Rastgeleliğin Beyinden Sonrası Kaostan Hafızaya

Beyin Rastgele Verileri Nasıl Anlamlı Hatıralara Dönüştürür?

Hayat, bir veri bombardımanı. Reklamlar, konuşmalar, görüntüler, sesler, duygular, dokunuşlar… Her an binlerce bilgi beynimize hücum ediyor.

Lakin bir düşünün: Tüm bu rastgele verilerden yalnızca bazıları hafızamıza kazınıyor. Peki beyin bu seçimi nasıl yapıyor?

Bu kadar dağınık bilgiyi nasıl düzenli, anlamlı ve kalıcı hale getiriyor?

İşte beynin bu olağanüstü organizasyon ustalığının perde arkası…

🧠 🧠 🧠
Dikkat – Beynin Bilgi Kapıcısı

Beyin çevreden gelen her veriyi kaydedemez. Zihnimiz, “önemli olanı” süzmek zorundadır. İşte burada dikkat devreye girer. Dikkat, beynin veri kapıcısıdır. Hangi bilgi içeri girecek, hangisi kapıdan dönecek buna karar verir. Bu süzgeç işlemini ön alın korteksi (prefrontal korteks) yapar.

🔍 Örnek: Kalabalık bir caddede yürürken bir arkadaşınızın yüzünü bir anda fark etmeniz… Onlarca insan arasından o tanıdık simayı seçen dikkatinizdir.

Örüntü Tanıma – Kaosta Düzen Bulmak

Beyin örüntüleri tanımada harikadır. Aynı bilgiyi farklı biçimlerde alsak bile, beyin bu tekrarları fark eder ve onları anlamlı desenlere dönüştürür. Bu görevi hipokampus üstlenir.

🔢 Örnek: Yeni bir telefon numarasını ezberlerken 0 530 568 42 75 diye parçalara ayırmamız… Beynin örüntü oluşturma çabasıdır bu.

Duygular – Bilgiyi Hafızaya Mıhlayan Güç

Bir olay sizi duygusal olarak etkilediyse, onu unutmanız neredeyse imkânsızdır. Amigdala, duygularla yüklü olayları çok daha güçlü işler. Bu yüzden duygu taşıyan bilgiler daha kalıcı olur.

🔥 Örnek: İlk aşık olduğunuz gün ne giydiğinizi hâlâ hatırlıyorsanız… Sebebi, o anın duygusal yoğunluğudur.

Sinaptik Plastikite – Bilgiyi Bağlamak

Öğrenmek, nöronlar arasında yeni bağlantılar kurmak demektir. Sık tekrar edilen bilgiler, bu bağlantıları güçlendirir. “Birlikte ateşleyen hücreler, birlikte bağ kurar” (Hebb Yasası) sözü işte bunu anlatır.

🧬 Örnek: Bir şarkıyı ne kadar çok dinlerseniz, sözleri o kadar kalıcı olur. Çünkü beyninizdeki nöronlar arasındaki bağlar güçlenir.

Tekrar ve Uyku – Hafızayı Sabitleyen İkili

Bir şeyi ne kadar çok tekrar ederseniz, beyniniz onu o kadar çok “önemli” olarak işaretler. Ancak sadece tekrar yetmez. Uyku, özellikle de REM uykusu, öğrenilen bilgiyi yerli yerine oturtur.

🌙 Uyarı: Uykusuz geçen bir gecenin ardından öğrendiğiniz bilgilerin zihninizde buharlaşması şaşırtıcı değil. Beyin, konsolidasyon yapamadığı için hafıza inşa edemez.

Anlam Yükleme – Beyin Hikâyeleri Sever

Beyin, tek başına duran kuru bilgileri sevmez. Onlara anlam, bağlam ve hikâye arar. Bilgileri bir yapbozun parçası gibi diğer bilgilerle ilişkilendirerek hatırlar.

📖 Örnek: “1789 Fransız Devrimi” sadece bir tarih değildir. Eğer onu bir halkın ayaklanışı, Bastille baskını ve özgürlük mücadelesiyle ilişkilendirirseniz, hafızanızda kalıcı olur.

Sonuç – Beynin Usta Editörü

Beyin, çevreden gelen bilgi selini şu adımlarla düzenler:

  • Dikkatle süzer
  • Duygularla renklendirir
  • Örüntü tanıyarak gruplar
  • Nöron bağlantılarını güçlendirir
  • Tekrar ve uyku ile pekiştirir
  • Hikâyeleştirerek kalıcı hale getirir

Bu süreç, sadece biyolojik değil; aynı zamanda evrimsel bir stratejidir. Hayatta kalmak için çevreden anlam çıkarma zorunluluğumuz vardı. Bugün bu strateji, bizi öğrenen, hatırlayan ve gelişen bireyler yapıyor.

Hafıza Bir Beceri, Tesadüf Değil

Gün içinde beynimize düşen milyonlarca bilginin arasından bazıları “anlamlı anılar” haline dönüşüyor. Bu rastlantısal değil. Bu, beynin dikkatle yönettiği, duyguyla işlediği, tekrarlarla pekiştirdiği, uyku ile sabitlediği, örüntüyle düzenlediği ve hikâyeye dönüştürdüğü bir mucize.

Bir bilgiyi unutulmaz kılmak istiyorsanız:
Dikkatinizi verin, duygunuzu katın, tekrar edin, uyuyun ve ona bir anlam yükleyin.

İşte o zaman beyniniz, dağınıklığın içinden bir hazine çıkaracaktır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Rastgele gürültü, sağlam çalışma belleği hesaplaması için önemli olan yavaş heterojen sinaptik dinamikleri teşvik eder https://www.pnas.org/doi/10.1073/pnas.2316745122

⭐️⭐️ İnsan serebral organoidleri ve bilinç: iki ucu keskin bir kılıç https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7723930/

⭐️⭐️ Özellik Tabanlı Görsel Kısa Süreli Bellek Yaygın Olarak Dağıtılmıştır ve Hiyerarşik Olarak Organize Edilmiştir https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29909999/

⭐️⭐️ İnsan gelişimi: Mini beyin teknolojisindeki ilerlemeler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28470206/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İşe Giriş Muayene Formu Doldururken Doğru Bilgi Vermek Neden Bu Kadar Önemli?

Değerli Çalışan Arkadaşlarımız,
“İşe Giriş Muayenesi Formunu (EK-2 Formunu) Doldururken Doğru Bilgi Vermek Neden Bu Kadar Önemli?”

Yeni bir işe başlarken herkes heyecanlı olur.
Yeni bir başlangıç, yeni umutlar…
Ama bu heyecanın içinde bazen önemsiz gibi görünen bir adım, aslında ileride hem sizin hem de işvereniniz için çok büyük sonuçlar doğurabilir:

👉 İşe Giriş Muayenesi Formunu (EK-2 Formunu) doldurmak.

Bu İşe Giriş Muayene formunda (EK-2 Formunda) sizden bazı bilgiler istenir:

  • Geçmişte geçirdiğiniz hastalıklar,
  • Sürekli kullandığınız ilaçlar,
  • Alerjileriniz,
  • Ailenizin sağlık öyküsü,
  • Fiziksel ya da ruhsal rahatsızlıklar…

İşte bu İşe Giriş Muayene formunda (EK-2 Formunda) vereceğiniz bilgiler, hukuken ve sağlık açısından son derece önemlidir.

👷‍♂️ 👷‍♂️ 👷‍♂️
Neden Doğru Bilgi Vermek Zorundayız?

1. Çünkü bu bir yasal sorumluluktur.

İşe giriş muayenesi formu (EK-2 Formu) resmi bir belgedir.
Bu belgeyi doldururken bilerek yanlış, eksik ya da yanıltıcı bilgi vermek, ileride hukuki sorunlara yol açabilir.

🔹 Türk İş Kanunu ve ilgili mevzuata göre, çalışan işe başlamadan önce sağlık durumuyla ilgili doğru beyan vermekle yükümlüdür.
🔹 Aksi halde; ileride doğacak bir sağlık sorununda, iş kazasında ya da meslek hastalığında sorumluluk çalışana ait olabilir.

📌 Örnek: Daha önce bel fıtığı ameliyatı geçirdiğini gizleyip ağır kaldırma işi yapan bir çalışanda 2 ay sonra tekrar aynı bölgeden sorun gelişti. Yapılan incelemede işyeri hekiminin haberdar edilmediği, formda “sağlıklıyım” yazdığı ortaya çıktı. Bu durumda çalışanın hak iddia etmesi güçleşti.

✅ 2. Çünkü iş güvenliği ve sağlığınız buna bağlıdır.

İşe giriş muayenesi formu (EK-2 Formu), sadece sizi işe başlatmak için değil; size en uygun işi, en doğru ekipmanla ve koşullarla sunmak için kullanılır.

Eğer bir kalp rahatsızlığınız, astımınız ya da tansiyon probleminiz varsa…
Bu bilgileri İşe giriş muayenesi formunda (EK-2 Formunda) belirtmezseniz, sizi ağır tempolu ya da tozlu bir ortamda görevlendirmek kazaya davetiye çıkarabilir.

🔍 Örnek: Tozlu bir ortamda çalışan bir çalışanın daha önce astımı olduğu ancak bunu işe giriş muayenesi formunda belirtmediği ortaya çıktı. Nefes darlığı sonucu hastaneye kaldırıldı ve durum iş kazası olarak değerlendirilmedi.

3. Çünkü yanlış bilgi hem sizi hem başkalarını riske atar.

Özellikle bulaşıcı hastalıklar, epilepsi, bayılma, kontrolsüz diyabet gibi durumlar, sadece sizi değil, birlikte çalıştığınız arkadaşlarınızı da tehlikeye sokabilir.

İşe giriş muayenesi bu gibi riskleri önlemek için tasarlanmıştır. Ancak doğru bilgi verilmediğinde bu amacına ulaşamaz.

⚠️ Örnek: Sara hastası bir çalışanın yüksek bir platformda çalışması ve nöbet geçirmesi, hem kendi hayatını hem çevresindekilerin güvenliğini riske atar.

⚖️ ⚖️ ⚖️
İşe Giriş Muayenesi Formu (EK-2 Formu) İle Doğru Beyan Verilmezse Ne Olur?
  1. İş kazası ve meslek hastalığı durumunda hak kaybı yaşanabilir.
  2. İşveren, bu beyana dayanarak aldığı önlem yetersiz kalırsa, sorumluluk çalışana yüklenebilir.
  3. Bilerek yanıltıcı bilgi verildiği tespit edilirse, bu durum iş akdinin feshedilmesine kadar varabilir.
  4. Geriye dönük tazminat veya SGK hak kayıpları yaşanabilir.
📝 📝 📝
İşe Giriş Muayenesi Formunu (EK-2 Formunu) Doldururken Nelere Dikkat Etmeli?

✅ Gerçek ve doğru bilgi verin.
✅ Şüphede kaldığınız bilgileri “emin değilim” şeklinde belirtin, hekimle paylaşın.
✅ Sürekli kullandığınız ilaçları, geçirdiğiniz ameliyatları yazın.
✅ Ailede sık görülen hastalıkları da eklemeyi unutmayın.
✅ Formu imzalamadan önce dikkatlice tekrar okuyun.

💬 💬 💬

Sevgili çalışan arkadaşlarımız,

İşe giriş muayenesi sadece işe başlamak için değil, güvenli, sağlıklı ve uzun soluklu bir çalışma hayatı için atılan ilk adımdır.

Bu adımda vereceğiniz her bilgi, bir tuğla gibidir. Sağlığınızı, güvenliğinizi ve yasal haklarınızı bu bilgiler üzerine inşa ederiz.

❗ Unutmayın:
Yanıltıcı bilgi vermek, sizi korumaz.
Aksine, işinizi, sağlığınızı ve haklarınızı tehlikeye atar.

👉 İşe giriş muayenesi formunu doldururken dürüst ve dikkatli olun.
Çünkü sağlık, güven ve haklar doğru bilgiyle başlar.

Dr. Mustafa KEBAT

İşe Giriş Muayeneleri – Tetkik ve Tahlilleri için firmamız Tetkik OSGB yi arayabilirsiniz.

📞 İsterseniz randevu alabilirsiniz:
📍 Telefon: +90 232 265 20 65 Laboratuvar Telefonumuz: +90 541 125 15 82

📍 Ya da randevusuz da gelebilirsiniz:
🕗 Hafta içi her gün: 08.30 – 17.30 saatleri arasında başvurabilirsiniz.

Cennetoglu Mh., Foliage Cd., Modeko Selgeçen Is Merkezi, No: 230 Kat:4 Daire:424-425, Cennetoğlu, 35110 Karabağlar/İzmir, Türkiye

Hizmetlerimiz Laboratuvar ve muayene ile de sınırlı değil.

İlk yardımcı olmak isteyenler eğitimlerimize katılabilirler.

Hijyen Mesleki Eğitim Belgesi almak isteyenlere de çözümümüz mevcut.

Mesleki Eğitim Belgesi için yine sizlere destek veriyoruz.

İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili tüm konularda her daim sizlerin hizmetindeyiz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

İşveren ve İşçi İlişkisinin Epistemolojisi

İş güvenliği alanında yıllardır sahada çalışan biri olarak, işveren ve işçi ilişkisini sadece hukuki bir çerçevede değil, deneyimlediğim pratik olaylar üzerinden değerlendirmek benim için daha anlamlı oluyor. İşçi sağlığı ve güvenliği denince genellikle yasalar, yönetmelikler ve standartlar öne çıkıyor; lakin işin özünde ilişkisel bir boyut var: bilgi, güven ve deneyim etrafında dönen bir epistemoloji. Yani “bilgi” ve “bilmenin biçimi” burada belirleyici.

İşçi-işveren ilişkisine giriş yapmadan önce, konuyu bilgi ve düşünce yapısı açısından temellendirmek gerekir. Epistemoloji, bilginin doğasını, nasıl üretildiğini, doğruluğunu ve sınırlarını sorgular. İşyerinde bilgi dediğimiz şey, yalnızca resmi prosedürler veya yönetmelikler değildir; aynı zamanda saha tecrübeleri, gözlemler, söylentiler, hatta kulaktan kulağa yayılan pratik bilgiler de bilgi kapsamında değerlendirilmelidir. İşveren ve işçi arasındaki iletişimde, bilginin nereden geldiğini, ne kadar güvenilir olduğunu ve nasıl kullanıldığını anlamak kritik.

Deneyimlerim, makine – metal işleri, tekstil, balıkçılık ve inşaat sahalarında yoğunlaşıyor. Birbirinden ne kadar da farklı sektörler – alanlar değil mi? Bu alanlarda işçi ve işveren ilişkisi çoğu zaman doğrudan “güven” üzerinden şekilleniyor. Örneğin, 2012 öncesi işyeri hekimliğini yaptığı bir işletmedeki bakım ekibinin çalışma şekli hâlâ aklımdadır: Bakım ekibindeki işçi arkadaşlarımız, yeni bir makineyi çalıştırmadan önce küçük güvenlik testlerini kendi aralarında yapıyorlardı. İşveren bunu resmi prosedür olarak görmüyordu; hatta zaman zaman işi geciktirmemeleri konusunda uyarıyordu. Buna rağmen bakımcılar, kendi deneyimlerini ve gözlemlerini kullanarak olası kazaları önlüyorlardı. Burada bilgi, sadece resmi dokümanlardan değil, işçinin sahadaki deneyiminden ve kolektif hafızasından doğuyordu.

Türkiye’de iş hukuku, işçi sağlığı ve güvenliği açısından oldukça detaylıdır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenin sorumluluklarını net bir şekilde ortaya koyar: risk değerlendirmesi yapmak, çalışanları bilgilendirmek, gerekli eğitimleri sağlamak ve uygun iş güvenliği ekipmanları temin etmek. İşçi ise bu süreçte hem kendi güvenliğini gözetmek hem de işverene doğru bilgi aktarmakla yükümlüdür. Teoride her şey net gözükse de sahada durum çoğu zaman farklıdır.

Bir örnek üzerinden açıklamak gerekirse, eski bir üretim sahasında, toz maruziyetinin yüksek olduğu bir bölümde çalışıyorduk. İşveren, işçileri korumak için maske ve havalandırma sağlıyordu; ancak işçiler maskeleri doğru şekilde kullanmıyor veya yoğunluk arttığında havalandırmayı yeterince etkin kullanmıyorlardı. Bu noktada işverenin sağladığı bilgi (riskleri anlatan eğitimler, yazılı prosedürler) ile işçilerin sahadaki bilgisi (hangi alanlarda daha yoğun toz olduğunu, hangi makinelerin daha tehlikeli olduğunu gözlemleme) birbirine karışıyordu. İş güvenliği profesyoneli olarak, bilgiyi anlama ve geçerliliğini sorgulama (epistemoloji) çerçevesinde bu iki kaynağı birleştirip daha güvenli bir ortam oluşturmak benim sorumluluğumdaydı.

Güven, işveren ve işçi ilişkisini bilgi felsefesi (epistemolojik) bağlamda derinleştiren önemli bir unsurdur. İşçiler, işverene güvenmediklerinde ya da prosedürleri sahada yeterince anlamlı bulmadıklarında bilgiyi uygulama motivasyonları düşer. Örneğin, bazı işyerlerinde işçilerin maskeleri sadece “gösteriş” için taktığını, ciddi bir maruziyeti önlemek için kullanmadığını gözlemledim. Burada sorun, bilgi eksikliğinden değil, bilginin güven çerçevesinde işlevsiz kalmasından kaynaklanıyordu. İşveren, bilgi aktarımını sadece formalite ve resmi bir süreç olarak görüyorsa, işçilerin saha bilgisi ve deneyimi göz ardı ediliyor.

Türkiye’deki iş güvenliği uygulamaları açısından bu ilişkiyi daha da somutlaştırmak mümkün. İşverenler çoğu zaman risk değerlendirmelerini belgeler üzerinden yürütüyor. Risk analizi raporları hazırlanıyor, imza karşılığı işçilere dağıtılıyor; ama saha pratiğinde bu belgelerin uygulanması işçilerin deneyimine ve anlayışına bağlı kalıyor. Örneğin bir çimento fabrikasında gördüğüm uygulamada, toz ölçümleri belirli periyotlarla yapılıyordu. Ölçüm sonuçları raporlara yansıtılıyor, ama işçiler hangi bölgelerde daha yoğun toz olduğunu ve hangi ekipmanın riskli olduğunu kendi deneyimlerinden biliyordu. Epistemolojik olarak işçi bilgisi ile işveren bilgisi arasında bir uyumsuzluk vardı ve bu uyumsuzluğu köprülemek, güvenlik önlemlerini sahada işler hâle getirmek için profesyonel müdahale gerekiyordu.

İşçinin ve işverenin bilgiye yaklaşımında; bilginin ne olduğuna, nasıl öğrenildiğine, öğretildiğine ve üretildiğine dair bakış açısındaki farklılıkları, güvenlik önlemlerinin uygulamaya geçirilmesinde bir engel oluşturuyordu ve bu nedenle profesyonel bir aracılıkla bu durumun düzeltilmesi gerekiyordu.

Bilginin gelişimi perspektifinden bakınca, işverenin bilgisi genellikle kişinin ne “yapması gerektiğine” dair yönergeler belirleyen ve prosedüreldir: “Şu adımları izle, bu ekipmanı kullan, bu eğitimleri al.” İşçinin bilgisi ise pratik ve deneyimseldir: “Bu makineyi çalıştırırken şu riskler var, bu koşullarda şunlara dikkat etmeliyim.” Bu iki bilgi kaynağını birleştirmek, iş güvenliği kültürünü oluşturmak ve iş kazalarını önlemek için kritik. Çalışan ve işveren arasındaki güven ilişkisi, bilgi alışverişinin ne kadar verimli yapıldığına göre şekillenir.

Bir başka somut örnek: Bakım sırasında yüksek basınçlı sistemle çalışırken işçilerin bir kısmı prosedürleri eksik uyguluyordu. İşveren prosedürleri sıkı şekilde uygulama talimatı vermişti, ama sahadaki işçiler bazen “daha hızlı bitirmek” için sıralı işlemlerin bir kısmını atlıyorlardı. Burada sahadaki bilgi, işin hızına ve pratik gerekliliklerine dayanıyor; işverenin bilgi ise güvenlik odaklı ve teorik. Farklı bakış açılarından gelen bu iki bilgi, birbiriyle çelişerek tehlikeye yol açıyordu. Çözüm, iş güvenliği eğitimlerini sadece formal prosedürler üzerinden yürütmek değil, aynı zamanda işçilerin deneyimlerini dinlemek ve prosedürleri onların sahadaki pratiğine adapte etmekti.

Ülkemizde iş hukuku ve uygulamaları bağlamında, işverenin sorumlulukları çok net. Fakat işçilerin sahadaki bilgisi ve deneyimi göz ardı edildiğinde, hukuki çerçeve tek başına yeterli olmuyor. Örneğin, iş kazası sonrası yapılan incelemelerde sık sık gördüğüm şey, işçilerin prosedürleri bilmesine rağmen uygulamadıkları için kazaların gerçekleştiği oluyor. Bu, sadece bilgi sahibi olmakla aşılamayacak bir sorundur: Ortada bir anlama ve uygulama boşluğu var: bilgiye sahip olmak değil, onu güvenle yaymak ve faaliyete geçirmek esas olandır.

İşçi ve işveren arasındaki ilişkinin bilgi oluşturma boyutu incelenirken bu ilişkinin bilginin nasıl ortaya çıktığı yönünden ele alınmasında, ortaklaşa bilgi yaratma kavramı da büyük önem taşır. Saha tecrübeleri, işçilerin gözlemleri, uyarıları ve deneyimleri bir araya geldiğinde, güvenliği artıran yeni bilgi üretimi ortaya çıkıyor. Örneğin bir vardiyada bir işçi, belirli bir makinenin belirli bir koşulda tehlikeli olabileceğini fark ediyor ve diğer işçilere söylüyor. İşveren bu bilgiyi prosedürlere adapte ediyor. Bu, işveren ve işçi bilgisinin ortak bir zeminde birleştiği aşamadır.

İş güvenliği profesyoneli olarak benim görevim, bu bilgi akışını yönetmek, Anlama ve uygulama farklılıklarını bulmak ve bilginin uygulama alanında hayata geçirilmesini garantilemek. İşverenin prosedürel bilgisi ile işçinin pratik bilgisi arasında bir köprü kurmak, riskleri azaltmanın temel yolu. Türkiye’deki uygulamalardan örnek vermek gerekirse, bir fabrikada maruziyet ölçümleri ve eğitimler yeterince yapılmış olmasına rağmen, işçiler belirli alanlarda maskeleri çıkarmak zorunda kalıyordu; sebep ise işçilerin pratik ihtiyaçları ve prosedürlerin sahadaki uygulanabilirliği arasındaki çatışmaydı. Bu durumda, güvenlik kültürünü güçlendirmek için hem prosedürleri revize etmek hem de işçilerin deneyimlerini dinlemek gerekiyordu.

Sonuç olarak, işveren ve işçi arasındaki bağ, hukuki zorunlulukları aşarak, bilgiyi üretme ve ortaklaştırma üzerine kurulu bir yapıya sahiptir.İşverenin sağladığı eğitim ile işçilerin pratik bilgisi ve çalışma ortamındaki tespitleri dengelenmelidir; aksi takdirde bilgi sadece kağıt üzerinde kalır ve işe yaramaz. Türkiye’deki iş hukuku ve işyeri pratikleri, yasal gerekliliklerin ve pratik saha bilgisinin ortak kullanılmaması durumunda güvenlik kültürünün zayıf kaldığını ortaya koyuyor.

Deneyimlerime dayanarak şunu net bir şekilde ifade edebilirim: İşveren ve işçi arasındaki anlayış ve bilgi paylaşımı ilişkisini sağlamlaştırmak için atılması gereken üç temel adım bulunmaktadır:

  1. Bilgiyi Karşılıklı Açıklıkla Paylaşmak:
    • Çalışanların tecrübeleri ve işverenin hazırladığı kurallar, birbirine açık olmalıdır. Sahada yapılan gözlemler ve hazırlanan raporlar düzenli olarak karşılıklı paylaşılmalıdır.
  2. Güven Ortamı Oluşturmak:
    • Çalışanlar, güvenlik kurallarını sadece “yapılması zorunlu” bir iş olarak değil, kendi can güvenlikleri için bir gereklilik olarak görmelidir. İşveren ise, sahadan gelen pratik bilgileri ciddiye alıp dikkate katmalıdır.
  3. Kuralları Sahaya Uygun Hale Getirmek:
    • Kitap bilgileri ile sahadaki gerçek deneyimler birleştirilmelidir. Risk analizleri ve eğitimler, çalışanların günlük iş yapış biçimlerine ve pratiklerine uyacak şekilde düzenlenmelidir.

Bu yaklaşım, iş güvenliği profesyoneli olarak bizim görevimizi de çok net ortaya koyuyor: Biz sadece kuralları uygulayan memurlar değiliz. Biz, farklı bilgileri birleştiren köprüler kuran, bilgi eksiklerini gideren ve güvenli bir çalışma ortamı kültürü yaratan kişileriz. İşveren ve işçi ilişkisine bu bilgi alışverişi penceresinden bakmak, aslında iş sağlığı ve güvenliği yönetiminin temelini anlamaktır: doğru bilgi, karşılıklı güven ve uygulamanın el ele yürüdüğü bir süreç.

Türkiye’de sahadaki en başarılı örneklere baktığımızda şunu görüyoruz: Üretim hattındaki çalışanlar, kendi gözlemleriyle tehlikeleri tespit edip çözüm önerileri sunuyorlar ve işveren bu önerileri dikkate alarak kuralları yeniliyor. Bu sayede kazalar ciddi ölçüde azalıyor. İşte o teknik dille anlattığımız bilgi birleşimi, burada gerçeğe dönüşüyor: bilginin üretildiği, paylaşıldığı ve hemen uygulamaya konduğu kesintisiz bir döngü.

Sonuç olarak şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: İşveren ve işçi arasındaki ilişkiyi sadece imzalanmış sözleşmeler ve yasal kurallarla değerlendirmek, büyük bir resmi atlamak demektir. Sahada gözlemlediğimiz, yaşadığımız ve hayata geçirdiğimiz pratik bilgi, güçlü bir güvenlik kültürünün gerçek temelidir. İşveren ve işçi bilgisi mutlaka birbirini tamamlamalı, aralarındaki anlama köprüleri kurulmalıdır; aksi halde en iyi kurallar bile kâğıt üzerinde kalır ve tehlikeler sürmeye devam eder. Biz iş güvenliği profesyonelleri olarak, bu köprüleri kurmak ve bilginin işyerinde can bulmasını sağlamak için varız.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT
0 530 568 42 75

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla