Haydi Kas Yapalım

Yaşa bağlı kas kaybı kişisel yaşam tarzına göre değişmekle birlikte 30 – 50. yaş aralığından başlayarak kas kütlesi yılda yaklaşık %1 oranında azalır ve güç yılda yaklaşık %3 düşer. Giden kas kolay geri gelmez.

Özellikle erkeklerin kalça (gluteal) kasları 45-50’li yaşlarda 2-3 yılda erir gider.

Yaşınız arttıkça egzersiz yapmamanıza rağmen kilonuz aynı kalıyorsa yağlanıyorsunuz demektir!

Kas yağlanması yaşlı erişkinlerde bilişsel gerileme için yeni bir risk faktörüdür.

O sebeple göbek yağlarını aldırmak yerine kas yağlarınızı sporla yakın.

İnsan çizgili kasının elektron mikroskobu altında görüntüsü.

Aynen beyin hücreleri gibi kas hücreleri de yenilenmez ama kas lifleri artırılabilir. Kaslarınıza sahip çıkın, koşun, yüzün, ağırlık kaldırın, ip atlayın, crossfit yapın.

Egzersizden değil sarkopeniden (yaşla birlikte kas kütlesi ve gücünde azalmadan) korkun!

Ayrıca ameliyat veya kanser tedavisinden önce kas yapmak iyileşmeyi hızlandırıyor.

Gün içinde normal temposunun üzerinde orta ve yoğun fiziksel aktivite yapan kişilerin, ertesi gün yapılan hafıza testlerinde daha başarılı neticeler elde edilmektedir.

Pilates en sağlıklı kondisyon egzersizlerinden biridir lakin kalp damar sağlığı için tek başına yeterli değildir.

Tempolu yürüyüş, yüzme veya direnç antrenmanı gibi kalp hızı ve kas gücünüzün arttığı egzersizleri de mutlaka yapmalısınız. Düzenli güç antrenmanı kas ve güç kaybını yavaşlatır.

Pilates + Kardiyo + Direnç = KAS – KALP SAĞLIĞI

Kas kitlesi vücudunuza giren şeker için tampon görevi görür ve pankreasınızı korur. Kas kitlesinde %10’luk artış:

  • İnsülin direncinde %11
  • Prediyabet riskinde ise %12 azalmayla ilişkilidir.

Şeker hastası olmak istemiyorsanız yürüyüş yapın lakin ağırlık da kaldırın.

Çok koşan zor yaşlanır.

Yaşlanmayı en çok yavaşlatan ve genç görünmenizi sağlayan spordur.

Spor iskelet kaslarındaki NAD koenzimini korur, yaşlanmanızı engeller, kas kitlenizi ve cildinizi korur. NAD çok değerlidir. Oksidasyonu engellemede vazgeçilmezdir.

Bu sebeple koşmaya ve ağırlık kaldırmaya zaman ayırmaya değer.

En önemli kasımız Kalbimiz. Günde sadece 1,2-1,6 dk yoğun fiziksel aktivite yapmak

  • Kalp krizi riskini %33 azaltıyor.
  • Kalp yetmezliği riskini %40 azaltıyor.

Yani günlük 2 dk’dan kısa süreyle bile kalbinizi çok iyi koruyabilirsiniz.

Testosteron sadece bir erkeklik hormonu değildir.

Her iki cinsiyet için de dengesi – seviyesi önemlidir. Kas gücü, zindelik, mental sağlık, huzur, bağışıklık, mutluluk ve sağlık hormonudur.

Kas için uyku önemlidir. Çünkü erkeklerde 1 hafta boyunca 6 saatten az uyumak testosteron seviyesini %20 azaltır. Testesteron erkeklerde bağışıklık, kalp damar ve kas sağlığının en önemli rolü üstlenir.

Bu hafta az uyurum sonra eksiklerimi telafi ederim” demekle olmuyor! Borcunuzun bedeli büyük olabilir.

Bel çevresi yağlar testosteronu östrojene çeviren aromataz enzimin en büyük yuvasıdır. Bir erkeğin bel çevresi yağlanıyorsa testesteronu ve kas gücü düşüyor, anksiyetesi, insülini ve kan şekeri artıyor demektir.

Bel çevrenizi ölçün 94 cm üzerindeyse yaşam şeklinizi (egzersiz, beslenme uyku vb gibi) değiştirme zamanı gelmiş demektir.

Mesela düşünmeye, karar vermeye mi ihtiyacınız var? Oturduğunuz yerde kukumav kuşu gibi düşüneceğinize yürüyüş yaparak düşünün. Vücudumuzdaki en büyük kas grubu olan bacak kaslarının çalışması metabolizmanızı canlandırır, kemik, beyninizin oksijenlenmesini arttırır, hormonal dengeye destek sağlar ve ruh sağlığınızı korur. Her gün en az 20 dk kesintisiz yürüyün biraz da düşünün.

Keyfim yerinde ben sadece yürüyüş yapacağım” diyorsanız ve hazır spora başlamışken yürüyüşün de faydasını arttırın. En iyisi yokuş çıkın. Yokuş yukarı yürüyüşler sadece iki haftada kalbin kondisyonunu artırır, metabolizmayı iyileştirir. Temponuzu yavaş ve temkinli arttırın. Nabız ve kas gücünü artırmak kalbinizi yormaz, korur.

Ağırlık egzersizi yaptıktan sonraki beslenme ilk 45 dk içinde ve protein ağırlıklı olmalıdır. Spor sonrası 1 veya 2 yumurtanın sarısını da tüketmeyi tercih edin.

Beslenmeye başlamanın süresi 2 saati geçerse kas kaynağı olan glikojen üretimi %50 azalır. Kas yapıcı egzersizden alacağınız fayda da aynı şekilde azalır.

Kas liflerinin tamiri yavaşlar. Sadece spor yetmez, beslenmenizi de çözmelisiniz.

Aç karna spor yapılmaz” ifadesi tam bir şehir efsanesidir. Tam tersi, tok karna spor yapılmaz! Dolu bir mide kas gücünü azalttığı gibi hazım sürecinde mide barsak sistemine kanın yoğunlaşması sebebi ile kaslara giden kanın miktarının azalması kramplara ve kas dokusunun oksijensiz kalmasına yol açar. Kalp de bir kastır. Oksijensiz kalması kalp krizidir.

Vücut dengesi (Sıvıları ve mineraller) iyi olan herkes aç karna spor yapabilir.

Aç karna spor yapmak kaslardaki mitokondrilerin daha iyi çalışmasını sağlar.

Sadece direnç antrenmanı yapılması ile direnç antrenmanı ile birlikte Protein alımı (~1,6 g/kg/gün) da yapılmasını karşılaştırdığımızda; Direnç antrenmanına ek olarak Protein alımı yapılmasının

  • Kas kütlesini (+27 %)
  • Gücü (+10 %) artırdığı görülmüştür.

Yaşlanmada anabolik (yapı çoğaltma) bir direnç vardır. Yaşlı yetişkinlerin kas protein sentezini uyarmak için 1.2 gr/gün proteine ​​ihtiyaçları vardır.

Egzersiz anabolik direnci azaltarak daha iyi protein kullanımına olanak tanır.

Akşamları yüksek protein alıp ertesi sabah direnç egzersizi yapmak en etkili kas yapım yöntemlerindendir.

Kreatin, sadece kas ve iskelet sağlığı için değil kalp, beyin ve ruh için de vaz geçilmezdir. Kreatin, sadece hayvani gıdalarda bulunur.

Almanız gereken proteinin hesabını ideal kilonuza göre basitçe yapabilirsiniz.

Örneğin şimdiki kilosu 80 kg lakin ideal kilosu 70 kg ise

Günde 1.2 gr / gün protein 70 x 1.2 = 84 gr / gün protein almalıdır.

Ne kadar protein var? Kabaca;

100 gr kıymada 20 gr protein vardır

100 gr balıkta 20 gr

100 gr tavukta 20 gr

100 gr peynirde 20 gr

1 adet yumurtada 6 gr protein vardır.

Hayvansal proteinler bitkisel proteinlerden daha fazla kas yapar.

En iyi kas yapım provakatörü Lösin aminoasidinden zengin “peynir altı suyudur”.

Spordan sonra yumurtanın sadece beyazını değil tümünü tüketenlerin kas lifi üretimi daha hızlı olmaktadır. Çünkü kas üretimi için sadece protein değil faydalı yağ ve mikrobesinlere de ihtiyaç var.

Son olarak,

Özellikle 40 yaşın üzerinde fazlası ile kullanılmaya başlayan kolesterol düşürücü ilaçlar (ömür boyu kullanılması önerilen statinler) den bahsetmeden kas yapma konusunu bitirmek olmaz. Çünkü;

Kolesterol düşürücü ilaçlar (statinler) sıklıkla rabdomiyolize neden olur.

Rabdomiyoliz; iskelet kaslarının çeşitli nedenlerle yıkıma uğraması sonucu yapı ürünlerinin kana karışmasıdır.

Rabdomiyoliz çok tehlikeli bir süreçtir. Çünkü yıkım parçaları böbreğin filtre sistemini tıkayarak Akut böbrek yetmezliğine neden olur. Kişi diyalize bağlanacak kadar ağır bir duruma gelebilir.

Kişilerde şiddetli kas ağrıları vardır. Kan tahlilinde belirgin CK (kreatin-kinaz) yükselmesi olur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Yaşlı erkek ve kadınlardan oluşan iki ırklı bir grupta iskelet kası yağlanmasında artış ve bilişsel gerileme https://agsjournals.onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/jgs.18419

⭐️⭐️ Birinci yıl statin ilaçlarının kesilmesinin öngörücüleri: Bir kohort çalışması https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5012887/#:~:text=In%20clinical%20trials%2C%20the%20discontinuation,between%2011%25%20and%2053%25.&text=According%20to%20studies%20using%20electronic,year%20after%20initiating%20their%20use%E2%80%A6https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5012887/#:~:text=In%20clinical%20trials%2C%20the%20discontinuation,between%2011%25%20and%2053%25.&text=According%20to%20studies%20using%20electronic,year%20after%20initiating%20their%20use%E2%80%A6

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İkinci Kalbinizi Biliyor musunuz?

Kaslarımızın, hareket etmemizi sağlamanın yanısıra daha farklı görevleri olduğunu da biliyor muydunuz?Eveeeet..heem de ne görevleri var.

Bizler yatay pozisyondayken, vücudumuzdaki kanın üzerinde minimal bir yerçekimi etkisi vardır, bu nedenle düşük toplar damar (venöz) basınç seviyeleriyle yeterli kirli (venöz) kan dönüşü sağlanabilir. Ancak, otururken veya ayakta dururken de bacaklarımızdaki kirli (venöz) kan, kalbe geri döndürülmelidir. Kanın yerçekimi kuvvetine karşı yukarı doğru hareket edebilmesi için damarlarımızdaki normal basıncın çok üzerinde basınçlar gerekir.

Kalpten çıktıktan sonra vücudumuzdaki organlara oksijen ve besleyici molekülleri dağıtan kanımız kirlenen (venöz) kanı ve doku aralarına sızan (interstisyel) sıvıyı kalbe geri döndürebilmek için iskelet kaslarımızın pompalama gücünden destek alır.

Vücudumuzun Gizli Gücü

Bacaklarımızda (ekstremitelerimizde) üç adet kas pompası vardır, ayak pompası (Plantar kaslar), baldır kası pompası (Soleus Kası) ve uyluk pompası (İliopsoas Kası, sar- torius (terzi) kası, Quadriceps femoris kası, Tensor fasciae latae kası). Ayak pompası aslen vücudun alt kısmı olan bacaklardan kalbe sıvı dönüşünün yaklaşık dörtte üçünü sağlayan baldır kası (Soleus Kası) pompasını “hazırlama” görevi vardır, uyluk pompası ise kalan dörtte birini sağlar.

Baldır kası (Soleus Kası), damar kapakçıklarıyla çalışarak kan dolaşımına yardımcı olur. Kasıldığında kanı yukarı doğru iter ve kapakçıklar geriye doğru akmasını önleyerek kanın kalbimize doğru hareket etmeye devam etmesini sağlar.

Soleus Kası Nedir?

Ayakta durmak ve yürümek için kullandığımız (birincil kasımız) soleus kası, bu sebeple “ikinci kalp” (veno-musküler pompa) olarak da bilinir. Soleus kası (baldır kası), bacağın diz ile ayak bileği arasında baldırın arkasında gastroknemius kasının altında derin kısmında yer alır. Başlıca işlevi, ayak bileğinin hareketini sağlayarak ayağın yere bastığında stabil kalmasına yardımcı olmaktır. Ayrıca, dik durmamızı sağlayan kasların başında gelir.

Soleus Kasının “İkinci Kalp” Olarak Adlandırılma Nedeni

Soleus kası ayakta durduğumuzda, yürüdüğümüzde, zıpladığımızda kanımızı bacaklarımızdan geri kalbimize pompalamaya yardımcı olur.

Uzun zaman oturur vaziyette kalmak veya ayakta hareketsiz kalmak, kanın bacaklarda birikmesine (göllenmesine) yol açar. Bu durumlarda kalbe binen yük artar. Soleus kasını çalıştırdığımızda (yürüme, zıplama gibi kasılmasını sağlayacak aktivitelerde) kasılarak kanın yukarı doğru hareket etmesini (pompalanmasını) sağlar. Bu sayede kalbin yükünü paylaşarak ve kan basıncı yükselmeden dolaşımının düzenlenmesini sağlar.

Ayak, ayak bileği, baldır, diz, uyluk veya bacaktaki damar ağını etkileyen herhangi bir sağlık sorunu baldır kası pompasının bozulmasına ve vücudun belden aşağısı bölümünden kirli kanın kalbe geri (venöz) dönüşün azalmasına yol açabilir (Vasküler, kas-iskelet veya nörolojik yaralanma veya hastalık; uzun süreli yatak istirahati).

Soleus Kası ve Sağlık Üzerindeki Etkileri

Oturarak çalışılan işlerin bir çoğunda özellikle ofis çalışanlarımızda, uzun süreli oturma ve bacaklardaki hareketsizlik kanın bacaklardan kalbe dönüşünün sadece kalbin pompalaması ile olması durumunda kanın geri dönüşü azalır.

Vücudun alt kısmında özellikle bacaklarda kanın birikmesi (göllenmesi) bacaklarda şişme ve hatta kan pıhtılaşması gibi ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Özellikle uzun süre oturarak çalışan bireylerde bu risk daha yüksektir. Soleus kası sağlıklı çalışmadığı durumlarda da aynı sorunlarla karşılaşılır. Soleus kasının düzenli olarak çalıştırılması, bu tür sağlık sorunlarının önüne geçebilir. Tansiyonun dengeli seyretmesine katkı sağlar.

Yapılan araştırmalar, soleus kasının sürekli çalışmasının enerji tüketimini artırdığını ve metabolizmayı hızlandırdığını göstermektedir. Bu da kilo kontrolüne ve genel sağlık durumuna olumlu katkı sağlar.

Ortezler, Soleus kasında veya soleusun hareketini kısıtlayan çevre dokulardaki sorunlarda soleus. pompasının yerine kullanılabilir. (Venöz yetmezlik için kompresyon çorabı; ayak düşmesi için ayak bileği ayak ortezi; ayak bileği burkulması için fonksiyonel destek).

Ortez; Eski Yunan dilinde ‘düzeltmek, hizalamak’ anlamına gelir. Bu terim nöromusküler ve iskelet sisteminin yapısal ve fonksiyonel özelliklerini değiştirmek için kullanılan, işlevini kısmen veya tamamen kaybetmiş uzuvların performansını arttırmak ve daha fazla kullanılabilir hale getirmek amacıyla vücuda takılan ve harici olarak uygulanan cihazlar olarak tanımlanır.

Kan dolaşımıyla ilgili sorunlar yaşandığında kompresyon çorapları giymek “ikinci kalp” işlevini destekleyebilir. Bu özel çoraplar bacaklarımıza hafif bir baskı uygulayarak baldır kaslarımıza yardımcı olur. Şişkinliği ve rahatsızlığı azaltmaya yardımcı olur. 

Soleus Kasını Güçlendirmek İçin Neler Yapabiliriz

Soleus kasının güçlendirilmesi, sağlıklı bir kan dolaşımı ve bacak sağlığı için büyük önem taşır. Bu amaçla basit lakin etkili bazı egzersizler:

1. Yürüyüş ve Koşu: Yürüyüş ve hafif tempolu koşu, soleus kasını doğal yollardan çalıştırmanın en iyi yöntemleridir.

2. Topuk Kaldırma Egzersizi: Ayakta dururken topuklarınızı yukarı kaldırıp tekrar yere indirmek, soleus kasınızı hedefleyen etkili bir egzersizdir.

3. Otururken Topuk Kaldırma (Soleus kası şınavı):  Özellikle masa başı çalışanlar için otururken yapılan topuk kaldırma egzersizi, hem basittir. Hem soleusa izole bir egzersizdir. Hem de glikoz kullanımını iyileştirdiği gibi glikozu düşürmede çok etkili bir yöntemdir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Aşağıdaki Yazılarla Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Soleus, kalp yetmezliğinde bozulan aerobik kapasitenin nöbetçi kası mıdır? https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24983345/

⭐️⭐️ Soleus oksidatif metabolizmasını büyütmek ve sürdürmek için güçlü bir fizyolojik yöntem, glikoz ve lipit düzenlemesini iyileştirir. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC9404652/

⭐️⭐️ Yüksek topuklu ayakkabı giymenin baldır kası pompası işlevine müdahale ettiği ve venöz dönüşü azalttığı gösterilmiştir. (Tedeschi-Filho, W., ve ark. J Vasc Surg, 2012). https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22483354/

⭐️⭐️ SHR’de soleus kaslarının gelişimi: kas eksikliklerinin kan basıncındaki artışla ilişkisi. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/7943210/

⭐️⭐️ İnsan soleus kasının kuvvet-uzunluk-hız potansiyeli, koşmanın enerji maliyetiyle ilişkilidir. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31847774/

⭐️⭐️ Soleus kasının entalpi verimliliği koşu ekonomisinde iyileşmelere katkıda bulunur.https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7893283/

⭐️⭐️ Soleus kasından en iyi şekilde yararlanmak. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/8919376/

⭐️⭐️ Yaşlılarda soleus kasına odaklanan düzenli topuk yükseltme eğitimi: kas kalınlığının ultrasonla değerlendirilmesi. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/20453430/https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/20453430/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Kalp İçin NİTRİK OKSİT

Nitrik oksit (NO), vücut tarafından doğal olarak üretilir ve vazodilatatör (damar duvarındaki düz kasın gevşemesiyle damarın genişletme) etkisi ile kanın vücudun her yerine etkili ve verimli bir şekilde dolaşmasını sağlar. Kan akışını artırır ve kan basıncını düşürür.

Nitrik oksit (NO), atmosferde de doğal olarak oluşabilir veya endüstriyel süreçlerde üretilebilir. 

Kalp, diyabet hastaları ve erektil disfonksiyon olan bireylerde nitrik oksit üretimi sınırlıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

NİTRİK OKSİT’in KALP – DAMAR Sağlığı İle Ne İlgisi Var?

Kalp – damar sisteminin iç yapısı “vasküler endotel” sağlam ve işlevsel olduğunda kalp – damar sistemi bütünlüğünü korur ve kalp damar hastalığı gelişme riski ortadan kalkar.

Endotel, kan damarları iç bölümünde yer alan tabaka halinde dizili hücrelerin bulunduğu bir organdır.

Endotel, nitrik oksit (NO) üreterek kan akışının düzenlenmesinde önemli yere sahiptir. Aterosklerozdan, oksidatif stresten korur, inflamasyonu engeller. Endotelyal nitrik oksit üretiminin kaybı, endotel fonksiyonunun bozulmasına sebep olur. Bu kayıp yıllar içerisinde damarlarda yapısal değişiklikler meydana getirir. Bu değişiklikler kardiyovasküler risklerle ilişkilidir.

Kalp – damar hastalıklarına neden olan risk faktörleri aynı zamanda nitrik oksit üretimini de bozar.

Nitrik oksit (NO), üretimi sağlıklı genç bireyler normal ve yeterli endotel’e sahip oldukları için L-arginin yoluyla yaparlar. Lakin insanların yaşları ilerledikçe L-arginin’den nitrik oksit üretme yeteneği azalır. Bunun yanında yaşla birlikte Nitrik Oksit Sentaz (NOS) kaynaklı nitrik oksit (NO) üretimi de (yaklaşık %50) baskılanabilir.

Gebelerde dahil olmak üzere yüksek tansiyonu olan bireylerde, L-arginin’in kan basıncını düşürme de etkili olduğu bilinmektedir. Günde 30 grama kadar L-arginin tüketimi güvenlidir.

Nitrik oksit (NO), kan dolaşımında hızla bozulan kararsız bir moleküldür. Bu nedenle sürekli yenilenmesi ve yeterli düzeyde kalması sağlanmalıdır.

Araştırmalar 70- 80 yaşındaki kişilerin 20 yaşındaki kişilere kıyasla koroner dolaşımda %75’ten daha fazla Nitrik oksit (NO) kaybı olduğunu göstermiştir. Tüm bu vücudumuz aleyhine duruma rağmen nitrik oksit seviyesini yeterli düzeyde tutmanın ve doğal olarak artırmanın birkaç yolu var. Tabi ki çalışanlarımıza düşen aşağıda vereceğim tavsiyeleri kararlılıkla ve düzenli olarak yerine getirmeleri şart.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Haydi Gelin NİTRİK OKSİT Seviyenizi Yükseltelim

Öncelikle;

L-arginin, yoluyla nitrik oksit üretildiği için düzenli ve yeterli L-arginin ve L-sitrulin aminoasitlerinden zengin beslenilmelidir.

L-arginin kaynağı gıdalar;

  • Başta kırmızı et,
  • Tavuk,
  • Kümes hayvanları,
  • Balık,
  • Süt ürünleri
  • Fındık,
  • Badem,
  • Kaju,
  • Kabak çekirdeği,
  • Baklagiller,
  • Tam tahıllar.

Nitrik oksit (NO) kaynağı gıdalar;

1.    Kırmızı Pancar: Kırmızı pancar, nitrat içerir ve vücutta nitrik okside dönüşebilir.
2.    Fesleğen ve Diğer Yeşil Yapraklı Sebzeler: Fesleğen, ıspanak, pazı gibi yeşil yapraklı sebzeler, nitrik oksit üretimine katkıda bulunabilir. Örneğin: 100 gramlık ıspanak porsiyonu, yaklaşık 24 – 387 miligram nitrat içerir.
3.    Nar: Nar, nitrik oksit seviyelerini artırmada yardımcı olabilecek antioksidanlar içerir.
4.    Keten Tohumu: Omega-3 yağ asitleri içeren keten tohumu, kan damarlarının sağlığını destekleyebilir ve nitrik oksit üretimini artırabilir.
5.    Yaban Mersini ve Diğer Koyu Renkli Meyveler: Yaban mersini, böğürtlen, ahududu gibi koyu renkli meyveler, antioksidanlar içerir ve nitrik oksit üretimini destekleyebilir.
6.    Bitter Çikolata: Kakao, nitrik oksit üretimini artırabilir. Ancak, yüksek şeker içeriğine dikkat edilmelidir.
7.    Sarımsak: Sarımsak, nitrik oksit seviyelerini artırabilir ve kan damarlarının genişlemesine yardımcı olabilir.
8.    Ceviz, içerdikleri L-arginin adlı amino asit sayesinde nitrik oksit üretimine katkıda bulunabilir.
9.    Deniz Ürünleri: Özellikle somon gibi omega-3 yağ asitleri içeren deniz ürünleri, nitrik oksit üretimini destekleyebilir.
10.    Yeşil Çay: Yeşil çayın içeriğinde bulunan antioksidanlar, nitrik oksit seviyelerini artırabilir.

⭐️ C vitamini ve nitrat içeren bileşen parçalarından nitrik oksit üretir. Bu sebeple C vitamini, E vitamini ve polifenollerden zengin beslenme önemlidir.

⭐️ Haftada en az 150 dakika egzersiz yapılmalıdır. Yapılan birçok çalışma yüksek tansiyon ve kalp hastalığı olan bireylerde düzenli fiziksel aktivitenin damar içi endotel yapıdaki düz kasları gevşettiği (vazodilatasyonu artırdığını) görülmektedir. Haftada en az 3 kez 30 dakika egzersiz yapıldığında 10 hafta kadar kısa sürede egzersizin endotel sağlığı ve nitrik oksit üretimi üzerindeki faydaları görülebilir. Egzersizde ideal haftalık 150 dk nın üzerine çıkmaktır.

⭐️⭐️ Mide ilacı (PPİ olanlar) sürekli kullanılmamalıdır. (NO üretimi için mide asidi gerekli)

⭐️⭐️ Sık gargara yapılmamalıdır. Araştırmalarda, gargaranın nitrik oksit üretmek için gerekli olan ağız florasındaki bakterileri öldürdüğünü tespit edilmiştir. Sürekli gargara kullanmak, nitrik oksit üretimini azaltır. Bazı durumlarda kan basıncında ve diyabet riskinde de artışa neden olur.

⭐️⭐️ Sigara tüketilmemelidir. Sigara içmenin neden olduğu damarsal fonksiyon bozuklukları, Nitrik oksit (NO) üretiminin azalması ile başlar. Sigara endotel hücrelerine doğrudan fiziksel hasara neden olmasının yanında sistematik inflamasyonu artırır. Sigara içmek ateroskleroz gelişimi için en önemli önlenebilir risk faktörüdür.

Dikkat: L-arginin takviyeleri nadiren gereklidir ve sadece gerçekten eksikliği olan bireylere fayda sağlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️

Ayrıntılı tıbbi bilgi okumak isteyenler

Nitrik Oksit (NO) ve Nitrik Oksit Sentaz (NOS)’ınFizyolojik ve Patolojik Özellikleri https://www.turkiyeklinikleri.com/article/tr-nitrik-oksit-no-ve-nitrik-oksit-sentaz-nosinfizyolojik-ve-patolojik-ozellikleri-34608.html

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Kalp Krizinden Sonra Nasıl Diyet Yapmalı

Değerli çalışanlar, sizlerde ve yakınlarınızda meydana gelecek bir kalp krizi sonrası özellikle beslenme çok daha fazla önem kazanmaktadır. Farklı yerlerde yapılan çalışmalara göre;

Kalp krizinden sonra yapılan Intermittent Fasting (IF) (aralıklı oruç) diiyeti yani beslenme tarzı kalp fonksiyonlarını (çalışmasını) iyileştiriyor.

Kalp krizinden hemen sonra başlanan aralıklı oruç ile kalbin kasılma gücünü gösteren Ejeksiyon fraksiyonunda (EF) anlamlı iyileşmeler gözlenmiş.

Ejeksiyon fraksiyonu (EF) her kalp atışında kalbin kendine gelen kanın ne kadarını pompaladığını gösterir.

Aralıklı Oruç nedir?

Aslen gün içerisinde tükettiğiniz besinlerin tüketilme düzeninin değiştirilmesidir. Bu düzen değişikliğini yaşınıza, sağlık durumunuza ve yaşam tarzınıza göre her zaman hekiminizin onayı ve kontrolü altında yapmalısınız.

16:8 Yöntemi: 16 saat aç kalıp (uyku dahil), 8 saatin başında ve sonunda yemek yeme şeklindedir.

Herkesin kolaylıkla yapabileceği aralıklı oruç =16 / 8’dir.

Aralıklı Oruç’un 5 ana özelliği var;

1-12.00-13.00 arası öğlen yemeği

2-18.00-20.00 arası akşam yemeği

3-Saat 20.00’den ertesi gün 12.00’ye kadar yalnızca su, çay, kahve (16 saat).

4-Ara öğün yok. Az az ye sık ye gibi sindirim sistemini yoran beslenme tarzı ASLA YOK.

5-Öğünler düşük karbonhidratlı / Ketojenik Diyet olmalıdır.

Kalp krizinden sonra hasar alan kalbinizin iyileşmesine, çalışma fonksiyonlarının düzelmesine yarayan bir beslenme tarzını uygulamak için kalp krizi geçirmeyi beklemek mi gerekiyor?

Yoksa hemen başlayıp kalp krizi riskini azaltmayı mı tercih edersiniz?

Karar sizin…!

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Konu hakkında bilimsel verileri merak edenler, aşağıda ilgili konuda yapılmış çalışmalara ait makalelerden örnekler okuyabilirsiniz.

  1. – ST-Segment Yükselmeli Miyokard Enfarktüsünden Sonra Aralıklı Oruç Sol Ventrikül Fonksiyonunu İyileştirir: Randomize Kontrollü INTERFAST-MI Çalışması. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38695175/
  2. ST yükselmeli miyokard enfarktüsünden sonra aralıklı orucun sol ventrikül fonksiyonu üzerindeki etkisi: pilot randomize kontrollü bir çalışmanın (INTERFAST-MI) çalışma protokolü. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/35393305/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

İş ile İlgili Kalp Hastalıkları

Kalp hastalığı” terimi, çeşitli kalp rahatsızlıklarını ifade eder. En yaygın kalp hastalığı türü Koroner Kalp Hastalığıdır.

Bazen kalp hastalığı “sessiz” olabilir ve bir kişi kalp krizi, kalp yetmezliği veya aritmi belirtileri veya semptomları yaşayana kadar teşhis edilmeyebilir. Bu olaylar gerçekleştiğinde, semptomlar şunları içerebilir:

  • Kalp Krizi: Göğüs ağrısı veya rahatsızlığı, sırtın üst kısmında veya boyunda ağrı, mide ekşimesi, mide bulantısı veya kusma, aşırı yorgunluk, baş dönmesi ve nefes darlığı.
  • Aritmi: Göğüste çırpıntı hissi (çarpıntı).
  • Kalp Yetmezliği:  Nefes darlığı, yorgunluk veya ayak, ayak bileği, bacak, karın veya boyun damarlarında şişme.

Çalışma hayatında yer alan hemen herkes ortalama olarak günün en aktif 8 (sekiz) saatini işyerinde geçirir. En az bir öğünü de çalışma saatleri içerisinde yer alır. İşe gidiş ve dönüşte yolda geçen zamanı da dikkate alırsak günümüz koşullarında iş maksadı ile geçen zaman aile – sosyal hayata ve uykuya ayrılan zamandan oldukça fazladır.

Bu sebeple çalışanlarda gelişebilecek tüm kardiyovasküler (kalp) hastalıklarında genetik harici sebeplerde kişisel yaşam tarzı kadar çalışma hayatı da önemlidir.

İşyeri Hekimi olarak bizler; çalışanlarımız başta olmak üzere işveren ve yöneticilerimizi, çalışma hayatının tüm kardiyovasküler (kalp) hastalıkların gelişmesindeki rolünü doğru anlatabilirsek birlikte hem kendileri hem çalışanları için en iyi çözümleri üretebiliriz.

Tüm Kardiyovasküler (Kalp) Hastalık Ölümlerinin İşe Bağlı Nedenleri

  1. Çalışma ortamında örgütsel adaletin olmaması (işyerinde haksızlığa uğradığı hissi)
  2. Toz, duman veya kimyasal maruziyetler (örneğin ikinci el duman ve kurşun)
  3. Geceleri çalışma, vardiyalı çalışma veya diğer standart dışı vardiyalar 
  4. Uzun çalışma saatleri (haftada 55 saat veya daha fazla
  5. İşletmenin çalışanlarına sosyal desteğinin az olması
  6. İş güvencesinin olmaması (işini kaybetme endişesi)
  7. Çok çaba gerektiren, düşük gelirli bir işte çalışmak 
  8. Çalışma sırasında yeterli iş kontrolü yapılmaması
  9. Çalışanın kapasitesi üzerinde iş talep edilmesi
  10. Geçici işler – İşsizlik süreci yaşaması
  11. İşyerinde zorbalık veya şiddet 
  12. Mobbinge maruz kalmak
  13. Artırılmış fiziksel aktivite 
  14. İş-aile dengesizliği

Çalışan ile ilgili Kardiyovasküler (Kalp) Hastalık faktörleri

İşiniz kalp hastalığı için diğer risk faktörlerinizi de etkileyebilir. Buna yüksek tansiyonunuz, yüksek glikozunuz ve insülin direnciniz olup olmadığı da dahildir. Obez olup olmadığınız, egzersiz yapmadığınız veya sağlıksız bir diyetiniz olup olmadığı. Tükenmiş veya depresifseniz, aşırı alkol kullanıyorsanız veya uyku sorunlarınız varsa.

Kardiyovasküler (Kalp) Hastalıkları İçin En Çok Riski Olan İş – Meslekler

Bu mesleklerde çalışanların kalp hastalığı riski daha yüksektir.

  • Uzun yol kamyon şoförleri de dahil olmak üzere profesyonel şoförler
  • Emniyet görevlileri ve itfaiyeciler de dahil olmak üzere ilk/acil müdahale ekipleri
  • Yiyecek ve içecek hazırlama çalışanları
  • Balıkçılık çalışanları
  • Kargo çalışanları
  • İnşaat mühendisleri ve inşaat çalışanları
  • Tesis ve makine operatörleri ve montajcıları

Çalışma Ortamına Bağlı Kardiyovasküler (Kalp) Hastalıkları Önlemek İçin Ne Yapılabilir?

İşyerinde İşyeri Hekimleri Tarafından Program ve Aktiviteler Oluşturulabilir

  • Çalışma saatleri içerisinde dinlenme ve. yemek molaları haricinde kısa (5-10 dk) fiziksel aktivite molaları oluşturabilirsiniz.
  • Çalışanlara daha sağlıklı olmalarını sağlayacak eğitim programları planlayıp sunumlara katılmalarını sağlayabilirsiniz.
  • Çalışanların işyerinde kullanılan kimyasallara maruziyetlerini önlemek için gerekli eğitimler planlanmalı ve katılımları sağlanmalıdır.
  • İşyeri içerisinde özellikle ortak kullanım alanı olan tuvaletlerde, merdiven sahanlıklarında vb gibi alanlarda sigara içilmesini önleyebilirsiniz.
  • Yemekhane, kafeterya ve yiyecek – içecek otomatlarında sağlıklı yiyecekler sunulmasını sağlayabilirsiniz.

İşyeri Hekimleri Tarafından İşyerlerinde Gözetim Programları Uygulanabilir

  • Planlanacak sağlık taramaları ve yönlendirmeleri yapılabilir.
  • Çalışanların riskli grupta olanları belirlenerek düzenli kan basınçlarının ölçümü ve işyeri hekimi tarafından takibi planlanabilir.
  • İşyerinde çalışanların ve iş organizasyonunun stresörlerinin tespiti için çalışma yapılabilir. Elde edilen işyeri psikososyal stresörlerinin verileri; kronik, anlı, günlük olarak tasnif edilebilir. Bu tasnife göre stresörlerin ortadan kaldırılması için çalışma yapılabilir.

İşveren ve Yöneticiler Tarafından İşle İlgili Stres Faktörleri Azaltılabilir

Çalışanların iş kaynaklı stresini ve yorgunluğunu azaltabilecek önlem ve uygulamalar yapılmalıdır.

  • Zorunlu fazla mesai azaltılabilir. 
  • Çalışanın ailesindeki hastalıklarda da çalışana izin verilebilir. 
  • İşyeri revirinde personel sayısı gereklilik durumuna göre arttılabilir.
  • İşyerinde işe bağlı stresi belirlemek ve azaltmak için psikososyal risk analizi yapılabilir. (örneğin, çalışan-yönetim komiteleri geliştirilebilir). 
  • Çalışanların çalışma zamanı, iş görevleri veya iş organizasyonu üzerindeki etkinliği artırılabilir.

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla
  • 1
  • 2