı anahtar gende olumlu etkiler tespit edilmiş.

Bu genlerden dördünün;

  • Anti-enflamatuar SIRT-1
  • Adinopektin
  • AGER1
  • Gliksolaz-1

başlangıçta kan ve idrar analizlerinde baskılanmış oldukları ama araştırma süresinin (bir senenin) sonunda aşikâr olarak artmış oldukları tespit edilmiş.

Elde eedien sonuçlardan bir diğeri de kızartma, ızgara ve kavurma gibi yöntemlerin AGE’ leri artırmasının kesin olduğu lakin gıdaların pişirilmeden önceki AGE’ lerinin de önemli olduğu görülmüş.

Bu tespitin en tipik örnekleri sebze ve tahıllardır. Bunlar AGE bakımından sağlıklı yiyeceklerdir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Oral AGE kısıtlaması metabolik sendromlu obez bireylerde insülin direncini iyileştiriyor: randomize kontrollü bir çalışma https://link.springer.com/article/10.1007/s00125-016-4053-x

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Beyniniz Sisli mi?

Adını sık duymaya başladığınız ”Beyin Sisi” halen net tarifi yapılmamış nörolojik bir illet.

2019 Pandemisi ile birlikte hayatımıza girdiği sanılan Beyin Sisineymiş biraz inceleyelim.

Beyi Sisi Belirtileri

Biyolojik nedenlerin sebep olduğu psikolojik durumlar

  • Düşünceleri toparlayamama
  • Eşyaları unutma ve bulamama
  • Çevreden kopuk hissetme
  • Bulunduğu yere çevresine ait hissetmeme
  • Yorgun uyanma
  • Aynı anda iki işi yapamama
  • Alınganlık
  • Sinirli olma hali
  • Ağlama atakları
  • Boş vermişlik
  • Ne olacaksa olsun duygusu
  • Devamlı uykulu hissetme
  • Kendisine dahi tahammül edememe
  • Geçmişe özellikle çocukluğa özlem
  • Zamanın günün önemsizliği

Biyolojik nedenlerin sebep olduğu fiziksel etkiler

  • Eklem ağrıları (Özellikle diz, bel, kol eklemleri)
  • Gastrointestinal – Mide barsak sorunları (Kabızlık, ishal, Şişkinlik vb gibi)
  • Kas ağrılarının sürekliliği
  • Baş ağrılarının aşırı ve sık aralıklarla tekrarlaması
  • Ağız ve diş sorunları
  • Aşırı tepkiler verme


Corona virüs, namı değer Covid19 ile ilişkisinin iki yolla gerçekleşiyor.

İlk olarak; Corona virüs ile enfekte olmuş hücrelerin virüsü taşıyarak kan beyin bariyerini geçmesi ile beyin hücrelerine Corona virüsü taşımaları,

İkincisi ise; Burunda bulunan nöronal hücrelere yerleşen Corona virüsün burundan beyne giden sinirler yolu ile kan beyin bariyerini geçmesi ile beyin hücrelerine Corona virüsü taşımalarıdır.

Bu sebeplerle hafif vakalarda dahi bu sebeple ”Beyin Sisi” görülebilmektedir.

Tarifi ve çözümü netleşmemiş olan ”Beyin Sisi” ni arttıran ve hafifleten etmenlerin bazılarını biliyoruz.

İlaçlar da Beyin Sisi Yapıyor

Özellikle, statin grubu kolesterol düşürücü ilaçlarBeyin Sisi” sebebidir.

Çünkü;

Beynin yapısındaki temel madde kolesteroldür. Evet beyin yapısının çoğu kolesterol yapıdaki yağ tabakadan oluşur.

Beynin içeriği

  • 1 litre su
  • 160 gr yağ (Kolesterol)
  • 110 gram protein
  • 15 gram şeker
  • 10 gram da tuz

İşte buraya çok dikkat edin..!!!

Kolesterolünüzü düşürmek (Vücudunuzda üretimini bloke etmek) için kullandığınız statin grubu kolesterol ilaçları aynı zamanda beyninizdeki 160 gram yağ tabakaya da etki eder. Bu etki de beyin fonksiyonlarını zayıflatarak beyin sisine neden olur.

Yağ Yakıcı Zayıflama İlaçları Beyin Sisi Sebebidir

Evet… Zayıflama ilacı olarak alınan ilaçların yağ yakıcı olanları ”Beyin Sisi” yanı sıra ölüme giden süreçlere sebep olabillir.

Yetersiz Uyku Beyin Sisi Sebebidir

Uyanıklık sırasında sinir sistemi yoğun olarak çalışır. Bu yoğun çalışma sırasında nörokimyasal toksik atıklar oluşur. Sinir hücreleri aralığına dökülen bu toksik atıklar gün içerisinde beyin omurilik sıvısında (BOS) toplanır. Toplanan atıkların temizlenmesi de gece uyku sırasında gerçekleşir.

Günlük temizlenme (uyku) süresi 7 saatten az olması durumunda biriken toksik atıklar inflamasyona yol açar. Bu da oksidatif stres oluşmasına neden olur. Oksidatif stres ise beyin fonksiyonlarını bozarak ”Beyin Sisi” meydana gelmesine sebep olur.

Ağır Metaller Beyin Sisi Sebebidir

Özellikle ağır metal içeriği olan balıkları ve midyeyi çok tüketen kişilerde sinir hücrelerinde inflamasyona bağlı oksidatif stres artarak beyin fonksiyonlarını bozmakta ve ”Beyin Sisi” meydana gelmesine sebep olmaktadır.

Vitamin – Mineral – Yağ Asidi Eksikliği Beyin Sisi Sebebidir

  • Glutatyon (Oksidatif stresle en iyi mücadele eden güçlü bir antioksidan)
  • Selenyum (Önemli)
  • B3 – Niasin (Önemli)
  • Çinko (Önemli)
  • Magnezyum
  • D3
  • B12
  • B9 (folat)
  • B6

Probiyotikler

Barsak mikrobiyotası ile beyin sisi arasında sıkı bağ olduğu biliniyor. Lakin beyin sisimi bağırsakları etkiliyor, bağırsaklar mı beyin sisi yapıyor halen netleşmiş değil. Siz barsak sağlığına önem verin.

Sonuç;

Beyin sisi sizde var mı? yok mu?

Hekiminize danışın.

Bu yazıyı birçok kez tekrar tekrar okuyun.

Aklınızda kalmıyor ise … evet dediğiniz gibi

O zaman haftaya ne yapmalısınız da buluşalım.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İdrar Tahlilini Doğru mu Verdiniz?

İdrar Tahlilini Doğru mu Verdiniz ? – İdrar Numunenizi Doğru mu Aldılar?

İlk soru – Aç mı Tok mu idrar vermeliyim?

Genel olarak idrar tahlili için açlık gerekmez. Lakin idrar tahlilini isteyen hekimin takdirine (muayene ettiği kişi de öngördüğü duruma) göre tok verilmesi istenebilir.

İdrarda şeker öncelikli olarak araştırılıyor ise sabah idrarı verilmesi istenebilir.

Bazı hastalıkların teşhisinde veya takibinde 24 saatlik idrar toplanması istenebilir.

Pek tabi ki unutulmaması gereken önemli bir durum da kişinin kullandığı ilaçlar ve gıda takviyeleri…

Neden?

Çünkü, kişinin kullandığı ilaçlar ve gıda takviyeleri idrar tahlil sonucunu etkiler.

Bu bilgi ışığında idrar tahlili isteyen hekime muhakkak kullanılan ilaçların ve gıda takviyelerinin ayrıntılı olarak bilgisi verilmelidir. Baştan unutulsa bile hekimin idrar tahlilini değerlendirmesi öncesi sırasında kullanılan ilaçların ve gıda takviyelerin beyan edilmesi kişinin faydasınadır.

Bazı özel testlerin gözetim altında alınması gerekebilir.

İdrar tetkiki daha doğru sonuç verdiği için orta idrar istenir. Yani; idrarın ilk kısmını tuvalete yapıp orta kısmından örnek verilmesi istenir.

Bunun yanısıra erkeklerde sünnet derisi bayanlarda da vajina dudaklarına değmeden örneğin verilmesi istenir. Ayrıca kadınlarda idrarı vermeden önce bölgenin iki kez önden arkaya doğru silinmesi gerekir.

İdrar laboratuvara zamanında ulaştırılamayacaksa örnek naylon torba içerisinde buzdolabı kapağında saklanmalıdır.

İdrar kateter yoluyla veya dışarıdan enjektör yoluyla da alınabilir.

Erkeklerde İdrar Örneği Verme

  • Penis ucunu ıslak mendille silinmeli,
  • Kuru kağıt mendille silinmeli,
  • İdrarın bir kısmını tuvalete yapılmalı,
  • Örnek kabına yeterli bir miktar örnek koyulmalı (kabın en az yarısı dolmalı),
  • Kalan idrarı tuvalete yapılmalı,
  • Örnek laboratuvara en geç 60 dk içinde laboratuvara ulaştırılmalıdır.

Erkeklerde İdrar Örneği Verme

  • Vajina dudaklarını elle ayırılmalı,
  • Bölgeyi önden arkaya doğru iki kez ıslak mendille silinmeli,
  • Bölgeyi kuru kağıt mendille önden arkaya doğru bir kez silinmeli,
  • İdrarın ilk kısmını tuvalete yapılmalı,
  • İdrar kabına örnek alınmalı (en az yarısına kadar doldurun),
  • Kalan idrarı tuvalete yapılmalı,
  • Örnek laboratuvara en geç 60 dk içinde laboratuvara ulaştırılmalıdır.

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla
Dalışta İç Kulak Barotravması

Dalış Yapanlarda İç Kulak Barotravması

İç kulak barotravması, su altı dalış sırasında eşitlemenin eksik yapılması veya eşitlemenin zorlayıcı yapılması sebebi ile basınç farkları oluşması ile iç kulakta oluşan hasardır.

Oluşan hasar sebebi ile iç kulak sıvısısının sızması görülebilir de görülmeyebilir de..

İç Kulak Barotravmasının Oluşma Mekanizması

İç kulak, orta kulaktan sonra gelen bölümdür. Hem işitme hem de denge organıdır.

Orta kulak boşluğundaki basınç düzgün bir şekilde eşitlendiğinde, iç kulak barotravması riski son derece düşüktür.

Orta kulaktaki basınç iniş sırasında eşitlenmezse, kulak zarındaki su basıncı orta kulak kemikçikleri aracılığıyla içeriye doğru oval pencerelere aktarılır ve yuvarlak pencere dışarı doğru çıkıntı yapar. Basıncın kendisi hassas iç kulak yapılarına zarar verebilir. Basınç aşırıysa, oval pencere veya daha yaygın olarak yuvarlak pencere yırtılabilir ve iç kulak sıvısı (perilenf) orta kulağa sızabilir (perilenf fistülü).

Valsalva manevrası, kranial dokulardaki ve dolaşımdaki basıncı artırır ve bu basınç koklear sıvıya iletilerek yuvarlak pencerenin dışarı doğru hareket etmesine neden olabilir. Basınç dalgaları tek başına pencere yırtılması olmadan iç kulağa zarar verebilir. Yırtılma meydana gelirse, iç kulaktan sıvı kaybı işitme organının ve bazen denge organının hasarına yol açar. Sızıntı kendiliğinden iyileşme veya cerrahi onarımla kısa sürede durdurulmazsa kalıcı işitme kaybı meydana gelebilir.

İç Kulak Barotravması Sırasında Dalgıçlar

Şunları deneyimleyebilir:

  • Şiddetli vertigo
  • İşitme kaybı
  • Kulaklarda uğultu/çınlama (tinnitus)
  • İstemsiz göz hareketi (nistagmus)
  • Etkilenen kulağın dolgunluğu

İç kulak barotravması geişimi sırasında orta kulak barotravmasının belirtileri neredeyse her zaman mevcuttur. Vertigo genellikle şiddetlidir ve mide bulantısı ve kusma eşlik eder.

İşitme kaybı tam, anında ve kalıcı olabilir, ancak dalgıçlar genellikle sadece yüksek frekansları kaybederler.

Kayıp ancak birkaç saat sonra fark edilir hale gelir. İşitme testi yaptırana kadar kaybın farkında olmayabilir.

Dalış Sırasında İç Kulak Barotravması Şüphesi Olursa

Sualtında vertigo başlaması durumunda derhal dalış sonlandırılmalıdır. Budy yardımı ile yüzeye çıkış sağlanmalıdır.

Dekompresyon hastalığı şüphesi varsa yüzeye çıkar çıkmaz oksijen tedavisine başlanmalıdır.

İlk yardım sağlayıcıları tam bir nörolojik değerlendirme yapmalı ve tüm bulgular kaydedilerek sağlık kuruuşuna varıldığında hekime teslim edilmelidir.

İç Kulak Barotravması mı, İç Kulak Dekompresyon Hastalığı mı?

Bu iki durum arasında ayrım yapmak önemlidir çünkü tedavileri farklıdır.

Herhangi bir tür dekompresyon hastalığı gelişiminde rutin tedavi uygulaması hiperbarik oksijen tedavisidir. (Rekompresyon odasında)

İç kulak barotravması olasılığı varsa tedavide rekompresyon veya herhangi bir basınç değişikliği uygulanmamalıdır.

Her iki durumda da semptomlar benzer olsa da, barotravma orta kulak basıncının eşitlenmesinin başarısız olmasından önce gelir ve genellikle dalışın başında meydana gelirken, dekompresyon hastalığı dalışın sonunda dekompresyonun başarısız olmasından kaynaklanır.

Tedavi Nasıl Yapılmalıdır?

Dekompresyon hastalığını ekarte etmek için acilen bir hekim tarafından değerlendirilmelidir.

Hekim dekompresyon hastalığı olmadığına karar verirse, dalgıçları tedavi etme konusunda deneyimli bir KBB uzmanına danışınmalıdır.

Herhangi bir efordan, orta kulak dengelemesinden, irtifa veya dalış maruziyetinden, hapşırmaktan veya burun sümkürmekten kaçınılmalıdır.

  • Aspirin,
  • Nikotinik asit (vitaminler),
  • Diğer vazodilatörler
  • Antikoagülanlar kullanılmamalıdır.

Tedavinin ana hatları, oturma pozisyonunda yatak istirahatini ve intrakraniyal veya orta kulak basıncını artırabilecek herhangi bir zorlanmadan kaçınmayı içerir.

Semptomlar düzelmezse, ameliyat gerekebilir.

Yırtığın (fistül) iyileşmesi genellikle bir veya iki hafta içinde gerçekleşir. İşitme kaybı kalıcı hale gelebilir.

İç Kulak Barotravması Sonrası Dalış için Uygunluk Değerlendirmesi

Dalışa uygunluğun değerlendirilmesi, kalıcı hasarın derecesi ve tekrarlama olasılığına bağlı olarak uzman bir dalış hekimi tarafından yapılır.

İç Kulak Barotravması Sonrası Süreç

Çoğu durumda, tam iyileşme kendiliğinden gerçekleşir.

Fistül ortaya çıkarsa ve kendiliğinden kısa sürede iyileşmezse, ameliyat önerilebilir.

Bazı durumlarda, iç kulak kalıcı olarak hasar görebilir; vücut düzgün çalışmayan bir tarafa uyum sağlayabilir.

Diğer kulakta yaralanma meydana gelirse, durum ciddi olabilir ve denge sorunlarını güçsüzleştirebilir.

İç Kulak Barotravması Önlemek

Nazik ama etkili eşitleme tekniklerini öğrenilmelidir.

Valsalva manevrasını agresif bir şekilde kullanmaktan kaçınılmalıdır.

Sıkışıkken dalınmamalıdır

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İnşaat Bölümümüze – A Sınıf İş Güvenliği Uzmanı

Tetkik OSGB bünyesinde,

Çok Tehlikeli Sınıf (inşaat) işlerde İzmir ve çevresinde sahada aktif çalışabilecek TAM ZAMANLI veya YARI ZAMANLI iş güvenliği uzmanıları arıyoruz.

Aranan özellikler

  1. Aktif araç kullanabilme ve B sınıfı sürücü belgesi sahibi olma.
  2. Başvuru anında İzmir‘de ikamet ediyor olma.
  3. Başvuru anında A Sınıfı iş güvenliği uzmanı belgesi ve İSG Katip sisteminde atama yapılabilir olma
  4. Günlük firma ziyaret bilgilendirme maili yollayabilme ve programlı çalışma yeterliliğinde olma
  5. Bilgisayar ve MS Office (Power Point, Excel, Word) uygulamalarını etkin kullanabilen
  6. Tercihen sahada aktif olarak denetim ve gözlem yapabilen ve bu konuda deneyim sahibi
  7. Tercihen daha önce bakanlık onaylı İSG yazılımı kullanmış.

Başvuru: [email protected]

Mustafa Kebat – 0 530 568 42 75

Daha Fazla

Yüksek Topuklu Ayakkabı Tercih İse Sonucu Ne?

Kadınlar genel olarak yüksek topuklu ayakkabı giymeyi seviyor gibi..

Ayakkabılarının topuklarında yükselen santimler kadınların sadece boylarını yükseltmiyor aynı zamanda daha kadınsı ve çekici görünmelerini sağlıyor. Bu benim kişisel görüşüm. Eleştirilebilir. Karşı düşünceler tabi ki beyan edilebilir. Lakin benim görüşüm bu…

Tabi ki küçük bir sosyal araştırma da yaptım

Konu hakkında kadınlardan farklı görüşler geldi. 30 yaş altı görüştüğüm kadınlardan iki farkı görüşü örnek olarak yazayım (Meslekleri burada önemli değil çalışma ortamları çok benzer);

Muhasebe çalışanı; Topuklu ayakkabı giymenin rahatsızlık verdiğini, rahatlığı ön planda tuttuğunu daha yumuşak ve daha rahat olduğu için spor ayakkabı tercih ettiğini, ayak bileğini burkma korkusu yaşamadığı için mutlu olduğunu söyledi.

İnsan Kaynakları çalışanı; Yüksek topuklu ayakkabı giydiğinde kambur durmadığını ve kendini daha emin ve özgüvenli hissettiğini söyledi.

Avcı toplayıcı yaşam biçiminden günümüze yaşam ve giyim tarzlarımız çok değişti. Yükselen topukların – tercihlerin sosyolojik ve psikolojik kök nedenlerine girmeyeceğim.

Lakin bu tercihi bilimsel olarak incelemeye alacağım;

Yapılan bir araştırmada; sürekli yüksek topuklu ayakkabı giyen 11 (onbir) kadın ve hiç yüksek topuklu ayakkabı giymeyen 9 (dokuz) kadını da kontrol grubu olarak bir süre ortopedik kontrollerde takip edildiğinde elde edilen sonuçlar;

Topuklu ayakkabı giyen kadınlarda;

  1. Gastroknemius medialis (Baldır) kasının kısaldığı,
  2. Aşil tendonu sertliğinde bir artış olduğu,
  3. Ayağı plantar fleksiyon pozisyonuna zorladığı,
  4. Ayak bileklerinin hareket açıklığında bir azalmaya yol açtığı, bulgularına ulaşılmış.

Bu bulgular ışığında topuklu ayakkabı giyme alışkanlığı olan kadınların düz ayakkabı giymeyi zor ve ağrılı bulmalarının sebebidir.

Topuklu ayakkabı giyen kadınlarda görüldüğü gibi tek sorun ağrı değil. Kronik ayak sorunlarına da yol açar.

Topuk yüksekliği 2,5 cm olduğunda ön ayağa %22 daha fazla baskı uygular.

Topuk yüksekliği 7,5 cm olduğunda ön ayağa %76 daha fazla baskı uygular.

Topuklu ayakkabı giymenin uzun vadede gelişen kronik etkileri çok daha ciddidir.

Topuklu ayakkabı giyenler daha kısa ve daha güçlü adımlarla yürüme eğilimindedir. Aynı zamanda omurga hizasında kaymaya ve vücudun ağırlık merkezi değiştiği için süreç içerisinde bacak – kalça – bel – sırt kaslarının üzerine düşen yük dengesi ve gerginlikleri değişir.

Vücudun ağırlık merkezi öne doğru kayar.

Dizlere, baldırlara, ayaklara ve alt sırta uygulanan kuvvet artar.

Diz eklemine yüklenen kuvvet ve fazladan basınç osteoartrit’ e yol açabilir.

Topuğa uygulanan ekstra kuvvet eklem ağısına yol açar.

Ayak parmakları ve tarak kemiklerine vücudun ağırlığının daha çok ve açılı olarak binmesi de deformasyonlara yol açabilir.

Yüksek topuklu ayakkabıların sürekli kullanımı bacaklardaki toplar damarlarda basıncı arttırır.

7 (yedi) cm’lik yüksek topuklu ayakkabı kullanan sağlıklı genç kadınlarda vücudun statik dengesi değişirken, basınç merkezinin salınımını artmakta ve düşme ihtimali artmaktadır.

Yukarıda yüksek topuklu ayakkabı kullanımı ile birlikte ayak tabanına yerleştirilebilecek yumuşatıcı petler şekil (a) da verilmiştir. Bu çözüm yolu topuk yüksekliği, kullanıcının kilosu ile yakın ilişkilidir. Bunun yanı sıra kullanılan ayakkabının topukta ve tabanda zemine temas alanları da kişide oluşturacağı olumsuz etkilerle ilgilidir.

Ayakkabı ve topuğun zemine temas alanı azaldıkça, ayakkabıyı kullanan kadının ağırlık merkezi ve denge noktasına olumsuz etkisi artmaktadır.

Yine yapılan araştırmaların sonucu 5 cm i geçen topuk yüksekliğinde olumsuz etkiler her cm de çok daha fazla artmaktadır.

Topuklu ayakkabı tercihinden vaz geçmek istemeyen kadınlar için çözüm ne olabilir?

Baldırları esnetmek – Gastroknemius medialis (Baldır) kasının rahatlamasını,

Ayak bileklerini dairesel olarak döndürmek de gerginleşen Aşil Tendonu rahatlamasını sağlar.

Ayrıca topuklu ayakkabı ile geçirillen sürelerin en aza indirilmesi

Topuk yüksekliğinin 5 cm i geçmemesine özen gösterilmesi de ayak – beden sağlığı için önemlidir.

Doğal Yaşayın – Doğal Beslenin – Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ KADINLARDA YÜKSEK TOPUKLU AYAKKABI KULLANIMININ KAS İSKELET SİSTEMİ ÜZERİNE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI. https://www.ocf.berkeley.edu/~sather/heel-to-heal/

⭐️⭐️ Standart yastıklı ayakkabıların orta taban sertliğinin koşu ile ilgili yaralanma riskine etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24043665/

⭐️⭐️ Birçok kadının tercihi olan stiletto topuklu ayakkabılar denge ve fonksiyonel becerileri nasıl etkiliyor? https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32543307/

⭐️⭐️ Genç kadınlarda yüksek topuklu ayakkabıların statik dengeye müdahalesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22742722/

⭐️⭐️ Yüksek ve alçak topuklu ayakkabıların genç kadınlarda dengeye etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/27840442/

⭐️⭐️ Yüksek topuklu ayakkabıların uzun süreli kullanımı insan yürüyüşünün nöromekaniğini değiştiriyor https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22241055/

⭐️⭐️ Yüksek topuklu ayakkabılarla yürümenin alt ekstremite mekaniği ve enerji maliyeti https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/8173565/

⭐️⭐️ Topuk yüksekliğinin yürüme sırasında kullanılan sürtünme katsayısına etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/21536444/

⭐️⭐️ Genç ve Sağlıklı Kadınlarda Tek Bir Yüksek Topuklu Ayakkabı Dans Etme, Kas Dokusu Bozulmasının Dolaşımdaki Belirteçlerinde ve MMP-3’te Artışlara Neden Oluyor https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38654916/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

K Vitamini

K vitamini kanın pıhtılaşması, kemik sağlığı ve kardiyovasküler fonksiyon için gerekli olan, yağda çözünen bir vitamindir.

K vitamini tek bir vitamin olmadığı gibi sadece pıhtılaşma faktörü olarak rol almaz.

K vitamininin iki ana formda bulunur

  • K1 yeşil yapraklı sebzelerde bulur çünkü doğrudan fotosentezde yer alır. (Filokinon) pıhtılaşma sisteminin önemli faktörlerinden biridir.

  • K2 hayvansal ürünlerde ve fermente gıdalarda bulunur ayrıca bağırsak florası K1 vitaminini K2 vitaminine (menakinon) dönüştürür. (Menakinonlar) kandaki kalsiyumun kemiklerde ve dişlerde kalsiyum birikmesini sağlayarak bu dokuların güçlenmesini sağlar.

K2 Vitamini kalsiyum metabolizması için gereklidir ve kemik ve kardiyovasküler sağlığı önemli ölçüde etkiler.

K2 Vitamini, kemik sağlığını geliştirmek ve osteoporoz riskini azaltmak için D vitamini ile sinerjik olarak çalışır. Bu kombinasyon, kalsiyumun arterlerde birikmesi yerine uygun şekilde kullanılmasını ve kemiklerde birikmesini sağlar.

K2 Vitamini, kemiklerde ve arterlerde kalsiyum birikimini düzenleyen osteokalsin ve matriks Gla proteini gibi proteinlerin aktive edilmesinde rol oynar. Bu aktivasyon arteriyel kalsifikasyonun önlenmesine yardımcı olur ve kemik gücünü arttırır.

K2 vitamini, atardamarlardaki plak birikimini sadece önleyebilen değil , aynı zamanda tersine çevirebilen bilinen tek besindir 
Bu, bol miktarda D vitamini ve kalsiyum aldığınız takdirde, onu kalp sağlığına uygun bir diyet ve takviye planının son derece önemli bir parçası haline getirir.

K Vitamini İçin Bitkisel Gıda Tavsiyelerim

  • Kara lahana
  • Ispanak
  • Brokoli
  • Lahana
  • Zeytinyağı

K Vitamini İçin Hayvansal Gıda Tavsiyelerim

  • Kırmızı Et
  • Beyaz Et
  • Ciğer
  • Böbrek
  • Yumurta
  • Süt ürünleri

Hem sebze hem et ve et ürünleri yemek şart!

K vitamininden bahsedip de keşfinin öncüsünden bahsetmeden olmaz.

ABD, Cleveland’lı ünlü bir diş hekimi olan Dr.Weston A. Price (1870-1948),  İsviçre’deki izole köyler, Dış Hebridler’deki Gael toplulukları, Kuzey Amerika’daki Eskimolar ve Kızılderililer, Melanezyalı ve Polinezyalı Güney Denizi Adalıları, Afrika kabileleri, Avustralyalı Aborjinler, Yeni Zelanda Maorileri ve Güney Amerika’daki Kızılderililer dahil olmak üzere izole insan gruplarında uzun yaşam süreleri, çok az hastalık oluşumu ve çok az çürük veya diş eti hastalığı yaşayanları incelemek için dünyayı dolaştı. 

Bu kültürler genellikle Price’ın adını bilmediği bir bileşiğin yüksek oranda bulunduğu yiyecekleri yiyorlardı ve bu da Price’ın buna “aktivatör X” adını vermesine yol açtı.

Price, aktivatör X’in diş sağlığı üzerindeki etkisini fark ettiğinde, neredeyse tüm geleneksel diş prosedürlerini bir diyet önerileri sistemi lehine terk etti. Ve bu önerilerin çoğu durumda düz, sağlıklı, çürüksüz dişlere yol açtığını buldu.

Activator X’in ne olduğundan emin olmasak da, bilim camiasının en iyi tahmini Price’ın genel olarak K2 vitamininden bahsettiği yönünde. (Daha spesifik olarak, bilim K2’nin A ve D3 vitaminleriyle sinerjik olarak çalıştığında en güçlü olduğu gerçeğine yöneliyor.)

1939 yılında önleyici diş bakımının geleceği için bir temel oluşturan ve aslında genel olarak optimum sağlık için bir rehber olan bir araştırma yayınladı.

K2 vitaminini K1 vitamininden farklı kılan nedir?

K2 vitamininin aynı faydalara sahip K1 vitamininin farklı bir versiyonu olmadığını ancak 1975’te Harvard Üniversitesinde tespit edilebildi. Araştırmaların devamında K2 vitamini ile aktive olan osteokalsin proteinini keşfettiler.

Osteokalsinin aktivasyonu ile kalsiyum kan dolaşımından kemiklere ve dişlere çekilir. Bu sayede kemikler ve dişleri güçlü ve hastalıklardan uzak tutar. K1 vitamini bu süreci aktive etme yeteneğine sahip değildir.

2007’de, Price’ın Activator X‘in inanılmaz faydalarını yayınlamasından 68 yıl sonra, araştırmacılar nihayet modern toplumdaki insanların çoğunun K2 Vitamini eksikliği yaşadığını fark ettiler.

Araştırmacılar elde edilen sonuçlara dayanarak K2 vitamininin kalp hastalığı ve diyabete bağlı doku zararlarını tersine çevirme potansiyeline sahip olabileceğine inanıyor.

Ve tabii ki bilmelisiniz ki ağız ve diş sağlığınızın ideale ulaşması için K2 vitamini olmazsa olmazdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

K2 Vitamininin Diş Sağlığına Faydaları https://askthedentist.com/vitamin-k2-benefits/

K vitaminiK vitamini https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK551578/

The Weston A. Price Foundation https://www.google.com/search?q=%C3%9Cnl%C3%BC+di%C5%9F+hekimi+Weston+A.+Price%2C&oq=%C3%9Cnl%C3%BC+di%C5%9F+hekimi+Weston+A.+Price%2C&gs_lcrp=EgZjaHJvbWUyBggAEEUYOTIGCAEQRRg7MggIAhBFGCcYOzIGCAMQRRg7MgoIBBAAGIAEGKIEMgcIBRAAGO8FMgcIBhAAGO8F0gEIMTEzMGowajeoAgCwAgA&sourceid=chrome&ie=UTF-8

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Yalnızlığınızın Kanınızdaki İzi

Kanınızdaki yalnızlığın izini merak ettiniz değil mi?

Aslında bir de sosyal izolasyon var ve o da kanınızda iz bırakıyor.

Aklıma gelmişken paylaşayım..

Anladım sonu yok yalnızlığın, Her gün çoğalacak, Her zaman böyle miydi bilmiyorum, Sanki dokunulmazdı çocukken ağlamak, Alışır her insan alışır zamanla, Kırılıp incinmeye, Çünkü olağan yıkılıp yıkılıp, Yeniden ayağa kalkmak, Yalnızlığım yollarıma, Pusu kurmuş beklemekte, Acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette, Bekliyorum bekliyorum, Hadi gelin üstüme korkmuyorum, Bulutlar yüklü, Ha yağdı ha yağacak üstümüze hasret, Yokluğunla ben başbaşayız nihayet

Bu sözleri hatırladınız değil mi? Evet… “Yalnızlık Senfonisi” Sezen Aksu’dan…

Yalnızlık, günümüz yaşamının gerçeği…

Şehirler kalabalıklaşırken insanlar yalnızlaşıyor.. Ve tabi ki bir de sosyal izolasyon var.

Yalnızlık ve Sosyal İzolasyon nedir bunlar? Anlamları aynı mı farklı mı?

İnceleyelim…

Nedir Sosyal İzolasyon?

İnsanların bir kısmı diğer insanlara göre daha çekingendir. Sosyal ortamlara karışmaktan ve farklı insanlarla iletişim kurmaktan kaçınabilirler. Kendilerini topluluklara ait hissetmeyebilirler. Kalabalıklardan kaçınma, yalnızlığı seçme, sosyal ortamlardan uzaklaşma yani kendilerini izole etme tercihi gösteren davranışlarına Sosyal İzolasyon denir.

Sosyal İzolasyonu Nasıl Anlarız?

  • Sevilmeme hissiyatı
  • Değersizlik hissetme
  • Karar verme korkusu
  • İnsanları hak etmediği düşüncesi
  • İlişkilerde güvensiz ve şüpheli olma

Yalnızlık Nedir?

Yalnızlık, kişinin diğer insanlarla olan ilişkilerinin sosyal ihtiyaçlarını karşılamaması sonucunda yaşadığı oumsuz duygulanımdır.

Yalnızlık, kişinin tanıdığı insan sayısı, sahip olduğu arkadaş sayısı veya sosyal ortamlarda çevrsindeki kişiler değidir. Diğer insanlarla olan iletişiminin ve ilişkilerinin haz – tatmin duyabileceği düzeyde – kalitede olmaması durumudur.

Yalnızlığı Nasıl Anlarız?

  • Kişinin stres seviyesi yükselmiştir
  • Kişinin yorguluk hissi artmıştır
  • İçine kapanma vardır
  • Enerjisiz hissetme mevcuttur

Yalnızlık ve sosyal izolasyonun kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, kanser ve erken ölüm gibi olumsuz sağlık sonuçları ile ilişkili olduğu bağlantılı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Lakin altta yatan biyolojik süreçler halen netleşmemiştir.

Eveeett gelelim kanınızdaki yalnızlığın izini bulmaya geldik..!!

Sosyal İzolasyonun Vücudunuzdaki Moleküler İzleri

Cambridge Üniversitesi ve Şanghay’daki Fudan Üniversitesi araştırmacıları,  İngiltere Biyobankasındaki veritabanındaki 2.920 plazma proteinindeki 42.062 katılımcının verilerini kullanarak yalnızlık ve sosyal izolasyonun kan düzeyindeki proteinlerle ilişkili olduğunu ortaya koydu.

Çalışma 3 Ocak 2025’te Nature Human Behavior dergisinde yayımlandı. (Mavi yazıları tıklayarak çalışmaya ulaşabilirsiniz.)

Çalışmada Yer Alan Katılımcılar Hakkında Veriler

  • %9’u sosyal olarak izole olduğunu bildirmiş.
  • %6’sı kendisini yalnız hissettiğini bildirmiş.

Katılımcıların Ortalama 14 Yıllık Takibinde

  • 892 kişi demansa yakalanmış
  • 1521 kişi depresyon geçirmiş
  • 1703 kişide Tip 2 diyabet teşhis edilmiş
  • 2695 kişi kardiyovasküler hastalık teşhisi konmuş
  • 983 kişi felç geçirmiş
  • 4255 kişi hayatını kaybetmiş

Kanınızda Yalnızlık ve Sosyal İzolasyon İle İlişkili Proteinler Tespit Edildi

  • Sosyal izolasyonla ilişkilendirilen 175 protein tespit edilmiş.
  • Yalnızlıkla ilişkilendirilen 26 protein tespit edilmiş.
  • Yalnızlık ile sosyal izolasyonun biyolojik mekanizmaları %85 oranında birbiri ile aynı bulunmuş.
  • Tespit edilen proteinlerin büyük çoğunluğu vücuttaki iltihaplanma, anti viral savunma ve bağışıklık tepkilerinde de yer alıyorlarmış.

Yalnızlık ile İgili Beyin Kaynaklı Proteinler

  • GFRA1
  • ADM
  • FABP4
  • TNFRSF10A
  • ASGR1 proteinlerinin düzeylerinin yükseldiği gözlemlendi.

Bu proteinler, beynin duygusal ve sosyal işlevleri yöneten bölgelerindeki değişimlerle bağlantılı bulundu.

Araştırmanın yazarlarından Prof. Barbara Sahakian,

Beyinden Esinlenen Zeka Bilim ve Teknoloji Enstitüsü, Fudan Üniversitesi, Şanghay, Çin

Psikiyatri Bölümü, Cambridge Üniversitesi, Cambridge, İngiltere

Davranışsal ve Klinik Sinirbilim Enstitüsü, Cambridge Üniversitesi, Cambridge, İngiltere”

yalnızlıkla mücadelede “sosyal reçete” kavramına dikkat çekiyor:

  • Doktorlar, yalnızlık hisseden hastaları yerel sosyal etkinliklere, spor gruplarına ya da gönüllü organizasyonlara yönlendirebilir.
  • Grup aktivitelerine katılmak hem sosyal destek sistemini güçlendirir hem de stresi azaltır.

Hekimler Yalnızlık ve Sosyal İzolasyon İçin de Reçete Yazmalı mı?

Yalnızlık ve sosyal izolasyonun insan sağlığı üzerindeki etkilerini biyolojik düzeyde inceleyen ve açıklayan ilk geniş kapsamlı araştırmadan öğrendiğimiz, hekimlerin reçetelerine hastaları için sosyalleşmeyi de eklemeleri gerektiği…

Tabi ki uzun bir süreç var önümüzde hazmetmek için…Lakin erken davranan hekimlerin hastalarına daha faydalı olacağını söyleyebilirim.

Sonuç

Hastaya – insana bütüncül yaklaşım gerektiğini gösteren yeni bir kanıt daha..

Günümüz tıp uygulamalarının giderek artan popülaritesi olan uzmanlığın da uzmanlığı bilimsel araştırmalar ve üçüncü basamak sağlık hizmetler için elbette önemli lakin hekimliğin, halk sağlığının ilk ve ana hedefinin hastalanmayı önlemek olduğunu da unutmamak kaydı ile…

Doğal Yaşayın – Doğal Beslenin – Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

Sosyal İzolasyon ve Yalnızlıkla İlişkili Proteinlerlerin Şeması

Sonuç olarak sosyal izolasyon veya yalnızlığı kullanarak, 2.920 plazma proteinini içeren PWAS’lar için lojistik regresyon gerçekleştirilmiş.

Yaş, cinsiyet, bölge, teknik faktörler ve ilk 20 genetik temel bileşeni (PC) yardımcı değişkenler olarak içeren basit modellerde, sosyal izolasyonla önemli ölçüde ilişkili 776 protein ve yalnızlıkla ilişkili 519 protein bulumuş. ( P  < 0,05/(2.920 × 2) = 8,6 × 10 −6 )

Etnik köken, eğitim düzeyi, hane geliri, sigara kullanımı, alkol tüketimi ve vücut kitle indeksi (VKİ) için ek ayarlamalar yapıldıktan sonra, sosyal izolasyonla ilişkili 175 protein (Aşağıdaki Şekil 1a ) ve yalnızlıkla ilişkili 26 protein (Aşağıdaki Şekil 1b  ) Bonferroni düzeltilmiş eşikte anlamlılığını korumuş.

Analiz edilen 2.920 protein için ortalama örneklem büyüklüğü 30.778 ile 41.396 arasında değişen 37.704’tür.
Bonferroni düzeltmesinden sonra sosyal izolasyon ve yalnızlıkla önemli ölçüde ilişkili olan proteinler için örneklem büyüklükleri ( P  < 0,05/(2.920 × 2) = 8,6 × 10 -6 ) Lojistik regresyon modelleri yaş, cinsiyet, yer, parti, kan toplama ve protein ölçümü arasındaki zaman aralığı, etnik köken, eğitim düzeyi, hane geliri, sigara içme, alkol tüketimi, BMI ve ilk 20 genetik PC için ayarlandı. Tüm istatistiksel testler iki taraflıydı. 

a , Protein bolluğunun sosyal izolasyonla korelasyonunu gösteren bir volkan grafiği. 
X ekseni OR’leri ve y ekseni −log 10’u ( P değerleri) temsil eder. Kesikli çizgiler, sosyal izolasyon ve yalnızlık aynı anda dikkate alındığında Bonferroni ve FDR düzeltmeleri için eşikleri (q < 0,05) göstermektedir. Pasta grafikleri, dört ayrı panelde tanımlanan proteinlerin oranlarını göstermektedir. 

b , Protein bolluğunun yalnızlıkla ilişkisini gösteren bir volkan grafiği. 

c , Bonferroni düzeltmesinden sonra önemli olan 179 proteini görselleştiren bir saçılma grafiği. 
x ekseni, sosyal izolasyon için PWAS’tan gelen OR’leri ve y ekseni, yalnızlık için PWAS’tan gelen OR’leri temsil etmektedir. Venn diyagramı, sosyal izolasyon veya yalnızlıkla ilişkili proteinlerin örtüşmesini göstermektedir. 

d , 179 tanımlanmış protein için bir PPI ağı. Düğüm boyutu, MCC yöntemi ile tahmin edilen modülerlik düzeyini yansıtır ve çizgi kalınlığı etkileşim puanını temsil eder. 

e , Sosyal izolasyon ve yalnızlıkla ilişkili proteinler için en zenginleştirilmiş beş GO biyolojik süreci (BP) ve moleküler işlevi (MF). X ekseni, -log 10’u (FDR q değerleri) temsil eder. Diğer yapı ile ilişkili proteinlerle de ilişkili olan işlevsel zenginleştirmeler işaretlenmiştir. 

f , Sosyal izolasyon ve yalnızlıkla ilişkili proteinler için en iyi beş zenginleştirilmiş KEGG yolu. PPAR, peroksisom proliferatör aktiveli reseptör.

⭐️⭐️ Morbidite ve mortalite ile ilişkili sosyal izolasyon ve yalnızlığın plazma proteomik imzaları https://www.nature.com/articles/s41562-024-02078-1

⭐️⭐️ Yaşlılarda Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık: Sağlık Sistemi İçin Fırsatlar 1-Giriş https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557969/

⭐️⭐️ Yaşlılarda Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık: Sağlık Sistemi İçin Fırsatlar 2-Sosyal İzolasyon, Yalnızlık ve Sosyal Bağlantının Diğer Yönlerinin Ölüm Oranı Üzerindeki Etkilerine İlişkin Kanıtların Değerlendirilmesi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557977/

⭐️⭐️ Yaşlılarda Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık: Sağlık Sistemi İçin Fırsatlar 3-Sosyal İzolasyon ve Yalnızlığın Morbidite ve Yaşam Kalitesi Üzerindeki Sağlık Etkisi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557983/

⭐️⭐️ Yaşlılarda Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık: Sağlık Sistemi İçin Fırsatlar 4-Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık İçin Risk ve Koruyucu Faktör https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557971/

⭐️⭐️ Yaşlılarda Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık: Sağlık Sistemi İçin Fırsatlar 5-Arabulucu ve Moderatör https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557965/

⭐️⭐️ Yaşlılarda Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık: Sağlık Sistemi İçin Fırsatlar 6-Araştırmada Sosyal İzolasyon ve Yalnızlığın Değerlendirilmesi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557967/

⭐️⭐️ Yaşlılarda Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık: Sağlık Sistemi İçin Fırsatlar 7-Sağlık Bakım Sisteminin Rolü https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557964/

⭐️⭐️ Yaşlılarda Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık: Sağlık Sistemi İçin Fırsatlar 8-Eğitim ve Öğretim https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557980/

⭐️⭐️ Yaşlılarda Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık: Sağlık Sistemi İçin Fırsatlar 9-Müdahale https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557966/

⭐️⭐️ Yaşlılarda Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık: Sağlık Sistemi İçin Fırsatlar 10-Yaygınlaştırma ve Uygulama https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557982/

⭐️⭐️ Yalnızlık Önemlidir: Sonuçlar ve Mekanizmaların Teorik ve Ampirik İncelemesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3874845/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Mitokondrilerinize İyi Bakın

Mitokondriler hem sağlıkta hem de hastalıkta önemli bir rol oynar.

Mitokondrinin çok eskiden, bugünden farklı olarak doğada “serbest bir şekilde takılırken”, neden olduğu henüz bilinmeyen bir neden ile ortamdaki hücreler ile birleştiği düşünülmektedir.

Peki neden böyle düşünülmektedir?

Çünkü; Mitokondrinin, hücrenin DNA’sı dışında kendine ait mtDNA denilen bir DNA’sı vardır. Diğer hücre bileşenleri arasında sadece mitokondriler için mevcut olan bu durum “Ayrı iken bir araya gelme” düşüncesinin sebebidir.

Mitokondrilerin işlevleri enerji üretimiyle sınırlı değildir, demir ve kalsiyum dengesinden melatonin gibi hormon ve nörotransmitter üretimine kadar değişen birden fazla mekanizmaya hizmet eder.

Mitokondrilerin anormal dağılımı, organlardan organlara değişebildiği gibi hücrelerin içindeki mitokondrilerin çoğalması ile de değişebilir.

Mitokondriyel hastalıklar, bozuk mitokondri sayısı hücre içinde belirli bir sınırı aştığında organın fonksiyonlarının bozulması ile birlikte klinik olarak ortaya çıkar. Genetik hastalıkların geneli hem anne hem de baba kaynaklı iken, mitokondrinin DNA’sı (mtDNA) yalnızca yumurta hücresinden aktarılır. Yani mitokondriyel hastalıklar anneden kalıtsal olarak geçer.

Diğer hücre içi organellerle, çekirdekle ve dış çevreyle etkileşim yoluyla tüm fiziksel düzeylerde iletişimi sağlar ve etkiler.

Literatür, mitokondri ile sirkadiyen saatler, bağırsak mikrobiyotası ve bağışıklık sistemi arasında çapraz iletişim mekanizmaları olduğunu öne sürmektedir. Hatta tüm bu alanlardaki aktiviteyi destekleyen ve bütünleştiren merkez bile olabilirler.

Mitokondri Ne İşe Yarar

  • Amino asit metabolizması ve homeostasi
  • Bağışıklık sistemi görevleri
  • Apoptosis ve otofaj düzenlemesi
  • Demir metabolizması ve heme sentezi
  • Nörotransmitter sinyalleri düzenleyicisi
  • Kalsiyum dengesi
  • Lipid metabolizması
  • Sinyal molekülleri (ROS ve H2O2)
  • Steroid sentezi
  • Termogenesis

Tüm bu işlevleri gerçekleştirmek ama en başta da oksijenli solunum kapsamında vücudumuzun temel yakıtı adenozin trifosfat (ATP) üretmek (sentezlemek) için her hücrede en az bir mitokondri bulunmaktadır.

Bununla birlikte kas hücreleri ve kalp hücrelerimizin ise daha çok ATP’ye gereksinim duymaları nedeniyle birden çok mitokondriye sahip olduğunu bilinmektedir.

Mitokondri İşlevi Bozulduğunda

  • Kanser
  • Yaşlanma
  • Obezite
  • Alzeheimer
  • Bunalım
  • Diyabet
  • Fibromiyalji
  • İnsülin direnci
  • Karaciğer Yağlanması
  • Kardiovasküler rahatsızlıklar 
  • Kronik yorgunluk
  • Kronik böbrek rahatsızlığı
  • Bipolar bozukluk
  • Parkinson
  • Psikiyatrik sorunlar
  • Üreme sistemi sorunları
  • Nörodejeneratif rahatsızlıklar

Gibi rahatsızlıklar ve sorunlar gelişir.

Mitokondrilerilerin İyiliği İçin Ne Yapalım?

Mitokondrilerin sağlığını ve onlara bağlı olarak da insanın sağlığını korumak için öncelikli olarak sigara, tütün mamülleri ve hava kirliliği olmak üzere toksik ve kimyasal maddelere maruziyeti ve yüksek stresi engellemek gerekir.

Nabzı yükseltecek, özellikle güç ve kas kitlesini arttırıcı egzersizler, yaş ve sağlık durumuna uuygun yüksek şiddetli aralıklı antrenmanlar hücrelerdeki mitokondrilerin sağlığını ve sayılarını arttırır.

Ayrıca aralıklı oruç ve ketojenik beslenme de mitokondri sağlığını arttırmaktadır.

Mitokondri Sağlığı İçin Ne Yiyelim?

Mitokondri sağlığı için en önemli etken gıda tercihidir.

Özellikle şekerli yiyecekler, unlu gıdalar ve işlenmiş gıdalar gibi besinler yüksek enerji içerikli ve düşük kalitelidir.

Bu tür gıda tercihleri antioksidan, yararlı yağlar, proteinler, lifler ve fitokimyasal gibi yararlı bileşenlerden zayıf olduğu gibi hızlı sindirilmeleri sebebiyle yararlı besin ögelerinden önce mitokondrilerden ATP üretimine neden olur. Hücreye ve dolasıyla bedene “çöp enerji” elde edilmesine neden olur

Besin değeri yüksek yiyecekleri tercih etmek mitokondri sağlığı için çok önemlidir. Antioksidanları yeterli miktarda alabilmek için, yeşil (brokoli, ıspanak v.b.) ve açık renkli (havuç, pancar v.b.) sebzeler ve sülfür açısından zengin (karnabahar, lahana v.b.) sebzelerin tüketilmesi önemlidir.

Yemle değil doğal otlarla beslenmiş hayvanlardan elde edilen etler, çiftlik değil olta balıkları, avokado, bitki tohumları, fındık, badem ve ceviz gibi kuruyemişler ise yağ asitleri açısından zengindir ve mitokondrilerin sağlığı için gereklidir.

Yeterli miktarda

  • B1 vitamini (thiamin)
  • B2 vitamini (riboflavin) 
  • B3 vitamini (niacin)
  • B5 vitamini (pantothenic acid) 
  • B6 vitamini (pyridoxine)
  • B7 vitamini (biotin)
  • B9 vitamini (folate)
  • B12 vitamini (cobalamin)
  • Karnitin (L-karnitin veya asetil-L-karnitin)
  • CoQ10
  • Kreatin

Antioksidan olarak da,

  • ALA (Alfa Lipoik Asit)
  • Karotenler (özellikle Likopen)
  • Epigallocatechin gallate (EGCG)
  • Glutatyon
  • Melatonin
  • Polifenoller
  • Proantosiyanitler
  • Selenyum
  • C vitamini
  • E vitamini
  • Bakır

Alınması gerekmektedir.

Sonuç olarak

Mitokondrinin önemi ve görevleri bu kısa yazıya sığmayacak kadar çok…

Siz siz olun mitokondrilerinize iyi bakın.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Sağlık ve Hastalıklarda Mitokondri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32397376/

⭐️⭐️ Mitokondri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/12933917/

⭐️⭐️ Mitokondriyal disfonksiyon: mekanizmalar ve tedavideki gelişmeler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38744846/

⭐️⭐️ Mitokondriyal Havva diye bir şey var mıdır? https://www.talkorigins.org/faqs/homs/mitoeve.html

⭐️⭐️ İNSAN HASTALIKLARINDA MİTOKONDRİAL DNA MUTASYONLARI https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC1762815/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla