Ağrı Kesici Meyve Suyu Yapalım

Ağrı hayatın tadını kaçıran hatta zaman zaman günlük aktivitelere bile engel olabilen sevimsiz bir his.

Maalesef ağrının nedenine yönelik önleyici hayat tercihleri yaşamak insanlara zor geliyor

Elde etmesi ve kullanımı kolay olduğu için genel olarak hap 💊 💊 💊 💊 💊 kullanımı tercih ediliyor.

Özellikle sık tercih edilen ağrı kesicilerin (İbuprofen ve asetaminofen) uzun süreli kullanımı karaciğeri, böbrekleri ve bağırsakları zorlayarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

Ağrıdan kaçış olmadığı durumlar olabiliyor.

Lakin bu durumlarda da sentetik 💊 💊 💊 ilaçlara güvenmek yerine, ağrı kesici ve genel sağlığı desteklemek için sizlere doğal 🌿🌿🌿 bir içecek tavsiyesi vereyim.

Lakin bildiğiniz bir hastalığınız varsa veya farkında olmadığınız herhangi bir hastalığınız olabileceği ihtimaline karşı hekiminize danışmadan bu tarifi uygulamayın.

Ayrıca dikkat edin içeriğindeki maddelere alerjiniz olabilir.

Malzeme listemiz ve malzemelerin faydaları

  1. Zerdeçal kökü (8 – 9 parça) – Kronik ağrıyı azaltır, iltihapla savaşır.
  2. Zencefil (Büyük bir parça) – Sindirimi destekler, kas ağrılarını hafifletir.
  3. Ananas (1 Bütün Ananas)– Bağışıklığı güçlendirir, eklem sağlığı için bromelain içerir.
  4. Limon (3 Adet Kabukları ile birlikte) – Detoks etkisi yaratır, cildi parlaklaştırır.
  5. Acı biber (½ yemek kaşığı) – Kan dolaşımını iyileştirir, ağrı sinyallerini engeller.
  6. Karabiber (1/4-1/2 çay kaşığı) – Maksimum rahatlama için zerdeçal emilimini artırır.
  7. Bal – İsteğe bağlı doğal tatlandırıcı

Hazırlanışı

  1. Ananası kabuğunu soyun.
  2. Zerdeçal – Zencefil – Limon kabukları ile birlikte iyice yıkayın.
  3. Zerdeçal – Zencefil – Limon kabukları ile birlikte ve ananasın içini küp küp doğrayıp rondonun içine koyun.
  4. Rondoyu çalıştırın.
  5. Püre kıvamına gelince Acı biber – Karabiber ve ½ Litre su ilave edin rondoyu tekrar çalıştırın.
  6. Tüm malzemeleri pürüzsüz hale gelene kadar karıştırın.
  7. İnce bir süzgeç ile suyunu süzün.

Bal, meyve suyuna damak tadınıza – zevkinize göre ilave edebilirsiniz.

Doğal ağrı kesici ve iltihap giderici destek için günlük ½ su bardağı içebilirsiniz.

Elde ettiğiniz meyve suyunu cam şişeye koyarak buzdolabında 7 – 10 gün saklayabililirsiniz.

Tabi ki en ideali yaptığınız gün ve sonraki gün tüketeceğiniz miktarda yapmanızdır.

Tabi ki madem sorununuz ağrı, hazırladığınız meyve suyuna bırakmayın tüm işi.Siz de biraz kendinize özen gösterin, günlük hareketle, dengeli beslenmeyle, minimum işlenmemiş gıdayla, sıvı tüketimi ile, açık hava/doğa ve uyku ile birleştirin.

Bu güçlü sağlık içeceği, ağrı kesicilere olan bağımlılığınızı azaltmanıza yardımcı olarak vücudunuzu, zihninizi ve uzun vadeli sağlığınızı doğal olarak destekleyecektir.

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İşyerinizdeki Kas-İskelet Ağrılarını Önleyelim

Yaklaşık 25 yıl önce başladığım ve halen yapmakta olduğum işyeri hekimliğinde, çalışanlar tarafından ısrarla yapılan başvurularda reçeteye dahil edilmesini talep ettikleri ilaçların başında ağrı kesiciler ve kas gevşeticiler yer almakta.

Çalışanların ağrı kesiciler ve kas gevşeticileri talep etmelerinin bir çok nedeni mevcut.

Bu yazıda ağrı kesiciler ve kas gevşeticileri talep etmesindeki kas-iskelet sistemlerinde yer alan kasların, sinirlerin, kan damarlarının, bağlarının ve tendonlarının etkilenmesine sebep olan ve maalesef hemen hiç önemsenmeyen ergonomi kütürünün işyerlerinde oluşturulması için başlangıçta yapılması gerekenleri okuyacaksınız. Ve ne kadar yazarsam yazayım ne yazık ki hep eksik kalacak.

Çalışma hayatının hatta yaşamın her anında; ağır kaldırma, eğilme, baş üstüne uzanma, ağır yükleri itme ve çekme, alışılmadık vücut pozisyonlarında durma, çalışma ve aynı veya benzer hareketleri tekrar tekrar yapmak gibi eylemler ile beden için sakıncalı risk faktörlerine maruz kalınmaktadır.

Bu yazıdaki konumuz yukarıdaki risk faktörlerine karşı ergonomi kütürünün işyerinde kurulması olacak.

Yaralanmayı genellikle acil durumlar kazalar ile ilişkilendirmekteyiz.

Lakin çalışanların kas-iskelet sistemlerinin bilinen bu risk faktörlerine maruz kalması da, çalışanın zaman içinde kas, eklem ve iskeletinin yaralanma riskini artırır.

Kas-iskelet sistemlerinde iş kaynaklı riskler tarafların (Çalışan – İşveren – İşyeri Hekimi – İş Güvenliği Uzmanı – Yönetenler) ortak gayreti ile önlenebilir.

Burada Ergonomi devreye giriyor.

Ergonomi – İşin çalışana uyumu (Basit bir ifade ile) – Bu sayede çalışanın kas yorgunluğu azaldığı gibi İskelet sisteminde zaman içerisinde gelişebilecek deformasyonlar engellenmiş olur – Çalışanın verimliliği ve üretkenliği artar.

İşyerinde Çalışanlarda Kas-İskelet Sistemi Hastalıklarının Sonuçları

Çalışanların;

  • Çalışma süreleri kısıtlanır. (Mesai saatlerinde daha sık ara verirler daha yavaş çalışırlar)
  • Çalışma gün kaybının en sık nedenleri arasındadır. (Rapor alma, izin isteme vb gibi)
  • Ortopedik – nörolojik vb gibi sorunlarla gelişen meslek hastalıkları ömür boyu kalıcı hasarlara sebep olabilir.

İşverenin Sorumlulukları

İşverenler, çalışma ortamının çalışanları için güvenli ve sağlıklı olmasından sorumludur. Bu sorumluluğu alabilmesi için öncelikle ergonominin ne olduğunu bilmeli yararlarına inanmalı, uygulamak için istekli ve kararlı olmalıdır.

Ergonomi uzun bir yolculuktur.

İşyerlerinde bu yolu aydınlatacak ışık öncelikle İşyeri Hekimleri ve İş Güvenliği Uzmanlarıdır.

İşveren işyerinde ergonomi sürecini yönetirken

  • İşveren/Yönetim Sürece Her Zaman Destek Olmalıdır – Çünkü işyerinde ergonomik bir sürecin genel başarısı için öncelikle hedeflerin doğru belirlenmesi ve ekonomik desteği kritik öneme sahiptir. Bu sebeple, işveren/yönetim, ergonomik sürece başlarken öncelikle basit ve kolay başarılabilir net hedefler ve amaçlar tanımlamalıdır. Çalışanları sürece dahil etmeli, ergonomi profesyonellerinin olduğu görüşme ve toplantılara çalışanların da dahil olmasını sağlamalıdır.

  • Çalışanların Sürece Dahil Edilmesi – Çalışanların doğrudan işyeri değerlendirmelerine, çözüm geliştirme ve uygulamaya dahil olduğu katılımcı bir ergonomik yaklaşım, başarılı bir ergonomik sürecin özüdür. Çalışanları şunları yapması sağlanmalıdır:
    • İşyerlerindeki tehlikeleri tespit etmeli ve bu tehlikeler hakkındaki bilgilerini karar verme süreçlerinde kullanmaları sağlanmalıdır.
    • Risk faktörlerine maruziyeti azaltmaya yönelik endişelerini ve önerilerini dile getirmeleri ve ergonomik değerlendirme sonucunda yapılan değişiklikleri değerlendirmeleri, denemeleri ve sonuçlarını paylaşmaları sağlanmalıdır.

  • Çalışanların Ergonomi Eğitimi Alması– Eğitim, ergonomik sürecin başlangıcından başlayarak süreci içerisinde de eğitimlerin tekrarlanması önemli bir unsurdur. Öncelikle çalışanların ergonomi ve faydalarının farkında olmasının sağlanması ve elde edecekleri fayda-konforu anlamaları sağlanmalıdır. İşyerinde ergonomik riskler hakkında bilgi sahibi olmaları ve kas-iskelet sistemlerinde oluşabilecek erken belirtileri bildirmelerinin önemini anlamaları sağlanmalıdır.

  • Sorunlar Ergonomi Profesyonelleri İle Belirlenmeli – Ergonomik sürece karar verildiğinde – başlangıcında işyerindeki ergonomik sorunları, çalışanların kas-iskelet sistemlerinde sorunlara yol açmadan önce belirlemeli ve değerlendirmelidir. İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının çalışanları ve yaptıkları işleri değerlendirebilmeleri için zaman ayırabilmelerine olanak tanınmalı, çalışanların kas-iskelet sistemlerinin değerlendirilebilmesi için işyeri hekimine imkan tanınmalı çalışanlara durumlarının ve çalışma ortamındaki ergonomik risklerin tespiti için yapılacak anketlere katılımları sağlanmalıdır.

  • Kas-İskelet Sistemleri Semptomlarının Erken Bildirilmesi Teşvik Edilmelidir – Çalışanların bildirimleri erken yapabilmesi, iş değerlendirme ve iyileştirme süreçlerini hızlandırabilir. Çalışanın kas-iskelet sistemi rahatsızlık semptomların ilerlemesini, ciddi yaralanmaların gelişmesini ve sonrasında ortaya çıkan iş kaybı taleplerini önlemeye veya azaltmaya yardımcı olabileceği çalışanlara ve idarecilerine öğretilmeli ve uygulamaları teşvik edilmelidir.

  • Tehlikeleri Kontrol Altına Almak İçin Çözümleri Uygulanmalıdır – İşyerinde çalışanların kas-iskelet sistemini rahatsızlıklarını azaltmak, kontrol altına almak veya ortadan kaldırmak için belirlenmiş çözümlerin uygulanmasını sağlamak ve kontrollerinin yapılması için eğitim, yardım ve denetim mekanizmalarının kurulması sağanmalıdır.

  • Çalışanların Davranışlarında ve Elde Edilen Sonuçlardaki İlerleme Değerlendirilmelidir – Ergonomi uzun soluklu bir süreçtir. Bu sebeple etkinliğini periyodik olarak değerlendirmek ve sürekli iyileştirilmesini sağlamak gereklidir. Uzun vadede başarı sağlamak için düzenli değerlendirme ve düzeltici eylem prosedürleri belirlemek ve uygulamak gerekir. Ergonomik süreçte küçük adımlar belirlenmeli ve değerlendirilmelidir. Elde edilen her başarı sonraki sürece oan inancı ve katılımı arttıracaktır. Bir ergonomi sürecini ilk kez geliştirirken, hazırlanan değerlendirmeler ergonomik süreç için belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını ve uygulanan ergonomik çözümlerin başarısını belirlemeyi de içermelidir.

Bu yazıda çalışanların ağrılarını kesemedik… Çalışanlar belki bir süre daha ağrı kesiciler ve kas gevşeticiler ile idare edecekler.

Lakin işyerinde Ergonomi sürecinin kuruluşunun ilk adımlarını okudunuz.

Engin bir deryanın kıyısındayız ve ayaklarımız kumsalın nemine henüz temas etti…

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Ergonomi: Temeller ile uygulamalı araştırma arasında bir köprü https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3143510/

⭐️⭐️ Ofis ergonomisi. Başarı için ölçümler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/10818828/

⭐️⭐️ Yaşlanan işgücünde kas-iskelet ağrısı için ergonomik ve bireysel risk faktörleri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/36303167/

⭐️⭐️ Ergonomik müdahalenin boyun/omuz ve bel ağrısına etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17522452/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Dalış Yapanlarda Orta Kulak Barotravması

Barotravma

Barotravma, çevredeki gaz veya sıvı ile havalandırılmamış vücut boşluğu (örneğin sinüsler, akciğerler) veya bir doku düzlemi arasında giderilmeyen basınç farkından kaynaklanan fiziksel doku hasarıdır.

Hasar, sıkıştırıcı/genişletici kuvvetler ve kesme nedeniyle oluşur ve dokuların aşırı gerilmesine yol açar.

Barotravma genellikle sinüs yaralanmasına veya orta kulak yaralanmasına neden olur, ancak yüz yaralanması, diş yaralanması, gastrointestinal (GI) rüptürü, pnömotoraks, pulmoner hemoraji, mediastinal ve subkutan amfizeme de neden olabilir.

Pulmoner dokudaki yırtıklar gazın dolaşıma girmesine izin verebilir. Bu, uzak bölgelerde dolaşımın emboli şeklinde tıkanmasına neden olur veya normal organ fonksiyonunu engeller.

Orta Kulak Barotravması

Orta kulak barotravması, dalış (scuba) veya uçuş sırasında orta kulaktaki hava boşluğundaki basıncın eşitlenememesi sonucu orta kulakta sıvı ve kan birikmesi veya kulak zarının yırtılmasıdır.

Orta Kulak Barotravması Gelişimi

Timpanik boşluktaki hava basıncı —orta kulaktaki hava dolu boşluk— çevredeki ortamın basıncıyla eşitlenmelidir.

Östaki borusu boğazı timpanik boşluğa bağlar ve basınç eşitlemesi gerektiğinde gaz için geçiş sağlar. Bu eşitleme normalde çok az çabayla veya hiç çaba sarf etmeden gerçekleşir. Yutma veya esneme gibi çeşitli manevralar bu süreci kolaylaştırabilir.

Östaki borusundaki bir tıkanıklık, özellikle basıncın hızla değiştiği iniş sırasında eşitlemenin sağlanamamasına yol açabilir.

Timpanik boşluktaki basınç, çevreleyen dokunun basıncından düşükse, bu dengesizlik orta kulak boşluğunda göreceli bir vakuma neden olur. Dokunun şişmesine, kulak zarının içe doğru şişmesine, sıvı sızmasına ve yırtılmış damarların kanamasına neden olur.

Belirli bir noktada eşitlemeye yönelik aktif bir girişim boşuna olacaktır ve güçlü bir Valsalva manevrası iç kulağa zarar verebilir. Sonunda kulak zarı yırtılabilir; bu, Orta Kulak Barotravması ile ilişkili ağrıyı hafifletebilir, ancak mümkünse kaçınılması gereken bir sonuçtur.

Orta Kulak Barotravması gelişimine katkıda bulunabilecek faktörler arasında soğuk algınlığı, alerjiler veya iltihaplanmalar bulunur — şişmeye neden olabilen ve östaki borularını tıkayabilen durumlar. Kötü dengeleme teknikleri veya çok hızlı iniş de Orta Kulak Barotravması gelişimine katkıda bulunabilir.

İniş sırasında orta kulak basıncını dengeleyemeyen dalgıçlar önce kulaklarında rahatsızlık hissederler (tıkalı kulaklar) iniş devam ettikçe bu şiddetli ağrıya dönüşebilir.

Daha fazla inmek sadece kulak ağrısını şiddetlendirir ve bunu kısa süre sonra orta kulakta seröz sıvı birikmesi ve kanama izler.

Daha fazla inmeyle kulak zarı yırtılabilir ve ağrıyı hafifletebilir; bu yırtılma baş dönmesine, işitme kaybına ve enfeksiyona neden olabilir.

Orta Kulak Barotravması Durumunda

Dalış sırasında:  İniş sırasında kulak rahatsızlığı hissettiğinizde, inmeyi bırakmalı ve eşitlemeyi denemelisiniz. Gerekirse, eşitlemeyi sağlamak için yavaşça birkaç metre yükselin. Eşitleme sağlanamazsa, dalışı güvenli bir şekilde sonlandırmalısınız.

İlk yardım:  Dalıştan sonra kulaklarınızda doluluk hissettiğinizde, daha fazla dalmaktan kaçının. Burun tıkanıklığı giderici sprey veya damla kullanımı burun mukozasının ve östaki borusu mukozasının şişmesini azaltacaktır, bu da östaki borusunun açılmasına ve orta kulaktaki sıvının boşaltılmasına yardımcı olabilir.

Kulağınıza damla damlatmayın.

Tedavi:  Kulak kanalından sıvı veya kan akıntısı varsa veya kulak ağrısı ve doluluk birkaç saatten uzun sürerse bir doktor değerlendirmesi isteyin.

İç kulak barotravmasının bir belirtisi olabilecek vertigo ve baş dönmesi varsa acil bir değerlendirme almalısınız.

Dalıştan sonra şiddetli vertigo ve mide bulantısı acil tıbbi bakım gerektirir.

Orta Kulak Barotravması Sonrası Dalış İçin Uygunluk Muayenesi

Orta kulak baro travma şüphesi olan dalgıcın muayenesi öncesinde dalış yaptığı ve sorun yaşadığı zamana ait ayrıntılı bilgi alınmalıdır.

Aşağıdaki sorular ve yanıtları hem tedavi için hem de dalgıcın tekrar bir orta kulak barotravması geçirmesinin önüne geçmek için önemlidir.

  • Ortam sıcaklığı, deniz koşulları, dalışın derinliği ve süresi neydi?
  • Dalış profiline göre semptomlar ne zaman başladı (inişte, dipte, çıkışta veya yüzeye çıktıktan sonra)?
  • Göğüs ağrısı, nefes darlığı, hemoptizi, baş ağrısı, burun kanaması, kulak çınlaması, baş dönmesi, mide bulantısı, kusma veya yönelim bozukluğu var mıydı?
  • Dalgıç kulaklarını ‘temizlemekte’ zorluk çekti mi?
  • Valsalva manevrası gerekli miydi?
  • Dalgıç çıkışta nefesini tuttuğunu hatırlıyor mu?
  • Önceki herhangi bir URI, sinüs enfeksiyonu, burun akıntısı, kulak ağrısı, alerji, astım veya göğüs ağrısı var mıydı?
  • Daha önce burun polipi, astım, KOAH, işitme kaybı öyküsü var mıydı?
  • Dalgıç burun veya ağız dekonjestanları kullanıyor muydu?
  • Dalgıç bronkodilatör veya sistemik steroid kullanıyor muydu? 

Yaralanmanın iyileştiğine ve östaki borusunun çalıştığına hekim karar verirse dalışa geri dönüş düşünülebilir.

Orta Kulak Barotravması, sonrası uçuş ve dalış kısıtlamalarını yönlendirmede yararlı olan modifiye Teed sınıflandırması kullanılarak derecelendirilebilir.

Orta kulak barotravması için Modifiye Teed sınıflandırması 
Sınıflandırma Otoskopik bulgularDalış için tahmini dönüş  
0. SınıfNormal timpanik membran Yedi ila 10 gün (tam çözünürlük)
1. Sınıf Timpanik membran eritemli/iltihaplı 
3. SınıfTimpanik membranın brüt kanamasıAltı hafta (kanın yeniden emilimi)
4. SınıfOrta kulakta yaygın serbest kan ve timpanik membranın (hemotimpana) arkasında kabarcıklar görülebilir
5. Sınıf Timpanik membranın delinmesiÜç ay (iyileşmiş perforasyon) 

Orta Kulak Barotravması Önleme

  • Burun ve boğazınızı etkileyen bir enfeksiyon veya alerjiniz varsa dalış yapmayın.
    • Zorunlu iseniz işyeri hekiminizin yada KBB hekiminizin onayı ile fenilefrin veya oksimetazolin burun damlaları veya burun spreyi gibi bir dekonjestan dalışa başlamadan 60 dakika önce kullanabilirsiniz.
  • Sıkışıklık veya soğukta dalış yapmayın.
  • Dalışınızda inişinizi yavaş gerçekleştirin. Birkaç denemeden sonra eşitlemeyi başaramazsanız, haftanın geri kalanında dalış yapmanızı engelleyebilecek önemli yaralanmaları önlemek için dalışı güvenli bir şekilde sonlandırın.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Ağrıyı mı Kesiyorsunuz? Hayatınızı mı Eksiltiyorsunuz?

Danimarka’ da yapılan ve European Heart Journal—Cardiovascular Pharmacotherapy’ de yayınlanan araştırmaya göre yaygın olarak kullanılan;

Ağrı kesici ilaçlar ani kalp durması ve ölüm riskini yüzde 31 oranında artırdığı görüldü.

Kaliforniya Üniversitesi, San Francisco Radyoloji ve Biyomedikal Görüntüleme Bölümünde araştırmacı Dr. Johanna Luitjens ve ekibnin Radiological Society of North America (RSNA)’ nın 2022 yıllık toplantısında sunduğu araştırma sonucuna göre;

ibuprofen, naproksen, diklofenak etken maddeli ağrı giderici ilaçların zamanla eklem iltihabını kötüleştirdiği görüldü.

Hollandada yapılan ve BMJ Journels da yayınlanan araştırmanın sonucuna göre;

NSAİ (non-steroit anti-enflamatuar) kullanımında “atrial fibrilasyon” adı verilen ritim bozukluğu ortaya çıktığı tespit edildi.

Non Steroid Anti-Enflamatuar (NSAİ) Nedir?

Kortizon içermeyen enflamasyon (iltihap) giderici ilaçlardır.

Halk arasında romatizma veya ağrı kesici ilaçlar olarak bilinmektedir.

En çok kullanılanları ibuprofen, naproksen,  diklofenak, aspirin, indometasin, ketoprofen, meloksikam, nimesulid ve etodolak’ tır.

Önce tespit edilenleri gözlerinizin önüne serdim.

Ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada sorun aynı…

Ağrının sebebine odaklanmak ve tedavi etmek yerine ortaya çıkan ağrıyı kesmek doğru değil.

Ağrı kesici ilaçların istenmeyen etkileri göz ardı ediliyor.

Kolaycılığı ve sağlıksız tarafı tercih ediyor büyük çoğunluk.

Hastalığa veya soruna yönelmeliyiz…

Merak edenler için yukarıdaki araştırma sonuçlarını biraz açalım. Çok daha ayrıntı merak edenler araştırmaların yayınlandığı internet adresleri aşağıdaki linklerinden makalelerin tamamını da okuyabilir.

İlk olarak Danimarka’ da yapılan ve European Heart Journal—Cardiovascular Pharmacotherapy’ de yayınlanan araştırma;

2001-2010 seneleri arasında 28.947 kişide ani kalp durması geliştiği ve bunların 3376’ sının 30 gün öncesinde NSAİD (diclofenac, naproksen, ibuprofen, rofecoxib ve celecoxib) kullandıkları tespit edildi.

Yapılan analizlerde, ani kalp durması riskinin diclofenac kullananlarda yüzde 50 ve ibuprofen kullananlarda ise yüzde 31 yüksek olduğu ortaya çıktı.

Ortalama 30 gün non steroid anti-enflamatuar kullanılması kardiyo-vasküler risklerin artması için yeterli. 

Günlük 500 miligramdan fazla naproksen ve 1200 miligramdan fazla ibuprofen kardiyo-vasküler riskleri arttırıyor.

İkinci olarak Kaliforniya Üniversitesi, San Francisco Radyoloji ve Biyomedikal Görüntüleme Bölümünde araştırmacı Dr. Johanna Luitjens ve ekibnin Radiological Society of North America (RSNA)’ nın 2022 yıllık toplantısında sunduğu araştırma;

Osteoartrit (orta-ağır derecede eklem iltihabı) rahatsızlığı bulunan ve seçilmiş olan tüm hastaların sorunlu eklemleri çalışmanın başlangıcında 3 tesla (3T) manyetik alan gücüne sahip olan Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme yapılıyor. Devamında, en az bir yıl sürekli non steroid anti-enflamatuar kullanan 277 hasta ile non steroid anti-enflamatuar kullanmayan 793 hastanın 4 (Dört) yıllık dönemde takipleri yapılıyor. 4 (Dört) yıllık takip sonunda tekrar 3T MR görüntülemeleri yapılıyor.

Tüm katılımcıların başlangıç ve en son yapılan 3T MR görüntülemeleri enflamasyonun Kıkırdak kalınlığı, bileşimi ve diğer MR ölçümleri, artrit ilerlemesini değerlendirmek için invazif olmayan biyo-belirteçleri için puanlanıyor.

Çalışmanın sonunda yapılan analizde;

Eklem iltihabı ve kıkırdak kalitesi, non steroid anti-enflamatuar kullanan gruptakiler ile kullanmayan kontrol grubuyla karşılaştırıldığında sorunu eklemlerinin başlangıca göre daha kötü durumda olduğu görülmüş.

Araştırmacıların yorumu bu sonuçların gözlemsel olduğu ve non steroid anti-enflamatuar ilaçların osteoartirit (artrit enflamasyonuyla) ile nasıl bağlantısını netleştirmek için daha fazla çalışma yapılması gerektiği olmuştur.

Osteoartrit nedir?

En çok kalça, diz ve el eklemlerinde görülen kemik ve eklem iltihabı demektir.

Dejeneratif Eklem Hastalığı olarak da adlandırılır.

Yanlış bir ifade olmasına rağmen halk arasında ”eklem kireçlenmesi” denilmektedir.

Üçüncü olarak, Hollandada yapılan ve BMJ Journels da yayınlanan araştırmanın sonucuna göre;

NSAİ (non-steroit anti-enflamatuar) kullanımında “atrial fibrilasyon” adı verilen ritim bozukluğu ortaya çıktığı tespit edildi.

Hollanda, Rotterdam’ın Ommoord bölgesinde yaşayan 55 yaş ve üzeri tüm katılımcılar katılmaya davet edildi ve 10 saniyelik, 12 derivasyonlu istirahat EKG’si ile başlangıçta atriyal fibrilasyonu olmayan 8423 katılımcı kabul edildi.

Ortalama 12,9 yıllık bir takip yapıldı. Takip devam ederken;

857 katılımcıda atrial fibrilasyon gelişti.

Atrial Fibrilasyon tanısı verildiği anda 261 vaka hiç NSAİ (non-steroit anti-enflamatuar) kullanmamıştı, 554 vaka geçmişte NSAID kullanmıştı ve 42 vaka şu anda NSAİ (non-steroit anti-enflamatuar) kullanıyordu.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Steroid olmayan antiinflamatuar ilaç kullanımı hastane dışı kalp durması riskinin artmasıyla ilişkilidir: ülke çapında bir vaka-zaman-kontrol çalışması https://academic.oup.com/ehjcvp/article/3/2/100/2739709?login=false

⭐️⭐️ NSAID’ler (non-steroit anti-enflamatuar) Artrit İltihabını Kötüleştirebilir https://press.rsna.org/timssnet/media/pressreleases/14_pr_target.cfm?id=2379

⭐️⭐️ Steroid olmayan antiinflamatuar ilaçlar ve atriyal fibrilasyon riski: popülasyona dayalı bir takip çalışması https://bmjopen.bmj.com/content/4/https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3987714/4/e004059.full

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Ağrı / Kesici / Bitki

Ağrı, insanların hayatlarına rahatsızlık vermekle beraber aslında vücudun verdiği korumaya yönelik bir sinyaldir. Sebebi aynı olsa da kişiler ağrıyı aynı şekilde hissetmezler. Ağrı eşiği kişinin hissettiği ağrı şiddeti ile ilgilidir ve herkesin farklı bir ağrı eşiği vardır.

Ağrı oldukça kişisel bir deneyimdir ve bir kişinin kendi ağrısına dair raporu en iyi ölçüttür. Ağrı hafif veya şiddetli hissedilebilir.

Ağrı;

  • Batma
  • Yanma
  • Sızlama
  • Karıncalanma
  • Elektriklenme hislerini içerebilir.

Acı, vücudumuzun hayatta kalmamıza yardımcı olmak için verdiği en önemli sinyallerden biridir.

Ağrı, vücudumuza daha fazla zarar vermemizi önleyen bir uyarıcıdır. Bize bedensel hasardan veya zarar verme potansiyeli bulunan durumlardan uzak durmamızı öğretir ve iyileşme döneminde sakatlanan vücut bölümünü korur. 

Diğer durumlarda, ağrı bilinen bir neden veya fayda olmadan var olur veya devam eder. Üç aydan uzun süren ağrıya kronik ağrı denir. Kronik ağrı bilinen bir neden olmadan ortaya çıkabilir ve bir yaralanma veya bilinen bir neden çözüldükten sonra da devam edebilir. Bir kişinin ruh halini, ilişkilerini, hareketini ve günlük hayatının tüm yönlerini etkileyebilir. Ağrı gerekli görevleri yapmayı, çalışmayı ve aktivitelerden zevk almayı zorlaştırabilir.

Ağrının Türleri

Ağrının üç temel şekli vardır ve bunlar ağrının ne kadar sürdüğüne ve sıklığına göre adlandırılır.

  1. Akut ağrı  aniden başlar ve nedeni tedavi edildiğinde veya iyileştirildiğinde sona erer. Akut ağrı hissi genellikle keskindir çünkü yaralanma, hastalık, aşırı bedensel kullanım veya diğer çevresel streslerden kaynaklanan vücut için bir tehdit hakkında uyarı sinyali görevi görme eğilimindedir. Akut ağrının yaygın nedenleri kas zorlanması, kemik kırılması, diş tedavisi, ameliyat, doğum, enfeksiyonlar ve/veya yanıklardır.
  2. Epizodik ağrı zaman zaman meydana gelir ve düzensiz aralıklarla olabilir. Orak hücre hastalığı gibi uzun süreli bir tıbbi durumla ilişkili olabilir. Ağrılı adet dönemleri ve kronik migren epizodik ağrının örnekleridir. Hiçbir yerden kaynaklanmayabilir veya bilinen tetikleyicilerden kaynaklanabilir.
  3. Kronik ağrı  üç aydan veya beklenen iyileşme süresinden daha uzun sürer. Bazı durumlarda, akut bir ağrı durumu devam edebilir ve kronik ağrıya dönüşebilir. Diğer durumlarda, kronik ağrı bilinen bir neden olmadan gerçekleşir. İnsanlar aynı anda bir veya daha fazla kronik ağrı durumu veya kronik ve akut ağrı yaşayabilir.

Ağrı, en olası kaynağına göre de kategorilere ayrılabilir. Çoğu durumda, ağrı bu kategorilerden birden fazlasına uyar:

  1. Nosiseptif ağrı, İltihabi reaksiyon ve/veya doku hasarı sebebi ile oluşan ağrılardır. Hasara veya iltihaplanmaya neyin sebep olan nedene bağlı keskin, batıcı, donuk veya ağrılı bir his olabilir. Örneğin; Kemik kırılması, enfeksiyon, osteoartrit hatta kağıt kesiği ağrısı tipiktir. 
  2. Nöropatik ağrı,  hastalık veya yaralanma sebebi ile gelişen sinir hasarı ağrısıdır. Genellikle yanma, karıncalanma, ateşlenme veya elektrik şoku şeklinde hissedilir. Örneğin; diyabetik nöropati, zona ve siyatik ağrısı tipiktir. 
  3. Nosiplastik ağrı,  sinir sisteminin ağrıyı işleme biçimindeki değişikliklerden kaynaklanan ağrıyı tanımlar. Nosiplastik ağrıya neden olan değişiklikler, belirgin bir yaralanma, doku hasarı, iltihaplanma veya hastalıkla bağlantılı değildir. Bu tür ağrıyla ilişkili duyumlar oldukça çeşitlidir. Örneğin; fibromiyalji, irritabl bağırsak sendromu ve kronik bel ağrısı tipiktir. 

Ağrı Kesici Etkili Bitkiler

At kestanesi (Aesculus hippocastanum L.)

Antiödematöz, antienflamatuar, venotonik, laksatif, hemostatik, antipiretik, antieksudatif, venotonik, venoprotektif etkileri bulunmaktadır.

Önemli bileşenleri; triterpen saponinler (essin), flavonoidler (kersetin, kemferol, rutin, epikateşin, proantosiyanidin A), polifenoller, taninler, fraksin, kumarinler (eskulin, eskuletin), karbonhidratlar, linoleik asit, oleik asit ve purin (adenin ve guanine) bazlarıdır.

Bu etkileriyle özellikle kas ağrılarında, romatizmal ağrılarda, hasar ve zedelenme ile oluşan ağrılı durumlarda, tendinit ve eklem iltihabı rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Kullanılan kısımları, kurutulmuş gövde ve dal kabukları, çiçekleri, yaprakları ve tohumları olup tedavide tercih tohumlarıdır. Yetişkin dozu: oral, 275 mg, günde 3 veya 6 kez kullanılır.

Melek otu (Angelica archangelica L.)

Antiromatizmal etkilidir.

Önemli bileşenleri; valerik asit, angelik asit, uçucu yağı, kumarinler ve flavonoidlerdir.

Kumarin içeren preparatların sistemik olarak günlük 1,5 mg’dan fazla kullanımı fotogenotoksik ve fotokarsinojenik olması nedeniyle önerilmemektedir.

Tıbben sadece kurutulmuş kökleri kabul görmekte ise de geleneksel olarak tüm bitki kullanılmaktadır.

Öküz Otu Çiçeği (Arnica montana L.)

Antimikrobiyal ve antienflamatuar etki gösterir.

Önemli bileşenleri; uçucu yağ, fenolik asitler, seskiterpen laktonlar, kumarinler, terpenler, alkaloitler, tanen, flavonoid glikozitleri ile nitritli bileşenler yer almaktadır.

Kullanılan kısmı tıbbi arnica yağı olup kurutulmuş veya taze çiçeklerinden ekstraksiyonla elde edilir.

Topikal arnika, seskiterpen laktonlara bağlı olarak analjezik, antiflogistik, ve antiseptik etkilidir.

Arnica oleum (%5) subakut ya da kronik artralji, ağır spora bağlı gelişen myalji ve adale güçsüzlüğünde, ağrı ve inflamasyonda topikal uygulanarak kullanılır.

Huş Ağacı (Betula pendula Roth)

Antienflamatuar, antifungal, antibakteriyal, antipiretik ve antioksidan etkileri bulunmaktadır.

Fitokimyasal içeriğini; uçucu yağ, kateşinler, p-kumarik asit, mirsetin, kersetin ve kamferol gibi flavonoidler, triterpen saponinler ve fenil karboksilik asit oluşturmaktadır.

Bitkinin yağından ve taze ya da kurutulmuş yapraklarından yararlanılmaktadır.

Huş ağacının yapraklarının triterpen alkolleri ve flavonoid bileşenlerinin antienflamatuar etkileri nedeniyle kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında kullanılmaktadır.

Oral kullanıma uygundur.

18 yaş üzeri kişilerde

  • 150 mL sıcak su içerisinde 2-3 gr substansla infüzyon şeklinde hazırlanan çaydan 1 – 4 x 1/gün,
  • Toz halde 650 mg 2 x 1 / gün,
  • Kuru ekstre halde 0,25-1 gr 4 x 1 / gün,
  • Sıvı halde 15 mL 2 – 3 x 1 / gün kullanılması önerilmektedir.

Ak Günlük (Boswellia serrata L.)

Antiartritik, antienflamatuar, antiromatizmal, antihiperlipidemik, antiaterosklerotik, analjezik ve hepatoprotektif etkileri bulunmaktadır.

Ağaçların gövdelerinin çizilmesiyle elde edilen zamkı kullanılır.

İçeriğinde, organik asitler, uçucu yağ, polisakkaritler, monoterpenler, diterpenler, triterpenler, tetrasiklik triterpenik asitler ve proinflamatuar enzimlerin inhibisyonundan sorumlu olan β boswellik asit, asetil β boswellik asit, 11 keto β boswellik asit ve asetil 11 keto β boswellik asitten oluşan dört ana pentasiklik triterpenik asit bulunmaktadır.

Kırmızı Biber (Capsicum annuum L.)

Antiromatizmal, antimikrobial, antiviral, antifungal etkilidir,

İçeriğinde; kapsaisinoidler (kapsaisin, %2), nordihidrokapsaisin, dihidrokapsaisin, karotinoidler (β-karoten, kapsorubin, anteraksantin, β-kriptoksantin), seskiterpenler, flavonlar, fenoller, flavonoidler, flavan-3-oller (kateşin), pigmentler (klorofil, antosiyaninler, lutein ve karotenoidler) ve A, B, C, E vitaminler bulunmaktadır.

Tedavide kurutulmuş ve olgun taze meyveleri kullanılır.

Topikal kullanım için

  • 4,8 mg kapsaisin içeren 12 x 18 cm lik
  • 11 mg kapsaisin içeren 22 x 14 cm’lik 2 tip flasteri
  • 100 gr’da 40-53 mg kapsaisin içeren preparatı mevcut olup flasteri maximum 3-4 x 1 /gün kullanılır.

Kafur (Cinnamomum camphora L.)

Antimiyaljik, analjezik, antienflamatuar, antiromatizmal etkilidir.

Terpen yapısında bir ketondur. Ana madde safroldür, ayrıca linalool (%26,6), ökaliptol (%16,8), α-terpineol (%8,7), izoborneol (%8,1), β-fellandren (%5,1) ve kafur (%5,0) önemli bileşenlerindendir

Organik hidrosolü kullanılır. Kafur odunundan su buharının damıtılması tekniği ile elde edilir (kafur yağı, kafur eterik yağı).

Tedavide dilüe edilmiş esansiyel yağları oral olarak 50-200 mg/gün şeklinde günde 2-3 kez kullanılır.

Ökaliptus (Eucalyptus globulus L.)

Antibakteriyal, antifungal, analjezik, antioksidan ve anti-enflamatuar etkilidir.

Ana bileşeni, 1,8-sineoldür (%5495), ayrıca α-pinen (%2,6), p-simen (%2,7), 39 aromadendren, kuminaldehit, globulol ve pinokarveol de içerir.

Taze yapraklarından ya da dal uçlarından su buharı distilasyonu ile elde edilen uçucu yağı kullanılır.

  • Oral kullanımda günlük güvenli doz miktarı 4,5-12 gr,
  • İnhaler olarak günlük güvenli doz miktarı 4,5-12 gr’dır.

Meyan Kökü (Glycyrrhiza glabra L.)

Glisirizinin, Antiromatizmal, antiartraljik, antimiyaljik, antipiretik, antienflamatuar ve vasküler permeabilite azaltıcı etkisi de bulunur

Bitkinin kökleri kullanılır.

Önemli bileşenleri; uçucu yağlar, steroller, saponinler (glisirizik asit, glisirizin), flavonoidler (likiritigenin) ve isoflavonoidlerdir.

Günlük 160 mg’dan fazla kullanımı önerilmemektedir.

Diüretikler, kalp glikozitleri, kortikosteroidler ve stimulan etkili laksatiflerle etkileşimi olduğundan birlikte kullanımı önerilmemektedir. Hipertansiyon ve diğer kardiyovasküler hastalıklar, böbrek hastalığı, karaciğer hastalığı, elektrolit imbalansı ya da bu duruma sebebiyet verecek durumların varlığında oral kullanımı önerilmez.

Şeytan pençesi (Harpagophytum procumbens L.)

Antienflamatuar, analjezik, antiartritik etkilidir.

Osteoartritte, sırt ağrısında, analjezik ve antipiretik olarak kullanılır.

Başlıca fitokimyasalları; iridoidler (%0,5-3), iridoid glikozitler (harpagozit (%0,5–0,6), harpagit, prokumbit) ve feniletanol türevlerinden (akteozit, verbaskozit) oluşmaktadır.

Sarı kantaron, Binbirdelik otu (Hypericum perforatum L. )

Antienflamatuar, antioksidan ve nöroprotektiftir

Önemli bileşenleri; flavonoidler, uçucu yağlar, aminoasitler, diantronlar, fluroglusinol türevleri, organik asitler, tanenler, ksantonlar, prosiyanidinlerden oluşmaktadır.

Uçucu yağlar, flavonoidler, bir flurugonol derivesi olan hiperporfirin ve özellikle hiperisin ve psedohiperisin olmak üzere diantronlardan oluşmaktadır.

Ardıç (Juniperus communis L.)

Kullanılan kısımları; kurutulmuş ya da olgun ve taze meyveleridir.

Majör komponentleri; polifenoller, polifenol esterleri, monoterpen hidrokarbonları, glikoz, sakkoroz, organik asitler, reçineli bileşikler, acı madde ve uçucu yağıdır. Uçucu yağı yüksek konsantrasyonlarda α-pinen, p-simen, β-pinen içerir.

Uçucu yağı romatizmal hastalıklarda ağrıyı gidermek için kullanılır. Sırt ağrısında topikal kullanımı mevcuttur.

Lavanta (Lavandula angustifolia L.)

Antiromatizmal ve antinevraljik olarak birçok inflamatuar hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır.

Kullanılan kısmı uçucu yağı olup kurutulmuş çiçeklerinden elde edilir.

Başlıca bileşenleri; uçucu yağı, özellikle linalol (%20-50), linalil asetat, kafur, 1,8-sineol, β-osimen ve karyofil oksittir.

Tıbbi nane, Bahçe nanesi, İngiliz nanesi (Mentha piperitae L.)

Antioksidan, anestezik, antimiyaljik, antinevraljik etkilidir.

Uçucu yağı miyalji ve nevraljilerin masaj tedavisinde kullanılır. Serinletici ve hafif lokal anestezik etkisinden dolayı siyatalji, eklem ağrısı, kas ağrısı ve kas travmalarında ilgili alana topikal olarak da uygulanabilir.

Uçucu yağı ve içeriğindeki mentol, nazal cold reseptörlerini uyarıp, rahat nefes almayı sağlar.

Bitkinin yaprakları ve toprak üstü kısımlarının su buharı distilasyonu ile elde edilen uçucu yağı kullanılmaktadır.

Fitokimyasal içeriğini flavonidler (%53), fenolik asitler (%42), rosmarinik asit, lignanlar, klorojenik asit, stilbenler (%2,5), tanen, rezin ve uçucu yağ (%0,5-1) oluşturur. Uçucu yağı %40-60 mentol, %8-10 menton ve mentofuran içerir.

Çam ağacı (Pinus türleri)

Antiinflamatuar, antiromatizmal, analjezik etkilidir.

Distilasyon ile elde edilen uçucu yağı kullanılır. Uçucu yağın ana bileşeni %90 oranı ile pinendir (%60 α-pinen, %30 β-pinen)

Farklı çam türlerinin kabuklarında açılan yaralardan sızan reçineden terebentin elde edilir. Oleum terebinthinae (terebentinden damıtılarak temin edilen uçucu yağı) ve Oleum Pini (yapraklı dal uçlarından temin edilen uçucu yağı) romatizmada topikal analjezik olarak kullanılır.

Biberiye (Rosmarinus officinalis L.)

Antimiyaljiik, antiartraljik, antiromatizmal etkilidir.

Kullanılan kısmı uçucu yağı olup yaprak ve çiçekli dallarından distilasyon ile elde edilir.

Uçucu yağın önemli bileşenleri 1,8-sineol, α-pinen ve kafurdur.

İçerdiği fitokimyasallar; flavonoidler, diterpenler, tri-terpenler, polifenoller, kafeik asit türevleri (rosmarinik asit) ve tanenlerdir.

Yaprağı romatizmal hastalıklarda ve vasküler şikayetlerde haricen kullanılır.

Yüzeyel kullanımda dolaşımı artırır ve cildi tahriş eder.

Biberiye yağının (%10) soğuk duyarlı romatolojik rahatsızlıklarda ağrı kesici olarak kullanımı mevcuttur. Rosmarinik asit içeriği COX ve LOX inhibisyonu ile analjezik ve antiinflamatuar etki gösterir, romatoid artritte önemli yer tutan Tlenfositlerin etkinleştirilmesinin programlı hücre ölümünü (apoptozis) indükleyerek, semptomları azaltır.

Gutta topikal kullanımı vardır. Myalji, artralji tedavisinde kullanılan pomad ve kremlerin içeriğinde yer alır.

Aksöğüt (Salix alba L.)

Antiromatizmal, antipiretik, antienflamatuar, antinevraljik ve analjezik etkiye sahiptir

Dal kabukları kullanılır.

Önemli bileşenleri; fenolik asidler, flavanoller, prosiyanidinler, tanen, salisin ve türevleridir.

Romatizma ağrılarında ağrı kesici İçeriğindeki salisin hücre içinde salisilik aside dönüşerek, sindirim sisteminde yan etkilere sebep olmadan, enflamasyonlu dokuda siklooksijenazı azaltarak prostaglandin konsantrasyonunu düşürür, dolayısıyla antipiretik, antienflamatuar ve analjezik etkiye sahiptir, romatizmal şikayetlerde kullanılır.

Sırt ağrısı ve osteoartrit yaygın endikasyonlarıdır. Kabuğu ve yaprakları kaynatılarak suyu kompres şeklinde haricen ağrılı ekleme uygulanabilir. Antinevraljiktir.

Beyaz hardal (Sinapis alba L.)

Antienflamatuvar etkilidir.

Kullanılan kısımları olgun ve kurutulmuş tohumlarıdır.

Majör bileşenleri; yağ asitleri, hidroksibenzil hardal yağı, linoleik, linolenik, palmitik, oleik, eikosenoik, erusik, nervonik asitler, sinapin, fenol, fitin, erusik asit izotiosiyanat prekürsörleri, sinalbin gibi glukosinolatlar ve propan türevleridir.

Hardal yağı bakteriostatik, kollateralleri açmak suretiyle ağrıyı azaltan, anti-inflamatuar etkilidir. Antiinflamatuar etkisi nedeniyle siyatik ağrıda ve romatizmada merhem olarak kullanılır

Yaban yasemini, Tilki üzümü (Solanum dulcamara L.)

Hemolitik, sitotoksik, antikolinerjik, lokal anestezik ve antiviral etkinlik gösterirler.

Gövde ve dalları kullanılır.

Önemli bileşenleri; flavonoidler, steroidal alkaloid glikozitleri (solamarin, solasonin, solamargin), steroidal saponinler (aglikonsiyamogenin, tigogenin, diosgenin) ve polihidroksi-nortropan alkoloidlerdir.

Steroidal alkaloidler fagositozu uyararak hemolitik, sitotoksik, antikolinerjik, lokal anestezik ve antiviral etkinlik gösterirler. İçeriğindeki solasodin bileşeni romatoid artritte ve poliartritli hastalarda kortizon benzeri etki gösterir ve inflamasyonu azaltır. Romatizma ve gutta haricen ve kroton yağı eldesinde kullanılır.

Karahindiba (Taraxacum officinale Weber.)

Antioksidan, antiinflamatuar, Immünmodulatör, hepatoprotektif ve trombosit agregasyonunu önleyici etkileri vardır

Kök ve toprak üstü kısımları kullanılır

Önemli bileşenleri; alkaloidler, terpenoidler, tanenler, sterol, flavonoidler, fenolik bileşikler, potasyum, kalsiyum, vitaminler A, B ve C’dir.

Bazı fitokimyasallarından dolayı antioksidan ve antiinflamatuar etkiye sahiptir. Yapraklarından elde edilen dekoksiyonu romatizma tedavisinde kullanılır.

Isırgan Otu (Urtica dioica L.)

Antiromatizmal, antiartritik, tentürü analjezik ve lokal anestezik etkilidir

Kullanılan kısımları toprak üstü kısımları ve yağıdır.

Majör fitokimyasalları; flavonoidler, steroller, kumarinler, terpenoidler, lignanlar, fenilpropanlar, potasyum tuzları, vitamin C, polisakkaritler ve çeşitli enzimlerdir. Kökleri UDA (Urtica dioica aglütinin) içermektedir

Eklem ağrısında, travmaya bağlı ağrılarda, tendinit tedavisinde topikal kompres, krem ya da pomad biçiminde kullanılabilir.

Suda kaynatılıp lapası yapılarak bel ve sırt ağrılarının tedavisinde kullanılabilir.

Zencefil Kökü (Zingiber officinale Roscoe)

Antioksidan, antiinflamatuar ve antimikrobiyal etkilere sahiptirler

Özellikle kökleri kullanılır

Önemli bileşenleri; nişasta, reçine ve uçucu yağlardır. Oksalik ve tartarik asitler, gingerol, şogaol ve kurkumin aktif bileşenleridir.

Antiinflamatuar olarak kas ve romatizma şikayetlerinde kullanılır. Zencefilden hazırlanmış bezler romatizmada kompres olarak kullanılabilir. Zencefil sargısı tüm vücut ısısını arttırır, mukolitik etki gösterir, eklem mobilitesini arttırır ve ağrıyı azaltır. Bu yüzden uzun süreli eklem ağrılarında, omuz, sırt ağrılarında, donuk omuz sendromunda ve gutta kullanılır. Osteoartritteki etkisi sınırlıdır

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Nöroanatomi, Otonom Sinir Sistemi Visseral Afferent Lifler ve Ağrı https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK560843/https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK560843/

⭐️⭐️ Ağrı https://www.ninds.nih.gov/health-information/disorders/painhttps://www.ninds.nih.gov/health-information/disorders/pain

⭐️⭐️ Fizyoloji, Ağrı https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK539789/

⭐️⭐️ Yansıyan Ağrı https://my.clevelandclinic.org/health/symptoms/25238-referred-painhttps://my.clevelandclinic.org/health/symptoms/25238-referred-pain

⭐️⭐️ Kas-İskelet Sistemi Rahatsızlıklarında Kullanılan Bitkisel Droglar http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1795260

Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Kullanım Alanları http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/746104

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Trigeminal Nevralji

Trigeminal nevralji ani, şiddetli yüz ağrısıdır. Genellikle keskin, vurucu bir ağrı veya çene, diş veya diş etlerinde elektrik çarpması gibi bir şey olarak tanımlanır.

Trigeminal nevralji, kafa içinde bulunan 12 kraniyal sinir arasından 5. ve en büyük olanı Trigeminal sinirin tek ya da çift taraflı etkilenmesiyle karakterize hafif dokunma, konuşma, diş fırçalama, tıraş olma ya da makyaj yapma veya çiğneme ile oluşan çok ufak bir uyarımın meydana getirdiği nöropatik (sinirle alakalı) ağrı ile karakterize bozukluktur. Bu ağrı sürecinde kişinin güçten düşmesine yol açabilir. Ağrı, başlangıçta çoğunlukla tek taraflı olsa da ara sıra ortaya çıkabilir.

15000′ kişide 1 kişide görülür. Teşhisi çok karışan bir hastalık olması sebebi ile muhtemelen bu istatistikten daha sık yaşanmaktadır.

50 yaş üstü bireylerde daha fazla olup, kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha fazla görülür.

Trigeminal nevralji ilk defa M.S. 1. yüzyılda ilk kez tanımlandı. ilk defa 1773 yılında Fotbergilli tarafından Trigeminal nevralji adı verilmiştir.

Trigeminal sinir, yüzdeki duyuyu algılamayı, ısırma ve çiğneme gibi hareketlerin motor fonksiyonunu sağlar. Oftalmik, maksiller ve mandibular sinir olarak üçe ayrılır.

Trigeminal nevraljide sinirin dallarından herhangi biri, ikisi ya da üçü birden tutulabilir. Yüzün sağ tarafı daha çok etkilenir. Ağrı tipi genellikle keskin, vurucu ağrı veya çene, diş, diş etlerine elektrik şoku verilmesinde hissedilen ağrı olarak tanımlanır. Genellikle kısa, tahmin edilemeyecek zamanlarda gelir, iki veya birkaç dakika sürer ve başladığı gibi aniden biter.

Muayene ve tetkikler sonrasında trigeminal nevraljinin kökeni bulunamadığında “idiyopatik” kabul edilir.

Patofizyolojisi kesin olarak netleşmemiş olsa da genel kabul edilen sebepler şu şekilde sıralanabilir.

  • Trigeminal kökte ya da yakınlarında plak oluşumuna neden olan demiyelinizasyon
  • Damarsal bozukluktan dolayı sinir üzerine oluşan basınç
  • Komşu kraniyal sinirlerden gelen basınç
  • Beyinciğe uğrayan ipliklerin fonksiyonunda bozukluk
  • Trigeminal gangliyonun kökünde bir lezyon varlığı
  • Trigeminal sistemin değişik bölümlerinde iskemi
  • Dental (diş ile ilişkili) ve gingival (diş eti ile ilişkili)
  • Santral beyin lezyonları
  • Viral lezyonlar

Trigeminal Nevralji Nedenleri

  • Trigeminal sinire baskı yapan tümör
  • Miyelin kılıfının zarar görmesi
  • Felç veya yüz travması
  • Yüksek Tansiyon
  • Sigara tüketimi
  • Genetik faktör
  • MS hastalığı
  • Yaşlılık

Trigeminal Nevralji

  • Ağrı atakları, yıldırım çarpması veya elektrik şoku gibi olup birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar sürer
  • Ağrıların başlaması diş fırçalama, yutkunma, çiğneme, tıraş olma ya da makyaj yapma, dokunma, hava akımı, konuşma, esneme gibi sebepler olabilir.
  • Ağrı, sadece trigeminal sinirin dallandığı alandadır.
  • Ağrı genellikle tek taraflı ve yine genellikle sağ tarafta gelişir.
  • Az sayıda da olsa çift taraflı trigeminal nevralji gelişen hastalarda ağrı krizleri genel olarak sıra ile birbirini izler yani bir tarafta önce olur, biterken diğer tarafta da olur.
  • Ağrı krizleri sırasında trigeminal sinire ait diğer duyu ve motor fonksiyonlarında değişiklik olmaz.

Trigeminal nevralji, yaşam kalitesini düşüren nörolojik kökenli ağrıya ne kadar erken müdahale edilirse o derece azalır. Diş kaynaklı ağrılarla karıştırıldığı için genellikle diş hekimlerine başvuran hastalara zaman zaman diş çekimi veya kanal tedavisi gibi uygulamalar yapılmaktadır.

Trigeminal Nevralji Tedavisi

Epilepsi tedavisinde kullanılan bir antikonvülzan ilaç olan karbamazepin trigeminal nevraljiyi ilk tercih olup ilaçların yan etkilerine tahammül edemeyen yada ilaçlardan fayda görmeyen kişilerde cerrahi yöntemler de uygulanmaktadır.

Karbamazepin, voltaj kapılı sodyum kanallarının açılıp aksiyon potansiyelinin oluşmasını engelleyerek beyin hücrelerinin daha az cevap vermesini sağlayarak ağrıyı da azaltır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Trigeminal nevralji – tanı ve tedavi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28076964/

⭐️⭐️ Trigeminal Nevralji Tanısında Uyum https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29120554/

⭐️⭐️ Trigeminal nevralji https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38816415/

⭐️⭐️ Trigeminal nevralji: pratik bir rehber https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34108244/

⭐️⭐️ Avrupa Nöroloji Akademisi’nin trigeminal nevralji kılavuzu https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30860637/

⭐️⭐️ Uygulama parametresi: trigeminal nevraljinin tanısal değerlendirmesi ve tedavisi (kanıta dayalı bir inceleme): Amerikan Nöroloji Akademisi ve Avrupa Nörolojik Topluluklar Federasyonu Kalite Standartları Alt Komitesi raporu https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18716236/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla