Kurumsal Sessizlik Kültürünün Risk Yönetimi Üzerindeki Yıkıcı Etkisi
İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarında kazaların ve meslek hastalıklarının nedenleri çoğunlukla “insan hatası”, “dikkatsizlik” veya “kurallara uyumsuzluk” başlıkları altında sınıflandırılmaktadır. Ancak sahada edinilen deneyimler, bu açıklamaların büyük bölümünün semptomu tanımladığını, kök nedeni ise maskelediğini göstermektedir.
Kökeni sosyolojik ve tarihsel olarak Omertà kavramına dayanan kurumsal ve bireysel sessizlik davranışlarının, İSG sistemlerinin etkinliğini nasıl zayıflattığı gerçeği çok dillendirilmiyor.
Omertà, bu bağlamda suç örgütlerine özgü bir sessizlik yemini olarak değil; örgütsel yapılarda riskin bilinmesine rağmen ifade edilmemesi, raporlanmaması ve görünmez kılınması olarak tanımlanmalıdır.
İSG’de Görmmezden Gelinen Bir Risk Faktörü
İş sağlığı ve güvenliği disiplininin temel varsayımı şudur:
Tehlike tanımlanırsa, risk analiz edilirse ve kontrol tedbirleri uygulanırsa kaza önlenir.
Bu varsayım teknik olarak doğrudur.
Lakin pratikte eksiktir.
Çünkü bu zincirin ilk halkası olan tehlikenin tanımlanması, insan faktörüne doğrudan bağlıdır. Tehlikeyi gören, hisseden, maruz kalan ve deneyimleyen çoğu zaman çalışanın kendisidir. Eğer bu çalışan, gördüğü riski ifade etmiyorsa; sistem ne kadar kusursuz tasarlanmış olursa olsun, İSG yönetimi veri körlüğü yaşar.
İşte bu noktada, klasik risk yönetimi literatüründe yeterince adlandırılmayan ancak sahada son derece etkili olan bir olgu devreye girer: Omertà.
Omertà Kavramının İSG Bağlamında Yeniden Tanımlanması
Omertà, tarihsel olarak Sicilya kökenli bir sessizlik normudur. Lakin bu makalede kullanılan anlamıyla Omertà:
Bir işyerinde risklerin, uygunsuzlukların, tehlikeli davranışların veya sistemsel zaafların bilinmesine rağmen, bireysel veya kurumsal nedenlerle ifade edilmemesi ve raporlanmaması durumudur.
Bu tanımda üç kritik unsur vardır:
- Bilme: Risk fark edilmiştir.
- Sessizlik: Bilgi paylaşılmamaktadır.
- Sistematiklik: Bu durum istisna değil, alışkanlıktır.
Dolayısıyla Omertà, bireysel bir çekingenlik değil; örgütsel olarak öğrenilmiş bir davranış biçimidir.
Kurumsal Omertà ve İSG Yönetim Sistemleri
Yönetim Sistemlerinde Sessizliğin Yapısal Kaynakları
ISO 45001 ve benzeri İSG yönetim sistemleri, katılımcılığı ve çalışan görüşlerinin alınmasını açıkça şart koşar. Ancak uygulamada, birçok kuruluşta bu gereklilik formal düzeyde kalmaktadır.
Kurumsal Omertà genellikle şu yapısal faktörlerden beslenir:
- Üretim hedeflerinin güvenlik hedeflerinin önüne geçmesi
- Üst yönetimin kazasızlık istatistiklerine aşırı odaklanması
- Olumsuz geri bildirimin performans düşüklüğü olarak algılanması
- Kaza ve ramak kala bildirimlerinin cezai sonuçlar doğurması
Bu koşullarda, çalışanlar ve orta kademe yöneticiler şu davranışı geliştirir:
“Sorun varsa bile, görünür kılmak kuruma fayda sağlamıyor.”
Bu algı yerleştiğinde, İSG sistemi kâğıt üzerinde çalışır; sahada ise sessizlik hâkim olur.
Kaza Sıklığı ile Sessizlik Kültürü Arasındaki İlişki
Düşük kaza oranları her zaman yüksek güvenlik performansı anlamına gelmez. Aksine, bazı kuruluşlarda düşük raporlama oranı, yüksek Omertà göstergesidir.
Özellikle:
- Ramak kala bildirimlerinin yok denecek kadar az olması
- Aynı tür kazaların tekrar etmesi
- Uygunsuzlukların denetimden denetime kaybolup ortaya çıkması
kurumsal sessizlik kültürünün teknik göstergeleridir.
Çalışan Omertà’sı – Davranışsal Güvenliğin Kör Noktası
Çalışan Neden Konuşmaz?
Davranışsal güvenlik yaklaşımları, riskli davranışlara odaklanır. Ancak çoğu zaman şu soruyu sormaz:
“Çalışan neden bu davranışı sürdürmeye devam ediyor?”
Çalışan Omertà’sının temel nedenleri şunlardır:
- İş güvencesi kaygısı
- Yöneticiyle çatışma korkusu
- “Sorun çıkaran” etiketinden kaçınma
- Daha önce yapılan bildirimlerin sonuçsuz kalması
- Meslektaş baskısı ve grup normları
Bu faktörler birleştiğinde, çalışan için sessizlik rasyonel bir tercih haline gelir.
Sessizlik ve Risk Normalleşmesi
Sürekli dile getirilmeyen riskler zamanla normalleşir. Normalleşen risk ise artık risk olarak algılanmaz.
Bu durum, literatürde “riskin sıradanlaşması” olarak tanımlanır ve yüksek tehlikeli sektörlerde (madencilik, inşaat, ağır sanayi) sıklıkla görülür.
Omertà burada yalnızca susmak değil; tehlikeyi zihinsel olarak silmektir.
İSG Profesyonelleri Açısından Omertà
İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekiminin Konumu
İş Güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleri, teorik olarak bağımsızdır. Ancak pratikte:
- İşverenle sözleşmeli çalışırlar
- Performansları dolaylı göstergelerle ölçülür
- “Sorun çıkaran” değil, “çözüm odaklı” olmaları beklenir
Bu yapı, zaman zaman İSG profesyonellerini de Omertà zincirinin bir halkası haline getirebilir.
Riskin yazılması ile riskin yönetim tarafından kabul edilmesi arasındaki boşluk, çoğu zaman bilinçli veya bilinçsiz yumuşatma ile doldurulur.
“Yazdım, Bildirdim” Yanılsaması
Teknik olarak bir uygunsuzluğun raporlanması, sorumluluğun yerine getirildiği anlamına gelebilir. Ancak raporlanan risk:
- Takip edilmiyorsa
- Geri bildirim verilmiyorsa
- Düzeltici faaliyetlere dönüşmüyorsa
orada Omertà, biçim değiştirerek varlığını sürdürür.
Bu durum, pasif Omertà olarak tanımlanabilir.
Kaza Araştırmalarında Omertà’nın Rolü
Birçok kaza araştırmasında şu sonuçlara rastlanır:
- “Risk önceden biliniyordu.”
- “Benzer olaylar daha önce yaşanmıştı.”
- “Çalışanlar bu durumu normal kabul ediyordu.”
Bu ifadeler, kazanın teknik değil; iletişimsel ve kültürel bir başarısızlık olduğunu gösterir.
Omertà, kazadan sonra ortaya çıkan bir durum değildir.
Kaza, Omertà’nın doğal sonucudur.
Omertà’yı Kırmadan Güvenlik Kültürü Oluşur mu?
Teknik cevabı nettir: Hayır.
Güvenlik kültürü;
- Açık iletişim
- Psikolojik güvenlik
- Geri bildirime açıklık
üzerine inşa edilir.
Omertà ise bu üç unsurun tamamını sistematik olarak bastırır.
Dolayısıyla İSG’de gerçek bir kültür dönüşümü hedefleniyorsa, yalnızca ekipman, prosedür ve eğitim değil; sessizlik davranışları da risk faktörü olarak ele alınmalıdır.
Değerlendirme
İş sağlığı ve güvenliğinde Omertà, teknik literatürde yeterince adlandırılmamış; ancak sahada son derece etkili bir risk çarpanıdır. Tehlike vardır, risk bilinmektedir, ancak sistem konuşmamaktadır.
Bu nedenle:
- Kazaları yalnızca “insan hatası” ile açıklamak eksiktir
- Risk analizlerini yalnızca teknik parametrelerle sınırlamak yetersizdir
- İSG performansını yalnızca istatistiklerle ölçmek yanıltıcıdır
Omertà kırılmadan, güvenlik kültürü gelişmez.
Sessizlik sürdükçe, risk büyür.
İSG’nin geleceği, yalnızca daha iyi ekipmanlarda değil;
daha konuşkan, daha şeffaf ve daha güvenli örgütlerde yatmaktadır.
⭐️⭐️
Doğal Yaşayın
Doğal Beslenin
Aklınıza Mukayet Olun
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Sayın okuyucu,
Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.
Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Dr Mustafa KEBAT
0 530 568 42 75
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

