Bardaktan Mesaneye Uzanan Yolculuk

Merhaba Hatice öğretmenin sınıfı..!
Bir yudum suyum ben. Evet evet, yanlış duymadınız. Hani şu biraz önce ağzınıza aldığınız, serinliğiyle damağınızı şenlendiren, bazen limonla taçlandırılan, bazen kahveden sonra içinizi ferahlatan sade lakin efsanevi Su – H₂O

Bugün size başımdan geçenleri anlatacağım. Haydi hazırlanın, size kavuştuğum andan veda anıma kadar uzanan destansı serüvenime dalalım!

Ooo serinmiş bu su!

Beni ağzınıza aldığınız an serinliğimle “Ohh!” dediniz ya, işte orası benim doğum anım gibiydi. İlk olarak ağzınızdaki tükürükle kucaklaştım. (Tükürük, sindirimin öncüsüdür.)

Hoş geldin,” dedi, “ben karbonhidratları parçalarım, ama sen farklı bir yolcusun. Yolun uzun.

Dilinizle ilk temasımda, tat tomurcuklarınızdan dilinizin altına hızla (orası kılcal damarlarla doluydu. İşte bu damarlar, bazı su moleküllerini doğrudan emdi bile!) geçip damağınıza ulaştım.

Elbette reklamları bolca yapılmasına rağmen zararları saymakla bitmeyecek Kola‘ların, Ice Tea‘ lerin havası yok bende. Lakin ben “klasik, sade güzelliğin ve sağlığın” temsilcisiyim.

Siz ağzınızda tutmadıkça ben fazla takılmam, sosyal biri değilim. Dişlerinizin arasından tıngır mıngır geçerken, siz fark bile etmeden diliniz beni hafifçe yönlendirdi, genzinize vardım.

Aman dikkat! Gülmeyin, yanlışlıkla nefes borusuna kaçarsam öksürük krizine neden olurum. Neyse ki doğru yoldan gittim.

Kaydı Gitti Maşallah!

Yutağın kapıları açıldı ve ben adeta bir su kaydırağından aşağı kayan çocuk gibi “vııııjjjjj” diye aşağıya süzüldüm. Diliniz yukarı doğru bastırdı, yutak kapandı, nefes borusu ‘Benlik bir durum yok’ diyerek kapandı.

Sonra hooop! Yemek borusuna geçtim. Karanlık, dar bir tünel. Etrafımda “peristaltik hareket” denen dalga gibi kasılmalar başladı. Bu hareket sayesinde sanki omuzlarımdan itiliyormuşum gibi mideye doğru ilerledim. Giderken “mideye selam söyle!” diye bağıran lokmalara da rastladım tabii.

Burası Fazla Asitli Abi, Ben Kaçıyorum!

Şimdi geldik mideye. Burası vücudun “şantiye sahası” gibi. Mide asidi (hidroklorik asit), proteinleri parçalamakla meşgul, sindirim enzimleri etrafta fink atıyor, mide kasları sürekli “yoğurma hareketi” yapıyor. Tıpkı çamaşır makinesi gibi!

Bir yandan da göz yaşı döküyor ve mırıldanıyor ”Kola, Ice Tea gibi zararlı içecekler, bolca yenen şekerli gıdalar mahvetti beni”….

Ben ise saf ve sade bir yudum suyum. “Abicim ben ne proteinim ne yağ… Sadece suyum” diye bağırıyorum ama mide çok kalabalık, beni pek takan yok. Şöyle bir kenarda bekliyorum, mide “Tamam tamam, senlik bir iş yok. On iki parmak bağırsağına geçebilirsin” diyor.

Ama bu arada bir dürümle tanıştım, o da yeni gelmiş:
– “Sen neden bu kadar rahatladın?” dedi bana.
– “Kanka ben sadece suyum, sindirilmeden geçiyorum.”
– “Vay be, ben burada 3 saat mayalanacağım,” diye söylendi.

Ama yine de, midenin iç çeperlerindeki küçük kanallar beni emmeye başlamıştı bile. O kadar çok benim gibi yudumlara vardı ki, bazıları burada kana karıştı. Ama benim serüvenim bağırsaklardaydı.

Not: Su eksik olursa, mide asidi daha koyulaşır ve mide yanmaları baş gösterir. Mide koruyucu tabaka zayıflar, ülser riski artar.

Asıl Macera Başlıyor!

Ve işte geldik asıl eğlenceye: İnce bağırsak!
Yaklaşık 6-7 metre uzunluğunda, kıvrımlı bir tüp. Burası sindirim sisteminin Disneyland’ı resmen. Her şey ışık hızında, sistemli ve etkileyici.

Burada villus ve mikrovillus denilen, parmak gibi uzanan emici çıkıntılar var. Her biri “Gelin bakalım neler varmış?” der gibi uzanıyor. Ben ve diğer moleküller o villuslara çarpıp emiliyor, kılcal damarlara geçiyoruz.

Şöyle bir diyalog geçiyor:
– Villus: ”Dün gelen Kola, Ice Tea yakmıştı uçlarımı” “Bakıyorum taze taze sudan gelmişsiniz, çok sevindim buyurun içeri.”
– Ben: “Sağ olun, çok naziksiniz.”
– Villus: “Yukarı doğru ilerleyin, damarlar sizi karaciğere götürecek. Dünkü KolaIce Tea‘nin zararlarını tamir etmeye yardımcı olursunur”

Yani özetle: burada suyun büyük kısmı kan dolaşımına katılmak üzere emiliyor. Burası vücudun “bilet kontrol noktası” gibi. Kim faydalıysa içeri, kim zararlıysa dışarı!

Not: Vücudumuzun su ihtiyacının büyük kısmı burada emilir. Eğer yeterince su alınmazsa, besinlerin sindirimi yavaşlar, kabızlık olur.

Her Şey Kontrol Altında

Karaciğere geldiğimizde iş ciddileşiyor. Burası vücudun kimya laboratuvarı + gümrük kapısı.
Her gelen sıvıyı, maddeyi, molekülü kontrol eder.

Ben suyum ama yine de:
– “Kimsin? Nereden geliyorsun?” dedi bana… Çok yordu beni, gelen Kolalar, Ice Tea‘ler..
– “Ağızdan geldim, midede asit gördüm ama safım ben.”
– “Tahlilin temiz. Geçebilirsin.”

Eğer kimyasal bir içecek olsaydım, örneğin asitli bir kola yada bol şekerli Ice Tea, hemen işler değişir karaciğer haykırırdı:
– “Bu ne be kardeşimmm! Şeker, kafein, katkı maddesi… Bunu metabolizmaya bu haliyle salarsak sinir sistemini perişan eder. Yine fazla mesai yine yorgunluk”

Neyse ki ben tertemiz bir yudum sudum, vizesiz geçtim.

VIP Yolculuk Zamanı

Karaciğerden sonra atladım kan dolaşımı trenine. Tren deyip geçme, bu tam bir VIP yolculuk. Dört odalı dev pompa – namı diğer kalp – beni basıyor da basıyor.

İlk durak: sağ kulakçık
Oradan: sağ karıncık
Sonra akciğerlere kısa bir tur (oksijenle tanışmak için)
Geri dön: sol kulakçık → sol karıncık
Ve “pısssss” diye tüm vücuda dağıtıldım.

Şimdi her organ bana muhtaç. Her hücre, her doku sesleniyor:
– “Bize su gönderin, kuruduk burada!”

Kanla beraber vücudun her sokağında dolanıyorum. Tabi ki öncelikli durağım belli..

Not: Susuz bir karaciğer toksinleri yeterince atamaz, bu da cilt problemlerinden halsizliğe kadar birçok soruna yol açar.

Ana Kumanda Beni Bekliyordu

Ve işte geldim geldim… Vücudun CEO’su, patronlar patronu, kumanda merkezi: BEYİN!

Beyin, %75’i sudan oluşan bir organ.

Her yer sinir ağı, elektrik sinyalleri havada uçuşuyor. Burası tam anlamıyla bir Wi-Fi merkezi gibi; sinyal güçlü, iletişim hızlı!

Lakin bir sorun var: CEO da çok hassas. Biraz susuz kalsın, hemen trip atıyor. “Başı ağrıyor”, “unutkan oldum”, “konsantre olamıyorum”, “dün ne yediğimi unuttum!” diye yakınıp duruyor.

Neyse ki ben geldim:
– “Selam patron, su getirdim.”
Beyin hücreleri (nöronlar) bir anda gözlerini açıyor:
– “Oh be! Dolaşım yavaşlamıştı, sinapslar tıkanmış gibiydi. Elektrik gidip geliyordu. Şimdi mis gibiyiz.”

Hemen sistem reboot ediyor gibi oluyor. Komutlar netleşiyor:
– “Yürüyün!”
– “Konuşun!”
– “Dengeyi koruyun!”
– “Kısa dönem hafızayı güncelleyin!”

Ben su olarak burada çok önemliyim. Nöronlar arasındaki iletişim sıvısı gibi çalışıyorum. Düşünceler akıyor, fikirler parlıyor. Bir çocuk matematik problemi çözüyor. Bir genç gitar çalıyor. Bir anne yemeğin tuzunu ayarlıyor. Her şeyin arkasında benim yani bir yudum suyun katkısı var.

Ama bakın, şunu unutmayın:

Beyin %75 su içeriyor.
Susuz kaldığında ilk tepki: baş ağrısı.
İkinci tepki: unutkanlık.
Üçüncü tepki: mood bozukluğu, agresiflik, huzursuzluk.

Yani öyle film sahnesi gibi değil ama, susuz beyin:
– “Ufff çok bunaldım!”
– “Kimse bana su getirmiyor!”
– “Düşünemiyorum artık!” diye ağlayacak neredeyse.

Ben ise orada bir damlacık olarak diyorum ki:
– “Merak etme, geldim geldim. Zihni serinletmeye, düşünceleri canlandırmaya geldim.”

Ve bir anda bulmaca çözülüyor, cümle tamamlanıyor, fikir doğuyor!

Oley, su geldi!

Hücrelere vardığımda içeriye girişim bayram gibi karşılandı.
Cilt hücresi diyor ki:
– “ Mahvetti beni KolaIce Tea Yaaa haftalardır pul pul dökülüyordum, teşekkürler!”
Kas hücresi:
– “Egzersiz yapıyorduk, su kaybı vardı. İmdat demiştik, yetiştin!”

Hücrelerin içi, adeta fabrikalar gibi çalışıyor. Enerji üretiliyor, proteinler sentezleniyor, zararlı maddeler süzülüyor. Ama su olmazsa hiçbir şey işlemiyor. Ben geldiğimde her şey şakır şakır çalışıyor.

Bazı hücreler beni ter olarak dışarı atıyor. Bazıları gözyaşı, bazıları tükürük, bazıları ise sindirime destek sıvılar olarak kullanıyor. Ama büyük kısmım hâlâ dolaşımda.

Sıvıların kraliçesi geldi!

Final noktasına geldik: Böbrekler!
Buraya geldiğinizde artık vücut diyor ki:
– “Kullanılmayan suyu ve atıkları temizleyelim.”

Böbrekler, “glomerül” denen küçük süzgeçlerle kanı süzüyor.
– “Kimler kalıyor, kimler gidiyor bakalım?”
Ben: “Artık görevimi yaptım, atık moleküllerle birlikte geldim.”
Böbrek: “O zaman seni gönderiyoruz. İdrar kanalları seni bekliyor.”

Burada üre, fazla tuz, bazı minerallerle birlikte “idrar ön maddesi” haline getiriliyorum. Bu sıvı, üreterden geçip mesaneye yönlendirilir.

VEDA

Mesanede biraz bekliyorum. Arkadaşlar geliyor, biraz daha birikiyoruz. Sonunda beyin komutu veriyor:

– “Tuvalete gitme zamanı!”
Ve vücut kapılarını açıyor. “Şııııııırr” diye veda ediyorum.

Ama giderken şunu söylüyorum:

“Ben geldim, görevimi yaptım, seni sağlıklı tuttum. Lütfen beni unutma. Günde 2-2.5 litre kadar kardeşimi daha çağır. Susuz kalma, kuru kalma. Hayat benden akar…”

Ben gidiyorum ama sen beni unutma!

Sevgili dostum,

Ben bir yudum suydum. Sana serinlik verdim, hücrelerini canlandırdım, toksinlerini temizledim, hatta cildini parlattım. Belki ter olarak çıktım, belki gözyaşı oldum, belki de idrarla veda ettim.

Ama bir şeyi unutma:
Ben her gün gelmek zorundayım.
Beni ihmal etme. Vücudun %60’ı benim. Çayla, kahveyle kandırma kendini. Gerçek temizlik, gerçek sağlık, gerçek canlılık bende.

Hadi şimdi bir yudum daha al. Ve gülümseyerek de ki:

Hoş geldin su, vücudum seni çok özlemiş.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Su tüketiminin kilo kaybına etkisi: sistematik bir inceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31657610/

⭐️⭐️ Yaşın susuzluk ve sıvı alımına etkisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/11528342/

⭐️⭐️ Susuzluk ve Sıvı Alımının Fizyolojik Düzenlenmesi https://journals.physiology.org/doi/full/10.1152/nips.01470.2003

⭐️⭐️ Susuzluk Üretiminde Kan Hacmi ve Ozmotik Basınçtaki Değişiklikler https://www.nature.com/articles/2021341a0

⭐️⭐️ Bilişsel performans ve susuzluk https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22855911/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️