Anemi

Anemi, kanın oksijen taşıma kapasitesinin azaldığı bir durumdur ve genellikle kırmızı kan hücrelerinin sayısındaki azalma veya hemoglobin seviyelerindeki düşüş nedeniyle meydana gelir.

Hemoglobin, oksijenin akciğerlerden vücuda taşınmasında ve karbondioksidin vücuttan atılmasında önemli bir rol oynar.

Anemi, farklı türleri ve sebepleri olan bir sağlık sorunudur ve insan fizyolojisini çeşitli açılardan etkiler.

Sıklıkla şu cümleleri duyarsınız…

” Bardak bardak pekmez içiyorum, kan hapları kullanıyorum bir türlü kansızlığım düzelmiyor”

”Yıllardır düzeni olarak kan ilacı içiyorum pekmez içiyorum yorgunluğum, saç dökülmem nefesimin daralması bir türlü düzelmiyor cildim hep soluk”

Peki neden bir türlü iyileşmez yaptıklarından fayda görmez bu insanlar?

İlaç kullanmak – pekmez içmek yeterli değilse ne yapmalılar?

İlk olarak neymiş bu anemi bir inceleyelim…

Anemi Türleri ve Nedenleri

  1. Demir Eksikliği Anemisi: Vücutta yeterli demir bulunmadığında, kırmızı kan hücreleri düzgün şekilde yapılamaz. Bu, en yaygın anemi türüdür.
  2. B12 Vitamini ve Folik Asit Eksikliği Anemisi: Bu vitaminlerin eksikliği, kırmızı kan hücrelerinin üretimi için gereklidir ve eksiklikleri anemiye yol açar.
  3. Aplastik Anemi: Kemik iliği yeterli kırmızı kan hücresini üretmediğinde meydana gelir.
  4. Hemolitik Anemi: Kırmızı kan hücrelerinin normalden daha hızlı bir şekilde yıkılması sonucu oluşur.
  5. Kanama (Hemorajik) Anemisi: Uzun süreli veya aşırı kanama sonucunda ortaya çıkar.

Gördüğünüz gibi anemi sadece demir eksikliği demek değil…

En başında pekmezden bahsetmiştim. Biraz konuyu açayım yeri gelmişken. Gidip marketlerden aldığınız pekmezlerin genelinin içerisine çökelmeyi önlemek için (E353) Tartarik Asit katkı maddesi koyuluyor.

Tartarik Asit pekmezi pırıl pırıl gösterir. Lakin kalsiyum çökmez amma Demir ve Bakır da bağlar.

Bu durumda marketten para vererek aldığınız, Tartarik Asit katkılı pekmez fayda yerine zarar verir. Gıdalarla aldığınız yada ilaç olarak aldığınız demiri de bağlar ve emilimini engeller.

Siz siz olun katkılı pekmez (Market raflarının çoğunda satılanlar katkılı) tüketmeyin… Doğal pekmez tüketmelisiniz…

Anemi: Kırmızı kan hücresi (Eritrosit-RBC) ya da bu hücre içinde ki oksijen taşıyan Hemoglobin (HGB) sayısındaki azalmadır. Bu azalma yapımı yada yıkımı kaynaklı olabilir. Ve tabi ki herbirinin pek çok da sebebi mevcuttur.

Ne yapıyor bu anemi de çeşit çeşit şikayetlerimiz bir türlü geçmiyor…

Aneminin İnsan Fizyolojisine Etkileri

Anemi, vücutta oksijen taşıma kapasitesini azalttığı için, fizyolojik sistemlerde çeşitli değişikliklere neden olur. Bunlar, organların ve sistemlerin oksijen eksikliği nedeniyle daha az verimli çalışmasına yol açar.

1. Yetersiz Oksijen Taşıma ve Doku Hipoksisi

Aneminin temel etkisi, vücudun oksijen taşıma kapasitesinin azalmasıdır. Bu durum, dokuların yeterli oksijen almasını engeller. Oksijen eksikliği (hipoksi) nedeniyle doku ve organlarda çeşitli problemler ortaya çıkabilir:

  • Yorgunluk ve halsizlik: Oksijen eksikliği, kasların ve organların enerji üretimini zorlaştırır, bu da kişide sürekli bir yorgunluk hissine neden olur.
  • Soluk cilt: Oksijenin az olması nedeniyle deri soluklaşabilir, bu da kanın oksijen taşıma kapasitesinin düşük olduğunu gösteren bir belirtidir.
  • Nefes darlığı: Oksijen eksikliği, solunumun hızlanmasına ve nefes darlığına yol açabilir. Bu, özellikle egzersiz sırasında daha belirgin hale gelir.

2. Kardiyovasküler Sistem Üzerindeki Etkiler

Vücutta yeterli oksijen olmadığında, kalp ve damar sistemi daha fazla çalışmak zorunda kalır:

  • Taşikardi (Hızlı kalp atışı): Kalp, oksijen taşıma kapasitesinin düşmesiyle daha fazla kan pompalayarak bu eksikliği telafi etmeye çalışır. Bu da kalp atışlarının hızlanmasına yol açar.
  • Kalp yetmezliği riski: Uzun süreli anemi, kalp üzerinde aşırı yük oluşturabilir ve zamanla kalp yetmezliğine yol açabilir.
  • Hipotansiyon (Düşük kan basıncı): Yetersiz oksijen taşıması nedeniyle kan basıncı da düşebilir. Anemi hastalarında düşük tansiyon sık görülen bir durumdur.

3. Sinir Sistemi Üzerindeki Etkiler

Anemi, beyin dahil olmak üzere merkezi sinir sisteminin oksijen alımını etkiler. Bunun sonucunda şu belirtiler ortaya çıkabilir:

  • Baş dönmesi ve sersemlik: Yetersiz oksijen beyin fonksiyonlarını etkileyebilir ve baş dönmesine neden olabilir.
  • Hafıza problemleri ve konsantrasyon eksiklikleri: Beynin yeterli oksijen alamaması, bilişsel işlevleri ve hafızayı olumsuz etkileyebilir.
  • Sinirlilik ve depresyon: Yetersiz oksijen, sinir sisteminde stres yanıtlarını artırabilir, bu da ruh halini olumsuz yönde etkileyebilir.

4. Bağışıklık Sistemi Üzerindeki Etkiler

Anemi, bağışıklık sisteminin etkinliğini zayıflatabilir:

  • İmmün fonksiyonların düşmesi: Yetersiz oksijen, bağışıklık hücrelerinin etkinliğini azaltabilir, bu da enfeksiyonlara karşı vücudun daha savunmasız hale gelmesine yol açabilir.

5. Sindirim Sistemi Üzerindeki Etkiler

Oksijen eksikliği, sindirim sistemini de etkileyebilir:

  • İştah kaybı: Anemi, sindirim sistemi işlevlerini etkileyerek kişide iştah kaybına neden olabilir.
  • Mide bulantısı ve hazımsızlık: Bağırsak ve mide kaslarının oksijen yetersizliği nedeniyle verimsiz çalışması, mide bulantısına ve hazımsızlığa yol açabilir.

6. Kas Sistemi Üzerindeki Etkiler

Kaslar, oksijenin yeterli gelmemesi nedeniyle daha çabuk yorulabilir:

  • Kas zayıflığı: Anemi, kas hücrelerinin oksijen alımını kısıtlar ve bu da kaslarda güçsüzlük ve halsizliğe neden olur.
  • Egzersiz kapasitesinin azalması: Anemi, fiziksel aktivite sırasında kaslara yeterli oksijen ulaşmadığı için egzersiz kapasitesini düşürebilir.

7. Metabolizma ve Enerji Seviyeleri

Anemi, vücudun enerji üretim süreçlerini olumsuz etkiler:

  • Yavaş metabolizma: Oksijen eksikliği, hücrelerin enerji üretimini olumsuz etkiler ve bu da metabolizmanın daha yavaş çalışmasına yol açar.
  • Azalmış performans: Yetersiz oksijen, vücudun enerji seviyelerinin düşmesine neden olarak fiziksel ve zihinsel performansın azalmasına yol açar.

Yapım Eksikliğine Bağlı Anemi Gelişimi

Eritrositler (RBC) Kemik iliği’nde hematopoetik Kök Hücreler tarafından yapılır.

Yani eritrosit içinde ki hemoglobin de kemik iliği’nde üretilir.

Hemoglobin yapımı için;
DEMİR (Fe)
B12 (Kobalamin)
FOLİK ASİT (B9) gereklidir. Eğer bunlar eksik ise hemoglobin yapımı azalır Anemi oluşur.

Tabi ki demir, B12, Folik Asit yeterli miktarda olup da kemik iliği’nde sorun olduğunda (yapım mekanizmasında) yine Anemi oluşur.

Aplastik Anemi: Kemik iliği yeterli kırmızı kan hücresini üretmediğinde meydana gelir. (en başta anemi türlerini listelerken 3. sırada yazmıştım)

Aplastik anemi – kemik iliğinde kan hücresi üretilmeme sebepleri neler olabilir?

  • Otoimmun olabilir. (Bağışıklık hücreleri kırmızı kan üretecek kök hücrelerini yabancı olarak algılar ve saldırır
  • İlaçlar (lupus, romatid artrit, ankilozan spondolit ve benzeri pekçok ilaç kullanımında kemik iliği baskılanır ve kırmızı kan hücrelerinin üretimi azalır veya olmaz)
  • Kanser tedavisi (kemoterapi, radyasyon)
  • Hamilelik (Geçici bir süree kemik iliği baskılanabilir sık görülmez)
  • Bazı kanser türleri (Özellikle kemiğe metastazlar)
  • Toksinler (Tarım ilaçları, arsenik, benzen vb gibi)
  • Kalıtsal (genetik geçişli)- herediter dir.

Aplastik anemi nadir görülür.

Gelelim kan tetkiklerinize.

Kan tahlili istenen hastaların neredeyse tamamında Hemogram – CBC de istenir.

Aslında çok değerli 18 adet (Bazı özel durumlarda 24) kan değerini toplu olarak görürüz. (Hatırlayın tek bir sayfada olur ve yanında normal – referans değerleri ile birlikte Y veya D harfleri yer alır)

Bu yazıdaki konumuz Anemi…

Bu durumda Hemogram – CBC de ilgili parametrelere bir bakalım.

MCV,

MCH,

MCHC,

RET,

HGB,

RBC
Neyi ifade eder ?

RBC = Kırmızı kan hücresi (Hemoglobin RBC içinde bulunur)

Erişkin erkek: 4.7 – 6.1 arası normal
Erişkin kadın: 4.2 -5.4 arası normal

RBC = Kırmızı kan hücresi, demir, B12, B9 eksikliğinde azalır.(Kan değeri düşer) Tabi ki kemik iliği’nde sorun varsa da azalır.(Kan değeri düşer)

Demir, B12, B9 kan değerleri normal olmasına rağmen tahlillerinizde RBC = Kırmızı kan hücresi düşükse, kemik iliği’nizde sorun ya da yıkım fazlalığı düşünülür.

HGB = Hemoglobin

Akciğerden oksijeni alıp dokulara hücrelere götürür. Karbondioksiti akciğere getirir. Yoğun demir içerir (kana Kırmızı rengi Hemoglobin verir)

Erişkin erkek: 13 – 16 arası normal
Erişkin kadın: 12.5 – 15.5 arası normal

HGB, demir, B12, B9 eksikliğinde azalır.(Kan değeri düşer) Tabi ki kemik iliği’nde sorun varsa da azalır.(Kan değeri düşer)

MCV = Hücre Çapını / Hacmi

Erişkin Erkek ve Kadın: 80- 100 fl arası normal
Yeni doğan: 96-107 arası normal

MCV = Hücre Çapını / Hacmi, 80 altına düşerse DEMİR (Fe) eksikliğine bağlı hücre çapı düşer. (Mikrostik anemi olarak degerlendirilir.)
MCV = Hücre Çapını / Hacmi, 100 üzerine çıkarsa B12 (Kobalamin) FOLİK ASİT (B9) eksikliğine bağlı hücre çapı büyür. (Makrostik anemi olarak degerlendirilir.)

MCV = Hücre Çapını / Hacmi, anemi tipi için önemli bir parametredir.

MCH : Eritrosit içerisinde bulunan Hemoglobin miktarını verir.

Erişkin Erkek ve Kadın: 27 -31 pg arası normal

DEMİR (Fe) eksikliğinde net olarak düşer.
B12 (Kobalamin) FOLİK ASİT (B9) eksikliğinde genelde yükselir lakin bazen düşebilir… Burası biraz karışık ayrıntıya girmeyeceğim.

MCHC: Eritrosit içerisinde bulunan Hemoglobin yoğunluğu.

Erişkin Erkek ve Kadın: 32-36 g/dL arası normal

MCH ve MCHC arasında fark var o sebeple dikkat edin.

MCH hemoglobin miktarı iken MCHC ise hemoglobin yoğunluğudur.

MCH miktarı belirlediği için hacimler farklı da olsa değeri değişmez.

MCHC yoğunluk olduğu için hacim ile ilişkilidir. Miktar aynı iken hacim küçüldüğünde yoğunluk artarken hacim arttığında yoğunluk azalır.

MCHC

DEMİR (Fe) eksikliğinde düşer.
B12 (Kobalamin) FOLİK ASİT (B9) eksikliğinde yükselir.

Örneğin; Hemolitik anemide (Eritroristlerin fazla hızlı parçalanması) yükselir.

RET: Retikülosit

Eritrositler, şekil olarak bikonkav disk şeklindedir ve bu yapıları, yüzey alanlarını artırarak oksijen taşıma kapasitesini maksimize eder. Aynı sebeple ilk bir hafta genç eritrositler çekirdekli iken, Olgun eritrositlerin çekirdeği yoktur, bu da hücrenin daha fazla hemoglobin barındırmasını ve daha esnek olmasını sağlar.

Erişkin Erkek ve Kadın: % 0.2 – % 2 arası normal

DEMİR (Fe), B12 (Kobalamin), FOLİK ASİT (B9) eksikse RET: Retikülosit düşer. (Retikulositopeni)
Benzer şekilde kemik iliği’nde üretim sorunu varsa RET: Retikülosit düşer. (Retikulositopeni)

DEMİR (Fe), B12 (Kobalamin), FOLİK ASİT (B9) yeterli. RETİKÜLOSİT yüksek. Bu durumda bol eritrosit üretiliyor.. Lakin bu durumda damarlarda dolaşan eritrositler parçalanıyor bu sebeple yetmiyor demektir. bu da yıkım olduğunu gösterir.

Yıkım olur retikülosit yükselir. (Retikulositoz) Böyle bir kör döngüye girilir. Sebepleri neler olabilir? Orak hücre olur, dalak büyüyordur, genetik sorun vardır, G6PDehidrogena eksikliği vb gibi olabilir.

DEMİR (Fe) düşükse, demir bağlama yükselir
DEMİR (Fe) takviyesi ile demir yükselir, demir bağlama düşer ( Örneğin, Ülseratif kolit, Crohn da demir takviyesi pek işe yaramaz emilmez)

Ferritin, DEMİR (Fe) depo proteinidir, düşükse Vitamin C ile DEMİR (Fe) aç karnına olarak alınır (3-4 saat öncesi ve sonrasında bir şey yememek gerekir.)

Konuyu toparlayalım ve örnekleyelim:

Hasta 1 numara;

  • HGB düşük
  • MCV düşük
  • Demir düşük
  • RET düşük

Teşhis: DEMİR (Fe) eksikliğine bağlı mikrostik anemi

Hasta 2 numara;

  • HGB düşük
  • MCV yüksek
  • MCHC yüksek
  • RET düşük

Teşhis: B12 (Kobalamin), FOLİK ASİT (B9) eksikliğine bağlı makrostik anemi

Hasta 3 numara;

  • Demir Normal sınırlarda
  • B12, B9 Normal sınırlarda
  • RBC ve HGB düşük
  • RET yüksek

Teşhis: Hemolitik anemi var. Yani fazladadan yıkım var ve RET(genç hücre) artışı mevcut.

RBC düştükçe kompanse edebilmek (yetişmek) için artıyor. Yıkıma bağlı anemi..

Hasta 4 numara;

  • HGB, düşük
  • Demir düşük
  • Demir bağlama da düşük (normalde demir düşük olduğunda yüksek olmalı)
  • Ferritin yüksek (Enteresan değil mi? Demir deposu yüksekse kana demiri salması lazım, Peki niye demir kanda düşüyor ?)

Demir düşük ferritin yüksek bu hususu biraz ayrıntılandıralım…

Demir vücutta iki şekilde bulunur. Ya kanda serum olacak ya depo şeklinde ferritin

Bir sorunumuz da gıdalarla Fe+³ değerlikli demir alıyoruz. Ki Fe+³ değerlikli demiri emmek mümkün değil. O sebeple +2 değerlikli hale getirilmesi gerekiyor.

Fe+³ değerlikli demir Ferri Reduktaz Enzimi ile +2 değerlikli hale çeviririz.

Ferri Reduktaz Enzimi çalışabilmesi içn C vitaminine ihtiyaç duyar.

Demir takviyesini bu sebeple vitamin C ile birlikte almak gerekir.

Demir +2 değerlikli hale getirdik. DMTA ile enterosit hücreye alırız. Bu noktaya gelen demiri ya Ferritin olarak depo ederiz ya da Ferroportin kanalında kana veririz. Bu aşamada hepsidin isimli bir hormon Ferroportin kanalını kapatınca demir kana salınamaz. Bu sebeple ferritin yüksek, demir serum düşük çıkıyor.

Anemide Tedavi ve Ne Yapılmalı

Anemi tedavisi, altta yatan nedene bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri.

  • Demir takviyeleri: Demir eksikliği anemisinde, demir takviyeleri kullanılabilir.
  • B12 ve folik asit takviyeleri: B12 vitamini veya folik asit eksikliği tedavi edilmelidir.
  • Kan nakli: Şiddetli anemi durumunda, kan nakli gerekebilir.
  • Diyet değişiklikleri: Yeterli beslenme ve vitamin-mineral alımı, aneminin tedavisinde yardımcı olabilir.
  • İlaç tedavisi: Aplastik anemi gibi bazı türlerde kemoterapi veya bağışıklık baskılayıcı tedaviler gerekebilir.

Anemi sadece demir eksikliği demek degildir.

Anemi önemsiz görünen lakin dokulara giden oksijenin azaldığı önemli bir sağlık sorundur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Anemi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK499994/

⭐️⭐️ Düşük ve orta gelirli ülkelerde anemi epidemiyolojisi, patofizyolojisi ve etiyolojisi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6697587/

⭐️⭐️ Demir Eksikliği Anemisi: Güncellenmiş Bir İnceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37497686/

⭐️⭐️ Kronik Anemi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK534803/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Vitamin B12 Hapında Siyanür Var mı?

B12 Vitamini

B12 vitamini, vücudumuz için hayati öneme sahip bir vitamindir.

DNA sentezi ve metabolizma süreçlerinde kritik bir rol oynar.

Özellikle sinir sistemi fonksiyonlarının düzgün çalışması ve kırmızı kan hücrelerinin üretimi için gereklidir.

B12 vitamini, diğer vitaminlerden farklı olarak vücutta depolanabilen tek B vitamini olma özelliğini taşır.

Bu özelliği sayesinde, eksikliği hemen fark edilmeyebilir ancak uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

B12 vitamini, temel olarak hayvansal gıdalardan alınır.

Et, süt, peynir, yumurta gibi ürünler, B12 vitamini açısından zengin kaynaklardır.

Bu nedenle, özellikle hayvansal ürünleri tüketmeyen vejetaryen ve veganların B12 vitamini alımına dikkat etmeleri gerekmektedir.

B12 vitamini eksikliğinin belirtileri arasında halsizlik, yorgunluk, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, el ve ayaklarda uyuşma, denge sorunları ve depresyon yer alabilir.

Bu belirtileri fark ettiğinizde, hekiminize başvurarak B12 vitamini düzeyinin ölçülmesi ve gerekli takviyelerin alınması gerekebilir.

B12 vitamini takviyeleri, siyanokobalamin, metilkobalamin, deoksiadenozilkobalamin ve hidroksikobalamin olarak sıralanabilir.

Metilkobalamin bir metil grubuna (sadece karbon ve hidrojen) sahipken siyanokobalamin bir siyanür molekülü içerir.

Normal bir B12 takviyesindeki siyanür miktarı zararlı olmak için çok az olsa da, vücudunuzun yine de bu bileşiği çıkarması ve ortadan kaldırması gerekecektir.

Siyano bileşiğinin kendisi için bir kullanımı olmadığından, aldığınız herhangi bir siyanokobalamin’i mümkün olan en kısa sürede metilkobalamine dönüştürmeye başlayacaktır – bu, insan vücudunun düzgün çalışması için ihtiyaç duyduğu metil bileşiğidir.

MetilkobalaminB12 Vitamininin en biyoyararlanımlı formudur, yani en kolay emilenidir.

Siyanokobalamin Nedir?

Siyanokobalamin, B12 vitamininin sentetik bir formudur.

Yani, doğal olarak bulunmayan, laboratuvar ortamında üretilen bir B12 vitamini takviyesidir. Bu insan yapımı B12 takviyesi, özellikle B12 vitamini eksikliği olan veya risk altında bulunan bireyler için yaygın olarak kullanılır. Siyanokobalamin, kristal yapıda kırmızı bir toz formunda üretilir ve tablet, kapsül veya enjeksiyon şeklinde bulunabilir.

Siyanokobalamin molekülü, kobalt atomuna bağlı bir siyanür (CN) grubu içerir.

Bu siyanür içeriği, molekülün stabilitesini artırmak için eklenir.

Siyanokobalamin, vücuda alındıktan sonra vücut tarafından aktif B12 vitamini formlarına (metilkobalamin ve adenozilkobalamin) dönüştürülür.

Bu dönüşüm sürecinde, siyanür molekülü vücuttan atılır.

Siyanokobalamin, genellikle B12 vitamini eksikliğini gidermek için etkili bir yöntem olarak kabul edilir. Lakin, siyanür içeriği nedeniyle metilkobalamin gibi daha doğal ve aktif formdaki B12 vitaminlerinin tercih edilmesi daha doğrudur. (Çok küçük de olsa riski yok etmek için)

Siyanokobalamin takviyelerinin kullanımı, mutlaka hekim takdiri ve kontrolü altında olmalıdır.

Olası Siyanokobalamin Yan Etkileri

Siyanokobalamin takviyeleri genellikle güvenli kabul edilse de, bazı kişilerde nadiren ve hafif şiddette yan etkilere neden olabilir. Maalesef, bazı durumlarda ciddi alerjik reaksiyonlar da ortaya çıkabilir.

Kobalt, kobalaminin bir bileşenidir; sonuç olarak, kobalt duyarlılığı olan hastalar kobalamin replasman tedavisi altındayken alerjik reaksiyonlar yaşayabilir. 

Diğer yaygın yan etkiler şunlardır:

  • Nefes darlığı (hafif eforla bile), şişlik, hızlı kilo alımı
  • Mide bulantısı ve sindirim sistemi rahatsızlıkları. genellikle yüksek dozlarda takviye alımında ortaya çıkar ve dozajın azaltılmasıyla hafifletilebilir.
  • Akciğer ödemi, konjestif kalp yetmezliği, periferik vasküler tromboz
  • Hipokalemi – bacak krampları, düzensiz kalp atışları, karıncalanma/uyuşma, kas güçsüzlüğü veya uyuşukluk hissi
  • Uyuşma veya karıncalanma ve eklem ağrısı
  • Ateş
  • Şişmiş dil
  • Kaşıntı, eritem ve kabarıklıklar
  • Akne, rozasea
  • Polisitemi: Siyanokobalamin altta yatan polisitemiyi açığa çıkarabilir. Politemia vera gibi miyeloproliferatif bozuklukları olan hastalarda yüksek serum B12 vitamini seviyelerine rağmen B12 vitamini eksikliğinin yaygınlığı artmıştır.
  • Baş ağrısı, baş dönmesi ve sinirlilik nadiren görülebilir.
  • Siyanokobalamin enjeksiyonları ile anafilaksi de görülebilir.

Siyanokobalamin takviyelerinin yan etkileri fark edildiğinde, derhal hekime başvurulmaı ve takviyenin kullanımına devam edilip edilmemesi gerektiği konusunda hekimin görüşü alınması gerekir.

Güvenli Kullanım Önerileri

Siyanokobalamin takviyelerinin güvenli kullanımı için aşağıdaki önerilere dikkat edilmesi önemlidir:

Mutlaka hekim kontrolünde takviye: B12 vitamini takviyelerinin kullanımı, mutlaka hekimin önerisi ve kontrolü altında olmalıdır. Hekim, bireysel sağlık durumunuza, yaşınıza, beslenme alışkanlıklarınıza ve diğer faktörlere göre uygun dozajı belirleyecektir.

Düzenli kan testleri: B12 vitamini düzeyinin düzenli olarak kan testleriyle takip edilmesi, takviyenin etkinliğini ve olası yan etkilerini izlemek için önemlidir. Kan testleri, B12 vitamini düzeyinin normal sınırlar içinde olup olmadığını ve takviye dozajının ayarlanması gerekip gerekmediğini belirlemeye yardımcı olur.

Bireysel sağlık durumuna göre dozaj ayarı: B12 vitamini takviyelerinin dozajı, bireysel sağlık durumuna, yaşına, kilosuna ve diğer faktörlere göre ayarlanmalıdır. Doktorunuz, size en uygun dozajı belirleyecektir. Dozajın aşılması, yan etki riskini artırabilir.

Güvenilir ve onaylı markalar tercih etmeli: B12 vitamini takviyeleri satın alırken, güvenilir ve onaylı markaları tercih etmek önemlidir. Kalitesiz ve sahte ürünler, sağlığınız için risk oluşturabilir.

Vitamin B12 – Siyanür

B12 vitamin ilaçlarındaki değerler mikrogram cinsindendir.

Mikrogram: Bir gramın milyonda biri cinsinden.

Tavsiye edilen günlük B12 vitamin miktarı 2-3 mikrogramdır.

Takviyelerde ise B12 vitamin miktarı birkaç bin mikrograma kadardır. Çünkü B12 nin bağırsaktan emiimi oldukça zayıftır.

En yüksek doz B12 vitamin takviyelerinde bile, siyanür miktarı maksimum 40 mikrogramdır.

Keten tohumu, su varlığında toksik hidrojen siyanür salan siyanür glikozitleri içerir (otohidroliz). Yaklaşık 3 saatlik hidrolizde 124 ila 196 mikrogram/g olduğu bilinmektedir.

Aynı şekilde pastörize edilmemiş badem sütü, taze elma suyu veya kayısı tüketerek de siyanüre maruz kalınabilmektedir.

Oral siyanür dozu vücut ağırlığının kilogramı başına 50 mikrograma kadar risk olmadığı bilinmektedir.

70 kg ağırlığındaki bir yetişkinin siyanürden zehirlenmesi için iki saatten kısa bir sürede normal büyüklükte 16 bardak çiğ keten tohumu, taze bütün elma ve/veya pastörize edilmemiş badem sütü içeren meyve sularından tüketmesi gerekir. Ki bu miktar tüketim olası değildir.

Sonuç olarak?

Eğer karaciğeriniz başta olmak üzere metilasyon metabolizmanızı ilgilendiren bir sorununuz yoksa, B12 vitamini takviyelerindeki siyanür konusunda endişelenmeniza gerek yok..

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Siyanokobalamin https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK555964/

⭐️⭐️ Hidroksokobalamin https://www.sciencedirect.com/topics/pharmacology-toxicology-and-pharmaceutical-science/hydroxocobalamin

⭐️⭐️ Vitamin B 12 Analog Kobinamid Oral Siyanür Zehirlenmesine Karşı Etkili Bir Panzehirdir https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5135677/

⭐️⭐️ B12 Vitamini (Kobalamin) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK559132/

⭐️⭐️ Sık Tüketilen Taze Hazırlanmış Smoothie ve Meyve Sularının Siyanür Toksisitesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7731941/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Birlikte Kullanılmamalı

Çoklu ilaç yazımı ve kullanımı, (Polifarmasi) ilaç-ilaç etkileşimleri ve potansiyel olarak uygunsuz ilaçların reçete edilmesi olasılığını artırır. İlaç-ilaç etkileşimi, iki ayrı ilacın her birinin tek başına verildiğinde bilinen etkilerinden beklenen yanıttan farklı verilen farmakolojik veya klinik yanıtı ifade eder.

Son yıllarda, reçetesiz satılan (OTC) ilaçlar muazzam miktarda arttı. Yanı sıra reçete yazımlarında hastadan gelen taleplerin baskı – şiddet boyutuna ulaşması da reçete edilen ilaç çeşitliliğini ve sayısını arttırdı. Polifarmasi 90 llı yıllarda yaşlı nüfus arasında oldukça yaygınken günümüzde gençlerde de yaygınlaştı.Büyük sorun hastaların büyük bir kısmının bitkisel takviyeleri, diğer ürünleri veya tamamlayıcı tıp kullanımınını hekimlerine danışmadan uygulamaları.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Gelin günlük hayatta sık kullanılan ilaçlardan örnekle vererek yanlış kullanımları görelim.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

ÇİNKO ➖ BAKIR beraber alınmamalı

İnanılır gibi değil lakin sadece ÇinkoBakır bir arada olan tablet satılıyor. ÇinkoBakır aynı reseptöre bağlanır ve Bakır baskın gelerek çinkoyu engeller.

Bakır aynı zamanda şampuanlarda çok kullanılan B5 (pantotenik asit) vitamini de engeller.

Baklagiller ve tam tahıllar gibi fitat içeriği yüksek besinler çinko emilimini azaltır. Bu besinleri ıslatmak ve filizlendirmek fitat içeriklerini azaltmaya ve çinko emilimini iyileştirmeye yardımcı olur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

DEMİR ➖ KALSİYUM beraber alınmamalı

Kalsiyum demiri engeller. Ayrıca gıdalardaki kalsiyum ve fitatlar da demiri engeller.

Bu sebeple demir ilacı / preparatları ile yemek arasında 4-5 saat olmalı. (Mümkünse gece yatmadan aç alınmalı)

Kahve ve çay gibi polifenol açısından zengin besinler demir emilimini azaltır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

E vitamini / Omega-3 ➖ K vitamini beraber alınmamalı

E vitamini ve Omega-3 kanı sulandırırken K vitaminin pıhtılaştırma özelliğini engeller.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

EUTHYROX – LEVITRON ➖ DEMİR beraber alınmamalı

Levotiroksin içeren hipotiroidi ilaçları ile demir beraber kullanılmaz.

Dikkat burada demir ilacı tiroit ilaçlarının emilimi engellenir.

Mide ilaçları da hipertiroidi ilaçlarının emilimini engeller.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

B12, B9, B6, D vitamini, C vitamini

Bu vitaminler GECE ALINMAZ.

D vitamini melatonini engelleyerek uykusuzluk yapar. Yatma saati ile D vitamini alımı arasında 12 saat olmalıdır.

B12, B9, B6, C vitamini ise enerji metabolizmasına katılarak uykusuzluk yapar. Yatma saati ile bu vitaminleri alım arasında 5 saat fark olmalıdır.

C vitamini B12 vitamini ile birlikte alınmamalı. C vitamini yüksek dozda B12 yi baskılar.

Parkinson hastaları nadiren karbidopa olmadan levodopa aldıklarında B6 (Pridoksin) 10 ila 25 mg gibi küçük dozlarda bile levodopa‘nın etkisini yok eder.

Demir tuzları da levodopa emilimini engeller. Levodopa alan parkinson hastalarında birlikte kullanılmamalıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

SELENYUM ➖ BAKIR bir arada kullanmaz.

Selenyum ve Bakır bir arada alındığından selenyum engellenir.

C vitamini selenyum etkisini artırır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

MİDE İLAÇLARI ile ilaç kullanımı nasıl olmalı

Demir, Çinko, Magnezyum, B12 arasında 5 (beş) saat farkı olmalı.

Demir, Çinko, Magnezyum, B12 emilimi için mide asiti gerekli, eğer mide ilacı (PPI, ANTİ-ASİT, H2 antagonisti) kullanıyorsanız vücudunuzda bunlar eksilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

ASPİRİN

Vitamin E, Omega-3, Vitamin K1 aspirinle beraber kullanılmaz.

Vitamin E ve Omega-3 aspirin etkisini artırır, damarlarda sızıntıya neden olabilir. Aspirinle aralarında 7-8 saat fark olmalıdır.

Vitamin E warfarin gibi kan sulandırıcılarla birlikte de kulanılmamalı. Warfarinin etkisini arttırarak kanamalara yo açabilir.

Aspirin K1‘in etkisini nötralize eder, K1 bir işe yaramaz, beraber kullanılmaz.

Warfarin ve K vitamini içeren ürünler birlikte alındığında, warfarinin aktivitesi azalır ve protrombin zamanı ve INR’de azalmaya neden olur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

METFORMİN ➖ B12 beraber alınmamalı

Metformin içeren Diyabet /obezite ilaçları B12 emilimini tam olarak engeller.

Metformin bağırsak duvarında (+,-) yönünü değiştirir ve B12 bağırsağa giremez.

Metformin kullanımından en az 8 saat sonra B12 kullanmak gerekir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

KALSİYUM – MAGNEZYUM birlikte alınmamalı

Ispanak ve ravent gibi oksalat içeriği yüksek besinler bağırsaktaki kalsiyumla bağlanarak emilimini azaltır. Ispanak yoğurtsuz olur mu? demeyin..

Gastrointestinal sistemde emilim için rekabet edebilirler. Kalsiyum ve Magnezyum kemik mineralizasyonu ve çeşitli fizyolojik işlevler için gerekli olduğu kadar, birinin yüksek alımı diğerinin emilimini engeller.

Kalsiyum ile Tetrasiklinler ve Florokinolonlar ile birikte alınmamalıdır. Bu antibiyotiklerin kulanımı sırasında takviyelerden kaçınılmalıdır.

Kalsiyum karbonat, siprofloksasinin biyoyararlanımını %40 oranında azaltarak antibiyotik etkinliğini zayıflatır. BİRLİKTE ALINMAMALIDIR.

Kalsiyum ve levotiroksin‘in etkisini (biyoyararlanımını) azalttığı için dozlarının en az dört saat arayla alınmalıdır.

Kortikosteroidler kalsiyum emilimini azaltır ve bu da zamanla osteoporoza yol açabilir

Florokinolon ve tetrasiklin antibiyotikleri, bifosfonatlar ve levotiroksin alüminyum ve magnezyumdan etkilenebilir; bu nedenle, bu ilaçların dozları alüminyum veya magnezyum tüketiminden sonraki iki saat içinde alınmamalıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

POTASYUM

Potasyum takviyeleri, Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri veya anjiyotensin reseptör blokerleri, digoksin, indometasin, reçeteli potasyum takviyeleri ve potasyum tutucu diüretikler triamteren veya spironolakton ile birlikte kullanılmamalıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Polifarmasiyi Önlemek ve İlaçlara Bağlı Zararları En Aza İndirmek İçin

  • Doğru bir ilaç listesi ve tıbbi geçmişinizi koruyun ve mümkün olduğunda güncellenmesi için hekiminizle görüşün.
  • Hekiminize giderken reçeteli, reçetesiz, takviye edici ve bitkisel ilaçlar dahil tüm ilaçlarınızı yanınızda götürün.
  • Herhangi bir ilaç değişikliğini diğer hekimlerinizle birlikte gözden geçirin ve mümkünse tüm değişikliklerin yazılı olmasını sağlayın.
  • Mümkün olan en az sayıda ilacı ve en basit dozaj rejimini kullanın.
  • Reçete edilen her ilacı tanısıyla ilişkilendirmeye çalışın.
  • Gereksiz tüm ilaçlarınızı kesin.
  • İlaç-ilaç ve ilaç-hastalık etkileşimlerini öğrenin.
  • Mümkünse size bakım vereni, ailenizi ve eczacınızı da dahil ederek bir ekip yaklaşımı kullanın.
  • Potansiyel olarak zararlı ilaçlara başlamaktan kaçının.
  • Hekim takdiri olmadan ilaca/takviyeye başlamayın. Başlarsanız da en düşük dozda başlamayı deneyin ve ardından yavaş yavaş artışı hekiminize takip ettirin.
  • Diğer ilaçların olası yan etkileriyle mücadele etmek için ilaç kullanmaya başlamaktan kaçının. 
  • İlaç uygunluğunu değerlendirirken yaşam beklentinizi göz önünde bulundurun.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İlaç etkileşimleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/19601724/

⭐️⭐️ Palyatif Bakımda İlaç Etkileşimleri https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK551619/

⭐️⭐️ İlaç Reçeteleme: İlaç-İlaç Etkileşimleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34491709/

⭐️⭐️ İlaç Etkileşimi Denetleyicisi https://www.webmd.com/interaction-checker/default.htm

⭐️⭐️ Vitaminler ile İlaçlar Arasındaki Etkileşim https://www.turkiyeklinikleri.com/article/tr-vitaminler-ile-ilaclar-arasindaki-etkilesim-91855.html

⭐️⭐️ Polifarmasi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK532953/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

MİDE İLAÇLARI ve BAZI ZARARLARI (PPI ilaçlar)

Hasta:5 yıldır mide koruyucu PPI grubu ilaç (Pazarlama sloganı) kullanıyorum. Kullanmazsam midem midem kötü oluyor. Kullandığımda midemi iyi hissediyorum.”

🔸 Sizce bu durumda hasta tedavi mi oluyor?

🔸 İlaca bağımlı olarak yaşamak ne kadar doğru?

🔸 Hastanın şikayetlerinin kök nedenini bulmak gerekmez mi?

🔸 Hastalığın nedenini her zaman ilaçla mı tedavi etmek gerekir?

🔸 Hastanın beslenme alışkanlığındaki, yaşam tarzındaki hataları düzeltmek gerekmez mi?

Yaşam içerisinde bolca ”midemde asit var” ”midem ağrıyor mide koruyucu içeyimbenzeri cümleleri duyarsınız.

Peki.. Midede niye asit oluyor?

Bu asit bize yararlı mı? zararlı mı?

İlk olarak mide asidi hakkında biraz bilgilerimizi tazeliyelim

MİDE ASİDİ

Midenin mukoza zarı tarafından üretilen, PH değeri ortalama 1,5 olan oldukça asidik renksiz bir sıvıdır. Yiyeceklerin kolayca parçalanıp sindirilmesi işlevini gerçekleştirir.

Mide günde yaklaşık 1,5 ila 3 litre mide suyu üretir. Mide suyundaki hidroklorik asit yiyecekleri parçalar ve sindirim enzimleri proteinleri böler. Asidik mide suyu aynı zamanda bakterileri öldürür, patojenlere karşı ilk savunma görevini görür. 

Gastrik asit, mide öz suyunda yer alan bir tür sindirim asididir. Asit, midenin iç yüzeyinde yer alan hücreler (Parietal hücreler) tarafından üretilmektedir. Asit, tam bir formüle sahip olmamakla beraber, hidroklorik asit (HCl), potasyum klorit (KCl) ve sofra tuzu (NaCl) içermektedir. Asidin PH değeri, 1 ve 2 arasında olup, normal şartlarda insanlar için oldukça zararlıdır. Gastrik asidin fazla üretildiği zamanlarda, midede yaralar, gastrit ve gastrik ülser oluşmaktadır. Aynı şekilde bu asidin yetersiz kaldığı zamanlarda da sindirim sorunları yaşanmaktadır. Asit, herhangi bir gıdayı sindirirken, aşağıdaki kimyasal tepkime meydana gelmektedir.

HCL + NaHCO3 → NaCL + H2CO3

Bu asit ortamda; Principal hücrelerden Gastrin hormonu salınmasını tetikler. Gastrin hormonu ise H2 reseptörlerinin duyarlılığını artırarak Gastrik asit sekresyonunu uyarır. Yine bu asit pH’da Pepsinojen’in Pepsin’e dönüşmesi ile birlikte özellikle protein sindirimini başlatılır.

İkinci olarak Mide ve çevresindeki asit üretimi işleyişine bakalım.

Altta bir tek çıkışı mideye olan sıvı deposu hayal edin.(Bu çıkıştan mideye asit geliyor) Bu deponun üstünde ayrı köşelerinde de iki tane de sıvı girişi olsun. Bu üstteki iki girişte de alttaki tek çıkışta da musluklar olsun.

Üçüncü olarak mide asidi ile ilgili farklı grup ilaçları ve etki yolarını görelim.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Proton pompa inhibitörü (PPI) ilaçlar en alttaki o çıkış musluğunu kapatır ve böylece mideye asit gelmez.

O çıkış musluğunun adı PROTON POMPASI’ dır. PPI ilaçlar bu musluğu kapatır. (inhibe eder)

PPIi grubu ilaçların ticari adlarını yazmayacağım. Aşağıda tanımanızı sağlayacak,

  • Omeprazol
  • Lansoprazol
  • Pantoprazol gibi etken maddeleri olan ilaçlardır. Bu tür ilaçların atken madde isimleri PRAZOL diye biter.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

H2 (histamin-2) antagonisti ilaçlar mide asitini azaltır lakin deponun altında ki musluğu kapatmaz.

En üstteki girişlerden sadece birini kapatır ve birinden yine asit depoya dolar ve yine alttaki çıkış musluğundan mideye asit akabilir. Yani asidi yarı yarıya kesmiş oluruz.

H2 (histamin-2) antagonisti ilaçların ticari adlarını yazmayacağım. FAMOTİDİN etken maddeli ilaçlardır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

ANTİ-ASİT ilaçlar. Bu ilaçlar deponun ne üstünde ne altında musluk kapatmıyorlar.

Bu ilaçlar midedeki asitin PH sını yükseltir. (bazik tarafa yaklaştırır) Böylece asidik seviye azalmış olur. Asit üretimi engellenmez, mideye gelmesi (muslukların kapanması yolu ile olmaz) engellenmez.

ANTİ-ASİT ilaçları ticari isimleri ile veriyorum. Gaviscon, Gavcin, Metsil, Talcid, Rennie gibi ilaçlar bu grupta yer alır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Son olarak ne musluk kapatan, ne asiti bazik hale getiren direk mide yüzeyini ince bir film gibi kaplayarak fazla asitin mide duvarına zarar vermesini önleyen ilaçlar.

Bu grupta da ticari ismini veriyorum .Antepsin isimli ilaç SUKRALFAT etken maddesi ile bunu yapar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Deponun çıkış musluğunu (proton pompası) kapatan, mide asitini tamamen kesen PPI ilaçlara gri dönelim.

PPI ilaçların kullanımında karşılaşacağımız sağlık sorunlarına bi göz atalım;

🔶🔶 Mide asidi tamamen kesilince emilim için “mide asitine” ihtiyaç duyan bazı vitamin ve mineraller vücutta eksik kalır.

B12 Vitamini: B12 ilk etapta mide asiti ile salgılanan bir protein olan HAPTOCORRİN’e bağlanır. Bu protein ile ince bağırsak ilk kısmına iner. Mide asiti olmazsa, bu proteinde olmaz, B12 de bağlanıp ince bağırsağa geçemez.

  • Çinko,
  • Magnezyum,
  • Demir,
  • Kalsiyum,
  • C vitamini emilimi için mide asiti gereklidir.

PPI ilaçlar sebebi ile eksilen bu vitamin ve minerallere bağlı olarak da, el, kol ve bacaklarda uyuşma, karıncalanma, Kas kitlesi kaybı (sarkopeni), Kas harabiyeti (rabdomiyoliz) Karpopedal spazm (ebe eli) ve tetani (kalsiyum düşüklüğü ile birlikte)kaslarda güçsüzlük, Fibromiyalji, kansızlık, hafıza zayıflığı, düşük bağışıklık, kalpte aritmi başlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

🔶🔶 Helikobakter Pylori , normalde herkesin mide mukozasında gömülü olarak bir miktar vardır.

Helikobakter Pylori asitli ortamda çoğalamaz, bu sebeple mide mukozasından yüzeye çıkmaz. Hatta kendinde bir mekanizma ile çevresinde ki asidik ortamı bazik hale getirir.

Eğer PPI ilaç kullanır ve asidi kesersek helikobakter pylori mide mukozasından yüzeye çıkar ve hızlıca ortamda çoğalır. (Mide içersinde)

Hastalığı sebebi ile tedavi almış dikkatli kişiler hemen şu soruyu soracaktır.O zaman Helikobakter pylori tedavisinde antibiyotik ve bizmut tuzu yanında PPI ilaç neden veriliyor ?

Çünkü; Antibiyotiğin mideye zarar vermesini önlemenin yanısıra Helikobakter Pylori mukozada gömülü olduğu yerden ASİT AZALDIĞI İÇİN yüzeye çıksın ve antibiyotik helikobakter pyloriye etki etmesi maksadı ile yapılan bir uygulamadır.

PPI ilaçlar sebebi ile azalan mide asidi helikobakter pylori’ nin üremesi ve yayılması için ortam sağlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

🔶🔶Mide asiti azlığı ağız florasını da bozar. Tıpkı Bağırsaklarımız gibi ağzımızın da bir bakteri florası var

Ağız florasının bozukluğu ise kulak ve boğaz iltihabi hastalıkları ile diş eti hastalıklarına neden olur.

PPI ilaçlar sebebi ile azalan mide asidi ağız florasının da bozulması ile diş eti, kulak ve boğaz enfeksiyonlarının oluşmasına sebep olur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

🔶🔶 PPI (Mide koruyucu) lar 7 günlük kullanımda bile ağız florasındaki patojen streptococcus bakterisinin bağırsağa ulaşıp çoğalmasına yol açar.

http://bit.ly/3Xntb4g

PPI ilaçlar sebebi ile azalan mide asidi ağız florasındaki patojen streptococcus bakterisinin bağırsağa ulaşıp çoğalmasına yol açar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

🔶🔶 Beslenme amacı ile aldığımız gıdalar başta olmak üzere ağız yolu ile birçok bakteriyi alırız. Normal şartlarda sağlıklı bir mide ve mide asidi ile bu bakteriler bize zarar veremez, çünkü mide asitinde ölürler.

Eğer mide asidini PPİ lar ile tamamen kesersek ağız yolu ile aldığımız tüm bakteriler bağırsaklara gider ki aşırı geçirgen bağırsak dahil bir çok hastalığa neden olurlar, bağırsak florası bozulur.

PPI ilaçlar sebebi ile azalan mide asidi gıdalarla alınan bakterilerin ince barsağa geçmesine ve aşırı geçirgen barsak başta olmak üzere bir çok hastalığın oluşmasına sebep olur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

🔶🔶 Kulak çınlaması, Vertigo: İç kulak koklea içinde de proton pompaları bulunur. Koklea sadece labirentin arter tarafından beslenmektedir. PPI ilaç kullanımı ile buradaki proton pompaları da çalışmaz (inhibe) olur, koklea’ya giden kan akımı yavaşlar

Koklea, iç kulakta bulunan bezelye tanesi kadar küçük ve spiral şekilli bir yapıdır. Sesleri mekanik titreşimlerden sinyallere dönüştürmekle sorumludur. Dönüştürdüğü bu sinyaller, işitme siniri aracılığıyla beyne iletilir. Bu işlemi gerçekleştiren, kokleadaki özel algılayıcı hücrelerdir (tüy hücreler).

PPİ ilaçlar nitrik oksit sentezini azaltarak, homosistein düzeylerini yükselterek, oksidatif stresi artırarak ve/veya pıhtılaşmaya eğilimi artırarak koklear kan akımını etkileyerek iç kulak patolojilerine, işitme kaybına ve baş dönmesine zemin hazırlayabilir. 

PPI ilaçların etkisi vücuttaki diğer proton pompalarına da olur ve bu pompaları (muslukları) kapatırlar. Buna bağlı olarak koklea’yı etkilemeleri ile Kulak çınlaması, baş dönmesi, denge kaybı, işitme kaybı oluşur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

🔶🔶 Demans, Hafıza kaybı, Depresyon: Lansoprazol ve omeprazol’ün %15 civarında kan beyin bariyerini geçtiği yapılan çalışmalarla tespit edilmiş durumda. Beyinde de proton pompaları var. Peki bunun sonucu ne olur ?

Beynin içerisinde sinaptik veziküllerde bulunan proton pompaları nörotransmiterlerin veziküllerin içerisine depolanmasında görev alır. Serotonin, Dopamin gibi norotransmitterlerin depolanmasını bozmak demek depresyon demektir.

PPİ ilaçlar beyinde tau ve amiloid beta kaynaklı nörotoksisiteyi artırır. Bunu vakuol pompalarının işlevlerini bozarak amiloid beta plaklarının temizlenmesini engelleyerek ve tau fosforilasyonunu artırarak yaparlar.

Yapılan çalışmalarda en çok lansoprazole bağlı olarak amiloid beta oluşumu görülür. Demans da amiloid beta oluşumu ile gelişir.

PPI ilaçların etkisi beyindeki proton pompalarına da olur ve bu pompaları (muslukları) kapatırlar. Buna bağlı olarak Seratonin ve Dopamin depolanması bozulur. Depresyon, Demans, Hafıza kaybı gelişir.

Sonuç Olarak Tüm Bu Bilgilerin Eşliğinde;

  • Her seferinde hekiminiz gerek görmeden PPİ kullanılmamalıdır.
  • Çok zorunlu olmadıkça PPI ilaç kullanılmamalı
  • Kullanılacaksa süresi 3 haftayı geçmemelidir.
  • Mide asidini illede azaltmak gerekiyorsa H2 Reseptör Antagonisti ilaç ve Anti-asit ilaçlar tercih edilmelidir.

Mide Asidini Azaltmak İçin Bitkisel Tavsiyelerim

  • Ebe gümeci,
  • Kudret Narı (Özellikle zeytinyağının içinde bekleterek)
  • Karanfil tozu,
  • Papatya,
  • Hatmi çiçeği gibi

Mide Asidini Azaltmak İçin Yardımcı İlaç Olarak Tavsiyelerim

  • N-Asetil Glukozamin
  • Magnezyum karbonat
  • Çinko L- Karnozin

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Hangi vitamin hangisi ile kullanılmaz ?

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

DEMİR – KALSİYUM beraber alınmaz.

Kalsiyum demiri engeller.

Ayrıca gıdalardaki kalsiyum ve fitatlar da engeller.

Bu sebeple Demir ilacı / demir preparatları ile yemek arasında 4-5 saat olmalı. (Tercihen gece yatmadan aç alınmalı. Akşam 20.00 de son öğünden 4 saat sonra gece 24.00 de. Böylece sabaha kadar da yeme içme olmadığı için tam emilme olur.)

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

ÇİNKO-BAKIR beraber alınmaz.

Her ikiside aynı reseptöre bağlanır ve bakır baskın gelerek çinkoyu engeller.

Bakır aynı zamanda şampuanlarda çok kullanılan B5 (pantotenik asit) vitamini de engeller.

Maalesef sadece ikisinin bir arada olduğu tablet bile var. Alırken dikkat edin.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

SELENYUM ve BAKIR bir arada kullanmaz.

Selenyum engellenir. C vitamini selenyum etkisini artırır..

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

MİDE İLAÇLARI ile Demir, Çinko, Magnezyum, B12 arasında 5 (beş) saat fark olmalı.

Bunların emilimi için mide asiti gerekli, eğer mide ilacı (PPI, ANTİ-ASİT, H2 antagonisti) kullanıyorsanız vücudunuzda bu vitamin ve mineraller eksilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

METFORMİN ➖ B12 beraber alınmaz.

METFORMİN içeren Diyabet /obezite ilaçları B12 emilimini NET ENGELLER

Metformin Bağırsak duvarında (+,-) yönünü değiştirir ve B12 bağırsağa giremez.

METFORMİN kullanımından 8 saat sonra B12 kullanmak gerekir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

EUTHYROX – LEVITRON ve DEMİR beraber alınmaz.

Levotiroksin içeren hipertiroidi ilaçları ile DEMİR beraber kullanılmaz..

Ama bu kez Demir degil tiroit ilaçlarının emilimi engellenir

Sadece demir değil MİDE İLAÇLARI DA hipertiroidi ilaçlarını engeller.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

ASPİRİNVitamin E, Omega-3, Vitamin K1 ile beraber kullanılmaz.

Vitamin E ve Omega-3 aspirin etkisini artırır, damarlarda sızıntıya neden olabilir. Aspirinle aralarında 7-8 saat fark olmalıdır.

Aspirin K1’in etkisini nötralize eder, K1 bir işe yaramaz, beraber kullanılmazlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

E vitamini / Omega-3 ve K vitamini beraber alınmaz

E vitamini ve Omega-3 kanı sulandırırken K vitaminin pıhtılaştırma özelliğini engeller.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

B12, D vitamini, B9, B6, C vitaminleri GECE ALINMAZ.

D vitamini melatonini engelleyerek uykusuzluk yapar. Diğerleri ise enerji metabolizmasına katılarak uykusuzluk yapar.

Yatma saati ile D vitamini arasında 12, diğerleri ile 5 saat fark olmalıdır.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Ne zaman diyet yapsam ….. oluyor! Ne yapmalıyım?

Bazı kişilerde duyarsınız ne zaman diyet yapsam

  • Şişkinlik, Gaz
  • İshal, karın ağrısı
  • Berrak düşünememe
  • Baş dönmesi
  • Halsizlik
  • Odaklanma sorunu
  • Cilt sorunları
  • Ağız kokusu vb gibi şikayetlerim oluyor derler…

Peki bu durum neden oluyor biliyor musunuz?

Bilmiyorsanız okumaya devam edin…

DİE-OFF SENDROMU

Die-off Sendromu: Mikrobiyotada bulunan bazı maya ya da bakterilerin ölürken dışarı saldığı toksinler ve proteinlere karşı vücudumuzun ortaya çıkardığı reaksiyondur.

Burada mekanizmayı ayrıntılandıralım:

⭐️ Bağırsaklarımızda trilyonlarca bakteri bulunur. Bunun çoğunluğu kalın bağırsaktadır.Kalın bağırsaktaki bu bakterileri aldığımız gıdalarla biz besleriz.Bu bakterilerin bazıları bizim için vitaminler, yağ asitleri vs üretir. Aramızda Kazan = Kazan (Simbiozis) ilişkisi var.

Lakin dünyanın gerçeği iyilerin olduğu her yerde kötüler de var. Dünyanın varoluşundan beri süregelen iyilerle kötülerin savaşı barsaklarda olmaması mümkün mü? Tabi ki barsaklarda da savaş var.

Biz iyileri beslerken tabi ki kötüler de nasibini alıp besleniyorlar. Bunlar beslenirken, örneğin brokoli salatası yediniz parçalayıp sindirirken kalın barsakta bakteriler vasıtası ile belirli gazlar çıkar (Metan, hidrojen). Bu gazları barsaklarımızdan doğal yollarla atarız. Buraya kadar sorun yok.

Örneğin: İnce bağırsağın ilk kısımlarında 1 mililitre sıvı içinde 10(10.000) den daha az bakteri bulunurken kalın bağırsakta ise mililitrede 10‘den (1.000.000.000) daha fazla bakteri yaşar.

İnce bağırsak florasındaki bakteriler gıdaların sindiriminde ve besin maddelerinin emiliminde önemli bir bir rol oynarlar. Ayrıca kısa zincirli yağ asidi sentezi, folat, B12 ve K2 vitamini gibi vitaminlerin sentezini de flora bakterileri yaparlar.  

Peki olurda bu bakteriler kalın bağırsaktan ince bağırsağa geçerse neler olur?

⭐️ İşte o zaman mideden gelen brokoliyi daha kalın bağırsağa geçmeden ince bağırsakta sindiriverir. O zaman gazlar ince bağırsakta oluşur ve karında şişkinlik, gaz olur. Yemekten 45 dakika sonra davul gibi şişeriz. Az da yesek fark etmez sonuç karında şişkinlik.

Kalından ince bağırsağa bakteri geçişine SİBO denir.

SIBO – ”Small Intestinal Bacterial Overgrowth” ”“İnce Bağırsakta Aşırı Bakteri Üremesi” : ince bağırsakta aşırı bakteri üremesi ile karakterize, malabsorbsiyon ve bağırsak geçirgenliği gibi birden fazla semptom ve komplikasyona yol açan bir durumdur.

SİBO Nasıl Meydana Gelir

1-İnce bağırsağın pH seviyesinin dengesi (Midenin asit salgısı, safra kesesi ve pankreasın alkali salgıları) koruyucu rol oynarken pH seviyesin değiştiren en önemli faktör mide asidinin azalmasıdır. (Mide koruyucu olarak bilinen PPİ lerinin kullanımı vb gibi) SİBO oluşumuna neden olur.

2-Bağırsağın boşalmasını ve süpürülerek temizlenmesini sağlayan “göç edici motor kompleks” (MMC) hareketlerinin yapılamaması. Açlık dönemlerindeki bağırsak hareketleri sindirim için değil, mide ve ince bağırsakların “temizliği” içindir. Az az ye sık sık ye ve benzeri teşviklerle sindirim sisteminin dinlenememesi temizlenememesine yol açar. SİBO oluşumuna neden olur.

3-İnce bağırsak ile kalın bağırsak arasında yer alan ve kalın bağırsak içeriğinin ince bağırsağa doğru geriye kaçışını engelleyen ileo-çekal kapağın görevini yapamaması. Kalın bağırsak basıncının normalden fazla artışı ve/veya“göç edici motor kompleks” veya kısaca MMC (Migrating Motor Complex) adı verilen periyodik bağırsak hareketlerinin sayısının azalması ile kalın barsaktan ince bağırsağa geri kaçış olur. (Yeteri kadar sindirilemeyen karbonhidratlar ve proteinler kalın bağırsağa geldiğinde bu gıdalarda kokuşma ortaya çıkar ve geri kaçışa sebebiyet verir. Bu duruma karbonhidrat ve proteinin öğün içinde birlikte alınması, sık beslenme ile hazım süreci bitmeden gelen yeni besinler, midede sindirimi yavaşlatan ilaçlar vb gibi sebep olur.) SİBO oluşumuna neden olur.

4-İmmün mekanizmanın (Bağırsak mukozası hücreleri tarafından salgılanan ve patojenik bakterileri engelleyen bağışıklık hücrelerinden zengin müsin salgısı) yeetersizliği. Otoimmun hastalıkların birçoğunda ve immünsupressif (bağışıklık sistemini baskılayan) ilaçlar ile meydana gelir. SİBO oluşumuna neden olur.

5-Pankreas ve safra salgılarının bakteri üremesini durdurucu (bakteriyostatik) özellikleri yeterli olmadığında. Hastalıklar veya ilaçlar ile bu salgıların veya içeriklerinin etkinliklerinin azalması SİBO oluşumuna neden olur.

Dönelim diyete bağlı gelişen durumlara:

⭐️Her canlı gibi bakteriler de ölümü tadacaktır.

⭐️Bağırsağımızdaki bakteriler de ölür ve sonucunda proteinler, toksinler bağırsağa dağılır ortam asidik halle gelir. Gaz artışı olur. Önce şişkinlik ardından ishal meydana gelir.

⭐️Bu süreçte bağırsak duvarı geçirgenliği artar ve yayılan toksinler bağırsak duvarından geçerek kana karışır.

⭐️Bu sırada vücudun bu bölgedeki ilk savunma hattı bağırsak duvarında bekçlik yapan bağışıklık hücreleri toksinlere saldırır.

⭐️Bu sürece inflamasyon denir. (Enfeksiyon değil) İnflamasyonun başlaması ile kana geçen toksinlerin peşine düşerler.

⭐️Damar duvarları (endotel) hasar görür. Bunların bazıları kan beyin bariyerini geçer ve nörolojik sorunlar meydana gelir.

⭐️Toksinler en çok Karaciğere gelir. Süper antioksidan GLUTATYON bunları yok etmeye başlar. Ardından safra ile bağlanarak atılmaya çalışılır. Lakin GLUTATYON yetmez.

⭐️Tiroit bezleri ve Tiroit peroksidaz etkilenir, cilt bariyeri etkilenir, sinirler etkilenir, hasar alır.

⭐️⭐️ İşte tüm bunlara DİE-OFF SENDROMU denir.

Gelelim diyetimize… haftası dolmadan başlayan bu şikayetlerle diyet bırakırız.

Sağlıklı olmak sağlıklı kalmak aslı amaç olmalı. Bu sebeple her ne maksatla olursa olsun sert, keskin an kilo verme hevesleri ile diyet YAPILMAMALI.

Gluten aniden kesilebilir. Histaminli gıdalar aniden kesilebilir. Lakin karbonhidratı kademeli olarak kesmelisiniz. Aksi halde çarpılırsınız.

Kısa süreli başarı elde ettiğinizi düşünseniz de arka planda vücudunuza özellikle sindirim sisteminize ciddi zarar verirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

DİE-OFF ya da başka bir sebeple toksin geçişi olmuşsa ne yapacağız? Toksinleri nasıl engelleyeceğiz?

Örneğin leblebi misali içilen Antibiyotik ve antifungal ilaçlarda bağırsakta bakteri ve mantarları öldürür. (HerxHimer sendromu)

Die-off ya da HerxHimer sendromu: Candida, Ülseratif kolit ve Pan kolit, Crohn, SİBO, Haşimato, Diyabet, Aşırı stresli bir yapı, Gastrit gibi hastalıklarda AŞIRI GEÇİRGEN BAĞIRSAK oluşur.

Sıklıkla kadınların hekim kontrolünde veya kontrolsüz olarak uygulanan Candida tedavisinde de DİE-OFF oluşur.

Biraz da toksinleri temizleyip bağırsak florasının normale dönmesi için ne yapacağız bakalım.

(Aşağıda yer alan bilgiler genel olup hekiminize danışmadan asla kullanmamalısınız)

⭐️⭐️⭐️⭐️ SIVI BENTONİT KİL

Bağırsak ortamında oluşan toksinleri ve bazı ağır metalleri kana geçmeden bağlayıp atar.

Günlük 2 yemek kaşığı kullanmak yeterlidir.

⭐️⭐️⭐️⭐️ HESPERİDİN ve BENFOTİAMİN

Kana geçen toksinlerin endotel hücrelere, sinirlere ve nöronlara zarar vermemesi için Hesperidin (1000 mg /gün) ve Benfotiamin (300 mg /gün)

⭐️⭐️⭐️⭐️ GLUTATYON ve RESVERETROL

Karaciger, böbrek, mitokondri oksidayonunu ve cilt hasarını önlemek için Glutatyon (1000 mg / gün), Resveratrol (600-700 mg / gün)

⭐️⭐️⭐️⭐️ Omega-3 DHA ve EPA formu

Eritrosit dahil hücre zarlarının oksidayonunu önlemek için Omega-3 ( 2000 mg /gün)

⭐️⭐️⭐️⭐️ B12 VİTAMİNİ

Bağırsaklarda ilk emilim sorunu B12 de sonra Demir, Çinko, Magnezyum ve B9 da olur. Diğerleri bir nebze daha emilir fakat B12’nin negatif iyon yükü sebebi ile emilimi direkt kesilir, bunu almak gerek.

⭐️⭐️⭐️⭐️ SU İÇMEK

Kilo ÷ 30 = su/L (7 yaş üzeri için)

Örneğin 70 kg birey için 75 ÷30 = 2.3 Litre su tüketimi şart. Toksinlerin hızlı atılımı için su önemlidir. Fakat suyu 4-5 litre günlük tüketim şeklinde abartmamak gerekir, sodyumu düşürür, elektrolit eksikliği oluşur ve zarar verir.

⭐️⭐️⭐️⭐️ DÜŞÜK EFOR

6-7 gün kadar yüksek efor sarfetmemek, mümkün oldukça dinlenmek önemlidir.

⭐️⭐️⭐️⭐️ BESLENME

Yüksek lifli besinler, yüksek şekerli besinler, baharatlı gıdalar ve süt ürünlerini bir süre tüketmemek gerekli.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

SİYANÜR ZEHİRLENMESİ ve B12 İLİŞKİSİ

SİYANÜR, “Hidrosiyanik asit” ya da “prussik asit” olarak da bilinen, son derece toksik maddedir. Normalde insan vücudunda içtiğimiz su dahil bazı besinlerle mutlaka girer ve bulunur.

Örneğin: Siyanürün Su da 0.005 ile 0.05 ppm arasında bulunan SİYANÜR normal kabul edilir içilebilir olarak görülür. (Türk Ulusal Mevzuatı)

Çeşitli meyvelerin (Elma, Şeftali, Acı Kayısı, Kiraz, Erik, vb) tohumlarında bulunan, “Amigdalin” adlı bir glikozid Siyanür kaynağıdır. Fasulye, Patates, Turp, Lahana, Şalgam, Brokoli ve Mısır gibi bitkiler siyanürlü bileşikleri, otçul hayvanlara karşı bir savunma mekanizması olarak doğal bir şekilde üretmektedir.

Yani siyanürden kaçmak neredeyse mümkün değil. Zehirleme miktarında olmasa bile su dahil farklı yollardan devamlı vücudumuza siyanür alıyoruz.

İlk aklınıza gelecek şu olacaktır.

Vücudumuzda siyanür zaman içinde birikip zehirlenme yapmaz mı? Cevap: Hayır

Çünkü..

Farklı yollardan aldığımız siyanür’ün vücutta birikmesine engel olan bir mekanizma vardır.

B12 vitamini (Kobalamin) suda çözünen ve metabolik süreçlerde kullanılan farklı formları mevcuttur. Bu formlardan Hidroksikobalamin‘deki hidroksi grubunun siyanür ile yer değiştirmesi sonrası nontoksik siyanokobalamin‘e dönüşür. Siyanokobalamin de idrar yolu ile atılır.

🔴🔴🔴🔴🔴🔴🔴🔴🔴🔴🔴🔴

B12 (Kobalamin) Vitamini

Hayvansal gıdalar vücudumuza aldığımız B12 (Kobalamin) vitaminin esas kaynağını oluşturur. En fazla karaciğer ve böbrekte bulunan B12 vitamini et, süt, peynir ve yoğurt gibi hayvansal yiyeceklerde de daha az oranda olmak üzere bulunabilir.

Karaciğerde 400 günlük B12 depolansa da günlük ek B12 gelmezse çok çabuk harcanır.

B12 (Kobalamin) Formlarını İnceleyelim

Hidroksikobalamin Formu

Siyanürü bağlayan B12 öncül formudur. Hidroksikobalamin deki hidroksi grubunun siyanür ile yer değiştirmesi ve kobalt’ın siyanürü bağlaması ile nontoksik siyanokobalamin (Vitamin B12) meydana gelir ve idrarla atılır.

Metilkobalamin Formu

Vücudumuzda kullandığımız aktif form Metilkobalamin’dir. B12 nin diğer formları metilasyon’da homosisteini kullanarak Metilkobalamin’e dönüşür. Eger metilasyon döngüsü bozukluğu var ve B12 aktifleşmezse Homosistein yükselir

Homosistein için B12 (metilkobalamin), B9 (metilfolat), B6 (P5P) beraber gerekir. (Aktif formları metilkobalamin, metilfolat, P5P)

EK BİLGİ: Metilasyon döngüsü, hücrelerimizin çeşitli metabolik süreçlerinde önemli bir rol oynayan bir biyokimyasal yolak olarak tanımlanır. Bu süreç, metil gruplarının bir molekülden diğerine transfer edilmesini içerir ve metilasyonun doğru şekilde gerçekleşmesi için belirli koenzimler, enzimler ve vitaminler gereklidir. Metilasyon, DNA sentezi, RNA sentezi, protein sentezi, hücre bölünmesi, hücre ölümü, hücre farklılaşması, nörotransmitter üretimi, hormon üretimi ve bağışıklık fonksiyonu gibi birçok biyolojik süreci etkiler.

Adenozilkobalamin Formu

Bu form da aktif formdur ve yağ asitlerinin oksidasyonu için gerekli olan süksinil CoA sentezinde görev yapar.

Aquakobalamin Formu

Depo formudur…Hep yağda eriyen vitaminler (A,D,E K) depolanır. B12 su da eriyip depolanan bir vitamindir.

Siyanokobalamin Formu

Genelde ilaç olarak satılan ticari formdur. Fazlası idrarla atılır.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha çok ayrıntı ve bilimsel bilgi isteyenler için

Maruziyeti Sınır Değeri – Herhangi bir etkene maruz kalma durumunun sağlık için sınır değeri

Siyanür Maruziyeti Sınır Değerleri

NIOSH için; STEL 4,7 ppm = 5 mg/m3 (NIOSH – İngiltere İş Güvenliği ve İş Sağlığı Kurumu)

OSHA için; TWA 10 ppm = 11 mg/m3 (OSHA – ABD Çalışma Bakanlığı’na bağlı Mesleki Güvenlik ve Sağlık İdaresi)

(TWA: 8 saatlik STEL: 15 dakikalık) (Zaman Ağırlıklı Ortalama Değer (TWA): Günde 8, haftada 40 saat çalışma süresince uzun süreli ve tekrar edilebilen maruziyetlerde çalışanların sağlığını bozmayacak zaman ağırlıklı ortalama konsantrasyonu ifade eder.)

Türk Ulusal Mevzuatı

İçme suyu için, 50 µg/lt (Türk Gıda Kodeksi)

Gıda için, 1 µg/kg (Türk Gıda Kodeksi)

Solumada ortam için;10 mg/m3 (Yürütmeden kaldırılmış olan İşyeri Sağlığı veGüvenliği Tüzüğü)

EPA için; 0,2 µg/lt (içme suyu) üzerinde siyanür bulunamaz

Vücutta 40’tan fazla enzim sistemini inhibe eder ki bunların içinde en önemlisi Elektron Transport Zinciri olarak da bilinen, oksidatif metabolizmada görevli Sitokrom oksidaz sistemidir .

Sitokrom oksidaz, sitokrom c oksidaz (CcO) olarak da bilinir, aerobik organizmalarda hücresel solunumun kritik bir bileşeni olan elektron taşıma zincirinde temel bir enzimdir. Ökaryotlarda iç mitokondriyal zarda ve prokaryotlarda plazma zarında bulunur.

Yapısı

Sitokrom oksidaz, tipik olarak demir ve bakır gibi metal iyonları içeren birden fazla alt birimden oluşan karmaşık bir enzimdir. İşlevi için çok önemli olan iki hem grubu (hem a ve hem a3) ve iki bakır merkezi (Cu_A ve Cu_B) içerir.

İşlevi

  1. Elektron Taşımacılığı : Sitokrom oksidaz, elektronların sitokrom c’den moleküler oksijene (O₂) transferini katalize eder. Bu reaksiyon, elektronların oksijeni suya (H₂O) indirgemek için kullanıldığı elektron taşıma zincirinin son adımıdır.
  2. Proton Pompalaması : Elektron transferi süreci, mitokondriyal membran boyunca protonların (H⁺ iyonları) taşınmasıyla birleştirilir. Bu, ATP sentezi için gerekli olan bir proton gradyanı yaratır.
  3. ATP Üretimi : Proton gradyanı tarafından oluşturulan proton motivasyon kuvveti, oksidatif fosforilasyon sırasında ADP ve inorganik fosfattan ATP sentezlemekten sorumlu enzim olan ATP sentazı çalıştırır.
  4. Metabolik Düzenleme : Sitokrom oksidaz ayrıca oksijen mevcudiyetine karşı metabolik yanıtların düzenlenmesinde rol oynar ve hipoksi ile ilgili hücresel sinyal yollarını etkileyebilir.

Oksijene benzeyen kimyasal bir yapıya sahip olan siyanür, toksik (zehirleyici) etkisini sitokrom oksidazın (ferrik) Fe+³ değerlikli formuna bağlanarak yapar.

Sitokrom oksidaz sistemi elektron transportunda sitokrom a-aa3 kompleksini içermektedir. Siyanür bu enzim kompleksine bağlanınca, elektron transportunu inhibe eder ve moleküler oksijen bloke olur. Oksidatif metabolizma ve fosforilasyon bozulur. Oksijenin hücresel tüketiminin azalmasıyla, perifer dokuda oksijen basıncı artmaya başlar. Siyanür, oksijen yokluğuna benzer fizyolojik etkilerle kendini göstermektedir. Oksijen dokulara normal olarak ulaşmakta, ancak burada tüketilememesine bağlı olarak, bir histotoksik (hücresel) hipoksi ortaya çıkmaktadır. Oksijen yetersizliği nedeniyle bir hipoksi tablosu bulunan karbon monoksit zehirlenmesinden bu özelliği ile ayrılmaktadır.

Oksijenin hücresel kullanımının bozulmasıyla, venöz kandaki oksijen derişimi arteriyel kandakine yaklaşmakta, cilt ve mukoz membranlarının kızarmasına neden olmaktadır. Yine aynı nedenle siyanoz oluşmamaktadır. Bunun yanında, siyanürün karotid ve aortik oluşumlardaki kemoreseptörleri uyarmasıyla solunum derinleşmektedir. Solunumun artmasıyla toksisite artar, ölüm solunum durması sonucu gerçekleşir. Siyanür organizmada siyanat ve tiyosiyanata oksitlenmektedir. Düşük dozlarda, sülfür transferaz (rodenaz) enziminin etkisiyle tiyosiyanata (SCN) dönüþerek idrarla atılmaktadır. 30 ppm siyanür, vücutta sekiz saat içinde detoksifikasyona uğrayarak atılır.

Alıntı Mavi Yazılı Bölüm: Dr. Tülay Renklidağ, Dr. Asude Gökmen Karaman Siyanür Zehirlenmesi

Daha Fazla