İşletmelerin Deprem Riskine Karşı İş Sağlığı ve Güvenliği Tedbirleri – V (Donanım ve Ekipman Stratejileri)

Deprem, yıkıcı etkisiyle yalnızca can ve mal kaybına yol açmakla kalmaz; aynı zamanda iş sürekliliğini, kritik altyapıların sürdürülebilirliğini ve sistem bütünlüğünü tehdit eden yüksek etki düzeyine sahip bir doğal afettir. İşletmeler açısından bu tehdit, sadece acil durum anı ile sınırlı olmayıp; üretim hattındaki kesintilerden kimyasal sızıntılara, elektrik sistemlerindeki çökmelerden yangın tetiklenmelerine kadar çok sayıda ikincil felaket zincirini de içinde barındırır.

Bu nedenle işletmelerin deprem riskine karşı alacakları önlemler sadece organizasyonel düzeyde planlamalarla değil; aynı zamanda donanım ve ekipman bazlı mühendislik önlemleriyle desteklenmelidir.

Endüstriyel yapılarda kullanılan sabitleme sistemlerinden vibrasyon emici teknolojilere, acil enerji kesme tertibatlarından otomatik yangın önleme sistemlerine kadar uzanan çok katmanlı bir güvenlik ağının oluşturulması, iş sağlığı ve güvenliği perspektifiyle artık bir “gereklilik” değil, bir stratejik zorunluluktur.

Deprem gibi ani gelişen ve yüksek şiddette kinetik enerji açığa çıkaran doğa olaylarında, bir işletmenin zarar görme düzeyi yalnızca yapısal sağlamlıkla değil; aynı zamanda donanım altyapısının ve ekipman sabitleme stratejilerinin kalitesiyle doğrudan ilişkilidir. Özellikle endüstriyel tesislerde, üretim araçlarının yer değiştirmesi, devrilmesi veya sistem dışına çıkması; hem çalışan güvenliğini hem de çevresel güvenlik unsurlarını tehlikeye sokmaktadır.

Deprem anında oluşabilecek temel riskler aşağıdaki teknik başlıklar altında gruplanabilir:

  • Yapısal Olmayan Ekipmanların Devrilmesi: Raf sistemleri, üretim makineleri, tanklar, dolaplar ve sunucular gibi sabitlenmemiş donanımın devrilerek yaralanmalara veya zincirleme kazalara neden olması.
  • Enerji ve Akışkan Hatlarının Kopması: Elektrik kabloları, doğal gaz boruları, buhar ve basınçlı hava hatlarının yerinden oynaması sonucu oluşabilecek yangın, patlama veya gaz kaçağı riskleri.
  • İkincil Kimyasal Risklerin Ortaya Çıkması: Tehlikeli kimyasal depolama tanklarının yerinden çıkması veya çatlaması sonucu oluşabilecek sızıntı, zehirlenme ve reaktif madde karışımı kaynaklı olaylar.
  • Otomasyon Sistemlerinde Kontrol Kaybı: Sensörlerin yer değiştirmesi, kontrol panellerinin fiziksel hasar alması veya acil durdurma butonlarının erişilemez hâle gelmesi nedeniyle yaşanabilecek sistemsel boşluklar.

Bu bağlamda, işletmelerin yalnızca bina statiğini değil, aynı zamanda içinde yer alan makine parkurunun, sabit raf sistemlerinin, kimyasal stok alanlarının, acil durum butonlarının, jeneratör ve UPS sistemlerinin, gaz kaçak sensörlerinin, sabit enerji panolarının da sismik davranışlarına yönelik önlemlerle donatılması gerekir.

Günümüzde bu tür önlemler yalnızca birer “öneri” olarak değil, birçok uluslararası standartta (örneğin NFPA 5000, ASCE 7, ISO 45001, Eurocode 8) zorunlu güvenlik uygulamaları arasında yer almaktadır.

Bu yazının devamında;

  • Donanım ve ekipman sabitleme stratejileri
  • Sismik dayanım analizleri
  • Kritik ekipmanların acil durum performansı
  • Otomasyon sistemlerinin afet anı senaryoları
  • Malzeme seçimi ve vibrasyon azaltma teknolojileri gibi başlıklar detaylı olarak ele alınacaktır.

Amaç; yalnızca “deprem olduğunda ne yapılır?” sorusuna cevap vermek değil, deprem olduğunda hiçbir şeyin düşmemesi, sızmaması veya bozulmaması için ne yapılmalı? sorusunu teknik bir temelde tartışmaya açmaktır.

Donanım ve Ekipman Sabitleme Stratejileri

Deprem anında devrilme, kayma veya ters dönme gibi hareketlerle ciddi yaralanmalara, ikincil kazalara veya üretim kesintilerine neden olabilecek ekipmanların sabitlenmesi, is saglığı ve güvenliği (ISG) perspektifinden öncelikli bir yaklaşımdır.

  1. Ağır Ekipmanlar Için Kimyasal ve Mekanik Sabitleme: Beton zeminlere genellikle kimyasal ankrajlarla yapılan sabitlemeler, vibrasyon altında yüksek dayanım gösterecek şekilde hesaplanmalıdır. Makine ayaklarında ise kaymaz takozlar, esnek bağlantı elemanları ve L-bracket sistemleri tercih edilir.
  2. Raf ve Dolapların Sabitlenmesi
    • Metal raf sistemleri sismik sabitleme kitleri ile duvarlara ya da tavana baglanmalı, ağırlık merkezleri yere yakın konumlandırılmalıdır.
    • Rafların üzerine yerleşen ağır yüklerin devrilmesini önlemek icin esnek koruma ağları veya emniyet kayışları kullanılmalıdır.
    • Tüm yüksek dolaplar, arşiv rafları ve kütüphaneler duvara L tipi metal bağlantı aparatlarıyla sabitlenmelidir.
    • Ofis mobilyaları yer sarsıntısında devrilmeyecek şekilde ankrajlı montaj yapılmalıdır.
  3. Basınçlı Tesisat Hatları ve Tanklar
    • Tankların sabitlenmesinde geniş tabanlı flanşlar, zincirli bağlantılar veya yay-damper sistemleri kullanılabilir. Sıvı geçiren boru hatları ise kompansatörlerle genişleyip daralma payı tanınmalı, askılarla tavana sabitlenmelidir.
  4. Ofis Cihazları Sabitleme
    • Yazıcı, fotokopi makinesi, televizyon, sunucu kasası gibi ağır cihazlar kaymaz yüzeylere yerleştirilmeli veya sabitleme kayışları kullanılmalıdır.
  5. Mobil Cihazlar
    • Tekerlekli cihazlar için acil durumlarda hareketi sınırlayan kilitleme mekanizmaları uygulanmalıdır.
  6. Tavan Elemanlarının Kontrolü
    • Asma tavan, klima panelleri, aydınlatma armatürleri sismik bağlantılarla desteklenmelidir.
    • Gevşek avizeler, projektörler ve yangın sprinklerleri sarsıntıya dayanıklı bağlantılarla monte edilmelidir.
  7. Ağır Malzeme ve Makine Yerleşimi
    • Depo alanlarında ağır yükler altta, hafif yükler üstte olmalıdır.
    • Yüksek raflar sarsıntıya dayanıklı çelik konstrüksiyonla takviye edilmelidir.

Sismik Dayanım Analizleri

Donanımların sismik davranışı, yalnızca fiziksel sabitleme ile değil; aynı zamanda dinamik analizlere dayalı güvenlik testleri ile de değerlendirilmelidir.

  • Modal Analiz: Ekipmanların doğal frekansları belirlenerek, rezonansa girme potansiyeli olan sismik spektrumlarla çarpışması önlenmelidir.
  • Zemin-iletim Katsayıları: Zemin sertliği ve ekipman-yapı bağlantı noktalarındaki aktarım katsayıları dikkate alınarak, cihazların yere aktardığı kuvvetin ne ölçüde amorti edileceği hesaplanmalıdır.
  • Finite Element Modelleme (FEM): Kritik sistemler (kimyasal tanklar, üretim hatları) üzerinde yapılacak FEM analizleri ile sismik moment ve kesme kuvvetlerine karşı davranışları simule edilmelidir.
  • Yapı-Donanım Uyumu: Yapının periyodik bakımı ve donanımın ağırlık-hacim profili arasında denge sağlanarak güvenli dağılım hedeflenmelidir.

Kritik Ekipmanların Acil Durum Performansı

Çok katlı üretim sistemleri, enerji panelleri, tehlikeli madde tankları ve otomasyon kontrollü robotlar gibi unsurlar, deprem anında “fail-safe” davranış göstermelidir.

  • Acil Durum Kapanma Fonksiyonlari: Elektriksel pano ve kontrol sistemlerine entegre edilen sismik switch’ler, belirli bir ivme değerinde otomatik kapanma sağlamalıdır.
  • Redundant (Yedekli) Sistemler: Kritik enerji ve data hatlari, kesinti durumunda devreye girecek yedek UPS/Jeneratör sistemleri ile desteklenmelidir.
  • Kritik Gecikme Zamanı Hesaplamaları: Elektriksel sistemlerde, kapanma sürecinin maksimum 2–5 saniyeyi aşmaması icin röle zamanlarının optimize edilmesi gerekir.
  • Alarm ve Bildirim Sistemleri: Çalışanlara anlık bildirim yapabilecek sismik algılama destekli sesli ve ışıklı uyarıcılar tesis edilmelidir.

Otomasyon Sistemlerinin Afet Anında Davranışı

Endüstri 4.0 çizgisinde otomasyona dayalı sistemlerde, afet anına özel senaryolar entegre edilmeli ve yazılımsal- donanımsal risk azaltım modülleri devreye alınmalıdır.

  • PLC ve SCADA Uzerinden Deprem Modu: Ana kontrol yazılımlarına deprem modülu eklenerek; tehlikeli üretim hatlarında otomatik durdurma, kilitleme ve izolasyon senaryoları olusturulmalıdır.
  • Veri Yedekleme: Deprem sonrası sistem kaybı yaşamamak icin veri sunucuları fiziksel olarak izole edilmeli ve otomatik yedekleme programları tanımlanmalıdır.
  • IoT Tabanli Sensoring: Yapı üzerinde genişletilmiş sensoring sistemleri kullanılarak, vibrasyon, nem, gaz kaçağı gibi parametreler anlık olarak izlenmelidir.
  • Remote Monitoring (Uzaktan Izleme): Ulaşım sağlanamayan senaryolarda sistemlerin uzaktan izlenmesi ve kontrolu icin yedek bağlantı kanalları kurulmalı, VPN destekli altyapılar güvence altına alınmalıdır.

Malzeme Secimi ve Vibrasyon Azaltma Teknolojileri

Depreme karsi dayanimin artirilmasinda dogru malzeme secimi ve vibrasyon yutucu teknolojilerin entegrasyonu hayati oneme sahiptir.

  • Yuksek Elastisiteye Sahip Materyaller: Poliüretan, EPDM ve neopren gibi elastomer malzemeler, ekipman ayaklarinda vibrasyon soğurucu olarak kullanilir.
  • Sismik Izolatorler: Kritik cihazlarin altina yerlestirilen “lead rubber bearing” veya “friction pendulum” sistemleri, yer hareketini izole ederek sarsinti etkisini azaltir.
  • Kompozit ve Hafif Malzemeler: Geleneksel agir metal yapisal ekipmanlar yerine, karbon fiber ve kevlar takviyeli kompozitler tercih edilerek agirlik merkezleri dusurulur.
  • Kaplama ve Montaj Teknigi: Kimyasallara dayanikli, cizilmez, yansima yapmayan ve termal genlesme katsayisi dusuk malzemeler kullanilarak uzun omurlu sistemler kurulur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İşyerinde Deprem Güvenliği https://www.acgov.org/cao/rmu/programs/safety/topics/earthquakes.htm

⭐️⭐️ OSHA İşyerleri için Acil Durum Hazırlığı ve Afet Güvenliği Rehberi https://www.oshaeducationcenter.com/emergency-disaster-safety-guide/

⭐️⭐️ OSHA Deprem Hazırlığı ve Müdahale. https://www.osha.gov/earthquakes/preparedness

⭐️⭐️ OSHA Deprem Rehberi. https://www.osha.gov/emergency-preparedness/guides/earthquakes#:~:text=What%20can%20I%20do%20to,likely%20you%20will%20be%20injured.

⭐️⭐️ Deprem Öncesinde, Sırasında ve Sonrasında Ne Yapmalıyım? https://www.mtu.edu/geo/community/seismology/learn/earthquake-take-action/

⭐️⭐️ OSHA’nın Acil Durum Hazırlığı ve Müdahalesindeki Rolü: Krizde Çalışanları Koruma https://udshealth.com/blog/osha-emergency-preparedness-response-guide/

⭐️⭐️ Deprem https://ehs.stanford.edu/manual/emergency-response-guidelines/earthquake

⭐️⭐️ Deprem Hazırlığı https://www.caloes.ca.gov/office-of-the-director/operations/planning-preparedness-prevention/seismic-hazards/earthquake-preparedness/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Çikolata -Bir Lokma Keyif mi, Bir Lokma Tehlike mi?

Kim çikolatayı sevmez ki?
Tatlı krizlerinin kahramanı, stresin doğal ilacı, kalp kırıklıklarının tesellisi…
Ama işin içine biraz bilim, biraz öksürük ve biraz da köpekler girince işler biraz değişiyor.

🍫 🍫 🍫
Çikolatadaki Gizli Güç – Teobromin

Bitter bir çikolata yediniz…
Bir de baktınız, inatçı öksürüğünüz yumuşadı. Şaka gibi değil mi? Ama değil!

Bu etkiyi sağlayan şeyin adı: Teobromin.

🔬 Teobromin, kakaoda doğal olarak bulunan bir alkaloiddir.
☕ Kafeine yapısal olarak çok benzer ama daha “kibar” bir uyarıcıdır.
💨 Vagus sinirini sakinleştirerek öksürük refleksini bastırır.

Bilimsel çalışmalar, teobrominin öksürüğü kesmede kafeinden bile daha etkili olabileceğini söylüyor!

🧬 🧬 🧬
Hangi Çikolata, Ne Kadar Teobromin?

Her çikolatada teobromin bulunur ama miktarı değişir:

Çikolata TürüTeobromin Seviyesi
Kakao tozu (doğal)🌟🌟🌟🌟🌟 (en yüksek)
Bitter çikolata🌟🌟🌟🌟
Sütlü çikolata🌟🌟
Beyaz çikolata❌ (neredeyse hiç yok)

📝 Not: Bir fincan sıcak kakao veya %70 üstü bitter çikolata, öksürük için doğal bir destek olabilir. Ama tabii ki bu bir ilaç değildir, yalnızca destekleyici etkisi vardır. Hekiminiz danılmayı tabi ki unutmayın

🙀 🙀 🙀
Dikkat! Aynı Çikolata, Evcil Dostlar İçin Zehir Olabilir

İşte yazının can yakan bölümü…
Köpeğinize çikolata vermek = Zehir vermek demektir. 😢

🐶 Köpekler (ve kediler), teobromini biz insanlar gibi parçalayamaz.
Bu da vücutlarında birikerek zehirlenmeye, hatta ölüme neden olabilir.

⚠️ ⚠️ ⚠️
Evcil Hayvanlarda Teobromin Zehirlenmesi Belirtileri
  • Huzursuzluk, hiperaktivite
  • Kusma, ishal
  • Titreme, kas spazmları
  • Hızlı kalp atışı
  • Nöbet geçirme
  • Ciddi durumlarda ölüm

👉 Dostunuzun çikolata yediğini fark ettiğinizde “bir parça ne olacak” demeyin!
Hemen veterinerinize başvurun. Hayat kurtarırsınız.

Mitolojide de Bu Lezzet Mevcut

Teobromin’in ismini aldığı “Theobroma”, Yunanca kökenli:
“Tanrıların Yiyeceği.”

Yani Mayalar ve Aztekler için çikolata sıradan bir gıda değil, kutsal bir içecekti.
Kakao çekirdekleri para yerine kullanılır, tanrılara sunulurdu.

İşte bu nedenle, çikolata yalnızca damaklarda değil, tarihin sayfalarında da iz bırakmıştır.

Her Lokma Bir Bilgi, Her Bilgi Bir Sorumluluk

Bir lokma çikolata,

  • Sizin öksürüğünüzü hafifletebilir,
  • Bir çocuğun neşesini artırabilir,
  • Ama aynı zamanda bir köpeğin hayatını tehlikeye atabilir.

📌 Ne kadar masum görünse de, bilgiyle yenildiğinde hem keyifli hem güvenlidir.

🍫 Çikolatanızla keyifli olun, ama bilgisiz olmayın!

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Teobromin https://pubchem.ncbi.nlm.nih.gov/compound/theobromine

⭐️⭐️ Çikolata tüketimi ve tip 2 diyabet riski: prospektif kohort çalışmaları. https://www.bmj.com/content/387/bmj-2023-078386

⭐️⭐️ Kalıcı öksürüğün tedavisinde teobromin: randomize, çok merkezli, çift kör, plasebo kontrollü klinik çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5542984/

⭐️⭐️ Yeni ksantin türevi 1H-purin-2,6-dion, 3,7-dihidro-3-metil-7[(5-metil-1,2,4-oksadiazol-3-il)metil]’in antitussif özellikleri üzerine deneysel çalışmalar. 1. bildirim: öksürük ve mukosiliyer klirens hayvan modelleri üzerindeki etkilerinin in vivo gösterimi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/9150860/

⭐️⭐️ Dünyanın en eski çikolatası 5300 yıl önce Güney Amerika’daki bir yağmur ormanında üretildi https://www.science.org/content/article/world-s-oldest-chocolate-was-made-5300-years-ago-south-american-rainforest

⭐️⭐️ Kakao tüketiminin faydalı etkileri açısından teobrominin önemi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4335269/

⭐️⭐️ Öksürük Bastırıcı Olarak Çikolata: Yaklaşan Bir Klinik Denemenin Mantığı ve Gerekçesi https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S1543291213600284

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Felsefi Düzlem – Anlam Arayışına Dayalı Yöneticiler

Felsefi düzlemde konumlanan yönetici, kurumun yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda varoluşsal boyutunu gözeten, kararlarının ardındaki anlamı sorgulayan ve yönetsel eylemi bir düşünsel pratiğe dönüştüren kişidir. Bu yönetici tipi, yalnızca “ne yapılmalı?” sorusunu değil, “neden yapılmalı?”, “bu karar hangi değerleri taşıyor?”, “bu süreç hangi hakikatle uyumlu?” gibi soruları da gündeme getirir. Onun dünyasında yönetim, yalnızca strateji değil; aynı zamanda etik, anlam ve çoğulluk üretimidir. Bu yönelim, özellikle dönüşüm süreçlerinde, kriz anlarında ve kurumsal kimlik tartışmalarında belirleyici bir rol oynar. Ancak bu etki, yalnızca felsefi düzlemde kalırsa, pratiklik, duygusal bağ ve kültürel süreklilik zayıflayabilir. Çünkü anlam üretmek, yalnızca düşünsel değil; aynı zamanda duygusal, sosyal ve teknik bir iştir.

Felsefi yönetici, karar alma süreçlerini bir tür düşünsel sorgulama olarak görür. Her karar, bir değer ifadesidir; her süreç, bir hakikat arayışıdır; her çatışma, bir çoğulluk alanıdır. Bu nedenle felsefi yönetici, kurumun yalnızca ne yaptığıyla değil, nasıl ve neden yaptığıyla da ilgilenir. Hannah Arendt’in “eylem, başkalarıyla birlikte başlatılan yeni bir başlangıçtır” sözü burada belirleyicidir. Felsefi yönetici, eylemi yalnızca sonuç üretmek için değil, yeni bir anlam kurmak için başlatır. Bu anlam, yalnızca bireysel değil; aynı zamanda kolektif bir yönelimdir. Çünkü kurumlar, yalnızca işleyen sistemler değil; birlikte düşünen topluluklardır.

Sosyolojik düzlemden bakıldığında, felsefi yönetici çoğu zaman yapının sınırlarını sorgular. “Bu temsil biçimi hangi normlara dayanıyor?”, “Bu karar hangi kültürel mirası taşıyor?”, “Bu süreç kimleri dışlıyor?” gibi sorular, felsefi düzlemin sosyolojik farkındalıkla buluştuğu noktalardır. Michel Foucault’nun “her söylem bir iktidar ilişkisidir” sözü burada anlam kazanır. Felsefi yönetici, kurum içindeki söylemleri, temsil biçimlerini ve güç dağılımlarını yalnızca analiz etmez; aynı zamanda dönüştürmeye çalışır. Bu dönüşüm, kurumun demokratikleşmesini sağlar. Çünkü anlam üretimi, yalnızca düşünsel değil; aynı zamanda yapısal bir müdahaledir.

Psikolojik düzlemde felsefi yönetici, bireylerin duygusal ihtiyaçlarını etik bir derinlikle değerlendirir. Bir çalışanın kırgınlığı, yalnızca kişisel bir duygu değil; aynı zamanda tanınma ihtiyacının karşılanmaması olabilir. Bir yöneticinin sessizliği, yalnızca içsel bir çekilme değil; aynı zamanda kurumsal anlam üretiminden dışlanma hissi olabilir. Felsefi yönetici, bu tür duyguları yalnızca empatiyle değil; aynı zamanda etik sorumlulukla ele alır. Bu da kurumun duygusal bağışıklık sistemini güçlendirir. Çünkü anlam, yalnızca düşünsel değil; aynı zamanda duygusal bir ihtiyaçtır.

Teknik yöneticiyle karşılaştırıldığında, felsefi yönetici daha az süreç kurar ama daha fazla anlam üretir. Teknik yönetici, süreçleri tanımlar, performans ölçütleri belirler, çıktıları analiz eder. Felsefi yönetici ise bu süreçlerin hangi değerleri taşıdığını, hangi hakikatle uyumlu olduğunu ve hangi etik sorumlulukları içerdiğini sorgular. Bu fark, iki yönetici tipinin birbirini tamamlayabileceğini gösterir. Süreç kurmak, anlam üretmekle desteklendiğinde, kurum hem işlevsel hem de etik hale gelir.

Psikolojik yöneticiyle karşılaştırıldığında, felsefi yönetici daha az duygusal odaklıdır. Psikolojik yönetici, bireylerin içsel dünyasını, duygusal ihtiyaçlarını ve motivasyon kaynaklarını tanır. Felsefi yönetici ise bu duyguların hangi etik çerçevede değerlendirileceğini, hangi anlam üretim sürecine dahil edileceğini ve hangi varoluşsal sorumlulukları içerdiğini sorgular. Bu fark, iki yönetici tipinin farklı düzlemlerde etkili olduğunu gösterir. Psikolojik yönetici bağ kurar; felsefi yönetici yönelim üretir. Bu iki düzlem bir araya geldiğinde, kurum hem duygusal hem de düşünsel düzeyde güçlenir.

Sosyolojik yöneticiyle karşılaştırıldığında, felsefi yönetici daha az yapı odaklıdır. Sosyolojik yönetici, kurumun kültürel kodlarını, ritüellerini ve görünmez yapısını tanır. Felsefi yönetici ise bu yapının hangi hakikatle uyumlu olduğunu, hangi etik değerleri taşıdığını ve hangi varoluşsal yönelimi temsil ettiğini sorgular. Bu fark, iki yönetici tipinin farklı sorular sorduğunu gösterir. Sosyolojik yönetici “nasıl mümkün oldu?” sorusunu sorar; felsefi yönetici “neden böyle olmalı?” sorusunu. Bu iki soru bir araya geldiğinde, kurum hem yapı hem de yönelim üretir.

Felsefi düzlemde güçlü olan bir yönetici, kriz anlarında yön gösterici, dönüşüm süreçlerinde anlam kurucu, başarı anlarında ise değer hatırlatıcı bir rol oynar. Onun varlığı, kurumun düşünsel bağışıklık sistemini güçlendirir. Çalışanlar, yalnızca görev değil; yönelim sahibi olduklarını hisseder. Bu his, yalnızca bireysel değil; aynı zamanda kolektif bir etki yaratır. Çünkü yönelim, kurumun görünmez taşıyıcılarından biridir. Ve bu yönelim zayıfladığında, yapı en sağlam görünen yerinden kırılır.

Sosyolojik düzlemde felsefi yöneticinin en büyük sınavı, anlam üretimini yapı okumasıyla dengelemektir. “Bu karar hangi kültürel mirasa dayanıyor?”, “Bu temsil biçimi kimleri dışlıyor?”, “Bu süreç hangi sembollerle meşrulaştırılıyor?” gibi sorular, felsefi düzlemin sosyolojik farkındalıkla buluştuğu noktalardır. Bu sorular, yalnızca düşünce değil; aynı zamanda yapı üretir. Çünkü kurumlar, yalnızca düşünsel değil; aynı zamanda sosyal varlıklardır. Ve bu sosyal yapılar, düşünsel yönelimle desteklendiğinde, yalnızca işler değil; yaşar.

Psikolojik düzlemde felsefi yöneticinin en büyük sınavı, etik duyarlılığı duygusal bağla dengelemektir. “Bu kişi neden dışlandı?”, “Bu ekip neden geri çekiliyor?”, “Bu davranış hangi varoluşsal ihtiyacı karşılamıyor?” gibi sorular, felsefi düzlemin psikolojik farkındalıkla buluştuğu noktalardır. Bu sorular, yalnızca yönelim değil; aynı zamanda bağ üretir. Çünkü kurumlar, yalnızca düşünsel değil; aynı zamanda duygusal varlıklardır. Ve bu duygular, etik yönelimle desteklendiğinde, yalnızca işler değil; anlam üretir.

Teknik düzlemde felsefi yöneticinin en büyük sınavı, anlam üretimini sistem kurma becerisiyle dengelemektir. “Bu süreç hangi değerleri taşıyor?”, “Bu performans ölçütü hangi hakikatle uyumlu?”, “Bu karar hangi etik sorumlulukları içeriyor?” gibi sorular, felsefi düzlemin teknik derinlikle buluştuğu noktalardır. Bu sorular, yalnızca düşünce değil; aynı zamanda tasarım üretir. Çünkü kurumlar, yalnızca düşünsel değil; aynı zamanda sistemsel varlıklardır. Ve bu sistemler, etik yönelimle desteklendiğinde, yalnızca işler değil; yaşar.

Nietzsche’nin “hakikat, çoğu zaman güç ilişkileriyle maskelenir” sözü, felsefi yöneticinin en temel uyarısıdır. Bu yönetici tipi, kurumun görünürdeki düzeninin ardındaki güç ilişkilerini, temsil eksikliklerini ve etik dışlamaları tanıdığında, yalnızca yönetim değil; aynı zamanda özgürleşme üretir. Bu üretim, kurumun demokratikleşmesini sağlar. Çünkü yönelim, yalnızca strateji değil; aynı zamanda etik bir tercihtir. Ve bu tercih, ancak sorgulandığında anlam kazanır.

Felsefi yönetici, kurumun yalnızca ne yaptığıyla değil, neye hizmet ettiğiyle ilgilenir. Onun için başarı, yalnızca rakamsal değil; anlamlıdır. Bu nedenle, bir projenin tamamlanması kadar, o projenin hangi değerleri yaşattığı da önemlidir. Bu yaklaşım, kurumsal yaşamda sıkça göz ardı edilen bir boyutu görünür kılar: yöneticilik yalnızca bir işlev değil, bir yönelimdir. Ve bu yönelim, kurumun etik pusulasını belirler.

Bu pusula, özellikle belirsizlik zamanlarında hayati önem taşır. Kriz anlarında, teknik yönetici süreci kontrol etmeye çalışır; psikolojik yönetici duygusal bağları korumaya yönelir; sosyolojik yönetici yapının dayanıklılığını gözetir. Felsefi yönetici ise, krizin anlamını sorgular. “Bu kriz bize ne söylüyor?”, “Bu çatışma hangi değer eksikliğinden doğdu?”, “Bu belirsizlik hangi hakikati görünür kılıyor?” gibi sorular, onun rehberliğinde kurumsal düşünceyi derinleştirir. Bu derinlik, yalnızca çözüm değil; dönüşüm üretir.

Bu dönüşüm, kurumun kimliğini yeniden kurma sürecidir. Felsefi yönetici, bu süreci yalnızca stratejik değil; aynı zamanda etik ve varoluşsal bir düzlemde yürütür. Kurumun vizyonu, misyonu ve değerleri onun için yalnızca afişlerde yazılı ifadeler değil; yaşanması gereken ilkeler haline gelir. Bu ilkeler, karar alma süreçlerinde, iletişim biçimlerinde ve temsil yapılarında somutlaşır. Böylece kurum, yalnızca ne yaptığıyla değil; nasıl yaşadığıyla tanımlanır.

Bu yaşama biçimi, kurumun kültürel iklimini belirler. Felsefi yönetici, bu iklimi yalnızca gözlemlemez; tasarlar. Kurumun ritüelleri, sembolleri ve normları onun için anlam üretim alanlarıdır. Bu alanlar, yalnızca aidiyet değil; aynı zamanda özgürleşme sağlar. Çünkü anlam, bireyin kendini ifade edebilmesiyle doğar. Felsefi yönetici, bu ifadeye alan açtığında, kurum yalnızca işleyen değil; yaşayan bir topluluğa dönüşür.

Bu topluluk, yalnızca görevlerle değil; hikâyelerle bağ kurar. Her çalışan, kurumun hikâyesine kendi anlamını katmak ister. Felsefi yönetici, bu anlamları tanır, işler ve görünür kılar. Bu görünürlük, yalnızca motivasyon değil; aynı zamanda tanınma üretir. Tanınma, kurumun en derin bağlarından biridir. Ve bu bağ, yalnızca duygusal değil; etik bir değerdir. Çünkü tanınmak, yalnızca görülmek değil; değerli sayılmaktır.

Bu bağlamda, felsefi yönetici kurumun vicdanıdır. O, yalnızca karar vermez; kararların etik yükünü taşır. Yalnızca süreç yönetmez; sürecin anlamını kurar. Yalnızca çatışma çözmez; çatışmanın doğasını sorgular. Bu sorgulama, kurumun kendini yeniden düşünmesini sağlar. Ve bu düşünme biçimi, yalnızca stratejik değil; aynı zamanda varoluşsal bir dönüşüm üretir.

Sonuç olarak, felsefi düzlemde konumlanan yönetici, kurumun yönelim mimarıdır. O, yalnızca başarı değil; anlam üretir. Yalnızca strateji değil; değer kurar. Yalnızca yönetim değil; düşünce inşa eder. Bu inşa süreci, kurumun yalnızca bugünüyle değil; geçmişi ve geleceğiyle de ilgilidir. Çünkü yönelim, yalnızca bir tercih değil; bir sürekliliktir. Ve bu süreklilik, ancak düşünsel derinlikle yaşatılabilir.

Felsefi yönetici, kurumun en sessiz ama en derin sesidir. Onun soruları, kararların ardındaki boşlukları doldurur. Onun yönelimi, stratejilerin ötesinde bir anlam haritası çizer. Onun varlığı, kurumun yalnızca işlevsel değil; etik, kültürel ve duygusal olarak da bütünleşmesini sağlar. Bu bütünlük, kurumun gerçek bağışıklık sistemidir. Ve bu sistem, yalnızca teknik değil; düşünsel bir dayanıklılıkla işler.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

NOT: Diğer yönetici tiplerini okumak isterseniz; web sitemizden arama yaparak okuyabilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Daha Fazla

Batı Tıbbında Metilen Mavisi Kullanımı

Metilen Mavisi, ilk kez 1876 yılında Heinrich Caro tarafından sentezlenen sentetik bir boya olup zamanla medikal alanda çok yönlü kullanım potansiyeliyle dikkat çekmiştir.

Fenotiazin türevi olan Metilen Mavisi, Batı tıbbında özellikle redoks potansiyeli, mitokondriyal fonksiyonlar üzerindeki etkileri ve antimikrobiyal özellikleriyle çeşitli tıbbi endikasyonlarda değerlendirilmektedir.

Metilen Mavisi Nedir?

  • Kimyasal adı: Methylthioninium chloride
  • Moleküler yapı: Fenotiazin türevi
  • Özellikleri:
    • Redoks ajanı
    • Mitokondri fonksiyonlarını destekleyici
    • Fotosensitizer (fotodinamik terapide)
    • Antimikrobiyal
    • Monoamin oksidaz inhibitörü (zayıf MAOI etkisi)

Metilen Mavisi Onaylı Klinik Kullanım Alanları

Metilen Mavisi İle Methemoglobinemi Tedavisi

Metilen Mavisi , FDA tarafından methemoglobinemi tedavisi için onaylıdır. Bu durumda hemoglobin demirinin Fe3+ formuna oksidasyonu nedeniyle oksijen taşıma kapasitesi azalır. Metilen Mavisi , NADPH-bağımlı methemoglobin redüktaz yoluyla demiri tekrar Fe2+ formuna dönüştürürek oksijenasyon fonksiyonunu geri kazandırır.

Doz: IV 1-2 mg/kg (maksimum 7 mg/kg/gün)

Metilen Mavisi Cerrahi Boya Ajanı

Genel cerrahi, onkoloji ve jinekolojik prosedürlerde lenf nodu haritalama, fistül takibi ve tümör sınır belirleme için kullanılır.

Metilen Mavisi Antiseptik ve Antimikrobiyal Ajan

Topikal olarak cilt enfeksiyonlarında, oral mukoza lezyonlarında ve yara bakımında kullanılır. Gram pozitif ve negatif bakterilere, bazı mantarlara ve protozoalara etkilidir.

Metilen Mavisi Klinik Kullanımlar Tablosu

Klinik AlanKullanımAçıklama
1. MethemoglobinemiAntidotFDA onaylı, hemoglobini normal forma geri indirger.
2. Septik ŞokVazopressör destekNO-sentaz inhibitörü olarak periferik dilatasyonu azaltır.
3. Cerrahi – Boyama AjanıLaparoskopi, onkolojiLenf nodu haritalama, fistül tespiti, nöro-onkolojide tümör sınırı belirleme.
4. Alzheimer ve NörodejenerasyonKlinik araştırmaTau protein agregasyonunu engelleyici etkiler araştırılmakta.
5. Fotodinamik TerapiOnkoloji, diş hekimliğiKanserli hücrelere karşı ROS üretimiyle etkili.
6. Psikiyatri (deneysel)Hafif MAOI etkisiAntidepresan etki, bilişsel güçlenme üzerine araştırılmakta.

Metilen Mavisi Deneysel ve Klinik Araştırma Alanları

Metilen Mavisi Nörodejeneratif Hastalıklar ve Alzheimer

Metilen Mavisi, tau protein agregasyonunu inhibe ederek Alzheimer hastalığının ilerlemesini yavaşlatabileceği hipoteziyle çok sayıda klinik çalışmanın konusu olmuştur. Wischik et al. tarafından yürütülen Phase II ve III çalışmalarda MTC (Rember®) adlı Metilen Mavisi türevi bileşik kullanılmıştır. Sonuçlar, bellek kaybında anlamlı azalma ve fonksiyonel beyin alanlarında aktivasyon artışı göstermiştir.

Metilen Mavisi Nöroproteksiyon

İskemi-reperfüzyon hasarına karşı nöronları koruyabilir.

Parkinson, ALS, Alzheimer gibi dejeneratif hastalıklar üzerinde antiapoptotik ve antioksidan etkileri araştırılıyor.

Metilen MavisiSeptik Şok ve NO-Sentaz İnhibisyonu

Metilen Mavisi, nitrik oksit sentaz (NOS) üzerinde inhibitör etki göstererek vazodilatasyonu azaltır ve şok durumlarında periferal vasküler direnci artırır. Septik şok hastalarında dopamin ve norepinefrin gereksinimini azaltabileceği gösterilmiştir (Clifton et al., 2003).

Metilen Mavisi,Metilen Mavisi, gram pozitif ve negatif bakterilere karşı etkilidir.

Biofilm yıkımı: Dental uygulamalarda ve yara tedavisinde fotodinamik şekilde kullanılır.

COVID-19 sürecinde: Metilen Mavisi, oksijen taşıyıcı kapasiteyi artırma ve ROS modülasyonu açısından deneysel tedavilere dahil edilmiştir (Moreno et al., 2021, JAMA Open).

Metilen MavisiMitokondriyal Fonksiyonlar ve Bilişsel Performans

Metilen Mavisi , mitokondride kompleks I ve III arası elektron transferini destekleyerek ATP sentezini artırabilir.

Gonzalez-Lima ve ark. tarafından yapılan deneylerde, düşük doz Metilen Mavisi uygulaması sonrasında farelerde bellek performansında anlamlı artış gözlemlenmiştir. (PubMed: Riha et al., 2005; Gonzalez-Lima & Auchter, 2015)

Klinik çalışmalar: Hafif bilişsel bozukluk (MCI) ve Alzheimer öncesi dönemde bilişsel performansı destekleyici potansiyeli gösterilmiştir.

Metilen Mavisi Fotodinamik Terapi (PDT)

Metilen Mavisi ışıkla aktive olduğunda reaktif oksijen türleri (ROS) oluşturarak fotodinamik ajan olarak kullanılır. Diş hekimliği, dermatoloji ve onkolojide kullanım alanı bulur.

Metilen Mavisi Seçili PubMed Kaynakları

ÇalışmaKonuBulgular
Gonzalez-Lima & Auchter, 2015 (Neurobiology of Aging)MB’nin hafıza üzerine etkisiDüşük doz MB, hafıza görevlerinde performansı artırdı.
Clifton & Leikin, 2003 (Critical Care Medicine)Septik şokta MBMB, periferik vasküler direnci artırdı, kan basıncını düzenledi.
Medhi et al., 2013 (Brain Research)MB ve Parkinson modeliDopamin nöronlarını oksidatif hasara karşı korudu.
Wainwright et al., 2017 (Photodiagnosis and Photodynamic Therapy)MB ile fotodinamik tedaviMB ışıkla aktive edildiğinde bakterisidal etki gösterdi.

Metilen Mavisinin Farmakokinetik ve Farmakodinamik Özellikler

  • Emilim: Oral yoldan emilim orta derecededir. IV formda biyoyararlanım %100’dür.
  • Yarılanma Ömrü: 5-24 saat aralığında.
  • Dağılım: Plazma proteinlerine bağlanma %75 civarındadır.
  • Metabolizma: Karaciğerde metilen mavisi, lökometilen mavisine dönüşür.

Metilen Mavisi Güvenlik ve Dozaj

Uygulama TürüDoz AralığıNot
IV Antidot1–2 mg/kg5 dakika içinde infüze edilir.
Oral Nootropik (deneysel)0.5–2 mg/kg/günKlinik deney düzeyinde; reçetesiz kullanımı önerilmez.
Topikal Fotodinamik%0.01–0.1 solüsyonDermatoloji ve yara tedavisi için.

Metilen Mavisinin Yan Etkileri

  • Mavi idrar, ciltte renklenme (zararsızdır).
  • Serotonin sendromu riski (SSRI ile birlikte dikkat!)
  • Yüksek dozda hemolitik anemi (özellikle G6PD eksikliği olan bireylerde).

Metilen Mavisinin Yan Etkiler ve Kontrendikasyonları

  • En sık görülen: idrar renginde mavi renklenme, mide bulantısı, baş ağrısı
  • Yüksek dozlarda: Hemolitik anemi (G6PD eksikliği olanlarda)
  • Serotonin sendromu: SSRI, SNRI ve MAOI ilaçlarla birlikte kullanımda dikkatli olunmalıdır.

Metilen Mavisinin Klinik Çalışma ve Yayın Örnekleri (PubMed)

  • Riha PD et al., 2005. Neurobiology of Learning and MemoryMetilen Mavisi , hafıza birleştirme süreçlerini güçlendirir.
  • Clifton J et al., 2003. Critical Care Medicine – Septik şokta vazopressör desteği.
  • Wischik CM et al., 2015. Journal of Alzheimer’s Disease – Tau agregasyonunun baskılanması.
  • Wainwright M et al., 2017. Photodiagnosis and Photodynamic TherapyMetilen Mavisi ile fotodinamik antimikrobiyal etki.

Metilen Mavisinin Nootropik (Bilişsel) Kullanımı (Araştırma Aşamasında)

  • MB, hafıza birleştirme sürecini (memory consolidation) destekleyebilir.
  • Klinik öncesi veriler umut vericidir, ancak FDA onayı yoktur.
  • Bazı araştırmacılar, fMRI ile oksijen tüketimi ve beyin aktivitesinde artış gözlemlemiştir.

Metilen Mavisinde Regülasyon ve Resmi Durum

FDA Onayı: Methemoglobinemi tedavisi ve cerrahi işaretleyici olarak onaylı.

EMA (Avrupa): Benzer şekilde sınırlı kullanımda ruhsatlıdır.

Off-label Kullanım: Alzheimer ve sepsis gibi durumlarda klinik araştırma çerçevesinde.

Takviye olarak piyasada satılan ürünlerin yasal durumu net değildir ve kalite kontrol sorunları olabilir.

Metilen Mavisi Sonuç

Metilen Mavisi i, Batı tıbbında hem akut toksikolojik durumlarda hem de ileri seviyedeki nörodejeneratif ve septik tablolar için değerli bir farmakolojik ajan konumundadır.

Düşük dozlarda nöroprotektif etkileri halen klinik olarak test edilmekte olup, gelecekteki potansiyel kullanımları arasında Alzheimer, Parkinson ve mitokondriyel hastalıklar yer almaktadır. Lakin her durumda dikkatli doz titrasyonu ve etkileşim analizi şarttır.

Metilen Mavisi Kaynakları

  1. Gonzalez-Lima F, Auchter AM. (2015). Neurobiol Aging, 36(2): 857–863.
  2. Clifton J, Leikin JB. (2003). Crit Care Med, 31(2): 621-625.
  3. Wischik CM et al. (2015). J Alzheimers Dis, 44(2): 705–719.
  4. Riha PD, Rojas JC, Gonzalez-Lima F. (2005). Neurobiol Learn Mem, 84(3): 241–245.
  5. Wainwright M, Crossley KB. (2017). Photodiagnosis Photodyn Ther, 19: 292–299.
  6. U.S. FDA Drug Label: Methylene Blue. https://www.accessdata.fda.gov

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Zhao, M., Liang, F., Xu, H., Yan, W., & Zhang, J. (2016). Methylene blue exerts a neuroprotective effect against traumatic brain injury by promoting autophagy and inhibiting microglial activation. Molecular Medicine Reports, 13(1), 13–20. https://doi.org/10.3892/mmr.2015.4551

⭐️⭐️ Stelmashook, E. V., Genrikhs, E. E., Mukhaleva, E. V., Kapkaeva, M. R., Kondratenko, R. V., Skrebitsky, V. G., & Isaev, N. K. (2019). Neuroprotective Effects of Methylene Blue In Vivo and In Vitro. Bulletin of Experimental Biology and Medicine, 167(4), 455–459. https://doi.org/10.1007/s10517-019-04548-3MDPI+5journals.rcsi.science+5journals.rcsi.science+5

⭐️⭐️ Enfekte yaraların metilen mavisi fotodinamik tedavisi ile tedavisi: Etkili ve güvenli bir tedavi yöntemi https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S1572100020304051,

⭐️⭐️ Bennett ve ark., 1992 ; 
⭐️⭐️ Gonzalez-Lima ve ark., 1997 ; 
⭐️⭐️ Gonzalez-Lima ve ark., 1998a ; 
⭐️⭐️Liang ve ark., 2008 ). Bu nedenle, mitokondriyal metabolizmayı iyileştirmeyi amaçlayan müdahalelerin hem hasta hem de normal beynin işlevine fayda sağladığı varsayılmaktadır. Metilen Mavisi, bu hedefe ulaşmak için ideal bir ilaç gibi görünmektedir. Metilen Mavisi‘yi etkili bir hafıza güçlendirici olarak gösteren çalışmalar 

⭐️⭐️ Yaygın Antioksidan Derideki Yaşlanma Belirtilerini Yavaşlatıyor https://popsci.com.tr/12626-2/?utm_source=chatgpt.com

⭐️⭐️ Metilen Mavisinin İnsan Cildinin Uzun Ömürlülüğü İçin Yaşlanma Karşıtı Potansiyelleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28559565/

⭐️⭐️ Metilen Mavisinin Yaşlanma Karşıtı Bir İlaç Olarak Potansiyelleri https://www.mdpi.com/2073-4409/10/12/3379

⭐️⭐️ Metilen Mavisinin insan cildi ve mercan resifleri sağlığı için ultraviyole radyasyon koruma potansiyelleri https://www.nature.com/articles/s41598-021-89970-2https://www.nature.com/articles/s41598-021-89970-2

⭐️⭐️ Metilen Mavisinin hafızayı geliştirme ve nöroproteksiyon üzerindeki nörometabolik mekanizmaları https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3265679/

⭐️⭐️ Metilen Mavisi hücresel yaşlanmayı geciktirir ve temel mitokondriyal biyokimyasal yolları güçlendirir https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17928358/

⭐️⭐️ Metilen Mavisinin sinir sisteminde hücresel ve moleküler etkileri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/19760660/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Bir Mineralle Çok Sorunu Çözmek Mümkün mü?

Vücudun Görünmeyen Sihirbazı

Her gün elimize, ağzımıza, gözümüze dokunan ama varlığını unuttuğumuz bir kahramandan bahsedeceğim size: ÇİNKO.
Evet, yanlış okumadınız. Marketten aldığınız etten, evde yediğiniz kabak çekirdeğine kadar her yerde karşımıza çıkan, ama ne işe yaradığını çoğumuzun bilmediği bir element bu.

Ama çinko öyle bir molekül ki, olmasa:

  • Yaranız geç iyileşir
  • Tat almazsınız
  • Erkekseniz testosteron düşer
  • Kadınsanız yumurtlama bozulur
  • Bağışıklığınız duvara toslayıp hastalıklara davetiye çıkarır
  • Hatta çocuklarda boy uzaması bile sekteye uğrar

Yani bir bakıma, çinko vücudun sessiz mühendisidir.

🧠 🧠 🧠
Beyninizin Çalışması da Çinkoya Bağlı

İlkokulda çinko kelimesini en fazla pillerin üstünde görmüşüzdür. Ama çinko sadece elektriği değil, sinir iletimini de yönetir.
Beyninizin stresle nasıl başa çıktığını, hafızanızın ne kadar güçlü olduğunu, hatta uyurken ne kadar derin uyuduğunuzu bile çinko belirler.

Bilimsel bir gerçek:

“Çinko eksikliği olan çocuklarda dikkat dağınıklığı, huzursuzluk ve öğrenme zorlukları daha fazla görülür.”

🍳 🍳 🍳
Çinko Açığı Sessizce Yaklaşır

Vücudunuz çinkoyu depolamaz. Yani çinko bugün almazsanız, yarın vücudunuzda kalmaz.
Bu yönüyle D vitamini, demir ya da B12 gibi değil. Her gün dışarıdan almak zorundasınız.
Ama şu listeye dikkat:

  • Fast food ağırlıklı beslenenlerde
  • Antibiyotik kullananlarda
  • Şekerli ve karbonhidratlı besinleri sık tüketenlerde
  • Sindirim sistemi hastalıkları olanlarda
  • Vejetaryen/veganlarda

👉 Çinko eksikliği riski çok yüksek!

🧬 🧬 🧬
Çinko Nerelerde Görevli? 300’den Fazla Kritik Noktada Çinko Gerekli

Düşünün, vücudunuzda 300’den fazla enzimin düzgün çalışması için çinko lazım.
Bu enzimler ne işe mi yarar?

  • DNA üretimi
  • Hücre yenilenmesi
  • Yara iyileşmesi
  • Bağışıklık cevabı
  • Cilt sağlığı
  • Testosteron üretimi
  • İnsülin salgısı

Liste uzayıp gidiyor…

Ve bu kadar önemli olan bir minerali sadece “eksikmiş” diye geçmek büyük haksızlık.

🥜 🥜 🥜
Peki Çinkoyu Nereden Alırız?

Gizli bir hazine gibi bazı gıdalarda saklanır. En zengin kaynaklar şunlardır:

Gıda100 g Başına Çinko Miktarı
Kırmızı et (dana)5–9 mg
Kabak çekirdeği7–8 mg
Kaju fıstığı5–6 mg
Yumurta1–2 mg
Peynir3–4 mg
Ton balığı1–3 mg
Yulaf2–3 mg
Nohut1–2 mg
🧠 🧠 🧠

Hatırlatma: Bitkisel gıdalardan alınan çinko, hayvansal kaynaklara göre daha az emilir.

💊 💊 💊
Takviye Gerekli mi? Hangi Formu Seçmeli?

Marketlerde, eczanelerde onlarca çinko takviyesi var. Peki hangisi ne işe yarar?

Çinko Pikolinat:
👉 En iyi emilen form. Özellikle diyabet ve testosteron düşüklüğü olanlarda tercih edilir.

Çinko Bisglisinat:
👉 Mideyi rahatsız etmez, hassas bünyeler için ideal.

Çinko Glukonat:
👉 Soğuk algınlığı pastillerinde sıkça kullanılır. Boğaz ağrısına hızlı etki eder.

Çinko Sülfat:
👉 En ekonomik ama mide dostu olmayan formdur.

Çinko Oksit:
👉 Haricen kullanılır. Egzama, pişik, sedef gibi cilt sorunlarında kremlerde bulunur.

🧃 🧃 🧃
Çinko + Bakır Yarışı: Kazanan Kim?

İlginç ama gerçek:
Çinko ve bakır vücutta aynı kapıdan içeri girmeye çalışır.
Yani çinko takviyesini fazla alırsanız bakır emilimini engellersiniz.
Bu da anemi (kansızlık), bağışıklık düşüklüğü ve nörolojik sorunlara yol açabilir.

⚠️ Uzun süreli çinko kullanımı gerekiyorsa, dönem dönem bakır seviyenizi kontrol ettirin.

💡 💡 💡
Çinko Eksikliğinde Ne Olur? Belirtiler Neler?
  • Sık enfeksiyon
  • Tırnaklarda beyaz lekeler
  • Saç dökülmesi
  • Tat ve koku alma bozuklukları
  • Ciltte geçmeyen yaralar
  • Ağız kenarında çatlaklar
  • İştahsızlık ve kilo kaybı

Bu belirtiler varsa, çinko seviyenizi ölçtürmek faydalı olabilir.

🎯 🎯 🎯
Kimler Daha Fazla İhtiyaç Duyar?
  • Gebeler ve emziren anneler
  • Ergenlik çağındaki gençler
  • Yoğun stres altında çalışanlar
  • İleri yaşta olanlar
  • Alkol kullananlar
  • Şeker hastaları
  • Sporcular

📌 Günde 15–30 mg arası çinko genellikle yeterlidir ama bireysel ihtiyaçlar hekime danışılarak belirlenmelidir.

🔚 🔚 🔚
Küçük Molekül, Büyük İşler

Çinko hakkında ne kadar az şey bildiğimizi fark ettiniz mi?
Hayat kalitemizden hastalıklara kadar, bu küçük minerale aslında ne kadar bağlı olduğumuzu…

Unutmayın:
👉 Enerjiniz düşükse
👉 Hastalıklardan bir türlü kurtulamıyorsanız
👉 Cildiniz soluk, saçınız cansızsa…

Sebep belki de vitamin değil, sessizce görevini yapan çinko olabilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Çinko, duyusal sinirlerde, endotelde ve düz kaslarda etki ederek vazorelaksasyonu yönlendirir https://www.nature.com/articles/s41467-021-23198-6

⭐️⭐️ Çinko ve vücut kompozisyonu arasındaki ilişki: Bütünsel bir inceleme https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0946672X22000207

⭐️⭐️ Çinkonun sağlık ve hastalıktaki rolü https://link.springer.com/article/10.1007/s10238-024-01302-6

⭐️⭐️ Çinko ve cilt sağlığı: fizyoloji ve farmakolojiye genel bakış https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16029676/

⭐️⭐️ Çinko ve insan sağlığı: bir güncelleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22071549/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır

⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT. Dr Mustafa KEBATDr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB Tetkik OSGB Tetkik OSGB Tetkik OSGB Tetkik OSGB

Daha Fazla

Bisfenol A (BPA) Günlük Hayatta Fark Etmeden Maruz Kaldığımız Sessiz Tehdit

Bisfenol A (BPA), modern endüstrinin en çok kullanılan kimyasal maddelerinden biri. Polikarbon plastiklerin ve epoksi reçinelerin yapımında kullanılan bu madde; su damacanalarından biberonlara, konserve kutularının iç kaplamasından diş dolgularına, market fişlerinden (termal kağıt) oyuncaklara kadar yüzlerce ürünün içinde bulunuyor.

BPA’nın popülerliği, malzemelere şeffaflık, dayanıklılık, ısıya direnç gibi özellikler kazandırmasından geliyor. Fakat son 20–25 yıldır yürütülen binlerce çalışma, BPA’nın bu kadar yaygın kullanımının insan sağlığı açısından düşündürücü olabileceğini gösteriyor.

En çok tartışılan konu ise; BPA gerçekten zararlı mı, yoksa endişeler abartılıyor mu?
Güncel bilimsel veriler, BPA’nın sadece hormon sistemini bozmakla kalmadığını, aynı zamanda yaşam süresine bile etki edebilecek düzeyde bir risk taşıdığını ortaya koyuyor.

BPA’nın Erken Ölüm Riskini Artırdığı Gösterildi

2020 tarihli JAMA Network Open çalışması, BPA konusunda şimdiye dek yapılmış en uzun süreli ve güçlü araştırmalardan biridir. 3.900 yetişkin yaklaşık on yıl boyunca takip edildi.

Sonuçlar çarpıcıydı:

  • İdrarlarında en yüksek BPA seviyeleri olan kişilerde tüm nedenlere bağlı erken ölüm riski %49 daha yüksek bulundu.
  • Bu risk artışı özellikle kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümlerde daha belirgindi.
  • Araştırma, “sebep-sonuç ilişkisini düşündüren” kuvvetli bir ilişki bildirdi.

Bu, BPA’nın kronik hastalık riskini artırdığı yönündeki uzun süreli şüpheleri bilimsel olarak güçlendiren bir veri.

BPA Bir Endokrin Bozucu Ne Demek?

BPA’nın en kritik özelliği, insan vücudundaki östrojen reseptörlerine bağlanabilmesi.

Bu nedenle “endokrin bozucu kimyasal” olarak sınıflandırılıyor.
Endokrin bozucuların etkisi yalnızca hormon seviyelerini değiştirmek değildir; hücre düzeyinde gen ekspresyonunu, metabolizma hızını, yağ depolanmasını, üreme fonksiyonlarını ve gelişim süreçlerini etkileyebilirler.

BPA’nın hormon sistemini bozduğu; NIH, Endocrine Society ve Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) tarafından da kabul edilmiştir.

BPA’nın östrojen benzeri etkilerinin olası sonuçları:
  • Yağ hücresi oluşumunu hızlandırma
  • Kan şekeri regülasyonunda bozulma
  • Tiroid fonksiyonlarını etkileme
  • Üreme hücrelerini olumsuz etkileme
  • Fetüs ve çocuk gelişimini değiştirme

Bu etkiler düşük dozlarda bile ortaya çıkabiliyor. Çünkü hormon sistemleri pikogram (trilyonda bir) seviyesinde çalışan çok hassas biyolojik yapılardır.

Obezite ve Diyabet Riski – “Kimyasal Kalori” Kavramı

BPA’nın obezite ile bağlantısı artık kuvvetli bir şekilde destekleniyor.
Harvard School of Public Health’in yürüttüğü bir çalışma, idrarında yüksek BPA bulunan kişilerde obezite ve bel çevresi artışının anlamlı derecede daha sık olduğunu gösterdi.

Bir diğer araştırma, BPA’nın:

  • yağ hücresi oluşumunu hızlandırdığını,
  • var olan yağ hücrelerinin büyümesine neden olduğunu,
  • insülin direncini artırdığını

ortaya koydu.

Bu nedenle BPA için “obezojen” ifadesi bile kullanılıyor. Yani BPA, kişinin kalori alımı artmasa bile kilo alma eğilimini artıran bir kimyasal.

Diyabet açısından da benzer bulgular var:
BPA, pankreas beta hücrelerinin fonksiyonunu bozabiliyor ve glikoz metabolizmasında dengesizlik yaratabiliyor.

Kalp ve Damar Sistemine Etkisi – Neden Bu Kadar Tehlikeli?

BPA’nın kardiyovasküler hastalık riskini artırdığı uzun zamandır biliniyor.

BPA’nın kalp-damar üzerindeki olası etkileri:
  • Kan basıncını yükseltme (2015’de yapılan bir çalışma, BPA içeren kutudan çorba tüketiminin 2 saat içinde sistolik basınçta 3–5 mmHg artış yaptığını gösterdi.)
  • Arter duvarlarında inflamasyon
  • Endotel fonksiyonunda bozulma
  • LDL oksidasyonunda artış
  • Kalp ritim bozukluğu riskinde artış (özellikle kadınlarda)

Bu veriler, JAMA’daki erken ölüm çalışmasının neden “kardiyovasküler ölümlere” özel vurgu yaptığına dair ipucu veriyor.

BPA’nın Üreme Sağlığına Etkisi – Sinsi ve Az Bilinen Riskler

BPA’nın üreme sistemi üzerindeki etkileri son derece geniş.

Erkeklerde:
  • Sperm sayısında azalma
  • Testosteron düzeylerinde düşüş
  • DNA kırıkları içeren sperm oranında artış
  • Testis fonksiyonlarını bozan epigenetik etkiler

Kadınlarda:
  • Polikistik over sendromu (PCOS) ile ilişki
  • İnfertilite riskinde artış
  • Düşük yapma riskinde artış
  • Menstrüel düzensizlikler
  • Endometriozis ile ilişki

Embriyonik gelişim üzerine yapılan hayvan çalışmalarında, BPA maruziyetinin beyinde ve üreme organlarında kalıcı değişimler oluşturduğu da gösterilmiş durumda.

Termal Kağıtlar – En Yüksek BPA Kaynağı

Çoğu kişi BPA’yı yalnızca plastik şişelerle ilişkilendiriyor.

Oysa en yoğun BPA kaynağı termal fişler.

Market fişleri, ATM çıktıları, otopark makbuzları… Hepsinde kağıdın üst yüzeyinde toz halinde serbest BPA bulunuyor.

Çalışmalar şunları gösteriyor:

  • Termal kağıtlara dokunulduktan sonra, özellikle yağlı veya nemli ellerle, BPA çok daha hızlı emiliyor.
  • Bir kasiyerin idrarındaki BPA seviyesi, normal bir çalışanınkinden 30 kat fazla bulunabiliyor.
  • El kremi sürmek veya el dezenfektanı kullanmak, BPA’nın deri yoluyla emilimini 100 kat artırabiliyor.

Bu, çoğu insanın fark etmediği kritik bir maruziyet kaynağı.

“BPA Free” Ürünler Gerçekten Güvenli mi?

Bu da çok ilginç bir nokta:

BPA yasaklanmaya veya azaltılmaya başladığında, endüstri BPA’ya benzer kimyasallar üretmeye başladı: BPS, BPF, BPZ…

Ve pek çok “BPA FREE” ambalaj aslında BPS veya BPF içeriyor.

İşin kötüsü:

BPS ve BPF’in hormon bozucu etkileri BPA’dan daha az değil.
Bazı çalışmalar BPS’in:

  • kalp ritmini daha fazla bozduğunu,
  • yağ hücresi oluşumunu daha fazla artırdığını,
  • östrojen reseptörlerine daha güçlü bağlandığını

gösteriyor.

Yani “BPA yok” etiketi, çoğu zaman “güvenli” anlamına gelmiyor.

BPA’nın Çocuklarda ve Bebeklerdeki Etkileri Daha Şiddetli

Fetüs ve çocuk gelişimi hormonlara bağımlı olduğu için BPA’nın etkisi bu grupta daha dramatik.

Araştırmalar BPA maruziyetinin:

  • zeka puanı düşüklüğü
  • dikkat eksikliği
  • öğrenme güçlüğü
  • davranışsal problemler
  • anksiyete eğilimi
  • erken ergenlik

ile ilişkili olduğunu gösteriyor.

2011’den itibaren pek çok ülkede biberonlarda BPA yasaklandı. Ancak bu yasak, çocukların maruziyetini tam olarak ortadan kaldırmıyor; çünkü konserve kaplamaları, plastik oyuncaklar, termal fişler hâlâ risk oluşturuyor.

EPA ve EFSA Neden Yeni Uyarılar Yayınladı?

2023’te Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), BPA için kabul edilen günlük maruziyet düzeyini 20.000 kat düşürdü.

Bu, bir gıda güvenliği tarihinde görülmüş en büyük düşüşlerden biri.

EFSA’nın raporuna göre:

  • Mevcut BPA maruziyet düzeyleri bile sağlık için güvenli değil.
  • Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan ortalama bir birey, önerilen maksimum düzeyin 44.000 katı kadar BPA’ya maruz kalıyor olabilir.

Bu çarpıcı bir uyarı.

BPA’dan Korunmak Mümkün mü?

BPA tamamen hayatımızdan çıkmayabilir. Ama maruziyeti %60–80 azaltmak son derece mümkün.

Yapılabilecek en etkili adımlar:

1. Plastik şişe ve damacana yerine cam tercih etmek

Isıya maruz kalan plastiklerde BPA salınımı artıyor.

2. Konserve gıdayı azaltmak

Konserve kutularının iç kaplaması BPA içerir.
Harvard’daki bir çalışma, konserve çorba tüketiminin 5 gün içinde BPA seviyesini %1000 artırdığını gösterdi.

3. Termal fişlere dokunmamak

İmkân varsa fotoğrafını çekip atmak.
Kasiyerler için eldiven kullanımı ciddi bir koruma sağlıyor.

4. Plastik kapları mikrodalgada ısıtmamak

Isı BPA migrasyonunu 55 kat artırabiliyor.

5. “BPA free” etiketine temkinli yaklaşmak

Ürünün BPS/BPF içerip içermediğini araştırmak gerek.

BPA Hayatımızın İçinde, Ama Riskler Göz Ardı Edilmeyecek Kadar Büyük

BPA maruziyeti artık sadece bir “toksikoloji konusu” değil;
kardiyovasküler hastalıklardan diyabete, obeziteden üreme sağlığına, hatta erken ölüme kadar uzanan geniş bir etki alanı var.

Güncel bilimsel literatürün ağırlığı, BPA’nın insan sağlığı için gerçek bir tehdit olduğunu gösteriyor.
Bu kimyasaldan tamamen kaçmak zor olsa da, özellikle yiyecek–içecek kapları ve termal fişler gibi büyük kaynaklardan uzak durmak, maruziyeti ciddi oranda düşürebilir.

Kısacası:
BPA modern yaşamın görünmez gölgesi. Onu tamamen silemeyiz ama etkisini minimize etmek elimizde.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Çoğu Plastik Ürün Östrojenik Kimyasallar Yayar: Çözülebilecek Potansiyel Bir Sağlık Sorunu https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3222987/

⭐️⭐️ Association of Exposure to Di-2-Ethylhexylphthalate Replacements With Increased Blood Pressure in Children and Adolescents https://www.ahajournals.org/doi/full/10.1161/hypertensionaha.115.05603?sid=be69c579-505c-4e04-a84f-5a4b187da7a6

⭐️⭐️ Çocuklarda ve Ergenlerde Di-2-Etilhekzilftalat Replasmanlarına Maruz Kalmanın Artan Kan Basıncıyla İlişkisi https://www.ahajournals.org/doi/full/10.1161/hypertensionaha.115.05603?sid=be69c579-505c-4e04-a84f-5a4b187da7a6

⭐️⭐️ Bisfenol A ve insan sağlığı: literatür taraması. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23994667/

⭐️⭐️ Çoğu Plastik Ürün Östrojenik Kimyasallar Yayar: Çözülebilecek Potansiyel Bir Sağlık Sorunu https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3222987/

Dr Mustafa KEBAT
0 530 568 42 75

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Yakın Geleceğin Nöroergonomi Tabanlı Uygulama Protokolleri

Dünyanın bir kısmının halen Endüstri 3.0 da önemli bir kısmının Endüstri 4.0 yaşadığı ve küçük bir kısmının da Endüstri 5.0 çağının kapılarını araladığı günümüzde, teknolojinin yalnızca makinelerle sınırlı olmadığı, insanın fizyolojik ve bilişsel kapasitesini anlamaya yönelik akıllı sistemlerle bütünleştiği bir dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşümün merkezinde, insanın sadece “çalışan” değil, aynı zamanda “algılayan, düşünen ve hisseden” bir varlık olarak ele alındığı nöroergonomi yer alıyor.

Geleneksel iş güvenliği yaklaşımları; baret, gözlük, ikaz levhası ve fiziksel önlemlerle sınırlandırılmışken, nöroergonomi, zihinsel yorgunluğu algılayan algoritmalar, stresin yükselişini önceden bildiren giyilebilir teknolojiler, refleksleri eğiten dijital sistemlerle yeni bir güvenlik modeli sunmaktadır.

Tehlike sadece gözle görünende değil, dikkatin dağılması, bilişsel yükün artması ve duygusal tükenmişlik gibi görünmeyen risklerden de kaynaklanmaktadır.

Sizlere sumakta olduğum nöroergonomi tabanlı uygulama protokolleri, özellikle inşaat, maden, enerji ve ulaşım gibi yüksek riskli sektörlerde; hem kazaları azaltmak hem de çalışan performansını sürdürülebilir kılmak amacıyla tasarlanmış örneklerdir.

Protokoller; EEG, GSR, VR/AR, refleks sistemleri ve denge teknolojileriyle zenginleştirilmiş olup, yalnızca bir güvenlik önlemi değil, aynı zamanda bir insan-merkezli üretim ve yaşam kültürüdür.

Amacımız, yakın geleceğin işyerlerini yalnızca daha güvenli değil, aynı zamanda daha duyarlı, daha zeki ve daha insani kılmak… Çünkü biliyoruz ki: Zihin güvende değilse, bedenin güvenliği eksiktir.

1. Beyin Yorgunluğu ve Dikkat Takibi Protokolü (EEG Tabanlı)

Hedef Grup

Vinç operatörleri, kule çalışanları, makinistler, türbin bakım ekibi

Uygulama Adımları

  1. Çalışma öncesi EEG baret takılarak 3 dakikalık dikkat ve yorgunluk taraması yapılır.
  2. Dikkat düzeyi düşük çıkan çalışan için çalışma süresi kısaltılır, dinlenme önerilir.
  3. Geribildirim sistemi sayesinde çalışanın kendisi de anlık dalgınlık/yorgunluk farkındalığı kazanır.

Ekipman

EEG sensörlü akıllı baret, analiz paneli, mobil bildirim uygulaması

2. Stres ve Duygusal Tükenmişlik Tespit Protokolü (GSR + Nabız Tabanlı)

Hedef Grup

Vardiyalı çalışanlar, kapalı alan personeli, tünel işçileri, uzun yol sürücüleri

Uygulama Adımları

  1. Giyilebilir GSR sensörü ve nabız monitörü takılır.
  2. Stres verileri gün içinde izlenir, belirlenen eşiğin aşılması durumunda mola verilir.
  3. Psikososyal destek gerektiğinde devreye alınır.

Ekipman

Giyilebilir stres ölçer (GSR), nabız bandı, mobil uygulama

3. Reaksiyon Süresi ve Refleks Eğitimi Protokolü

Hedef Grup

Yüksek irtifa çalışanları, sürücüler, tünel işçileri

Uygulama Adımları

  1. Haftada 2 gün sabah vardiya öncesi, refleks antrenman sistemi kullanılır.
  2. Çalışan, ışık sinyalleri veya sesli komutlara mümkün olan en hızlı şekilde yanıt verir.
  3. Sonuçlar sistemde kaydedilir, gelişim takibi yapılır.

Ekipman

Işıklı refleks tahtası, mobil refleks aplikasyonları, göz takip sensörü (isteğe bağlı)

4. Görsel Algı ve Bilişsel Yük Yönetimi Protokolü (VR + AR Destekli)

Hedef Grup

Yüksekte çalışanlar, türbin içi bakım personeli, tünel açma ekibi

Uygulama Adımları

  1. VR gözlük ile senaryo bazlı eğitim: “Dikkat hataları ve bilişsel yük” simülasyonları uygulanır.
  2. Çalışanın karar verme süresi, dikkat odaklılığı analiz edilir.
  3. Uygulama sonrası kişiselleştirilmiş bilişsel yük yönetim önerisi sunulur.

Ekipman

VR gözlük, özel nöroergonomik senaryo yazılımı, performans değerlendirme sistemi

5. Duruş Kontrolü ve Statik Denge Takip Protokolü

Hedef Grup

Yüksekte çalışanlar, vinç-tavan yürüyen vinç operatörleri, bakım-onarım ekipleri

Uygulama Adımları

  1. Haftada 2 gün, 15 dakikalık denge pedi ve BOSU egzersizi yapılır.
  2. Duruş simetrisi, ayakta kalma süresi, mikro-tremor gözlemi değerlendirilir.
  3. Riskli dengesizlik yaşayan personele bireysel egzersiz reçetesi sunulur.

Ekipman

Denge pedi, BOSU topu, ayakta durma analizi platformu, fizyoterapist rehberliği

6. Bilişsel Yük Dengeleme ve Görev Dağılımı Protokolü

Hedef Grup

Yüksek zihinsel stres altında çalışan tüm personel (şantiye şefleri, kontrol mühendisleri)

Uygulama Adımları

  1. Haftalık görev bazlı bilişsel yük analizi yapılır.
  2. Aşırı yüklenen personele görev rotasyonu önerilir.
  3. İş akışı içinde “mikro-mola alanları” ve zihin dinlendirme teknikleri entegre edilir.

Ekipman

Bilişsel analiz yazılımı, mikro-mola zamanlayıcıları, VR meditasyon gözlükleri

Uygulama Takvimi Örneği (Haftalık)

GünSabah Vardiyası ÖncesiGün OrtasıHafta Sonu
PazartesiEEG taraması + denge egzersiziGSR stres takibi
SalıRefleks eğitimiGörev yükleme analizi
ÇarşambaVR bilişsel simülasyonZihin dinlendirme teknikleri
PerşembeDenge egzersiziGSR takibi + bireysel öneri
CumaEEG taraması + refleks ölçümüGeri bildirim değerlendirme toplantısı

Bilmeliyiz ki

İnsan bedeni bir makine değildir; dalgalanan duyguların, değişken dikkat düzeylerinin ve sınırlı kaynakların canlı bir sistemidir. İşte bu yüzden nöroergonomi, yalnızca bir bilim değil, aynı zamanda bir insan onuru savunusudur.

Zihinsel yükü hafifletmeye, refleksleri geliştirmeye, dikkat süresini uzatmaya ve çalışma ortamını bilişsel olarak optimize etmeye yönelik her adım; sadece iş kazalarını değil, aynı zamanda insana dair değerin görünürlüğünü artırır.

Yakın geleceğin iş yerlerinde sadece çelik burunlu botlar, gözlükler ve baretler değil; zihin okuyan sensörler, anlık stres izleyiciler ve davranışsal analiz algoritmaları da yerini alacaktır. Bu dönüşüm, tehlikeyi yalnızca bertaraf etmekle kalmayacak, tehlikenin oluşma ihtimalini zihinsel düzeyde tanıyıp önleme becerisi kazandıracaktır. Bu, bireysel farkındalığı kurumsal güvenlik kültürüne dönüştüren bir evrimin ifadesidir.

Bugün attığımız bu nöroergonomik adımlar, yarının güvenli, bilinçli ve sürdürülebilir iş ortamlarının temelini atmaktadır. İnsan, artık üretimin sadece nesnesi değil; zihinsel süreçleriyle, duygusal dengesiyle ve nörofizyolojik hassasiyetiyle üretimin öznesidir.

Çünkü geleceğin güvenliği, sadece güçlü yapılarda değil, güçlü zihinlerde inşa edilecektir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İnsan Zihinsel İş Yükü: Bir Araştırma ve Yeni Bir Kapsayıcı Tanım https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9201728/#s4

⭐️⭐️ Hareket Halindeyken Nöroergonomi: İşyeri Değerlendirmesi ve Tasarımı için Mobil EEG’nin Potansiyelinin Değerlendirilmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9846382/

⭐️⭐️ Nöroergonomi: Fiziksel ve bilişsel çalışmalara yönelik uygulamaların gözden geçirilmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3870317/https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3870317/

⭐️⭐️ Zihinsel İş Yükü, Katılım ve İnsan Performansına Nöroergonomi Yaklaşımı https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7154497/https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7154497/

⭐️⭐️ Çalışanların Psikolojik Güvenlik Algısı ve Politik Taktik Davranışları http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1193579?utm_source=chatgpt.com

⭐️⭐️ Acil durum ve güvenlik yönetiminde nöroteknolojinin kullanımıyla daha güvenli bir çalışma ortamı yaratmak https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37270412/

⭐️⭐️ Beyinden işyerine: fNIRS’in bilişsel çalışmalarda ve işçi güvenliğindeki rolü https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10634210/

⭐️⭐️ Nörogüvenlik bilimi: Güvenlik sorunlarının sinirsel mekanizmalarını ortaya çıkarmak için ortaya çıkan yeni bir disiplin https://www.frontiersin.org/journals/neuroscience/articles/10.3389/fnins.2023.1190995/full

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Badem Sütü Hayvan Hakları İle Çelişiyor mu?

Hayvan hakları savunuculuğunu, genelde samimi, yüksek ideal bir amaç olarak görüyorum. Lakin, bazı yaygın argümanlarda büyük bir mantık ve etik boşluğu olduğunu düşünüyorum. Özellikle “badem sütü” üzerinden yürüyen iklim ve hayvan hakları anlatısı, yüzeyde ne kadar temiz görünse de, arı sömürüsü ve pestisit etkileri açısından oldukça sorunlu ve samimiyetsiz bir tabloya işaret ediyor.

Veganlar, hayvan eti yememekle kalmayıp süt, peynir, yumurta, bal gibi tüm hayvan kaynaklı ürünleri reddeder. Onlara göre, bu ürünler sömürü, acı ve hayvanlara zarar verme üzerine kurulu. Elbette bu temel etik sav, büyük bir saygıyı hak ediyor. Lakin şunu sorguluyorum: Neden bu mantık, arılar için aynı şekilde uygulanmıyor? “Badem sütü” adı verilen bitkisel içecek üretimi sürecinde her yıl 10 ila 15 milyar arının öldüğüne dair araştırmalar var. Kimilerinin hayvanlardan ürün almama duruşu çok net, ama badem üretimi için kullanılan arılar hakkındaki acı gerçekler pek dillendirilmiyor.

Aslında bu, hayvanlar arasında bir ayrımcılık gibi görünüyor. Memeli hayvanlara zarar vermeyi reddederken, arılar –ki onlar da canlı, hisleri olan varlıklar– tozlaşma makineleri gibi kullanılıyor. Arıların ölümü, stresten, hastalıklardan, pestisit maruziyetinden ve taşımadan kaynaklanıyor. Bu, vegan ideallerle nasıl bağdaşır?

Bilimsel verileri incelediğimde, badem ağaçlarının çiçeklenmesi döneminde uygulanan pestisit karışlarının arılar üzerinde ölümcül etkilere sahip olduğunu gösteren sağlam araştırmalar var.

Walker ve arkadaşlarının yaptığı bir araştırmada (2022), badem ağaçlarının çiçeklenme döneminde kullanılan yaygın böcek öldürücü (örneğin chlorantraniliprole) ve mantar ilacı (propiconazole) kombinasyonlarının, arı kolonilerine sürpriz bir şekilde toksik olduğu bulunmuş. Tek başına bu kimyasallar, en yüksek etiketlenen saha uygulama oranlarında bile büyük bir ölüme neden olmazken; birlikte uygulandıklarında ölümcüllük artıyor. Ayrıca, tarımda sıklıkla kullanılan bir sprey katkı maddesi (Dyne-Amic®) da arılarda toksisiteyi ciddi ölçüde artırıyor. PubMed

Ricke ve arkadaşlarının çalışması (2021) ise, çiçeklenme dönemindeki pestisit kombinasyonlarının arı kraliçelerinin gelişimini ve yaşam süresini olumsuz etkilediğini ortaya koyuyor. Arılar kirletilmiş polen yediklerinde, kraliçe arıların pupa döneminden 7 gün sonrası hayatta kalma oranı belirgin biçimde düşüyor. PubMed

MDPI dergisinde yayımlanan başka bir çalışma ise, laboratuvar ortamında işçi arı larvalarına verilen böcek ilacı + mantar ilacı karışımlarının, tek başına uygulamalarından çok daha yüksek ölüme neden olduğunu bulmuş. MDPI

Bunlar tesadüfi bulgular değil: tank karışımları olarak kullanılan kimyasalların sinerjik (bileşik) toksik etkisi, arı ölümlerini sadece var olan bir riskten fazlasına dönüştürüyor. Yani arılar, tarım endüstrisi için sadece “arı makineleri” değil; canlı organizmalar olarak ciddi bir bedel ödüyor.

Genellikle badem sütü, hayvansal süt yerine etik ve çevresel olarak “doğru” bir alternatif olarak sunuluyor. Lakin bu bir pazarlama stratejisi: “süt” kelimesi kullanılarak, insan zihninde geleneksel sütle eşdeğer bir ürünmüş gibi bir algı yaratılıyor.

Gerçekte badem sütü, badem + su + (bazı markalarda) emülgatörden ibaret bir karışım. Hayvansal sütle biyokimyasal veya besin açısından tam olarak aynı değil. Aslında, AB ve ABD’de bazı otoriteler, “sadece hayvan kaynaklı sıvılara süt denebilir” argümanıyla çalışıyor. AB, 2017’de ürün etiketlemesinde “süt” kelimesinin yanlış kullanımını sınırlamak için yasal düzenlemeye gitmiş; resmi olarak “badem içeceği” gibi terimler önerilmiş. Lakin pazarda hâlâ “süt” denmeye devam ediyor – bu bir göz boyama olabilir mi?

Badem sütünün her ne kadar bitkisel, hafif ve popüler bir alternatif olarak sunulsa da, herkes için uygun olmayan tarafları da vardır.

Birincisi, ticari badem sütlerinin büyük bölümü gerçek badem oranı çok düşük olan, suya yoğun kıvam vericiler (karragenan, guar gam, jelan gam) ve stabilize ediciler eklenmiş ürünlerdir. Bu katkı maddeleri hassas bünyelerde şişkinlik, bağırsak hareketlerinde düzensizlik veya irritasyon oluşturabilir. Ayrıca birçok marka, tat profilini iyileştirmek için şeker veya aromalar ekler, bu da “sağlıklı alternatif” algısına rağmen gereksiz kalori ve glisemik yük yaratabilir.

Bir başka önemli konu ise, bademin doğal yapısında bulunan fitik asit nedeniyle bazı insanlarda minerallerin (özellikle kalsiyum, demir, çinko) emilimini azaltma ihtimalidir.

Son olarak, fındık ve badem alerjisi olan bireylerde badem sütü tüketimi ciddi reaksiyonlara kadar gidebilecek alerjik riskler barındırır. Bu nedenle badem sütü, herkes için “sorunsuz ve evrensel olarak sağlıklı” bir içecek değildir; etiket okuma alışkanlığı, içerik temizliği ve bireysel tolerans mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

Hayvancılığı sera gazı emisyonu, su kullanımı ve ormansızlaşma açısından suçlayanlara baktığımızda iklim değişikliğiyle mücadelede ahlaki bir çözüm olarak sunmalarına neden olur. Bu argüman güçlü bir mantık taşıyor; lakin kötü haber şu: bu ideal, arı sömürüsüne dair gerçeklerle çelişiyor.

Örneğin, badem ağaçlarının çiçeklenmesi için her yıl büyük miktarda arı kovalarını mobil olarak taşıyorlar (çoğu araştırmaya göre ABD’de arı kovanlarının %70’inden fazlası badem bahçelerine taşınıyor). Bu taşımada arılar strese giriyor, hastalanıyor, birçok koloni ciddi kayıplar yaşıyor. Bazı tahminler, polinasyon sezonu boyunca 10–15 milyar arının öldüğünü ortaya koyuyor. Bu bile başlı başına bir “sömürü” biçimi.

İklim için “sütü bırak, badem sütü iç” diyenler, aslında arı ölümlerine ya göz yumuyorlar ya da bu konuyu sistematik olarak yok sayıyor gibiler. Hayvan haklarının bir türünü savunurken, diğerini görmezden gelmek büyük bir etik çelişkiyi temsil ediyor.

Hayvan hakları savunucuları, “hayvanlar hissedebilir” ve “sömürüye karşıyız” dediğinde çok net bir çizgi çizer. Ama bu çizgi, büyük ölçüde memelilere odaklanmış durumda: inekler, tavuklar, balıklar vs. Arılar, böcekler, tozlaşmayı sağlayan canlılar bu etik tartışmanın dışında kalıyor gibi…

Hayvanların hisleri varsa, neden arılarınki göz ardı ediliyor? Arılar küçük olabilir, “uçuşan böcekler” olarak görülebilir; ama bilimsel çalışmalar onların da organizmalar olarak karmaşık biyolojisi, sosyal yapısı ve ekosistem için hayati rolleri olduğunu gösteriyor. Onlara karşı da etik bir sorumluluğumuz var.

Bu, hayvanlar arasında bir ayrımcılığa benziyor: “Sadece memeli ya da kuş olan hayvanlara yönelik hakları önemsiyorum, böcekleri değil.” Bence bu tutum, insani değerlerin samimiyetine gölge düşürüyor.

Badem üretiminin arı sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi yalnızca ölümle sınırlı değil. Bazı araştırmalar, pestisit karışımlarının kraliçe arı gelişimini etkilediğini ve ömrünü kısalttığını ortaya koyuyor. PubMed Aynı zamanda, larvalar için yapılan in vitro testler, bu karışımların ölüm oranını ciddi şekilde artırdığını gösteriyor. PubMed

Eğer hayvan haklarına ve “sömürüsüz bir dünya” idealine gerçekten inanıyorsanız, arı sömürüsünü ve tarım kimyasalı krizini de aynı etik mercekten değerlendirin. Sizin değerlerinizin temelinde “ilaçsız, acısız ve özgür hayvan yaşamı” varsa, bu değerlerin kapsamı küçük kanatlı canlılarla da sınırlandırılmamalı.

Etiketleme konusunda daha dikkatli olun: “Badem sütü” yerine “badem içeceği” demek, samimiyetin önemli bir göstergesi olabilir.

Tarımda kimyasal kullanımı ve arı sağlığına yönelik farkındalık yaratın: Sadece hayvansal tarım değil, bitkisel tarımın da hayvanlara (özellikle böceklere) verdiği zararları göz önünde bulundurun.

Vegan hareketi içinde entegre ekolojik bakışı teşvik edin: Arılar, solucanlar, böcekler – ekosistemin diğer bileşenleri olarak da önemli. Onlar da “haklara” ve etik korumaya layık varlıklar.

Samimi olabilmek için çelişkilerle yüzleşmek şart. “Hayvan hakları” idealine sadık olmak istiyorsak, sadece memeli hayvanlara değil, arılara ve diğer böceklere de etik bir sorumluluk hissetmeliyiz.

Badem sütü meselesi sadece bir içecek seçimi değil; aynı zamanda ekolojik bir tartışmanın da simgesidir. Bir yandan hayvan sömürüsünü reddederken, diğer yandan arıların kitlesel ölümüne sessiz kalmak tutarsızlık.

Gerçek cesaret; sadece etik sloganlarla kalmayıp, tüm canlılara dönük sorumluluğu samimiyetle taşımaktır. Balık, süt ineği ya da tavuk gibi büyük hayvanlar kadar, “önemsiz” dediklerimiz olan arılar da hissedebilir. Ve onların yaşamına değer vermek, etik değerlerin özünü güçlendirir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT
0 530 568 42 75

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Kemikler ve Su – Küçük Gençlere

Sınıf, sihirli yolculuklarına bir yenisini eklemek üzereydi. Hatice Öğretmen yine tahtanın önünde durmuş, gülümseyerek öğrencilerine bakıyordu. Çocukların gözleri parlıyordu; çünkü her bölümde yeni şeyler öğreniyor, hem de bunu gerçekmiş gibi yaşayarak tecrübe ediyorlardı. Bugünkü konu: “Kemikler ve Su” idi.

Profesör Su, her zamanki gibi şeffaf damlacıklardan oluşan peleriniyle beliriverdi. Etrafa ışık saçıyor, gülümseyerek çocukları selamlıyordu.

Profesör Su:
“Sevgili yol arkadaşlarım! Şimdi sizi bambaşka bir diyara götüreceğim. Bu diyar, insan vücudunun en sert ama aynı zamanda yaşayan bölümlerinden biri: kemikler! Siz onları sert bir iskelet olarak düşünüyorsunuz ama aslında onlar çok canlı, çok hareketli bir sistem. Ve kemiklerimizin de benim gibi suya ihtiyacı var.”

Hatice Öğretmen, ellerini birbirine üç kez çarptı. Puf! Sınıf bir anda bembeyaz parlayan bir salonda buldu kendini. Salonun duvarları dev kemik sütunlardan oluşuyordu. Tavandan sarkan kalsiyum kristalleri parıldıyor, her yerde ince su damlaları dolaşıyordu. Çocuklar büyülenmişti.

Zehra “Profesör, kemikler böyle parlayan taşlar gibi mi? Ben onları hep cansız bir çubuk gibi düşünmüştüm.”

Profesör Su:
“Güzel gözlem Zehra. Ama hayır, kemikler taş gibi ölü değildir. Onlar yaşayan dokulardır. İçlerinde hücreler yaşar: osteoblastlar (kemik yapan hücreler), osteoklastlar (kemik yıkan hücreler) ve osteositler (kemikte iletişim kuran hücreler). Ve işte bütün bu hücrelerin çalışması için suya ihtiyaç vardır.”

Tibet: “Yani kemiklerimiz içimizde çalışkan bir fabrika gibi mi?”

Profesör Su:
“Aynen öyle Tibet! Bu fabrikanın makineleri mineraller, enerji sağlayan hücreler ve tabii ki su. Su olmazsa bu makineler paslanır, yavaşlar. Tıpkı kurumuş bir toprak gibi.”

Asya: “Benim aklıma şu geliyor: Eğer su içmezsek kemiklerimiz kırılgan mı olur?”

Profesör Su:
“Harika bir soru! Evet, susuzluk zamanla kemikleri zayıflatır. Çünkü su, minerallerin kemik içine taşınmasına yardımcı olur. Ayrıca eklemlerimizi yağlayan sıvının da ana maddesi sudur. Bu yüzden su içmeyenlerin eklemleri gıcır gıcır ses çıkarır ve zor hareket eder.”

Çocuklar kemik salonunda ilerlerken devasa bir terazinin önüne geldiler. Bir kefesinde kalsiyum kristalleri, diğerinde şeffaf su damlaları vardı. Terazi tam dengedeydi.

Naz: “Bu terazi neyi gösteriyor?”

Profesör Su:
“Bu terazi kemiklerdeki mineral-su dengesini gösteriyor. Eğer su azalırsa, kalsiyum kemiklerden çözülür, kemik güçsüzleşir. Eğer su yeterliyse, kemik mineralleri yerinde durur ve sağlam kalır.”

Atlas: “Ben spor yapmayı çok seviyorum. Su içmesem koşarken kemiklerim hemen yorulur mu?”

Profesör Su:
“Kesinlikle Atlas! Spor yaparken terlersin, su kaybedersin. Eğer bu suyu yerine koymazsan, kemiklerinin içindeki hücreler yavaş çalışır. Bu da hem kaslarını hem kemiklerini yorar. Su içmek, sporcunun gizli zırhıdır.”

Salonun sonunda kocaman kapılar açıldı. İçeride kocaman yuvarlak yapılar dönüyordu. Çocuklar yaklaşınca bunların aslında eklemler olduğunu gördüler. Her biri su damlacıklarıyla yağlanmış gibiydi.

Elif: “Bunlar döner dişlilere benziyor. Neden bu kadar parlak?”

Profesör Su:
“Çünkü üzerleri sinovyal sıvı ile kaplı. Bu sıvının %90’ı sudur. Eklemlerimizde bu sıvı sayesinde kemiklerimiz sürtünmeden hareket eder. Eğer su yeterli değilse, sıvı azalır ve hareketlerimiz acı verici olur.”

Eylül: “Yani su içmek aslında eklemlerimizi yağlamak gibi mi?”

Profesör Su:
“Bravo Eylül! Aynen öyle. Su, eklem yağıdır. Onsuz kemikler birbirine sürtünür ve acıtır.”

Ege: “Ben futbol oynarken bazen dizim ağrıyor. Bu da suyla ilgili olabilir mi?”

Profesör Su:
“Evet Ege. Dizindeki eklemde sıvı azaldığında sürtünme artar. Yeterince su içersen, o sıvı yeniden çoğalır ve dizin daha rahat eder.”

Sınıf, bir bahçeye girdi. Ama bu bahçe çok farklıydı: Her yerde küçük hücre fideleri vardı. Çocuklar bakınca fidelerin aslında kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri ve trombositler olduğunu fark etti. Bu bahçe kemik iliğiydi!

Defne Yaz: “Bu da ne kadar garip! Kemiklerin içinde bahçe mi olurmuş?”

Profesör Su:
“Evet Defne. Kemiklerimizin içinde kemik iliği bulunur. Ve burası vücudun en önemli fabrikalarından biridir. Yeni kan hücrelerimiz burada üretilir. Ama bu üretim için su şarttır. Çünkü hücrelerin çoğalması, besinlerin taşınması, oksijenin ulaşması hep suyla olur.”

Kıvanç: “Yani biz su içmezsek kan hücrelerimiz daha az mı üretilir?”

Profesör Su:
“Aferin Kıvanç! Su olmazsa hücreler yavaşlar. Bu da vücudu yorgun, bitkin yapar. Hatta bağışıklık sistemi bile zayıflar.”

Mercan: “Demek ki su içmek sadece kemikleri değil, kanımızı da etkiliyor.”

Profesör Su:
“Kesinlikle Mercan. Çünkü kemikler ve kan üretimi ayrılmaz bir ikili.”

Hatice Öğretmen araya girdi:
“Çocuklar, Profesör Su bize ‘osteoblast’ ve ‘osteoklast’tan bahsetti. Bunlar zor kelimeler ama önemli. Osteoblast yeni kemik yapar, osteoklast eski kemiği yıkar. Su, bu hücrelerin çalışmasını dengeler. İşte kemiklerimizin güçlü kalmasının sırrı da budur.”

Ali: “Peki ya büyüme çağındaysak, suyun etkisi daha mı fazla?”

Profesör Su:
“Evet Ali. Büyüme çağında kemikler hızla uzar, kalınlaşır. Bu süreç için hem mineraller hem de su gerekir. Yeterli su içmeyen çocukların kemikleri daha yavaş gelişebilir.”

Nilda: “Su içmek boyumuzun uzamasına yardım eder mi?”

Profesör Su:
“Dolaylı olarak evet Nilda. Boy uzaması için kemik plakları çalışır. Bu plakların sağlıklı olması için su şarttır. Ama sadece su yetmez, dengeli beslenmek de gerekir.”

Çınar: “Benim aklıma şu geliyor: Eğer kemiklerimizin %20’si suysa, biz susuz kalınca o suyu da mı kaybederiz?”

Profesör Su:
“Mükemmel soru Çınar! Evet, kemiklerin yaklaşık %20’si sudur. Vücut susuz kaldığında kemiklerden de su çekilebilir. Bu da onların sertliğini bozar.”

Ela: “Ben kemiklerin kırılmasını düşündüm. Su, kırıkların iyileşmesini etkiler mi?”

Profesör Su:
“Kesinlikle Ela! Kırık olduğunda kemik yeni hücreler ve mineraller üretir. Bu sürecin hızlı olması için bol su gerekir. Yeterli su içmeyenlerin kırıkları daha yavaş kaynar.”

Çocuklar yürürken bir orkestrayla karşılaştı. Ama bu orkestranın çalgıları kemiklerdi! Davullar uyluk kemiklerinden, kemanlar kaburga kemiklerinden yapılmıştı. Çalgılar sadece su damlacıklarıyla dokununca ses çıkarıyordu.

Yaman: “Bu müzik ne kadar harika! Neden suyla çalınıyor?”

Profesör Su:
“Çünkü kemiklerin içindeki titreşimler de su sayesinde yayılır. Su, kemiklerin esnekliğini sağlar. Eğer hiç su olmasa, kemikler cam gibi kırılırdı.”

Defne Ebrar: “Yani su içmezsek müziğimiz de bozulur mu?”

Profesör Su:
“Çok güzel düşündün Defne! Evet, vücudun müziği dediğimiz denge, hareket, sağlık hep suyla uyum içinde olur.”

Can: “Benim aklıma puzzle geldi. Kemiklerimiz birbirine puzzle gibi mi bağlanıyor?”

Profesör Su:
“Evet Defne. İskeletimiz dev bir puzzle’dır. Ve bu puzzle’ın parçaları arasındaki boşlukları su doldurur, onları esnek ve güçlü yapar.”

Mila: “Peki yaşlandıkça neden kemikler zayıflıyor? Su ile ilgisi var mı?”

Profesör Su:
“Evet Mila. Yaşlandıkça vücutta su miktarı azalır. Kemikler de kuruyan toprak gibi kırılgan hale gelir. Bu yüzden yaşlıların daha çok suya ihtiyacı vardır.”

Aziz: “Demek ki gençken de yaşlıyken de su çok önemli.”

Profesör Su:
“Aynen Aziz! Su, kemiklerimizin her yaşta en büyük dostudur.”

Hatice Öğretmen çocuklarına dönerek:
“Çocuklar, bugün öğrendik ki kemikler sadece sert çubuklar değil; yaşayan, çalışan, üreten dokular. İçlerinde su sayesinde dengede kalan hücreler, kan üreten bahçeler, eklemleri hareket ettiren yağlar var. Yani su içmek demek, iskeletimizi güçlü, esnek ve sağlıklı tutmak demek.”

Çocuklar hep bir ağızdan:
“Artık her su içtiğimizde kemiklerimizi hatırlayacağız!”

Profesör Su gülümsedi, pelerininden minik damlacıklar saçıldı.
“İşte asıl sihir bu! Suyu içtiğinizde vücudunuzun her parçasına hayat veriyorsunuz.”

Ve sınıf tekrar gerçek dünyaya sınıflarına döndü. Lakin artık suyu sıradan bir içecek olarak değil, kemiklerini ayakta tutan bir mucize olarak görmeye başlamışlardı.

Mustafa KEBAT

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.

Dr Mustafa KEBAT

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Görünmeyen Buharla Gelen Sinsi Tehlike -Solventler

O Buhar Sandığınız Kadar Masum Değil…!!

Fabrikada çalışıyorsanız, bir tamirhanede boya kokladıysanız, matbaada ya da temizlik malzemeleriyle içli dışlıysanız… Solventlerle tanışmışsınız demektir. Bu maddeler; yüzey temizler, boya inceltir, yapıştırıcıları işler… Ancak aynı zamanda; nefesinizi kesen, başınızı döndüren, karaciğerinizi yoran, ve zamanla vücudunuzu sessizce zehirleyen düşmanlara dönüşebilir.

Peki ama bu görünmeyen tehlikeden nasıl korunacağız?

Solvent Nedir ve Nerede Karşımıza Çıkar?

Solventler, bir şeyi çözmek ya da inceltmek için kullanılan kimyasallardır.

En sık:

  • Boya ve vernik işlerinde
  • Temizlikte
  • Baskı makinelerinde
  • Yapıştırıcılarda
  • Oto tamircilerde
  • Kimya laboratuvarlarında
  • İlaç üretiminde karşımıza çıkar.

Genellikle sıvıdırlar ama hızla buhara dönüşerek fark etmeden ciğerlerinize dolabilir.

Vücuda Nasıl Girerler, Bizi Nasıl Etkilerler?

Solventler üç ana yoldan vücuda girer:

  1. Nefes yoluyla: En yaygın olanı. Uçucu buharları solumak, kimyasalı direkt kana karıştırmak gibidir.
  2. Deriyle temas: Derinizin yağı gider, kurur, çatlar. Kimyasal içeri sızar, farkında bile olmadan vücudunuza işler.
  3. Yutma (dolaylı): Elinizi yıkamadan yemek yerseniz, solventi de birlikte yemiş olursunuz.

Etkileri?

  • Baş ağrısı, halsizlik, mide bulantısı
  • Dikkat dağınıklığı
  • Ciltte egzama
  • Karaciğer-böbrek hasarı
  • Hatta bazıları KANSER yapar (örneğin benzen)!

Üstelik bu etkiler, hemen değil, günler, haftalar, hatta yıllar sonra ortaya çıkar.

Yasalar Ne Diyor? Ne Kadarına Tahammül Edebiliriz?

Türkiye’de işyerleri, “belirli bir kimyasal buharına ne kadar maruz kalınabileceğini” tanımlayan sınır değerlere uymak zorunda.

Bu sınırlar genellikle ppm (milyonda bir parça) ile ölçülür.

Bazı örnekler:

  • Benzen: 0,5 ppm’den fazlası kanser riski
  • Toluen: 20 ppm limit
  • Metanol: 200 ppm (göz ve sinir sistemi için risk)

Her işveren, çalışanlarının bu sınırları aşmaması için önlem almak zorundadır.

Tehlike Fark Edilmiyor – Bu Buhar Gözle Görünmez

Solventlerin tehlikesi çoğu zaman görünmez, kokusu bazen bile fark edilmez. Bu yüzden ölçüm şarttır.

İki tür ölçüm yapılır:

  • Ortam ölçümü: Ortamdaki buhar seviyesi belirlenir.
  • Kişisel maruziyet: Çalışanın soluduğu havadaki solvent seviyesi ölçülür.

Bunlara ek olarak, işçilerin idrar ve kan testleri ile de maruziyeti tespit edilebilir.

Kendini Korumak Mümkün mü? Elbette, ama Nasıl?
1. Zararlıyı Zararsızla Değiştir

Mümkünse daha az tehlikeli bir kimyasal kullan. Örneğin çok zehirli trikloretilen yerine, su bazlı bir temizleyici tercih edilebilir.

2. Temiz Hava Can Kurtarır
  • İşin yapıldığı yerde havalandırma şart.
  • Buharı kaynağında çeken lokal aspiratör kullanmak büyük fark yaratır.

3. Zamanla Yarışma: Daha Az Temas
  • İş süresini kısalt, sık sık mola ver.
  • Kimyasalla çalışan personeli rotasyonla değiştir.
  • Çalışma talimatlarını basit ve anlaşılır hale getir.

4. Kişisel Koruyucu Donanım (KKD)
  • Maske: Özellikle karbon filtreli (A tipi) maske kullanılmalı.
  • Eldiven: Nitril ya da neopren malzemeden olmalı.
  • Gözlük ve yüz siperi: Sıçrama riskine karşı.
  • Koruyucu giysi: Buhar geçirmez, kimyasala dayanıklı kumaş.

Unutma: Maske son çaredir, önce havayı temizle!

Eğitim ve Bilgilendirme Hayat Kurtarır

Solventle çalışan herkes şunları BİLMELİ:

  • Hangi solvent tehlikeli?
  • Ne zaman, ne kadar maruz kalınırsa risk başlar?
  • Etiketlerdeki semboller ne anlama gelir?
  • Kaza durumunda ne yapmalı?

Acil durumlarda:

  • Nefes almakta zorluk → temiz havaya çıkar.
  • Cilt teması → bol su ve sabunla yıka.
  • Göz teması → en az 15 dakika göz yıka.
  • Yutma → kusturma, su içirme yapmadan doktora git.

Bir Harita Gibi Düşün – Nerede Risk Varsa Orası Kırmızı Alan

İyi yönetilen işyerlerinde solventler için risk haritaları oluşturulur. Hangi solvent nerede, ne kadar kullanılıyor? Havalandırma yeterli mi? Hangi çalışan ne kadar etkileniyor?

Bu harita sayesinde yüksek riskli bölgeler belirlenip önlem alınabilir.

Yönetim Desteği Şart – Başta İrade Olmazsa Gerisi Boş

Bir işyerinde solventler kontrol altında tutulmak isteniyorsa:

  • Ölçümler düzenli yapılmalı
  • Raporlar tutulmalı
  • KKD stoğu eksiksiz olmalı
  • Çalışanlara periyodik sağlık taramaları uygulanmalı
  • Yönetici bilinçli olmalı, denetim sıkı tutulmalı

ISO 45001 gibi iş sağlığı sistemleri içinde bu süreçler yerleştirilmişse, iş kazaları da meslek hastalıkları da önlenebilir.

Görünmeyen Buhara Karşı Görünür Bir Direnç Şart

Solventler; işin kolayını sağlar ama sağlığı sessizce alır. Başta hiçbir belirti vermez. Ancak yıllar sonra nörolojik sorunlar, karaciğer iflası, kansere giden bir yol bırakır. Oysa bu tehlike; biraz eğitim, biraz ölçüm, biraz önlemle büyük oranda engellenebilir.

O buhar sadece buhar değil, alınan her nefes sağlığa bir yatırımdır ya da zarara bir tuğladır. Seçim, bilinçli davranan işyerlerinindir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Trikloroetilenin solunum etkileri https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0954611117304067

⭐️⭐️ Uzun süreli maruziyetten sonra seçili çözücülerin PMMA üzerindeki etkileri: tek taraflı NMR ve ATR-FTIR araştırmaları https://www.nature.com/articles/s40494-023-00881-z

⭐️⭐️ Temizlik ürünleri: Kimyaları, iç mekan hava kalitesi üzerindeki etkileri ve insan sağlığı üzerindeki etkileri https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0160412024004227

⭐️⭐️ Çözücüler ve sürdürülebilir kimya https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4685879/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla