Makine Kaynaklı İş Kazaları İstatistikleri ve Yargı Kararları

Makine güvenliği, iş sağlığı ve güvenliğinin yalnızca bir alt disiplini değil, üretim ekosisteminin tamamını belirleyen stratejik bir tasarım ilkesidir. Bugünün endüstriyel ortamında, “kaza” olarak tanımladığımız olayların çok büyük bir bölümü, aslında makinenin tasarım evresinde alınmayan kararların gecikmiş etkilerinden ibarettir. Bu bağlamda doğası gereği güvenli tasarım yaklaşımı, mühendislik süreçlerinde tercihe bağlı bir yöntem değil; ISO 12100, Makine Emniyeti Yönetmeliği, 6331 sayılı Kanun ve AB direktiflerinin bütünleşik yapısı gereği, hukuki ve teknik açıdan zorunlu bir paradigma hâline gelmiştir.

Son on yılda meydana gelen makine kaynaklı iş kazaları incelendiğinde, istatistiklerin tekrar eden bir gerçekliği gün yüzüne çıkardığı görülmektedir: Makine, insan hatasını tolere edecek şekilde tasarlanmadıkça; eğitim, talimat, koruyucu ekipman veya idari prosedür tek başına yeterli değildir. Geçmiş Yargıtay kararları da bu durumu desteklemekte; mahkemeler özellikle “öngörülebilir risk”, “makul güvenlik düzeyi”, “objektif özen yükümlülüğü” ve “teknik mevzuata aykırılık” kavramlarını geniş yorumlayarak üreticilere, işverenlere ve tasarımcılara daha yüksek sorumluluk yüklemektedir.

Bu yazıda, makine güvenliğini yalnız bir koruyucu muhafaza meselesi olmadına; disiplinler arası bir sistem mühendisliği konusu olarak ele almak gerektiğine, riskin daha doğmadan ortadan kaldırıldığı tasarım yaklaşımlarına; ulusal ve uluslararası mevzuata; Yargıtay’ın yol gösterici içtihatlarına ve son yıllara ait kaza istatistiklerine dikkatinizi çekmeye çalışacağım.

Uygarlığımızın ulaştığı noktada, yalnızca teknik doğruların değil, aynı zamanda hukuki sorumluluk sınırlarının, sektör dinamiklerinin ve sistem güvenliği kültürünün birlikte anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü günümüz endüstrisinde “güvenlik”, artık sonradan eklenen bir tedbirler listesi değil; baştan tasarlanmış bir kurgu olmak zorundadır.

İstatistikler (2020–2024)

Son beş yılda (2020–2024) Türkiye’de iş kazaları ve özellikle makineye bağlı kazalarla ilgili veriler, pandemi etkileri ve ekonomik dalgalanmalar gibi etmenlerle değişkenlik göstermiş; lakin genel görüntü, makine kaynaklı risklerin ülke genelinde hâlâ yüksek oranda iş gücü kaybına neden olduğu yönündedir.

  1. Kayıtlı veri kaynakları ve trendlerin yorumu
    Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yıllık istatistikleri, 2020–2023 dönemlerini kapsayan veri yayınlarıyla iş kazalarının sektörlere göre dağılımını ve yıllık değişimini göstermektedir. SGK verilerinde, imalat, inşaat, madencilik ve metal sanayi gibi makine yoğun sektörlerin iş kazası sayıları içinde yüksek paya sahip olduğu açıkça görülmektedir; bu durum makine güvenliğinin tasarım ve işletme aşamalarında önceliklendirilmesi gerektiğini destekler. Sosyal Güvenlik Kurumu
  2. Kayıt-dışı olgu ve gerçek yük
    Akademik çalışmalar ve meslek örgütlerinin analizleri, SGK kayıtlarının yalnızca sigortalı ve bildirilen olayları kapsadığı; dolayısıyla gerçek sayıların (özellikle kayıt-dışı istihdamda) daha yüksek olduğu değerlendirmesini yapmaktadır. 2017–2022 dönemini kapsayan derlemeler, milyonlarca iş kazası bildiriminden yola çıkarak ölümlü ve yaralanmalı kazaların yüksek birikimini göstermiştir; bu bağlamda 2020 sonrası dönemde artış eğilimleri kayda değerdir. Bu, makine kaynaklı risklerin saha gerçekliği ile resmi kayıtlardaki görünürlük arasında örtüşmeyen boşluklar olduğunu gösterir. DergiPark
  3. Makine yoğun sektörlerin payı ve ekonomik maliyet
    Makine kullanımının yoğun olduğu sektörlerde (metal işleme, pres/kalıp, konveyör hatları) meydana gelen kazalar hem doğrudan (tıbbi, tazminat, duruş) hem de dolaylı (verimlilik kaybı, talep azalması, itibar kaybı) maliyetler yaratmaktadır. İlgili çalışmalar, makine kaynaklı kazaların neden olduğu ekonomik yükün yıllık olarak milyar TL düzeyine ulaşabildiğini, bunun da işletmeler açısından tasarımla önleme yatırımlarının ekonomik gerekçesini güçlendirdiğini raporlamaktadır
  4. Pandemi etkisi (2020–2021) ve sonrasındaki toparlanma
    COVID-19 döneminde bazı sektörlerde üretim düşüşü ve kısa süreli azalma görüldü; fakat 2021 sonrası üretim normalleşmesiyle birlikte makine kullanımının tekrar artması, kazaların da yeniden yükselişe geçmesine neden oldu. Bu dalgalanma, güvenlik yönetim sistemlerinin kriz dönemlerinde sürdürülebilir olmasının önemini vurgulamaktadır. (SGK yıllık raporları ve saha analizleri ile uyumlu bir gözlem.) Sosyal Güvenlik Kurumu
  5. Sektörel öncelikler ve politika yanıtı
    İstatistikler göstermektedir ki: (i) makineyi doğası gereği tehlikeli hale getiren tasarım kusurları, (ii) yetersiz bakım/denetim ve (iii) eksik eğitim bir araya geldiğinde ağır sonuçlar doğuruyor. Bu nedenle, ülke düzeyindeki politika önerileri — tasarımın erken safhasına İSG uzmanı dahil edilmesi, üretici sorumluluğunun netleştirilmesi ve kayıt-dışı istihdamın azaltılması — istatistiksel bulgularla tutarlı şekilde ileri sürülmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu

Yargı Kararları (2020–2024)

Son beş yılda Yargıtay içtihatları ve yerel mahkeme kararları, makine güvenliğine ilişkin teknik önlemlerin ihmal edilmesinin hukuki sonuçlarını daha da netleştirmiştir.

Aşağıda öne çıkan temalar ve örnek kararların analitik çıkarımları yer almaktadır.

  1. Objektif sorumluluk vurgusu
    Yargıtay içtihatları, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde işverenin sorumluluğunun objekte edildiği yaklaşımını sıkça teyit etmektedir. Mahkeme kararları, mevzuatta öngörülen teknik iş güvenliği kurallarına uyulmamasının kusur belirlemede güçlü delil teşkil ettiğini; bu durumun makine tasarımında uluslararası normlara (ISO, EN) ve ulusal yönetmeliklere uyulmasını zorunlu kıldığını göstermiştir. Bu içtihat eğilimi, tasarımda güvenliğin ihmalinin sadece teknik değil doğrudan hukuki risk doğurduğunu teyit eder. Yargı Kararları
  2. Asıl/alt işveren müteselsil sorumluluğu
    Yargıtay’ın son yıllardaki kararlarında asıl ve alt işverenlerin güvenlik tedbirlerinde ortak sorumluluğu vurgulanmaktadır. Makine kurulum, bakım ya da revizyon süreçlerinde imalatçı-işletmeci-alt yüklenici üçlüsünün hatalı koordinasyonu kazalarda ağır hukuki sonuçlar doğurmuştur; bu nedenle sözleşmelerde ve tasarım sürecinde sorumlulukların yazılı ve teknik olarak netleştirilmesi mahkeme önünde savunma açısından kritik hale gelmiştir. Son Karar
  3. Eğitim, donanım ve işletme kurallarının önemi
    Kararlarda sık tekrar eden hususlardan biri, işverenin sadece fiziki muhafaza koymakla yetinmeyip, çalışana uygun iş kıyafeti, alet temini ve işletme-eğitim yükümlülüğünü yerine getirmesinin gerektiğidir. Yargıtay, bazı davalarda bu eksiklikleri doğrudan kusur saymış; özellikle makineye müdahale anında uygun prosedür ve ekipman sağlanmamış ise ağır kusur hükmedilmiştir. İzmir Barosu
  4. Bilirkişi raporlarının ağırlığı ve teknik değerlendirme
    2020–2024 döneminde mahkemelerce atanan bilirkişiler (makine mühendisleri, iş güvenliği uzmanları) raporları, kusur oranlarının tayininde belirleyici rol oynamıştır. Bu durum, teknik dokümantasyonun, risk değerlendirme raporlarının ve tasarım kararlarını destekleyen mühendislik gerekçelerinin mahkemede delil olarak kullanılmasının önemini artırır. Tasarımcı/imalatçı taraflar, karar süreçlerinde bu teknik raporlarla doğrudan muhatap olmaktadır. İzmir Barosu
  5. Caydırıcı tazminat yaklaşımı
    Bazı Yargıtay kararlarında tazminat hesaplamalarında caydırıcılık unsuru göz önüne alınmış, ağır kusur tespit edilen vakalarda manevi ve maddi tazminatların yüksek tutulması yönünde refleks görülmüştür. Bu da pratikte işverenlerin ve makine üreticilerinin, “kısa vadeli maliyeti” gözetip güvenlik yatırımlarından kaçınmalarının uzun vadede çok daha maliyetli olabileceğini göstermektedir. GRC Legal

Sonuç ve Uygulamalar
  • Veriye dayalı öncelik: SGK ve akademik veriler, makine yoğun sektörlerin kaza yükünü açıkça ortaya koyuyor; bu nedenle riskleri tasarım aşamasında yok etme stratejileri öncelikli olmalıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu
  • Hukuki risk yönetimi: Yargıtay içtihatları, teknik eksikliklerin ve güvenlik kültürü zaaflarının mahkeme nezdinde ağır sonuçlar doğurabileceğini fiyatlandırıyor; tasarım kararları belgelenmeli ve İG uzmanlarının görüşleri tutanakta olmalıdır. Yargı Kararları
  • Pratik adımlar:
    • Tasarıma erken İSG katılımı,
    • Tasarım kararlarının dokümantasyonu,
    • Asıl/alt işveren sorumluluklarının sözleşmeye ve risk değerlendirmelerine yansıtılması,
    • Periyodik saha geri bildirim döngüsü — bu uygulamalar hem teknik hem hukuki riskleri azaltır. İzmir Barosu

Makine güvenliğinde gelinen noktada, tartışmanın ekseni çok net bir şekilde değişmiştir:
“Kazayı önlemek için operatör ne yapmalı?” sorusu yerini,
“Bu kazanın oluşmasına izin veren tasarım kusuru neydi?” sorusuna bırakmıştır/bırakmalıdır.

Bu paradigma kayması, yalnızca mühendislik gereği değil; Yargıtay’ın son yıllardaki kararlarında açık biçimde görülen bir hukuki zorunluluktur. Mahkemeler, makine ile ilgili bir kazada işverenin kusur durumunu değerlendirirken, çoğu zaman “standartlara uygunluk” ile “fiilen güvenli tasarım” arasındaki farkı vurgulamakta; yani yalnız mevzuata uyumu değil, gerçek teknik güvenlik performansını esas almaktadır. Bu yaklaşım, üreticilerin ve iş güvenliği profesyonellerinin sorumluluk tanımını geleceğe dönük ve daha geniş bir çerçeveye taşımaktadır.

Son yıllardaki istatistik verilerinin ortaya koyduğu tekrar eden desenler — sıkışma, ezilme, beklenmeyen hareket, bakım sırasında enerji boşaltılmaması, erişilebilir tehlikeli bölge tasarımları — bize önemli bir ders bırakmaktadır:
Tasarım yoluyla ortadan kaldırılmamış her risk, eninde sonunda işletmede karşımıza çıkar.

Bu nedenle gerçek güvenlik; talimat, eğitim ve denetim üçlüsünün ötesine geçerek, daha makine çizimi yapılırken başlayan bir mühendislik sorumluluğuna dönüşmelidir. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi, yalnız teknik bir başarı değil; insan hayatını koruyan etik bir yükümlülüktür.

Bu çalışmanın ortaya koyduğu ana mesaj şudur:
Makine güvenliği bir sonuç değil, bir tasarım kararıdır.

Gerek iş güvenliği uzmanlarının sahadaki uygulamaları, gerek mühendislerin tasarım tercihleri, gerek işverenlerin yatırım politikaları, gerekse üreticilerin ürün geliştirme süreçleri; hepsi aynı noktada birleşmelidir:
“Önce güvenlik” değil, “güvenlikle tasarım.”

Endüstrinin geleceği; riskleri öngören, insan hatasını tolere eden, makine davranışını kontrol eden, hukuki yükümlülükleri aşan, etik üretim ilkeleriyle uyumlu sistemler tasarlamaktan geçmektedir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Bu sitede yer alan içerikler yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır. Paylaşılan bilgiler, bir hekim muayenesinin, tedavisinin veya profesyonel danışmanlığın yerini tutmaz. Buradaki bilgiler esas alınarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması, mevcut tedavinin değiştirilmesi ya da bırakılması uygun değildir.

Aynı şekilde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili içerikler, bir iş güvenliği uzmanı, mühendis veya teknik ekip tarafından yapılması gereken değerlendirme ve kararların yerine geçemez. Bu bilgiler temel alınarak saha risk değerlendirmesi yapılması ya da mevcut sistemin değiştirilmesi önerilmez.

Sitede herhangi bir yasa dışı ilan ya da yönlendirme yapılması amacı bulunmamaktadır. İçerikler, sadece farkındalık yaratmak ve bilinçlendirme sağlamak amacıyla sunulmuştur.

⭐️⭐️⭐️

#makine #işkazası #risk #kebat #tetkikosgb

Daha Fazla

Türkiye – ABD – Avrupa Birliği Ülkeleri İş Kazası Sonrası İdari ve Adli Süreçlerin Karşılaştırılması

İş kazaları, bireysel sağlık ve güvenlik ihlalleri, teknik bir arıza ya da ani bir dikkatsizlik olarak değerlendirilmemeli aynı zamanda devletin, işverenin ve yargı sisteminin sorumluluğunu doğuran çok boyutlu olaylar olduğu bilinmelidir.

Her kazanın ardında ihmaller zinciri, eksik önlemler ve sistemsel boşluklar yer almaktadır.

Biz iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri ve idarecileri olarak, kazanın gerçekleştiği anın çok öncesinden başlayan riskleri analiz etmeye çalışıyor; yalnızca çalışan sağlığını değil, aynı zamanda işverenin hukuki bütünlüğünü de korumayı hedefliyoruz.

Ancak sıklıkla şunu gözlemliyoruz: Türkiye’de yaşanan iş kazalarında, önleyici sistemler kadar yargı süreçlerinin gecikmesi, adalet duygusunun zedelenmesi gibi sorunlar da kazanın yarattığı travmayı daha da derinleştiriyor. Bu durum, yalnızca mağdurlar için değil, önlem alma kültürünü içselleştirmeye çalışan tüm iş sağlığı profesyonelleri için caydırıcı bir ortam yaratmaktadır.

Bu çalışmada, Türkiye’nin iş kazalarına yaklaşımı; gelişmiş ülkelerden olan ABD ve Avrupa Birliği ülkeleriyle hukuki, idari ve cezai boyutlarda karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Saha deneyimimizin bize gösterdiği bir gerçek var: Etkin bir iş sağlığı güvenliği sistemi, ancak hukukun zamanında, şeffaf ve caydırıcı biçimde işletilmesiyle mümkündür.

ABD’deki tazminat sistemlerinin caydırıcılığı, Avrupa’daki ceza hukukunun netliği, işverenleri önlem almaya zorlayan güçlü yargı refleksleri; bizler için yalnızca birer karşılaştırma değil, aynı zamanda gelişim için bir yol haritasıdır.

Bu metin, yalnızca akademik bir inceleme değil; sahada alın teri döken, önleyici kültür için mücadele eden tüm iş güvenliği uzmanlarına, işyeri hekimlerine ve karar alıcılara bir çağrıdır:
“Adalet ne kadar hızlı ve kapsayıcı olursa, kazalar o kadar önlenebilir hâle gelir.”

Saygılarımızla,

Cemil Tanju ANAKLI – Dr. Mustafa KEBAT

Bu olayların ardından gelişen yargı ve hukuki süreçler, ülkelerin iş sağlığı ve güvenliği kültürü, mevzuat yapısı ve yargı bağımsızlığı açısından derin farklar gösterir. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında bu konuda dikkat çekici ayrışmalar ve benzeşmeler bulunmaktadır.

Bu üç farklı yapısal sistemde iş kazası sonrası sürecin idari, cezai ve tazminat boyutları ayrı ayrı ele alarak uygulamada karşılaşılan çarpıcı örnekler üzerinden hukuki refleksler değerlendireceğiz..

I. TÜRKİYE’DE İŞ KAZASI SONRASI HUKUKİ SÜREÇLER

1.1 Mevzuat Temeli

1.2 İdari Süreç

SGK, kazayı geçiren işçiye:

  • Geçici iş göremezlik ödeneği
  • Sürekli iş göremezlik geliri
  • Bağlı dul-yetim aylığı öder. Ancak kusurlu işverene bu bedeller rücu edilir.

İşveren, bildirimi zamanında yapmazsa idari para cezasına çarptırılır.

1.3 Cezai Sorumluluk

Kazaya neden olan işveren veya iş güvenliği uzmanı; TCK kapsamında şu suçlarla karşılaşabilir:

  • Taksirle Yaralama (m. 89): 3 aydan 1 yıla kadar hapis
  • Taksirle Ölüme Sebebiyet (m. 85): 2 yıldan 6 yıla kadar hapis Örnek: 2014 Soma Faciası: 301 madencinin ölümü sonrası işverenler hakkında dava açılmış, bazı sanıklar 15-20 yıl arası hapis cezalarına çarptırılmıştır. Ancak kamuoyunda cezaların düşürülmesi tartışma yaratmıştır.

Taksir oranı artırılırsa, bilinçli taksir hükümleri devreye girer.

1.4 Hukuki-Tazminat Sorumluluğu

  • İşçi veya yakınları, maddi ve manevi tazminat davası açabilir.
  • Kusur oranına göre işverenin sorumluluğu belirlenir.
  • İş müfettişi raporu, bilirkişi raporlarıyla birlikte mahkeme değerlendirmesini etkiler.

Yargıtay Kararı (2018/23141 E.): “İSG kurallarını sistematik ihlal eden işverenin ağır kusurlu kabul edilmesi gerektiği” yönünde içtihat gelişmiştir.

II. ABD’DE İŞ KAZASI SONRASI HUKUKİ SÜREÇLER

2.1 Mevzuat Temeli

2.2 İdari Süreç

OSHA (Occupational Safety and Health Administration):

  • Kazanın ciddiyetine göre işverene soruşturma başlatır.
  • İşyerine denetim ve para cezaları uygulanır.
  • Kazaya sebep olan makine/ekipman durdurulabilir.

Örnek: 2013 West Fertilizer Company patlamasında (Teksas), OSHA ciddi ihlaller tespit etti. Şirket 118,000 $ ceza aldı, ancak sivil tazminat davalarıyla milyonlarca dolar ödemeye mahkûm edildi.

2.3 Cezai Sorumluluk

ABD’de doğrudan “cezai yargılama” nadirdir. Ancak:

  • Ağır ihmal (Gross negligence) durumunda, federal savcılıklar cezai işlem başlatabilir.
  • Özellikle ölümlü kazalarda büyük jüri kararıyla ceza davası açılır.

Örnek: Upper Big Branch maden faciasında (2010), 29 işçinin ölümüne sebep olan Massey Energy CEO’su Don Blankenship, güvenlik ihmalleri nedeniyle federal cezaevinde 1 yıl hapis yattı.

2.4 Hukuki-Tazminat Sorumluluğu

ABD’de iş kazaları sonrası:

Örnek: McWane Inc. iş kazasında ağır yanık geçiren işçi, 3 milyon $ tazminat kazanmıştır. Bu tür davalarda mahkeme jürisi, cezai tazminat (punitive damages) da verebilir.

III. AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE HUKUKİ SÜREÇLER

AB’de süreçler ülkeye göre değişmekle birlikte, genel hukuk ilkeleri ve AB direktifleri çerçevesinde benzerlikler taşır.

3.1 Mevzuat Temeli

3.2 İdari Süreç

  • İlgili iş sağlığı kurumu kazayı soruşturur.
  • İşverene, önleyici tedbirler almadığı ispat edilirse yüksek cezalar verilebilir.
  • Kamu-özel sektör ayrımı yapılmaz.

Örnek: Fransa’da 2021 yılında bir şantiyede meydana gelen ölümlü kazada işveren 150.000 € idari ceza almıştır.

3.3 Cezai Sorumluluk

AB ülkelerinde, iş kazasında ihmalin derecesi cezai süreci belirler:

  • İhmalle yaralama/öldürme suçları ceza hukuku kapsamında değerlendirilir.
  • Ceza, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis olabilir.
  • Şirket yöneticileri de sorumlu tutulabilir.

Örnek: İtalya’da 2007 Torino ThyssenKrupp yangını sonrası, CEO 16 yıl hapis cezası almıştır. Bu karar, “işverenin doğrudan cezai sorumluluğu” açısından emsal teşkil etmiştir.

3.4 Hukuki-Tazminat Sorumluluğu

AB ülkelerinde iş kazasına uğrayan işçi:

  • Zorunlu sigorta sisteminden destek alır.
  • Kusurlu işverene maddi ve manevi tazminat davası açabilir.
  • AİHM içtihatlarına göre, “etkili soruşturma” yapılmazsa devlet sorumlu tutulabilir.

AİHM Kararı (Brincat v. Malta, 2014): Devletin iş güvenliği düzenlemelerini ihmal etmesi “yaşam hakkının ihlali” olarak değerlendirilmiştir.

IV. TEMEL FARKLILIKLAR VE BENZERLİKLER

KriterTürkiyeABDAB Ülkeleri
Cezai YaptırımMevcut – Yavaş işliyorNadir ama etkiliEtkin ve cezai sorumluluk güçlü
Tazminat SistemiKusur esaslıWorkers’ Comp. + Tort sistemiSosyal güvenlik + bireysel dava hakkı
İşyeri DenetimiMüfettiş azlığıSıkı ve düzenliBağımsız kurumlar denetliyor
Yargı Sürecinin HızıYavaş (3-7 yıl sürebilir)Görece hızlı (12-24 ay)Ülkeye göre değişir, ortalama 1-2 yıl
Delil Toplama SistemiMüfettiş + BilirkişiHukuki ve teknik uzmanlar + jüriSoruşturma hakim odaklı

Sonuç ve Önerilerimiz

İş kazalarının yalnızca teknik birer “kaza” değil, çoğunlukla sistemsel ihmal sonucu gelişen önlenebilir olaylar olduğu açıktır. Türkiye’de hukuki mekanizmalar gelişmiş olsa da uygulamada süreklilik, yargı hızı ve yaptırım ciddiyeti sorunlu görünmektedir. ABD ve AB’de ise önleyici sistemler, hızlı cezai/tazminat süreçleri ve şeffaf denetimler sayesinde caydırıcılık daha yüksektir.

Bu karşılaştırmalı analizde sadece iş kazalarının hukuki boyutunu değil; aynı zamanda iş sağlığı ve güvenliği yönetiminin kurumsal olgunluk düzeyini de gözler önüne sermiş olduk.

Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında yapılan bu detaylı inceleme, bizlere önemli bir mesaj vermektedir: Sadece mevzuata uymak değil; sistemi sahiplenmek, şeffaflıkla yönetmek ve hukuki sorumluluğu önceden öngörebilmek artık bir tercih değil, zorunluluktur.

ABD’de dava süreçlerinin doğrudan tazminata dönüşebilme riski, işvereni önleyici tedbirlere yatırım yapmaya teşvik etmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde ise devletin güçlü denetim organları ve iş kazası sonrası işletilen disiplinli süreçler, çalışan güvenliğini temel alan bir kültürün yerleşmesini sağlamıştır. Türkiye ise bu iki yaklaşım arasında karma ve çoğu zaman tepkisel bir model içinde yönünü bulmaya çalıştığı görülmektedir.

İş sağlığı ve güvenliği yöneticileri olarak şunu net bir şekilde ifade edebiliriz: Kazaları azaltmak için teknik bilgi kadar hukuki bilgi de yönetim araçlarımız arasında yer almalıdır. Zira önleyemediğimiz her iş kazası, yalnızca bir can kaybı ya da yaralanma değil, aynı zamanda hukuki bir yıkım, itibari bir çöküş ve operasyonel bir krizdir.

Bu nedenle bu incelememiz yalnızca hukukçulara değil; iş güvenliği sistemlerini yöneten, planlayan ve geliştirmeye çalışan tüm üst düzey yöneticilere bildikleri konuları hatırlatma niteliğindedir.
Yargının gücüyle desteklenmeyen hiçbir önlem sürdürülebilir değildir.

Türkiye için önerilerimiz

  • İş kazaları için özel ihtisas mahkemeleri kurulmalı.
  • Bilirkişi sisteminde şeffaflık ve yeterlilik artırılmalı.
  • Kusur tespiti raporları bağımsız kurumlarca yapılmalı.
  • İşverenin cezai sorumluluğu daha etkili uygulanmalı.

İş kazalarının sıfırlandığı, adaletin hızlı ve tarafsız tecelli ettiği, tüm tarafların güvenli ve huzurlu olduğu bir çalışma yaşamı temennisiyle…

Saygılarımızla,

Cemil Tanju ANAKLI – Dr. Mustafa KEBAT

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Ayrıca, sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir iş güvenliği uzmanının, ilgili mühendisin ya da teknik ekibin yetki ve kararlarının yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, çalışma sahanız içerisindeki tehlike – risk belirlemesi ya da mevcut işleyişin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla firmanızın işleyişine müdahil olma ya da sorumlularınızın vereceği kararların yerine tutması olarak değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️

Daha Fazla