Ağrı / Kesici / Bitki

Ağrı, insanların hayatlarına rahatsızlık vermekle beraber aslında vücudun verdiği korumaya yönelik bir sinyaldir. Sebebi aynı olsa da kişiler ağrıyı aynı şekilde hissetmezler. Ağrı eşiği kişinin hissettiği ağrı şiddeti ile ilgilidir ve herkesin farklı bir ağrı eşiği vardır.

Ağrı oldukça kişisel bir deneyimdir ve bir kişinin kendi ağrısına dair raporu en iyi ölçüttür. Ağrı hafif veya şiddetli hissedilebilir.

Ağrı;

  • Batma
  • Yanma
  • Sızlama
  • Karıncalanma
  • Elektriklenme hislerini içerebilir.

Acı, vücudumuzun hayatta kalmamıza yardımcı olmak için verdiği en önemli sinyallerden biridir.

Ağrı, vücudumuza daha fazla zarar vermemizi önleyen bir uyarıcıdır. Bize bedensel hasardan veya zarar verme potansiyeli bulunan durumlardan uzak durmamızı öğretir ve iyileşme döneminde sakatlanan vücut bölümünü korur. 

Diğer durumlarda, ağrı bilinen bir neden veya fayda olmadan var olur veya devam eder. Üç aydan uzun süren ağrıya kronik ağrı denir. Kronik ağrı bilinen bir neden olmadan ortaya çıkabilir ve bir yaralanma veya bilinen bir neden çözüldükten sonra da devam edebilir. Bir kişinin ruh halini, ilişkilerini, hareketini ve günlük hayatının tüm yönlerini etkileyebilir. Ağrı gerekli görevleri yapmayı, çalışmayı ve aktivitelerden zevk almayı zorlaştırabilir.

Ağrının Türleri

Ağrının üç temel şekli vardır ve bunlar ağrının ne kadar sürdüğüne ve sıklığına göre adlandırılır.

  1. Akut ağrı  aniden başlar ve nedeni tedavi edildiğinde veya iyileştirildiğinde sona erer. Akut ağrı hissi genellikle keskindir çünkü yaralanma, hastalık, aşırı bedensel kullanım veya diğer çevresel streslerden kaynaklanan vücut için bir tehdit hakkında uyarı sinyali görevi görme eğilimindedir. Akut ağrının yaygın nedenleri kas zorlanması, kemik kırılması, diş tedavisi, ameliyat, doğum, enfeksiyonlar ve/veya yanıklardır.
  2. Epizodik ağrı zaman zaman meydana gelir ve düzensiz aralıklarla olabilir. Orak hücre hastalığı gibi uzun süreli bir tıbbi durumla ilişkili olabilir. Ağrılı adet dönemleri ve kronik migren epizodik ağrının örnekleridir. Hiçbir yerden kaynaklanmayabilir veya bilinen tetikleyicilerden kaynaklanabilir.
  3. Kronik ağrı  üç aydan veya beklenen iyileşme süresinden daha uzun sürer. Bazı durumlarda, akut bir ağrı durumu devam edebilir ve kronik ağrıya dönüşebilir. Diğer durumlarda, kronik ağrı bilinen bir neden olmadan gerçekleşir. İnsanlar aynı anda bir veya daha fazla kronik ağrı durumu veya kronik ve akut ağrı yaşayabilir.

Ağrı, en olası kaynağına göre de kategorilere ayrılabilir. Çoğu durumda, ağrı bu kategorilerden birden fazlasına uyar:

  1. Nosiseptif ağrı, İltihabi reaksiyon ve/veya doku hasarı sebebi ile oluşan ağrılardır. Hasara veya iltihaplanmaya neyin sebep olan nedene bağlı keskin, batıcı, donuk veya ağrılı bir his olabilir. Örneğin; Kemik kırılması, enfeksiyon, osteoartrit hatta kağıt kesiği ağrısı tipiktir. 
  2. Nöropatik ağrı,  hastalık veya yaralanma sebebi ile gelişen sinir hasarı ağrısıdır. Genellikle yanma, karıncalanma, ateşlenme veya elektrik şoku şeklinde hissedilir. Örneğin; diyabetik nöropati, zona ve siyatik ağrısı tipiktir. 
  3. Nosiplastik ağrı,  sinir sisteminin ağrıyı işleme biçimindeki değişikliklerden kaynaklanan ağrıyı tanımlar. Nosiplastik ağrıya neden olan değişiklikler, belirgin bir yaralanma, doku hasarı, iltihaplanma veya hastalıkla bağlantılı değildir. Bu tür ağrıyla ilişkili duyumlar oldukça çeşitlidir. Örneğin; fibromiyalji, irritabl bağırsak sendromu ve kronik bel ağrısı tipiktir. 

Ağrı Kesici Etkili Bitkiler

At kestanesi (Aesculus hippocastanum L.)

Antiödematöz, antienflamatuar, venotonik, laksatif, hemostatik, antipiretik, antieksudatif, venotonik, venoprotektif etkileri bulunmaktadır.

Önemli bileşenleri; triterpen saponinler (essin), flavonoidler (kersetin, kemferol, rutin, epikateşin, proantosiyanidin A), polifenoller, taninler, fraksin, kumarinler (eskulin, eskuletin), karbonhidratlar, linoleik asit, oleik asit ve purin (adenin ve guanine) bazlarıdır.

Bu etkileriyle özellikle kas ağrılarında, romatizmal ağrılarda, hasar ve zedelenme ile oluşan ağrılı durumlarda, tendinit ve eklem iltihabı rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Kullanılan kısımları, kurutulmuş gövde ve dal kabukları, çiçekleri, yaprakları ve tohumları olup tedavide tercih tohumlarıdır. Yetişkin dozu: oral, 275 mg, günde 3 veya 6 kez kullanılır.

Melek otu (Angelica archangelica L.)

Antiromatizmal etkilidir.

Önemli bileşenleri; valerik asit, angelik asit, uçucu yağı, kumarinler ve flavonoidlerdir.

Kumarin içeren preparatların sistemik olarak günlük 1,5 mg’dan fazla kullanımı fotogenotoksik ve fotokarsinojenik olması nedeniyle önerilmemektedir.

Tıbben sadece kurutulmuş kökleri kabul görmekte ise de geleneksel olarak tüm bitki kullanılmaktadır.

Öküz Otu Çiçeği (Arnica montana L.)

Antimikrobiyal ve antienflamatuar etki gösterir.

Önemli bileşenleri; uçucu yağ, fenolik asitler, seskiterpen laktonlar, kumarinler, terpenler, alkaloitler, tanen, flavonoid glikozitleri ile nitritli bileşenler yer almaktadır.

Kullanılan kısmı tıbbi arnica yağı olup kurutulmuş veya taze çiçeklerinden ekstraksiyonla elde edilir.

Topikal arnika, seskiterpen laktonlara bağlı olarak analjezik, antiflogistik, ve antiseptik etkilidir.

Arnica oleum (%5) subakut ya da kronik artralji, ağır spora bağlı gelişen myalji ve adale güçsüzlüğünde, ağrı ve inflamasyonda topikal uygulanarak kullanılır.

Huş Ağacı (Betula pendula Roth)

Antienflamatuar, antifungal, antibakteriyal, antipiretik ve antioksidan etkileri bulunmaktadır.

Fitokimyasal içeriğini; uçucu yağ, kateşinler, p-kumarik asit, mirsetin, kersetin ve kamferol gibi flavonoidler, triterpen saponinler ve fenil karboksilik asit oluşturmaktadır.

Bitkinin yağından ve taze ya da kurutulmuş yapraklarından yararlanılmaktadır.

Huş ağacının yapraklarının triterpen alkolleri ve flavonoid bileşenlerinin antienflamatuar etkileri nedeniyle kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında kullanılmaktadır.

Oral kullanıma uygundur.

18 yaş üzeri kişilerde

  • 150 mL sıcak su içerisinde 2-3 gr substansla infüzyon şeklinde hazırlanan çaydan 1 – 4 x 1/gün,
  • Toz halde 650 mg 2 x 1 / gün,
  • Kuru ekstre halde 0,25-1 gr 4 x 1 / gün,
  • Sıvı halde 15 mL 2 – 3 x 1 / gün kullanılması önerilmektedir.

Ak Günlük (Boswellia serrata L.)

Antiartritik, antienflamatuar, antiromatizmal, antihiperlipidemik, antiaterosklerotik, analjezik ve hepatoprotektif etkileri bulunmaktadır.

Ağaçların gövdelerinin çizilmesiyle elde edilen zamkı kullanılır.

İçeriğinde, organik asitler, uçucu yağ, polisakkaritler, monoterpenler, diterpenler, triterpenler, tetrasiklik triterpenik asitler ve proinflamatuar enzimlerin inhibisyonundan sorumlu olan β boswellik asit, asetil β boswellik asit, 11 keto β boswellik asit ve asetil 11 keto β boswellik asitten oluşan dört ana pentasiklik triterpenik asit bulunmaktadır.

Kırmızı Biber (Capsicum annuum L.)

Antiromatizmal, antimikrobial, antiviral, antifungal etkilidir,

İçeriğinde; kapsaisinoidler (kapsaisin, %2), nordihidrokapsaisin, dihidrokapsaisin, karotinoidler (β-karoten, kapsorubin, anteraksantin, β-kriptoksantin), seskiterpenler, flavonlar, fenoller, flavonoidler, flavan-3-oller (kateşin), pigmentler (klorofil, antosiyaninler, lutein ve karotenoidler) ve A, B, C, E vitaminler bulunmaktadır.

Tedavide kurutulmuş ve olgun taze meyveleri kullanılır.

Topikal kullanım için

  • 4,8 mg kapsaisin içeren 12 x 18 cm lik
  • 11 mg kapsaisin içeren 22 x 14 cm’lik 2 tip flasteri
  • 100 gr’da 40-53 mg kapsaisin içeren preparatı mevcut olup flasteri maximum 3-4 x 1 /gün kullanılır.

Kafur (Cinnamomum camphora L.)

Antimiyaljik, analjezik, antienflamatuar, antiromatizmal etkilidir.

Terpen yapısında bir ketondur. Ana madde safroldür, ayrıca linalool (%26,6), ökaliptol (%16,8), α-terpineol (%8,7), izoborneol (%8,1), β-fellandren (%5,1) ve kafur (%5,0) önemli bileşenlerindendir

Organik hidrosolü kullanılır. Kafur odunundan su buharının damıtılması tekniği ile elde edilir (kafur yağı, kafur eterik yağı).

Tedavide dilüe edilmiş esansiyel yağları oral olarak 50-200 mg/gün şeklinde günde 2-3 kez kullanılır.

Ökaliptus (Eucalyptus globulus L.)

Antibakteriyal, antifungal, analjezik, antioksidan ve anti-enflamatuar etkilidir.

Ana bileşeni, 1,8-sineoldür (%5495), ayrıca α-pinen (%2,6), p-simen (%2,7), 39 aromadendren, kuminaldehit, globulol ve pinokarveol de içerir.

Taze yapraklarından ya da dal uçlarından su buharı distilasyonu ile elde edilen uçucu yağı kullanılır.

  • Oral kullanımda günlük güvenli doz miktarı 4,5-12 gr,
  • İnhaler olarak günlük güvenli doz miktarı 4,5-12 gr’dır.

Meyan Kökü (Glycyrrhiza glabra L.)

Glisirizinin, Antiromatizmal, antiartraljik, antimiyaljik, antipiretik, antienflamatuar ve vasküler permeabilite azaltıcı etkisi de bulunur

Bitkinin kökleri kullanılır.

Önemli bileşenleri; uçucu yağlar, steroller, saponinler (glisirizik asit, glisirizin), flavonoidler (likiritigenin) ve isoflavonoidlerdir.

Günlük 160 mg’dan fazla kullanımı önerilmemektedir.

Diüretikler, kalp glikozitleri, kortikosteroidler ve stimulan etkili laksatiflerle etkileşimi olduğundan birlikte kullanımı önerilmemektedir. Hipertansiyon ve diğer kardiyovasküler hastalıklar, böbrek hastalığı, karaciğer hastalığı, elektrolit imbalansı ya da bu duruma sebebiyet verecek durumların varlığında oral kullanımı önerilmez.

Şeytan pençesi (Harpagophytum procumbens L.)

Antienflamatuar, analjezik, antiartritik etkilidir.

Osteoartritte, sırt ağrısında, analjezik ve antipiretik olarak kullanılır.

Başlıca fitokimyasalları; iridoidler (%0,5-3), iridoid glikozitler (harpagozit (%0,5–0,6), harpagit, prokumbit) ve feniletanol türevlerinden (akteozit, verbaskozit) oluşmaktadır.

Sarı kantaron, Binbirdelik otu (Hypericum perforatum L. )

Antienflamatuar, antioksidan ve nöroprotektiftir

Önemli bileşenleri; flavonoidler, uçucu yağlar, aminoasitler, diantronlar, fluroglusinol türevleri, organik asitler, tanenler, ksantonlar, prosiyanidinlerden oluşmaktadır.

Uçucu yağlar, flavonoidler, bir flurugonol derivesi olan hiperporfirin ve özellikle hiperisin ve psedohiperisin olmak üzere diantronlardan oluşmaktadır.

Ardıç (Juniperus communis L.)

Kullanılan kısımları; kurutulmuş ya da olgun ve taze meyveleridir.

Majör komponentleri; polifenoller, polifenol esterleri, monoterpen hidrokarbonları, glikoz, sakkoroz, organik asitler, reçineli bileşikler, acı madde ve uçucu yağıdır. Uçucu yağı yüksek konsantrasyonlarda α-pinen, p-simen, β-pinen içerir.

Uçucu yağı romatizmal hastalıklarda ağrıyı gidermek için kullanılır. Sırt ağrısında topikal kullanımı mevcuttur.

Lavanta (Lavandula angustifolia L.)

Antiromatizmal ve antinevraljik olarak birçok inflamatuar hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır.

Kullanılan kısmı uçucu yağı olup kurutulmuş çiçeklerinden elde edilir.

Başlıca bileşenleri; uçucu yağı, özellikle linalol (%20-50), linalil asetat, kafur, 1,8-sineol, β-osimen ve karyofil oksittir.

Tıbbi nane, Bahçe nanesi, İngiliz nanesi (Mentha piperitae L.)

Antioksidan, anestezik, antimiyaljik, antinevraljik etkilidir.

Uçucu yağı miyalji ve nevraljilerin masaj tedavisinde kullanılır. Serinletici ve hafif lokal anestezik etkisinden dolayı siyatalji, eklem ağrısı, kas ağrısı ve kas travmalarında ilgili alana topikal olarak da uygulanabilir.

Uçucu yağı ve içeriğindeki mentol, nazal cold reseptörlerini uyarıp, rahat nefes almayı sağlar.

Bitkinin yaprakları ve toprak üstü kısımlarının su buharı distilasyonu ile elde edilen uçucu yağı kullanılmaktadır.

Fitokimyasal içeriğini flavonidler (%53), fenolik asitler (%42), rosmarinik asit, lignanlar, klorojenik asit, stilbenler (%2,5), tanen, rezin ve uçucu yağ (%0,5-1) oluşturur. Uçucu yağı %40-60 mentol, %8-10 menton ve mentofuran içerir.

Çam ağacı (Pinus türleri)

Antiinflamatuar, antiromatizmal, analjezik etkilidir.

Distilasyon ile elde edilen uçucu yağı kullanılır. Uçucu yağın ana bileşeni %90 oranı ile pinendir (%60 α-pinen, %30 β-pinen)

Farklı çam türlerinin kabuklarında açılan yaralardan sızan reçineden terebentin elde edilir. Oleum terebinthinae (terebentinden damıtılarak temin edilen uçucu yağı) ve Oleum Pini (yapraklı dal uçlarından temin edilen uçucu yağı) romatizmada topikal analjezik olarak kullanılır.

Biberiye (Rosmarinus officinalis L.)

Antimiyaljiik, antiartraljik, antiromatizmal etkilidir.

Kullanılan kısmı uçucu yağı olup yaprak ve çiçekli dallarından distilasyon ile elde edilir.

Uçucu yağın önemli bileşenleri 1,8-sineol, α-pinen ve kafurdur.

İçerdiği fitokimyasallar; flavonoidler, diterpenler, tri-terpenler, polifenoller, kafeik asit türevleri (rosmarinik asit) ve tanenlerdir.

Yaprağı romatizmal hastalıklarda ve vasküler şikayetlerde haricen kullanılır.

Yüzeyel kullanımda dolaşımı artırır ve cildi tahriş eder.

Biberiye yağının (%10) soğuk duyarlı romatolojik rahatsızlıklarda ağrı kesici olarak kullanımı mevcuttur. Rosmarinik asit içeriği COX ve LOX inhibisyonu ile analjezik ve antiinflamatuar etki gösterir, romatoid artritte önemli yer tutan Tlenfositlerin etkinleştirilmesinin programlı hücre ölümünü (apoptozis) indükleyerek, semptomları azaltır.

Gutta topikal kullanımı vardır. Myalji, artralji tedavisinde kullanılan pomad ve kremlerin içeriğinde yer alır.

Aksöğüt (Salix alba L.)

Antiromatizmal, antipiretik, antienflamatuar, antinevraljik ve analjezik etkiye sahiptir

Dal kabukları kullanılır.

Önemli bileşenleri; fenolik asidler, flavanoller, prosiyanidinler, tanen, salisin ve türevleridir.

Romatizma ağrılarında ağrı kesici İçeriğindeki salisin hücre içinde salisilik aside dönüşerek, sindirim sisteminde yan etkilere sebep olmadan, enflamasyonlu dokuda siklooksijenazı azaltarak prostaglandin konsantrasyonunu düşürür, dolayısıyla antipiretik, antienflamatuar ve analjezik etkiye sahiptir, romatizmal şikayetlerde kullanılır.

Sırt ağrısı ve osteoartrit yaygın endikasyonlarıdır. Kabuğu ve yaprakları kaynatılarak suyu kompres şeklinde haricen ağrılı ekleme uygulanabilir. Antinevraljiktir.

Beyaz hardal (Sinapis alba L.)

Antienflamatuvar etkilidir.

Kullanılan kısımları olgun ve kurutulmuş tohumlarıdır.

Majör bileşenleri; yağ asitleri, hidroksibenzil hardal yağı, linoleik, linolenik, palmitik, oleik, eikosenoik, erusik, nervonik asitler, sinapin, fenol, fitin, erusik asit izotiosiyanat prekürsörleri, sinalbin gibi glukosinolatlar ve propan türevleridir.

Hardal yağı bakteriostatik, kollateralleri açmak suretiyle ağrıyı azaltan, anti-inflamatuar etkilidir. Antiinflamatuar etkisi nedeniyle siyatik ağrıda ve romatizmada merhem olarak kullanılır

Yaban yasemini, Tilki üzümü (Solanum dulcamara L.)

Hemolitik, sitotoksik, antikolinerjik, lokal anestezik ve antiviral etkinlik gösterirler.

Gövde ve dalları kullanılır.

Önemli bileşenleri; flavonoidler, steroidal alkaloid glikozitleri (solamarin, solasonin, solamargin), steroidal saponinler (aglikonsiyamogenin, tigogenin, diosgenin) ve polihidroksi-nortropan alkoloidlerdir.

Steroidal alkaloidler fagositozu uyararak hemolitik, sitotoksik, antikolinerjik, lokal anestezik ve antiviral etkinlik gösterirler. İçeriğindeki solasodin bileşeni romatoid artritte ve poliartritli hastalarda kortizon benzeri etki gösterir ve inflamasyonu azaltır. Romatizma ve gutta haricen ve kroton yağı eldesinde kullanılır.

Karahindiba (Taraxacum officinale Weber.)

Antioksidan, antiinflamatuar, Immünmodulatör, hepatoprotektif ve trombosit agregasyonunu önleyici etkileri vardır

Kök ve toprak üstü kısımları kullanılır

Önemli bileşenleri; alkaloidler, terpenoidler, tanenler, sterol, flavonoidler, fenolik bileşikler, potasyum, kalsiyum, vitaminler A, B ve C’dir.

Bazı fitokimyasallarından dolayı antioksidan ve antiinflamatuar etkiye sahiptir. Yapraklarından elde edilen dekoksiyonu romatizma tedavisinde kullanılır.

Isırgan Otu (Urtica dioica L.)

Antiromatizmal, antiartritik, tentürü analjezik ve lokal anestezik etkilidir

Kullanılan kısımları toprak üstü kısımları ve yağıdır.

Majör fitokimyasalları; flavonoidler, steroller, kumarinler, terpenoidler, lignanlar, fenilpropanlar, potasyum tuzları, vitamin C, polisakkaritler ve çeşitli enzimlerdir. Kökleri UDA (Urtica dioica aglütinin) içermektedir

Eklem ağrısında, travmaya bağlı ağrılarda, tendinit tedavisinde topikal kompres, krem ya da pomad biçiminde kullanılabilir.

Suda kaynatılıp lapası yapılarak bel ve sırt ağrılarının tedavisinde kullanılabilir.

Zencefil Kökü (Zingiber officinale Roscoe)

Antioksidan, antiinflamatuar ve antimikrobiyal etkilere sahiptirler

Özellikle kökleri kullanılır

Önemli bileşenleri; nişasta, reçine ve uçucu yağlardır. Oksalik ve tartarik asitler, gingerol, şogaol ve kurkumin aktif bileşenleridir.

Antiinflamatuar olarak kas ve romatizma şikayetlerinde kullanılır. Zencefilden hazırlanmış bezler romatizmada kompres olarak kullanılabilir. Zencefil sargısı tüm vücut ısısını arttırır, mukolitik etki gösterir, eklem mobilitesini arttırır ve ağrıyı azaltır. Bu yüzden uzun süreli eklem ağrılarında, omuz, sırt ağrılarında, donuk omuz sendromunda ve gutta kullanılır. Osteoartritteki etkisi sınırlıdır

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Nöroanatomi, Otonom Sinir Sistemi Visseral Afferent Lifler ve Ağrı https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK560843/https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK560843/

⭐️⭐️ Ağrı https://www.ninds.nih.gov/health-information/disorders/painhttps://www.ninds.nih.gov/health-information/disorders/pain

⭐️⭐️ Fizyoloji, Ağrı https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK539789/

⭐️⭐️ Yansıyan Ağrı https://my.clevelandclinic.org/health/symptoms/25238-referred-painhttps://my.clevelandclinic.org/health/symptoms/25238-referred-pain

⭐️⭐️ Kas-İskelet Sistemi Rahatsızlıklarında Kullanılan Bitkisel Droglar http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1795260

Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Kullanım Alanları http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/746104

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla

Trigeminal Nevralji

Trigeminal nevralji ani, şiddetli yüz ağrısıdır. Genellikle keskin, vurucu bir ağrı veya çene, diş veya diş etlerinde elektrik çarpması gibi bir şey olarak tanımlanır.

Trigeminal nevralji, kafa içinde bulunan 12 kraniyal sinir arasından 5. ve en büyük olanı Trigeminal sinirin tek ya da çift taraflı etkilenmesiyle karakterize hafif dokunma, konuşma, diş fırçalama, tıraş olma ya da makyaj yapma veya çiğneme ile oluşan çok ufak bir uyarımın meydana getirdiği nöropatik (sinirle alakalı) ağrı ile karakterize bozukluktur. Bu ağrı sürecinde kişinin güçten düşmesine yol açabilir. Ağrı, başlangıçta çoğunlukla tek taraflı olsa da ara sıra ortaya çıkabilir.

15000′ kişide 1 kişide görülür. Teşhisi çok karışan bir hastalık olması sebebi ile muhtemelen bu istatistikten daha sık yaşanmaktadır.

50 yaş üstü bireylerde daha fazla olup, kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha fazla görülür.

Trigeminal nevralji ilk defa M.S. 1. yüzyılda ilk kez tanımlandı. ilk defa 1773 yılında Fotbergilli tarafından Trigeminal nevralji adı verilmiştir.

Trigeminal sinir, yüzdeki duyuyu algılamayı, ısırma ve çiğneme gibi hareketlerin motor fonksiyonunu sağlar. Oftalmik, maksiller ve mandibular sinir olarak üçe ayrılır.

Trigeminal nevraljide sinirin dallarından herhangi biri, ikisi ya da üçü birden tutulabilir. Yüzün sağ tarafı daha çok etkilenir. Ağrı tipi genellikle keskin, vurucu ağrı veya çene, diş, diş etlerine elektrik şoku verilmesinde hissedilen ağrı olarak tanımlanır. Genellikle kısa, tahmin edilemeyecek zamanlarda gelir, iki veya birkaç dakika sürer ve başladığı gibi aniden biter.

Muayene ve tetkikler sonrasında trigeminal nevraljinin kökeni bulunamadığında “idiyopatik” kabul edilir.

Patofizyolojisi kesin olarak netleşmemiş olsa da genel kabul edilen sebepler şu şekilde sıralanabilir.

  • Trigeminal kökte ya da yakınlarında plak oluşumuna neden olan demiyelinizasyon
  • Damarsal bozukluktan dolayı sinir üzerine oluşan basınç
  • Komşu kraniyal sinirlerden gelen basınç
  • Beyinciğe uğrayan ipliklerin fonksiyonunda bozukluk
  • Trigeminal gangliyonun kökünde bir lezyon varlığı
  • Trigeminal sistemin değişik bölümlerinde iskemi
  • Dental (diş ile ilişkili) ve gingival (diş eti ile ilişkili)
  • Santral beyin lezyonları
  • Viral lezyonlar

Trigeminal Nevralji Nedenleri

  • Trigeminal sinire baskı yapan tümör
  • Miyelin kılıfının zarar görmesi
  • Felç veya yüz travması
  • Yüksek Tansiyon
  • Sigara tüketimi
  • Genetik faktör
  • MS hastalığı
  • Yaşlılık

Trigeminal Nevralji

  • Ağrı atakları, yıldırım çarpması veya elektrik şoku gibi olup birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar sürer
  • Ağrıların başlaması diş fırçalama, yutkunma, çiğneme, tıraş olma ya da makyaj yapma, dokunma, hava akımı, konuşma, esneme gibi sebepler olabilir.
  • Ağrı, sadece trigeminal sinirin dallandığı alandadır.
  • Ağrı genellikle tek taraflı ve yine genellikle sağ tarafta gelişir.
  • Az sayıda da olsa çift taraflı trigeminal nevralji gelişen hastalarda ağrı krizleri genel olarak sıra ile birbirini izler yani bir tarafta önce olur, biterken diğer tarafta da olur.
  • Ağrı krizleri sırasında trigeminal sinire ait diğer duyu ve motor fonksiyonlarında değişiklik olmaz.

Trigeminal nevralji, yaşam kalitesini düşüren nörolojik kökenli ağrıya ne kadar erken müdahale edilirse o derece azalır. Diş kaynaklı ağrılarla karıştırıldığı için genellikle diş hekimlerine başvuran hastalara zaman zaman diş çekimi veya kanal tedavisi gibi uygulamalar yapılmaktadır.

Trigeminal Nevralji Tedavisi

Epilepsi tedavisinde kullanılan bir antikonvülzan ilaç olan karbamazepin trigeminal nevraljiyi ilk tercih olup ilaçların yan etkilerine tahammül edemeyen yada ilaçlardan fayda görmeyen kişilerde cerrahi yöntemler de uygulanmaktadır.

Karbamazepin, voltaj kapılı sodyum kanallarının açılıp aksiyon potansiyelinin oluşmasını engelleyerek beyin hücrelerinin daha az cevap vermesini sağlayarak ağrıyı da azaltır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Trigeminal nevralji – tanı ve tedavi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28076964/

⭐️⭐️ Trigeminal Nevralji Tanısında Uyum https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29120554/

⭐️⭐️ Trigeminal nevralji https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38816415/

⭐️⭐️ Trigeminal nevralji: pratik bir rehber https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34108244/

⭐️⭐️ Avrupa Nöroloji Akademisi’nin trigeminal nevralji kılavuzu https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30860637/

⭐️⭐️ Uygulama parametresi: trigeminal nevraljinin tanısal değerlendirmesi ve tedavisi (kanıta dayalı bir inceleme): Amerikan Nöroloji Akademisi ve Avrupa Nörolojik Topluluklar Federasyonu Kalite Standartları Alt Komitesi raporu https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18716236/

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Daha Fazla