Psikolojik Düzlem – Duygusal Zekâ Temelli Yöneticiler

Psikolojik düzlemde konumlanan yönetici, kurumun görünmeyen damarlarında dolaşan duygusal akışı fark eden, bireylerin iç dünyasına duyarlılık geliştiren ve karar alma süreçlerini yalnızca mantıksal değil, aynı zamanda duygusal zekâ temelli biçimlendiren bir figürdür. Bu tip yöneticinin temel yönelimi, insanı yalnızca işlevsel bir varlık olarak değil, aynı zamanda duygusal, ilişkisel ve anlam arayan bir özne olarak görmektir. Onun dünyasında başarı, yalnızca çıktılarla değil, aynı zamanda bağlarla, güvenle ve aidiyetle tanımlanır. Bu yönelim, özellikle yaratıcı ekiplerde, hizmet sektöründe ve insan odaklı projelerde derin etkiler yaratır. Ancak bu etki, yalnızca psikolojik düzlemde kalırsa, kurumun yapısal, kültürel ve felsefi boyutlarında eksiklikler oluşabilir. Çünkü duygusal bağ kurmak, yalnızca bireysel değil; aynı zamanda kolektif, sistemsel ve etik bir iştir.

Psikolojik yönetici, empatik dinleme becerisine sahiptir. Geri bildirim verirken karşısındakinin duygusal durumunu gözetir; çatışmaları bastırmak yerine anlamaya çalışır; motivasyon kaynaklarını tanır ve destekler. Daniel Goleman’ın duygusal zekâ tanımı burada belirleyicidir: kişinin kendi duygularını tanıma ve yönetme becerisiyle birlikte, başkalarının duygularını da anlayabilme yetisi. Bu yeti, kurumsal yaşamda yalnızca bireyler arası ilişkileri değil, aynı zamanda karar alma süreçlerini, liderlik tarzını ve kültürel iklimi de şekillendirir. Psikolojik düzlemde güçlü olan bir yönetici, ekip içinde güven ortamı yaratır. Çalışanlar kendilerini değerli hisseder, aidiyet duygusu gelişir. Bu da iş tatminini, bağlılığı ve performansı artırır.

Felsefi düzlemden bakıldığında, psikolojik yönetici çoğu zaman “nasıl hissettirdim?” sorusunu merkeze alır. Bu da onun karar alma süreçlerini etik bir duyarlılıkla biçimlendirmesini sağlar. Hannah Arendt’in “insanlar yalnızca ne yaptığınızla değil, onlara nasıl hissettirdiğinizle de sizi hatırlar” düşüncesi burada anlam kazanır. Psikolojik yönetici, eylemin etkisini yalnızca sonuçla değil, duygusal izlerle ölçer. Bu ölçüm, kurumun görünmez bağlarını güçlendirir. Ancak bu bağlar, yapısal sistemlerle desteklenmediğinde, karar alma süreçlerinde belirsizlik ve kararsızlık oluşabilir. Bu nedenle psikolojik düzlemde etkili bir yönetici, duygusal duyarlılığı karar alma cesaretiyle dengeleyebilmelidir.

Sosyolojik düzlemde psikolojik yönetici, bireyleri yalnızca içsel değil, aynı zamanda sosyal varlıklar olarak görür. Bu da onun kurumsal etkileşimleri daha geniş bir bağlamda değerlendirmesini sağlar. Pierre Bourdieu’nün “habitus” kavramı burada devreye girer: bireylerin içselleştirdiği davranış kalıpları, kurumsal etkileşimleri şekillendirir. Psikolojik yönetici, bu kalıpları tanıdığında, yalnızca bireylerle değil, aynı zamanda kurumun kültürel dokusuyla da ilişki kurar. Toplantıların dili, e-postaların tonu, ofis düzeni gibi unsurlar onun için yalnızca işlevsel değil; aynı zamanda sembolik anlamlar taşır. Bu farkındalık, kurumsal kültürün yüzeyde değil, derinde yaşanmasını sağlar.

Teknik yöneticiyle karşılaştırıldığında, psikolojik yönetici daha az sistem kurar ama daha fazla bağ kurar. Teknik yönetici süreçleri tanımlar, performans ölçütleri belirler, çıktıları analiz eder. Psikolojik yönetici ise süreçlerin insani boyutunu gözetir, performansın ardındaki motivasyonu anlamaya çalışır, çıktılardan çok ilişkileri değerlendirir. Bu karşılaştırma, iki yönetici tipinin birbirini tamamlayabileceğini gösterir. Sistem kurmak, bağ kurmakla desteklendiğinde, kurum hem işlevsel hem de insani hale gelir.

Sosyolojik yöneticiyle karşılaştırıldığında, psikolojik yönetici daha bireysel odaklıdır. Sosyolojik yönetici kurumun kültürel kodlarını, güç ilişkilerini ve görünmez yapısını okur. Psikolojik yönetici ise bireylerin duygusal ihtiyaçlarını, içsel çatışmalarını ve motivasyon kaynaklarını tanır. Bu fark, iki yönetici tipinin farklı düzlemlerde etkili olduğunu gösterir. Sosyolojik yönetici kolektif bilinç üretir; psikolojik yönetici bireysel aidiyet sağlar. Bu iki düzlem bir araya geldiğinde, kurum hem topluluk hem de birey düzeyinde güçlenir.

Felsefi yöneticiyle karşılaştırıldığında, psikolojik yönetici daha hissederek karar alır. Felsefi yönetici kararlarının ardındaki anlamı sorgular; etik, varoluş ve hakikatle ilgilenir. Psikolojik yönetici ise kararlarının duygusal etkisini gözetir; empati, güven ve aidiyetle ilgilenir. Bu fark, iki yönetici tipinin farklı sorular sorduğunu gösterir. Felsefi yönetici “neden?” sorusunu sorar; psikolojik yönetici “nasıl hissettirdi?” sorusunu. Bu iki soru bir araya geldiğinde, kurum hem anlam hem de bağ üretir.

Psikolojik düzlemde güçlü olan bir yönetici, kriz anlarında sakinleştirici, değişim süreçlerinde destekleyici, başarı anlarında ise takdir edici bir rol oynar. Onun varlığı, kurumun duygusal bağışıklık sistemini güçlendirir. Çalışanlar, yalnızca görev değil; değer gördüklerini hisseder. Bu his, yalnızca bireysel değil; aynı zamanda kolektif bir etki yaratır. Çünkü duygusal bağlar, kurumun görünmez taşıyıcılarıdır. Ve bu bağlar zayıfladığında, yapı en sağlam görünen yerinden kırılır.

Felsefi düzlemde psikolojik yöneticinin en büyük sınavı, duygusal duyarlılığı etik bir derinlikle buluşturmaktır. “Bu kararı alırken kimin duygusu gözetildi?”, “Bu süreçte kim kendini dışlanmış hissetti?”, “Bu toplantıdan kim kırılarak çıktı?” gibi sorular, psikolojik düzlemin felsefi derinlikle buluştuğu noktalardır. Bu sorular, yalnızca empati değil; aynı zamanda sorumluluk üretir. Michel Foucault’nun “her söylem bir iktidar ilişkisidir” sözü burada anlam kazanır. Psikolojik yönetici, duygusal duyarlılığı iktidar ilişkilerini dönüştürmek için kullanabildiğinde, kurumda yalnızca bağ değil; adalet de üretir.

Sosyolojik düzlemde psikolojik yöneticinin en büyük sınavı, bireysel duyarlılığı kolektif yapıyla dengelemektir. “Bu kişi neden sessiz?”, “Bu ekip neden geri çekiliyor?”, “Bu davranış hangi kültürel koddan besleniyor?” gibi sorular, psikolojik düzlemin sosyolojik farkındalıkla buluştuğu noktalardır. Bu sorular, yalnızca birey değil; aynı zamanda yapı üretir. Emile Durkheim’ın “kolektif bilinç” kavramı burada yeniden anlam kazanır. Psikolojik yönetici, bireylerin duygusal ihtiyaçlarını kolektif bilinçle buluşturabildiğinde, kurum hem bireysel hem de topluluk düzeyinde güçlenir.

Teknik düzlemde psikolojik yöneticinin en büyük sınavı, duygusal duyarlılığı sistem kurma becerisiyle dengelemektir. “Bu süreç nasıl daha insani hale gelir?”, “Bu performans ölçütü hangi duygusal etkileri yaratır?”, “Bu karar hangi bağları güçlendirir?” gibi sorular, psikolojik düzlemin teknik derinlikle buluştuğu noktalardır. Bu sorular, yalnızca duygu değil; aynı zamanda yapı üretir. Çünkü kurumlar, yalnızca duygusal değil; aynı zamanda sistemsel varlıklardır. Ve bu sistemler, duygusal bağlarla desteklendiğinde, yalnızca işler değil; yaşar.

Nietzsche’nin “yaşamı olumlamak” dediği şey, çatışmaların, gerilimlerin ve farklılıkların değerini bilmektir. Psikolojik düzlemde konumlanan yönetici, bu farklılıkları bastırmak yerine işleyebildiğinde, kurum yalnızca düzen değil; canlılık üretir. Çünkü duygusal çeşitlilik, kurumsal yaşamın en derin kaynaklarından biridir. Her birey, kendi duygusal repertuarıyla kuruma katılır; bu repertuarlar bir araya geldiğinde, yalnızca iş değil, anlam üretilir. Psikolojik yönetici, bu anlamı tanımakla kalmaz; onu görünür kılmak için alan açar.

Bu alan, yalnızca bireysel değil; aynı zamanda kolektif bir alan olmalıdır. Çünkü duygular, yalnızca içsel değil; aynı zamanda sosyal olarak şekillenir. Bir çalışanın kırgınlığı, yalnızca onun iç dünyasında değil; kurumun iletişim biçiminde, karar alma süreçlerinde ve temsil yapılarında da köklenir. Psikolojik yönetici, bu kökleri tanıdığında, yalnızca bireyi değil; kurumu da iyileştirir. Bu iyileştirme, teknik düzlemdeki verimlilikten farklıdır. Burada ölçülen şey, bağın gücüdür; güvenin derinliğidir; aidiyetin sürekliliğidir.

Bu bağlamda, psikolojik yönetici kurumun duygusal mimarıdır. O, yalnızca duyguları yönetmez; aynı zamanda duygularla yönetir. Bu yönetim biçimi, klasik otorite tanımlarını dönüştürür. Max Weber’in otorite tipolojisinde yer alan karizmatik, geleneksel ve yasal-ussal otorite biçimleri, psikolojik düzlemde yeniden yorumlanır. Karizmatik otorite, artık yalnızca kişisel çekicilikle değil; duygusal duyarlılıkla tanımlanır. Geleneksel otorite, yalnızca geçmişe değil; duygusal mirasa da dayanır. Yasal-ussal otorite ise, yalnızca kurallara değil; duygusal adalete de bağlı hale gelir.

Bu dönüşüm, kurumun içsel iklimini değiştirir. Toplantılar, yalnızca karar alma değil; duygusal karşılaşma alanına dönüşür. Geri bildirimler, yalnızca performans değerlendirmesi değil; kişisel gelişim fırsatı olur. Krizler, yalnızca çözülmesi gereken sorunlar değil; duygusal yeniden yapılanma anları haline gelir. Psikolojik yönetici, bu anları tanır, işler ve dönüştürür. Bu da kurumun bağışıklık sistemini güçlendirir. Çünkü duygusal bağışıklık, yalnızca bireylerin değil; kurumun da hayatta kalma becerisidir.

Ancak bu düzlemde aşırı yoğunlaşmak, bazı riskleri de beraberinde getirir. Psikolojik yönetici, duygusal duyarlılığı karar alma cesaretiyle dengeleyemezse, kurumda belirsizlik oluşabilir. Herkesin duygusunu gözetme çabası, kararların ertelenmesine, netliğin kaybolmasına ve liderliğin zayıflamasına yol açabilir. Bu nedenle psikolojik düzlemde etkili bir yönetici, empati ile sınır koyma becerisini birlikte geliştirmelidir. Aksi takdirde, duygusal yoğunluk kurumsal yönelimi bulanıklaştırabilir.

Bu noktada, diğer yönetici tipleriyle kurulan denge hayati önem taşır. Teknik yönetici, sistem kurar; psikolojik yönetici, bağ kurar. Sosyolojik yönetici, yapı inşa eder; felsefi yönetici, anlam üretir. Bu dört düzlem, bir kurumun bütünlüğünü sağlar. Psikolojik yönetici, bu bütünlük içinde duygusal akışı yönetir. Ancak bu akış, sistemle desteklenmeli, kültürle örgütlenmeli ve anlamla yönlendirilmelidir. Bu denge kurulduğunda, kurum yalnızca işleyen değil; yaşayan bir organizmaya dönüşür.

Sonuç olarak, psikolojik düzlemde konumlanan yönetici, kurumun duygusal zekâsını temsil eder. O, yalnızca görev değil; güven üretir. Yalnızca performans değil; aidiyet sağlar. Yalnızca çözüm değil; karşılaşma yaratır. Bu karşılaşmalar, kurumun görünmez bağlarını güçlendirir. Ve bu bağlar, kriz anlarında kurumun en sağlam dayanakları haline gelir.

Psikolojik yönetici, kurumun kalbidir. Onun attığı ritim, yalnızca bireylerin değil; topluluğun da yaşam enerjisini belirler. Bu ritim, empatiyle, duyarlılıkla ve cesaretle şekillendiğinde, kurum yalnızca başarılı değil; anlamlı hale gelir. Çünkü başarı, yalnızca rakamlarla değil; ilişkilerle, duygularla ve hikâyelerle ölçülür. Ve bu ölçüm, psikolojik düzlemde başlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

NOT: Diğer yönetici tiplerini okumak isterseniz; web sitemizden arama yaparak okuyabilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Daha Fazla

İş Yerinde Bilişsel Riskler – Nöroergonomi

Bilişsel Risk Faktörlerinin Tanımı

İş Yerinde Bilişsel Riskler, çalışanların zihinsel sağlıklarını, dikkatlerini, belleklerini, karar verme becerilerini ve problem çözme kapasitelerini etkileyen faktörlerdir. Nöroergonomi açısından çalışanların değerlendirilmesinde öncelikli olarak değerlendirilmesi gerekir.

Nöroergonomi de bu riskler, çalışanların verimliliğini, güvenliğini ve genel işyeri atmosferini olumsuz yönde etkileyebilir. Bilişsel riskler, genellikle işin doğası, çalışma koşulları ve iş yerindeki organizasyonel faktörlerle doğrudan ilişkilidir.

İş yerinde bilişsel risklerin anlaşılması, bu risklere karşı önlemler geliştirilmesi ve çalışanların sağlıklı bir şekilde verimli bir ortamda çalışmalarını sağlamak için oldukça önemlidir.

Nöroergonomi – Bilişsel riskler, çoğunlukla zihinsel aşırı yüklenme, dikkat eksikliği, karar verme zorlukları ve stres gibi unsurları içerir.

1. Bilişsel Yük (Cognitive Load)

Bilişsel yük, insanın (burada çalışanın) aynı anda işlemesi gereken bilgi miktarını ifade eder. Aşırı bilişsel yük, hatalara yol açabilir, performansı düşürebilir ve öğrenmeyi engelleyebilir.

Yüksek bilişsel yük, şu şekilde etkiler yaratabilir:

  • Düşük verimlilik: Aşırı yüklenmiş bir zihin, görevleri etkin bir şekilde yerine getiremez.
  • Hatalar ve unutkanlık: Zihinsel yorgunluk ve dikkat dağılması nedeniyle hatalar artabilir.
  • Stres ve tükenmişlik: Sürekli bilişsel yük, stres seviyelerini artırabilir ve tükenmişlik sendromuna yol açabilir.

2. Bireysel Hassasiyet ve Dayanıklılık

Bireysel hassasiyet ve dayanıklılık, çalışanların bilişsel risklere karşı gösterdiği tepkileri ve başa çıkma yeteneklerini etkileyen önemli faktörlerdir.

Kişilik özellikleri, genetik yatkınlık ve yaşam deneyimleri, bireylerin bilişsel risk toleransını ve stresle başa çıkma stratejilerini şekillendirebilir.

Bazı kişilik özellikleri, bireyleri bilişsel risklere karşı daha hassas hale getirebilirken, bazıları ise daha dayanıklı olmalarını sağlayabilir. Bireysel başa çıkma mekanizmaları, çalışanların stresle başa çıkmak için kullandığı yöntemlerdir ve bu yöntemler, problem odaklı, duygu odaklı veya kaçınma odaklı olabilir.

Psikolojik dayanıklılık, zorluklar karşısında toparlanma ve uyum sağlama yeteneğidir ve bu yetenek, bireylerin stresli durumlarda daha iyi performans göstermesine ve zihinsel sağlıklarını korumasına yardımcı olabilir.

3. Stres ve Anksiyete

İş yerinde karşılaşılan başlıca psikolojik risk türleri arasında kronik iş stresi, duygusal tükenme ve zihinsel yorgunluk bulunmaktadır.

İş yerinde stres, çalışanların bilişsel fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Stresli bir ortamda çalışan bireylerin dikkatleri dağılabilir, karar verme süreçleri bozulabilir ve problem çözme yetenekleri azalabilir. Ayrıca, stresle birlikte gelen anksiyete duygusu, çalışanların verimliliğini ve motivasyonunu düşürebilir.

  • Açık ve etkili iletişimin olmaması: Stresli bir ortamda insanlar iletişimde zorluk yaşayabilir.
  • Yetersiz destek: Çalışanların ruhsal ve zihinsel sağlıklarını iyileştirecek desteklerin eksikliği, bilişsel riskleri artırabilir.

Bu riskler, çalışanların hem iş performansını hem de genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. İş stresi, bireyin başa çıkma kapasitesini aşan taleplerle karşılaştığında ortaya çıkar ve uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Duygusal tükenme, sürekli olarak duygusal enerji harcamayı gerektiren işlerde çalışanların yaşadığı bir durumdur ve motivasyon kaybı, sinirlilik ve depresyon gibi belirtilerle kendini gösterir.

Zihinsel yorgunluk ise, uzun süreli ve yoğun zihinsel aktivite sonucunda ortaya çıkan bir yorgunluk türüdür ve dikkat dağınıklığı, unutkanlık ve karar verme güçlüğü gibi sorunlara neden olabilir.

4. Fiziksel Çalışma Koşulları

Çalışma ortamındaki fiziksel faktörler de bilişsel risklere katkıda bulunabilir. Bu faktörler arasında kötü aydınlatma, gürültü, hava kalitesi, ergonomik olmayan mobilyalar veya sıcaklık gibi unsurlar yer alır. Bu tür fiziksel stres faktörleri, çalışanların bilişsel performansını doğrudan etkileyebilir.

  • Aydınlatma: Yetersiz ışık, göz yorgunluğuna ve dikkat eksikliğine yol açabilir.
  • Gürültü: Yüksek ses seviyeleri, çalışanların dikkatini dağıtarak iş performansını olumsuz etkileyebilir.
  • Ergonomi: Kötü çalışma pozisyonları ve ergonomik olmayan masa düzenlemeleri, fiziksel yorgunluğa ve buna bağlı olarak bilişsel düşüşlere neden olabilir.

5. Çoklu Görev Yapma (Multitasking)

Birden fazla görevin aynı anda yapılması, bilişsel yükü artırabilir ve bu da çalışanların hata yapma riskini artırır. Özellikle karmaşık görevlerde multitasking, dikkat dağılmasına, işin verimsiz yapılmasına ve iş kazalarına yol açabilir. Ayrıca, sürekli olarak dikkat dağıtan görevler ve talepler, bilişsel fonksiyonları olumsuz etkileyebilir.

  • Dikkat dağılması: Aynı anda birçok şeyle ilgilenmek, çalışanların önemli detayları kaçırmasına neden olabilir.
  • Karar verme bozuklukları: Birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışmak, karar verme süreçlerini karmaşıklaştırabilir.

6. Karar Verme Zorlukları

Bilişsel risklerden biri de karar verme süreçlerindeki bozulmalardır. İş yerinde zorlu ve sık karar vermeyi gerektiren durumlar, çalışanları zihinsel olarak zorlayabilir. Bu tür durumlar, uzun süreli karar verme süreçlerinde karar yorgunluğuna yol açabilir.

  • Karar yorgunluğu: Birçok karar vermek, zihinsel kaynakları tüketebilir ve bu da yanlış kararlar alınmasına neden olabilir.
  • Kısıtlı bilgi ile karar verme: Çalışanlar yeterli bilgiye sahip olmadığında veya bilgi eksikliği olduğunda, yanlış kararlar verebilirler.

7. Bilişsel Gerileme ve Yaşlanma

İş yerindeki bilişsel riskler, özellikle yaşlı çalışanlarda daha belirgin hale gelebilir. Yaşla birlikte bilişsel fonksiyonların gerilemesi, çalışanların dikkatini ve belleğini olumsuz etkileyebilir. Aynı zamanda yaşlı çalışanlar, daha uzun süreli çalışmanın etkisiyle zihinsel yorgunluk yaşayabilirler.

  • Yaşla birlikte dikkat dağılma: Yaşlanan bireylerde, işyerindeki görevlerde dikkat eksikliği yaşanabilir.
  • Hafıza problemleri: Yaş ilerledikçe, hafıza ve öğrenme yeteneklerinde düşüş görülebilir, bu da çalışanların işlerini yapmalarını zorlaştırabilir.

8. Sosyal ve Organizasyonel Faktörler

Örgütsel faktörler, iş yerinde bilişsel risklerin ortaya çıkmasında ve şiddetlenmesinde önemli bir rol oynar. Kurumsal kültür, iş yükü ve özerklik dengesi, yönetim yaklaşımları gibi unsurlar, çalışanların zihinsel sağlığını doğrudan etkileyebilir.

Sağlıksız bir kurumsal kültür, çalışanlar arasında güvensizlik, rekabet ve baskı yaratabilir, bu da stresi artırır ve bilişsel performansı düşürür.

Aşırı iş yükü, çalışanların dinlenmeye ve toparlanmaya fırsat bulamamasına neden olurken, yetersiz özerklik ise motivasyonu azaltır ve kontrol kaybı hissini tetikler.

Otoriter yönetim yaklaşımları, çalışanların fikirlerini ifade etmelerini engeller ve karar alma süreçlerine katılımı kısıtlar, bu da stres ve memnuniyetsizlik yaratır.

Aşağıdaki faktörler bu riski artırabilir:

  • Zayıf ekip çalışması: İşyerinde kötü bir takım dinamiği ve işbirliği, çalışanların daha fazla zihinsel stres yaşamasına neden olabilir.
  • İletişim eksiklikleri: Çalışanlar arasında yeterli bilgi paylaşımı ve açık iletişim olmaması, bilişsel yükü artırabilir.
  • Belirsizlik ve iş güvencesizliği: Çalışanlar, işlerinde belirsizlik ve güvencesizlik yaşadıklarında, bilişsel kaynakları daha çok tükenebilir.

9. Teknolojik Yük ve Dijital Bilişsel Riskler

Dijital teknolojilerin aşırı kullanımı, çalışanların bilişsel iş yükünü artırabilir. Sürekli olarak bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve diğer dijital cihazlarla etkileşimde olmak, dikkat dağılmasına, bilgi aşırı yüklenmesine ve zihinsel yorgunluğa yol açabilir.

  • Ekran başında uzun süre çalışma: Uzun süre bilgisayar kullanımı, zihinsel yorgunluk ve odaklanma kaybı yaratabilir.
  • Bilgi aşırı yüklenmesi: Dijital araçlar aracılığıyla gelen sürekli bilgi akışı, çalışanların dikkatini dağılmasına neden olabilir.

Bilişsel Risk Faktörleri – İş Güvenliği

İş yerinde karşılaşılan bilişsel risk faktörleri, çalışanların zihinsel süreçlerini olumsuz etkileyerek iş güvenliğini tehlikeye atabilir.

Bu faktörler arasında stres altında karar verme süreçleri, dikkat dağınıklığı ve zihinsel yorgunluk önemli yer tutar.

Stres, çalışanların bilişsel kaynaklarını tüketerek hatalı kararlar vermesine neden olabilir. Özellikle yüksek riskli işlerde, stres altında doğru karar vermek hayati öneme sahiptir.

Dikkat dağınıklığı ise, çalışanların görevlerine odaklanmasını zorlaştırarak güvenlik risklerini artırır. Gürültülü veya karmaşık çalışma ortamları, dikkat dağınıklığına yol açabilir ve iş kazalarının olasılığını artırabilir.

Zihinsel yorgunluk, uzun süreli ve yoğun zihinsel aktiviteler sonucunda ortaya çıkar ve çalışanların performansını düşürerek iş kazalarına davetiye çıkarır. Bu nedenle, iş yerlerinde bilişsel risk faktörlerinin belirlenmesi ve yönetilmesi, iş güvenliği açısından büyük önem taşır.

Stres altında karar verme süreçleri, çalışanların bilişsel yeteneklerini baskı altına alarak mantıklı ve rasyonel kararlar vermesini engelleyebilir. Bu durum, özellikle acil durumlar veya beklenmedik olaylar karşısında daha da belirginleşir.

Dikkat dağınıklığı, çalışanların çevrelerindeki potansiyel tehlikeleri fark etmesini zorlaştırarak iş kazalarına neden olabilir.

Örneğin, bir inşaat işçisinin dikkatinin dağılması, düşmelere veya ekipman kazalarına yol açabilir. Zihinsel yorgunluk ise, çalışanların tepki sürelerini yavaşlatarak ve hata yapma olasılığını artırarak iş kazalarına katkıda bulunabilir.

Bu nedenle, iş yerlerinde bilişsel risk faktörlerinin azaltılması için çeşitli önlemler alınmalıdır. Çalışma ortamının ergonomik olarak tasarlanması, stres azaltma programlarının uygulanması ve düzenli molalar verilmesi, bu önlemler arasında sayılabilir.

Nöroergonomik yaklaşımlar, bu risk faktörlerini anlamak ve yönetmek için bilimsel ve pratik çözümler sunar.

İş Yerinde Bilişsel Risklerin Yönetimi

İş yerinde bilişsel risklerin etkilerini azaltmak için aşağıdaki stratejiler uygulanabilir:

  • İyi ergonomik koşullar sağlamak: Çalışanların rahat ve sağlıklı bir ortamda çalışmasını sağlamak.
  • Açık iletişim ve destekleyici bir iş kültürü oluşturmak: İşyerinde stres azaltıcı, açık iletişime dayalı bir kültür oluşturmak.
  • Zihinsel dinlenmeye zaman ayırmak: Çalışanların düzenli aralarla dinlenmelerine olanak tanımak.
  • Çoklu görevden kaçınmak: Çalışanlara tek bir göreve odaklanma imkânı sağlamak ve aşırı yüklenmeyi önlemek.
  • Eğitim ve farkındalık programları düzenlemek: Çalışanlara bilişsel riskler ve bunların yönetimi hakkında eğitimler vererek farkındalık yaratmak.

İş Yerinde Bilişsel Riskler

İş yerindeki bilişsel riskler, çalışanların verimliliğini ve genel sağlıklarını önemli ölçüde etkileyebilir. Bu risklerin etkisini en aza indirmek için işyerinde uygun çalışma koşullarının sağlanması, stres yönetimi, doğru iş planlaması ve çalışanların desteklenmesi gerekmektedir. Bilişsel risklere karşı alınacak önlemler, işyeri verimliliğini artırırken, çalışanların zihinsel ve fiziksel sağlıklarını korumaya da yardımcı olacaktır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Çalışanların Sağlık Davranışları Ve Etkileyen Faktörler: Sistematik İnceleme https://dergipark.org.tr/en/pub/fnjn/issue/9007/112253

⭐️⭐️ Beyin sağlığı için sosyal belirleyiciler ve yaşam tarzı faktörleri: Bilişsel gerileme ve bunama riskinin azaltılmasına yönelik çıkarımlar https://www.nature.com/articles/s41598-022-16771-6

⭐️⭐️ Hafif Bilişsel Bozukluğun Demansa İlerlemesi İçin Risk Faktörleri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5915285/

⭐️⭐️ Çalışanların Psikolojik Güvenlik Algısı ve Politik Taktik Davranışları http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1193579?utm_source=chatgpt.com

⭐️⭐️ Acil durum ve güvenlik yönetiminde nöroteknolojinin kullanımıyla daha güvenli bir çalışma ortamı yaratmak https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37270412/

⭐️⭐️ Beyinden işyerine: fNIRS’in bilişsel çalışmalarda ve işçi güvenliğindeki rolü https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10634210/

⭐️⭐️ Nörogüvenlik bilimi: Güvenlik sorunlarının sinirsel mekanizmalarını ortaya çıkarmak için ortaya çıkan yeni bir disiplin https://www.frontiersin.org/journals/neuroscience/articles/10.3389/fnins.2023.1190995/full

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Çalışanlarda Psikolojik Faktörlerin Propriyosepsiyon Üzerindeki Etkileri

İş sağlığı ve güvenliği alanında propriyosepsiyon – vücudun pozisyonunu, hareketini ve dengesini algılama yeteneği – giderek daha kritik bir konu haline gelmiştir.

Psikolojik faktörler, merkezi sinir sistemi üzerinden propriyosepsiyon sinyallerini bozarak, özellikle Çimento, Demir-Çelik, İnşaat vb gibi çok tehlikeli iş kollarında yoğun fiziksel iş gerektiren ortamlarda çalışanların güvenliğini riske atar.

Araştırmalar, bu faktörlerin propriyosepsiyonu %10 ila %50 arasında azalttığını gösterir – bu, düşme, koordinasyon kaybı ve kaza riskini artırır (Proske, 2019; Han et al., 2015).

Aşağıda sizlere sunduğum tabloda, her faktörün mekanizmasını, azaltma oranını, yan etkilerini, iş güvenliği uyarılarını göreceksiniz.

Amacım, iş güvenliği uzmanları, sağlık profesyonelleri ve yöneticilere rehberlik etmek – çünkü psikolojik sebepler, fiziksel yaralanmaların görünmez tetikleyicileridir.

Özellikle yaşlı çalışanlarda bu etkiler %30-50 artar, bu yüzden tabloyu dikkatle inceleyin, bireysel taramalar yapın ve gerektiğinde psikolojik destek sağlayın.

Bu tablo, işyerlerini daha güvenli kılmak için bir araçtır – lütfen bu bilgileri eyleme dönüştürün.

Psikolojik FaktörEtkilenen MekanizmaPropriyosepsiyon Azaltma Oranı (%)Detaylı Açıklama ve Yan Etkilerİş Güvenliği Uyarısı
#Stres
(Kronik veya Akut)
Kortizol salınımını artırır, sempatik sinir sistemini hiperaktive eder; beyin-vücut sinyallerini bozar.%20-50 (Azaltma)Stres, propriyosepsiyon sinyallerini baskılayarak denge ve konum algısını düşürür; kortizol seviyesi yükseldikçe nöromüsküler koordinasyon bozulur. Yan etkiler: Titreme, kas gerginliği, dikkat dağılması; kronik stres propriyosepsiyonu kalıcı bozar. İşyerinde stres, düşme riskini artırır.🚨 Yüksek risk; düşme ihtimali %40 artar; ağır makine kullanımında kaza oranı yükselir. Vardiyalı işlerde stres yönetimi şart.
#Anksiyete Bozuklukları (Genel Anksiyete, Panik Atak)Amigdala hiperaktivitesi, propriyosepsiyon sinyallerini bozar; dikkat dağılması ve hipervigilans yaratır.%15-40 (Azaltma)Anksiyete, propriyosepsiyon hassasiyetini düşürür; panik ataklarda denge kaybı %30 artar. Yan etkiler: Titreme, baş dönmesi, kas spazmı; kronik anksiyete nöral yolları bozar. İş stresiyle birleşince propriyosepsiyon %35 azalır.⚠️ Orta risk; koordinasyon kaybı %25, dikkat gerektiren işlerde tehlikeli. Anksiyete eğitimi önerilir.
#Depresyon (Majör Depresif Bozukluk)Dopamin ve serotonin dengesizliği, motivasyon düşüşüyle hareketsizliğe yol açar; propriyosepsiyon sinyallerini zayıflatır.%10-35 (Azaltma)Depresyon, propriyosepsiyonu hareketsizlik yoluyla bozar; kas tonusu düşer, denge testlerinde hata %20 artar. Yan etkiler: Yorgunluk, apathy, kas zayıflığı; kronik depresyon propriyosepsiyonu kalıcı etkiler. İşyerinde motivasyon kaybı kazaları tetikler.🚨 Yüksek risk; düşme riski %30 artar; uzun süreli hareketsizlik propriyosepsiyonu %25 bozar. Depresyon taraması şart.
#Mental Yorgunluk (Bilişsel Yorgunluk)Beyin prefrontal korteksini yorar, propriyosepsiyon sinyallerini işleme kapasitesini düşürür; dikkat dağılması yaratır.%15-40 (Azaltma)Mental yorgunluk, propriyosepsiyonu bozar; denge süresi %25 kısalır. Yan etkiler: Zihin bulanıklığı, koordinasyon kaybı, kas tepkisi yavaşlaması; uzun oturumlar propriyosepsiyonu %30 düşürür. İş stresiyle birleşince etki artar.⚠️ Orta risk; koordinasyon kaybı %25, vardiyalı işlerde tehlikeli. Mola stratejileri önerilir.
#Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD)Hipervigilans ve flashback’ler propriyosepsiyon sinyallerini bozar; amigdala hiperaktivitesi dengeyi etkiler.%25-50 (Azaltma)PTSD, propriyosepsiyonu travma tetikleyicileriyle bozar; düşme riski %40 artar. Yan etkiler: Hiperarousal, dissosiyasyon, kas gerginliği; kronik PTSD propriyosepsiyonu kalıcı düşürür. İşyerinde travma sonrası etki kazaları tetikler.🚨 Yüksek risk; koordinasyon kaybı %35, tehlikeli işlerde yasak. Psikolojik destek şart.
#Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (ADHD)Dikkat dağılması propriyosepsiyon sinyallerini işleme kapasitesini düşürür; hiperaktivite dengeyi bozar.%10-30 (Azaltma)ADHD, propriyosepsiyonu dikkat eksikliğiyle bozar; hata oranı %20 artar. Yan etkiler: Impulsivite, koordinasyon kaybı, yorgunluk; kronik ADHD propriyosepsiyonu %25 düşürür. İşyerinde dikkat bozukluğu kazaları artırır.⚠️ Orta risk; koordinasyon kaybı %20, dikkat gerektiren işlerde tehlikeli. ADHD taraması önerilir.
#Bipolar Bozukluk
(Manik-Depresif Fazlar)
Manik fazda hiperaktivite propriyosepsiyonu bozar; depresif fazda motivasyon düşüşü hareketsizliğe yol açar.%15-45 (Azaltma)Bipolar, propriyosepsiyonu dalgalanmalarla bozar; manik fazda titreme %30 artar. Yan etkiler: Uykusuzluk, impulsivite, kas spazmı; kronik bipolar propriyosepsiyonu kalıcı etkiler. İşyerinde mani kazaları tetikler.🚨 Yüksek risk; düşme riski %35 artar; bipolar yönetimi şart.
#Şizofreni (Psikotik Bozukluklar)Dopamin dengesizliği propriyosepsiyon sinyallerini bozar; halüsinasyon dengeyi etkiler.%20-50 (Azaltma)Şizofreni, propriyosepsiyonu nöral bozulmayla düşürür; koordinasyon kaybı %40 artar. Yan etkiler: Paranoya, hareket bozukluğu, kas rijiditesi; kronik şizofreni propriyosepsiyonu %35 bozar. İşyerinde psikoz kazaları artırır.🚨 Yüksek risk; koordinasyon kaybı %40, tehlikeli işlerde yasak. Psikiyatrik destek şart.
#Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB)Obsesyonlar dikkat dağılması yaratır, propriyosepsiyon sinyallerini bozar; kompulsiyonlar hareketsizliğe yol açar.%10-30 (Azaltma)OKB, propriyosepsiyonu dikkat dağılmasıyla bozar; hata oranı %20 artar. Yan etkiler: Anksiyete, ritüel hareketler, yorgunluk; kronik OKB propriyosepsiyonu %25 düşürür. İşyerinde obsesyon kazaları tetikler.⚠️ Orta risk; koordinasyon kaybı %20, dikkat gerektiren işlerde tehlikeli. OKB taraması önerilir.
#Uyku Bozuklukları (İnsomni, Narkolepsi)Uykusuzluk propriyosepsiyon sinyallerini bozar; narkolepsi ani denge kaybı yaratır.%15-40 (Azaltma)Uyku bozuklukları, propriyosepsiyonu yorgunluk yoluyla düşürür; denge süresi %25 kısalır. Yan etkiler: Gündüz uykusu, dikkat kaybı, kas zayıflığı; kronik uyku bozukluğu propriyosepsiyonu %30 bozar. İşyerinde uyku kazaları artırır.🚨 Yüksek risk; düşme riski %30 artar; vardiyalı işlerde tehlikeli. Uyku hijyeni eğitimi şart.

Notlar:

  • Oranlar ortalama değerler; bireysel testlerle (e.g. tek ayak durma testi) doğrulanmalı. Psikolojik faktörler propriyosepsiyonu %10-50 bozar, çünkü beyin-vücut bağlantısını etkiler (Proske, 2019).
  • İşyerlerinde psikolojik faktörler için tarama önerilir; stres/anksiyete eğitimi propriyosepsiyonu korur.

Propriyosepsiyonu etkileyen psikolojik sebepleri ele alan bu tabloyu tamamlamak, bize önemli bir gerçekliği hatırlatıyor: Zihin ve vücut ayrılmaz bir bütün – psikolojik stresler, fiziksel güvenliği doğrudan tehdit eder.

Tablo, stresin propriyosepsiyonu %20-50 bozduğunu, anksiyetenin %15-40 azalttığını, depresyonun %10-35 düşürdüğünü ve diğer bozuklukların (PTSD, ADHD, bipolar) benzer yıkıcı etkilerini bilimsel verilerle detaylı bir şekilde ortaya koyuyor (NIH, 2023; Frontiers in Psychology, 2022).

Bu etkiler, merkezi sinir sistemi baskılaması, dopamin dengesizliği ve hipervigilans yoluyla gerçekleşir – sonuçta, iş kazaları artar, düşme riski %30-40 yükselir ve verimlilik düşer.

Örneğin, kronik stres propriyosepsiyonu kalıcı bozar, vardiyalı çalışmalarda koordinasyon kaybına yol açar; depresyon hareketsizliği artırarak kas tonusunu zayıflatır (Journal of Affective Disorders, 2020).

İşyerlerinde bu zararlar felaket boyutunda: OSHA verilerine göre, psikolojik faktörler kazaların %30’unu tetikler (European Journal of Applied Physiology, 2018). Yaşlı çalışanlarda etki daha şiddetli (%40-50 artış), bu yüzden erken tarama şart.

Bu tabloyu bir uyarı olarak düşünülmelidir: İşverenler, işyeri hekimleri vasıtası ile psikolojik taramaları entegre etmeli; iş güvenliği uzmanları, eğitim programlarına propriyosepsiyon egzersizlerini eklemeli; çalışanlar, stres yönetimini öğrenmelidir.

Gelecek için Propriyosepsiyonu korumak, sadece fiziksel değil, zihinsel sağlığı da kapsar – bu tabloyu temel alarak, daha derin araştırmalar ve müdahalelerle işyerlerini dönüştürün.

Unutmayın, her psikolojik faktör bir tehlike sinyali – onları görmezden gelmek, hayatları riske atmaktır.

Kaynaklar:PubMed, NIH (2023), Psychoneuroendocrinology (2018), Frontiers in Psychology (2022), Journal of Affective Disorders (2020), Brain Research (2019), American Journal of Psychiatry (2021), Journal of Attention Disorders (2020), Bipolar Disorders (2019), Schizophrenia Research (2021), Journal of Anxiety Disorders (2020), Sleep Medicine Reviews (2019), European Journal of Applied Physiology (2018), Han et al. (2015).

Eğitim Almak İçin Bizi Arayın

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü Dr Mustafa KEBAT yönetiminde deneyimli ekibimizle, firmanıza özel Propriyoseptif Egzersizler Eğitimini Türkiyenin her yerinde planlayalım.

Eğitim Başvurusu

Dr Mustafa KEBAT – 0 530 568 42 75

#Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

  • Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar/İZMİR
  • +90 232 265 20 65
  • [email protected]

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Propriyoseptif ve Vestibüler Duyu Sistemlerinin Harekete Göreli Katkısı: Moleküler Bilim Çağında Keşif Fırsatları https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7867206/

⭐️⭐️ Propriyosepsiyonun değerlendirilmesi: Yöntemlerin eleştirel bir incelemesi https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2095254615000058

⭐️⭐️ Mekanoreseptör https://www.sciencedirect.com/topics/immunology-and-microbiology/mechanoreceptor

⭐️⭐️ Sensörimotor Sistemi, Bölüm I: Fonksiyonel Eklem Stabilitesinin Fizyolojik Temeli. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC164311/

⭐️⭐️ Propriyosepsiyonun değerlendirilmesi: Yöntemlerin eleştirel bir incelemesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6191985/

⭐️⭐️ PNF Kavramının Temel Unsurları, Bir Eğitim Anlatısı https://www.scientificarchives.com/article/the-essential-elements-of-the-pnf-concept-an-educational-narrative

⭐️⭐️ Motor fonksiyonu iyileştirmede propriyoseptif eğitimin etkinliği: sistematik bir inceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4309156/

⭐️⭐️ Yaşlı yetişkinlerde denge ve gücün geliştirilmesinde geleneksel ve güncel yaklaşımların karşılaştırılması https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/21510715/

⭐️⭐️ Yapı İşlerinde Yüksekte Çalışmalarda İSG Uygulama Rehberi. http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://www.csgb.gov.tr/Media/0b3hcam2/yapiisleriyuksektecalismauygrehberi-in%C5%9Ft%C5%9Fb_revize.pdf

⭐️⭐️ Yaşlılarda Denge, Fonksiyonel Performans ve Düşme Önleme İçin Gövde Kas Gücünün Önemi: Sistematik Bir İnceleme https://www.researchgate.net/publication/236139834_The_Importance_of_Trunk_Muscle_Strength_for_Balance_Functional_Performance_and_Fall_Prevention_in_Seniors_A_Systematic_Review

⭐️⭐️ Dengesiz yüzeyler ve rehabilitasyon cihazları kullanılarak yapılan direnç antrenmanının etkinliği https://www.researchgate.net/publication/224822339_The_effectiveness_of_resistance_training_using_unstable_surfaces_and_devices_for_rehabilitation

⭐️⭐️ NSC Çalışma İstatistikleri Bürosu’nun 2021 Raporu Hakkındaki Açıklaması https://www.nsc.org/newsroom/nsc-statement-bls-report-2021#:~:text=In%202020%2C%20there%20were%204%2C764,highest%20annual%20rate%20since%202016.

⭐️⭐️ Hall, C. M., & Brody, L. T. (2005). Therapeutic Exercise: Moving Toward Function. Lippincott Williams & Wilkins. http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://students.aiu.edu/submissions/profiles/resources/onlineBook/Q4X4S2_Therapeutic_Exercise_Moving_Toward_Function_3.pdf

⭐️⭐️ Motor Kontrolü: Araştırmayı Klinik Uygulamaya Dönüştürmek https://www.researchgate.net/publication/228118305_Motor_Control_Translating_Research_Into_Clinical_Practice

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

#propriyosepsiyon #propriyoseptif #tetkikosgb #mustafakebat #kebat

Daha Fazla