Sağlığınız İçin Hangi Tuz

Tuz, insanlık tarihinin en eski ve en temel gıda katkılarından biridir. Sadece lezzet artırıcı bir unsur değil, aynı zamanda hücresel işlevlerin düzenlenmesinde, sinir iletimi ve kas kasılmasında hayati rol oynayan bir elektrolittir. Tuzun kimyasal bileşimi, işlenme şekli ve içerdiği mineraller, sağlık üzerindeki etkilerini doğrudan belirler. Bu nedenle, farklı tuz türlerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi, hem beslenme bilimi hem de halk sağlığı açısından kritik öneme sahiptir.

Bu yazıda sizler için, yaygın olarak kullanılan altı farklı tuz türü — rafine sofra tuzu, deniz tuzu, Himalaya tuzu, Çankırı kaya tuzu, Fleur de Sel ve iyotlu tuz — işlenme durumu, mineral içeriği, sodyum oranı, katkı maddesi varlığı, lezzet profili ve sağlık etkileri açısından sistematik olarak karşılaştırdım. Her bir tuz türünü, hem kimyasal hem de organoleptik özellikleri bakımından değerlendirmeye çalıştım; özellikle sodyum yoğunluğu ve mineral çeşitliliği gibi parametreler üzerinden sağlık riskleri ve faydalarını ön plana aldım.

Rafine sofra tuzu, yüksek sodyum içeriği ve katkı maddeleri nedeniyle hipertansiyon gibi kardiyovasküler risklerle ilişkilendirilirken; Himalaya ve kaya tuzu gibi doğal tuzlar, daha düşük sodyum oranları ve zengin mineral profilleriyle dikkat çekmektedir. Deniz tuzu, doğal yapısına rağmen mikroplastik kontaminasyonu riski taşırken; Fleur de Sel gibi gurme tuzlar, sınırlı kullanım alanlarıyla daha çok gastronomik değer taşır. İyotlu tuz ise, iyot eksikliği görülen bölgelerde tiroid fonksiyonlarını desteklemek amacıyla halk sağlığı politikalarında önemli bir yer tutar.

🧂 🧂 🧂
Tuz Çeşitleri Karşılaştırma Tablosu
Tuz Türüİşlenme DurumuMineral İçeriğiSodyum OranıKatkı MaddesiLezzet ProfiliSağlık Etkisi
Rafine Sofra TuzuYüksekDüşük (sadece NaCl)%99+Genellikle varKeskin, yoğunYüksek sodyum, katkı maddeleri nedeniyle hipertansiyon riskini artırabilir
Deniz TuzuOrtaMagnezyumPotasyum Çinko%95–98Genellikle yokHafif mineral aromasıDoğal mineraller içerir, ancak mikroplastik riski vardır
Himalaya TuzuDüşük80+ iz mineral (demir vb.)%84–86YokHafif tatlı, yumuşakMineral açısından zengin, sodyum oranı daha düşük
Kaya Tuzu (Çankırı)DüşükKalsiyum, Demir, Potasyum%85–88YokDoğal, hafif keskinDoğal yapısı sayesinde katkısız, mineral desteği sağlar
Fleur de SelDüşükMagnezyum Kalsiyum%94–96YokSofistike, hafif tatlıAz miktarda kullanılır, gurme mutfaklarda tercih edilir
İyotlu TuzYüksekİyot eklenmiş%99+İyot katkısıSofra tuzuna benzerİyot eksikliği olan bölgelerde tiroid sağlığı için faydalı
🧠 🧠 🧠
Sağlık Açısından Hangi Tuz Tercih Edilmeli?
1. Sodyum Miktarı Önemlidir

Sodyum, vücut için gerekli bir mineraldir lakin fazlası:

  • Yüksek tansiyon
  • Kalp hastalıkları
  • Böbrek yükü
  • Kemik erimesi gibi sorunlara yol açabilir.

Bu nedenle daha düşük sodyum içeren tuzlar (örneğin Himalaya ve kaya tuzu) tercih edilmelidir.

2. Mineral Zenginliği Aranmalıdır

Rafine tuzlar sadece sodyum klorür içerirken, doğal tuzlar:

  • Magnezyum
  • Potasyum
  • Kalsiyum
  • Demir gibi iz minerallerle vücudu destekler.

Bu mineraller sinir sistemi, kas fonksiyonları ve bağışıklık için önemlidir.

3. Katkı Maddelerinden Kaçının

Rafine tuzlar genellikle:

  • Akıcılığı artırmak için alüminyum silikat gibi katkılar
  • Topaklanmayı önleyici maddeler içerir.

Bu katkılar uzun vadede vücutta birikerek zararlı olabilir.

4. İyot Durumu Göz Önünde Bulundurulmalı

İyot eksikliği, tiroid hastalıklarına neden olabilir. Eğer iyotlu gıdalar (deniz ürünleri, süt ürünleri) yeterince tüketilmiyorsa, iyotlu tuz tercih edilmelidir. Ancak fazla iyot da tiroidi olumsuz etkileyebilir.

✅ ✅ ✅
En Sağlıklı Tuz Tercihi Hangisi?

🔹 Günlük kullanım için:Doğal kaya tuzu (örneğin Çankırı kaya tuzu) veya Himalaya tuzu, katkısız ve mineral açısından zengin olduğu için tercih edilmelidir.

🔹 İyot eksikliği riski varsa: → Haftada birkaç gün iyotlu tuz kullanımı dengeli bir çözüm olabilir.

🔹 Gurme ve özel yemekler için:Fleur de Sel gibi doğal deniz tuzları, lezzet katmak için az miktarda kullanılabilir.

🔹 Tuz miktarı kontrolü: → Günlük tuz tüketimi 5 gramı geçmemeli (yaklaşık 1 çay kaşığı). Bu miktar tüm yemeklerdeki toplam tuzu kapsar.

🌿 🌿 🌿
Ekstra İpuçları
  • Tuz yerine baharatlar (kekik, kimyon, zerdeçal) kullanarak lezzet artırılabilir.
  • Limon suyu, sirke, sarımsak gibi doğal aromalar tuz ihtiyacını azaltır.
  • Paketli gıdalardaki “gizli ve işlenmiş tuz” miktarına dikkat edin (örneğin hazır turşu, hazır çorba, cips).

Tuzun türü, sadece damakta bıraktığı tatla değil; içerdiği mineraller, işlenme derecesi ve sağlık üzerindeki etkileriyle de değerlendirilmelidir. Modern beslenme anlayışı, artık sadece kalori ve makro besin öğeleriyle değil, mikro besin bileşenleri ve katkı maddeleriyle de ilgilenmektedir. Bu bağlamda, tuz seçiminde bilinçli tercihler yapmak, özellikle hipertansiyon, böbrek hastalıkları ve tiroid bozuklukları gibi kronik sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli bir adımdır.

Bu. yazıda, farklı tuz türlerinin avantajlarını ve sınırlılıklarını ortaya koyarak, tüketicilere ve sağlık profesyonellerine bilimsel bir perspektif sunmayı amaçladım. Rafine tuzun yaygın kullanımı, sağlık risklerini artırırken; doğal ve mineral açısından zengin tuzlar, daha dengeli bir elektrolit alımı sağlayabilir. Lakin her tuz türü, kullanım miktarı ve bireysel sağlık durumu göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak, “doğru tuz” kavramı, tek bir türle sınırlı değildir. Kullanım amacı, sağlık durumu ve beslenme alışkanlıkları doğrultusunda en uygun tuzun seçilmesi, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde daha sağlıklı bir yaşamın kapılarını aralayacaktır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Pişmiş Pirinç Buzdolabında Saklanabilir mi?

Pişmiş Pirincin Buzdolabında Saklanması ırasında Toksin Oluştuğu İddiaları — Gerçekler, Kanıtlar ve Güvenli Uygulamalar

Pişmiş pirinç, Bacillus cereus adlı bakterinin sporlarıyla kontamine olabilir; bu sporlar pişirmede ölmez ve uygun olmayan soğutma/ saklama koşullarında çoğalıp toksin (özellikle cereulide adlı emetik toksin ve bazı enterotoksinler) üretebilir. PMC

Cereulide (kusma tipi toksin) ısıya dayanıklıdır; yani toksin bir kez oluştuğunda yeniden ısıtma çoğunlukla toksini parçalamaz. Bu yüzden pişmiş pilavı “sadece tekrar ısıtarak güvenli hale getireyim” demek yanlış olur. PubMed

Doğru uygulamalar (hızlı soğutma, soğutucuda uygun süre, tek kez yeniden ısıtma veya derin dondurma) bu riskleri büyük oranda azaltır. Buzdolabına koymak çoğu durumda riski düşürür — ancak “dondurup sonra yeniden ısıtsanız bile” önceden oluşmuş cereulide toksini yok olmaz. PMC

1. Neden pirinç? — B. Cereus’un Özellikleri ve Mekanizma
  • Bacillus cereus, toprak ve bitki yüzeylerinde yaygın bulunan bir bakteri türüdür; pirinç (özellikle kuru pirinç) ve diğer nişastalı gıdalar üzerinde kolayca bulunabilir. Piyasadaki çiğ pirinç taneciklerinde sporlara sık rastlanır. PMC
  • Bu bakterinin özellikle iki klinik toksin profili vardır:
    1. Emetik (kusma) sendromu: Sorumlu toksin cereulide (dodecadepsipeptid, küçük ve iyonofor). Cereulide gıda içinde üretilir ve çok ısıya dirençlidir; yani pişirme veya tekrar ısıtma ile kolayca parçalanmaz. Semptomlar genellikle kısa sürede (30 dk–6 saat) başlar. PMC
    2. Diyareal (ishal) sendromu: Enterotoksin (Hbl, Nhe, CytK vb.) üretimiyle olur; bu protein yapılı toksinler nispeten ısıya duyarlıdır (ısı ile inaktive edilebilir). PubMed
  • Neden pişmiş pirinç riskli? Pişirme, vegetatif bakterileri öldürür ama birçok Bacillus sporu hayatta kalır. Eğer pişmiş pirinç yavaş soğutulursa (örneğin geniş bir kapta oda sıcaklığında saatler boyunca beklerse), sporlar çimlenir, bakteri çoğalır ve kısa sürede cereulide veya enterotoksin üretmeye başlar. Böyle bir durumda yeniden ısıtma, cereulide varlığını ortadan kaldırmaz; hastalık oluşabilir. PMC

2. Kanıtlarda Bazı Kilit Noktalar

Aşağıdaki maddeler, en yüksek kanıt niteliğindeki çıkarımlardır — her birinin yanında özgün çalışma bağlantısı mevcuttur:

  1. Sporlar pişirmede hayatta kalır; uygun soğutma yapılmazsa bulaşıcı çoğalma ve toksin üretimi olur. Buna ilişkin deneysel çalışmalar ve derlemeler mevcuttur. PMC
    • Navaneethan ve ark., 2023 — pişirme sonrası B. cereus sporlarının hayatta kalması ve farklı sıcaklıklarda büyüme/toksin üretim dinamikleri incelendi. PMC
  2. Cereulide (kusma toksini) ısıya ve asit-proteazlara dirençlidir; bir kez gıdada üretilmişse yeniden ısıtma ile yok edilmesi güvenilir değildir.PubMed
    • Rajkovic et al., 2008 — cereulide’in termal stabilitesine dair çalışmalar. PubMed
  3. Sıcaklık suiistimali (oda sıcaklığında uzun süre bekleme) cereulide oluşumunu dramatik şekilde artırır; dolayısıyla “oda sıcaklığında bekleyen pişmiş pilav” vakaları B. cereus zehirlenmeleriyle ilişkilendirilmiştir.PubMed
    • Delbrassinne et al., 2012 — restoranlardan alınan pilav örneklerinde cereulide varlığı; sıcaklık istismarı sonucu prevalans artışı. PubMed
  4. Bazı B. cereus suşları “psikrotrofik” özellik taşıyabilir ve soğutulmuş ürünlerde (buzdolabında) da sınırlı büyüyebilir; dolayısıyla sadece buzdolabına koymak her zaman sıfır risk sağlamaz — ama büyümeyi ve toksin üretimini yavaşlatır.PMC
    • Webb 2019 ve Jovanovic 2022 derlemeleri — psikrotrofik B. cereus riski ve soğuk koşullarda bazı suşların 8 °C veya daha düşük sıcaklıklarda bile büyüyebildiği bilgisi. PMC
  5. Kamu sağlığı önerileri (ör. sağlık otoriteleri ve derlemeler) hızlı soğutma, 4 °C’de depolama, kısa saklama süreleri (genelde 1–3 gün aralığı tavsiye edilir) ve gerektiğinde dondurma ile saklama yolunu destekler. Ayrıca tekrar ısıtmadan önce uygun ısı (iç sıcaklık önerileri) vurgulanır; fakat daha önce oluşmuş cereulide toksini için bu işlem güvenli hale getirmez. NCBI

3. Cereulide, Enterotoksinler ve Sıcaklık İlişkisi
  • Cereulide: Düşük moleküllü, siklik bir peptid/ iyonofor; mideden beyne etki ederek kusma yapar. pH ve proteazlara dirençli, yüksek ısıya karşı da oldukça stabil — bazı çalışmalarda otoklav koşullarına (121 °C) dahi dayanabildiği bildirilmiştir (şartlara göre değişkenlik). Bu yüzden pişmiş pilavda cereulide varsa tekrar ısıtma ile güvenle yok edilemeyebilir. PubMed
  • Enterotoksinler (diarrheal tipi): Hbl, Nhe, CytK gibi protein yapıda toksinler; nispeten ısıya duyarlıdır (ör. 55 °C birkaç dakika içinde etkisizleşebilen türleri vardır). Ancak enterotoksin üretimi de pişirme sonrası uygun olmayan saklama koşullarında ortaya çıkabilir. PubMed
  • Spor—germinasyon—toksin üretimi üçgeni:
    1. Çiğ pirinçte veya çevresel kirlenmede spor bulunur.
    2. Pişirme vegetatif hücreleri öldürür, ancak sporu etkilemez.
    3. Eğer pişmiş pirinç yavaş soğursa veya uzun süre ılık/oda sıcaklığında bırakılırsa sporlar çimlenir, çoğalır ve kısa sürede (saatler içinde) cereulide üretebilir. PMC

4. Pişmiş Pirinç Saklama

Aşağıdaki uygulamalar bilimsel kanıtlara dayanır ve güvenle uygulayabileceğiniz, pratik çözümlerdir:

  1. Pişirdikten sonra hızlı soğutma
    • Pişmiş pirinci geniş, sığ kaplara yayıp yaklaşık 1 saat içinde soğutmaya başlayın; ideal olarak 1–2 saat içinde buzdolabına koyun. Uzun süre oda sıcaklığında bekletmeyin. (Çünkü 4–8 saat gibi süreler bakterilerin çoğalması için uygundur.) PMC
  2. Buzdolabı sıcaklığı ve saklama süresi
    • Buzdolabını ≤4 °C tutun. Çoğu kaynağa göre 3–4 gün içinde tüketmek güvenlidir; bazı rehberler 1–2 gün daha muhafaza edici tavsiyeler verir. Uzun süreli saklama gerekiyorsa derin dondurma tercih edin. (Not: bazı psikrotrofik suşlar çok düşük sıcaklıklarda da çok yavaş büyüyebilir — ama 4 °C genel olarak riski azalttığı yerdir.) PMC
  3. Tekrar ısıtma
    • Tüm gıdalar için olduğu gibi, tekrar ısıtırken iç sıcaklığın ≥74 °C olmasına dikkat edin. Ancak önemli uyarı: eğer cereulide zaten üretildiyse (yani gıdada toksin oluştuysa), yeniden ısıtma toksini parçalamayabilir; bu nedenle: tekrar ısıtarak riski yok saymayın. NCBI
  4. Buzdolabında uzun saklama yerine dondurma
    • Uzun süre saklanacaksa pişmiş pirinci hızla soğutup porsiyonlar halinde dondurun. Dondurulmuş pirinç aylarca güvenlidir; çözdürürken tekrar oda sıcaklığında uzun süre bekletmeyin. PMC
  5. Tekrar ısıtma sayısını sınırlama
    • Pişmiş pirinci sadece bir kez tekrar ısıtın; tekrar yeniden soğutup ısıtmak mikrobiyal riskleri artırır. PMC
  6. Hassas gruplar dikkat etmeli
    • Bebekler, yaşlılar, hamileler, bağışıklık sistemi zayıf kişiler daha düşük doz toksinlere bile hassas olabilir; bu kişiler için ekstra ihtiyat (daha kısa saklama süreleri veya taze tüketim) önerilir. NCBI

5. Risk Değerlendirmesi — “Buzdolabında Saklamak Kesinlikle Tehlikeli mi?” Sorusuna Cevap
  • Kısa cevap: Hayır — doğru şekilde hızlıca soğutulup buzdolabına konmuş pişmiş pirinç genelde güvenlidir ve toksin oluşum riskini büyük ölçüde azaltır. Ancak risk sıfır değildir; özellikle:
    • Pişmiş pirincin uzun süre oda sıcaklığında bekletilmesi,
    • Buzdolabının doğru çalışmaması (≥5–8 °C gibi yüksek sıcaklıklar),
    • Psikrotrofik B. cereus suşlarının varlığı (çok nadir ama mümkün),
    • Daha önce gıdada zaten toxin (cereulide) oluşmuş olması durumunda yeniden ısıtmanın etkisiz olması — bunlar dikkat edilmesi gereken durumlardır. PubMed

6. Doğru Bilinen Yanlışları Düzeltelim
  • Yanlış: “Pişirdikten sonra her baktığınızda tekrar ısıtsanız yeterli; bakteriler ve toksinler yok olur.”
    Doğru: Enterotoksinler ısıya duyarlı olabilir, ama cereulide ısıya dayanıklıdır; toksin oluştuysa tekrar ısıtma güvenli hale getirmez. PubMed
  • Yanlış: “Buzdolabına koyduysanız her zaman güvenli.”
    Doğru: Buzdolaba koymak riski düşürür ama soğutma ne kadar hızlı yapılırsa o kadar güvenlidir; ayrıca bazı B. cereus suşları soğukta da yavaş büyüyebilir. PMC
  • Yanlış: “Sadece pilav değil; diğer tüm yemekler risksiz.”
    Doğru: Pirinç ve nişastalı gıdalar B. cereus açısından özel risk taşır; ancak patates, makarna gibi diğer nişastalı yiyeceklerde de benzer riskler olabilir. PMC

7. Sık Sorulan Sorulara Cevaplar

S: Buzdolabında 3 gün kalan pilavı yersek zehirlenir miyiz?
C: Eğer pilav pişirildikten sonra hızlı soğutulup, buzdolabında 4 °C civarında saklandıysa ve yeniden ısıtıldıysa, çoğu durumda zehirlenme riski düşüktür. Ancak elektrik kesintisi, yanlış soğutma, oda sıcaklığında uzun bekleme gibi koşullar varsa risk artar. PMC

S: Yeniden ısıtma toksini yok eder mi?
C: Hayır — cereulide gibi bazı toksinler ısıya dirençlidir ve yeniden ısıtma ile yok olmayabilir. Bu yüzden pişmiş pirinçte toksin oluştuysa yeniden ısıtma güvenliğini sağlamaz. PubMed

S: Pişmiş pilavı dondurmalı mıyım?
C: Evet; uzun süre saklamak istiyorsanız porsiyonlayıp hızlıca soğutup dondurun. Dondurulmuş pilav güvenlidir; çözdürme ve yeniden ısıtma sırasında da hızlı davranın. PMC

8. Sonuç ve Halk Sağlığı
  • Gerçek: Pişmiş pirinç, uygun olmayan soğutma/saklama koşullarında B. cereus tarafından toksin oluşturulması açısından risk taşır. Bu risk bilimsel olarak belgelenmiştir. PMC
  • Güvende kalmak için: Hızlı soğutun → soğukta muhafaza edin (≤4 °C) → 1–4 gün içinde tüketin veya dondurun → tekrar ısıtırken dikkatli olun (≥74 °C) → hassas gruplar için ekstra dikkat. PMC
  • En önemli uyarı: “Sadece tekrar ısıtarak” pişmiş pilavı güvenli kılmak her zaman mümkün değildir; önleyici adımlar (hızlı soğutma vb.) en kritik önlemlerdir. PubMed

Rice Law of 1921 – Japonya’daki 1921 yılı Pirinç Kontrol Yasasının İçeriği ve Ana Hükümler

Kanunun temel amacı, Japonya’da pirinç piyasasının istikrarlı olmasını sağlayarak hem üreticiyi hem tüketiciyi korumaktı. Aşağıda en önemli hükümlere dair özet yer almaktadır:

  • Devlete, pirinçin alım-satım, depolama, işleme gibi aşamalarda düzenleme yetkisi verildi. japaneseempire.info
  • Devlet, pirinç ithalatı üzerine gümrük vergisi ya da ithalat sınırlamaları koyma yetkisine sahip oldu. japaneseempire.info
  • Kanun kapsamında, pirinç fiyatlarının ani yükselmesine ya da düşmesine karşı önlemler almak; üreticilerin güvenli gelir elde etmesini sağlamak amaçlandı. repository.kulib.kyoto-u.ac.jp
  • “Standart fiyat” belirleme, devlet alımları ve stok yönetimi gibi mekanizmalar devreye sokuldu. Agecon Search
  • Kanuna zamanla değişiklikler eklenmiş; 1925, 1931 ve 1932 yıllarında revizyonlar yapılmış. japaneseempire.info

⭐️ Yasa, pirinç üretimi, alımı, satımı, ithalatı, depolaması ve arz-talep dengesine devlet müdahalesi gibi ekonomik ve tedarik zinciri kontrol ayarlarını içeriyor. japaneseempire.info

⭐️ Örneğin “storage” (depolama) terimi, yasanın üretim sonrasındaki pirinç ambarlama veya stok kontrolü bağlamında kullanılmış. repository.kulib.kyoto-u.ac.jp

⭐️ Ancak “pişirildikten sonra tüketim” (yani yemek haline getirilen pirinç) ya da “pişmiş pirincin saklanması” yönünden özel düzenleme olduğu yönünde yasada metin mevcut değil.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Anahtar kaynaklar (PubMed/PMC linkleri)
  1. Risk of Bacillus cereus in Relation to Rice and Derivatives — Rodrigo et al., 2021 (PMC). PMC
  2. The Food Poisoning Toxins of Bacillus cereus — Dietrich et al., 2021 (PubMed/PMC). PMC
  3. Cereulide and Emetic Bacillus cereus — Yang et al., 2023 (PMC). PMC
  4. Heat resistance of Bacillus cereus emetic toxin, cereulide — Rajkovic et al., 2008 (PubMed). PubMed
  5. Delbrassinne et al., 2012 — Prevalence and levels of Bacillus cereus emetic toxin in rice dishes (PubMed). PubMed
  6. Post-Cooking Growth and Survival of Bacillus cereus — Navaneethan et al., 2023 (PMC). PMC
  7. Psychrotrophic Bacillus cereus risks to chilled foods — Webb et al., 2019 (PMC). PMC
  8. StatPearls: Bacillus cereus — güncel klinik özet. NCBI

(Not: yukarıdaki bağlantılardan bazıları özet/derleme; bazıları deneysel çalışmalardır.)

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

#pirinç #buzdolabı #saklama #toksin #tetkikosgb #kebat

Daha Fazla

İşyerlerinde Birlikte Ateşlenenler, Birlikte Güçlenir

“Birlikte Ateşlenenler, Birlikte Güçlenir” – İş Yerinde Bağ Kurmanın Bilimi ve Sanatı
İnsan Beyni ve İş Yeri—İkisi de Sosyal Bir Sahnedir

Beynimiz, sosyal bir organ. İçinde milyonlarca nöron, birbirleriyle iletişim kurarak düşüncelerimizi, duygularımızı ve kararlarımızı oluşturur. İşte Hebb Yasası da bunu söyler:

“Birlikte ateşleyen hücreler, birlikte bağ kurar.”

Yani bir düşünce ne kadar çok tekrarlanırsa, ona dair nöronlar arasındaki bağlar o kadar güçlenir.
Peki bunu neden anlattım?

Çünkü bu biyolojik kural, sadece nöronlar için geçerli değil—insan ilişkileri için de geçerlidir.
Aynı hedefe koşan, birlikte emek veren, ortak duygular yaşayan insanlar da birbirleriyle bağ kurar.
Ve bir kurum, ancak bu bağlar kadar güçlü olabilir.

Aynı Hedefte Buluşmak – Ortak Ateşleme

İnsanlar ancak aynı hedefte “ateşlenirlerse”, yani aynı amaca anlam yüklerseniz, aralarında gerçek bir bağ oluşur. O yüzden bir yönetici, ilk adımda hedefi netleştirmeli ama bu hedefi duygusal olarak da anlamlandırmalıdır.

🎯 Yöneticiye düşen:

  • “Müşteri memnuniyeti” gibi soyut ifadeleri ete kemiğe büründürmek.
  • “İşimizi daha iyi yapmak” yerine, “İnsanların evine daha güvenli ürünler ulaştırmak” demek.
  • Sayılardan değil, insan hayatına dokunmaktan bahsetmek.

İnsan, kendini bir amacın parçası olarak hissettiğinde çalışmaz, inanır.
İnanınca da yalnızca işe değil, birbirine de bağlanır.

Mikro Hikâyeler – Beynin Yakıtı

İnsanlar veriye değil, hikâyeye bağlanır.
Bir yönetici, çalışanlarına hedefi anlatırken sadece “ne yapıyoruz”u değil, “kimin için, neden yapıyoruz”u da aktarmalıdır.

📘 Uygulama örneği:

  • Bir bakım teknisyenine, “Bu makineyi bozulmadan çalıştırmak önemli” demek yerine,
    “Bu hat arızalanırsa, gece vardiyasında çalışan 30 kişi eve 2 saat geç gidecek” demek,
    o teknisyenin işini sadece görev değil, empatiyle anlamlandırmasına neden olur.

Ortak Başarı Serotonini – Takdir ve Kutlama

Nöronlar birlikte ateşlenince bağ kurar.
İnsanlar da birlikte başardıklarında, beyinlerinde serotonin ve oksitosin gibi bağlanma kimyasalları salgılar.
Bu, motivasyonun hormonel temelidir.

🎉 Yöneticiye düşen:

  • Küçük de olsa başarıları görünür kılmak.
  • “Güzel iş çıkardınız” demek yerine, “Senin şu detaylı raporun sayesinde müşteri bizimle devam etmeye karar verdi” gibi kişiselleştirilmiş geri bildirimler vermek.

Küçük bir alkış bile, büyük bir bağlılık yaratır.
Takdir, ekibin iç bağlarını besleyen görünmez iptir.

Tekrarlı Etkileşim = Güçlü Bağ

Nasıl ki nöronlar arasındaki bağlar tekrar ile güçlenir, insanlar arası bağlar da sık temasla derinleşir.

🤝 Yöneticiye düşen:

  • “Açık kapı politikası” değil, açık kulak politikası benimsemek.
  • Günde 5 dakikalık samimi bir selam, haftalık soğuk bir toplantıdan daha etkili olabilir.
  • İletişimi yalnızca “iş konuşmaları” ile sınırlamamak: “Çocuğun okul nasıl gidiyor?” sorusu, belki de tüm günün en motive edici cümlesi olabilir.

Krizleri İlişki Yatırımına Çevirmek

Zor zamanlar, nöronlar gibi insanları da yakınlaştırabilir.
Birlikte atlatılan krizler, bağları çelikleştirir. Ama bunun için yöneticinin kriz anlarını sadece “sorun çözme anı” değil, bağ kurma fırsatı olarak görmesi gerekir.

🔥 Yöneticiye düşen:

  • “Neden oldu?” sorusuna değil, “Nasıl birlikte çözeriz?” duygusuna odaklanmak.
  • Suçlu değil, çözüm ortağı aramak.
  • Krizin sonunda ekiple birlikte omuz omuza “bunu da atlattık” duygusunu yaşayabilmek.

Kriz sonrası “yalnız kalmadım” duygusu, ekip bağlarını psikolojik olarak mühürler.

Aidiyet için Özgünlük Gerekli

Bağ kurmak, birbirine benzemekle değil; birbirine değer vermekle olur.
İnsan, kendini olduğu gibi kabul edildiği yerde kök salar.

🌱 Yöneticiye düşen:

  • Her çalışanın kişisel tarzını, mizacını ve çalışma şeklini tanımak.
  • Sadece performansa değil, kişiye yatırım yapmak.
  • İnsanları “adam gibi adam” değil, “kendi gibi insan” olarak görmek.

Bağ, kurumsal zorunlulukla değil; insani gönüllülükle güçlenir.

Takım Ruhu Nörobilimsel Bir Gerçektir

“Birlikte ateşleyen nöronlar birlikte bağ kurar.”
Aynı şekilde, birlikte çalışan insanlar da—eğer amaç net, duygu ortak, iletişim samimi ve başarı paylaşılmışsa—birlikte bağ kurar.

Ve bu bağ, sadece işin yürümesini değil, ruhun da yükselmesini sağlar.
Kurumsal başarıların temelinde; aynı hedefte atan kalpler, aynı sorumluluğu sırtlayan omuzlar ve aynı tebessümü paylaşan yüzler vardır.

Ekip Olmak, Bir Beyin Gibi Davranmaktır

Bir ekip, tıpkı bir beyin gibidir.
Her birey bir nöron, her iletişim bir sinaps, her başarı bir kimyasal tepkidir.
Ve her tekrar, bağları daha da sağlamlaştırır.

İyi bir yönetici, ekip kurmaz.
İyi bir yönetici, ekip olur.
Onlarla birlikte ateşlenir, birlikte bağ kurar, birlikte büyür.

Ve sonunda sadece bir işi değil, bir hikâyeyi yönetmiş olur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Propriyoseptif Egzersizlerin Kas-İskelet Sistemi Sağlığı ve Postür Üzerindeki Etkileri

Nöromusküler Perspektiften Değerlendirelim

Kas-iskelet sistemi sağlığı, iş gücünün sürdürülebilirliği ve verimliliği açısından temel bir parametredir. Günümüz çalışma koşullarında, özellikle statik pozisyonlarda uzun süreli çalışma, tekrarlayan hareketler, yetersiz ergonomi ve stres faktörleri; kas iskelet sistemi bozukluklarının (KİSB) başlıca nedenlerini oluşturmaktadır. Özellikle sırt, bel, boyun, omuz ve diz bölgelerinde görülen ağrı ve disfonksiyonlar, iş kaybı, performans düşüşü ve yaşam kalitesinde azalma ile doğrudan ilişkilidir.

Bu bağlamda, Propriyoseptif egzersizler, merkezi ve periferik sinir sistemi ile kas-iskelet sisteminin birlikte çalışmasını optimize ederek kas tonusu, eklem stabilitesi ve postüral kontrol üzerinde çok boyutlu iyileşmeler sağlar.

Söz konusu egzersizler kas-iskelet sistemi sağlığı ve postür üzerindeki etkilerini, risk-etki tablosu çerçevesinde birlikte inceleyeceğiz.

Propriyosepsiyonun Kas-İskelet Sistemiyle İlişkisi

Propriyosepsiyon, vücudun kendi pozisyonunu, hareket yönünü ve kas gerilimini algılama yeteneğidir. Kas iğcikleri, Golgi tendon organları ve eklem reseptörlerinden gelen bu duyusal bilgiler, spinal refleksler ve üst motor merkezlerde işlenerek, iskelet kaslarının dengeli ve zamanında aktive edilmesini sağlar.

Propriyoseptif egzersizler, özellikle nöromotor kontrolü geliştirerek kasların refleks yanıt kabiliyetini ve senkronizasyonunu artırır. Bu da kas-iskelet sisteminin yapısal stabilitesini destekler. Örneğin, lumbopelvik bölgede core stabilitenin artması, bel ağrılarının azaltılmasında temel bir etkendir.

Kas Dengesizliklerinin Düzenlenmesi

Modern çalışma hayatında sık görülen bir sorun, agonist ve antagonist kas grupları arasında gelişen dengesizliklerdir. Örneğin, masa başı çalışanlarda pektoralis major/minor kaslarının kısalması, romboid ve trapezius kaslarının zayıflaması sonucunda omuz kuşağı öne düşer ve postür bozulur.

Propriyoseptif egzersizler, kasların sadece kuvvetini değil, aynı zamanda denge ve sinirsel aktivasyon sıklığını da geliştirerek bu uyumsuzlukları düzeltir. Fonksiyonel hareket kalıplarına dayalı yapılan egzersizler sayesinde, antagonist kasların inhibitör etkisi kırılır, sinerjistik kaslar optimal düzeyde devreye girer.

Bu süreçte:

  • Nöromüsküler fasilitasyon artar,
  • Hibrit kas lifi aktivasyonu sağlanır,
  • Daha az enerji ile daha dengeli kas kontraksiyonu gerçekleşir.

Eklem Stabilitesi ve Hareket Bütünlüğü

Kas-iskelet sağlığı açısından en kritik parametrelerden biri de eklem stabilitesidir. Stabil olmayan eklemler, mikrotravmalara, ligament zedelenmelerine ve zamanla dejeneratif patolojilere yol açar. Özellikle diz, ayak bileği ve omuz gibi çok eksenli hareket kabiliyeti olan eklemlerde bu risk daha fazladır.

Propriyoseptif egzersizlerle yapılan dengesiz zemin çalışmaları, vücuda mikro düzeyde zorluklar sunar. Bu durum, çevresel kas gruplarının (ör. gluteus medius, peroneal kaslar) sürekli olarak aktive olmasını sağlar. Böylece hem dinamik hem statik eklem stabilizasyonu sağlanır. Uzun vadede bu, osteoartrit gibi yük dağılım bozukluğuna dayalı patolojilerin görülme sıklığını azaltır.

Postüral Kontrol ve İskelet Hizalanması

Postür; vücudun segmentlerinin uzayda dengeli, enerji verimli ve mekanik olarak uygun konumlanmasıdır. Uygunsuz postür, belirli kaslara aşırı yük bindirerek kompansatuar (telafi edici) mekanizmaları tetikler ve zamanla spinal hizalanma bozulur.

Propriyoseptif egzersizler bu bağlamda postüral propriyoseptif geri bildirimi kuvvetlendirir. Özellikle gözler kapalı yapılan postüral egzersizler, bireyin içsel denge sistemlerini aktive ederek görsel bağımlılığı azaltır.

Aynı zamanda:

  • Omurganın doğal eğriliklerinin korunması,
  • Skapular stabilitenin sağlanması,
  • Servikal hizalanmanın düzeltilmesi gibi somut etkiler gözlemlenir.

Fasiyal Zincirler ve Fonksiyonel Hareket Kalıpları

Kas-iskelet sistemi yalnızca segmental olarak değil, fasiyal zincirler ve kinetik bağlantılar üzerinden de değerlendirilmelidir. Myofasyal sistem; kaslar, tendonlar, bağ dokusu ve sinirler arasında entegre bir iletişim ağıdır. Propriyoseptif egzersizler, bu zincirleri aktive eden çok düzlemli hareketleri içerdiğinden, lokal kas gelişiminin ötesinde global hareket fonksiyonelliğini artırır.

Örneğin:

  • Squat + denge tahtası kombinasyonları,
  • Tek bacaklı yük taşıma çalışmaları,
  • Dinamik çapraz uzanma egzersizleri gibi aktiviteler hem merkez stabilizasyonunu hem de distal koordinasyonu geliştirir.

Bu sayede, yük taşıma, merdiven inme/çıkma, eğilme gibi günlük işlevsel hareketler daha az eforla, daha biomekanik doğrulukla gerçekleştirilir.

Kas-İskelet Sistemi Rahatsızlıklarının Önlenmesi

Literatürde propriyoseptif egzersizlerin bel ağrısı, boyun ağrısı, tendinopati, skolyoz ve diğer kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında iyileştirici ve önleyici etkisi defalarca kanıtlanmıştır.

Bu etkinin temel mekanizmaları şunlardır:

  • Kas gerginliğinin normalize edilmesi,
  • Postüral reflekslerin iyileştirilmesi,
  • Eklem hareket açıklığının korunması,
  • Kas tonusunun adaptif hale getirilmesi.

Bu bağlamda, iş yerinde düzenli olarak uygulanan propriyoseptif egzersiz programları, sadece mevcut rahatsızlıkların tedavisinde değil, aynı zamanda koruyucu fizyoterapi perspektifinden de büyük değer taşır.

İş Ortamına Yönelik Uygulamalar ve Öneriler

Propriyoseptif egzersizlerin kas-iskelet sistemine olan bu çok boyutlu etkileri, çalışanların ergonomik risklerini azaltmada önemli bir araçtır. Kurum içi uygulamalarda şu stratejiler önerilmektedir:

  • Bireysel Egzersiz Takipleri: Riskli bölgelere göre özelleştirilmiş programlar (örn. bel ve boyun için core stabilizasyon ve servikal propriyoseptif çalışmalar).
  • Mobil Egzersiz Platformları: Çalışanların iş arasında kısa, kontrollü egzersizlere ulaşabileceği dijital içerikler.
  • Duruş Analizi ve Eğitim: Postüral bozuklukların erken saptanması ve düzeltici propriyoseptif eğitimler.
  • İşyeri Fizyoterapisti Hizmeti: Süreç takibi ve grup egzersizleriyle bütünsel yaklaşımlar.

Etki AlanıEğitim Öncesi DurumEğitim Sonrası Durum
Omurga hizalanmasıKambur duruş, omurgada eğrilikDoğru hizalanmış dik duruş
Skapular stabiliteOmuz kürek kemiği sabit değilSkapular kasların aktif kullanımı
Bel desteğiLomber bölge çökmüş postürdeBel çevresi kaslarının aktive edilmesi
Diz pozisyonuDizlikler içe doğru yönelmişDoğru diz hizalanması
Kalça hizasıPelvis öne ya da arkaya eğilmişNötr pelvis pozisyonu
Servikal duruşBaş öne doğru taşınmışBaş-gövde hizalamasında düzeltme
Kas dengesizliğiBazı kaslar fazla, bazıları yetersiz çalışıyorKaslar arası denge sağlanması
Kas-iskelet ağrılarıBel, boyun, omuz ağrıları sık yaşanıyorAğrılarda belirgin azalma
Eklemlerde stabiliteAyak bileği, diz gibi eklemler sık burkuluyorStabil ve güçlü eklem yapısı
Kas performansıKaslar çabuk yoruluyorDayanıklı ve verimli kas aktivitesi
Postür farkındalığıKötü duruşun farkında olunmuyorDuruş pozisyonu bilinci artıyor
Bel fıtığı riskiBel yüklenmesine açık postürBel çevresi koruyucu duruş
Omuz sıkışmasıKötü duruşla artan sıkışma riskiSkapula desteğiyle risk azalması
Kas spazmlarıÖzellikle bel ve boyun bölgesinde sık kasılmalarKasların gevşemesi ve spazm sıklığında azalma
Ayak basış paterniDüz taban ya da içe basmaDoğru basış paterni ve ayak kemeri desteği
Eklem esnekliğiHareket kısıtlılığıDaha geniş hareket açıklığı
Omurga mobilitesiDönme ve eğilme hareketlerinde kısıtlılıkEsnek omurga hareketliliği
Kas tonusuDüzensiz kas gerginliğiDengeli kas tonusu oluşumu
İş sırasında ağrıUzun süre oturma/ayakta kalma sonrası ağrı oluşuyorDaha uzun süre rahatsızlık olmadan çalışabilme
Kas dayanıklılığıHafif işler bile yorucu oluyorUzun süreli fiziksel dayanıklılık

Propriyoseptif egzersizler, kas-iskelet sistemi sağlığını sadece kas gücü üzerinden değil, çok yönlü sinir-kas koordinasyonu, eklem stabilitesi ve postüral kontrol üzerinden geliştiren bütüncül bir yaklaşım sunar. Özellikle iş yerlerinde kronik ağrılar, duruş bozuklukları ve kas yorgunluğunun azaltılmasında yüksek etkili, düşük maliyetli ve uygulanabilir bir yöntemdir.

Dolayısıyla, propriyoseptif egzersizlerin kurumsal sağlık ve güvenlik protokollerine entegre edilmesi; çalışan verimliliğini, iş doyumunu ve genel sağlık düzeyini artırmak açısından stratejik bir gereklilik haline gelmiştir.

Eğitim Almak İçin Bizi Arayın

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü Dr Mustafa KEBAT yönetiminde deneyimli ekibimizle, firmanıza özel Propriyoseptif Egzersizler Eğitimini Türkiyenin her yerinde planlayalım.

Eğitim Başvurusu

Dr Mustafa KEBAT – 0 530 568 42 75

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

  • Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar/İZMİR
  • +90 232 265 20 65
  • [email protected]

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Propriyoseptif ve Vestibüler Duyu Sistemlerinin Harekete Göreli Katkısı: Moleküler Bilim Çağında Keşif Fırsatları https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7867206/

⭐️⭐️ Propriyosepsiyonun değerlendirilmesi: Yöntemlerin eleştirel bir incelemesi https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2095254615000058

⭐️⭐️ Mekanoreseptör https://www.sciencedirect.com/topics/immunology-and-microbiology/mechanoreceptor

⭐️⭐️ Sensörimotor Sistemi, Bölüm I: Fonksiyonel Eklem Stabilitesinin Fizyolojik Temeli. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC164311/

⭐️⭐️ Propriyosepsiyonun değerlendirilmesi: Yöntemlerin eleştirel bir incelemesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6191985/

⭐️⭐️ PNF Kavramının Temel Unsurları, Bir Eğitim Anlatısı https://www.scientificarchives.com/article/the-essential-elements-of-the-pnf-concept-an-educational-narrative

⭐️⭐️ Motor fonksiyonu iyileştirmede propriyoseptif eğitimin etkinliği: sistematik bir inceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4309156/

⭐️⭐️ Yaşlı yetişkinlerde denge ve gücün geliştirilmesinde geleneksel ve güncel yaklaşımların karşılaştırılması https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/21510715/

⭐️⭐️ Yapı İşlerinde Yüksekte Çalışmalarda İSG Uygulama Rehberi. http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://www.csgb.gov.tr/Media/0b3hcam2/yapiisleriyuksektecalismauygrehberi-in%C5%9Ft%C5%9Fb_revize.pdf

⭐️⭐️ Yaşlılarda Denge, Fonksiyonel Performans ve Düşme Önleme İçin Gövde Kas Gücünün Önemi: Sistematik Bir İnceleme https://www.researchgate.net/publication/236139834_The_Importance_of_Trunk_Muscle_Strength_for_Balance_Functional_Performance_and_Fall_Prevention_in_Seniors_A_Systematic_Review

⭐️⭐️ Dengesiz yüzeyler ve rehabilitasyon cihazları kullanılarak yapılan direnç antrenmanının etkinliği https://www.researchgate.net/publication/224822339_The_effectiveness_of_resistance_training_using_unstable_surfaces_and_devices_for_rehabilitation

⭐️⭐️ Futbolda duruş kontrolüne uzmanlık ve görsel katkının etkisi https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/j.1600-0838.2005.00502.x

⭐️⭐️ Spor veya günlük yaşamdaki fiziksel aktiviteler ile dik duruştaki duruş bozukluğu arasındaki ilişkinin sistematik bir incelemesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23955562/

⭐️⭐️ NSC Çalışma İstatistikleri Bürosu’nun 2021 Raporu Hakkındaki Açıklaması https://www.nsc.org/newsroom/nsc-statement-bls-report-2021#:~:text=In%202020%2C%20there%20were%204%2C764,highest%20annual%20rate%20since%202016.

⭐️⭐️ Hall, C. M., & Brody, L. T. (2005). Therapeutic Exercise: Moving Toward Function. Lippincott Williams & Wilkins. http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://students.aiu.edu/submissions/profiles/resources/onlineBook/Q4X4S2_Therapeutic_Exercise_Moving_Toward_Function_3.pdf

⭐️⭐️ Motor Kontrolü: Araştırmayı Klinik Uygulamaya Dönüştürmek https://www.researchgate.net/publication/228118305_Motor_Control_Translating_Research_Into_Clinical_Practice

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Mide – Bağırsaklar ve Su – Küçük Gençlere

Sınıfta sessiz bir bekleyiş vardı. Bir önceki derslerinde suyun kalp ve damarlardaki önemini öğrenmişlerdi. Bugün ise sıra mideye gelmişti. Hatice Öğretmen gözlüklerini düzeltti, çocuklara gülümseyerek baktı.

— Çocuklar, dedi, hepiniz çok güzel sorular sordunuz. Bugün suyun mideyle ilişkisini öğreneceğiz. Hazır mısınız?

Sınıf hep bir ağızdan bağırdı:
— Hazııııırız!

Hatice Öğretmen ellerini üç kez birbirine çarptı. Sınıfta mavi bir ışık parladı. Işık bulutunun içinden her zamanki dostları Sihirli Profesör belirdi. Ceketi rengârenk, cebinden sürekli baloncuklar çıkıyordu.

— İşte benim küçük kâşiflerim! dedi Profesör. Bugün midenin kapılarını aralayacağız. Su orada nasıl davranır, sindirime nasıl yardım eder, hepsini göreceğiz.

Çocuklar heyecanla birbirine baktı. Sanki birazdan mide ülkesine yapılacak yolculuğun biletleri kesilmişti.

Profesör elindeki sihirli değneği salladı. Bir anda tüm sınıf küçülerek damla büyüklüğüne indi. Kendilerini dev bir tünelin girişinde buldular. Tünelin kapısında “Yemek Borusu – Mideye Giden Yol” yazıyordu.

Elif merakla sordu:
— Yani biz şimdi yemek borusunun ucunda mıyız?

Profesör başını salladı:
— Evet Elif. Yediğimiz yiyecekler ve içtiğimiz su işte bu yoldan mideye ulaşır. Yemek borusu kaslarla çevrilidir. Bu kaslar dalga gibi hareket eder, buna “peristaltik hareket” denir. Yani yiyecekleri ve suyu aşağı doğru iter.

Çınar ellerini havaya kaldırdı:
— Yani su da bu dalga hareketiyle mideye mi gidiyor?

— Harika bir soru, dedi Profesör. Evet Çınar! Su, yerçekiminin yardımıyla hızla mideye ulaşır ama aynı zamanda bu dalga hareketi de yolculuğunu kolaylaştırır.

Sınıf tünelden içeri girdi. İçerisi biraz karanlıktı ama ilerledikçe mide kapısına geldiler. Kapı dev bir kas kapağıydı. Profesör açıkladı:
— İşte bu kapağın adı “alt özofagus sfinkteri”. Bir tür güvenlik kapısı. Yiyecekler mideye girdiğinde kapanır ki geri kaçış olmasın.

Mercan parmağını kaldırdı:
— Peki reflü denen şey bu kapıyla mı ilgili?

Profesör gülümsedi:
— Evet Mercan. Eğer bu kapı tam kapanmazsa mide asidi yukarı kaçar, biz de onu reflü olarak hissederiz.

Kapı açıldı, içeri girdiler. Devasa bir balon gibi yuvarlak bir boşluğun içindeydiler. Duvarlar kıvrımlıydı ve hafif hafif kasılıyordu.

Atlas gözlerini büyüttü:
— Vaaay! Burası kocaman bir oda gibi. Su burada ne yapıyor?

Profesör açıklamaya başladı:
— Su mideye ulaştığında birkaç görev üstlenir. Öncelikle yiyeceklerin yumuşamasına yardım eder. Ayrıca mide asidinin fazla yoğunlaşmasını önler. Yani bir tür dengeleyici gibidir.

Asya Naz düşünceli bir şekilde konuştu:
— Ama mide zaten çok asidik değil mi? Hani hidroklorik asit vardı burada. Su bu asidi zayıflatmaz mı?

Profesör alkışladı:
— Bravo Asya Naz! Çok doğru hatırladın. Mide asidinin adı “hidroklorik asit”tir. Su, asidi tamamen etkisiz hale getirmez. Sadece yoğunluğunu biraz ayarlar. Böylece yiyecekler daha kolay parçalanır.

Profesör cebinden büyüteç çıkardı. Hep birlikte mide duvarına baktılar. Duvarın üzerinde minik bezler vardı.

Kıvanç sordu:
— Bu bezler ne yapıyor?

— Bunlara “mide bezleri” denir, dedi Profesör. İçlerinden asit ve sindirim enzimleri salgılanır. Enzimler yiyecekleri küçük parçalara ayıran özel proteinlerdir. Su burada çok önemli çünkü enzimlerin çalışabilmesi için uygun bir ortam sağlar.

Nilda şaşkınlıkla ekledi:
— Yani su olmazsa enzimler işini yapamaz mı?

— Aynen öyle Nilda. Enzimler suyun içinde daha aktif hale gelir. Suyu bir sahne olarak düşünün, enzimler ise oyuncular. Sahnede ışık olmazsa oyuncular görünmez. Su, işte o ışık gibi.

Profesör elini şıklattı. Bir anda önlerinde sihirli bir elma belirdi. Elmayı küçük parçalara böldü ve mideye bıraktı. Çocuklar büyük bir merakla izledi.

Ege heyecanla bağırdı:
— Bakın! Elma parçaları asitle buluşunca köpürmeye başladı.

— Doğru gözlem Ege, dedi Profesör. İşte mide asidi çalışıyor. Elma parçaları yumuşuyor, su ise bu süreci hızlandırıyor.

Zehra elini kaldırdı:
— Ama ben bazen çok su içersem midem dolmuş gibi oluyor. Neden öyle?

Profesör gülerek cevapladı:
— Çünkü mide suyu da geçici olarak depolar. Mide bir balon gibidir, genişleyebilir. Fazla su içtiğinde mide duvarları gerilir, sen de doluluk hissi yaşarsın.

Bir süre sonra mide kasları dalgalı şekilde kasılmaya başladı. Çocuklar adeta sallanıyordu.

Ela kahkaha attı:
— Hahaha! Sanki lunaparktaki çarpışan arabalardayız.

Profesör de güldü:
— Mide aslında bir karıştırma makinesi gibidir. Kaslar yiyecekleri ezer, suyla karıştırır, bir çorba haline getirir. Bu karışıma “kimus” denir.

Ali gözlerini kocaman açtı:
— Kimus mu? Çok garip bir isim.

— Evet Ali, Latince kökenli bir kelime. Kimus, yiyeceklerin mide asidi ve suyla karışmış yarı sıvı halidir.

Mila merakla ekledi:
— Peki kimus bağırsaklara nasıl gidiyor?

— Mide çıkışında “pilor kapağı” var, dedi Profesör. Kimus azar azar oradan ince bağırsağa geçer.

Yaman düşündü ve sordu:
— Ama hocam, suyun çoğu bağırsaklarda emiliyordu. O zaman midede suyun görevi ne?

Profesör başını salladı:
— Çok iyi hatırladın Yaman. Doğrudur, suyun büyük kısmı bağırsaklarda emilir. Ama midede de önemli bir hazırlık görevi vardır. Yiyecekleri parçalanmaya uygun hale getirir, asidin aşırı yakıcılığını dengeler. Ayrıca mide duvarını koruyan mukus tabakasını destekler.

Defne Yaz araya girdi:
— Mukus mu? O da ne?

— Mukus, mide duvarını kaplayan kaygan bir jel gibidir, dedi Profesör. Bu tabaka sayesinde asit mideyi yakmaz. Su da mukusun yapısında bulunur. Eğer su az olursa mukus incelir, mide daha çok zarar görür.

Aziz elini kaldırdı:
— Peki su midede vücudun sıcaklığını da etkiler mi?

Profesör gülümsedi:
— Harika bir soru Aziz. Evet, su aynı zamanda ısıyı düzenler. Soğuk bir şey içtiğinde miden serinler. Ama bu geçicidir çünkü su hızla vücut sıcaklığına uyum sağlar. Su, bedenimizin termostatıdır diyebiliriz.

Her çocuk sırayla konuşmaya başladı.

Eylül:
— Ben anladım ki, su sadece susuzluğu gidermiyor, midedeki asidi dengeliyor.

Tibet:
— Ayrıca yiyecekleri yumuşatıyor, sindirimi kolaylaştırıyor.

Defne Ebrar:
— Mukusu koruyor. Eğer yeterince su içmezsek midemiz yanabilir.

Toprak (ilk kez sahneye çıkan yeni öğrenci):
— Ve midede karışım yaparak kimus oluşturuyor. Bence bu çok ilginç.

Mehmet Atlas:
— Ben de suyun enzimlere sahne olduğunu sevdim. Suyun içinde dans eden oyuncular gibi!

Profesör gururla gülümsedi:
— Harika özetlediniz çocuklar!

Mide macerası sona ererken profesör sihirli değneğini salladı. Çocuklar tekrar sınıfa döndüler. Hatice Öğretmen tahtaya kocaman harflerle yazdı:

“Su + Mide = Sindirimin Başlangıç Kahramanı”

Sınıf alkışlarla dersin bitişini kutladı. Ama hepsi şunu biliyordu: Bu sadece sindirim yolculuğunun ilk durağıydı. Sırada bağırsaklar vardı ve orada suyun rolü çok daha büyüktü.

Hatice öğretmenin ”Haydi çocuklar tenneffüse çıkabilirsiniz… Sonraki derste devam edeceğiz”

Teneffüsün bitiminde herkes eksiksiz sınıftaydı.. Sınıf, mide yolculuğunun heyecanını hâlâ hissediyordu. Hatice Öğretmen tahtaya kocaman harflerle yazmıştı: “Mide: Sindirimin Karıştırma Makinesi”. Çocuklar birbirine bakıyor, hâlâ kimus kelimesini mırıldanıyordu.

Hatice Öğretmen gülümsedi:
— Çocuklar, şimdi yolculuğumuzun ikinci durağına gidiyoruz: Bağırsaklar. Su burada çok daha önemli roller oynar. Hazır mısınız?

Çocukların hepsi bir ağızdan bağırdı:
— Haaaazıııırız!

Öğretmen ellerini üç kez çarptı. Puf! Sihirli Profesör belirdi. Ceketinden bu kez rengârenk kurdeleler sarkıyordu.

— İşte benim küçük bilim kâşiflerim! dedi Profesör. Hazırsanız bağırsakların uzun tünellerine dalıyoruz.

Profesör sihirli değneğini salladı. Çocuklar yine küçülüp kimus parçacıklarıyla birlikte mide çıkışına, yani pilor kapağına geldiler. Kapı açıldı, içeri girdiler. Önlerinde uzun, kıvrımlı bir tünel vardı. Duvarlar pürüzsüz ama kıvrımlarla doluydu.

Ela şaşkınlıkla baktı:
— Burası sanki hiç bitmeyecekmiş gibi görünüyor.

Profesör kahkaha attı:
— Haklısın Ela! İnce bağırsak tam 6-7 metre uzunluğundadır. İnsan boyunun yaklaşık dört katı!

Ege hayretle bağırdı:
— Ama karnımız o kadar uzun değil ki! Bu bağırsaklar nasıl sığıyor?

— Çok güzel gözlem Ege, dedi Profesör. Bağırsaklar iç içe kıvrımlarla karın boşluğuna yerleşir. Sanki ip yumağı gibi kıvrılarak sığar.

Duvarlara yaklaştıklarında minik parmak gibi çıkıntılar gördüler.

Nilda merakla sordu:
— Bunlar da ne?

Profesör açıkladı:
— Bunlara “villus” denir. Tekili “villus”, çoğulu “villi”. İçlerinde kılcal damarlar ve lenf damarları var. Yiyeceklerden gelen besinler burada kana karışır.

Zehra parmağını kaldırdı:
— Peki su da buradan mı kana geçiyor?

— Bravo Zehra! Su bağırsaklarda çok hızlı emilir. Villi dediğimiz bu çıkıntılar, suyun kana geçmesini sağlar. Hatta suyun yüzde 80’den fazlası bağırsaklarda emilir.

Atlas heyecanla konuştu:
— Yani su sadece içtiğimiz bardaktan gelmiyor, yediğimiz yiyeceklerden de geliyor değil mi?

Profesör gülümsedi:
— Evet Atlas! Yediğimiz meyvelerin, sebzelerin, hatta ekmeğin bile içinde su var. Bağırsaklar bu suyu da emer. İşte bu yüzden “besinlerden gelen gizli su” diye bir şey vardır.

Toprak merakla sordu:
— Peki su emilmezse ne olur?

— Harika soru Toprak. Eğer bağırsaklar yeterince su emmezse dışkı çok sulu olur. Biz buna ishal diyoruz. Tersi durumda ise fazla su emilirse dışkı çok katı olur, bu da kabızlık yapar.

Her çocuk sırayla söz aldı.

Eylül:
— Yani su sindirim artıklarının hareket etmesine yardım ediyor.

Ali:
— Ayrıca besinlerin çözülüp kana karışmasını kolaylaştırıyor.

Mercan:
— Demek ki su olmazsa bağırsaklar tıkanır gibi olur.

Kıvanç:
— Ben şunu anladım: Su, bağırsakların kaygan kalmasını sağlıyor.

Mila:
— Bence su, bağırsaklarda bir taşıyıcı. Besinleri taşıyor.

Aziz:
— Ve bağırsakların kasları hareket edebilmek için de suya ihtiyaç duyar.

Profesör hepsini alkışladı:
— Harika çıkarımlar!

Çocuklar bağırsak duvarının dalga gibi hareket ettiğini gördüler.

Can heyecanla sordu:
— Bu dalgalanma nedir?

Profesör açıkladı:
— Bu hareketin adı yine “peristaltik hareket”. Yemek borusunda da görmüştük. Burada da kaslar yiyecekleri ve suyu ileri doğru iter.

Defne Yaz düşündü:
— Eğer su az olursa bu hareket yavaşlar mı?

— Çok doğru Defne. Susuz kalınca bağırsakların hareketi yavaşlar. Bu yüzden kabızlık olur.

Profesör cebinden iki tüp çıkardı. Birine kuru yiyecek parçaları koydu, diğerine aynı yiyecekleri biraz suyla karıştırdı.

Çınar dikkatle izledi:
— Bakın! Sulu olan tüp daha hızlı akıyor.

Profesör başını salladı:
— İşte bağırsaklarda da böyle olur. Su, sindirim artıklarının kolay ilerlemesini sağlar.

Defne Ebrar parmağını kaldırdı:
— Ama ben bazen çok su içtiğimde hemen tuvalete gitmek istiyorum. Bu da bağırsaklarla mı ilgili?

— Aslında daha çok böbreklerle ilgili, dedi Profesör. Ama bağırsaklar da fazla suyun bir kısmını dışarı atabilir.

Birden bağırsak duvarından sevimli, küçük canlılar belirdi. Çocuklar hayretle baktı.

Ela şaşkınlıkla bağırdı:
— Bunlar da kim?

Profesör kahkaha attı:
— İşte bağırsak dostlarımız: “Mikroorganizmalar”. Onlara “bağırsak florası” ya da “mikrobiyota” denir.

Yaman merakla sordu:
— Onlar suyu da kullanıyor mu?

— Tabii ki Yaman. Su onların yaşaması için gerekli. Ayrıca bu mikroorganizmalar bazı besinleri parçalayarak vitaminler üretir. Su sayesinde bu süreçler daha rahat olur.

Zehra:
— Ben şunu düşündüm: Eğer bağırsaklardaki bakteriler suya ihtiyaç duyuyorsa, biz su içmediğimizde sadece kendimize değil, onlara da zarar veriyoruz. Yani aslında vücudumuzda bizimle yaşayan gizli arkadaşlarımız var.

Atlas:
— Bence bu çok ilginç! Suyun tek görevi bizim susuzluğumuzu gidermek değil, bağırsaklarda yaşayan milyonlarca bakteriyi de hayatta tutmak. Onlar olmazsa vitaminleri üretemeyiz.

Mehmet Atlas:
— Ayrıca ben şöyle düşünüyorum: Eğer bağırsaklarda su olmazsa, bu bakterilerin ürettiği vitaminler kana geçemez. Çünkü taşıyıcı ortam yok. Sanki denizde yüzen balıklar gibi, su olmazsa balıklar yaşayamaz.

Toprak:
— Ben de şunu anladım: Su, bağırsaklarda bir deniz gibi. Biz yiyecekleri o denizde yüzdürüyoruz, sonra da besinler kıyıya yani kana ulaşıyor.

Profesör ellerini açtı:
— Çocuklar, bağırsaklarda suyun miktarı çok önemlidir. Eğer fazla su tutulursa kabızlık olur, eğer az tutulursa ishal olur. Vücudumuz bunu dengelemek için sürekli çalışır.

Eylül düşünceli konuştu:
— Yani aslında bağırsaklar bir denge merkezi gibi. Ne fazla ne az, tam kararında olmalı.

Asya Naz ekledi:
— Buna “homeostaz” deniyor değil mi?

Profesör heyecanla alkışladı:
— İşte benim bilim insanım! Evet Asya Naz, dengeyi korumaya “homeostaz” diyoruz.

Bağırsak yolculuğu yavaş yavaş sona eriyordu. Çocuklar öğrendiklerini tekrar etti.

Kıvanç:
— Su, besinleri çözmek ve emilimi kolaylaştırmak için gerekli.

Mercan:
— Ayrıca bağırsak hareketlerini hızlandırıyor.

Mila:
— Ve mikroorganizmaların yaşamasını sağlıyor.

Aziz:
— Fazla olursa ishal, az olursa kabızlık yapıyor.

Hatice Öğretmen tahtaya yazdı:
“Su + Bağırsak = Emilimin Anahtarı”

Çocuklar alkışlarla dersi bitirdi. Ama hepsi biliyordu ki yolculuk hâlâ devam ediyordu. Önlerinde gözler vardı.

Dr Mustafa KEBAT

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.

Dr Mustafa KEBAT

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Monosodyum Glutamat (MSG) Tadı Arttırır, Sağlığı Eksiltir mi?

Değerli çalışanlar ve kıymetli vatandaşlar,

Market raflarında “lezzetli” diye satın aldığımız pek çok gıda, bazen lezzeti doğal yollarla değil, katkı maddeleriyle sağlar. Bunlardan biri de adını sıkça duyduğumuz Monosodyum Glutamat (MSG)E621 yani halk arasında bilinen adıyla **”Çin tuzu“**dur.

MSG, gıdalara daha yoğun ve çekici bir tat kazandırmak için kullanılır. Özellikle hazır çorbalar, cipsler, dondurulmuş gıdalar, hazır noodle’lar, bazı et suyu tabletleri, konserveler, işlenmiş et ürünleri ve fast food’larda bulunur. Etkili bir lezzet arttırıcıdır; ama vücudumuz üzerinde bıraktığı etkiler düşündüğümüzden daha karmaşık olabilir.

☠️ ☠️ ☠️
MSG’nin Bağırsaklarımızla Ne Alakası Var?

Bağırsaklarımız sadece sindirim değil, aynı zamanda bağışıklık sistemi, ruh hali ve hormon dengesi gibi hayati sistemlerin de merkezidir. Bu işlevlerin çoğunu ise bağırsaklarımızda yaşayan mikrobiyota dediğimiz dost bakteriler yürütür.

Ancak bazı katkı maddeleri gibi MSG – E621 de bu dengeye zarar verebilecek özellikler taşır. İşte MSG’nin – E621 bilimsel olarak değerlendirilen bazı potansiyel zararları:

☠️ ☠️ ☠️
1. Bağırsak Geçirgenliğini Artırabilir

MSG – E621, bağırsak duvarındaki hücreler arasındaki koruyucu bariyeri zayıflatabilir. Bu durum halk arasında “sızdıran bağırsak” olarak da bilinen bağırsak geçirgenliği artışına neden olur.
➡ Bu geçirgenlik; zararlı maddelerin kana karışmasına, bağışıklık sistemi tepkilerinin artmasına ve bazı otoimmün hastalıkların tetiklenmesine yol açabilir.

☠️ ☠️ ☠️
2. Hiperglisemiye Zemin Hazırlayabilir

MSG – E621 ile birlikte bağırsak duvarından daha fazla serbest glutamat emilir. Bu da özellikle diyabet hastalarında kan şekerinin yükselmesine, yani hiperglisemiye neden olabilir.

☠️ ☠️ ☠️
3. Tuz Yükünü Artırır – Böbrekleri Yorar

MSG – E621 bir sodyum tuzudur. Fazla tüketimi vücuttaki sodyum dengesini bozar, böbreklerin süzme yükünü artırır, hipertansiyona ve ödemlere neden olabilir.

☠️ ☠️ ☠️
4. Yeme Arzusunu Tetikler

MSG – E621, beynin iştah kontrol merkezini uyarır. Bu, yemek yeme davranışını abartılı hale getirerek özellikle yüksek kalorili gıdalara karşı bağımlılık benzeri bir etki oluşturabilir.

☠️ ☠️ ☠️
5. Kronik Enflamasyona Yol Açabilir

Yüksek doz MSG – E621, bağışıklık sistemini sürekli uyararak kronik (sessiz) iltihap sürecine neden olabilir.
Bu süreç; diyabet, obezite, kalp hastalıkları ve bazı kanser türlerinin gelişiminde rol oynar.

☠️ ☠️ ☠️
6. Oksidan Etki Gösterir

Bazı hayvan deneylerinde MSG’nin – E621 hücrelere zarar veren serbest radikal üretimini artırdığı görülmüştür. Bu da vücudun doğal savunma sistemini zorlar.

☠️ ☠️ ☠️
7. Mikrobiyota Kompozisyonunu Değiştirebilir

Fareler üzerinde yapılan bazı araştırmalar, MSG’nin – E621 ve diğer bazı katkı maddelerinin (özellikle P80) bağırsaklarda yaşayan faydalı bakterilerin azalmasına, zararlı türlerin (örneğin Proteus mirabilis, E. Coli) artmasına yol açabileceğini göstermiştir.

İnsanlarda bu etkilerin netleşmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olsa da, temkinli davranmak akıllıca olacaktır.

☠️ ☠️ ☠️
MSG Hangi Gıdalarda Gizleniyor?

MSG – E621, ürün etiketlerinde farklı adlarla da yazılabilir.

İşte dikkat etmeniz gereken bazı ifadeler:

  • Monosodyum glutamat
  • E621 (katkı maddesi kodu)
  • Çin tuzu
  • Aroma arttırıcı
  • Glutamat tuzları
  • Hidrolize bitkisel protein
  • Doğal aroma (bu ifade bile bazen MSG içeriyor olabilir)
☠️ ☠️ ☠️
MSG’den – E621 Uzak Durmak İçin Ne Yapmalı?

Ev yapımı ve taze gıdaları tercih edin.
Etiketleri mutlaka okuyun.
İçinde “E621” veya “Monosodyum Glutamat” yazıyorsa dikkatli olun.
Hazır çorba, cips, bulyon, salam-sosis gibi işlenmiş ürünleri sınırlayın.
İşyerlerinde atıştırmalık olarak kuruyemiş, yoğurt, meyve gibi doğal ürünler tercih edin.

🧠 🧠 🧠
Lezzetin Bedeli Sağlık Olmasın!

Değerli çalışanlar ve tüketiciler,

Lezzetli bir çorba ya da çıtır bir cips anlık bir keyif verir, ama uzun vadede sağlığınızdan edebilir.
MSG gibi katkı maddeleri sessizce bağırsağınızın, böbreğinizin, beyninizin dengesini bozabilir.

Kendi sağlığınızı korumak, çocuğunuza sağlıklı bir gelecek bırakmak ve iş gücünüzü sürdürülebilir kılmak için,
📌 Tükettiğiniz ürünleri bilinçle seçin.
📌 İçindekiler kısmını mutlaka okuyun.
📌 Lezzetin doğallığını tercih edin.

Unutmayın:

En doğal tat, sağlığın tadıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Yetişkin evrede obezite ile ilişkili monosodyum glutamat yenidoğan zehirlenmesi, farelerde kronik inflamasyon ve peroksisom proliferatör aktiveli reseptörlerin mRNA ekspresyonunun artması ile karakterizedir https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/21205225/

⭐️⭐️ Yenidoğan maruziyetinden sonra albino farelerin karaciğerinde monosodyum glutamatın uzun vadeli etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/21991693/

⭐️⭐️ Monosodyum glutamatın sıçanlarda oluşturduğu oksidatif hasar ve genotoksisite: C vitamini, E vitamini ve kuersetin’in düzenleyici rolü https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16758767/

⭐️⭐️ [Uzun süreli monosodyum glutamat beslenmesinin sıçan pankreas yapısı üzerindeki etkisi] https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22873054/

⭐️⭐️ Monosodyum glutamatın erkek albino sıçanların serebellar korteksi üzerine etkisi ve C vitamininin koruyucu rolü (histolojik ve immünohistokimyasal çalışma) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22143495/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

Beslenmenin Propriyosepsiyon Üzerindeki Etkileri

1. Giriş: Propriyosepsiyonun Biyolojik Temeli

Propriyosepsiyon, vücudun “iç navigasyon sistemi” olarak işlev görür. Kas iğcikleri, tendon organları, eklem kapsüllerindeki reseptörler ve vestibüler sistemden gelen sinyaller, merkezi sinir sisteminde bütünleşerek “vücudun uzaydaki pozisyonunu” tanımlar.
Bu sinyallerin doğru ve zamanında iletilmesi, hem sinirsel iletimin biyokimyasal kalitesine hem de kas ve bağ dokuların metabolik durumuna bağlıdır.
Dolayısıyla beslenme, propriyosepsiyonun sessiz ama kritik bir belirleyicisidir.

2. Sinir İletimi ve Mikrobeslenme İlişkisi

Propriyoseptif sistemin temeli, nöronların uyarılabilirliği ve kas-his sinyallerinin hızıdır. Bu iki süreç, aşağıdaki besin ögeleriyle yakından ilişkilidir:

2.1. Elektrolit Dengesinin Rolü
  • Sodyum (Na⁺) ve Potasyum (K⁺): Sinir hücrelerinde aksiyon potansiyelinin oluşumu ve kas kasılmalarının başlatılması için temel iyonlardır.
    Dengesizlik durumunda (örneğin aşırı terleme veya yetersiz sıvı alımı), sinir iletimi yavaşlar; refleks yanıtlar gecikir.
    → Sonuç: Propriyoseptif yanıt süresi uzar.
  • Kalsiyum (Ca²⁺): Kas iğcikleri ve Golgi tendon organlarının duyarlılığı kalsiyumun sinaptik salınımına bağlıdır. Kalsiyum eksikliği, özellikle ince motor becerilerde ve denge testlerinde dengesizlik yaratabilir.
  • Magnezyum (Mg²⁺): Nöronal membran stabilizatörüdür. Eksikliğinde sinirler aşırı uyarılır (hiperrefleksi), bu da vücut farkındalığını “gürültülü” hale getirir — kişi bedeninin konumunu yanlış algılayabilir.

3. Kas ve Bağ Dokusu Sağlığını Etkileyen Besinler

Propriyoseptif reseptörler kas ve bağ dokusu içinde yer aldığından, bu dokuların metabolik durumu doğrudan algı kalitesini belirler.

3.1. Protein Kalitesi

Kas iğciği reseptörlerinin yapısal bütünlüğü için yüksek biyolojik değere sahip proteinler (yumurta, balık, süt, baklagiller) gereklidir.
Kronik protein yetersizliği, kas tonusunun azalmasına ve mekanoreseptör duyarlılığının düşmesine yol açar.
→ Bu durumda, kişi “bedeninin ağırlığını ya da hareket genişliğini” olduğundan az hisseder.

3.2. Kollajen ve Bağ Dokusu Destekleyicileri
  • C Vitamini, L-lizin, prolin ve bakır, bağ dokusu sentezinde esastır.
    Eksikliklerinde eklem kapsülleri gevşer, proprioseptörlerin mekano-algı eşiği artar.
    Bu, özellikle diz, ayak bileği ve omuz çevresinde sık gözlenen mikroinstabilite hissiyle kendini gösterir.

4. Kan Şekeri ve Enerji Yönetimi: Sinirlerin Yakıtı

Sinir hücreleri yalnızca glikoz kullanır. Glikoz düzeyinin dalgalanması (hipoglisemi veya hiperglisemi), proprioseptif sinyallerin zamanlamasını bozar.

4.1. Hipoglisemi (Düşük Kan Şekeri)

Enerji yetersizliği nedeniyle sinir iletim hızı yavaşlar, vestibüler merkez ile kas reseptörleri arasındaki koordinasyon bozulur.
Bu durumda kişi;

  • Dengesiz yürüyebilir,
  • Yavaş tepki verebilir,
  • Kas tonusu anlık düşüşler gösterebilir.
    → Bu tablo, özellikle vardiyalı çalışan veya öğün atlayan işçilerde sık görülür.

4.2. Hiperglisemi (Yüksek Kan Şekeri)

Uzun süreli hiperglisemi, periferik sinir uçlarında mikrovasküler hasar yapar (diabetik nöropati).
Bu da kas iğciklerinden gelen sinyallerin iletimini bozar — kişi ayağının bastığı zemini veya diz açısını doğru hissedemez.

5. Yağ Asitleri ve Nöronal Zar Esnekliği

Sinir zarları fosfolipitlerden oluşur. Omega-3 yağ asitleri (DHA, EPA) nöronal zarın geçirgenliğini optimize eder, böylece sinaptik iletim hızı artar.
Eksiklik durumunda, sinyaller “bulanık” iletilir. Bu, özellikle ince ayar gerektiren hareketlerde (örneğin el-göz koordinasyonu, alet kullanımı, denge tahtası testleri) hata oranını yükseltir.

🧩 Bilimsel bulgu:
DHA takviyesinin vestibüler denge performansını artırdığı, 2017’de “Frontiers in Physiology” dergisinde yapılan çalışmalarda doğrulanmıştır.

6. Vitaminlerin Propriyoseptif Rolü
VitaminRolüEksiklikte Ortaya Çıkan Durum
B1 (Tiamin)Sinirsel enerji üretimiKas yorgunluğu, refleks yavaşlaması
B6 (Piridoksin)Nörotransmitter senteziKoordinasyon bozukluğu
B12 (Kobalamin)Miyelin kılıf bütünlüğüUyuşma, denge kaybı
D VitaminiKas gücü ve denge kontrolüPostür bozukluğu, düşme riski artışı
E VitaminiAntioksidan; sinir zar koruyucuDuyusal algı bozuklukları

Özellikle B12 ve D vitamini eksiklikleri, propriyoseptif sistemde “sessiz dejenerasyon” yaratır.
Uzun süreli B12 eksikliği, alt ekstremitelerde pozisyon hissinin kaybolmasına (örneğin gözleri kapalıyken ayak pozisyonunu fark edememe) neden olabilir.

7. Su ve Hidrasyon Düzeyinin Etkisi

Kas iğcikleri ve tendonlar sıvı ortamda optimum çalışır.

Dehidrasyon:

  • Kas içi sürtünmeyi artırır,
  • Sinir uçlarının iyon dengesini bozar,
  • Merkezi sinir sisteminde yorgunluk ve tepki süresi artışına yol açar.

%2’lik su kaybı bile motor koordinasyon testlerinde %10 performans düşüşüne neden olabilir.
Bu nedenle propriyosepsiyon değerlendirmelerinde kişilerin test öncesi hidrasyon durumu mutlaka sorgulanmalıdır.

8. Bağırsak-Mikrobiyota ve Beyin İletişimi

Son yıllarda yapılan çalışmalar, bağırsak mikrobiyotasının nörotransmitter sentezinde (özellikle serotonin ve GABA) belirleyici olduğunu göstermiştir.
Bu kimyasallar, propriyoseptif geri bildirimlerin merkezî işlenme hızını etkiler.
Dengesiz beslenme (yüksek şeker, düşük lif) bağırsak-beyin eksenini zayıflatır; kişi daha “gürültülü” bir sinir sinyali ortamında çalışır. Bu durum, proprioseptif stabiliteyi düşürür.

9. İş Sağlığı Bağlamında Değerlendirme

Endüstriyel alanlarda (örneğin çimento fabrikası, tersane, liman) propriyoseptif zayıflık, iş kazası riskini artıran bir etmendir.
Aşağıdaki beslenme alışkanlıkları doğrudan risk oluşturur:

Riskli Beslenme AlışkanlığıOlası Propriyoseptif Sonuç
Sabah kahvaltısız işe başlamaKan şekeri düşüklüğü, refleks gecikmesi
Aşırı kafein tüketimiElektrolit kaybı, kas krampları
Düzensiz su içmeDenge ve kas hissi bozulması
Aşırı tuzlu gıdaPotasyum kaybı, kas sertliği
Fast food ve trans yağSinir zar geçirgenliği azalması
Alkol kullanımıSinir iletim bozukluğu, vestibüler zayıflık

10. Sonuç: “Bedenini Hissetmenin Kimyasal Dili”

Propriyosepsiyon yalnızca kasların veya eklemlerin değil, tüm organizmanın biyokimyasal dengesiyle ilgilidir.
Yeterli ve dengeli beslenme:

  • Kas ve sinir hücreleri arasındaki iletişimi hızlandırır,
  • Denge ve koordinasyonu güçlendirir,
  • Özellikle yüksek riskli işlerde güvenli hareket planlamasını destekler.

Bu nedenle propriyosepsiyon testleri yapılırken; katılımcıların beslenme alışkanlıkları, sıvı alım düzeyi, kullanılan takviyeler ve metabolik hastalık öyküsü değerlendirme formuna mutlaka dahil edilmelidir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

#propriyosepsiyon #beslenme #tetkikosgb #kebat

Daha Fazla

İşletmelerin Deprem Riskine Karşı İş Sağlığı ve Güvenliği Tedbirleri – II (Risk Değerlendirmesi – Yapısal ve Yapısal Olmayan Tedbirler)

İşletmelerin Deprem Riskine Karşı İş Sağlığı ve Güvenliği Tedbirleri yazımın – çalışmamın ikinci bölümünü değerlendirmenize sunuyorum…

Deprem, Türkiye gibi sismik olarak aktif bölgelerde bulunan ülkelerde kaçınılmaz bir doğal afettir. Ancak etkilerinin yıkıcı olup olmayacağı, yalnızca yer hareketlerinin şiddetine değil, aynı zamanda yapıların tasarımı, kullanılan malzemeler, işletme içi organizasyon ve afet öncesi alınan tedbirlere bağlıdır.

Bu bağlamda, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) uygulamaları kapsamında deprem riskine yönelik proaktif yaklaşım geliştirmek, hem çalışan güvenliğini sağlamak hem de işletme sürekliliğini korumak açısından hayati önem taşımaktadır.

Bu çalışmada, işletmelerin deprem riskine karşı alması gereken önlemler iki ana başlık altında değerlendirilmiştir: yapısal tedbirler ve yapısal olmayan tedbirler.

Yapısal tedbirler, bina dayanımı, statik bütünlük ve mühendislik sistemlerine dair düzenlemeleri içerirken;

Yapısal olmayan tedbirler, ofis düzenlemeleri, ekipman sabitlemeleri, acil durum planları ve çalışan eğitimi gibi insani ve organizasyonel unsurları kapsamaktadır.

Her iki grup önlem de 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile paralel olarak, işletmelerin risk değerlendirme yükümlülüğü çerçevesinde ele alınmalıdır.

Siz, iş güvenliği profesyonelleri, teknik yöneticiler ve acil durum ekiplerinin deprem riskinin iş yeri ölçeğinde sistematik olarak analiz edilmesini, önlenebilir kayıpların en aza indirilmesini ve çalışanların hayatının korunmasını desteklemenize katkı vermeyi amaçladığım bu yazının çalışmalarınızda faydalı olmasını temenni ediyorum

Saygılarımla

Dr. Mustafa KEBAT

2. Risk Değerlendirmesi – Yapısal ve Yapısal Olmayan Tedbirler
2.1. Risk Değerlendirmesi
2.1.1. Tehlike Belirleme
  1. Zemin Tehlikeleri:
    • Aktif fay hatlarına olan mesafe
    • Zemin yapısının sıvılaşma riski
    • Yer altı su seviyesi
    • Heyelan eğilimi olan bölgeler
  2. Yapısal Tehlikeler:
    • Binaların inşa yılı ve yapı statiği
    • Betonarme yapı kontrolü
    • Kolon-kiriş bağlantı sağlamlığı
    • Sonradan eklenen katlar ve yapı değişiklikleri
  3. Yapısal Olmayan Tehlikeler:
    • Sabitlenmemiş raf, dolap, makineler
    • Cam bölmelerin kırılma riski
    • Asma tavan, aydınlatma elemanları
    • Yangın, elektrik ve gaz sistemleri
  4. Operasyonel Tehlikeler:
    • Çalışanların yoğun bulunduğu alanlar
    • Depolanan tehlikeli kimyasallar
    • Gaz ve yanıcı madde sistemleri
    • Yüksek sıcaklık veya basınçta çalışan sistemler

2.1.2. Risk Analizi
  • Her tehlike için:
    • Olasılık (deprem meydana gelme sıklığı)
    • Şiddet (olası zarar düzeyi)
    • Etkilenen kişi sayısı
    • Maruziyet süresi ve sıklığı

2.1.3. Mevcut Önlemlerin Değerlendirilmesi
  • Yangın algılama sistemleri
  • Tahliye planı
  • Eğitimler
  • Deprem ekipmanları (el feneri, ilk yardım çantası, megafon)

2.1.4. Risklerin Derecelendirilmesi
  • Yüksek, Orta, Düşük risk sınıflandırması
  • Öncelik sırasına göre eylem planı

2.1.5. Risk Azaltıcı Önlemlerin Planlanması
  • Hangi yapısal güçlendirmeler yapılacak?
  • Hangi ekipman sabitlenecek?
  • Hangi eğitimler verilecek?
  • Ne zaman tatbikat yapılacak?

2.2.Yapısal ve Yapısal Olmayan Tedbirler
2.2.1. Yapısal Güvenlik Tedbirleri
  1. Statik Değerlendirme:
    • Yetkili mühendislik firmalarına bina dayanım analizi yaptırılmalı.
    • Taşıyıcı sistemlerin güçlendirme gereksinimleri belirlenmeli.
    • Riskli yapı raporuna göre tahliye veya yenileme kararı verilmeli.
  2. Kolon-Kiriş Güçlendirme:
    • Karbon fiber, çelik kılıf gibi tekniklerle desteklenmeli.
    • Donatı eksikliği varsa, enjeksiyon sistemleri kullanılmalı.
  3. Zemin İyileştirme:
    • Sıvılaşma riskine karşı zemin enjeksiyonu
    • Jet grout veya kazıklı temel sistemleri önerilmeli
  4. Deprem İzolatörleri:
    • Yeni yapılarda sismik izolatör kullanımı
    • Kritik bölümlerde sarsıntı sönümleyici sistemler kurulması

2.2.2. Yapısal Olmayan Tedbirler
  1. Ekipman ve Mobilya Sabitleme:
    • Tüm dolap, raf, makineler duvara veya zemine sabitlenmeli
    • Üstü açık raf sistemleri sınırlandırılmalı
    • Ağır ekipmanların devrilme önleyicileri kullanılmalı
  2. Tavan ve Aydınlatma Kontrolleri:
    • Asma tavanlar sismik bağlantılarla güçlendirilmeli
    • Projektör, lamba, klima üniteleri sarsıntıya karşı özel kanca sistemleriyle takılmalı
  3. Cam ve Pencereler:
    • Film kaplamalarla camların dağılması önlenmeli
    • Pencerelerde güvenlik kilitleri veya koruyucu ızgaralar kullanılmalı
  4. Kimyasal ve Yanıcı Maddelerin Korunması:
    • Raflı sistemlerde devrilmeye karşı kelepçeler
    • Tehlikeli kimyasallar ayrı bölmelerde, kilitli dolaplarda tutulmalı
    • Gaz sistemlerinde deprem sensörlü otomatik kesici valfler olmalı
  5. Acil Durum Malzemeleri:
    • Yangın söndürücüler, el fenerleri, telsizler her katta ulaşılabilir olmalı
    • İlk yardım çantaları düzenli kontrol edilmeli

2.2.3. Tahliye ve Toplanma Altyapısı
  1. Tahliye Yolları:
    • Engellenmemiş, aydınlatmalı ve yön levhalı olmalı
    • Yangın kapıları otomatik kapanmalı ama kilitlenmemeli
  2. Toplanma Alanları:
    • Bina dışı açık alanlar olmalı, tabela ile gösterilmeli
    • Herkese yerini bilinir hale getirmek için eğitim verilmeli
  3. Acil Durum Haberleşme:
    • Deprem sonrası mobil hatların çalışmaması olasılığına karşı telsiz sistemleri
    • Personel listeleri, iletişim bilgileri güncel tutulmalı

2.2.4. Deprem Sonrası İş Sürekliliği Hazırlıkları
  • Kritik belgelerin dijital yedeklenmesi
  • Uzaktan erişim sistemlerinin kurulması
  • Üretim makineleri ve kritik yazılımlar için sigorta kapsamı ve yedekleme planları

📚 📚 📚

Ekstra Öneriler
  • Tatbikat Takvimi: Yılda en az bir kez deprem senaryosu içeren acil durum tatbikatı
  • Eğitim Planı: Yeni başlayanlara oryantasyon + yılda 1 kez tazeleme eğitimi
  • Periyodik Gözlem Formları: Yapısal olmayan risklerin aylık kontrolü için kontrol listesi

Deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda olan bir coğrafyada, işletmelerin bu riski göz ardı etmesi yalnızca hukuki ve mali yükümlülükler açısından değil, etik ve vicdani sorumluluklar bakımından da kabul edilemez bir ihmaldir. Deprem anında yaşanabilecek can ve mal kayıplarının çoğu, önceden alınabilecek makul ve uygulanabilir önlemlerle engellenebilir.

İşletmelerin İSG kapsamında yapacağı risk değerlendirmesi, yalnızca yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda çalışanların güvenliği ve üretim süreçlerinin sürdürülebilirliği için stratejik bir adımdır. Bu bağlamda, yapısal bütünlükten masa altındaki dolapların sabitlenmesine kadar her detayın dikkate alındığı bütünsel bir yaklaşım benimsenmelidir.

Unutulmamalıdır ki, bir işletmenin afetlere karşı dirençliliği, sadece mimari sağlamlığıyla değil, aynı zamanda çalışanlarının bilinç düzeyi ve yönetsel hazırlığıyla şekillenir.

Bu nedenle İSG profesyonellerinin sorumluluğu, yalnızca teknik önlemleri değil, aynı zamanda kurumsal kültürün risk odaklı dönüşümünü de kapsamalıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İşyerinde Deprem Güvenliği https://www.acgov.org/cao/rmu/programs/safety/topics/earthquakes.htm

⭐️⭐️ OSHA İşyerleri için Acil Durum Hazırlığı ve Afet Güvenliği Rehberi https://www.oshaeducationcenter.com/emergency-disaster-safety-guide/

⭐️⭐️ OSHA Deprem Hazırlığı ve Müdahale. https://www.osha.gov/earthquakes/preparedness

⭐️⭐️ OSHA Deprem Rehberi. https://www.osha.gov/emergency-preparedness/guides/earthquakes#:~:text=What%20can%20I%20do%20to,likely%20you%20will%20be%20injured.

⭐️⭐️ Deprem Öncesinde, Sırasında ve Sonrasında Ne Yapmalıyım? https://www.mtu.edu/geo/community/seismology/learn/earthquake-take-action/

⭐️⭐️ OSHA’nın Acil Durum Hazırlığı ve Müdahalesindeki Rolü: Krizde Çalışanları Koruma https://udshealth.com/blog/osha-emergency-preparedness-response-guide/

⭐️⭐️ Deprem https://ehs.stanford.edu/manual/emergency-response-guidelines/earthquake

⭐️⭐️ Deprem Hazırlığı https://www.caloes.ca.gov/office-of-the-director/operations/planning-preparedness-prevention/seismic-hazards/earthquake-preparedness/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla

İş Güvenliği Uzmanının Hukuken ve Fiilen Kapsamlı Sorumlulukları

Bir İş Güvenliği Uzmanı, OSGB bünyesinde çalışıyor olsun ve İSG-KATİP sistemi üzerinden yeni bir firmanın yasal iş güvenliği uzmanı olarak atandığını varsayalım. Bu andan itibaren uzman hukuken ve fiilen kapsamlı sorumluluklar üstlenir. Bu sorumlulukları ayrıntılı olarak, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (6331 sayılı Kanun), yönetmelikler ve Türk Ceza Hukuku çerçevesinde açıklayayım.

Görev ve Sorumlulukların Başlangıcı – Hukuki Dayanak
  • Atama Anı: OSGB’de çalışan İş Güvenliği Uzmanı, İSG-KATİP sistemi üzerinden bir firmaya yasal iş güvenliği uzmanı olarak atandığı anda, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındaki yükümlülükler resmen devreye girer.
  • Hukuki Dayanak:
    • 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, özellikle Madde 6 (İSG Hizmetleri) ve Madde 8 (İş Güvenliği uzmanının görevleri)
    • 6331 sayılı Kanuna bağlı İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik
    • Türk Ceza Kanunu (TCK) 89, 90, 173 ve ilgili maddeler (taksirle yaralama ve ölüm, iş güvenliği ihlalleri)

İş Güvenliği Uzmanı Atandıktan Sonra Üstlendiği Sorumluluklar
A. Risk Değerlendirmesi ve Önleyici Çalışmalar
  1. Risk Analizi Yapmak
    • İşyerindeki tüm risklerin belirlenmesi: makine, elektrik, kimyasal, ergonomik, biyolojik vb.
    • Risklerin derecelendirilmesi ve önceliklendirilmesi.
    • Hukuki dayanak: 6331/10. madde – İşveren, risk değerlendirmesi yaptırmakla yükümlüdür, İş Güvenliği Uzmanı bu sürecin yürütülmesinden sorumludur.
    • Ceza riski: Risk değerlendirmesi yapılmazsa, iş kazası veya meslek hastalığı oluştuğunda ihmalden sorumluluk doğar (TCK 89, 90).
  2. İşyerine Özel Güvenlik Önlemleri Önerme
    • Tehlikeli alanlara uygun koruyucu önlemler, makine koruyucuları, kişisel koruyucu donanımlar (KKD) önerme.
    • Güvenlik talimatları ve prosedürlerin oluşturulması.

B. Eğitim ve Bilgilendirme Görevleri
  1. Çalışanlara Eğitim Vermek
    • İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitimleri planlamak ve uygulamak.
    • Tehlikeli işlerde çalışanlara özel eğitim vermek (makine, kimyasal, elektrik vb.).
    • Eğitimlerin belgelenmesi ve takip edilmesi.
    • Hukuki dayanak: 6331/13. madde
  2. Bilgilendirme ve Rehberlik
    • Çalışanları işyerindeki riskler ve alınacak önlemler konusunda bilgilendirmek.
    • İşverenin talep ettiği önlemler konusunda danışmanlık yapmak.

C. Denetim ve İzleme Görevleri
  1. Periyodik Denetimler
    • İşyerinde rutin iş güvenliği denetimleri yapmak ve uygunsuzlukları tespit etmek.
    • Eksik veya riskli durumları raporlamak.
    • Hukuki dayanak: 6331/14. madde
  2. İş Kazası ve Meslek Hastalığı İncelemeleri
    • İş kazası veya meslek hastalığı oluştuğunda olayın nedenlerini incelemek.
    • Gerekli düzeltici önlemleri ve raporları hazırlamak.

D. Yasal Bildirim ve Dokümantasyon
  1. İSG-KATİP Üzerinden Raporlama
    • İşyerinin İSG-KATİP kaydını yönetmek, periyodik olarak güncellemek.
    • İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği yükümlülüklerini elektronik ortamda doğrulamak.
  2. İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirimi
    • SGK ve Çalışma Bakanlığına zamanında bildirim yapılmasını sağlamak.
    • Gerekli tutanak ve raporları hazırlamak.
  3. Belgelerin Düzenli Tutulması
    • Risk değerlendirme raporları, eğitim katılım listeleri, denetim raporları, makine bakım kayıtları gibi belgeleri kontrolünde tutmak.
    • Hukuki dayanak: 6331/15. madde

E. Hukuki ve Ceza Sorumlulukları
  1. İhmal ve Taksir Durumları
    • İş Güvenliği Uzmanı, görevlerini yerine getirmeyerek iş kazası veya meslek hastalığına sebep olursa TCK kapsamında cezai sorumluluk doğabilir:
      • TCK 89: Taksirle yaralama (1 yıldan 3 yıla kadar hapis)
      • TCK 90: Ağır yaralanma (3 yıldan 6 yıla kadar hapis)
      • TCK 173: İş sağlığı ve güvenliği önlemlerine aykırı davranma (1 yıldan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası)
  2. İşverenle Ortak Sorumluluk
    • İş Güvenliği Uzmanı yalnızca tavsiyede bulunur, ama kanunda belirlenen görevleri yapmamak veya ihmalkar davranmak ceza ve idari para cezası ile sonuçlanabilir.
    • İşverenin uygulamadığı öneriler ve iş Güvenliği Uzmanı’nın belgelendirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi birlikte değerlendirilebilir!!

F. Sürekli Gözetim ve İyileştirme
  1. İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi (İSGYS) Oluşturma ve İzleme
    • İşyerindeki tüm güvenlik süreçlerini sürekli izlemek ve iyileştirme önerileri sunmak.
    • Yeni makine veya üretim hattı eklendiğinde risk değerlendirmesi yapmak.
  2. Yasal Mevzuata Uyumun Sağlanması
    • Çalışma mevzuatı, İSG yönetmelikleri, KKD standartları ve ulusal mevzuatın takip edilmesi.

İş Güvenliği Uzmanı’nIn Atama Anından Sonra Yüklendiği Sorumluluklar
  1. Risk değerlendirmesi yapmak ve önleyici tedbirler önermek
  2. Çalışanlara eğitim ve bilgilendirme sağlamak
  3. İşyerini periyodik olarak denetlemek ve uygunsuzlukları raporlamak
  4. İş kazası ve meslek hastalığı incelemeleri yapmak
  5. SGK ve Çalışma Bakanlığına zamanında bildirimde bulunmak
  6. İSG-KATİP sisteminde firma bilgilerini güncel tutmak
  7. Tüm dokümantasyonu eksiksiz ve doğru şekilde tutmak
  8. İhmalkar davranıştan doğabilecek hukuki ve cezai sorumlulukları bilmek
  9. İşverenle birlikte yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlamak
  10. Sürekli izleme ve iyileştirme yapmak

İş Güvenliği Uzmanı’nın sorumluluklarını, risk, yasal dayanak ve olası ceza ile birlikte hazırlanmış “İş Güvenliği Uzmanı Sorumluluk Matrisi”ni aşağıda inceleyebilirsiniz.

İş Güvenliği Uzmanı Sorumluluk Matrisi
Görev AlanıAçıklama / RiskYasal DayanakOlası Ceza / Sonuç
1. Risk Değerlendirmesiİşyerindeki tehlikelerin belirlenmemesi, kazalara ve meslek hastalıklarına yol açma6331 sayılı Kanun, Madde 10İş kazası halinde TCK 89/90: Taksirle yaralama (1–6 yıl hapis), 6331/10: İdari para cezası
2. Önleyici Tedbir ÖnerileriKoruyucu donanım, makine güvenlik önlemleri önerilmezse çalışan yaralanabilir6331/8, İSG Uzmanları Yönetmeliği6331/8: İdari para cezası, TCK 173: Önlemlere aykırılık (1–3 yıl hapis veya adli para)
3. Çalışan Eğitimi ve BilgilendirmeÇalışanlar riskler konusunda bilgilendirilmezse kazalar artar6331/133 aya kadar hapis veya para cezası, iş kazası halinde TCK 89/90 kapsamında sorumluluk
4. Periyodik Denetim ve İzlemeDenetim yapılmazsa uygunsuz koşullar fark edilmez, kazalar oluşur6331/143 aya kadar hapis veya para cezası, TCK 173 kapsamında ihmal cezası
5. İş Kazası / Meslek Hastalığı İncelemeOlayın nedenleri raporlanmazsa tekrar eden kazalar önlenemez6331/14–15İhmal durumunda TCK 89/90: Taksirle yaralama veya ağır yaralanma
6. SGK ve Bakanlık BildirimiBildirim yapılmazsa çalışan hakları ihlal edilir, idari yaptırım uygulanır6331/15, İş Kazaları Bildirim Yönetmeliğiİdari para cezası, işverenle birlikte hukuki sorumluluk
7. İSG-KATİP Sistemi YönetimiKayıtlar eksik veya yanlış tutulursa yasal denetimlerde cezai sorumluluk doğar6331/15, İSG-KATİP Kullanım Kılavuzuİdari para cezası, iş kazası durumunda TCK kapsamında sorumluluk
8. Dokümantasyon ve ArşivlemeEğitim, denetim ve risk raporları tutulmazsa kanıt eksikliği oluşur6331/15İdari para cezası, dava ve tazminat riskleri
9. İşveren ile Danışmanlık ve Uyumluluk Sağlamaİşveren önlemleri uygulamazsa kazalara yol açabilir6331/8, 6331/14TCK 173 ve 89/90 kapsamında ihmal sorumluluğu
10. Sürekli İzleme ve İyileştirmeYeni riskler fark edilmez, tekrarlayan kazalar oluşur6331/8, İSG Yönetmeliğiİhmal durumunda TCK 173 ve idari para cezası

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

#işgüvenliği #işkazası #6331 #isg #tetkikosgb #kebat

Daha Fazla

Teknik Düzlem – Sistem Kurucu ve Süreç Yöneticisi

Teknik düzlemde konumlanan yönetici, kurumsal yaşamın işleyişini düzenleyen, süreçleri tanımlayan ve sistemleri kuran bir figürdür. Bu tip yöneticinin temel yönelimi, karmaşayı düzene çevirmek, belirsizliği azaltmak ve ölçülebilir çıktılar üretmektir. Onun dünyasında başarı, zamanında tamamlanan projeler, düşen maliyetler, artan verimlilik gibi somut göstergelerle tanımlanır. Bu yönelim, özellikle üretim, finans, operasyon gibi alanlarda büyük etki yaratır. Ancak bu etki, yalnızca teknik düzlemde kalırsa, kurumun diğer boyutlarında sessiz çatlaklar oluşmaya başlar. Çünkü sistem kurmak, yalnızca yapısal değil; aynı zamanda insani, kültürel ve varoluşsal bir iştir.

Teknik yönetici, kararlarını veriyle destekler, planlamalarını mantıksal çerçevede yapar. Süreç odaklıdır; belirsizlikten hoşlanmaz. Riskleri minimize etmek için standartlar oluşturur, kontrol mekanizmaları kurar. Bu yaklaşım, dışarıdan bakıldığında rasyonel ve güven verici görünür. Ancak içeriden bakıldığında, insanın karmaşıklığını, duyguların akışkanlığını ve kültürün çok katmanlı doğasını göz ardı etme riski taşır. Bu nedenle teknik düzlemde güçlü olan bir yönetici, sistem kurma becerisiyle birlikte insan ilişkilerine, kültürel bağlamlara ve anlam üretimine de duyarlılık geliştirmelidir.

Felsefi düzlemden bakıldığında, teknik yönetici çoğu zaman “neden” sorusunu değil, “nasıl” sorusunu merkeze alır. Bu da onun karar alma süreçlerini araçsallaştırır. Hannah Arendt’in “eylem, başkalarıyla birlikte başlatılan yeni bir başlangıçtır” sözü burada anlam kazanır. Teknik yönetici, eylemi bir sonuca ulaşmak için araçsallaştırdığında, başlangıç değil, tekrar üretir. Her proje, bir öncekinin kopyası olur; her toplantı, bir öncekinin tekrarı. Bu döngü, kurumun yenilik kapasitesini zayıflatır. Çünkü yenilik, yalnızca sistemle değil; anlamla, karşılaşmayla ve çoğullukla doğar.

Psikolojik düzlemde teknik yönetici, duygusal ihtiyaçları ikincil görebilir. Ekip üyelerinin motivasyon kaynakları, çatışma dinamikleri ya da aidiyet duyguları, süreçlerin verimliliği karşısında geri plana atılabilir. Bu da uzun vadede sessiz dirençlere, motivasyon kaybına ve kurumsal yabancılaşmaya yol açar. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde, aidiyet ve saygı basamakları atlandığında, kendini gerçekleştirme aşamasına ulaşmak zorlaşır. Teknik yönetici, bu basamakları görmezden geldiğinde, çalışanlar yalnızca görevlerini yerine getirir ama ruhlarını geri çeker. Bu da kurumun görünmez bağlarını zayıflatır.

Sosyolojik düzlemde teknik yönetici, kurumun kültürel kodlarını, güç ilişkilerini ve görünmez yapısını yeterince okuyamayabilir. Pierre Bourdieu’nün “habitus” kavramı burada devreye girer: bireylerin içselleştirdiği davranış kalıpları, kurumsal etkileşimleri şekillendirir. Teknik yönetici, bu kalıpları tanımadığında, kurumun görünmez yüzüyle bağ kuramaz. Toplantıların dili, e-postaların tonu, ofis düzeni gibi unsurlar onun için işlevsel olabilir; ama sembolik anlamlarını gözden kaçırabilir. Bu da kurumsal kültürün yüzeyde düzenli, derinde ise kırılgan olmasına neden olur.

Diğer yönetici tipleriyle karşılaştırıldığında, teknik yönetici sistem kurar ama bağ kurmaz. Psikolojik yönetici bağ kurar ama bazen sistem kurmakta zorlanır. Sosyolojik yönetici yapıyı tanır ama teknik süreçleri ihmal edebilir. Felsefi yönetici anlam üretir ama pratikte gecikebilir. Bu karşılaştırma, teknik yöneticinin güçlü olduğu kadar sınırlı olduğu alanları da gösterir. Sistem kurmak, bir kurumun omurgasını oluşturur; ama bu omurga, kaslarla, sinirlerle ve ruhla desteklenmediğinde, hareket kabiliyeti sınırlanır.

Felsefi düzlemde teknik yöneticinin en büyük sınavı, kararlarının ardındaki anlamı sorgulamaktır. “Bu süreci neden böyle kuruyorum?”, “Bu sistem hangi değerleri taşıyor?”, “Bu karar, kurumun varoluşuna nasıl hizmet ediyor?” gibi sorular, teknik düzlemi felsefi derinlikle buluşturur. Hegel’in diyalektiği burada yol göstericidir: tez ve antitez arasındaki çatışmadan doğan sentez, ilerlemenin motorudur. Teknik yönetici, yalnızca tez üretirse, antitezi bastırır; sentez doğmaz. Bu da kurumun gelişim olanağını ortadan kaldırır.

Psikolojik düzlemde teknik yöneticinin en büyük sınavı, duygusal zekâ geliştirmektir. Daniel Goleman’ın tanımıyla, duygusal zekâ, kişinin kendi duygularını tanıma ve yönetme becerisiyle birlikte, başkalarının duygularını da anlayabilme yetisidir. Teknik yönetici, bu yetiyi geliştirdiğinde, süreçleri yalnızca işlevsel değil; aynı zamanda insani hale getirir. Toplantılar, yalnızca karar alma değil; bağ kurma alanına dönüşür. Geri bildirimler, yalnızca performans değerlendirmesi değil; kişisel gelişim fırsatı olur.

Sosyolojik düzlemde teknik yöneticinin en büyük sınavı, kültürel farkındalık geliştirmektir. Kurumun ritüellerini, sembollerini, normlarını tanımak; görünmez yapıları görünür kılmak; güç ilişkilerini adil biçimde yönetmek… Bunlar, teknik düzlemin sosyolojik derinlikle buluştuğu noktalardır. Emile Durkheim’ın “kolektif bilinç” kavramı burada anlam kazanır: bir topluluk, yalnızca teknik meselelerin çözüldüğü bir mekanizma değildir; ortak değerlerin, duyguların ve sembollerin örgütlenmesidir. Teknik yönetici, bu örgütlenmeyi tanımadığında, sistem işler ama ruh eksik kalır.

Felsefi yöneticiyle karşılaştırıldığında, teknik yönetici daha hızlı karar alır; ama bu kararlar bazen anlamdan yoksun olabilir. Psikolojik yöneticiyle karşılaştırıldığında, teknik yönetici daha net süreçler kurar; ama bu süreçler bazen duygusal bağları zayıflatabilir. Sosyolojik yöneticiyle karşılaştırıldığında, teknik yönetici daha ölçülebilir çıktılar üretir; ama bu çıktılar bazen kültürel dokuyu aşındırabilir. Bu karşılaştırmalar, teknik yöneticinin yalnızca ne yaptığıyla değil, nasıl yaptığıyla ve neden yaptığıyla da değerlendirilmesi gerektiğini gösterir.

Nietzsche’nin “yaşamı olumlamak” dediği şey, çatışmaların, gerilimlerin ve farklılıkların değerini bilmektir. Teknik yönetici, bu farklılıkları bastırmak yerine işleyebilirse, sistem yalnızca düzen değil; canlılık üretir. Çünkü kurumlar, yalnızca işleyen mekanizmalar değil; yaşayan organizmalardır. Ve bu organizmalar, teknik düzlemde kurulan sistemlerle birlikte, psikolojik bağlarla, sosyolojik yapılarla ve felsefi yönelimlerle yaşar.

Sonuç olarak, teknik düzlemde konumlanan yönetici, kurumun omurgasını oluşturur. Ancak bu omurga, diğer düzlemlerle desteklenmediğinde, hareket kabiliyeti sınırlanır. Sistem kurmak, bir başlangıçtır; ama bu başlangıcın anlamlı, insani ve kültürel olması için diğer düzlemlerle buluşması gerekir. Teknik yönetici, bu buluşmayı sağlayabildiğinde, yalnızca süreç değil; bağ, değer ve hikâye üretir. Ve bu üretim, kurumun gerçek canlılığını belirler.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

NOT: Diğer yönetici tiplerini okumak isterseniz; web sitemizden arama yaparak okuyabilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Daha Fazla