Susturulmuş Alarm, Çalmayan Siren Tehlikesi’ne Karşı Görünmeyen Kalkanı Canlı Tutmak

SIS Periyodik Test Planlaması

Endüstriyel tesislerde, can ve mal güvenliğini sağlayan otomatik bir güvenlik sistemi olduğunu bilmek içimizi rahatlatır. Ancak bu sistemin çalıştığından gerçekten emin miyiz?

Bir yangın algılama sistemi var diyelim. 5 yıldır hiç devreye girmedi. Ne güzel, değil mi?
Hayır! Belki de devreye giremiyor çünkü çalışmıyor.

İşte tam da bu nedenle, SIS – Güvenlik Enstrümanlı Sistemler için periyodik test planlaması, sadece bir prosedür değil, olası bir facianın önlenmesi anlamına gelir.

Bu yazı bir başlangıç olsun. Önümüzdeki hafta, ”Endüstrinin Emniyet Kemeri – SIS, SIF ve SIL Nedir?” yazısı devam edeceğim. Sonrasında da konu ile ilgili ayrıntıları her hafta sizlere sunacağım…

🔧 🔧 🔧
SIS Nedir, Ne Değildir?

SIS (Safety Instrumented System);
Tesislerde ortaya çıkabilecek belirli tehlikeli olayları algılayıp, müdahale ederek süreci güvenli duruma getiren sistemler bütünüdür.

Bu sistem;

  • Sensörlerden (örneğin: sıcaklık, basınç sensörleri),
  • Mantıksal karar veren kontrol birimlerinden (örneğin: PLC),
  • Müdahale eden ekipmanlardan (örneğin: vanalar, motor durdurucular) oluşur.

⛔ Ancak unutmayın:
Bir sistem var olmasıyla değil, doğru çalışmasıyla güvenlik sağlar.
Bunun için: “Planla – Test Et – Belgele – Tekrarla” döngüsü hayati önemdedir.

👷‍♂️ 👷‍♂️ 👷‍♂️
Periyodik Test Planlaması Neden Gerekli?

SIS bileşenleri zamanla:

  • Toz, nem, sıcaklık değişimleri,
  • Titreşim ve mekanik yorgunluk,
  • Yazılım arızaları veya kullanıcı hataları nedeniyle
    işlevini kaybedebilir.

Her ne kadar “kendini test eden sistemler” (self-diagnostic systems) yaygınlaşsa da, elle veya otomasyon destekli testlerin düzenli şekilde yapılması zorunludur.

Birçok uluslararası standart (özellikle IEC 61511 TS EN 61511-1 – (2018)) SIS sistemleri için periyodik test sıklığı belirlenmesini ve uygulanmasını zorunlu kılar.

🧭 🧭 🧭
Test Planlamasında Dikkat Edilmesi Gereken 7 Kritik Nokta
1. Test Aralığını (Test Interval) Belirleyin

Sistem performansı, SIL seviyesi ve prosesin tehlike potansiyeli göz önünde bulundurularak test aralıkları belirlenmelidir.

  • SIL 1 için genellikle 1 yılda bir test yeterli olabilir.
  • SIL 3 sistemler için bu aralık 3-6 ay gibi kısa süreler olabilir.

2. Her Bir SIF’i Ayrı Ele Alın

SIS sistemindeki her SIF (Güvenlik Fonksiyonu) için ayrı bir test planı hazırlanmalı.
Vanalar, sensörler, PLC giriş-çıkışları ayrı ayrı test edilmelidir.

3. Test Yöntemini Belirleyin
  • Fonksiyonel test mi yapılacak?
  • Yazılım güncelleme sonrası sistemin tepkisi mi kontrol edilecek?
  • Fiziksel müdahale mi gerekli?

Test, riski artırmayacak şekilde ve gerekiyorsa üretim dışı zamanda yapılmalıdır.

4. Bypass Yönetimi

Test sırasında SIS devre dışı kalabilir.
Bu durum üretim güvenliğini etkileyebilir.
“Bypass kontrol protokolü” olmadan test yapılmamalıdır.

5. Test Kapsamını Belirleyin

Tam test mi?
Parçalı test mi?
Kritik fonksiyonlara mı odaklanılacak?

Kapsam doğru belirlenmezse, riskli boşluklar kalabilir.

6. Belgelenebilirlik ve İzlenebilirlik

Her test sonrası:

  • Testi yapan kişi/ekip adı,
  • Test tarihi,
  • Test sonuçları,
  • Alınan aksiyonlar (örneğin arıza, yedek parça değişimi),
  • Gözlemler detaylı şekilde yazılı hale getirilmelidir.

Bu kayıtlar, işverenin yasal yükümlülükleri ve olası bir kazada savunma aracı açısından kritiktir.

7. Bakım – Arıza – Tekrar Test Döngüsü

Testte hata çıkan sistemin bakım sonrası tekrar test edilmesi gerekir.
Bu ikinci test de kayıt altına alınmalı.

Gerçek Hayattan Örnek:

Bir boya üretim tesisinde, tutuşabilir solvent tankında sıcaklık sensörü arızalı olduğu halde uzun süre fark edilmemiştir.
Periyodik test sırasında bu durum tespit edilmiş ve kontrol vanası da tepki vermemiştir.

💥 Potansiyel:
Bir yangın durumunda, sistem kendini kapatamayacak, tank basınçla patlayacak, çevreye solvent yayılacak.

🛑 Önleyici test sayesinde olay yaşanmadan önlenmiştir.

⚙️ ⚙️ ⚙️
Kim Sorumlu?

Bu testlerin planlanması ve uygulanmasında:

  • Bakım Mühendisliği,
  • İş Güvenliği Birimi,
  • Proses Sorumluları,
  • Otomasyon/PLC ekipleri birlikte çalışmalıdır.

İş güvenliği uzmanları olarak, bu testlerin yapılmasını takip etmek, eksik uygulamalar için uyarı ve öneri vermek, raporları talep etmek ve doğrulamak bizim sorumluluğumuzdur.

🧭 🧭 🧭
Sonuç

SIS sistemlerinin periyodik test planlaması, tıpkı bir kalp atışı gibidir:
Eğer atıp atmadığını düzenli kontrol etmezseniz, varlığı sizi kurtarmaz.

Her başarılı test,
her alınmış kayıt,
her fark edilen arıza,
olası bir faciayı önceden durdurabilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Sosyolojik Düzlem – Kültür ve Yapı Bilinciyle Hareket Eden Yöneticiler

Sosyolojik düzlemde konumlanan yönetici, kurumun yalnızca görünen yapısını değil, aynı zamanda onun kültürel kodlarını, ritüellerini, sembollerini ve görünmez ilişkiler ağını okuma becerisine sahip olan kişidir. Bu yönetici tipi, bireyleri yalnızca görev tanımlarıyla değil, aynı zamanda sosyal roller, grup dinamikleri ve kolektif bilinç düzeyinde değerlendirir. Onun dünyasında yönetim, yalnızca karar alma değil; aynı zamanda anlam üretme, bağ kurma ve kültürel sürekliliği sağlama işidir. Bu yönelim, özellikle çok sesli, çok kültürlü ve tarihsel derinliği olan kurumsal yapılarda belirleyici bir rol oynar. Ancak bu etki, yalnızca sosyolojik düzlemde kalırsa, bireysel duygular, teknik süreçler ve etik yönelimler göz ardı edilebilir. Çünkü kültürel yapı kurmak, yalnızca sosyal değil; aynı zamanda psikolojik, teknik ve felsefi bir iştir.

Sosyolojik yönetici, kurumun içsel dokusunu tanır. Toplantıların dili, e-postaların tonu, ofis düzeni, kıyafet tercihleri, kahve molalarının süresi gibi görünürde sıradan olan unsurlar onun için anlam taşır. Bu unsurlar, kurumun habitus’unu, yani içselleştirilmiş davranış kalıplarını oluşturur. Pierre Bourdieu’nün habitus kavramı burada belirleyicidir: bireyler, içinde bulundukları sosyal yapının etkisiyle belirli düşünme, hissetme ve davranma biçimlerini geliştirirler. Sosyolojik yönetici, bu biçimleri tanır, analiz eder ve dönüştürmeye çalışır. Bu dönüşüm, yalnızca bireylerin değil; kurumun da gelişim sürecini etkiler.

Felsefi düzlemden bakıldığında, sosyolojik yönetici çoğu zaman “bu yapı neyi mümkün kılıyor?” sorusunu sorar. Bu da onun karar alma süreçlerini etik ve varoluşsal bir derinlikle biçimlendirmesini sağlar. Michel Foucault’nun “her söylem bir iktidar ilişkisidir” sözü burada anlam kazanır. Sosyolojik yönetici, kurum içindeki söylemleri, temsil biçimlerini ve güç dağılımlarını analiz ettiğinde, yalnızca yönetim değil; aynı zamanda özgürleşme alanları da üretir. Bu üretim, kurumun demokratikleşmesini sağlar. Çünkü yapı, yalnızca işlevsel değil; aynı zamanda ideolojik bir düzlemdir. Ve bu düzlem, ancak fark edildiğinde dönüştürülebilir.

Psikolojik düzlemde sosyolojik yönetici, bireylerin duygusal ihtiyaçlarını sosyal bağlam içinde değerlendirir. Bir çalışanın sessizliği, yalnızca içsel bir kırgınlık değil; aynı zamanda grup içindeki temsil eksikliği olabilir. Bir yöneticinin otoriterliği, yalnızca kişisel bir eğilim değil; aynı zamanda kurumun tarihsel kültürünün bir yansıması olabilir. Sosyolojik yönetici, bu tür davranışları bireysel değil; yapısal düzeyde analiz eder. Bu analiz, çatışmaları kişiselleştirmek yerine sistemle ilişkilendirmeyi sağlar. Bu da kurum içindeki gerilimleri daha derinlikli biçimde çözme olanağı sunar.

Teknik yöneticiyle karşılaştırıldığında, sosyolojik yönetici daha az süreç kurar ama daha fazla yapı okur. Teknik yönetici, süreçleri tanımlar, performans ölçütleri belirler, çıktıları analiz eder. Sosyolojik yönetici ise bu süreçlerin hangi kültürel kodlarla işlediğini, hangi sembollerle temsil edildiğini ve hangi güç ilişkileriyle sürdürüldüğünü analiz eder. Bu fark, iki yönetici tipinin birbirini tamamlayabileceğini gösterir. Süreç kurmak, yapı okumakla desteklendiğinde, kurum hem işlevsel hem de anlamlı hale gelir.

Psikolojik yöneticiyle karşılaştırıldığında, sosyolojik yönetici daha az bireysel odaklıdır. Psikolojik yönetici, bireylerin duygusal ihtiyaçlarını, içsel çatışmalarını ve motivasyon kaynaklarını tanır. Sosyolojik yönetici ise bu bireysel dinamikleri sosyal bağlam içinde değerlendirir. Bu fark, iki yönetici tipinin farklı düzlemlerde etkili olduğunu gösterir. Psikolojik yönetici bireysel aidiyet sağlar; sosyolojik yönetici kolektif bilinç üretir. Bu iki düzlem bir araya geldiğinde, kurum hem birey hem de topluluk düzeyinde güçlenir.

Felsefi yöneticiyle karşılaştırıldığında, sosyolojik yönetici daha yapı odaklıdır. Felsefi yönetici kararlarının ardındaki anlamı sorgular; etik, varoluş ve hakikatle ilgilenir. Sosyolojik yönetici ise bu kararların hangi sosyal yapılar içinde üretildiğini, hangi kültürel kodlarla meşrulaştırıldığını ve hangi sembollerle temsil edildiğini analiz eder. Bu fark, iki yönetici tipinin farklı sorular sorduğunu gösterir. Felsefi yönetici “neden?” sorusunu sorar; sosyolojik yönetici “nasıl mümkün oldu?” sorusunu. Bu iki soru bir araya geldiğinde, kurum hem anlam hem de yapı üretir.

Sosyolojik düzlemde güçlü olan bir yönetici, kriz anlarında yapısal çözüm üretici, değişim süreçlerinde kültürel dönüştürücü, başarı anlarında ise kolektif temsil sağlayıcı bir rol oynar. Onun varlığı, kurumun sosyal bağışıklık sistemini güçlendirir. Çalışanlar, yalnızca görev değil; temsil edildiklerini hisseder. Bu his, yalnızca bireysel değil; aynı zamanda kolektif bir etki yaratır. Çünkü temsil, kurumun görünmez taşıyıcılarından biridir. Ve bu temsil zayıfladığında, yapı en sağlam görünen yerinden kırılır.

Felsefi düzlemde sosyolojik yöneticinin en büyük sınavı, yapı okumasını etik bir derinlikle buluşturmaktır. “Bu yapı kimleri dışlıyor?”, “Bu temsil biçimi hangi değerleri taşıyor?”, “Bu karar hangi kültürel mirasa dayanıyor?” gibi sorular, sosyolojik düzlemin felsefi derinlikle buluştuğu noktalardır. Bu sorular, yalnızca analiz değil; aynı zamanda sorumluluk üretir. Hannah Arendt’in “her eylem, başkalarıyla birlikte başlatılan yeni bir başlangıçtır” sözü burada yeniden anlam kazanır. Sosyolojik yönetici, yapıyı dönüştürerek yeni başlangıçlar üretir. Bu da kurumun tarihsel sürekliliğini kesintiye uğratmadan yenilik üretmesini sağlar.

Psikolojik düzlemde sosyolojik yöneticinin en büyük sınavı, kolektif bilinç üretimini bireysel duyarlılıkla dengelemektir. “Bu kişi neden dışlandı?”, “Bu ekip neden geri çekiliyor?”, “Bu davranış hangi sosyal normdan besleniyor?” gibi sorular, sosyolojik düzlemin psikolojik farkındalıkla buluştuğu noktalardır. Bu sorular, yalnızca yapı değil; aynı zamanda bağ üretir. Çünkü kurumlar, yalnızca sosyal değil; aynı zamanda duygusal varlıklardır. Ve bu duygular, sosyal yapılarla desteklendiğinde, yalnızca işler değil; yaşar.

Teknik düzlemde sosyolojik yöneticinin en büyük sınavı, yapı okumasını sistem kurma becerisiyle dengelemektir. “Bu süreç hangi kültürel kodlarla işler?”, “Bu performans ölçütü hangi sosyal etkileri yaratır?”, “Bu karar hangi sembollerle temsil edilir?” gibi sorular, sosyolojik düzlemin teknik derinlikle buluştuğu noktalardır. Bu sorular, yalnızca analiz değil; aynı zamanda tasarım üretir. Çünkü kurumlar, yalnızca sosyal değil; aynı zamanda sistemsel varlıklardır. Ve bu sistemler, sosyal yapılarla desteklendiğinde, yalnızca işler değil; anlam üretir.

Nietzsche’nin “hakikat, çoğu zaman güç ilişkileriyle maskelenir” sözü, sosyolojik yöneticinin en temel uyarısıdır. Bu yönetici tipi, kurumun görünürdeki düzeninin ardındaki güç ilişkilerini, temsil eksikliklerini ve sembolik dışlamaları tanıdığında, yalnızca yönetim değil; aynı zamanda özgürleşme üretir. Bu üretim, kurumun demokratikleşmesini sağlar. Çünkü yapı, yalnızca işlev değil; aynı zamanda ideolojidir. Ve bu ideoloji, Ve bu ideoloji, ancak fark edildiğinde dönüştürülebilir. Sosyolojik düzlemde konumlanan yönetici, bu farkındalığı kurumsal yaşamın merkezine taşıdığında, yalnızca süreçleri değil, kurumun kendisini dönüştürmeye başlar. Çünkü her kurum, yalnızca işleyen bir sistem değil; aynı zamanda bir anlam örgüsüdür. Bu örgü, tarihsel deneyimlerle, kültürel kodlarla ve sosyal ilişkilerle örülür. Sosyolojik yönetici, bu örgüyü çözümleyerek yeniden dokuma cesareti gösterdiğinde, kurumun geleceği yalnızca stratejik değil, aynı zamanda kültürel olarak da şekillenmiş olur.

Bu noktada, sosyolojik yöneticinin rolü yalnızca analiz eden değil; aynı zamanda tasarlayan bir role dönüşür. Kurumun ritüellerini yeniden yapılandırmak, temsil biçimlerini çoğullaştırmak, güç ilişkilerini daha adil hale getirmek onun sorumluluğudur. Bu sorumluluk, yalnızca yönetsel değil; aynı zamanda etik bir yükümlülüktür. Çünkü kültürel yapı, bireylerin kendilerini ifade etme biçimlerini, görünürlüklerini ve kuruma aidiyetlerini doğrudan etkiler. Sosyolojik yönetici, bu etkileri tanıdığında, yalnızca kurumun dış yüzünü değil; iç ruhunu da dönüştürmeye başlar.

Bu dönüşüm, diğer yönetici tipleriyle kurulan ilişki sayesinde derinleşir. Teknik yönetici, sistem kurar; sosyolojik yönetici, bu sistemin hangi kültürel kodlarla işlediğini analiz eder. Psikolojik yönetici, bireylerin duygusal ihtiyaçlarını tanır; sosyolojik yönetici, bu ihtiyaçların hangi sosyal yapılar içinde şekillendiğini değerlendirir. Felsefi yönetici, kararların ardındaki anlamı sorgular; sosyolojik yönetici, bu anlamın hangi sembollerle temsil edildiğini ve hangi normlarla meşrulaştırıldığını çözümler. Bu karşılıklı etkileşim, kurumun çok katmanlı doğasını görünür kılar.

Sosyolojik düzlemde etkili bir yönetici, yalnızca kültürü tanıyan değil; aynı zamanda kültürle çalışan kişidir. Bu çalışma, yalnızca gözlem değil; müdahale içerir. Kurumun görünmez yapıları, ancak müdahale edildiğinde dönüşür. Bu müdahale, bazen bir toplantının biçimini değiştirmek, bazen bir karar alma sürecine farklı sesleri dahil etmek, bazen de bir sembolü yeniden tanımlamak şeklinde olabilir. Her müdahale, kurumun kolektif bilinç düzeyinde bir titreşim yaratır. Bu titreşim, zamanla kurumsal kimliği yeniden şekillendirir.

Bu yeniden şekillenme sürecinde, sosyolojik yönetici kurumun tarihsel sürekliliğini gözetmekle birlikte, yenilik üretme sorumluluğunu da taşır. Çünkü kültür, yalnızca geçmişin mirası değil; aynı zamanda geleceğin potansiyelidir. Sosyolojik yönetici, bu potansiyeli tanıdığında, kurumun yalnızca bugünü değil; yarını da inşa etmeye başlar. Bu inşa süreci, yalnızca stratejik değil; aynı zamanda sembolik bir süreçtir. Çünkü kurumlar, yalnızca ne yaptıklarıyla değil; nasıl temsil edildikleriyle de tanımlanır.

Sonuç olarak, sosyolojik düzlemde konumlanan yönetici, kurumun kültürel mimarıdır. O, yalnızca yapı değil; anlam üretir. Yalnızca süreç değil; sembol tasarlar. Yalnızca temsil değil; çoğulluk yaratır. Bu yaratıcılık, kurumun görünmez yüzünü görünür kılar. Ve bu görünürlük, yalnızca estetik değil; aynı zamanda etik bir değere dönüşür. Çünkü temsil, yalnızca görünmek değil; tanınmak, duyulmak ve dahil olmak demektir.

Sosyolojik yönetici, kurumun hafızasıdır. Onun taşıdığı bilgi, yalnızca veri değil; deneyimdir. Onun kurduğu bağ, yalnızca ilişki değil; kolektif bilinçtir. Onun yönettiği süreç, yalnızca işlev değil; kültürel sürekliliktir. Bu nedenle sosyolojik düzlemde etkili bir yönetici, kurumun yalnızca bugünüyle değil; geçmişi ve geleceğiyle de ilgilenir. Bu ilgilenme biçimi, kurumun çok katmanlı doğasını tanımakla kalmaz; onu dönüştürme cesaretini de içerir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

NOT: Diğer yönetici tiplerini okumak isterseniz; web sitemizden arama yaparak okuyabilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Daha Fazla

İş Güvenliği Uzmanının Cezai Sorumluluğu

Örnek kurgu olay üzerinden iş güvenliği uzmanının cezai sorumluluğunun nasıl doğduğunu, hangi eylemlerinin suç teşkil ettiğini, hangi eylemlerinin onu koruduğunu görelim.

🔹 Örnek Kurgu Dava – Olay Özeti

2022 yılında, Ankara’da faaliyet gösteren bir orta ölçekli metal işleme tesisinde pres makinesi operatörü iş kazası geçirmiştir. Operatör, makine bakımını yaparken güvenlik koruması devre dışı bırakıldığı için elini makineye kaptırmış ve iki parmağını kaybetmiştir.

İş kazası sonrası yapılan incelemede, OSGB bünyesinde görevli C Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Ali K., işyerinde 8 aydır görevlidir.

Soruşturma Aşamasında Tespit Edilen Hususlar
İnceleme KonusuTespitUzmanın Durumu
Risk DeğerlendirmesiMevcut rapor 3 yıl öncesine aittir, güncellenmemiştir.Uzman, yeni risk analizi yapmamış.
Eğitim KayıtlarıOperatörün makine güvenliği eğitimi 2019’da verilmiş, yenilenmemiş.Uzman, eğitimleri planlamamış.
Makine Güvenlik TalimatıTalimat mevcut, ancak uygulamada koruma devre dışı bırakılmış.Uzman uyarıda bulunmuş ama belgeye geçirmemiş.
Denetim RaporlarıSon 2 aylık denetim raporu eksik.Uzman, periyodik denetimi yapmamış.
İşveren Talimatlarıİşveren, üretim sürekliliği gerekçesiyle koruyucunun devre dışı kalmasına göz yummuş.Uzman, bunu sözlü uyarmış ama resmi bildirimde bulunmamış.

Hukuki Süreç
  • Savcılık İddianamesi:
    Uzmanın, görevini ihmal ederek çalışan güvenliğini tehlikeye attığı, gerekli önlemleri almadığı ve bu ihmaliyle taksirle yaralanmaya neden olduğu iddiasıyla TCK 89/1 ve 89/2 kapsamında cezalandırılması talep edilmiştir.
  • Bilirkişi Raporu
    • İnceleme Bulguları:
      • Risk değerlendirmesi 3 yıl öncesine ait ve güncellenmemiş.
      • Periyodik denetim raporları eksik.
      • Çalışan eğitimleri eski ve güncel değil.
      • Makinenin koruyucusu devre dışı kalmış, sözlü uyarı dışında yazılı önlem alınmamış.
    • Bilirkişi Görüşü:
      • Uzman bazı görevleri yerine getirmiş ancak kritik ihmal ve belgeleme eksiklikleri mevcuttur.
      • İşverenin talimatları ve üretim baskısı, uzmanın kusurunu kısmen hafifletir, ancak tamamen ortadan kaldırmaz.
  • Savunma:
    Uzman, işverenin talimatlarına rağmen birçok kez güvenlik kapağının devre dışı bırakılmaması için uyarıda bulunduğunu, ancak bu uyarıların yazılı hale getirilmediğini belirtmiştir.
  • Mahkeme Kararı:
    • Asli Kusur: Risk değerlendirmesinin güncellenmemesi, eğitimlerin yenilenmemesi, denetim ve rapor eksikliği
    • Kısmi Hafifletici Faktör: Sözlü uyarı, olay sonrası inceleme ve raporlama
    • Sonuç: Uzmanın ihmali, iş kazasının gerçekleşmesine katkıda bulunmuştur, ancak ağır kusur işverene aittir. (Mahkeme, uzmanın bazı görevlerini yerine getirdiğini (örneğin genel denetim ve uyarı) ancak belgeleme yükümlülüğünü ihmal ettiği için kusurlu olduğuna, ancak bu kusurun “yardımcı nitelikte” olduğuna hükmetmiştir.)
  • Hüküm:
    • İş Güvenliği Uzmanı Ali K.: TCK 89/1 uyarınca 1 yıl 8 ay hapis (ertelendi)
    • İşveren: TCK 89/2 ve 173 uyarınca 3 yıl hapis + para cezası almıştır.
  • Sorumluluk Dağılımı
    • Uzman: 40–50% sorumluluk (ihmal ve belgeleme eksikliği)
    • İşveren: 50–60% sorumluluk (talimat ve üretim baskısı)

Not: Bu dağılım, olası ceza ve mahkeme kararlarında ceza indirimi veya erteleme açısından dikkate alınır.

🔹 🔹 🔹

CEZA HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRME
Uzmanın Fiili Eylemleri
FiilYapıldı mı?EtkisiHukuki Değerlendirme
Risk değerlendirmesini güncellemekKazanın doğrudan nedeniTCK 89 (taksirle yaralama) kapsamında ihmal
Eğitim planı oluşturmakÇalışan yeterince bilinçli değil6331/17 ihlali, idari para cezası + cezai sorumluluk
Güvenlik koruması ihlallerini yazılı raporlamakİspat eksikliğiTCK 173 kapsamında sorumluluk artırıcı
Denetim yapmak ve kayıt tutmakUygunsuzluk süresi uzamış6331/14 ihlali
İşverene uyarı yapmak (sözlü)Kısmen hafifletici nedenCeza indirimi (taksirin alt sınırından ceza)
Kaza sonrası bildirim ve inceleme yapmakYasal yükümlülük yerine getirilmişCeza sorumluluğunu azaltıcı etken

🔹 🔹 🔹

“İş Güvenliği Uzmanı Cezai Sorumluluk Matrisi”
Sorumluluk AlanıUzmanın Davranışıİhlal Türüİlgili MaddeCeza AralığıMahkeme Yorumu
Risk DeğerlendirmeYapmadıGörev ihmaliTCK 89/1, 6331/101–3 yıl hapisAsli kusur
Eğitim PlanıEksikGörev ihmali6331/17İdari para cezasıKusur artırıcı
DenetimYapmadıGörev ihmali6331/143 aya kadar hapisİhmal kabul
Yazılı Uyarı / RaporlamaYapmadıGörev ihmaliTCK 1731–3 yıl hapisSorumluluk artırıcı
İş Kazası BildirimiYaptıUygun6331/15Lehe durum
Genel RehberlikYaptı6331/8Lehe durum

Toplam Cezai Değerlendirme:

Uzman, asli görevlerinden birkaçını ihmal etmiş olup kusurlu, ancak işverenin sorumluluğu baskın olduğundan cezası ertelenmiştir.

📘 📘 📘

Sonucun Değerlendirmesi

Bu dava örneği, İş Güvenliği Uzmanı’nın “işverene karşı danışman” konumunda olsa bile,

  • Risk değerlendirmesini güncellememek,
  • Eğitim ve denetim kayıtlarını tutmamak,
  • Uyarıları yazılı belgelemeden bırakmak
    gibi ihmallerin, ceza hukuku açısından kişisel sorumluluk doğurduğunu açıkça göstermektedir.

Buna karşılık, yazılı uyarı, eğitim kayıtları, imzalı denetim raporları ve kaza sonrası inceleme raporu gibi belgeler uzmanın kusur oranını ciddi şekilde azaltır.

Sonuç
  1. İş Güvenliği Uzmanı, bazı görevleri yerine getirmiş olsa da kritik ihmaller söz konusudur.
  2. Ceza hukuku açısından, taksirle yaralanmaya katkı sağlamış ve belgelenmemiş uyarılar nedeniyle sorumlu tutulabilir.
  3. Mahkeme, kusur ve hafifletici etkenleri değerlendirerek, ertelenmiş hapis cezası uygulanabilir.
  4. Bu örnek, iş güvenliği uzmanının görevlerini eksiksiz ve belgelendirilmiş şekilde yürütmesinin, ceza sorumluluğunu doğrudan etkilediğini gösterir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Karnınız Neden Şişiyor? Gaz, Şişkinlik Gerçekleri

🌿 🌿 🌿

Sabah kalktığınızda karnınız dümdüz, kendinizi hafif hissediyorsunuz. Ama ilk lokmadan itibaren gün boyunca göbeğiniz şişiyor, gaz oluşuyor ve aynada kendinizi kilolu gibi görüyorsunuz. Oysa kilo probleminiz yok. Peki bu neden oluyor?

Bu yazıda, bu şişkinliğin gerçek nedenlerini ve çözüm yollarını anlatacağım. Karnınızdaki şişkinlik sadece “ne yediğinizle” değil, “vücudunuzun nasıl sindirdiğiyle” ilgili.

🔍 🔍 🔍
Şişkinliğin 4 Ana Sebebi

Bağırsaklarda gaz oluşmasının dört ana nedeni vardır:

1️⃣ Mide Asidi Eksikliği

Yediklerimiz midede yeterince asitle parçalanmazsa, tam sindirilemez. Bu durumda yiyecekler midede “mayalanmaya” başlar ve gaz üretir.

2️⃣ Bağırsak Bakterileri

Bağırsaklarımızda yaşayan bakteriler, sindiremediğimiz gıdaları parçalayarak gaz üretir. Bu normaldir ama bazı bakteriler fazla çalışırsa gaz miktarı artar.

3️⃣ Enzim Eksikliği

Bazı gıdaları parçalamak için özel enzimlere ihtiyaç vardır (örneğin süt şekeri için laktaz enzimi). Bu enzimler eksikse, gıdalar parçalanamaz ve gaz oluşur.

4️⃣ Yanlış Bakteri Yerleşimi (SİBO)

Normalde kalın bağırsakta bulunması gereken bakteriler ince bağırsağa geçerse, burada gıdaları parçalamaya başlarlar. Bu da şişkinlik ve gaz yapar.

Mekanizma Nasıl İşliyor?

Örnek: Akşam yemeğinde etli kuru fasulye, pilav ve salata yediniz.

  • Bu yiyecekler midede asitle parçalanmalı.
  • Ama mide asidiniz azsa (örneğin mide ilacı kullanıyorsanız), yiyecekler tam sindirilemez.
  • Bu durumda midede mayalanma başlar, gaz oluşur.
  • Ayrıca mide asidi bakterileri öldürür. Asit eksikse, bakteriler hayatta kalır ve bağırsaklara geçer.
  • Bu bakteriler ince bağırsağa yerleşirse, burada gıdaları parçalar ve gaz üretir. Bu duruma SİBO denir.
🧬 🧬 🧬
Enzim Eksikliği ve Şekerler

Yiyeceklerdeki bazı şekerler (laktoz, sükroz, maltoz) bağırsakta özel enzimlerle parçalanır.

Bu enzimler eksikse:

  • Şekerler parçalanamaz.
  • Su çeker, karında guruldama ve bazen ishal yapar.
  • Bakteriler bu şekerleri kullanır ve gaz üretir.
🦠 🦠 🦠
Bağırsak Florası Bozulursa Ne Olur?

Bağırsaklarımızda yüzlerce farklı bakteri türü yaşar. Bu denge bozulursa:

  • Bazı bakteriler aşırı çoğalır.
  • Gaz üretimi artar.
  • Sindirim zorlaşır.

Antibiyotik kullanımı, stres, kötü beslenme gibi faktörler bu dengeyi bozabilir.

🛠️ 🛠️ 🛠️
Ne Yapmalı? Adım Adım Çözüm
1️⃣ Mide Asidini Dengele
  • Mide asidini baskılayan ilaçları (PPI) uzun süre kullanmayın (60 günden fazla).
  • Yemekle birlikte ve hemen öncesinde/sonrasında su içmeyin.
  • Yemekle birlikte 1 bardak suya yarım limon veya 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ekleyerek içebilirsiniz.

2️⃣ Beslenmeyi Geçici Olarak Değiştir

Yaklaşık 60 gün boyunca aşağıdaki gıdalardan uzak durun:

  • Süt ürünleri (yoğurt, peynir, süt)
  • Yeşillikler (marul, roka, maydanoz)
  • Lahana, brokoli, turp
  • Soğan, sarımsak
  • Kuru baklagiller (fasulye, nohut, mercimek)
  • Meyve kuruları ve aşırı lifli meyveler (armut, şeftali, kiraz)
  • Gluten içeren gıdalar (ekmek, makarna)
  • İşlenmiş et ürünleri (sucuk, salam, sosis)

Bu gıdalar gaz yapan bakterileri besler. Bir süre ara verip sonra azar azar diyete eklenmelidir.

Serbest gıdalar: Et, balık, tavuk, pirinç (ama mideyi tam doldurmadan)

3️⃣ SİBO Tedavisi
  • SİBO sadece diyetle düzelmez.
  • Gerekirse doktor kontrolünde özel antibiyotikler kullanılır.
  • Bu antibiyotikler ince bağırsaktaki zararlı bakterileri öldürür ama kalın bağırsaktaki faydalı bakterilere zarar vermez.

4️⃣ Bağırsak Duvarını Güçlendir

Bağırsak duvarı hasar görürse enzim üretimi bozulur, geçirgenlik artar.

Zarar verenler:

  • Oksidasyon (sigara, stres, işlenmiş gıdalar)
  • Ağır metaller (balıkla bile alınabilir)

Koruyucular:

  • Antioksidanlar: Glutatyon, Resveratrol, R-Lipoik Asit
  • Ağır metal atıcılar: Bentonit kil (günde 2 yemek kaşığı), kişniş (doktor kontrolünde)

5️⃣ Hareketi Artır

Bağırsaklar kasılarak kendini boşaltır. Bu hareket azsa:

  • Mayalanma artar
  • Kabızlık olur
  • Gaz birikir

Ne yapmalı?

  • Günde 30 dakika tempolu yürüyüş
  • Sabah aç karna: 1 bardak suya yarım limon suyu + 1 çay kaşığı zencefil tozu
  • Omega-3 takviyesi (günde 2000 mg)
🔴 🔴 🔴
Her Şişkinlik Kilo Değildir
  • Bağırsaklar sadece sindirim değil, ruh hali, düşünce yapısı ve bağışıklık üzerinde de etkilidir.
  • Sağlıklı beslenme herkes için aynı değildir. Vücudunuz neye nasıl tepki veriyorsa, ona göre beslenmelisiniz.
  • Lifli gıdalar, süt ürünleri, sebzeler sağlıklı olabilir ama herkes için her zaman uygun değildir.
  • Fazla lif, fazla oksidasyon, enzim eksikliği ve flora bozukluğu şişkinliğe neden olabilir.
🌟 🌟 🌟
Kendi Vücudunu Dinle
  • “Sağlıklı” diye dayatılan her gıda size iyi gelmek zorunda değil.
  • Size dokunan, şişkinlik yapan gıdayı geçici olarak bırakın.
  • Vücudunuzun neye ihtiyacı olduğunu en iyi siz hissedersiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Güçlü Yetmez! Akıllı Bir Bağışıklık Sistemi İçin Beta-Glukan

“Kontrolsüz güç, güç değildir!”
– Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek isteyenlerin bu sözden öğreneceği çok şey var!

Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi Neden Yeterli Değil?

Bağışıklık sistemimiz, vücudumuzun en gelişmiş savunma ordusudur. Ancak bu ordu, sadece güçlü değil, aynı zamanda akıllıca hareket eden bir yapı olmalıdır. Aksi halde, zararlı mikropları yok etmeye çalışırken kendi dokularımıza da zarar verebilir.

Yeni araştırmalar, bağışıklık sistemi güçlendirme konusuna yepyeni bir bakış açısı sunuyor:
Sistem sadece güçlü değil, aynı zamanda dengeli ve kontrollü çalışmalı.

İşte tam bu noktada, doğanın sunduğu beta-glukan maddesi devreye giriyor.

🍄 🍄 🍄
Beta-Glukan Nedir?

Beta-glukan, yulaf, arpa, mantar ve bazı alg türlerinde doğal olarak bulunan çözünür bir liftir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, bu maddenin sadece bağışıklığı güçlendirmekle kalmayıp, aynı zamanda onu akıllı bir şekilde yönlendirebildiğini ortaya koymuştur.

Yani beta-glukan, bağışıklık sistemine “nasıl savaşacağını” değil, “ne zaman savaşması gerektiğini” öğretiyor!

Nasıl Çalışır? Bilimsel Gerçekler

2024’te Nature Immunology dergisinde yayımlanan bir çalışma, beta-glukanın doğrudan grip (influenza) virüsünü öldürmediğini, ancak bağışıklık sisteminin virüse verdiği aşırı tepkileri yumuşattığını gösterdi.

Grip gibi hastalıklarda zarar, çoğunlukla virüsün kendisinden değil, bağışıklık sisteminin aşırı tepkisiyle (sitokin fırtınası) ortaya çıkıyor.

Beta-glukan, bu aşırı reaksiyonları düzenleyerek daha hedefe yönelik, daha az zararlı bir bağışıklık yanıtı sağlar.

Beta-Glukanın Sağlığa Faydaları
  • 🫁 Solunum yolu enfeksiyonlarında iyileşmeyi destekler
  • 🦷 Periodontal (diş eti) iltihaplarını azaltır
  • 🎗️ Kanser tedavisi sırasında bağışıklık sistemini destekler
  • 🩸 Kolesterolü düşürür
  • 🔋 Mitokondri sağlığını korur
  • 🧠 Vücutta daha dengeli bir immün yanıt oluşturur
  • 🦠 Bağırsak mikrobiyotasını olumlu etkiler

Beta-Glukan Hangi Gıdalarda Bulunur?

Beta-glukan kaynakları iki ana gruba ayrılır:

1️⃣ Tahıl Bazlı Kaynaklar (Daha çok metabolik denge için)
  • Yulaf: %3–7 oranında beta-glukan içerir
  • Arpa: %5–11 ile en zengin kaynak
  • Buğday: %0,5 gibi düşük bir orana sahip
  • Pirinç: %0,2 oranında içerir

Not: Bu beta-glukanlar daha çok kolesterol kontrolü, kan şekeri dengesi ve bağırsak sağlığı için etkilidir.

2️⃣ Tahıl Dışı Kaynaklar (Bağışıklık sistemi için ideal)
  • Maya Beta-Glukanı (özellikle Saccharomyces cerevisiae)
  • Mantarlar (özellikle Shiitake, Reishi)
  • Algler (kahverengi deniz yosunu)
  • Bazı bakteriler

Bu gruptakiler ise esas olarak bağışıklık sistemi düzenleyici etki gösterir.

Beta-Glukan Seviyesini Etkileyen Faktörler
  • İşleme: Yüksek sıcaklıkta pişirme veya maya ile yapılan işlemler, beta-glukanın yapısını bozabilir.
  • Depolama: Nemli ortamlarda beta-glukan oksidasyona uğrayabilir ve etkinliği azalabilir.
  • Kabukta yoğunluk: Tahılların dış katmanlarında yoğun olduğu için tam tahıl ürünleri tercih edilmelidir.

Beta-Glukanı Hayata Dahil Etmenin Pratik Yolları
  • Güne yulaf lapası ile başla
  • Ev yapımı arpa unlu ekmek tüket
  • Haftada 2 kez şitake mantarı kullan
  • Takviye olarak maya beta-glukan kapsülleri tercih et (Hekim önerisiyle)
  • Probiyotik gıdalarla beraber tüket, bağırsak sağlığını destekle

Kontrolsüz Güç, Güç Değildir

Bağışıklık sistemimiz sadece savunma hattı değil, aynı zamanda bir komutandır.
Yeterli güçle donatıldığında bile, ne zaman ateş açacağını bilmediği sürece vücuda zarar verebilir.

Beta-glukan, bağışıklık sistemine bu aklı verir.
Yani güçlü değil, akıllı bir bağışıklık için doğadan gelen bu özel maddeye hayatınızda mutlaka yer açın.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ β-Glukan, influenza A virüsüne karşı hastalık toleransını artırmak için nötrofilleri yeniden programlıyor https://www.nature.com/articles/s41590-024-02041-2

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Kolesterolün Kandaki Normal Değerlerinin Tarihsel Evrimi

Kolesterol, 19. yüzyılda keşfedildiğinden bu yana hem biyokimyasal hem de klinik anlamda insan sağlığının merkezinde yer almıştır. Başlangıçta yalnızca hücre zarlarının bir bileşeni olarak tanımlanan bu molekül, zamanla kardiyovasküler hastalıkların en önemli risk göstergelerinden biri haline gelmiştir. Ancak kolesterolün “normal” kabul edilen düzeyleri, sabit bir sayıdan ibaret değildir; bilimsel anlayışın gelişmesiyle birlikte sürekli olarak yeniden tanımlanmıştır.

Kolesterolün kandaki normal değerlerinin tarihsel evrimini ele alarak, tıbbın değişen bakış açılarını, epidemiyolojik verilerin etkisini ve klinik rehberlerin nasıl dönüştüğünü göreceksiniz. Bu biyobelirtecin sınırları, yalnızca laboratuvar cihazlarının hassasiyetiyle değil; toplumun sağlık öncelikleri, bilimsel kanıtlar, risk algısı ve belki de tartışmalı kararlarla şekillenir.

📜 📜 📜
YılToplam Kolesterol Normal SınırıAçıklama
1950’ler< 300 mg/dLKolesterol yeni tanımlanmıştı; yüksek değerler henüz risk olarak görülmüyordu.
1970’ler< 270 mg/dLAterosklerozla ilişki kurulmaya başlandı; ilk sınırlamalar geldi.
1980’ler< 250 mg/dLFramingham çalışması sonrası kardiyovasküler riskler netleşti.
1990’lar< 230 mg/dLLDL’nin “kötü kolesterol” olarak tanımlanmasıyla sınırlar daraltıldı.
2001 (ATP III – ABD)< 200 mg/dLAmerikan Kalp Derneği LDL hedeflerini netleştirdi; total kolesterol için <200 mg/dL önerildi.
2013 (ACC/AHA Kılavuzu)LDL < 100 mg/dLRisk bazlı hedefler ön plana çıktı; total kolesterol yerine LDL odaklı yaklaşım benimsendi.
2019 (ESC/EAS Avrupa Kılavuzu)LDL < 70 mg/dL (yüksek risk)Çok yüksek riskli bireylerde LDL hedefi daha da düşürüldü.
2025 (Güncel ESC/AHA önerileri)LDL < 55 mg/dL (çok yüksek risk)Yeni çalışmalarla birlikte agresif LDL düşürme stratejileri benimsendi.

📌 📌 📌
Ek Bilgiler
  • HDL için tarihsel olarak ≥ 60 mg/dL koruyucu kabul edilirken, erkeklerde ≥ 40 mg/dL ve kadınlarda ≥ 50 mg/dL sınırları sabit kalmıştır.
  • Trigliserid için < 150 mg/dL sınırı 1990’lardan beri geçerlidir; ancak non-HDL kolesterol ve VLDL gibi alt fraksiyonlar son yıllarda daha fazla önem kazanmıştır.
  • Türkiye’de de bu değişimler genellikle Amerikan ve Avrupa kılavuzlarıyla paralel olarak benimsenmiştir.

Kolesterolün normal kabul edilen sınırları, zaman içinde yalnızca rakamsal olarak değil; anlam olarak da değişmiştir. 1950’lerde 300 mg/dL’ye kadar “normal” sayılan değerler, günümüzde 200 mg/dL’nin altına çekilmiş; LDL içinse risk düzeyine göre 55 mg/dL gibi agresif hedefler belirlenmiştir. Bu değişim, tıbbın statik değil; dinamik bir bilim olduğunu gösterir.

Lakin bu evrim, yalnızca bilimsel bir gelişme değil; aynı zamanda halk sağlığına, ilaç kullanımına ve beslenmeye yön veren bir stratejidir. Kolesterol sınırlarının yeniden tanımlanması, milyonlarca insanın yaşam tarzını, ilaç kullanımını ve hastalık riskini doğrudan etkiler. Bu nedenle kolesterol değerlerinin tarihsel değişimi, yalnızca bir laboratuvar öyküsü değil; toplumun sağlıkla kurduğu ilişkinin de bir aynasıdır.

Bu yazı, kolesterolün sınırlarının nasıl ve neden değiştiğini anlamak isteyen herkes için bir rehber niteliğindedir. Çünkü sağlık, yalnızca bugünün bilgisiyle değil; geçmişin dersleri ve geleceğin öngörüleriyle inşa edilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Rezene Çayı Nasıl Demlenir?

Rezene (Foeniculum vulgare)

Rezene Çayı Demleme Yöntemi

Miktar: 1 tatlı kaşığı ezilmiş rezene tohumu (yaklaşık 2 gram)

Su: 250 ml kaynar su

Demleme Süresi: 10–12 dakika, üzeri kapalı şekilde

Tüketim Zamanı: Demlendikten sonra 30 dakika içinde içilmelidir.

🌾 🌾 🌾

Rezene Çayının Faydalı Bileşikleri ve Etkileri

Anetol: Rezene tohumlarının en önemli bileşiği olan anetol, gaz giderici, sindirimi kolaylaştırıcı ve süt artırıcı özelliklere sahiptir. Özellikle emziren annelerde süt üretimini destekler.

Hafif Östrojenik Etki: Rezene, östrojen benzeri etkiler göstererek hormonal dengeye katkıda bulunabilir.

Sindirim Sistemi Desteği: Mide spazmlarını azaltır, hazımsızlık, gaz ve şişkinlik gibi sorunları hafifletir.

Antioksidan ve Antiinflamatuar Özellikler: Hücreleri serbest radikallerin zararlarından korur, iltihabı azaltır ve bağışıklığı güçlendirir.

🌿 🌿 🌿

Rezene Çayı Bekletildiğinde Meydana Gelen Değişiklikler

Anetol Buharlaşması: Demlendikten sonra anetol uçucu bir bileşik olduğu için zamanla buharlaşır. Bu da rezene çayının gaz giderici ve süt artırıcı etkilerinin azalmasına neden olur.

Acılaşma: Rezene çayı uzun süre bekletildiğinde tadında acılaşma meydana gelir, bu da içim kalitesini düşürür.

Sağlık Etkisinde Azalma: 1 saatten sonra rezene çayının sağlık etkileri yaklaşık %50 oranında azalır. Bu, faydalı bileşiklerin yapısal bozulmasına ve etkinliğinin düşmesine bağlıdır.

✅ ✅ ✅

Rezene Çayı Özet ve Öneriler

Rezene çayının faydalarından tam olarak yararlanmak için:

  • 1 tatlı kaşığı ezilmiş rezene tohumunu 250 ml kaynar suya ekleyip 10-12 dakika demleyin.
  • Demlendikten sonra çayınızı 30 dakika içinde tüketin.
  • Uzun süre bekletmekten kaçının, çünkü faydalı bileşikler uçabilir ve çay acılaşabilir.
  • Özellikle sindirim sorunları, gaz problemleri veya emzirme döneminde süt artırıcı etkilerinden faydalanmak isteyenler için taze tüketim önemlidir.

Rezene çayı, doğal ve etkili bir sindirim dostu olup, doğru demleme ve zamanında tüketimle sağlığınıza önemli katkılar sağlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Makine Güvenliğinde Tasarımın Gücü

Riskleri Dizayn İle Yok Etmeli

Makine güvenliğini sağlamak, sadece muhafazalarla sınırlı bir mühendislik çözümü değildir. Güvenliğin temeli, daha makine tasarım sürecinin ilk çizgilerinde atılır.

Makine imalatçılarına ve iş güvenliği profesyonellerine “doğası gereği güvenli tasarım” kavramını, temel prensipleriyle hatırlatalım

🔧 🔧 🔧
Doğası Gereği Güvenli Tasarım Nedir?

Makine üretiminin kalbinde yer alan bu yaklaşım, riskleri daha ortaya çıkmadan yok etmeyi hedefler. Bu, en etkili güvenlik katmanıdır. ISO 12100:2010 standardında da belirtildiği gibi, tasarımcılar bu aşamada tehlikeyi ortadan kaldırmak veya minimuma indirmek için:

  • Mekanik parçaları yeniden konumlandırmalı,
  • Tehlikeli bölgelerdeki müdahale ihtiyacını azaltmalı,
  • Tüm keskin kenarları, sivri çıkıntıları, pürüzlü yüzeyleri tasarımdan çıkarmalıdır.

Kural basit: Eğer bir riski tasarım düzeyinde ortadan kaldırabiliyorsan, ileride koruyucu kullanmana gerek kalmaz.

⚙️ ⚙️ ⚙️
Mühendislikten Önce Güvenlik

Bir pres makinesi düşünün.

  • Operatörün elinin çeneye girmesini fiziksel olarak imkânsız kılan bir konumlandırma,
  • Ya da döner parçalara uzanmayı engelleyen mil yerleşimi…

İşte bu müdahaleler, gerçek güvenliğin başladığı yerdir.

Her mühendislik çözümünde, “Tehlike burada mı doğuyor? Bunu tamamen kaldırabilir miyim?” sorusu sorulmalıdır.

📊 📊 📊
İş Kazası Verileri Ne Diyor?

2003-2005 yılları arasında AB’de makineyle ilişkili 500’den fazla ölümcül kaza meydana geldi. Üstelik 2005’te, sadece bu alanda 170.000’den fazla iş günü kaybına neden olan kaza raporlandı.

Bu tablo, güvenli tasarımın kâğıt üzerinde kalmaması gerektiğinin acı bir göstergesidir.

✅ ✅ ✅
Uygulama Örnekleri
  • Kesme makinası: Bıçağın konumu, kol erişiminin dışında olacak şekilde tasarlanmalıdır.
  • Konveyör sistemleri: Tersine dönme ihtimali göz önüne alınarak hız ve yön sınırlayıcılar entegre edilmelidir.
  • Kalıp makineleri: Kalıp bölgesi operatörün müdahale edemeyeceği kadar derin yerleştirilebilir.

Tasarım ve Üretime

Tasarım sürecine ne kadar erken dahil olursan, o kadar fazla riski doğmadan engellemiş olursun. Sahadaki sorunlar, masadaki çizimde çözülür. Makine üreticilerine bu farkındalığı aşılamak, senin görevin.

Gelecek yazıda, “Emniyet Tedbirleri ve Muhafaza Sistemleri”ni konuşacağız. Çünkü her riski tasarımla çözemeyiz ama çözülemeyeni etkisizleştirmeyi iyi bilmeliyiz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Kulaklar, İşitme ve Su – Küçük Gençlere

Sınıfta tatlı bir heyecan vardı. Çocuklar daha önce kalplerini, kemiklerini, gözlerini, böbreklerini suyla ilişkili olarak öğrenmişti. Şimdi sıra yeni bir bölümdeydi. Hatice Öğretmen elini kaldırıp göz kırptı:

Hatice Öğretmen:
“Çocuklar, hiç düşündünüz mü; sesleri nasıl duyuyoruz? Ve bunun suyla ne ilgisi olabilir?”

Öğrencilerden bir uğultu yükseldi. Çoğu sesin kulaktan içeri girip beynimize ulaştığını biliyordu, ama suyun bu işte rolü olduğunu ilk kez duyuyorlardı.

Tam o sırada Profesör Su yine parlayan damlacıklardan oluşmuş peleriniyle sınıfta belirdi.

Profesör Su:
“Bugün sizi vücudunuzdaki en büyüleyici orkestraya götüreceğim: kulaklar! Ve göreceksiniz ki, su olmadan işitme mucizesi asla gerçekleşemez.”

Hatice Öğretmen sihirli hareketini yaptı, sınıf puf! diye değişti. Bir anda dev bir kulak tünelinin içinde buldular kendilerini. Duvarlar kıvrımlıydı, bazı yerler parlak zarlarla kaplıydı. Çocuklar hayretle bakıyordu.

Zehra: “Burası çok ilginç! Tünel gibi dar, kıvrımlı… Bu dış kulak mı?”

Profesör Su:
“Evet Zehra. Buradan ses dalgaları içeri girer. Ses dalgası aslında havanın titreşimleridir. Ve bu titreşimler yolculuklarına burada başlar.”

Tibet: “Peki hocam, sesin suyla ne ilgisi var? Burası kuru gibi duruyor.”

Profesör Su:
“Güzel fark ettin Tibet. Dış kulak kuru görünür ama aslında burada çok ince bir nem tabakası vardır. O nem, yani mikroskobik su molekülleri, ses dalgalarının daha düzenli ilerlemesine yardımcı olur. Eğer kulak çok kurursa, ses algımız bozulabilir.”

Asya: “Ben bazen denize girince kulağıma su kaçıyor. O da bu yüzden mi garip hissettiriyor?”

Profesör Su:
“Aynen öyle Asya! Dış kulak yoluna fazla su girerse ses titreşimleri karışır. O yüzden denizden sonra kulağını hafifçe kurutmak gerekir.”

Çocuklar ilerledi, karşılarına incecik ama gergin bir perde çıktı. Üzerine görünmez dalgalar çarpıyor, perde titreşiyordu.

Naz: “Bu bir davul zarı gibi! Bu ne?”

Profesör Su:
“Bu, timpanik membran, yani kulak zarı. Ses dalgaları buraya çarpar ve titreşimlere dönüşür. Su burada da önemlidir; çünkü zarın esnek kalmasını sağlar. Eğer yeterli su olmazsa, zar kurur ve titreşimleri tam aktaramaz.”

Atlas: “Yani yeterince su içmezsek kulak zarımız sağlıklı çalışmaz mı?”

Profesör Su:
“Doğru Atlas. Kulak zarı tıpkı bir trampolin gibi olmalı. Eğer kurursa gevrekleşir, kolay yırtılabilir.”

Elif:“Ben küçükken orta kulak iltihabı geçirmiştim. Onunla suyun ilgisi var mı?”

Profesör Su:
“Evet Elif. Orta kulak iltihabında sıvı birikir. Aslında kulaklarımızda daima bir miktar sıvı bulunur, bu normaldir. Ama bağışıklık sistemi zayıfsa ya da çok susuz kalırsak, bu sıvı dengesizleşir ve iltihap oluşur.”

Zar titreştiğinde, arkasında üç minicik kemik de hareket etmeye başladı: çekiç, örs ve üzengi. Çocuklar onları görünce çok şaşırdı.

Eylül: “Bunlar oyuncak gibi minicik kemikler! Neden bu kadar önemli?”

Profesör Su:
“Bunlar vücudunuzdaki en küçük kemikler. Ama işitmenin en büyük kahramanları. Ses titreşimlerini büyütüp iç kulağa iletirler. Su, bu kemiklerin arasındaki eklemleri yağlar. Eğer vücudunuz susuz kalırsa, bu kemikçiklerin hareketi zorlaşır.”

Ege: “Yani bu kemikler minik salıncaklar gibi mi?”

Profesör Su:
“Çok güzel benzetme Ege. Evet, titreşimleri bir salıncak gibi ileri geri aktarırlar. Ama salıncağın ipi kurursa, sallanması zorlaşır. İşte su bu ipi esnek tutar.”

Çocuklar ilerledikçe, dev bir deniz kabuğunu andıran spiral yapıya geldiler: kohlea (salyangoz). İçinde sayısız küçük tüycük hücreler vardı, üzerlerinden su dalgaları geçiyordu.

Defne Yaz: “Burası çok güzel! İçinde su var sanki?”

Profesör Su:
“Harika gözlem Defne. İç kulak tamamen sıvı doludur. Bu sıvıya endolenf denir. Ses titreşimleri bu sıvı içinde dalga oluşturur. Tıpkı denize atılan taşın dalga oluşturması gibi.”

Kıvanç: “Yani kulağımızın içinde minicik bir deniz mi var?”

Profesör Su:
“Aynen öyle Kıvanç. Bu minik deniz sayesinde sesleri algılarız. Eğer vücudunuzda yeterli su yoksa, bu deniz küçülür, dalgalar bozulur ve işitme zorlaşır.”

Mercan: “Ben müziği çok seviyorum. Demek ki kulağımın içindeki deniz de müzik dalgalarıyla dans ediyor!”

Profesör Su:
“Çok güzel söyledin Mercan. Evet, müzik kulağınızdaki sıvıda dans eden dalgalardır.”

Ali: “Bu denizin içinde gördüğüm küçük tüyler ne işe yarıyor?”

Profesör Su:
“Bunlar hair cells, yani tüylü hücreler. Ses dalgaları endolenf sıvısında hareket edince bu hücreler eğilir. Onlar da elektrik sinyali üretir. İşte bu sinyal sinirle beyninize gider ve siz sesi ‘duyarsınız’.”

Nilda: “Eğer bu tüylü hücreler susuz kalırsa ne olur?”

Profesör Su:
“O zaman daha çabuk yorulurlar, hatta zarar görebilirler. Yani çok gürültüde kulaklarınız çınlıyorsa, bu tüylü hücreler zarar görmüş demektir. Onların toparlanabilmesi için vücudunuzda bol su olması gerekir.”

Çocuklar spiralden sonra üç tane yarım daire şeklinde kanala geldiler. İçlerinde yine sıvı vardı.

Çınar: “Bunlar neye benziyor? Kaydırak gibi!”

Profesör Su:
“Bunlar yarım daire kanalları. Görevi: denge. İçlerindeki sıvı hareket edince beyninize ‘hangi yönde eğildin’ diye bilgi gider. Eğer yeterli su yoksa, bu sıvı az olur ve denge bozulur. Başınız döner.”

Ela: “Ben bazen hızlı döndüğümde başım dönüyor. Bu onunla mı ilgili?”

Profesör Su:
“Evet Ela. Hızlı döndüğünde bu sıvı dalgalanır. Vücudun susuzsa, dalgalar bozuk olur, denge merkezine yanlış sinyal gider.”

Yaman: “O zaman su içmek dengemizi de koruyor!”

Profesör Su:
“Bravo Yaman. Su sadece işitme değil, denge için de çok önemlidir.”

Defne Ebrar: “Benim dedem bazen ‘kulaklarımda uğultu var’ diyor. Bu da suyla ilgili olabilir mi?”

Profesör Su:
“Evet Defne. Bazen susuzluk veya iç kulaktaki sıvı dengesizliği kulak çınlamasına neden olabilir. Tabii başka nedenler de var ama su dengesini korumak her zaman faydalıdır.”

Can: “Peki çok fazla su içersek kulağımızda da fazla sıvı olur mu?”

Profesör Su:
“Hayır Defne, endişe etme. Vücudunuz dengeyi kurar. Fazla su böbreklerden atılır. Kulaklarınızda sadece gereken miktar kalır.”

Mila: “Ben şunu merak ettim: Kulak sıvısı tuzlu mu, tatlı mı?”

Profesör Su:
“Harika bir soru Mila! Kulaktaki endolenf, aslında özel bir sıvıdır. İçinde sodyum ve potasyum iyonları vardır. Yani biraz tuzlu sayılır ama normal deniz suyu gibi değil. Bu iyonlar tüylü hücrelerin elektrik sinyali üretmesini sağlar.”

Aziz: “Yani kulağımızın içinde elektrik üreten bir deniz var!”

Profesör Su:
“Evet Aziz! İşte vücudunuzun sihirlerinden biri bu.”

Hatice Öğretmen çocuklara dönerek:
“Çocuklar, bugün kulaklarımızın suyla olan ilişkisini öğrendik. Dış kulaktan iç kulağa kadar her yerde su var. Ses dalgaları bu su sayesinde iletiliyor. İç kulaktaki denizcikler sayesinde hem işitiyoruz hem dengemizi sağlıyoruz. Ve bütün bunlar için düzenli su içmek şart.”

Çocuklar hep bir ağızdan:
“Artık su içtiğimizde sadece susuzluğumuzun değil, kulaklarımızın ve dengemizin de teşekkür ettiğini bileceğiz!”

Profesör Su gülümsedi:
“İşte gerçek öğrenme budur. Su sadece yaşamın değil, müziğin, sesin, dengenin de sihridir.”

Ve sınıf, tekrar kendi sıralarına döndü. Ama artık her kuş cıvıltısı, her melodi, her sessizlik bile onlara suyun armağanı gibi geliyordu.

Mustafa KEBAT

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.

Dr Mustafa KEBAT

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Revir Oksijen Tüpü Kullanımı ve Güvenliği Kontrol Formu

Aşağıda, işyerlerinizde kullanılan oksijen tüplerinin güvenli muhafazası, kullanımı, kontrolü ve değişimi için kullanılabilecek standart bir CHECK LIST / KONTROL FORMU hazırladım. Bu formu, revirde çalışanlar veya yetkilendirilmiş personel tarafından düzenli kontrol ve kayıt amacıyla kullanılabilirler.

OKSİJEN TÜPÜ KULLANIMI ve GÜVENLİĞİ KONTROL FORMU

İşyeri Adı: ………………………………………………
Kontrolü Yapan Kişi (Ad Soyad): ………………………………………………
Kontrol Tarihi: ……. / ……. / …………
Tüp No / Kodu: ………………………………………………
Tüp Lokasyonu: ………………………………………………

SıraKontrol BaşlığıEvetHayırAçıklama / Not
1Tüp dik konumda ve devrilmeye karşı sabitlenmiş mi?
2Tüp, doğrudan ısı kaynaklarından (güneş, kaynak, soba) uzak mı?
3Tüp çevresinde yanıcı/parlayıcı madde bulunmuyor mu?
4“Oksijen Tüpü – Ateşle Yaklaşma!” uyarı levhası mevcut ve görünür mü?
5Tüp üzerinde “BOŞ/DOLU” etiketi okunabilir durumda mı?
6Tüp regülatörü sağlam mı (çatlak, gevşeklik, deformasyon yok mu)?
7Manometre çalışıyor mu ve basınç seviyesi yeterli mi (>150 bar)?
8Tüp vanası kapalı mı ve başlık emniyetli şekilde takılı mı?
9Tüp gövdesinde pas, ezilme, şişme, darbe izi yok mu?
10Tüp taşıma esnasında yuvarlanmıyor/sürüklenmiyor mu? (Taşıma arabası vs. kullanılıyor mu?)
11Tüpün son hidrostatik test tarihi kontrol edildi mi (10 yılı geçmemiş mi)?
12Boş tüpler ile dolu tüpler ayrı yerlerde muhafaza ediliyor mu?
13Tüpün bulunduğu alan havalandırmalı, kuru ve güvenli mi?
14Kullanım sonrası vana kapatılmış mı ve güvenlik başlığı geri takılmış mı?
15Tüp alanında sigara, açık alev gibi riskli uygulamalar engellenmiş mi?
16Olası sızıntı kontrolü yapılmış mı (tüpte sızdırma yok mu)?
17İlk yardım çantası tüpün bulunduğu alana yakın ve ulaşılabilir mi?

Genel Değerlendirme / Uygunsuzluk Tespiti:
………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………

Gerekli Aksiyonlar / Bildirim Yapılacak Birim:
………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………


📌 İMZA ve ONAY

Kontrolü Yapan:
Ad Soyad: ………………………………………………..
İmza: ……………………………………………………..

Sorumlu Amir / İSG Yetkilisi (Opsiyonel):
Ad Soyad: ………………………………………………..
İmza: ……………………………………………………..

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla