Eyvah Reçine Cildimi Yakıyor Ne Yapmalıyım?

Reçine; ağaçlardan, özellikle çamgillerden elde edilen viskoz, yapışkan ve genellikle sarımtırak renkli bir maddedir.

Endüstriyel üretimde, marangozlukta, sanat çalışmalarında ve geleneksel yöntemlerde sıkça kullanılır.

Reçinenin Cilde Etkisi

Reçine temasında meydana gelen olası cilt reaksiyonları şunlardır:

Ciltte yapışma ve hava almama: Kuruyan reçine cilt üzerinde tabaka oluşturarak hava almayı engeller ve tahrişi artırır.

Termal Yanıklar: Reçine eritilerek kullanıldığında yüksek sıcaklık içerir. Cilde teması halinde 1. ve 2. derece yanık oluşabilir.

Kimyasal Tahriş: Özellikle epoksi reçineler, çözücüler içerir. Bu maddeler cildi tahriş eder, kızarıklık, kaşıntı, şişlik ve kabarcıklara neden olabilir.

Alerjik Kontakt Dermatit: Bazı bireylerde bağışıklık sistemi reçineye alerjik reaksiyon gösterebilir.

Eğer elinize reçine bulaştıysa ve yanma hissi oluştuysa, aşağıdaki adımları uygulamanız çok önemlidir.

Aşağıda yer alan tarifler bilgi amaçlıdır. Hekiminize muayene olmadan – danışmadan kesinlikle kullanmamakısınız. Unutmayın her insanın vücudunun ihtiyacı olan tedavi – takviye farklı olabilceği gibi kullanılacak miktarlar – dozlar da farklıdır. Bu farklılıklara göre size en uygun yolu ve dozu önerecek olan hekiminizdir.

🛑 🛑 🛑 İlk Temas Anında Yapılması Gerekenler 🛑 🛑 🛑

Reçine cilde temas ettiğinde hızlı ve doğru hareket etmek çok önemlidir:

Panik Yapmayın İlk tepki genellikle paniktir. Ancak hızlı ve bilinçli bir müdahale hasarı azaltır.

🚿 🚿🚿🚿🚿 Reçineyi Ciltte Soğutun (Sıcaksa) 🚿 🚿🚿🚿🚿

Sıcak reçine temas ettiyse

  • Ellerinizi soğuk (buz gibi olmayan) akan su altında 10-15 dakika tutun.
  • Reçineyi çözücü madde kullanmadan önce su ve sabunla temizlemeye çalışın.
  • Özellikle ılık su ve yağ çözücü bir sabun (örneğin bulaşık deterjanı) etkili olabilir.
  • Ovmayın! Cildi tahriş edebilirsiniz.
  • Soğutma, ısıyı uzaklaştırır ve dokuların daha fazla zarar görmesini engeller.

Reçineyi Temizlemeye Çalışın

Soğuyan reçine ciltte kuruyabilir. Temizleme süreci önemlidir

  • Zorlamayın: Donmuş reçineyi soymaya çalışmak cilde zarar verir.
  • Temiz bir gazlı bezle silin.
  • Epoksi reçine ise:
    • Aseton (cilt için tahriş edici olabilir), alkol (izopropil alkol önerilir) ya da bitkisel yağ (zeytinyağı, hindistan cevizi yağı) ile reçineyi çözebilirsiniz.
  • Doğal reçine (çam reçinesi) ise:
    • Zeytinyağı, terebentin yağı ya da alkol etkili olur.
  • Ellerinizi sabun ve ılık su ile iyice yıkayın.

⚠️⚠️⚠️ Asla tiner, aseton, çamaşır suyu gibi sert kimyasalları doğrudan cilde uygulamayın! ⚠️⚠️⚠️

❄️❄️❄️ Yanma Hissi Varsa Soğuk Kompres Uygula ❄️❄️❄️

  • Temiz bir bez ya da havluya sarılmış buz torbasını (direkt buz değil) 10-15 dakika boyunca uygulayabilirsiniz.
  • Bu hem yanmayı hafifletir hem de ciltteki iltihabi tepkiyi azaltır.

💊 💊 💊 💊 💊 Cilt Bakımı Uygula 💊 💊 💊 💊 💊

  • Aloe Vera Jel – Ciltte serinletici, yatıştırıcı ve hücre yenileyici etkisi vardır.
  • Lavanta Yağı – Antiseptik ve antienflamatuvar özellikleri nedeniyle hafif yanıklarda kullanılabilir.
  • Bal – Doğal bir antibakteriyel olan bal, hafif yanıklarda koruyucu tabaka oluşturur ve iyileşmeyi hızlandırır.
  • Panthenol içerikli krem (Bepanthen gibi) ya da nemlendirici bir losyon sürerek cildin iyileşmesine destek olabilirsiniz.

🚨🚨 Alerjik Reaksiyon veya Kimyasal Yanık Belirtileri Varsa Hekiminize Danışın 🚨🚨

Aşağıdaki durumlarda vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalısınız

  • Gözle temas
  • Yanık genişse veya derinse
  • Şiddetli ağrı varsa ve geçmiyorsa
  • Şiddetli kızarıklık, Kabarcıklar açılmış ve iltihaplanmışsa
  • Ciltte dökülme ya da sızıntı
  • Alerjik reaksiyonlar sistemik hale gelmişse (nefes darlığı, dudaklarda şişme gibi)
  • Reçine çıkarılamıyorsa

İyileşme Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Bölgeyi nemli tutun: Cilt iyileşmesi için nem önemlidir. Bepanthen, Madecassol gibi onarıcı kremler kullanılabilir.
  • Güneşten koruyun: Yanık izlerinin kalmaması için bölgeyi güneşten koruyun.
  • Kabukları soymayın.
  • Bol su için: Cilt sağlığı için hidrasyon gereklidir.

Uzun Vadeli Cilt Zararları

Cilde sık temas eden reçineler zamanla şu sorunlara yol açabilir

  • Kronik dermatit
  • Ciltte lekelenme veya kalıcı pigment bozuklukları
  • Duyarlılık gelişmesi (allerjik reaksiyonlar artabilir)
  • Doku hasarı ve iz oluşumu

Önleme Yöntemleri

  • Eldiven Kullanın: Isıya ve kimyasallara dayanıklı koruyucu eldivenler kullanın.
  • İyi havalandırılmış ortamda çalışın.
  • Cilt teması halinde ilk yardım malzemelerini el altında bulundurun.
  • Kılavuzları okuyun: Epoksi veya polimer reçineler kullanıyorsanız üretici talimatlarını dikkate alın.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Antik çağlarda yanık tedavisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23888738/

⭐️⭐️ İnşaat kaplamasındaki epoksi kimyasallarına cilt maruziyeti, gözlem, görüşme ve ölçümlerle değerlendirildi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30259537/

⭐️⭐️ Epoksi bileşiklerinden kaynaklanan mesleki cilt hastalıkları. Epoksi reçine bileşikleri, epoksi akrilatlar ve 2,3-epoksipropil trimetil amonyum klorür https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/1837196/

⭐️⭐️ Boru yenileme ticaretinde epoksiye cilt maruziyeti – gözlemsel bir çalışma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22578424/

⭐️⭐️ Epoksi reçine bileşiklerinden kaynaklanan mesleki dermatozlar https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/2149318/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

El Yıkamak Egzema Yapar mı?

Sağlıklı iseniz, derinizde – cildinizde bulunan Roseomonas mucosa isimli bakterinin varlığı ile korunuyorsunuz demektir.

Cildimi bir bakteri mi koruyor?” diyorsunuz değil mi?

Evet…

Barsaklarınızda olduğu gibi cildinizi de koruyan ”mikrobiyata” var.

Ve siz sadece evhamlarınız sebebiyle olur olmaz kimyasallar ile ellerinizi belki de gün içinde defalarca yıkayarak kendi yararlı mikrobiyatanızı öldürüyorsunuz.

Cilt mikrobiyotası, derinin yüzeyinde ve altında bulunan çeşitli mikroorganizmaların toplamına verilen isimdir. Bu mikroorganizmalar arasında bakteriler, mantarlar, virüsler ve diğer mikroskobik canlılar bulunur. Cilt mikrobiyotası, cildin doğal ekosistemini oluşturur ve sağlıklı bir cilt için önemli bir rol oynar.

Mayıs 2018 de The Journel of Clinical İnvestigation da yayınlanan bir araştırmada;

Sağlıklı insanların derilerinde bulunan bakterilerin egzama (atopik dermatit) tedavisinde işe yarayabilecekleri belirlendi.

İnsan vücudunun temel kendini koruma prensiplerine bağırsaklarda, deride ve vücudun her yerinde yaşadığı anlaşılan trilyonlarca bakterinin (mikrobiyota) birçok hastalığa karşı korunma sağladığı hatta şimdi de iyileşmesini sağlamada ilaçlardan daha etkili olabileceklerine dair yeni bir delil daha elde edilmiş oldu.

Araştırmada,

Egzama hastalığı olmayan kişilerin derilerinde doğal olarak bulunan Roseomonas mucosa isimli bakteri izole edildi.

egzema rahatsızlığı bulunan 10 erişkinin ve 5 çocuğun derisine aktarıldı.

Roseomonas mucosa isimli bakteri bulunan sıvı, egzema rahatsızlığı bulunan 10 erişkinin dirseklerinin iç bölümüne ve vücutlarının egzama bulunan yerlerine haftada 2 gün, 6 hafta süreyle püskürtüldü.

10 Erişkin egzama tedavilerine de devam ettiler.

5 çocukta da benzer tedavi uygulandı. Rutin egzema tedavilerine de devam ettiler.Farklılık olarak uygulanan (Roseomonas mucosa) doz iki günde bir artırıldı ve tedavi süresi 4 hafta oldu.

10 Erişkin ve 5 çocuğun 2. hafta takipleri sırasında egzemalarının azalmaya başladığı ve tedavide kullanılan kortizonlu kremlere ihtiyaçlarının kalmadığı görüldü. Bu süreçte hem erişkinlerde hem de çocuklarda herhangi bir yan etki görülmedi.

Araştırmanın sonucu: 10 erişkinden 6’sında ve 5 çocuğun 4’ünde egzama belirtilerinde yüzde 50’ den fazla azalma olduğu tespit edildi.

Araştırmada elde edilen diğer bir sonuç: Paraben kimyasalının Roseomonas mucosa bakterisinin üremesini baskıladığı ortaya çıktı.

Birçok kozmetik ve kişisel bakım ürününün (içeriğinde yer alan paraben sebebiyle) cildin koruyucusu olan ve sağlıklı kalmasını sağlayan yararlı bir bakteriyi yok ederek sağlığa zarar verdiği anlamına geliyor.

Atopik dermatit veya egzama kronik enflamatuar bir deri hastalığıdır. Kişinin hayat kalitesini düşürür.

Atopik dermatit veya egzamalı çocukların ileri yaşlarda astım, saman nezlesi ve gıda alerjisine yakalanma riski daha yüksektir.

Egzema ile birlikte derinin yapısında ve fonksiyonlarında farklılaşma oluşur. Bu süreç derinin enfeksiyonlara özellikle de Staphylococcus aureus bakterisine bağlı enfeksiyonlara hassas hale getirir.

Staphylococcus aureus bakterisi egzamayı şiddetlendirmektedir. Lakin sistemik veya lo

kal kullanılan antibiyotikler tedavide yararlı olmamaktadır.

İyi bakterilerin cildimiz üzerindeki etkileri

1.      Cildin pH dengesini korumaya yardımcı olur.

2.      Cildin erken yaşlanma belirtilerini azaltmada etkilidir.

3.      Cilt bariyerinin güçlenmesine katkıda bulunur.

4.      Sivilce, akne, egzama gibi cilt sorunlarıyla mücadelede etkili olur.

5.      Cildin nem dengesini korumaya yardımcı olur.

Sonuç Olarak

El yıkamadan önce bir kez daha ”gerekli mi” diye düşünmek gerektiğini

Doğa ile barışık yaşamanın her canlının varolmasının bir nedeni olduğunu

Virüs – mikrop korkusu ile kullanılan el dezenfektanlarının neye sebep olduğunu

Öğrenmiş oldunuz

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Atopik dermatit için Roseomonas mukozası ile insanda ilk topikal mikrobiyom nakli https://insight.jci.org/articles/view/120608

⭐️⭐️ Cilt mikrobiyomu https://www.nature.com/articles/d41586-020-03523-7

⭐️⭐️ İnsan Deri Mikrobiyomunda Akne ile İlişkili Propionibacterium acnes Suşu Popülasyonları https://www.jidonline.org/article/S0022-202X(15)36405-8/fulltext

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Güneş Gözlüğü Cilde Nasıl Zararlı?

Gözlerimiz cildimizle birlikte gün (güneş) ışığına direk ve dolaylı (yansıyan) maruz kalan organlarımızdır.

Güneş ışınları: %50 kızılötesi ışık, %40 görünür ışık ve %10 morötesi ışıktan oluşur.

Yeryüzüne ulaşan güneş ışınların sadece %5 ini ultraviyole (morötesi) ışınları (Kısaca UV ışınları) oluşturmaktadır. %95 UVA, %5 UVB ışınlarından oluşmaktadır.

Güneşin Ultraviyale Işınları

Güneşin Ultraviyale ışınları 3 çeşittir:

  1. UV A Cildin derinlerine işler ve cilde zarar verebilir.
  2. UV B nın büyük bölümü ozon tabakası, su buharı, oksijen ve karbondioksit tarafından emilir. Güneş yanığının sebebidir. Cilt kanserine yol açabilir.
  3. UV C nin tamamı ozon tabakası, su buharı, oksijen ve karbondioksit tarafından emilir

Gözlerin, yapay, non-ionize ve elektromanyetik radyasyona verdiği cevaba foto-sensitivite (ışık duyarlılığı) diyoruz.


Göz, 280-1400 nm arasındaki ve çevremizde normal olarak bulunan non-ionize radyasyona karşı özellikle duyarlıdır.

Normalde göz merceği, kornea, vitreus (göz boşluğunu dolduran jel) görünen spektrumdaki ışığı tümüyle geçirdiğinden, bunlarda ışık hasarı olmaz. Fakat gözün bu bölümleri ışığı absorbe ederler ve esas hasar bu dokularda özellikle toplanan, kısa dalga boylu ve yüksek enerjili UVB (290-320 nm) ışınlarından olur.

UV ışınlarının karsinojenik etkisi 290-400 nm dalga boylarında ortaya çıkmaktadır.

Edinburg Üniversitesinden Dermatolog Dr. Richard Weller güneş gözlüklerinin gündüz saatlerinde beynin gece algısına neden olduğunu vücudumuzun melatonin ve seratonin salgısını azalttığını gözlemlemiştir.

Melanin, dokuların içindeki yarı iletken proteinleri çalıştırmak ve elektronlar oluşturmak için ışığın tüm frekanslarını emen bir pigmenttir. Hücreler, ışık üretir ve melanin emiliminin nerede olduğunu gösterir.

Gün aydınlandığında güneşten yayılan belirli dalga boylarındaki ışık huzmeleri göz kapaklarının açılması le birlikte gözün içine girer.

Gün şığı epifizi besler ve beyne havanın güneşli olduğunu bildirir.

Epifiz bezi, insan beyninin ortasında yer alan ve pineal bez olarak da adlandırılan küçük bir endokrin bezidir. Melatonin, seratonin başta olmak üzere bir çok hormon salgılar.

Güneşli bir günde Melatonin bir çok canlıda örneğin kurbağalar, bazı balıklarda hızlı renk değişikliği için çok gereklidir.

İnsanda Melatonin etkisi bu kadar kuvvetli olmasa da melanogenesis’te (pigment oluşumu) rol aldığı düşünülmektedir.

Pro-opiomelanokortin (POMc) proteini aktivasyonu gün ışığı ile ilişkili olup merkezi melanokortin sisteminin bir parçasıdır.

Melanokortin sistemi, hem beslenme davranışlarında hem de enerji harcamasında ayrıca cilt ve saç gibi çevresel dokularda enerji dengesinin kritik bir düzenleyicisidir.

Güneşi gereğince almamaktan (Güneş gözlüğü kullanımı) kaynaklı mavi ışığa maruziyet, gözde oksijen azalmasına yol açar. Bu da mitokondriyi etkileyen faktörlerden biri olur.

Retina üzerinde olağandışı derecede kan damarlarının üremesi (retinal proliferasyon), retinal incelme ve katarakt da ortaya çıkabilecek durumlar arasındadır.

Zira, göz dokularında daha fazla çözünmüş oksijen ihtiyacı oluşur ve bu da görme bozukluklarını beraberinde getirir.

Güneş ışığı (UV ışığı) eksikliğine bağlı dokularda melanin azalır. Bu da retina proteinlerine zarar verdiği kalıcı fotoreseptör hasarına neden olur. 

Sabah güneşin doğması ile arada cam olmadan (Güneş gözlüğü) retinaya gelen doğal gün ışığı, gözlerin arkasındaki hipofiz bezini aktivite eder. Aşağıda Hipofiz bezinin arka lobunun ve ön lobunun kontrol ettiği hormon salgılayan organ ve bezler görülmektedir.

Gün ışığı Tiroid bezinin uyarılmasını sağlayan hormonlara etki eder. Kadınlarda yumurtalığa, erkeklerde folikül uyarıcı hormonunu uyararak sperm üretimini sağlar. Yine gün ışığı etkisi ile Prolaktin hormonu kadınlarda meme bezlerini süt salınımı için uyarır.

  • Östrojen steroid hormonu
  • Dopamin
  • Adrenalin
  • Serotonin (mutluluk hormonu)
  • Melatonin

Doğal gün ışığından etkilenen diğer hormonlardır. 

Güneşli bir günde neden çoğumuz mutlu oluruz?

Seratonin yüzünden!!

Güneş ışığı (UV ışığı) eksikliğine (Güneş gözlüğü kullanımı) bağlı dokularda melanin azalır. Bu da retina proteinlerine zarar verdiği kalıcı fotoreseptör hasarına neden olur. 

Güneş gözlüğü takmak epifiz bezini aç bırakır ve beynin havanın bulutlu olduğunu düşünmesini sağlar, bu da cildin güneşe maruz kalmaya hazırlanmasını engeller. Dr. Weller’in teorisi ispatlanamadı lakin çürütülemedi de.

Sonuç olarak; Cildimizin olduğu gibi gözlerimizin de güneş ışığı vasıtası ile hormonal sistemimizin dengesinde etkin bir rol oynadığını ve güneş gözlüğü ie bu dengenin bozulabileceğini düşünmemiz gerekiyor.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ UV Işığının Cilt Üzerinden Beyne ve Endokrin Sistemine Nasıl Etki Ettiği ve Nedeni https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5905393/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla