Bisfenol A (BPA) Günlük Hayatta Fark Etmeden Maruz Kaldığımız Sessiz Tehdit

Bisfenol A (BPA), modern endüstrinin en çok kullanılan kimyasal maddelerinden biri. Polikarbon plastiklerin ve epoksi reçinelerin yapımında kullanılan bu madde; su damacanalarından biberonlara, konserve kutularının iç kaplamasından diş dolgularına, market fişlerinden (termal kağıt) oyuncaklara kadar yüzlerce ürünün içinde bulunuyor.

BPA’nın popülerliği, malzemelere şeffaflık, dayanıklılık, ısıya direnç gibi özellikler kazandırmasından geliyor. Fakat son 20–25 yıldır yürütülen binlerce çalışma, BPA’nın bu kadar yaygın kullanımının insan sağlığı açısından düşündürücü olabileceğini gösteriyor.

En çok tartışılan konu ise; BPA gerçekten zararlı mı, yoksa endişeler abartılıyor mu?
Güncel bilimsel veriler, BPA’nın sadece hormon sistemini bozmakla kalmadığını, aynı zamanda yaşam süresine bile etki edebilecek düzeyde bir risk taşıdığını ortaya koyuyor.

BPA’nın Erken Ölüm Riskini Artırdığı Gösterildi

2020 tarihli JAMA Network Open çalışması, BPA konusunda şimdiye dek yapılmış en uzun süreli ve güçlü araştırmalardan biridir. 3.900 yetişkin yaklaşık on yıl boyunca takip edildi.

Sonuçlar çarpıcıydı:

  • İdrarlarında en yüksek BPA seviyeleri olan kişilerde tüm nedenlere bağlı erken ölüm riski %49 daha yüksek bulundu.
  • Bu risk artışı özellikle kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümlerde daha belirgindi.
  • Araştırma, “sebep-sonuç ilişkisini düşündüren” kuvvetli bir ilişki bildirdi.

Bu, BPA’nın kronik hastalık riskini artırdığı yönündeki uzun süreli şüpheleri bilimsel olarak güçlendiren bir veri.

BPA Bir Endokrin Bozucu Ne Demek?

BPA’nın en kritik özelliği, insan vücudundaki östrojen reseptörlerine bağlanabilmesi.

Bu nedenle “endokrin bozucu kimyasal” olarak sınıflandırılıyor.
Endokrin bozucuların etkisi yalnızca hormon seviyelerini değiştirmek değildir; hücre düzeyinde gen ekspresyonunu, metabolizma hızını, yağ depolanmasını, üreme fonksiyonlarını ve gelişim süreçlerini etkileyebilirler.

BPA’nın hormon sistemini bozduğu; NIH, Endocrine Society ve Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) tarafından da kabul edilmiştir.

BPA’nın östrojen benzeri etkilerinin olası sonuçları:
  • Yağ hücresi oluşumunu hızlandırma
  • Kan şekeri regülasyonunda bozulma
  • Tiroid fonksiyonlarını etkileme
  • Üreme hücrelerini olumsuz etkileme
  • Fetüs ve çocuk gelişimini değiştirme

Bu etkiler düşük dozlarda bile ortaya çıkabiliyor. Çünkü hormon sistemleri pikogram (trilyonda bir) seviyesinde çalışan çok hassas biyolojik yapılardır.

Obezite ve Diyabet Riski – “Kimyasal Kalori” Kavramı

BPA’nın obezite ile bağlantısı artık kuvvetli bir şekilde destekleniyor.
Harvard School of Public Health’in yürüttüğü bir çalışma, idrarında yüksek BPA bulunan kişilerde obezite ve bel çevresi artışının anlamlı derecede daha sık olduğunu gösterdi.

Bir diğer araştırma, BPA’nın:

  • yağ hücresi oluşumunu hızlandırdığını,
  • var olan yağ hücrelerinin büyümesine neden olduğunu,
  • insülin direncini artırdığını

ortaya koydu.

Bu nedenle BPA için “obezojen” ifadesi bile kullanılıyor. Yani BPA, kişinin kalori alımı artmasa bile kilo alma eğilimini artıran bir kimyasal.

Diyabet açısından da benzer bulgular var:
BPA, pankreas beta hücrelerinin fonksiyonunu bozabiliyor ve glikoz metabolizmasında dengesizlik yaratabiliyor.

Kalp ve Damar Sistemine Etkisi – Neden Bu Kadar Tehlikeli?

BPA’nın kardiyovasküler hastalık riskini artırdığı uzun zamandır biliniyor.

BPA’nın kalp-damar üzerindeki olası etkileri:
  • Kan basıncını yükseltme (2015’de yapılan bir çalışma, BPA içeren kutudan çorba tüketiminin 2 saat içinde sistolik basınçta 3–5 mmHg artış yaptığını gösterdi.)
  • Arter duvarlarında inflamasyon
  • Endotel fonksiyonunda bozulma
  • LDL oksidasyonunda artış
  • Kalp ritim bozukluğu riskinde artış (özellikle kadınlarda)

Bu veriler, JAMA’daki erken ölüm çalışmasının neden “kardiyovasküler ölümlere” özel vurgu yaptığına dair ipucu veriyor.

BPA’nın Üreme Sağlığına Etkisi – Sinsi ve Az Bilinen Riskler

BPA’nın üreme sistemi üzerindeki etkileri son derece geniş.

Erkeklerde:
  • Sperm sayısında azalma
  • Testosteron düzeylerinde düşüş
  • DNA kırıkları içeren sperm oranında artış
  • Testis fonksiyonlarını bozan epigenetik etkiler

Kadınlarda:
  • Polikistik over sendromu (PCOS) ile ilişki
  • İnfertilite riskinde artış
  • Düşük yapma riskinde artış
  • Menstrüel düzensizlikler
  • Endometriozis ile ilişki

Embriyonik gelişim üzerine yapılan hayvan çalışmalarında, BPA maruziyetinin beyinde ve üreme organlarında kalıcı değişimler oluşturduğu da gösterilmiş durumda.

Termal Kağıtlar – En Yüksek BPA Kaynağı

Çoğu kişi BPA’yı yalnızca plastik şişelerle ilişkilendiriyor.

Oysa en yoğun BPA kaynağı termal fişler.

Market fişleri, ATM çıktıları, otopark makbuzları… Hepsinde kağıdın üst yüzeyinde toz halinde serbest BPA bulunuyor.

Çalışmalar şunları gösteriyor:

  • Termal kağıtlara dokunulduktan sonra, özellikle yağlı veya nemli ellerle, BPA çok daha hızlı emiliyor.
  • Bir kasiyerin idrarındaki BPA seviyesi, normal bir çalışanınkinden 30 kat fazla bulunabiliyor.
  • El kremi sürmek veya el dezenfektanı kullanmak, BPA’nın deri yoluyla emilimini 100 kat artırabiliyor.

Bu, çoğu insanın fark etmediği kritik bir maruziyet kaynağı.

“BPA Free” Ürünler Gerçekten Güvenli mi?

Bu da çok ilginç bir nokta:

BPA yasaklanmaya veya azaltılmaya başladığında, endüstri BPA’ya benzer kimyasallar üretmeye başladı: BPS, BPF, BPZ…

Ve pek çok “BPA FREE” ambalaj aslında BPS veya BPF içeriyor.

İşin kötüsü:

BPS ve BPF’in hormon bozucu etkileri BPA’dan daha az değil.
Bazı çalışmalar BPS’in:

  • kalp ritmini daha fazla bozduğunu,
  • yağ hücresi oluşumunu daha fazla artırdığını,
  • östrojen reseptörlerine daha güçlü bağlandığını

gösteriyor.

Yani “BPA yok” etiketi, çoğu zaman “güvenli” anlamına gelmiyor.

BPA’nın Çocuklarda ve Bebeklerdeki Etkileri Daha Şiddetli

Fetüs ve çocuk gelişimi hormonlara bağımlı olduğu için BPA’nın etkisi bu grupta daha dramatik.

Araştırmalar BPA maruziyetinin:

  • zeka puanı düşüklüğü
  • dikkat eksikliği
  • öğrenme güçlüğü
  • davranışsal problemler
  • anksiyete eğilimi
  • erken ergenlik

ile ilişkili olduğunu gösteriyor.

2011’den itibaren pek çok ülkede biberonlarda BPA yasaklandı. Ancak bu yasak, çocukların maruziyetini tam olarak ortadan kaldırmıyor; çünkü konserve kaplamaları, plastik oyuncaklar, termal fişler hâlâ risk oluşturuyor.

EPA ve EFSA Neden Yeni Uyarılar Yayınladı?

2023’te Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), BPA için kabul edilen günlük maruziyet düzeyini 20.000 kat düşürdü.

Bu, bir gıda güvenliği tarihinde görülmüş en büyük düşüşlerden biri.

EFSA’nın raporuna göre:

  • Mevcut BPA maruziyet düzeyleri bile sağlık için güvenli değil.
  • Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan ortalama bir birey, önerilen maksimum düzeyin 44.000 katı kadar BPA’ya maruz kalıyor olabilir.

Bu çarpıcı bir uyarı.

BPA’dan Korunmak Mümkün mü?

BPA tamamen hayatımızdan çıkmayabilir. Ama maruziyeti %60–80 azaltmak son derece mümkün.

Yapılabilecek en etkili adımlar:

1. Plastik şişe ve damacana yerine cam tercih etmek

Isıya maruz kalan plastiklerde BPA salınımı artıyor.

2. Konserve gıdayı azaltmak

Konserve kutularının iç kaplaması BPA içerir.
Harvard’daki bir çalışma, konserve çorba tüketiminin 5 gün içinde BPA seviyesini %1000 artırdığını gösterdi.

3. Termal fişlere dokunmamak

İmkân varsa fotoğrafını çekip atmak.
Kasiyerler için eldiven kullanımı ciddi bir koruma sağlıyor.

4. Plastik kapları mikrodalgada ısıtmamak

Isı BPA migrasyonunu 55 kat artırabiliyor.

5. “BPA free” etiketine temkinli yaklaşmak

Ürünün BPS/BPF içerip içermediğini araştırmak gerek.

BPA Hayatımızın İçinde, Ama Riskler Göz Ardı Edilmeyecek Kadar Büyük

BPA maruziyeti artık sadece bir “toksikoloji konusu” değil;
kardiyovasküler hastalıklardan diyabete, obeziteden üreme sağlığına, hatta erken ölüme kadar uzanan geniş bir etki alanı var.

Güncel bilimsel literatürün ağırlığı, BPA’nın insan sağlığı için gerçek bir tehdit olduğunu gösteriyor.
Bu kimyasaldan tamamen kaçmak zor olsa da, özellikle yiyecek–içecek kapları ve termal fişler gibi büyük kaynaklardan uzak durmak, maruziyeti ciddi oranda düşürebilir.

Kısacası:
BPA modern yaşamın görünmez gölgesi. Onu tamamen silemeyiz ama etkisini minimize etmek elimizde.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Çoğu Plastik Ürün Östrojenik Kimyasallar Yayar: Çözülebilecek Potansiyel Bir Sağlık Sorunu https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3222987/

⭐️⭐️ Association of Exposure to Di-2-Ethylhexylphthalate Replacements With Increased Blood Pressure in Children and Adolescents https://www.ahajournals.org/doi/full/10.1161/hypertensionaha.115.05603?sid=be69c579-505c-4e04-a84f-5a4b187da7a6

⭐️⭐️ Çocuklarda ve Ergenlerde Di-2-Etilhekzilftalat Replasmanlarına Maruz Kalmanın Artan Kan Basıncıyla İlişkisi https://www.ahajournals.org/doi/full/10.1161/hypertensionaha.115.05603?sid=be69c579-505c-4e04-a84f-5a4b187da7a6

⭐️⭐️ Bisfenol A ve insan sağlığı: literatür taraması. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23994667/

⭐️⭐️ Çoğu Plastik Ürün Östrojenik Kimyasallar Yayar: Çözülebilecek Potansiyel Bir Sağlık Sorunu https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3222987/

Dr Mustafa KEBAT
0 530 568 42 75

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Suni Tatlandırıcı Lakin Tehlikeli – Eritritol Kalp Krizi ve Felç Riskini Artırıyor!

”Şekersiz” Görünüyor Ama Gerçekten Güvenli mi?

Son yıllarda pek çok insan şeker tüketimini azaltmak için suni tatlandırıcılara yöneliyor. “Şekersiz ama tatlı” sloganlarıyla satılan ürünlerde sıkça karşımıza çıkan bir madde var: Eritritol.

Ama yeni bilimsel araştırmalar gösteriyor ki, bu tatlandırıcı “zararsız” değil, kalp krizi ve felç riskini artıran potansiyel bir tehdit olabilir.

🧁 🧁 🧁
Bilim Ne Diyor?
Eritritol Beyin Damarlarında Ne Yapıyor?

2025’te yayımlanan çarpıcı bir çalışmaya göre:

  • Eritritol, beyin damarlarındaki hücresel işlevleri bozuyor.
  • Oksidatif stresi artırarak hücrelere zarar veriyor.
  • Kan damarlarını genişleten nitrik oksit üretimini azaltıyor.
  • Pıhtı çözücü t-PA proteininin üretimini engelliyor.
  • Vazokonstriktif peptitleri artırarak damarları daraltıyor.

Kısaca, bu “tatlı” molekül damarlarda daralma ve pıhtılaşmayı teşvik ediyor.
Bu da bizi doğrudan kalp krizi ve inme (felç) riskine götürüyor.

Eritritol Vücutta Nasıl Davranır?

Eritritol sadece dışarıdan alınmaz. Vücudumuz da glikoz ve fruktozdan az miktarda eritritol üretir. Ancak hazır gıdalardaki yüksek eritritol düzeyleriyle vücut dengesinin bozulması kaçınılmazdır.

Doğal sentezlenir lakin fazlası zararlıdır.

Araştırma Nasıl Yapıldı?

Bilim insanları, insan beyin damar hücrelerini eritritole maruz bıraktı.

Sadece bir içecek kutusu kadar miktarla bile:

  • Oksidatif stres %75 arttı.
  • Koruyucu bileşik üretimi %20 azaldı.
  • Pıhtı çözücü protein t-PA üretimi düştü.

Bu bulgular, sadece birkaç saatlik eritritol temasıyla bile pıhtılaşma ve damar hasarı riskinin nasıl arttığını ortaya koydu.

❤️ ❤️ ❤️
Kalp ve Damar Sistemi İçin Riskler

Eritritolün etkileri sadece laboratuvar ortamında kalmadı.

ABD ve Avrupa’daki büyük epidemiyolojik çalışmalar, yüksek eritritol düzeyleri ile:

  • Kalp krizi
  • İnme (felç)
  • Damar tıkanıklığı
    arasındaki pozitif ilişkiyi gösterdi.

Üstelik bu ilişki, yaş, kilo, kolesterol gibi diğer risk faktörlerinden bağımsız olarak belirlendi.

❗ ❗ ❗
Neden Bu Kadar Tehlikeli?
  • Besin değeri sıfır: Eritritolün vücuda hiçbir besleyici katkısı yok.
  • Tatlı cazibe: Şeker tadı veriyor, bu yüzden bilinçsiz tüketiliyor.
  • Saklanıyor: Genellikle “şekersiz” ürünlerde gizli içerik olarak bulunuyor.
  • İçerik etiketlerinde küçücük yazılarla geçiyor.

Nerelerde Karşımıza Çıkıyor?

Eritritol, birçok “sağlıklı görünen” ürünün içinde yer alıyor:

  • “Şekersiz” veya “diyabetik” çikolatalar
  • Enerji barları
  • Tatlandırılmış kahveler
  • Vitaminli içecekler
  • Protein tozları ve takviyeleri
  • Kahvaltı gevrekleri

Neler Yapılmalı?
  • Etiketleri okuyun: “Erythritol”, “E968” gibi isimlere dikkat edin.
  • Azı karar, çoğu zarar: Tatlandırıcıyı sınırlı ve kontrollü tüketin.
  • Doğal alternatifi tercih edin: Gerçek meyveler, bal, hurma gibi doğal tatlı kaynaklarını kullanın.
  • Sağlıklı diye güvenmeyin: “Diyet” ibareli ürünlerin içeriğini mutlaka inceleyin.
📚 📚 📚
Uzmanlar Ne Diyor?

Araştırmacılar, eritritolün “saf tatlılık” sunarken hücre düzeyinde büyük yıkımlara yol açabileceğini belirtiyor. Ayrıca bu tatlandırıcının, damarlarımızı koruyan endotel hücrelerinin savunma sistemini çökerttiği gösteriliyor.

Özellikle kalp hastalığı riski taşıyanlar, şeker hastaları, hipertansiyon ya da kolesterol sorunu olanlar için eritritol kullanımı ciddi sonuçlar doğurabilir.

🧠 🧠 🧠
Tatlı Masumiyetin Arkasındaki Acı Gerçek

Eritritol, yıllarca “düşük kalorili mucize” olarak tanıtıldı. Ancak bilim, bir kez daha gösteriyor ki “kalorisiz” demek “zararsız” demek değildir.

Vücudumuz için “tatlı” olan şeylerin ardında bazen sessiz bir düşman gizlenebilir. Özellikle kalp sağlığı ve beyin damarları söz konusuysa, bu düşmanı yakından tanımak zorundayız.

Sağlık bilinçle başlar. Her lokma, bir tercihtir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Besleyici olmayan tatlandırıcı eritritol beyin mikrovasküler endotel hücre fonksiyonunu olumsuz etkiliyor https://journals.physiology.org/doi/full/10.1152/japplphysiol.00276.2025

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Badem Sütü Hayvan Hakları İle Çelişiyor mu?

Hayvan hakları savunuculuğunu, genelde samimi, yüksek ideal bir amaç olarak görüyorum. Lakin, bazı yaygın argümanlarda büyük bir mantık ve etik boşluğu olduğunu düşünüyorum. Özellikle “badem sütü” üzerinden yürüyen iklim ve hayvan hakları anlatısı, yüzeyde ne kadar temiz görünse de, arı sömürüsü ve pestisit etkileri açısından oldukça sorunlu ve samimiyetsiz bir tabloya işaret ediyor.

Veganlar, hayvan eti yememekle kalmayıp süt, peynir, yumurta, bal gibi tüm hayvan kaynaklı ürünleri reddeder. Onlara göre, bu ürünler sömürü, acı ve hayvanlara zarar verme üzerine kurulu. Elbette bu temel etik sav, büyük bir saygıyı hak ediyor. Lakin şunu sorguluyorum: Neden bu mantık, arılar için aynı şekilde uygulanmıyor? “Badem sütü” adı verilen bitkisel içecek üretimi sürecinde her yıl 10 ila 15 milyar arının öldüğüne dair araştırmalar var. Kimilerinin hayvanlardan ürün almama duruşu çok net, ama badem üretimi için kullanılan arılar hakkındaki acı gerçekler pek dillendirilmiyor.

Aslında bu, hayvanlar arasında bir ayrımcılık gibi görünüyor. Memeli hayvanlara zarar vermeyi reddederken, arılar –ki onlar da canlı, hisleri olan varlıklar– tozlaşma makineleri gibi kullanılıyor. Arıların ölümü, stresten, hastalıklardan, pestisit maruziyetinden ve taşımadan kaynaklanıyor. Bu, vegan ideallerle nasıl bağdaşır?

Bilimsel verileri incelediğimde, badem ağaçlarının çiçeklenmesi döneminde uygulanan pestisit karışlarının arılar üzerinde ölümcül etkilere sahip olduğunu gösteren sağlam araştırmalar var.

Walker ve arkadaşlarının yaptığı bir araştırmada (2022), badem ağaçlarının çiçeklenme döneminde kullanılan yaygın böcek öldürücü (örneğin chlorantraniliprole) ve mantar ilacı (propiconazole) kombinasyonlarının, arı kolonilerine sürpriz bir şekilde toksik olduğu bulunmuş. Tek başına bu kimyasallar, en yüksek etiketlenen saha uygulama oranlarında bile büyük bir ölüme neden olmazken; birlikte uygulandıklarında ölümcüllük artıyor. Ayrıca, tarımda sıklıkla kullanılan bir sprey katkı maddesi (Dyne-Amic®) da arılarda toksisiteyi ciddi ölçüde artırıyor. PubMed

Ricke ve arkadaşlarının çalışması (2021) ise, çiçeklenme dönemindeki pestisit kombinasyonlarının arı kraliçelerinin gelişimini ve yaşam süresini olumsuz etkilediğini ortaya koyuyor. Arılar kirletilmiş polen yediklerinde, kraliçe arıların pupa döneminden 7 gün sonrası hayatta kalma oranı belirgin biçimde düşüyor. PubMed

MDPI dergisinde yayımlanan başka bir çalışma ise, laboratuvar ortamında işçi arı larvalarına verilen böcek ilacı + mantar ilacı karışımlarının, tek başına uygulamalarından çok daha yüksek ölüme neden olduğunu bulmuş. MDPI

Bunlar tesadüfi bulgular değil: tank karışımları olarak kullanılan kimyasalların sinerjik (bileşik) toksik etkisi, arı ölümlerini sadece var olan bir riskten fazlasına dönüştürüyor. Yani arılar, tarım endüstrisi için sadece “arı makineleri” değil; canlı organizmalar olarak ciddi bir bedel ödüyor.

Genellikle badem sütü, hayvansal süt yerine etik ve çevresel olarak “doğru” bir alternatif olarak sunuluyor. Lakin bu bir pazarlama stratejisi: “süt” kelimesi kullanılarak, insan zihninde geleneksel sütle eşdeğer bir ürünmüş gibi bir algı yaratılıyor.

Gerçekte badem sütü, badem + su + (bazı markalarda) emülgatörden ibaret bir karışım. Hayvansal sütle biyokimyasal veya besin açısından tam olarak aynı değil. Aslında, AB ve ABD’de bazı otoriteler, “sadece hayvan kaynaklı sıvılara süt denebilir” argümanıyla çalışıyor. AB, 2017’de ürün etiketlemesinde “süt” kelimesinin yanlış kullanımını sınırlamak için yasal düzenlemeye gitmiş; resmi olarak “badem içeceği” gibi terimler önerilmiş. Lakin pazarda hâlâ “süt” denmeye devam ediyor – bu bir göz boyama olabilir mi?

Badem sütünün her ne kadar bitkisel, hafif ve popüler bir alternatif olarak sunulsa da, herkes için uygun olmayan tarafları da vardır.

Birincisi, ticari badem sütlerinin büyük bölümü gerçek badem oranı çok düşük olan, suya yoğun kıvam vericiler (karragenan, guar gam, jelan gam) ve stabilize ediciler eklenmiş ürünlerdir. Bu katkı maddeleri hassas bünyelerde şişkinlik, bağırsak hareketlerinde düzensizlik veya irritasyon oluşturabilir. Ayrıca birçok marka, tat profilini iyileştirmek için şeker veya aromalar ekler, bu da “sağlıklı alternatif” algısına rağmen gereksiz kalori ve glisemik yük yaratabilir.

Bir başka önemli konu ise, bademin doğal yapısında bulunan fitik asit nedeniyle bazı insanlarda minerallerin (özellikle kalsiyum, demir, çinko) emilimini azaltma ihtimalidir.

Son olarak, fındık ve badem alerjisi olan bireylerde badem sütü tüketimi ciddi reaksiyonlara kadar gidebilecek alerjik riskler barındırır. Bu nedenle badem sütü, herkes için “sorunsuz ve evrensel olarak sağlıklı” bir içecek değildir; etiket okuma alışkanlığı, içerik temizliği ve bireysel tolerans mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

Hayvancılığı sera gazı emisyonu, su kullanımı ve ormansızlaşma açısından suçlayanlara baktığımızda iklim değişikliğiyle mücadelede ahlaki bir çözüm olarak sunmalarına neden olur. Bu argüman güçlü bir mantık taşıyor; lakin kötü haber şu: bu ideal, arı sömürüsüne dair gerçeklerle çelişiyor.

Örneğin, badem ağaçlarının çiçeklenmesi için her yıl büyük miktarda arı kovalarını mobil olarak taşıyorlar (çoğu araştırmaya göre ABD’de arı kovanlarının %70’inden fazlası badem bahçelerine taşınıyor). Bu taşımada arılar strese giriyor, hastalanıyor, birçok koloni ciddi kayıplar yaşıyor. Bazı tahminler, polinasyon sezonu boyunca 10–15 milyar arının öldüğünü ortaya koyuyor. Bu bile başlı başına bir “sömürü” biçimi.

İklim için “sütü bırak, badem sütü iç” diyenler, aslında arı ölümlerine ya göz yumuyorlar ya da bu konuyu sistematik olarak yok sayıyor gibiler. Hayvan haklarının bir türünü savunurken, diğerini görmezden gelmek büyük bir etik çelişkiyi temsil ediyor.

Hayvan hakları savunucuları, “hayvanlar hissedebilir” ve “sömürüye karşıyız” dediğinde çok net bir çizgi çizer. Ama bu çizgi, büyük ölçüde memelilere odaklanmış durumda: inekler, tavuklar, balıklar vs. Arılar, böcekler, tozlaşmayı sağlayan canlılar bu etik tartışmanın dışında kalıyor gibi…

Hayvanların hisleri varsa, neden arılarınki göz ardı ediliyor? Arılar küçük olabilir, “uçuşan böcekler” olarak görülebilir; ama bilimsel çalışmalar onların da organizmalar olarak karmaşık biyolojisi, sosyal yapısı ve ekosistem için hayati rolleri olduğunu gösteriyor. Onlara karşı da etik bir sorumluluğumuz var.

Bu, hayvanlar arasında bir ayrımcılığa benziyor: “Sadece memeli ya da kuş olan hayvanlara yönelik hakları önemsiyorum, böcekleri değil.” Bence bu tutum, insani değerlerin samimiyetine gölge düşürüyor.

Badem üretiminin arı sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi yalnızca ölümle sınırlı değil. Bazı araştırmalar, pestisit karışımlarının kraliçe arı gelişimini etkilediğini ve ömrünü kısalttığını ortaya koyuyor. PubMed Aynı zamanda, larvalar için yapılan in vitro testler, bu karışımların ölüm oranını ciddi şekilde artırdığını gösteriyor. PubMed

Eğer hayvan haklarına ve “sömürüsüz bir dünya” idealine gerçekten inanıyorsanız, arı sömürüsünü ve tarım kimyasalı krizini de aynı etik mercekten değerlendirin. Sizin değerlerinizin temelinde “ilaçsız, acısız ve özgür hayvan yaşamı” varsa, bu değerlerin kapsamı küçük kanatlı canlılarla da sınırlandırılmamalı.

Etiketleme konusunda daha dikkatli olun: “Badem sütü” yerine “badem içeceği” demek, samimiyetin önemli bir göstergesi olabilir.

Tarımda kimyasal kullanımı ve arı sağlığına yönelik farkındalık yaratın: Sadece hayvansal tarım değil, bitkisel tarımın da hayvanlara (özellikle böceklere) verdiği zararları göz önünde bulundurun.

Vegan hareketi içinde entegre ekolojik bakışı teşvik edin: Arılar, solucanlar, böcekler – ekosistemin diğer bileşenleri olarak da önemli. Onlar da “haklara” ve etik korumaya layık varlıklar.

Samimi olabilmek için çelişkilerle yüzleşmek şart. “Hayvan hakları” idealine sadık olmak istiyorsak, sadece memeli hayvanlara değil, arılara ve diğer böceklere de etik bir sorumluluk hissetmeliyiz.

Badem sütü meselesi sadece bir içecek seçimi değil; aynı zamanda ekolojik bir tartışmanın da simgesidir. Bir yandan hayvan sömürüsünü reddederken, diğer yandan arıların kitlesel ölümüne sessiz kalmak tutarsızlık.

Gerçek cesaret; sadece etik sloganlarla kalmayıp, tüm canlılara dönük sorumluluğu samimiyetle taşımaktır. Balık, süt ineği ya da tavuk gibi büyük hayvanlar kadar, “önemsiz” dediklerimiz olan arılar da hissedebilir. Ve onların yaşamına değer vermek, etik değerlerin özünü güçlendirir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT
0 530 568 42 75

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Yakın Geleceğin Nöroergonomi Tabanlı Uygulama Protokolleri

Dünyanın bir kısmının halen Endüstri 3.0 da önemli bir kısmının Endüstri 4.0 yaşadığı ve küçük bir kısmının da Endüstri 5.0 çağının kapılarını araladığı günümüzde, teknolojinin yalnızca makinelerle sınırlı olmadığı, insanın fizyolojik ve bilişsel kapasitesini anlamaya yönelik akıllı sistemlerle bütünleştiği bir dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşümün merkezinde, insanın sadece “çalışan” değil, aynı zamanda “algılayan, düşünen ve hisseden” bir varlık olarak ele alındığı nöroergonomi yer alıyor.

Geleneksel iş güvenliği yaklaşımları; baret, gözlük, ikaz levhası ve fiziksel önlemlerle sınırlandırılmışken, nöroergonomi, zihinsel yorgunluğu algılayan algoritmalar, stresin yükselişini önceden bildiren giyilebilir teknolojiler, refleksleri eğiten dijital sistemlerle yeni bir güvenlik modeli sunmaktadır.

Tehlike sadece gözle görünende değil, dikkatin dağılması, bilişsel yükün artması ve duygusal tükenmişlik gibi görünmeyen risklerden de kaynaklanmaktadır.

Sizlere sumakta olduğum nöroergonomi tabanlı uygulama protokolleri, özellikle inşaat, maden, enerji ve ulaşım gibi yüksek riskli sektörlerde; hem kazaları azaltmak hem de çalışan performansını sürdürülebilir kılmak amacıyla tasarlanmış örneklerdir.

Protokoller; EEG, GSR, VR/AR, refleks sistemleri ve denge teknolojileriyle zenginleştirilmiş olup, yalnızca bir güvenlik önlemi değil, aynı zamanda bir insan-merkezli üretim ve yaşam kültürüdür.

Amacımız, yakın geleceğin işyerlerini yalnızca daha güvenli değil, aynı zamanda daha duyarlı, daha zeki ve daha insani kılmak… Çünkü biliyoruz ki: Zihin güvende değilse, bedenin güvenliği eksiktir.

1. Beyin Yorgunluğu ve Dikkat Takibi Protokolü (EEG Tabanlı)

Hedef Grup

Vinç operatörleri, kule çalışanları, makinistler, türbin bakım ekibi

Uygulama Adımları

  1. Çalışma öncesi EEG baret takılarak 3 dakikalık dikkat ve yorgunluk taraması yapılır.
  2. Dikkat düzeyi düşük çıkan çalışan için çalışma süresi kısaltılır, dinlenme önerilir.
  3. Geribildirim sistemi sayesinde çalışanın kendisi de anlık dalgınlık/yorgunluk farkındalığı kazanır.

Ekipman

EEG sensörlü akıllı baret, analiz paneli, mobil bildirim uygulaması

2. Stres ve Duygusal Tükenmişlik Tespit Protokolü (GSR + Nabız Tabanlı)

Hedef Grup

Vardiyalı çalışanlar, kapalı alan personeli, tünel işçileri, uzun yol sürücüleri

Uygulama Adımları

  1. Giyilebilir GSR sensörü ve nabız monitörü takılır.
  2. Stres verileri gün içinde izlenir, belirlenen eşiğin aşılması durumunda mola verilir.
  3. Psikososyal destek gerektiğinde devreye alınır.

Ekipman

Giyilebilir stres ölçer (GSR), nabız bandı, mobil uygulama

3. Reaksiyon Süresi ve Refleks Eğitimi Protokolü

Hedef Grup

Yüksek irtifa çalışanları, sürücüler, tünel işçileri

Uygulama Adımları

  1. Haftada 2 gün sabah vardiya öncesi, refleks antrenman sistemi kullanılır.
  2. Çalışan, ışık sinyalleri veya sesli komutlara mümkün olan en hızlı şekilde yanıt verir.
  3. Sonuçlar sistemde kaydedilir, gelişim takibi yapılır.

Ekipman

Işıklı refleks tahtası, mobil refleks aplikasyonları, göz takip sensörü (isteğe bağlı)

4. Görsel Algı ve Bilişsel Yük Yönetimi Protokolü (VR + AR Destekli)

Hedef Grup

Yüksekte çalışanlar, türbin içi bakım personeli, tünel açma ekibi

Uygulama Adımları

  1. VR gözlük ile senaryo bazlı eğitim: “Dikkat hataları ve bilişsel yük” simülasyonları uygulanır.
  2. Çalışanın karar verme süresi, dikkat odaklılığı analiz edilir.
  3. Uygulama sonrası kişiselleştirilmiş bilişsel yük yönetim önerisi sunulur.

Ekipman

VR gözlük, özel nöroergonomik senaryo yazılımı, performans değerlendirme sistemi

5. Duruş Kontrolü ve Statik Denge Takip Protokolü

Hedef Grup

Yüksekte çalışanlar, vinç-tavan yürüyen vinç operatörleri, bakım-onarım ekipleri

Uygulama Adımları

  1. Haftada 2 gün, 15 dakikalık denge pedi ve BOSU egzersizi yapılır.
  2. Duruş simetrisi, ayakta kalma süresi, mikro-tremor gözlemi değerlendirilir.
  3. Riskli dengesizlik yaşayan personele bireysel egzersiz reçetesi sunulur.

Ekipman

Denge pedi, BOSU topu, ayakta durma analizi platformu, fizyoterapist rehberliği

6. Bilişsel Yük Dengeleme ve Görev Dağılımı Protokolü

Hedef Grup

Yüksek zihinsel stres altında çalışan tüm personel (şantiye şefleri, kontrol mühendisleri)

Uygulama Adımları

  1. Haftalık görev bazlı bilişsel yük analizi yapılır.
  2. Aşırı yüklenen personele görev rotasyonu önerilir.
  3. İş akışı içinde “mikro-mola alanları” ve zihin dinlendirme teknikleri entegre edilir.

Ekipman

Bilişsel analiz yazılımı, mikro-mola zamanlayıcıları, VR meditasyon gözlükleri

Uygulama Takvimi Örneği (Haftalık)

GünSabah Vardiyası ÖncesiGün OrtasıHafta Sonu
PazartesiEEG taraması + denge egzersiziGSR stres takibi
SalıRefleks eğitimiGörev yükleme analizi
ÇarşambaVR bilişsel simülasyonZihin dinlendirme teknikleri
PerşembeDenge egzersiziGSR takibi + bireysel öneri
CumaEEG taraması + refleks ölçümüGeri bildirim değerlendirme toplantısı

Bilmeliyiz ki

İnsan bedeni bir makine değildir; dalgalanan duyguların, değişken dikkat düzeylerinin ve sınırlı kaynakların canlı bir sistemidir. İşte bu yüzden nöroergonomi, yalnızca bir bilim değil, aynı zamanda bir insan onuru savunusudur.

Zihinsel yükü hafifletmeye, refleksleri geliştirmeye, dikkat süresini uzatmaya ve çalışma ortamını bilişsel olarak optimize etmeye yönelik her adım; sadece iş kazalarını değil, aynı zamanda insana dair değerin görünürlüğünü artırır.

Yakın geleceğin iş yerlerinde sadece çelik burunlu botlar, gözlükler ve baretler değil; zihin okuyan sensörler, anlık stres izleyiciler ve davranışsal analiz algoritmaları da yerini alacaktır. Bu dönüşüm, tehlikeyi yalnızca bertaraf etmekle kalmayacak, tehlikenin oluşma ihtimalini zihinsel düzeyde tanıyıp önleme becerisi kazandıracaktır. Bu, bireysel farkındalığı kurumsal güvenlik kültürüne dönüştüren bir evrimin ifadesidir.

Bugün attığımız bu nöroergonomik adımlar, yarının güvenli, bilinçli ve sürdürülebilir iş ortamlarının temelini atmaktadır. İnsan, artık üretimin sadece nesnesi değil; zihinsel süreçleriyle, duygusal dengesiyle ve nörofizyolojik hassasiyetiyle üretimin öznesidir.

Çünkü geleceğin güvenliği, sadece güçlü yapılarda değil, güçlü zihinlerde inşa edilecektir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İnsan Zihinsel İş Yükü: Bir Araştırma ve Yeni Bir Kapsayıcı Tanım https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9201728/#s4

⭐️⭐️ Hareket Halindeyken Nöroergonomi: İşyeri Değerlendirmesi ve Tasarımı için Mobil EEG’nin Potansiyelinin Değerlendirilmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9846382/

⭐️⭐️ Nöroergonomi: Fiziksel ve bilişsel çalışmalara yönelik uygulamaların gözden geçirilmesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3870317/https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3870317/

⭐️⭐️ Zihinsel İş Yükü, Katılım ve İnsan Performansına Nöroergonomi Yaklaşımı https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7154497/https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7154497/

⭐️⭐️ Çalışanların Psikolojik Güvenlik Algısı ve Politik Taktik Davranışları http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1193579?utm_source=chatgpt.com

⭐️⭐️ Acil durum ve güvenlik yönetiminde nöroteknolojinin kullanımıyla daha güvenli bir çalışma ortamı yaratmak https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37270412/

⭐️⭐️ Beyinden işyerine: fNIRS’in bilişsel çalışmalarda ve işçi güvenliğindeki rolü https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10634210/

⭐️⭐️ Nörogüvenlik bilimi: Güvenlik sorunlarının sinirsel mekanizmalarını ortaya çıkarmak için ortaya çıkan yeni bir disiplin https://www.frontiersin.org/journals/neuroscience/articles/10.3389/fnins.2023.1190995/full

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Kemikler ve Su – Küçük Gençlere

Sınıf, sihirli yolculuklarına bir yenisini eklemek üzereydi. Hatice Öğretmen yine tahtanın önünde durmuş, gülümseyerek öğrencilerine bakıyordu. Çocukların gözleri parlıyordu; çünkü her bölümde yeni şeyler öğreniyor, hem de bunu gerçekmiş gibi yaşayarak tecrübe ediyorlardı. Bugünkü konu: “Kemikler ve Su” idi.

Profesör Su, her zamanki gibi şeffaf damlacıklardan oluşan peleriniyle beliriverdi. Etrafa ışık saçıyor, gülümseyerek çocukları selamlıyordu.

Profesör Su:
“Sevgili yol arkadaşlarım! Şimdi sizi bambaşka bir diyara götüreceğim. Bu diyar, insan vücudunun en sert ama aynı zamanda yaşayan bölümlerinden biri: kemikler! Siz onları sert bir iskelet olarak düşünüyorsunuz ama aslında onlar çok canlı, çok hareketli bir sistem. Ve kemiklerimizin de benim gibi suya ihtiyacı var.”

Hatice Öğretmen, ellerini birbirine üç kez çarptı. Puf! Sınıf bir anda bembeyaz parlayan bir salonda buldu kendini. Salonun duvarları dev kemik sütunlardan oluşuyordu. Tavandan sarkan kalsiyum kristalleri parıldıyor, her yerde ince su damlaları dolaşıyordu. Çocuklar büyülenmişti.

Zehra “Profesör, kemikler böyle parlayan taşlar gibi mi? Ben onları hep cansız bir çubuk gibi düşünmüştüm.”

Profesör Su:
“Güzel gözlem Zehra. Ama hayır, kemikler taş gibi ölü değildir. Onlar yaşayan dokulardır. İçlerinde hücreler yaşar: osteoblastlar (kemik yapan hücreler), osteoklastlar (kemik yıkan hücreler) ve osteositler (kemikte iletişim kuran hücreler). Ve işte bütün bu hücrelerin çalışması için suya ihtiyaç vardır.”

Tibet: “Yani kemiklerimiz içimizde çalışkan bir fabrika gibi mi?”

Profesör Su:
“Aynen öyle Tibet! Bu fabrikanın makineleri mineraller, enerji sağlayan hücreler ve tabii ki su. Su olmazsa bu makineler paslanır, yavaşlar. Tıpkı kurumuş bir toprak gibi.”

Asya: “Benim aklıma şu geliyor: Eğer su içmezsek kemiklerimiz kırılgan mı olur?”

Profesör Su:
“Harika bir soru! Evet, susuzluk zamanla kemikleri zayıflatır. Çünkü su, minerallerin kemik içine taşınmasına yardımcı olur. Ayrıca eklemlerimizi yağlayan sıvının da ana maddesi sudur. Bu yüzden su içmeyenlerin eklemleri gıcır gıcır ses çıkarır ve zor hareket eder.”

Çocuklar kemik salonunda ilerlerken devasa bir terazinin önüne geldiler. Bir kefesinde kalsiyum kristalleri, diğerinde şeffaf su damlaları vardı. Terazi tam dengedeydi.

Naz: “Bu terazi neyi gösteriyor?”

Profesör Su:
“Bu terazi kemiklerdeki mineral-su dengesini gösteriyor. Eğer su azalırsa, kalsiyum kemiklerden çözülür, kemik güçsüzleşir. Eğer su yeterliyse, kemik mineralleri yerinde durur ve sağlam kalır.”

Atlas: “Ben spor yapmayı çok seviyorum. Su içmesem koşarken kemiklerim hemen yorulur mu?”

Profesör Su:
“Kesinlikle Atlas! Spor yaparken terlersin, su kaybedersin. Eğer bu suyu yerine koymazsan, kemiklerinin içindeki hücreler yavaş çalışır. Bu da hem kaslarını hem kemiklerini yorar. Su içmek, sporcunun gizli zırhıdır.”

Salonun sonunda kocaman kapılar açıldı. İçeride kocaman yuvarlak yapılar dönüyordu. Çocuklar yaklaşınca bunların aslında eklemler olduğunu gördüler. Her biri su damlacıklarıyla yağlanmış gibiydi.

Elif: “Bunlar döner dişlilere benziyor. Neden bu kadar parlak?”

Profesör Su:
“Çünkü üzerleri sinovyal sıvı ile kaplı. Bu sıvının %90’ı sudur. Eklemlerimizde bu sıvı sayesinde kemiklerimiz sürtünmeden hareket eder. Eğer su yeterli değilse, sıvı azalır ve hareketlerimiz acı verici olur.”

Eylül: “Yani su içmek aslında eklemlerimizi yağlamak gibi mi?”

Profesör Su:
“Bravo Eylül! Aynen öyle. Su, eklem yağıdır. Onsuz kemikler birbirine sürtünür ve acıtır.”

Ege: “Ben futbol oynarken bazen dizim ağrıyor. Bu da suyla ilgili olabilir mi?”

Profesör Su:
“Evet Ege. Dizindeki eklemde sıvı azaldığında sürtünme artar. Yeterince su içersen, o sıvı yeniden çoğalır ve dizin daha rahat eder.”

Sınıf, bir bahçeye girdi. Ama bu bahçe çok farklıydı: Her yerde küçük hücre fideleri vardı. Çocuklar bakınca fidelerin aslında kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri ve trombositler olduğunu fark etti. Bu bahçe kemik iliğiydi!

Defne Yaz: “Bu da ne kadar garip! Kemiklerin içinde bahçe mi olurmuş?”

Profesör Su:
“Evet Defne. Kemiklerimizin içinde kemik iliği bulunur. Ve burası vücudun en önemli fabrikalarından biridir. Yeni kan hücrelerimiz burada üretilir. Ama bu üretim için su şarttır. Çünkü hücrelerin çoğalması, besinlerin taşınması, oksijenin ulaşması hep suyla olur.”

Kıvanç: “Yani biz su içmezsek kan hücrelerimiz daha az mı üretilir?”

Profesör Su:
“Aferin Kıvanç! Su olmazsa hücreler yavaşlar. Bu da vücudu yorgun, bitkin yapar. Hatta bağışıklık sistemi bile zayıflar.”

Mercan: “Demek ki su içmek sadece kemikleri değil, kanımızı da etkiliyor.”

Profesör Su:
“Kesinlikle Mercan. Çünkü kemikler ve kan üretimi ayrılmaz bir ikili.”

Hatice Öğretmen araya girdi:
“Çocuklar, Profesör Su bize ‘osteoblast’ ve ‘osteoklast’tan bahsetti. Bunlar zor kelimeler ama önemli. Osteoblast yeni kemik yapar, osteoklast eski kemiği yıkar. Su, bu hücrelerin çalışmasını dengeler. İşte kemiklerimizin güçlü kalmasının sırrı da budur.”

Ali: “Peki ya büyüme çağındaysak, suyun etkisi daha mı fazla?”

Profesör Su:
“Evet Ali. Büyüme çağında kemikler hızla uzar, kalınlaşır. Bu süreç için hem mineraller hem de su gerekir. Yeterli su içmeyen çocukların kemikleri daha yavaş gelişebilir.”

Nilda: “Su içmek boyumuzun uzamasına yardım eder mi?”

Profesör Su:
“Dolaylı olarak evet Nilda. Boy uzaması için kemik plakları çalışır. Bu plakların sağlıklı olması için su şarttır. Ama sadece su yetmez, dengeli beslenmek de gerekir.”

Çınar: “Benim aklıma şu geliyor: Eğer kemiklerimizin %20’si suysa, biz susuz kalınca o suyu da mı kaybederiz?”

Profesör Su:
“Mükemmel soru Çınar! Evet, kemiklerin yaklaşık %20’si sudur. Vücut susuz kaldığında kemiklerden de su çekilebilir. Bu da onların sertliğini bozar.”

Ela: “Ben kemiklerin kırılmasını düşündüm. Su, kırıkların iyileşmesini etkiler mi?”

Profesör Su:
“Kesinlikle Ela! Kırık olduğunda kemik yeni hücreler ve mineraller üretir. Bu sürecin hızlı olması için bol su gerekir. Yeterli su içmeyenlerin kırıkları daha yavaş kaynar.”

Çocuklar yürürken bir orkestrayla karşılaştı. Ama bu orkestranın çalgıları kemiklerdi! Davullar uyluk kemiklerinden, kemanlar kaburga kemiklerinden yapılmıştı. Çalgılar sadece su damlacıklarıyla dokununca ses çıkarıyordu.

Yaman: “Bu müzik ne kadar harika! Neden suyla çalınıyor?”

Profesör Su:
“Çünkü kemiklerin içindeki titreşimler de su sayesinde yayılır. Su, kemiklerin esnekliğini sağlar. Eğer hiç su olmasa, kemikler cam gibi kırılırdı.”

Defne Ebrar: “Yani su içmezsek müziğimiz de bozulur mu?”

Profesör Su:
“Çok güzel düşündün Defne! Evet, vücudun müziği dediğimiz denge, hareket, sağlık hep suyla uyum içinde olur.”

Can: “Benim aklıma puzzle geldi. Kemiklerimiz birbirine puzzle gibi mi bağlanıyor?”

Profesör Su:
“Evet Defne. İskeletimiz dev bir puzzle’dır. Ve bu puzzle’ın parçaları arasındaki boşlukları su doldurur, onları esnek ve güçlü yapar.”

Mila: “Peki yaşlandıkça neden kemikler zayıflıyor? Su ile ilgisi var mı?”

Profesör Su:
“Evet Mila. Yaşlandıkça vücutta su miktarı azalır. Kemikler de kuruyan toprak gibi kırılgan hale gelir. Bu yüzden yaşlıların daha çok suya ihtiyacı vardır.”

Aziz: “Demek ki gençken de yaşlıyken de su çok önemli.”

Profesör Su:
“Aynen Aziz! Su, kemiklerimizin her yaşta en büyük dostudur.”

Hatice Öğretmen çocuklarına dönerek:
“Çocuklar, bugün öğrendik ki kemikler sadece sert çubuklar değil; yaşayan, çalışan, üreten dokular. İçlerinde su sayesinde dengede kalan hücreler, kan üreten bahçeler, eklemleri hareket ettiren yağlar var. Yani su içmek demek, iskeletimizi güçlü, esnek ve sağlıklı tutmak demek.”

Çocuklar hep bir ağızdan:
“Artık her su içtiğimizde kemiklerimizi hatırlayacağız!”

Profesör Su gülümsedi, pelerininden minik damlacıklar saçıldı.
“İşte asıl sihir bu! Suyu içtiğinizde vücudunuzun her parçasına hayat veriyorsunuz.”

Ve sınıf tekrar gerçek dünyaya sınıflarına döndü. Lakin artık suyu sıradan bir içecek olarak değil, kemiklerini ayakta tutan bir mucize olarak görmeye başlamışlardı.

Mustafa KEBAT

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.

Dr Mustafa KEBAT

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Görünmeyen Buharla Gelen Sinsi Tehlike -Solventler

O Buhar Sandığınız Kadar Masum Değil…!!

Fabrikada çalışıyorsanız, bir tamirhanede boya kokladıysanız, matbaada ya da temizlik malzemeleriyle içli dışlıysanız… Solventlerle tanışmışsınız demektir. Bu maddeler; yüzey temizler, boya inceltir, yapıştırıcıları işler… Ancak aynı zamanda; nefesinizi kesen, başınızı döndüren, karaciğerinizi yoran, ve zamanla vücudunuzu sessizce zehirleyen düşmanlara dönüşebilir.

Peki ama bu görünmeyen tehlikeden nasıl korunacağız?

Solvent Nedir ve Nerede Karşımıza Çıkar?

Solventler, bir şeyi çözmek ya da inceltmek için kullanılan kimyasallardır.

En sık:

  • Boya ve vernik işlerinde
  • Temizlikte
  • Baskı makinelerinde
  • Yapıştırıcılarda
  • Oto tamircilerde
  • Kimya laboratuvarlarında
  • İlaç üretiminde karşımıza çıkar.

Genellikle sıvıdırlar ama hızla buhara dönüşerek fark etmeden ciğerlerinize dolabilir.

Vücuda Nasıl Girerler, Bizi Nasıl Etkilerler?

Solventler üç ana yoldan vücuda girer:

  1. Nefes yoluyla: En yaygın olanı. Uçucu buharları solumak, kimyasalı direkt kana karıştırmak gibidir.
  2. Deriyle temas: Derinizin yağı gider, kurur, çatlar. Kimyasal içeri sızar, farkında bile olmadan vücudunuza işler.
  3. Yutma (dolaylı): Elinizi yıkamadan yemek yerseniz, solventi de birlikte yemiş olursunuz.

Etkileri?

  • Baş ağrısı, halsizlik, mide bulantısı
  • Dikkat dağınıklığı
  • Ciltte egzama
  • Karaciğer-böbrek hasarı
  • Hatta bazıları KANSER yapar (örneğin benzen)!

Üstelik bu etkiler, hemen değil, günler, haftalar, hatta yıllar sonra ortaya çıkar.

Yasalar Ne Diyor? Ne Kadarına Tahammül Edebiliriz?

Türkiye’de işyerleri, “belirli bir kimyasal buharına ne kadar maruz kalınabileceğini” tanımlayan sınır değerlere uymak zorunda.

Bu sınırlar genellikle ppm (milyonda bir parça) ile ölçülür.

Bazı örnekler:

  • Benzen: 0,5 ppm’den fazlası kanser riski
  • Toluen: 20 ppm limit
  • Metanol: 200 ppm (göz ve sinir sistemi için risk)

Her işveren, çalışanlarının bu sınırları aşmaması için önlem almak zorundadır.

Tehlike Fark Edilmiyor – Bu Buhar Gözle Görünmez

Solventlerin tehlikesi çoğu zaman görünmez, kokusu bazen bile fark edilmez. Bu yüzden ölçüm şarttır.

İki tür ölçüm yapılır:

  • Ortam ölçümü: Ortamdaki buhar seviyesi belirlenir.
  • Kişisel maruziyet: Çalışanın soluduğu havadaki solvent seviyesi ölçülür.

Bunlara ek olarak, işçilerin idrar ve kan testleri ile de maruziyeti tespit edilebilir.

Kendini Korumak Mümkün mü? Elbette, ama Nasıl?
1. Zararlıyı Zararsızla Değiştir

Mümkünse daha az tehlikeli bir kimyasal kullan. Örneğin çok zehirli trikloretilen yerine, su bazlı bir temizleyici tercih edilebilir.

2. Temiz Hava Can Kurtarır
  • İşin yapıldığı yerde havalandırma şart.
  • Buharı kaynağında çeken lokal aspiratör kullanmak büyük fark yaratır.

3. Zamanla Yarışma: Daha Az Temas
  • İş süresini kısalt, sık sık mola ver.
  • Kimyasalla çalışan personeli rotasyonla değiştir.
  • Çalışma talimatlarını basit ve anlaşılır hale getir.

4. Kişisel Koruyucu Donanım (KKD)
  • Maske: Özellikle karbon filtreli (A tipi) maske kullanılmalı.
  • Eldiven: Nitril ya da neopren malzemeden olmalı.
  • Gözlük ve yüz siperi: Sıçrama riskine karşı.
  • Koruyucu giysi: Buhar geçirmez, kimyasala dayanıklı kumaş.

Unutma: Maske son çaredir, önce havayı temizle!

Eğitim ve Bilgilendirme Hayat Kurtarır

Solventle çalışan herkes şunları BİLMELİ:

  • Hangi solvent tehlikeli?
  • Ne zaman, ne kadar maruz kalınırsa risk başlar?
  • Etiketlerdeki semboller ne anlama gelir?
  • Kaza durumunda ne yapmalı?

Acil durumlarda:

  • Nefes almakta zorluk → temiz havaya çıkar.
  • Cilt teması → bol su ve sabunla yıka.
  • Göz teması → en az 15 dakika göz yıka.
  • Yutma → kusturma, su içirme yapmadan doktora git.

Bir Harita Gibi Düşün – Nerede Risk Varsa Orası Kırmızı Alan

İyi yönetilen işyerlerinde solventler için risk haritaları oluşturulur. Hangi solvent nerede, ne kadar kullanılıyor? Havalandırma yeterli mi? Hangi çalışan ne kadar etkileniyor?

Bu harita sayesinde yüksek riskli bölgeler belirlenip önlem alınabilir.

Yönetim Desteği Şart – Başta İrade Olmazsa Gerisi Boş

Bir işyerinde solventler kontrol altında tutulmak isteniyorsa:

  • Ölçümler düzenli yapılmalı
  • Raporlar tutulmalı
  • KKD stoğu eksiksiz olmalı
  • Çalışanlara periyodik sağlık taramaları uygulanmalı
  • Yönetici bilinçli olmalı, denetim sıkı tutulmalı

ISO 45001 gibi iş sağlığı sistemleri içinde bu süreçler yerleştirilmişse, iş kazaları da meslek hastalıkları da önlenebilir.

Görünmeyen Buhara Karşı Görünür Bir Direnç Şart

Solventler; işin kolayını sağlar ama sağlığı sessizce alır. Başta hiçbir belirti vermez. Ancak yıllar sonra nörolojik sorunlar, karaciğer iflası, kansere giden bir yol bırakır. Oysa bu tehlike; biraz eğitim, biraz ölçüm, biraz önlemle büyük oranda engellenebilir.

O buhar sadece buhar değil, alınan her nefes sağlığa bir yatırımdır ya da zarara bir tuğladır. Seçim, bilinçli davranan işyerlerinindir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Trikloroetilenin solunum etkileri https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0954611117304067

⭐️⭐️ Uzun süreli maruziyetten sonra seçili çözücülerin PMMA üzerindeki etkileri: tek taraflı NMR ve ATR-FTIR araştırmaları https://www.nature.com/articles/s40494-023-00881-z

⭐️⭐️ Temizlik ürünleri: Kimyaları, iç mekan hava kalitesi üzerindeki etkileri ve insan sağlığı üzerindeki etkileri https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0160412024004227

⭐️⭐️ Çözücüler ve sürdürülebilir kimya https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4685879/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

İşletmelerin Deprem Riskine Karşı İş Sağlığı ve Güvenliği Tedbirleri – IV (Çalışanlara Yönelik Eğitim ve Farkındalık Çalışmaları)

Deprem, önlenemez ancak etkisi azaltılabilir bir doğa olayıdır. Türkiye gibi aktif fay hatları üzerinde yer alan ülkelerde, sadece mühendislik çözümleri değil, aynı zamanda çalışanların bilinç düzeyi de hayati önem taşır. İşletmeler için bu gerçek, üretimin sürdürülebilirliği kadar çalışanların can güvenliğini de kapsayan geniş bir sorumluluk alanını ifade eder.

Depremin yalnızca bir “afet yönetimi” başlığı altında değil, aynı zamanda iş sağlığı ve güvenliği sistematiği içinde ele alınması gerektiği fikrinden yola çıkarak hazırlandığım bu yazıda özellikle çalışanlara yönelik eğitim ve farkındalık çalışmaları; hayatta kalma, hızlı tahliye, doğru karar alma ve kriz sonrası toparlanma süreçlerinin belirleyici rol oynadığını vurgulamaya çalıştım.

Amacım, yalnızca yasal zorunluluklara değil, aynı zamanda hayati bir bilinç kültürüne işaret eden bu konunun, işletmelerin tüm kademelerinde etkin bir şekilde yer bulmasını sağlamaktır.

4. Çalışanlara Yönelik Eğitim ve Farkındalık Çalışmaları
4.1. Genel Eğitimler (Zorunlu ve Yaygınlaştırılmış)
4.1.1. Deprem Bilinci ve Davranış Eğitimi
  • Deprem nedir, neden olur?
  • Türkiye ve özellikle İzmir’in deprem riski haritası
  • Depreme karşı kişisel ve kurumsal sorumluluklar
  • “Çök-Kapan-Tutun” tekniği uygulamalı gösterim
  • Ofis ortamında alınabilecek bireysel önlemler

4.1.2. Acil Durum Eylem Planı Eğitimi
  • İşyerine özel tahliye rotaları ve toplanma alanı bilgisi
  • Acil durum ekipleri tanıtımı
  • Gaz-elektrik-kimyasal güvenliği prosedürleri
  • Toplanma alanında davranış kuralları

4.1.3. Tahliye Eğitimi
  • Sesli uyarı sistemlerinin anlamı
  • Güvenli tahliye davranışları (panik yönetimi, engelli destekleme)
  • Merdiven, asansör, dar alan tahliyesi
  • Engelli ve hamile çalışanlar için özel senaryo eğitimi

4.1.4. İlkyardım ve Yaralı Müdahale Eğitimi (Uygulamalı)
  • En yaygın yaralanmalar (kırık, ezilme, kanama)
  • Deprem sonrası temel yaşam desteği
  • Kanama durdurma, turnike uygulaması
  • Sabitleme ve taşıma yöntemleri

5. Yangın Güvenliği Eğitimi
  • Deprem sonrası çıkabilecek yangınlara karşı risk değerlendirmesi
  • Yangın söndürücülerin kullanımı (uygulamalı)
  • Yangın kapıları ve yangın merdiveni bilgilendirmesi

4.2. Özel Hedef Grup Eğitimleri
4.2.1. Acil Durum Ekipleri için Gelişmiş Eğitim
  • Rol bazlı görev tanımları
  • Kriz anında liderlik ve koordinasyon eğitimi
  • Arama-kurtarma temel eğitimi
  • Telsiz/megafon/kilitleme cihazları kullanımı

4.2.2. Yöneticiler ve Orta Kademe Amir Eğitimi
  • Deprem sonrası çalışanları yönlendirme
  • Kurumsal iş sürekliliği farkındalığı
  • İSG sorumlulukları, yasal yükümlülükler
  • Psikolojik ilk yardım farkındalığı

4.2.3. Yeni İşe Başlayanlar için Oryantasyon Programı
  • Bina yapısal özellikleri ve risk noktalarının tanıtımı
  • Toplanma alanı uygulamalı gösterimi
  • İşbaşı öncesi deprem davranış eğitimi
  • Sıkça Sorulan Sorular (SSS) broşürü

4.3. Farkındalık Aktiviteleri ve İletişim
4.3.1. Yıl İçinde Planlanan Farkındalık Haftaları ve Etkinlikler
  • “Deprem Haftası” kapsamında bilgi stantları
  • AFAD veya belediyeden konuk konuşmacı
  • Simülasyon tırları ve çadır kurulumları
  • Ödüllü bilgi yarışmaları

4.3.2. Görsel Materyallerle Farkındalık
  • Kat koridorlarına ve odalara “Çök-Kapan-Tutun” afişleri
  • Acil çıkış yolu planlarının görünür yerlerde bulunması
  • Her çalışanın masasında “Deprem Anı Hatırlatma Kartı”

4.3.3. Dijital Eğitim ve Testler
  • E-öğrenme modülleri (videolu eğitimler, interaktif testler)
  • Mobil uygulamalarla tatbikat simülasyonu oyunlaştırması
  • Ayda 1 kısa dijital test ile hatırlatma

4.3.4. Ailelere Yönelik Bilgilendirme Broşürleri
  • Depremde işyerinde çalışan kişinin rolü nedir?
  • Evde alınacak önlemler için farkındalık broşürü
  • Çocuklara yönelik deprem bilinci içerikleri

IV. UYGULAMALI TATBİKATLARLA DESTEKLEME
1. Periyodik Tatbikatlar (Yılda en az 1 tam uygulama)
  • Tam zamanlı haberli/habersiz tatbikat
  • Senaryo bazlı uygulamalar (yaralı taşıma, yangın, gaz kaçağı)
  • Performans ölçümü ve geri bildirim formu

2. Tatbikat Gözlemci Geliştirme Eğitimleri
  • Tatbikatların değerlendirilmesi için yetkin personel eğitimi
  • Gözlem formu hazırlama, davranış analizi

V. PSİKOSOSYAL DESTEK ve DEPREM TRAVMASI EĞİTİMİ
1. Deprem Sonrası Psikolojik İlk Yardım Eğitimi
  • Korku, panik, şok belirtileri nasıl tanınır?
  • Çalışan destek hattı oluşturulması
  • Güvenlik, aidiyet ve moral destek adımları

2. Kriz Sonrası Geri Dönüş Psikolojisi Eğitimi
  • Deprem sonrası işe dönüş sürecinde yaşanabilecek sorunlar
  • Destekleyici yönetim yaklaşımları

VI. DEĞERLENDİRME VE GERİ BİLDİRİM
1. Eğitim Katılım ve Değerlendirme Formları
  • Her eğitim sonrası geri bildirim alınmalı
  • Uygulama becerileri kontrol edilmeli

2. Eğitim Raporları ve İSG Kurulu’na Sunum
  • Yıllık eğitim planı ve gerçekleşen eğitim faaliyet raporu hazırlanmalı
  • Tatbikat raporları kurul gündemlerine alınmalı

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bir firma için örnek olarak hazırlanmış basit – taslak eğitim programı aşağıdadır;

DEPREM RİSKİNE KARŞI EĞİTİM PROGRAMI
Amaç:

İşletme bünyesinde görev yapan tüm çalışanların, deprem öncesi, anı ve sonrasına ilişkin bilgi sahibi olmalarını, doğru davranış modellerini öğrenmelerini ve kriz yönetimi kültürü edinmelerini sağlamak.

I. EĞİTİM MODÜLLERİ VE İÇERİKLERİ
🔹 Modül 1: Deprem Bilinci ve Temel Afet Farkındalığı

Süre: 1 saat
Katılımcılar: Tüm çalışanlar
İçerik:

  • Türkiye’nin deprem gerçeği ve fay hatları
  • Deprem çeşitleri ve etkileri
  • İş yerinde karşılaşılabilecek yapısal ve yapısal olmayan riskler
  • Afet-kriz kavramı farkı
  • Deprem mitleri ve doğru bilinen yanlışlar

🔹 Modül 2: Deprem Öncesi Hazırlık ve Önleyici Faaliyetler

Süre: 2 saat
Katılımcılar: Tüm çalışanlar, teknik ekip
İçerik:

  • Deprem öncesi risk analizi nasıl yapılır?
  • İş ekipmanlarının sabitlenmesi
  • Kaçış yolları ve acil toplanma alanlarının tanıtımı
  • Kişisel deprem hazırlığı: Aile planları, acil durum çantası, iletişim zinciri
  • İşletmede mevcut acil durum planı tanıtımı

🔹 Modül 3: Deprem Anında Davranış Şekilleri

Süre: 1 saat
Katılımcılar: Tüm çalışanlar
İçerik:

  • “Çök-Kapan-Tutun” tekniği ve varyasyonları
  • Ekip liderleri için hızlı karar alma ve yönlendirme protokolleri
  • Asansör, merdiven, üretim alanları gibi riskli bölgelerde davranış kuralları
  • Elektrik, gaz, kimyasal riskli bölgelerde deprem anı davranışları

🔹 Modül 4: Deprem Sonrası İlk Müdahale ve Tahliye

Süre: 2 saat
Katılımcılar: İlkyardım ekibi, arama-kurtarma ekibi, yöneticiler, gönüllüler
İçerik:

  • İlk değerlendirme: Yaralı tespiti ve acil müdahale
  • Tahliye planlarının uygulanması
  • Enkaz altında kalan kişilere yaklaşım prensipleri
  • Afet sonrası toplanma alanı düzeni
  • İletişim ve bilgi aktarımı zinciri
  • Kimyasal/yangın riski varsa yapılması gerekenler

🔹 Modül 5: Tatbikat ve Senaryo Tabanlı Eğitim

Süre: Yılda en az 1 kez – toplam 3 saat
Katılımcılar: Tüm çalışanlar
İçerik:

  • Gerçek zamanlı deprem senaryosu uygulanması
  • Tahliye sürelerinin ölçülmesi
  • Ekipler arası koordinasyonun gözlemlenmesi
  • Tatbikat sonrası geri bildirim ve geliştirme önerileri
  • Liderlik refleksleri değerlendirmesi

II. EĞİTİM TAKVİMİ VE SÜREKLİLİK PLANI
Eğitim ModülüSıklıkSorumlu BirimÖlçme-Değerlendirme Yöntemi
Modül 1Yılda 1İSG Birimi / Eğitim SorumlusuÖn test – Son test
Modül 2Yılda 1Teknik Hizmetler + İSGGörsel sunum – Saha uygulaması
Modül 36 ayda 1Tüm birimlerUygulamalı gösterim
Modül 4Yılda 1Arama-Kurtarma + İlkyardımSimülasyon analizi
Modül 5Yılda 1+İSG + Üst YönetimTatbikat sonrası rapor

III. DESTEKLEYİCİ MALZEMELER VE YÖNTEMLER
  • Eğitim Videoları: Mobil uygulamalar veya intranet üzerinden erişilebilir
  • El Broşürleri: Çalışanlara dağıtılacak kısa bilgiler
  • QR Kodlu Afişler: Kaçış yolları, toplanma alanları ve acil numaraları içeren
  • Mini Simülasyonlar: VR destekli öğrenme ortamları (isteğe bağlı)
  • Görsel Haritalar: Kat planlarında riskli alanların işaretlendiği dijital haritalar

IV. ÖLÇME VE İZLEME KRİTERLERİ
  • Katılım oranları
  • Ön test – son test başarı karşılaştırması
  • Tatbikat sonrası değerlendirme raporları
  • Gözlem formları ve lider geri bildirimleri
  • Eğitim memnuniyet anketleri
  • Acil durumda görevli ekiplerin bireysel puanlamaları

Deprem, saniyeler içinde yaşanır; ancak hazırlık, bilinç ve organizasyon aylar, hatta yıllar süren sistematik bir çabanın ürünüdür. Bu nedenle işletmelerin deprem riskine karşı alacağı en stratejik önlem, sadece yapısal güvenliği sağlamakla kalmayıp, çalışanların davranışsal güvenliğini de inşa etmektir. Çünkü bir işletmenin kriz anındaki refleksi, eğitimle şekillenmiş insan kaynağının tepkileriyle belirlenir.

Bilgi ile pekiştirilmiş her davranış, panik zincirini kıran bir halkadır. Tatbikatla prova edilmiş her senaryo, gerçek bir afette hayat kurtaran bir otomatik tepkiye dönüşür. Unutulmamalıdır ki, deprem anında saniyeler içinde verilen kararlar, yıllarca süren planlamaların kalitesini test eder.

Bu bağlamda çalışanlara yönelik eğitim ve farkındalık çalışmaları, bir yasal zorunluluktan öte; işletmenin sürdürülebilirliği, itibarı ve en önemlisi insan hayatı için vazgeçilmez bir yatırımdır.
Depreme hazırlıklı işletmeler inşa etmek, önce bilinçli bireyler yetiştirmekle başlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İşyerinde Deprem Güvenliği https://www.acgov.org/cao/rmu/programs/safety/topics/earthquakes.htm

⭐️⭐️ OSHA İşyerleri için Acil Durum Hazırlığı ve Afet Güvenliği Rehberi https://www.oshaeducationcenter.com/emergency-disaster-safety-guide/

⭐️⭐️ OSHA Deprem Hazırlığı ve Müdahale. https://www.osha.gov/earthquakes/preparedness

⭐️⭐️ OSHA Deprem Rehberi. https://www.osha.gov/emergency-preparedness/guides/earthquakes#:~:text=What%20can%20I%20do%20to,likely%20you%20will%20be%20injured.

⭐️⭐️ Deprem Öncesinde, Sırasında ve Sonrasında Ne Yapmalıyım? https://www.mtu.edu/geo/community/seismology/learn/earthquake-take-action/

⭐️⭐️ OSHA’nın Acil Durum Hazırlığı ve Müdahalesindeki Rolü: Krizde Çalışanları Koruma https://udshealth.com/blog/osha-emergency-preparedness-response-guide/

⭐️⭐️ Deprem https://ehs.stanford.edu/manual/emergency-response-guidelines/earthquake

⭐️⭐️ Deprem Hazırlığı https://www.caloes.ca.gov/office-of-the-director/operations/planning-preparedness-prevention/seismic-hazards/earthquake-preparedness/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

İş Güvenliği Uzmanının Cezai Sorumluluğu

Örnek kurgu olay üzerinden iş güvenliği uzmanının cezai sorumluluğunun nasıl doğduğunu, hangi eylemlerinin suç teşkil ettiğini, hangi eylemlerinin onu koruduğunu görelim.

🔹 Örnek Kurgu Dava – Olay Özeti

2022 yılında, Ankara’da faaliyet gösteren bir orta ölçekli metal işleme tesisinde pres makinesi operatörü iş kazası geçirmiştir. Operatör, makine bakımını yaparken güvenlik koruması devre dışı bırakıldığı için elini makineye kaptırmış ve iki parmağını kaybetmiştir.

İş kazası sonrası yapılan incelemede, OSGB bünyesinde görevli C Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Ali K., işyerinde 8 aydır görevlidir.

Soruşturma Aşamasında Tespit Edilen Hususlar
İnceleme KonusuTespitUzmanın Durumu
Risk DeğerlendirmesiMevcut rapor 3 yıl öncesine aittir, güncellenmemiştir.Uzman, yeni risk analizi yapmamış.
Eğitim KayıtlarıOperatörün makine güvenliği eğitimi 2019’da verilmiş, yenilenmemiş.Uzman, eğitimleri planlamamış.
Makine Güvenlik TalimatıTalimat mevcut, ancak uygulamada koruma devre dışı bırakılmış.Uzman uyarıda bulunmuş ama belgeye geçirmemiş.
Denetim RaporlarıSon 2 aylık denetim raporu eksik.Uzman, periyodik denetimi yapmamış.
İşveren Talimatlarıİşveren, üretim sürekliliği gerekçesiyle koruyucunun devre dışı kalmasına göz yummuş.Uzman, bunu sözlü uyarmış ama resmi bildirimde bulunmamış.

Hukuki Süreç
  • Savcılık İddianamesi:
    Uzmanın, görevini ihmal ederek çalışan güvenliğini tehlikeye attığı, gerekli önlemleri almadığı ve bu ihmaliyle taksirle yaralanmaya neden olduğu iddiasıyla TCK 89/1 ve 89/2 kapsamında cezalandırılması talep edilmiştir.
  • Bilirkişi Raporu
    • İnceleme Bulguları:
      • Risk değerlendirmesi 3 yıl öncesine ait ve güncellenmemiş.
      • Periyodik denetim raporları eksik.
      • Çalışan eğitimleri eski ve güncel değil.
      • Makinenin koruyucusu devre dışı kalmış, sözlü uyarı dışında yazılı önlem alınmamış.
    • Bilirkişi Görüşü:
      • Uzman bazı görevleri yerine getirmiş ancak kritik ihmal ve belgeleme eksiklikleri mevcuttur.
      • İşverenin talimatları ve üretim baskısı, uzmanın kusurunu kısmen hafifletir, ancak tamamen ortadan kaldırmaz.
  • Savunma:
    Uzman, işverenin talimatlarına rağmen birçok kez güvenlik kapağının devre dışı bırakılmaması için uyarıda bulunduğunu, ancak bu uyarıların yazılı hale getirilmediğini belirtmiştir.
  • Mahkeme Kararı:
    • Asli Kusur: Risk değerlendirmesinin güncellenmemesi, eğitimlerin yenilenmemesi, denetim ve rapor eksikliği
    • Kısmi Hafifletici Faktör: Sözlü uyarı, olay sonrası inceleme ve raporlama
    • Sonuç: Uzmanın ihmali, iş kazasının gerçekleşmesine katkıda bulunmuştur, ancak ağır kusur işverene aittir. (Mahkeme, uzmanın bazı görevlerini yerine getirdiğini (örneğin genel denetim ve uyarı) ancak belgeleme yükümlülüğünü ihmal ettiği için kusurlu olduğuna, ancak bu kusurun “yardımcı nitelikte” olduğuna hükmetmiştir.)
  • Hüküm:
    • İş Güvenliği Uzmanı Ali K.: TCK 89/1 uyarınca 1 yıl 8 ay hapis (ertelendi)
    • İşveren: TCK 89/2 ve 173 uyarınca 3 yıl hapis + para cezası almıştır.
  • Sorumluluk Dağılımı
    • Uzman: 40–50% sorumluluk (ihmal ve belgeleme eksikliği)
    • İşveren: 50–60% sorumluluk (talimat ve üretim baskısı)

Not: Bu dağılım, olası ceza ve mahkeme kararlarında ceza indirimi veya erteleme açısından dikkate alınır.

🔹 🔹 🔹

CEZA HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRME
Uzmanın Fiili Eylemleri
FiilYapıldı mı?EtkisiHukuki Değerlendirme
Risk değerlendirmesini güncellemekKazanın doğrudan nedeniTCK 89 (taksirle yaralama) kapsamında ihmal
Eğitim planı oluşturmakÇalışan yeterince bilinçli değil6331/17 ihlali, idari para cezası + cezai sorumluluk
Güvenlik koruması ihlallerini yazılı raporlamakİspat eksikliğiTCK 173 kapsamında sorumluluk artırıcı
Denetim yapmak ve kayıt tutmakUygunsuzluk süresi uzamış6331/14 ihlali
İşverene uyarı yapmak (sözlü)Kısmen hafifletici nedenCeza indirimi (taksirin alt sınırından ceza)
Kaza sonrası bildirim ve inceleme yapmakYasal yükümlülük yerine getirilmişCeza sorumluluğunu azaltıcı etken

🔹 🔹 🔹

“İş Güvenliği Uzmanı Cezai Sorumluluk Matrisi”
Sorumluluk AlanıUzmanın Davranışıİhlal Türüİlgili MaddeCeza AralığıMahkeme Yorumu
Risk DeğerlendirmeYapmadıGörev ihmaliTCK 89/1, 6331/101–3 yıl hapisAsli kusur
Eğitim PlanıEksikGörev ihmali6331/17İdari para cezasıKusur artırıcı
DenetimYapmadıGörev ihmali6331/143 aya kadar hapisİhmal kabul
Yazılı Uyarı / RaporlamaYapmadıGörev ihmaliTCK 1731–3 yıl hapisSorumluluk artırıcı
İş Kazası BildirimiYaptıUygun6331/15Lehe durum
Genel RehberlikYaptı6331/8Lehe durum

Toplam Cezai Değerlendirme:

Uzman, asli görevlerinden birkaçını ihmal etmiş olup kusurlu, ancak işverenin sorumluluğu baskın olduğundan cezası ertelenmiştir.

📘 📘 📘

Sonucun Değerlendirmesi

Bu dava örneği, İş Güvenliği Uzmanı’nın “işverene karşı danışman” konumunda olsa bile,

  • Risk değerlendirmesini güncellememek,
  • Eğitim ve denetim kayıtlarını tutmamak,
  • Uyarıları yazılı belgelemeden bırakmak
    gibi ihmallerin, ceza hukuku açısından kişisel sorumluluk doğurduğunu açıkça göstermektedir.

Buna karşılık, yazılı uyarı, eğitim kayıtları, imzalı denetim raporları ve kaza sonrası inceleme raporu gibi belgeler uzmanın kusur oranını ciddi şekilde azaltır.

Sonuç
  1. İş Güvenliği Uzmanı, bazı görevleri yerine getirmiş olsa da kritik ihmaller söz konusudur.
  2. Ceza hukuku açısından, taksirle yaralanmaya katkı sağlamış ve belgelenmemiş uyarılar nedeniyle sorumlu tutulabilir.
  3. Mahkeme, kusur ve hafifletici etkenleri değerlendirerek, ertelenmiş hapis cezası uygulanabilir.
  4. Bu örnek, iş güvenliği uzmanının görevlerini eksiksiz ve belgelendirilmiş şekilde yürütmesinin, ceza sorumluluğunu doğrudan etkilediğini gösterir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Sosyolojik Düzlem – Kültür ve Yapı Bilinciyle Hareket Eden Yöneticiler

Sosyolojik düzlemde konumlanan yönetici, kurumun yalnızca görünen yapısını değil, aynı zamanda onun kültürel kodlarını, ritüellerini, sembollerini ve görünmez ilişkiler ağını okuma becerisine sahip olan kişidir. Bu yönetici tipi, bireyleri yalnızca görev tanımlarıyla değil, aynı zamanda sosyal roller, grup dinamikleri ve kolektif bilinç düzeyinde değerlendirir. Onun dünyasında yönetim, yalnızca karar alma değil; aynı zamanda anlam üretme, bağ kurma ve kültürel sürekliliği sağlama işidir. Bu yönelim, özellikle çok sesli, çok kültürlü ve tarihsel derinliği olan kurumsal yapılarda belirleyici bir rol oynar. Ancak bu etki, yalnızca sosyolojik düzlemde kalırsa, bireysel duygular, teknik süreçler ve etik yönelimler göz ardı edilebilir. Çünkü kültürel yapı kurmak, yalnızca sosyal değil; aynı zamanda psikolojik, teknik ve felsefi bir iştir.

Sosyolojik yönetici, kurumun içsel dokusunu tanır. Toplantıların dili, e-postaların tonu, ofis düzeni, kıyafet tercihleri, kahve molalarının süresi gibi görünürde sıradan olan unsurlar onun için anlam taşır. Bu unsurlar, kurumun habitus’unu, yani içselleştirilmiş davranış kalıplarını oluşturur. Pierre Bourdieu’nün habitus kavramı burada belirleyicidir: bireyler, içinde bulundukları sosyal yapının etkisiyle belirli düşünme, hissetme ve davranma biçimlerini geliştirirler. Sosyolojik yönetici, bu biçimleri tanır, analiz eder ve dönüştürmeye çalışır. Bu dönüşüm, yalnızca bireylerin değil; kurumun da gelişim sürecini etkiler.

Felsefi düzlemden bakıldığında, sosyolojik yönetici çoğu zaman “bu yapı neyi mümkün kılıyor?” sorusunu sorar. Bu da onun karar alma süreçlerini etik ve varoluşsal bir derinlikle biçimlendirmesini sağlar. Michel Foucault’nun “her söylem bir iktidar ilişkisidir” sözü burada anlam kazanır. Sosyolojik yönetici, kurum içindeki söylemleri, temsil biçimlerini ve güç dağılımlarını analiz ettiğinde, yalnızca yönetim değil; aynı zamanda özgürleşme alanları da üretir. Bu üretim, kurumun demokratikleşmesini sağlar. Çünkü yapı, yalnızca işlevsel değil; aynı zamanda ideolojik bir düzlemdir. Ve bu düzlem, ancak fark edildiğinde dönüştürülebilir.

Psikolojik düzlemde sosyolojik yönetici, bireylerin duygusal ihtiyaçlarını sosyal bağlam içinde değerlendirir. Bir çalışanın sessizliği, yalnızca içsel bir kırgınlık değil; aynı zamanda grup içindeki temsil eksikliği olabilir. Bir yöneticinin otoriterliği, yalnızca kişisel bir eğilim değil; aynı zamanda kurumun tarihsel kültürünün bir yansıması olabilir. Sosyolojik yönetici, bu tür davranışları bireysel değil; yapısal düzeyde analiz eder. Bu analiz, çatışmaları kişiselleştirmek yerine sistemle ilişkilendirmeyi sağlar. Bu da kurum içindeki gerilimleri daha derinlikli biçimde çözme olanağı sunar.

Teknik yöneticiyle karşılaştırıldığında, sosyolojik yönetici daha az süreç kurar ama daha fazla yapı okur. Teknik yönetici, süreçleri tanımlar, performans ölçütleri belirler, çıktıları analiz eder. Sosyolojik yönetici ise bu süreçlerin hangi kültürel kodlarla işlediğini, hangi sembollerle temsil edildiğini ve hangi güç ilişkileriyle sürdürüldüğünü analiz eder. Bu fark, iki yönetici tipinin birbirini tamamlayabileceğini gösterir. Süreç kurmak, yapı okumakla desteklendiğinde, kurum hem işlevsel hem de anlamlı hale gelir.

Psikolojik yöneticiyle karşılaştırıldığında, sosyolojik yönetici daha az bireysel odaklıdır. Psikolojik yönetici, bireylerin duygusal ihtiyaçlarını, içsel çatışmalarını ve motivasyon kaynaklarını tanır. Sosyolojik yönetici ise bu bireysel dinamikleri sosyal bağlam içinde değerlendirir. Bu fark, iki yönetici tipinin farklı düzlemlerde etkili olduğunu gösterir. Psikolojik yönetici bireysel aidiyet sağlar; sosyolojik yönetici kolektif bilinç üretir. Bu iki düzlem bir araya geldiğinde, kurum hem birey hem de topluluk düzeyinde güçlenir.

Felsefi yöneticiyle karşılaştırıldığında, sosyolojik yönetici daha yapı odaklıdır. Felsefi yönetici kararlarının ardındaki anlamı sorgular; etik, varoluş ve hakikatle ilgilenir. Sosyolojik yönetici ise bu kararların hangi sosyal yapılar içinde üretildiğini, hangi kültürel kodlarla meşrulaştırıldığını ve hangi sembollerle temsil edildiğini analiz eder. Bu fark, iki yönetici tipinin farklı sorular sorduğunu gösterir. Felsefi yönetici “neden?” sorusunu sorar; sosyolojik yönetici “nasıl mümkün oldu?” sorusunu. Bu iki soru bir araya geldiğinde, kurum hem anlam hem de yapı üretir.

Sosyolojik düzlemde güçlü olan bir yönetici, kriz anlarında yapısal çözüm üretici, değişim süreçlerinde kültürel dönüştürücü, başarı anlarında ise kolektif temsil sağlayıcı bir rol oynar. Onun varlığı, kurumun sosyal bağışıklık sistemini güçlendirir. Çalışanlar, yalnızca görev değil; temsil edildiklerini hisseder. Bu his, yalnızca bireysel değil; aynı zamanda kolektif bir etki yaratır. Çünkü temsil, kurumun görünmez taşıyıcılarından biridir. Ve bu temsil zayıfladığında, yapı en sağlam görünen yerinden kırılır.

Felsefi düzlemde sosyolojik yöneticinin en büyük sınavı, yapı okumasını etik bir derinlikle buluşturmaktır. “Bu yapı kimleri dışlıyor?”, “Bu temsil biçimi hangi değerleri taşıyor?”, “Bu karar hangi kültürel mirasa dayanıyor?” gibi sorular, sosyolojik düzlemin felsefi derinlikle buluştuğu noktalardır. Bu sorular, yalnızca analiz değil; aynı zamanda sorumluluk üretir. Hannah Arendt’in “her eylem, başkalarıyla birlikte başlatılan yeni bir başlangıçtır” sözü burada yeniden anlam kazanır. Sosyolojik yönetici, yapıyı dönüştürerek yeni başlangıçlar üretir. Bu da kurumun tarihsel sürekliliğini kesintiye uğratmadan yenilik üretmesini sağlar.

Psikolojik düzlemde sosyolojik yöneticinin en büyük sınavı, kolektif bilinç üretimini bireysel duyarlılıkla dengelemektir. “Bu kişi neden dışlandı?”, “Bu ekip neden geri çekiliyor?”, “Bu davranış hangi sosyal normdan besleniyor?” gibi sorular, sosyolojik düzlemin psikolojik farkındalıkla buluştuğu noktalardır. Bu sorular, yalnızca yapı değil; aynı zamanda bağ üretir. Çünkü kurumlar, yalnızca sosyal değil; aynı zamanda duygusal varlıklardır. Ve bu duygular, sosyal yapılarla desteklendiğinde, yalnızca işler değil; yaşar.

Teknik düzlemde sosyolojik yöneticinin en büyük sınavı, yapı okumasını sistem kurma becerisiyle dengelemektir. “Bu süreç hangi kültürel kodlarla işler?”, “Bu performans ölçütü hangi sosyal etkileri yaratır?”, “Bu karar hangi sembollerle temsil edilir?” gibi sorular, sosyolojik düzlemin teknik derinlikle buluştuğu noktalardır. Bu sorular, yalnızca analiz değil; aynı zamanda tasarım üretir. Çünkü kurumlar, yalnızca sosyal değil; aynı zamanda sistemsel varlıklardır. Ve bu sistemler, sosyal yapılarla desteklendiğinde, yalnızca işler değil; anlam üretir.

Nietzsche’nin “hakikat, çoğu zaman güç ilişkileriyle maskelenir” sözü, sosyolojik yöneticinin en temel uyarısıdır. Bu yönetici tipi, kurumun görünürdeki düzeninin ardındaki güç ilişkilerini, temsil eksikliklerini ve sembolik dışlamaları tanıdığında, yalnızca yönetim değil; aynı zamanda özgürleşme üretir. Bu üretim, kurumun demokratikleşmesini sağlar. Çünkü yapı, yalnızca işlev değil; aynı zamanda ideolojidir. Ve bu ideoloji, Ve bu ideoloji, ancak fark edildiğinde dönüştürülebilir. Sosyolojik düzlemde konumlanan yönetici, bu farkındalığı kurumsal yaşamın merkezine taşıdığında, yalnızca süreçleri değil, kurumun kendisini dönüştürmeye başlar. Çünkü her kurum, yalnızca işleyen bir sistem değil; aynı zamanda bir anlam örgüsüdür. Bu örgü, tarihsel deneyimlerle, kültürel kodlarla ve sosyal ilişkilerle örülür. Sosyolojik yönetici, bu örgüyü çözümleyerek yeniden dokuma cesareti gösterdiğinde, kurumun geleceği yalnızca stratejik değil, aynı zamanda kültürel olarak da şekillenmiş olur.

Bu noktada, sosyolojik yöneticinin rolü yalnızca analiz eden değil; aynı zamanda tasarlayan bir role dönüşür. Kurumun ritüellerini yeniden yapılandırmak, temsil biçimlerini çoğullaştırmak, güç ilişkilerini daha adil hale getirmek onun sorumluluğudur. Bu sorumluluk, yalnızca yönetsel değil; aynı zamanda etik bir yükümlülüktür. Çünkü kültürel yapı, bireylerin kendilerini ifade etme biçimlerini, görünürlüklerini ve kuruma aidiyetlerini doğrudan etkiler. Sosyolojik yönetici, bu etkileri tanıdığında, yalnızca kurumun dış yüzünü değil; iç ruhunu da dönüştürmeye başlar.

Bu dönüşüm, diğer yönetici tipleriyle kurulan ilişki sayesinde derinleşir. Teknik yönetici, sistem kurar; sosyolojik yönetici, bu sistemin hangi kültürel kodlarla işlediğini analiz eder. Psikolojik yönetici, bireylerin duygusal ihtiyaçlarını tanır; sosyolojik yönetici, bu ihtiyaçların hangi sosyal yapılar içinde şekillendiğini değerlendirir. Felsefi yönetici, kararların ardındaki anlamı sorgular; sosyolojik yönetici, bu anlamın hangi sembollerle temsil edildiğini ve hangi normlarla meşrulaştırıldığını çözümler. Bu karşılıklı etkileşim, kurumun çok katmanlı doğasını görünür kılar.

Sosyolojik düzlemde etkili bir yönetici, yalnızca kültürü tanıyan değil; aynı zamanda kültürle çalışan kişidir. Bu çalışma, yalnızca gözlem değil; müdahale içerir. Kurumun görünmez yapıları, ancak müdahale edildiğinde dönüşür. Bu müdahale, bazen bir toplantının biçimini değiştirmek, bazen bir karar alma sürecine farklı sesleri dahil etmek, bazen de bir sembolü yeniden tanımlamak şeklinde olabilir. Her müdahale, kurumun kolektif bilinç düzeyinde bir titreşim yaratır. Bu titreşim, zamanla kurumsal kimliği yeniden şekillendirir.

Bu yeniden şekillenme sürecinde, sosyolojik yönetici kurumun tarihsel sürekliliğini gözetmekle birlikte, yenilik üretme sorumluluğunu da taşır. Çünkü kültür, yalnızca geçmişin mirası değil; aynı zamanda geleceğin potansiyelidir. Sosyolojik yönetici, bu potansiyeli tanıdığında, kurumun yalnızca bugünü değil; yarını da inşa etmeye başlar. Bu inşa süreci, yalnızca stratejik değil; aynı zamanda sembolik bir süreçtir. Çünkü kurumlar, yalnızca ne yaptıklarıyla değil; nasıl temsil edildikleriyle de tanımlanır.

Sonuç olarak, sosyolojik düzlemde konumlanan yönetici, kurumun kültürel mimarıdır. O, yalnızca yapı değil; anlam üretir. Yalnızca süreç değil; sembol tasarlar. Yalnızca temsil değil; çoğulluk yaratır. Bu yaratıcılık, kurumun görünmez yüzünü görünür kılar. Ve bu görünürlük, yalnızca estetik değil; aynı zamanda etik bir değere dönüşür. Çünkü temsil, yalnızca görünmek değil; tanınmak, duyulmak ve dahil olmak demektir.

Sosyolojik yönetici, kurumun hafızasıdır. Onun taşıdığı bilgi, yalnızca veri değil; deneyimdir. Onun kurduğu bağ, yalnızca ilişki değil; kolektif bilinçtir. Onun yönettiği süreç, yalnızca işlev değil; kültürel sürekliliktir. Bu nedenle sosyolojik düzlemde etkili bir yönetici, kurumun yalnızca bugünüyle değil; geçmişi ve geleceğiyle de ilgilenir. Bu ilgilenme biçimi, kurumun çok katmanlı doğasını tanımakla kalmaz; onu dönüştürme cesaretini de içerir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

NOT: Diğer yönetici tiplerini okumak isterseniz; web sitemizden arama yaparak okuyabilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Daha Fazla

Susturulmuş Alarm, Çalmayan Siren Tehlikesi’ne Karşı Görünmeyen Kalkanı Canlı Tutmak

SIS Periyodik Test Planlaması

Endüstriyel tesislerde, can ve mal güvenliğini sağlayan otomatik bir güvenlik sistemi olduğunu bilmek içimizi rahatlatır. Ancak bu sistemin çalıştığından gerçekten emin miyiz?

Bir yangın algılama sistemi var diyelim. 5 yıldır hiç devreye girmedi. Ne güzel, değil mi?
Hayır! Belki de devreye giremiyor çünkü çalışmıyor.

İşte tam da bu nedenle, SIS – Güvenlik Enstrümanlı Sistemler için periyodik test planlaması, sadece bir prosedür değil, olası bir facianın önlenmesi anlamına gelir.

Bu yazı bir başlangıç olsun. Önümüzdeki hafta, ”Endüstrinin Emniyet Kemeri – SIS, SIF ve SIL Nedir?” yazısı devam edeceğim. Sonrasında da konu ile ilgili ayrıntıları her hafta sizlere sunacağım…

🔧 🔧 🔧
SIS Nedir, Ne Değildir?

SIS (Safety Instrumented System);
Tesislerde ortaya çıkabilecek belirli tehlikeli olayları algılayıp, müdahale ederek süreci güvenli duruma getiren sistemler bütünüdür.

Bu sistem;

  • Sensörlerden (örneğin: sıcaklık, basınç sensörleri),
  • Mantıksal karar veren kontrol birimlerinden (örneğin: PLC),
  • Müdahale eden ekipmanlardan (örneğin: vanalar, motor durdurucular) oluşur.

⛔ Ancak unutmayın:
Bir sistem var olmasıyla değil, doğru çalışmasıyla güvenlik sağlar.
Bunun için: “Planla – Test Et – Belgele – Tekrarla” döngüsü hayati önemdedir.

👷‍♂️ 👷‍♂️ 👷‍♂️
Periyodik Test Planlaması Neden Gerekli?

SIS bileşenleri zamanla:

  • Toz, nem, sıcaklık değişimleri,
  • Titreşim ve mekanik yorgunluk,
  • Yazılım arızaları veya kullanıcı hataları nedeniyle
    işlevini kaybedebilir.

Her ne kadar “kendini test eden sistemler” (self-diagnostic systems) yaygınlaşsa da, elle veya otomasyon destekli testlerin düzenli şekilde yapılması zorunludur.

Birçok uluslararası standart (özellikle IEC 61511 TS EN 61511-1 – (2018)) SIS sistemleri için periyodik test sıklığı belirlenmesini ve uygulanmasını zorunlu kılar.

🧭 🧭 🧭
Test Planlamasında Dikkat Edilmesi Gereken 7 Kritik Nokta
1. Test Aralığını (Test Interval) Belirleyin

Sistem performansı, SIL seviyesi ve prosesin tehlike potansiyeli göz önünde bulundurularak test aralıkları belirlenmelidir.

  • SIL 1 için genellikle 1 yılda bir test yeterli olabilir.
  • SIL 3 sistemler için bu aralık 3-6 ay gibi kısa süreler olabilir.

2. Her Bir SIF’i Ayrı Ele Alın

SIS sistemindeki her SIF (Güvenlik Fonksiyonu) için ayrı bir test planı hazırlanmalı.
Vanalar, sensörler, PLC giriş-çıkışları ayrı ayrı test edilmelidir.

3. Test Yöntemini Belirleyin
  • Fonksiyonel test mi yapılacak?
  • Yazılım güncelleme sonrası sistemin tepkisi mi kontrol edilecek?
  • Fiziksel müdahale mi gerekli?

Test, riski artırmayacak şekilde ve gerekiyorsa üretim dışı zamanda yapılmalıdır.

4. Bypass Yönetimi

Test sırasında SIS devre dışı kalabilir.
Bu durum üretim güvenliğini etkileyebilir.
“Bypass kontrol protokolü” olmadan test yapılmamalıdır.

5. Test Kapsamını Belirleyin

Tam test mi?
Parçalı test mi?
Kritik fonksiyonlara mı odaklanılacak?

Kapsam doğru belirlenmezse, riskli boşluklar kalabilir.

6. Belgelenebilirlik ve İzlenebilirlik

Her test sonrası:

  • Testi yapan kişi/ekip adı,
  • Test tarihi,
  • Test sonuçları,
  • Alınan aksiyonlar (örneğin arıza, yedek parça değişimi),
  • Gözlemler detaylı şekilde yazılı hale getirilmelidir.

Bu kayıtlar, işverenin yasal yükümlülükleri ve olası bir kazada savunma aracı açısından kritiktir.

7. Bakım – Arıza – Tekrar Test Döngüsü

Testte hata çıkan sistemin bakım sonrası tekrar test edilmesi gerekir.
Bu ikinci test de kayıt altına alınmalı.

Gerçek Hayattan Örnek:

Bir boya üretim tesisinde, tutuşabilir solvent tankında sıcaklık sensörü arızalı olduğu halde uzun süre fark edilmemiştir.
Periyodik test sırasında bu durum tespit edilmiş ve kontrol vanası da tepki vermemiştir.

💥 Potansiyel:
Bir yangın durumunda, sistem kendini kapatamayacak, tank basınçla patlayacak, çevreye solvent yayılacak.

🛑 Önleyici test sayesinde olay yaşanmadan önlenmiştir.

⚙️ ⚙️ ⚙️
Kim Sorumlu?

Bu testlerin planlanması ve uygulanmasında:

  • Bakım Mühendisliği,
  • İş Güvenliği Birimi,
  • Proses Sorumluları,
  • Otomasyon/PLC ekipleri birlikte çalışmalıdır.

İş güvenliği uzmanları olarak, bu testlerin yapılmasını takip etmek, eksik uygulamalar için uyarı ve öneri vermek, raporları talep etmek ve doğrulamak bizim sorumluluğumuzdur.

🧭 🧭 🧭
Sonuç

SIS sistemlerinin periyodik test planlaması, tıpkı bir kalp atışı gibidir:
Eğer atıp atmadığını düzenli kontrol etmezseniz, varlığı sizi kurtarmaz.

Her başarılı test,
her alınmış kayıt,
her fark edilen arıza,
olası bir faciayı önceden durdurabilir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla