SORU: Çalışanlara istemedikleri – kabul etmedikleri halde Tetanoz aşısı yapabilir miyiz? / Yaptırabilir miyiz? / Tetanoz Aşısı olmaları için zorlayabilir miyiz?
CEVAP: HAYIR YAPTIRAMAZSINIZ – YAPILMASI İÇİN DE ZORLAYAMAZSINIZ
NEDEN: Neden zorlayamayacağınızın cevabını ayrıntıları ile inceleyelim.
Tetanoz aşılaması koruyucu sağlık hizmeti niteliğinde bir tıbbi müdahaledir.
Tıbbi müdahalenin hukuka uygun olup olmadığına ve hekimin sorumluluğunun sınırlarına, ülkemizdeki yasal düzenlemeler ve imzaladığımız uluslararası sözleşmelere göre karar verilmesi gerekmektedir.
Herhangi bir salgın hastalık veya bir başkasını olumsuz etkileyebilecek hastalık olmadığı müddetçe kişinin veya velisinin rızası alınmaksızın tıbbı müdahalede bulunulamaz.
Tetanoz aşılaması da buna dâhildir.
Sırayla başlayalım..
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu 72. Maddesi: “57’nci maddede zikredilen hastalıklardan biri zuhur ettiği veya zuhurundan şüphelenildiği takdirde aşağıda gösterilen tedbirler tatbik olunur:
1- Hasta olanların veya hasta olduğundan şüphe edilenlerin ve hastalığı neşrü tamim eylediği tetkikatı fenniye ile tebeyyün edenlerin… tecrit ve müşahede altına vaz’ı.
2- Hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara serum veya aşı tatbiki.
7- Dâhilinde sari ve salgın hastalıklardan biri zuhur eden umumi mahallerin tehlike zail oluncaya kadar set ve tahliyesi.”
Dikkat edilmesi gereken husus 72. madde de herkese her durumda aşı yapılacağı gibi bir zorunluluk yoktur. Sadece salgın hastalık durumunda alınacak tedbirlere dair hükümler yer almaktadır
72. Maddenin 2. Bendinde dikkat edilmesi gereken ”Hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara” yazdığıdır; 57. maddede sayılan hastalıkların ortaya çıkması veya çıkacağından şüphe edilmesi durumunda hastalar, hasta olduğundan şüphe edilenler öncelikle tecrit edilip müşahede altına alınacak ve sonra hastalara veya hastalığa maruz kalanlara serum ve aşı uygulanacaktır.
Söz konusu bu maddede herkese her durumda aşı yapılacağı gibi bir zorunluluktan bahsedilmemektedir.
Lakin önemli bir husus da Umumi Hıfzıssıhha Kanunu Madde 72 de geçen uygulamaların yine Umumi Hıfzıssıhha Kanunu Madde 57 de belirlenmiş hastalıklar için geçerli olduğudur. Ve Sadece salgın hastalık durumunda alınacak tedbirleri olduğu da hatırdan çıkartılmamalıdır.
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu 57. Maddesi: “Kolera, veba (Bübon veya zatürre şekli), lekeli humma, kara humma (hummayi tiroidi) daimi surette basil çıkaran mikrop hamilleri dahi – paratifoit humması veya her nevi gıda maddeleri tesemmümatı, çiçek, difteri (Kuşpalazı)- bütün tevkiatı dahi – sari beyin humması (İltihabı sahayai dimağii şevkii müstevli), uyku hastalığı (İltihabı dimağii sari), dizanteri (Basilli ve amipli), lohusa humması (Hummai nifası) ruam, kızıl, şarbon, felci tıfli (İltihabı nuhai kuddamii sincabii haddı tifli), kızamık, cüzam (Miskin), hummai racia ve malta humması hastalıklarından biri zuhur eder … vak’ayı haber vermeye mecburdurlar…. ”
Bu konuda en temel düzenleme T.C. Anayasası’nın 17/II. Maddesi “Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz” Görüldüğü gibi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasamızda kişinin vücut bütünlüğü ve sağlığı üzerindeki haklarının en temel haklardan biri olduğu belirtilmiş ve hükme bağlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi; 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanun ve (Aslen konumuz çalışanlara yapılan tetanoz aşılaması olsa da) 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu değerlendirdiğinde zorunlu görülen bütün çocukluk çağı aşılarına yeterli bir yasal dayanak oluşturmadıkları görüşünü şu şekilde yazılı hale getirmiştir;
“… doğan her çocuğa belirli bir yaş periyoduna bağlı olarak ve ebeveynin rızası hilafına, ilgili idarece belirlenecek olan her türlü aşının tatbiki yetkisi verildiği şeklinde anlaşılması olanaklı değildir. Aksinin kabulü hâlinde uygulanacak tıbbi müdahalenin tür ve kapsamı belirsiz olacak şekilde, rıza verilmeyen müdahale türlerinin gündeme gelmesi muhtemeldir.“
Resmî Gazete Tarihi: 02.11.2011 Resmî Gazete Sayısı: 28103 ile yayınlanan 663 Sayılı KHK dikkatle incelendiğinde Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna, bağışıklama konusunda verilen görev ve yetkiler verildiği lakin tetanoz aşılaması konusunda temel hakları sınırlandırabilecek bir kanuni düzenleme olmadığı görülecektir.
Resmî Gazete Tarihi: 08.12.2001 Resmî Gazete Sayısı: 24607 olan 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu Madde 24: “…Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.” hükmü bulunmaktadır.
Resmî Gazete Tarihi: 14.04.1928 Resmî Gazete Sayısı: 863 olan Tababet Ve Şuabatı San´Atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ‘un 70. maddesi: “Tabipler, diş tabipleri ve dişçiler yapacakları her nevi ameliye için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacirde ise veli veya vasisinin evvelemirde muvafakatını alırlar….” hükmünü zorunlu kılar.
Resmî Gazete Tarihi: 01.08.1998 Resmî Gazete Sayısı: 23420 olan Hasta Hakları Yönetmeliği’nin (H.H.Y) 5, 22, 24, 25, 26. maddeleri konumuzla yakından ilgilidir.
Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 5. maddesi: “Sağlık hizmetlerinin sunulmasında aşağıdaki ilkelere uyulması şarttır:
d) Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz…”
Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 22. Maddesi: “Kanunda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, kimse, rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir şekilde tıbbi ameliyeye tabi tutulamaz…” hükmünü taşımaktadır.
Hasta Hakları Yönetmeliği’nin “Hastanın rızası ve izin” başlıklı 24/1. maddesinde ise: “Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir. Hasta küçük veya mahcur ise velisinden veya vasisinden izin alınır…”hükmü yer almaktadır.
Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 25. Maddesi: “Kanunen zorunlu olan haller dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere; hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir….” hükmü yer almaktadır.
Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 26. Maddesi: “Kanuni temsilcinin muvafakatinin gerektiği ve yeterli olduğu hallerde dahi, mümkün olduğu ölçüde küçük veya mahcur olan hastanın dinlenmesi suretiyle tıbbi müdahaleye iştiraki sağlanır.” hükmü yer almaktadır.
16 – 18 yaş arası genç çalışanlar için ise bakılması gereken ayrıca hükümler de mevcuttur.
Türk Ceza Kanunu’nun “Kasten yaralama” başlıklı 86/1 maddesinde: “Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmüne yer verilmiştir.
“…Hekimin, hastanın rızasını almaksızın, hastayı aydınlatmaksızın veya endikasyon bulunmaksızın yaptığı her türlü tıbbi müdahale kasten yaralama suçunu oluşturur…”
(Aslen konumuz çalışanlara yapılan tetanoz aşılaması olsa da)
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul ettiği, 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe giren ve Türkiyenin 14 Ekim 1990 tarihinde imzaladığı ve 27 Ocak 1995’te yürürlüğe giren, Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesinin 2. ilkesine göre: “Çocuklar özel olarak korunmalı, yasa ve gerekli kurumların yardımı ile fiziksel, zihinsel, ahlaki, ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı normal koşullar altında özgür ve onurunun zedelenmeyecek şekilde yetişmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuğun en yüksek çıkarları gözetilmelidir.”
Türkiye Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’sinin 17, 29 ve 30. maddeleri hükümlerini T.C. Anayasası ve 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Anlaşması hükümlerine ve ruhuna uygun olarak yorumlama hakkını saklı tutmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen Codarcea/Romanya, No. 31675/04, (European Court of Human Rights) 2 Haziran 2009 tarihli kararda; “ hekimlerin, uygulanması düşünülen tıbbi müdahalenin hastaların fiziksel bütünlüğüyle ilgili olarak meydana getirebileceği öngörülebilir sonuçlar hakkında hastalarını aydınlatarak, rıza göstermelerini sağlayacak şekilde hastalarını bu tıbbi müdahale hakkında önceden bilgilendirmeleri gerektiği “ yazılıdır.
Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının 26. maddesinde düzenleme yapılmış ve “Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır. Yapılacak aydınlatma hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir….”
Görüldüğü gibi yukarıya alınan Anayasa, Yasa ve Yönetmelik hükümleri uyarınca vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı, insan haklarının en önemli parçasıdır.
Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında ancak kişiden aydınlatılmış onam/muvafakat alınarak, çocuklara ise velisinin aydınlatılmış onamı alınmak ve çocuğun da iştiraki sağlanmak şartıyla tıbbi müdahalede bulunulabilecektir. Aydınlatma ve onam/ muvafakat, tıbbi müdahaleyi hukuka uygun hale getiren ayrı birer unsurdur.
Yasa ve yönetmeliklerimizde tetanoz aşısına, genel kuraldan farklı bir hukuki nitelik kazandıran veya farklı uygulama getiren bir hüküm yoktur. Yani tetanoz aşısı için aydınlatılmış onam aranmayacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Tetanoz aşısı ile ilgili düzenleme Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda mevcuttur.
HANGİ AŞI ZORUNLU
Uluslararası Sağlık Tüzüğü tarafından belirlenen zorunlu aşı sadece sarı humma aşısı dır. Sarı humma aşısı zorunluluğu sadece hastalığın yaygın olduğu ülkelere seyahat eden kişiler içindir.
SONUÇ
- Tıp biliminin kuralları uygulanmak suretiyle yapılan her türlü müdahale, tıbbi müdahaledir.
- Tıbbi müdahalelerin tamamında aydınlatma ve rıza şartı vardır.
- Tetanoz aşısı da tıbbi müdahaledir ve dolayısıyla, aydınlatma ve rıza alınması zorunludur.
- Tetanoz aşısının önleyici nitelikte olması tıbbi müdahale olmadığı anlamına gelmez.
- Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda açık bir şekilde zorunlu olduğu belirtilenler dışında hiçbir aşı zorunlu değildir.
- Dolayısıyla, bu kanun dışındaki bütün aşılar bakımından aydınlatma ve rıza zorunluluğu vardır.
- Bir yasal hüküm ile aşı zorunluluğu getirilse dahi, haklı gerekçeleri olmadığı takdirde bu yasa hükmü, Avrupa Biyotıp Sözleşmesi ile Anayasa’ya aykırı olabilir.
Türkiye Cumhuriyeti ve tabi olduğumuz uluslar arası sözleşmeler, genel bir aşı yükümlülüğü için bir yetkilendirme içermemektedir. Bu nedenle kanunda açıkça düzenlenmediği sürece herhangi bir aşı zorunlu tutulamayacaktır.
Her ne kadar iyi niyet ve bilimsel uygunluk olsa da hiçbir çalışanın muvafakatı olmaksızın tetanoz aşılaması ve benzeri aşılama yapmak mümkün değildir.
Aksi davranışlar hukuksuz olacağı için sorumluların cezai durumlarla karşılaşması söz konusudur.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
01.12.2024 tarihi itibari ile yürürlükteki kanun ve yönetmeliklerden yararlanılmıştır.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Derleyen
DR MUSTAFA KEBAT
Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.