Böbreklerinizin Sesine Kulak Verin

Organlarınıza kulak veriyor musunuz?

Muazzam dizayn edilmiş olan vücudunuzun her bir organı kendi dillerinde size seslenir. Özellikle yanlışlarında size ilk başlarda fısıldarken yanlışlara devam ettiğiniz takdirde zaman içerisinde haykırırlar. Ki o safhaya gelindiğinde diğer organlarınızdan da sesler gelmeye başlamıştır.

Peki siz organlarınıza kulak veriyor musunuz?

Tıp mı okudum ki bileyim

Olur mu öyle canım, daha neler” vb gibi pek çok farklı cevap – reaksiyon verdiğinize eminim.

Bir kısmınız keyfine/kafasına göre ilaç yazdırmayı biliyor..!!

Hatta; ilaç yazdırırken hiç eksik etmedikleri cümleler;

insan kendi kendinin doktoru olmalı

Ben kendimi biliyorum

Bana yarayan ilaçları biliyorum” demeyi de biliyorlar.

Lakin vücutlarının – organlarının seslerini dinlemeyi bilmiyorlar.

Merak edenler için;

Organlarınızın sesine nasıl kulak vereceğiniz konusuna böbreklerinizden başlayalım.

Eğer dikkatle okur ve biraz da pratik yaparsanız, böbrekleriniz sıkıntıda olduklarında ilk başta önemsiz ve normal görünebilen lakin noktaları birleştirmeye başladığınızda size nasıl seslendiğini hatta haykırıp ağladığını öğrenmiş olacaksınız.

Anemi

Anemi, doku ve hücrelere oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin sayıca veya fonksiyon olarak yeterli olmaması durumudur.

Böbrekler, kemik iliğinize kırmızı kan hücreleri üretmesini söyleyen eritropoietin adı verilen bir hormon üretir. Böbreklerinizde oluşan hasarlar eritropoietin üretimini ve dolayısı ile de kırmızı kan hücresi üretimini zayıflatır. Sonuç olarak böbreklerde gelişen hasarın büyüklüğü ve hızı ile orantılı olarak anemi gelişir. (Anemi gelişiminin farklı bir çok sebebi olduğu unutulmamalıdır.)

Anemi, doku ve hücrelere giden oksijenin azalması sebebi ile organlarda ve dolaysı ile de vücutta yorgunluk hali oluşturur.

Böbreklerinizin size seslenme yollarından biri anemi – yorgunluk gelişimidir.

Kronik Yorgunluk

Yorgunluk deyip geçmemelisiniz. ”İşyerinden olmuştur, okuldan olmuştur” bahaneleri ile kendinizi oyalamamalısınız. Sağlığınız söz konusu ise her zaman sebep sonuç ilişkisini net ortaya koymalısınız.

Neden yorgunum?

Böbreklerinizin doğal fonksiyonlarından biri de kanı filtreleyerek süzme ve temizleme işlevidir. Bu yolla kan içerisinde oluşan yıkım ürünlerini, kanda oransal artmış maddelerin azaltılması, kana karışmış yabancı maddelerin – kimyasal ve biyolojik atıkların, ilaçların vb gibi maddelerin idrar yolu ile atılmasını sağlar.

Böbreklerde gelişen hasarın büyüklüğü ve hızı ile orantılı olarak kanı filtreleyerek süzme ve temizleme işlevi de yavaşlar – azalır. Devamında kandan temizlenmesi gereken atık maddeler birikmeye başlar. (Böbreğin filtreleme süzme ve temizleme işlevinin azalmasının farklı bir çok sebebi olduğu unutulmamalıdır.)

Böbreklerinizde sorun olup da filtreleme süzme ve temizleme azaldığında kanınızdaki atık ürünlerini temizlemek için farklı metabolik yolları devreye sokarak çok daha fazla çalışması ve dolayısı ile daha fazla enerji harcaması gerekir.

Sonuç olarak bitmeyen – geçmeyen yorgunluğunuz varsa birçok sebebinin yanı sıra böbrekleriniz size sesleniyor olabilir.

Sürekli Üşüme

Burası soğuk mu yoksa tek ben miyim?” diyenlerden misiniz?

Çevrenizdekiler kısa kollarla rahatken siz titriyor musunuz? Üstünüze kat kat giymek ihtiyacı mı hissediyorsunuz?

Kansızlık ortaya çıktığında oksijen azlığı, ısı üretiminin azalmasına neden olur. Yine kanda atık madde birikimi ve dolayısı ile kanda sıvı dengesi bozulması yorguluk ile birlikte vücudun ısı dengesini de bozar. Böbreklerinizin işlevinin azalması – bozulması ile oluşan anemi ve kronik yorgunluk aynı zamanda termoregülasyon mekanizmasını – ısı dengelenmesini etkileyerek sürekli üşümeye sebep olur.

Çevrenizdekilerden farklı iseniz üşümeniz geçmiyor ise böbrekleriniz size sesleniyor olabilir.

Nefes Darlığı

Yaşınıza, genel kas formunuza göre merdiven çıkmanız, yol yürümeniz yavaşladı mı?

Biraz hareketlenince nefes nefese mi kalıyorsunuz?

Enfeksiyon ve benzer hastalıkları dışarıda bıraktığımızda; nefes darlığı, genel olarak akciğerlerde sıvı yoğunluğunun artması (sıvı yüklenmesi) veya anemiye – kansızlığa bağlı kandan yetersiz oksijen gelmesi ile gerçekleşir.

Her iki durum da önceki satırlarda açıkladığım sebep sonuç ilişkileri meydana gelir.

Nefes darlığı başladığında bir çok sağlık sorununun yanı sıra böbrekleriniz size sesleniyor olabilir.

Kuru ve Kaşıntılı Cilt

Cildin doğal görünümü ve sağlıklı kalmasını sağlayan başta su (vücut sıvı dengesi) olmak üzere vitamin mineral vb gibi bir çok yararlı maddenin yanı sıra kana karışan ve cilt için zararlı toksinler, kimyasallar vb gibi maddeler böbreklerde süzülerek idrar yolu ile atılırlar

Yararlı moleküllerin vücut – kan dengesinin kurulmasında zararlı maddelerin bertaraf edilmesi ve dışarı atılmasında etkin rol oynayan böbreklerde gelişen yetersizlikler – sorunlar hem kanda biriken yararlı ve zararlı moleküllerin olumsuz etkileri hem de ter yolu ile deriden atılımlarının artması sonucu ciltte görüntüsel ve sonrasında yapısal değişikliklere. sebep olurlar.

Su yani vücut sıvı dengesinin bozulması aynı zamanda asit-baz dengesinin de olumsuz etkilenmesi ile cilt bariyerlerini bozarak cilt yüzeyinde kurumaya dolayısı ile kaşıntılara sebep olur.

Cildinizde, kuru, pullu, kaşıntılı ve kolayca tahriş olan bir görünüm var ise losyonlarla kremlerle geçiştirmeyin. Unutmayın böbrekleriniz size sesleniyor olabilir.

Şişmiş Ayaklar

Ayaklarıma kara sular indi – iniyor” eskilerde sık duyduğum günümüzde pek rastlamadığım bir cümle. Ayakların şişmesini ve yorgunluğunu ifade ediyor.

Ayakların şişmesine sebep olan bir çok etken mevcut.

Lakin ayak bileklerinizde, elleriniz ve bacaklarınızda şişme oluyorsa sodyum (Na) dengesizliğinden (Na arttığında su çeker ve dolayısı ile çevresinde göllenme – ödem oluşur) kaynaklanan sıvı tutulumu söz konusu olabilir.

Böbrekleriniz sodyum (Na), Potasyum (K), Magnezyum (Mg) başta olmak üzere genel mineral dengesinde önemli bir rol oynar.

Sağlıklı böbrekler normalde fazla tuzu ve suyu dışarı atar, ancak zayıfladıklarında her şey dokularınızda toplanır ve sodyum, suyu bulunduğu yere doğru sürükler. Dolayısı ile özellikle ayaklarda şişmeler meydana gelir.

O sebeple el ve özellikle ayaklarınızda şişmeler oluyorsa böbrekleriniz size sesleniyor olabilir.

Şiş Gözler

Sabah uyandığınızda genellikle kısa sürede geçen göz kapaklarınızda hafif bir şişlikler görüsünüz. Bu normal bir durumdur. Çok uyumak yada az uyumak bu şişliği daha da belirginleştirebilir.

Eğer göz kapaklarınızdaki şişlikler düzelmiyor ise veya normalin ötesinde fazla şişme oluyorsa “Protein kaçağı” olabilir. Böbreklerinizin filtreleme gücü azaldığında yada kaybettiklerinde, kanınızdaki temel proteinler idrarınız yoluyla atılmaya başlar. Protein kaçağının gözle görülür bulgularından önemli bir tanesi göz kapaklarında şişliktir.

Göz kapaklarınızda şişmenin birçok farklı sebebi olabilir. Lakin başka bir sebep yok ise böbrekleriniz bu sefer size seslenmiyor net bir şekilde bağırıyor olabilir. Haberiniz olsun.

Kötü Nefes ve Metalik Tat

Vücudunuzun çalışması sırasında metabolizma bir çok farklı atık üretir. Pek tabi ki kanın içerisindeki fazlaya dair her maddenin atılımı için bir çok ana ve tali yollar vardır.

Atıklarınız kan dolaşımınızda birikmeye başladığında (üremi adı verilen bir durum), ağzınız fazla atıkların kaçış yollarından biri haline gelir. Bunun sonucu olarak da nefesiniz – ağzınız kötü kokmaya tat alma duyularınız sürekli bir metalik tatlar almaya başlar. En sevdiğiniz lezzetlerin bile tadı giderek azalır.

Tad alma kayb ve ağız kokusunun pek çok farklı sebebi olsa da böbrekleriniz size sesleniyor da olabilir.

İştahsızlık – Bulantı – Kusma

Sevdiğiniz gıdalara karşı ilginiz azalmış gennel olarak iştahsınız kesilmişse kanınızın içerisinde atıkların – toksinlerin miktarı artmış olabilir. Kandaki atıkların artması sindirim sisteminizi bozarak mide bulantısı ve kusmaya yol açabilir

Başka bir sebebi yok ve böbreklerinizden kayaklanıyorsa size haykırıyor demektir. Derhal hekiminize danışmalısınız.

Sık İdrara Çıkma

Başta çok sıvı tüketmek olmak üzere, idrar yolu enfeksiyonları veya prostat sorunları gibi pek çok başka sebep idrar çıkışını arttırır. Soğukta biraz fazla kalsanız bile idrar çıkışınız fazlalaşır. Buna rağmen sık idrara çıkma takip edilmesi gereken bir durumdur. Örneğin; Diyabet hastalığının ilk bulgularındandır.

Eğer sık idrara çıkıyorsanız özellikle kendinizi takip etmelisiniz.

Böbreklerinizde gelişmeye başlayan filtrasyon – süzme sorununun ilk bulgularından biri olabilir. O sebeple böbreğinizin sesine kulak verin.

Ağrılı İdrara Çıkma

İdrar yaparken yanma hissiniz mi var? Aynı zaman da ağrı da oluyor mu?

İdrar yollarınızda enfeksiyon veya iltihap olduğu anlamına gelebilir. Çok tipik bir durumdur. Hemen hepiniz biliyorsunuz. Lakin bilmediğiniz kafanıza göre kullandığınız antibiyotiklerin de böbreğinize zarar vereceği. O sebeple hekim kontrolü olmadan ilaç kullanmayın.

Böbreklerden gelen ve genel olarak dinlediğiniz bu sese daha fazla ihtimam gösterin..

Köpüklü veya Kanlı İdrar

Vücudunuzun bir yerinde kan varsa sorun da vardır. Kanın olması gereken yer damarlarınızın içidir. Dışı değil. İdrarınızda kan varsa idrar yollarınızda veya böbreklerinizde sorun vardır. Ya bir zedelenme sebebi ile yara bölgesinden akan kan yada böbreklerinizin hasarlı filtrelerinden geçen kırmızı kan hücreleri idrarınıza karışıyordur.

Bu durum böbreklerinizden kaynaklanıyor ise imdat çığlığıdır. Derhal hekiminize danışmalısınız.

İdrarınıza baktınız köpüklü. Bu durumun tek sorumlusu idrarınızda protein olmasıdır. İdrara protein karışması da böbreklerinizin hasarlı filtreleridir. Bu durum da böbreklerinizin seslenişi değil imdat çığlığıdır. Derhal hekiminize danışmalısınız.

Uyku Sorunu

Kanınızda toksin miktarı arttıkça beyin fonksiyonlarında farklılaşmalar ve dolayısı ile uyku süresinin kısalması, anksiyete, benlik kavramında değişme gibi sonuçlar görülür. Böbrek fonksiyonlarındaki azalma ile ilk meydana gelen uyku bozukluğu olup diğer bulgular ilerleyen süreçlerde ve hastalığın ağırlaştığı durumlarda ortaya çıkar.

Üremik hastalarda, derin uyku süreleri kısalmış ve toplam uyku süresi azalmıştır. BUN seviyelerindeki artış ile uyku bozukluğunun ciddiyeti arasında pozitif korelasyon vardır.

Uyku bozukluğunuz var ise böbrekleriniz kaynaklı olabileceği aklınızda olmalıdır. Böbrekleriniz haykırmasa da kuvvetli bir seslenişi olarak işitmelisiniz.

Konsantre Olma Zorluğu

Beyin fonksiyonlarının zihinsel işlevlerini yerine getirebilmesi için kandaki oksijenin yeterli ve sabit bir oranda devamlılığı önemlidir.

Yazının. başlarında bahsi geçen anemi gelişimi sebebi ile kırmızı kan hücreleri azaldığında taşıyabilecekleri oksijen de orantılı olarak azalır. Zihinsel bulanıklık aneminin ilerlemesi ile artarken unutkanlık, kafa karışıklığı ve odaklanma kaybı gibi sorunlar artarak devam eder.

Kolaycılığa kaçarak bu sorunların kaynağını strese bağlamak yerine böbreklerinizden gelen sesli bir uyarı olarak dikkate almalısınız.

Böbrek Taşları

Böbrek taşlarının birçok oluşum mekanizması mevcut olup hafiften kıvrandırıcı çok şiddetli ağrıya kadar değişen bulguları mevcuttur. İdrarda kan veya pembe görünüm en tipik etkilerindedir. Genelikle belirtiler şiddetli olduğu ve sizler tarafından bilindiği için böbreklerinizden gelen sese yanıt vermeyi biliyorsunuz. Sakın hekiminize danışmayı ihmal etmeyin.

Unutmayın

Böbrekleriniz belki bugüne kadar size hiç seslenmedi. Lakin bu sessizlik, sağlıklı oldukları anlamına gelmeyebilir. Sağlıklı yaşam alışkanlıklarına devam eder ve böbreğinizin sesini zamanında duyabilirseniz hayatınıza sağlıkla devam edebilirsiniz.

Unutmayın, bedeniniz sizinle konuşur — bazen sessizce, bazen de uyarılarla. Bu yazı böbreklerinizden gelen sesleri fark etmeniz ve önemsemeniz için bir çağrıdır. Böbreklerinizi ihmal etmeyin, çünkü onlar sizi ihmal etmiyor.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Obstrüktif Uyku Apnesi ve Böbrek Hastalığı: Olası Çift Yönlü Bir İlişki mi? https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4513269/

⭐️⭐️ Kronik Renal Yetmezlikli ve Böbrek Nakilli Hastalarda Uyku Bozukluğunun Araştırılması ve Bunun Yaşam Kalitesi Üzerine Etkisi https://jtsm.org/tr/makaleler/kronik-renal-yetmezlikli-ve-bobrek-nakilli-hastalarda-uyku-bozuklugunun-arastirilmasi-ve-bunun-yasam-kalitesi-uzerine-etkisi/doi/jtsm.02.004

⭐️⭐️ Fizyoloji, Böbrek https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK538339/

⭐️⭐️ Fizyoloji, Glomerüler Filtrasyon Hızı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29763208/

⭐️⭐️ Gebelikte Böbrek Fizyolojisi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4089195/

⭐️⭐️ Böbrekteki akuaporinler: fizyoloji ve patofizyoloji https://journals.physiology.org/doi/full/10.1152/ajprenal.00304.2019

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Alkali Su Mucize mi?

Alkali Su Nedir?

Alkali su, pH seviyesi 7.0’ın üzerinde olan su olarak tanımlanır. Normal içme suyu genellikle nötr pH (yaklaşık 7.0) seviyesindedir.

Alkali suların pH değeri ise genellikle 8.0 ile 9.5 arasında değişir. Bu su türü doğal kaynaklardan elde edilebildiği gibi, elektroliz veya filtreleme işlemleri ile de yapay olarak üretilebilmektedir.

Son yıllarda alkali su, “vücudu alkalize ettiği”, “kanseri önlediği”, “yaşlanmayı geciktirdiği” ve “metabolizmayı hızlandırdığı” gibi iddialar ile popülerlik kazanmıştır.

Peki bu iddialar ne kadar doğrudur?

Alkali su gerçekten mucizevi bir içecek midir, yoksa pazarlama etkisiyle abartılan bir ürün müdür?

Alkali Su ve pH Dengesi – Vücudu Alkali Hale Getirir mi?

İlk ve en yaygın iddia, alkali suyun vücut pH’ını dengelediği ve asidik ortamı alkalize ederek hastalıkları önlediğidir.

Bilim Ne Diyor?

  • Vücut pH dengesi, son derece karmaşık ve sıkı kontrol edilen bir sistemdir. Kanın pH değeri yaklaşık 7.35 – 7.45 aralığında sabit tutulur. Bu denge, başta böbrekler ve akciğerler olmak üzere birçok sistem tarafından yönetilir.

  • Ağız yoluyla alınan alkali su, mideye ulaştığında, midede bulunan güçlü hidroklorik asit (HCl) ile karşılaşır ve nötralize olur. Bu durum, alkali suyun sistemik pH üzerinde belirgin bir etkisinin olmadığını gösterir.

  • Harvard Medical School ve Mayo Clinic gibi tıp dünyasının öncü kuruluşları, alkali suyun sistemik pH üzerinde kalıcı ve anlamlı bir değişiklik yaratamayacağını belirtmektedir.

Sonuç: Alkali suyun vücut pH’ını değiştirdiği iddiası, fizyolojik olarak mümkün değildir. Vücut bu dengeyi kendisi sağlar.

Alkali Su ve Kanser: Kanseri Önler mi?

Alkali su savunucuları, kanser hücrelerinin asidik ortamda geliştiğini ve bu nedenle vücudun alkalize edilmesinin kanseri önleyeceğini ileri sürer.

Bilim Ne Diyor?

  • Kanser hücrelerinin asidik ortamda çoğaldığı doğrudur, ancak bu asidik ortam tümör hücrelerinin metabolizmasının bir sonucu olarak oluşur, neden değil.

  • American Institute for Cancer Research bu iddiayı açıkça reddetmiştir: “Kanserin asidik pH nedeniyle oluştuğuna dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur.”

  • Ayrıca, tümör hücreleri alkali ortamda da büyüyebilir. Dolayısıyla ortamın pH’ı tek başına belirleyici değildir.

Sonuç: Alkali suyun kansere karşı koruyucu olduğu yönündeki iddialar bilimsel olarak temelsizdir.

Alkali Su ve Metabolizma – Yağ Yakımını Artırır mı?

Bir diğer iddia, alkali suyun metabolizmayı hızlandırdığı ve kilo vermeye yardımcı olduğudur.

Bilim Ne Diyor?

  • 2016 yılında yapılan sınırlı bir çalışma, alkali su tüketen bireylerde idrarla birlikte daha fazla su atımı olduğunu ve bunun geçici kilo kaybına neden olabileceğini göstermiştir. Ancak bu su kaybı, yağ kaybı anlamına gelmemektedir. Metabolizma üzerinde kalıcı ve klinik olarak anlamlı bir etkisi henüz gösterilememiştir.

Sonuç: Alkali su, kısa vadede su atımını artırabilir ama doğrudan metabolizma hızlandırıcı etkisi bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

Alkali Su ve Spor Performansı – Daha Enerjik Hisseder Miyiz?

Bazı üreticiler, alkali suyun spor sonrası toparlanmayı hızlandırdığını, laktik asidi nötralize ederek kas ağrılarını azalttığını iddia etmektedir.

Bilim Ne Diyor?

  • 2010 ve 2016 yıllarında yapılan bazı küçük çaplı çalışmalar, alkali su içen sporcularda egzersiz sonrası toparlanmanın bir miktar daha hızlı olabileceğini göstermiştir. Ancak bu çalışmaların örneklem büyüklüğü küçüktür ve sonuçlar henüz genellenebilir nitelikte değildir.

  • Uluslararası Spor Hekimliği Derneği (ACSM), alkali suyun sporcu performansı üzerindeki etkilerinin daha fazla çalışma ile araştırılması gerektiğini belirtmiştir.

Sonuç: Belirli durumlarda küçük faydaları olabilir, ama bu konuda net bilimsel kanıtlar henüz yetersizdir.

Alkali Suyun Zararları ve Riskleri

Genellikle zararsız olarak sunulsa da, alkali su tüketiminin bazı olası yan etkileri mevcuttur:

  • Hipoklorhidri (mide asidi eksikliği): Uzun süreli yüksek pH’lı su tüketimi, mide asidini bastırabilir, bu da sindirim sorunlarına, vitamin ve mineral emiliminde bozukluklara neden olabilir.

  • Elektrolit dengesizlikleri: Yapay alkali sular, içerdiği elektrolitlerle bazı bireylerde potasyum ve sodyum dengesizliklerine yol açabilir.

  • Böbrek hastaları: Kronik böbrek yetmezliği olan bireylerde, fazla alkali yüklenmesi ciddi metabolik alkalozlara neden olabilir.

Piyasadaki Alkali Sular ve İçerikleri

Marketlerde satılan bazı “alkali” etiketli sular, aslında doğal kaynak suyu olup pH değeri 8.0 üzerindedir. Örneğin:

MarkapH DeğeriÜretim Yöntemi
Saka8.22Doğal kaynak suyu
Nestlé Pure Life7.8Filtreleme ve ozonlama
Hayat Su8.0Doğal kaynak

Bir de alkalize edilmiş yapay sular vardır: Elektroliz cihazlarıyla ya da filtreleme sistemiyle pH değeri yükseltilmiş sular. Bu tür suların etkileri doğal kaynak suyuna kıyasla daha fazla tartışmalıdır.

Alkaliliğin Farklı Yolları – Su Tek Yöntem Değil

Sağlıklı bir alkali dengeyi sağlamak için su içmek tek yol değildir.

Doğal olarak alkalize eden gıdalar şunlardır:

  • Ispanak, salatalık, limon (asit tadına rağmen metabolik olarak alkalidir)
  • Kereviz, brokoli, avokado
  • Badem, zencefil

Ayrıca stres yönetimi, derin nefes teknikleri ve egzersiz gibi yaşam tarzı faktörleri de pH dengesine etki edebilir.

Alkali Su Hakkındaki Gerçekler

🧪 İddiaBilimsel Gerçek
Vücudu alkalize eder❌ Hayır, mide asidiyle nötralize olur
Kanseri önler❌ Bilimsel dayanak yok
Metabolizmayı hızlandırır❌ Belirsiz ve geçici
Spor sonrası toparlanmayı hızlandırır❓ Kısıtlı bulgular var, genel geçer değil
Sindirimi destekler⚠️ Aşırı tüketimde tam tersi etki olabilir
Sağlıklı bir yaşam için gereklidir❌ Su içmek önemlidir ama “alkali” olması şart değil

Alkali su, bazı bireyler için tat farkı, mide hassasiyetine karşı rahatlatıcı etki gibi küçük faydalar sunabilir. Lakin genel sağlık üzerinde mucizevi bir etkisi olduğuna dair bilimsel bir kanıt yoktur.

Dengeli beslenme, yeterli su alımı, düzenli hareket ve stres yönetimi, vücut pH’ı ve genel sağlık için çok daha etkili ve doğal yöntemlerdir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Alkali Su: Ürik Asit ve Sistin Ürolitiyazisi İçin Yardımcı mı Yoksa Abartılı mı? https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38193415/

⭐️⭐️ Alkali suyun metabolik riskler, uyku kalitesi ve kas gücü ile ilişkileri: Menopoz sonrası kadınlar arasında kesitsel bir çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9621423/

⭐️⭐️ Alkali Diyet ve Suyun Sağlık Üzerindeki Etkileri, Sindirim Sistemi Bakteri Yükünün Azaltılması ve Topraklama https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/27089527/

⭐️⭐️ Alkali Su ve Uzun Ömür: Bir Fare Çalışması https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4906185/

⭐️⭐️ Osteoporozlu Postmenopozal Kadınlarda Alkali İçme Suyunun Kemik Yoğunluğuna Etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34463073/

⭐️⭐️ Kronik gut artriti tedavisinde alkali suyun konvansiyonel ilaçlarla birlikte kullanımının etkinliğinin değerlendirilmesi: Randomize kontrollü bir çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10994428/

⭐️⭐️ İyonize alkali su: Deney hayvanlarında metabolik asidozun yönetimi için yeni strateji https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/19527469/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Can Çekişen Karaciğer ve Böbrekleriniz

İnsan vücudu, doğanın sunduğu en kusursuz sistemlerden biridir.

Her hücre, her organ, her sistem olağanüstü bir uyum içerisinde çalışır. Lakin bu mükemmel yapının en büyük düşmanı ne toksik – zararlı kimyasallar, ne bulaşıcı hastalıklar, ne de genetik kusurlar değildir.

Karaciğer ve böbrekler, vücudun en hayati görevlerini üstlenen organlardandır.

Karaciğer; toksinleri arındıran, metabolizmayı düzenleyen, hormonları işleyen ve bağışıklık sistemine katkı sağlayan dev bir kimya laboratuvarıdır.

Böbrekler ise vücuttaki atıkları süzen, su-elektrolit dengesini koruyan ve kan basıncını düzenleyen hayati süzgeçlerdir.

Lakin sağlıksız beslenme, alkol ve uyuşturucu kullanımı, sigara, aşırı ilaç tüketimi, hareketsiz yaşam tarzı ve stres gibi faktörler bu organları yavaş yavaş çökertir.

Vücudun en büyük düşmanı, insanın kendi hatalı tercihleridir.

Karaciğerin Sessiz İsyanı

Karaciğer, yaklaşık 500’den fazla hayati görevi yerine getirir. Diğer bir çok orandan farklı olarak dikkat çekici özelliği uzun süre sessiz kalabilmesidir. Yani karaciğer hasar gördüğünde çoğu zaman ani – hızlı belirti vermez. Karaciğerin reaksiyon – tepki vermesinin geç olması sebebi ile fark edilene kadar geri dönüşümü mümkün olmayan hasarların olma olasılığı yüksektir.

Peki insan karaciğerine nasıl zarar verir?

Biraz ayrıntılandıralım…

Alkol – Kimyasal Katil

Karaciğerin baş düşmanı Alkol’ dür. Karaciğerde parçalanan alkol, asetaldehit adı verilen toksik bir maddeye dönüşür. Asetaldehit karaciğer hücrelerine zarar verir, iltihaplanmaya neden olur ve zamanla siroza kadar giden yıkıcı bir süreci başlatır.

Sağlıksız Beslenme – Yağların Sessiz Tuzağı

Yüksek kalorili, şekerli ve işlenmiş gıdalar karaciğerde yağlı karaciğer hastalığı’ adı verillen yağ birikimine ve biriken yağlar da zamanla hücre ölümüne ve iltihaplanmaya neden olur. Alkol bağlı olmayan siroz sebeplerinden biridir.

İlaç Kullanımı – Gereksiz Yük

Ağrı kesiciler, antibiyotikler başta olmak üzere hemen hemen tüm ilaçlar karaciğerin detoksifikasyon kapasitesini zorlar. Özellikle parasetamol gibi yaygın kullanılan. bazı ilaçlar yüksek dozda veya uzun süreli çok sık kullanıldığında karaciğer yetmezliğine kadar gidebilen hücresel hasarlara neden olur.

Toksinler ve Çevresel Kirlilik

Zehirli mantarlar, pestisitler, ağır metaller ve endüstriyel kimyasallar da karaciğeri olumsuz etkileyen diğer faktörler arasındadır. Özellikle karaciğerin işleyebileceği (detoksifiye edebileceği) sınırların üzerine çıkarak hücrelerin ölümüne sebep olur.

Böbreklerin Sessiz Tükenişi

Böbrekler de karaciğer gibi sessiz çalışan bir organ olup bozulma – hastalanma süresi de sessiz olması sebebi ile hastalığın son evresine kadar verdiği hafif belirtilerin fark edilmesi zordur.

Aşırı Tuz ve Şeker Tüketimi

Günümüz beslenme alışkanlığında önemli yer tutan işlenmiş gıdalar, böbreklerin hem yapısal hem de fonksiyonel bozulmasına yoL açmaktadır. Özellikle aşırı tuz tüketimi böbreklerdeki glomerüllerde yapısal bozulma yaparken, kan şekerindeki yükselmeler ilk olarak insülin direncine zaman içerisinde de diyabete yol açarak böbrek fonksiyonlarının bozulmasına yo açar.

Sıvı Yetersizliği

Günlük su tüketimi azaldığında, böbrekler en önemli işlevi olan atıkları süzme – görevini yeterince yeterince yerine getiremez. Bu süreç ilk olarak kristalleşmeye sonra böbrek taşlarına, zaman uzadıkça böbrek yetmezliğine kadar gidebilir.

Ağır Metaller ve Kimyasallar

Kurşun (Pb), Cıva (Hg), Arsenik (As), Kadmiyum (Cd), Alüminyum (Al), Nikel (Ni) gibi ağır metaller böbrek hücrelerine doğrudan zarar verir. Bu maddeler uzun vadede böbrek fonksiyonlarını geri döndürülemez şekilde bozar.

Yüksek Proteinli Diyetler

Aşırı hayvansal protein alımı ile protein metabolizması ile oluşan üre gibi maddelerin atılımı böbrekleri zorlar, Özellikle kronik böbrek hastalığı riski olan bireylerde böbreklere ekstra yük bindirir.

Hatalı Tercihlerin Anatomisi

Anlık zevkler ve zaaflar insanlığın belkide en büyük sorunu. Sonuçlarını düşünmeden yapılan tercihlerin yol açtığı ve uzun vadede ortaya çıkan sağlık sorunları büyük bir problem.

Alkol alırken, fast-food gıdaların, paketli ürünlerin tüketimi sigara içiminde ve benzeri bir çok hatalı tercihin sonucu olarak vücudunuzda geleceğe yönelik birikimli zararlar oluşmakta.

Ayrıca;

  • Kronik stres, karaciğerin inflamatuar yanıtını artırırken, böbreklerin de kortizol dengesini bozar.
  • Uykusuzluk: Onarım ve dinlenme süreci olan uykunun süresinin. yetersiz olması yada kalitesinin düşmesi karaciğerde glikojen depolamasını ve böbreklerde filtrasyon oranını olumsuz etkiler.
  • Fiziksel aktivite eksikliği, karaciğerde yağlanma ve insülin direncini artırırken, böbrek kan akışını azaltarak vücudun yükünü arttır.

Organların İsyanı – Belirti Vermeye Başladıklarında Çok Geç Olabilir

Karaciğer ve böbrek hasarları başlangıçta belirtiler vermese de bir noktadan sinyaller başlar

  • Ciltte sararma (karaciğer)
  • Kaşıntı, mide bulantısı, koyu renkli idrar (karaciğer)
  • Sürekli yorgunluk, kas krampları, ödem (böbrek)
  • İdrar yaparken yanma, sık idrara çıkma (böbrek)

Bu belirtiler ortaya çıktığında, organ hasarı çoğunlukla ilerlemiş olur. Geri dönüş çok zordur ve çoğu zaman diyaliz ya da organ nakline giden sürece girilmiş olur.

Kurtuluş Var mı? Evet, Ama Zamanında

Karaciğer, yenilenme kapasitesi en yüksek organlardan biridir. Erken dönemde yapılan yaşam tarzı değişiklikleriyle karaciğer fonksiyonları büyük ölçüde geri kazanılabilir.

Böbreklerde ise hasarın boyutuna göre bazı fonksiyonlar korunabilir.

  • Su tüketimini artırmak
  • Sebze-meyve ağırlıklı beslenmek
  • Alkol, sigara ve aşırı ilaçtan uzak durmak
  • Düzenli egzersiz yapmak
  • Yıllık kan ve idrar testleriyle organ sağlığını kontrol ettirmek

“Can çekişen karaciğer ve böbrekleriniz”, sadece bir mecaz değil, insan bedeninin gerçekten yaşadığı biyolojik bir trajedidir.

‘Damlaya damlaya göl olur” sözü karaciğer ve böbrek hastalıklarının gelişimi için ideal bir betimlemedir. Sağlık, kaybedilmeden kıymeti anlaşılmayan bir hazinedir. Ve bu hazinenin bekçileri olan karaciğer ve böbrekleri, ancak doğru tercihlerle koruyabilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Alkol Olmayan Yağlı Karaciğer Hastalığı ve Kronik Böbrek Hastalığı: Epidemiyoloji, Patogenez ve Klinik ve Araştırma Sonuçları https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/36362108/

⭐️⭐️ Alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığı (NAFLD), kronik böbrek hastalığı (KBH) insidansının artmasıyla ilişkilidir https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37062837/

⭐️⭐️ Böbrek fonksiyonu, per- ve poli-floroalkil maddelerin (PFAS) ve ağır metallerin hepatik fibroz riskiyle ilişkisini düzenler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/39357638/

⭐️⭐️ ABD nüfusunda düşük seviyelerde ağır metallere maruz kalma ve kronik böbrek hastalığı: Kesitsel bir çalışma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38625896/

⭐️⭐️ Çocukluk çağı obezitesini etkileyen faktörler – Almanya’da nüfus çapında bir izleme sisteminin kurulması https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37152086/https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37152086/

⭐️⭐️ Alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı kronik böbrek hastalığı riskinin artmasıyla ilişkilidir https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34249302/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla