Sihirli Diş Fırçası – Küçük Gençlere
Hatice Öğretmenimin güzel sınıfı,
Bu hafta yoğunluğum sebebi ile sizlere özel bir hikaye olmadı. Kusuruma bakmayın küçük gençler..
Önümüzdeki hafta muazzam bir hikaye geliyor..Sihir dünyasında gezmeye devam edeceğiz.
Hepinizi çok seviyorum. Çok kitap okuyun lütfen…
Dr. Mustafa KEBAT
Ali 11 yaşındaydı. Dişlerini fırçalamayı pek sevmezdi. Annesi her akşam,
“Ali, dişlerini fırçala!” diye seslenirdi.
Ama Ali çoğu zaman, “Bir kere fırçalamazsam ne olur ki? Hem zaten sabah yaparım.” diye düşünürdü.
Bir akşam banyoda lavabonun kenarında garip bir ışık saçan eski bir diş fırçası buldu. Fırça, yıllardır çekmecede unutulmuştu. Ama bu gece farklıydı. Kendi kendine parlıyordu.
Ali fırçayı eline alınca incecik bir ses duydu:
“Merhaba, ben Sihirli Fırça! Seni dişlerinin derinliklerinden çok daha uzaklara, paralel evrenlere götürebilirim. Ama önce bana söz ver: Dişlerini düzenli fırçalayacaksın.”
Ali şaşkındı. “Paralel evren mi? Yani bizimki gibi başka dünyalar mı var?”
Fırça cevap verdi:
“Evet! Fizikçiler buna paralel evren teorisi diyor. Senin yaşadığın dünya ile yan yana var olan başka dünyalar olabilir. Oralarda senin başka versiyonların bile olabilir. Hadi, ilk yolculuğumuza çıkmak ister misin?”
Ali gözleri parlayarak:
“Tabii ki isterim! Ama… diş fırçalamakla bunun ne ilgisi var?” diye sordu.
Sihirli Fırça gülerek:
“Göreceksin… her evrende dişler farklı şekillerde karşına çıkacak. Ve sen, sağlıklı dişlerin neden önemli olduğunu öğreneceksin.”
Fırça Ali’yi ışıklar içinde döndürdü. Bir anda kendini bembeyaz bir arazide buldu. Her yer şekerden yapılmıştı. Dağlar kocaman pamuk şekeriydi, nehirler çikolata akıyordu. Evlerin duvarları şeker kamışından, yollar karameldendi.
Ali şaşkınlıkla bağırdı:
“Vay canına! Burada yaşamak çok eğlenceli olmalı!”
Tam o sırada dişleri kocaman ama simsiyah olmuş çocuklar yanına geldi. Bir tanesi konuştu:
“Sen yeni misin? Sakın çok gülme, dişlerin kırılabilir.”
Ali hayretle sordu:
“Dişleriniz neden böyle kötü durumda?”
Çocuk üzülerek anlattı:
“Biz hep şeker yiyoruz. Burada sebze, meyve yok. Dişlerimiz çürüdü. Çünkü bakteriler şekeri çok seviyor. Onlar şekeri yiyince asit üretiyor. Asit de dişlerimizin sert tabakası olan mineyi eritiyor. Sonra delikler oluşuyor, biz buna çürük diyoruz.”
Ali şaşırmıştı. “Yani şeker yemek dişlerimizi bu kadar kolay bozabilir mi?”
Sihirli Fırça araya girdi:
“Evet Ali. Şeker, bakteriler için enerji kaynağıdır. Bakterilerin oluşturduğu asit dişi yavaşça delik deşik eder. Düzenli fırçalamazsan, bakterilerin oluşturduğu ince yapışkan tabaka, yani plak, dişlerin üzerinde kalır ve çürük başlar.”
Ali kafasını salladı:
“Demek ki annem haklıymış…”
Bir sonraki yolculukta Ali kendini metalden yapılmış bir şehirde buldu. Buradaki insanların dişleri normal değil, tamamen çelikten yapılmıştı.
Bir çocuk yanına geldi ve gururla dedi ki:
“Bizim dişlerimiz asla çürümez. Çünkü metalden!”
Ali şaşkınlıkla sordu:
“Ama yemek yemek zor olmuyor mu?”
Çocuk güldü:
“Oluyor. Mesela sıcak çorba içtiğimizde dişlerimiz yanıyor çünkü metal ısıyı hemen iletiyor. Soğuk dondurma yediğimizde de dişlerimiz donuyor. Ayrıca tatları tam olarak alamıyoruz.”
Sihirli Fırça açıkladı:
“İşte bu yüzden doğanın yaptığı dişler mükemmel bir dengeye sahiptir. Dişlerimizin dış kısmındaki mine serttir ama iç kısımlarında dentin ve pulpa gibi canlı dokular vardır. Pulpa, dişin kalbi gibidir; içinde sinirler ve damarlar bulunur. Böylece diş hem güçlüdür hem de duyarlıdır.”
Ali düşündü:
“Yani dişlerimizin doğal hali aslında en iyisi…”
Ali bir sonraki evrende kendini kocaman bir ormanda buldu. Ama ağaçlar yeşil değildi; her biri bakterilere benziyordu. Büyüteçle bakınca, bunların aslında Streptococcus mutans adlı bakterilerin dev versiyonları olduğunu fark etti.
Bakteriler hep bir ağızdan bağırıyordu:
“Biz şeker yeriz, asit üretiriz, dişleri çürütürüz!”
Ali ürktü. “Bunlar gerçek hayatta da var mı?”
Sihirli Fırça başını salladı:
“Evet, ama bu kadar büyük değiller. Onlar mikroskobiktir, yani gözle göremeyeceğin kadar küçüktür. Ama ağızda milyarlarca yaşarlar. Eğer dişlerini fırçalarsan onları temizlersin. Eğer fırçalamazsan, dişlerdeki boşlukları doldurur ve zarar verirler.”
Ali merakla sordu:
“Peki onları tamamen yok edebilir miyiz?”
“Hayır,” dedi Fırça. “Ama onlarla dengeli yaşayabiliriz. Tıpkı bir ormanın içinde iyi ve kötü canlıların bir arada yaşaması gibi. Bizim görevimiz onları kontrol altında tutmak.”
Ali bu kez bir zaman kristalinin içine girdi. Burada insanların dişleri, zamanla birlikte hızla yaşlanıyordu. Bir gün fırçalamadıklarında, dişleri birkaç yıl yaşlanıyor gibiydi.
Bir çocuk ona yaklaşıp dedi ki:
“Biz fırçalamayı aksatırsak, dişlerimiz hızla sararır ve kırılır. Çünkü zaman burada daha hızlı akar.”
Ali şaşırdı:
“Gerçek dünyada da böyle mi?”
Fırça cevapladı:
“Aslında evet. Dişlerini fırçalamazsan, kısa sürede plak birikir. O plak sertleşir ve tartar olur. Bu da diş eti hastalıklarına yol açar. Diş eti çekilirse, dişler sallanır ve düşer. Yani fırçalamamak, zamanı hızlandırmak gibidir.”
Ali derin bir nefes aldı:
“Ben dişlerimi kaybetmek istemem. Çünkü onlar sadece yemek için değil, gülmek ve konuşmak için de önemli.”
Bir yolculuk sırasında Ali, evrenler arasında kaybolmuş küçük bir laboratuvara girdi. Burada beyaz önlüklü bilim insanları çalışıyordu. Mikroskoplarla dişlerin yapısını inceliyorlardı.
Ali dayanamayıp sordu:
“Dişler neden bu kadar önemli ki, siz bile araştırıyorsunuz?”
Bir bilim insanı gülümseyerek anlattı:
“Çünkü dişler sadece ağızda duran taş parçaları değildir. Onlar vücudun sağlığı için kapıdır. Eğer dişlerde çürük varsa, bakteriler kana karışabilir. Bu da kalbi, böbreği hatta beyni bile etkileyebilir. Biz buna sistemik etki diyoruz. Yani ağız sağlığı, bütün vücudu ilgilendirir.”
Ali şaşırarak tekrar sordu:
“Yani dişlerimizi fırçalamamak sadece çürük değil, kalp hastalığına bile yol açabilir mi?”
“Evet,” dedi bilim insanı. “O yüzden her gün düzenli bakım çok önemli.”
Son yolculukta Ali, kendi kopyasıyla karşılaştı. Ama bu kopya dişlerini hiç fırçalamamıştı. Dişleri sararmış, bazıları düşmüş, konuşurken zorlanıyordu.
Kopya Ali üzgün bir sesle dedi ki:
“Ben senin tembel halinim. Diş fırçalamayı hep erteledim. Şimdi gülümseyemiyorum, yemekleri zor çiğniyorum. Keşke zamanında fırçalasaydım.”
Gerçek Ali’nin içi burkuldu.
“Ben böyle olmak istemem.” dedi.
Sihirli Fırça ona son sözünü söyledi:
“İşte Ali, tüm yolculuğun özeti bu. Sağlıklı dişler, sana özgürce gülme, keyifle yemek yeme ve sağlıklı bir beden sağlar. Düzenli fırçalamak, seni bütün bu kötü ihtimallerden korur.”
Bir ışık hüzmesiyle Ali kendi banyosuna geri döndü. Elinde hâlâ sihirli diş fırçası vardı. Ama artık o fırçanın ışığı sönmüştü. Çünkü asıl sihir, Ali’nin kendi kararındaydı.
Ali derin bir nefes aldı ve gülerek dedi ki:
“Ben karar verdim. Bundan sonra her sabah ve her akşam dişlerimi fırçalayacağım. Çünkü dişlerim benim geleceğim.”
Ve o günden sonra, Ali sadece dişlerini fırçalamakla kalmadı; arkadaşlarına da öğrendiklerini anlattı. Paralel evrenlerde gördüğü her şeyi, bilimsel merakıyla süsleyerek paylaştı. Arkadaşları da onun sayesinde diş fırçalamanın önemini anladı.
Bir gün okulda, arkadaşlarıyla konuşuyordu.
Ayşe sordu:
“Ali, neden dişlerini fırçalamak bu kadar önemli? Ben bazen üşeniyorum.”
Ali gülümseyerek cevapladı:
“Çünkü dişlerin üstünde yaşayan bakteriler şekerle birleşince asit oluşturuyor. Asit, minemizi eritiyor. Mine, dünyanın en sert maddelerinden biri olsa da asite karşı zayıf. Eğer biz düzenli fırçalarsak, bakteriler plak oluşturamaz. Bu da çürükleri önler.”
Mehmet merakla araya girdi:
“Peki diş eti hastalıkları nasıl oluyor?”
Ali açıkladı:
“Plak temizlenmezse, sertleşip tartara dönüşüyor. Tartar diş etini rahatsız ediyor. Diş eti iltihaplanıyor, yani kızarıyor ve kanıyor. Buna gingivitis deniyor. Eğer ilerlerse periodontitis olur. Bu durumda dişler sallanıp düşebilir.”
Arkadaşları şaşırmıştı.
“Vay be Ali, resmen küçük bir diş doktoru olmuşsun!”
Ali gururla gülümsedi.
“Hayır, sadece paralel evrenlerde öğrendiklerimi anlatıyorum.”
O günden sonra sınıftaki bütün çocuklar, her sabah ve akşam dişlerini fırçalamaya başladı. Hatta öğretmenleri sınıfa “Gülümseme Panosu” kurdu. Her gün fırçalayan çocuk panoya bir yıldız yapıştırıyordu.
Bir ay sonunda, panoda parlayan yüzlerce yıldız vardı. Çocuklar öğrendiler ki, sağlıklı dişler sadece sağlık için değil, özgüven için de çok önemliydi.
Ve Ali, geceleri dişlerini fırçalarken sihirli fırçanın sesini hâlâ duyar gibiydi:
“Gerçek sihir, düzenli alışkanlıklarda saklıdır.”
Dr.Mustafa KEBAT
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Sayın okuyucu,
Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.
Dr Mustafa KEBAT
Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.
Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Doğal Yaşayın
Doğal Beslenin
Aklınıza Mukayet Olun
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Dr Mustafa KEBAT
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

