Defne ve Zehra koridorda yürüyordu. Okulun duvarları sessizdi ama onların içi kıpır kıpırdı. Birden Hatice öğretmenlerini gördüler. Defne, yemyeşil gözlerini iri iri açtı, Zehra da heyecanla koluna dokundu.

“Hatice öğretmenim!” dedi Defne. “İnsanların gözlerinin rengi niçin farklı farklı?”

Hatice öğretmen gülümsedi. Tam o sırada koridorda bulunan diğer öğrenciler de merakla çevrelerini sardı. Herkes bu sorunun cevabını duymak istiyordu.

“Bu çok güzel bir soru,” dedi Hatice öğretmen. “Ve cevabı sizi şaşırtacak kadar renkli! Haydi bakalım, herkes sınıfa!”

Çocuklar koşarak sınıfa girdiler. Sıralarına oturdular. Meraklı gözler Hatice öğretmene çevrildi. Hatice öğretmen ayağa kalktı, ellerini üç kez birbirine vurdu: şap! şap! şap!

Birden pencerelerin dışındaki gökyüzü rengârenk oldu. Bulutlar mor, sarı ve turuncuya dönüştü. Ardından büyük bir gökkuşağı pencereden sınıfın içine doğru süzüldü. Gökkuşağının üstünde kahkahalar atan Profesör Deha kayarak sınıfa girdi.

Üzerinde parlayan bir cübbe, başında ışıklı bir gözlük vardı. Elinde bir baston tutuyordu. Bastonun ucundan minik yıldızlar çıkıyordu.

“Merhaba çocuklar!” dedi neşeyle. “Beni hatırladınız mı? dedi..

Bütün sınıf hep birlikte coşkuyla ”Eveeeeeettttt” diye bağırdı.

Profesör Deha; Bugün de genetik bilimcisi, hücre gezgini ve göz rengi dedektifiyim!” dedi…

Sınıf bir anda neşeyle doldu. Öğrenciler hem neşeli hem de meraklıydı.

“Profesör Deha!” dedi Hatice öğretmen. “Defne ve Zehra’nın çok güzel bir sorusu var. İnsanların gözlerinin rengi neden farklı?”

Profesör bastonunu yere vurdu. “Harika bir soru! Lakin cevabı anlatmak yetmez… Göstermek gerek!”

Sonra bastonunu havaya kaldırdı. “Hazır mısınız çocuklar? Genlerin ve hücrelerin içine sihirli bir yolculuğa çıkıyoruz!”

Tüm sınıf bir anda alkışlarla coşkunluklarını ve hazır olduklarını gösterdi..

Profesör bastonunu salladı ve bir ışık hüzmesi tüm sınıfı sardı. Gözlerini açtıklarında kendilerini dev bir hücre odasında buldular. Her yer yumuşak, parlak ve kıpır kıpırdı. Ortalıkta DNA iplikleri dolanıyor, minik proteinler zıplıyordu.

“Vay canına!” dedi Zehra. “Burası… hücrenin içi mi?”

“Evet!” dedi Profesör. “Şu anda bir göz hücresinin içindeyiz. Göz rengini belirleyen genetik kodları burada bulacağız!”

Profesör bastonunu salladı. Bir anda çocuklar dev bir DNA zincirinin önünde durdular. Zincir kıvrılıyor, dönüyor ve parlıyordu.

“Bu DNA,” dedi Profesör. “Yani genetik kod. Her insanın DNA’sı farklıdır. Göz rengini belirleyen genler de burada saklıdır.”

Defne sordu: “Peki göz rengimizi ne belirliyor?”

“Melanin!” dedi Profesör. “Melanin, gözdeki renk pigmentidir. Çok melanin varsa göz kahverengi olur. Az melanin varsa mavi, yeşil ya da ela olabilir.”

Zehra şaşkınlıkla baktı. “Yani göz rengimiz bir boya gibi mi?”

“Tam olarak öyle!” dedi Profesör. “Ama bu boya genler tarafından üretiliyor. Genler, melanin miktarını kontrol ediyor.”

Yaman parmağını kaldırdı. “Peki neden bazı insanların gözleri mavi, bazıları kahverengi?”

“Çünkü herkesin genetik kodu farklı,” dedi Profesör. “Anne ve babadan gelen genler birleşir. Bu genler melanin üretimini etkiler. Bazı genler ‘çok üret’ der, bazıları ‘az üret’ der.”

Eylül sordu: “Peki göz rengimiz değişebilir mi?”

“Bebekken bazen değişebilir,” dedi Profesör. “Çünkü melanin üretimi zamanla artabilir. Ama büyüdükçe sabitlenir.”

Hatice öğretmen gülümsedi. “Çocuklar, şimdi ne öğrendik?”

Defne: “Göz rengimizi melanin belirliyor.”

Zehra: “Melanin bir çeşit renk pigmenti.”

Yaman: “Genler melanin üretimini kontrol ediyor.”

Ela “Anne ve babadan gelen genler göz rengimizi etkiliyor.”

Profesör bastonunu havaya kaldırdı. “Harika! Şimdi iris tabakasına gidiyoruz. Orada göz renginin nasıl göründüğünü keşfedeceğiz!”

Profesör Deha bastonunu yere vurdu. Bir anda çocuklar, dev bir gözün içindeki renkli bir salona ışınlandılar. Duvarlar mavi, yeşil ve kahverengi tonlarında dalgalanıyor, tavan sanki gökyüzü gibi parlıyordu. Ortalıkta ışık huzmeleri süzülüyor, iris tabakasının kıvrımları arasında dans ediyordu.

“Vay canına!” dedi Zehra. “Burası… bir gözün içi mi?”

“Kesinlikle!” dedi Profesör. “Tam olarak iris tabakasındayız. Göz renginin sahnesi burasıdır. Melanin burada sahneye çıkar, ışıkla dans eder ve göz rengini oluşturur.”

Defne gözlerini kocaman açtı. “Ama benim gözüm bazen yeşil gibi, bazen kahverengiye dönüyor. Neden?”

“Harika bir gözlem!” dedi Profesör. “Çünkü göz rengi sadece melaninle değil, ışığın yansımasıyla da ilgilidir. Az melanin varsa, ışık iris tabakasından daha fazla yansır. Bu da göz renginin farklı ışıklarda değişiyor gibi görünmesine neden olur.”

Yaman parmağını kaldırdı. “Yani göz rengimiz sabit ama ışık onu farklı gösteriyor mu?”

“Bravo!” dedi Profesör. “Göz renginiz genetik olarak belirlenmiştir. Ama ışık, onu farklı tonlarda gösterebilir. Tıpkı bir gölün sabah mavi, akşam gri görünmesi gibi.”

Ela sordu: “Peki neden bazı insanların gözleri çok parlak, bazıları daha mat?”

“Bu da melanin miktarıyla ilgilidir,” dedi Profesör. “Az melanin, daha açık ve parlak göz rengi demektir. Çok melanin ise daha koyu ve mat görünüm sağlar.”

Eylül etrafa baktı. “Burası sanki bir renk laboratuvarı gibi!”

“Çok doğru,” dedi Profesör. “İris, gözün renkli kısmıdır. Melanin burada birikir. Genetik kodlar, melanin miktarını belirler. Işık ise bu rengi sahneye taşır.”

Hatice öğretmen gülümsedi. “Çocuklar, şimdi ne öğrendik?”

Defne: “Göz rengimiz iris tabakasında oluşur.”

Zehra: “Melanin miktarı rengi belirler.”

Yaman: “Işık göz rengini farklı gösterebilir.”

Ela: “Açık renkli gözlerde melanin azdır, bu yüzden daha parlak görünür.”

Profesör bastonunu havaya kaldırdı. “Harika! Şimdi genetik çeşitliliğe gidiyoruz. Neden bazı ailelerde herkesin göz rengi benzer, bazılarında farklı? Cevap genetik kombinasyonlarda gizli!”

Profesör Deha bastonunu yere vurdu. Bir anda çocuklar, dev bir gen laboratuvarına ışınlandılar. Ortalıkta rengârenk DNA zincirleri dönüyor, minik gen kutuları havada süzülüyordu. Her kutunun üstünde harfler yazılıydı: “B”, “b”, “G”, “g” gibi. Bazıları parlıyordu, bazıları daha soluktu.

“Burası genetik kombinasyon odası,” dedi Profesör. “Göz renginizin nasıl oluştuğunu burada göreceğiz. Anne ve babanızdan gelen genler burada buluşur, karışır ve size özel bir göz rengi oluşturur.”

Ela şaşkınlıkla baktı. “Ama annemin gözleri kahverengi, babamınki yeşil. Benimki ela. Nasıl oldu bu?”

“Harika bir örnek!” dedi Profesör. “Göz rengi genleri baskın ve çekinik olabilir. Kahverengi gen genellikle baskındır. Ama bazen yeşil veya mavi genler gizli kalır ve çocukta ortaya çıkar.”

Zehra sordu: “Yani genler saklambaç mı oynuyor?”

Profesör kahkahayla güldü. “Tam olarak öyle! Genler bazen saklanır, bazen öne çıkar. Bu yüzden kardeşler bile farklı göz rengine sahip olabilir.”

Yaman parmağını kaldırdı. “Peki genler nasıl karar veriyor?”

“Karar vermezler,” dedi Profesör. “Ama kombinasyonları rastlantısaldır. Tıpkı bir renk karışımı gibi. Bazen kahverengiyle yeşil birleşir, ela olur. Bazen maviyle mavi birleşir, açık mavi olur.”

Defne düşündü ve “Yani göz rengimiz bir genetik sürpriz mi?” dedi.

“Kesinlikle!” dedi Profesör. “Her insanın genetik kombinasyonu farklıdır. Bu da göz renginin çeşitliliğini sağlar.”

Hatice öğretmen gülümsedi. “Çocuklar, şimdi ne öğrendik?”

Defne: “Göz rengimiz anne ve babadan gelen genlerle oluşur.”

Zehra: “Genler bazen saklanır, bazen ortaya çıkar.”

Ela “Göz rengi bir genetik sürprizdir!”

Yaman “Kardeşler bile farklı göz rengine sahip olabilir.”

Profesör bastonunu havaya kaldırdı. “Harika! Şimdi özel durumlara gidiyoruz. Albino gözleri, çok nadir renkler ve kültürel farklılıklar bizi bekliyor!”

Profesör Deha bastonunu yere vurdu. Bir anda çocuklar, göz renginin en nadir örneklerinin sergilendiği bir müzeye ışınlandılar. Duvarlarda dev göz resimleri vardı: biri gri, biri kehribar, biri maviyle kahverenginin karışımı… Ortalıkta yavaşça dönen hologramlar, gözlerin iç yapısını gösteriyordu.

“Burası Göz Renkleri Galerisi,” dedi Profesör. “Burada nadir göz renklerini ve onların hikâyelerini göreceğiz.”

Zehra şaşkınlıkla bir göze yaklaştı. “Bu gözün biri mavi, diğeri kahverengi! Gerçek mi bu?”

“Evet!” dedi Profesör. “Bu duruma heterokromi denir. Yani iki gözün farklı renkte olması. Genetik bir farklılık ya da bazen doğumdan sonra gelişen bir durum olabilir.”

Defne bir başka göze baktı. “Bu göz neredeyse beyaz gibi…”

“Bu bir albino gözü,” dedi Profesör. “Albino kişilerde melanin üretimi çok azdır. Bu yüzden gözleri pembe, açık mavi ya da gri görünebilir. Işık iris tabakasından geçip damarları yansıttığı için bazen kırmızımsı bile olabilir.”

Yaman parmağını kaldırdı. “Peki kehribar rengi nasıl oluşuyor?”

“Kehribar gözler, altın sarısı ve bakır tonlarının karışımıdır,” dedi Profesör. “Melanin miktarı orta düzeydedir ama ışık yansıması farklıdır. Genetik olarak nadir görülür.”

Ela sordu: “Dünyada en çok hangi göz rengi var?”

“Kahverengi,” dedi Profesör. “Çünkü kahverengi gen baskındır. Ama bazı bölgelerde mavi ve yeşil gözler daha yaygındır. Örneğin Kuzey Avrupa’da mavi göz daha sık görülür.”

Eylül düşündü. “Peki göz rengi kültürlerde farklı anlamlara mı geliyor?”

“Kesinlikle!” dedi Profesör. “Bazı toplumlarda mavi göz ‘soğukluk’, kahverengi göz ‘sıcaklık’ olarak yorumlanır. Bazı yerlerde yeşil göz ‘gizemli’ kabul edilir. Ama bunlar bilimsel değil, kültürel yorumlardır.”

Hatice öğretmen gülümsedi. “Çocuklar, şimdi ne öğrendik?”

Zehra: “Heterokromi iki farklı göz rengi demek.”

Defne: “Albino gözlerde melanin çok azdır.”

Yaman: “Kehribar gözler nadirdir ve ışıkla parlar.”

Ela: “Kahverengi göz en yaygın olanıdır.”

Eylül: “Göz rengi kültürlerde farklı anlamlara gelebilir.”

Profesör bastonunu havaya kaldırdı. “Harika! Şimdi son durağımıza gidiyoruz: sınıfa dönüş ve gözlerin sırrını paylaşma zamanı!”

Profesör Deha bastonunu havaya kaldırdı. “Hazırsanız, son durağımıza dönüyoruz: sınıfınıza!”

Bir ışık hüzmesi çocukları sardı. Gözlerini açtıklarında kendilerini yine Hatice öğretmen’in sınıfında buldular. Her şey yerli yerindeydi ama çocukların gözlerinde bir şey değişmişti: merak yerini hayranlığa bırakmıştı.

Defne sırasına oturdu, Zehra yanına geçti. Ela ve Eylül birbirlerine baktılar, sonra gülümsediler. Yaman ve Ali sessizce düşünüyordu.

Hatice öğretmen ayağa kalktı. “Peki çocuklar… Bu sihirli yolculukta neler öğrendik?”

Defne parmağını kaldırdı. “Göz rengimizi melanin belirliyor. Az melanin mavi, çok melanin kahverengi yapıyor.”

Zehra ekledi: “Melanin iris tabakasında ışıkla dans ediyor. Bu yüzden göz rengimiz ışığa göre değişebilir gibi görünüyor.”

Ela: “Kardeşler bile farklı göz rengine sahip olabilir çünkü gen kombinasyonları sürprizli.”

Eylül: “Bazı göz renkleri çok nadir. Albino gözlerde melanin yok, heterokromide iki göz farklı renkte olabiliyor.”

Yaman: “Anne ve babadan gelen genler göz rengimizi belirliyor. Genler bazen saklanıyor, bazen ortaya çıkıyor.”

Aziz: “Göz rengi kültürlerde farklı anlamlara gelebilir ama bilimsel olarak hepsi eşit ve özel.”

Hatice öğretmen gülümsedi. “Harika özetlediniz. Peki şimdi ne hissediyorsunuz?”

Defne: “Gözlerim artık bana daha özel geliyor.”

Zehra: “Herkesin göz rengi bir hikâye gibi.”

Yaman: “Bilim çok eğlenceliymiş!”

Ela: “Gözler sadece görmek için değil, anlamak için de var.”

Eylül: “Farklılıklarımız bizi güzel yapıyor.”

Tibet: “Gözlerimiz, genetik bir şiir gibi!”

Profesör Deha bastonunu yere vurdu. “İşte şimdi ışığınız büyüyor. Çünkü gözlerinizin ardındaki sırrı keşfettiniz. Artık sadece bakmıyor, görüyorsunuz.”

Bir ışık parladı. Profesör Deha kahkahalarla gökkuşağının üstüne atladı ve pencereden dışarı kayarak kayboldu. Sınıf sessizleşti. Ama bu sessizlik, düşünceli bir sessizlikti.

Defne, Zehra, Ela, Eylül, Yaman, Aziz ve Tibet birbirlerine baktılar. Artık sadece soru soran çocuklar değil; genetikle tanışmış, bedenlerini tanımış, gözlerinin hikâyesini öğrenmiş küçük bilim insanlarıydılar.

Ve o gün, sınıfın tahtasında şu cümle yazılıydı:

“Gözlerimiz sadece renk değil soyumuzun da hikâyesini taşır.”

Dr. Mustafa KEBAT

Sayın okuyucu,

Yukarıda yer alan hikaye firmalarımız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından sosyal sorumluluğumuz olan çocuklarımızı bilgilendirmek, okumaya, çalışmaya, doğal hayata heveslendirmek ülkemize ve geleceğimize yararlı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak maksadı ile yayınlanmıştır.

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz. Varsa hatalarımızı bildirmeniz daha faydalı olmamıza desteğiniz bizim için çok değerli.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️