Herkesin ağzından ”kan sulandırıcı” duyar olduk.
Cümleler birbirine benzer.”Pıhtılaşmadan korkuyorum ve kan sulandırıcı kullanıyorum.’‘ ”D-dimerim yüksek çıktı kan sulandırıcı kullanıyorum.” ”Corona geçirdim o yüzden kan sulandırıcı kullanıyorum’‘ Bu örnekleri çoğaltmak çok kolay..
Lakin… Bu kan sulandırıcı kullanma modası ne kadar doğru? Gerçekten işe yarıyor mu? Hastalığı tedavi mi ediyor ? Yoksa gizliyor muyuz?
Damarlarımızın içerisinde devamlı hasar oluşuyor. O kadar çok sebebi var ki
- Diyabet
- Hipertansiyon
- Coronavirus
- Bazı aşılar
- Bazı ilaçlar
- Virüsler / Bakteriler
- Yüksek kan yağları (Trigliserid) veya kalsifikasyon
- Yediğimiz, içtiğimiz besinlerden gelen Pestisitler başta olmak üzere tarım ilaçları
- Aşırı geçirgen bağırsaklardan geçen toksinler, bakteri parçaları, ağır metaller
- Serbest oksijen radikalleri
Ve daha pek çok sebep mevcut. Her ne sebeple olursa olsun damarın iç duvarı olan endotel hücreleri hasarlandığında tamir gerekir. Vücut içerisinde tamir mekanizması çalışmaya başlar.
Hasarlı bölgeye kandaki trombositler (PLT) kümeleşerek yapışır, pıhtılaşır. (Trombositleri inşaat harcındaki çimento gibi düşünün)
Kanda yapılan hemogram testinde trombosit (PLT) yüksekse (450-500 üzeri) pıhtılaşmayı düşünürüz.
Bu kümeleşme yani pıhtıyı aspirin çözer.
Bu kümeleşme yani pıhtının kuvvetlenmesi ve çimentonun dağılmaması için üzerine çelik ağ örülmesi gerekir. Bu ”Fibrin Ağlar” dır.
(Trombositlere inşaat harcındaki çimento demiştik, Fibrin Ağları da inşaat demiri gibi düşünün, Demiri koymazsak çimento dağılır.)
Kanda Fibrinojen (400 üzeri) yüksekse, yine pıhtılaşmayı düşünürüz. Çok fazla ağ örülmesi anlamına gelir.
Baştan bir düşünelim…
Trombositle (PLT) çimentoyu koyduk, fibrin ağ örerek demir döşeyip kuvvetlendirdik. Sonuç olarak damarın içindeki hasar onarıldı ve dışarıya kan ve içeriği sızmaz ve damar patlamaz.
Fakaaattt…
Tüm bu tamirat sonucunda damarın içerisinde bir tümseklik oluşur ve damarı daraltır. Buna Fibrinoid Nekroz denir.
Vücudumuz bu duruma da hazırlıklıdır. Oluşan tümseği yani Fibrinoid Nekroz‘u traşlar, düzeltir ve fibrinleri yıkar.
Bu yıkım sonrası ortaya çıkan ürün D-DİMER‘ dir.
Kan değerlerinize baktırıyorsunuz ve sürekli D-DIMER yüksek çıkıyor ise;
………………..⬇️…………………
Damar Endoteli hasar alıyor
………………..⬇️…………………
Trombosit (PLT) yapışıyor
…………………⬇️…………………
Fibrin ağ örüyoruz ve tümseklik traşlanıyor
…………………⬇️…………………
Sürekli son ürün D-DIMER oluşuyor deriz.
D-dimer yüksekse kanda pıhtılaşmayı düşünürüz.
Damarın içerisinde gelişen bu durum devamlı olarak damarın pek çok yerinde oluşabilmektedir.
”Vücudumuz bu duruma da hazırlıklıdır. Oluşan tümseği yani Fibrinoid Nekroz‘u traşlar, düzeltir ve fibrinleri yıkar.” yazmıştım.
Fakat ciddi bir sorunumuz var.
Fibrinoid Nekroz’un traşlanan tümseklerinin maalesef hepsi erimez. Erimeyen bu parçalar kalbe gittiğinde kalp krizine, akciğer damarlarına gittiğinde akciğer embolisi gelişimine neden olabilir.
Şimdi de bu sonuca nasıl gidiyor inceleyelim
Kanı sulandırmak için aspirin (asetil salisilik asit) verdiğimizde
…………………⬇️…………………
Trombositlerin bir araya gelip kümeleşmesini engeller ve endotelde hasar olan yere yapışmasını, çok kümelenip pıhtı oluşturmasını da engelleriz.
Pıhtı oluşmaz…Ohhhh süper değil mi pıhtı engellendi.
…………………⬇️…………………
Sonucunda Fibrinojen ve D-dimer de düşük (Normal sınırlarda) çıkar.
Kan değerlerimiz normal çok güzel lakin ciddi bir sorunumuz var. Kanı sulandırdık trombositler kümeleşmedi ve damar duvarında endotel hasar devam ediyor.
Hasarlı damar ciddi bir sorundur. Çünkü;
Kişide yüksek tansiyon varsa veya tansiyonunda ciddi bir yükselme olduğunda damar içi basınç artar ve hasarlı yerden yırtılabilir. Bu durumda hasarlı olup yırtılan damarın nerede olduğu önem kazanıyor. Örneğin beyin kanaması.
Tabi ki vücudun diğer yerlerinde olduğunda damarın beslediği bölgenin kanlanması bozularak iskemi oluşabilir. Kılcal damaları da düşünmelisiniz.
Aklımıza başımıza devşirip düşünelim…
Tek başına kan sulandırmak pıhtılaşmayı engeller lakin damarlarda hasar kalır.
Bu durumda kan sulandırıcıyı uygun doz almalı aynı zamanda da damar endotelinde oluşan hasar engellenmelidir. Kanda her zaman hasar olan yeri onaracak kadar Trombosit, Fibrinojen, D-dimer bulunur. Bunların sınır değerlerinin üzerine yükselmesi olağan dışı hasarı belirtir.
Her şey tamam da peki biz ne yapmalıyız bu durumda diyorsunuz değil mi?
- Hekim kontrolü ve kan tetkiki olmadan kan sulandırıcı KULLANMAYIN
- Beslenmenizi düzenleyin – Fazla kilolarınızı verin.
- Karbonhidrat tüketiminizi kısıtlanmalısınız. Zannedildiği gibi Protein ve Yağlar değil damarlarımızı mahveden karbonhidratlardır. Başta da fruktoz (Meyve) gelmektedir.
- Antioksidan hem doğal yoldan hem de katkı olarak almalısınız. Hasarlı bölgeye oksijen akımı olur. Dolayısıyla serbest radikal çoğalır. Zaten tek başına bile endotel’e zarar veren serbest radikaller tamir esnasında da zarar verir. Glutatyon düzeyi düşük olmamalı.
- Hesperidin Endotel hücrelerde iskemi-reperfüzyon (dokulara kan ve oksijen gidip hasarlı bölgenin canlanması / tamir olması) inflamasyonun erken evresinde nötrofil birikimini önler. Endotel hasarın onarılmasında önemlidir. Turunçgillerin kabuklarının iç tarafında beyaz süngerimsi maddeler yoğun hesperidin içerir. İlgili yazımızı okuyun
- Vitamin ve Mineraller Vücudumuzda hücrelerin oksijeni kullanması için oksijenin diğer moleküllerle olan reaktivitesi son derece kısıtlıdır. Bunun adı SPİN KISITLAMASI denir. Bu kısıtlamayı önlemek gerekir. Önleyebilmek için;
- Çinko (Glukonat)
- Magnezyum (Sitrat)
- Demir (Kan değeri düşükse)
- Selenyum
- Alfa lipoik asit (Mümkünse R-Lipoik Asit)
- D3 Vitamini
- B12 Vitamini
- B9 Vitamini
- C Vitamini
- E Vitamini ……gereklidir
- Egzersiz İnsan vücudu hareketsiz kalmaya uygun değildir. Lakin ağır egzersize de uygun değildir. Bu sebeple haftada 3 gün aç karnına 30’ar dakika tempolu yürüyüş yeterlidir. Unutmayın oğun egzersiz dokuların oksijen ihtiyacını arttırır. Bu oksijen ihtiyacı karşılanamadığında da serbest radikaller artar ve başta kan damarlarında endotelde olmak üzere tüm dokularda hasarlar oluşur.
⭐️⭐️⭐️⭐️
Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler
⭐️⭐️ Biyokimya, Pıhtılaşma Faktörleri https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK507850/
⭐️⭐️ Endotel hücreleri ve pıhtılaşma https://link.springer.com/article/10.1007/s00441-021-03471-2
⭐️⭐️ Enfeksiyon ve inflamasyon ve pıhtılaşma sistemi https://academic.oup.com/cardiovascres/article/60/1/26/321951
⭐️⭐️ Kanı Sulandıran / Pıhtılaştıran Gıdalar https://tetkik.com.tr/2024/10/23/13056/
⭐️⭐️ Hesperdin https://tetkik.com.tr/2024/09/23/hesperidin-p-vitamini/
Dr Mustafa KEBAT
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü
Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.