Hep Yorgunsunuz… Değil mi? Çünkü…

Evet.. Çünkü…
Vücudunuz serbest radikallerle dolu…

💢 💢 💢

Binlerce yıldır insanlık evrildi; yaşam biçimimiz değişti, hedeflerimiz çeşitlendi. Ama bazı şeyler değişmedi:
Dertler hep çoğaldı, hem de biraz daha karmaşık hale gelerek…

On bin yıl önce bir insanın derdi, o gün ne yiyeceğiyle sınırlıydı.
Geceleri başını sokacak bir mağara ya da rüzgâr almayan bir kayanın yanı yeterdi.

Kimse yaz tatili planı yapmıyordu, doğalgaz faturasını düşünmüyordu, çocuk için özel öğretmen tutmak gibi kaygılardan bihaberdi.

Zaman aktı…

İnsan çakmak taşını yonttu, ateşi kontrol etmeye başladı.
Avcılıktan tarıma geçişle toprak işlenmeye başlandı.
Bu kez sorunlar da evrim geçirdi: Ürünü zararlılardan korumak, komşunun hayvanını tarladan uzak tutmak gibi…
Mülkiyet kavramı doğdu. Sahip olma arzusu kök saldı.
İlk defa “benim” kelimesi, bir kavganın bahanesi oldu.

Sonra…

Demir dövüldü, makine icat edildi.
İş bölümü başladı. Biri üretirken diğeri yönetti.
Savaşlar çıktı; kim daha çok silah yaparsa o daha güçlü oldu.
Çocuklar, yarış pistine dönmüş okul sistemine atıldı.
Ebeveynler, çocuğun ödevini mi yapsın, faturayı mı düşünsün diye gece uyuyamaz hale geldi.

Ve artık…

Elektrik faturası, kira ödemesi, yakıt masrafı, servis ücreti…
Taksitli cep telefonları, yeni model arabalar, daha gösterişli düğün salonları…
Sabah ezanı okunurken evden çıkan; akşam yorgunluktan gökyüzüne bile bakmadan yatağa giren insanlar…
Büyüyen çocuk, işsizlikle tanışır; evlense dert, evlenmese ayrı dert…
Yıllar geçer, umut şuna dönüşür: “Bir gün emekli olurum da, küçük bir yerde bahçeyle uğraşırım.”

Ama şöyle bir dur, düşün:

🔍Bu kadar yıl geçti, icatlar yapıldı, şehirler büyüdü, teknoloji gelişti. Ama özde ne değişti?
İnsan, yine kendi kendine yeni sıkıntılar üretmekte ustalaştı.

Üstelik henüz tartışma programlarında harcanan sinirleri, sosyal medyada tüketilen akıl sağlığını, “haklı çıkma” çabasının yarattığı kavgaları bile konuşmadık…

Demek ki mesele, ne kadar geliştiğimiz değil…
Mesele, bu gelişimden ne kadar huzur devşirebildiğimiz…

Belki de en başta bıraktığımız sadelik, aslında en büyük zenginlikti. Ama o çark bir kez döndü mü, durdurmak zor…

💧 💧 💧

Peki bu dertleri düşünürken vücudumuz ne yapıyor?

Enerji harcıyoruz.

🧬 🧬 🧬

Bu enerji, hücrelerimizdeki mitokondriler tarafından sağlanıyor.
Ama her enerji üretimi bir yan ürün üretir.
Tıpkı odunu yakınca ortaya kül ve duman çıkması gibi…

Ve bir de stres var:
Azı faydalı ama fazlası zararlı.
Çünkü fazla stres = fazla kortizol
Fazla kortizol = fazla serbest radikal

🩸 🩸 🩸
Serbest Radikaller Nedir?

Eksik elektrona sahip, dengesiz moleküllerdir.
Bir tür “bir kolu eksik” molekül gibi düşünebilirsin.
Bu elektronu tamamlamak için hücre zarından, DNA’dan, proteinlerden çalarlar.
Sonuç: Sağlıklı hücreler bozulur.

İşte buna Oksidatif Stres diyoruz.

Ve bu oksidatif stres:

🔸 Kalp-damar hastalıklarından
🔸 Alzheimer, Parkinson gibi nörolojik rahatsızlıklara
🔸 Mide-bağırsak hastalıklarına
🔸 Kanserlere
🔸 Tip 2 diyabete
🔸 Otoimmün hastalıklara
🔸 Hızlı yaşlanmaya kadar birçok sağlık sorununa yol açıyor.

🧬 🧬 🧬
Oksidatif Stresin Yol Açtığı Başlıca Sorunlar


1️⃣ Kalp-Damar Hastalıkları

Damar duvarları zarar görür, sertleşir. Pıhtı atma ve kalp krizi riski artar.

2️⃣ Nörolojik Hastalıklar

Sinir hücreleri zarar görür. Alzheimer, MS, Parkinson gibi hastalıklar tetiklenir.

3️⃣ Mide-Bağırsak Sorunları

Ülseratif kolit, IBS, huzursuz bağırsak, gastrit… Hepsinde serbest radikaller rol oynar.

4️⃣ Kanser

DNA hasarı mutasyona yol açar. Bu da kontrolsüz hücre çoğalması, yani kansere davetiye çıkarır.

5️⃣ Tip-2 Diyabet

Pankreas ve hücre zarları zarar görür. İnsülin etkisizleşir.

6️⃣ Hızlı Yaşlanma – Cilt Hasarları

Kırışıklık, sarkma, lekeler… Hepsi serbest radikallerin işidir.

7️⃣ Otoimmün Hastalıklar

Romatoid artrit, sedef, lupus gibi hastalıklarda dokulara saldırı başlar.

🛡️ 🛡️ 🛡️
Peki Ne Yapmalı?

Vücudumuzun serbest radikallerle savaşan doğal savunma sistemi var.
En önemlisi: Glutatyon

Ama 25 yaşından sonra üretimi azalır.
İşte bu yüzden takviyeler ve beslenme devreye girer

💊 💊 💊
Güçlü Antioksidan Takviyeler
  • Glutatyon
  • R-Lipoik Asit
  • Resveratrol
  • N-asetil sistein
  • C vitamini
  • E vitamini
🥗 🥗 🥗
Antioksidan Zengini Besinler
  • Nar
  • Karanfil
  • Kırmızı pancar
  • Mor lahana
  • Yeşil çay
😴 😴 😴
UYKU En Etkili Antioksidan Yenileme Süreci

Gecede 7.5–8 saat uyumak şart.
(İtiraf edelim, pek çoğumuz bunu beceremiyoruz…)

🏃‍♀️ 🏃‍♀️ 🏃‍♀️
Egzersiz

Hafif egzersiz yararlıdır.
Ağır egzersiz ise serbest radikal üretimini artırır. Dikkatli olun!

🔚 🔚 🔚

Ya o taşları birbirine vurup ateşi ilk yakan veya tekerleği ilk döndüren kişiden şikayet olacağız…
Ya da yaşam kalitemizi artırmak için bilinçli ve dengeleyici seçimler yapacağız.

⭐️ Antioksidanları artıracağız.
⭐️ Kendimize “alışılmışın dışında” meşguliyetler bulacağız.

💡AVM ye kafeye gitmek, internetten film izlemek değil…
💡Evde, bahçede, saksıda bir şeyler (çiçek, fesleğen, biber vb gibi) yetiştirmek, dikiş dikmek, gidip bir tarlada çapa yapmak, el emeği eşyalar üretmek… bulun kendinize göre bir şeyler yani..

Zihni dağıtmak için farklılık gerekir.

Ve unutmayın

Mal kavgasına bu kadar düşmeyin boşuna…
Çünkü başrolünüz sona erdiğinde 10 -12 metre bez ile 1,5 metre derinlikte toprağa kavuşacaksınız…

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Serbest radikaller, antioksidanlar ve fonksiyonel gıdalar: İnsan sağlığına etkileri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3249911/

⭐️⭐️ Serbest Radikaller, Hastalık ve Sağlıkta Antioksidanlar https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3614697/

⭐️⭐️ Serbest Radikaller ve Dışsal Cilt Yaşlanması https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3299230/

⭐️⭐️ Bitkilerden Elde Edilen Antioksidanlar Cildin Foto Yaşlanmasına Karşı Korur https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6098906/

⭐️⭐️ Diabetes mellitus ve diyabetik kardiyovasküler hastalıkta eritrosit membranının dinamik ve elektrokinetik davranışı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18035063/

⭐️⭐️ İnsan vücudunun topraklanması (topraklanması) kan viskozitesini azaltır – kardiyovasküler hastalıklarda önemli bir faktördür https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22757749/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Matcha Çayı ve Diğerleri Ne Kadar Yararlı?

Günümüzde sağlıklı yaşamın simgelerinden biri hâline gelen bitki çayları arasında Matcha çayı, içerdiği yoğun antioksidanlar sayesinde dikkat çekiyor.

Japon kültüründen dünyaya yayılan bu yeşil çay türü, özellikle epigallokateşin galat (EGCG) adı verilen güçlü bir bileşik bakımından zengin. Bu madde, bağışıklık sistemini desteklemek, hücre yenilenmesini hızlandırmak ve metabolizmayı canlandırmak gibi etkiler gösteriyor.

Matcha çayı, geleneksel yeşil çaya göre farklı olarak toz hâlinde tüketilir ve tüm yaprak kullanıldığından içeriğindeki faydalı bileşenler çok daha yoğun alınır. Özellikle odaklanma, sakinlik ve enerji artışı için doğal bir destekçidir.

Ancak şunu unutmamak gerekir: Her bitki çayı, herkes için uygun olmayabilir. Bazı çaylar tansiyon, kalp ritmi ya da ilaçlarla etkileşime girebilir. Bu yüzden düzenli tüketim öncesinde mutlaka doktor ya da diyetisyen önerisi alınmalıdır.

  • Adaçayı: Boğaz sağlığı ve ağız hijyeni için etkili ama doz aşımında dikkatli olunmalı.
  • Ihlamur: Rahatlatıcı, güvenli bir çay; özellikle çocuklar ve yaşlılar için idealdir.
  • Zencefil: Özellikle kış aylarında bağışıklık ve mide sağlığı için güçlü bir çay.
  • Rezene: Hafif yapısıyla bebeklerden yetişkinlere geniş kitleye uygundur, sindirime iyi gelir.
  • Maça: Enerji ve konsantrasyon ihtiyacı olanlar için güçlü bir kaynak; ancak kafeine duyarlılar uzak durmalı.

Sonuç olarak, Matcha çayı ve diğer bitkisel çaylar, dengeli bir yaşam tarzının parçası olarak doğru miktarlarda kullanıldığında oldukça faydalıdır. Önemli olan, bu doğal destekçileri bilinçli ve dengeli şekilde hayatımıza entegre etmektir.

Adaçayı, Ihlamur, Zencefil, Rezene, Maça Bitki Çaylarını Karşılaştırma Tablosu

KriterAdaçayı (Salvia officinalis)Ihlamur
(Tilia sp.)
Zencefil (Zingiber officinale)Rezene (Foeniculum vulgare)Maça (Camellia sinensis)
Tadı & AromasıYoğun, hafif acımsı, otsuHafif tatlı, çiçeksi, yumuşakBaharatlı, keskin ve ısıtıcıAnason benzeri, tatlımsı, yumuşakYoğun, topraksı, hafif acı ve umami
Geleneksel KullanımBoğaz ağrısı, ağız gargarası, terlemeSoğuk algınlığı, rahatlatma, terleticiMide bulantısı, soğuk algınlığı, ödemGaz giderici, mide rahatlatıcı, emziren annelereJapon kültüründe ritüel ve enerji artırıcı
Kafein İçeriğiYokYokYokYokYüksek (normal çaya göre 2-3 kat fazla)
Antioksidan SeviyesiOrtaDüşük-OrtaYüksek (gingerol içerir)Orta (flavonoidler içerir)Çok Yüksek (EGCG bakımından zengin)
Bağışıklık Sistemi EtkisiGüçlendirici, enfeksiyon karşıtıDestekleyici, sakinleştiriciGüçlü bağışıklık uyarıcısıHafif destekleyiciAntioksidan destekle bağışıklık güçlendirici
Sindirim Sistemi EtkisiSindirim düzenleyici, mideyi rahatlatırHafif sindirim kolaylaştırıcıGaz, şişkinlik, mide bulantısına karşıKarın gazı, sindirim güçlükleri için faydalıMetabolizma hızlandırıcı, yağ yakımını destekleyici
Zihin Üzerindeki EtkisiHafif yatıştırıcı, dengeleyiciRahatlatıcı, uyku kolaylaştırıcıCanlandırıcı, zihinsel uyanıklık sağlayabilirRahatlatıcı, bebeklerde bile kullanılırKonsantrasyon artırıcı, zihinsel berraklık sağlar
Hamilelikte KullanımıSınırlı (rahim kasılmalarına neden olabilir)Genellikle güvenlidir (az miktarda)Dikkatli kullanılmalı (yüksek doz riskli)Uygun (emzirenlerde süt artırıcı)Önerilmez (yüksek kafein içeriği)
Bilimsel AraştırmalarAntimikrobiyal etkiler, menopoz semptomlarında destekleyiciAnti-inflamatuar, yatıştırıcı etkilerAntiinflamatuar, antiemetik özellikleri iyi belgelenmiştirAntikolik, sindirim düzenleyici etkilerKansere karşı koruyucu antioksidan etkiler (EGCG yoğunluğu)
Yaygın Kullanım ŞekliKurutulmuş yaprak demlemeÇiçek ve yaprak demlemeTaze/kuru dilim veya toz olarak demlemeTohum demleme (bazen çay olarak ezilir)Toz formda çırpılarak içilir (maça seremonisi)
İşyerinde TüketimKonsantrasyonu artırıcı, boğaz koruyucuStresi azaltıcı, mola çayı olarak uygunSoğuk havalarda koruyucu olarak popülerSindirim düzenleyici öğle sonrası çayıZihin açıklığı sağlayıcı, ancak kafeine duyarlı kişiler için dikkat edilmeli
Yan Etkiler / UyarılarUzun süreli ve yüksek dozda toksik olabilir (tujon içerir)Aşırı tüketimde uyuşukluk yapabilirKan sulandırıcılarla etkileşim olabilirAlerjik bireylerde mide rahatsızlığı yapabilirUykusuzluk, çarpıntı, yüksek tansiyon riskini artırabilir

Bir kısmı ülkemizde az bilinen Asya kıtasına ait aynı bölgenin çaylarını da birbirlerine göre durumlarına bir bakalım.

Matcha çayı ile yeşil çay, siyah çay, beyaz çay, oolong çayı ayrıntılı karşılaştıralım

ÖzellikMatchaYeşil ÇaySiyah ÇayBeyaz ÇayOolong Çayı
PolifenollerYüksek (EGCG başta olmak üzere)YüksekOrta (theaflavin ve thearubigin)Orta-yüksekOrta-yüksek
KlorofilÇok yüksekDüşükÇok düşükDüşükDüşük
L-TheanineYüksekOrtaDüşükOrtaOrta
VitaminlerA, C, E, K, B vitaminleriC, B vitaminleriB vitaminleriC, B vitaminleriC, B vitaminleri
MineralKalsiyum, potasyum, demir, magnezyumDaha düşükDüşükDüşükDüşük

Antioksidan Kapasitesi (ORAC Değeri)

Çay / Bitki Türüµmol TE/g (kuru)Antioksidan GücüAçıklama / Etken Maddeler
Matcha Çayı
(toz yeşil çay)
130,000 – 140,000🚀 Çok Çok YüksekTüm yaprak tüketildiği için ORAC değeri en yüksektir. Kateşin yoğunluğu çok fazladır.
Adaçayı44,000 – 80,000🚀 Çok YüksekRosmarinik asit, karnosik asit, flavonoidler
Beyaz Çay60,000 – 80,000🚀 Çok YüksekGenç yapraklardan üretilir, oksidasyon minimumdur
Yeşil Çay40,000 – 60,000🚀 YüksekEpigallokateşin gallat (EGCG) ana antioksidandır
Oolong Çayı20,000 – 40,000🔶 Orta-YüksekKısmen okside edilmiş; hem siyah hem yeşil çay özellikleri taşır
Zencefil10,000 – 15,000🔷 OrtaGingerol ve shogaol içerir
Siyah Çay10,000 – 20,000🔷 OrtaTam okside; kateşinler theaflavin ve tearubiginlere dönüşmüştür
Rezene3,000 – 6,000🔹 Düşük-OrtaAnetol, flavonoidler
Ihlamur2,000 – 4,500🔹 Düşük-OrtaFlavonoidler, uçucu yağlar

Notlar:

  • Matcha toz halinde tüm yaprağın tüketilmesi nedeniyle diğer tüm çay türlerine göre antioksidan açısından üstün durumdadır.
  • Beyaz çay, minimum işleme tabi tutulduğu için polifenol içeriği oldukça yüksektir.
  • Siyah çay, fermantasyon (oksidasyon) nedeniyle bazı kateşinleri kaybeder, bu yüzden antioksidan gücü düşer.
  • ORAC değerleri laboratuvar testlerine göre belirlenmiştir, ancak demleme süresi, sıcaklık, pH ve tüketim şekli gibi faktörler bu değerleri çay formunda önemli ölçüde değiştirebilir.

Kafein Oranı ve Sinir Sistemi Üzerine Etkiler

Çay TürüKafein Miktarı (240 ml)Etkileri
Matcha60-70 mgUyanıklık, dikkat artışı, L-theanine sayesinde sakin enerji
Yeşil Çay25-35 mgHafif uyarıcı, rahatlatıcı
Siyah Çay40-60 mgDikkat artırıcı, bazı bireylerde çarpıntı yapabilir
Beyaz Çay15-30 mgNazik uyarıcı, gevşetici
Oolong Çayı30-50 mgDengeli uyarıcı etki

Sindirim Üzerindeki Etkiler

Çay TürüSindirim Üzerine Etki
MatchaLif içerdiği için sindirimi destekler, safra salgısını artırabilir.
Yeşil ÇayAntimikrobiyal etki, mide asidini artırabilir
Siyah ÇayDemir emilimini engelleyebilir, kabız yapabilir
Beyaz ÇayHafif, hassas mideler için uygundur
Oolong ÇayıSindirimi uyarabilir

Zayıflama, Kalp Sağlığı ve Bağışıklık Sistemi Üzerindeki Katkılar

AlanMatchaDiğer Çaylar
ZayıflamaEGCG ve kafein sinerjisiyle yağ yakımını desteklerYeşil çay da benzer etkilidir
Kalp SağlığıKan lipitlerini düzenleyebilir, tansiyonu dengeleyebilirSiyah çay damar sertliği riskini azaltabilir
BağışıklıkAntioksidan yoğunluğu bağışıklığı güçlendirebilirBeyaz çay enfeksiyonlara karşı nazik koruma sağlar

Potansiyel Riskler

Risk FaktörüMatchaDiğer Çaylar
Yüksek Doz AlımıKafein ve EGCG nedeniyle karaciğer yüküÖzellikle siyah çayda çarpıntı riski
İlaç EtkileşimleriVarfarin gibi antikoagülanlarla dikkatYeşil çay da aynı etkiyi gösterebilir
Demir EmilimiTüm çaylar demir emilimini azaltabilirAç karna tüketim önerilmez
Mide HassasiyetiMatcha bazı bireylerde mide asidini artırabilirSiyah çay da benzer şekilde etkileyebilir

Yukarıdaki tablolarda:

  • Antioksidan kapasitesi açısından Matcha, diğer tüm çay türlerine göre açık ara en yüksek değere sahiptir. Bu da onu serbest radikallere karşı en güçlü koruma sağlayan çay yapar.
  • Kafein oranı bakımından ise Matcha ve Siyah Çay daha yüksek değerlere sahipken, Beyaz Çay ve Yeşil Çay daha düşük kafein içerir.

Yukarıdaki grafikler, farklı çay türlerinin sağlığa etkilerini ve potansiyel risklerini görselleştiriyor:

  • Sindirim üzerindeki etkide Yeşil ve Beyaz Çay öne çıkarken, Matcha da yüksek puanla katkı sağlıyor.
  • Kalp sağlığı ve bağışıklık sistemi katkıları açısından Matcha birinci sırada yer alıyor.
  • Potansiyel riskler başlığında ise Matcha’nın yüksek kafein ve yoğun içerik nedeniyle daha yüksek risk puanına sahip olduğu görülüyor.

Diğer bir bakış açısı ile

Çay Türlerinin Karşılaştırmalı Tablosu

Özellik / Çay TürüMatchaYeşil ÇaySiyah ÇayBeyaz ÇayOolong Çayı
Antioksidan Kapasitesi (µmol TE/g)1348125807590
Kafein Miktarı (mg/240 ml)6530502540
Sindirim Üzerindeki Etki (1-5)45354
Kalp Sağlığına Katkı (1-5)54344
Bağışıklık Sistemine Katkı (1-5)54344
Potansiyel Risk Düzeyi (1-5)31212
📌 📌 📌

Açıklamalar:

  • Matcha: En yüksek antioksidan değerine sahip, bağışıklık ve kalp sağlığına güçlü katkılar sunar. Ancak yüksek kafein ve yoğun bileşikler nedeniyle doz aşımında sinir sistemi hassasiyetleri, mide problemleri veya ilaç etkileşimleri görülebilir.
  • Yeşil Çay: Dengeli içerik profili ve düşük riskle öne çıkar. Sindirim sistemi üzerindeki rahatlatıcı etkisiyle bilinir.
  • Siyah Çay: Enerji verici etkisi vardır; ancak antioksidan kapasitesi ve bazı sağlık katkıları sınırlıdır.
  • Beyaz Çay: En hafif ve düşük kafeinli çaylardan biridir; sindirim ve genel sağlık için nazik bir seçenek.
  • Oolong Çayı: Dengeli profili ile hem sindirime hem metabolizmaya destek sağlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Matcha Yeşil Çayının Sağlık Faydaları ve Kimyasal Bileşimi: Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7796401/

⭐️⭐️ Matcha yeşil çayının insan dışkı mikrobiyotası üzerindeki etkisini değerlendiren randomize, çift kör bir çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10017316/

⭐️⭐️ Matcha Yeşil Çay: Kimyasal Bileşim, Fenolik Asitler, Kafein ve Yağ Asidi Profili https://www.mdpi.com/2304-8158/13/8/1167

⭐️⭐️ Matcha üzerine bir inceleme: Kimyasal bileşim, sağlık yararları, kemometrik ve çoklu omiklerin uygulanmasıyla kalite kontrolüne ilişkin bilgiler https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0963996923005525

⭐️⭐️ Matcha çayının terapötik potansiyeli: İnsan ve hayvan çalışmaları üzerine eleştirel bir inceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9792400/

⭐️⭐️ Japon Matcha Yeşil Çayının Antioksidan Aktivitesine Geriye Dönük Bakış – Coşku Eksikliği mi? https://www.mdpi.com/2076-3417/11/11/5087

⭐️⭐️ Matcha yeşil çay içeceği yorgunluğu azaltır ve direnç antrenmanına bağlı adaptasyonu destekler https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10320999/

⭐️⭐️ In Vitro Sindirimin Matcha Çayı (Camellia sinensis) Aktif Bileşenleri ve Antioksidan Aktivitesi Üzerindeki Etkisi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9137484/

⭐️⭐️ Bilişsel gerileme yaşayan yaşlı yetişkinlerde matcha yeşil çayının bilişsel işlevler ve uyku kalitesi üzerindeki etkisi: 12 ay boyunca yürütülen randomize kontrollü bir çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11364242/https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11364242/

⭐️⭐️ Çayın doğal bir bileşeni olan L-theanine ve zihinsel durum üzerindeki etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18296328/

⭐️⭐️ Matcha’nın sulu özütü ve kalıntısının yüksek yağlı diyetle beslenen farelerde antioksidan durumu ve lipid ve glikoz seviyeleri üzerindeki etkileri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26448271/https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26448271/

⭐️⭐️ Japonya’da yeşil çay tüketimi ve kardiyovasküler hastalık, kanser ve tüm nedenlere bağlı ölüm oranı: Ohsaki çalışması https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16968850/https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16968850/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Demlenmiş Çaylarda Ortalama Antioksidan Kapasitesi

Bitki çayları yüzyıllardır yalnızca damak tadı değil, aynı zamanda sağlık için de tüketilen doğal içeceklerdir. Modern bilim, bu geleneksel içeceklerin birçoğunun güçlü antioksidan bileşikler içerdiğini ortaya koymuştur.

Bu bileşikler, vücudumuzda serbest radikallerle savaşarak hücre hasarını azaltır, yaşlanmayı yavaşlatır ve çeşitli kronik hastalıklara karşı koruyucu bir rol oynar. Ancak her bitki çayı aynı potansiyele sahip değildir; içerdiği polifenoller, flavonoidler ve fenolik asitlerin miktarı, çayın türüne, işlenme şekline ve demleme koşullarına göre büyük farklılıklar gösterir.

Sık tüketilen adaçayı, ıhlamur, zencefil ve rezene gibi bitki çaylarının yanı sıra, yeşil çay, beyaz çay, oolong, siyah çay ve matcha gibi geleneksel çay türlerinin antioksidan kapasiteleri hem kuru madde bazında hem de demlenmiş sıvı formunda karşılaştırmalı olarak görebilirsiniz.

Bilgiler, µmol TE/g ve µmol TE/100 ml ölçüm birimleriyle ifade edilmiş ve günlük yaşamda ne düzeyde sağlık katkısı sağladıkları bilimsel referanslar eşliğinde değerlendirilmiştir.

Çaylar standart tek demleme (200 ml su, 2 g kuru çay, 5-10 dk demleme) sonrasında; çay sıvısında ölçülen ortalama antioksidan kapasiteleri µmol TE / 100 ml olarak verilmiştir.

Demlenmiş Çaylarda Ortalama Antioksidan Kapasitesi (µmol TE / 100 ml içecek formunda)

Çay / Bitki Türüµmol TE / 100 ml (demlenmiş)Antioksidan GücüNotlar
Matcha Çayı (toz halinde içilir)1,300 – 1,700🚀 Çok Çok YüksekToz tamamen çözündüğü için suya geçme oranı %100’e yakındır.
Yeşil Çay300 – 600🚀 YüksekEGCG oranı yüksek; demleme süresine duyarlıdır
Beyaz Çay250 – 500🚀 YüksekPolifenoller korunmuştur, ancak suya geçiş %100 değildir
Oolong Çayı180 – 300🔶 Orta-YüksekOksidasyon derecesine göre değişir
Siyah Çay100 – 250🔷 OrtaTheaflavin ve tearubigin içerir; hafif buruk tat verir
Adaçayı200 – 400🔷 Orta-YüksekRosmarinik asit çözünürlüğü iyi, ancak acılığı nedeniyle genelde kısa demlenir
Zencefil (taze/kuru)100 – 200🔷 OrtaGingerol çözünürlüğü düşük, ama ısı ile shogaole dönüşür
Rezene80 – 150🔹 Düşük-OrtaAromatik maddeler suya geçse de polifenol miktarı sınırlı
Ihlamur60 – 120🔹 Düşük-OrtaFlavonoid içeriği düşük ama yatıştırıcı etkisi öne çıkar
📌 📌 📌

Ek Bilgiler

Demleme süresi ve sıcaklık: 5 – 10 dakikalık demleme süresi temel alınmıştır. Süre uzadıkça antioksidan geçişi artar ama acılık da artabilir.

Matcha hariç tüm çaylar: İçerdiği antioksidanın tamamını bardağa aktarmaz; geçiş oranı %15–40 civarındadır.

Matcha: Çözünebilen toz formu nedeniyle neredeyse tüm antioksidan içeriği vücuda alınır.

🧭 🧭 🧭

Günlük Tüketim İçin Öneriler (Antioksidan Amaçlı)

Çay TürüGünlük (200 ml) FincanToplam µmol TE (günlük)
Matcha1 fincan (200 ml)~2,600 µmol TE
Yeşil Çay2-3 fincan~1,000 – 1,800 µmol TE
Beyaz Çay2-3 fincan~900 – 1,500 µmol TE
Siyah Çay3 fincan~600 – 700 µmol TE
Adaçayı1-2 fincan~400 – 800 µmol TE
Ihlamur / Rezene / Zencefil2-3 fincan~300 – 500 µmol TE

Doğru bitki çayı seçimi, yalnızca keyif değil aynı zamanda sağlıklı yaşamın bir parçası olabilir. Özellikle matcha ve yeşil çay gibi yüksek antioksidan değerine sahip türler, düzenli tüketildiğinde hücresel düzeyde koruma sağlayabilir. Ancak bu çayların etkisi sadece içerdiği bileşenlere değil, ne kadar ve nasıl tüketildiğine de bağlıdır.

Örneğin 5 -10 dakikalık doğru sıcaklıkta demleme ile çayın biyoyararlılığı ciddi oranda artabilir; fazla kaynatma ya da uzun bekletme bazı faydalı bileşiklerin bozulmasına yol açabilir.

Unutulmamalıdır ki çaylar, dengeli bir yaşam biçiminin parçası olarak tüketildiğinde en çok faydayı sağlar. Antioksidan ihtiyacını karşılamak adına yalnızca tek bir çaya yönelmek yerine, çeşitlilik ilkesine uygun şekilde farklı çayları dönüşümlü tüketmek bağışıklık sisteminin daha geniş spektrumlu desteklenmesini sağlayacaktır.

Sağlıkla kalın, bilinçli tüketin, doğanın bilgeliğinden faydalanın.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Yeşil çay https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK547925/

⭐️⭐️ Yeşil Çay (Camellia sinensis ): Fitokimyası, Farmakolojisi ve Toksikolojisinin İncelenmesi https://www.mdpi.com/1420-3049/27/12/3909https://www.mdpi.com/1420-3049/27/12/3909

⭐️⭐️ Adaçayının (Adaçayı ) Obezite, Diyabet, Depresyon, Demans, Lupus, Otizm, Kalp Hastalığı ve Kanser Gibi Hastalıkları Önleme ve Tedavi Etmedeki Kimyası, Farmakolojisi ve Tıbbi Özelliği https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4003706/https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4003706/

⭐️⭐️ Adaçayı, biberiye ve limon otu demans tedavisinde etkili müdahaleler midir? Klinik kanıtların anlatımlı bir incelemesi https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S187638201730149X

⭐️⭐️ Diyet kaynaklı aşırı kilolu ve obez kişilerde oolong çayı tüketiminin faydalı etkileri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/19271168/

⭐️⭐️ Oolong çayının obezite karşıtı etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/10094584/

⭐️⭐️ Papatya çayı: Geleneksel tıp için bitkisel hipoglisemik alternatif https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/25176245/

⭐️⭐️ Zencefil Suyu Sıçanlarda Vücut Ağırlığını Azaltır ve Enerji Harcamasını İyileştirir https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7023345/

⭐️⭐️ Matcha Yeşil Çayının Sağlık Faydaları ve Kimyasal Bileşimi: Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7796401/

⭐️⭐️ Matcha yeşil çayının insan dışkı mikrobiyotası üzerindeki etkisini değerlendiren randomize, çift kör bir çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10017316/

⭐️⭐️ Matcha Yeşil Çay: Kimyasal Bileşim, Fenolik Asitler, Kafein ve Yağ Asidi Profili https://www.mdpi.com/2304-8158/13/8/1167

⭐️⭐️ Matcha üzerine bir inceleme: Kimyasal bileşim, sağlık yararları, kemometrik ve çoklu omiklerin uygulanmasıyla kalite kontrolüne ilişkin bilgiler https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0963996923005525

⭐️⭐️ Matcha çayının terapötik potansiyeli: İnsan ve hayvan çalışmaları üzerine eleştirel bir inceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9792400/

⭐️⭐️ Japon Matcha Yeşil Çayının Antioksidan Aktivitesine Geriye Dönük Bakış – Coşku Eksikliği mi? https://www.mdpi.com/2076-3417/11/11/5087

⭐️⭐️ Matcha yeşil çay içeceği yorgunluğu azaltır ve direnç antrenmanına bağlı adaptasyonu destekler https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10320999/

⭐️⭐️ In Vitro Sindirimin Matcha Çayı (Camellia sinensis) Aktif Bileşenleri ve Antioksidan Aktivitesi Üzerindeki Etkisi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9137484/

⭐️⭐️ Bilişsel gerileme yaşayan yaşlı yetişkinlerde matcha yeşil çayının bilişsel işlevler ve uyku kalitesi üzerindeki etkisi: 12 ay boyunca yürütülen randomize kontrollü bir çalışma https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11364242/https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11364242/

⭐️⭐️ Çayın doğal bir bileşeni olan L-theanine ve zihinsel durum üzerindeki etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18296328/

⭐️⭐️ Matcha’nın sulu özütü ve kalıntısının yüksek yağlı diyetle beslenen farelerde antioksidan durumu ve lipid ve glikoz seviyeleri üzerindeki etkileri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26448271/https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26448271/

⭐️⭐️ Japonya’da yeşil çay tüketimi ve kardiyovasküler hastalık, kanser ve tüm nedenlere bağlı ölüm oranı: Ohsaki çalışması https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16968850/https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16968850/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Gıda Alırkan E Kodlarına Nasıl Dikkat Etmelisiniz?

Gıda Alırken E Kodlarına Nasıl Dikkat Etmelisiniz?

Renkli ambalajlar, çekici etiketler ve cazip tatlar… Market raflarında bizi karşılayan ürünlerin çoğu aslında birer kimyasal formül tablosu taşıyor. Gıda etiketlerinde sıkça karşılaştığımız ve genellikle üzerinde durulmayan o küçük harf-rakam kombinasyonları: E Kodları.

Peki bu kodlar ne anlama geliyor? Her E kodu zararlı mı? Alışveriş yaparken nelere dikkat etmelisiniz?

🛒 🛒 🛒

E Kodu Nedir?

“E” harfi, Avrupa Birliği’nin “onaylanmış katkı maddesi” anlamına gelir (E = Europe). Bu kodlar; koruyucular, tatlandırıcılar, kıvam artırıcılar, renklendiriciler ve daha birçok katkı maddesini ifade eder. Örneğin:

  • E100: Kurkumin (zerdeçaldan elde edilen doğal sarı renk)
  • E621: Monosodyum glutamat (tat artırıcı)
  • E951: Aspartam (yapay tatlandırıcı)

Bu kodların bazıları doğal kaynaklı, bazıları sentetik, bazıları ise sağlık açısından ciddi riskler taşıyabilir.

E Kodlarının Her Zaman Güvenli Olmadığını Bilin

Bir katkı maddesinin E koduna sahip olması, onun mutlaka zararsız olduğu anlamına gelmez. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) ve FAO gibi kurumlar bu maddeleri düzenli olarak değerlendirir; ancak uzun vadeli etkileri tartışmalı olan çok sayıda madde mevcuttur.

Örnek:

E951 (Aspartam): Diyet ürünlerinde yaygındır, ama bazı çalışmalarda nörolojik etkiler ve bağırsak florasında bozulma gözlenmiştir.

E102 (Tartrazin): Sentetik bir sarı boya. Bazı bireylerde alerjik reaksiyonlar, çocuklarda ise dikkat eksikliği ve hiperaktivite ile ilişkilendirildi.

E320 (BHA) ve E321 (BHT): Antioksidan olarak kullanılır, ancak hayvan çalışmalarında kanserojen potansiyel gösterilmiştir.

E Kodu Takibi: Tüketici Olarak Ne Yapmalısınız?

Etiketi Okuyun, İçeriği Anlayın

Ürün alırken ilk bakmanız gereken yer besin içeriği değil, içindekiler listesi olmalı. İçerikte “E” kodları ya da tam isimleriyle katkı maddeleri listelenir. Her içeriği anlamıyorsanız, güvenilir E kodu rehberleri veya mobil uygulamalar size yardımcı olabilir.

🟥 Bazı E Kodlarından Özellikle Kaçının

Tüketiciler için sıkça önerilen “dikkat edilmesi gereken” E kodları listesinde şunlar öne çıkar:

E KoduKatkı TürüOlası Etkiler
E102Sentetik boyaAlerji, hiperaktivite
E110Sentetik boyaCilt döküntüsü, mide rahatsızlığı
E220SülfitleyiciAstım, baş ağrısı
E250Nitrat/NitritKanser riski (yüksek tüketimde)
E951Yapay tatlandırıcıBaş ağrısı, bağırsak dengesizliği
E321AntioksidanKanserojen potansiyel

🍏 Az İşlenmiş, Doğal Gıdaları Tercih Edin

Katkı maddeleri en çok paketli, ultra işlenmiş ürünlerde bulunur. Taze sebze-meyve, ev yapımı yoğurt, doğal kuruyemiş, evde hazırlanan içecekler bu maddelerden muaftır.

📱 E Kodu Uygulamaları Kullanın

Gıda alışverişinde etiketleri daha bilinçli değerlendirmek için “Open Food Facts”, “E Numbers” gibi mobil uygulamalar kullanabilirsiniz. Ürünü taratarak içindeki E kodlarının anlamını ve risk derecesini kolayca görebilirsiniz.

Aşağıda E – KODU genel işlevleri hakkında bilgi bulabilirsiniz:

1. Grup: E100–E120

E KoduKategoriGenel İşleviİnsan Sağlığına Etkileri
E102RenklendiriciGıdalara sarı renk verir.Hiperaktivite, alerjik reaksiyonlar, astım krizleri ve tiroid tümörü ile ilişkilendirilmiştir.
E104RenklendiriciGıdalara sarı renk verir.Deri yangısına neden olabilir.
E110RenklendiriciGıdalara turuncu renk verir.Kurdeşen, rinit, alerji, hiperaktivite ve böbrek tümörü gibi yan etkiler bildirilmiştir.
E120RenklendiriciGıdalara kırmızı renk verir.Alerjik reaksiyonlara neden olabilir.

2. Grup: E200–E220

E KoduKategoriGenel İşleviİnsan Sağlığına Etkileri
E210KoruyucuGıdalarda mikrobiyal büyümeyi engeller.Alerjik reaksiyonlara ve astım ataklarına neden olabilir.
E211KoruyucuGıdalarda mikrobiyal büyümeyi engeller.Alerjik reaksiyonlara ve astım ataklarına neden olabilir.
E220KoruyucuGıdalarda mikrobiyal büyümeyi engeller.Astım hastaları için tetikleyici olabilir.

3. Grup: E250–E270

E KoduKategoriGenel İşleviİnsan Sağlığına Etkileri
E250KoruyucuEt ürünlerinde mikrobiyal büyümeyi engeller.Potansiyel kanserojen; nitrozamin oluşumuna katkıda bulunabilir.
E251KoruyucuEt ürünlerinde mikrobiyal büyümeyi engeller.Potansiyel kanserojen; nitrozamin oluşumuna katkıda bulunabilir.
E252KoruyucuEt ürünlerinde mikrobiyal büyümeyi engeller.Potansiyel kanserojen; nitrozamin oluşumuna katkıda bulunabilir.
E260Asitlik DüzenleyiciGıdalarda asitliği düzenler.Yüksek miktarlarda tüketildiğinde mide tahrişine neden olabilir.

4. Grup: E300–E320

E KoduKategoriGenel İşleviİnsan Sağlığına Etkileri
E310AntioksidanYağların bozulmasını önler.Gastrit ve cilt tahrişine neden olabilir; kandaki hemoglobine zarar verebilir.
E320AntioksidanYağların bozulmasını önler.Yüksek dozlarda laboratuvar hayvanlarında tümöre neden olmuştur.

5. Grup: E621–E951

E KoduKategoriGenel İşleviİnsan Sağlığına Etkileri
E621Lezzet ArtırıcıGıdalara umami tadı katmak için kullanılır.Baş ağrısı, mide bulantısı ve kalp çarpıntısı gibi semptomlara neden olabilir.
E951TatlandırıcıŞekersiz ürünlerde tatlandırıcı olarak kullanılır.Fenilketonüri hastaları için zararlıdır; sinir sistemi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.

Bu listeler, insan sağlığına potansiyel olarak zararlı olduğu bildirilen bazı E kodlu gıda katkı maddelerini içermektedir.

Her bir katkı maddesi için belirtilen etkiler, bilimsel araştırmalar ve sağlık otoritelerinin değerlendirmelerine dayanmaktadır.

Gıda ürünlerini tüketmeden önce etiketlerini dikkatlice okumak ve içerdikleri katkı maddeleri hakkında bilgi sahibi olmak, sağlığınızı korumak açısından önemlidir.

Tüketici Olarak Güç Sizde

Unutmayın, her satın alma tercihiniz gıda endüstrisine güçlü bir mesaj verir. Daha doğal, katkısız ürünleri tercih ettikçe, üreticiler de bu yönde değişim göstermeye başlar. Sadece bedeninizi değil, aynı zamanda gelecekteki gıda politikalarını da şekillendirirsiniz.

E Kodlarıyla Sağlıklı Bir İlişki İçin Altın Kurallar

  1. Etiket okuma alışkanlığı kazanın.
  2. Sık tüketilen ürünlerin içeriğini araştırın.
  3. Düşük katkı maddesi içeren markaları seçin.
  4. Doğal, işlenmemiş besinleri önceliklendirin.
  5. Riskli E kodlarını içeren ürünlerden uzak durun.
  6. Çocuklar için katkısız ürünleri tercih edin.

E kodları hayatımızdan tamamen çıkarmamız gereken düşmanlar değil; ancak ne olduklarını bilmek, içlerinden hangilerinin zararlı olabileceğini ayırt edebilmek bir tüketici sorumluluğu ve sağlık yatırımıdır.

Bugünden itibaren sadece tatlara değil, içeriklere de dikkat edin. Çünkü gerçek sağlık; etiketin arkasında gizlidir.

Daha fazla bilgi için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği ve Güvenilir Gıda sayfalarına başvurabilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Gıda Renk Katkı Maddeleri: Kimyasal Özellikleri, Gıda Ürünlerindeki Uygulamaları ve Sağlık Yan Etkilerine İlişkin Özet Bir Bakış https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8834239/

⭐️⭐️ AB ve ABD’deki gıda boyası düzenlemelerinin karşılaştırılması: Mevcut hükümlerin incelenmesi https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/19440049.2016.1274431

⭐️⭐️ Gliserolün (E 422) bir gıda katkı maddesi olarak yeniden değerlendirilmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7009851/

⭐️⭐️ Ksantan zamkının (E 415) gıda katkı maddesi olarak yeniden değerlendirilmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7009887/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Koruyucumuz Sarımsak

Sarımsak (Allium sativum), yüzyıllardır hem mutfaklarda lezzet artırıcı olarak hem de geleneksel tıpta şifa kaynağı olarak kullanılmaktadır. Yoğun aroması, keskin tadı ve güçlü kimyasal içeriği sayesinde sarımsak, bugün modern tıbbın da dikkatini çeken doğal süper besinlerden biridir.

Sarımsağın başlıca etkin maddesi allicin adlı sülfür bileşiğidir. Allicin, sarımsak ezildiğinde veya doğrandığında ortaya çıkar ve çok güçlü antimikrobiyal, antifungal, antiviral ve antioksidan özelliklere sahiptir.

Sarımsak; içerdiği allicin, ajoene, S-allyl cysteine, diallyl disulfide, flavonoidler ve selenyum gibi bileşenler sayesinde güçlü bir bağışıklık sistemi modülatörüdür.

Bağışıklık Sistemini Güçlendirir

Antibakteriyel ve Antiviral Etki

Sarımsak, bakteri, virüs ve mantarlarla savaşabilen doğal bir antibiyotiktir. Özellikle allicin bileşiği sayesinde vücudu enfeksiyonlara karşı korur.

Allicin, çok sayıda bakteri, virüs ve mantar türüne karşı doğal olarak etkilidir.

Vücuda girdiğinde:

  • Zararlı mikroorganizmaların hücre zarlarını delerek onları etkisiz hale getirir.
  • Soğuk algınlığı, grip, hatta bazı virüslere bağlı enfeksiyonların daha hafif ve kısa sürmesini sağlar.

Beyaz Kan Hücrelerini Aktive Eder

Allicin, bağışıklık sisteminin temel askerleri olan beyaz kan hücrelerini (lökositleri) uyarır.

Bu hücreler:

Allicin, makrofajlar, T hücreleri ve doğal öldürücü hücrelerin (NK cells) etkinliğini artırır.

Fagositoz aktivitesini artırır (vücuttaki yabancı maddelerin yok edilmesi)

Vücuda giren yabancı organizmalara karşı ilk savunma hattıdır.

Antioksidan ve Anti-inflamatuar Özellikler

Hücresel Hasarı Önler

Allicin, güçlü bir antioksidandır. Bu, bağışıklık hücrelerini serbest radikallerin zararlı etkilerinden koruduğu anlamına gelir.

Çünkü:

  • Oksidatif stres bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açabilir.
  • Allicin sayesinde bağışıklık hücreleri daha uzun süre güçlü kalır ve işlevlerini yerine getirir.

Sarımsakta bulunan antioksidanlar, serbest radikalleri nötralize ederek hücreleri korur. Bu durum, yaşlanma belirtilerinin yavaşlamasına ve kronik hastalıkların önlenmesine katkı sağlar.

İnflamasyonu Azaltır (Anti-inflamatuar Etki)

Aşırı ya da kronik inflamasyon, bağışıklık sistemini yıpratabilir.

Allicin

  • Sitokin adı verilen iltihapla ilgili bazı sinyal moleküllerinin üretimini düzenler (bağışıklık hücreleri arası iletişimi sağlar)
  • Gereksiz bağışıklık tepkilerini baskılar, bu da özellikle otoimmün hastalıklarda faydalı olabilir.

Sarımsak, vücutta iltihaplanmayı azaltarak romatoid artrit, astım, cilt iltihapları gibi birçok inflamatuar hastalığın şiddetini hafifletebilir.

Sarımsağın Bağışıklık Güçlendirici Kullanım Tarifleri

Allicin, sarımsak doğrandıktan veya ezildikten sonra oluşur ve çabuk parçalanır.

Sarımsak-Limon-Bal Macunu

Malzemeler

  • 10 diş sarımsak (ezilmiş)
  • 2 adet limonun suyu
  • 4 yemek kaşığı doğal bal
  • 1 çay kaşığı toz zencefil

Hazırlanışı

  1. Sarımsakları ezdikten sonra 10 dakika bekletin.
  2. Limon suyu ve balı karıştırın, üzerine sarımsağı ve zencefili ekleyin.
  3. Cam bir kavanoza alın ve buzdolabında saklayın.

Kullanımı – Her sabah aç karnına 1 tatlı kaşığı tüketin.

Faydası: Allicin + C vitamini + antioksidan bal birleşimiyle mükemmel bir anti-enfeksiyon karışımıdır.

Sarımsak Sirkesi ile Bağışıklık Tonikleri

Malzemeler

  • 1 baş sarımsak (tane tane ayrılmış)
  • 1 su bardağı elma sirkesi
  • 1 tatlı kaşığı kekik
  • 1 çay kaşığı karabiber

Hazırlanışı

  1. Sarımsakları doğrayın veya ezin, cam kavanoza koyun.
  2. Diğer malzemeleri ekleyip sirkeyi üzerine dökün.
  3. 5-7 gün karanlık ve serin bir yerde bekletin.

Kullanımı: Sabah ve akşam 1 yemek kaşığı (isteğe göre suyla seyreltilerek).

Faydası: Antiseptik ve antiviral etkisiyle vücudu temizler, mideyi rahatlatır, bağışıklık sistemini aktive eder.

Fermente Sarımsak – Bal İkilisi

Malzemeler

  • 1 baş sarımsak
  • 1 su bardağı doğal çiğ bal

Hazırlanışı

  1. Dişleri soyup hafifçe ezin.
  2. Cam kavanoza koyup üzerine bal ekleyin.
  3. Hava almayacak şekilde kapatın.
  4. 1 hafta boyunca günde 1 kez çalkalayın.
  5. 3 hafta sonra kullanıma hazır hale gelir.

Kullanımı: Günde 1 tatlı kaşığı aç karnına alınabilir.

Faydası: Fermente süreç sayesinde hem probiyotik özellik kazanır hem de allicin kalıcılığı artar. Mükemmel bir bağışıklık destekçisidir.

Sarımsaklı Kemik Suyu Çorbası

Malzemeler

  • 1 litre kemik suyu (tercihen ilikli)
  • 3 diş sarımsak (ezilmiş)
  • 1 çay kaşığı zerdeçal
  • 1 küçük soğan
  • 1 tutam karabiber

Hazırlanışı: Tüm malzemeleri tencerede 20 dakika kaynatın. Sarımsağı çorba ocaktan alınmadan 5 dakika önce ekleyin.

Faydası: Kolajen, mineraller ve sarımsağın bağışıklığı uyaran bileşenleriyle kış aylarında adeta bir doğal aşı etkisi yaratır.

Evde Bağışıklık Pastili Yapımı

Malzemeler

  • 3 diş sarımsak
  • 1 çay kaşığı zencefil tozu
  • 1 yemek kaşığı limon suyu
  • 1 yemek kaşığı bal
  • 3 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı

Hazırlanışı

  1. Sarımsağı ezip 10 dakika bekleyin.
  2. Tüm malzemeleri karıştırın.
  3. Küçük buz kalıplarına dökün.
  4. Buzlukta saklayın.

Kullanımı: Sabahları 1 adet ağızda eriterek tüketilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Sarımsak ( Allium sativum ) Organosülfür Bileşiklerinin Antibakteriyel Özellikleri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8362743/

⭐️⭐️ Sarımsağın ( Allium sativum ) ve organosülfür bileşiklerinin antiviral potansiyeli 
: Klinik öncesi ve klinik verilerin sistematik bir güncellemesi https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0924224420305641

⭐️⭐️ Grip-soğuk algınlığı mevsimlerinde Echinacea-sarımsaktan faydalanmak için stratejik bir çağrı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/10800289/

⭐️⭐️ Sarımsağın gerçek biyoaktif bileşenlerinin açıklanması https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16484550/

⭐️⭐️ Allium sativum L.’nin Antioksidan Etkisi ve Terapötik Etkinliği https://www.mdpi.com/1420-3049/18/1/690?utm_source=chatgpt.com

⭐️⭐️ Yaş Sarımsak Özütünün Antioksidan Sağlık Etkileri  https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0022316622147887?utm_source=chatgpt.com

⭐️⭐️ Sarımsak ( Allium sativum ) doğal bir panzehir veya hastalıklara ve toksisitelere karşı koruyucu bir madde olarak: Eleştirel bir inceleme https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2772753X23001752?utm_source=chatgpt.com

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Kalp ve Damarlarınız İçin Alıç Sirkesi

Alıç Sirkesi Nasıl Kullanılmalı?

Nasıl kullanırsanız yararlı olur?

Alıç sirkesini bir bardak su içerisine bir (1) yemek kaşığı koyduktan sonra günde bir kez içmeniz yeterli

Alıç Sirkesinin Faydaları Neler?

  • Hipertansiyonu olanlarda tansiyonu düşürür.
  • Kanda pıhtılaşmayı önleyici etkilidir.
  • Trigliserit ve Kolesterol düşürmede olumlu etkileri vardır.
  • Kalsiyum plaklarını önlemede olumlu etkileri vardır.
  • Kalp kaslarını kuvvetlendirir.hastalıklarında çok eskiden ilaç olarak kullanılmış olup; kalp kaslarını güçlendirir.
  • Damarların elastikiyetini arttırır. Damar tıkanıklığı ve sertliğinde olumlu etkileri vardır.
  • Ana kan damarlarını genişleterek oksijen geçişini artırarak nörolojik hastalıklara karşı etkilidir.
  • Tip-2 diyabette olumlu etkileri vardır.
  • Erkek cinsel fonksiyon bozukluğunda olumlu yönde etkilidir
  • Kadınlarda idrar yolu enfeksiyonunun sık sebeplerinden E.coli, Psöudomanas bakteri enfeksiyonlarında tedaviye takviye edici etkilidir.
  • Candida mantar enfeksiyonlarında tedaviye takviye edici etkilidir.
  • Flavonoid antioksidanların zengin olması sebebi ile hücresel gençliğine ve bağışıklığa katkı verir.
  • Rahim ve sindirim sistemi kaslarını gevşetir.

Sirkelerin Şahı – Alıç Sirkesi

Alıç meyvesi, anti-inflamatuar, antioksidan ve bağışıklık düzenleyici etkileri olan, sağlığa faydalı çeşitli biyolojik özellikleri bulunan eski çağlardan beri bilinen yabani ve tıbbi bir bitkidir. 

Sirkeler, karbonhidrat kaynaklarının alkollü ve daha sonraki asetik fermantasyonundan üretilen sıvı ürünlerdir.

Birçok kültürde ilaç olarak kullanılmışlardır ve düzenli olarak tüketildiğinde faydalı sağlık etkileri sağladıkları bildirilmiştir.

Bu tür faydalar, sirkede bulunan ve farmakolojik etkilerine katkıda bulunan çeşitli polifenol, mikro besin ve diğer biyoaktif bileşiklerden kaynaklanmaktadır; bunların arasında antimikrobiyal, antidiyabetik, antioksidan, antiobezite ve antihipertansif etkiler bulunur.

Dünya çapında siyah sirke, pirinç sirkesi, balzamik sirke ve beyaz şarap sirkesi gibi birçok sirke türü vardır.

Tüm bu sirkeler farklı ham maddeler, maya sujları ve fermantasyon prosedürleri kullanılarak üretilir, böylece onlara kendilerine özgü tatlar ve lezzetler verir.

Sirkedeki ana uçucu bileşik, sirkeye güçlü, ekşi aromasını ve lezzetini veren asetik asittir. Sirkede bulunan diğer uçucu bileşikler çoğunlukla alkoller, asitler, esterler, aldehitler ve ketonlardır. 

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Bağışıklık Tepkilerine Odaklanarak Sağlıkta Alıç Sirkesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38931223/

⭐️⭐️ Yeni Bir Alternatif Besin Kaynağı Alıç Sirkesi: Protein, Glikoz ve GLP-1 ile Nasıl Etkileşime Girer https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11243100/

⭐️⭐️ Bağışıklık Tepkilerine Odaklanarak Sağlıkta Alıç Sirkesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11206889/

⭐️⭐️ Alıç ve Ekstraktlarının Ateroskleroz Üzerindeki Rolü ve Mekanizmaları: Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7047282/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Diyabetlilere Dut Yaprağı

Dut çeşitlerinin çoğunun kökeninin Çin /Japonya bölgesi ve Himalaya etekleri olduğu düşünülmektedir.

Dut yapraklarının etkisi, rüzgar ısısını dağıtma, akciğerleri temizleme ve kuruluğu nemlendirme kapasitesi nedeniyle eski Çin’de iyi bir şekilde belgelenmiştir.

Beyaz dut yapraklarının, kök kabuğunun, dallarının ve meyvelerinin tıbbi kullanımı Çin Halk Cumhuriyeti Farmakopesi’nde belgelenmiştir.

Çin tıbbındaki kullanımı MS 659’a kadar uzanır.

Dut suyu, İngiliz Bitkisel Farmakopesi’nin resmi bir ürünüdür.

Kök kabuğu müshil ve antihelmintik özelliklere sahiptir ve tadı acıdır.

Kök suyunun kanı aglütine ettiğine ve ayrıca sindirim sistemindeki kurtları öldürdüğüne inanılmaktadır.

Gövde kabuğu müshil ve solucan düşürücü özelliklere sahiptir.

Yapraklar terletici ve yumuşatıcı özelliklere sahiptir ve yaprak suyu boğaz enfeksiyonlarını ve iltihabı önlemek için kullanılmıştır.

Meyve suyu soğutucu ve müshil özelliğine sahiptir ve ateş, soğuk algınlığı, ishal, sıtma, amip, kabızlık ve bağırsak kurtlarını (örneğin tenya) tedavi etmek için kullanılır.

Modern çalışmalar, aktif bitki maddeleri olan flavonoidler, alkaloidler, polisakkaritler ve polifenollerin dut yapraklarının kan şekerini düşürme yeteneğinin birincil moleküler temeli olduğunu göstermiştir.

Dut Yaprağı (Özellikle Kara Dut Yaprağı) İçeriği

  1. Protein (%15-35)
  2. Mineraller – kalsiyum (%2,42-4,71) – fosfor (%0,23-0,97)
  3. Metabolize edilebilir enerji (1130-2240 kcal/kg) açısından oldukça zengindir. 
  4. Anti-besinsel faktörlerin hiçbiri yoktur veya ihmal edilebilir düzeydedir.

⭐️⭐️Kara dut içeriği, beyaz duta göre fenol bileşikleri açısında 8 kat fazla ve çok daha etkindir.

⭐️⭐️Dut yaprakları demir, çinko, manganez ve kalsiyum gibi birçok eser element içerir.

Demir, vücuttaki serbest radikalleri temizleyebilir ve pankreas hücrelerine oksijen tedarikini artırarak insülin sentezini ve salınımını kolaylaştırabilir. 

Çinko, insülin stabilitesini artırmak ve insülinin hipoglisemik etkisini güçlendirmek için insülinin kristalleşmesini destekler.

Manganez, mitokondrideki oksidatif stresi azaltmak için gerekli olan manganez süperoksit dismutazın bir bileşenidir ve bu enzim aynı zamanda bir antioksidandır, mitokondriyi korur ve oksidatif hasarı azaltarak adacık β hücrelerini oksidatif stresten korur.

Kalsiyum eksikliği hücrelerin salgılama işlevini olumsuz etkileyebilir ve insülin salgılanması önemli bir kalsiyum aracılı süreçtir ve kalsiyum eksik olduğunda hücrelerin içindeki ve dışındaki kalsiyum dengesi değişir ve bu değişen denge insülinin normal salgılanmasını etkileyebilir.

Dut Yaprağı (Özellikle Kara Dut Yaprağı) Etken Maddeleri

🔶 Antosiyanin siyanidin-3-glikozid
🔶 Kamferol-3-O-rutinozid,
🔶 Kuarsetin-3-O-glikozid
🔶 Kuarsetin-3-O-rutinozid
🔶 Siyanidin-3-soforozid
🔶 Pelargonidin-3-glikozid
🔶 Pelargonidin-3-rutinozid

Dut Yaprağı (Özellikle Kara Dut Yaprağı)
⭐️ Karaciğerde Yağdan enerji elde edilmesini sağlar (%28)

⭐️ Fruktoz emilimini yavaşlatır (glut-5 kapısı)(%33)

⭐️ Bağırsaktan glikoz emilimini yavaşlatır (%36)

⭐️ LDL ve Trigliserit oranını düşür (%24)

⭐️ Hücre ve DNA oksidasyonunu önler

Kara dut yaprağı Çin tıbbında ilaç olarak kullanılır.

  • Antidiyabetik (Tek doz dut yaprağı uygulaması karbonhidrat yüklemesinden sonra glikoz sapmasının tepe seviyesini ve eğri altında kalan alanı (iAUC) önemli ölçüde baskılar)
  • Antihipertansif (Dut yaprakları, anjiyotensin dönüştürücü enzimi (ACE) inhibe ederek kan basıncını ve kalp atış hızını düşürür)
  • Antihiperlipidemik (Dut yaprakları ile tedavi edilen hayvanlarda, kan dolaşımında toplam kolesterol (TK), düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol (LDL-K) ve trigliseritlerde (TG) belirgin azalmalar ve yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterolde (HDL-K) artış meydana gelir)
  • Karaciger Yağlanması (Dut yaprakları, yüksek yağlı diyetin kronik tüketimiyle oluşan vücut ağırlığı artışını baskılar)
  • Antioksidan (Dut yapraklarının serbest radikal oluşumuna ve oksidatif stres kaynaklı doku hasarına karşı etki ve Fe 3+ ‘yi Fe 2+’ ye indirgeyerek elektron bağışlama kapasitesini gösterir.)

National Library of Medicine’den yayınlanan bir araştırmaya göre, dut yaprağı lateks içerir (insanlar için hafif toksik olan ve mide bulantısına veya cilt tahrişine neden olabilen beyaz bir öz.) Lakin, insanların büyük bir çoğunluğu herhangi bir sorun yaşamadan dut yaprağı tüketebilmektedir.

Dut Yaprağını Nasıl Tüketeceğiz

Bir tatlı kaşığı toz (dut yaprağı) ya da 5 yaprak dut bir su bardağı sıcak su da 4 – 5 dakika bekletilip sabah ve akşam yemekten hemen önce içilir.
Lakin günde 2 fincandan fazla içilmemelidir. Çünkü uzun süre ve günlük 5 – 6 fincan içildiğinde (kullanımda) yüksek potasyum içeriği nedeni ile böbreklerde sorun oluşturur.
Önemli uyarı Hamileler ve emzirenler kesinlikle kullanmamalıdır.

Yemekten sonra bir fincan kahve içmek dut yaprağının potasyum yükü nedeni ile böbrek için oluşturabileceği olası zararı önler.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Dut yapraklarının hipoglisemik özellikleri ve hipoglisemik mekanizmalarının değerlendirilmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10117911/

⭐️⭐️ Umut Vaat Eden Bir Nutrasötik Kaynağı Olarak  Morus nigra L.’nin (Kara Dut) Farmakolojik Özellikleri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6412198/

⭐️⭐️ Dut Yaprağı Ekstresinin Tip 1 Diyabet Mellituslu Farelerin Tedavisinde Farmakolojik ve Patolojik Etkileri https://www.mdpi.com/1467-3045/45/7/343

⭐️⭐️ Sağlıklı yetişkinlerde akut dut yaprağı ekstresi alımının zamanlamasının yemek sonrası glikoz metabolizması üzerindeki etkileri: randomize, plasebo kontrollü, çift kör bir çalışma https://www.nature.com/articles/s41430-023-01259-x

⭐️⭐️ Dut yaprağı özütü, dört yaygın diyet karbonhidratının glisemik indeksini azaltır https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30142838/

⭐️⭐️ Tip 2 diyabetli ve kontrol deneklerinde 75 g sakaroz alımına bağlı olarak dut yaprağı özütünün kan şekeri ve nefes hidrojen tepkisi üzerindeki etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17303787/

⭐️⭐️ Cilt Beyazlatıcı Losyon Hazırlamak İçin Morus alba Köklerinden Oksiresveratrol Ekstraksiyonu İçin Üre-Gliserin Bazlı NADES-UAE’nin Optimizasyonu https://jyoungpharm.org/article/1315

⭐️⭐️ Tayland Dut bitkisinden elde edilen yeni bir beyazlatıcı madde kaynağı ve betulinik asit miktarının belirlenmesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18569714/https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18569714/

⭐️⭐️ Dut Yapraklarının (Morus Alba ) Besin Sindirilebilirliği https://www.tandfonline.com/doi/full/10.4081/ijas.2013.e36

⭐️⭐️ Dut yaprakları ve kardiyometabolik risklere karşı potansiyel etkileri: kimyasal bileşimler, biyolojik özellikler ve klinik etkinliğin incelenmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6130672/

⭐️⭐️ Üç çeşit dut (Morus sp.) yapraklarının yaklaşık bileşimi ve antioksidan potansiyeli: karşılaştırmalı bir çalışma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22837655/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

A Vitamini

A Vitamini Nedir?

A vitamini tek bir besin maddesi değildir. β-karoten ve diğer karotenoidlerden sentezlenen, retinol, retinal ve retinil esterleri (retinil palmitat vb gibi) gibi yağda çözünen çeşitli molekülleri kapsayan genel bir terimdir.

A vitamini, yiyeceklerde iki farklı türde bulunur.

Önceden oluşturulmuş A vitamini – Retinol ve Retinil Esterler – (Süt ürünleri, Karaciğer, Et, Balık, Tavuk, yumurta ve Balık gibi hayvansal ürünlerde bulunur)

Provitamin A – Karotenoidler – (Renki meyve, sebze ve yağlar gibi bitkisel gıdalarda bol miktarda bulunur.) 

Vücudumuz her iki formu da direk kullanamaz.

Aktif formları olan Retinal ve Retinoik Aside dönüştürmesi gerekir.

Retinol ciltte ilk adımda Retinal‘ dönüşür. Retinal sonra Retinoik Aside dönüşür.

Bu sebeple Retinal, Retinol‘den daha hızlı etkilidir.

Vücut, Retinolün %75 ila %100’ünü ve çoğu durumda β-karotenin %10 ila %30’unu gıdalardan emebilir. Pişirme ve ısıl işlem, gıdalardanβ-karoten‘in biyoyararlanımını artırabilir.

1 İU A vitamini = 0.3 mikrogram Retinol » ~ 0.344 mikrogram Vitamin A asetattır.

1 IU A vitamini = 0.3 mikrogram Retinol » = 0.6 mikrogram beta karoten » = 1.2 mikrogram diğer karotenoidler’e eşittir. 

A Vitamini Ne İşe Yarar?

  • Antioksidandır. Yaşlanmaya ve kanserli hücrelere karşı savaşır.
  • A vitamini olmadan proteinler kullanılamaz.
  • Metabolizmamızın sorunsuz çalışmasında
  • Embriyo gelişiminde
  • Büyümede, üremede
  • Çocuklarda boy uzamasında çok önemlidir.
  • Koku duyusu reseptörlerinde çok fazla miktarda vardır.
  • Kan yapımında
  • Bağışıklık sisteminde
  • Doku hücre büyümesinde
  • Dokuların ve hücrelerin yenilenmesinde görev alır, kemik ve diş yapısına katılır.
  • Bağırsak ve deri epitel doku yapımı, gelişimi ve korunmasında
  • Görmede gerekli olup, göz sinir yapısında yüksek miktarda bulunur.
  • Eksikliğinde ilk belirti göz kuruluğu, göz yaşı eksikliğidir. Korneada bozulmaya sebep olur.
  • Eksikliği Sperm ve Kalitesiz yumurtaya neden olur. Doğurganlık düşer, düşüklere sebep olur.
  • Demirin emilimine ve salınımında dolayısıyla hem vücudun oksijen (satürasyon) dengesinde, hemde demir eksikliği tedavisinde önemlidir.
  • Cilt sorunlarında *sivilce, iltihaplı sivilce, siyah noktalar, gözenekli yüz yapısı* çinko ile birlikte tedavi edicidir.
  • Ağız, mide ve ince bağırsakların ve idrar yollarındaki deri ve dokuların sağlıklı bir şekilde devamlılığını sağlayarak, enfeksiyonlara karşı koruyan karbon içerikli bir moleküldür.
  • Vücuda giren virüs, bakteri, mantar gibi patojenlerle ilk karşılasan ve savaşan mukoza yapıda, normal bağışıklık hücrelerinde bulunur. Eksikliğinde vücut enfeksiyona açık hale gelir.

Yeri gelmişken bir yanlışı düzeltelim: ”Havuç A vitamini deposudur” sözü sanıldığı gibi doğru degildir. Havuca o turuncu rengi veren β-karoten‘in yaklaşık %12 si A vitaminine dönüştürülür. Yediğimiz zaman da direkt A vitamini içermez.

Vitamin A eksikliği sağlığı olumsuz yönde etkileyebildiği gibi, fazlalığı da tehlikeli olabilir.

1. Potansiyel Antioksidandır

Provitamin A – Karotenoidlerβ-karoten (güçlü bir antioksidandır), alfa-karoten ve β-kriptoksantin (Renki meyve, sebze ve yağlar gibi bitkisel gıdalarda bol miktarda bulunurlar.) Bu karotenoidler, vitamin A öncülleri olup oksidasyonu (en iyi O2 temizleyicidir) önlemede görev alırlar.

Karotenoidler, oksidatif stres meydana getirerek, DNA’ya zarar veren ve kanserin başlangıç aşamasında etkili olan serbest radikallerin etkisini yok ederler ve vücut dışına atılmasında etkili rol oynarlar.

Oksidatif stres; vücuda alınan oksijenin kullanımı ve metabolizması sırasında serbest radikal adı verilen hücre ve dokulara zararlı moleküllerin meydana getirdiği ortam zararına denir. Oksidatif stres diyabet, kanser, kalp hastalığı ve bilişsel gerileme gibi çeşitli kronik hastalıklarla ilişkilidir. Bu sebeple karotenoidlerden zengin beslenme kalp hastalığı, akciğer kanseri ve diyabet gibi hastalıkların oluşma riskini azaltmaktadır. 

Serbest radikal; dış etkenlerle nedeniyle ortaya çıkarak hücre ve dokularla reaksiyona girip hasara neden olabilen ve vücutta doğal olarak üretilen moleküllerdir.

Sigara ve alkol kullanımı, β- karoten’in kandaki oranını % 20 civarında düşürmektedir.

2. Gözün temel besinidir

β-karoten retinada retinol‘e dönüşür ve karanlıkta görüş için gereklidir.

Aktif formu olan retinal, renk görme ve az ışıklı görme için gerekli bir molekül olan, Rodopsin oluşturmak için opsin proteini ile birleşir. 

Kornea (gözün en dış tabakası) ve konjonktiva (gözün yüzeyini ve göz kapaklarının içini kaplayan ince zar) korunmasında ve beslenmesinde önemli rol oynar.

A vitamininin vücutta yeterli düzeyde olması “sarı nokta hastalığı” olarak bilinen yaşa bağlı makula dejenerasyonu (AMD) gibi bazı göz hastalıkları oluşumunu önler.

Yüksek β-karoten, alfa-karoten ve beta-kriptoksantin düzeylerinin oksidatif stres seviyelerini düşürerek maküler dokuyu koruması nedeniyle “sarı nokta hastalığı” olarak bilinen yaşa bağlı makula dejenerasyonu (AMD) riskini % 25’e kadar azaltabilmektedir.

Klinik çalışmalarda sentetik Vitamin A göz damlası, kuru göz tedavisinde etkili sonuç vermiştir. Diğer tedavilerin aksine, kuru gözün altta yatan nedeni olan, hücresel değişikleri tersine çevirmektedir.

3. Antikanserojendir

Vitamin A, antioksidan özellikleri nedeniyle, karotenoid bakımından zengin meyve ve sebzeler belirli kanser türlerine karşı koruma sağlayabilir.

Yapılan bir çalışmada, 10.000’den fazla erişkinin içinde;

1.grup Sigara içen ve kanında yüksek alfa-karoten ve beta-kriptoksantin olanlar

2.grup Sigara içmeyen ve kanında düşük alfa-karoten ve beta-kriptoksantin olanlar

1. gruptakilerin akciğer kanserinden ölüm riskinin % 46 – % 61 oranında daha düşük olduğu görülmüştür. 

Deneysel test tüpü çalışmalarında; retinoidlerin mesane, meme ve yumurtalık kanseri gibi bazı kanser hücrelerinin büyümesini engelleyebildiği gözlenmiştir. 

Yapılan çalışmalarda, pek çok besinde bulunan alfa karoten, β- karoten, likopen, lutein, kriptoksantin ve zeaksantin gibi belli başlı karotenoidlerin oluşumunu tamamlayıp depolandığı organlarda antikarsinojen olarak etki gösterdiği saptanmıştır.

β- karotenin başlangıçta bildirilen antikarsinojenik potansiyeli, tekli oksijeni söndürme, oksi-radikalleri temizleme ve serbest radikal reaksiyonlarını sonlandırma konusundaki özgül kapasitesine dayanıyordu. Ancak, yüksek oksijen basıncında ve oksidatif stres altında pro-oksidanlar olarak hareket ederek belirli diyet koşulları altında UV karsinogenezini şiddetlendirdikleri bildirilmiştir.

Bu yüzden β- karoten gibi provitamin A aktivitesi gösteren karotenoidlerin yanında kantaksantin, likopen lutein gibi provitamin A aktivitesi olmayan karotenoidler de antioksidan özelliklere sahiptir ve kanser oluşumunu bu şekilde engeller.

4. Doğurganlık ve Bebeğin Gelişiminde Etkilidir

Dişilerde, A vitamini eksikliğinin üreme sonuçları üzerindeki etkisi, eksikliğin ortaya çıktığı zamana ve şiddetine bağlıdır. Çiftleşmeden önce şiddetli A vitamini eksikliği ortaya çıktığında, vajinal yaymalarda sürekli olarak kornifiye hücreler bulunur ve üreme implantasyondan önce başarısız olur. 

Gebe kişilerin fetal büyüme ve doku bakımı ve kendi metabolizmalarını desteklemek için ekstra A vitaminine ihtiyaçları vardır.

Tüm – trans retinoik asidin (RA) hem erkek hem de dişi üremeyi ve embriyonik gelişimi destekleyen A vitamini formudur.

A vitamini hem erkek hem de dişi üreme için esastır, çünkü sperm ve yumurta gelişiminde rol oynar.

A vitamini eksikliğinde epididim, prostat ve seminal vezikülün epitelinin tabakalı skuamöz keratinize epitel ile yer değiştirdiğini ve spermatogenezin durduğunu göstermiştir.

Yeterli A vitamini alımı olan emziren kişilerin anne sütü, bebeklerin yaşamlarının ilk 6 ayındaki ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli miktarda A vitamini içerir. Lakin, A vitamini eksikliği olan kişilerde, anne sütündeki A vitamini içeriği, yalnızca anne sütüyle beslenen bebeklerde yeterli A vitamini depolarını korumak için yeterli değildir.

Plasenta sağlığı, fetal doku gelişimi ve büyümesi için de kritik olması sebebiyle anne ve cenin sağlığının ve de gebe kalmaya çalışanların çok önemli ihtiyacıdır.

5. Bağışıklığı Güçlendirir

A Vitamini, vücudunuzu hastalıklardan ve enfeksiyonlardan koruyan tepkileri uyararak bağışıklık sağlığını etkiler.

Retinoid asit, doğuştan gelen bağışıklık sisteminin hücrelerinin farklılaşması, olgunlaşması ve işlevlerinin düzenlenmesinde önemli roller oynar.

Doğuştan gelen bağışıklık hücreleri, fagositoz ve sitotoksik aktivite yoluyla immün düzenleyici işlevler gerçekleştiren doğal öldürücü T hücrelerinin aktivasyonu yoluyla patojen istilasına anında yanıtlar başlatan makrofajlar ve nötrofillerden oluşur.

Hastalıklara karşı korunan immün yanıtlarda merkezi rol oynayan B ve T hücreleri de dahil olmak üzere belirli hücrelerin oluşturulmasında rol oynar.

Eksikliği, bağışıklık sisteminin tepkisini ve işlevini azaltan pro-inflamatuar moleküllerin seviyesinin yükselmesine neden olur. 

HIV enfeksiyonlu hastalarda vitamin A eksikliğine sık rastlanır. Araştırmalarda HIV enfeksiyonlu kişilerin %15 den fazlasında vitamin A eksikliği saptanmıştır. Vitamin A eksikliği olan HIV’li hastalarda, olmayanlara göre yardımcı T hücre sayısı daha düşük saptanır. Vitamin A eksikliği HIV enfeksiyonu olanlarda ölüm oranlarının daha fazla olmasıyla da ilişkilidir. (34)

Vitamin A, oksidatif stresi kontrol altında tutarak, bağışıklık sisteminizi güçlendirerek ve bazı hastalıklara karşı koruyarak sağlığı olumlu yönde etkiler.

6.Kistik Fibroziz ve A Vitamini

Kistik fibrozlu kişilerin %90’ına kadarında pankreas yetersizliği vardır ve bu durum yağ emilimindeki zorluk nedeniyle A vitamini eksikliği riskini artırır. Sonuç olarak, kistik fibroz için standart bakım, A vitamini, diğer yağda çözünen vitaminler ve pankreas enzimleriyle ömür boyu tedaviyi içerir.

7. Gastrointestinal Rahatsızlıklar ve A Vitamini

Crohn hastalığı ve ülseratif kolitli çocukların yaklaşık dörtte birinde A vitamini eksikliği vardır; bu rahatsızlıklara sahip yetişkinlerde, özellikle de bu rahatsızlığa birkaç yıldır sahip olanlarda, A vitamini eksikliği riski daha yüksektir.

Yeni teşhis konmuş çölyak hastalığı olan bazı çocuklarda ve yetişkinlerde de A vitamini eksikliği vardır; glütensiz diyet bu eksikliği ortadan kaldırabilir, ancak her zaman ortadan kaldırmaz. 

A Vitamini Eksikliğinde Neler Olur?

Kronik A vitamini eksikliğinin önemli etkisi enfeksiyonların (özellikle kızamık ve enfeksiyonla seyreden ishal) şiddetinin ve ölüm riskinin artmasıdır.

Çocuklarda önlenebilir körlüğün önde gelen nedeni Vitamin A eksikliğidir.

A vitamini seviyesi düşük çocuklarda solunum sistemi hastalıklarının en sık rastlanan virüslerden biri Respiratuar Sinsisyal Virüstür (RSV).

Vitamin A eksikliği, hamile kadınlarda anemi ve ölüm riskini arttırmakta, büyüme ve gelişmeyi yavaşlatarak fetüsü olumsuz yönde etkilemektedir. 

Hiperkaratoz

Hiperkeratoz: epidermisin en dış kısmı olan stratum corneum’un kalınlaşmasıdır. Bu seviyede hücreler, kuru ve çok sert olmalarına yol açan bir protein olan keratinde yüksek oranda yüklüdür. Keratin derideki gözenekleri tıkayarak kaz derisi etkisi yapan bir proteindir. Bazı durumlarda, küçük veya büyük kuru ve pürüzlü cilt lekeleri oluşturan anormal bir keratin birikimi vardır.

Vitamin A eksikliğinin daha az ciddi belirtileri arasında hiperkeratoz ve akne gibi cilt sorunları bulunur. 

Sivilce, sedef hastalığı, iktiozis, liken planus, Darrier Hastalığı, palmoplantar keratoderma, pitriazis rubra, pilaris Hiperkeratoz ile ilgili cilt sorunlarından bazılarıdır.

Bu hastalıkların tedavisi yüksek doz vitamin A dır. Vitamin A etkinliği retinol seviyesi, serum retinol bağlayıcı proteinin kapasitesini aşarak zarların düzgün yapısını bozup keratin üreten hücrelerde parçalanmaya yol açmasıyla oluşmaktadır. Bu durum hücresel bozulma ile oluşan yan etkilerini azaltmak için karotenlerin kulanımı da denenmektedir.

Vitamin A eksikliği derinleştikçe etkilenen solunum, gastrointestinal ve üriner sistem, mukozal bariyerler ile sorunlar artar.

Kseroftalmi

Kuru göz veya tıbbi adıyla kseroftalmi, gözyaşı üretiminin yetersiz olması veya gözyaşlarının hızla buharlaşması sonucu meydana gelir.

Vitamin A eksikliğine bağlı göz ile ilgili bütün bulgular için kseroftalmi terimi kullanılır.

Enfeksiyonlara uygun bir ortam oluşarak keratit, konjuktivit görülebilir.

Körlük vitamin A eksikliğinin en önemli komplikasyonlarından biridir.

A Vitamini Fazlalığında Neler Olur?

A vitamini yağda çözünen bir vitamin olup, fazlası karaciğerde depolanır ve birikir.

Akut A vitamini toksisitesi, Günlük Alınması Gereken Değer (RDA)’in 100 katından fazla aldıktan sonra günler ila haftalar içinde şiddetli baş ağrısı, bulanık görme, eklem ve kemik ağrısı, iştahsızlık, mide bulantısı ve kusma, baş dönmesi, kurumuş cilt, karaciğer hasarı, sarılık, gecikmiş büyüme, ciltte kırışıklık, kaşıntı, kas ağrıları ve koordinasyon sorunları ortaya çıkar.

Kronik toksisite, Günlük Alınması Gereken Değer (RDA)’in 10 katından daha fazla dozlar uzun süre boyunca alındığında karaciğer hasarı, artmış kranial basınç – beyin omurilik sıvısı basıncı artabilir, uyuşukluğa ve sonunda komaya ve hatta ölüme yol açabilir

Vitamin A toksisitesi annenin ve fetüs’ün sağlığını olumsuz etkile ve doğum kusurlarına neden olur 

Besinlerle yüksek oranda karotenoid alımı toksisite ile ilişkili değildir, lakin araştırmalarda β-karoten takviyelerinin sigara içenlerde akciğer kanseri ve kalp hastalığı riskini artırdığı görülmüştür.

Kaza ile Vitamin A nın 100.000-300.000 IU (yüksek doz) alınması çocuklarda çok hızlı toksititeye yol açıp, kafa içi basınç artışına yol açar. Buna bağlı olarak baş ağrısı, kusma, eklem ağrısı, papil ödemi görülür. Vitamin dozu azaltıldığında şikayetler hızlıca geriler, tam iyileşme görülür.

Günlük A Vitamini Dozu

Önerilen günlük alım miktarı (RDA),’na uygun bir beslenme düzeni ile kolayca ulaşılabilir.

⭐️ * Erkekler için günde 900 mcg Vitamin A alımı önerilir.

⭐️ * Kadınlar için günde 700 mcg Vitamin A alımı önerilir.

Yetişkinlerde toksisite sınırı 10.000 IU (3.000 mcg) olarak kabul edilir.

Karaciğer gibi hayvansal kaynaklarla önceden oluşturulmuş A vitaminini tüketilmesi toksisiteye götürebilir lakin nadir bir süreçtir.

Toksisite en yaygın olarak aşırı takviye alımı ve Isotretinoin tedavisinde görülür.

A vitamini aktivitesi I.U (İnternasyonel Ünite) olarak ölçülür.

Bir IU, 3 mikrogram retinol ya da 6 mikrogram β-karoten eşittir.

1 mikrogram retinol= 1 retinol eşdeğeri (Retinol Eşdeğeri),

6 mikrogram β-karoten 1 Retinol Eşdeğeri’ ne eşit olmaktadır.

* Food and Nutrition Board, Institute of Medicine, National Academies göre yetişkinlerde önerilen günlük A vitamini alım değeri erkekler için 900 mcg, kadınlar için 700 mcg olarak belirlenmiştir.

** T.C. Tarım,Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı‘na göre yetişkinler için A vitamini günlük referans alım değeri 800 mcg olarak belirlenmiştir.

Vitamin A Nerelerden Alalım?

A vitamini içeriğini azaltmamak için besinlerin aşırı pişirilmemesi gerekir,

Ultraviyole ışık da gıdanın A vitamini içeriğini azaltabilir. (Mango gibi meyvelerin kurutulması doğrudan güneş ışığı altında yapılmamalıdır.)

Önceden oluşturulmuş A vitamini (retinol, retinil esterler) bakımından zengin çok fazla besin kaynağı vardır. Yumurta sarısı, Sığır eti karaciğeri, Ciğer, Tereyağı, Morina karaciğeri yağı, Tavuk ciğeri, Somon, Çedar peyniri, Karaciğer, Uskumru, Alabalık.

Provitamin A Karotenoidler (β-karoten gibi) bakımından zengin çok fazla besin kaynağı vardır. Tatlı patates, Kabak, Havuç, Lahana, Ispanak, Karahindiba, Kırmızı Biber, Balkabağı

Önceden oluşturulmuş Vitamin A, bitki kaynaklı provitamin A karotenoid kaynaklarına göre vücudunuz tarafından daha kolay emilir ve kullanılır.

Vücudunuzun β-karoten gibi karotenoidleri aktif A vitaminine etkili bir şekilde dönüştürme yeteneği, genetik, beslenme, genel sağlık durumu ve ilaçlar gibi birçok faktöre bağlıdır.

Çeşitli yiyecekler ve porsiyon başına A vitamini içerikleri aşağıda listelenmiştir.

Tablodaki hayvansal kaynaklı yiyecekler öncelikli olarak önceden oluşturulmuş A vitamini içerir, bitki bazlı yiyecekler provitamin A içerir ve hayvan ve bitkilerden gelen bileşenlerin bir karışımı olan yiyecekler hem önceden oluşturulmuş A vitamini hem de provitamin A içerir.

Bu liste Amerika Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı web sitesinden alınmıştır.

DV = Günlük Değer. Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), tüketicilerin toplam diyet bağlamında gıdaların ve diyet takviyelerinin besin içeriklerini karşılaştırmalarına yardımcı olmak için DV’leri geliştirmiştir.

A vitamini için DV, yetişkinler ve 4 yaş ve üzeri çocuklar için 900 mcg RAE’dir.

Burada 1 mcg RAE = 1 mcg retinol, takviyelerden 2 mcg beta-karoten, gıdalardan 12 mcg beta-karoten, 24 mcg alfa-karoten veya 24 mcg beta-kriptoksantindir.

DV’nin %20 veya daha fazlasını sağlayan gıdalar yüksek besin kaynağı olarak kabul edilir, ancak DV’nin daha düşük yüzdelerini sağlayan gıdalar da sağlıklı bir diyete katkıda bulunur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ A vitamini https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29493984/

⭐️⭐️ A vitamini nedir ve neden gereklidir? https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24782580/V

⭐️⭐️ A Vitamini Eksikliği Okul Çağı Çocuklarında Gastrointestinal ve Solunum Yolu Hastalıklarıyla İlişkilidir https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3952623/

⭐️⭐️ Sigara içenlerde beta-karoten ve akciğer kanseri: hipotezlerin gözden geçirilmesi ve araştırma durumu https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/20155614/

⭐️⭐️ A Vitamini Yetersizliği Hastalıkları ve Önlenmesinde Beslenme Yaklaşımları 2020 https://dergipark.org.tr/tr/pub/tusbad/issue/56037/734206

⭐️⭐️ A vitamini depolayan hücreler (yıldız hücreleri) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17368315/

⭐️⭐️ WHO Kılavuzu: Gebe kadınlarda A vitamini takviyesi. Cenevre: WHO, 2011; WHO Kılavuzu: Doğum sonrası kadınlarda A vitamini takviyesi. Cenevre: WHO, 2011 https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22516730/V

⭐️⭐️ A Vitamini, K Vitamini, Arsenik, Bor, Krom, Bakır, İyot, Demir, Manganez, Molibden, Nikel, Silisyum, Vanadyum ve Çinko için Diyet Referans Alımları https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/25057538/

⭐️⭐️ KAROTENOİDLERİN İNSAN SAĞLIĞI AÇISINDAN ÖNEMİ http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/191536

⭐️⭐️ Retinol Bağlayıcı Protein ve Transtiretin ile Etkileşimi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK6223/https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK6223/

⭐️⭐️ A Vitamininin Bağışıklık Sistemindeki Rolü https://www.mdpi.com/2077-0383/7/9/258

⭐️⭐️ DERMATOLOJİDE DİYET: GÜNCEL PERSPEKTİFLER https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2965901/

⭐️⭐️ T hücresiyle ilişkili bağışıklıkta A vitamini ve retinoik asit https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3471201/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.






Daha Fazla

HbA1c (ÜÇ AYLIK ŞEKER)

HbA1c, halk arasında üç aylık şeker olarak bilinir, diyabet takibinde, obezite, aşırı yorgunluk, halsizlikte gibi sağlık sorunlarının teşhisi ve takibinde oldukça önemlidir.

HbA1c normal değer aralığı % 4,7 ila % 5,6 dir.

Bağırsaklardan emilen glikoz kana geçer. Kandaki glikozu hücre içine alırız ve mitokondride enerjiye (ATP) çevirip kullanırız.

Damarlarımızda dolaşan glikozun miktarı 4 ila 4.5 gramı geçmez. Damarlarımızda pek çok molekül dolaşır.

Eritrosit (RBC) içerisinde bulunan Hemoglobin

Kan tetkiklerinde HGB olarak gördüğümüz bu “hem-o-globin” karbondioksiti dışarıya, oksijeni hücrelere taşımakla görevlidir.

Kalp, karbondioksit yüklü kirli kanı akciğere pompalar, oksijeni yine hemoglobin yüklenir ve kalp vücuda pompalar. Düzenli temiz bir döngü.

Hemoglobin çok düşerse kansızlık (anemi) düşünürüz ki oksijen az taşıyacağı için vucutta yorgunluk, halsizlik renkte solgunluk görülür

Demir eksikliğinde anemi görülür, çünkü HEM = demir zaten. Yani hemoglobinler yoğun demir içerir.

B12, B9, B6 eksikliğinde de anemi görülür. Çünkü bu kez de hemoglobinin icinde bulunduğu kırmızı kan hücresi (RBC), eritrosit üretimi düşer. RBC üretimi için bu üç vitamin şarttır. RBC yoksa hemoglobinde olmaz.

İşte kanda dolaşan şeker (glikoz) %4.5 ila 5.5 oranında HEMOGLOBİN’e bağlanır.

Eritrositlerin ömrü 120 gündür. Lakin yeni oluşanı olduğu gibi 119. gününde olanı da var. Hepsinde glikoz bağlı. Biz bunun ortalaması olan 60 günlük ortalamayı alıp bağlanma oranına bakarız.

Örneğin: “HbA1c oranı 5.5” deriz..

Üç aylık olarak isimlendirsek de aslında 60 – 62 günlük şeker ortalamasıdır.

Kan glikoz oranınız günlük hatta saatlik olarak bile değişir.

FAKAT HbA1c değişmez. Daima son 60 günü verir.

HbA1c 5.6 üzeri sıkıntılıdır ve tip-2 diyabet sinyali verir.

Şimdi; oksijen taşıması gereken hemoglobine fazla şeker bağlanırsa. Mesela HbA1c 7,5 olsun. Bu oksijen bağlayacak yerin azalması, hemoglobinin sağlıksız olması demektir.

Oksijen en çok neresi için lazım?

Beyin için tabi ki.. Beyine, nöronlara oksijen az gider. Buradan itibaren

  • Hafıza sorunu
  • Odaklanma sorunu
  • Berrak düşüneneme
  • Amiloid plakların artması ve Alzheimer’a öncülü durum
  • Kronik yorgunluk ve halsizlik başlar

Bu nedenle HbA1c değeri aslında sadece diyabet – obezite için değil her durum için önemli bir parametredir.

HbA1c Nasıl kontrol altında tutulur?

Öncelikle kandaki glikoz seviyesini yüksek tutmamak. Bunun için ise o glikozun hücreye girmesi ve enerjiye dönüşmesi lazım

Harcadığın enerji, kalori kadar beslenme. Eğer harcadığınızdan fazlası vücuda giriyorsa bu önceleri yağ olarak depolansa da sonra yine glikoza çevrilip kana salınacaktır.

Az ye sık ye şeklinde beslenme ASLA YAPILMA – MA – LIDIR.

Ağzımıza attığımız her lokmada ki bağırsaktan emilip kana karışan glikoza karşı pankreas insülin üretir.

İnsülin gidip hücrede reseptöre dokunacak, reseptöre dokununca kas hücresinde GLUT-4 kapısı açılacak ve glikoz kandan hücreye girip enerjiye çevrilecek. Bu durum ilk bakışta gayet güzel

Lakin AZ YE-SIK YE ile sürekli salgılanan İnsüline karşı reseptör duyarsızlaşır ve GLUT-4 kapısı açılmaz, glikoz hücreye giremez ve kanda kalır. Bu glikoz hemoglobine bağlanır

Ayrıca İnsülinin dokunduğu reseptör krom elementi ile çalışır, vücutta krom eksik bırakılmayacak, gerekirse takviye alınmamalıdır.

Eğer hücre zarları oksitlenirse yine insülin respetörleri düzenli çalışmaz. Aşırı geçirgen bağırsak, kana geçen toksinler, pestisitler hücre zarlarını oksitler. Bunun önlemenin yolu gerekirse ANTİOKSİDAN (Glutatyon, Resveratrol, Hesperidin) kullanmaktır.

En önemli konu ise beslenmedir.

Karbonhidrat az, protein ve sağlıklı yağ ağırlıklı beslenme doğru olanıdır.

kesinlikle sıfır karbonhidrat şeklinde beslenme olmamalıdır. %20-25 civarı karbonhidrat alımı gerekir.

Öğle yemeği tamamen kalkmalıdır.

Bir diğer konu ise akşam yemeğidir. Aksam yemeği olabildiğince erken yenmeli ve gece mutlaka aç yatılmalı. Bunun üzerine günlük 30 dakika kadar tempolu yürüyüş (egzersiz) yapılmalıdır.

HbA1c değeri oldukça önemli olup arada kontrol edilmeli ve kesinlikle 5.5 üzerine çıkartılmamalıdır. Norolojik semptomlar dahil bir çok şeyi önlemek için önemlidir.

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla