Yumurta – Kolesterol – Lesitin

Yumurta az yemelisiniz kolesterolünüz yükselir” Çok duydunuz değil mi?

Doğru mu gelin inceleyelim..

Yumurta içerdiği besin maddeleri ile biyolojik değeri yüksek bir besindir.

Yaklaşık 60 g ağırlıktaki bir yumurta 250-300 mg kolesterol ve 1470 mg lesitin içerir.

Yumurta (Bir adet)normal bir bireyin günlük yağ ihtiyacının %7.5’ni, doymuş yağ ihtiyacının %8’ni ve günlük kolesterol alım ihtiyacının %7’sini karşılamaktadır.

Yumurta Sarısı A, D, E, B2, B9 ve K vitaminleri yanı sıra yumurta Sarısı Antikorları/Livetin (IgY), Fosvitin, Lipoproteinler – LDL, Lipoproteinler – HDL, Sialik Asit, Sialyloligosakkaritler, Trigliserid, Fosfolipid, Kolesterol, Ksantofil ve Karotenoid bulunmaktadır.

Yumurta Akında B1, B2, B9 ve B12 vitaminleri yanısıra fonksiyonel bileşen olarak Ovalbumin, Ovotransferrin (Konalbumin), Ovomukoid, Ovomusin, Lizozim, Globulin, Ovoinhibitor, Ovoglikoprotein, Ovoflavoprotein, Ovomakroglobulin, Sistatin, Avidin proteinlerl bulunmaktadır.

Yumurtada bulunan; Vit A, E, B1, B2, B6, B12 ve folat, kalp hastalığı için bir risk faktörü olan homosistein kan seviyesini düşürmektedir.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Kolestrol Kanda serbest ve ester halde bulunan mumsu yapıya sahip bir lipid yani yağ türüdür.

Yumurtada yüksek düzeyde bulunan Lesitin kolesterol metabolizmasını düzenleyici rol oynar.

– Kolesterol emilimini önemli derecede düşürür,

Kolesterolün karaciğere taşınmasını ve HDL’lere dahil olmasını (LCAT ile) ve karaciğerde ileriye doğru metabolizmasını hızlandırır, safra asitleri sentezi ve safra ile bağırsağa atılır.

Yumurta alımı ile diyet kolesterol artışının plazma kolesterol düzeylerine etkisi düşüktür, esas diyet doymuş yağdan fakir ise artış zayıftır.

Kolesterol yapısı gereği suda çözünemez, bu sebeple kana geçemez ve vücuda dağılamaz. Karaciğer, kolesterolün taşınmasına yardımcı olmak için lipoproteinler üretir. Adlarını çok duyduğunuz düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) ve yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) farklı görevlere sahip kolesterol taşıyıcılarıdır.

Kolesterol vücutta şu görevleri yerine getirir:

– Hücre membran yapısına katılır

– Lipoprotein yapısına girer

– Safra asitleri için öncül madde

– Steroid hormonlar ve Vit D için öncül maddedir

  • Diyet kolesterolunda azalma çoğu toplumlarda plazma kolesterol düzeyini çok az etkiler.
  • Diyetle doymuş yağ asidi ve çok doymamış yağ asidi alımında değişiklikler serum toplam kolesterol düzeyinde önemli değişikliklere neden olur.
  • Diyetle temel düzeyde kolesterol alımı serum kolesterol düzeylerinde değişiklikleri az etkiler.
  • Diyet kolesterol miktarları artırılırsa serum kolesterol değerlerinde hafif artış gözlenir.

Besinsel kolesterol alımı endojen kolesterol sentezini inhibe (üretimini engeller) eder.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Lesitin diğer adı fosfatidilkolin

En doğal Lesitin kaynağı yumurta sarısı, mısır yağı ve soya fasulyesidir.

Yumurta sarısı ve mısır yağındaki lesitin doymuş; soya fasulyesindeki lesitin ise doymamıştır.

Bu nedenle en doğal kaynağı soya fasulyesidir. Çünkü doymamış yağ arterlerdeki kolesterolü temizlemede daha etkilidir.

Yumurta sarısı lesitini, antioksidan, antibakteriyel, anti-inflamatuar ve nörolojik, kardiyovasküler ve serebrovasküler koruyucu olarak fizyolojik aktivitelere sahiptir. 

Lesitin hem doymamış yağ asitlerinin hem de esansiyel vitaminler olan kolin ve inozitolün kaynağını oluşturur.

• Lesitinin vücuttaki temel rollerinden biri de, hücreler arası kimyasal mesajların taşınmasını sağlamaktır. • Lesitinin bu görevi hücrelerin tek başlarına değil, bir grup halinde hareket etmelerini sağlamaktadır.

Lesitinin, hücreler arası iletişim dışındaki diğer fonksiyonları ise başta kolesterol metabolizması olmak üzere çeşitli metabolik faaliyetlerde rol alması ve yağların taşınmasındaki görevleridir.

Lesitin, kolesterol metabolizmasındaki ve kolesterolün kan dolaşımı boyunca taşınmasındaki rolleri dolayısıyla kalp-damar hastalıkları riskinin düşürülmesinde önemli bir faktördür.

Lesitinin çoklu doymamış yağ asitlerini destekleyerek, kolesterolün bağırsaklardan emilimini azaltarak, kolesterolün ve safra asitlerinin atılımını arttırarak ve diğer biyokimyasal etkilerinin yanında lipoproteinler üzerine etkilerinden dolayı kalp-dolaşım sistemi üzerinde koruma sağladığını açıkça göstermektedir.

Lesitinin yağ depolarına bağlı damar hasarından koruma sağladığını ve kan damarlarının elastikiyetinin devam ettirilmesinde faydalıdır.

Lesitin vücudun fazla kolesterolden kurtulmasını iki şekilde sağlar. Birincisi kolesterolün birikmesine fırsat vermeden karaciğere taşınmasını sağlar. İkinci olarak biriktikten sonra kolesterolü esterleştiren LCAT enziminin üretilmesini uyarır ve kolesterolün daha rahat şekilde karaciğere taşınmasını sağlar. Böylece ateroskleroz gibi kolesterole bağlı hastalıkların oluşmasını engeller.

Lesitinin desteği hem HDL seviyesinin artmasında hem de LDL seviyesinin düşürülmesinde son derece önemlidir.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Sonuç olarak kan kolesterol seviyesini yükseltecek korkusu ile yumurta gibi mucize bir besinden mahrum kalmak doğru değildir.

Ayrıca lesitin içeriği sayesinde yumurtanın kan kolesterol seviyesinin kontrolünü sağlamada önemli bir rolü olduğunun göz ardı edildiğini de okudunuz.

Tüm sağlıklı bireyler / çalışanlar ve kalp damar hastaları da (her gıdada olduğu gibi) aşırıya kaçmamak şartı ile yumurta tüketmelerinin yararlı olacağı aşikardır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Yumurtalar Kolesterol Emilimini Azaltan Bir Lipide Sahiptir, Kansas Eyalet Üniversitesi Beslenme Araştırması https://www.sciencedaily.com/releases/2001/10/011029073601.htm

⭐️⭐️ Kolesterol yan zincirinin yumurta lesitini ile etkileşimleri. Bir spin etiket çalışması https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/179595/

⭐️⭐️ Yumurta sarısından lesitin elde edilmesine ilişkin bakış açıları: Ekstraksiyon, fizikokimyasal özellikler, modifikasyon ve uygulamalar https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/36687715/

⭐️⭐️ Yumurtalar: Sağlıklı mı Riskli mi? Tavuk Yumurtaları Üzerine Yüksek Kaliteli Çalışmalardan Elde Edilen Kanıtların İncelenmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10304460/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

SİYANÜR ZEHİRLENMESİ ve B12 İLİŞKİSİ

SİYANÜR, “Hidrosiyanik asit” ya da “prussik asit” olarak da bilinen, son derece toksik maddedir. Normalde insan vücudunda içtiğimiz su dahil bazı besinlerle mutlaka girer ve bulunur.

Örneğin: Siyanürün Su da 0.005 ile 0.05 ppm arasında bulunan SİYANÜR normal kabul edilir içilebilir olarak görülür. (Türk Ulusal Mevzuatı)

Çeşitli meyvelerin (Elma, Şeftali, Acı Kayısı, Kiraz, Erik, vb) tohumlarında bulunan, “Amigdalin” adlı bir glikozid Siyanür kaynağıdır. Fasulye, Patates, Turp, Lahana, Şalgam, Brokoli ve Mısır gibi bitkiler siyanürlü bileşikleri, otçul hayvanlara karşı bir savunma mekanizması olarak doğal bir şekilde üretmektedir.

Yani siyanürden kaçmak neredeyse mümkün değil. Zehirleme miktarında olmasa bile su dahil farklı yollardan devamlı vücudumuza siyanür alıyoruz.

İlk aklınıza gelecek şu olacaktır.

Vücudumuzda siyanür zaman içinde birikip zehirlenme yapmaz mı? Cevap: Hayır

Çünkü..

Farklı yollardan aldığımız siyanür’ün vücutta birikmesine engel olan bir mekanizma vardır.

B12 vitamini (Kobalamin) suda çözünen ve metabolik süreçlerde kullanılan farklı formları mevcuttur. Bu formlardan Hidroksikobalamin‘deki hidroksi grubunun siyanür ile yer değiştirmesi sonrası nontoksik siyanokobalamin‘e dönüşür. Siyanokobalamin de idrar yolu ile atılır.

🔴🔴🔴🔴🔴🔴🔴🔴🔴🔴🔴🔴

B12 (Kobalamin) Vitamini

Hayvansal gıdalar vücudumuza aldığımız B12 (Kobalamin) vitaminin esas kaynağını oluşturur. En fazla karaciğer ve böbrekte bulunan B12 vitamini et, süt, peynir ve yoğurt gibi hayvansal yiyeceklerde de daha az oranda olmak üzere bulunabilir.

Karaciğerde 400 günlük B12 depolansa da günlük ek B12 gelmezse çok çabuk harcanır.

B12 (Kobalamin) Formlarını İnceleyelim

Hidroksikobalamin Formu

Siyanürü bağlayan B12 öncül formudur. Hidroksikobalamin deki hidroksi grubunun siyanür ile yer değiştirmesi ve kobalt’ın siyanürü bağlaması ile nontoksik siyanokobalamin (Vitamin B12) meydana gelir ve idrarla atılır.

Metilkobalamin Formu

Vücudumuzda kullandığımız aktif form Metilkobalamin’dir. B12 nin diğer formları metilasyon’da homosisteini kullanarak Metilkobalamin’e dönüşür. Eger metilasyon döngüsü bozukluğu var ve B12 aktifleşmezse Homosistein yükselir

Homosistein için B12 (metilkobalamin), B9 (metilfolat), B6 (P5P) beraber gerekir. (Aktif formları metilkobalamin, metilfolat, P5P)

EK BİLGİ: Metilasyon döngüsü, hücrelerimizin çeşitli metabolik süreçlerinde önemli bir rol oynayan bir biyokimyasal yolak olarak tanımlanır. Bu süreç, metil gruplarının bir molekülden diğerine transfer edilmesini içerir ve metilasyonun doğru şekilde gerçekleşmesi için belirli koenzimler, enzimler ve vitaminler gereklidir. Metilasyon, DNA sentezi, RNA sentezi, protein sentezi, hücre bölünmesi, hücre ölümü, hücre farklılaşması, nörotransmitter üretimi, hormon üretimi ve bağışıklık fonksiyonu gibi birçok biyolojik süreci etkiler.

Adenozilkobalamin Formu

Bu form da aktif formdur ve yağ asitlerinin oksidasyonu için gerekli olan süksinil CoA sentezinde görev yapar.

Aquakobalamin Formu

Depo formudur…Hep yağda eriyen vitaminler (A,D,E K) depolanır. B12 su da eriyip depolanan bir vitamindir.

Siyanokobalamin Formu

Genelde ilaç olarak satılan ticari formdur. Fazlası idrarla atılır.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha çok ayrıntı ve bilimsel bilgi isteyenler için

Maruziyeti Sınır Değeri – Herhangi bir etkene maruz kalma durumunun sağlık için sınır değeri

Siyanür Maruziyeti Sınır Değerleri

NIOSH için; STEL 4,7 ppm = 5 mg/m3 (NIOSH – İngiltere İş Güvenliği ve İş Sağlığı Kurumu)

OSHA için; TWA 10 ppm = 11 mg/m3 (OSHA – ABD Çalışma Bakanlığı’na bağlı Mesleki Güvenlik ve Sağlık İdaresi)

(TWA: 8 saatlik STEL: 15 dakikalık) (Zaman Ağırlıklı Ortalama Değer (TWA): Günde 8, haftada 40 saat çalışma süresince uzun süreli ve tekrar edilebilen maruziyetlerde çalışanların sağlığını bozmayacak zaman ağırlıklı ortalama konsantrasyonu ifade eder.)

Türk Ulusal Mevzuatı

İçme suyu için, 50 µg/lt (Türk Gıda Kodeksi)

Gıda için, 1 µg/kg (Türk Gıda Kodeksi)

Solumada ortam için;10 mg/m3 (Yürütmeden kaldırılmış olan İşyeri Sağlığı veGüvenliği Tüzüğü)

EPA için; 0,2 µg/lt (içme suyu) üzerinde siyanür bulunamaz

Vücutta 40’tan fazla enzim sistemini inhibe eder ki bunların içinde en önemlisi Elektron Transport Zinciri olarak da bilinen, oksidatif metabolizmada görevli Sitokrom oksidaz sistemidir .

Sitokrom oksidaz, sitokrom c oksidaz (CcO) olarak da bilinir, aerobik organizmalarda hücresel solunumun kritik bir bileşeni olan elektron taşıma zincirinde temel bir enzimdir. Ökaryotlarda iç mitokondriyal zarda ve prokaryotlarda plazma zarında bulunur.

Yapısı

Sitokrom oksidaz, tipik olarak demir ve bakır gibi metal iyonları içeren birden fazla alt birimden oluşan karmaşık bir enzimdir. İşlevi için çok önemli olan iki hem grubu (hem a ve hem a3) ve iki bakır merkezi (Cu_A ve Cu_B) içerir.

İşlevi

  1. Elektron Taşımacılığı : Sitokrom oksidaz, elektronların sitokrom c’den moleküler oksijene (O₂) transferini katalize eder. Bu reaksiyon, elektronların oksijeni suya (H₂O) indirgemek için kullanıldığı elektron taşıma zincirinin son adımıdır.
  2. Proton Pompalaması : Elektron transferi süreci, mitokondriyal membran boyunca protonların (H⁺ iyonları) taşınmasıyla birleştirilir. Bu, ATP sentezi için gerekli olan bir proton gradyanı yaratır.
  3. ATP Üretimi : Proton gradyanı tarafından oluşturulan proton motivasyon kuvveti, oksidatif fosforilasyon sırasında ADP ve inorganik fosfattan ATP sentezlemekten sorumlu enzim olan ATP sentazı çalıştırır.
  4. Metabolik Düzenleme : Sitokrom oksidaz ayrıca oksijen mevcudiyetine karşı metabolik yanıtların düzenlenmesinde rol oynar ve hipoksi ile ilgili hücresel sinyal yollarını etkileyebilir.

Oksijene benzeyen kimyasal bir yapıya sahip olan siyanür, toksik (zehirleyici) etkisini sitokrom oksidazın (ferrik) Fe+³ değerlikli formuna bağlanarak yapar.

Sitokrom oksidaz sistemi elektron transportunda sitokrom a-aa3 kompleksini içermektedir. Siyanür bu enzim kompleksine bağlanınca, elektron transportunu inhibe eder ve moleküler oksijen bloke olur. Oksidatif metabolizma ve fosforilasyon bozulur. Oksijenin hücresel tüketiminin azalmasıyla, perifer dokuda oksijen basıncı artmaya başlar. Siyanür, oksijen yokluğuna benzer fizyolojik etkilerle kendini göstermektedir. Oksijen dokulara normal olarak ulaşmakta, ancak burada tüketilememesine bağlı olarak, bir histotoksik (hücresel) hipoksi ortaya çıkmaktadır. Oksijen yetersizliği nedeniyle bir hipoksi tablosu bulunan karbon monoksit zehirlenmesinden bu özelliği ile ayrılmaktadır.

Oksijenin hücresel kullanımının bozulmasıyla, venöz kandaki oksijen derişimi arteriyel kandakine yaklaşmakta, cilt ve mukoz membranlarının kızarmasına neden olmaktadır. Yine aynı nedenle siyanoz oluşmamaktadır. Bunun yanında, siyanürün karotid ve aortik oluşumlardaki kemoreseptörleri uyarmasıyla solunum derinleşmektedir. Solunumun artmasıyla toksisite artar, ölüm solunum durması sonucu gerçekleşir. Siyanür organizmada siyanat ve tiyosiyanata oksitlenmektedir. Düşük dozlarda, sülfür transferaz (rodenaz) enziminin etkisiyle tiyosiyanata (SCN) dönüþerek idrarla atılmaktadır. 30 ppm siyanür, vücutta sekiz saat içinde detoksifikasyona uğrayarak atılır.

Alıntı Mavi Yazılı Bölüm: Dr. Tülay Renklidağ, Dr. Asude Gökmen Karaman Siyanür Zehirlenmesi

Daha Fazla