Kurumsal Omertà, Çalışan Sessizliği ve İş Sağlığı ve Güvenliğinde Tehlike
Bu yazıyı bir kavram anlatmak için değil, bir sessizliği görünür kılmak için yazıyorum.
Çünkü bugün iş kazalarının, meslek hastalıklarının ve “nasıl oldu da oldu?” dediğimiz faciaların arkasında çoğu zaman aynı ortak neden var:
Herkes biliyordu ama kimse konuşmadı.
Bu cümle size tanıdık geliyorsa, işte tam orada Omertà ile karşı karşıyayız.
Omertà Nedir, Nedir Değildir?
Omertà kelimesi ilk kez duyulduğunda çoğu kişinin aklına mafya filmleri gelir.
Sessizlik yemini, konuşanın cezalandırılması, susmanın erdem sayılması…
Ama Omertà yalnızca suç örgütlerine ait bir kavram değildir.
Omertà, en basit haliyle şudur:
“Sorun var ama dile getirilmiyor.”
Bugün Omertà;
- Şirketlerde,
- Fabrikalarda,
- Şantiyelerde,
- Ofislerde,
- Hastanelerde,
yani insanların birlikte çalıştığı her yerde karşımıza çıkar.
Ve en tehlikeli olduğu alanlardan biri de iş sağlığı ve güvenliğidir.
Kurumsal Omertà – Şirketin Sessizliği
Kurumsal Omertà, bir kurumun içinde sorunların bilinmesine rağmen bilinmiyormuş gibi davranılmasıdır.
Kimse açıkça “susun” demez.
Ama herkes susulması gerektiğini bilir.
Kurumsal Omertà Nasıl Oluşur?
Şöyle düşünün:
- Bir makinenin arızalı olduğu biliniyor
- Bir çalışanın aşırı yorulduğu görülüyor
- Bir bölümde sürekli ramak kala yaşanıyor
- Bir kimyasalın doğru kullanılmadığı fark ediliyor
Ama:
- “Şimdi sırası değil”
- “Üretim dursun mu?”
- “Zaten idare ediyoruz”
- “Büyütmeyelim”
deniliyor.
İşte bu, kurumsal Omertà’dır.
Kimse yalan söylemez.
Kimse inkâr etmez.
Sadece konuşmaz.
Kurumsal Omertà Neden Tehlikelidir?
Çünkü kurumlar sessiz kaldıkça, riskler büyür.
Küçük bir sorun konuşulmadığında:
- Normalleşir
- Alışkanlık olur
- “Hep böyleydi” denir
Sonra bir gün büyük bir kaza olur.
Ve herkes aynı cümleyi kurar:
“Aslında biz bunu biliyorduk.”
Ama bilmek yetmez.
Söylemek gerekir
Çalışan Omertà’sı – Korkunun Sessizliği
Kurumsal Omertà tek başına oluşmaz.
Onu besleyen şey çalışan Omertà’sıdır.
Çalışan Omertà’sı şudur:
Çalışanın, gördüğü riski dile getirmemesi.
Peki neden?
Çünkü çalışan şunu düşünür:
- “Başım derde girer mi?”
- “İşimi kaybeder miyim?”
- “Sorun çıkaran adam mı olurum?”
- “Zaten kimse dinlemez”
Bu düşünceler, çalışanın ağzını kapatır.
Ve burada sessizlik, bir tercih değil; hayatta kalma refleksi haline gelir.
“Bana Ne” Kültürü Nasıl Oluşur?
Çalışan Omertà’sı çoğu zaman şöyle başlar:
- Bir kişi uyarır, dikkate alınmaz
- Bir kişi şikâyet eder, dışlanır
- Bir kişi konuşur, etiketlenir
Sonra diğerleri öğrenir:
“Konuşan zarar görüyor.”
İşte o an sessizlik yayılır.
Kimse risk görmez değil.
Kimse tehlikeyi anlamaz değil.
Ama herkes susmayı seçer.
Bu, bilinçli bir kötülük değil;
öğrenilmiş bir sessizliktir.
İş Sağlığı ve Güvenliğinde Omertà
Şimdi konuyu iş sağlığı ve güvenliği açısından netleştirelim.
İSG’de Omertà, şudur:
- Tehlike var
- Risk biliniyor
- Ama kayıt altına alınmıyor
- Bildirilmiyor
- Dile getirilmiyor
Bu, bazen yönetimin, bazen çalışanın, bazen de sistemin ürettiği bir sessizliktir.
Ve şunu açıkça söylemek gerekir:
İSG’de Omertà varsa, kaza kaçınılmazdır.
“İnsan Hatası” Denilen Şeyin Arkasında Ne Var?
Bir kaza sonrası raporlara bakın:
- “Dikkatsizlik”
- “Kurallara uymama”
- “İnsan hatası”
Ama kimse şunu sormaz:
- O insan neden acele etti?
- Neden koruyucuyu çıkardı?
- Neden yorgundu?
- Neden sesini çıkarmadı?
Çünkü bu sorular, Omertà’yı bozar.
Oysa çoğu kazada asıl hata:
Konuşmayan sistemdir.
İSG Uzmanları ve İşyeri Hekimleri Bu Resmin Neresinde?
Bu noktada kendi mesleğimize de dürüst olmamız gerekiyor.
Bazen biz de şunu yapıyoruz:
- “Yazdım, imzalattım”
- “Uyardım ama dinlemediler”
- “Ben görevimi yaptım”
Ama İSG sadece belge işi değildir.
İSG, iletişim işidir.
Eğer bir işyerinde:
- Çalışan rahatça konuşamıyorsa
- Risk söylemek cesaret istiyorsa
- Kaza bildirmek sorun yaratıyorsa
orada ne kadar evrak olursa olsun, Omertà hüküm sürüyor demektir.
Omertà’nın En Tehlikeli Hali – Normalleşme
En tehlikeli sessizlik, alışılmış sessizliktir.
- “Burada hep böyle”
- “Biz buna alıştık”
- “Kimseye bir şey olmuyor”
Bu cümleler, kazadan önce duyulan son sakin sözlerdir.
Çünkü risk normalleştiğinde, tehlike görünmez olur.
Omertà Nasıl Kırılır?
Omertà’yı kırmak bağırmakla olmaz.
Cezayla hiç olmaz.
Omertà ancak güvenle kırılır.
1. Konuşanı Korumak
Bir işyerinde konuşan kişi:
- Dışlanıyorsa,
- Etiketleniyorsa,
- Sorunlu ilan ediliyorsa,
orada Omertà kök salar.
Konuşan kişi korunursa, sessizlik çözülür.
2. Küçük Uyarıları Ciddiye Almak
Büyük kazalar, küçük uyarıların yok sayılmasıyla olur.
- “Bir şey olmaz” denilen her şey
- “Sonra bakarız” denilen her risk
sessizce birikir.
3. İSG’yi Evraktan Çıkarmak
İSG, çalışan için bir kağıt işi gibi algılanıyorsa,
kimse gerçek riskleri anlatmaz.
Ama İSG:
- Dinleyen,
- Anlayan,
- Çözüm üreten
bir yapı olursa, sessizlik dağılır.
Sessizlik Güvenlik Değildir
Bu yazıyı şu cümleyle bitirmek istiyorum:
Sessizlik düzen demek değildir.
Sessizlik güvenlik hiç değildir.
İş sağlığı ve güvenliği, susarak sağlanmaz.
Tam tersine, konuşarak sağlanır.
Kurumsal Omertà’yı, çalışan Omertà’sını ve İSG’deki sessizlik kültürünü görmeden;
- Kazaları azaltamayız
- Meslek hastalıklarını önleyemeyiz
- Güvenlik kültürü oluşturamayız
Eğer bir işyerinde herkes susuyorsa, orada sorun yok değildir.
Sadece konuşulmasına izin yoktur.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Doğal Yaşayın
Doğal Beslenin
Aklınıza Mukayet Olun
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Sayın okuyucu,
Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.
Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Dr Mustafa KEBAT
0 530 568 42 75
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

