Değerli İş Güvenliği Camiası

Türkiye, AB ve ABD’nin kimyasal risk yönetimi yaklaşımlarını karşılaştırmalı olarak ele aldım her bir sistemin güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koymayı amaçladım. Farklı bakış açıları ve tecrübeleri ile sizlerin katkı sağlayacağı. özel bir konu. Eminim ki bu üçlü paradigma arasındaki farklarını değerlendirerek, küresel kimyasal güvenlik standartlarının harmonizasyonunun sağlanması için değerli görüş ve önerileriniz sunarak bu yazının işlevini ve içeriğin zenginleştireceksiniz. Şimdiden teşekkür ederim.

Saygılarımla

Dr. Mustafa KEBAT

Kimyasal Risk Yönetiminin Küresel Önemi ve Üçlü Paradigması

Sanayileşmenin hızla ilerlediği günümüzde, kimyasal maddelerin üretimi ve kullanımı, ekonomik büyümenin temel taşlarından biri haline gelmiştir. Ancak bu gelişme, beraberinde insan sağlığı ve çevre üzerinde ciddi riskleri de getirmiştir. Bu nedenle, kimyasal risklerin etkin bir şekilde yönetilmesi, sürdürülebilir kalkınmanın ve toplum sağlığının korunmasının vazgeçilmez bir unsuru olmuştur.

Dünya genelinde kimyasal risk yönetimi yaklaşımları, ülkelerin mevzuatları, ekonomik yapıları ve toplumsal değerleri doğrultusunda farklılık göstermektedir. Bu bağlamda, Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD), kimyasal risk yönetimi konusunda üç farklı paradigmayı temsil etmektedir.

Türkiye, AB’nin REACH (Registration, Evaluation, Authorisation and Restriction of Chemicals) yönetmeliğini temel alarak geliştirdiği KKDİK – Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması yönetmeliği ile kimyasal risk yönetimini yürütmektedir.

Avrupa Birliği, REACH yönetmeliği ile kimyasal maddelerin piyasaya sürülmeden önce güvenli olduklarının kanıtlanmasını zorunlu kılarak, önleyici bir yaklaşım benimsemektedir.

Amerika Birleşik Devletleri, TSCA (Toxic Substances Control Act) ve 2016 yılında yürürlüğe giren Frank R. Lautenberg Chemical Safety for the 21st Century Act ile kimyasal maddelerin risklerini değerlendirmekte, ancak bu değerlendirmeler genellikle piyasaya sürüldükten sonra yapılmaktadır.

Avrupa Birliği – REACH Sistemi Öncülüğü

REACH Nedir?

REACH (Registration, Evaluation, Authorisation and Restriction of Chemicals), 2007 yılında Avrupa Birliği tarafından yürülüğe sokulmuş ve kimyasalların kaydı, değerlendirilmesi, izni ve kısıtlanmasını düzenleyen tümleşik bir mevzuattır. Avrupa Kimyasallar Ajansı (ECHA) bu sistemin koordinasyonundan sorumludur.

Temel Yaklaşım

REACH sistemi, “önce ispat, sonra pazar” mantığıyla çalışır. (ABD de bu. durum tamamen tersi işlemektedir) Bir kimyasalı piyasaya sunmak isteyen üretici veya ithalatçı, bu maddenin insan sağlığı ve çevre açısından güvenli olduğunu bilimsel verilerle ispat etmek zorundadır. Kayıt yükümlülüğü 1 ton/yıl ve üzeri maddeler için zorunludur.

Uygulama Örnekleri

  • REACH kapsamında SVHC (Substances of Very High Concern) olarak tanımlanan maddeler listelenir ve bu maddelerin kullanımının azaltılması veya izinle sürdürülmesi hedeflenir.
  • Örneğin, kurşun içeren pigmentlerin boya sanayinde kullanımı ciddi şekilde sınırlandırılmıştır.

Zorluklar

  • REACH dosyası hazırlamak maliyetli ve teknik olarak karmaşıktır.
  • KOBİ’ler için bu yük özellikle ağır olabilir.
  • Testlerin çevre ve hayvan etik ilkelerine uyumlu yürütülmesi de ayrı bir düzlemde ele alınmaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri -TSCA ve Risk Değerlendirmeye Dayalı Sistem

TSCA Nedir?

1976 yılında çıkarılan TSCA (Toxic Substances Control Act), ABD’deki kimyasalların denetimini sağlayan temel mevzuattır. 2016 yılında Frank R. Lautenberg Chemical Safety for the 21st Century Act ile büyük bir revizyon geçirmiştir.

Temel Yaklaşım

TSCA daha esnek bir sistemdir. Kimyasallar önce pazara sunulabilir ve EPA (Environmental Protection Agency) gerekli görürse risk değerlendirmesi yapar. Mevcut kimyasallar, “grandfathered” yani otomatik kabul edilmiş sayılır.

Uygulama Örnekleri

  • EPA 2016’dan sonra 10 öncelikli kimyasal için derinlemesine risk analizine başlamıştır.
  • Asbestin sınırlandırılması için uzun yıllar süren bilimsel ve politik tartışmalar yaşanmıştır.

Zorluklar

  • EPA’nın kapasitesi binlerce kimyasalı değerlendirmek için yeterli değil.
  • Endüstri baskıları sebebiyle karar alma süreçleri gecikebilir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti – KKDİK ile AB Uyumlu Model

KKDİK Nedir?

Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması Hakkında Yönetmelik (KKDİK), 23 Haziran 2017’de Resmî Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Temel olarak REACH baz alınarak çevrilmiştir.

Temel Yaklaşım

KKDİK, 1 ton/yıl ve üzeri maddeler için kayıt zorunluluğu getirerek, “önce ispat” esasını benimsemiştir. Yetkili kurum Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’dır.

Uygulama Örnekleri

  • KKDİK kapsamında 2023 sonuna kadar kimyasalların kademeli kayıt süreci tamamlanması öngörülmüştü.
  • SVHC listesi ECHA ile uyumludur.

Zorluklar

  • Şerhi tercümeler nedeniyle uygulamada yorum farklılıkları görülmektedir.
  • Yerli firmalar REACH deneyimi olmadığı için danışmanlık hizmetlerine çok bağlı hale gelmiştir.
  • Bakanlığın teknik kadro kapasitesi sınırlıdır.

Kimyasal Risk Yönetiminin Üçlü Paradigması (Tanımlama – Değerlendirme – Kontrol) kapsamında Avrupa Birliği (AB), Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yaklaşımlarını ayrıntılı olarak karşılaştıran tablolar ile devam edelim.

Kimyasal Risk Yönetiminin Üçlü Paradigması Karşılaştırma Tablosu: AB – ABD – Türkiye

Paradigma AşamasıAvrupa Birliği (AB)Amerika Birleşik Devletleri (ABD)Türkiye Cumhuriyeti Devleti
1. Tehlike TanımlamaREACH Tüzüğü (EC No. 1907/2006) kapsamında üretici ve ithalatçı, kimyasalın tüm tehlikelerini kayıt altına almakla yükümlüdür.
ECHA (Avrupa Kimyasallar Ajansı) merkezidir.
TSCA (Toxic Substances Control Act) 1976, 2016’da Frank Lautenberg Yasası ile güncellendi.
EPA kimyasalları kategorilere ayırarak ön değerlendirme yapar.
AB REACH esas alınarak KKDİK Yönetmeliği (2017) yürürlüğe girdi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilidir.
2. Risk DeğerlendirmesiKimyasal güvenlik değerlendirmesi (CSA) zorunludur (≥10 ton/yıl).
Maruz kalma senaryoları hazırlanır.
DNEL ve PNEC sınırları belirlenir.
EPA, kimyasal riskleri maruziyet yolları, popülasyon hassasiyeti ve alternatiflerin bulunabilirliği gibi parametrelerle değerlendirir.
Kimyasal profiller oluşturulur.
KKDİK ve SEA Yönetmeliği (Sınıflandırma, Etiketleme ve Ambalajlama) ile REACH ve CLP’ye paralel sistem benimsenmiştir.
Toksikolojik veriler ithalatçı/üretici sorumluluğundadır.
3. Risk KontrolüTehlikeli maddeler listesi ve kısıtlı/izinli kullanım listeleri (Annex XVII / XIV).
Güvenlik bilgi formları (e-SDS) ve etiketleme zorunludur.
EPA, kimyasalı pazardan çekebilir, sınırlandırabilir veya özel KKD önlemleri talep edebilir.
OSHA, maruziyet sınır değerlerini (PEL) belirler.
KKDİK’e uygun olarak Güvenlik Bilgi Formu (GBF) zorunludur.
ÇSGB tarafından İSG-KATİP üzerinden denetim yapılır.
İşyeri ortam ölçümleri ve maruziyet limitleri uygulanır (işyeri hekimi, İSG uzmanı işbirliğiyle).
📌 📌 📌

Benzerlikler

KriterAçıklama
Kaynak YönetmeliklerTürkiye, REACH ve CLP’ye uyumlu KKDİK ve SEA sistemleri ile AB mevzuatını büyük ölçüde benimsemiştir.
Maruziyet YönetimiHer üç ülke de işyeri ortamında çalışanların kimyasallara maruziyetini önlemek için sınır değerler (TWA, STEL, DNEL) uygular.
Bilgi Bildirim YükümlülüğüÜretici ve ithalatçılar kimyasal bileşenler hakkında bilgi vermek zorundadır (GBF/SDS zorunluluğu).
Tehlike Sembolleri ve EtiketlemeGHS (Globally Harmonized System) esas alınarak sembol, işaret ve uyarı sistemleri uyumlu hale getirilmiştir.
⚖️ ⚖️ ⚖️

Farklılıklar

KriterABABDTürkiye
Yönetim MerkeziAvrupa Kimyasallar Ajansı (ECHA)Çevre Koruma Ajansı (EPA) + OSHAÇevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı + ÇSGB
Sınır Değer SistemiDNEL (Derived No-Effect Level), PNECPEL (Permissible Exposure Limit), REL, TLVTWA-STEL-TLV sistemine kısmen uyumlu, AB sınır değerlerine daha yakın
Uygulama DerinliğiÜrün yaşam döngüsü boyunca sorumluluk zinciri detaylıdır.
Sürekli güncellenen kısıtlama listeleri vardır.
Kimyasalların çoğu TSCA öncesi “grandfathered” kabul edilmiştir, bu da bazı kimyasalların eksik değerlendirilmesine neden olabilir.AB’nin kopyası niteliğindedir ancak denetim kapasitesi ve sektör rehberliği açısından bazı eksiklikler sürmektedir.
Sistem ŞeffaflığıKısıtlı madde listeleri ve risk değerlendirme dosyaları çevrimiçidir.EPA veritabanı daha sınırlıdır; endüstriyel sır koruması ön plandadır.E-Devlet üzerinden KKDİK sistemine erişim vardır ancak kamu şeffaflığı AB kadar değildir.
📎 📎 📎

Özet Ek Bilgi

AB REACH sistemi “önlem al, sonra ispatla” prensibine dayanır. Bu sistemde yükümlülük üreticide/ithalatçıdır.

ABD TSCA sistemi daha çok “ispatla, sonra kısıtla” yaklaşımındadır.

Türkiye, uygulamada AB’ye yakındır, ancak sahadaki İSG uzmanlarının yetkinliği ve uygulama çeşitliliği açısından gelişim aşamasındadır.

Küresel Kimyasal Güvenlik İçin Ortak Bir Yol Haritası

Kimyasal risk yönetimi, sadece ulusal sınırlar içinde kalmayan, küresel bir sorumluluk alanıdır. Türkiye, AB ve ABD’nin benimsediği farklı yaklaşımlar, her ne kadar kendi iç dinamiklerine uygun olsa da, küresel tedarik zincirleri ve çevresel etkiler göz önüne alındığında, daha uyumlu ve işbirliğine dayalı bir sistemin gerekliliğini ortaya koymaktadır.

AB’nin önleyici yaklaşımı, insan sağlığı ve çevre koruması açısından önemli avantajlar sunarken, ABD’nin risk değerlendirmeye dayalı sistemi, ekonomik ve teknolojik esneklik sağlamaktadır. Türkiye ise, AB mevzuatına uyum sürecinde karşılaştığı zorluklara rağmen, KKDİK yönetmeliği ile önemli bir adım atmıştır.

Halen devam eden farklılıklar, küresel ölçekte kimyasal güvenliğin sağlanması için engel teşkil etmektedir. Bu nedenle, uluslararası işbirliği mekanizmalarının güçlendirilmesi, bilgi ve veri paylaşımının artırılması ve ortak standartların geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, kimyasal risk yönetiminde etkinlik ve verimlilik, sadece ulusal politikalarla değil, aynı zamanda uluslararası işbirliği ile mümkün olacaktır.