Sınıfta tatlı bir heyecan vardı. Çocuklar daha önce kalplerini, kemiklerini, gözlerini, böbreklerini suyla ilişkili olarak öğrenmişti. Şimdi sıra yeni bir bölümdeydi. Hatice Öğretmen elini kaldırıp göz kırptı:
Hatice Öğretmen:
“Çocuklar, hiç düşündünüz mü; sesleri nasıl duyuyoruz? Ve bunun suyla ne ilgisi olabilir?”
Öğrencilerden bir uğultu yükseldi. Çoğu sesin kulaktan içeri girip beynimize ulaştığını biliyordu, ama suyun bu işte rolü olduğunu ilk kez duyuyorlardı.
Tam o sırada Profesör Su yine parlayan damlacıklardan oluşmuş peleriniyle sınıfta belirdi.
Profesör Su:
“Bugün sizi vücudunuzdaki en büyüleyici orkestraya götüreceğim: kulaklar! Ve göreceksiniz ki, su olmadan işitme mucizesi asla gerçekleşemez.”
Hatice Öğretmen sihirli hareketini yaptı, sınıf puf! diye değişti. Bir anda dev bir kulak tünelinin içinde buldular kendilerini. Duvarlar kıvrımlıydı, bazı yerler parlak zarlarla kaplıydı. Çocuklar hayretle bakıyordu.
Zehra: “Burası çok ilginç! Tünel gibi dar, kıvrımlı… Bu dış kulak mı?”
Profesör Su:
“Evet Zehra. Buradan ses dalgaları içeri girer. Ses dalgası aslında havanın titreşimleridir. Ve bu titreşimler yolculuklarına burada başlar.”
Tibet: “Peki hocam, sesin suyla ne ilgisi var? Burası kuru gibi duruyor.”
Profesör Su:
“Güzel fark ettin Tibet. Dış kulak kuru görünür ama aslında burada çok ince bir nem tabakası vardır. O nem, yani mikroskobik su molekülleri, ses dalgalarının daha düzenli ilerlemesine yardımcı olur. Eğer kulak çok kurursa, ses algımız bozulabilir.”
Asya: “Ben bazen denize girince kulağıma su kaçıyor. O da bu yüzden mi garip hissettiriyor?”
Profesör Su:
“Aynen öyle Asya! Dış kulak yoluna fazla su girerse ses titreşimleri karışır. O yüzden denizden sonra kulağını hafifçe kurutmak gerekir.”
Çocuklar ilerledi, karşılarına incecik ama gergin bir perde çıktı. Üzerine görünmez dalgalar çarpıyor, perde titreşiyordu.
Naz: “Bu bir davul zarı gibi! Bu ne?”
Profesör Su:
“Bu, timpanik membran, yani kulak zarı. Ses dalgaları buraya çarpar ve titreşimlere dönüşür. Su burada da önemlidir; çünkü zarın esnek kalmasını sağlar. Eğer yeterli su olmazsa, zar kurur ve titreşimleri tam aktaramaz.”
Atlas: “Yani yeterince su içmezsek kulak zarımız sağlıklı çalışmaz mı?”
Profesör Su:
“Doğru Atlas. Kulak zarı tıpkı bir trampolin gibi olmalı. Eğer kurursa gevrekleşir, kolay yırtılabilir.”
Elif:“Ben küçükken orta kulak iltihabı geçirmiştim. Onunla suyun ilgisi var mı?”
Profesör Su:
“Evet Elif. Orta kulak iltihabında sıvı birikir. Aslında kulaklarımızda daima bir miktar sıvı bulunur, bu normaldir. Ama bağışıklık sistemi zayıfsa ya da çok susuz kalırsak, bu sıvı dengesizleşir ve iltihap oluşur.”
Zar titreştiğinde, arkasında üç minicik kemik de hareket etmeye başladı: çekiç, örs ve üzengi. Çocuklar onları görünce çok şaşırdı.
Eylül: “Bunlar oyuncak gibi minicik kemikler! Neden bu kadar önemli?”
Profesör Su:
“Bunlar vücudunuzdaki en küçük kemikler. Ama işitmenin en büyük kahramanları. Ses titreşimlerini büyütüp iç kulağa iletirler. Su, bu kemiklerin arasındaki eklemleri yağlar. Eğer vücudunuz susuz kalırsa, bu kemikçiklerin hareketi zorlaşır.”
Ege: “Yani bu kemikler minik salıncaklar gibi mi?”
Profesör Su:
“Çok güzel benzetme Ege. Evet, titreşimleri bir salıncak gibi ileri geri aktarırlar. Ama salıncağın ipi kurursa, sallanması zorlaşır. İşte su bu ipi esnek tutar.”
Çocuklar ilerledikçe, dev bir deniz kabuğunu andıran spiral yapıya geldiler: kohlea (salyangoz). İçinde sayısız küçük tüycük hücreler vardı, üzerlerinden su dalgaları geçiyordu.
Defne Yaz: “Burası çok güzel! İçinde su var sanki?”
Profesör Su:
“Harika gözlem Defne. İç kulak tamamen sıvı doludur. Bu sıvıya endolenf denir. Ses titreşimleri bu sıvı içinde dalga oluşturur. Tıpkı denize atılan taşın dalga oluşturması gibi.”
Kıvanç: “Yani kulağımızın içinde minicik bir deniz mi var?”
Profesör Su:
“Aynen öyle Kıvanç. Bu minik deniz sayesinde sesleri algılarız. Eğer vücudunuzda yeterli su yoksa, bu deniz küçülür, dalgalar bozulur ve işitme zorlaşır.”
Mercan: “Ben müziği çok seviyorum. Demek ki kulağımın içindeki deniz de müzik dalgalarıyla dans ediyor!”
Profesör Su:
“Çok güzel söyledin Mercan. Evet, müzik kulağınızdaki sıvıda dans eden dalgalardır.”
Ali: “Bu denizin içinde gördüğüm küçük tüyler ne işe yarıyor?”
Profesör Su:
“Bunlar hair cells, yani tüylü hücreler. Ses dalgaları endolenf sıvısında hareket edince bu hücreler eğilir. Onlar da elektrik sinyali üretir. İşte bu sinyal sinirle beyninize gider ve siz sesi ‘duyarsınız’.”
Nilda: “Eğer bu tüylü hücreler susuz kalırsa ne olur?”
Profesör Su:
“O zaman daha çabuk yorulurlar, hatta zarar görebilirler. Yani çok gürültüde kulaklarınız çınlıyorsa, bu tüylü hücreler zarar görmüş demektir. Onların toparlanabilmesi için vücudunuzda bol su olması gerekir.”
Çocuklar spiralden sonra üç tane yarım daire şeklinde kanala geldiler. İçlerinde yine sıvı vardı.
Çınar: “Bunlar neye benziyor? Kaydırak gibi!”
Profesör Su:
“Bunlar yarım daire kanalları. Görevi: denge. İçlerindeki sıvı hareket edince beyninize ‘hangi yönde eğildin’ diye bilgi gider. Eğer yeterli su yoksa, bu sıvı az olur ve denge bozulur. Başınız döner.”
Ela: “Ben bazen hızlı döndüğümde başım dönüyor. Bu onunla mı ilgili?”
Profesör Su:
“Evet Ela. Hızlı döndüğünde bu sıvı dalgalanır. Vücudun susuzsa, dalgalar bozuk olur, denge merkezine yanlış sinyal gider.”
Yaman: “O zaman su içmek dengemizi de koruyor!”
Profesör Su:
“Bravo Yaman. Su sadece işitme değil, denge için de çok önemlidir.”
Defne Ebrar: “Benim dedem bazen ‘kulaklarımda uğultu var’ diyor. Bu da suyla ilgili olabilir mi?”
Profesör Su:
“Evet Defne. Bazen susuzluk veya iç kulaktaki sıvı dengesizliği kulak çınlamasına neden olabilir. Tabii başka nedenler de var ama su dengesini korumak her zaman faydalıdır.”
Can: “Peki çok fazla su içersek kulağımızda da fazla sıvı olur mu?”
Profesör Su:
“Hayır Defne, endişe etme. Vücudunuz dengeyi kurar. Fazla su böbreklerden atılır. Kulaklarınızda sadece gereken miktar kalır.”
Mila: “Ben şunu merak ettim: Kulak sıvısı tuzlu mu, tatlı mı?”
Profesör Su:
“Harika bir soru Mila! Kulaktaki endolenf, aslında özel bir sıvıdır. İçinde sodyum ve potasyum iyonları vardır. Yani biraz tuzlu sayılır ama normal deniz suyu gibi değil. Bu iyonlar tüylü hücrelerin elektrik sinyali üretmesini sağlar.”
Aziz: “Yani kulağımızın içinde elektrik üreten bir deniz var!”
Profesör Su:
“Evet Aziz! İşte vücudunuzun sihirlerinden biri bu.”
Hatice Öğretmen çocuklara dönerek:
“Çocuklar, bugün kulaklarımızın suyla olan ilişkisini öğrendik. Dış kulaktan iç kulağa kadar her yerde su var. Ses dalgaları bu su sayesinde iletiliyor. İç kulaktaki denizcikler sayesinde hem işitiyoruz hem dengemizi sağlıyoruz. Ve bütün bunlar için düzenli su içmek şart.”
Çocuklar hep bir ağızdan:
“Artık su içtiğimizde sadece susuzluğumuzun değil, kulaklarımızın ve dengemizin de teşekkür ettiğini bileceğiz!”
Profesör Su gülümsedi:
“İşte gerçek öğrenme budur. Su sadece yaşamın değil, müziğin, sesin, dengenin de sihridir.”
Ve sınıf, tekrar kendi sıralarına döndü. Ama artık her kuş cıvıltısı, her melodi, her sessizlik bile onlara suyun armağanı gibi geliyordu.
Mustafa KEBAT
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Sayın okuyucu,
Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.
Dr Mustafa KEBAT
Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.
Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Doğal Yaşayın
Doğal Beslenin
Aklınıza Mukayet Olun
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Dr Mustafa KEBAT
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

