Gözler ve Su – Küçük Gençlere

Sınıfta sessiz bir merak havası vardı. Nilda’nın derste sorduğu “Neden su içmeliyiz?” sorusuyla başlayan sihirli maceralar, her hafta çocuklara yeni bir organın sırlarını öğretmekteydi. Bugün sıra gözlere gelmişti. Hatice öğretmen öğrencilerinin yüzlerine baktı. Her birinin gözleri pırıl pırıl parlıyordu. Gözler, hem onların dünyayı görmelerini sağlıyor hem de meraklarını ışıldatıyordu.

Hatice öğretmen gülümsedi:
— Çocuklar, bugün gözlerimizle ve suyla olan bağımızı öğreneceğiz. Hazır mısınız?

Sınıf hep bir ağızdan bağırdı:
— Hazıııırız!

Hatice öğretmen, ellerini üç kez birbirine vurdu. Sınıf bir anda rengârenk ışıklarla doldu. Tavandan sarkan damlacıklar gökkuşağı gibi parlıyor, sıralar denizin dalgaları gibi sallanıyordu. Tam o anda Sihirli Profesör ortaya çıktı. Gözlüğünü düzeltti, cübbesini savurdu ve gür bir sesle konuştu:

— Merhaba meraklı kâşifler! Bugün sizi gözlerinizin sihirli dünyasına, suyun orada nasıl gizli bir kahraman olduğunu göstereceğim!

Çocuklar alkışlarla bağırdı.

Zehra elini kaldırdı:
— Profesör, gözlerimizde neden suya ihtiyaç var? Yani göz zaten katı gibi duruyor ama neden su olmazsa göremiyoruz?

Profesör gülümsedi:
— Güzel soru Zehra! Gözün içinde cam gibi saydam tabakalar var. Bu tabakaların büyük bölümü sudan oluşur. Eğer su olmasa, gözün merceği ve korneası şeffaf olamazdı. Işık geçemezdi. Şeffaflık, tıpkı camın suyla dolu olması gibidir.

Tibet merakla öne eğildi:
— Yani gözümüz cam gibi mi? İçinde su var, dışarıdan belli olmuyor ama ışığı geçiriyor, öyle mi?

— Aynen öyle Tibet! — dedi Profesör. — Kornea, gözün en dıştaki şeffaf kısmıdır. Onun %80’i sudur. Bu su sayesinde ışık kırılır, yani bükülür ve göz içine doğru yol alır. Eğer kornea kurursa, ışık dağılır ve görüntü bulanık olur.

Asya Naz parmağını dudaklarına götürdü:
— Ama Profesör, bazen rüzgârda gözümüz kuruyor, hemen sulanıyor. Bu nasıl oluyor?

Profesör, elindeki asayı salladı. Çocukların önünde dev bir göz maketi belirdi. Minik damlalar kenarından süzülüyordu.
— İşte gördüğünüz şey gözyaşıdır! Gözyaşı üç tabakadan oluşur: En dışta yağ tabaka, ortada su tabaka, en içte mukus tabaka. Bu üçlüye “gözyaşı filmi” denir. Orta tabaka neredeyse tamamen sudur. Rüzgârda göz kuruyunca gözyaşı bezleri hemen daha çok su üretir.

Atlas dikkatle dinledi:
— Yani gözyaşımız aslında gözümüzü yıkayan su mu?

— Harika bir benzetme Atlas! — dedi Profesör. — Gözyaşı hem gözümüzü nemli tutar hem de içinde lizozim denen özel bir enzim vardır. Bu enzim bakterileri öldürür. Yani gözyaşındaki su aynı zamanda güvenlik görevlisi gibidir.

Elif parmağını kaldırdı:
— O zaman ağladığımızda akan gözyaşları da bu üç tabakadan mı oluşuyor? Yoksa onlar farklı mı?

Profesör başını salladı:
— Güzel gözlem Elif. Evet, ağladığımızda da aynı tabakalardan oluşur ama duygusal gözyaşları daha fazla protein ve hormon içerir. Bu yüzden biraz daha tuzludur.

Eylül merakla sordu:
— Ama neden tuzlu? Ben ağlayınca ağzıma değiyor, tuzlu oluyor.

Profesör gülümsedi:
— Çünkü gözyaşındaki suyun içinde sodyum ve potasyum gibi mineraller var. Bunlar tıpkı deniz suyundaki tuzlar gibi çalışır. Vücudun sıvı dengesini de aynı mineraller yönetir.

Ege heyecanla:
— Profesör, gözün içindeki bu su hiç kaybolmaz mı? Yani buharlaşıp gitmez mi?

— Harika düşünce Ege! — dedi Profesör. — Göz yüzeyindeki su tabakası buharlaşabilir. Ama dıştaki yağ tabaka onun çok çabuk buharlaşmasını engeller. Eğer bu yağ tabaka bozulursa, gözler kurur. Bu hastalığa “kuru göz sendromu” denir.

Defne Yaz gülümsedi:
— O zaman gözyaşımız az olursa ya da çok çabuk buharlaşırsa bulanık görürüz, değil mi?

— Evet Defne Yaz. — dedi Profesör. — Çünkü ışık gözün ön yüzeyinde düzgün kırılmaz. Tıpkı çatlamış bir camın arkasından bakmak gibi olur.

Kıvanç merakla eğildi:
— Profesör, gözün içinde başka su var mı? Sadece dışarıda gözyaşı mı var?

Profesör göz maketini açtı, içinden mavi bir sıvı akmaya başladı.
— İşte bu “aköz sıvı”dır. Gözün ön odacıklarını doldurur. Görevi gözün basıncını ayarlamaktır. Eğer bu sıvı fazla olursa “glokom” dediğimiz göz tansiyonu hastalığı oluşur. Eğer çok az olursa göz çöker.

Mercan kıkırdayarak:
— Gözün içinde de basınç mı var? Lastik top gibi mi yani?

Profesör güldü:
— Evet Mercan! Göz tıpkı bir futbol topu gibidir. İçindeki sıvı basıncı sayesinde yuvarlak kalır. Bu basınç olmasa, gözün şekli bozulur ve göremezsiniz.

Ali parmağını kaldırdı:
— Peki gözümüzün arkasında da su var mı? Yoksa orası boş mu?

Profesör ciddi bir sesle açıkladı:
— Arka tarafta “vitreus sıvısı” vardır. Jel gibi bir maddedir ve %99’u sudur. Gözü içeriden destekler, retina dediğimiz görme tabakasının yerinde durmasına yardım eder.

Nilda heyecanla sordu:
— Retina ışığı algılayan kısım mıydı?

— Evet Nilda! Retina, milyonlarca ışık algılayıcı hücreden oluşur. Onlara “çubuklar” ve “koniler” denir. Su olmazsa bu hücreler çalışamaz çünkü elektriksel sinyaller için iyon hareketi gerekir. İyonlar da suda çözünerek hareket eder.

Çınar gözlerini kocaman açtı:
— Yani biz aslında suyun sayesinde ışığı elektrik sinyaline çeviriyoruz?

— Aynen öyle Çınar! — dedi Profesör. — Su, gözde adeta bir elektrik kablosunun iletken sıvısı gibi çalışır. Onsuz sinyaller beyne ulaşamazdı.

Ela hafifçe gülümsedi:
— Profesör, o zaman gözümüzün içine su yerine başka bir sıvı konsa çalışmaz mıydı? Mesela süt?

Sınıf gülüştü. Profesör de gülerek cevapladı:
— Çok yaratıcı Ela! Ama süt saydam değildir. İçinde yağ parçacıkları vardır. Gözün içindeki sıvının tamamen saydam olması gerekir ki ışık engellenmeden geçebilsin. O yüzden sadece saf su ve çözünmüş mineraller işe yarar.

Yaman elini kaldırdı:
— Peki su eksikliği olursa gözümüzde ne gibi sorunlar olur?

Profesör ciddi bir ifadeyle:
— Eğer yeterince su içmezseniz, gözyaşı üretimi azalır. Bu da göz kuruluğu yapar. Kuruyan gözlerde yanma, batma, bulanık görme olur. Uzun sürerse göz yüzeyinde yaralar bile açılabilir.

Defne Ebrar merakla sordu:
— O yüzden mi bilgisayar başında çok oturunca gözlerim yanıyor?

— Evet Defne Ebrar. — dedi Profesör. — Bilgisayara bakarken gözümüzü daha az kırparız. Kırpmazsak gözyaşı filmi yenilenmez, buharlaşır ve göz kurur. Bol su içmek ve sık sık göz kırpmak çok önemlidir.

Can heyecanla:
— Profesör, ben bazen yüzme havuzunda gözlerimi açınca çok yanıyor. Bunun suyla ilgisi var mı?

Profesör gülerek açıkladı:
— Harika soru Can! Havuzdaki suyun içinde klor vardır. Klor, gözyaşı filminin su tabakasını bozar. Bu yüzden yanma olur. Deniz suyu ise tuzludur, o da göz yüzeyindeki mineral dengesini değiştirir.

Mila parmağını kaldırdı:
— Ama Profesör, bazı hayvanlar denizde yaşıyor ve hiç gözleri yanmıyor. Nasıl oluyor bu?

Profesör gözlüğünü düzeltti:
— Harika bir gözlem Mila! Deniz hayvanlarının göz yapısı farklıdır. Onların gözyaşı filmleri daha kalın, daha dayanıklıdır. Ayrıca bazı balıkların gözleri özel bir jel ile kaplıdır. Bu jel suyun tuzuna karşı koruma sağlar.

Aziz düşünceli bir sesle:
— Profesör, peki gözlerimiz gece de su üretmeye devam ediyor mu? Uyumaya başladığımızda kurumaz mı?

— Güzel soru Aziz! — dedi Profesör. — Gece gözyaşı üretimi azalır ama tamamen bitmez. Ayrıca göz kapaklarımız kapandığı için su buharlaşmaz. Göz kapakları aslında gözler için battaniye gibidir.

Çocuklar sırayla meraklarını dile getirmiş, göz ve su arasındaki bağın her ayrıntısını öğrenmişti. Profesör son bir kez göz maketini salladı, su damlaları havada dans etti.

— Sevgili kâşifler, gördünüz mü? Gözlerimiz su sayesinde şeffaf, parlak, temiz ve sağlıklı kalıyor. Su olmazsa görme mucizesi gerçekleşemezdi. O yüzden her yudum su, aslında gözlerimize bir ışık hediyesi gibidir.

Çocuklar alkışladı, gözleri pırıl pırıl parlıyordu. Hatice öğretmen mutlu bir şekilde sınıfa baktı:
— Bugün hepiniz harika sorular sordunuz. Gözleriniz merak ışığıyla dolu. Şimdi anladınız mı neden su bizim için bu kadar önemli?

Hep bir ağızdan cevap geldi:
— Evettt! Su içmek gözlerimizi ışıl ışıl yapıyor!

Ve sınıfın içinde gökkuşağı gibi ışıklar süzülerek sihirli yolculuk sona erdi.

Küçük gençler, devamı bir sonraki yazıda…

Dr. Mustafa KEBAT

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.

Dr Mustafa KEBAT

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Karaciğer – Böbrek ve Su – Küçük Gençlere

Sınıfta sessiz bir merak havası vardı. Nilda’nın derste sorduğu “Neden su içmeliyiz?” sorusuyla başlayan sihirli macera, bu hafta da çocuklara yeni bir organın sırlarını öğretecekti. Bugün sıra Karaciğer ve Böbrek gibi önnemli iki organdaydı.

Hatice öğretmen öğrencilerinin yüzlerine baktı. Her birinin gözleri pırıl pırıl parlıyordu.

Hatice öğretmen gülümsedi:
— Çocuklar, bugün Karaciğer – Böbrek ve suyla olan bağımızı öğreneceğiz. Hazır mısınız?

Sınıf hep bir ağızdan bağırdı:
— Hazıııırız!

Hatice öğretmen, ellerini üç kez birbirine vurdu. Sınıf bir anda rengârenk ışıklarla doldu. Tavandan sarkan damlacıklar gökkuşağı gibi parlıyor, sıralar denizin dalgaları gibi sallanıyordu. Tam o anda Sihirli Profesör ortaya çıktı. Gözlüğünü düzeltti, cübbesini savurdu ve gür bir sesle konuştu:

— Merhaba meraklı kâşifler! Bugün sizi Karaciğer ve Böbreklerinizin sihirli dünyasına gidiyoruz, suyun orada nasıl gizli bir kahraman olduğunu göstereceğim!

Çocuklar alkışlarla bağırdı. Sihirli Profesör Su’nun asasını bir kez daha kaldırmasıyla sınıftaki çocuklar ışıklarla dolu bir tünelden kayarak vücudun içinde başka bir yere ilerlediler. Bu kez doğduklarından beri sürekli çalışan bir organa doğru gidiyorlardı: Karaciğer.

Işık dağıldığında önlerinde büyük, pembe-turuncu bir dağ gibi organ belirdi. Renkli damarlar içinden su damlaları geçiyordu; damarların etrafı berrak sıvı tabakalarıyla, sanki bir nehir sistemi gibiydi.

Profesör Su, sesi yankılanarak duyuldu:
“Hoş geldiniz çocuklar, ‘Karaciğer Dünyası’na! Burası vücudunuzun kimyasal fabrikası, temizleyici istasyonu ve suyun sihirli dostu diyebileceğimiz organdır. Şimdi size öğreteceğim: karaciğer neden suyu sever, su karaciğer için neden hayat demektir?”

Mehmet Atlas merakla öne fırladı:
“Profesör, karaciğer ne yapar ki bu kadar önemli? Sakın sadece kanı temizlemek falan değildir?”

Profesör Su başını salladı:
“Hiç de öyle değildir Mehmet Atlas. Karaciğer birçok işi birden yapar. Sadece kanı temizlemek değil; besinleri enerjilere dönüştürmek, toksinleri atmak, yağları parçalamak, vitaminleri depolamak, hatta bağışıklık sistemiyle yardımlaşmak gibi görevleri vardır. Su olmadan bu işler zayıf kalır.”

Profesör bastonunu yere vurdu ve birden havada altın harflerle yazılar belirdi:

  1. Besinleri işler.
  2. Zehirli maddeleri temizler.
  3. Yağları sindirmeye yardım eder.
  4. Kan şekerini dengeler.
  5. Vitamin ve mineralleri depolar.

Çocuklar büyülenmiş gibi baktılar.

Toprak, gözleri merakla parlayarak sordu:
“Besinleri enerjilere dönüştürmek derken ne demek? Örneğin ben yediğim yemeği nasıl kullanıyorum bu karaciğer sayesinde?”

Profesör Su gülerek:
“Çok güzel bir soru Toprak. Diyelim ki kahvaltıda yumurta yedin, süt içtin, ekmek yedin. Karaciğeriniz bu besinlerdeki yağları, proteinleri ve karbonhidratları parçalar. Karbohidratlardan glikoz çıkar, bu vücuda enerji sağlar. Yağları metabolize eder; yani yakıt olarak kullanılabilecek hale getirir. Proteinlerin artakalan kısmını işler.”

Profesör Su su damlalarını elinde tutar gibi göstererek devam etti:
“Su, karaciğerin en büyük yardımcısıdır. Çünkü karaciğer içindeki tüm kimyasal reaksiyonlar sulu ortamda gerçekleşir. Enzimler adı verilen bu küçük biyolojik makineler, besinleri parçalama, toksinleri dönüştürme işlerini su içinde yaparlar. Su, adeta bu reaksiyonların zemini gibidir.”

Defne Yaz merakla sordu:
“Enzim dediğiniz şey neydi, Profesör?”

Profesör Su:
“Enzimler, karaciğerinizde bulunan özel proteinlerdir. Bir simya laboratuvarındaki kimya katalizörleri gibi; besinleri ya da zararlı maddeleri (toksinleri) dönüştürürler. Ama bu işlemi hızlandırmak için su gerekir. Eğer yeterince su olmazsa, bu enzimler etkisizleşir.”

Mercan:
“Yani suyu az içmek karaciğerin yavaş çalışmasına neden olur mu?”

Profesör Su:
“Evet Mercan. Susuz kalınca karaciğer yeterince verimli çalışamaz. Toksinler birikir, yağ metabolizması bozulur, hatta karaciğer yağlanması gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu durumda kişi yorgunluk, mide rahatsızlığı, hormon düzensizlikleri gibi belirtiler hissedebilir.”

Ege parmağını kaldırdı:
“Benim duyduğum bir şey var: ‘karaciğer glikojen saklar’ deniyor. Glikojen ne demek?”

Profesör Su:
“Glikojen, karaciğerin bir tür enerji deposudur. Senin hücrelerin beklemediği zamanlar için glikozu depo eder. Yani yemek yediğinde karaciğer fazladan glukozu glikojen olarak saklar. Suyun yardımıyla bu saklama işlemi dengeli olur. Susuzluk varsa bu işlemler zorlaşır.”

Nilda:
“Peki toksinler nasıl birikir? Zararlı nedir?”

Profesör Su:
“Toksin, vücut için zararlı olan bütün kimyasal madde demektir: örneğin sigara dumanındaki kimyasallar, alkol, ilaçların fazlası, hatta çevreden gelen bazı ağır metaller gibi. Karaciğer bu toksinleri alır, onları daha zararsız bileşenlere dönüştürür veya vücuttan atılmasını sağlar (idrar, safra yoluyla). Su olmazsa bu atma işlemi zorlaşır; toksinler karaciğerde kalır ve zarar verir.”

Çocuklar karaciğerin farklı bölümlerinde gezerken, birden ortam kararmaya başladı. Dev bir alan gördüler. Burada siyah, bulanık sıvılar biriktirilmişti.

Ela ürpererek:
“Bu nedir profesör? Çok kirli görünüyor!”

Profesör bastonunu salladı:
“Bunlar vücudumuza giren zararlı maddeler. Karaciğeriniz bunları yakalayıp zararsız hale getiriyor. Mesela ilaç içtiğinizde, fazla kalmaması için burada parçalanıyor. Ya da fast-food gibi yağlı yiyecekler yediğinizde, onların fazlasını depoluyor.”

Toprak merakla eğildi:
“Peki burada su ne işe yarıyor?”

Profesör açıkladı:
“Su olmazsa bu zehirli maddeler yoğunlaşır, yani daha koyu hale gelir. Ama su sayesinde seyreltildiği için karaciğer onları daha kolay parçalar ve böbreklere gönderir.”

Mehmet Atlas ellerini beline koydu:
“O zaman su içmezsek zehirler daha uzun süre vücudumuzda kalır, öyle mi?”

“Kesinlikle Atlas! İşte bu yüzden su içmek, vücudunuzu temizlemenin en kolay yoludur.”

Toprak titreyerek:
“Profesör, susuz kalırsak karaciğer çok mu yorulur?”

Profesör Su:
“Kesinlikle. Bu durumda karaciğer hücreleri (hepatositler denir) su kaybeder. Su azaldıkça hepatositler ya daralır ya şişer; her iki durumda da fonksiyonları bozulur. Ayrıca karaciğerin kandaki suyu dengede tutma görevi de sekteye uğrar.”

Ali:
“Bu nedenle mi susuz kaldığımda enerjim düşüyor?”

Profesör Su:
“Evet Ali. Karaciğer enerjiyi dengeli şekilde kullanamazsa, glikojen depolarını etkili şekilde açamaz, kan şekerini düzgün kontrol edemez. Sonuçta bedenin genel enerji üretimi düşer, halsizlik olur.”

Eylül:
“Profesör, hepatosit ne demek?”

Profesör Su:
“Harika bir soru Eylül. Hepatosit, karaciğerin ana hücreleridir. Onlar karaciğerin bütün işlerini yapar: besinleri metabolize eder, toksinleri temizler, safra üretir. Safra adı verilen sıvı, sindirim için önemlidir. Özellikle yağların sindirilmesine yardımcı olur.”

Mila:
“Amonyak diye bir şey duymuştum. Karaciğerle ilgili mi?”

Profesör Su:
“Evet Mila. Amonyak, protein sindirimi sırasında oluşan bir atık maddedir, vücut için zehirli olabilir. Karaciğer bu amonyağı daha az zararlı maddelere dönüştürür. Bu iş ‘detoksifikasyon’ yani toksin temizleme sürecinin bir parçasıdır. Su, bu işlem sırasında enzimlerin çalışması ve moleküllerin taşınması için olmazsa olmazdır.

Can:
“Profesör, peki ben sabah kalkınca su içince daha mı iyi uyanıyorum? Çünkü annem hep diyor ‘kahvaltıdan önce bir bardak su iç.’”

Profesör Su:
“Evet Can. Sabah uyandıktan sonra vücut gece boyunca su kaybeder. Karaciğer çalışmaya başlarken bu su kaybını hissetmemesi için suya ihtiyaç duyar. Ayrıca açlık sonrası kan şekeri düşmüştür; su içmek bu düşüşü hafifletir, karaciğer daha dengeli çalışmaya başlar.”

Defne Yaz:
“Ben bazen tatlı su yerine kola gibi içecekler içiyorum. O da sayılır mı?”

Profesör Su:
“İçecekler de su içer ama içinde şeker, asit, katkı maddeleri varsa karaciğer ekstra çalışmak zorunda kalır. Doğal, sade su her zaman en iyisidir.”

Mercan:
“Karaciğerin yorulduğu nasıl anlaşılır?”

Profesör Su:
“Yorgunluk, iştah kaybı, hazımsızlık, sararma (cilt, gözlerin beyaz kısmı), karın ağrısı gibi belirtiler olabilir. Ama bunlar başka şeylerden de olabilir. En iyisi suyu düzenli içmek, dengeli beslenmek, doktor kontrolü.”

Profesör Su ellerini şıklattı; etraflarındaki damarlar parlamaya başladı, karaciğerdeki hücreler daha canlı görünür oldu.

Defne Ebrar:
“Profesör, şu anda bir şey değişti mi?”

Profesör Su:
“Evet! Su içerseniz, karaciğer hücrelerine su dolar, hepatositler daha sağlıklı çalışır, toksinleri daha hızlı atar, yağ metabolizması düzgün olur. Ayrıca su sayesinde karaciğerinizin depoladığı vitaminler ve mineraller (örneğin A, D, E, K gibi yağda çözünür vitaminler ve bazı B vitamini türleri) daha etkin kullanılır.”

Aziz:
“Vitamin derken, bunlar ne işe yarıyor?”

Profesör Su:
“Vitaminler vücudun büyümesi, bağışıklık sistemi, hücre onarımı gibi pek çok iş için gereklidir. Örneğin K vitamini kanın pıhtılaşmasına yardımcı olur. Eğer karaciğer sağlıksız olursa bu vitaminler düzgün kullanılmaz.”

Toprak:
“Profesör, biz karaciğerimizi nasıl koruyabiliriz?”

Profesör Su:
“Çok güzel bir soru Toprak, çünkü korumak en önemli iş. İşte bazı öneriler:

  1. Yeterince su içmek. Her gün, özellikle sıcak havalarda, spor yaptıktan sonra suskunluk hissetmeden su içmek.
  2. Dengeli beslenmek: Çok yağlı yiyecekler, fazla işlenmiş gıdalar karaciğer için yük olabilir. Sebze, meyve, tam tahıllar, az yağlı protein kaynakları, sağlıklı yağlar tercih edilmeli.
  3. Alkol kullanmamak (siz yaştayken değil ama ileride dikkat edilmesi gereken bir şey).
  4. İlaçları doktor tavsiyesiyle kullanmak, gereksiz ilaçlardan kaçınmak.
  5. Düzenli uyku ve hareket: Su ve oksijen karaciğerin yenilenmesi için çok önemlidir.”

Nilda:
“Profesör, karaciğer su olmadan yağ depolamaya başlar mı?”

Profesör Su:
“Evet Nilda. Su eksikliğiyle birlikte metabolizma bozulunca karaciğer yağlanabilir. Bu durum non-alkolik karaciğer yağlanması denir. Sadece kilo değil, hayat tarzıyla da ilgilidir.”

Mehmet Atlas:
“Profesör, ben hep merak ederim: insanlar spor yaptığında neden kasları çalışır, terler ama karaciğer niye ek çalışır? Su içince kaslar mı daha iyi çalışır?”

Profesör Su:
“Merhametli soru Mehmet Atlas. Evet, su içince kaslar daha iyi performans gösterir çünkü su, kanı inceltir ve yakıt (glikoz) ile oksijenin taşınmasını kolaylaştırır. Karaciğer de bu yakıtı sağlar; su eksikliğinde bu süreç yavaşlar, kaslarda kramp, yorgunluk olur. Ayrıca spor sonrası vücutta oluşan bazı artık maddeler (laktat gibi) karaciğer tarafından temizlenir; su burada diş gibi işlev görür.”

Toprak (hazır fırsatı kaçırmayarak):
“Demek ki su sadece içtiğimiz içecek değil, vücudun her köşesini etkileyen görünmez bir el gibi. Karaciğer diyetimiz, su içme alışkanlığımız, uyku düzenimiz, hepsi birleşince sağlıklı kalıyoruz.”

Profesör Su:
“Aynen Toprak. Su sadece susuzluğu gidermiyor; bütün sistemlerin düzgün çalışmasını sağlıyor. Karaciğer vücudun kimyasal deposu gibidir; senin içtiğin su, yediğin yiyecek, yaptığın hareket, hepsi karaciğerine mesaj verir: ‘İyi ki buradayım!’”

Profesör Su nihayet yolculuğu sonlandırmak üzere asasını çevirdi. Karaciğerin damarları ışıl ışıl oldu, toksinler temizlenmiş gibi parlak hücreler göründü. ve çocuklara dönerek:

“İşte su ile karaciğerin dansı budur. Siz yeterince su içmezseniz bu dans aksar; toksinler birikir, yağlar artar, enerji düşer, sağlık zarar görür. Ama suyu düzenli içerseniz karaciğer her sabah tazelendiğinizi söyler.”

Sihirli Profesör Su, asasını hafifçe salladı. Sınıf bir anda başka bir yere sürüklenmeye başladı. Çocuklar gözlerini açtıklarında, karşılarında iki fasulye şekilli, koyu kırmızı renkte kocaman organ gördüler. Bu organların etrafından mavi ve kırmızı damarlar geçiyor, içlerinden su damlacıkları ve küçük kristaller ışıl ışıl parlıyordu.

Profesör Su:
“Hoş geldiniz çocuklar! İşte böbrekler… Vücudunuzun suyu yöneten, kanı süzen, dengeyi sağlayan inanılmaz makineler.”

Çocuklar büyülenmiş gibi etrafı inceliyordu. Kimi böbreklerin kıvrımlarına, kimi akan damarların parıltısına bakıyordu.

Nilda:
“Öğretmenim… yani Profesör, böbrekler sadece idrar yapmak için mi var? Çünkü hep öyle duydum.”

Profesör Su (gülümseyerek):
“Harika bir soru Nilda. Evet, böbrekler idrar üretir, ama asıl işleri çok daha büyüktür. Böbrekler kanınızı sürekli süzer, fazla suyu, tuzu ve zararlı maddeleri ayıklar. Böylece vücudunuzun dengesini korurlar.”

Toprak:
“Yani böbrekler bir tür filtre mi?”

Profesör Su:
“Aynen öyle Toprak! Tıpkı bir akvaryum filtresi gibi. Eğer balık akvaryumunda filtre çalışmazsa su bulanır, balıklar hasta olur. Sizde de böbrekler çalışmazsa kanınız kirlenir, vücut zehirlenir.”

Mehmet Atlas:
“Profesör, bu böbreğin içinde neler var? Niye böyle kıvrımlı görünüyor?”

Profesör Su:
“Böbreğin içinde milyonlarca küçük süzgeç vardır. Bunlara ‘nefron’ denir. Her böbrekte yaklaşık 1 milyon nefron bulunur. Nefronlar kanı süzer, faydalı maddeleri geri alır, zararlıları idrarla atar.”

Ege:
“Bir milyon mu? O kadar çok süzgeçle kan çok mu hızlı temizleniyor?”

Profesör Su:
“Evet Ege! Böbrekleriniz her gün yaklaşık 180 litre kanı süzer. Ama merak etmeyin, bu 180 litrenin çoğu geri emilir. Yani faydalı su ve maddeler tekrar kana katılır, sadece atılması gereken 1-2 litre idrar olarak çıkar.”

Elif:
“Peki Profesör, su içmezsek böbrekler nasıl çalışır?”

Profesör Su:
“Çok güzel soru Elif. Su olmazsa böbrekler kanı süzerken zorlanır. Çünkü idrarı oluşturmak için suya ihtiyaçları vardır. Susuz kalırsanız, idrarınız koyulaşır, içinde daha fazla tuz ve zararlı madde birikir. Bu da taşlara ya da böbrek hasarına yol açabilir.”

Ela:
“Yani idrarın rengine bakarak susuz olup olmadığımızı anlayabilir miyiz?”

Profesör Su:
“Aferin Ela! Evet, idrarınız açık sarıysa suyunuz yeterli demektir. Koyu sarı veya kahverengi ise susuzsunuz demektir.”

Çınar:
“Profesör, sadece suyu mu dengeliyorlar?”

Profesör Su:
“Hayır Çınar. Böbrekler aynı zamanda tuz ve mineralleri de dengeler. Örneğin sodyum, potasyum, kalsiyum gibi mineraller kasların ve sinirlerin çalışması için gereklidir. Fazlası zararlı olur. Böbrekler bunları ayarlar.”

Aziz:
“Benim annem bazen ‘tansiyonun tuzla ilgisi var’ diyor. Bu da böbrekle mi alakalı?”

Profesör Su:
“Evet Aziz. Böbrekler tuz dengesini ayarlayamazsa, kanda fazla tuz kalır. Bu da suyu çeker, damarlar şişer ve tansiyon yükselir. Su içmek böbreklere yardımcı olur, dengeyi sağlar.”

Eylül:
“Profesör, böbreklerin hormon ürettiğini duydum. Doğru mu?”

Profesör Su:
“Bravo Eylül, çok doğru! Böbrekler sadece süzgeç değildir, aynı zamanda küçük kimya fabrikalarıdır. Mesela ‘eritropoietin’ adlı hormon üretirler. Bu hormon, kemik iliğine ‘daha fazla kırmızı kan hücresi yap’ diye emir verir. Böylece kanınız oksijen taşımada güçlenir.”

Zehra:
“Demek ki böbrekler olmasa kanımız da eksik olurmuş!”

Profesör Su:
“Aynen öyle Zehra. Ayrıca böbrekler D vitaminini de aktif hale getirir. D vitamini kemiklerinizin güçlü olması için kalsiyumu kontrol eder. Suyun yeterli olması, bu süreçlerin düzenli çalışmasını sağlar.”

Defne Yaz:
“Profesör, bazen böbrek taşı diye bir şey duyuyorum. O da suyla mı ilgili?”

Profesör Su:
“Çok güzel nokta Defne. Evet, böbrek taşları genellikle yeterince su içmeyince oluşur. Çünkü idrardaki tuzlar yoğunlaşır, kristaller haline gelir ve birleşip taş oluşturur. Su içmek bu kristallerin oluşmasını engeller.”

Kıvanç:
“Taş olursa çok mu acır?”

Profesör Su:
“Evet Kıvanç, böbrek taşı idrar kanalından geçerken çok şiddetli ağrı yapabilir. Onun için düzenli su içmek en iyi korumadır.”

Profesör asasını salladı. Çocukların gözleri önünde böbreğin içindeki damarlar kurur gibi oldu, nefronlar zorlanıyordu.

Mercan:
“Profesör, böbrekler niye böyle zorlanıyor?”

Profesör Su:
“Çünkü vücut susuz kaldığında böbrekler fazla suyu idrara veremez. Vücut suyu tutmaya çalışır. İdrar çok az ve çok koyu olur. Bu böbreklere yük bindirir.”

Yaman:
“Demek ki ben su içmezsem böbreğim aslında beni korumak için daha çok çalışıyor, ama kendisi zarar görüyor!”

Profesör Su:
“Harikasın Yaman! İşte tam olarak öyle. Su içmek böbreğe teşekkür etmektir.”

Mila:
“Ben bazen oyun oynarken saatlerce su içmeyi unutuyorum. Ama susadığımı hissediyorum. O zaman mı tehlikeli?”

Profesör Su:
“Evet Mila. Susuzluk hissi başladığında aslında vücudun geç kalmış bir alarm verir. En iyisi gün boyunca aralıklarla su içmek.”

Defne Ebrar:
“Ben anneme hep sorarım, ‘süt de su yerine geçer mi?’ diye. Gerçekten geçer mi?”

Profesör Su:
“Süt, meyve suyu gibi içecekler su içerir ama onların içinde başka maddeler de vardır. En temiz ve en kolay faydalanılacak içecek sudur. Yani en iyi tercih her zaman sudur.”

Mehmet Atlas:
“Profesör, ben düşündüm de: böbrekler aslında sürekli kanı yıkayan çamaşır makineleri gibi. Su deterjan gibi, kirleri söküyor. Doğru mu?”

Profesör Su:
“Muhteşem benzetme Mehmet Atlas! Evet, böbrekler çamaşır makinesi gibidir. Ama deterjan yerine en büyük yardımcısı sudur.”

Toprak:
“Ben de şunu merak ediyorum: Eğer biz çok su içersek böbrekler yorulur mu?”

Profesör Su:
“Çok güzel düşünce Toprak. Normal şartlarda sağlıklı böbrekler fazla suyu kolayca atar. Ama çok aşırı (örneğin kısa sürede 6-7 litre) içerseniz, kandaki tuzlar aşırı seyrelir. Bu da tehlikeli olabilir. Yani her şeyde denge önemlidir.”

Ali:
“Profesör, böbreğimizi nasıl koruyacağız?”

Profesör Su:
“İşte altın kurallar:

  1. Düzenli su için (günde 6-8 bardak).
  2. Çok tuzlu yiyeceklerden uzak durun.
  3. Gazlı ve aşırı şekerli içecekleri az için.
  4. Hareket edin, terleyin ama kaybettiğiniz suyu geri koyun.
  5. Gereksiz ilaç kullanmayın; bazı ilaçlar böbreğe yük olabilir.”

Asya Naz:
“Profesör, ben hep terleyince çok susuyorum. O zaman böbreklerim mi alarm veriyor?”

Profesör Su:
“Evet Asya Naz. Terle su kaybedince böbrekler kanın yoğunlaştığını fark eder ve susama hissini artırır.”

Profesör asasını tekrar salladı. Böbrekler yeniden canlandı, damarlar parladı, nefronlardan berrak su damlacıkları geçti. Çocuklar büyülenmiş gibi baktı.

Profesör Su:
“İşte çocuklar, böbreklerinizin sırrı budur. Onlar vücudunuzun filtresi, suyunuzun dostu, dengenizin koruyucusudur. Onlara iyi davranın, bolca su için.”

Çocuklar bir anda sınıfta olduklarını gördüler. Hepsi ellerini bardaklarına götürdü, gülümseyerek su içti.

Hatice Öğretmen:
“Harikasınız çocuklar! Şimdi artık su içmenin böbrekler için ne kadar önemli olduğunu öğrendiniz.”

✅ ✅ ✅
Öğrendiklerimizi Tekrar edelim
  • Karaciğer, vücudun kimya laboratuvarıdır: besinleri enerjiye çevirir, toksinleri temizler, yağ metabolizmasını düzenler.
  • Su bu işlemlerin zemini; enzimlerin çalışması, besinlerin taşınması, toksinlerin atılması için gereklidir.
  • Dehidrasyon su eksikliği, karaciğer fonksiyonlarını bozar. Yorgunluk, hazımsızlık, vücut sistemlerinde bozulma olur.
  • Su içmek günlük hayatta her zaman aklımızda olmalı: yemeklerden önce, spor sonrası, sıcak havalarda, uyanınca.
  • Böbrekler, vücudun filtresidir; kanı süzer, zararlı maddeleri idrarla atar.
  • Su içmek böbreklerin çalışmasını kolaylaştırır, taş oluşumunu engeller.
  • Böbrekler hormon üretir: eritropoietin (kan hücreleri için), aktif D vitamini (kemikler için).
  • İdrar renginiz susuzluk durumunuzu gösterir.
  • Dengeli su içmek sağlığın temelidir.

Küçük gençler, devamı bir sonraki yazıda…

Dr. Mustafa KEBAT

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.

Dr Mustafa KEBAT

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Beyin – Deri ve Su? – Küçük Gençlere

Bir sabah dördüncü sınıf öğrencileri sınıflarında sıralarına oturmuştu. Hatice öğretmen tahtaya kocaman bir güneş çizmiş, altına da “Merak etmek öğrenmenin anahtarıdır” yazmıştı. Çocukların gözleri parlıyordu çünkü bu derslerde sık sık sürprizler olurdu.

O sırada Nilda elini kaldırdı.

Nilda: “Öğretmenim, ben dün eve giderken çok susamıştım. Su içince kendimi çok iyi hissettim. Merak ediyorum… Neden su içmeliyiz? Yani suyun vücudumuzda tam olarak ne yaptığı bana çok gizemli geliyor.”

Sınıf bir anda sessizleşti. Çünkü bu soru herkesin aklında vardı ama kimse böylesine doğrudan sormamıştı.

Hatice öğretmen gülümseyerek:
“Harika bir soru Nilda! Demek ki bugünkü dersimizin konusu belli oldu. Ama sıradan bir ders değil bu. Sizce yine biraz sihire ihtiyaç duyar mıyız?”

Çocukların hepsi bir ağızdan bağırdı:
Çınar, Elif, Atlas, Defne Yaz, Mila, Aziz ve diğerleri: “Evet öğretmenim! Sihir! Sihir!”

Hatice öğretmen ellerini üç kez birbirine çarptı. Birden sınıfta hafif bir rüzgâr esmeye başladı, pencerelerden içeri sanki gökkuşağı renklerinde ışıklar doldu. Ve puf! Karşılarında uzun beyaz sakallı, mavi şapkalı, elinde su damlası şeklinde asası olan Sihirli Profesör Su belirdi.

Profesör Su: “Merhaba küçük kaşifler! Ben Profesör Su. Dünyadaki en değerli sıvının sırrını öğrenmek için geldim. Nilda’nın sorusu çok önemli: Neden su içmeliyiz? Cevabını bulmak için sizi sihirli bir yolculuğa çıkarmaya geldim. Hazır mısınız?”

Çocuklar heyecanla ayağa fırladılar.
Mercan: “Ben hazırım! Ama lütfen bu kez gerçekten vücudumuzun içine gidelim, görmek istiyorum!”
Profesör Su: “Tam da öyle olacak. İlk durağımız beyniniz. Çünkü suyun en çok iş yaptığı, en hassas olduğu organlardan biridir.”

Ve profesör asasını havaya kaldırdı. Birden bütün sınıf küçücük su damlalarına dönüştü. Ardından kendilerini kocaman kıvrımlı, ışıl ışıl bir yapının içinde buldular: Beyin!

Çocuklar etrafa bakınca inanamadılar. Her yerde elektrik kıvılcımları gibi ışıklar parlıyor, kabloları andıran uzun yollar boyunca minik sinyaller “fırt fırt” diye geçiyordu.

Zehra: “Vay canına! Bu sanki dev bir şehir gibi. Yollar, ışıklar, sinyaller var.”
Profesör Su: “Çok doğru Zehra. Beyniniz aslında bir şehir gibi. Buradaki binalara nöron denir. Yani sinir hücreleri. Sizin düşünmenizi, konuşmanızı, gülmenizi, oyun oynamanızı sağlayan her şey bu nöronlarda olur. Ve tahmin edin bakalım bu şehirde yolların düzgün çalışması için en önemli şey nedir?”

Ege hemen atladı: “Elektrik mi?”
Profesör Su: “Kısmen doğru. Elektrik sinyalleri burada çok önemli. Ama bu elektriklerin düzgün iletilmesi için ortamın dengede olması gerekir. İşte burada ben, yani su devreye girerim.”

Çocuklar şaşkın bakışlarla birbirine döndüler.

Tibet: “Ama profesör, suyla elektrik birbirine karışınca tehlikeli olur derler. Burada nasıl oluyor da işe yarıyor?”
Profesör Su: “Çok akıllıca bir soru Tibet. Evet, dışarıda suyla elektrik karışınca tehlike olur. Ama vücudunuzun içinde su, elektrik sinyallerinin güvenli şekilde ilerlemesini sağlar. Çünkü suda elektrolitler vardır. Elektrolitler, yani sodyum, potasyum gibi mineraller, elektrik sinyallerinin nöronlardan diğerine atlamasını kolaylaştırır. Yani ben su olarak hem taşıyıcıyım hem de düzenleyiciyim.”

Nilda heyecanla: “Yani biz yeterince su içmezsek beynimizde bu sinyaller yavaşlıyor mu?”
Profesör Su: “Kesinlikle! Buna dehidrasyon denir. Yani susuz kalma. Susuz kaldığınızda beyninizdeki elektriksel iletişim bozulur. Sonuçta başınız döner, dikkatiniz azalır, ders çalışırken odaklanamazsınız. Hatta çok uzun süre susuz kalırsanız hayal görmeye bile başlayabilirsiniz.”

Ela ürpererek: “Yani su içmezsek beynimiz yanlış sinyaller gönderiyor. Peki ya hafızamız?”
Profesör Su: “Hafızanız da büyük ölçüde sudan etkilenir. Çünkü beynin içinde beyin omurilik sıvısı diye özel bir sıvı vardır. Bu sıvı beyninizi yastık gibi korur, aynı zamanda besin ve sinyalleri taşır. Eğer yeterli su içmezseniz bu sıvı azalır, beyniniz adeta ‘susuz’ kalır.”

Defne Yaz: “Ben ders çalışırken bazen çok susuyorum ama su içmeyi unutuyorum. Sonra da soruları çözerken kafam karışıyor. Bu, beynimin susuz kalmasıyla mı ilgili?”
Profesör Su: “Evet Defne Yaz. Düşüncelerinin berrak olması için beyninin berrak bir suya ihtiyacı var. Tıpkı kirli bir gölette balıkların göremediği gibi, susuz kalmış beyinde de bilgiler birbirine karışır.”

Atlas: “Peki profesör, beynimizin yüzde kaçı sudan oluşuyor?”
Profesör Su: “Harika bir soru Atlas. İnsan beyninin yaklaşık yüzde 75’i sudur. Yani beyninizin büyük kısmı sudan yapılmış diyebiliriz. Eğer su miktarı azalırsa, bu dev şehirde trafik kazaları olur, yollar kapanır.”

Asya Naz: “Benim aklıma bir şey geldi. Peki su sadece iletim için mi önemli, yoksa başka şeyler de yapıyor mu?”
Profesör Su: “Elbette çok şey yapar. Örneğin beynin sıcaklığını ayarlar. Siz koştuğunuzda, oyun oynadığınızda beyniniz ısınır. İşte su, bu ısının dengede kalmasını sağlar. Ayrıca su, toksinleri yani zararlı maddeleri beyinden uzaklaştırır. Adeta çöp kamyonu gibi çalışır.”

Ali gülerek: “Yani su beynimizin hem elektrik teknisyeni hem de çöpçüsü hem de klima sistemi mi?”
Profesör Su kahkahalarla: “Bravo Ali! Çok güzel özetledin.”

Kıvanç: “Profesör, siz biraz önce ‘elektrolit’ dediniz. O neydi tam olarak?”
Profesör Su: “Elektrolitler, suyun içinde çözünmüş minik şarjlı parçacıklardır. Sodyum, potasyum, kalsiyum gibi minerallerden oluşurlar. Bunlar olmasa nöronlar birbirine mesaj gönderemez. Mesela bilgisayarların kablosuz internete ihtiyacı vardır ya, işte nöronların da elektrolitlere ihtiyacı vardır.”

Mercan: “Peki elektrolitler bitince ne olur?”
Profesör Su: “O zaman kaslarınızda kramplar olur, beyniniz yavaşlar, hatta bayılabilirsiniz. Spor yaparken çok terlediğinizde elektrolit kaybedersiniz. O yüzden sporcular bol su içer.”

Eylül: “Ben bazen çok uzun süre bilgisayar oynuyorum, sonra başım ağrıyor. Su içince geçiyor. Bu tesadüf mü?”
Profesör Su: “Hayır, bu tamamen bilimsel bir sonuç. Uzun süre ekran karşısında kalınca beynin çok enerji harcar. Bu sırada su kaybedersin. Susuzluk baş ağrısına yol açar. Su içince beynin yeniden dengeye gelir.”

Mila: “Benim dedem bazen ‘çok su içmek lazım, yoksa beyin kurur’ diyor. Beyin gerçekten kurur mu?”
Profesör Su gülerek: “Deden çok doğru söylüyor. Tabii ki beyin üzüm gibi kuruyup buruşmaz. Ama yeterince su olmazsa beynin hacmi biraz küçülür. Bu da baş ağrısı, yorgunluk ve unutkanlık yapar.”

Profesör Su asasını salladı. Çocukların etrafında berrak bir şelale belirdi. Bu şelale beynin içinden akan suyu temsil ediyordu. Çocuklar büyülenmiş gibi baktılar.

Yaman: “Ben artık su içmeden derse başlayamam. Yoksa beynim çalışmaz.”
Aziz: “Ben de futbol oynarken yanımda mutlaka su şişesi taşıyacağım. Çünkü kaslarım kadar beynim de susuyor.”

Profesör Su: “Harika! Demek ki beynin sırrını çözdünüz. Su beynin çalışması, hafıza, dikkat, duygu ve hayalleriniz için vazgeçilmezdir. Şimdi dilerseniz bir sonraki durağa, yani cildinize yani derinize yolculuk yapabiliriz. Ama önce herkes bana söz versin: Susadığında asla su içmeyi unutmayacaksınız.”

Çocukların hepsi bir ağızdan bağırdı:
Söz veriyoruz Profesör!

Beyinden ayrılan çocuklar, Profesör Su’nun asasının bir kez daha parlamasıyla bir anda başka bir yere doğru sürüklendiklerini hissettiler. Önlerinde uçsuz bucaksız bir ova vardı. Bu ova kıvrımlı dağlarla, gözenek gibi açılan minik tünellerle doluydu. Üzerinde parlayan ışıklar, sanki milyonlarca küçük kristal damla gibiydi.

Ela şaşkınlıkla etrafına bakarak:
“Burası nereye benziyor biliyor musunuz? Sanki dev bir yeryüzü haritası gibi… Ama neden gözenekler var?”

Profesör Su gülümseyerek:
“Çok doğru gözlem Ela. Burası aslında sizin derinizin içinden bir kesit. Yani cildinizin büyütülmüş hâlini görüyorsunuz. İnsan vücudunun en büyük organı deridir. Ve tahmin edin bakalım derinizin en sadık dostu kimdir?”

Çınar: “Su! Çünkü sen bizi buraya getirdin, değil mi?”
Profesör Su: “Bravo Çınar. Evet, su. Çünkü deri, su sayesinde canlı, esnek ve koruyucu kalır.”

Zehra merakla: “Ama profesör, ben hep kalbin, beynin ya da akciğerin en önemli organ olduğunu düşünürdüm. Deri de organ mı?”

Profesör Su: “Harika soru Zehra. Evet, deri bir organdır ve vücudunuzun en büyük organıdır. Hepinizin üzerinde kocaman bir elbise gibi durur. Bu elbisenin görevi sadece sizi kaplamak değildir. Deri, mikropları dışarıda tutar, güneş ışığını düzenler, vücudun ısısını ayarlar ve dokunma duyunuzu sağlar. Bütün bunları yapabilmesi için suya ihtiyacı vardır.”

Ege ellerini kaldırarak:
“Yani öğretmenim, pardon profesörüm, biz su içmesek cildimiz görevlerini yapamaz mı?”

Profesör Su:
“Kesinlikle öyle Ege. Su, cildinizin hem içeriden hem dışarıdan çalışmasını sağlar. İçeriden kanla gelen su, cilt hücrelerini şişkin ve sağlıklı tutar. Dışarıdan ise terleme yoluyla suyu kullanır. Böylece vücudunuzun ısısını dengeler.

Çocuklar merakla cildin farklı katmanlarına bakıyorlardı.

Profesör Su asasını salladı ve dev bir ekran gibi üç katman belirdi:

  1. Epidermis (Üst tabaka)
  2. Dermis (Orta tabaka)
  3. Hipodermis (Alt tabaka)

Profesör Su:
“İşte bu üç katman sizin cildinizi oluşturur. Epidermis mikroplara karşı kalkan gibidir. Dermis içinde damarlar, sinirler, ter bezleri bulunur. Hipodermis ise yağ tabakasıdır, vücudu sıcak tutar. Ve bu üç tabakanın hepsinin sağlıklı çalışması için suya ihtiyacı vardır.”

Atlas şaşkınlıkla:
“Yani bizim derimiz aslında üç katlı bir apartman gibi mi?”
Profesör Su: “Aynen öyle Atlas. Ama bu apartmanın pencereleri gözeneklerdir. Bu pencerelerden hem su dışarı çıkar (terleme) hem de hava alışverişi olur.”

Defne Yaz: “Profesör, peki terleyince neden ıslanıyoruz? Ben koştuğumda tişörtüm sırılsıklam oluyor.”

Profesör Su:
“Çünkü terleme, derinizin suyu kullanarak vücut ısınızı dengelemesidir. Koşarken kaslarınız çalışır, ısınır. Eğer bu ısı artmaya devam ederse vücudunuz zarar görür. O yüzden derinizdeki ter bezleri suyu dışarı çıkarır. Su buharlaşırken vücudunuz serinler. İşte bu, dünyanın en doğal klima sistemidir.”

Yaman gülerek:
“Yani biz aslında yürüyen klimalarız ha!”

Profesör Su:
“Evet Yaman, tam da öyle. Ama klimanızın çalışması için yeterince su içmeniz gerekir. Eğer su içmezseniz terleyecek sıvınız kalmaz, vücudunuz aşırı ısınır ve bayılabilirsiniz. İşte bu yüzden yazın su içmek çok önemlidir.”

Nilda düşünceli:
“Peki profesör, derimizin ne kadarı sudan oluşuyor?”

Profesör Su:
“Çok güzel bir soru Nilda. İnsan derisinin yaklaşık yüzde 60’ı sudur. Bu su, hücrelerin içindeki sıvıda, kan damarlarında ve dokuların arasında bulunur. Eğer bu oran düşerse cildiniz kurur, çatlar, kaşınır. Aynı zamanda mikroplar daha kolay içeri girer.”

Asya Naz hemen ekledi:
“Benim annem hep ‘cildin kurumaması için bol su iç’ der. Meğer bilimselmiş!”

Profesör Su:
“Kesinlikle doğru bir tavsiye Asya Naz. Kozmetik kremler dışarıdan cildi nemlendirir ama gerçek nem içeriden gelir. Yani suyu içmek en etkili güzellik sırrıdır.”

Çocuklar deride dolaşırken birden yukarıdan parlak ışıklar geldi. Bu, güneş ışığının deriden süzülüşünü temsil ediyordu.

Mercan gözlerini kısarak:
“Profesör, güneş ışığı çok güçlü. Deri buna nasıl dayanıyor?”

Profesör Su:
“İşte burada da suyun rolü var. Su, hücreleri nemli tutarak UV ışınlarının zararını azaltır. Ayrıca derinizde melanin adlı bir pigment vardır. Bu madde sizi güneşin zararlı ışınlarından korur. Ama çok fazla güneşte kalırsanız, derinizdeki su buharlaşır, susuz kalır ve yanık oluşur.”

Ali merakla:
“Yani güneşte çok kalınca derimiz yanıyor çünkü suyumuz azalıyor mu?”
Profesör Su:
“Evet Ali, büyük oranda öyle. Güneşte fazla kalınca cildinizin suyu azalır, hücreler zarar görür. O yüzden yazın hem su içmek hem de gölgede dinlenmek çok önemlidir.”

Kıvanç: “Profesör, peki su cildimizi mikroplardan nasıl koruyor?”

Profesör Su:
“Çünkü su sayesinde ciltte ince bir tabaka oluşur: Asit mantosu denir. Bu tabaka cildi nemli tutar ve mikropların kolayca girmesini engeller. Eğer yeterince su içmezseniz bu tabaka zayıflar, yaralar daha zor iyileşir.”

Elif heyecanla:
“Demek ki su içmek sadece susuzluğu gidermiyor, bizi mikroplardan da koruyor!”

Profesör Su:
“Aynen öyle Elif. Siz dışarıdan ellerinizi yıkayarak mikropları temizlersiniz, içeriden de su içerek cildinizi güçlü tutarsınız.”

Eylül:
“Profesör, benim bazen dudaklarım çatlıyor. Annem ‘yeterince su içmiyorsun’ diyor. Gerçekten su içmek dudaklarımızı da onarıyor mu?”

Profesör Su:
“Evet Eylül. Dudaklarda yağ bezleri çok azdır, bu yüzden kuruması kolaydır. Eğer su içersen hücrelerin suyu emer, dudaklar pürüzsüzleşir. Ama susuz kalırsan çatlaklar oluşur. O yüzden kışın bile bol su içmek gerekir.”

Mila:
“Benim cildim bazen kaşınıyor. Kremler sürüyorum ama yine oluyor. Su bununla da ilgili mi?”

Profesör Su:
“Evet Mila, cilt kuruyunca savunma zayıflar, sinir uçları uyarılır ve kaşıntı olur. İçten suyla, dıştan kremle desteklersen cildin rahatlar.”

Aziz:
“Benim dedem yaşlı, onun cildi çok kırışık. Bu da suyla ilgili mi?”

Profesör Su:
“Çok güzel gözlem Aziz. Evet, yaşlandıkça derideki su miktarı azalır. Hücreler küçülür, elastikiyet kaybolur, kırışıklıklar artar. O yüzden gençken bol su içmek, cildin yaşlanmasını geciktirir.”

Tibet biraz daha meraklı:
“Profesör, siz hep hücrelerin su emdiğini söylüyorsunuz. Peki su hücrelerin içine nasıl giriyor?”

Profesör Su:
“Harika bir soru Tibet. İşte bu sürece osmos denir. Yani suyun çok olduğu yerden az olduğu yere doğru geçmesi. Hücreler bu şekilde su alır ve dengede kalır. Eğer dengede kalmazsa hücre ya şişer ya da büzüşür. İşte buna osmotik denge denir.”

Atlas:
“Yani biz su içince aslında hücrelerimiz küçük balonlar gibi şişiyor mu?”
Profesör Su:
“Evet Atlas! Hücreler minik balonlar gibidir. Yeterince suyla dolunca sağlıklı ve esnek kalırlar.”

Defne Ebrar:
“Ben bazen derste çok terliyorum ama su içmeye utanıyorum. Halbuki anladım ki içmezsem derim de zarar görüyor.”

Profesör Su:
“Evet Defne Ebrar, utanmana hiç gerek yok. Su içmek en doğal ihtiyaçtır. Derin senin en büyük organın ve sürekli senden su bekliyor.”

Can:
“Ben futbol oynarken çok terliyorum. Artık anladım ki terle kaybettiğim suyu hemen yerine koymam lazım.”

Profesör Su:
“Bravo Can. Terlediğinde su içmezsen hem beynin hem derin hem de kasların zarar görür.”

Profesör Su çocuklara son bir manzara gösterdi. Dev bir göl, gölün üzerinde parlayan milyonlarca su damlası… Bu, cildin yüzeyiydi. Damla damla suyun ışıldadığını gören çocuklar büyülendi.

Nilda:
“Ben artık su içmeyi sadece susadığımda değil, cildim için de yapacağım.”

Ela:
“Benim için su artık sadece içecek değil, görünmez bir krem gibi.”

Profesör Su gülümseyerek:
“Harikasınız çocuklar. Deriniz suyla canlı, esnek ve koruyucu kalır. Unutmayın, su sizin görünmez zırhınızı parlak ve güçlü tutar. Şimdi isterseniz bir sonraki durağa, yani karaciğerinize doğru yol alalım.”

Çocukların hepsi bir ağızdan bağırdı:
“Evettt! Hadi Profesör!”

Ve ışıklarla dolu yeni bir yolculuk başladı.

Küçük gençler, devamı bir sonraki yazıda…

Dr. Mustafa KEBAT

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.

Dr Mustafa KEBAT

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Bunları Biliyor muydunuz?

🔸 Uyandıktan hemen sonra içilen bir bardak su, beyne gelen oksijeni artırır ve güne daha uyanık başlamanızı sağlar.


🔹 Her gün bir parça bitter çikolata (en az %70 kakao), ruh halini iyileştiren serotonin seviyesini artırır; ama fazlası mideyi ve cildi bozar.


🔸 Sabahları aç karnına içilen limonlu ılık su zayıflamak için değil, karaciğerin safra üretimini artırarak sindirimi desteklemek için faydalıdır. Ancak mide probleminiz varsa limon yerine sade ılık su tercih edin.


🔹Yürüyüşe çıkmadan 30 dakika önce içilen sade kahve, yağ yakımını %15’e kadar artırabilir. Ama kalp çarpıntınız oluyorsa bu yöntemi uygulamayın.


🔸 Haftada 3 gün, 20 dakikalık açık hava yürüyüşü depresyon belirtilerini %30 oranında azaltabilir. Üstelik bunun için spor salonuna para ödemeniz gerekmez; en iyi spor ayakkabınız evde duran motivasyonunuzdur.


🔹 Çiğneme sayınız arttıkça kilo alma ihtimaliniz azalır! Her lokmayı en az 20 kez çiğnemek, beyninize ‘doyuyorum’ sinyallerini daha erken gönderir.


🔸 Ellerinizi günde 10’dan fazla yüzünüze götürüyorsanız, cildinizdeki aknelerin %60’ı bundan kaynaklanıyor olabilir. Temiz eller, temiz yüz demektir.


🔹 Günde 7 saatten az uyuyan kişilerin bağışıklık sistemi, grip virüsüne karşı %50 daha savunmasızdır. Uyku, bağışıklık sisteminin gece mesaisidir.


🔸 Odanızdaki gece lambası, melatonin üretimini %40 azaltabilir; bu da hem uykunuzu bozar hem kanser riskinizi artırabilir. Karanlık bir uyku ortamı, vücudun doğal tamir saatidir.


🔹 Her gün bir avuç ceviz tüketmek, beyin fonksiyonlarını artırmakla kalmaz; aynı zamanda damar esnekliğini geliştirerek kalp krizi riskini de düşürür. Ama unutmayın, ceviz yüksek kalorilidir; fazlası kilo yapar.


🔸 Günde sadece 20 – 30 dakika güneş ışığı almak, D vitamini seviyenizi dengeler ve bağışıklığınızı doğal yollarla güçlendirir. Ama bu ışığı cam arkasından değil, doğrudan cildinize almalısınız.


🔹 Diş ipi kullanmak sadece ağız sağlığı için değil, kalp hastalıklarını önlemek için de gereklidir; çünkü diş eti iltihapları kana karışarak kalp damarlarını etkileyebilir.


🔸 Soğuk algınlığında antibiyotik kullanmak çoğu zaman boşa gider; çünkü virüslerle savaşan şey antibiyotik değil, bağışıklık sisteminizdir.


🔹 Her gün 1 dilim zerdeçallı yumurta tüketmek, vücudunuzdaki iltihap seviyesini düşürür, eklem ağrılarını hafifletir. Zerdeçalın etkisini artırmak için karabiberle birlikte kullanın.


🔸 Mavi ışığa (cep telefonu, tablet, TV) maruz kalmak uyku hormonu melatonini bastırır; bu da hem uyku düzeninizi bozar hem metabolizmanızı yavaşlatır.


🔹 Yemek yerken ekran izlemek, beynin tokluk sinyallerini geciktirir; bu da farkında olmadan fazla yemenize neden olur. Yani ekran başında değil, sofrada yiyin.


🔸 Sirkeli su, zayıflatmaz ama kan şekerini dengeleyerek ani açlık krizlerini azaltabilir. Özellikle yemeklerden sonra 1 tatlı kaşığı elma sirkesi işe yarayabilir (mide hassasiyeti olanlara önerilmez).


🔹 Sabahları ilk iş olarak yapılan 5 dakikalık esneme, gün boyunca bel ağrısı yaşama riskinizi %40’a kadar azaltabilir. Esneme, bedenin “günaydın” deme şeklidir.


🔸 Ceviz, badem ve fındık gibi kuruyemişler, aç karnına değil öğün olarak tüketilirse kan şekeri dengesini çok daha iyi sağlar. Aksi halde mideyi yorar.


🔹 Süt içtikten sonra boğazda balgam hissi varsa bu alerjik bir reaksiyon olabilir; sürekli hale gelirse laktoz intoleransı açısından kontrol edilmelidir.


🔸 Çocukların cep telefonuyla geçirdiği her ekstra saat, gece uyuma saatini ortalama 30 dakika öne kaydırır ve gelişim hormonlarını baskılar. Ekran değil, kitap büyütür.


🔹 Baş ağrınız sabahları uyanır uyanmaz başlıyorsa sebebi gece boyunca yeterli oksijen alamamanız olabilir; bu da gizli burun tıkanıklığı veya uyku apnesine işaret eder.


🔸 Nane-limon çayı mideyi yatıştırmaz; aksine mide asidini artırabilir. Reflüsü olanlar adaçayı veya papatya çayını tercih etmeli.


🔹 Sırtınızda çıkan sivilceler genellikle karaciğer yağlanması, bağırsak florası bozulması ya da fazla terlemeyle ilişkilidir; sadece sabunla geçmez.


🔸 Geceleri sürekli uyanıyor ve tuvalete gidiyorsanız, akşam saatlerinde fazla sıvı almak yerine gün boyu eşit dağılımda su içmeyi deneyin.


🔹 Haftada 1 kez organik elma kabuğu yemek, vücuttaki ağır metalleri bağlayarak dışarı atılmasına destek olabilir. Ama önce iyice yıkayın ya da sirkeli suda bekletin.


🔸 Sabah kahvaltıda sadece poğaça veya simitle günü başlatmak, gün ortasında yorgunluk ve konsantrasyon kaybına neden olabilir. Proteinli kahvaltı sizi daha uzun süre tok tutar.


🔹 Uyurken ayaklarınızı hafif yukarıda tutmak, dolaşımı destekler ve sabahları daha dinç uyanmanızı sağlar. Özellikle ayakta çalışanlar için birebirdir.


⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

İzmit Körfezi’nde Bulunan Kara, Su ve Hava Canlılarının, Tersane Çalışanları İçin Oluşturabileceği Riskler

İzmit Körfezi… Sanayiyle iç içe geçmiş bir doğa parçası. Dışarıdan bakıldığında mavinin ve yeşilin buluştuğu bu bölge, aynı zamanda ülkemizin önemli tersanelerine ev sahipliği yapmaktadır. Ancak ne yazık ki sadece gemiler değil, mikroorganizmalar, böcekler, deniz canlıları ve hava yoluyla taşınan zararlılar da bu sahalarda “faal” durumdadır.

Tersanelerde çalışan yüzlerce emekçi için görünmeyen ancak son derece etkili bir risk tablosu her gün yeniden yazılmaktadır. Bu riskler yalnızca mekanik ya da kimyasal değildir. Doğanın sessiz oyuncuları – yani kara, su ve hava canlıları – zaman zaman hastalık taşıyabilir, alerjik reaksiyonlara sebep olabilir ya da fiziksel zarar verebilir. İşte bu nedenle, iş sağlığı ve güvenliği alanında, çevresel biyolojik tehditlerin sistematik biçimde değerlendirilmesi artık bir tercih değil; zorunluluktur.

Bu çalışma, İzmit Körfezi’nde doğal olarak bulunan kara, su ve hava canlılarının iş sağlığı açısından oluşturabileceği zoonoz, alerjenik, ve fiziksel-tehlikeli temas risklerini bilimsel temele dayalı bir şekilde sınıflandırmakta ve Latince adlarından halkta bilinen isimlerine kadar tüm yönleriyle ortaya koymaktadır. Amaç, bu canlıları korkulacak birer tehdit olarak göstermek değil; farkındalık yaratarak çalışan güvenliğini doğayla uyumlu biçimde artırmaktır.

İzmit Körfezi’nde bulunan kara, su ve hava canlılarının, tersane çalışanları için oluşturabileceği riskleri üç ana başlık altında kategorize edelim.

  1. Zoonoz riski (hastalık taşıma potansiyeli)
  2. Alerjen riski (solunum/dokunma kaynaklı)
  3. Fiziksel-tehlikeli temas riski (ısırma, sokma, toksin)

Her canlı için Latince adı, halk adı, risk türleri, ve özet açıklama tablo formatında aşağıda veriyorum.

Latince AdıHalk AdıRisk TürüRisk Detayı (Özet)
Rattus norvegicusLağım sıçanıZoonoz, AlerjenLeptospiroz, hantavirüs; idrar ve dışkıdan alerjen maruziyeti
Rattus rattusÇatı sıçanıZoonoz, AlerjenSalmonella, tifo; tüy ve dışkı alerjen
Mus musculusEv faresiZoonoz, AlerjenHantavirüs, tifo; inhalan alerjenler
Felis catusSahipsiz kediZoonozToksoplazmozis, kuduz (nadiren), tırmalama hastalığı
Canis lupus familiarisSahipsiz köpekZoonoz, FizikselKuduz, tenya, ısırık/yaralanma riski
Erinaceus concolorKirpiZoonozPire taşıyıcılığı, salmonella
Martes foinaKaya sansarıZoonozKuduz potansiyeli, dışkı-bakteri taşıyıcılığı
Bufo bufoKara kurbağasıFiziksel, AlerjenDeri toksinleri, temasla tahriş
Hyla arboreaAğaç kurbağasıAlerjenDeri salgısı hassasiyet oluşturabilir
Testudo graecaKaplumbağaZoonozSalmonella taşıyıcısı
Hemidactylus turcicusDuvar kertenkelesiAlerjen (düşük)Zararsız, nadiren dışkı alerjisi
Lacerta viridisYeşil kertenkeleAlerjen (düşük)Nadiren temas tahrişi
Mytilus galloprovincialisMidyeAlerjen, ZoonozAlerjik reaksiyon; ağır metal ve patojen birikimi
Crangon crangonKum karidesiAlerjenKabuklu alerjisi olanlar için riskli
Carcinus aestuariiYeşil yengeçAlerjenKabuklu alerjisi, el temasıyla tahriş
Callinectes sapidusMavi yengeçAlerjenKabuklu reaksiyonları, temasla tahriş
Pelagia noctilucaAteş denizanasıFiziksel, AlerjenCiddi cilt tahrişi, temasla ağrı
Mnemiopsis leidyiTaraklı denizanasıAlerjen (düşük)Zararsız, dolaylı etkili (ekosistem bozulması)
Aurelia auritaAy denizanasıFizikselHafif yanık/tahriş
Larus michahellisGümüş martıZoonoz, FizikselSalmonella, dışkıdan bulaş; saldırgan davranışlar
Latince AdıHalk AdıRisk TürüRisk Detayı (Özet)
Trachurus mediterraneusİstavritAlerjenKabuklu-balık alerjisi olanlarda risk; iskelelerde temas
Sparus aurataÇipuraAlerjen (düşük)Gıda işleme alanlarında temas alerjisi
Dicentrarchus labraxLevrekAlerjen (düşük)Kabuklu/balık alerjisi olanlar için olası reaksiyon
Engraulis encrasicolusHamsiAlerjenGıda kaynaklı alerji; iskele-temas
Pomatomus saltatrixLüferFizikselSivri dişler, yanlış tutuşta ısırık riski
Mugil cephalusKefalAlerjen (düşük)Kıyı balıkçılığı sırasında temas alerjisi
Belone beloneZarganaFizikselSivri çenesiyle temas halinde cilt yaralanması
Gobius nigerKaya balığıFiziksel (düşük)Temasla nadiren cilt tahrişi
Atherina boyeriGümüş balığı (Atarina)AlerjenKüçük boyutlu ama toplu temasta kabuklu etkisi
Chelon labrosusGri kefalAlerjen (düşük)Balık işleme alanlarında potansiyel reaksiyon
Callinectes sapidusMavi yengeçAlerjen, FizikselKabuklu teması; sıkıştırma yaralanmaları
Donax trunculusKum midyesiAlerjenKabuklu alerjisi olanlarda ciltte kaşıntı
Cerastoderma glaucumLagün midyesiAlerjenKabuklu temas reaksiyonu potansiyeli
Mya arenariaKum midyesi (büyük)AlerjenEl ile temasla hafif alerjen etkisi
Paracentrotus lividusDeniz kestanesiFizikselBatma ve toksik iğne tepkileri
Holothuria tubulosaDeniz hıyarıAlerjen (düşük)Ciltte hafif tahriş, nadir
Ophioderma longicaudaYılan yıldızıFizikselTersane kıyı betonlarında elle temasta tahriş
Actinia equinaKırmızı deniz anasıFiziksel, AlerjenDokunmayla yanma, toksin hassasiyetleri
Phalacrocorax carboKarabatakZoonozKuş dışkısı ile histoplazmoz riski
Phalacrocorax pygmaeusCüce karabatakZoonozTersane çatılarında dışkı teması – solunum riskleri
Latince AdıHalk AdıRisk TürüRisk Detayı (Özet)
Ardea cinereaGri balıkçılZoonoz, FizikselDışkı kaynaklı mikrobiyal bulaş; kıyıda saldırgan olabilir
Egretta garzettaKüçük ak balıkçılZoonozTüy ve dışkı kaynaklı solunum riski (örn. histoplazmoz)
Anas platyrhynchosYeşilbaş ördekZoonoz, AlerjenKuş gribi vektörü, dışkı kaynaklı enfeksiyon riski
Sterna hirundoSumruZoonoz, FizikselYuva döneminde saldırganlık, dışkı ile bulaş
Larus ridibundusKarabaş martıZoonozSalmonella ve kampilobakter potansiyeli
Columba liviaGüvercinZoonoz, AlerjenKriptokokkoz, psittakoz; tüy-dışkı solunumu
Corvus cornixLeş kargasıZoonozÇöp karıştırıcılığı, enfekte dışkı riski
Passer domesticusSerçeAlerjen, ZoonozTüy ve dışkı inhalasyonu ile duyarlılık
Delichon urbicumEv kırlangıcıAlerjenYuvalama bölgesinde dışkı birikimi, solunum yolu etkisi
Hirundo rusticaKırlangıçAlerjenTavanlarda yuvalama; dışkı kaynaklı alerjen riski
Falco tinnunculusKerkenezZoonoz (düşük)Nadir dışkı teması; yırtıcı olduğu için doğrudan risk düşüktür
Buteo buteoŞahinFiziksel (düşük)Tersane yakınında yuva varsa savunma davranışı olabilir
Tursiops truncatusAfalina (şişe burunlu yunus)Fiziksel (nadir)İnsan dostudur, ama iskeleye çarpış veya strese girme riski
Delphinus delphisBayağı yunusFiziksel (nadir)Kıyı sığlıklarında nadir, kıyıdan gözlem dışında etkileşim az
Mnemiopsis leidyiTaraklı denizanasıAlerjen (dolaylı)Plankton dengesi bozucu; balık azalması → dolaylı etki
Beroe ovataAvcı taraklıAlerjen (dolaylı)Ekosistem etkisi, doğrudan temas riski yoktur
Podarcis muralisDuvar kertenkelesiAlerjen (düşük)Nadiren iç mekânlara girer; dışkısı potansiyel alerjen
Vulpes vulpesKızıl tilkiZoonoz, FizikselKuduz, dışkı ile parazit yayılımı; kıyı bölgesine inebilir
Lepus europaeusYabani tavşanZoonozTularemi (Francisella tularensis); nadir ama ciddi risk
Martes foinaKaya sansarıZoonozKuduz, evcil hayvanlara saldırı, gece aktif
Latince AdıHalk AdıRisk TürüRisk Detayı (Özet)
Apis melliferaBal arısıFiziksel, AlerjenSokma riski, arı alerjisi olanlarda anafilaktik şok riski
Vespula germanicaAlman eşekarısıFiziksel, AlerjenSaldırgan, sokma sonucu alerjik reaksiyon riski yüksek
Polistes dominulaKağıt yaban arısıFiziksel, AlerjenÇatı altlarında yuva; beklenmeyen sokmalar
Bombus terrestrisBombus (büyük arı)Fiziksel, AlerjenNadir sokar, ama alerjisi olanlar için tehlikeli
Culex pipiensSivrisinekZoonoz, AlerjenBataklık alanlarda artar; Batı Nil virüsü taşıyıcısı
Aedes albopictusAsya kaplan sivrisineğiZoonoz, AlerjenZika, chikungunya; ısırıkla alerjik reaksiyonlar
Phlebotomus papatasiTatarcıkZoonozŞark çıbanı (Leishmaniasis) taşıyıcısı
Ixodes ricinusKenar (Avrupa türü)ZoonozLyme hastalığı, Kırım-Kongo kanamalı ateşi potansiyeli
Hyalomma marginatumKırım-Kongo kenesiZoonozCiddi enfeksiyon riski; hayvanlardan insanlara geçiş
Blatta orientalisKara hamam böceğiAlerjen, ZoonozAlerjen partikül kaynağı, patojen taşıyıcısı
Periplaneta americanaAmerikan hamam böceğiAlerjen, ZoonozSolunum yolu alerjeni; özellikle depo alanlarında görülür
Tenebrio molitorUn kurduAlerjenDepolarda yaygın; deri döküntüsü ve solunum riski
Dermatophagoides pteronyssinusToz akarlarıAlerjenKapalı alanlarda alerjen partikül maruziyeti
Sarcoptes scabieiUyuz akarıZoonoz, FizikselCilt paraziti; temasla bulaşabilir
Lucilia sericataYeşil sinekZoonozYaralara yumurta bırakabilir (miyazis riski)
Musca domesticaEv sineğiZoonozEnfeksiyon taşıyıcı; gıda ve açık alanlarda risk
Tipula spp.Vinç sineğiAlerjen (düşük)Zararsızdır, ama bazı kişilerde temasla iritasyon
Chironomus spp.Sivrisinek benzeri sinekAlerjenKıyılarda yoğunluk; ölü bireylerin parçaları alerjen
Forficula auriculariaKıskaç böceğiFiziksel (düşük)Nadiren savunma davranışı, cilde zarar vermez ama rahatsız edici
Armadillidium vulgareBokböceği (takoz böceği)Alerjen (düşük)Temasla hafif cilt tahrişi, nemli alanlarda yaygın
Latince AdıHalk AdıRisk TürüRisk Detayı (Özet)
Erinaceus europaeusKirpiZoonoz, FizikselDışkısıyla parazit taşıyabilir; iğneleri ciltte enfeksiyona yol açabilir
Rattus norvegicusLağım sıçanıZoonozLeptospiroz, hantavirüs, salmonella vektörü
Rattus rattusÇatı sıçanıZoonozVeba ve tifo taşıyıcısı; yiyecek depolarında risk
Mus musculusEv faresiZoonoz, Alerjenİdrar ve tüy partikülleriyle solunum alerjen riski
Canis lupus familiarisSahipsiz köpekZoonoz, FizikselKuduz, echinococcus; ısırma riski; grup saldırıları
Felis catusSahipsiz kediZoonoz, AlerjenToxoplasma, kuduz; tüy alerjeni ve tırmalama riski
Bufo bufoKara kurbağasıToksik, FizikselDeri bezlerinden toksin salgılar; temasla tahriş
Rana ridibundaSu kurbağasıZoonoz (düşük)Bataklıklarda; salmonella taşıyıcısı olabilir
Testudo graecaTosbağa (kara kaplumbağası)Zoonoz (düşük)Nadir, ama salmonella bulaştırıcısı
Mauremys rivulataNil kaplumbağasıZoonoz (düşük)Temasla bakteri geçişi; kirlilikle ilişkili risk artar
Pelophylax bedriagaeLevanten kurbağasıZoonoz (düşük)Nemli alanlarda salmonella taşıma potansiyeli
Dolichophis caspiusHazar yılanıFiziksel (düşük)Zararsız, ama çalışanlarda korku ve panik yaratabilir
Natrix tessellataSu yılanıFiziksel (düşük)Zehirsizdir, ancak savunmada ısırabilir
Vipera ammodytesBoynuzlu engerekFiziksel, ToksikZehirli ısırık riski; ilk yardım gerektirir
Macrovipera lebetinaKoca engerekFiziksel, ToksikTürkiye’de nadir ama zehirli; ağır tıbbi sonuçlar
Glycera spp.Kan kurdu (polychaeta)FizikselIsırabilir; küçük ama keskin çeneleriyle kanamalı yara açabilir
Nereis diversicolorÇok kıllı deniz kurduFizikselElle tutulduğunda ısırabilir; hafif cilt iritasyonu
Branchiostoma lanceolatumMızrak başı (ilkel kordalı)Alerjen (nadir)Temas alerjisi potansiyeli; nadir tür
Sagitta setosaOk kurtçukları (chaetognatha)Alerjen (dolaylı)Planktonik, solunum alerjenlerine katkıda bulunabilir
Aurelia auritaAy denizanasıFiziksel, AlerjenHafif temasla cilt tahrişi; mevsimsel olarak kıyılarda artar

Bir çalışanın başına düşen cıvata kadar, sinek ısırığı da risk oluşturabilir. Deniz suyunun altında gizlenen denizanası kadar, havada süzülen polen de ciddi bir sağlık sorununun habercisi olabilir. Bu nedenle iş sağlığı yönetiminde “büyük” tehlikeler kadar “küçük” olanlar da dikkate alınmalıdır. Çünkü iş kazası sadece patlama, düşme veya kimyasal sızıntıyla gelmez; bazen bir kuş dışkısında, bir balık dikeninde, ya da bir arının iğnesinde gizlenmiş olarak gelir.

İzmit Körfezi’ndeki canlı çeşitliliği, bölgeye özgü bir zenginliktir. Ancak bu zenginlik, uygun önlem alınmazsa çalışanlar için bir tehdit halini alabilir. Biyolojik riskleri bilmek, görmezden gelmekten daha güçlü bir koruma sağlar. Sizlere yukarıda sunmuş olduğum tablo, yalnızca bir liste değil; sahadaki görünmeyen düşmanlara karşı hazırlıklı olmanın pusulasıdır.

Unutmayalım: Doğa ile barışmak için, önce onu tanımak gerekir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İzmit Körfezi Kıyılarında İnsan Kaynaklı Jeomorfolojik Değişimler ve Süreçler https://www.researchgate.net/publication/354732570_Izmit_Korfezi_Kiyilarinda_Insan_Kaynakli_Jeomorfolojik_Degisimler_ve_Surecler

⭐️⭐️ Kocaeli’de Tarım Ve Hayvancılık http://www.kocaeli.gov.tr/kocaelinde-tarim-ve-hayvancilik

⭐️⭐️ KÖRFEZ SULAKALANI (KOCAELİ) ORNİTOFAUNASI http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://acikerisim.sakarya.edu.tr/bitstream/handle/20.500.12619/79844/T06379.pdf?sequence=1

⭐️⭐️ İZMİT KÖRFEZİ BALIKLARI VE MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://acikbilim.yok.gov.tr/bitstream/handle/20.500.12812/226532/yokAcikBilim_181926.pdf?sequence=-1&isAllowed=y

⭐️⭐️ Türkiye’de Meslek Hastalıkları ve Tersaneler (In English: Occupational Diseases and Shipyards in Turkey) https://www.researchgate.net/publication/341869003_Turkiye’de_Meslek_Hastaliklari_ve_Tersaneler_In_English_Occupational_Diseases_and_Shipyards_in_Turkey

⭐️⭐️ GEMİ İNŞA SANAYİNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://nek.istanbul.edu.tr/ekos/TEZ/ET001021.pdf

⭐️⭐️ Yılan Sokmalarının Değerlendirilmesi ve Tedavisi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK553151/

⭐️⭐️ Yılan ısırığı zehirlenmesi https://www.who.int/health-topics/snakebite#tab=tab_1

⭐️⭐️ Yılan ısırığı zehirlenmesi https://www.nature.com/articles/nrdp201763

⭐️⭐️ Zehirli yılan ısırıkları: Klinik tanı ve tedavi https://jintensivecare.biomedcentral.com/articles/10.1186/s40560-015-0081-8

⭐️⭐️ Yılan ısırığının kronik sağlık etkileri ve maliyeti https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2590171021000102

⭐️⭐️ Antimikrobiyal Yönetimi Çağında Yılan Isırması Sonrası Antibiyotik Kullanımı https://www.mdpi.com/2072-6651/16/1/37

⭐️⭐️ Yeni nesil yılan ısırığı tedavileri ölüm oranını azaltabilir https://www.nature.com/articles/d41586-024-03818-z

⭐️⭐️ Yılan sokmasından korunma, ilk yardım ve tedavi. https://www.outdoorhaber.com/saglik/yilan-sokmasi#google_vignette

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Mehmet Usta Su Gibi Gitti – Hikaye

Şantiyede Sessiz Sakin Bir Sabah

Pazartesi Sabahıydı.. Gün, Temmuz ayının yakıcı güneşiyle başlamıştı. Daha sabahın ilk ışıkları ile kavrulmaya başlamıştı hava… Termometre 37°C’yi gösteriyor, rüzgâr bile sıcaktan esmeye cesaret edemiyordu. Tuz Gölü’nü andıran bu şantiyede, Mehmet Usta sabah saat 07.00’de kaskını takmış, ellerinde eldiveniyle iskelenin ince borularının gölgesine sığınmaya çalışıyordu. 45 yaşında, hayatının çoğunu demir bükerek, betonla yaşayarak geçirmiş bir adamdı. Hiçbir kronik hastalığı olmadığı gibi sağlıklı yaşamaya özen gösteren kendine dikkat eden biriydi. Matarası, elması yanından eksik olmazdı. Lakin suyun kendisinin bile zehir olabileceğini bilmiyordu.

07.15 – 2 Litre Su

Sabah vardiyası başladığında Mehmet Usta zaten terle sıvanmıştı. Hemen 1 litrelik matarasından suyu içti, yetmedi. Yanına aldığı yedek şişeyi de bitirdi. “Vücut susuz kalmasın” diyerek kendince doğru yaptığına inanıyordu. Aslında cep telefonundan sosyal medyada sağlık köşelerini takip ederdi. Oradan da ”yazın bol bol su için” ”terledikçe bol bol su için” mesajları mesajları beynine kazınmıştı. 2 litre su sonrası vücudunda bir hafifleme, serinleme hissetti. Su, hayatıydı. Şu an için…

2 Litre – Normal EşikO sıradaki durumu:
  • Genel Durum: Terleme ile su kaybı dengelenir. Elektrolit dengesi korunur.
  • Herhangi bir belirti yoktur. Sağlıklı vücut bu miktarı tolere eder.
  • Dolaşım: Normal.
  • Kan: Elektrolit dengesi stabil.
  • Beyin: Hafif farkındalık artışı.

08.30 – 3 Litre Su

Demir keserken yüzünden ter seli gibi akıyordu. İki litrelik yeni bir şişeyi daha içti. “Su içmek güzeldir,” diye düşündü. Ama bu sefer midesinde bir doluluk hissetti. Hafif bir bulanma. “Belki aç karna fazla içtim,” dedi kendi kendine.

3 Litre – İlk Elektrolit Bozulmaları – O sıradaki durumu:
  • Kan: Sodyum düşmeye başlar (130-134 mmol/L), plazma hafifçe sulanır.
  • Mide: Hafif ödem, bulantı başlar.
  • Bağırsak: Motilite azalır.
  • Kaslar: Yorgunluk başlangıcı.
  • Beyin: Hafif ödem, baş ağrısı Hafif baskı hissi.
  • Görme: Hafif bulanıklık.
  • Kalp: Kalp ritmi normalin alt sınırında.
  • Akciğer: Şimdilik normal ama risk artıyor.

10.00 – 4 Litre Su

Tüm ekibiyle birlikte temel kalıplarını kontrol ederken bir şişeyi daha bitirdi. Karnı şiştti. Mide hareketlerinde azalma, hafif bir bulantı artışı. “Birazdan öğle molasında şekerli bir şeyler içerim, düzelir,” dedi.

Ama içinden bir ses, “Fazla su zararlı olabilir mi?” diye sormaya başlamıştı. Durdu düşündü. ”Terledikçe bol bol su için” cümleleri geldi yine aklına… ”Sanırım çok terledim daha fazla su içmem gerektiğinin işareti olabilir bunlar” dedi içinden…

4 Litre – Klinik Hiponatremi EşiğiO sıradaki durumu:
  • Kan: Sodyum 125–129 mmol/L.
  • Mide/Bağırsak: Bulantı artar, ishal görülebilir.
  • Kaslar: Hafif kramplar başlar.
  • Beyin: Konsantrasyon kaybı başladı.
  • Kalp: Ritim yavaşlar.
  • Görme: Bulanıklık belirginleşir.
  • Akciğer: Hafif sıvı birikimi.

12.00 – 5 Litre Su

Öğle molasında, karpuz, peynir, ekmek yanında bir şişe daha su içti. 15 dakika uzandı dinlendi biraz… Ardından şantiye alanındaki eski su kuyusuna indi. Kuyunun içinin durumuna bakması gerekiyordu. Karanlık ve havasız bir ortamdı. Gözleri kararmaya, nefesi sıkışmaya başladı. Birden dengesini kaybedip diz üstüne çöktü.

“Bu terlikler ayağımda mıydı?” diye düşündü, kendi ayakkabılarına bakarken.

5 Litre – Belirgin HiponatremiO sıradaki durumu:
  • Kan: Sodyum 120–124 mmol/L.
  • Mide: Kusma, mide ağrısı.
  • Bağırsak: Emilim bozulur.
  • Akciğer: Hırıltı, nefes darlığı, Solunum yavaşladı.
  • Beyin: Konfüzyon, baş dönmesi, İşlev kaybı (letarji)
  • Kas: Yaygın kas ağrıları.
  • Kalp: Düşük tansiyon, Nabız düşüyor.
  • Görme: Çift görme.

13.30 – 6 Litre Su

Arkadaşı Hasan, “Abi rengine bak, bembeyazsın” dedi. Mehmet gülmeye çalıştı ama dili dönmedi. 1 litrelik son şişeyi de içmişti. ”Susuluktan tansiyonum mu düştü acaba” diye de düşünmeden edemedi. Sosyal medyada öyle okumuştu çünkü…

6 Litre – Şiddetli HiponatremiO sıradaki durumu:
  • Kan: Sodyum 115–119 mmol/L.
  • Mide: Kusma devam, gastrik ödem.
  • Bağırsak: Karın ağrısı, ishal.
  • Akciğer: Pulmoner ödem başlar. Hırıltı duyulur.
  • Beyin: Letarji, bilinç dağılıyor, sersemlik, konuşma bozukluğu.
  • Kas: Spontan kasılmalar.
  • Kalp: Hipotansiyon artar.
  • Görme: Gölgeli görme, gece görmesi bozulur.

15.00 – 7 Litre Su

İçeride serinlemek için su çektikten sonra yüzünü yıkadı. “Biraz daha içeyim, sonra dinlenirim” dedi. Ardından 7. şişeyi bitirdi. Artık dengede duramıyordu. Tuvalet ihtiyacı dahi hissetmiyordu. Tuvaletlerin yerini unuttu.

“Yeryüzü hafif dönüyor sanki… ya da ben mi?”

7 Litre – Nörolojik Acil DurumO sıradaki durumu:
  • Kan: Sodyum 110–114 mmol/L.
  • Mide/Bağırsak: Şiddetli ağrı, sindirim durur.
  • Akciğer: Solunum yetersizliği, Şişme hissi, sıvı sesi.
  • Beyin: Nöbetler, bilinç kaybı.
  • Kas: Spazmlar, yürüyüş bozuklukları.
  • Kalp: Bradikardi, nabız kaybı.
  • Görme: Çift görme, Körlük riski.

16.15 – 8 Litre Su – Son Yudum

Son şişeyi de bitirdi. Terden sırlanınca üştünü değişti, biraz rahatlık hissetti. Ama artık vücudu alarmdaydı. İçinde taş gibi bir ağırlık vardı. Dizleri boşaldı. Oturduğu yerden yere devrildi.

“Hafifim… Hafifliyorum… İçimden bir ses göklere çıkıyor… ya da ben mi gidiyorum?

8 Litre – Yaşamla Bağ KesilmesiO sıradaki durumu:
  • Kan: Sodyum <110 mmol/L.
  • Beyin: Beyin sapı baskısı – ödemi → ölüm.
  • Akciğer: Pulmoner ödem – Masif ödem → solunum durması.
  • Kalp: Asistol → kalp durması.
  • Karaciğer: Fonksiyonları durur, organ yetmezliği.
  • Kas: Rabdomiyoliz.
  • Görme: Kalıcı körlük.

Ve etrafında bir panik oldu…

Mehmet Usta, gün sonunda ambulansla bilinçsiz halde hastaneye kaldırıldı. Aslında kalbi durmuş iç organlarında su baskını gibi durum oluşmuştu.

Hastanedeki Tanı: Hiponatremiye bağlı ex

Sebep: Aşırı su tüketimine bağlı gelişen Hiponatremi sebepli ölüm..

Aslında

Kısa bir eğitim, bir iki bardak tuzlu ayran, bir izleme listesi, bir bilgilendirme broşürü… Belki bunlardan biri Mehmet Usta’yı kurtaracaktı.

Su hayattır, lakin her şey gibi dozunda… Sadece susadığınızda değil, çalışma ortamınıza, terleme düzeninize, şartlara ve elektrolit ihtiyacınıza uygun şekilde tüketildiğinde hayat kurtarır. Fazlası ise sinsi bir zehir gibidir.

Mehmet Usta’nın hikâyesi, binlerce kişinin yaşadığı ama fark edemediği sessiz kazalardan biridir. Ve bu hikâye, iş sağlığı ve güvenliği eğitiminde “Faydalı olanın, her zaman zararsız olmadığını.” “Her şeyin fazlasınnın da azı kadar riskli olduğu.” bilincinin verilmesi gerektiğinin ne kadar hayati olduğunu göstermektedir.

Dr. Mustafa KEBAT
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan insanımızı – çalışanlarımız bilgilendirmek, ülkemize ve geleceğimize yararlı ve sağlıklı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Sağlık İçin Su İçme https://newsinhealth.nih.gov/2023/05/hydrating-health

⭐️⭐️ Su Zehirlenmesi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK537231/

⭐️⭐️ Aşırı su alımına bağlı su zehirlenmesi: başlangıç ​​aşamasının gözlenmesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/3626165/

⭐️⭐️ Susuzluk https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5957508/

⭐️⭐️ Aşırı su tüketiminin kilolu kadın katılımcıların vücut ağırlığı, vücut kitle indeksi, vücut yağı ve iştahı üzerindeki etkisi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4121911/

⭐️⭐️ Çocuk istismarının bir biçimi olarak aşırı su alımından kaynaklanan hiponatremi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4027093/

⭐️⭐️ Japon Yetişkinlerde Artan Günlük Su Alımının ve Hidrasyonun Sağlık Üzerindeki Etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32340375/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Su – Enerjetik

Su Sizinle Olsun

Star Wars hayranları bilir. ” Güç Sizinle Olsun” klasik repliğidir.

Dünyanın kuruluşundan daha doğrusu insanlığı varoluşundan günümüze elde edilmeye çalışılan ”Güç” . Uğruna kanla yazılan, tarihin belki de tekerrür sebebi olan ”Güç” .

Dünyayı yönetmeyi hedefleyenlerin, ”Güç” elde etme zannı ile çabalarına rağmen tek bir hücrelerini yada bir damla suyu yönetmede kifayetsiz kalmaları ironiktir.

Su, yaşam kaynağı temel yapı taşıdır. Sadece fiziksel varlık ve kimyasal bir bileşik olarak düşünürseniz, hem suyun hakkını yemiş hem de kendi düşün kapasitenizi sığ göstermiş olursunuz.

Oysa suyun; hafıza kapasitesi, frekans taşıma ve bio-rezonans yeteneği vb gibi özelliklerini bilseniz enerjetik bir varlık olarak düşünmeniz gerektiğini kavrayabilirsiniz.

Su Molekülünün Yapısı ve Polaritesi

Suyun enerjetik özelliklerinin temelinde moleküler yapısı yatar.

Su, bir oksijen ve iki hidrojen atomunun kovalent bağlarla birleşmesiyle oluşur. Ancak su molekülü simetrik değildir. Hidrojenler oksijenin bir tarafında yer alır, bu da molekülü polar yapar.

Bu polar yapı sayesinde su:

  • Elektriksel alanlara tepki verir.
  • Yük taşır veya iletir.
  • Elektromanyetik enerjiye duyarlı hale gelir.

Bu özellik, suyun enerji taşıyıcısı olarak davranmasının ilk adımıdır.

Hidrojen Bağları ve Enerji Dinamikleri

Suyun bir başka önemli özelliği, moleküller arası hidrojen bağları kurabilmesidir. Bu bağlar çok zayıf olsa da, suyun sürekli olarak yeniden yapılandığı anlamına gelir.

Hidrojen bağları:

  • Suya akışkanlık ve esneklik kazandırır.
  • Enerji emme ve bırakma kapasitelerini etkiler.
  • Biyoenerjik bilgilerin taşınmasına olanak sağlar.

Bu bağlar sayesinde su, dışarıdan gelen uyarıcılara tepki vererek enerjetik yapısını değiştirebilir.

Su ve Frekanslar – Bilgi Taşıyıcılığı

Yapılan bazı araştırmalar, suyun ses, elektromanyetik dalgalar ve hatta düşünce gibi frekansları kaydedebildiğini ve taşıyabildiğini göstermektedir. En bilinen örneklerden biri Dr. Masaru Emoto’nun deneyleridir.

Bu çalışmalarda su kristalleri:

  • Sevgi, şükran, dua gibi olumlu sözlere maruz kaldığında simetrik, estetik kristaller oluşturmuştur.
  • Kızgınlık, nefret gibi negatif uyarılar karşısında ise bozuk ve dağınık kristaller üretmiştir.

Her ne kadar bu deneyler bazı bilim çevrelerinde tartışmalı bulunsa da, suyun bilgiye ve enerjiye duyarlılığını anlamak açısından dikkat çekicidir.

Hafıza Özelliği – Suyun Bilgi Saklama Potansiyeli

Su molekülleri arasındaki dinamik bağlar, suyun yapılandırılabilir olduğunu gösterir. Bu yapılandırma, suyun bir çeşit “hafızaya” sahip olabileceğini düşündürmektedir.

Homeopati gibi alternatif tıp yaklaşımları, suyun bu hafıza özelliğine dayanır. İçinde fiziksel olarak bulunmayan, ancak titreşimsel olarak kodlanmış maddelerin etkisinin, su tarafından taşınabildiği iddia edilir.

Bilimsel olarak, bu konunun açıklanması karmaşıktır. Ancak nanoyapılı su kümeleri, suyun bilgi taşıyıcısı olabileceğine dair fikir verir.

Biyoelektrik Alan ve Su

İnsan vücudu, %60-70 oranında sudan oluşur ve biyoelektrik sistemlerle çalışır.

Bu bağlamda su:

  • Sinir iletimini destekler.
  • Hücre zarlarındaki elektriksel potansiyeli dengeler.
  • Mitokondriyal enerji üretimini destekler.

Dolayısıyla, içtiğimiz suyun enerjetik saflığı ve uyumu, hücresel enerji üretimini doğrudan etkileyebilir. Bu yüzden bazı uzmanlar, “ölü su” ve “canlı su” ayrımını yapar.

Koherens – Yapılandırılmış Su Kavramı

“Yapılandırılmış su”, yani koherent su, su moleküllerinin düzenli, organize bir yapıda sıralandığı halidir.

Bu form:

  • Enerji iletimini artırabilir.
  • Hücrelerin daha verimli çalışmasına destek olabilir.
  • Antioksidan özellikler gösterebilir.

Koherent su, genellikle doğal kaynaklardan veya özel frekanslarla yapılandırılmış cihazlarla elde edilir. Bazı araştırmalarda, bu tür suyun bitki büyümesini hızlandırdığı, bağışıklık sistemini desteklediği gözlemlenmiştir.

Su ve Niyet – Kuantum Bağlantılar?

Kuantum fizikçiler ve enerji terapistleri, su ile bilinç arasında bir bağ olabileceğini öne sürmektedir.

Bu bağlamda:

  • Meditasyon sırasında suyun yanında bulunması,
  • Pozitif niyetle suya yaklaşılması,
  • Suyun şükrederek içilmesi,

suya enerji yükleyerek, içsel sistemimize daha dengeli bir etki yaratabileceği düşünülmektedir. Bu yaklaşımın ardında, niyetin ve bilincin enerji formu olarak suya geçebileceği fikri vardır.

Elektro-fotonik Ölçümler ve Su

Modern cihazlarla yapılan bazı deneylerde, suya farklı ortamlar veya niyetler yüklendikten sonra elektro-fotonik salınımlar (aura etkileri) ölçülmüştür.

Bu ölçümler:

  • Suyun çevresel enerjilere duyarlılığını,
  • Farklı frekanslara verdiği yanıtları,
  • Enerji yoğunluğundaki değişimleri ortaya koymuştur.

Özellikle Kirlian fotoğrafçılığı, bu alanda yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biridir.

Manyetik Alan ve Su

Araştırmalar, manyetik alanların su moleküllerini yapılandırabildiğini göstermektedir.

Bu yapılandırma sayesinde:

  • Yüzey gerilimi azalır.
  • Suyun çözünürlük kapasitesi artar.
  • Tat değişebilir.

Manyetize su, bazı çalışmalarda bitki gelişimini, bağışıklık tepkisini ve sindirim kalitesini olumlu yönde etkileyebilmiştir.

Doğal Kaynak Suları Neden Daha “Enerjik” Hissedilir?

Birçok kişi dağ kaynaklarından akan suyun daha “canlı” olduğunu belirtir.

Bunun birkaç nedeni olabilir:

  • Mineral dengesi ve iyon yoğunluğu daha doğaldır.
  • Sürekli akış hareketiyle doğal yapılandırma yaşanır.
  • Yerkürenin elektromanyetik frekansıyla rezonans içindedir (örneğin: Schumann Rezonansı).

Bu faktörler, suya enerji verici, dengelendirici bir özellik kazandırır.

Su, Sadece Su Değildir

Suyun enerjetik özellikleri, onun basit bir H₂O molekülü olmaktan çok daha öte bir varlık olduğunu göstermektedir.

Fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin yanı sıra:

  • Frekans taşıyıcı
  • Enerji kodlayıcı
  • Hafıza kaydedici
  • Bio-rezonans etkili

bir ortam olarak kabul edilmelidir.

Bu perspektif, suya yaklaşımımızı değiştirmeli; onu sadece susuzluğu gideren değil, yaşamı taşıyan ve dengeleyen bir aracı olarak görmemize yardımcı olmalıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️

Daha Fazla

Bir Yudum Suyun Hikayesi

Bardaktan Mesaneye Uzanan Yolculuk

Merhaba Hatice öğretmenin sınıfı..!
Bir yudum suyum ben. Evet evet, yanlış duymadınız. Hani şu biraz önce ağzınıza aldığınız, serinliğiyle damağınızı şenlendiren, bazen limonla taçlandırılan, bazen kahveden sonra içinizi ferahlatan sade lakin efsanevi Su – H₂O

Bugün size başımdan geçenleri anlatacağım. Haydi hazırlanın, size kavuştuğum andan veda anıma kadar uzanan destansı serüvenime dalalım!

Ooo serinmiş bu su!

Beni ağzınıza aldığınız an serinliğimle “Ohh!” dediniz ya, işte orası benim doğum anım gibiydi. İlk olarak ağzınızdaki tükürükle kucaklaştım. (Tükürük, sindirimin öncüsüdür.)

Hoş geldin,” dedi, “ben karbonhidratları parçalarım, ama sen farklı bir yolcusun. Yolun uzun.

Dilinizle ilk temasımda, tat tomurcuklarınızdan dilinizin altına hızla (orası kılcal damarlarla doluydu. İşte bu damarlar, bazı su moleküllerini doğrudan emdi bile!) geçip damağınıza ulaştım.

Elbette reklamları bolca yapılmasına rağmen zararları saymakla bitmeyecek Kola‘ların, Ice Tea‘ lerin havası yok bende. Lakin ben “klasik, sade güzelliğin ve sağlığın” temsilcisiyim.

Siz ağzınızda tutmadıkça ben fazla takılmam, sosyal biri değilim. Dişlerinizin arasından tıngır mıngır geçerken, siz fark bile etmeden diliniz beni hafifçe yönlendirdi, genzinize vardım.

Aman dikkat! Gülmeyin, yanlışlıkla nefes borusuna kaçarsam öksürük krizine neden olurum. Neyse ki doğru yoldan gittim.

Kaydı Gitti Maşallah!

Yutağın kapıları açıldı ve ben adeta bir su kaydırağından aşağı kayan çocuk gibi “vııııjjjjj” diye aşağıya süzüldüm. Diliniz yukarı doğru bastırdı, yutak kapandı, nefes borusu ‘Benlik bir durum yok’ diyerek kapandı.

Sonra hooop! Yemek borusuna geçtim. Karanlık, dar bir tünel. Etrafımda “peristaltik hareket” denen dalga gibi kasılmalar başladı. Bu hareket sayesinde sanki omuzlarımdan itiliyormuşum gibi mideye doğru ilerledim. Giderken “mideye selam söyle!” diye bağıran lokmalara da rastladım tabii.

Burası Fazla Asitli Abi, Ben Kaçıyorum!

Şimdi geldik mideye. Burası vücudun “şantiye sahası” gibi. Mide asidi (hidroklorik asit), proteinleri parçalamakla meşgul, sindirim enzimleri etrafta fink atıyor, mide kasları sürekli “yoğurma hareketi” yapıyor. Tıpkı çamaşır makinesi gibi!

Bir yandan da göz yaşı döküyor ve mırıldanıyor ”Kola, Ice Tea gibi zararlı içecekler, bolca yenen şekerli gıdalar mahvetti beni”….

Ben ise saf ve sade bir yudum suyum. “Abicim ben ne proteinim ne yağ… Sadece suyum” diye bağırıyorum ama mide çok kalabalık, beni pek takan yok. Şöyle bir kenarda bekliyorum, mide “Tamam tamam, senlik bir iş yok. On iki parmak bağırsağına geçebilirsin” diyor.

Ama bu arada bir dürümle tanıştım, o da yeni gelmiş:
– “Sen neden bu kadar rahatladın?” dedi bana.
– “Kanka ben sadece suyum, sindirilmeden geçiyorum.”
– “Vay be, ben burada 3 saat mayalanacağım,” diye söylendi.

Ama yine de, midenin iç çeperlerindeki küçük kanallar beni emmeye başlamıştı bile. O kadar çok benim gibi yudumlara vardı ki, bazıları burada kana karıştı. Ama benim serüvenim bağırsaklardaydı.

Not: Su eksik olursa, mide asidi daha koyulaşır ve mide yanmaları baş gösterir. Mide koruyucu tabaka zayıflar, ülser riski artar.

Asıl Macera Başlıyor!

Ve işte geldik asıl eğlenceye: İnce bağırsak!
Yaklaşık 6-7 metre uzunluğunda, kıvrımlı bir tüp. Burası sindirim sisteminin Disneyland’ı resmen. Her şey ışık hızında, sistemli ve etkileyici.

Burada villus ve mikrovillus denilen, parmak gibi uzanan emici çıkıntılar var. Her biri “Gelin bakalım neler varmış?” der gibi uzanıyor. Ben ve diğer moleküller o villuslara çarpıp emiliyor, kılcal damarlara geçiyoruz.

Şöyle bir diyalog geçiyor:
– Villus: ”Dün gelen Kola, Ice Tea yakmıştı uçlarımı” “Bakıyorum taze taze sudan gelmişsiniz, çok sevindim buyurun içeri.”
– Ben: “Sağ olun, çok naziksiniz.”
– Villus: “Yukarı doğru ilerleyin, damarlar sizi karaciğere götürecek. Dünkü KolaIce Tea‘nin zararlarını tamir etmeye yardımcı olursunur”

Yani özetle: burada suyun büyük kısmı kan dolaşımına katılmak üzere emiliyor. Burası vücudun “bilet kontrol noktası” gibi. Kim faydalıysa içeri, kim zararlıysa dışarı!

Not: Vücudumuzun su ihtiyacının büyük kısmı burada emilir. Eğer yeterince su alınmazsa, besinlerin sindirimi yavaşlar, kabızlık olur.

Her Şey Kontrol Altında

Karaciğere geldiğimizde iş ciddileşiyor. Burası vücudun kimya laboratuvarı + gümrük kapısı.
Her gelen sıvıyı, maddeyi, molekülü kontrol eder.

Ben suyum ama yine de:
– “Kimsin? Nereden geliyorsun?” dedi bana… Çok yordu beni, gelen Kolalar, Ice Tea‘ler..
– “Ağızdan geldim, midede asit gördüm ama safım ben.”
– “Tahlilin temiz. Geçebilirsin.”

Eğer kimyasal bir içecek olsaydım, örneğin asitli bir kola yada bol şekerli Ice Tea, hemen işler değişir karaciğer haykırırdı:
– “Bu ne be kardeşimmm! Şeker, kafein, katkı maddesi… Bunu metabolizmaya bu haliyle salarsak sinir sistemini perişan eder. Yine fazla mesai yine yorgunluk”

Neyse ki ben tertemiz bir yudum sudum, vizesiz geçtim.

VIP Yolculuk Zamanı

Karaciğerden sonra atladım kan dolaşımı trenine. Tren deyip geçme, bu tam bir VIP yolculuk. Dört odalı dev pompa – namı diğer kalp – beni basıyor da basıyor.

İlk durak: sağ kulakçık
Oradan: sağ karıncık
Sonra akciğerlere kısa bir tur (oksijenle tanışmak için)
Geri dön: sol kulakçık → sol karıncık
Ve “pısssss” diye tüm vücuda dağıtıldım.

Şimdi her organ bana muhtaç. Her hücre, her doku sesleniyor:
– “Bize su gönderin, kuruduk burada!”

Kanla beraber vücudun her sokağında dolanıyorum. Tabi ki öncelikli durağım belli..

Not: Susuz bir karaciğer toksinleri yeterince atamaz, bu da cilt problemlerinden halsizliğe kadar birçok soruna yol açar.

Ana Kumanda Beni Bekliyordu

Ve işte geldim geldim… Vücudun CEO’su, patronlar patronu, kumanda merkezi: BEYİN!

Beyin, %75’i sudan oluşan bir organ.

Her yer sinir ağı, elektrik sinyalleri havada uçuşuyor. Burası tam anlamıyla bir Wi-Fi merkezi gibi; sinyal güçlü, iletişim hızlı!

Lakin bir sorun var: CEO da çok hassas. Biraz susuz kalsın, hemen trip atıyor. “Başı ağrıyor”, “unutkan oldum”, “konsantre olamıyorum”, “dün ne yediğimi unuttum!” diye yakınıp duruyor.

Neyse ki ben geldim:
– “Selam patron, su getirdim.”
Beyin hücreleri (nöronlar) bir anda gözlerini açıyor:
– “Oh be! Dolaşım yavaşlamıştı, sinapslar tıkanmış gibiydi. Elektrik gidip geliyordu. Şimdi mis gibiyiz.”

Hemen sistem reboot ediyor gibi oluyor. Komutlar netleşiyor:
– “Yürüyün!”
– “Konuşun!”
– “Dengeyi koruyun!”
– “Kısa dönem hafızayı güncelleyin!”

Ben su olarak burada çok önemliyim. Nöronlar arasındaki iletişim sıvısı gibi çalışıyorum. Düşünceler akıyor, fikirler parlıyor. Bir çocuk matematik problemi çözüyor. Bir genç gitar çalıyor. Bir anne yemeğin tuzunu ayarlıyor. Her şeyin arkasında benim yani bir yudum suyun katkısı var.

Ama bakın, şunu unutmayın:

Beyin %75 su içeriyor.
Susuz kaldığında ilk tepki: baş ağrısı.
İkinci tepki: unutkanlık.
Üçüncü tepki: mood bozukluğu, agresiflik, huzursuzluk.

Yani öyle film sahnesi gibi değil ama, susuz beyin:
– “Ufff çok bunaldım!”
– “Kimse bana su getirmiyor!”
– “Düşünemiyorum artık!” diye ağlayacak neredeyse.

Ben ise orada bir damlacık olarak diyorum ki:
– “Merak etme, geldim geldim. Zihni serinletmeye, düşünceleri canlandırmaya geldim.”

Ve bir anda bulmaca çözülüyor, cümle tamamlanıyor, fikir doğuyor!

Oley, su geldi!

Hücrelere vardığımda içeriye girişim bayram gibi karşılandı.
Cilt hücresi diyor ki:
– “ Mahvetti beni KolaIce Tea Yaaa haftalardır pul pul dökülüyordum, teşekkürler!”
Kas hücresi:
– “Egzersiz yapıyorduk, su kaybı vardı. İmdat demiştik, yetiştin!”

Hücrelerin içi, adeta fabrikalar gibi çalışıyor. Enerji üretiliyor, proteinler sentezleniyor, zararlı maddeler süzülüyor. Ama su olmazsa hiçbir şey işlemiyor. Ben geldiğimde her şey şakır şakır çalışıyor.

Bazı hücreler beni ter olarak dışarı atıyor. Bazıları gözyaşı, bazıları tükürük, bazıları ise sindirime destek sıvılar olarak kullanıyor. Ama büyük kısmım hâlâ dolaşımda.

Sıvıların kraliçesi geldi!

Final noktasına geldik: Böbrekler!
Buraya geldiğinizde artık vücut diyor ki:
– “Kullanılmayan suyu ve atıkları temizleyelim.”

Böbrekler, “glomerül” denen küçük süzgeçlerle kanı süzüyor.
– “Kimler kalıyor, kimler gidiyor bakalım?”
Ben: “Artık görevimi yaptım, atık moleküllerle birlikte geldim.”
Böbrek: “O zaman seni gönderiyoruz. İdrar kanalları seni bekliyor.”

Burada üre, fazla tuz, bazı minerallerle birlikte “idrar ön maddesi” haline getiriliyorum. Bu sıvı, üreterden geçip mesaneye yönlendirilir.

VEDA

Mesanede biraz bekliyorum. Arkadaşlar geliyor, biraz daha birikiyoruz. Sonunda beyin komutu veriyor:

– “Tuvalete gitme zamanı!”
Ve vücut kapılarını açıyor. “Şııııııırr” diye veda ediyorum.

Ama giderken şunu söylüyorum:

“Ben geldim, görevimi yaptım, seni sağlıklı tuttum. Lütfen beni unutma. Günde 2-2.5 litre kadar kardeşimi daha çağır. Susuz kalma, kuru kalma. Hayat benden akar…”

Ben gidiyorum ama sen beni unutma!

Sevgili dostum,

Ben bir yudum suydum. Sana serinlik verdim, hücrelerini canlandırdım, toksinlerini temizledim, hatta cildini parlattım. Belki ter olarak çıktım, belki gözyaşı oldum, belki de idrarla veda ettim.

Ama bir şeyi unutma:
Ben her gün gelmek zorundayım.
Beni ihmal etme. Vücudun %60’ı benim. Çayla, kahveyle kandırma kendini. Gerçek temizlik, gerçek sağlık, gerçek canlılık bende.

Hadi şimdi bir yudum daha al. Ve gülümseyerek de ki:

Hoş geldin su, vücudum seni çok özlemiş.

Dr. Mustafa KEBAT

Sayın okuyucu,

Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Su tüketiminin kilo kaybına etkisi: sistematik bir inceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31657610/

⭐️⭐️ Yaşın susuzluk ve sıvı alımına etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/11528342/

⭐️⭐️ Susuzluk ve Sıvı Alımının Fizyolojik Düzenlenmesi https://journals.physiology.org/doi/full/10.1152/nips.01470.2003

⭐️⭐️ Susuzluk Üretiminde Kan Hacmi ve Ozmotik Basınçtaki Değişiklikler https://www.nature.com/articles/2021341a0

⭐️⭐️ Bilişsel performans ve susuzluk https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22855911/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Alkali Su Mucize mi?

Alkali Su Nedir?

Alkali su, pH seviyesi 7.0’ın üzerinde olan su olarak tanımlanır. Normal içme suyu genellikle nötr pH (yaklaşık 7.0) seviyesindedir.

Alkali suların pH değeri ise genellikle 8.0 ile 9.5 arasında değişir. Bu su türü doğal kaynaklardan elde edilebildiği gibi, elektroliz veya filtreleme işlemleri ile de yapay olarak üretilebilmektedir.

Son yıllarda alkali su, “vücudu alkalize ettiği”, “kanseri önlediği”, “yaşlanmayı geciktirdiği” ve “metabolizmayı hızlandırdığı” gibi iddialar ile popülerlik kazanmıştır.

Peki bu iddialar ne kadar doğrudur?

Alkali su gerçekten mucizevi bir içecek midir, yoksa pazarlama etkisiyle abartılan bir ürün müdür?

Alkali Su ve pH Dengesi – Vücudu Alkali Hale Getirir mi?

İlk ve en yaygın iddia, alkali suyun vücut pH’ını dengelediği ve asidik ortamı alkalize ederek hastalıkları önlediğidir.

Bilim Ne Diyor?

  • Vücut pH dengesi, son derece karmaşık ve sıkı kontrol edilen bir sistemdir. Kanın pH değeri yaklaşık 7.35 – 7.45 aralığında sabit tutulur. Bu denge, başta böbrekler ve akciğerler olmak üzere birçok sistem tarafından yönetilir.

  • Ağız yoluyla alınan alkali su, mideye ulaştığında, midede bulunan güçlü hidroklorik asit (HCl) ile karşılaşır ve nötralize olur. Bu durum, alkali suyun sistemik pH üzerinde belirgin bir etkisinin olmadığını gösterir.

  • Harvard Medical School ve Mayo Clinic gibi tıp dünyasının öncü kuruluşları, alkali suyun sistemik pH üzerinde kalıcı ve anlamlı bir değişiklik yaratamayacağını belirtmektedir.

Sonuç: Alkali suyun vücut pH’ını değiştirdiği iddiası, fizyolojik olarak mümkün değildir. Vücut bu dengeyi kendisi sağlar.

Alkali Su ve Kanser: Kanseri Önler mi?

Alkali su savunucuları, kanser hücrelerinin asidik ortamda geliştiğini ve bu nedenle vücudun alkalize edilmesinin kanseri önleyeceğini ileri sürer.

Bilim Ne Diyor?

  • Kanser hücrelerinin asidik ortamda çoğaldığı doğrudur, ancak bu asidik ortam tümör hücrelerinin metabolizmasının bir sonucu olarak oluşur, neden değil.

  • American Institute for Cancer Research bu iddiayı açıkça reddetmiştir: “Kanserin asidik pH nedeniyle oluştuğuna dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur.”

  • Ayrıca, tümör hücreleri alkali ortamda da büyüyebilir. Dolayısıyla ortamın pH’ı tek başına belirleyici değildir.

Sonuç: Alkali suyun kansere karşı koruyucu olduğu yönündeki iddialar bilimsel olarak temelsizdir.

Alkali Su ve Metabolizma – Yağ Yakımını Artırır mı?

Bir diğer iddia, alkali suyun metabolizmayı hızlandırdığı ve kilo vermeye yardımcı olduğudur.

Bilim Ne Diyor?

  • 2016 yılında yapılan sınırlı bir çalışma, alkali su tüketen bireylerde idrarla birlikte daha fazla su atımı olduğunu ve bunun geçici kilo kaybına neden olabileceğini göstermiştir. Ancak bu su kaybı, yağ kaybı anlamına gelmemektedir. Metabolizma üzerinde kalıcı ve klinik olarak anlamlı bir etkisi henüz gösterilememiştir.

Sonuç: Alkali su, kısa vadede su atımını artırabilir ama doğrudan metabolizma hızlandırıcı etkisi bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

Alkali Su ve Spor Performansı – Daha Enerjik Hisseder Miyiz?

Bazı üreticiler, alkali suyun spor sonrası toparlanmayı hızlandırdığını, laktik asidi nötralize ederek kas ağrılarını azalttığını iddia etmektedir.

Bilim Ne Diyor?

  • 2010 ve 2016 yıllarında yapılan bazı küçük çaplı çalışmalar, alkali su içen sporcularda egzersiz sonrası toparlanmanın bir miktar daha hızlı olabileceğini göstermiştir. Ancak bu çalışmaların örneklem büyüklüğü küçüktür ve sonuçlar henüz genellenebilir nitelikte değildir.

  • Uluslararası Spor Hekimliği Derneği (ACSM), alkali suyun sporcu performansı üzerindeki etkilerinin daha fazla çalışma ile araştırılması gerektiğini belirtmiştir.

Sonuç: Belirli durumlarda küçük faydaları olabilir, ama bu konuda net bilimsel kanıtlar henüz yetersizdir.

Alkali Suyun Zararları ve Riskleri

Genellikle zararsız olarak sunulsa da, alkali su tüketiminin bazı olası yan etkileri mevcuttur:

  • Hipoklorhidri (mide asidi eksikliği): Uzun süreli yüksek pH’lı su tüketimi, mide asidini bastırabilir, bu da sindirim sorunlarına, vitamin ve mineral emiliminde bozukluklara neden olabilir.

  • Elektrolit dengesizlikleri: Yapay alkali sular, içerdiği elektrolitlerle bazı bireylerde potasyum ve sodyum dengesizliklerine yol açabilir.

  • Böbrek hastaları: Kronik böbrek yetmezliği olan bireylerde, fazla alkali yüklenmesi ciddi metabolik alkalozlara neden olabilir.

Piyasadaki Alkali Sular ve İçerikleri

Marketlerde satılan bazı “alkali” etiketli sular, aslında doğal kaynak suyu olup pH değeri 8.0 üzerindedir. Örneğin:

MarkapH DeğeriÜretim Yöntemi
Saka8.22Doğal kaynak suyu
Nestlé Pure Life7.8Filtreleme ve ozonlama
Hayat Su8.0Doğal kaynak

Bir de alkalize edilmiş yapay sular vardır: Elektroliz cihazlarıyla ya da filtreleme sistemiyle pH değeri yükseltilmiş sular. Bu tür suların etkileri doğal kaynak suyuna kıyasla daha fazla tartışmalıdır.

Alkaliliğin Farklı Yolları – Su Tek Yöntem Değil

Sağlıklı bir alkali dengeyi sağlamak için su içmek tek yol değildir.

Doğal olarak alkalize eden gıdalar şunlardır:

  • Ispanak, salatalık, limon (asit tadına rağmen metabolik olarak alkalidir)
  • Kereviz, brokoli, avokado
  • Badem, zencefil

Ayrıca stres yönetimi, derin nefes teknikleri ve egzersiz gibi yaşam tarzı faktörleri de pH dengesine etki edebilir.

Alkali Su Hakkındaki Gerçekler

🧪 İddiaBilimsel Gerçek
Vücudu alkalize eder❌ Hayır, mide asidiyle nötralize olur
Kanseri önler❌ Bilimsel dayanak yok
Metabolizmayı hızlandırır❌ Belirsiz ve geçici
Spor sonrası toparlanmayı hızlandırır❓ Kısıtlı bulgular var, genel geçer değil
Sindirimi destekler⚠️ Aşırı tüketimde tam tersi etki olabilir
Sağlıklı bir yaşam için gereklidir❌ Su içmek önemlidir ama “alkali” olması şart değil

Alkali su, bazı bireyler için tat farkı, mide hassasiyetine karşı rahatlatıcı etki gibi küçük faydalar sunabilir. Lakin genel sağlık üzerinde mucizevi bir etkisi olduğuna dair bilimsel bir kanıt yoktur.

Dengeli beslenme, yeterli su alımı, düzenli hareket ve stres yönetimi, vücut pH’ı ve genel sağlık için çok daha etkili ve doğal yöntemlerdir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Alkali Su: Ürik Asit ve Sistin Ürolitiyazisi İçin Yardımcı mı Yoksa Abartılı mı? https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38193415/

⭐️⭐️ Alkali suyun metabolik riskler, uyku kalitesi ve kas gücü ile ilişkileri: Menopoz sonrası kadınlar arasında kesitsel bir çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9621423/

⭐️⭐️ Alkali Diyet ve Suyun Sağlık Üzerindeki Etkileri, Sindirim Sistemi Bakteri Yükünün Azaltılması ve Topraklama https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/27089527/

⭐️⭐️ Alkali Su ve Uzun Ömür: Bir Fare Çalışması https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4906185/

⭐️⭐️ Osteoporozlu Postmenopozal Kadınlarda Alkali İçme Suyunun Kemik Yoğunluğuna Etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34463073/

⭐️⭐️ Kronik gut artriti tedavisinde alkali suyun konvansiyonel ilaçlarla birlikte kullanımının etkinliğinin değerlendirilmesi: Randomize kontrollü bir çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10994428/

⭐️⭐️ İyonize alkali su: Deney hayvanlarında metabolik asidozun yönetimi için yeni strateji https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/19527469/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İdeal Su İçmek İster misiniz?

Hem dünyanın hem de vücudumuzun önemli bir miktarını oluşturan, hayatımızın merkezinde ve vücudumuzun her hücresinde aktif rol oynayan lakin değerinin pek de farkında olmadığımız su..

Ne içerdiğini, pH seviyesini, sertlik derecesini ya da mineral dengesini düşünmeden içtiğimiz su..

İdeal Su

Var mı gerçekten ideal su?

Yada nedir ideal su?

Peki vücudumuzun önemli bir kısmını oluşturan suyun kalitesi nasıl?

Eveet bir düşünün içinizde organlarınızda, dokularınızda, hücrelerinizde bulunan su nasıl? İdeal mi?

Hiç düşündünüz mü?

Bardağınızdaki suyun içine istemediğiniz bir şey (Toz, sinek vb gibi) düşünce su kirleniyor da solunumla (Sigara, toz vb gibi), ağız yoluyla (işlenmiş gıdalar, şeker vb gibi) ve deri yoluyla (Kimyasallar – kozmetikler, koruyucular vb gibi) giren kirleticiler vücudunuzun suyunu ne hale getiriyor düşündünüz mü?

Biz dönelim içtiğimiz suyun ideal olup olmadığına.

İdeal içme suyu, yalnızca temiz ve mikropsuz değil, aynı zamanda dengeli mineral içeriğine ve uygun pH değerine sahip olması gerekir.

Su Hayattır Lakin Hangi Su?

Vücudumuzun %60 – 70 ‘i sudan oluşur. Bebeklerde bu oran %75’e kadar çıkar.

Bu su oranının dengede olması, yaşamımızın devamı için kritik öneme sahiptir.

Su;

  • Besinlerin hücrelere taşınmasını
  • Atıkların uzaklaştırılmasını
  • Sıcaklık dengesinin korunmasını
  • Beyin işlevlerinin sağlıklı çalışmasını sağlar.

Lakin su deyip geçmeyin. Çünkü her su, vücudumuza aynı faydayı sağlamaz.

Suyun içeriği miktarı kadar önemlidir. O sebeple şu soruyu sormalıyız Su Hayattır lakin Hangi Su?

Sular Arasında Ne Farklar Var?

Raflarda yer alan, evinize sipariş etmeyi tercih ettiğiniz onlarca marka su var. Hepsinin içeriğinde de farklılıklar var.

İçeriklerine girmeden önce elde ediliş şekillerine göre su çeşitlerinin başlıcalarına bakalım.

  • Arıtılmış sular – Genellikle düşük Toplam Çözünmüş Maddeye (TDS) sahiptir, mineralleri yok denecek kadar azdır.
  • Doğal kaynak suları – Toplam Çözünmüş Madde (TDS), pH ve mineral dengesi bakımından daha doğaldır.
  • Alkali sular – pH değeri 8.0’in üzerinde, bazıları iyonize edilmiş formdadır.

Bu suların her biri farklı etiklere sebep olur. Lakin sürekli olarak çok düşük Toplam Çözünmüş Maddeli (TDS), minerali sıfırlanmış su içmek vücutta elektrolit eksikliği ve doku yorgunluğu gibi sorunlara yol açar.

Sadece Su Değil, Vücuduna Uyum

İçilebilir Su

İçilebilir suyun içeriğinde neyin ne kadar olması veya olmaması konusunda farklı otoritelerin (Türk Standartları Enstitüsü, Avrupa Birliği, Dünya Sağlık Teşkilatı) aynı ve farklı kriterlerini aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.

İÇME SUYU KALİTE PARAMETRE DEĞERLERİ
Kabul Edilebilir Maksimum Değerler
STANDARTLARTSE 266 Türk Standartları EnstitüsüEC – Avrupa BirliğiWHO – Dünya Sağlık Teşkilatı
Mikrobiyolojik EMS/100 mL
Koliform000
Esherichia Coli (E.Coli)000
Toplam Koloni Sayısı (22C’)20  
Toplam Koloni Sayısı (37C’) 5  
C.perfringers000
Pseudomonas Aeruginosa000
Kimyasal mg/L
pH6,5-9,56,5-9,56,5-9,5
İletkenlik 20′ (uS/cm)250025002500
Nitrat (NO3)505050
Nitrit (NO2)0,500,500,50
Bor (B)1,02,02,0
Nikel (Ni)0,020,020,02
Arsenik (As)0,010,010,01
Kadminyum (Cd)0,0050,0050,003
Civa0,0010,0010,001
Krom Toplam (Cr)0,050,050,05
Baryum   
Florür (F)1,501,501,50
Kurşun (Pb)0,010,010,01
Siyanür (CN)0,050,050,07
Bromat (Br)0,010  0,010  0,025
Benzen (C6H6)0,0010,0010,010
Selenyum (Se)0,0100,0100,010
Antimon (Sb)0,0050,0050,005
Bakır (Cu)2,02,02,0
Fosfor0,4-5,00,4-5,0 
Demir (Fe)0,20,20,3
Çinko 5,0  
Mangan (Mn)0,050,050,10
Magnezyum (Mg)5050 
Alüminyum (Al)0,200,200,20
Amonyum (NH4)0,500,501,50
Sodyum (Na)175200200
Potasyum (K)12  
Serbest Klor (CI2)0,50,55
Klorür (Cl)250250250
Kalsiyum (Ca)200 100
Sülfat (SO4)250250250
Sertlik (CaCO3)  500
Fiziksel ve Duyusal (Organoleptik)
Renk (Co-Pt birimi)202015
Bulanıklık (NTU birimi)5,04,05,0
KokuDuyusalDuyusalDuyusal
TatDuyusalDuyusalDuyusal

Suyun İçinde Bulunanların Sağlığımıza Etkileri

İçme kullanma suyu içerisinde bulunan iyonların fazlalığının insan sağlığı üzerindeki etkileriTSE 266 Türk Standartları Enstitüsü
KoliformBulaşıcı bağırsak hastalıkları, dışkı ve kirlenmiş sular vasıtası ile taşınırlar. Enfeksiyon kapmış kişilerin dışkılarında bulunan yani hastalık yapan mikroorganizmalar arasında bakteriler, virüsler, parazitler ve parazitik kurtlar yer alır. Su kaynaklarının kirlenip kirlenmediğini tayin etmek için kendisi patojen olmayan koliform bakteriler indikatör organizma olarak kullanılır. Bu indikatör organizmaların örnekleri Escherichia coli ve fekal streptokok bakteriler olup her ikiside insan bağırsaklarında bulunurlar.Bu organizmaların içme suyunda bulunmaması gerekir.0
Esherichia Coli (E.Coli)
Toplam Kloloni Sayısı (22C’)
Toplam Kloloni Sayısı (37C’)
C.perfringers
Pseudomonas Aeruginosa
Kimyasal mg/L
pHPH 6,5 dan düşük olan sular asidik olup aşındırıcı bir etkiye sahiptir.Buna bağlı olarak şebeke sisteminde ve evlerde metaller üzerinde aşındırıcı etki yapmaktadır.PH 9,5 dan fazla olan suda tat problemi ortaya çıkar ve su sabunumsu bir kayganlık hissi verir.Ayrıca bu suların taş yapma özelliği de bulunmaktadır. pH’ın düşük veya yüksek olması endüstriyel kirlenmeye de bağlıdır.Suyun geçtiği topraklar da pH etkilemektedir.6,5-9,5
İletkenlik 20′ (uS/cm)İletkenlik suda çözünmüş iyonların bir fonksiyonudur.Bu sebeple izleyici bir parametredir. İçme suyunda iletkenlik artışı, suyun kirlendiğini yada suya deniz suyunun karıştığını göstermektedir.2500
Nitrat (NO3)Sürekli olarak yüksek Nitrat içeren suları içmek ölüme yol açabilir.Boğaz hastalıklarına ve kan hastalıklarına yol açabilir.Bebeklere kesinlikle Nitratlı su içirilmemelidir. Mavi hastalık denilen kan zehirlenmesine sebebiyet verir.Evsel ve Endüstriyel kirlenmeden ve de tarımda kullanılan gübrelemeden kaynaklanır.50
Nitrit (NO2)Nitrata benzer etki gösterirler ve daha tehlikelidir. Kan zehirlenmesine kanda oksijen taşınmasını engelleyerek oksijensizlikten boğulmaya sebep olur. Kaynağı endüstriyel kirlenme ve gübreler oluşturur.0,5
Arsenik (As)Çok iyi bilinen bir zehirdir.Suda yüksek miktarda bulunması doku bozulmalarına, dolaşım sistemi problemlerine ve kanser riskinin yükselmesine sebep olur.Sudaki Arsenik varlığı endüstriyel faaliyeler ve tarım ilaçlarından kaynaklanmaktadır. 
Kadminyum (Cd)Kadminyum vücutaki bütün hücreleri tahrip etmektedir. Çeşitli endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanır ve toprağa geçerek yeraltı sularına karışabilir. 
CivaSinirleri tahrip eden bir zehirdir. Ağız ve diş etlerinde tipik yaraların meydana gelmesine neden olur, vücuttan atılması zor olduğu için kronik zehirlenmelere yol açar.Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanır.0,001
Krom Toplam (Cr)En önemli insan vücudunda deride alerji yapmasıdır. Sudaki krom çeşitli endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanır.0,05
BaryumKemikler üzerinde olumsuz etkiler göstermektedir.Kemiklerde kalsiyum ile yer değiştirerek önemli defermosyonlara yol açar. Kan basıncını artırır. Suda baryum varlığı metal saflaştırma işlemlerinden kaynaklanır. 
Florür (F)Suda aşırı miktarda bulunması kemik ve diş sağlığını olumsuz yönde etkilerken ,az bulunması halinde ise diş sağlığını olumsuz etkilemektedir. Sudaki Florün varlığı suya flor katılması, alimünyum sanayiinden ve gübrelemeden kaynaklanır.1,50
Kurşun (Pb)Kurşunun insan metabolizması üzerindeki en önemli problemi kan basıncını arttırır, böbrek tahribatı, dişlerde siyahlaşma, kanda ve idrarda kurşun miktarının artması şeklinde kendini gösterir. Ayrıca kemiklerde kalsiyum yerine geçerek kurşun fosfat şeklini alır ve buradan kana kana geçmeye devam eder. Kemik yapısını bozar. Sudaki kurşun varlığı endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanmaktadır.0,01
Siyanür (CN)Sinir Sistemi ve tiroit bezi üzerinde önemli sorunlar yaratır. Çok iyi bilinen zehirlerden birisidir.Sudaki canlı yaşamı için çok tehlikelidir. Çeşitli Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanır. Bazı meyvelerin çekirdekleri (kayısı çekirdeği, şeftali çekirdeği) siyanür bileşeni içermektedir. 
Bromat (Br)Ozonla yapılan dezanfektiyonun yan ürünüdr. Bunların su ile alınması durumunda karaciger, böbrek yetmezliğine, sinie sistemi tahribatına yol açar. Ayrıca kanser riski de taşımaları söz konusudur.1,0
Selenyum (Se)Eser miktarda vücutta olması gereken bir agır metaldir.Fazla olması durumunda tırnaklarda ve saçlarda dökülmeler, kırılmalar, duygu kaybı gibi seklinde kendini gösterir.Kanserojen etkisi vardır. Diş tahribatına yol açar. Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanır.0,010
Antimon (Sb)Yapı bakımıdan arseniğe benzer ve fizyolojik etkisi de aynıdır.Kanda kollestrol düşer ve kan şekeri yükselir. Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanır.0,005
Bakır (Cu)Suda tat problemi yanısıra uzun süre yüksek miktarda alınması karaciger ve böbreklerde tahribata yol açar.Hatane ve çamaşırhanelerde istenmez.Diğer metallerin aşaındırılmasına yol açar. Sudaki bakır, kaplama sanayii atıklarından alg ile mücadele çerçevesinde rezervuara atılan bakır sülfattan, tarım ilaçlarından kaynaklanır.2,0
FosforTaş yapma potansiyeli vardır.Fosforun göllerde bulunması göl yaşamı için önem taşır, ancak aşırı fosfor göllerde algların oluşmasına yol açar.Aynı zamanda fosforun varlığı diğer parametrelere de dikkat çeker.İzlenmesi gereken prametredir. Evsel atıklardan, gübrelemeden, endüstriyel atıklardan kaynaklanır.0,4-5,0
Demir (Fe)Demirin suda aşırı bulunması suya metalik bir tat verir.Suda renklilik yapar,fakat bunlar sağlık açısından sorun teşkil etmezler. Ancak; çamaşırhaneler, tekstil sanayi, sabun, diş macunu imalatı ve kağıt sanayinde kullanılan sularda demirin varlığı istenmez. Çünkü demir ürünler üzerinde leke bırakır. Ayrıca evlerde de porselenlerin zamanla sararmasına yol açar. Toprak yapısından ve endüstriyel kirlenmeden kaynaklanır.200
Çinko İçme suyunda en fazla bulunması istenen metal iyonudur.İnsan sağlığı açısından önemli bir zararı yoktur. Suda bir miktar bulunması istenir. Suda fazla bulunması opal rengi yani süt beyaz bir görüntü verir. Sudaki çinko metal kaplama sanayinde kullanılır.5,0
Mangan (Mn)Etkileri demirinkine banzer.0,05
Magnezyum (Mg)Fazla olması durumunda gözlerde tahribata yol açar.İshal yapıcı etkisi ortaya çıkar. Sudaki magnezyum, suyun geçtiği toprak yapısına bağlıdır. Suya acılık verir. 50
Alüminyum (Al)Fazlası suyun rengini bozar.Bulanık ve mavimtırak bir görüntü verir.Böbreklerde tahribat yapar. Alzheimer yaptıgına dair bulgular bulunmaktadır. Fazlalığı su arıtımında aşırı alüminyum sülfat kullanılmasından, endüstriyel kirlenmeden vaya toprak yapısından kaynaklanır.0,20
Amonyum (NH4)Tat ve koku problemi oluşturur.İnsan sağlığı üzerinde olumsuz etkisi vardır. Sudaki amonyum varlığı, suya evsel atıkların karıştığını göstermektedir. Dolayısıyla bu tür sular potansiyel hastalık yapıcıdır. Evsel ve endüstriyel kirlenmeden ve gübrelemelerden kaynaklanmaktadır.0,05-0,5
Sodyum (Na)Fazlası tat problemi oluşturur.Tuzluluk hissi verir. Sudaki sodyum fazlılığı evsel ve endüstriyel kirlenme, toprak yapısı ve deniz katkısından kaynaklanabilir.175
Potasyum (K)Etkisi sodyuma benzer.Kaynağı endüstriyel kirlenme,tarımsal gübrelemeler ve toprak yapısı oluşturur.12
Serbest Klor (CI2)Suya sağlıklı bir dezanfeksioyon için katılır.Fazlası tat ve doku problemine yol açar. Fazlası Kanserojen olabilir tat ve kötü koku yaratabilirler. Bu yüzden renkli ve bulanık sularda klorlama yapılmamalıdır.0,5
Kalsiyum (Ca)Vücut açısından kalsiyumun doğrudan bir zararlı etkisi yoktur. Kemik yapısı içinde yararlıdır.Ancak içim bakımından fazla olması taş yapma potansiyelini arttırır. Düşük olması durumunda ise aşındırıcı etki yaratabilir. Sudaki kalsiyum suyun geçtiği toprak yapısına bağlıdır.200
Sülfat (SO4)Suların tadını bozar ve aşındırıcı etkisi vardır. Fazla sülfatlı sular acımtıraktır.İshale sebep olabilir.Aşındırıcılığı daha çok metal aksamlar ve beton sistemlerinde görülür.Kaynağı evsel ve endüstriyel kirlenmedir.25-250
Sertlik (CaCO3)Bazı standartlarda maksimum sınır olarak 500mg/l verilir. Sudaki kalsiyum ve magnezyumun bir fonksiyonudur.Çok sert suların içimi hoş olmaz ve bu tür sularda sabun fazla köpürmediğinden fazla kullanım olur. Ayrıca Taş, Kireç yapma özelliğinden dolayı sıcak su tesislerinde istenmez. Suyun sertliği kaynaktan yani toprak yapısından kaynaklanır. 
Fiziksel ve Organoleptik 
Renk (Co-Pt birimi)Suda renk fazlalığı istenmez. Çünkü bu durum suda çözünmüş halde bulunan Mangan, Krom, Demir, Nikel gibi metal iyonları ile organik bileşiklerin varlığını gösterir.Rengin fazlalığı bitkilerin bozuşması, toprak yapısı,evsel ve endüstriyel kirlenme sonucu olabilir.20
Bulanıklık (NTU birimi)Bulanıklık estetik açıdan önemli olup suyun tadını da etkiler.Suda bulunan askıda katı maddeler ve çözünmüş organik maddeler bulanıklığa neden olur. Dolayısıyla istenmeyen maddelerin varlığına işaret eder. Öye yandan bulanıklığı fazla sular klorlandığı zaman çok daha zararlı ürünlerin ortaya çıkacağına işarettir. Bu yüzden iyi bir klorlama için bulanıklık 1 değerinden düşük olmalıdır. Bulanıklığın kaynağı endüstriyel kirlenme veya evsel kirlenme ve dogal bozulma olabilir.1,0
KokuDuyusal 
TatDuyusal

Su Hakkında Yanlış Bilinenler ve Gerçekler

Yanlış BilgiGerçek
“Saf su en sağlıklısıdır.”Saf su (Toplam Çözünmüş Madde (TDS) değeri çok düşük olan) mineral içermez, uzun vadede zararlı olabilir.
“Suyun tadı yoktur.”Suyun tadı, içindeki mineraller ve pH değerine göre değişir.
“Her gün 2 litre su içmek zorunludur.”Su ihtiyacı kişiye, aktiviteye, yaşa ve hava koşullarına göre değişir.
“Ters ozmoz su en iyi içme suyudur.”Ters ozmoz su minerallerden arındırılmıştır; yeniden mineralize edilmelidir.
“Alkali su mucize yaratır.”Alkali suyun faydaları abartılabilir; bilimsel olarak etkileri hâlâ tartışmalıdır.
“Şebeke suyu tamamen zararlıdır.”Türkiye’de çoğu şehirde şebeke suyu arıtılmış ve analizlidir; bazı bölgelerde içilebilir.
“Ne kadar çok su içilirse o kadar iyi.”Aşırı su tüketimi hiponatremi gibi ciddi sorunlara yol açabilir.
“Cam şişede satılan her su daha kalitelidir.”Ambalaj türü önemli ama içerik analizi daha belirleyicidir.
“TDS değeri ne kadar düşükse o kadar sağlıklıdır.”Çok düşük TDS (mineral fakirliği) vücut dengesi için uygun değildir.
“Soğuk su içmek zararlıdır.”Sağlıklı bireylerde soğuk su genellikle zararsızdır, ancak mide rahatsızlıklarında dikkatli olunmalıdır.

Son olarak;

İçtiğimiz su gerçekten bize yaşam mı veriyor, yoksa sadece susuzluğumuzu mu gideriyor?

İdeal su, sadece temiz değil; aynı zamanda dengeleyici, besleyici ve uyumlu olmalıdır. Vücudumuzun her hücresine dost bir su, yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve ruhsal sağlığımıza da katkı sağlar.

Evet, “ideal su” gerçek bir hedef olabilir. Bilinçli seçimlerle bu hedefe ulaşmak ise elimizde. Çünkü su, sadece bir ihtiyaç değil; yaşamın kendisidir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=7510&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5

⭐️⭐️ İçme Suyundaki Kalsiyum ve Magnezyum ve Serebrovasküler Hastalıktan Ölüm Riski https://www.ahajournals.org/doi/10.1161/01.str.29.2.411

⭐️⭐️ Dünya Çapında İçme Suyu Sıcaklığı: Anlama, Politikalar, Zorluklar ve Fırsatlar https://www.mdpi.com/2073-4441/12/4/1049

⭐️⭐️ İçme suyu kalitesine ilişkin kılavuz https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK579464/

⭐️⭐️ İçme Suyunun İnsanlarda Mineral Beslenmesine Katkısı https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK216589/

⭐️⭐️ Sular – İnsanî tüketim amaçlı sularTS 266https://intweb.tse.org.tr/standard/standard/Standard.aspx?081118051115108051104119110104055047105102120088111043113104073082080080071077100076119105103072

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla
  • 1
  • 2