MİDE İLAÇLARI ve BAZI ZARARLARI (PPI ilaçlar)

Hasta:5 yıldır mide koruyucu PPI grubu ilaç (Pazarlama sloganı) kullanıyorum. Kullanmazsam midem midem kötü oluyor. Kullandığımda midemi iyi hissediyorum.”

🔸 Sizce bu durumda hasta tedavi mi oluyor?

🔸 İlaca bağımlı olarak yaşamak ne kadar doğru?

🔸 Hastanın şikayetlerinin kök nedenini bulmak gerekmez mi?

🔸 Hastalığın nedenini her zaman ilaçla mı tedavi etmek gerekir?

🔸 Hastanın beslenme alışkanlığındaki, yaşam tarzındaki hataları düzeltmek gerekmez mi?

Yaşam içerisinde bolca ”midemde asit var” ”midem ağrıyor mide koruyucu içeyimbenzeri cümleleri duyarsınız.

Peki.. Midede niye asit oluyor?

Bu asit bize yararlı mı? zararlı mı?

İlk olarak mide asidi hakkında biraz bilgilerimizi tazeliyelim

MİDE ASİDİ

Midenin mukoza zarı tarafından üretilen, PH değeri ortalama 1,5 olan oldukça asidik renksiz bir sıvıdır. Yiyeceklerin kolayca parçalanıp sindirilmesi işlevini gerçekleştirir.

Mide günde yaklaşık 1,5 ila 3 litre mide suyu üretir. Mide suyundaki hidroklorik asit yiyecekleri parçalar ve sindirim enzimleri proteinleri böler. Asidik mide suyu aynı zamanda bakterileri öldürür, patojenlere karşı ilk savunma görevini görür. 

Gastrik asit, mide öz suyunda yer alan bir tür sindirim asididir. Asit, midenin iç yüzeyinde yer alan hücreler (Parietal hücreler) tarafından üretilmektedir. Asit, tam bir formüle sahip olmamakla beraber, hidroklorik asit (HCl), potasyum klorit (KCl) ve sofra tuzu (NaCl) içermektedir. Asidin PH değeri, 1 ve 2 arasında olup, normal şartlarda insanlar için oldukça zararlıdır. Gastrik asidin fazla üretildiği zamanlarda, midede yaralar, gastrit ve gastrik ülser oluşmaktadır. Aynı şekilde bu asidin yetersiz kaldığı zamanlarda da sindirim sorunları yaşanmaktadır. Asit, herhangi bir gıdayı sindirirken, aşağıdaki kimyasal tepkime meydana gelmektedir.

HCL + NaHCO3 → NaCL + H2CO3

Bu asit ortamda; Principal hücrelerden Gastrin hormonu salınmasını tetikler. Gastrin hormonu ise H2 reseptörlerinin duyarlılığını artırarak Gastrik asit sekresyonunu uyarır. Yine bu asit pH’da Pepsinojen’in Pepsin’e dönüşmesi ile birlikte özellikle protein sindirimini başlatılır.

İkinci olarak Mide ve çevresindeki asit üretimi işleyişine bakalım.

Altta bir tek çıkışı mideye olan sıvı deposu hayal edin.(Bu çıkıştan mideye asit geliyor) Bu deponun üstünde ayrı köşelerinde de iki tane de sıvı girişi olsun. Bu üstteki iki girişte de alttaki tek çıkışta da musluklar olsun.

Üçüncü olarak mide asidi ile ilgili farklı grup ilaçları ve etki yolarını görelim.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Proton pompa inhibitörü (PPI) ilaçlar en alttaki o çıkış musluğunu kapatır ve böylece mideye asit gelmez.

O çıkış musluğunun adı PROTON POMPASI’ dır. PPI ilaçlar bu musluğu kapatır. (inhibe eder)

PPIi grubu ilaçların ticari adlarını yazmayacağım. Aşağıda tanımanızı sağlayacak,

  • Omeprazol
  • Lansoprazol
  • Pantoprazol gibi etken maddeleri olan ilaçlardır. Bu tür ilaçların atken madde isimleri PRAZOL diye biter.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

H2 (histamin-2) antagonisti ilaçlar mide asitini azaltır lakin deponun altında ki musluğu kapatmaz.

En üstteki girişlerden sadece birini kapatır ve birinden yine asit depoya dolar ve yine alttaki çıkış musluğundan mideye asit akabilir. Yani asidi yarı yarıya kesmiş oluruz.

H2 (histamin-2) antagonisti ilaçların ticari adlarını yazmayacağım. FAMOTİDİN etken maddeli ilaçlardır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

ANTİ-ASİT ilaçlar. Bu ilaçlar deponun ne üstünde ne altında musluk kapatmıyorlar.

Bu ilaçlar midedeki asitin PH sını yükseltir. (bazik tarafa yaklaştırır) Böylece asidik seviye azalmış olur. Asit üretimi engellenmez, mideye gelmesi (muslukların kapanması yolu ile olmaz) engellenmez.

ANTİ-ASİT ilaçları ticari isimleri ile veriyorum. Gaviscon, Gavcin, Metsil, Talcid, Rennie gibi ilaçlar bu grupta yer alır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Son olarak ne musluk kapatan, ne asiti bazik hale getiren direk mide yüzeyini ince bir film gibi kaplayarak fazla asitin mide duvarına zarar vermesini önleyen ilaçlar.

Bu grupta da ticari ismini veriyorum .Antepsin isimli ilaç SUKRALFAT etken maddesi ile bunu yapar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Deponun çıkış musluğunu (proton pompası) kapatan, mide asitini tamamen kesen PPI ilaçlara gri dönelim.

PPI ilaçların kullanımında karşılaşacağımız sağlık sorunlarına bi göz atalım;

🔶🔶 Mide asidi tamamen kesilince emilim için “mide asitine” ihtiyaç duyan bazı vitamin ve mineraller vücutta eksik kalır.

B12 Vitamini: B12 ilk etapta mide asiti ile salgılanan bir protein olan HAPTOCORRİN’e bağlanır. Bu protein ile ince bağırsak ilk kısmına iner. Mide asiti olmazsa, bu proteinde olmaz, B12 de bağlanıp ince bağırsağa geçemez.

  • Çinko,
  • Magnezyum,
  • Demir,
  • Kalsiyum,
  • C vitamini emilimi için mide asiti gereklidir.

PPI ilaçlar sebebi ile eksilen bu vitamin ve minerallere bağlı olarak da, el, kol ve bacaklarda uyuşma, karıncalanma, Kas kitlesi kaybı (sarkopeni), Kas harabiyeti (rabdomiyoliz) Karpopedal spazm (ebe eli) ve tetani (kalsiyum düşüklüğü ile birlikte)kaslarda güçsüzlük, Fibromiyalji, kansızlık, hafıza zayıflığı, düşük bağışıklık, kalpte aritmi başlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

🔶🔶 Helikobakter Pylori , normalde herkesin mide mukozasında gömülü olarak bir miktar vardır.

Helikobakter Pylori asitli ortamda çoğalamaz, bu sebeple mide mukozasından yüzeye çıkmaz. Hatta kendinde bir mekanizma ile çevresinde ki asidik ortamı bazik hale getirir.

Eğer PPI ilaç kullanır ve asidi kesersek helikobakter pylori mide mukozasından yüzeye çıkar ve hızlıca ortamda çoğalır. (Mide içersinde)

Hastalığı sebebi ile tedavi almış dikkatli kişiler hemen şu soruyu soracaktır.O zaman Helikobakter pylori tedavisinde antibiyotik ve bizmut tuzu yanında PPI ilaç neden veriliyor ?

Çünkü; Antibiyotiğin mideye zarar vermesini önlemenin yanısıra Helikobakter Pylori mukozada gömülü olduğu yerden ASİT AZALDIĞI İÇİN yüzeye çıksın ve antibiyotik helikobakter pyloriye etki etmesi maksadı ile yapılan bir uygulamadır.

PPI ilaçlar sebebi ile azalan mide asidi helikobakter pylori’ nin üremesi ve yayılması için ortam sağlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

🔶🔶Mide asiti azlığı ağız florasını da bozar. Tıpkı Bağırsaklarımız gibi ağzımızın da bir bakteri florası var

Ağız florasının bozukluğu ise kulak ve boğaz iltihabi hastalıkları ile diş eti hastalıklarına neden olur.

PPI ilaçlar sebebi ile azalan mide asidi ağız florasının da bozulması ile diş eti, kulak ve boğaz enfeksiyonlarının oluşmasına sebep olur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

🔶🔶 PPI (Mide koruyucu) lar 7 günlük kullanımda bile ağız florasındaki patojen streptococcus bakterisinin bağırsağa ulaşıp çoğalmasına yol açar.

http://bit.ly/3Xntb4g

PPI ilaçlar sebebi ile azalan mide asidi ağız florasındaki patojen streptococcus bakterisinin bağırsağa ulaşıp çoğalmasına yol açar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

🔶🔶 Beslenme amacı ile aldığımız gıdalar başta olmak üzere ağız yolu ile birçok bakteriyi alırız. Normal şartlarda sağlıklı bir mide ve mide asidi ile bu bakteriler bize zarar veremez, çünkü mide asitinde ölürler.

Eğer mide asidini PPİ lar ile tamamen kesersek ağız yolu ile aldığımız tüm bakteriler bağırsaklara gider ki aşırı geçirgen bağırsak dahil bir çok hastalığa neden olurlar, bağırsak florası bozulur.

PPI ilaçlar sebebi ile azalan mide asidi gıdalarla alınan bakterilerin ince barsağa geçmesine ve aşırı geçirgen barsak başta olmak üzere bir çok hastalığın oluşmasına sebep olur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

🔶🔶 Kulak çınlaması, Vertigo: İç kulak koklea içinde de proton pompaları bulunur. Koklea sadece labirentin arter tarafından beslenmektedir. PPI ilaç kullanımı ile buradaki proton pompaları da çalışmaz (inhibe) olur, koklea’ya giden kan akımı yavaşlar

Koklea, iç kulakta bulunan bezelye tanesi kadar küçük ve spiral şekilli bir yapıdır. Sesleri mekanik titreşimlerden sinyallere dönüştürmekle sorumludur. Dönüştürdüğü bu sinyaller, işitme siniri aracılığıyla beyne iletilir. Bu işlemi gerçekleştiren, kokleadaki özel algılayıcı hücrelerdir (tüy hücreler).

PPİ ilaçlar nitrik oksit sentezini azaltarak, homosistein düzeylerini yükselterek, oksidatif stresi artırarak ve/veya pıhtılaşmaya eğilimi artırarak koklear kan akımını etkileyerek iç kulak patolojilerine, işitme kaybına ve baş dönmesine zemin hazırlayabilir. 

PPI ilaçların etkisi vücuttaki diğer proton pompalarına da olur ve bu pompaları (muslukları) kapatırlar. Buna bağlı olarak koklea’yı etkilemeleri ile Kulak çınlaması, baş dönmesi, denge kaybı, işitme kaybı oluşur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

🔶🔶 Demans, Hafıza kaybı, Depresyon: Lansoprazol ve omeprazol’ün %15 civarında kan beyin bariyerini geçtiği yapılan çalışmalarla tespit edilmiş durumda. Beyinde de proton pompaları var. Peki bunun sonucu ne olur ?

Beynin içerisinde sinaptik veziküllerde bulunan proton pompaları nörotransmiterlerin veziküllerin içerisine depolanmasında görev alır. Serotonin, Dopamin gibi norotransmitterlerin depolanmasını bozmak demek depresyon demektir.

PPİ ilaçlar beyinde tau ve amiloid beta kaynaklı nörotoksisiteyi artırır. Bunu vakuol pompalarının işlevlerini bozarak amiloid beta plaklarının temizlenmesini engelleyerek ve tau fosforilasyonunu artırarak yaparlar.

Yapılan çalışmalarda en çok lansoprazole bağlı olarak amiloid beta oluşumu görülür. Demans da amiloid beta oluşumu ile gelişir.

PPI ilaçların etkisi beyindeki proton pompalarına da olur ve bu pompaları (muslukları) kapatırlar. Buna bağlı olarak Seratonin ve Dopamin depolanması bozulur. Depresyon, Demans, Hafıza kaybı gelişir.

Sonuç Olarak Tüm Bu Bilgilerin Eşliğinde;

  • Her seferinde hekiminiz gerek görmeden PPİ kullanılmamalıdır.
  • Çok zorunlu olmadıkça PPI ilaç kullanılmamalı
  • Kullanılacaksa süresi 3 haftayı geçmemelidir.
  • Mide asidini illede azaltmak gerekiyorsa H2 Reseptör Antagonisti ilaç ve Anti-asit ilaçlar tercih edilmelidir.

Mide Asidini Azaltmak İçin Bitkisel Tavsiyelerim

  • Ebe gümeci,
  • Kudret Narı (Özellikle zeytinyağının içinde bekleterek)
  • Karanfil tozu,
  • Papatya,
  • Hatmi çiçeği gibi

Mide Asidini Azaltmak İçin Yardımcı İlaç Olarak Tavsiyelerim

  • N-Asetil Glukozamin
  • Magnezyum karbonat
  • Çinko L- Karnozin

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Hangi vitamin hangisi ile kullanılmaz ?

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

DEMİR – KALSİYUM beraber alınmaz.

Kalsiyum demiri engeller.

Ayrıca gıdalardaki kalsiyum ve fitatlar da engeller.

Bu sebeple Demir ilacı / demir preparatları ile yemek arasında 4-5 saat olmalı. (Tercihen gece yatmadan aç alınmalı. Akşam 20.00 de son öğünden 4 saat sonra gece 24.00 de. Böylece sabaha kadar da yeme içme olmadığı için tam emilme olur.)

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

ÇİNKO-BAKIR beraber alınmaz.

Her ikiside aynı reseptöre bağlanır ve bakır baskın gelerek çinkoyu engeller.

Bakır aynı zamanda şampuanlarda çok kullanılan B5 (pantotenik asit) vitamini de engeller.

Maalesef sadece ikisinin bir arada olduğu tablet bile var. Alırken dikkat edin.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

SELENYUM ve BAKIR bir arada kullanmaz.

Selenyum engellenir. C vitamini selenyum etkisini artırır..

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

MİDE İLAÇLARI ile Demir, Çinko, Magnezyum, B12 arasında 5 (beş) saat fark olmalı.

Bunların emilimi için mide asiti gerekli, eğer mide ilacı (PPI, ANTİ-ASİT, H2 antagonisti) kullanıyorsanız vücudunuzda bu vitamin ve mineraller eksilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

METFORMİN ➖ B12 beraber alınmaz.

METFORMİN içeren Diyabet /obezite ilaçları B12 emilimini NET ENGELLER

Metformin Bağırsak duvarında (+,-) yönünü değiştirir ve B12 bağırsağa giremez.

METFORMİN kullanımından 8 saat sonra B12 kullanmak gerekir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

EUTHYROX – LEVITRON ve DEMİR beraber alınmaz.

Levotiroksin içeren hipertiroidi ilaçları ile DEMİR beraber kullanılmaz..

Ama bu kez Demir degil tiroit ilaçlarının emilimi engellenir

Sadece demir değil MİDE İLAÇLARI DA hipertiroidi ilaçlarını engeller.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

ASPİRİNVitamin E, Omega-3, Vitamin K1 ile beraber kullanılmaz.

Vitamin E ve Omega-3 aspirin etkisini artırır, damarlarda sızıntıya neden olabilir. Aspirinle aralarında 7-8 saat fark olmalıdır.

Aspirin K1’in etkisini nötralize eder, K1 bir işe yaramaz, beraber kullanılmazlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

E vitamini / Omega-3 ve K vitamini beraber alınmaz

E vitamini ve Omega-3 kanı sulandırırken K vitaminin pıhtılaştırma özelliğini engeller.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

B12, D vitamini, B9, B6, C vitaminleri GECE ALINMAZ.

D vitamini melatonini engelleyerek uykusuzluk yapar. Diğerleri ise enerji metabolizmasına katılarak uykusuzluk yapar.

Yatma saati ile D vitamini arasında 12, diğerleri ile 5 saat fark olmalıdır.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

KOLAJEN

Yunanca’da “kolla” kelimesinden gelmektedir. Tutkal anlamına gelen bu kelime gibi kolajenler dokuların bir arada tutulması için tutkal görevi görür.

Memelilerde ve dolayısı ile vücudumuzda en çok bulunan proteindir. Şimdiye kadar tespit edilen 28 farklı kolajen tipi vardır. Deri, Kemik, Tendon, Damarlar, Göz, Diş, Saç, Tırnak gibi bir çok doku ve organda bulunur. Kemik yapımında oldukça önemlidir.

İnsan 18-20 yaş sonrası her yıl %2 civarında kolajen kaybeder.

Kadınlarda menopoz sonrası kayıp %17 civarına çıkar ve cilt sarkmaya başlar.

Bitkisel kolajen olmaz. (Kanmayın. Bitkilerde kolajen olmaz) Sadece bitkiler vasıtası ile aldıklarımız kolajen sentezini destekleyebilir.

Sırası ile Balık, Tavşan, Tavuk, Sığır etlerinden alınan aminoasitler ile en iyi kolajen elde edilir.

Her yerde duyduğunuz farklı amaçlarla üretilmiş birçok ürün çeşidi de olan bu protein yapıyı Haydi şimdi birlikte yapalım..

İlk olarak ana malzemeleri alalım bunlar Glisin, Prolin ve Hidroksiprolin aminoasitleridir. Bu 3 aminoasidin herbirini de iplik gibi düşünün. Bu 3 ipliği elimizde birleştirelim sonra da yine elimizde C VİTAMİNİ de kullanarak sola doğru bükelim. Elde ettiğimize PROKOLOJEN denir. Yani…

Kolajen üretiminin ilk safhası olan prokolojen oluşumunda C vitamini önemlidir. C vitamini eksikse kolajen yapımı da azalır.

Burada hemen kolajen takviyelerine bakalım: Takviyelerde Glisin, Prolin ve Hidroksiprolin aminoasitleri var. Kolajeni hazmetmek (sindirim sisteminde parçalamak ve kan dolaşımına geçirmek) zordur. O sebeple kapsül ve tabletler bu üç aminoasidi içerir.

Kemik suyunun yararı çok olsa da kolajen içeriğinin sindirimi düşük olduğu için kolajen açısından yararı maalesef düşüktür.

Kolajen yapımına devam edelim.

En son üç aminoasidi sola bükerken C vitamini de kullanmış ve prokolajen yapmıştık. Şimdi bu üçlü demetlerden 15 (on beş) tanesini yan yana koyup ÇİNKO ve MAGNEZYUM desteği ile bu sefer de sağa doğru bükelim. İşte size KOLAJEN elde ettik.

Yani bu safhada da ÇİNKO ve MAGNEZYUM eksik ise kolajen üretimi azalır.

Kolajen ürettik. Siz rahatladınız hemen de lakin iş öyle değil.

Kolajen elde ettik de sola büktük sağa büktük ya bunlar çözülüverirse. Bir şeyler yapmak lazım. (Endüstride bu durumlarda reçine kullanılır da vücudumuza uygun değil) İşte burada glukoz (Bildiğiniz şeker) devreye giriyor. Eliniz şekerlenince yapış yapış olur ya aynen kolajen lifinin üzerine sıvanınca ipler çözülemiyor. (Şeker çok da zararlı değilmiş demeyin her gıdadan alıyoruz abartmayın sakın)

İşimiz bitti mi? Tabi ki haaayırrr..

Yaptığımız kolajenin elastikiyetini vermedik. Eeee gerdirmedik de.. İşimiz var

Gerdirmek için bize kanca lazım. Kancayı da kilitlemek gerek. Kanca da kilit de vücudumuz içindeki enzimatik sistemler lakin o sistemlerin çalışması için de VİTAMİN A, SELENYUM ve VİTAMİN E gerekli.

EK BİLGİ: Aslında BAKIR da olması gerekli lakin dozajının ayarı çok bilinmeyenli denklem gibi.. O sebeple bilin fakat hekiminiz kontrolü olmadan asla kullanmayın.

Kolajen Tipleri

  • Tip I Kolajen: Vücuttaki en yaygın kolajen türü olan Tip 1 kolajen, cilt, kemikler, tendonlar, deri ve dişler gibi yapıların temel bileşeninde yer alır. Ayrıca saçların güçlü ve elastik olmasında da önemli bir rol oynar. Tip I kolajen, üçlü sarmal yapıya sahip olan alfa zincirlerden oluşur.
  • Tip II Kolajen: Kıkırdak dokusunun ana bileşeni olan Tip 2 kolajen, eklem sağlığı için önemlidir ve eklem kıkırdağının esnekliğini ve dayanıklılığını sağlar. Tip 2 kolajen, tip 1’den farklı olarak sadece alfa zincirlerden oluşur.
  • Tip III Kolajen: Cilt, kan damarları, iç organlar ve bağ dokusunda bulunur. Bağ dokusunun yapısal destekleyicisidir ve tip 1 kolajen ile birlikte çalışarak dokuların dayanıklılığını sağlar.
  • Tip IV Kolajen: Bazal lamina adı verilen ince bir tabakada bulunan bir kolajen türüdür. Bazal lamina tabakası, hücreleri destekler ve organların ve dokuların yüzeyini kaplar. Özellikle böbrekler, akciğerler ve kan damarları gibi filtrasyon görevi olan organlarda bulunur.
  • Tip V Kolajen: Kornealarda ve bazı cilt ve saç katmanlarında bulunan bir kolajen türüdür.

Türkiye’ de ve avrupada genellikle Tip – 1, Tip – 2, Tip – 3 formları mevcut.

Amerika ve Japonyada ise Tip – 5 ve Tip – 10 formları ağırlıktadır.

Gelelim şimdilik 28 farklı tipi olan kolajenin hangi tipini hangi durumda kullanmalısınız?

Kolajenin deriden emilimi zayıftır. Kremleri, serumları bol miktarda satışta. %2.5’tan fazla emilmeyecek bir ürüne değer mi? En doğru karar tabi ki sizin. Alacaksanız da içeriklerinde C, E, A vitamini olmasına dikkat edin.

Tabletlerinde aminoasit içeriği yüksek oranda emilir. C vitamini, Çinko, Magnezyum, Vitamin A, Bakır, Vitamin E, Selenyum, miktarı vücutta yeterli ise Kolajen yapımı da en doğru şekilde gerçekleşir.

Peki yeme içme ile kolajen yapımı için yeterli aminoasit alamama durumunda hekiminize danışarak aşağıdaki dozları alabilirsiniz;

Cildiniz için (Tip-1, Tip-3, Tip-10 un bir arada bulunması daha etkilidir.) kullanmak istiyorsanız:

Sabah – Akşam Günlük Toplam 1000 – 2000 mg kullanabilirsiniz.

Ciltteki etkisi kişiye bağlı olmakla birlikte 6 – 10 Haftada kendisini gösterir.

Eklem Ağrısı – Kemik Erimesi için (Tip-1, Tip-2 ve Tip-5 daha etkilidir.) kullanmak istiyorsanız:

Sabah – Akşam Günlük Toplam 4000 mg kullanabilirsiniz.

Etkisini 4. haftadan itibaren gösterir.

Kas Gelişimi için (Tip-1, Tip-2 ve Tip-5 daha etkilidir.) kullanmak istiyorsanız::

Sabah – Akşam Günlük Toplam 10.000 mg kullanabilirsiniz.

Etkisini 10. haftadan itibaren gösterir.

Yara İyileşmesi için (Tip-1, Tip-2 ve Tip-5 daha etkilidir.) kullanmak istiyorsanız:

Sabah – Akşam Günlük Toplam 2000 – 4000 mg kullanabilirsiniz.

Etkisini 8. haftadan itibaren gösterir.

Son dönemde yapılan çalışmalarda 12 haftalık Kolajen kullanımı ile:

🔴 Elastisite artışı %17

🔴 Kırışıklık azalması %19

🔴 Nem oranı artmış

🔴 Kemik erimesi azalmış

🔴 Kıkırdak yapı, bağ doku hasarı azalmış

🔴 Bağırsak duvarı hasarları oranı düşmüş olduğu bulunmuştur.

İdeal olan kolajen takviyesi Tip-1, Tip-2 , Tip-3, Tip-5 ve Tip-10 olmasıdır. C vitamini, Çinko, Magnezyum, Vitamin A, Vitamin E, Selenyum takviyesi de almalısınız. (Hekimize danışarak tabi ki)

Daha sonra Kolajen ile ilgili farklı bilgiler yer alan yazılarımızı yine buradan okuyabilirsiniz.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Merak edenler için İngilizce anlatımı ile kolejenin..

https://www.youtube.com/watch?app=desktop&v=H3oAFvYsuq8

Daha Fazla