Eksilmiş Testosteronu Yükseltelim

Testosteron, cinsiyet farklılaşmasını düzenleyen, erkek cinsiyet özelliklerini, spermatogenezi ve doğurganlığı üreten birincil erkek hormonudur. 

Testosteron, testislerin inişi, spermatogenez, penis ve testislerin büyümesi ve libidonun artması gibi birincil cinsel gelişimin gelişiminden sorumludur. 

Testosteron ayrıca erkeksilikten sorumlu olan ikincil erkek özelliklerinin düzenlenmesinde de rol oynar. Bu ikincil cinsiyet özellikleri arasında erkek saç desenleri, ses değişiklikleri ve ses kalınlaşması, ergenlikteki büyüme atakları (testosteron erken dönemde epifiz plağında doku büyümesini ve ergenliğin ilerleyen dönemlerinde plağın kapanmasını artırır) ve iskelet kası büyümesi (testosteron protein sentezini uyarır) gibi anabolik etkiler bulunur.

Testosteron ayrıca eritropoiezi uyarır, bu da erkeklerde kadınlara kıyasla daha yüksek hematokrit ile sonuçlanır.

Testosteron seviyeleri yaşla birlikte düşme eğilimindedir; bu nedenle erkekler testis boyutunda azalma, libidoda düşüş, daha düşük kemik yoğunluğu, kas kütlesinde azalma, artan yağ üretimi ve azalan eritropoiezi deneyimler ve olası anemiye yol açar.

Testosteron eksikliği için kendinizi test edebilirsiniz.

Aşağıdaki bulgulardan – belirtilerden birkaçı varsa, geçici testosteron düşüklüğü olabilir.
Ancak 5 ve daha fazla belirti varsa, kan tahlili ile total ve serbest testosteron, SHBG, DHT ve LH seviyeleri ölçülmelidir.

Haydi başlayın bakalım…

⭐️ Libido düşüklüğü
⭐️ Sabah ereksiyonlarının kaybolması
⭐️ Ereksiyon kalitesinde bozulma
⭐️ Boşalma isteğinde azalma
⭐️ Cinsel fantezilerin silinmesi
⭐️ Sperm sayısı ve kalitesinde azalma
⭐️ Testislerde küçülme (atrofi)
⭐️ Cinsel performans endişesi
⭐️ Gecikmiş ya da eksik orgazm
⭐️ “Hiçbir şey hissetmiyorum” hissi (!)
⭐️ Meme ucu hassasiyeti (!), meme dokusunda artış (jinekomasti)
⭐️ Tüylerde incelme, dökülme (özellikle kolda, bacakta)
⭐️ El-ayak üşümesi (dolaşım zayıflığı)
⭐️ Gıdıklanmalara karşı aşırı hassasiyet
⭐️ Erkeksi rekabet hissinin kaybolması
⭐️ Kadınsı duygulanımlar / ağlaklık (!?)
⭐️ İnce ses tonu
⭐️ Sakal çıkışında azalma veya seyrelme
⭐️ Vücut kokusunda azalma (!)
⭐️ Eski şarkılarla nostaljik melankoliye dalma
⭐️ “Ben artık yaşlandım galiba” hissi
⭐️ Kadın deodorantlarının kokusunu sevmeye başlamak (!)
⭐️ Kas kaybı (özellikle üst vücut, omuz, göğüs)
⭐️ Kolay yağlanma (özellikle karın çevresi, meme bölgesi)
⭐️ Güç kaybı – ağırlık kaldıramama
⭐️ Egzersize direnç azlığı (çabuk tükenme)
⭐️ Kilo vermede zorlanma
⭐️ Kemik yoğunluğunun azalması (ileride osteopeni, osteoporoz)
⭐️ Boyun, bel, diz gibi bölgelerde kronik ağrılar
⭐️ Sert duruşun gitmesi, omuzların düşmesi
⭐️ Gece terlemeleri ve sıcak basmaları (!)
⭐️ Sürekli yorgunluk, enerji düşüklüğü
⭐️ Beyin sisi, odaklanma güçlüğü
⭐️ Motivasyonsuzluk (hiçbir şey yapmak istememe)
⭐️ Depresif ruh hali, keyif almama
⭐️ Özgüven azalması
⭐️ Sosyal ortamlardan kaçma
⭐️ Hızlı sinirlenme, öfke patlamaları
⭐️ Hayal kurmama isteği
⭐️ Risk alma isteğinin kaybolması
⭐️ “Erkekliğim gitti” hissi
⭐️ Dizi izlerken gözlerin dolması (!)
⭐️ İnsülin direnci gelişmesi
⭐️ Açlık-tokluk dengesi bozulması
⭐️ Kolesterol ve trigliserid yüksekliği
⭐️ D vitamini düşüklüğüyle birlikte seyredebilir
⭐️ Kortizol artışı (stres hormonuyla birlikte gitme eğilimi)
⭐️ Tiroid sorunlarıyla paralel gidebilir
⭐️ Hormon dengenin komple bozulması (baldıran zehri gibi)

Nasıl Yapalım da Testosteronu Yükseltelim?

Öncelikle testosteron eksikliğiniz şüphesinde hekimize başvurmalı, burada yazılı tavsiyeleri kendinizde uygulamadan önce hekiminizin onayını almalısınız.

İlk olarak günümüz rutin uygulamaları ile başlayalım.

Shilajit (250-500 mg) – sabah

(Shilajit, uzun zamandır Ayurveda şifasında kullanılan mineral açısından zengin bir reçinedir.)

Tongkat ali (200-400 mg) – haftada 5 gün

(Tongkat ali (Eurycoma longifolia Jack), “Long Jack” olarak da bilinir, Güneydoğu Asya’ya özgü çiçekli, çalımsı, yavaş büyüyen yaprakları, kökleri ve kabuğu kullanılan bir ağaçtır.)

Bor minerali (3-6 mg) – sabah

D vitamini (10000-20000 IU) – yağlı öğünle sabah

Magnezyum (400-800 mg) – öğlen/gece

Ham bal, saf glikoz + enerji – Günlük 1-2 çorba kaşığı
Arı sütü, hormon benzeri bileşenler (testosteron destekli) – Günlük 1 tatlı kaşığı
Polen, çinko, amino asit, B grubu → sperm kalitesi & libido – Günlük 1 tatlı kaşığı

Sakatat, kolesterol + B12 + çinko = testosteron ham maddesi – Haftada üç porsiyon

Farklı yaklaşımlar da mevcut.

Derleme yaparak kimler neler uyguluyor bir bakalım.


⭐️ 10-15 dk sabah güneşi → D3 + biyoritm
⭐️ Ayakkabısız doğaya bas → negatif iyon alımı – Topraklanma – (Serotonin – melatonin – testosteron dengesine katkı sağlar)
⭐️ Güç gerektiren aktivasyon → kas, testosteron, primal enerji tetiklenir
⭐️ 15 dk ağır egzersiz sonrası 1 saat yürüyüş (stres düşer, kortizol iner)
⭐️ 4-4-4-4 nefes → kortizol düşürür – “Ağır burundan al – kuvvetli ağızdan ver” → sempatik sistemi aktifleştirir.
⭐️ Halen kesin verileri orrtaya konmamış osa da deneyebileceğiniz 528 Hz: DNA onarımı + hormon dengesi için – 417 Hz: Negatif yüklerinizden uzaklaşmak için – 111 Hz: Eril titreşim – ilkel titreşim frekansı
Gözleriniz kapalı sakin ve huzurlu bir ortamda çıplak ayakla toprağa basarken dinleyebilirsiniz. (Denemeye değer) ○ Adrenalin yükselten (tabi ki canınızın kıymetini de bilerek) aktiviteler yapmak.korku merkezini bastıran “maskülen çekirdek” aktive edebilirsiniz.
⭐️ Güneş + soğuk duş güne başlamak için iyi bir alternatif olabilir.

Leonard Horowitz’e göre 528 Hzvaroluşun müzikal matematiğidir.

Sevgi frekansı olarak bilinen 528, duyguları harekete geçiren ve DNA yenilenmesine pozitif etkilerde bulunan en popüler Solfeggio Frekansları’ndan bir tanesidir..

Testosteron Riskleri

1. Testosteron Takviyelerini Kontrolsüz Kullanmak

  • Aşırı testosteron kullanımı: Testosteron takviyeleri veya steroid kullanımı, testosteron seviyelerini hızla artırabilir. Ancak, vücuda aşırı testosteron verilmesi, vücudun doğal hormon üretimini engelleyebilir ve hormonal dengenin bozulmasına yol açabilir. Ayrıca, kalp hastalıkları, karaciğer hasarı, agresif davranışlar, uyku bozuklukları ve diğer ciddi sağlık sorunları ile ilişkilendirilebilir.
  • Yan etkiler: Aşırı testosteron kullanımı, özellikle uzun süreli kullanımda vücutta su tutulması, akne, saç dökülmesi ve kısırlık gibi yan etkilere neden olabilir.

2. Yüksek Dozda Steroid Kullanmak

  • Anabolik steroidler: Vücut geliştirme veya atletik performans arttırmak amacıyla kullanılan anabolik steroidler, testosteron seviyelerini hızlıca yükseltebilir. Ancak, bu tür steroidlerin kullanımı karaciğer toksisitesi, yükselmiş kalp hastalığı riski, depresyon ve agresif davranışlar gibi ciddi yan etkilere yol açabilir. Ayrıca, bağımlılığa yol açabilir ve uzun vadede hormonal dengesizliğe neden olabilir.

3. Yanıltıcı Ürünlere Güvenmek

  • Piyasada satılan “doğal” testosteron artırıcı ürünler: Bazı takviye ürünleri, testosteron artırıcı etkiler sunduğu iddiasıyla satılmaktadır. Ancak bu ürünlerin çoğu bilimsel olarak doğrulanmamış ve güvenli değildir. Bazı ürünler, içinde potansiyel olarak zararlı maddeler içerebilir ve vücuda zarar verebilir. Takviyelerin ve bitkisel ürünlerin etkisi, kişiden kişiye değişebilir, dolayısıyla güvenilir olmayan ve onaylanmamış ürünlerden kaçınılmalıdır.

4. Dengesiz Diyet ve Sağlıksız Beslenme

  • Aşırı şeker ve işlenmiş gıda tüketimi: Şeker ve işlenmiş gıdaların aşırı tüketimi, insülin direncine ve obeziteye yol açabilir, bu da testosteron seviyelerini olumsuz etkileyebilir. Testosteron seviyelerini artırmaya çalışırken, sağlıklı beslenmek son derece önemlidir.
  • Yetersiz yağ alımı: Testosteron, vücutta yağlardan türeyen bir hormondur. Yetersiz yağ alımı, testosteron üretimini sınırlayabilir. Ancak, sağlıksız yağlardan (trans yağlar ve doymuş yağlar) kaçınılmalı ve yerine sağlıklı yağlar (örneğin zeytinyağı, avokado, fındık, balık yağları) tercih edilmelidir.

5. Yetersiz Uyku Almak

  • Uyku eksikliği: Testosteron üretimi büyük ölçüde uyku sırasında gerçekleşir. Yetersiz uyku, testosteron üretimini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, her gece yeterli ve kaliteli uyku almak önemlidir. Yeterli uyku almak, hormon seviyelerini düzenlemeye yardımcı olabilir.
  • Ağır uyku apnesi gibi uyku bozuklukları, testosteron seviyelerinde düşüşe neden olabilir.

6. Aşırı Alkol Tüketimi

  • Alkol: Aşırı alkol tüketimi, testosteron üretimini engelleyebilir ve bu durum, vücudun hormon dengesini bozabilir. Alkol, özellikle karaciğerin fonksiyonlarını etkileyerek testosteron metabolizmasını değiştirebilir. Ayrıca, alkol aşırı tüketimi, uyku düzenini bozar ve obeziteye yol açabilir, bu da testosteron seviyelerini daha da düşürebilir.

7. Stresin Aşırı Olması

  • Yüksek stres seviyeleri: Stres, vücudun yüksek miktarda kortizol üretmesine yol açar. Kortizol, stres hormonu olarak bilinir ve aşırı seviyede kortizol, testosteron üretimini engelleyebilir. Yüksek stres, vücutta hormonal dengesizliğe neden olabilir ve testosteron seviyelerini olumsuz etkileyebilir.

8. İnhibitör ve Düşürücü İlaçlar Kullanmak

  • İlaçlar ve tedaviler: Bazı ilaçlar, özellikle antidepresanlar, opiatlar ve bazı kanser tedavileri testosteron seviyelerini düşürebilir. Bu tür ilaçların kullanımı, testosteron seviyelerinin normalden düşük olmasına neden olabilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Testosteron ve vücut fonksiyonları https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17178552/

⭐️⭐️ Shilajit : Potansiyel Prokognitif Aktiviteye Sahip Doğal Bir Fitokompleks https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3296184/

⭐️⭐️ Tongkat Ali https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK609015/

⭐️⭐️

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Bildiğiniz Gibi Değil Bu Uyuz

Uyuz, (Skabiez) dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen, lakin sıklıkla tanı konulmakta geç kalınan, son derece bulaşıcı bir cilt rahatsızlığıdır.

Kaşıntılarınız bir türlü geçmiyorsa, cildinizde tanımlanması güç döküntüleriniz oluyorsa, uyuz ve hijyen hakkında fazla bilgi sahibi değilseniz okumaya devam edin.

Uyuz Nedir?

Uyuz, Sarcoptes Scabiei isimli akarın neden olduğu çok kolay bulaşan cilt rahatsızlığıdır. Uyuz akarları cildin altına girerek yumurtalarını bırakır ve çoğalırlar. Özellikle geceleri yoğun kaşıntıya yol açar.

Yetişkin Sarcoptes Scabiei dişi akarlar, epidermisin yüzeysel katmanları içinde 1 ila 10 milimetre uzunluğunda tüneller kazar ve günde 2 ila 3 yumurta bırakır. Akarlar 30 ila 60 gün sonra ölür ve yumurtalar yaklaşık 2 ila 3 hafta sonra çatlar.

Uyuz Belirtileri Nelerdir?

  • Geceleri daha da kötüleşen yoğun kaşıntı
  • Sivilcelere benzeyen ve kümeler halinde görülen küçük, kırmızı şişlikler veya döküntüler
  • Ciltte çizgilere benzeyen düzensiz yuva izleri
  • Kaşıntıdan kaynaklanan yaralar
  • Şiddetli durumlarda kalın ve kabuklu uyuz

Uyuz Vücutta Nerelerde Görülür?

  • Parmakların arasında
  • Bileklerde
  • Dirseklerde
  • Koltuk altında
  • Genital bölgede
  • Kalçalarda
  • Bel hizasında daha sık görülür.

Uyuz Nasıl Bulaşır?

Uyuz (Skabiez) hastalığı çoğunlukla enfekte bir kişiyle uzun süreli doğrudan deri teması yoluyla yayılır.

Ayrıca;

  • Enfekte bir kişiyle yatak, yatak takımı, havlu veya kıyafet paylaşmak
  • Yurt, huzurevi, cezaevi, kreş gibi kalabalık yerlerde bulunmak bulaşı koaylaştırır.

Uyuz Hastalığı Nasıl Teşhis Edilir?

Deneyimli bir hekim uyuz hastalığını fiziksel muayene veya deri kazıma testi yoluyla kolayca teşhis edebilir. Muayene bulguları arasında akar yuvalanma belirtisi olan serpiginöz beyaz çizgiler bulunur.

Uyuz tanısı klasik olarak döküntülerin görülmesi ve hastanın öyküsü ile konur.

Hatta birçok olgu daha önce uyuz hastalığı deri bulgularını görmüş dikkatli kişiler tarafından bile teşhis edilebilir.

Uyuzun (Skabiez) atipik formlarının teşhisi hem zor hem de geç olmakta bu sebeple de yayılımı önlenememektedir.

Uyuz teşhisi için nadiren bir punch biyopsisi gerekir.

Uyuz Nasıl Tedavi Edilir?

Uyuz hastalığının tedavisi aslında oldukça kolay gibi görünse de uygulamada yapılan hatalar sebebi ile uzamaktadır.

Uyuzdan (Skabiez) tedavisinde cildin geneline uygulanan kremler kullanılır. Kaşıntı çok yoğun olduğunda antihistaminik kullanılabilir.

– Uyuz hastalığı çok bulaşıcı olduğundan yakın temasta bulunan herkesin, belirtileri olmasa bile, mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

– Enfekte (bulaşmış olan) kişinin kullandığı tüm giysiler, yatak takımları ve havlular sıcak suyla yıkanmalı ve güneş altında kurumaya bırakılmalıdır.

– Yıkanamayan eşyaların scabiez akarlarını öldürmek için 72 saat boyunca plastik bir torbada bekletilmesi gerekir.

Tüm tedavi seçeneklerinin ciltte depolanan yumurtalara nüfuz edemez. Bu sebeple yumurtaların olgunlaşmasını müteakip tedavi tekrarlanmalıdır.

Uyuz Hastalığının Komplikasyonları

Tedavide geç kalındığında veya tedavi edilmediğinde yoğun kaşınmaya bağlı sekonder enfeksiyonlara yol açabilir. Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde çok sayıda akar deriyi istila ettiği için kabuklar oluşabilir.

Uyuzdan Korunma

  • Enfekte kişilerle yakın cilt temasından kaçınılmalıdır.
  • Havlu, yatak takımı veya giysi gibi kişisel eşyalarınızı paylaşılmamallıdır.
  • Aynı evde yaşayan birinde uyuz varsa, herkesin aynı anda tedavi edilmesi sağlanmalıdır (belirti göstermeseler bile)

Yaygın inanışın aksine, uyuz kötü hijyenden kaynaklanmaz.

Her gün banyo yapan kişiler bile uyuz olabilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Uyuz https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK544306/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Zehirlenmeyi Siz Tercih Ediyorsunuz!

Evet başlığı doğru okudunuz.

Zehirlenmeyi bir çok alanda tercih eden sizlersiniz.

Aşağıdaki konuların birçoğunu belkide hepsini biliyorsunuz lakin işinize gelmiyor, umursamıyorsunuz, boşvercisiniz, bana bir şey olmaz diyenlerdensiniz, hani bak kaç zaman oldu yaşıyorum halen diyenlerdensiniz velhasılıkelam gerçeklerden mazeretten bol mazeretiniz ile yaşamaya devam etme kolaycılığındasınız…

Ya gerçekler…!!

Ömrünüzü yavaş yavaş tüketen gerçekler!!

Yaşam kalitenizi düşüren gerçekler!!

Bir daha tekrar edeyim. Siz de bir kez daha okuyun…

Belki bu sefer…

Parazitler

Ne kadar yaygın olduğunu hayal bile edemezsiniz. Eski dönemlerde gelişmemişliğin işareti gibi görülürken günümüzde en gelişmiş şehir ve bölgelerde dahi fazlasıyla görülüyor.

Kurtlandınız mı? Nasıl Anlarsınız? başlıklı yazımızda ayrıntılı olarak belirttiğim gibi gündelik hayatınızın neredeyse doğal bir parçası haline gelmiş durumdalar.

Parazitlerin Bulaşma Kaynakları
  • Kirli ve arıtılmamış içme sularından
  • Az pişmiş et, tavuk ve balık ürünlerinden
  • Sokakta satılan midye gibi kabuklu deniz ürünlerinden
  • İyi yıkanmamış sebze ve meyvelerden
  • Yurt dışı veya yurt içi seyahatlerden

Parazit Kaptığınızı Nasıl Anlarsınız?
  • Karında bağırsaklarda şişkinlik hissi
  • Sindirim sorunları, mide bulantısı
  • Tatlı yeme isteği, devamlı açlık hissetme
  • Kaşıntı, alerjik deri görünümü
  • Baş ağrısı
  • Rahatsızlık keyifsizlik hissi

Parazitlerinizden Nasıl Kurtulursunuz?

  • Hekiminize muayene olmanız ve gerekirse tahlillerinizi yaptırmanız şart
  • Bitkisel destekler (siyah ceviz, karanfil, ayçekirdeği)
  • Lifli gıdaların tüketimi bağırsaklarınız rahatlatacaktır
  • Pro-prebiyotiklerin tüketimi bağırsak floranızı düzenlemeye destek olacaktır.

Tohum Yağları

Tohum yağları vücudunuzda gizli iltihap olarak da adlandırılan inflamasyonun önemli sebeplerindendir.

Günümüzde modern beslenme adı ile halka sunulan ”fasfood” gıdalar başta olmak üzere ağırlıklı olarak pişirme sırasında kullanılan tohum yağlar, evlerde tüketilmek üzere üretilen hazır gıdalar ve işlenmiş gıdaların pişirilmesinde de ne yazık ki kullanılmaktadır. Vücutta en çok iltihap yapan bileşenlerden biri tohum yağlarıdır.

Yağlarda Omega-6 konulu yazımızda ayrıntılarını okuyabileceğiniz gibi ayçiçeği, kanola, mısır özü yağı, soya yağı, pamuk yağı fazlası ile Linoleik Asit (LA) içerirler ve inflamasyona neden olurlar.

Tohum Yağları Nerelerde Daha Sık Kulanılıyor?
  1. Paketli atıştırmalıklar (Cipsler, kurabiyeler, krakerler vb gibi)
  2. Eviniz dışında yediğiniz hemen hemen tüm restoran yemeklerinde
  3. Marketlerde satılan hazır salata sosları, yemekler, mikrodalga pişirme yemekleri vb gibi
  4. Market tipi pişirme yağları (kanola, ayçiçek, mısır yağı)

Tohum Yağlarının Riskleri Nelerdir?

  • Oksidatif stres ve hücresel iltihap
  • Metabolik ve hormona dengesizlikler
  • Karaciğer yağlanması
  • İnsülin direnci ve diyabet gelişimi

Tohum Yağlarının Yerine Ne Kullanmalısınız?

Tohum yağlarını hayatınızdan tamamen çıkarmalısınız. En çok itiraz kızartmalar konusunda oluyor. Lakin kızartmanın nasıl doğru yapılacağını öğrenmeli ve zeytinyağı ile de sağlıklı – lezzetli – güzel kızartma yapabileceğinizi bilmelisiniz.

Öncelikli tercihiniz tereyağ, iç yağ, kuyruk yağı sonra zeytinyağı olmalıdır.

Küf

Küf sinsi ve gizli bir tehlike olarak maalesef hayatımızın her yerinde mevcut.

Küf Kaynakları
  • Binaların havalandırmaları – Klimalar – Klima sistemleri
  • HVAC (ısıtma-soğutma) sistemleri
  • Hasar görmüş duvarlar – pervazlar su ile temas etmeleri nemlenmeleri durumunda
  • Baharatlarda ve kurutma aşamasında neme maruz kalmış gıdalar
  • Küf barındıran su depolarıdan gelen içme suları
  • Kahve – kakao benzeri taneli gıdalar (markaya aldanmayın)

Küfe Maruz Kalanlarda Neler Görülür?

  • Yorgunluk
  • Beyin sisi
  • Sinüs sorunları
  • Solunum darlığı
  • Akciğer enfeksiyonları
Küfe Maruz Kalanlar Ne Yapmalı?
  • Bağırsakları temizliği için aktif kömür veya bentonit kil gibi bağlayıcılar kullanılabilir.
  • Hasarı su tesisatları ve hasarlı yüzeyler onarılmalı ve havalandırma şartları iyileştirimelidir.
  • Baharat ve kurutulmuş gıdalar nemli ortamlarda ve çok uzun süre saklanmamalıdır.
  • Depolar düzenli aralıklarla temizlenmelidir.

Florür

Gizlenmiş diğer bir sorun da florür. Hormonal yapıya zararı olmasına rağmen halen pek çok ülkede içme suyuna eklenmeye devam ettiği gibi diş macunlarının çoğunda da olması ciddi lakin suskun kalınan bir halk sağlığı sorunudur.

Florür Maruziyeti Nelere Sebep Olabilir?
  • Tiroid fonksiyonlarında bozulma
  • Hormon dengesizlikleri
  • Zihinsel gelişimde yavaşlama (düşük IQ)
  • Uzun vadede toksik birikim ve zehirlenme riski

Florür Maruziyetini Engellemek İçin Ne Yapmalı?
  • Diş macunu alırken florür içermeyen doğal olanları tercih edin.
  • İçme suyu olarak katkısız kayak suyu (florürsüz) tercih edin.

Mikroplastikler

Saklama – pişirme kapları, plastik – karton bardaklar, kaşıklar, çatallar, naylonda pişirme teknikleri vb gibi bir çok gündelik kullanıma girmiş malzemelerin mikro partikülleri her gün vücutlarımıza giriyor ve birikiyor. Lakin vücuttan atılması ise bu kadar yoğun ve kolay değil.

Mikroplastik İçiyorsunuz yazımızda mikroplastiklerin birincil ve ikinci kaynaklarının yanısıra tek kullanımlık bardaklardaki tehlikeyi okumalı çocuklarınız başta olmak üzere kendiniz de cam bardak harici tek kullanımlık malzemelerden uzak durmalısınız.

Mikroplastik Kaynakları
  • Şişelenmiş sular ve pet şişeler
  • Gıda ambalajlarında kullanılan plastik katmanlar
  • İşlenmiş ve paketli gıdalar
  • Plastik parçalar içeren kahve makineleri ve su ısıtıcıları
  • Dış kaplamasında plastik olan karton bardaklar

Mikroplastikler Neler Yapar?
  • Hormon dengesini bozabilir.
  • Böbreklerde birikerek fonksiyon bozukluğu yapabilir.
  • Sindirim ve bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebilir.

Mikroplastiklerden Nasıl Korunalım?

Cam, çelik ve doğal malzemeler kullanarak mikroplastik riskini engelleyebilirsiniz.

Elektromanyetik Frekanslar

Göremezsiniz, hissedemezsiniz lakin içinize işleyen bu tehlikenin zararını er yada geç yaşarsınız.

Elektromanyetik alanlara aralıksız maruz kalıyoruz. Kaçmak neredeyse mümkün değil.

Elektromanyetik Kaynaklar Nelerdir?
  • Wi-Fi modemleri
  • Cep telefonu baz istasyonları
  • Hiç ayrılamadığınız akıllı telefonlar

Elektromanyetik Kaynakların Etkileri
  • Uyku kalitesinde ciddi bozulmalar
  • Hücresel stres ve enerji düşüklüğü
  • Kaygı artışı ve depresif ruh hali

Elektromanyetik Kaynakların Etkilerinden Nasıl Korunulur?
  • Gece yatarken Wi-Fi modemini kapatın.
  • Gün içerisinde ekranda kaldığınız süreleri azaltın. (Cep telefonu, bilgisayar vb gibi)
  • Uyku öncesi saatlerde (en az 1 saat önce) ekran süresini sınırlandırın.
  • Cep telefonunuzu yattığınız odanın dışında tutun.

Ağır Metaller

Sessizce damlayan lakin bırakın göl olmayı küçük bir birikinti bile olmadan vücudun yaşam süresini sona erdirebilecek kadar tehlikeli maddeler. Cıva, kurşun, arsenik, Kadmiyum, Talyum, Krom gibi ağır metaller vücutta birikerek sinir sistemi ve organ sağlığına zarar verebilir.

Haydi Ağır Metal Detoksu Yapalım yazımızda da okuyacağınız gibi ”Ağır Metal Detoks Yağı Tarifi” denemenizi tavsiye ederim.

Ağır Metallerin Kaynakları Nereler?
  • Ağır metal içeren toprakta yetişmiş sebze ve meyveler
  • Ton balığı, kılıç balığı gibi büyük yırtıcı balıklar
  • Midye, kefal ve dip balığı gibi deniz canlıları
  • Sanayi bölgelerindeki kirli hava
  • Eski tesisat boruları

Ağır Metallere Maruziyetin Belirtileri
  • Yorgunluk
  • Beyin sisi
  • Otoimmün alevlenmeler
  • Sindirim problemleri
  • Kas, eklem, vücut ağrıları
  • Rahatsızlık hissi
  • Anksiyete
  • Depresyon

Ağır Metallere Maruz Kalınmasına Karşı Ne Yapılmalı
  • Kişniş
  • Spirulina (Yosun Tozu)
  • Klorella (Tek hücreli tatlı su yosunu)
  • Filtrelenmiş su
  • Bentonit kil

Kullanarak vücuttan atılması çok zor olan ağır metalleri azaltmak için adım atılabilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Chlorella’nın İnsan Sağlığını Geliştirmek İçin Bir Gıda Takviyesi Olarak 
Potansiyeli https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7551956/

⭐️⭐️ Chlorella Takviyesinin Besinsel Etkinliği Bireysel Bağırsak Ortamına Bağlıdır: Rastgele Kontrollü Bir Çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8200412/

⭐️⭐️ Fiziksel Egzersizde Chlorella’dan Elde Edilen Makrobesinlerin Biyoaktivitesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10181138/

⭐️⭐️ Klinik Uygulamada Spirulina : Kanıta Dayalı İnsan Uygulamaları https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3136577/

⭐️⭐️ Spirulina Tüketiminin Beyin Sağlığı Üzerindeki Faydalı Etkileri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8839264/

⭐️⭐️ Ağır Metaller https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557806/

⭐️⭐️ Radyo frekansı maruziyetinin olumsuz kadın üreme sonuçları üzerindeki etkileri: Doz-cevap 
meta -analizi ile insan gözlemsel çalışmalarının sistematik bir incelemesi https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0160412024004021

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Yumurtlamayı Biliyor musunuz?

Yumurtlama, adet döngüsünün önemli bir parçasıdır, ancak önemi sadece bir yumurtanın salınmasının ötesindedir.

Yumurtlama, doğurganlık, gebelik ve hatta genel sağlık üzerinde önemli bir rol oynar. Her kadının ister gebe kalmaya çalışsın, ister hamile kalmaktan kaçınsın, ister üreme sağlığını takip etmek maksadı olsun, yumurtlamayı öğrenmesi önemlidir.

Yumurtlama Nedir?

Yumurtlama, yumurtalıklarınızdan birinin yumurta bırakmasıdır.

Bu genellikle bir sonraki adetinizden yaklaşık 14 gün önce gerçekleşir, lakin kadından kadına değişir. Eğer adet döngünüz 28 gün sürüyorsa, yumurtlama genellikle 14. gün civarında gerçekleşir. Lakin adet döngüleri 21 ila 35 gün arasında değişebilir, bu da yumurtlamanın daha erken veya daha geç gerçekleşebileceği anlamına gelir.

Yumurtlama Nasıl Olur?

Vücudunuz yumurtlamayı hormonlarla kontrol eder:

FSH (Folikül Uyarıcı Hormon), yumurtalıklarda bulunan folikül adı verilen küçük keseciklerin içerisinde yumurtaların büyümesine yardımcı olur.

– Bir folikül baskın hale geldikçe östrojen seviyesi yükselir ve vücut yumurtlamaya hazırlanır.

LH ( Luteinize edici hormon (Yumurtanın salınımını tetikler.) Yumurta serbest bırakıldıktan sonra fallop tüpüne doğru ilerler ve o sırada burada spermler bekler. Yumurta sadece 12-24 saat yaşar, ancak sperm üreme kanalında 5 güne kadar yaşayabilir. Bu yüzden yumurtlamadan önceki günler en doğurgan günlerdir.

Yumurtlama Zamanınızı Nasıl Anlarsınız?

Bazı kadınlar yumurtlamayı hisseder, bazıları ise fark edemez.

Bu sebeple genel belirtileri bilmekte fayda var:

  • Berrak, esnek servikal mukus (çiğ yumurta akı gibi) spermin daha kolay yüzmesine yardımcı olur.
  • Karnınızın alt kısmının bir tarafında hafif ağrı.
  • Vücut ısısında hafif artış (bazal termometre ile tespit edilebilir).
  • Hormonal değişiklikler nedeniyle cinsel isteğin artması.

Hamile Kalmaya Çalışıyorsanız Ne Yapmalısınız?

Spermlerin yumurta ile buluşmasını sağlamanın ideal. zamanı kadının yumurtladığı gündür. Lakin genel olarak spermin yaşam süresi olan 5 gün ve yumurtanın yaşam süresi olan 1 günü düşündüğümüzde; iyi zaman yumurtlamadan önceki 5 gün ve yumurtlamanın olduğu gündür. Bu süreye doğurganlık penceresi denir.

– Yumurtlamanın süresini takvime işlemek, kadının vücut sıcaklığını izlemeniz hatta bilgisayar aplikasyonları ile takip gibi yollarla yumurtlamayı takip etmek, hamile kalma şansınızı artırabilir

– Yapılan araştırmalarda yumurtlama takibi yapan çiftlerin, yapmayanlara göre 6 ay içinde gebe kalma şanslarının daha yüksek olduğu görülmektedir.

Hamile Kalmaktan Kaçınmak mı İstiyorsunuz?

– Doğal Aile Planlaması veya Doğurganlık Farkındalığı Yöntemi, doğurgan günlerde korunmasız cinsel ilişkiden kaçınmak için yumurtlamayı izlemeye dayanır. Doğru kullanıldığında, Doğurganlık Farkındalığı Yöntemi %76-88 oranında etkili olabilir. Ancak işaretlerin eksik olması veya düzensiz döngülere sahip olması onu daha az güvenilir hale getirir.

– Doğurganlık Farkındalığı Yöntemi diğer doğum kontrol yöntemleriyle (prezervatif veya hormonal kontraseptifler gibi) birlikte kullanılması etkinliğini artırır.

Yumurtlama ve Hormonal Sağlık

Yumurtlama sadece doğurganlıkla ilgili değildir, sağlıklı bir hormonal sistemin işaretidir.

Düzensiz veya hiç yumurtlama olmaması şu gibi durumların habercisi olabilir:

  • Polikistik Over Sendromu (PCOS): Hormon dengesizlikleri nedeniyle düzensiz yumurtlamanın yaygın bir nedenidir.
  • Tiroid Bozuklukları: Hem hipertiroidizm hem de hipotiroidizm yumurtlamayı bozabilir.
  • Yüksek Stres veya Aşırı Egzersiz: Yumurtlamayı geciktirebilir veya durdurabilir.

Düzenli olarak yumurtlamıyorsanız, özellikle gebe kalmaya çalışıyorsanız kadın hastalıkları uzmanı (Jinekolog) tarafından muayene edilmelisiniz.

Döllenmeyen Yumurtaya Ne Olur?

Eğer sperm yumurtayı döllemezse, hormon seviyeleri düşerse ve rahminizin iç tabakası dökülürse, bu sizin adet döneminizdir.

Sonra döngü yeniden başlar.

Yumurtlama, adet döngüsünün merkezi olup doğurganlığı, hamileliği ve genel sağlığı etkiler.

Bebek sahibi olmayı planlıyorsanız veya sadece vücudunuzu daha iyi anlamak istiyorsanız, yumurtlamayı takip etmek sizin için çok önemlidir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Fizyoloji, Adet Döngüsü https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK500020/

⭐️⭐️ Adet Döngüsü https://www.sciencedirect.com/topics/agricultural-and-biological-sciences/menstrual-cycle

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Mısırözü Yağı – Mısır Şurubu Akciğer Kanseri ile İlişkili

Endüstriyel gıdalar ile ilişkili kanserlerden sıkça bahsedilirken akciğer kanseri ile ilişkilendirilmesi (çok önemli bir etken olabileceği) yeni bir araştırma sayesinde ortaya kondu.

Kentucky Üniversitesi’ nde yapılan yeni çalışmada, glikojenin (depolanmış bir glikoz formu) özellikle akciğer adenokarsinomunun (agresif bir akciğer kanseri türü) ilerlemesinde önemli bir faktör olduğu tespit edildi.

Nature Metabolism da yayınlanan araştırmada; glikojenin fareler ve insanlar üzerindeki etkilerini test edildi.

Farelerdeki glikojen seviyeleri, diyet değişiklikleri ve gen modifikasyonu yoluyla artırıldı.

Bu ikili yaklaşım ile glikojenin etkileri farklı açılardan incelemeye alındı.

Farelere vücutlarını nasıl etkilediklerini görmek için farklı diyet türleri verildi. Aynı zamanda diyet modellerine paralel olarak akciğerlerde glikojen biriktirmeye yatkın genetik fare modelleri de kullanıldı.

Diyetler;

Su (kontrol olarak),

Yüksek fruktozlu mısır şurubu,

Mısırözü yağı ve yüksek fruktozlu mısır şurubu ve mısır yağı karışımı.

İki hafta sonra;

Hem mısırözü yağı hem de yüksek fruktozlu mısır şurubu verilen gruptaki farelerin akciğerlerdeki glikojen seviyelerini artırdı.

Karma diyet (yüksek fruktozlu mısır şurubu + mısır yağı) alan gruptaki farelerin akciğerlerinde çok daha yüksek glikojen seviyeleri ve daha uzun glikojen zincirleri tespit edildi.

Her iki gruptaki fareler akciğer adenokarsinomu hastalığına yakalandığında daha agresif akciğer tümörleriyle bağlantılı olduğu görüldü.

Araştırmacıların yorumu; “daha yüksek glikojenin tümör ilerlemesini artırdığı” oldu.

Glikojen seviyeleri yüksekliğinin akciğer adenokarsinom tümör agresifliğini artırdığını ve daha düşük sağkalım oranlarıyla bağlantılı olduğunu gösterdi.

Glikojen üretiminden sorumlu enzim hedef alındığında (çalışması önlendiğinde) akciğer adenokarsinomunun çok daha küçük ve daha az agresif olduğu görüldü. Bu tespite göre glikojen üretiminin azaltılması – durdurulması akciğer adenokarsinomunu tedavi etmek için bir yol olarak denenebilir.

Çalışma; 276 hastadan (akciğer adenokarsinomu olan) oluşan kapsamlı bir kohortu da kapsıyordu. Yapılan mekânsal analizde, özellikle tümör bölgelerinde ve çevresindeki sağlıklı dokuda olan glikojen birikiminin diğer akciğer kanseri türlerine kıyasla önemli oranda fazla olduğunu ortaya koydu.

Mısır özü Yağı ve Sağlık Etkileri

Mısır özü yağı, mısır tanelerinden elde edilen ve polinya doymamış yağ asitleri (özellikle omega-6 yağ asitleri) bakımından zengin bir yağdır.

Mısır özü yağı, gıda endüstrisinde özellikle de fasfoodlara yaygın olarak kullanılan bir yağdır. Özellikle fritöz yağı olarak kızartmalarda ve diğer işlenmiş gıdaların pişirilmesinde öncelikli olarak tercih edilmektedir.

  1. Aşırı Omega-6 Yağ Asitleri Tüketimi: Mısır özü yağı, yüksek miktarda omega-6 yağ asitleri içerir. Omega-6 yağ asitlerinin aşırı alımı, omega-3 yağ asitleri ile dengesiz bir şekilde tüketildiğinde iltihaplanma seviyelerinin artmasına neden olur. Kronik inflamasyon kanser türleri de dahil olmak üzere, çeşitli hastalıkların gelişiminde rol oynar.
  2. İşlenmiş Yağlar ve Kanser Riski: Mısır özü yağı gibi işlenmiş bitkisel yağlar, trans yağlar içerir Trans yağlar, başta kanser olmak üzere birçok kronik hastalığa yol açmaktadır. Trans yağlar, serbest radikallerin üretimini artırarak DNA hasarına ve dolayısı ile kanser riskini artırır.

Mısır Şurubu (Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu – HFCS) ve Kanser Riski

Mısır şurubu, yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS) olarak bilinen bir tatlandırıcıdır. HFCS, özellikle şekerli içecekler, tatlılar, cipsler ve işlenmiş gıda ürünlerinde yaygın olarak kullanılır.

  1. Metabolik Bozukluklar: HFCS, yüksek fruktoz içeriği nedeniyle insülin direncine ve obeziteye yol açar. Obezite, birçok kanser türünün (özellikle akciğer, meme ve kolon kanseri gibi) gelişiminde önemli bir risk faktörüdür.
  2. İltihaplanma ve Kanser: HFCS’in aşırı tüketimi, kronik inflamasyonu tetikler. İltihaplanma, kanser dahil birçok hastalığın temel mekanizmasından biridir. Ayrıca, HFCS’in içerdiği fruktoz, doğrudan kanser hücrelerinin büyümesini tetikleyebilecek metabolik yollarla ilişkilidir.
  3. Karaciğer Yağlanması ve Kanser Riski: HFCS, karaciğer yağlanması (non-alkolik steatohepatit) gibi durumlardaki artışı tetikler. Karaciğer hastalıkları, uzun vadede kanser gelişimi için bir risk faktörü oluşturur.

Karbonhidratlar ve İşlenmiş Gıdalar Zararlıdır

Sadece Mısır şurubu, yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS) değil diğer tüm şekerli yiyecek ve içecekler, beyaz ekmek, işlenmiş gıdalar gibi yüksek glisemik indeksli gıdaların düzenli olarak tüketilmesi, kan şekeri dalgalanmaları oksidatif strese sebep olarak serbest radikaller olarak da bilinen zararlı kimyasalların hücre içinde ve hücre aralığında geliştiği ve sağlıklı hücrelere saldırdığı, kansere yol açan mutasyonları tetiklemesine neden olur.

Glikoz ve insülin seviyelerinde keskin artışlara sebep olan gıdalar insülin veya insülin benzeri büyüme faktörlerini arttırır, anormal hücre büyümesine neden olduğu gibi zaman içerisinde hormonal düzensizliklere ve kronik inflamasyona (iltihaplanmaya) yol açacaktır.

Kronik inflamasyon (iltihaplanma) süreç içerisinde DNA hasarına sebep olur. Bu hasar hücre büyümesini ve bölünmesini teşvik eder. Bu da tümör oluşumu ve büyümesini ve dolayısı ile metastaza neden olan bir ortam yaratarak kanser gelişimine sebep olur.

Mısırözü Yağı ve Mısır Şurubu Akciğer Kanseri ile Nasıl İlişkili Olabilir?

Mısırözü yağı ve mısır şurubunun doğrudan akciğer kanserine neden olup olmadığı konusunda belirgin bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Ancak, yukarıdaki araştırmada belirgin olarak akciğer kanserinin ilerlemesi ile ilişkili olduğu bulunmuştur.

Şimdilik elimizdeki bulgular, akciğer kanseri olan kişilerin kanserin ilerleme süreci üzerine mısır şurubu ve mısırözü yağının olumsuz etkisi (ilişkili) olduğudur.

  1. Obezite ve Kanser Riski: Yüksek miktarda mısır şurubu ve mısırözü yağı tüketimi, obeziteye ve dolayısıyla kanser riskinin artmasına yol açabilir. Obezite, akciğer kanseri de dahil olmak üzere birçok kanser türünün gelişimine katkıda bulunabilir.
  2. İltihaplanma ve Kanser: Mısırözü yağı ve mısır şurubu, vücutta kronik inflamasyona yol açabilir. Kronik inflamasyon, akciğer kanseri gibi kanser türlerinin gelişiminde önemli bir rol oynayan bir faktördür.
  3. DNA Hasarı ve Serbest Radikaller: Mısırözü yağı gibi işlenmiş yağlar, vücutta serbest radikallerin artmasına neden olabilir. Serbest radikaller, DNA hasarına yol açarak kanserin gelişimini tetikleyebilir. Bu, akciğer kanseri dahil birçok kanser türünün ortaya çıkmasında etkili olabilir.

Mısır özü Yağının – Mısır Şurubunun İnsan Sağlığına Zararlı Etkileri Mevcuttur

Mısırözü Yağı – Mısır Şurubu, fazlaya dair lezzet algısı meydana getirerek içine kondukları ürünlerin tercih edilmesini sağlayan lakin sağlık için zararları olan maddelerdir.

Hem fiyatlarının çok ucuz olması hem de işlenmeye uygun olmaları sebebiyle işlenmiş gıdaların ve paketli ürünlerin vazgeçilmezleridirler.

Mısırözü Yağı – Mısır Şurubu içeren ürünleri bünyenizden uzak tutun.

Şekeri azaltmak, hatta tamamen sıfırlamak, kanser riskini azaltmanın etkili bir yoludur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Glikojen, akciğer adenokarsinomunda tümör başlangıcını ve ilerlemesini yönlendirir https://www.nature.com/articles/s42255-025-01243-8

⭐️⭐️ Akciğer Kanserinin Metabolik Manzarası: Bozulmuş Glikoz Metabolizmasında Yeni Bakış Açıları https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6873590/

⭐️⭐️ Yeni strateji, tümörlerin glikoz eksikliğine karşı agresif tepkisini durdurabilir https://www.uclahealth.org/news/release/new-strategy-may-halt-tumors-aggressive-response-glucose

⭐️⭐️ Akciğer skuamöz hücreli karsinomunun belirgin metabolik fenotipi, glikolitik inhibisyona karşı seçici duyarlılığı tanımlar https://www.nature.com/articles/ncomms15503

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Vanilya Özütüyle Etanol Zehirlenmesi

Vanilya özütü…

Biliyor musunuz? Hiç kullandınız mı?

Bilmiyorsanız google’a bakabilirsiniz. Marka marka çeşit çeşit bulabilirsiniz.

Ağız gargaraları, parfümler, soğuk algınlığı ilaçları ve gıda aromaları içerisinde de sıklıkla görebilirsiniz. Kokusu, aroması için bol bol kullanılıyor.

Vanilya özütü nedeniyle zehirlenebileceğinizi biliyor musunuz?

Gıda endüstrisinde vanilya özütünün etiketlerinde kullanılan farklı adlandırmalar şunlardır: Saf vanilya özütü sıvısı. Vanilya fasulyesi.

Vanilya özütü ve vanilya özü arasındak fark nedir?

İki üründen sıklıkla aynı şeymiş gibi bahsedildiği için biraz kafa karıştırıcı olabilir. Genel olarak, özüt doğal bir üründür, oysa öz sentetiktir.

Özüt daha az işlenir ve öze kıyasla daha güçlü ve daha saf bir vanilya aroması sağlar.

  • Vanilya özütü genellikle vanilya çubuklarının alkol ve suya batırılmasıyla yapılır; böylece aroma sıvı bileşenler tarafından alınır.
  • Vanilya özü sentetiktir, yani yapay tatlandırıcılar ve renklendiriciler kullanılarak yapılır

Üretildiği için, vanilya özü çok az veya hiç gerçek vanilin içermez. Ek katkı maddeleri (örneğin renklendirici, aroma verici, tatlandırıcı, koruyucu maddeler) açısından yüksektir.

Vanilya özütü (içinde %35 EtOH bulunurEtOH = Etanol

Vanilya, orkide ailesinin yenilebilir tek bitkisidir ve aslen Meksika, Orta Amerika, Güney Amerika ve Karayipler’den gelir.

Günümüzde sıvı vanilyanın çoğu, hastamızın yuttuğu vanilya gibi, sentetik kökenlidir. Doğal vanilya 250’den fazla organik bileşen içerir, ancak sentetik vanilya yalnızca vanilin içerir.

Vanilya Özütü Örnek Etanol Zehirlenmesi Vakası

S Mazor, C DesLauriers, M Mycyk. Ergenlerde Vanilya Özütü Yutulmasından Kaynaklanan Etanol Zehirlenmesi: Bir Vaka Raporu . İnternet Aile Hekimliği Dergisi. 2004 Cilt 4 Sayı 1.

16 yaşında Asyalı bir çocuk, arkadaşlarının “cesareti üzerine” okulda 12 ons (1 Ons = 28,3gr ) sentetik vanilya özütü (içinde %35 EtOH bulunur) yuttu.

Daha önce tıbbi veya madde bağımlılığı öyküsü yoktu.

Yutma tanıklık edildi; başka yutma olayı olmadı.

Yuttuktan bir saat sonra acil servise (AS) vardığında ateşi 96,1° F, kalp hızı dakikada 168 atım, solunum hızı dakikada 18 ve kan basıncı 140/95 mmHg idi.

Akciğerleri oskültasyonla temizdi, kalp sesleri taşikardik ancak normaldi, karnı yumuşaktı ve gergin değildi ve cildi kızarmış ve sıcaktı.

Sersemlemiş ve kustuğu için hava yolunu korumak için entübe edildi.

Normal bir tuzlu sıvı bolusundan sonra hayati bulgular normale döndü.

Elektrolitler, uyuşturucu madde kullanımı için idrar taraması ve baş BT’si normaldi.

Yutulduktan 3 saat sonra EtOH seviyesi 162 mg/dL idi; yutulduktan 6 saat sonra tekrarlanan EtOH seviyesi 77 mg/dL idi.

Entübasyondan 12 saat sonra ekstübe edildi ve madde kötüye kullanımı müdahalesi önerildikten sonraki gün hastaneden taburcu edildi.

Etanol, solunum yetmezliğine yol açabilen merkezi sinir sistemi depresyonuna neden olur.

Zehirlenme ayrıca genişlemiş göz bebeklerine, kızarmış cilde, gastrointestinal sıkıntıya, hipotermiye ve hipotansiyona neden olabilir.

Etanol, karaciğerde alkol dehidrogenaz tarafından metabolize edilir ve eliminasyon sıfırıncı derece kinetiğini izler.

Etanol içeren ürünlerde, etanol konsantrasyonu hacim yüzdesi olarak ifade edilir.

Örnek vakadaki hastanın kulllandığı vanilya özütü hacimce %35 etanol içeriyordu.

Biranın etanol içeriği yaklaşık %2-6,

Şarabın %10-20

Damıtılmış likörlerin %40-50’dir.

1 mL saf etanolün özgül ağırlığı yaklaşık 0,8 g’a eşittir ve etanolün dağılım hacmi (Vd) 0,6 L/kg’dır.

%35 etanol içeren bir ürünün 12 oz’unu tüketen 70 kg’lık bir denek, 240 mg/dL’lik (yasal sürüş sınırının üç katı) bir etanol seviyesine sahip olması beklenir.

Pik Kan EtOH = Doz (mg) x 0,8/ Vd (L/kg) x ağırlık (kg) x 10 = 240 mg/dL

Etanol zehirlenmesinin tedavisi öncelikle destekleyicidir.

EtOH‘nin mide ve mukoza zarlarından hızlı emilimi nedeniyle, kusmayı başlatma veya gastrik lavaj yapma girişimleri muhtemelen etkisiz olacaktır.

Kan EtOH konsantrasyonu yutulduktan sonra ölçülebilir, ancak tedavi destekleyici olduğu ve klinik gerekçelerle belirlendiği için bir seviye gerekli değildir.

Etanol, çeşitli diğer gıda aromalarında (yani limon ve badem özlerinde) ve kolonyalarda, parfümlerde, tıraş losyonlarında, gargaralarda ve soğuk algınlığı preparatlarında bulunur. Bu ürünlerdeki etanol içeriği %0,3-75 arasında değişmektedir.

Bu ürünlere çocukların ve gençlerin ulaşımı çok kolay olduğu için yakın geleceğin tehlikesi ve bağımlılığı için güçlü bir aday olduğu bilinmelidir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Ergenlik Çağında Vanilya Özütü Yutulmasından Kaynaklanan Etanol Zehirlenmesi: Bir Vaka Raporu https://ispub.com/IJFP/4/1/3199

⭐️⭐️ Vanilya Özütü https://www.sciencedirect.com/topics/pharmacology-toxicology-and-pharmaceutical-science/vanilla-extract

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Afrodizyak Hindistan Cevizi

Baharatların kötüye kullanımı..!!

Hiç şahit oldunuz mu? Yada duydunuz mu?

Belki siz de farkında olmadan baharatları zihinsel yükselme, öfari (Yoğun heyecan ve mutluluk hissi) için kullanıyorsunuz..!!

Farkında olarak yada olmayarak…

Ani değişen zihinsel durumunuz dahil olmak üzere tıbbi veya psikiyatrik bulgular gösterebilirsiniz. Lakin merak etmeyin baharatlardaki psikoaktif maddeler rutin toksikoloji çalışmalarında şimdilik tanımlanamıyor. Belki gelecekte bu duruma da el atılır.

Psikotrop madde ya da psikoaktif madde, merkezi sinir sisteminde etkisini gösteren ve beynin işlevlerini değiştirerek algıda, ruh hâlinde, bilinçlilikte ve davranışta geçici değişikliklere neden olan kimyasal maddelerdir.

Bazı baharatlar, merkezi sinir sistemi işlevini değiştirebilen psikoaktif bileşikler içerirler.

Kırmızı olanlar ülkemizde günlük tüketimi – kullanımı olanlardır.

Botanik temelTürlerEtkin maddelerPsikoaktif etkiler
Kurutulmuş meyve veya tohumlarHindistan CeviziMiristikin, elemisin, safrolUyarıcı, yatıştırıcı, halüsinojenik
VanilyaVanilin, piperonalUyarıcı, yatıştırıcı,
RezeneAnetolUyarıcı, yatıştırıcı,
KarabiberPiperineUyarıcı
Kurutulmuş çiçek tomurcuklarıKaranfilÖjenolYatıştırıcı
Sedatif TohumlarMaceMiristikinUyarıcı, yatıştırıcı,
KabuklarTarçın, seylan/cassiaÖjenol, kumarinUyarıcı, yatıştırıcı,
Kökler ve rizomlarAsaronKalamusUyarıcı, yatıştırıcı,
ZencefilGingeroller, şogaollerUyarıcı, yatıştırıcı,
ZerdeçalKurkuminYatıştırıcı,
Galangal (zencefil ve zerdeçal ailelerinin bir üyesi)1,8-sineol, β-pinen Uyarıcı, yatıştırıcı, halüsinojenikUyarıcı, yatıştırıcı, halüsinojenik
AsafetidaReçine, sakız, uçucu yağ, propenil-izobütilsülfit, umbelliferon, vanilinYatıştırıcı
StigmalarSafranPikrokrosin, safranalUyarıcı

Hali hazırda baharatların kötüye kullanımının yaygınlığı ve baharatların psikoaktif özellikleri hakkında yapılan araştırmalar çok az ve yetersizdir. Tıbbi alanda da üzerinde fazla durulmayan bu konu (ilaç kullanımı ile birlikte olması, kronik hastalıklarda kullanımı vb gibi) baharatların toksikolojik tespitinin yapılmaması dolayısı ile hem tanısal hem de hasta takibinde zorluklar oluşturmaktadır.

Psikoaktif bitkiler çoğunlukla doğal hallerinde psikoaktif olarak etkisizdir, ancak bunlardan elde edilen özütler veya alkaloidler psikoaktiflik sınıflandırmasında üst basamaklara çıkabilirler.

  • Uyarıcı
  • Yatıştırıcı
  • Halüsinojenik

Baharatların birçoğu afrodizyak olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple bazı baharatlar cinsel işlevi artırmak için kötüye kullanılabilir.

Hindistan Cevizi

Hindistan cevizi (Myristica fragrans), yetişkinlerde öforiye ulaşmanın yaygın ve kolay ulaşılabilir bir yoludur.

Hindistan cevizinin aromatik yağı, meskalin gibi halüsinojenik bileşiklere kimyasal olarak benzeyen psikoaktif bir madde olan miristisin içerir.

Psikotropik etkileri, temel bileşenleri olan elemisin, miristisin ve safrolden amfetamin türevlerinin metabolik oluşumuna atfedilebilir.

Hindistan cevizi ve aktif bileşeni miristisin, farelerde IV triptaminin konvülsif dozunu düşürme ve beyindeki 5-hidroksitriptamin konsantrasyonlarını artırma yeteneğiyle kanıtlandığı gibi, merkezi monoamin oksidaz (MAO) inhibisyonu üretir.

Miristisin‘in gücü, tranilsipromin ve iproniazid gibi daha güçlü MAO inhibitörlerinin gücüyle karşılaştırılabilir olmasa da, düşük toksisitesiyle karşılaştırıldığında yeterli görünmektedir.

Hindistan cevizi özütü, adrenerjik, dopaminerjik ve serotoninerjik sistemlerle etkileşim yoluyla aracılık edilen farelerde önemli bir antidepresan etki ile ilişkilidir.

Hindistan cevizi, hayvan çalışmalarında, olumsuz etki ve toksisiteye dair bir kanıt olmaksızın, cinsel aktivitede sürekli artış ile ilişkilidir.

Olgu raporlarında, miristisin zehirlenmesi antikolinerjik hiperstimülasyon durumunu taklit eden MSS nöromodülatör belirtilerine neden olmuştur.

Ölümcül miristisin zehirlenmesi nadirdir; 2 olgu bildirilmiştir, 1’i flunitrazepam ile kombinasyon halindedir.

Hindistan cevizi ayrıca sakinleştirici özelliklere sahiptir ve aşırı miktarda alındığında GI semptomlarına neden olabilir. Kan basıncı ve elektrokardiyogram üzerinde zararlı bir etki bildirmemiştir; ancak çarpıntı ve ağız kuruluğu bildirilmiştir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Hindistan Cevizi Yağı Tüketiminin Kardiyovasküler Risk Faktörleri Üzerindeki Etkisi: Klinik Çalışmaların Sistematik Bir İncelemesi ve Meta-Analizi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31928080/

⭐️⭐️ Hindistan Cevizi Suyu Hafif ila Orta Şiddette Ülseratif Kolitte Klinik Remisyonu Sağlıyor: Çift Kör Plasebo Kontrollü Çalışma https://www.cghjournal.org/article/S1542-3565(24)00088-0/fulltext

⭐️⭐️

⭐️⭐️

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Kakao Çekirdeğinden Çikolataya

Çikolatanın insan tüketimi geçmişi MS 400’e kadar uzanmaktadır ve kateşinler, antosiyanidinler ve pro antosiyanidinler gibi polifenoller açısından zengindir.

Çikolata, cioccolata, chocolate, xocolatl. Aztek dilinde “acı su” manasına gelmektedir.

Kakao Çekirdeğinden Çikolataya

1 kilogram çikolata üretmek için yaklaşık 400 ila 600 kakao çekirdeği gerekir.

Çiftçiler baklaları elle, bıçak veya pala kullanarak dikkatlice hasat ederler, çünkü kakao ağacı oldukça narindir ve baklaların dikkatli bir şekilde çıkarılması gerekir.

Baklaları topladıktan sonra, Çiftçiler onları açar ve sümüksü beyaz bir posayla kaplı kaygan beyaz tohumları çıkarırlar. Daha sonra, kakao çekirdeklerini çiftliklerinde veya köylerindeki belirlenmiş bir yerde fermente eder ve kuruturlar.

Çiğ kakao çekirdekleri yenilebilir ancak tadı o kadar da güzel değildir.

Beyaz posa da yenilebilir lakin çikolata gibi bir tadı olmaz. Kakao çekirdekleri meyve ailesindendir ve posası kavun gibi hafif tatlı ve keskin bir tada sahiptir. Fermantasyon sürecini başlatmak için posa kakao çekirdeğinde bırakılır.

Çekirdeklerin fermente edilmesi çikolatanın lezzetini arttırır. Posayla kaplı kakao tohumları muz veya muz yapraklarıyla kaplı yığınlara, kutulara veya sepetlere yığılır. Bu yapraklar, ısı oluşturmak ve fermantasyona yardımcı olmak için tohum posasıyla etkileşime giren enzimlere sahiptir. Fermantasyon süreci sırasında, çekirdekler 45°C ila 50°C’lik sıcaklıklara ulaşabilir.

Fermantasyon 2 – 7 gün sürer ve çikolatanın son lezzetini etkiler.

Fasulyeler fermente olurken, posanın doğal şekerleri alkol ve laktik aside dönüşerek fasulyenin hücre duvarlarını parçalar. Bu adım ayrıca acılığı ortadan kaldırır ve aromatik bileşikler geliştirir.

Fermantasyon, canlı kakao çekirdeklerini öldürür ve daha sonra kurutulup daha fazla işlenebilecek kakao çekirdeklerine dönüştürür.

Fermantasyondan sonra çiftçiler kakao çekirdeklerini yaklaşık beş ila yedi gün boyunca doğal bir kurutma evresine tabi tutulmaları için matlara, tepsilere veya beton zeminlere yayarlar.

İstenilen nem oranına ulaşana kadar onları çevirir veya tırmıklarlar. Bazı çiftlikler doğal güneş ışığının gücünden yararlanırken, diğerleri sıcaklıkları düzenlemek için özel kurutma odaları ve diğer yöntemler kullanır.

Kurutma fermantasyonu durdurur ve lezzeti daha da artırır. Kurutma ayrıca çekirdeklerin raf ömrünü uzatır, bu da çekirdeklerin pazarlanması ve ihraç edilmesi için önemlidir.

Çiftçiler fasulyeleri kuruttuktan sonra temizler, ayırır, tartar ve jüt çuvallara koyar ve satarlar.

Çikolata üretiminde su içeriğini azaltmak ve daha zengin aromalar ve tatlar geliştirmek için çekirdekler kavurulur. İşlem, çekirdekleri büyük kavurucularda yaklaşık 250°C’de ısıtmayı içerir, bu da aromatik bileşikleri serbest bırakır ve kalan nemi giderir. Kavurma ayrıca Salmonella gibi kötü bakterilerden kurtulmak için bir öldürücü adımdır.

Kavurma, makine kullanıldığında yaklaşık 30 dakika veya daha az sürebilir, ancak bazı durumlarda bu işlem 10 dakika kadar hızlı olabilir. Zaman ve sıcaklık, kakao aromasının temel belirleyicileridir.

Kavrulduktan sonra kakao çekirdekleri, onları çatlatan ve kabuklarını çıkaran bir makineden geçer.

Çıkarılan kabuklar tarımsal malç veya gübre olarak değerlendirilebilir. Çekirdekleri kavurduktan sonra kakao ürünlerini daha az asidik hale getiren alkalileştirme gibi başka işlemlerden de geçirebilir.

Kakao çekirdekleri esasen kabuklu kakao çekirdeğidir, dış kabuğu dikkatlice soyulur ve çekirdek adı verilen küçük parçalara ayrılır. Çıtır çekirdekler çikolata gibi kokar ve yenmesi güvenlidir, ancak acıdır.

Kakao çekirdeği %50’den fazla yağ içerir ve çikolata üreticileri bunu iki ürüne ayırabilir: kakao yağı ve kakao tozu.

Çekirdekleri kakao likörüne (kakao kütlesi) öğüttükten sonra çikolata üreticisi hangi üretim sürecini uygulayacağını seçebilir.

Kakao likörünü kakao tozuna ve kakao yağına dönüştürmek – iki bileşeni ayırmak için kakao çekirdekleri hidrolik kakao presine konmalıdır.

Kakao yağı, şekerleme, kozmetik ve ilaç endüstrilerinde kullanılan önemli bir emtiadır; kakao tozunu ise toz haline getirip öğüttükten sonra gıda üretim endüstrisinde de kulanılır.

Kakao tozu ve çikolata, aralarında oldukça büyük bir oranda antioksidan moleküller, çoğunlukla flavonoidler olmak üzere, epikateşin formunda bol miktarda bulunan çok sayıda madde içerir. 

Flavonoidler, sağlığı geliştirici antioksidan ve anti-inflamatuar etkilerinin yanı sıra beyni ve bilişi korumalarıyla ünlüdür.

Kakao, kan pıhtılaşmasını, kan basıncını ve iltihabı azaltarak kardiyovasküler sağlığı iyileştirdiği gösterilmiştir. Bunun ne kadarının sadece flavonoidlerden kaynaklandığı veya kakaonun içindekilerin toplam etkisinden kaynaklandığı henüz net değildir.

Bazı çalışmalar, kan basıncını düşüren nitrik oksit sentezinde bir artış olduğunu göstermiştir (Viagra’nın yaptığı budur). Ayrıca oksijen bulunabilirliğini de iyileştirir ve dayanıklılığı artırmak isteyen sporcular için faydaları olduğu gösterilmiştir.

Vanilya, karabiber, kakao, acı biber, karanfil, safran, tarçın, zencefil, hindistan cevizi ve zerdeçal gibi çeşitli baharatların, normal alım aralıklarında bile ruh hali üzerinde hafif etkileri olduğu tanımlanmıştır.

Kakao veya kakao, kakao ağacının meyvesi olan Theobroma cacao’nun kurutulmuş ve tamamen fermente edilmiş yağlı tohumudur. 

Kakao likörü, çekirdek adı verilen öğütülmüş, kavrulmuş, kabuğu soyulmuş ve fermente edilmiş kakao çekirdeklerinden yapılan macundur. Hem yağsız kakao katıları hem de kakao yağı içerir.

Kakao tozu, likörden bir miktar kakao yağının çıkarılmasıyla yapılır. 

Çikolata, kakao likörünün kakao yağı ve şekerle birleştirilmesiyle yapılan katı bir gıdadır. Son üründeki kakao likörü oranı, çikolatanın ne kadar koyu olacağını belirler.

Sütlü çikolata, çikolata karışımına yoğunlaştırılmış veya toz süt eklenerek yapılır.

Yarı tatlı veya acı çikolata genellikle bitter çikolata olarak adlandırılır ve ağırlıkça en az %35 kakao likörü içermelidir.

Beyaz çikolata sadece kakao yağı (ağırlıkça en az %20) ile tatlandırıcılar ve süt ürünleri içerir.

Çikolata az miktarda kafein içerir ancak ana uyarıcısı teobromindir. Bu aynı zamanda hafif bir vazodilatör ve diüretiktir. Çikolatanın kan basıncını düşürebileceği bir diğer mekanizmadır.

Diüretik, üretilen idrar miktarını artıran ve dolayısıyla daha sık idrara çıkmanızı sağlayan bir maddedir….

Teobrominin ayrıca iyi ‘HDL’ kolesterol fraksiyonunu yükselttiği gösterilmiştir.

ÜrünKafein (mg)
Filtre kahve (200 ml)90
Enerji içeceği (250 ml)80
Çay a (220 ml)50
Kola (355 ml)40
Bitter çikolata (50 gr)25
Sütlü çikolata (50 gr)10

Bitter çikolata, yeşil çay veya kırmızı şaraptan birkaç kat daha fazla antioksidan içerir. Ayrıca kan basıncınızı düşürmenize, kolesterol seviyenizi ve beyin fonksiyonunuzu iyileştirmenize ve vücudunuzun insülinle başa çıkmasına yardımcı olabilecek maddeler içerir

En az %70 kakao içeren bitter çikolata, bol miktarda temel besin içerir.

Demir, magnezyum, bakır ve manganez açısından zengindir. Ayrıca kalsiyum, potasyum ve çinkonun yanı sıra A, B, E ve K vitaminlerinin izlerini de içerir.

Ortalama 100 gram bitter çikolatada yaklaşık 11 gram lif bulunur ve bu da bağırsak sağlığınız için faydalıdır.

Çoğu bitter çikolatada ayrıca kalp sağlığına yararlı bir yağ olan oleik asit kaynağı olan kakao yağı da bulunur.

Bitter çikolatadaki flavonoidler endorfin salınımını uyarır ve zihinsel iyiliğe yardımcı olur.

Kakao bileşikleri ayrıca ruh halini iyileştiren bir nörotransmitter olan serotonin üretiminde de rol oynar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Kakao flavanolünün nöroprotektif etkileri ve bilişsel performans üzerindeki etkisi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3575938/

⭐️⭐️ Çikolata Yeme Davranışının Sirkadiyen Ritmi, Ruh Hali ve Zamansal Modelleri: Fizyoloji, Bulgular ve Gelecekteki Yönlendirmelerin Kapsamlı Bir İncelemesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9370573/

⭐️⭐️ Sadece kafeinden daha fazlası: Metilksantin’in bitki kaynaklı fitokimyasallarla etkileşimlerinin psikofarmakolojisi https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0278584618301726

⭐️⭐️ Kakaonun sağlık yararları https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24100674/

⭐️⭐️ Flavonoid Zengini Bitter Çikolata Endotel Fonksiyonunu İyileştiriyor ve Sağlıklı Yetişkinlerde Plazma Epikateşin Konsantrasyonlarını Artırıyor https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/07315724.2004.10719361

⭐️⭐️ Çikolata ve Kakaonun Sağlık Üzerindeki Etkileri: Sistematik Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8470865/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Size de Salatalık

Salatalık (Cucumis sativus L.), kavun, kabak ve balkabağı gibi Cucurbitaceae ailesinin bir üyesidir.

Küçük, acı ve çekirdekli meyve veren yabani atasıyla karşılaştırıldığında, evcilleştirilmiş salatalıklar meyve görünümü, boyutu ve lezzeti açısından önemli farklılıklar gösterir. 

Salatalık, botanik bilimi açısından meyve olarak kabul edilir. Mutfak tanımı olarak da sebzedir.

Mutfakta sebze olarak değerlendirilen diğer botanik meyveler şunlardır: avokado, zeytin, balkabağı, domates, mısır, kabak, salatalık, bezelye, acı biber, patlıcan.

Salatalık yemenin bağırsak sağlığına odaklanarak faydalarına bir bakalım.

Orta boy bir salatalığın yaklaşık %95’i su, %4’ü karbonhidrat ve %1’i proteindir.

Ayrıca şunları da içerir;

  • – C vitamini
  • – K vitamini
  • – Magnezyum
  • – Potasyum
  • – Manganez

Kilo Vermeye Yardımcı Olur

Salatalık düşük kalorili ve yüksek su içeriğine (yaklaşık %95’i su) sahip olduğundan kilo vermek için mükemmel bir besindir. Ekstra kalori almadan tokluk hissi yaşamanıza yardımcı olurlar.

Nemlendirmeyi Artırır

Sıvı alımının sindirim, metabolizma ve yağ yakımı açısından önemi büyüktür. Salatalık, vücudunuzun en iyi şekilde çalışmasını sağlayacak doğal bir su kaynağıdır.

Bağırsak Sağlığını Destekler

Salatalık, özellikle kabuğunda bulunan lif açısından zengindir. Lif sağlıklı sindirimi destekler, kabızlığı önler ve iyi bağırsak bakterilerini besler.

Şişkinliği Azaltır

Yüksek su içeriği, fazla sodyum ve toksinlerin atılmasına yardımcı olur, su tutulmasını ve şişkinliği azaltarak daha düz bir karın sağlar.

Kan Şekerini Düzenler

Salatalıkta bulunan lif ve antioksidanlar, kan şekeri seviyelerinin dengelenmesine yardımcı olarak, açlık hissine ve kilo alımına yol açan insülin artışlarını önleyebilir.

Sindirimi İyileştirir

Salatalıkta bulunan çözünebilir lifler sindirimi yavaşlatır, besinlerin emilimini kolaylaştırır ve bağırsaklarınızın düzenli çalışmasını sağlar.

Sağlıklı Cildi Destekler

Salatalık, iltihabı azaltan, tahrişi yatıştıran ve cildinizin içeriden dışarıya parlak kalmasını sağlayan C vitamini gibi antioksidanlar içerir.

Toksinlerin Atılmasına Yardımcı Olur

Doğal bir idrar söktürücü görevi görür ve böbreklerin atık ve fazla sıvıları atmasına yardımcı olarak detoksifikasyonu ve sağlıklı bir metabolizmayı destekler.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Kimyasal ve Doğal Katkı Maddelerinin Salatalık Suyunun Kalitesi, Raf Ömrü ve Güvenliği Üzerindeki Etkileri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7281498/

⭐️⭐️ Salatalığın fitokimyasal ve terapötik potansiyeli https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23098877/

⭐️⭐️ Salatalık (Cucumis sativus L.) Meyvesi ve Losartan ile Kombinasyonu, Anjiyotensin II Tarafından Tetiklenen Hipertansif Sıçanlarda Kan Basıncının Yükselmesini Azaltır https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10739478/

⭐️⭐️ Cucumis sativus ve Citrus macroptera Bitkisel Formülasyonunun Anti-inflamatuar ve Antioksidan Aktivitesi: Bir In-Vitro Çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10847068/

⭐️⭐️ Evde Yemek Hazırlama: Güçlü Bir Tıbbi Müdahale https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7232892/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Haydi Safra Kesenize Taş Yapalım

İlk olarak bir bakalım safra kesemiz neymiş, ne işe yarıyormuş?

Safra kesesi, armut büyüklüğünde ve şeklinde küçük, içi boş bir organdır.

Safra ağacı veya safra yolu olarak da bilinen safra sisteminin bir parçasıdır.

Safra sistemi, karaciğer, safra kesesi ve pankreas içinde ince bağırsağa boşalan bir dizi kanaldır.

Karaciğer içi (karaciğer içinde) ve karaciğer dışı (karaciğerin dışında) bileşenler vardır. Safra kesesi, safranın depolandığı ve yoğunlaştığı karaciğer dışı safra sisteminin bir bileşenidir.

Safra kesesinin işlevi, sindirim sırasında duodenuma salınan safrayı depolamak ve yoğunlaştırmak. Safra, karaciğer tarafından sürekli olarak üretilen ve birincil işlevi suda çözünmeyen lipitlerin sindirimine ve emilimine yardımcı olmak olan alkali bir sıvıdır.

Kolesterol, bilirubin, su, safra tuzları, fosfolipitler ve iyonlardan oluşur. Safraya atılan kolesterol, vücuttaki kolesterolün çoğunu ortadan kaldırır. 

Safra kesemiz hakkında genel bilgiler sonrası taş oluşumu nasıl oluyor bir bakalım…

Karaciğerimizde mevcut olan kolesterolü kullanarak “Primer Safra Asiti” üretiyoruz.

Üretimi karaciğerde ” ➖7- a hidroksilaz➖ ”enzimini kullanarak yapıyoruz.

⭐️ Buraya bir not koyayım. Bir enzim hidroksilaz ise bunun Koenzimi C vitaminidir. Ki bu demektir ki kanda C vitamini eksikse hidroksilaz enzimi az çalışır. Aynı zamanda NAD/NADPH gereklidir.

Kolesterolden elde ettiğimiz primer safra asitine GLİSİN ve TAURİN aminoasiti ekleriz ve safra tuzu oluştururuz.

Kolesterol

⬇️ 7- a hidroksilaz enzimi

Primer Safra Asiti

⬇️ GLİSİN ve TAURİN aminoasiti

Safra Tuzu

Dikkat: safra tuzu sentezi – üretimi karaciğerde olur. Safra kesesinde sentez – üreti olmaz.

Taurin takviyesi kullananlar (vücut geliştime, hater, güreş vb gibi ağır spor yapanlar, enerji içeceği alanlar) dikkat etmelisiniz. Fazla taurin alımı fazla safra tuzu oluşturur ve bu sebeple ishal yapar.

Gelelim safra tuzuna…


Safra tuzunu safra kesesime atarız. Safra kesesi sadece depodur.

Yağlı bir besin tükettiğimizde sindirim amacı ile safra tuzu bağırsaklara akar.

Barsaklarda safra tuzlarının işi bittiğinde:

Bağırsak bakterileri

⬇️ 7-a Dehidroksilaz enzimi

Safra TuzuGLİSİN ve TAURİN aminoasiti

⬇️

Primer Safra Asiti olarak kalır

GLİSİN ve TAURİN aminoasiti bağırsaktan geri emilir.

Bağırsak bakterileri 7-a Dehidroksilaz isimli bir enzimle işi biten safra tuzunda glisin ve taurin‘i ayırır. Sonrasında bağırsaktan geri emeriz.

Dikkat: GLİSİN ve TAURİN aminoasitlerinin geri emilimin sağlayan bağırsak bakterileri. Toplumsal sorunumuz bilinçsiz – keyfi – doğru olmayan antibiyotik kullanımı ile bağırsak bakterileri ölür.

GLİSİN ve TAURİN aminoasiti, Safra Tuzundan ayrılınca geriye kalan Primer Safra Asiti olur.

Bağırsak bakterileri Primer Safra Asidinin bir kısmını Sekonder Safra Asidine parçalar.

Sekonder Safra Asidi, zehirlidir. Dışkı ile atarız.

Geri kalan Primer Safra Asidini apikal sodyum bağımlı safra asidi taşıyıcısı (ASBT) ile bağırsaklardan geri emeriz. Evet bu geri emilim için SODYUM (Na) kullanırız.

Dikkat: Vücutta sodyum (tuz) seviyemiz düşerse safra asitleri geri emilemez ve ishal, mide bulantısı, aşırı bağırsak geçirgenliği yapmaya başlar.

ÖNEMLİ: Na (sodyum) seviyemizi düşüren ilaçlara dikkat etmeliyiz!!!

Hangileri bunlar?

Diüretikler

PLUS olan tansiyon ilaçları (Tiyazid etken maddelilerdir)

Bu ilaçlar aynı zamanda geçirgen bağırsak sendromu sebepleridir.


Haydi safra kesemizde taş oluşturalım

Kolesterol

⬇️ 7- a hidroksilaz enzimi

Primer Safra Asiti

⬇️ GLİSİN ve TAURİN aminoasiti

Safra Tuzu

Bu mekanizmayı yukarıda görmüştük.

Karacigerde 7-a hidroksilaz enzimi fibratların (Kolesterol, trigliserid LDL yüksekliğinde kullanılan ilaç grubu) kullanımı ile bloke olur. Kolesterolden safra asidi üretilemez.

Safra kesesinde çok fazla kolesterol birikimi olur ve bu kolesterol safra taşı yapar.

Safra taşı oluşumunu yanısıra safra tuzu da oluşmadığı için yağların emilimi gerçekleşmez. Bağırsakta kalan ve emilemyen yağlar ishal ve kramplara yol açar. Aynı zamanda geçirgen bağırsak sendromu gelişir.

Safra tuzları, yağda eriyen A,D,E,K vitaminlerinin emilimini sağlamaktadır. Safra tuzları üretilemediğinde bu vitaminlerin de emilimi gerçekleşmez. Değerleri düşer.

Eveeett… Safra kesenizde taş oluştu..

Neler öğrendik?

  1. Gelişigüzel kullandığınız antibiyotikler bağırsak floranızı (bakterilerinizi) öldürür. Bağırsak bakterileri ölünce 7-a Dehidroksilaz isimli bir enzim çalışmaz. GLİSİN ve TAURİN aminoasitleri bağırsakta geri emilemez.
  2. Karacigerde 7-a hidroksilaz enzimi fibratlar tarafından bloke edilir. Kolesterolden safra asidi üretilemez. Safra taşı oluşur. A,D,E,K vitaminlerinin emilemmez. Trigliserit biraz yükseldi fibrat kullanalım. Doğru değil. İlaç son çare olmalı. Diyet, tempolu yürüyüş, gece aç uyuma, bitkisel tedaviler trigliserid yüksekliğinde öncelikli tercihler olmalı. Fibrat kullanımı kaçınılmaz olduğunda;
    • C vitamini
    • D vitamini
    • K2 vitamini
    • A ve E vitamini (eksikse)
    • Glutatyon ve Resveratrol
    • Hesperidin/NAD (Hesperidin Trigliseriti %30 civarında düşürür. Zaten damarlardaki endotel hasarı onarmada bu fonksiyonu da etkilidir.)
    • Koenzim Q10

Kullanılmalıdır..

Ayrıca:

⭐️⭐️ Kabızlık tedavisi için kullanılan ELOBIKlXIBAT adlı ilaç apikal sodyum bağımlı safra asidi taşıyıcısı (ASBT) engelleyerek safra asidinin bağırsakta kalması yolu ile ishal yapma özelliğini kullanarak kabızlığa engel olmayı hedefler.

Bu sebeple bağırsak duvarında geçirgenlik artarak vücuda toksin girişinin armasına yol açar.

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Safra asidi taşıyıcıları https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2781307/

⭐️⭐️ Fibrat İlaçlar https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK547756/

⭐️⭐️ Safra kesesi taşı ve safra kesesi iltihabı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16022643/

⭐️⭐️ Safra Taşı Oluşumunu Etkileyen Faktörler: Literatür İncelemesi https://www.mdpi.com/2218-273X/12/4/550

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla