Fitalat’ lardan ve Bisfenol’ lerden Korunun

FİTALATLAR

Fitalatlar renksiz, kokusuz, yüksek kaynama noktasına (280-400°C), düşük uçuculuğa ve düşük suda çözünebilme kapasitesine sahip yağ benzeri sıvılardır.

Yapıştırıcıların, kozmetiklerin, kokuların (fragnance), boyaların, yazıcı mürekkeplerinin ve daha birçok endüstriyel ürünün yapısında bulunmakta ve doğada çok yavaş yok olmaktadır

Fitalatlara maruziyet; oral, dermal, inhalasyon ve intravenöz yollarla olmaktadır.

İdrarda fitalat bulunması bu etkene maruz kalındığının belirtisidir. Özellikle kadınların idrarlarındaki çoklu fitalat metabolitlerinden sıklıkla parfüm ve kozmetikler sorumludur.

Fitalat ve çevresel fenollerin sıklıkla obezite, baş ağrısı, öksürük ve kaşınmaya neden olduğu bilinmektedir. Bunu yanı sıra endometriyozise ve sperm motilitesinde azalmalara neden olur.

Fitalatlar insan vücudunun içine solunum (inhalasyon) yoluna oranla daha çok deri yoluyla (transdermal yol 10 – 20 kat fazla) girmektedir.

Lakin yine de ortamda bulunan fitalat ve fitalat metabolitleri çocukluk çağında astım (Özellikle ev tozları ve PVC yüzey kaplamalarının astım vakalarıyla ilişkilidir.)ve hırıltılı solunum gibi alerjik hastalıklarla yakından ilişkilidir.

Çocuklarda yapılan bir çalışmada; idrarlarında fazla miktarda fitalat ve metabolitleri oanların akciğer fonksiyonlarının düşük olduğu bulunmuştur.

Kısa süreli fitalat maruziyetlerinde; düşük fitalat konsantrasyonlarını kan serumundan ölçebilirken,

Uzun süreli fitalat maruziyetlerinde; maruz kalınan yüksek düzeydeki konsantrasyonlar idrar fitalat metabolitleri yolu ile ölçülebilir.

BİSFENOL A (BPA)

Plastiğin esnek olmasını sağlayan bisfenol A, fitalat gibi kimyasal maddeler gıdaların plastik kapta veya koruyucuda ısıtılması sırasında yiyeceklere geçebilmektedir.

Özellikle günümüzde yaygın kullanılan mikrodalga fırınlarında kullanım talimatı olarak yiyeceklerin ısıtılması sırasında üzerlerinin plastik koruyucularla kapatılması gerektiği yazmaktadır. Bu plastik koruyucular çok sakıncalıdır. Çünkü ısınma sırasında kapağın altında meydana gelen yoğunlaşmada fitalatlar bulunabilir ve bunlar damlacıklar içerisinde yiyeceğe damlayabilir.

Texas Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada;

455 plastik kap incelendi. % 70’inde hormon bozucu kimyasallar bulundu.

Aynı araştırmada aynı ürünler mikrodalga fırınlarda kullanıldığında hormon bozucu kimyasalların oranının yüzde 95’ e çıktığı bildirildi. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3222987/

Özelikle dikkat çekici bir bulgu da üzerinde Bisfenol A (BPA) yoktur uyarısı bulunan plastik kaplarda bile östrojen aktivitesinin varlığının yanı sıra biyolojik tehlike – aktivite oranlarının daha yüksek olmasıydı.

Gün içerisinde en çok, alışveriş fişleri temasıyla Bisfenol A (BPA) ‘ya maruz kalındığı belirtilmektedir.

Yapılan bir araştırmaya göre 5 saniye boyunca alışveriş fişini elinde tutan bir insanın maruz kalacağı BPA düzeylerinin 0.2-6 μg (ortalama 1μg) düzeylerinde olduğu bulunmuştur.

Bisfenol A (BPA) lipofilik (yağda emilen) bir bileşendir.

El terli, kremli veya yağlı ise maruziyetin 10 kat fazla olduğu belirenmiştir.

Bu hesapla özellikle kasiyer olarak çalışanların, ön muhasebe elemanlarının (günde 10 saat alışveriş fişlerine temas edenlerin) yüksek düzeyde Bisfenol A (BPA) ’ya maruz kaldığı ve bu fişlerin herhangi bir yağlı el bakım ürünü uygulanmış deri ile teması sonucunda deriden vücudun içine (transdermal) geçişin 100 kat kadar artması söz konusudur.

Yüksek düzeydeki Bisfenol A (BPA) maruziyetinin sitotoksik ve DNA’ya hasar verici etkileri olduğu

Düşük dozlardaki Bisfenol A (BPA) maruziyetinin ise kemik gelişimini engelleyici ve göğüs kanseri oluşumuna sebep olduğu bilinmektedir.

Bisfenol A (BPA)’ lar osteoblast olma yönünde farklılaşması gereken kök hücrelerinin, yağ hücresi olarak değişmesine neden olarak kemik gelişimini engellemektedir.

Plastik Kapların Hepsinde Hormon Bozucu Kimyasallar Var

Bisfenoller ve fitalatlar ağız yolu ile alındıklarında glukorinidasyon veya sülfasyonu da içeren bir metabolizmaya uğrarlar. Dermal yolla alındıklarında ise kısmi bir metabolizasyona uğramaktadır.

Bisfenoller ve fitalatlar kan-plesenta bariyerini geçerek ana rahmindeki bebeğe ulaşırlar. Hormonları taklit ederek gelişim ve üremeyi engelleyici etki yaparlar.

Deri ile temas eden kimyasallar direk olarak dermal kapilları geçerek doku ve organlara ulaşmaktadır. Elle yemek yeme alışkanlığı olanlarda, eldeki fitalatların ağız yoluyla alınması da olası görülmektedir.

Deri yoluyla maruziyet, kıyafetlerin yıkanma sıklığına ve şekline, yüzeylerle temas durumuna ve kıyafetlerin değiştirilme periyoduna bağlı olarak da değişmektedir.

Islak mendillerdeki kimyasalların havaya karışmasıyla inhalasyon yolu ile alım da söz konusu olmaktadır.

Özet olarak insanların günlük aktiviteleri, tercihleri ve alışkanlıklarına göre deri yoluyla maruz kalınan fitalat oranları değişmektedir.

Plâstik kapların çizilmiş ve renklerinin değişmiş olanlarındaki tehlike çok daha büyük, bunların kesinlikle kullanılmaması gerekiyor.

Plastik kapların altlarında yer alan numaralar içerisindeki bileşen gruplarına göre numaralandırılmıştır.

3 ve 7 numaralı olanların mutfağımızda asla bulunmamalıdır.

Karsinojenik olduğu gerekçesiyle DEHP yerine kullanılmaya başlanan DINP ve DIDP’ ın de hipertansiyon ve insülin direncine yol açtıkları tespit edildi.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Çoğu Plastik Ürün Östrojenik Kimyasallar Yayar: Çözülebilecek Potansiyel Bir Sağlık Sorunu https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3222987/

⭐️⭐️ Association of Exposure to Di-2-Ethylhexylphthalate Replacements With Increased Blood Pressure in Children and Adolescents https://www.ahajournals.org/doi/full/10.1161/hypertensionaha.115.05603?sid=be69c579-505c-4e04-a84f-5a4b187da7a6

⭐️⭐️ Çocuklarda ve Ergenlerde Di-2-Etilhekzilftalat Replasmanlarına Maruz Kalmanın Artan Kan Basıncıyla İlişkisi https://www.ahajournals.org/doi/full/10.1161/hypertensionaha.115.05603?sid=be69c579-505c-4e04-a84f-5a4b187da7a6

⭐️⭐️ Bisfenol A ve insan sağlığı: literatür taraması. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23994667/

⭐️⭐️ Çoğu Plastik Ürün Östrojenik Kimyasallar Yayar: Çözülebilecek Potansiyel Bir Sağlık Sorunu https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3222987/

⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Tiroid Bezi Nasıl Çalışır? T3 – T4 – TSH

Her şeyin başı ve vücudun komuta merkezi olan beyin tabi ki endokrin (hormon) sisteminin de yönetimindedir. O sebeple Tiroid Bezimizin çalışmasının anlamak için beyinle başlamak gerekiyor.

Tiroid endokrin bir bezimizdir. vücudumuzdaki yeri; alt, ön boyundadır. İnsan vücudunda tiroid hormonlarının oluşumu ve salgılanmasının yanı sıra iyot homeostazından sorumludur.

Tiroid Hormonlarının Fizyolojik Etkileri:

  • Bazal metabolizma hızını artırır
  • Metabolik duruma bağlı olarak lipolizi veya lipid sentezini tetikleyebilir.
  • Karbonhidrat metabolizmasını uyarır
  • Proteinlerin anabolizması. Tiroid hormonları yüksek dozlarda proteinlerin katabolizmasını da indükleyebilir.
  • Katekolaminler üzerinde izin verici etki
  • Çocuklarda tiroid hormonları, büyüme hormonu ile sinerjik olarak etki ederek kemik gelişimini uyarır.
  • Tiroid hormonunun CNS üzerindeki etkisi önemlidir. Doğum öncesi dönemde beynin olgunlaşması için gereklidir. Yetişkinlerde ruh halini etkileyebilir. Hipertiroidizm aşırı uyarılabilirliğe ve sinirliliğe yol açabilir. Hipotiroidizm hafıza bozukluğuna, yavaş konuşmaya ve uykululuğa neden olabilir.
  • Tiroid hormonu doğurganlığı, yumurtlamayı ve adet kanamasını etkiler.

Hipotalamus, Küçük nukleuslardan oluşur ve en önemli görevlerinden birisi hipofiz aracılığı ile beyin ve endokrin sistem arasındaki bağlantıyı sağlamaktır.

Tüm omurgalılarda bulunur. İnsanda, kabaca bir badem şeklindedir. Memelilerde beyin merkezleri arasında ilinti sağlar. Hipofiz, alt uç kısmında küçük bir yuvarlak durumundadır. Hipofiz arka lobunun salgıladığı antidiüretik hormon ile oksitosin denen madde hipotalamusta yapılıp hipofize aktarılmaktadır.

  • Vücut sıcaklığı mekanizmasını denetler.
  • Sempatik sinir sistemini ve hipofizin çalışmasını denetler.
  • Susama, acıkma hislerinin merkezi olup vücut ısısını ve kan basıncını ayarlar.
  • Ürettiği RF maddesi ile hipofizi uyarır.
  • İç denge (homeostas) hipotalamus ile korunur.
  • Karbonhidrat-yağ-protein metabolizmasını dengeler.
  • Duyguların fiziksel temeli de hipotalamus tarafından oluşturulmaktadır.

HİPOTALAMUS‘tan salgılanan TRH isimli bir hormon gidip Hipofiz Bezini uyarır ve buradan da TSH salgılanır.

⭐️⭐️⭐️⭐️ Soğuk, stres ve egzersiz TRH salınımını artırır.

Tirotropin Salgılatıcı Hormon (TRH Tiroid Releasing Hormon)hipotalamustaki nöronlar tarafından üretilen ve ön hipofizden tiroid uyarıcı hormon (TSH) ve prolaktin salınımını uyaran hipofizyotropik bir hormondur .

TSH ise kanda ilerliyor ve Tiroit Bezi uyarıyor ve 🩸T4+T3 🩸 hormonları üretiliyor.

Tiroid hormonları lipofiliktir ve taşıyıcı proteinlere bağlı olarak dolaşır.

Tiroit Uyarıcı Hormon (tirotropin, tirotropik hormon veya kısaltılmış TSH olarak da bilinir), tiroit bezini tiroksin (T4) ve ardından vücuttaki hemen hemen her dokunun metabolizmasını uyaran triiyodotironin (T3) üretmesi için uyaran bir hipofiz hormonudur.

Hipotalamus ➡️ 〰️ TRH ➡️ Hipofiz Bezi 〰️ TSH ➡️ Tiroit Bezi 〰️ 🩸T4+T3 🩸

Vücutta kontrol mekanizması genelikle geri bildirim (Feedback) sistemi yolu ile işler.

Burada geri bildirim T4 yolu ile olur.

Kanda T4 Referans değer aralığı 0.90 -1.70 ng/dl arasıdır.

Yukarıda yazdığı gibi sistem çalıştı ve Tiroid Bezinde T4 üretildi ve kan seviyesi 1.20 ng/dl oldu. Normal aralıkta ve halen üst sınıra dayanmadığı için üretim devam eder.

1.70 ng/dl seviyesine ulaştığında artık sınır değere gelir.

Kanda yükselen🩸T4 gidip hem hipofiz hem hipotalamus’u etkiler ve yeter artık TRH ve TSH üretme der.

🩸 〰️ T4 ➡️ Hipotalamus

🩸 〰️ T4 ➡️ Hipofiz Bezi

Eğer 🩸 kanda 🩸 T4 seviyesi 0.90 ‘a yaklaşırsa, kanda eksikliği gören Hipotalamus ve Hipofiz Bezi harekete geciyor TRH TSH üretip yine tiroit bezini çalıştırarak 🩸 kanda 🩸 T4 seviyesinin tekrar yükselmesini sağlar.

🩸T4+T3 🩸 seviyesinin nasıl dengelendiğini öğrendik. Lakin bunları nasıl yani ne ile üreteceğiz?

🩸T4+T3🩸 üretiminin ana maddesi İYOT

İYOT 🩸kan🩸 içerisinde sahipsiz bir şekilde dolaşır.

İlk olarak🩸Kan’ daki İYOT, taşıyıcı protein Sodyum-İyot Simporter (NIS) sayesinde Tiroit Bezinin içine girmesi sağlanır.

Taşıyıcı protein Sodyum-İyot Simporter (NIS) bildiğimiz yük taşıyan TIR gibi düşünebiliriz. Yükü de İYOT dur.

Tabi ki bu taşımayı yapan TIR hareket edebilmesi için mazota ihtiyaç duyar.

Bu TIR ‘ın Mazotu’ da hipofizden gelen TSH dır.

⭐️⭐️⭐️⭐️ Somatostatin, glukokortikoidler ve dopamin gibi diğer hormonlar da TSH üretimini engeller.

Akla gelen ilk soru sanırım şu olur. Tiroid Bezi’ne İYOT devamlı mı taşınıyor? 🩸T4+T3🩸 hiç durmadan mı üretiliyor? Hipertiroidi olmaz mı? TIR nasıl duruyor? Nasıl fren yapıyor?

TIR’ ımızın fren sistemini kitleyen ve taşımayı durduran İYOT ‘ dur. Yani kanda İYOT belirli bir seviyenin üzerine çıktığında; Taşıyıcı protein Sodyum-İyot Simporter (NIS) bildiğimiz yük taşıyan TIR otomatik olarak fren yapar ve durur.

🩸 Kanda İYOT Artınca🩸

………………⬇️………………..

Sodyum-İyot Simporter Durur (NIS) Taşıyıcı TIR

………………⬇️………………..

🩸 İYOT 🩸 içeri giremez

Tiroit Bezi İYOT alamayınca)

………………⬇️………………..

🩸〰️ T4+T3 〰️🩸 Üretimi azalır – durur

………………⬇️………………..

Hipofiz Bezi T4+T3 kanda azalınca faliyete geçer

………………⬇️………………..

Hipofizden 〰️ TSH kana salgılır

………………⬇️………………..

Sodyum-İyot Simporter Durur (NIS) Taşıyıcı TIR 〰️ TSHın etkisi ille çalışır

………………⬇️………………..

Sodyum-İyot Simporter Durur (NIS) Taşıyıcı TIR İYOTu yüklenir. Tiroit Bezi’nin içine taşır.

………………⬇️………………..

🩸〰️ T4+T3 〰️🩸 Üretimi artar

İşte burada soru şu: İYOT Tiroit Bezi ‘ne girdiğinde nasıl 🩸T4+T3 🩸 üretiliyor?

İYOT Tiroit Bez ‘ine girdiğinde -1 yüklüdür. Bunu +1 yüklü (yükseltgenme) yapılması gerekir ki TİROGLOBULİN ile birleşebilsin.

⭐️⭐️ Yükseltgenmeyi sağlayan TİROİT PEROKSİDAZ (TPO) enzimidir. ⭐️⭐️

Bu birleşme TİROGLOBULİN üzerinde bulunan TİROZİN aminoasitine İYOT ‘un bağlanması şeklindedir.

İYOT Kimisine 1 kimisine 2 tane bağlanır.

Eğer İYOT 2+2 şeklinde bağlanırsa 4 iİYOT‘lu yani T4 olur. %80 T4 üretilir

Eğer İYOT 2 +1 seklinde bağlanırsa T3 olur. %20 T3 üretilir.

Eveeetttt….T4 ve T3 hormonunu kana verdik.

Verdik Lakin T4 geri bildirim (Feedback) mekanizmasında etkindir metabolizmada bir işe yaramaz.

Aktif olan T3 dür ve metabolizmanın hızını ayarlar, enerji verimini ayarlar.

T3 %20 üretilir ve metabolizma için yeterli değildir

%80 T4 üretilmişti.

Bu durumda T4 ‘de 2+2 şeklinde bağlanırsa 4 İYOT‘ luydu. Bir İYOT koparırsak T3 olur.

Periferik dokularda 🩸 5′ DE İYODINAZ 🩸 isimli bir enzim vasıtası ile İYOT koparılır ve T4’ten T3 oluşur.

Her zaman olduğu gibi enzimin çalışmasını başlatacak (katalizör) gerekir. Burada SELENYUM dur.

Tiroid Bezi çalışmasının basit bir anlatımla ana mekanizması bu şekildedir.

Ayrıca; Herhangi bir tiroid anormalliğini taramak için tercih edilen ilk testler TSH ve serbest tiroksin (serbest T4) testidir.

Bunlar anormalliğin merkezi olarak tiroid bezinden (birincil), periferik olarak hipofizden (ikincil) veya hipotalamustan (üçüncül) kaynaklanıp kaynaklanmadığını belirler.

Birincil hipotiroidizmden şüpheleniliyorsa, tiroid bezi yeterli tiroid hormonu salgılamıyordur. Bu nedenle, TSH seviyeleri uygun şekilde yükselecek, serbest T4 seviyeleri ise daha düşük olacaktır.

Birincil hipertiroidizmde, serbest T4 seviyeleri anormal şekilde artacaktır ve TSH seviyeleri uygun şekilde düşecektir.

TSH reseptör antikorları veya tiroid peroksidaz antikorları gibi diğer laboratuvar testleri sırasıyla Graves hastalığı veya Hashimoto tiroiditinin teşhisine yardımcı olabilir

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Fizyoloji, Tiroid Fonksiyonu. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30725724/

⭐️⭐️ Fizyoloji, Tiroid Hormonu https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29763182/

⭐️⭐️ Fizyoloji, Tiroid Fonksiyonu https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK537039/

⭐️⭐️ Tiroid hormonu metabolizmanın düzenlenmesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24692351/

⭐️⭐️ Tiroid Hastalığının Patofizyolojisi ve Tanısı https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK221541/

Tiroid hormonu, insan vücudundaki hemen hemen tüm çekirdekli hücreler üzerinde etki göstererek, genel olarak hücrelerin fonksiyonlarını ve metabolizmalarını artırır.

  • Pozitif kronotropik ve inotropik etkilerle kardiyak çıktı, atım hacmi ve dinlenme kalp hızı artar. Aktif tiroid hormonu, kasılma kuvvetini ve hızını artırmak için miyokardiyal hücre içi kalsiyumu artırır. Eş zamanlı olarak, cilt, kas ve kalpteki damarlar genişler ve bunun sonucunda periferik vasküler direnç azalırken, renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin aktivasyonu yoluyla kan hacmi artar.

  • Bazal metabolizma hızı (BMR), ısı üretimi ve oksijen tüketimi, mitokondriyal ayrıştırma proteinlerinin tiroid hormonu aktivasyonu yoluyla yükselir. Glikoz ve yağ asidi alımı ve oksidasyonu da artar, bu da artan termojenezle sonuçlanır ve artan ısı dağılımını gerektirir. Hipertiroidizmdeki ısı intoleransı, termojenezdeki bu artışa atfedilebilir. Artan termojenezin telafisi, kan akışındaki, terlemedeki ve ventilasyondaki artışlar yoluyla tiroid hormonu tarafından da aracılık edilir.

  • Dinlenme solunum hızı ve dakika ventilasyonu, artan oksidasyon oranlarına karşı arteriyel oksijen konsantrasyonunu normalleştirmek için aktif tiroid hormonu, triiyodotironin (T3) tarafından uyarılır. T3 ayrıca eritropoietin ve hemoglobin üretimini uyararak ve gastrointestinal sistem yoluyla folat ve kobalamin emilimini destekleyerek dokulara oksijen iletimini destekler.

  • T3, fetal büyüme merkezlerinin ve doğrusal kemik büyümesinin, endokondral ossifikasyonun ve doğumdan sonra epifiz kemik merkezi olgunlaşmasının gelişiminden sorumludur. Ek olarak, T3 yetişkin kemik yeniden şekillenmesini ve hücre dışı bağ dokusunda mukopolisakkaritlerin ve fibronektinin bozunmasını simüle eder.

  • T3 sinir sistemini uyarır ve bunun sonucunda uyanıklık, tetikte olma ve dış uyaranlara karşı duyarlılık artar. Tiroid hormonu ayrıca periferik sinir sistemini uyarır ve bunun sonucunda periferik refleksler ve gastrointestinal ton ve hareketlilik artar.

  • Tiroid hormonu ayrıca üreme sağlığı ve diğer endokrin organ fonksiyonlarında da rol oynar. Hem yumurtlama döngüsünü hem de spermatogenezi düzenleyerek hem erkeklerde hem de kadınlarda normal üreme fonksiyonunun düzenlenmesini sağlar. Tiroid hormonu ayrıca hipofiz fonksiyonunu düzenler; büyüme hormonu üretimi ve salınımı tiroid hormonu tarafından uyarılırken prolaktin üretimi ve salınımı inhibe edilir. Ek olarak, bazı ilaçlar da dahil olmak üzere birçok maddenin renal klerensi, aktive edilmiş tiroid hormonunun böbrek kan akışını ve glomerüler filtrasyon hızını uyarması nedeniyle artırılabilir.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Romatoid Artrit (RA) (İltihaplı Romatizma)

Romatoid Artrit otoimmun bir hastalıktır.

Otoimmün: Normalde vücuttaki yabancı maddelere, patojenlere (hastalık yapıcılara)saldırması gereken antikorların (vücudu koruyan hücreler) vücudun kendi hücre ve dokularını yabancı olarak algılayıp saldırması sonucu oluşan hasar ve inflamasyondur. (Benzer bir süreç Crohn hastalığı ve Üseratif Kolitte de vardı. Önceki yazılarda okuyabilirsiniz.) (İmmünite – inflamasyon)

⭐️⭐️ Vücuda zarar veren otoantikorlardır.(özellikle romatoid faktör ve sitrüline peptit)

Burada size enteresan gelecek ve soracığınız soru şu olacaktır.

” 25 – 30 yaşına gelene kadar niye bir sorun olmadıda şimdi oluyor. Vücutta zaten sorun varsa niye bu kadar süre hücreleri dokuları yabancı görmeyen antikor 25 – 30 yaşından sonra eklemlere saldırıyor? ”

Çok haklı bir soru…

İlk olarak, Otoimmun bir hastalık olan Romatoid Artriti (RA) tanıyalım:

  • Aslında 16 yaş sonrası başlar ve genelde en çok 30 – 50 yaş arası görülür.
  • Ailede RA öyküsü (aileden bir veya daha fazla kişide de RA hastalığı olma durumu) varsa olasıllığı 4 kat artıyor.
  • Kadınlarda 3 kat daha fazla görülür.
  • Tek yumurta ikizlerinde %15
  • Çift yumurta ikizlerinde %7 daha çok görülür.
  • Oluşumunda HLA-DR4 isimli bir gen etkilidir.
  • Seropozitif romatoid artrit için romatoid artritin kalıtım oranı yaklaşık %40 ila %65 dir.
  • Seronegatif romatoid artrit için romatoid artritin kalıtım oranı yaklaşık %20’dir

⭐️⭐️ Sanayileşmiş ülkelerde Romatoid Artrit yetişkinlerin %0,5-1,0’unu etkiler.

⭐️⭐️ Her yıl 100.000 yeni vakada 5-50 görülür.

Romatoid Artritin Belirtileri

  1. Eklemlerde özellikle de parmakların orta boğumunda hassasiyet ile başlar. Tutulum genellikle simetriktir. (PIP eklemleri)
  2. Tipik olarak sabah uyanınca ve hareketsiz kalınca tutukluk, eklem sertliği ,ateş, yanma hissi görülür.
  3. İlerleyen safhalarda daha büyük eklemlere yayılır. sırayla el ayak bilekleri, diz ve dirsek, kalça, omuz ekleminde tutulma sertlik görülür.
  4. İleri evreye gelindiğinde eklemlerin yapısında bozulma, eğrilik, şişlik ve nodüller görülür.
  5. Son evrede artık eklemler dışında diğer organlarda da oluşan hasarlar ile hayatı tehdit eder.

⭐️⭐️ Obezite, RA için iyi bilinen bir diğer risk faktörüdür. Vücut kitle indeksi (VKİ) 30 kg/m^2’den büyük olan hastalarda RA riski %30 artarken, VKİ’si 25 ila 29,9 kg/m^2 olanlarda risk %15 artmaktadır

Romatoid Artritin Oluşumu

Bildiğiniz gibi tüm eklemlerin arasında kıkırdak bir yapı bulunur. Bu kıkırdak yapı ve eklem kapsülü içerisinde yer alan eklem sıvısı haraketler sırasında kemiğin kemiğe sürterek zarar görmesini engeller.

Herhangi bir sebeple kıkırdak yapı zarar görürse, kemikler bir birine sürtmeye başlar ve “OSTEOARTRİT” halk arası tabir ile ” KİREÇLENME” meydana gelir.

Romatoid artrit gelişimi bu süreçtem çok farklıdır.

Romatoid Artrit” te ;

Yukarıda yazdığım gibi eklemlerin etrafını saran SİNOVİYUM isimli zar yapıyı saldırı ile zarar görür.

Latince SİN: Benzer demektir. Yine latince de OVORYUM : Yumurta demektir.

SİNOVİYUM isimli zar yapıya bu adın verilmesinin nedeni yumurta akına benzer jel bir sıvı salgılamasıdır.

Bu sinovial sıvı – jel sıvı eklemler arasında ki kıkırdaklara kayganlık sağlar, böylece kıkırdak yapıar sürtünme ile aşınmaz. (Makine yağı gibi, araba motorunun yağlanması gibi)

Bu sinovial zarları yabancı gören antikorlar saldırdığında olayın devamı olarak lenfositler gelir ve inflamasyon oluşturur. Bir çeşit iltihap oluşur. İşte bu RA (Romatoid artrit)

Sinovial zara saldırı olduğunda eklem aralığına eklem sıvısı da dediğimiz bu kaygan jel salgılanmaz ve eklemler her hareketle sürtündüğü için önce kıkırdak yapılar hasar almaya başlar. Bir süre sonra kıkırdak dokuların ileri harabiyeti ile kemikler bir birine sürtünmeye başlar ve devamında kireçlenme de (OSTEOARTRİT) oluşur.

Romatoid artrit kireçlenmeye neden olur. Lakin kireçlenmenin tek sebebi değildir. Diğer önemli biir sebep olan obezite ile disklere fazla yük bindiği için de oluşabilir.

İlk aşama olan osteoartit oluşumu sonrası bu iltihaplı alanda nodüller, kemik-eklem bozuklukları, hareket kısıtlılığı, tutulma, ağrı oluşur.

Romatoid artritin ileri evresinde kalp zarı, akciger zarları, gözler, böbrek, damarlar, lenf düğümleri, sinir dokular ve tükürük bezleri etkilenir. (Bu oran %60 lara varabilir.)

⭐️⭐️ Çalışmalar anti-sitrüline protein antikoru (anti-CCP) pozitif bireylerde, paylaşılan epitop (SE) ile sigara içme arasında RA riskini artıran bir etkileşim olduğunu göstermiştir.

⭐️⭐️ Çeneniz gibi eklemler etkilenebilir. Hatta nadiren de olsa krikoaritenoid eklem adı verilen ses telleri de tutulabilir.

Nasıl Teşhis Ediyoruz

Kişinin belirtileri/semptomları altı aydan az süredir devam ediyorsa erken Romatoid Artrit denir. Eğer. kişinin belirtileri/semptomları altı aydan uzun süredir devam ediyorsa süresi yerleşik Romatoid Artrit denir.

Muayenede fiziki bulgular var ise kan tetkiklerine bakılır

  • CRP: Hastada inflamasyon olduğu için 15 – 30 aralığına yükselir.
  • Hemogramda WBC (Beyaz kan hücresi) ve nötrofil sayısı yükselir.
  • Sedimantasyon artar.
  • Romatoid Faktör (RF) yükselir. Lakin unun tek başına yüksek olması ile Romatoid Artrit teşhisi konması mümkün değildir. Çünkü akciğer, karaciğer, böbrek, enfeksiyon hastalıklarında da Romatoid Faktör (RF) yüksek çıkabilir
  • CCP (Anti siklik sitrüllenmiş peptid ) yükselir. Bu antikor Sinoviyuma saldırı ile direkt ilişkilidir.

⭐️ RF ve CCP aynı anda yüksekse teşhis neredeyse kesindir.⭐️

Daha sonra gerekli görülen radyolojik görüntülemeler yapılır.

RA’lı hastalar, genel nüfusa göre ciddi enfeksiyon, solunum yolu hastalığı, osteoporoz, kardiyovasküler hastalık, kanser ve ölüm riski altındadır.

Romatoid Artrit Tedavisi

Herkesin bildiği, her hastanın kullandığı ilaçlar;

  • Kortikosteroidler
  • İmmunsüpresif ilaçlar
  • NSAII ilaçlar vs…

Bu ilaçlar tedavi edici değil hastanın şikayetlerini geçici olarak baskılamaya yöneliktir. Ve çoğunun aşırı yan etkileri olup kullanım süresi uzadıkça organlara zarar verirler.

Tedavi demek hastanın şikayetlerini azaltmak değil şikayetlere sebep olan kök nedeni yok etmektir.

Otoimmün bir çok hastalıkta olduğu gibi Romatoid artritte;

Bir antikorun vücutta bir dokuyu yabancı görmesi için o antikorun üretimini sağlayacak olan GEN tetiklenmelidir. Bu tetikleme gerekmeseydi ilgili gene sahip olan herkeste doğum sonrası romatoid artrit başlar ve 2 yaşına gelmeden hastalık tablosu yerleşirdi.

Bu sebeple genetik yapıyı şimdilik değiştiremedimiz için hedefimiz tetikleyicilere engel olmak olmalıdır.

Romatoid Artritte Tetikleyici Sebepler

  • Sigara
  • Obezite
  • Toksinler
  • Ağır metaller
  • Bazı aşılar
  • Bazı ilaçlar
  • Gluten (gliadin)
  • Histamin
  • IGF-1
  • Lektin
  • KAZEİN-A
  • Laktoz
  • Pestisitler (Sebze meyve üzerinde kalan ve çoğu “yıkama ile çıkmayan ” tarım ilacları)
  • Radyasyon

Bütün bunlar otoimmun hastalıkları tetikler. Çünkü antikor üretimini tetiklerler.

Normal sağlıklı bir Bağırsak her şeyi geçirmez, çok sıkı gözeneklidir ve süzgeç görevi yapar. Yani yediğimiz ve içtiğimiz besinler aldığımı her şey kana geçemez.

Romatoid Artritte Tetikleyici Sebepler (ki aynı zamanda başka hastalıklar için de tetikleyicidirler.) bağırsak yapısını zorlayarak ve hatta bozarak süzgeç fonksiyonunu yerine getirmesini engellerler. Bunun sonucu olarak da istenmeyen maddeler de bağırsaklardan geçmeye başlar. bu durumda daha önce de yazdığım inflamasyon süreci başlar. Deliklerin çevresinde bekleyen vücudun koruyucusu askerler saldırıya geçerek yabancı gördüklerini yok ederler.

Sorun şu ki bu esnada süzgeçte (deliklerin çevresi) zarar görür ve geçmemesi gereken çoğu molekül kana geçer. Bu maddeler için damarda da peşine bazı askerler (bağışıklık hücreleri) takılır. Buldukları yerde de öldürürler.

Ammaaaa ve lakinnn…

Her ölüm bir inflamasyondur.

Zaten RA için de Sinovyumda olan inflamasyon budur

Bu toksinler sadece damarda kalmaz, organlara da giderler ve zaman içerisinde de oralarda da inflamasyon oluşur.

Tabi ki sadece kan dolaşımı sistemi degil atıkların olduğu Lenfatik sistem – dolaşım sistemi de dolayısı ile lenf bezleri de hasar alır.

Ne olursa olsun kan dolaşımına karışan toksinlerin büyük bir kısmı muhakkak karaciğere gider ve karaciğerde Glutatyon (bilinen en büyük antioksidan) yardımı ile yok edilmeye çalışılır. Lakin genellikle üretilen glutatyon yetmez. Çünkü 20 yaş sonrası giderek üretilen Glutatyon miktarı azalır.

Otoimmün hastalıkların önemli bir kısmının 30’lu yaşlarda ortaya çıkmasında glutatyon’un azalmaya başlaması da öneli bir etkendir.

Romatoid Artrit Tedavisi

Yukarıda yazdığım gibi ilaçlar buranın konusu değil. Zaten sadece geçici rahatlamaya yönelikler.

Sebebe yönelik ne yapmalısınız onları inceleyelim

Beslenme

Bunlar beslenme listesinden en az 6 ay çıkarılmalıdır

  1. Gluten (Aslında gliadindir. Lakin konu uzamaması için gluten yazısında ayrıntılı yazacağım) (buğday, Arpa, Çavdar, Bulgur vb gibi)
  2. Hazır maya içeren tüm ürünler (Özellille peynir)
  3. Süt ve süt ürünleri (ev yoğurdu tüketilebilir gruptadır)
  4. Paketli tüm ürünler (gofret, bisküvi, kek, pasta )
  5. Salam, sosis, ketçap, mayonez
  6. Pişirilip dondurulmuş et ürünleri (döner, nugget, hazır paketli yemekler )
  7. Margarin (İnsanlık için en zararlı zehirlerin başında)
  8. Tüm meşrubatlar
  9. Fruktoz şurubu içeren tüm besinler..

Antioksidanlar

Takviye olarak günlük rutine eklenmesi gerekenler

  • Glutatyon
  • Resveratrol
  • Hesperidin
  • Vitamin C
  • Vitamin E

Vitamin ve Mineraller

  1. Çinko: Bakır ile ayn bölgeye bağlanır. Romatoid Artrit hastalarında çinko yerine Bakır bağlandığı için çinko düzeyi genelde düşük bakır düzeyi de yüksek olur.
  2. D Vitamini: Romatoid Artrit hastalarında yapılan analizlerde D vitamini seviyesi genel olarak 20 ng /mL altında çıkmaktadır. Aynı şekilde D vitamini seviyesi 45 ng /mL üzerinde olanlarda ise remisyon dönemi uzun atak dönemi oldukça kısadır. D vitamini seviyesi yükseltilmeli. (Tabi ki sadece D Vitamini değil K2 vitamini ile beraber kullanılmalıdır)
  3. Omega-3: Yağ asitlerinden elde edilir insan vücudunda sentezlenemediği için dışarıdan alınmalıdır. Sinoviyal zar tamiri için oldukça önemlidir.
  4. Lutein Zeaksantin: Sinovial zar ve göz hasarlarını onarmada inflamasyonu önlemede çok etkilidir.

Bitkisel Kürler

  • Papatya: İnflamasyon engelleyicidir. Akşam yemek sonrası içilecek papatya çayı sabah eklem tutulmalarını azaltır.
  • Zerdeçal: İçeriğindeki moleküller İnflamasyonu önler. Fakat Romatoid Artrit hastalarında çay yerine toz seklinde günlük 1 çay kaşığı şeklinde kullanmak daha etkilidir.
  • Isırgan: Öğle saatlerinde hafif aç olarak 5 dakika sıcak su da demlenmiş ısırgan çayı etkilidir.

Egzersiz

Günlük hafif egzersizler ve yürüyüşler yapılmalıdır. Hareketsizlik Romatoid Artrit de kötü etki yapar. Fakat Ağır sporda kötü etkiler.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Romatizmal eklem iltihabı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28723028/

⭐️⭐️ Romatizmal eklem iltihabı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/20870100/

⭐️⭐️ Romatizmal eklem iltihabı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30596879/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Romatoid Artrit Farkındalık Günleri / Ayları

  • Dünya Otoimmün ve Otoinflamatuvar Artrit Günü – 20 Mayıs
  • Romatoid Artrit Farkındalık Günü – 2 Şubat
  • Otoimmün Farkındalık Ayı – Mart
  • Artrit Farkındalık Haftası (İngiltere) – Mayıs
  • Artrit Farkındalık Ayı (ABD) – Mayıs
  • Artrit Farkındalık Ayı (Kanada) – Eylül
  • Dünya Artrit Günü – 12 Ekim
  • Romatizmal Hastalıklar Farkındalık Ayı – Eylül
  • Ağrı Farkındalık Ayı – Eylül
  • Kronik Hastalık Farkındalık Günü – 10 Temmuz
  • Görünmez Engelliler Haftası – Ekim ayının 3. tam haftası

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Yaşam Tarzı – İnsülin Duyarlılığı – Glisemik Yanıt

Kan şekeri seviyesinin düzenlenmesi ve normal sınırlar içerisinde kalması için diyet en önemli etken de olsa tek başına yeterli değildir.

Metabolik sağlığın yaşam standartları içerisinde iyi düzeyde olması, insülin direncinin önlenmesi, vücudun enerji seviyesinin ve hormonların dengede kalması için diyete ek olarak aşağıdaki hususları da doğru ve yeterli yerine getirmeliyiz.

  • EGZERSİZ, özelikle hayatın içerisinde düzenli yapılması insülin duyarlılığını engelemeye ve glisemik yanıtı normal seviyede tutmaya yarayacaktır. Yemeklerden sonra yapılacak 20 dk lık bir yürüyüş kan glikoz seviyelerini %39’a kadar azaltabilir.
  • UYKU, organ ve sistemlerin dinlenmesinin yanı sıra metabolik sağlığın önemli bir parçasıdır. Uykunun kötü olması düzensiz uyku / uyanıklık saatleri ve uyku zamanının eksikliği insülin duyarlılığını kötüleştirebilir ve alınan gıdalarla aşırı glikoz tepkilerine yol açabilir.
  • STRES, hayatın içerisinde olması gereken sağlıklı ve doğal bir süreçtir; Lakin kronik stres (kortizol seviyesinin devamlı yüksek kalması) insülin direncini artıracağı gibi glisemik tepkinin zayıflamasına ve dolayısı ile kilo alımı yolu ile zaman içerisinde giderek ilerleyen metabolik işlevlerde bozulmaya yol açar.

Normal sağlıklı bireylerin (Kan şekeri düzeyi olan soy geçmişinde diyabet hikayesi olmayan vb gibi) metabolik olarak sağlıklı kalabilmek için gerekli beslenme düzenini kurmalarında Glisemik indeks ve Glisemik Yük çok önemli bilgiler verirler.

Diyabeti, insülin direnci, soy geçmişinde diyabet hikayesi vb gibi sorunları olan kişilerin metabolik olarak sağlıklı kalabilmesi için gerekli beslenme düzenini kurmaları şarttır. Bu düzenin kurulabilmesi için de bir süre hekim kontrolünde sürekli şeker ölçüm cihazları ile takipleri gerekebilir.

  • Sürekli Şeker Ölçüm Cihazları kişinin farklı gıdalar ve farklı miktarlar ile beslendiği tüm durumlarda kanında oluşan glisemik tepkinin görülebilmesini sağlar.
  • İşlenmiş – rafine karbonhidratların tüketilmesi yerine işlenmemiş karbonhidratları (tam tahıllı ekmek, esmer pirinç, arpa ve kinoa ve bunun gibi ) tercih edilmeli (düşük Glisemik indeks‘li gıdalar) ve tabi ki tüketilen miktarlar (porsiyonlar) kişinin metabolik durumuna uygun olmalıdır.
  • Ani kan şekeri yükselmelerini önlemek veya yavaşlatmak için beslenme düşük Glisemik indeks‘li gıdalar (tahıllar, meyveler ve nişastalı olmayan renkli sebzeler gibi lifli besinler vb gibi) olmalıdır. 
  • Karbonhidrat protein ve yağ ile birlikte alındığında gilisemik tepki azalır. lakin bu beslenme tercihinin de farklı sorunlar doğurması mümkündür. (Protein ve karbonhidrat aynı anda mideye geldiğinde birbirlerinin emilimini geciktirirler ve hazım süreci uzar)
  • Metabolik işleyiş için en tehlikeli gıdaların başında işlenmiş olanlar gelmektedir. Metabolik işeyişinizin sağlıklı olabilmesi için minimum işlenmiş gıdaları tercih edin. 

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Hiperglisemi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK430900/

⭐️⭐️ Düşük glisemik indeksli diyetlerin metabolik etkileri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2654909/

⭐️⭐️ T2 Diyabetli Hastalarda Postprandiyal Hiperglisemiyi Optimize Etmek İçin Glisemik İndeks (GI) veya Glisemik Yük (GL) ve Diyet Müdahaleleri: Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7352659/

⭐️⭐️ Hiperglisemi (Hiper) https://www.diabetes.org.uk/about-diabetes/complications/hypers

⭐️⭐️ Glisemik Yük https://www.diabetes.co.uk/diet/glycemic-load.html#google_vignette

⭐️⭐️ 60+ gıda için glisemik indeks https://www.health.harvard.edu/diseases-and-conditions/glycemic-index-and-glycemic-load-for-100-foods

⭐️⭐️ Düşük glisemik indeksli diyetlerin metabolik etkileri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2654909/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

CROHN HASTALIĞI

Genellikle Ülseratif kolit ile Crohn hastalığı birbiri ile sıkça karıştırılır.

Ülseratif kolit ilk etapta anüsün (makat) hemen üstünde kalın bağırsakta “Rektumda” başlar ve yukarıya doğru aralıksız ilerler.

Crohn hastalığı ise ağızdan anüse kadar ince bağırsak dahil her yerde olabilir.

Örneğin ince bağırsağın son kısmı olan “terminal ileum”da lezyonlar olur ve biraz hasarsız alandan sonra kalın bağırsağın her hangi bir yerinde biraz daha görülebilir.

Ülseratif kolit ile crohn arasındaki en önemli farkların başında lezyonların yayılılarının farkı gelir; chrone aralıksız ilerler, ülseratif kolit atlayarak gider. Diğer önemli fark barsak duvarındaki yayılmalarıdır.

Barsak duvarının katmanları

  1. Mukoza: Besinlerin ilk temas ettigi parmaksı çıkıntılarında bulunduğu yüzey alanıdır.
  2. Submukoza: Mukozanın altındaki ara katmandır.
  3. Muskülaris Eksterna: kas liflerinden oluşan en alt tabakadır.

Ülseratif Kolit’te de Chrone hastalığında da makrofaj ve nötrofiller mukoza ve submukozaya saldırırlar. Yara ve inflamasyona sebep olurlar.

Kanlı ishal görülme nedeni bu yaralardır.

Makrofaj ve nötrofiller kendi bağışıklık hücrelerimizdir. Kendi bağırsağımızı yabancı görür ve saldırırlar. Bu sebeple bu iki hastalık otoimmün sebeplidir.

Crohn hastalığında makrofaj ve nötrofillerlerin açtığı yaradan bir diğer bağışıklık hücremiz lenfositler girerek hasarı artırarak bağırsağın muskülaris eksterna tabakasına da hasar verir.

Crohn hastalığında bağırsağın üç katmanını etkilemesine Transmural İnflamasyon denir. (TRANSMURAL latincede duvarı geçen anlamına gelir.)

Tabi ki bağırsağın üç tabakasının da etkilenmesi tehlikelidir ve bu sebeple Crohn ülseratif kolitten daha sorunlu bir hastalıktır.

Her ikisinde de bağırsakların yapısı bozulduğu için;

  • B12 Vitamini
  • B9 Vitamini
  • B6 Vitamini
  • B1 Vitamini
  • Demir
  • Çinko emilimi azalır. Ve vücutta bunların eksikliği görülür.

Bağırsaklar normalde karın içerisinde solucan gibi kıvrılmış ve birbirlerine temas eder durumdadırlar. Aşınan bağırsak duvarları yoluyla temas ettikleri sağlam bağırsağa yada dokuya geçiş meydana gelir.

Böylece bir tarafta chrone hastalığı sebebi ile inflamasyonla haraplanmış bağırsak diğer tarafta ise ince bağırsak, kalın bağırsak, mesane veya vajina arasında bir tünel oluşur. Bu tünele Fistül denir.

Burada düşünülmesi gereken önemli bir durum mesane ya da vajina ile bağırsak arasındaki oluşan tünel (fistül) bağırsak bakterilerinin steril olan bu organlara dağılmasına neden olur ki bu durum ciddi enfeksiyonlara neden olur. Bu sebep de crohn hastalığının ülseratif kolitten daha sorunlu olduğunun bir göstergesidir.

Otoimmün kökenli olan Crohn hastalığında bağışıklık hücrelerinin bağırsaklara neden saldırdığı halen belirlenememiştir.

En çok genetik faktörler düşünülmektedir. Kişilerin erken yaşlarda herhangi bir sorunları olmadan yaşamlarına devam ederken 30 lu yaşlarda Crohn hastalığının gelişmesi genetik köken de olsa olası tetikleyen faktörlerin olduğunun göstergesidir. Bu olası tetikleyici faktörler oldukça fazladır ve tedavi için de belirleyici rol alırlar.

BESLENME

  1. Aşırı kızarmış yağ (Günümüzde özellikle faastfood olmak üzere endüstriyel gıda sektöründe çok sık kullanılmaktadır)
  2. Aşırı baharatlı beslenme (Uzakdoğu mutfağı başta ollmak üzere ülkemizde doğu ve güneydoğu anadolu bölgelerinde)
  3. Kızarmış hamur işi, ağır karbonhidrat (Mutfağımızın maalesef vazgeçilmezidir)
  4. Paketlenmiş gıdalar (Giderek yaygınlaşan tüketimi ile ciddi bir sorundur)
  5. Olgunlaşmamış peynir
  6. Sürekli tok durmak ve gece tok uyumak (Özellikle yapılan bu yanlış metabolik bir çok hastalığın meydana gelmesinde. çok etkilidir)

SİGARA ve ALKOL

Sigara, Crohn hastalığında tetikleyici ve zarar verici bir etken iken ülseratif kolit hastalığında ise sigara (nikotin) bağırsağa saldıran antikorların bazılarını bloke edip hastalığın seyrini ve sıkıntılarını hafifletir.

TOKSİNLER

Aslında toksinlerin bağırsak duvarına verdiği zararın altında bağırsakların aşırı geçirgenliği vardır. Aşırı geçirgen bağırsak sebeplerine öncelikle yönelmek daha doğru olur.

Bağışıklık sistemini yanıltan ve otoimmün saldırıya neden olan önemli bir etmende ağır metallerdir. Bu sebeple hem gıda alımında hem de çalışma alanında ağır metallere maruziyetin önlenmesi şarttır.

İLAÇLAR

İlaçların bazıları, özellikle de antibiyotikler ve steroidler bağırsak duvarına zarar verdiği gibi kan biyokimyasına olumsuz etkileyerek bağışıklık sistemini yanıltırlar.

TEDAVİ

Tedavinin iki ana ilkesi vardır. İlki semptomları (şikayetleri) baskılamak ikincisi de hastalığa neden olan etkenleri engellemektir.

Semtomatik tedavi maalesef günümüzde ön panda tutulmaktadır. Hastanın şikayetlerine göre günü. kurtaracak ilaçlarla takip etmek ve ömür boyu ilaca mahkum yaşama mahkum edilmektedir. (Bu tarz tedavi bir çok kronik hastalık için de maalesef geçerlidir.)

Asıl olması gereken hekim hasta ve hasta yakınlarını işbirliği ile sebebe yönelik yaşam ve beslenme tarzı düzenlenmesi ve takibidir.

BESLENME (DİYET)

Kişisel farklılıklar olsa da genel olarak beslenmede – diyette özen gösterilmesi gereken genel unsurlar;

  • Tohum gıdalar (kuruyemiş, keten tohumu, patlamış mısır vb gibi ) ve yağlar (ayçiçek yağı vb gibi) tüketilmemelidir.
  • Lahana ve turpgillerin hepsi (brokoli, karnabahar, lahana, turp, şalgam) öğünlerden çıkarılmalıdır.
  • İşlenmiş paketli etler (salam, sosis, sucuk, pişirilip dondurulmuş et ürünleri vb gibi)
  • Asitli tüm gıdalar ve içecekler (domates, kolalı içecekler, gazoz vb gibi)
  • Fruktoz ve glikoz şurubu içeren tüm gıdalardan uzak durulmalıdır.
  • Kafein, alkol içeren içecekve gıdalardan uzak durulmalıdır.
  • Gıdaların kızartılması yerine fırınlanması tercih edilmelidir.
  • Her türlü baharat diyetten çıkarılmalıdır.
  • Süt ve süt ürünleri tüketilmemelidir.
  • Sigara

TOKSİNLER

  • Bağırsaklarda her zaman bakteriler ve ölü bakteriler bulunur.
  • Ölü bakterilerin parçaları barsak lümeninden kana geçtiğinde bağışıklık hücreleri antijenik özellikleri dolyısı ile bu parçaları da bakteri gibi algılar ve reaksiyon başlatır.
  • Bu reaksiyonun başladığı ilk yer bağırsak kan bariyeridir.
  • Bu saldırı – reaksiyon sırasında bağırsak duvarı yara alır ve geçirgen hale gelir.
  • Bunun sonucu olarak da toksinlerin ve ağır metallerin dolaşıma karışması önlenemez.

Bu noktada;

  • Glutatyon (Antioksidan zengin beslenme / takviye)
  • Resveratrol (Antioksidan zengin beslenme / takviye)
  • Vitamin E
  • Vitamin C gibi Antioksidanlar çok önemlidir.

Hem kana karışan toksin ve ağır metalleri karaciğere giden yolda ve karaciğerde yok etmek için hem de bağırsak geçirgenligini önlemek için çok önemlidirler.

VİTAMİN ve MİNERALLER

  • B12 Vitamini
  • B9 Vitamini
  • B6 Vitamini
  • B1 Vitamini
  • Demir
  • Çinko emilimi azaldığı için takviye edilmesi gerekir. Bu vitaminlerin eksikliği de hastalığı alevlendirir.

BENFOTİAMİN

Burada Benfotiaminden ayrıca bahsedeceğim. Çünkü; Aslen B1 vitamini de dahil B vitaminlerinin tamamı suda erirler. Benfotiamin yağda eriyebilen B1 vitaminidir.

Benfotiamin ilk olarak

  • Diyabetik sinir ve göz hasarı, organ hasarı
  • Hafıza zayıflığı
  • Alzheimer ve parkinson hastalıkları için kullanıldı

Yaplan çalışmalar arttıkça

  • IL-4
  • IL-6
  • IL-13
  • IL-1β
  • interferon-c,
  • IL-17
  • IL-22
  • TNF-α
  • IFN-γ
  • TGF-β sitokin ekspresyonunu (dönüşümünü), iltihaplanma şiddetini, enflamasyon boyutunu ve kript hasarını önlediği görüldü. Bu sebeple inflamasyon ve buna bağlı doku hasarı oluşan hastalıklarda özellikle de hem crohn hastalığında hem de ülseratif kolitte oldukça etkili olduğu görüldü.

Bu listelediğim sitokinler ve yardımcı T hücreleri barsak lümenine otoimmün saldırıda görev yapan ve Crohn hastalığını başlatan moleküllerdir.

Benfotiamin günlük kullanım dozu : 150 mg 2×1 dır.

BİTKİSEL TEDAVI ve DESTEKLER

Kudret Narı Yağı – Momordica Charantia

  • IL-1β seviyelerini önemli ölçüde azalttığı
  • IL-6 seviyelerini önemli ölçüde azalttığı
  • TNF-α seviyelerini önemli ölçüde azalttığı
  • IL-10 düzeylerini arttırdığı

Saptanmıştır.

Kudret Narı, çocuklarda hipoglisemi, hamilelerde düşük riski nedeni ile kullanılmamalıdır.

“Glukoz-6-fosfat dehidrojenaz” eksikliği olanlarda favizm (hemolitik anemi) riski nedeni ile kullanılmaz.

Kudret Narı, günlük dozu: sabah ve akşam tok 8’er damla içilmelidir.

Eşek Otu – Oenothera Biennis

  • TNF-α üretimini azaltır.
  • Antienflamatuar etki gösteren STAT-3 yolağını inhibe ederek hücre proliferasyonunu inhibe eder.

Eşek otu bitkisi Crohn hastalığına iyi gelirken ülseratif kolit hastalarında tam tersine zararlıdır.

Eşek otu günlük dozu: Eşek otunun tohum (semen) kısmından 1 çay kaşığı 1 bardak sıcak su içinde 10 dakika demlenip akşam tok olarak içilmelidir. (Tohumlar tüketilmemelidir)

Gardenya Esansiyel Yağı – Gardenia Jasminoides

  • IL-1β
  • IL-6
  • TNF-α seviyelerini önemli ölçüde azaltarak inflamasyonu önler.

Gardenya Esansiyel Yağı günlük kullanım dozu: sabah tok 1 tatlı kaşığı zeytinyağı içine 1 damla damlatılarak içilmelidir.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Crohn Hastalığı: Epidemiyoloji, Tanı ve Tedavi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28601423/

⭐️⭐️ Crohn Hastalığı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28613792/

⭐️⭐️ Crohn Hastalığı: Tanı ve Tedavi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30485038/

⭐️⭐️ Crohn hastalığı hakkında kapsamlı bir inceleme ve güncelleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28826742/

⭐️⭐️ Ülseratif kolit https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31272578/

⭐️⭐️ Ülseratif kolit https://www.nature.com/articles/s41572-020-0205-x

⭐️⭐️ Ülseratif kolit https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29083748/

⭐️⭐️ Ülseratif Kolit ve Crohn Hastalığının Tedavi Yükü ve Hedefleri Benzerdir https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31301452/

⭐️⭐️ Belirsiz kolitin klinik özellikleri ve paterni: Ülseratif kolit benzeri klinik sunumlu Crohn hastalığı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/12898357/

⭐️⭐️ Crohn hastalığı ve ülseratif kolitin bağırsak dışı komplikasyonları: 700 hastayı kapsayan bir çalışma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/957999/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Düşük Glisemik İndeksli Diyet

Kan şekeri seviyesinin metabolik dengede olması sağlandığında insülin direnci oluşmaz veya varsa geriler, hormonlar düzenlenir ve kilo ideal hale gelir.

Kan şekerini dengelemede düşük glisemik diyet öneemli bir rol oynar.

1. Karbonhidrat Miktarı ve Kalitesi

Kan şekerini dengede tutmak için öğünde tüketilen karbonhidratın hem miktarı (porsiyonu) hem de kalitesi önemlidir. Öncelikle yüksek Glisemik İndeks’li gıdaların az tüketilmesi kan şekeri artışlarını ve dalgalanmalarını en aza indirir.

Diyetlerde karbonhidratları sıfıra düşürmek gerekmez. Düşük glisemik diyet yine de yüksek kaliteli karbonhidratlar içerebilir.

Örneğin; Bir elma’nın glisemik indeksi 35 iken elma suyunun glisemik indeksi 41’dir.

Elma da elma suyu da karbonhidrat içerdiğinden her ikisi de kan şekerini artıracaktır, ancak elmanın kabuğundaki çözünebilir lif glikoz tepkisini azaltır.

Ayrıca; çilek, mercimek ve avokado gibi diğer lifli gıdalar insülin direncini tersine çevirir, kan şekerini dengeler ve hücrelerin insüline duyarlılığını iyileştirir.

2. Protein ve Yağ

Karbonhidratlar, yağlarla veya proteinlerle birlikte alındığında; glikozun emilimi yavaşlar, ani kan şekeri yükselmeleri olmaz ve tokluk hissi artar.

Öğünlerde karbonhidratlar olsa bile, lif, yağ ve protein kombinasyonu daha yavaş bir glikoz tepkisi üretecektir. 

3. İşlenmiş Gıdalar

İşlenmiş gıdalar genel olarak yoğun tuz, şeker ve yağ içerirler. Raf ömrünün uzatılması için ayrıca kimyasal maddeler de bulunmaktadır. Bu içerikler insan metabolizmasını zorladığı gibi sindirimi ve emilimi de zorlaştırır. Dolayısı ile glisemik tepki de çok yükselir.

Öğünlerde işlenmemiş gıdaları tercih etmek, glisemik tepkiyi en aza indirmenin bir başka yoludur. Renkli nişastasız sebzeler, yağsız proteinler ve sağlıklı yağlar gibi minimum işlenmiş gıdaları tercih etmek, kan şekeri ve metabolizma için daha iyidir.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Glisemik Yük https://www.diabetes.co.uk/diet/glycemic-load.html#google_vignette

⭐️⭐️ 60+ gıda için glisemik indeks https://www.health.harvard.edu/diseases-and-conditions/glycemic-index-and-glycemic-load-for-100-foods

⭐️⭐️ Düşük glisemik indeksli diyetlerin metabolik etkileri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2654909/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Dalış Öncesi Endokrin Sistem Muayenesi ve Seçim Kriterleri

Dalış Muayenesi

Dalıcının sağlık durumunun dalışa uygunluğu değerlendirebilmek için; sualtının yoğun ve viskoz bir ortam olduğunu, derinliğin artışı ile birlikte dalıcının basınca maruziyetindeki değişimi, ortam (özellikle düşen) sıcaklıklığının insanlar üzerindeki etkisi bilmek gerekir.

Bilinmelidir ki dalıcının bazı tıbbi ve psikolojik durumları tüplü dalışa kesin veya geçici süreyle engel teşkü etse de sportif – keyif amaçlı dalışların kuralları, ticari veya askeri amaçlı dalışın katı kurallarından daha esnektir.

Scuba (Su altı tüplü dalış) dalışlarda gerekli tüm şartlar yerine getirildiğinde amatör dalıcılar için de profesyonel dalgıçlar için de riskler düşüktür.

Risklerin düşürülmesi için gereken şartların başında kişinin sağlık durumu gelir.

Bu sebeple dalış yapacak amatörlere de ve profesyonellere de sağlık durumlarının su altındaki şartlara uygun olup olmadığı açısından doğru bir değerlendirme – muayeneye yapımalıdır.

Dalış öncesi muayenenin amacı, dalış yapacak kişinin sualtı dalışını sağlığı açısından tehlikeye düşürecek bir sağlık sorunu olup olmadığını araştırmaktır.

Ayrıca dalıcıların su altına adaptasyonu için disiplinli olması ve uygun ekipmanla dalış yapması gerekir.

Her ne maksatla olursa olsun dalıcılar su altına ilk kez dalışın öncesinde ve sonra da yıllık periyodik olarak scuba dalışı konusunda hekimlik tecrübesi olan;

  • KBB
  • Göğüs Hastalıkları
  • Kalp Damar, Psikiyatri
  • Nöroloji
  • Dahilliye (Endokrin-Kan-Sindirim Sistemi açısından değerlendirecek)
  • Göz uzmanları değerlendirmelidir.

Dalıcını sorunu varsa ayrıca;

  • Ortopedi
  • Plastik Cerrahi
  • Cerrahi vb gibi bölümler değerlendirmelidir.

Tüm hekimlerin raporları ile birlikte Su Altı Uzmanı Hekim tarafından son değerlendirme yapılmalıdır.

Dalıcı adayının dalışa uygunluğu söz konusu olduğunda, en başta dikkat edilmesi gereken temel faktörler şunlardır; egzersiz toleransı, ortam basıncı değişiklikleri, sensoriyal bozulma ve soğuk.

ENDOKRİN SİSTEM

Diabetes Mellitus (DM) Şeker Hastalığı

Diyabet, sebebe yönelik yaşam ve beslenme tarzı uygulanmadığı taktirde kronikleşen ve aynı zamanda yaşam süresini kısaltan tüm organlarda farklı farklı komplikasyonlar görülebilen metabolik bir hastalıktır.

Sualtı hekimlerinin geneli insüline bağımlı diyabeti (IDDM) olanların veya ağız yolu ile şeker ilacı (oral antidiyabetik) kullananların dalmamaları düşüncesindedirler. Lakin bir kısım dalış hekimi de sadece diyetine uyması ve kilo kontrolü olması şartıyla şeeker hastaların (diyabetlilerin) dalış yapmasını uygun bulmaktadır.

Hekimler arasında yaygın kanaat, insüline bağımlı diyabeti (IDDM) olanlarda ve hipoglisemi atağı hikayesi olan insüline bağımlı olmayan diyabetlilerde (non IDDM) dalışa izni verilmemesidir.

Diyabeti olan ve geçmişinde düzensiz şeker düzeyi olan dalıcıların özgeçmişleri ayrıntılı sorgulanmalıdır

  • Geçmişte insülin kullanım ihtiyacında değişiklik var mı ?
  • Hastalığı nedeniyle hastaneye yatırılma hikayesi var mı?
  • İdrar yolu infeksionu ve irritasyonu sıklığı var mı?
  • Kan şekerinin kontrollü regülasyonu var mı?
  • Geçirilmiş hipoglisemi atağı var mı?
  • Görmede bulanıklık var mı?
  • Poliüri, polidipsi var mı?

Muayeneyi yapan hekim tecrübesinin yanı sıra kararı verirken anlık kan şekeri düzeyi sınırların içerisinde olan, idrarında şeker olmayan (glikozüri yok), diet ile diyabeti kontrol altında olan diyabetli dalıcılara dalış izni verilebilir.

Diyabeti olan dalıcıların taşıdığı riskler

  1. İnsülin reaksiyonu: İnsülin dozu, uygulama şekli ve saatleri, kulandığı insülinin markası vb gibi değişimlere hem dalıcının hem de vücudunun adaptasyon süresi kişiye göre değişse de riskli bir süreçtir. Bu süreçte meydana gelebilecek bir İnsülin reaksiyonu gelişmesi, kişinin muhakeme gücünü bozar. Bu durumda da sualtında hem dalıcı hem de yanındakilerin hayatını riske atar.
  2. Dekompresyon hastalığının değerlendirilmesi güçleşir: Dekompresyon hastalığı riski açısından diyabetik nöropati ayırıcı tanıyı güçleştirir.
  3. Dekompresyon hastalığı riski: Diyabetik hastalarda yaygın küçük damar hastalığı mevvcuttur. Bu da dokuları, organları ve uzuvları besleyen uç damarlara gelen kan akışını ve miktarını (periferik perfüzyonu) bozar. Beslenemeyen – oksijenlenemeyen dokularda da dekompresyon hastalığı riski artar.
  4. Elektrolit dengesizliği: Böbreklerden sekresyonun azalmasından dolayı diyabetiklerde potasyumun kanda yükselmesine (hiperkalemi) sebep olur.
  5. Ani ölüm; Damar sertliği (Ateroskleroz) erken yaşta başlar.
  6. Hipo/hiperglisemi riski: Kan şekerinin dalışlarda farklı sebeplerle sınırları içerisinde düşmesi ve yükselmesi olağandır. Lakin şeker hastalarında dengeleme mekanizmaları zayıfladığı için bu düşme ve yükselme değerleri çok olabilir. Dalıcının şuurunu etkileyebilir.

Örneğin:

British Sub Aqua Club’e göre, diyabetik dalıcılar dalış öncesi kan şekerinin ölçülmesi, dalış eşinin ve eğitmenlerinin diyabetten haberdar olmaları koşuluyla, hastalık kontrol altındayken, dalış yapabilirler.

Farklı ülkelerin kendi iç düzenlemeleri de mevcuttur. Örneğin:

Amerika’da mevcut standartlarda insüline bağımlı diyabetik adayın dalış izni onaylanmamaktadır.

NOAA (National Oceanic Atmospheric Association) kriterlerine göre medikal tedavi gerektiren diyabet ve diğer endokrin hastalıklar dalıştan men edilir.

Buradaki gerekçe: egzersiz esnasında insülin ihtiyacı azalır. Uniform doz insülin kullananlarda egzersizle kan şekerinde bariz azalma ortaya çıkabilir. Bunun sonucunda şuur kaybı, konvülsiyon ve boğulmaya yol açabilecek sorunlar ortaya çıkabilir.

Gene olarak dalış konusunda çalışma yapan tecrübeli endokrin hekimlerinin görüşleri, insüline bağımlı diyabeti (IDDM) olanların herhangi bir tipi için ve insüline bağımlı olmayan diyabeti (non IDDM) olanların da hipoglisemi geçmişi varsa dalış izni verilmemesi şeklindedir.

Diyabet / Hipoglisemi Tanı Yöntemleri

                                       Açlık kan şekeri (En az 8 saatlik açlığı takiben > 126 mg/dL)

                                       Oral glikoz tolerans testi

                                       (75 gr glikozu takiben 2. saatte plazma glikozun > 200 mg/dL

Glikozüri tetkiki             Tam idrar tetkiki

                                       Diyabet semptomları ile birlikte (poliüri, polidipsi, kilo kaybı) günün herhangi bir saatinde plazma glikozunun > 200 mg/dL olması

                                       Hb A1c

Obezite

Obeziteye bağlı egzersiz toleransı azalabilir.

Dekompresyonlu dalışlarda obezite problemdir. Eldeki kanıtlar çok kuvvetli olmasa da dekompresyon hastalığı insidansı ile obezite arasında korelasyon olduğuna dair veriler vardır.

Boy-kilo çizelgelerine göre vücut ağırlığının % 20’nin üstünde olduğu, kolun triseps ve sırtta skapula altındaki bölgeden yapılan cilt-ciltaltı dokusu katlantısındaki yağ dokusu arttığında risklidir.

(National Oceanic Atmospheric Association) NOAA’ ya göre
Cinsiyet Ve Yaşa Göre Kabul Edilebilen Maksimum Yağ Oranı Tablosu
ERKEK
YaşKabul Edilebilir Maksimum Vücut Yağ Oranı (%)
< 30 %23
< 40 %25
40 ve üstü %27
KADIN
Yaş  Kabul Edilebilir Maksimum Vücut Yağ Oranı (%)
< 30 %33
< 40< 40%35
40 ve üstü40 ve üstü%37

DAN (Divers Alert Network) obeziteyi tek başına dalışa engel saymamaktadır. Beraberindeki egzersiz toleransının azalmasını ve bunun getireceği acil durumlardaki yetersizliği vurgular. Aşırı kilolularda görülen ani ölümlere dikkat edilmesini önerir.

Obezite Tanı Yöntemleri                                                                                     

                                       Boy-kilo çizelgelerine göre vücut ağırlığının ölçümü ve maksimum normalin   

                                       %20 üstünde olması

                                       Kolun triseps ve sırtta skapula altındaki bölgeden yapılan cilt- ciltaltı dokusu katlantısındaki yağ dokusu oranı

                                       Total lipid, kolesterol, HDL, LDL, VLDL Egzersiz testi

                                       Tansiyon arteriyal kontrolü

                                       Solunum testi

Tiroid bezi hastalıkları

Tiroid bezi hastalıkları: genellikle geç teşhis edilir. Dalış muayenesi öncesi fark edilmemiş tiroid hastalığı varsa tedavi görmediği için dolaşım ve sinir sistemi üzerine etkilerinden dolayı önemlidir.

Tiroid fonksiyon testleri ile doğrulanarak iyi kontrollü ve tedaviyle hipo veya hipertiroidi’de rekreasyonel dalış yapılabilir. Solunum yoluna bası yapma riski nedeniyle büyük ve belirgin guatr var ise, tedavi edilene kadar dalıcı adayının dalıştan muaf tutulması gereklidir.

Tiroid Hastalıkları Tanı Yöntemleri

Hiper/hipotiroidi        T3, T4, TSH (en geç dalıştan 3 ay öncesi)

                                    Tiroid bezi ultrasonografisi

                                    Tiroid bezi sintigrafisi

                                    Ayrıntılı kardiyolojik muayene

                                    Tansiyon arteriyal ve nabız kontrolü

Hipofiz Bezi Hastalıkları

Tedavi gören hipopituitarizmde stabil olduktan sonra dalış yapılabilir. ACTH yetersizliğinde kortizon kullananlarda ise dikkat edilmesi gereken husus şudur; Bu hastalar yaralanmalardan sonra, bulantı ve kusmayla eşlik eden durumlarda kortizon absorbe edilemeyeceğinden bayılabilirler. Bu kişilerin mutlaka yanlarında kortizon taşımaları önerilmektedir.

Hipofizin aşırı çalışmasıyla ortaya çıkan akromegalide ise, tümör dokusu çıkartıldığında kardiyak ve diyabet açısından komplikasyon taşımadığında dalış izni verilebilir. Aşırı prolaktinemide ise bromokriptin tedavisiyle yan etki gözlenmediği takdirde dalışa uygundur. Cushing sendromu cerrahi olarak tedavi edildikten sonra ve sekonder adrenal yetersizlik olmadıkça dalış yapılabilir.

Gonadlar

Östrojen veya androjen içeren hormon replasman tedavisi dalışa engel oluşturmaz. Menapoz, Andropoz ilk akla gelen örneklerdir.

Böbrek Üstü Bezi

Addison, Feokromositoma genellikle adrenal medulladan kaynaklanan patolojilerdir. Aktif dönemde (hipertansiyon v.s.) riskleri açısından dalışa uygun değildir. Tümörün çıkartılmasından sonra ve katekolamin seviyeleri normal düzeylerindeyse dalışa izin verilebilir.

Paratiroid Bezi

Hipoparatiroidizmde tetani riski bulunmaktadır. Asid-baz dengesinde bozukluk riski taşıdığından uzun sürel, dalışlardan muaf tutulmalıdır. Asemptomatik minor hiperkalsemide ise nefrokalsinozis de yoksa dalış yapılabilir. Bu hastalıkta uygulanması gerekli testler Ca fonksiyon testleri, renal fonksiyon testleri, renal direkt grafi ve ultrosonografidir. Bu tip ciddi sistemik hastalıkların varlığında unutulmaması gereken en önemli husus, dalış kazalarının yanlış teşhis edilebilirliğidir. Ayrıca uygunsuz çevre koşullarında gerekli ilk yardım ve medikal desteğin dalgıca ulaşması mümkün olmaz.

Paratiroid Hastalıkları Tanı Yöntemleri

Kalsiyum fonksiyon testleri

Böbrek fonksiyon testleri

Renal direkt grafi ve ultrosonografi

DALIŞA KESİN ENGEL ENDOKRİN HASTALIKLAR

  1. Diyetle veya oral antidiyabetik ilaçlarla kontrol edilen ancak hipoglisemi riski taşıyan diyabet (non İDDM)
  2. Cushing sendromu (tedavi edilmemiş)
  3. Addison hastalığı (tedavi edilmemiş)
  4. İnsüline bağlı diyabet (İDDM)
  5. Hiperparotiroidizm

DALIŞA GÖRECELİ ENGEL ENDOKRİN HASTALIKLAR

  1. Obesite
  2. Renal yetersizlik
  3. Hiper/hipotiroidizm
  4. Endokrin sistemle ilgili diğer hormonal yetersizlikler ve fazlalıklar

Profesyonel Sualtı adamları

  • Kronik sindirim sistemi hastalıkları
  • Crohn hastalığı
  • Ülseratif kalit gibi enteropailer
  • Aktif peptik Ülser
  • Kardia disfonksiyonu bulunanlar profesyonel sualtı adamlığı yapamazlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Spor dalışının tıbbi yönleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/9148089/

⭐️⭐️ Tüplü dalış: Sizin ve hastalarınızın bilmesi gerekenler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16913196/

⭐️⭐️ Dalış tıbbı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/378050/

⭐️⭐️ Çevresel Fizyoloji ve Dalış Tıbbı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29456518/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Yukarıdaki Tüm Bilgiler farkındalık yaratmak maksadı ile olup hekiminizin muayenesi veya görüşleri yerini tutamaz.

Bu sebeple hekiminize / hekimlerinize düzenli periyodik muayene olun ve yönlendirmelerine uyun.

Sağlıklı dalışlar dilerim.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Glisemik Yanıt – Metabolik Sağlık

Glikoz, vücudun tercih ettiği enerji kaynağıdır. Hücresel aktivitelere ve vücut işlevlerine güç sağlamak için enerji olarak kullanılır.

Karbonhidrat içeren gıdalar yediğimizde, glikozun emilimini yardımcı olmak için insülin salgılanır. İnsülinin görevi hücre reseptörlerine bağlanıp, glikozun kan dolaşımından hücreye kolayca geçmesini sağlar.

Glisemik Yanıt

Glisemik yanıt, gıdaların ve öğünlerin kan şekeri seviyeleri üzerindeki etkisini gösterir.

Yüksek Glisemik İndeks değerine sahip yiyecekler, kan şekeri seviyelerinin ilk olarak hızla yükselmesine ardından da hızla düşmesine sebep olurlar. Yani hızlı bir glisemik tepkiye neden olurlar.

Düşük Glisemik İndeks değerine sahip yiyecekler ise kan şekeri seviyeleri üzerinde daha küçük bir etkiye neden olurlar.

İnsülin Duyarlılığı

Aralıklarla düşük veya yüksek Glisemik İndeks‘li besinleri fazla miktarda tüketmek sorun teşkil etmez, çünkü vücut insülini gerekli miktarda salgılayarak kan şekeri dengesini sağlar.

Lakin devamlı yüksek Glisemik İndeksli gıda tüketimi olduğunda kanda glikoz sürekli olarak yükselir. Kandaki yüksek glikozun hücre içine emilebilmesi için de insülin salınımı sürekli yüksek seyreder.

Zamanla kan şekerini emmek için daha fazla insüline ihtiyaç duyulur, bu da uzun süreli yüksek kan şekeri ve insülin etkinliğinin bozulmasına ve zamanla insüline karşı duyarsızlık gelişmesine neden olur.

Hücreler zamanla yüksek insüline karşı duyarlılıklarını kaybettiklerinde ve olması gerektiği gibi yanıt veremez olduğunda hem kısa vadeli hem uzun vadeli olarak insülin direnci gelişir.

İnsülin direncinin kısa vadeli etkileri kanda şekerin yüksek kalması ve ruh hali değişimleri, yorgunluk, baş ağrıları ve ciltte sivilceler gibi yan etkiler meydana gelir.

İnsülin direncinin uzun vadeli etkileri Tip 2 diyabet, kilo alımı, kalp hastalığı ve böbrek hasarı gelişir.

Glikoz Tepkisi

Glisemik Indeks ve Glisemik Yük değerleri yediğiniz yiyeceklerin glikoz seviyeleri üzerindeki etkisini anlamada yardımcı olabilirken, yemeyi planladığınız her şeyin Glisemik Indeks / Glisemik Yük‘ünü hesaplamaya çalışmak hayatın konforunu bozar. Fazla stres yüküne neden olur.

Glisemik Indeks / Glisemik Yük glisemik tepkideki benzersiz, bireysel farklılıkları yakalayamaz. Çok özel durumlarda ve bilimsel araştırmalarda sürekli glikoz izlemi gerekebilir.

Kan glikoz değeri öçümünü anlık fotoğraf çekimi olarak düşünürsek sürekli glikoz izlemi film gibidir. 

Sürekli glikoz izlemeyle vücudun gıdalara verdiği anlıkk tepkileri gösterdiği gibi ortalama glikoz değeri ve ideal aralıkta geçirilen zaman miktarı gibi bol miktarda bilgi sağlar.

Sürekli glikoz izleme vücudun bir yiyeceğe veya öğüne nasıl tepki verdiğini tam olarak göstermek için gerçek zamanlı kan glikoz verileri sağlar. Tek başına karbonhidrat alımı ile miktara, pişirme yöntemine ve öğün zamanlamasının kan şekeri üzerindeki etkisini anlık değerlendirme imkanı sağlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Hiperglisemi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK430900/

⭐️⭐️ Düşük glisemik indeksli diyetlerin metabolik etkileri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2654909/

⭐️⭐️ T2 Diyabetli Hastalarda Postprandiyal Hiperglisemiyi Optimize Etmek İçin Glisemik İndeks (GI) veya Glisemik Yük (GL) ve Diyet Müdahaleleri: Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7352659/

⭐️⭐️ Hiperglisemi (Hiper) https://www.diabetes.org.uk/about-diabetes/complications/hypers

⭐️⭐️ Glisemik Yük https://www.diabetes.co.uk/diet/glycemic-load.html#google_vignette

⭐️⭐️ 60+ gıda için glisemik indeks https://www.health.harvard.edu/diseases-and-conditions/glycemic-index-and-glycemic-load-for-100-foods

⭐️⭐️ Düşük glisemik indeksli diyetlerin metabolik etkileri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2654909/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Gıda Zehirlenmelerinde İdari Uygulamalar

Gıda Zehirlenmesi veya Şüphesi Durumunda Yetkili Makamların İşleyişi ve Uygulamaları

T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, Gıda ve Tarım Kontrol Müdürlüğünün 01/04/2013 tarih ve 1790/11680 sayıllı talimatı olarak yayınlanan Gıda Kaynaklı Enfeksiyon ve zehirlenmelere İlişkin Resmi Kontrol Prosedürü ile Gıda zehirlenmelerinde yapılacaklara dair usul ve esasları belirlenmiştir.

Bu Talimatın Amacı: 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem kanunu kapsamında gıda kaynaklı enfeksiyon/ zehirlenme sonucu oluşan vaka/salgında, il/ilçe müdürlükleri ile il gıda kontrol laboratuvarınca uyulması gereken kurallar ve izlenecek yollar ile ilgili hususların belirlenmesidir.

Önemli Tanımlar

Gıda Kaynaklı Vaka: Aynı kaynaktan (Bir firma, tek aile vb gibi) bir veya birden fazla insanın aynı gıdayı/gıdaları tüketmesi sonucunda, belirli semptomlar (bulgular) ortaya çıkmasıyla oluşan gıda kaynaklı enfeksiyon/zehirlenme durumudur.

Gıda kaynaklı Salgın: Birden fazla kaynaktan (Birden. çok firmada, farklı ailelerde vb gibi) iki veya daha fazla insanın aynı gıdayı/gıdaları tüketmesi sonucunda, belirli semptomlar (bulgular) görülmesi veya semptomların normalde görülme sayısı ve sıklığında beklenmedik bir artış olmasıyla ortaya çıkan gıda kaynaklı enfeksiyon/zehirlenme durumudur.

Gıda kaynaklı vaka veya gıda kaynaklı salgın durumlarında ilgili kamu makamlarında önceden belirlenmiş iş akış şemalarına göre eylem planları uygulanır. Aşağıdaki şemaları inceleyelim.

Şikayet /İhbar Sonrası İş Akış Şeması

Son 72 saat içerisinde;

  1. Alo 174 Gıda hattına aranarak, T.C. Kimlik Numarası iletilerek www.alo174.gov.tr adresinden yada il/ilçe müdürlüğüne faks, dilekçe vb ile birden fazla kaynaktan (örneğin birden fazla işletmeden) bildirim gelmesi,
  2. Hastalık semptomlarının tespitine dair resmi bir kurum / sağlık kuruluşundan il / ilçe müdürlüğüne bildirim yapılması,
  3. Tespitin ön tanı / sağlık raporu ile il / ilçe müdürlüğüne ibraz edilmesi,

Yollarından herhangi biriyle bildirim gelmesi durumunda gıda kaynaklı salgına yönelik iş ve işlemler gerçekleştirilir.

Son 72 saat içerisinde;

  1. Alo 174 Gıda hattına aranarak, T.C. Kimlik Numarası iletilerek www.alo174.gov.tr adresinden yada il/ilçe müdürlüğüne faks, dilekçe vb ile tek bir kaynaktan (örneğin aynı işletmeden) bildirim gelmesi,

Durumunda gıda kaynaklı vakaya yönelik işve işlemler gerçekleştirilir.

Kamu – Özel kurum ve kuruluşları ile mahallinde üretilerek toplu tüketme sunan gıda işletmesi ve yemek fabrikaları, ürettiği yemek partisinin her çeşidinden alınan bir örneği yetmiş iki (72) saat uygun koşullarda (soğukta yada dondurarak) saklamakla yükümlüdür.

Son 72 saat içerisinde teek bir kaynaktan (aynı şirketten) gelen şikayetler gıda kaynaklı salgın olarak değerlendirilmez, gıda kaynaklı vaka olarak kabul edilir v bu prosedürde aksi belirtilmedikçe resmi kontrol prosedürü uygulanır.

Gıda kaynaklı vaka / salgın kontrolleri başka bir resmi kontrolle birleştirilemez, kontrolde başka bir amaç ile ilgili olarak numune alınamaz. (Örneğin: vaka veya salgına ilişkin örneklerden veya hammaddelerden numune alınmasının yanı sıra gıda kontrol planında yer alan başka bir gıdadan numune alınması gibi)

Son 72 saat içerisinde yapılan bildirim şekillerinin değerlendirilmesi yapılarak şikayetin / bildirimin öncelikle gıda kaynaklı vaka yada gıda kaynaklı salgın olup olmadığına karar verilir.

Gıda kaynaklı salgın olarak değerlendirilen şikayetlerde: Gıda Kaynaklı Vaka / Salgın Ön Bildirim Formu (Ek – 1) doldurulduktan sonra aynı gün (en geç bir iş günü) içerisinde Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünün 14/02/2012 tarihli ve 5113 sayılı Gıdanın Resmi Kontrolü ve İdari Yaptırımlar Prosedürü’ ne göre işlem yapılır ve numune alınır.

Gıda kaynaklı vaka olarak değerlendirilen şikayetlerde: Gıda Kaynaklı Vaka / Salgın Ön Bildirim Formu (Ek – 1) doldurulduktan sonra en geç iki iş günü içerisinde Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünün 14/02/2012 tarihli ve 5113 sayılı Gıdanın Resmi Kontrolü ve İdari Yaptırımlar Prosedürü’ ne göre işlem yapılır ve gerekli görülmesi halinde numune alınır.

ÖNEMLİ: İletişim bilgileri alınamayan veya iletişim bilgileri doğru olmayan şikayetler gıda kaynaklı vaka olarak kabul edilir ve buna göre iş ve işlemler gerçekleştirilir.

Şikayet / ihbar sahibi tarafından şikayete ilişkin sağlık raporu veya ön tanı raporunun, gıdanın tüketilmesini takip eden 72 saatlik sürenin aşılasının arddından ilgili kurumlara veya İl Müdürlüğüne / Alo 174 Gıda Hattına iletilmesi halinde şikayeti / ihbarı müteakkip en geç üç iş günü içerisinde Gıdanın Resmi Kontrolü ve İdari Yaptırımlar Prosedürü’ ne göre işlemler yapılır.

Gıda Kaynaklı Vaka / Salgın Ön Bildirim Formu (Ek – 1)’ndaki bilgilerin yetersizliği durumunda veya. kontroll görevlisinin gerek gördüğü durumlarda salgına neden olan gıda ve gıdanın üretildiği, satıldığı veya toplu tüketime sunulduğu işyerinin tespit edilmesi amacıyla il / ilçe müdürlüğünce görevlendirilen denetim ekibi tarafından ilgili sağlık kuruluşuna gidilerek salgın araştırması yapılır.

Resmi Kontrol İş Akış Şeması

Şikayetin / ihbarın alındığı andan itibaren ekip görevlendirilir, resmi kontrol hazırlık çalışmaları başlatılır. İlgili diğer birimlere, yetkili laboratuvara ve ilgili kuruluşa bilgi verilir. Bu irtibattan İl Müdürlüğü irtibat noktası sorumludur.

Ürünün kalan raf ömrü yedi günden az olan gıdalar, mikrobiyolojik incelemeler ve ürün miktarının şahit numunenin analizinin yapılabilmesi için yetersiz olduğu durumlarda 1 (bir) takım numune alınır.Bakanlıkça belirlenen laboratuvarda muayene ve analizi yaptırılır. Kanun gereği, bu durumlarda analiz sonucuna itiraz edilemez.

Kalan raf ömrü yedi günden fazla olan ve mikrobiyolojik kriterler dışında analize alınacak numunelerde 2 (iki) takım halinde numune alınır. Talep edilmesi halinde üçüncü. takım numune alınarak mühürsüz olarak işyeri sahibine bırakılır.

Gıda kaynaklı salgın üretim yerinden farklı bir işyerinde gerçekleşmiş ise, gıdayı üreten işletmeye gidilerek aynı gün içerisinde Gıdanın Resmi Kontrolü ve İdari Yaptırımlar Prosedüründe belirtilen hususlara göre resmi kontrol gerçekleştirilir. Yapılan kontrolde şikayete / ihbara konu olan gıdalardan ve/veya risk teşkil edebilecek hammaddelerden numune alınır.

Üstteki maddede belirtilen hususlar çerçevesinde, üretilmiş ürünler ve/veya hammaddelere ait numune bulunmaması durumunda veya kontrol görevlisi tarafından gerek görülmesi halinde izlenebilirliğin tesis edilmesi amacıyla hammadde tedarikçilerine yönelik geri izleme yapılır.

Salgına neden olabilecek ortam koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti için: üretilmiş ürünler ve/veya hammaddeler ile yardımcı maddelerin mevzuata uygunluğunun kontrolünün yanında işletmedeki alet, ekipman, yüzey, duvar, hava, gıdalarla temas eden personelin temizliği ve hijyeni ile kişisel temizlik kurallarına uygunluk gibi işletmenin ilgili yönetmelikler ile belirlenmiş şartlara uygunluğu denetlenir.

Gerek görülmesi halinde sorunun gıdadan, personelden, ekipmandan veya kötü hijyen uygulamalarından kaynaklandığının anlaşılmasına yardımcı olmak amacıyla işletmedeki alet, ekipman ve yüzeyler gibi gıdanın hazırlandığı çevresel kaynaklardan da svap, sünger (sponge) vb. yöntemle numune alınarak salgının olası bulaşma kaynakları. tespit edilir yada analizlerinin yaptırılması ilgili gıda işletmesinden talep edilir.

Numune Alma ve Analiz İş Akış Şeması

İşyerinizde Gıda Zehirlenmesi veya Şüphesi Durumunda Ne Yapmalısınız

Öncelikle işveren / işveren adına yetkili kişiler, gıda zehirlenmesi geçiren çalışanlarına işyeri hekimi / işyeri hemşiresi (Diğer Sağlık Personeli) / ilkyardımcılar vasıtası ile ilk yardım yapılmasını sağlamalıdır.

Gıda zehirlenmesine maruz kalanların sağlık durumunun tespiti ve ilk yardımları yapıldıktan sonra en yakın hastaneye sevk edilmelerini sağlamalıdır. (Şirket aracı, ambulans vb gibi)

Sonrasında gıda zehirlenmesinin neden olduğuna dair bilgisi olabilecek kişilerle görüşülerek bilgi alınmalıdır.

Alınan bilgiler doğrultusunda gıda zehirlenmesine sebep olduğundan şüphelenilen gıdaların numuneleri usulüne uygun şekilde muhafaza edilir. (Rutinde yemek numuneleri usulüne uygun şekilde 72 saat saklanmalıdır.)

İşyerinde ilk uygun zamanda gıda zehirlenmesi ile ilgili tutanak hazırlanmalıdır. Tutanağın içerisinde aşağıdaki bilgiler muhakkak yer almalıdır.

  1. Gıda zehirlenmesinin tespit edildiği tarih ve saat
  2. Etkilenen kişi sayısı
  3. Etkilenen kişilerin ortak tükettiği gıdalar
  4. Şüpheli gıdanın üretildiği /satıldığı /tüketildiği yer veya yerlerin bilgisi
  5. Gıdanın tüketilme tarihi
  6. Etkilenen kişilerde görülen sağlık sorunları ve ne kadar süredir olduğu
  7. Etkilenen kişilerin / hastaların tutanak düzenlenirken ki sağlık durumları
  8. Etkilenen kişilerin / hastaların götürüldüğü veya gittiği sağlık kuruluşlarının isimleri
  9. Etkilenen kişilerin / hastaların sağlık kuruluşlarından almış olduğu ön tanı / tanı ve sağlık raporları olup olmadığı

Gıda zehirlenmesine maruz kalan kişi sayısı 50 ve üzeri olduğunda yada gıda zehirlenmesine bağlı ölüm gerçekleştiğinde hem hukuki hem de idari süreçler değişmektedir.

Gıda Zehirlenmelerinde İdari Uygulamaların Hukuki Dayanakları

  1. 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda Ve Yem Kanunu (13 Haziran 2010 PAZAR günü 27610 Sayılı Resmi Gazetede yayınlandı.) Linki aşağıdadır………………………………………………… https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/06/20100613-12.htm
  2. 1593 Sayılı Umum Hıfzıssıhha Kanunu (6/5/1930 tarihli 1489 Sayılı Resmi Gazetede yayınlandı.) Linki aşağıdadır……………………………………………………………………………………………………………………….. https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=1593&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=3
  3. Gıda Ve Yemin Resmi Kontrollerine Dair Yönetmelik (17 Aralık 2011 CUMARTESİ günü 28145 Sayılı Resmi Gazetede yayınlandı.) Linki aşağıdadır………………………………………………………………….. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/12/20111217-7.htm
  4. Gıda İşletmelerinin Kayıt Ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik. (17.12.2011 günü 28145 Sayılı Resmî Gazetede yayınlandı.) Linki aşağıdadır……………………………………………………………………………. https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=15594&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5
  5. Gıda Hijyeni Yönetmeliği. (17.12.2011 günü 28145 Sayılı Resmî Gazetede yayınlandı.) Linki aşağıdadır…………………………………………………………………………………………………………………… https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=15592&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5
  6. Hayvansal Gıdaların Resmi Kontrollerine İlişkin Özel Kuralları Belirleyen Yönetmelik (17.12.2011 günü 28145 Sayılı Resmî Gazetede yayınlandı.) Linki aşağıdadır……………………………………………….. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/12/20111217-9.htm
  7. Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliği (17.12.2011 günü 28145 Sayılı Resmî Gazetede yayınlandı.) Linki aşağıdadır…………………………………………………………………………….. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/12/20111227-10.htm
  8. Gıda Kontrol Laboratuvarlarının Kuruluş, Görev, Yetki Ve Sorumlulukları İle Çalışma Usul Ve Esaslarının Belirlenmesine Dair Yönetmelik (29 Aralık 2011 PERŞEMBE günü 28157 Sayılı 3. mükerrerr Resmî Gazetede yayınlandı.) Linki aşağıdadır…………………………………………………….. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/12/20111229M3-10.htm

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Vücudumuzun İlginç Yanları

⭐️⭐️ Öksürük sırasında yaklaşık 800 km/saat( uçak hızı) hıza ulaşabilen kısa süreli hava akımı oluşur.

⭐️⭐️ Tırnaklar yaz aylarında kış aylarına göre daha hızlı uzar.

⭐️⭐️ Gülümsemek 17 kaş çatmak 43 kasımızı çalıştırıyor. Yani gülümsemek daha kolay!

⭐️⭐️ El sıkışmak öpüşmekten daha çok mikrop bulaştırır.

⭐️⭐️ İnsan vücudundaki damarların toplam uzunluğu yaklaşık 100.000 km’dir. Yani damarlarımız Dünya’nın etrafını 2.5 kere dolaşabilir.

⭐️⭐️ Çenenizin tek yanındaki çiğneme kaslarının toplam gücü, 195 kilograma denktir.

⭐️⭐️ Burnumuz ortalama 50 bin farklı kokuyu ayırt edebilir.

⭐️⭐️ Ortalama bir insan bedeninde, 7 adet sabun üretebilecek kadar yağ ve 50 litrelik bir varili doldurabilecek kadar su bulunur.

⭐️⭐️ Her saniye 25 milyon hücre üretiriz.

⭐️⭐️ Siz bu cümlenin sonuna geldiğinizde, vücudunuzda 50.000 hücre ölmüş ve yenileri ile değişmiş olacak.

⭐️⭐️ Tipik bir insan akciğer çifti yaklaşık 480 milyon alveol içerir. Bu, 50 ila 75 metrekare yüzey alanı demektir.

⭐️⭐️ Vücut ağırlığınızın yüzde 1’ine denk gelecek miktarda su kaybettiğinizde, susuzluk hissi oluşmaya başlar. Yüzde 5’ten fazla kayıp bayılmaya, yüzde 10’dan fazla kayıp ise susuzluktan ölmeye sebep olur.

⭐️⭐️ Midemizdeki asit oranı, neredeyse bir metali eritecek güçtedir.

⭐️⭐️ Vücudumuzdaki bakteri sayısının vücut hücresi sayımızın yaklaşık 10 katıdır.

⭐️⭐️ Normal bir insan vücudunda 5000-6000 mL(5-6 lt) kan bulunmaktadır. Ortalama vücut ağırlığının %8’ini oluşturur.

⭐️⭐️ Ortalama bir insan bedeninde, 900 adet kalem yapacak kadar karbon vardır.

⭐️⭐️ Her gün ortalama 60 ila 100 saç teli kaybederiz. 

⭐️⭐️ Ortalama bir yetişkin vücudunda, bir şempanzeyle aynı miktarda tüy (ya da kıl veya saç) bulunur. Aradaki fark, insan tüylerinin şempanzelerinkinden çok daha ince olmasıdır.

⭐️⭐️ Vücudumuzda inflamasyonu ve hastalıkları önlemeye yarayan trilyonlarca bakteri yaşar. Yalnızca göbek deliğimizde en az 67 tür bakteri vardır.

⭐️⭐️ Ortalama bir insan bedeninde, oyuncak bir topu ateşleyebilecek kadar potasyum vardır.

⭐️⭐️ Başımızın ortalama ağırlığı 5,4 kg dır.

⭐️⭐️ Konuşurken daha çok, okurken daha az göz kırpar, o yüzden okurken daha çok yoruluruz. İnsan bedeni bir mucizedir, ona çok iyi bakalım.

⭐️⭐️ Vücudun kan kaynağı olmayan tek bölümü, gözdeki korneadır. Oksijeni doğrudan havadan alır.

⭐️⭐️ Ortalama bir insan bedeninde, bir köpeğin üzerindeki tüm pireleri öldürecek kadar sülfür vardır.

İ⭐️⭐️ İnsan bedenindeki bakterilerin yalnızca yüzde 1’i hastalığa sebep olabilir.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla