Dalış Öncesi Dolaşım Sistemi Muayenesi ve Seçim Kriterleri
Dalış Muayenesi
Dalıcının sağlık durumunun dalışa uygunluğu değerlendirebilmek için; sualtının yoğun ve viskoz bir ortam olduğunu, derinliğin artışı ile birlikte dalıcının basınca maruziyetindeki değişimi, ortam (özellikle düşen) sıcaklıklığının insanlar üzerindeki etkisi bilmek gerekir.
Bilinmelidir ki dalıcının bazı tıbbi ve psikolojik durumları tüplü dalışa kesin veya geçici süreyle engel teşkü etse de sportif – keyif amaçlı dalışların kuralları, ticari veya askeri amaçlı dalışın katı kurallarından daha esnektir.
Scuba (Su altı tüplü dalış) dalışlarda gerekli tüm şartlar yerine getirildiğinde amatör dalıcılar için de profesyonel dalgıçlar için de riskler düşüktür.
Risklerin düşürülmesi için gereken şartların başında kişinin sağlık durumu gelir.
Bu sebeple dalış yapacak amatörlere de ve profesyonellere de sağlık durumlarının su altındaki şartlara uygun olup olmadığı açısından doğru bir değerlendirme – muayeneye yapımalıdır.
Dalış öncesi muayenenin amacı, dalış yapacak kişinin sualtı dalışını sağlığı açısından tehlikeye düşürecek bir sağlık sorunu olup olmadığını araştırmaktır.
Ayrıca dalıcıların su altına adaptasyonu için disiplinli olması ve uygun ekipmanla dalış yapması gerekir.
Her ne maksatla olursa olsun dalıcılar su altına ilk kez dalışın öncesinde ve sonra da yıllık periyodik olarak scuba dalışı konusunda hekimlik tecrübesi olan;
- KBB
- Göğüs Hastalıkları
- Kalp Damar, Psikiyatri
- Nöroloji
- Dahilliye (Endokrin-Kan-Sindirim Sistemi açısından değerlendirecek)
- Göz uzmanları değerlendirmelidir.
Dalıcını sorunu varsa ayrıca;
- Ortopedi
- Plastik Cerrahi
- Cerrahi vb gibi bölümler değerlendirmelidir.
Tüm hekimlerin raporları ile birlikte Su Altı Uzmanı Hekim tarafından son değerlendirme yapılmalıdır.
Dalış sırasında kendisinin ve dalış eşinin risk yaşamaması için herhangi bir hastalığı olup olmadığına ve fizik kondüsyonunun su altında efor düşmesine yol açıp açmayacağına bakılmaktadır.
Dalış sırasında efor kapasitesinde düşme olması dalıcının kolay yorulmasına, tükenmişliğine, ilereyen durumlarda bilinç kaybına hatta ölümüne neden olabilir.
Kardiyovasküler (Kalp ve dolaşım sistemi) hastalıkları sinsi seyredebilir. Önceden herhangi bir belirti vermeksizin ortaya çıkabilir. Su altında gelişebilecek bir sorun dalıcının boğulmasına veya akciğer barotravması geçirmesine neden olabilir.
Bazı dalıcılar ciddi kardiyovasküler hastalığı olmasına rağmene sorumluluğun kendisinde olduğu iddiası ie dalış yapmak. isteyebilir ki bu durum birlikte daldığı kişi veya kişileri riske atmak olacaktır. Dalış eşinde acil bir durum yaşanması durumunda kurtarma işlemini gerçekleştirmesi gereken diğer dalıcının da hayatını tehlike riskinin arttığı bilinmelidir.
Dalış muayenesinde beklenmeyen sağlık sorunlarının yanısıra suyun içinde belirli bir süre bulunmanın meydana getireceği bedensel ısı kaybı, egzersize bağlı efor – stres, korku ve heyecan gibi duygulanım değişikliklerinin kalp damar sistemi üzerinde etkiler meydana getireceği göz önünde bulundurmalıdır.
Nötr yüzerlik durumundayken dalıcı su altında ağırlıksızdır ve yer çekimi etkisi de sıfıra yakındır. Ve bu durum dalıcı açısından bir avantajdır. Böylece daha az efor ile hareket edebilir. Lakin bu süreçte idrar miktarı artar. Su kaybı oluşmaya başlar.
Dalıcının bir çok sebeple su altında maksimum efor yapması gerekebilir.(Kendisini veya dalış eşini tehlikeli bir durumdan kurtarmak, dalış eşini su yüzeyinde tekneye ya da kıyıya çekmesi gerekebilir, akıntıya kapılabilir, tehlikeli veya tehlikeli olduğunu sandığı bir deniz canlısıyla karşılaşabilir ya da ekipmanında bir arıza olabilir) Dalıcının bu gibi durumlarda yorulacağı aşikardır lakin tükenip kendinden geçmeden tolere edebileceği kardiyovasküler rezerve ve efor kapasitesine sahip olmalıdır.
Dalış sırasında su altında yaşanan heyacan ve korku sebebiyle gelişebilecek panik sırasında dalıcının kan basıncı yükselir, nabız dakikada 180’lere kadar çıkabilir. Bu gibi durumlar kalp damar sorunu olan kişilerde aritmilere, kalp krizine (miyokard enfarktüsüne) ya da ani ölüme yol açabilir.
Dalıcıların muayenesinde kalp damar sistemi değerlendirilirken periferik nabızlar muhakkak palpe edilmeli, kalp dinlenmeli (kardiyolojik oskültasyon yapılmalı), kan basıncı ölçülmeli, EKG‘ si değerlendirilmelidir.
Herhangi bir anormallik tespiti hatta şüphe durumunda daha detaylı muayene için kardiyoloji konsülltasyonu istenmelidir.
Dalıcı Kalp-Damar Sistemi Muayenesi
Anamnez: Dalış için sağlık muayenesi olan kişilerin tümünün sağlık özgeçmişi ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır.
Fizik muayene: Dalış için sağlık muayenesi olan kişilerin tümünün periferik nabızlar muhakkak palpe edilmeli, kalp dinlenmeli (kardiyolojik oskültasyon yapılmalı), kan basıncı ölçülmeli dir.
EKG: 40 yaşın üzerindeki tüm dalıcılar ile fizik muayene ve anamnez sonucu gerekli görülenlerden istenmelidir.
Eforlu EKG, ekokardiyografi, sintigrafi ve anjiyografi gibi ileri tetkikler: Kardiyoloji konsültasyonu gerektiren durumlarda kardiyoloji uzmanının muayenesi sonrası gerek görmesi durumunda yapılabilecek tetkiklerdir.
HİPERTANSİYON
Genel popülasyonda olduğu gibi dalıcılar arasında da hipertansiyon yaygın bir sağlık problemidir. Arter kan basıncı günün değişik zamanlarında değişmeler göstermektedir. Genel kabul gören üst limit 140/90 mmHg’dır.
Kan basıncı daima rölatif olarak ölçüldüğünden dalış esnasında suyun hidrostatik basıncından etkilenmez. Dalış esnasında kan basıncını etkileyebilecek faktörler soğuk, yoğun egzersiz ve korku, heyecan gibi emosyonel değişikliklerdir.
Hipertansiyonun uzun ve kısa vadeli etkileri vardır.
Uzun süren hipertansiyon koroner arter hastalığı açısından risk oluşturabileceği gibi, böbrek ve göz problemlerine, konjestif kalp yetmezliği ve serebrovasküler hastalıklara yol açabilir.
Kısa dönemde karşılaşılan problemler kan basıncının aniden çok yükselmesi sonucu serebrovasküler problemler (inme, felç vs.) ve myokard iskemisi şeklinde ortaya çıkar. Ayrıca hipertansiyon dalış anında pulmoner ödem gelişmesine zemin yaratacaktır.
Hipertansif dalıcı adaylarının değerlendirilmesinde hiprertansiyon nedeni ve yüksek kan basıncının göz, böbrekler ve kalp üzerine etkileri de araştırılmalıdır. Hipertansif dalıcılar kan basıncını kontrol altına alana dek dalıştan uzaklaşmalıdır.
Kontrol altına alınmış hipertansiyonda kullanılan ilaçların yan etkileri açısından da değerlendirme yapılmalıdır. Dalış dönemlerinde sıvı ve elektrolit dengesinde oluşabilecek değişiklikler açısından dikkatli olunmalıdır.
Antihipertansif ilaçları kullanan dalıcıların, dalış esnasında egzersizin gerektirdiği kardiyak atımdaki artışı karşılayabileceklerinden efor testi yapılarak emin olunmalıdır.
Anti hipertansif ilaçların yan etkilerinin birçoğu kullanıcıda probleme yol açmadığı müddetçe dalış açısından sorun teşkil etmez.
Uzun süredir anti hipertansif olan dalıcıda yüksek kan basıncının kalp ve böbrekler üzerindeki olası etkileri araştırılmalıdır.
Hipertansiyon nedeniyle sol ventrikül dilatasyonu veya sol ventrikül disfonksiyonu gelişmiş kişilerin dalışına izin verilmemelidir.
KORONER ARTER HASTALIĞI
Son yıllarda SCUBA dalışının yaygınlaşması üzerine 40-45 yaş üstü dalıcı sayısında da bir artış gözlenmiştir.
Bu artışın iki ana nedeni vardır.
Bunlardan birincisi böylesine keyifli bir uğraşa başlayan kişilerin dalışı bir daha bırakmamaları, ikincisi ise artık 40-45 yaş üstü insanların da dalışa ilgi duyup eğitim almalarıdır. Bu yaş grubunun da SCUBA dalıcılığına ilgi duyması sevindirici olup dalışa engel bir sağlık poblemi olmadığı sürece desteklenmelidir.
Koroner arter hastalığı bu yaş grubunda görülen sağlık problemleri arasında ön sırada yer almaktadır.
Koroner arter hastalığının ilk ortaya çıkışı ne yazık ki sıklıkla akut miyokard enfarktüsü (MI) şeklindedir. Bu kişilerin bazılarında detaylı sorgulama yapıldığında önceden ortaya çıkan, ancak ihmal edilen bir göğüs ağrısı veya rahatsızlık bulunduğu görülebilir. Diğerlerinde ilk belirti miyokard enfarktüsü şeklindedir.
Klinik olarak ya da anormal EKG ile tanı konulmuş MI hastalarının dalışına izin verilmemelidir.
Herhangi bir bulgu ve belirti vermeksizin EKG bulgularıyla tespit edilen sessiz MI olgularına rastlanabileceği de akılda tutulmalıdır.
İlaç tedavisi ve cerrahi tedavideki gelişmelerin yanında en önemli konu alınacak koruyucu önlemlerdir. Herkes gibi dalıcılar da koroner arter hastalığı riskini arttıran faktörleri ve riski azaltmak için alınabilecek önlemleri bilmelidir.
Sigara risk faktörlerinin başında gelmektedir. Sigara içenlerde içmeyenlere oranla koroner arter hastalığı riskinin artmış olduğunu gösteren birçok çalışma mevcuttur. Ayrıca sigarayı bırakanlarda bu riskin anlamlı biçimde azaldığını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır.
Mekanizmanın tamamıyla aydınlatılmamasına karşın sigara içiminin Kolesterol/HDL oranını olumsuz yönde etkileyerek riski arttırıyor olabileceği bildirilmektedir. Bu nedenle dalıcılar sigaranın zararları konusunda uyarılmalıdır.
Hipertansyon da bir risk faktörü olup, kan basıncının 140/90 mmHg üst sınırını aşmamasına dikkat edilmelidir.
Bir diğer faktör de stres’dir.
Diyabetes Mellitus’un koroner arter hastalığını arttırdığı bilinmektedir.
Ailede 65 yaş altında koroner arter hastalığı bulunması halinde riskin arttığı kesindir. Bu faktör değiştirilemediğinden, ailesel olarak risk altında bulunan kişiler diğer faktörlerin kontrolü konusunda hassasiyet göstermelidir.
Aynı yaş grubunda koroner arter hastalığı erkeklerde kadınlara göre daha fazla görülmektedir.
Aşırı kilo ve gut diğer risk faktörleridir. Uygun diyet ve egzersiz programı ile aşırı kilo engellenmelidir.
Koroner arter hastalığı açısından düşünüldüğünde dalıcı muayenelerinde idealist bir yaklaşımla, kolesterol ve lipid tayini, risk faktörlerin analizi, dinlenme ve egzersizde EKG ve sintigrafiyi de içeren bir tarama programı önerilebilir. Ancak bu uygulamayı sportif SCUBA dalıcıları için yapmak çok pratik değildir. Bu nedenle dalış muayenesini yapan hekim ayrıntılı laboratuar tetkiklerini ve muayeneleri yalnızca koroner arter hastalığı açısından yüksek risk altında bulunan kişilere ugulamalıdır.
40 yaş üstü dalıcılara egzersiz sonrası EKG çekilmesi ve hekim tarafından değerlendirilmesi tavsiye edilir.
SCUBA dalışı için adayların egzersiz stres testinde 13 METS seviyesine sahip olması gerektiği önerilmektedir.
Anormal egzersiz EKG si bulunan olgularda sintigrafi ve anjiografi uygulanmalıdır.
Koroner anjiyografi kesin tanıya giden, koroner arterlerdeki darlığın derecesini gösteren bir yöntemdir ve invaziv olmayan diğer yöntemlerle tanı konulamadığı durumlarda uygulanmalıdır.
Anjina pektoris belirtileri, miyokard enfarktüsü bulguları, koroner arter hastalığına bağlı gelişen aritmiler dalışa engel durumlar olarak ele alınmalıdır.
Koroner anjioplasti ya da by- pass geçiren bir kişinin hala yüksek risk grubunda olduğu bir gerçektir. Bu kişiler ve miyokard enfarktüsü geçiren kişiler yaşam tarzlarını değiştirerek riski arttıran faktörlerden uzak durmalıdırlar.
Söz konusu kişilerde dalış kararı uzun süreli takip sonrası (6-12 ay), herhangi bir ilaç kullanmaksızın yeterli egzersiz toleransına sahip olabildiği zaman verilmelidir.
Kişide herhangi bir miyokard iskemisinin bulunmadığı noninvaziv testlerle kardiyolog tarafından onaylanmalı, yıllık kontrollerle de SCUBA için gerekli fizik kondüsyona sahip olunduğu test edilmelidir.
Şüphesiz bu yaklaşım hayatının önemli bir kısmını SCUBA ya ayırmış kişiler için geçerlidir. Başkalarının hayati sorumluluğunu üstünde taşıyan rehberlerde ve eğitmenlerde veya mesleği dalgıçlık olan profesyonellerde daha radikal yaklaşılması gerektiği de bir gerçektir.
KAPAK HASTALIKLARI
Hafif regürjitasyonlar:
Mitral yetmezliği: Eğer asemptomatik ve sol ventrikül fonksiyonları normalse, EKG ve ekokardiografi ile sol ventrikül hipertrofisi ve sol ventrikül dilatasyonu tespit edilmemişse bu kişilerin dalışına müsaade edilir. Mitral regürjitasyonun korda tendinea rüptürü, papiller kas ya da sol ventriküler disfonksiyonuna bağlı olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmamalıdır.
Aort yetmezliği: Eğer asemptomatik ve aort yetmezliği anlamlı hemodinamik değişikliklere neden olmamışsa bu kişilerin dalışına izin verilebilir. EKG ve ekokardiyografide sol ventrikül hipertrofisi, sol ventrikül dilatasyonu ve disfonksiyonuna ait herhangi bir bulgu tespit edilmemelidir.
Mitral ve aort stenozu: Mitral stenozu ve aort stenozunun her derecesinde dalışa müsaade edilmemelidir. Egzersiz esnasında kalp kan atımı artışı engellenebilir ve akciğer ödemi ve/veya senkop gelişebilir.
Mitral kapak prolapsusu: Genellikle oskültasyonda midsistolik klik ve geç sistolik üfürüm ile karakterizedir. Mitral kapak prolapsusu erkeklerin %5, kadınların %10-12’sinde mevcuttur. Kesin tanı ekokardiyografi ile konur. Mitral kapak prolapsusu bulnan çoğu kişi asemptomatik olmakla birlikte, göğüs ağrısı, çarpıntı, halsizlik, dispne ve senkop gibi belirtilere neden olabilir. Aritmiler, inme ve endokardit yaygın olmayan belirtiler olarak karşımıza çıkar. Eğer mitral kapak prolapsusu olan kişi herhangi bir ilaç kullanmaksızın tamamen asemptomatikse dalışlarına izin verilir.
Kişide çarpıntı ve ritm bozukluğu gibi belirtiler varsa ve minimal anti aritmikle bu semptomlar giderilebiliyorsa, ekokardiyografide mitral kapaktaki değişimlerin serebro embolik hadise ve ani ölüm riskini arttırmayacak düzeyde olduğu tespit edilmişse dalışına izin verilir.
Kapak replasmanı yapılmış ve oral antikoagülan tedavisi altındaki kişilerin dalışına izin verilmemelidir.
EKG ANORMALLİKLERİ
Antrioventriküler Blok: İkinci, üçüncü derece veya tam kalp bloğu ve Mobitz Tip II bloğu bulunan kişilerin dalışına izin verilmemelidir. Bunun nedeni sualtında gerekli olabilecek egzersiz stresine verilmesi gereken kardiyak cevabın blok nedeniyle verilememesidir. Birinci derecede ve Mobitz Tip I bloklarda egzersiz EKG’si de dahil olmak üzere tam bir kardiyolojik değerlendirmeden sonra, başka bir anormallik tespit edilmezse dalışa izin verilebilir.
Dal bloğu: Sağlıklı asemptomatik kişilerdeki sağ dal bloğu genellikle anlamlı bir kalp hastalığı ile birlikte değildir ve tam bir kardiyolojik değerlendirmeden sonra treadmill egzersiz testi de normalse dalışa izin verilebilir. Ancak sol dal bloğu genellikle koroner arter ya da miyokard hastalığı ile ilişkili olduğundan bu kişiler egzersizle talyum sintigrafisi ve koroner anjiyografi de dahil olmak üzere tam bir kardiyolojik değerlendirmeden geçirilmelidir.
Sinüs Bradikardisi: Dakikada 50 ve daha düşük kalp hızı araştırılmalıdır. Beta bloker ilaç kullanımı buna neden olabilir. İyi eğitimli atletlerde eğitim ve antremanlara sağlıklı bir cevap olarak gelişen bradikardi mevcuttur. Düşük kalp hızı egzersizle uygun bir biçimde artış göstermelidir, eğer bu artış gözlenmiyorsa altta yatan kardiyolojik problem araştırılmalıdır. Egzersizle nabzın uyumsuz olması beta bloker kullanımına, ileti kusurlarına, aritmilere ve myokard iskemisine bağlı olabilir.
Wolf-Parkinson-White (WPW) Sendromu: Kısa P-R aralıklarıyla beklenmedik bir anda gelen atriyal taşikardi ataklarıyla karakterizedir. Sualtında yaşanacak bir taşikardi nöbeti bilinç kaybına ve boğulmaya yol açabileceğinden bu kişilerin dalışına izin verilmemelidir. Ancak son yıllarda detaylı bir kardiyolojik değerlendirmeden geçmiş bazı vakaların emniyetle dalış yapabileceklerini söyleyen araştırmacılar da mevcuttur.
Supraventriküler taşikardi: Supraventriküler taşikardilerde de endişe edilen şey, ani gelişen taşikardi ataklarıyla oluşacak bilinç kaybıdır. 35 yaş altında ve herhangi bir senkop nöbeti geçirmemiş, altı aylık gözlem süresi içinde belirti ve bulgu gözlenmemiş, herhangi bir ilaç kullanmaya gereksinim duymayan kişilerin dalışına izin verilebilir. 35 yaş üstü kişilerin herhangi bir kardiyak problemi olmadığı detaylı bir kardiyolojik muayene ile tespit edilmelidir.
KONJENİTAL KALP HASTALIĞI
Konjenital kalp hastalığı bulunan çoğu kişi zaten dalış muayenesi için hekim karşısına çıkmamaktadır. Ancak son yıllarda sık sık gündeme gelen birkaç spesifik problem dalışa uygunluk açısından önem taşımaktadır.
Kalp ve büyük damar düzeyinde sağdan sola (venöz dolaşımdan arteriyel dolaşıma) geçiş sağlayan her türlü defekt dalış için engel oluşturmaktadır.
Sıfır dekompresyon limitlerini aşan ya da zorlayan dalışlardan sonra venöz dolaşımda gaz embolileri oluşabilmektedir. Oluşan kabarcıklar önce sağ kalbe, oradan da akciğerlere giderek akciğer damar yatağında tutulurlar ve herhangi bir hasara yol açmadan kaybolurlar. Herhangi bir defekt sonucu venöz dolaşım ile sistemik arteriyel dolaşım arasında bir bağlantı olduğu zaman oluşan bu kabarcıklar arteriyel dolaşıma geçerek ciddi santral sinir sistemi embolizasyonuna neden olabilir.
Atrial septal defekt, patent duktus arteriosus (PDA) ve ventriküler septal defekt nedeniyle başarılı cerrahi operasyon geçirmiş kişilerin dalışına kardiyoloji konsültasyonundan sonra izin verilebilir.
Son yıllarda yapılan çalışmalarla Patent Foramen Ovale (PFO) bulunan dalıcıların değerlendirilmesi ayrı bir önem kazanmıştır. Otuz dekompresyon hastasının yapılan ekokardiyografik incelemesinde 18 ciddi dekompresyon hastasının %61’inde Valsalva Manevrası esnasında PFO vasıtasıyla sağdan sola şant görülmüştür. PFO konusunda elde genel sonuca varılacak yeterli veri yoktur. PFO bulunduğu tespit edilen dalıcı dalışta artan DH riskinin farkında olmalıdır. Beklenmedik ciddi dekompresyon hastalığı geçirmiş ve PFO varlığı tespit edilmiş dalıcılar ayrıca değerlendirilmelidir.
KONJESTİF KALP YETMEZLİĞİ
Konjestif kalp yetmezliğinin gelişmesi halinde sıklıkla bir koroner arter hastalığının varlığı söz konusudur. Başka nedenlerle de kalp yetmezliği gelişebilir ancak pratikte bu nedenler de selim kabul edilmez. Egzersiz esnasında herhangi bir kardiyak yetmezlik belirtisi varlığında dalış izni verilmemelidir.
PERİFERİK VASKÜLER HASTALIKLAR
Arteriyel ya da venöz olsun egzersiz toleransını sınırlayan periferik damar hastalıkları dalışa engel teşkil eder. Ayrıca soğuk su nedeniyle Reynaud Fenomeni de dalış için bir engeldir.
KALP PİLİ
Genel olarak kalıcı kalp piline ihtiyaç duyan hastalarda altta yatan kalp hastalığı dalışa engeldir.
HİPERTROFİK KARDİOMİYOPATİ
Hipertrofik kardiyomiyopatinin tanısı güçtür. Ani ölüm riski vardır ve sıklıkla ailesel yatkınlık söz konusudur. Sol ventrikül atımını engelleme derecesine göre belirti verir. Obstriksiyon bulgusu olmaması ani ölüm tehlikesini ortadan kaldırmaz. Olguların %90’ında EKG de sol ventrikül hipertrofisi, ST-T değişiklikleri ve anormal Q dalgası gibi değişiklikler mevcuttur. Hipertrofik kardiyomiyopati dalışa engel bir durumdur.
DALIŞA KESİN ENGEL DURUMLAR
- İskemik kalp hastalıkları (Klinik ya da EKG ile tanı konulmuş)
- Kalp yetmezliği
- Obstrüktif kardiyomiyopati
- Aort yetmezliği (semptomatik ve sol ventrikül fonksiyonları bozulmuş)
- Aort stenozu
- Mitral stenozu
- Mitral kapak prolapsusu (semptomatik) Konjenital kalp hastalıkları (ASD, VSD, PDA)
- Konjenital kardiyomiyopati
- Kalp kapak replasmanı
- Ventriküler taşikardi.
- Paroksismal taşikardi
- İkinci üçüncü derecede AV blok
- Semptomatik aritmiler
- Wolf-Parkinson-White (WPW) Sendromu
- Uç organ hasarına yol açmış hipertansiyon
- Antiaritmik, antikoagülan, beta-adrenerjik antagonist ilaç kullanımı
DALIŞA GÖRECELİ ENGEL DURUMLAR
- Mitral yetmezliği (asemprtomatik ve sol ventrikül fonksiyonları yerindeyse)
- Aort yetmezliği (asemptomatik, sol ventrikül fonksiyonları yerinde ve sol ventrikül hipertrofisi ve dilatasyonu yoksa)
- Mitral kapak prolapsusu (asemptomatik)
- Opere edilmiş konjenital anomaliler
- Beklenmedik Dekompresyon Hastalığı geçirmiş PFO si bulunanlar
- Hipertansiyon
- Birinci derecede blok, Mobitz Tip I
- Sağ ve sol dal bloğu
- Sinüs bradikardisi
- Wolf-Parkinson-White (WPW) Sendromu
- Supraventriküler taşikardi
- Geçirilmiş MI, By-pass
DALIŞA GEÇİCİ ENGEL DURUMLAR
- Myokard Enfarktüsü
- By-pass operasyonu
- Hipertansiyon
Profesyonel Sualtıadamları
Kardiak kapasiteyi sınırlayan herhangi bir kalp hastalığı (doğumsal Hipertansif, kapaksal, ileti, aterosklerotik) olanlar ile kanda oksijen ve karbondioksit taşınma kapasitesini bozan hastalıkları olanlar ve kronik anemisi hemoglabinopatisi, koagulopatisi bulunanlar profesyonel, sualtıadamı olamazlar.
Kan basıncı üst sınırı 150/90 mm Hg’dir. Profesyonel sualtıadamlarının ilk ve kontrol muayenelerinde EKG, hemogram, biokimya ve kardovasküler performans testleri yapılması zorunludur.
⭐️⭐️⭐️⭐️
⭐️⭐️ Tüplü dalış ve kalp. Spor tüplü dalışın kardiyak yönleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/15241540/
⭐️⭐️ Kalp ve su altı dalışı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17181043/
⭐️⭐️ Rekreasyonel dalış sırasında kalp fonksiyonundaki değişiklikler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/9181036/
⭐️⭐️ Sualtı Aktiviteleri Sırasında İnsanlarda Oksijen-İnflamasyon https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38474303/
⭐️⭐️ Mesleki dalgıçların sağlık gözetimi için kanıta dayalı bir sistem https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/27507783/
⭐️⭐️ Mesleki dalgıçların düzenli tıbbi muayenelerinin faydası https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/19912402/
⭐️⭐️ Dalışla ilgili acil durumlar https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/9056577/
⭐️⭐️ Dalış tıbbı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/1559472/v
⭐️⭐️ Tüplü dalış: Sizin ve hastalarınızın bilmesi gerekenler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16913196/
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Yukarıdaki Tüm Bilgiler farkındalık yaratmak maksadı ile olup hekiminizin muayenesi veya görüşleri yerini tutamaz.
Bu sebeple hekiminize / hekimlerinize düzenli periyodik muayene olun ve yönlendirmelerine uyun.
Sağlıklı dalışlar dilerim.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Dr Mustafa KEBAT
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü
Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.