Bir dalıcı adayı, fiziksel olarak sağlıklı olması gerektiği kadar ruhsal olarak da sağlıklı olmalıdır. Bu nedenle dalıcı adayının sağlık muayenesi sırasında ruhsal durumunun dalışa uygun olup olmadığı değerlendirilmelidir.
RUHSAL DURUM MUAYENESİ
Genel görünüm ve dışa vuran davranışlar: Dalıcı adayının giyimi sosyoekonomik düzeyine uygun mu; kişisel temizliği, kendine bakımı nasıl? Aşırı huzursuzluk; hareketlilik; hareketsizlik; tik ve benzeri tekrarlayıcı, istemsiz hareketler var mı?
Konuşma ve ilişki kurma: Dalıcı adayı konuşurken hekimin yüzüne bakıyor mu? Kendini rahat bir biçimde ifade ediyor mu? Hekimin sorularına uygun yanıtlar veriyor mu? Çağrışımları normal hızda ve düzgün mü; çağrışımlarında yavaşlama, hızlanma, kopma, konudan konuya atlama var mı?
Duygulanım: Yüz ifadesi nasıl? Aşırı anksiyete, korku, öfke, üzüntü, donukluk var mı?
Bilişsel (kognitif yetiler): Zeka düzeyi kabaca nasıl? Bellek bozukluğu var mı? Algılama bozukluğu (halusinasyon-olmayan bir şeyi duyma, görme) var mı?
Dalıcı adaylarının muayenesi sırasında, ruhsal bozukluğu olmadığı halde, dalışa uygun olmayan bazı özellikleri taşıyan adaylara dikkat etmek gerekir:
İsteksiz dalıcı adayları
Adayın dalış konusundaki motivasyonu değerlendirilmelidir. Dalıcı olmaya neden karar vermiş? Kararında etkili olan kişiler (anne, baba, arkadaş, eş vb) var mı? Kendi isteği olmaksızın bir başkasının zoruyla dalışa karar veren kişi çoğu zaman sudan korkuyordur.
Böyle bir kişinin dalması, suyun altında kolayca paniğe kapılabileceğinden hem kendisi hem de diğer dalıcılar için tehlike yaratabilir. Dalıcı adayı sevdiği bir kişiyi hoşnut etmek için dalışa karar vermişse, bu kararın aday ve yakınlarıyla yeniden gözden geçirilmesi doğru olur.
Kontur–fobik dalıcı adayları
Sudan korkan bazı kişiler çevreye karşı kendilerini korkusuz ya da güçlü göstermek isterler ve bu korkularını dalarak yenebileceklerini düşünürler (kontur-fobik tutum). Kontur-fobik kişi suyun altında kolayca paniğe kapılıp dalış güvenliğini bozabilir.
Bu tür adaylar sudan korktuklarını muayene eden hekimden saklayabilirler. Suyla (denizle) şimdiye kadar olan ilişkileri (Yüzme biliyor mu? Ne düzeyde biliyor? Maske, şnorkel, palet kullanıyor mu? Suyla ilgili başka bir spor yapıyor mu?) sorgulanarak dalıcı olmak istemelerinin ne oranda gerçekçi olduğu konusunda ipuçları elde edilebilir. Ayrıca adayın boğulma tehlikesi geçirip geçirmediğini sormak da fikir verir. Çoğu zaman boğulma tehlikesi geçirmiş olan bir kişi sudan korkar.
“Maço” dalıcı adayları
Bu tür kişiler çoğu zaman kurallara uymakta zorluk çekerler, doğru bildiklerini yaparlar, kendilerine aşırı güvenirler, ani ve beklenmedik davranışlar (impulsivite) gösterirler. Bu özellikleri nedeniyle dalış eşlerine (buddy) karşı sorumluluk taşımazlar hem kendileri hem de diğer dalıcılar için tehlike yaratabilirler. Muayene sırasında adayın diğer uğraşılarını (Risk taşıyan başka uğraşıları var mı?); aldığı trafik, askerlik ya da disiplin ceza ve uyarılarını; geçirdiği kazaları sorgulamak, bu tür kişilik özelliği taşıyıp taşımadığı konusunda fikir verebilir.
Paniğe kapılmaya yatkın, anksiyete düzeyi yüksek dalıcı adayları
Sürekli anksiyete (trait-anxiety) düzeyi yüksek olan kişilerde yani stresli durumlarda normalden daha fazla ve daha kolay anksiyete duyan kişilerde, su altının yarattığı normal anksiyete, durumluk anksiyetelerinin (state-anxiety) çok artmasına ve paniğe kapılmalarına yol açabilir. Bu kişilerin çoğu zaman kendilerine güvenleri azdır. Suyun altında onları en fazla neyin korkutacağını sormak anksiyete düzeyleri hakkında ipucu verebilir.
Dalıcı adayının muayenesini yapan hekim, adaya:
- Halen ve geçirmiş olduğu bir ruhsal rahatsızlık olup olmadığını
- Halen ve önceden bir psikotrop ilaç kullanıp kullanmadığını sormalıdır.
Dalıcı adayında ruhsal bir hastalık ya da şüphesi varsa mutlaka bir psikiyatriste gönderilmelidir. Dalıcı adayı ruhsal hastalığı olmadığını ve psikotrop ilaç kullanmadığını söylese bile, yüz ifadesinin normalden donuk/ durgun/ korkulu/ üzüntülü olması; konuşma ve hareketlerinin normalden yavaş/ hızlı olması; tik benzeri tekrarlayıcı, anlamsız hareketler yapması bir ruhsal bozukluğu akla getirmelidir.
RUHSAL BOZUKLUKLAR VE DALIŞ
Dalışa engel olan ruhsal bozukluk ve durumlarla ilgili kesin bir kural bulunmadığı halde, suyun içinde kendinin ve diğer dalıcıların güvenliğini tehlikeye sokabilecek bir ruhsal bozukluğa ya da kişilik yapısına sahip olanların dalmaması gerektiği kabul edilmektedir.
Yurt dışında dalıcı sağlığı ile ilgilenen hekimler arasında esnek görüşten tutucu görüşe kadar değişen bir bakış açısı bulunmaktadır.
Gerçeği değerlendirme yetisi bozuk olan şizofrenler, intihar riski taşıyanlar ve ağır depresifler dışında ruhsal bozukluk ve dalış ilişkisi yeterince incelenmemiştir.
Genel olarak:
- Halen ruhsal bozukluğu olanlar
- Bir ruhsal bozukluk geçirip iyileşmiş olan ancak tekrarlama olasılığı yüksek olanlar (ünipolar depresyon gibi)
- Halen psikotrop ilaç kullanmakta olanlar
- Suyun altında kendinin ya da diğer dalıcıların güvenliğini tehlikeye atabilecek kişilik özelliğine sahip olanlar DALAMAZLAR.
Tekrarlama riski düşük olan bir ruhsal bozukluk geçirip iyileşmiş olanlar ve halen psikotrop ilaç kullanmayanlar DALABİLİRLER.
DALIŞA KESİN ENGEL OLAN RUHSAL BOZUKLUKLAR
ŞİZOFRENİ
Şizofreni kişinin gerçekle bağlantısının koptuğu, ağır ve çoğu zaman kronik seyreden bir ruhsal bozukluktur.
Şizofreninin temel belirtileri:
- Hastaların çoğunda donuk, ilgisiz, umursamaz bir yüz ifadesi bulunur.
- Hastaların çoğu bakımsız, dağınık ya da pis giyimlidir.
- Konuşmadaki normal hız ve akıcılık yoktur. Çoğu zaman konuşmada hızlanma, yavaşlama, blok (konuşmanın aniden kesilmesi), konudan konuya atlama görülür. Ağır hastalarda konuşma anlaşılmaz hale gelir (enkoherans).
- Hastaların düşünce içeriğinde sanrılar (mantıklı açıklama ile değiştirilemeyen yanlış düşünceler-örneğin peygamber olduğu, gizli güçlerin kendisini kontrol ettiği, başkaları tarafından izlendiği, kanser olduğu) bulunur.
- Genel olarak bir duygu azalması (duygusal küntlük) söz konusudur.
- İşitme, görme halüsinasyonları (olmayan bir şeyi duyma ya da görme) gözlenebilir.
- Gerçeği değerlendirme yetileri bozuktur, sanrı ve halüsinasyonlarının gerçek olduğuna inanırlar.
- Hareketsizlik, donakalım (katatoni), aşırı hareketlilik, saldırganlık, garip yüz ve göz hareketleri (manyerizm), tekrarlayan anlamsız el, kol ve beden hareketleri (stereotipi) görülebilir.
Şizofreni dalışa neden engel?
Şizofreni kişinin mantıklı düşünmesini ve karar vermesini bozduğu için uygun davranışlar göstermesini engeller. Şizofren bir hasta suyun altını ya da diğer dalıcıları sanrı sistemine dahil edebilir. Örneğin diğer dalıcıların kendisini boğacağına, suyun altında zehirli maddeler bulunduğuna inanabilir. Yine suyun altında ürkütücü halüsinasyonlar (olmayan bir köpek balığı) görebilir. Sanrı ve halüsinasyonlar şizofren dalıcının paniğe kapılıp kendisi ve diğer dalıcılar için tehlikeli olabilecek davranışlarda bulunmasına yol açabilir. Şizofren hastanın kullandığı ilaçlara (antipsikotikler) bağlı ortaya çıkan yan etkiler dalış performansını bozar. Şizofreni genellikle kronik seyreder. İlaç tedavisi ile belirtiler kontrol altına alınabilir ancak ilaç tedavisine rağmen psikotik belirtilerde alevlenmeler görülebilir.
Şizofrenler çoğu zaman hastalığın aktif döneminde dalıcı olmak için başvurmazlar ama belirtilerin hafiflediği ya da olmadığı dönemlerde dalıcı olmak isteyebilirler. Dalış sporuyla ilgili birçok hekime göre ŞİZOFREN HASTA halen şizofreni belirtisi göstermese bile hem antipsikotik ilaç kullandığından hem de şizofrenik belirtilerin alevlenme riski bulunduğundan KESİNLİKLE DALMAMALIDIR.
Daha esnek görüşe sahip olan hekimler ise hastalık tablosunun ağırlığı, hastanın kullandığı ilaçlar ve ilaçlara verdiği yanıt, şizofreni belirtilerinin olmadığı dönemin süresine bakarak karar verilmesi gerektiğini; eğer uzun süredir psikotik belirtiler yoksa, hastanın kullandığı antipsikotikler dalış performansını olumsuz etkilemiyorsa, hasta sağlıklı düşünüp karar verebiliyorsa ve diğer dalıcılara karşı sorumluluk taşıyabiliyorsa dikkatle izlenmek ve anormal bir davranış ya da düşünce görüldüğünde dalıştan kesmek koşuluyla dalışa izin verilebileceğini öne sürmektedirler.
BİPOLAR AFFEKTİF BOZUKLUK VE ÜNİPOLAR DEPRESYON
Bipolar affektif bozukluk mani ya da hem mani hem depresyon nöbetleriyle ortaya çıkan, çoğu zaman kronik seyreden oldukça ağır bir ruhsal bozukluktur.
Ünipolar depresyon çoğu zaman tekrarlayan ağır depresyon nöbetleriyle seyreden bir ruhsal bozukluktur.
Maninin temel belirtileri:
- Aşırı neşeli, coşkulu olma; kolay öfkelenme
- Hareket ve konuşmada hızlanma, çok konuşma
- Cinsel kamçılanma
- Aşırı enerji, durmadan bir şeylerle uğraşma
- Uykusuzluk
- İştah artışı (hasta sürekli hareket halinde olduğu için yemek yemeye vakit bulamayabilir)
- Kendini değerli, güçlü, üstün, başarılı algılama (sanrı niteliği kazanabilir)
- Yorgunluk, bitkinlik (aşırı hareket ve uykusuzluk sonucu ortaya çıkar)
- Sonucu kötü olabilecek zevk veren etkinlikleri yapma (kumar oynama, aşırı alış veriş yapma, uygun olmayan cinsel ilişki kurma).
Depresyonun temel belirtileri:
- Çökkün duygu durum (üzüntü, elem)
- Hareket ve düşünce akımında yavaşlama
- Genel isteksizlik, enerji azlığı, çabuk yorulma
- Zevk veren şeylerden zevk almama (anhedoni)
- Dikkati yoğunlaştırmada zorluk, dalgınlık
- Yetersizlik, değersizlik, suçluluk düşünceleri (sanrı niteliği kazanabilir)
- Uykusuzluk
- İştahsızlık
- Cinsel isteksizlik
- Geçmişe pişmanlıkla; geleceğe umutsuz, karamsar bakma
- İntihar düşünce ve/veya eylemi.
Manik hasta neden dalamaz?
Manik hastanın hızlanmış hareketleri suyun içinde ani iniş ve çıkışlara; kendine aşırı güvenmesi dalış kurallarını hiçe saymasına yol açarak tehlikeli olabilir.
Dikkatini toplamasındaki güçlük suyun içinde doğru karar verebilmesini bozarak istenmeyen sonuçlara yol açabilir.
Manik hastanın kullandığı antipsikotik, karbamazepin, lityum, valproat gibi ilaçlar da dalış performansı için risklidir.
Depresyon neden dalışa engel?
Depresyon kişinin dikkatini yoğunlaştırmasını, doğru düşünüp sağlıklı kararlar almasını bozduğu için dalış açısından risklidir. Depresyonda görülen intihar düşünce ve girişimleri, depresif duygu duruma eşlik eden anksiyete ve öfke hem depresif dalıcının hem de diğer dalıcıların dalış güvenliğini tehlikeye sokar. Ölümle sonuçlanan bazı dalış kazalarının intihar olduğu düşünülmektedir.
KİŞİLİK BOZUKLUKLARI
Paranoid, şizotipal, antisosyal ya da sınırda (borderline) kişilik bozukluğu gibi bazı kişilik grupları düşünce ya da davranışlarındaki bozukluk nedeniyle (örneğin paranoid ve şizotipal kişilik bozukluğunda başkalarından kuşkulanma, antisosyal kişilik bozukluğunda sorumluluk taşıyamama ve agresif davranışlar gösterme, sınırda kişilik bozukluğunda intihar eğilimi) dalıcı olmaya uygun değillerdir.
DALIŞA GÖRECELİ YA DA GEÇİCİ OLARAK ENGEL OLAN RUHSAL BOZUKLUK VE DURUMLAR
YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU
Anksiyetenin ön planda olduğu ve günlük işlevlerde (okul ya da iş başarısı, sosyal ilişkiler vb) bozulmaya yol açtığı bir ruhsal bozukluktur. Hastalar birçok olay ya da etkinlik hakkında endişe duyarlar, başarılı olamamaktan korkarlar.
Anksiyete belirtileri:
- Endişe, huzursuzluk
- Dikkati toplamada zorluk
- Yorgunluk
- Uyku bozukluğu
- Taşikardi, aritmi, göğüste sıkışma hissi
- Kaslarda gerginlik, hatta ağrı
- Baş ağrısı
- Sık nefes alma
- Hava açlığı hissetme
- Bayılacak gibi hissetme
- Baş dönmesi
- Bulantı, kusma
- İshal
- Sık idrar yapma hissi.
Anksiyete bozukluğu neden dalışa engel?
Belli bir düzeye kadar anksiyete ve korku normal ve sağlıklı duygulardır; insanı uyanık, canlı tutar, sorun çözmesini kolaylaştırır, tehlikeli durumdan kaçınmasını sağlar. Ancak anksiyete ve korku yüksek düzeydeyse kişinin performansını bozar, hatta felce uğratır. Ruhsal bozukluklar arasında anksiyete bozukluğu dalış açısından özel bir önem taşır çünkü yapılan çalışmalarda dalış kazaları ile anksiyete ve panik atağın yakından ilişkili olduğu saptanmıştır. Dalış sağlıklı insanlarda belli bir düzeyde anksiyete yaratır. Anksiyete bozukluğu olan kişi dalmamalıdır çünkü suyun içinde kolayca panik atak geçirebilir. Ayrıca tedavide kullanılan anksiolitik ve antidepresanların dalış üzerine olumsuz etkileri olabilir. Anksiyete bozukluğu tedavi edildikten ve ilaç tedavisi kesildikten sonra kişi dalabilir.
PANİK BOZUKLUĞU
Çoğu zaman ani ve beklenmedik bir anda başlayan yoğun anksiyete nöbetlerine panik atak denir. Panik atak sırasında anksiyete belirtilerinin tümünün yanı sıra ölüm korkusu, kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu gibi korkular da ortaya çıkar.
Panik atak neden dalışa engel?
Dalış kaza ve ölümlerinin önemli bir oranının (%20’den fazla) paniğe bağlı olduğu kabul edilmektedir. Kesin olmamakla birlikte suyun altından hızlı ve ani çıkışların temel nedeninin panik olduğu düşünülmektedir. Hatta en önemli etken olduğunu ileri sürenler bulunmaktadır. Panik kişinin bulunduğu ortamdan bir an önce kurtulma isteği duymasına yol açar. Suyun içinde ortaya çıkan panik atak, dalıcının mantıklı düşünüp uygun davranmasını engellediği için boğulmasına ya da akciğer barotravmasına neden olabilir. Paniğe kapılmış dalıcının dikkati bozulur, karar verme yeteneği kaybolur ve regülatörü ağzından atmak, aniden yukarı fırlamak gibi tehlikeli davranışlar gösterir.
Dalışa bağlı ölümlerin %60’ında ölüm nedeninin boğulma olduğu saptanmıştır. Boğulma havanın tükenmesi; ağ, olta vb takılma; hava embolisi; nitrojen narkozu gibi nedenlere bağlı olabildiği halde boğulmada en önemli etkenin panik olduğu düşünülmektedir. Örneğin suyun içinde ağa takılan bir dalıcı sakin bir biçimde kendini kurtarmaya çalışmak yerine paniğe kapılıp boşu boşuna çırpınırsa, ağa kurtulamayacak biçimde takılabilir ya da havası tükenen, regülatörü bozulan bir dalıcı dalış eşinin yedek regülatörünü almak yerine aniden suyun üstüne fırlayarak akciğer barotravması geçirebilir. Boğulan dalıcıların bir kısmının tüplerinde hava bulunduğu ve malzemelerinin sağlam olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle bu dalıcıların panik atak sonucu öldükleri düşünülmektedir.
Yakın zamanda yapılan bir çalışmada dalıcıların yarısından fazlasının en az bir kez panik atak ya da paniğe yakın durum yaşadığı ve paniğin yeni başlayan dalıcılar kadar deneyimli dalıcılarda da görüldüğü bulunmuştur.
Suyun içinde panik atak birkaç nedenle ölüme yol açabilir. Dalıcı hızlı ve yüzeyel soluduğu için akciğerlere yetersiz oksijen gider ve hipoksi oluşur. Dalıcı daha da hızlı solur ve hava açlığı hissettiği için regülatörü ağzından atıp yukarı fırlayabilir. Bunun sonucu da boğulma, akciğer barotravması ya da dekompresyon hastalığı ortaya çıkabilir. Hipoksi bilinç kaybına, bilinç kaybı da boğulmaya yol açabilir. Ayrıca taşikardi ve aritmi kalp hastalığına yatkın bir dalıcının kalp krizi geçirmesine neden olabilir.
FOBİK BOZUKLUK
Genellikle korkutucu bulunmayan bir nesne ya da durumdan aşırı korku duymaya fobi denir. Fobik anksiyete kişinin korktuğu nesne ya da durumla karşı karşıya kaldığı anda ortaya çıkar ve panik atağa dönüşecek kadar yükselebilir. Diğer zamanlarda fobik kişinin anksiyete düzeyi yaygın anksiyete bozukluğu fobik bozukluğa eşlik etmiyorsa, normaldir.
Tipleri:
- Agorafobi: Yalnız kalmak, yalnız sokağa çıkmak, sinema, alış veriş merkezi, otobüs gibi kalabalık yerlere girmekten aşırı korkma
- Sosyal fobi: Toplum içinde yapılan eylemlerden aşırı korkma (konuşmak, yemek yemek, dans etmek vb)
- Özgül (basit fobi): Hayvanlardan, fırtına, gök gürültüsü gibi doğal olaylardan, asansör, uçak gibi kapalı yere girmekten (klostrofobi), enjeksiyon yaptırma, kan görme gibi sağlıkla ilgili konulardan, yüksekten aşırı korkma.
Fobik bozukluk neden dalışa engel?
İlaç kullanmayan özgül fobiler (klostrofobi dışında) ve sosyal fobiler çoğu zaman dalışa engel kabul edilmezler ancak agorafobik ya da klostrofobiklerin tedavi olana kadar dalması sakıncalıdır çünkü suyun içinde, özellikle mağara, batık ya da gece dalışı gibi görüşün yetersiz olduğu dalışlarda kolayca paniğe kapılarak hem kendi hem de diğer dalıcıların güvenliğini tehlikeye sokabilirler.
Anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu ve fobik bozukluğun tedavi olana kadar dalmaması gerektiğini savunanların yanı sıra kararın kişiden kişiye değişebileceğini öne sürenler de bulunmaktadır.
REAKTİF DEPRESYON
Olumsuz bir yaşam olayına bağlı depresyon geçirip iyileşmiş olan ve tekrarlama riski düşük olan kişi dalabilir.
KONVERSİYON BOZUKLUĞU
Organik nedeni olmayan, ruhsal etkenlere bağlı ortaya çıkan ancak fiziksel belirtilerle giden bir ruhsal bozukluktur. Felç, denge bozukluğu gibi motor belirtiler, körlük, sağırlık, duyu kaybı şeklinde duyusal belirtiler, bayılmalar, hıçkırma, öğürme gibi otonom belirtiler görülür. Konversif belirtiler dalış performansını bozar. Zaten hastalar çoğu zaman dalış gibi bir sporu öğrenmek için baş vurmazlar. Konversiyon bozukluğu tedavi edildikten sonra kişi dalabilir.
NARKOLEPSİ
Narkolepsi, kişi uykusunu almış olsa bile aniden ortaya çıkan, genellikle kısa süreli uyku nöbetleridir. Uykuya kas tonusunda azalma (katalepsi) eşlik edebilir. Seyrek görülen bir uyku bozukluğudur. Dalış sırasında uyku ölümle sonuçlanabileceği için ancak tedavi sonrasında kişi dalabilir.
UYUM BOZUKLUĞU
Olumsuz bir yaşam olayından sonra başlayan, davranış sorunları ya da depresyon, anksiyete gibi duygusal sorunlarla seyreden bir ruhsal bozukluktur. Kişi tedavi olduktan sonra dalabilir.
ALKOLİZM VE MADDE BAĞIMLILIKLARI
Alkol ve madde (marihuana, kokain vb) bağımlılığı varsa, tedavi edilmediği sürece dalışa izin verilmez. Muayene sırasında dalıcı adayının ne sıklıkla alkol/madde kullandığı; ne miktarda kullandığı; kullanmadan ne kadar süre geçirebildiği; kullandığı alkol/maddenin günlük yaşantısına etkisinin olup olmadığı; alkol/madde etkisinde iken araba kullanıp kullanmadığı ve bu nedenle ceza alıp almadığı sorgulanmalıdır.
Alkol neden dalışa engel?
Alkol insanda güven duygusunu arttırıp riskli dalışlar yapmasına yol açar. Alkol tepki verme süresini uzattığı; dikkati yoğunlaştırma, bellek, bilgiyi kullanma, yargılama yetilerini bozduğu; dürtü kontrolünü azalttığı; serebellar işlevleri bozduğu için dalışı olumsuz etkiler. Ayrıca alkol nitrojen narkozu ve dekompresyon hastalığı riskini arttırır. Kronik alkolik tedavi olmuşsa dalabilir. Tedavi sonrası bir yıl geçmesi gerektiğini düşünenlerin yanı sıra, bu sürenin beş yıl olması gerektiğini, hatta alkol bağımlısının tedavi olsa bile dalmaması gerektiğini savunanlar da bulunmaktadır.
PSİKOTROP İLAÇLAR
Herhangi bir psikotrop ilacı kullanan kişinin ilaç tedavisi bitene kadar dalmaması gerektiği yaygın olarak kabul edilen görüş olmakla birlikte; ilacın yan etkisinin olup olmamasına ve hastalığın ciddiyetine göre karar verilmesi gerektiğini savunanlar da bulunmaktadır.
Psikotrop ilaçların dalışı olumsuz etkileyebilen yan etkileri:
Antidepresanlar:
1. Uyku hali, sedasyon, sersemlik
- Taşikardi
- Hipotansiyon, baş dönmesi
Antipsikotikler:
1. Uyku hali, sedasyon, sersemlik
- Taşikardi
- Hipotansiyon, baş dönmesi
- Ekstrapiramidal yan etkiler
- Epilepsi eşiğinde düşme
Anksiyolitikler:
1. Uyku hali, sedasyon, sersemlik
- Dikkati toplamada güçlük
- İnce motor becerilerde bozulma
- Nitrojen narkozu riskinin artması
ÖZET
Bir kişinin dalıcı olabilmesi için hem kendi hem diğer dalıcıların güvenliği açısından fiziksel olduğu kadar ruhsal olarak da sağlıklı olması gerekmektedir. Bu nedenle dalıcı adaylarının sağlık muayenesini yapan hekim, adayın ruhsal durumuna dikkat etmeli ve en ufak bir ruhsal sorun ya da bozukluk şüphesinde adayı bir psikiyatriste göndermelidir.
Genel olarak şizofreni, bipolar affektif bozukluk, ünipolar depresyon ve bazı kişilik bozuklukları dışında kalan ruhsal bozukluklar tedavi sonrasında dalışa engel değildir.
DALIŞA KESİN ENGEL BOZUKLUKLAR
- Şizofreni
- Ünipolar depresyon
- Bipolar affektif bozukluk
- Bazı kişilik bozuklukları
DALIŞA GÖRECELİ YA DA GEÇİCİ ENGEL BOZUKLUK VE DURUMLAR
- Anksiyete bozukluğu
- Uyku bozukluğu (narkolepsi)
- Panik bozukluğu
- Uyum bozukluğu
- Fobiler
- Alkolizm ve madde bağımlılığı
- Reaktif depresyon
- Psikotrop ilaç kullanımı
- Konversiyon bozukluğu
Profesyonel Sualtıadamı
Psikomotor testler sonucunda bir rahatsızlığı saptananlar profesyonel sualtı adamı olamazlar.
Dr Mustafa KEBAT
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü
Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.