İdeal Su İçmek İster misiniz?

Hem dünyanın hem de vücudumuzun önemli bir miktarını oluşturan, hayatımızın merkezinde ve vücudumuzun her hücresinde aktif rol oynayan lakin değerinin pek de farkında olmadığımız su..

Ne içerdiğini, pH seviyesini, sertlik derecesini ya da mineral dengesini düşünmeden içtiğimiz su..

İdeal Su

Var mı gerçekten ideal su?

Yada nedir ideal su?

Peki vücudumuzun önemli bir kısmını oluşturan suyun kalitesi nasıl?

Eveet bir düşünün içinizde organlarınızda, dokularınızda, hücrelerinizde bulunan su nasıl? İdeal mi?

Hiç düşündünüz mü?

Bardağınızdaki suyun içine istemediğiniz bir şey (Toz, sinek vb gibi) düşünce su kirleniyor da solunumla (Sigara, toz vb gibi), ağız yoluyla (işlenmiş gıdalar, şeker vb gibi) ve deri yoluyla (Kimyasallar – kozmetikler, koruyucular vb gibi) giren kirleticiler vücudunuzun suyunu ne hale getiriyor düşündünüz mü?

Biz dönelim içtiğimiz suyun ideal olup olmadığına.

İdeal içme suyu, yalnızca temiz ve mikropsuz değil, aynı zamanda dengeli mineral içeriğine ve uygun pH değerine sahip olması gerekir.

Su Hayattır Lakin Hangi Su?

Vücudumuzun %60 – 70 ‘i sudan oluşur. Bebeklerde bu oran %75’e kadar çıkar.

Bu su oranının dengede olması, yaşamımızın devamı için kritik öneme sahiptir.

Su;

  • Besinlerin hücrelere taşınmasını
  • Atıkların uzaklaştırılmasını
  • Sıcaklık dengesinin korunmasını
  • Beyin işlevlerinin sağlıklı çalışmasını sağlar.

Lakin su deyip geçmeyin. Çünkü her su, vücudumuza aynı faydayı sağlamaz.

Suyun içeriği miktarı kadar önemlidir. O sebeple şu soruyu sormalıyız Su Hayattır lakin Hangi Su?

Sular Arasında Ne Farklar Var?

Raflarda yer alan, evinize sipariş etmeyi tercih ettiğiniz onlarca marka su var. Hepsinin içeriğinde de farklılıklar var.

İçeriklerine girmeden önce elde ediliş şekillerine göre su çeşitlerinin başlıcalarına bakalım.

  • Arıtılmış sular – Genellikle düşük Toplam Çözünmüş Maddeye (TDS) sahiptir, mineralleri yok denecek kadar azdır.
  • Doğal kaynak suları – Toplam Çözünmüş Madde (TDS), pH ve mineral dengesi bakımından daha doğaldır.
  • Alkali sular – pH değeri 8.0’in üzerinde, bazıları iyonize edilmiş formdadır.

Bu suların her biri farklı etiklere sebep olur. Lakin sürekli olarak çok düşük Toplam Çözünmüş Maddeli (TDS), minerali sıfırlanmış su içmek vücutta elektrolit eksikliği ve doku yorgunluğu gibi sorunlara yol açar.

Sadece Su Değil, Vücuduna Uyum

İçilebilir Su

İçilebilir suyun içeriğinde neyin ne kadar olması veya olmaması konusunda farklı otoritelerin (Türk Standartları Enstitüsü, Avrupa Birliği, Dünya Sağlık Teşkilatı) aynı ve farklı kriterlerini aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.

İÇME SUYU KALİTE PARAMETRE DEĞERLERİ
Kabul Edilebilir Maksimum Değerler
STANDARTLARTSE 266 Türk Standartları EnstitüsüEC – Avrupa BirliğiWHO – Dünya Sağlık Teşkilatı
Mikrobiyolojik EMS/100 mL
Koliform000
Esherichia Coli (E.Coli)000
Toplam Koloni Sayısı (22C’)20  
Toplam Koloni Sayısı (37C’) 5  
C.perfringers000
Pseudomonas Aeruginosa000
Kimyasal mg/L
pH6,5-9,56,5-9,56,5-9,5
İletkenlik 20′ (uS/cm)250025002500
Nitrat (NO3)505050
Nitrit (NO2)0,500,500,50
Bor (B)1,02,02,0
Nikel (Ni)0,020,020,02
Arsenik (As)0,010,010,01
Kadminyum (Cd)0,0050,0050,003
Civa0,0010,0010,001
Krom Toplam (Cr)0,050,050,05
Baryum   
Florür (F)1,501,501,50
Kurşun (Pb)0,010,010,01
Siyanür (CN)0,050,050,07
Bromat (Br)0,010  0,010  0,025
Benzen (C6H6)0,0010,0010,010
Selenyum (Se)0,0100,0100,010
Antimon (Sb)0,0050,0050,005
Bakır (Cu)2,02,02,0
Fosfor0,4-5,00,4-5,0 
Demir (Fe)0,20,20,3
Çinko 5,0  
Mangan (Mn)0,050,050,10
Magnezyum (Mg)5050 
Alüminyum (Al)0,200,200,20
Amonyum (NH4)0,500,501,50
Sodyum (Na)175200200
Potasyum (K)12  
Serbest Klor (CI2)0,50,55
Klorür (Cl)250250250
Kalsiyum (Ca)200 100
Sülfat (SO4)250250250
Sertlik (CaCO3)  500
Fiziksel ve Duyusal (Organoleptik)
Renk (Co-Pt birimi)202015
Bulanıklık (NTU birimi)5,04,05,0
KokuDuyusalDuyusalDuyusal
TatDuyusalDuyusalDuyusal

Suyun İçinde Bulunanların Sağlığımıza Etkileri

İçme kullanma suyu içerisinde bulunan iyonların fazlalığının insan sağlığı üzerindeki etkileriTSE 266 Türk Standartları Enstitüsü
KoliformBulaşıcı bağırsak hastalıkları, dışkı ve kirlenmiş sular vasıtası ile taşınırlar. Enfeksiyon kapmış kişilerin dışkılarında bulunan yani hastalık yapan mikroorganizmalar arasında bakteriler, virüsler, parazitler ve parazitik kurtlar yer alır. Su kaynaklarının kirlenip kirlenmediğini tayin etmek için kendisi patojen olmayan koliform bakteriler indikatör organizma olarak kullanılır. Bu indikatör organizmaların örnekleri Escherichia coli ve fekal streptokok bakteriler olup her ikiside insan bağırsaklarında bulunurlar.Bu organizmaların içme suyunda bulunmaması gerekir.0
Esherichia Coli (E.Coli)
Toplam Kloloni Sayısı (22C’)
Toplam Kloloni Sayısı (37C’)
C.perfringers
Pseudomonas Aeruginosa
Kimyasal mg/L
pHPH 6,5 dan düşük olan sular asidik olup aşındırıcı bir etkiye sahiptir.Buna bağlı olarak şebeke sisteminde ve evlerde metaller üzerinde aşındırıcı etki yapmaktadır.PH 9,5 dan fazla olan suda tat problemi ortaya çıkar ve su sabunumsu bir kayganlık hissi verir.Ayrıca bu suların taş yapma özelliği de bulunmaktadır. pH’ın düşük veya yüksek olması endüstriyel kirlenmeye de bağlıdır.Suyun geçtiği topraklar da pH etkilemektedir.6,5-9,5
İletkenlik 20′ (uS/cm)İletkenlik suda çözünmüş iyonların bir fonksiyonudur.Bu sebeple izleyici bir parametredir. İçme suyunda iletkenlik artışı, suyun kirlendiğini yada suya deniz suyunun karıştığını göstermektedir.2500
Nitrat (NO3)Sürekli olarak yüksek Nitrat içeren suları içmek ölüme yol açabilir.Boğaz hastalıklarına ve kan hastalıklarına yol açabilir.Bebeklere kesinlikle Nitratlı su içirilmemelidir. Mavi hastalık denilen kan zehirlenmesine sebebiyet verir.Evsel ve Endüstriyel kirlenmeden ve de tarımda kullanılan gübrelemeden kaynaklanır.50
Nitrit (NO2)Nitrata benzer etki gösterirler ve daha tehlikelidir. Kan zehirlenmesine kanda oksijen taşınmasını engelleyerek oksijensizlikten boğulmaya sebep olur. Kaynağı endüstriyel kirlenme ve gübreler oluşturur.0,5
Arsenik (As)Çok iyi bilinen bir zehirdir.Suda yüksek miktarda bulunması doku bozulmalarına, dolaşım sistemi problemlerine ve kanser riskinin yükselmesine sebep olur.Sudaki Arsenik varlığı endüstriyel faaliyeler ve tarım ilaçlarından kaynaklanmaktadır. 
Kadminyum (Cd)Kadminyum vücutaki bütün hücreleri tahrip etmektedir. Çeşitli endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanır ve toprağa geçerek yeraltı sularına karışabilir. 
CivaSinirleri tahrip eden bir zehirdir. Ağız ve diş etlerinde tipik yaraların meydana gelmesine neden olur, vücuttan atılması zor olduğu için kronik zehirlenmelere yol açar.Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanır.0,001
Krom Toplam (Cr)En önemli insan vücudunda deride alerji yapmasıdır. Sudaki krom çeşitli endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanır.0,05
BaryumKemikler üzerinde olumsuz etkiler göstermektedir.Kemiklerde kalsiyum ile yer değiştirerek önemli defermosyonlara yol açar. Kan basıncını artırır. Suda baryum varlığı metal saflaştırma işlemlerinden kaynaklanır. 
Florür (F)Suda aşırı miktarda bulunması kemik ve diş sağlığını olumsuz yönde etkilerken ,az bulunması halinde ise diş sağlığını olumsuz etkilemektedir. Sudaki Florün varlığı suya flor katılması, alimünyum sanayiinden ve gübrelemeden kaynaklanır.1,50
Kurşun (Pb)Kurşunun insan metabolizması üzerindeki en önemli problemi kan basıncını arttırır, böbrek tahribatı, dişlerde siyahlaşma, kanda ve idrarda kurşun miktarının artması şeklinde kendini gösterir. Ayrıca kemiklerde kalsiyum yerine geçerek kurşun fosfat şeklini alır ve buradan kana kana geçmeye devam eder. Kemik yapısını bozar. Sudaki kurşun varlığı endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanmaktadır.0,01
Siyanür (CN)Sinir Sistemi ve tiroit bezi üzerinde önemli sorunlar yaratır. Çok iyi bilinen zehirlerden birisidir.Sudaki canlı yaşamı için çok tehlikelidir. Çeşitli Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanır. Bazı meyvelerin çekirdekleri (kayısı çekirdeği, şeftali çekirdeği) siyanür bileşeni içermektedir. 
Bromat (Br)Ozonla yapılan dezanfektiyonun yan ürünüdr. Bunların su ile alınması durumunda karaciger, böbrek yetmezliğine, sinie sistemi tahribatına yol açar. Ayrıca kanser riski de taşımaları söz konusudur.1,0
Selenyum (Se)Eser miktarda vücutta olması gereken bir agır metaldir.Fazla olması durumunda tırnaklarda ve saçlarda dökülmeler, kırılmalar, duygu kaybı gibi seklinde kendini gösterir.Kanserojen etkisi vardır. Diş tahribatına yol açar. Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanır.0,010
Antimon (Sb)Yapı bakımıdan arseniğe benzer ve fizyolojik etkisi de aynıdır.Kanda kollestrol düşer ve kan şekeri yükselir. Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanır.0,005
Bakır (Cu)Suda tat problemi yanısıra uzun süre yüksek miktarda alınması karaciger ve böbreklerde tahribata yol açar.Hatane ve çamaşırhanelerde istenmez.Diğer metallerin aşaındırılmasına yol açar. Sudaki bakır, kaplama sanayii atıklarından alg ile mücadele çerçevesinde rezervuara atılan bakır sülfattan, tarım ilaçlarından kaynaklanır.2,0
FosforTaş yapma potansiyeli vardır.Fosforun göllerde bulunması göl yaşamı için önem taşır, ancak aşırı fosfor göllerde algların oluşmasına yol açar.Aynı zamanda fosforun varlığı diğer parametrelere de dikkat çeker.İzlenmesi gereken prametredir. Evsel atıklardan, gübrelemeden, endüstriyel atıklardan kaynaklanır.0,4-5,0
Demir (Fe)Demirin suda aşırı bulunması suya metalik bir tat verir.Suda renklilik yapar,fakat bunlar sağlık açısından sorun teşkil etmezler. Ancak; çamaşırhaneler, tekstil sanayi, sabun, diş macunu imalatı ve kağıt sanayinde kullanılan sularda demirin varlığı istenmez. Çünkü demir ürünler üzerinde leke bırakır. Ayrıca evlerde de porselenlerin zamanla sararmasına yol açar. Toprak yapısından ve endüstriyel kirlenmeden kaynaklanır.200
Çinko İçme suyunda en fazla bulunması istenen metal iyonudur.İnsan sağlığı açısından önemli bir zararı yoktur. Suda bir miktar bulunması istenir. Suda fazla bulunması opal rengi yani süt beyaz bir görüntü verir. Sudaki çinko metal kaplama sanayinde kullanılır.5,0
Mangan (Mn)Etkileri demirinkine banzer.0,05
Magnezyum (Mg)Fazla olması durumunda gözlerde tahribata yol açar.İshal yapıcı etkisi ortaya çıkar. Sudaki magnezyum, suyun geçtiği toprak yapısına bağlıdır. Suya acılık verir. 50
Alüminyum (Al)Fazlası suyun rengini bozar.Bulanık ve mavimtırak bir görüntü verir.Böbreklerde tahribat yapar. Alzheimer yaptıgına dair bulgular bulunmaktadır. Fazlalığı su arıtımında aşırı alüminyum sülfat kullanılmasından, endüstriyel kirlenmeden vaya toprak yapısından kaynaklanır.0,20
Amonyum (NH4)Tat ve koku problemi oluşturur.İnsan sağlığı üzerinde olumsuz etkisi vardır. Sudaki amonyum varlığı, suya evsel atıkların karıştığını göstermektedir. Dolayısıyla bu tür sular potansiyel hastalık yapıcıdır. Evsel ve endüstriyel kirlenmeden ve gübrelemelerden kaynaklanmaktadır.0,05-0,5
Sodyum (Na)Fazlası tat problemi oluşturur.Tuzluluk hissi verir. Sudaki sodyum fazlılığı evsel ve endüstriyel kirlenme, toprak yapısı ve deniz katkısından kaynaklanabilir.175
Potasyum (K)Etkisi sodyuma benzer.Kaynağı endüstriyel kirlenme,tarımsal gübrelemeler ve toprak yapısı oluşturur.12
Serbest Klor (CI2)Suya sağlıklı bir dezanfeksioyon için katılır.Fazlası tat ve doku problemine yol açar. Fazlası Kanserojen olabilir tat ve kötü koku yaratabilirler. Bu yüzden renkli ve bulanık sularda klorlama yapılmamalıdır.0,5
Kalsiyum (Ca)Vücut açısından kalsiyumun doğrudan bir zararlı etkisi yoktur. Kemik yapısı içinde yararlıdır.Ancak içim bakımından fazla olması taş yapma potansiyelini arttırır. Düşük olması durumunda ise aşındırıcı etki yaratabilir. Sudaki kalsiyum suyun geçtiği toprak yapısına bağlıdır.200
Sülfat (SO4)Suların tadını bozar ve aşındırıcı etkisi vardır. Fazla sülfatlı sular acımtıraktır.İshale sebep olabilir.Aşındırıcılığı daha çok metal aksamlar ve beton sistemlerinde görülür.Kaynağı evsel ve endüstriyel kirlenmedir.25-250
Sertlik (CaCO3)Bazı standartlarda maksimum sınır olarak 500mg/l verilir. Sudaki kalsiyum ve magnezyumun bir fonksiyonudur.Çok sert suların içimi hoş olmaz ve bu tür sularda sabun fazla köpürmediğinden fazla kullanım olur. Ayrıca Taş, Kireç yapma özelliğinden dolayı sıcak su tesislerinde istenmez. Suyun sertliği kaynaktan yani toprak yapısından kaynaklanır. 
Fiziksel ve Organoleptik 
Renk (Co-Pt birimi)Suda renk fazlalığı istenmez. Çünkü bu durum suda çözünmüş halde bulunan Mangan, Krom, Demir, Nikel gibi metal iyonları ile organik bileşiklerin varlığını gösterir.Rengin fazlalığı bitkilerin bozuşması, toprak yapısı,evsel ve endüstriyel kirlenme sonucu olabilir.20
Bulanıklık (NTU birimi)Bulanıklık estetik açıdan önemli olup suyun tadını da etkiler.Suda bulunan askıda katı maddeler ve çözünmüş organik maddeler bulanıklığa neden olur. Dolayısıyla istenmeyen maddelerin varlığına işaret eder. Öye yandan bulanıklığı fazla sular klorlandığı zaman çok daha zararlı ürünlerin ortaya çıkacağına işarettir. Bu yüzden iyi bir klorlama için bulanıklık 1 değerinden düşük olmalıdır. Bulanıklığın kaynağı endüstriyel kirlenme veya evsel kirlenme ve dogal bozulma olabilir.1,0
KokuDuyusal 
TatDuyusal

Su Hakkında Yanlış Bilinenler ve Gerçekler

Yanlış BilgiGerçek
“Saf su en sağlıklısıdır.”Saf su (Toplam Çözünmüş Madde (TDS) değeri çok düşük olan) mineral içermez, uzun vadede zararlı olabilir.
“Suyun tadı yoktur.”Suyun tadı, içindeki mineraller ve pH değerine göre değişir.
“Her gün 2 litre su içmek zorunludur.”Su ihtiyacı kişiye, aktiviteye, yaşa ve hava koşullarına göre değişir.
“Ters ozmoz su en iyi içme suyudur.”Ters ozmoz su minerallerden arındırılmıştır; yeniden mineralize edilmelidir.
“Alkali su mucize yaratır.”Alkali suyun faydaları abartılabilir; bilimsel olarak etkileri hâlâ tartışmalıdır.
“Şebeke suyu tamamen zararlıdır.”Türkiye’de çoğu şehirde şebeke suyu arıtılmış ve analizlidir; bazı bölgelerde içilebilir.
“Ne kadar çok su içilirse o kadar iyi.”Aşırı su tüketimi hiponatremi gibi ciddi sorunlara yol açabilir.
“Cam şişede satılan her su daha kalitelidir.”Ambalaj türü önemli ama içerik analizi daha belirleyicidir.
“TDS değeri ne kadar düşükse o kadar sağlıklıdır.”Çok düşük TDS (mineral fakirliği) vücut dengesi için uygun değildir.
“Soğuk su içmek zararlıdır.”Sağlıklı bireylerde soğuk su genellikle zararsızdır, ancak mide rahatsızlıklarında dikkatli olunmalıdır.

Son olarak;

İçtiğimiz su gerçekten bize yaşam mı veriyor, yoksa sadece susuzluğumuzu mu gideriyor?

İdeal su, sadece temiz değil; aynı zamanda dengeleyici, besleyici ve uyumlu olmalıdır. Vücudumuzun her hücresine dost bir su, yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve ruhsal sağlığımıza da katkı sağlar.

Evet, “ideal su” gerçek bir hedef olabilir. Bilinçli seçimlerle bu hedefe ulaşmak ise elimizde. Çünkü su, sadece bir ihtiyaç değil; yaşamın kendisidir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=7510&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5

⭐️⭐️ İçme Suyundaki Kalsiyum ve Magnezyum ve Serebrovasküler Hastalıktan Ölüm Riski https://www.ahajournals.org/doi/10.1161/01.str.29.2.411

⭐️⭐️ Dünya Çapında İçme Suyu Sıcaklığı: Anlama, Politikalar, Zorluklar ve Fırsatlar https://www.mdpi.com/2073-4441/12/4/1049

⭐️⭐️ İçme suyu kalitesine ilişkin kılavuz https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK579464/

⭐️⭐️ İçme Suyunun İnsanlarda Mineral Beslenmesine Katkısı https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK216589/

⭐️⭐️ Sular – İnsanî tüketim amaçlı sularTS 266https://intweb.tse.org.tr/standard/standard/Standard.aspx?081118051115108051104119110104055047105102120088111043113104073082080080071077100076119105103072

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Kalp Damar Sisteminiz İçin Muhteşem Sarımsak

Sarımsak (Allium sativum), yüzyıllardır hem mutfaklarda lezzet artırıcı olarak hem de geleneksel tıpta şifa kaynağı olarak kullanılmaktadır.

Yoğun aroması, keskin tadı ve güçlü kimyasal içeriği sayesinde sarımsak (Allium sativum), bugün modern tıbbın da dikkatini çeken doğal süper besinlerden biridir.

Sarımsağın başlıca etkin maddesi allicin adlı sülfür bileşiğidir. Allicin, sarımsak (Allium sativum)ezildiğinde veya doğrandığında ortaya çıkar ve çok güçlü antimikrobiyal, antifungal, antiviral ve antioksidan özelliklere sahiptir.

Sarımsağın içerdiği bu ve benzeri bileşikler, vücudu hastalıklara karşı korurken, çeşitli sistemleri destekleyici bir etki yaratır.

Sarımsağın içerdiği diğer maddeler:

  • Ajoene
  • S-allyl cysteine (SAC)
  • Diallyl disulfide
  • Flavonoidler
  • Selenyum

Kardiyovasküler Sağlığı Destekler

Kan Basıncını Düşürme

Vazodilatasyon (Damar Genişlemesi)

Sarımsak (Allium sativum), damar duvarlarındaki düz kasları gevşeterek vazodilatasyona neden olur. Bu etki özellikle nitrik oksit (NO) üretimini artırarak gerçekleşir. NO, damarların genişlemesini sağlayan doğal bir bileşiktir.

Anjiyotensin II Aktivitesini Azaltma

Allicin, anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) aktivitesini baskılayabilir. ACE, kan basıncını yükselten anjiyotensin II’nin üretiminde rol oynar.

Bu yolla sarımsak (Allium sativum), ACE inhibitörü ilaçlara benzer bir mekanizma ile tansiyonu düşürebilir.

Çeşitli klinik çalışmalar, günde 600–1500 mg sarımsak (Allium sativum) ekstresi kullanımının, sistolik ve diyastolik kan basıncında belirgin düşüşler sağladığını göstermiştir. Etkisi özellikle yüksek tansiyonu olan bireylerde daha belirgindir.

Kolesterol ve Lipid Metabolizması Üzerine Etkisi

Sarımsak (Allium sativum)sarımsak (Allium sativum), kolesterol metabolizması üzerinde hem üretimi azaltıcı hem de vücuttan atılımı kolaylaştırıcı etkilere sahiptir.

LDL Kolesterolü Azaltır

  • Sarımsak (Allium sativum), karaciğerde kolesterol sentezini kontrol eden HMG-CoA redüktaz enziminin aktivitesini baskılar. Bu enzim, kolesterol üretiminde kilit rol oynar.
  • Bu sayede LDL düzeyleri %10-15 oranında düşürülebilir.
  • LDL, damar duvarlarında birikip plak oluşturarak damar tıkanıklığına yol açabilir. Sarımsak (Allium sativum) bu süreci yavaşlatır.

HDL Kolesterolü Korur

  • HDL, kötü kolesterolü damar duvarlarından uzaklaştırarak karaciğere taşır.
  • Sarımsak (Allium sativum), HDL seviyelerinde istikrar sağlar ve antioksidan özellikleriyle HDL’nin fonksiyonunu destekler.

Trigliseridleri Azaltır

Sarımsak (Allium sativum), karaciğerde yağ asidi sentezini baskılayarak trigliserid düzeylerinin düşmesine yardımcı olur.

Trigliseridler, fazla kalorilerin yağ olarak depolanmış halidir.

Yapılan meta-analizlerde, 3 ay ve daha uzun süreli sarımsak (Allium sativum) tüketimi ile

  • LDL’de %10’a kadar azalma
  • Toplam kolesterolde %15’e kadar düşüş
  • Trigliseridlerde belirgin iyileşme sağladığı rapor edilmiştir.

Anti-inflamatuar Etkisi

Kronik inflamasyon, kalp hastalıklarında temel mekanizmalardan biridir. Sarımsağın anti-inflamatuar etkileri şunları içerir:

  • C-reaktif protein (CRP) düzeylerini düşürür
  • İnflamatuar sitokinleri (TNF-alfa, IL-6) azaltır
  • Oksidatif strese karşı koruyucu olur

Bu etkiler sayesinde damar çeperlerinde kronik iltihap oluşumu engellenir.

Aterosklerozu Önleyici Etkisi

Oksidatif LDL’yi Önler

LDL’nin oksidasyonu, damar duvarlarında inflamasyon başlatır ve plak oluşumunu tetikler. Allicin gibi antioksidan bileşikler, LDL’nin oksitlenmesini engeller. Bu sayede:

  • Damar duvarları sağlıklı kalır
  • Aterosklerotik plak gelişimi yavaşlar

Endotel Fonksiyonunu İyileştirir

Sarımsak (Allium sativum), endotel hücrelerin (damar iç yüzeyindeki hücreler) fonksiyonlarını iyileştirir. Bu, damar sertliği ve elastikiyet kaybının önlenmesinde kritik rol oynar.

Trombosit Aktivitesini Azaltır

Sarımsak (Allium sativum), trombositlerin yapışmasını ve pıhtı oluşturmasını engelleyerek kan akışkanlığını artırır. Bu da kalp krizi ve inme riskini azaltır.

Sarımsağın bu kadar yararlarını gördükten sonra nasıl tüketeceğiniz konusunda da bazı örnekler yazıyorum. Lakin her okuduğunuzu uygulamayın. Unutmayın herkesin bünyesi farklıdır. Aşağıda yer alan tarifleri ve örnek diyet programını hekiminizin görüşünü – onayını almadan uygulamayın. Burada yazanlar genel tavsiye ve bilgilendirme için verilmiştir.

Sarımsak Tarifleriyle Destekli, Haftalık Kalp Dostu Beslenme Planı

Aralıklı oruç (intermittent fasting – IF) ve Sarımsak (Allium sativum) destekli kalp dostu beslenme birleştirildiğinde;

  • İnsülin direncini kırmak,
  • Kolesterol ve trigliseritleri düşürmek,
  • Visseral yağları azaltmak,
  • ve kalp damar sağlığını güçlendirmek açısından oldukça etkili bir strateji olur.

Aşağıda günde 2 öğünlük (örnek: 16:8 modeli), Sarımsak (Allium sativum) tarifleriyle desteklenmiş, haftalık kalp dostu beslenme planını bulabilirsin.

Bir Haftalık Kalp Sağlığı Planı

📌 Yeme Penceresi: 11.00 – 19.00 (2 ana öğün)
📌 Açlık Penceresi: 19.00 – 11.00

Her sabah açlık penceresini sarımsaklı kürler veya bitki çaylarıyla destekleyebilirsiniz. (kalori içermeyenler tercih edilerek).


🟢 Pazartesi

12.00 – Öğle (İlk Öğün)

  • 🧄 Sarımsak-limon kürü (yarım çay bardağı)
  • 2 haşlanmış yumurta
  • 2 dilim tam buğday ekmeği üzerine avokado + zeytinyağlı ezilmiş sarımsak
  • 5 adet zeytin + roka, salatalık, domates
  • 1 fincan şekersiz yeşil çay

19.00 – Akşam (Son Öğün)

  • Fırında somon veya sardalya (sarımsak-zeytinyağı-limon ile marine edilmiş)
  • Buharda brokoli-karnabahar-havuç karışımı
  • 1 kase sarımsaklı yoğurt (yoğurt + 1 diş sarımsak)
  • 1 tatlı kaşığı ballı sarımsak fermentesi (tatlı niyetine)

🟢 Salı

12.00 – Öğle (İlk Öğün)

  • Elma sirkesi + sarımsak + limon shot
  • Zeytinyağlı sebzeli kinoa salatası
  • 1 yumurta
  • 1 dilim tam buğday ekmeği

19.00 – Akşam (Son Öğün)

  • Zeytinyağlı kabak, patlıcan, biber yemeği
  • 2 diş zeytinyağında marine edilmiş sarımsak
  • 1 bardak ayran
  • 1 tatlı kaşığı keten tohumu

🟢 Çarşamba

12.00 – Öğle (İlk Öğün)

  • Sarımsak-limon kürü
  • Nohut salatası (limon, sarımsak, zeytinyağı soslu)
  • 1 dilim tam tahıllı ekmek
  • Bol yeşillik

19.00 – Akşam (Son Öğün)

  • Izgara tavuk (sarımsaklı yoğurt ve baharatlarla marine edilmiş)
  • Roka-salatalık-domatesli salata (1 diş ezilmiş sarımsak + 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile)
  • 1 kase kefir

🟢 Perşembe

12.00 – Öğle (İlk Öğün)

  • Ballı sarımsak fermentesi (1 tatlı kaşığı)
  • Sebzeli omlet (içinde sarımsak, biber, ıspanak)
  • 1 dilim esmer ekmek
  • 1 fincan yeşil çay

19.00 – Akşam (Son Öğün)

  • Zeytinyağlı barbunya
  • Bol limonlu maydanoz-salata
  • 1 kase yoğurt (üzerine 1 çay kaşığı zerdeçal eklenebilir)

🟢 Cuma

12.00 – Öğle (İlk Öğün)

  • Sarımsak-limon kürü
  • Fırında sebzeli tavuk but (sarımsaklı marinasyonla)
  • 1 dilim tam buğday ekmeği
  • Yoğurtlu mevsim salatası

19.00 – Akşam (Son Öğün)

  • Mercimek köftesi (içinde bol sarımsak)
  • Marul, limon, zeytinyağı
  • 1 kase sarımsaklı yoğurt

🟢 Cumartesi

12.00 – Öğle (İlk Öğün)

  • Elma sirkesi shot
  • Karabuğday pilavı + zeytinyağlı semizotu
  • 1 dilim tam buğday ekmeği
  • 1 haşlanmış yumurta

19.00 – Akşam (Son Öğün)

  • Fırında sebzeli somon
  • Yoğurtlu roka-salata (1 diş sarımsakla)
  • 1 tatlı kaşığı ballı sarımsak fermentesi

🟢 Pazar

12.00 – Öğle (İlk Öğün)

  • Ballı sarımsak fermentesi
  • Tam tahıllı ekmek + ezilmiş sarımsak + domatesli peynirli bruschetta
  • 1 yumurta
  • Bol yeşillik

19.00 – Akşam (Son Öğün)

  • Zeytinyağlı enginar + bol limon
  • Sarımsaklı ıspanak kavurması
  • 1 kase kefir + toz zerdeçal

Önemli Notlar

TavsiyeAçıklama
Çiğ SarımsakSabahları aç karnına tüketmek allicin etkisini artırır, ama mide hassasiyeti varsa yoğurtla birlikte alın.
Yeme PenceresiÖğle ve akşam öğünleri arasında 6–8 saat bırakılması yeterlidir.
Su TüketimiÖzellikle açlık süresinde, günde minimum 2 litreden az olmayacak aynı zamanda idrar rengi şeffaf eya çok açık sarı olacak şekilde ayarlayarak su içilmelidir.
TakviyelerOmega-3, koenzim Q10, magnezyum düşünenler için kalp destekleyici olabilir (lakin hekiminize danışmadan kullanmayın).


Sarımsağın bu kadar yararlarını gördükten sonra nasıl tüketeceğiniz konusunda da bazı örnekler yazıyorum. Lakin her okuduğunuzu uygulamayın. Unutmayın herkesin bünyesi farklıdır. Aşağıda yer alan tarifleri hekiminizin görüşünü – onayını almadan uygulamayın. Burada yazanlar genel tavsiye ve bilgilendirme için verilmiştir.

Kalp-Damar Sağlığına Yönelik Sarımsak Tarifleri

🧄 1. Sarımsak-Limon Kürü (Kolesterol ve Tansiyon Dengeleyici)

Malzemeler

  • 4 adet limon (kabukları soyulmadan)
  • 40 diş sarımsak
  • 2 litre içme suyu

Hazırlanışı

  1. Limonları iyice yıkayıp, dilimleyin.
  2. Sarımsakları soyun ve ezin.
  3. Tüm malzemeleri blenderda karıştırın.
  4. Karışımı cam bir kavanoza alıp, buzdolabında 2 gün bekletin.
  5. Günde 1 kez sabah aç karnına yarım çay bardağı için.

📌 Kür süresi: 21 gün
📌 Etkisi: Tansiyon düşürür, damar sertliğini azaltır, kolesterolü dengeler.


🧄 2. Ballı Sarımsak Fermentesi (Damar Temizleyici, Bağışıklık Güçlendirici)

Malzemeler

  • 10 diş sarımsak (ezilmiş)
  • 1 çay bardağı doğal süzme bal
  • Cam kavanoz

Hazırlanışı

  1. Sarımsakları ezip kavanoza koyun.
  2. Üzerine balı ekle, tahta kaşıkla karıştırın.
  3. Kavanozu 7 gün boyunca serin ve karanlık bir yerde bekletin.
  4. Günde 1 tatlı kaşığı sabah aç karnına alın.

📌 Etkisi: Damar içi iltihabı azaltır, LDL’yi düşürür, HDL’yi artırır.


🧄 3. Zeytinyağında Marine Sarımsak (Antioksidan Bombası)

Malzemeler

  • 10–15 diş sarımsak
  • 1 su bardağı sızma zeytinyağı
  • 1 tatlı kaşığı kekik (isteğe bağlı)
  • 1 çay kaşığı karabiber

Hazırlanışı

  1. Sarımsakları soy, bütün halde bir kavanoza koyun.
  2. Üzerine zeytinyağı ve baharatları ekleyin.
  3. 1 hafta buzdolabında bekletin.
  4. Her sabah 1–2 diş sarımsak ve 1 tatlı kaşığı yağından tüketin.

📌 Etkisi: Omega-9 ve allicin birleşimi ile damar esnekliğini artırır.


🧄 4. Sarımsaklı Yoğurt Kürü (Akşam Yatmadan Önce – Sindirim ve Kalp Dostu)

Malzemeler

  • 3 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 diş ezilmiş sarımsak
  • Yarım çay kaşığı zerdeçal (isteğe bağlı)

Hazırlanışı

  1. Malzemeleri karıştırın.
  2. Akşam yatmadan 1 saat önce tüketin.

📌 Etkisi: Bağırsak dostu bakteri florasını destekler, vücuttaki kronik iltihabı azaltır, visseral yağ ve trigliserit seviyelerini dengeler.


🧄 5. Çiğ Sarımsak + Elma Sirkesi Shot (Sabah Rutin)

Malzemeler

  • 1 diş ezilmiş sarımsak
  • 1 yemek kaşığı elma sirkesi
  • 1 tatlı kaşığı limon suyu
  • Yarım çay bardağı ılık su

Hazırlanışı

  1. Tüm malzemeleri karıştırın.
  2. Sabah aç karnına shot gibi için.

📌 Etkisi: Kan şekerini dengeler, trigliserit ve kolesterol seviyesini düşürür, damarları rahatlatır.


Sarımsağı Tüketirken Dikkat Edilmesi Gerekenler

DurumAçıklama
Mide hassasiyetiSarımsak çiğ tüketildiğinde mideyi rahatsız edebilir. Yoğurtla ya da yemekle alın.
Aşırı tüketimGünde 2–3 dişi geçmemek önerilir (çiğ olarak). Fazlası mide-bağırsak sorunlarına ve kan sulandırıcı etkiden dolayı risklere neden olabilir.
Kan sulandırıcı kullanımıSarımsak, doğal antikoagülandır. Kan sulandırıcı ilaçlarla birlikte kullanılıyorsa mutlaka doktora danışılmalı.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Allium sativum: İnsan sağlığıyla ilgili gerçekler ve mitler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24964572/

⭐️⭐️ Sarımsağın ( Allium sativum ) Terapötik Kullanımlarının ve İlaç Keşfi İçin Potansiyelinin Ortaya Çıkarılması https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/35002548/

⭐️⭐️ Sarımsak (Allium sativum L.): Antigenotoksik Etkilerinin Kısa Bir İncelemesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6722787/

⭐️⭐️ Çeşitli fitokimyasalların deposu olan sarımsağın (Allium sativum ) geleneksel kullanımları, fitokimyası, farmakolojisi ve toksikolojisi: Sağlık ve beslenme etkilerine odaklanan son on yıldaki araştırmaların bir incelemesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9650110/

⭐️⭐️ Sarımsak ( Allium sativum L. cv. Uiseong) Ekstraktlarının Aeromonas hydrophila Hücre Duvarına Karşı Geniş Antibakteriyel Aktivitesi ve Mekanizması https://www.jmb.or.kr/journal/view.html?uid=6658&vmd=Full

⭐️⭐️ Sarımsak (Allium sativum L.) Biyoaktifleri ve Ağız Patolojilerini Hafifletmedeki Rolü https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8614839/

⭐️⭐️ Sarımsağın ( Allium sativum ) yüksek tansiyonu düşürme potansiyeli : etki mekanizmaları ve klinik önemi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4266250/

⭐️⭐️ Sarımsağın (Allium sativum L.) Biyoaktif Bileşikleri ve Biyolojik Fonksiyonları https://www.mdpi.com/2304-8158/8/7/246

⭐️⭐️ Sarımsak ve Kalp Hastalığı https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0022316623005230

⭐️⭐️ Sarımsak sağlıkta ve hastalıkta https://www.cambridge.org/core/journals/nutrition-research-reviews/article/garlic-in-health-and-disease/C70F38FF67A0A21547898B2641240B8E

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İş Güvenliğinde Nöroergonomik Değerlendirme Yöntemleri

Nöroergonomi, iş güvenliği alanında çeşitli teknolojik çözümler ve araçlar sunabilmek için değerlendirme yöntemleri, çalışanların zihinsel durumunu ve bilişsel performansını objektif olarak ölçmek için kullanılır.

Bu yöntemler, beyin görüntüleme teknolojileri, performans ölçüm araçları ve çalışan zihinsel durumunun izlenmesini içerir.

Beyin görüntüleme (aktivite izleme) teknolojileri, elektroensefalografi (EEG) ve fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) gibi yöntemlerle beyin aktivitesini doğrudan ölçmeyi çalışanların nörolojik durumlarını gerçek zamanlı olarak izlemeyi mümkün kılar. (Çalışanların dikkatini, yorgunluğunu ve stres seviyelerini ölçmek için kullanılır.)

  • EEG: Beyin dalgalarını izleyerek dikkat, yorgunluk ve stres seviyelerini ölçer.
  • fNIRS: (fMRI – fonksiyonel yakın kızılötesi spektroskopisi) Beyindeki kan akışını izleyerek bilişsel aktiviteyi değerlendirir.
  • Yapay Zeka Destekli Güvenlik Sistemleri: Riskleri otomatik olarak tespit eder ve çalışanları uyarır.
  • Nörogeri Bildirim (Neurofeedback): Beyin aktivitelerini düzenleyerek dikkat ve performansı artırır.

Performans ölçüm araçları, çalışanların tepki süreleri, doğruluk oranları ve hata sayıları gibi parametreleri değerlendirerek bilişsel performansı analiz eder. Bu araçlar, özellikle dikkat ve karar verme yeteneklerini ölçmek için kullanılır.

Çalışan zihinsel durumunun izlenmesi, anketler, göz takip sistemleri ve fizyolojik ölçümler gibi çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilir.

Anketler, çalışanların subjektif deneyimlerini ve duygusal durumlarını değerlendirmek için kullanılırken, göz takip sistemleri, çalışanların dikkatini nereye odakladığını ve görsel arama stratejilerini analiz eder.

Fizyolojik ölçümler ise, kalp atış hızı, terleme ve kas gerginliği gibi parametreleri ölçerek stres ve yorgunluk seviyelerini belirler.

Bu değerlendirme yöntemlerinin kombinasyonu, çalışanların zihinsel durumunu kapsamlı bir şekilde anlamamıza ve iş yerindeki bilişsel risk faktörlerini belirlememize yardımcı olur.

Çalışan performansını artıran nöro-teknolojik çözümler, iş yerinde daha verimli ve güvenli bir çalışma ortamı sağlamayı amaçlar.

Nörogeri bildirim (neurofeedback) ve transkranial doğru akım uyarımı (tDCS) gibi yöntemler, çalışanların bilişsel yeteneklerini geliştirmek ve performansını artırmak için kullanılır.

Bu teknolojiler, özellikle dikkat gerektiren ve karmaşık görevlerde çalışanlar için faydalıdır.

Yapay zeka (AI) destekli güvenlik sistemleri, iş yerindeki riskleri otomatik olarak tespit etmek ve çalışanları uyarmak için kullanılır.

Bu sistemler, kameralar, sensörler ve diğer veri kaynaklarından elde edilen bilgileri analiz ederek tehlikeli durumları belirler ve önleyici tedbirler alır.

Örneğin, bir yapay zeka sistemi, bir inşaat alanında güvenlik ekipmanı kullanmayan bir işçiyi tespit edebilir ve hemen uyarı gönderebilir.

Nöroergonomik araçlar, çalışanların iş yükünü optimize etmek ve yorgunluğu azaltmak için de kullanılabilir.

Örneğin, akıllı çalışma alanları, çalışanların nörolojik durumlarına göre otomatik olarak ayarlanabilir. Bu alanlar, aydınlatmayı, sıcaklığı ve gürültü seviyesini optimize ederek çalışanların daha rahat ve odaklanmış bir şekilde çalışmasını sağlar.

Nöroergonomik değerlendirme yöntemleri, iş yerlerinde daha güvenli ve verimli çalışma ortamları yaratmak için bilimsel bir temel sağlar.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️

⭐️⭐️

⭐️⭐️

⭐️⭐️

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Yüksekte Çalışanlar İçin Vestibüler Sistem ve Propriosepsiyonun Önemi

Yüksekte çalışanlar için vestibüler sistem ve propriosepsiyon oldukça önemli fizyolojik bileşenlerdir. Bu iki sistem, dengeyi korumak ve çevresel uyaranlara hızlı bir şekilde tepki vermek için kritik bir rol oynar. Yüksekte çalışanların güvenliğini sağlamak için bu sistemlerin nasıl çalıştığını ve nasıl geliştirilebileceğini anlamak önemlidir.

Vestibüler Sistem (İç Kulak Denge Sistemi)

Vestibüler sistem, iç kulakta bulunan ve dengeyi kontrol eden organlardan oluşur.

Vestibüler sistem, özellikle başın ve gözlerin hareketlerini algılar, ilgili verileri işler ve beyine ileterek dengeyi sağlamak için hızla tepki verir.

Vestibüler Sistem Nasıl Çalışır?

İç kulakta bulunan vestibüler organlar, baş hareketlerini algılar. İç kulakta yarım daire kanalları ve otolitik organlar (saccula ve utrikula) yer alır. Bu yapılar, başın hareketine göre sıvı hareketlerini ve yer çekimini algılar.

Başın hareketi sırasında bu yapılar hareket eder ve sıvı içindeki hareketle birlikte, hücresel reseptörler uyarılır. Bu uyarılar sinirler aracılığıyla beyne iletilir.

Beyin, bu sinyalleri işleyerek vücudun pozisyonunu belirler ve dengeyi sağlamak için gerekli motor komutları gönderir.

Yüksekte Çalışma ile İlişkisi

Yüksekte çalışanlar, baş hareketleriyle sürekli olarak pozisyon değiştirirler. Özellikle yükseklik korkusu veya baş dönmesi gibi vestibüler sistemin uyum bozukluklarından kaynaklanan sorunlar, dengeyi zorlaştırabilir.

Baş dönmesi, denge kaybı veya vertigo, özellikle yüksek yerlerde çalışırken sıkça karşılaşılan problemlerden biridir. Vestibüler sistemdeki bozulmalar, düşme riskini artırabilir.

Vestibüler Egzersiz Eğitimi: Vestibüler sistemi eğitmek, baş dönmesinin önlenmesine yardımcı olabilir. Örneğin, baş hareketleri, dönüşler ve hızlanma gibi vestibüler uyaranlara karşı vücudu alıştırmak, dengeyi iyileştirebilir.

Vestibüler Egzersizlerin Temel Hedefleri

  • Vestibülo-oküler refleksin (VOR) iyileştirilmesi – Göz ve baş hareketleri arasındaki koordinasyonu geliştirir.
  • Denge ve postür kontrolünün artırılması – Ayakta durma ve yürüme sırasında dengeyi sağlar.
  • Vestibüler adaptasyonun desteklenmesi – Beynin vestibüler sistemdeki değişikliklere uyum sağlamasına yardımcı olur.
  • Baş dönmesi ve osilopsi gibi semptomların azaltılması – Günlük yaşam kalitesini artırır.

Vestibüler Sistem Egzersizleri

1. Bakış Sabitleme Egzersizleri (Vestibüler Oküler Refleks VOR x1 ve x2)

  • VOR x1 Egzersizi
  • VOR x2 Egzersizi

2. Denge ve Postür Egzersizleri

  • Tek Ayak Üzerinde Durma:
  • Tandem Yürüyüş

3. Göz ve Baş Hareketleri Egzersizleri

4. Adaptasyon ve Habitüasyon Egzersizleri

Propriosepsiyon (Vücut Duyusu ve Pozisyon Algısı)

Propriosepsiyon, vücudun kendi pozisyonunu, hareketini ve kas gerilimini algılama yetisidir. Proprioseptif duyular, kaslar, eklemler ve tendonlar aracılığıyla vücudun pozisyonunu ve hareketlerini beyne iletir. Bu bilgi, dengeyi ve hareketi kontrol etmek için kullanılır.

Proprioseptif Sistem Nasıl Çalışır?

Proprioseptörler, kaslarda, eklemlerde ve deride bulunan özel duyusal reseptörlerdir. Bu reseptörler, vücutta meydana gelen hareketleri algılar ve beyine ileterek vücudun pozisyonunu düzenler.

Proprioseptif bilgiler, vücut parçalarının ne kadar esnek olduğunu, ne kadar gerildiğini, hangi pozisyonda olduklarını ve çevresel engelleri algılar.

Beyin, bu bilgileri işleyerek, kasların hangi şekilde hareket etmesi gerektiğini belirler ve doğru dengeyi sağlamaya yönelik motor komutlar gönderir.

Yüksekte Çalışma ile İlişkisi

Yüksekte çalışırken, vücut pozisyonunu ve çevresel faktörleri sürekli olarak algılamak önemlidir. Özellikle kaygan zeminler, rüzgar, yükseklik değişiklikleri ve farklı yüzeyler, proprioseptif sistemin düzgün çalışmasını gerektirir.

Proprioseptif duyular, ayakların yere nasıl temas ettiğini, zemin değişikliklerini ve yükseklikle ilgili tepkileri algılar. Bu da düşme ve denge kayıplarını önlemek için kritik bir rol oynar.

Proprioseptif eğitimi – Proprioseptif eğitim, dengeyi artırmak için yapılabilecek en etkili çalışmalardan biridir. Bu eğitim, vücudun dengesini ve pozisyonunu hızla algılamasına yardımcı olur.

Örnek Propriosepsiyon Egzersizleri

Tek ayak üzerinde durma

Kapalı gözlerle denge çalışması

Tek Ayak Üzerinde İleriye Uzanma

Tek Ayak Üzerinde Top Sektirme

Dört Yönde Engel Dokunma

Tek Ayakla Engel Üzerinden Atlama

Denge Tahtasında Mini Squat

Denge tahtası veya BOSU topu kullanma

Vestibüler Sistem ve Propriosepsiyon Arasındaki İlişki

Vestibüler sistem ve propriosepsiyon, dengenin sağlanmasında birbirini tamamlayan iki temel bileşendir. Bu sistemlerin düzgün çalışması, vücudun çevresel değişikliklere adapte olabilmesini sağlar. Özellikle yüksek yerlerde çalışan kişilerin dengeyi sağlaması ve düşmeleri engellemesi için her iki sistemin güçlü olması gerekir.

Vestibüler sistem, başın hareketleriyle ilgili bilgileri sağlar, vücudun hızla yön değiştirmesini kontrol eder.

Proprioseptif sistem, vücudun pozisyonunu ve hareketini algılar, özellikle zemin değişikliklerine karşı tepki verir.

Bu iki sistem arasındaki koordinasyon, düşme riskini azaltır ve dengeyi sağlamak için çok önemlidir.

Yüksekte çalışanlar için vestibüler sistem ve propriosepsiyon, dengeyi sağlamak ve düşmeleri önlemek için kritik öneme sahiptir.

Bu sistemlerin geliştirilmesi, çalışanların çevresel uyaranlara hızlı ve doğru bir şekilde tepki vermelerine yardımcı olur. Ayrıca, bu sistemlerin eğitilmesi, baş dönmesi, denge kaybı ve düşme risklerini azaltarak iş güvenliğini artırır.

Yüksekte çalışanlar, vestibüler ve proprioseptif sistemlerini geliştirmek için düzenli egzersizler yaparak daha güvenli ve etkili bir şekilde çalışabilirler.

Eğitimlerimize Katılın

Firmamız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından düzenlenen, 2 (iki) eğitmen (işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı) tarafından verilen 1 (bir) günlük örnek Yüksekte Çalışanlar İçin Vestibüler Sistem ve Propriosepsiyonu Geliştirme Teknikleri eğitim modüllerinden birinin programı aşağıdaki gibidir.

Yüksekte Çalışanlar İçin Vestibüler Sistem ve Propriosepsiyonu Geliştirme Teknikleri Eğitimi

Yüksekte çalışanların denge sistemlerini geliştirmeleri, hem güvenliklerini artırır hem de iş verimliliklerini iyileştirir. İşte vestibüler sistem ve propriosepsiyon eğitiminde kullandığımız antrenmanlardan örnekler.

1. Denge Tahtası ve BOSU TopuAmaç – Proprioseptif sistemi güçlendirmek.

2. Yavaş Baş HareketleriAmaç – Vestibüler sistemin uyaranlara tepki verme kapasitesini artırmak.

3. Tek Ayak Üzerinde DurmaAmaç – Proprioseptif duyuları geliştirmek.

4. Hızlı Yön Değiştirme EgzersizlerAmaç – Hem vestibüler hem de proprioseptif sistemi eğitmek.

Eğitim Başvurusu

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

  • Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar/İZMİR
  • +90 232 265 20 65
  • [email protected]

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Vestibüler rehabilitasyonda bakış sabitleme egzersizleri: kanıtların gözden geçirilmesi ve son klinik gelişmeler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31385017/

⭐️⭐️ Vücut Dengesi https://www.sciencedirect.com/topics/medicine-and-dentistry/body-equilibrium

⭐️⭐️. Yetişkinlerde denge ve fonksiyonel eğitim ve sağlık: sistematik incelemelere genel bakış https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33054334/

⭐️⭐️ Vestibüler Disfonksiyon https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK558926/https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK558926/

⭐️⭐️ Düşme geçmişi olan yaşlı yetişkinlerde denge yeteneklerini geliştirmek için yürüyüş meditasyonu ile denge eğitiminin karşılaştırılması: Rastgele kontrollü bir çalışma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34931904/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Asansörde Lityum-İyon Pille Ölümün Anatomisi

Güneş, sabahın erken saatlerinde gökdelenin cam cephelerine değdiğinde, şehir uyanmaya başlamıştı. Kalabalığın arasından sıyrılan adam binanın ana girişinden elinde yeni nesil taşınabilir lityum-iyon batarya modülü ile içeri girdi. Zihnindekilerin dışarıdan duyulabileceği sessizlikteki koridorda ağır ağır ilerledi ve solundaki asansöre doğru döndü.

Hava alışılmadık derecede kuruydu (Statik yüklere karşı savunmasızdı) Elektrik yükünün her adımda birikmeye yatkın olduğu günlerden biriydi. Nem seviyesi %20’nin altına düşmüştü; parkeye sürtünen bir ayakkabı tabanı bile kıvılcıma neden olabilirdi.

Giriş katındaki dijital panelde düğmeye bastı asansörün gelmesi uzun sürmedi, kapılar yavaşça açıldı.

Gözlerinin gördüğü lakin o an hiç de algılamadığı – düşünmediği (Asansör kabininin baştan aşağı metalle kaplı—paslanmaz çelik panellerden yapıldığı, yansıtıcı zemin ve tavan ışıkları olduğu. Dış ortamdan tamamen yalıtıldığıydı. Bu, elektromanyetik açıdan bir avantaj sayılabilirdi; ancak elektrostatik yük birikimi için bu yapı, adeta bir elektrik kafesiydi. Diğer adıyla bir Faraday kafesi‘ ydi…) ortamın içine son iki adımıyla girdi.

Sonun Başladığı An

0. Saniye

Adam, metal zemine adım attığında kısa pantolonu, tişörtü ve elinde yeni nesil taşınabilir lityum-iyon batarya ile asansörün içinde yalnızdı. Kapılar kapanırken gösterge panelinde 15. katın düğmesine bastı. Asansör yavaşça hareket etti.

Saliseler içerisinde; asansörün metal panelleri, her kablo, her ekipman, adamın kıyafetinden lityum-iyon bataryaya kadar her şey, minik elektrostatik yüklerle hızla dolmaya başladı. Adamın ayakları ile asansör yüzeyi arasındaki potansiyel fark 15.000 volt oldu.

Metal kabin, dış ortama elektriksel bağlantısı olmayan kapalı kutudur—Faraday kafesidir. Kabin içi hava neredeyse tamamen durağan bir yapıda olsa da yüzeyler arası potansiyel fark, mikroskobik seviyelerde lakin hızla artıyordu.

Geçen hafta, her zamanki gibi taşınabilir lityum iyon pili taşıyıcı kılıfı unutttuğu bir gün bataryayı taşırken merdivene sertçe çarpmıştı (Batarya içten darbe almıştı. Hücrelerinden birinde yapısal bir bozulma oluşmuş, iç direnci yükselmişti. Bu durum, akünün iç yapısında Joule ısısı oluşturuyordu. Elektriksel olarak – Joule yasasına göre Q = I²Rt enerji birikimine neden olur.) lakin hemen kontrol etmiş yüzeyinde zedelenme olmadığı için de sevinmişti.

Bataryanın iç direnci yükselmiş, temel elektrik formülü an be an işliyordu; geçen akım, direnç ve zaman çarpımıyla ortaya çıkan ısı… Sessizce yükseliyordu.

Admın giysileri ve vücudu arasında elektrostatik yük birikmeye başladı. Vücudundaki keratinize epidermal hücreler, yük taşıyıcı yüzey haline geldi.

Ter bezleri hafifçe aktifleşti. Bu, stratum corneum’un iletkenliğini artırarak elektriksel deşarj riskini yükseltti.

Hafif stresle birlikte sempatik aktivasyon başladı. (Kalp hızı artar, sistemik vasküler direnç bir miktar yükselir.)

Fiziksel Kaosun Sonu

3. Saniye

Asansör kabininde statik yüklenme artık sınırda. Metal zeminle adamın ayakkabısı arasında biriken potansiyel fark tehlike sınırının çok üzerinde. (Bir kaynağa göre muhtemel 15.000 volta ulaştı. Pek emin olamadım) Bu seviyede, sadece birkaç milimetrelik bir kıvılcım, yanıcı gazlar için tutuşma eşiğinin kat bekat üzerinde.

Lityum-iyon gazlarının minimum tutuşma enerjisi, 0.2 milijoul civarındadır. Lakin şu an elektrostatik boşalma enerjisi saniyenin binde birinde, 10 milijoulü aşabilecek kapasitede.

Henüz birkaç kat yukarı çıkmışlardı ki…

Taşınabilir lityum-iyon batarya modülünden Dimetil karbonat, Etilen karbonat, Hidrojen ve Karbondioksit gibi uçucu, yanıcı gazlar bir anda kabinin tabanına doğru hava akımı olmadan yayılmaya başladı.

Bir ses duyuldu. Aslında sadece adam duydu...

Cızz…

Minik ama ölümcül bir kıvılcım, lityum-iyon batarya ile kabin zemini arasında. Bir anda hava iyonlaştı. Gözle görülen – görülmeyen lakin yakıcı-yanıcı gazlarla dolan kabin içinde, mikroplazma alev aldı.

“Vffffffffffff!”

Lityum-iyon bataryanın hücreleri domino etkisiyle tepkimeye girdi. “Thermal runaway” denilen olay tam anlamıyla başladı. Art arda zincirleme reaksiyonlarla batarya hücreleri patlamaya başladı. Kabin içindeki oksijen, yoğun sıcaklıkla birleşti, ardından boğuk bir “BOOOOOM!” sesi… Ve tüm kabin alevler içinde kaldı… Alev sıcaklığı 900°C’yi aştı.

Saniyenin üçte biri kadar süren bir parlama…

Asansör kabini dar olduğu için ısı ve basınç bir yere kaçamadı; tüm enerji içeride toplandı. Kabin bir anlığına görünmez bir yumrukla dışarı doğru esnedi. Paneller zangırdadı, ışıklar karardı.

İlk yanma, adamın açıktaki derilerini hızla kavurdu.

Epidermisin tüm katmanlar (stratum corneum → basale) aniden karbonlaştı.

Dermisde Kollajen lifleri koagüle oldu, vasküler yapılar tahrip oldu.

Derisindeki termal reseptörler saniyenin onda biri içinde aşırı uyarıldı.

Yüzeyel kas tabakaları ısıya bağlı olarak protein koagülasyonuna uğradı.

Kas hücrelerinin içinden miyoglobin dışarı salındı. (Dolaşıma katılan miyoglobin adam yaşarsa ileride böbrek hasarına katkı sağlayacak.)

Mukozal hücrelerin membranı bozuldu. Lizozomal enzimler serbest kaldı.

Alevler adamın solunum yoluna girdi. Burun mukozası, farenks ve trakea anında 2. ve 3. derece yandı. (Epitel dökülür, ödem oluşur.)

Kalp atışı muazzam hızlandı. (taşikardi) Hatta anlık yükselen tansiyon ile beyni patlayacak gibi oldu…

Beyin sapında anlık bir “ağrı şoku” oluştu.

Omurilik refleksiyle adam öne hamle yapmaya çalıştı lakin patlama etkisi ile sırtı kabine çarptı ve yere düştü…

Çok Sıcak

4. Saniye

Yerde kol, bacak ve ellerinde kas spazmları başladı. Çırpınır gibi görünüyordu. Lakin yalnızdı ve kimse görmedi.

Cilt altı sinir uçları yüksek ısıyla denatüre oldu—ağrı artık hissedilemez hale geldi.

3. derece yanan havayolu ödemle kapanmaya başladı. (Oksijen geçişi hızla azalır.)

Soluk borusundaki yanık, karbon monoksit zehirlenmesini hızlandırdı.

Oksijen yetersizliği nedeniyle kalp aritmiye doğru gitti. Bilinci bozuldu.

Akciğerin alveollerinde yüksek ısıya bağlı surfaktan kaybı → alveol kollapsı → akut hipoksi sıralaması başladı.

Vücut Sisteminin Çöküşü

5. – 10. Saniye Arası

Vücut genelinde şok tablosu başladı.

Kardiyovasküler sistem, hipovolemik ve hipoksik şoka gidiş başladı.

Kan basıncı aniden düştü.

Tüm kasları gevşedi..

Retiküler aktivasyon sistemi baskılanır.

Prefrontal korteks geçici olarak işlem dışı kalır.

Adamın bilinci kayboldu.

Göz açıp kapayana kadar her şey değişti.

Asansör sistemi otomatik olarak acil duruma geçti.
Kablosuz iletişim anlık kesildi, yangın alarmı tetiklendi. Binanın akıllı sistemi olayı algıladı, yangın tahliyesi başlatıldı.

Kabin içindeki duman sensörleri çalışmaya, motorlar asansörü yavaşça en yakın kata indirmeye çalıştı.

Adam kabinde hareketsiz yerde yatıyor ve zaman geçiyor.

Yaşamın Kıyısında

90. Saniye

Adam yerde cansız gibi kaldı. (Lakin vücudun her hücresinde varolma savaşı devam ediyor.)

Yanık şoku (burn shock) gelişti.

  • Kapiller permeabilite artışı → plazma sıvısı interstisyel alana kaçar.
  • Hipoalbuminemi başlar → onkotik basınç düşer.
  • Hipovolemik şok → düşük kan basıncı → taşikardi → daha sonra bradikardi → asistoli.
  • Miyoglobinüri başlar. Kas yıkımı nedeniyle kana karışan miyoglobin, glomerüler filtrasyonu tıkar.
  • Akut tübüler nekroz riski oluşur.
  • Renin–anjiyotensin sistemi aktive olur fakat dolaşım çöktüğü için etkisiz kalır.
  • Hipoperfüzyon nedeniyle karaciğer perivenöz bölgelerinde (Zone 3) oksijensizlik gelişir.
  • Sitokrom P450 aktivitesi düşer, detoksifikasyon yetisi azalır.
  • Hepatositlerde apoptoz başlar.

Hayata Veda

90.- 120. Saniye Arası

  • Beyin 3 dakikada %80’e yakın hipoksiye girdi.
  • Nöronlarda sitotoksik ödem başdı.
  • Hücre membranlarındaki Na+/K+ pompaları durdu.
  • Laktik asidoz gelişti.
  • Glutamat eksitotoksisitesi arttı → nöron nekrozu gelişimi başladı.
  • Kalpte sinüs düzensizliği yerini ventriküler fibrilasyona bıraktı.
  • Kardiyak miyositlerde sarkolemmal yıkım ve kalsiyum taşması → kasılma kaybı.
  • Kalpte artık son atımlar düzensiz, koordinasyonsuz → asistoli.
  • Gözde kornea epitelinde termal bulanıklık ve stromal ödem.
  • Gözyaşı bezleri yanma etkisiyle fonksiyon dışı kaldı.
  • Pupillalar fiks ve dilate (ölüm öncesi klasik bulgu).

Bir hayat sona erdi…

Ölümün Sonrasında

120. Saniye

Güvenlik görevlisi olay yerine ilk geldi. Asansör katta bekliyordu.

Kapıyı açtı. Gözlerine inanamadı. Yanmış et kokusu ile birlikte dumanlar dışarı süzüldü.

Kabin tamamen kararmıştı. Adamın vücudu tanınamayacak haldeydi. Yanık dokular sertleşmişti. (ısı koagülasyonu)

10. Gün

Otopsi sonucu çıktı.

Postmortem muayene bulguları:

  • Pupillalar fiks ve dilate. (ölüm öncesi klasik bulgu)
  • %45’in üzerinde vücut yüzey yanığı.
  • Solunum yolunda ileri derece termal hasar.
  • Karbonmonoksit doygunluğu %65’in üzerinde (kan rengi kiraz kırmızısı).
  • Rabdomiyoliz bulguları (Kanda yüksek kreatin kinaz, serbest miyoglobin).

Ölüm nedeni – Termal yaralanmaya bağlı solunum yolu tıkanıklığı ve hipoksik kardiyak arrest.

Bu okuduğunuz hikaye;

Tamamen hayal ürünü olup, gerçek yaşamdaki kişi, olay ve durumlarla benzerliği tamamen bir tesadüftür.

Bir asansör kabini veya benzeri bir mekanda; elektrikli bir alete ait yeni nesil taşınabilir lityum-iyon batarya modülü ile yaşanabilecek, istenmeyen bir olayın kelimelere dökülmüş canlandırılmasını (simülasyonunu) vermeyi amaçlamıştır.

Asansörde Lityum-İyon Pil Patlamasının Teknik Anatomisi

Neden, Asansörde Lityum-İyon Batarya Modülü Patlaması Riski Var?

Asansör kabinleri, genellikle metal kaplama ile çevrili, dar ve kapalı hacimli yapılardır. Bu yapı özelliği ile dış elektromanyetik alanlara karşı bir kalkan görevi görerek, bir “Faraday kafesi” etkisi yaratabilir.

Bu fiziksel durum, elektromanyetik alanların kabin içerisine girişini sınırlandırırken; içeride oluşabilecek elektrostatik yüklerin boşalmasını da engelleyebilir veya geciktirebilir.

Enerji depolama cihazları olan akü ve pillerin asansör kabini gibi ortamlarda alev almasına neden olabilecek,

  • Faraday kafesi etkisi
  • Elektrostatik Yük Birikimi ve Boşalması
  • Termal kaçak mekanizması (Thermal Runaway)
  • Akülerin ve Pillerin Kimyasal Hassasiyeti
  • Kapalı Ortamda Gaz Yoğunluğu ve LEL Üst Sınırı
  • Elektromanyetik rezonans

gibi faktörlerin bir arada olmasıdır.

Fiziksel ve kimyasal boyutlarıyla bu faktörleri sırayla inceleyelim.

Faraday Kafesi Nedir?

Faraday kafesi, İngiliz bilim insanı Michael Faraday tarafından 1836 yılında keşfedildi.

Temel olarak, bir iletken yapı tarafından çevrilen hacimler, dış elektromanyetik alanların iç hacme nüfuz etmesini engeller. Bu, Gauss yasası ve Elektrostatik denge prensipleri ile açıklanabilir.

Elektrostatik ekranlama prensibi – Bir kapalı iletken yapı içerisinde toplam elektrik alan:

Bu, kabin içerisindeki iletken yapı sayesinde dış alandan gelen alanın sıfıra indirildiğini gösterir. Ancak aynı yapı, içeride oluşan elektrostatik yüklerin dağılmasını ve toprağa aktarılmasını da engelleyebilir. Bu durum, elektrostatik yük birikimine ve potansiyel farkın oluşmasına neden olabilir. (Hatırlayın hikayemizde asansörün hareketi ile birlikte adam ile kabin arasında potansiyel fark çok yükselmişti)

Asansör Kabininde Faraday Kafesi Etkisi

Asansör kabinleri, genellikle paslanmaz çelik, alüminyum gibi iletken metallerle kaplanmıştır. Kabin iç yüzeyleri boyunca sürekli bir iletken yüzey bulunduğunda, bu yapı elektromanyetik ekranlama yapar.

Elektromanyetik Ekranlama (EM), elektronik cihazların ve kabloların, gelen veya giden Elektromanyetik Frekans (EMF) emisyonlarına karşı koruma sağlamak amacıyla iletken veya manyetik malzemelerle çevrelenmesi uygulamasıdır.

Ancak:

  • Dış alandan gelen radyo frekansları, mikrodalgalar gibi elektro manyetik dalgalar içeri giremez.
  • İçeride oluşan elektrostatik yükler dışarı atılamazsa, kabin içindeki hava veya cihazlarda elektrostatik potansiyel artışı meydana gelebilir.
  • Kabin hareket ederken ve sürtünme, titreşim gibi nedenlerle yük birikmesi artabilir.

Bu durumda özellikle lityum iyon veya kurşun-asit akü gibi cihazların kimyasal kararsızlığı tetiklenebilir.

Elektrostatik Yük Birikimi ve Boşalması

İnsan vücudu ya da taşınan nesneler, özellikle kuru hava koşullarında elektrostatik yük biriktirebilir. Faraday etkisi altında bu yükler boşaltılamazsa, ortamda yüksek potansiyel farkları oluşur.

Bu farklar

Burada:

V: Potansiyel fark (Volt)

Q: Yük (Coulomb)

C: Kapasitans (Farad)

İnsan vücudu için tipik kapasitans

Bu potansiyel fark, yanıcı gazların olduğu ortamda kıvılcım yaratmak için fazlasıyla yeterlidir.

Yanıcı gazların çoğu için minimum tutuşma enerjisi (Minimum Ignition Energy, MIE)

Elektrostatik boşalma enerjisi:

Bu miktar, yanıcı gazları tutuşturmak için 25 kat fazladır.

Tablo 1. Elektrostatik Boşalma Potansiyeli ve Tutuşma Enerjisi Karşılaştırması

ParametreDeğerAçıklama
İnsan vücudu kapasitansı100 pFOrtalama bir yetişkin birey
Yük miktarı1 µCKuru ortamda taşınabilecek maksimum yük
Potansiyel fark (V = Q/C)10,000 VKıvılcım oluşumu için yeterli
Boşalma enerjisi5 mJYanıcı gazları tutuşturabilir
MIE (Minimum Tutuşma Enerjisi)~0.2 mJHidrojen ve metan için kritik sınır

Termal Kaçak Mekanizması (Thermal Runaway)

Akü hücresinin sıcaklığı arttıkça iç direnci düşer, daha fazla akım geçer, bu da daha fazla ısı üretir. Bu bir döngüye girerek hücrenin kontrolsüz ısınmasına neden olur.

Kimyasal Tepkime:
Lityum-iyon pillerde: LiCoO₂ + 6C ⇌ LiC₆ + CoO₂

Şarj ve deşarj esnasında bu denge bozulursa hücre içi ısı artar.

Isı üretimi formülü (Joule etkisi):

  • Q: Isı (joule)
  • I: Akım (amper)
  • R: İç direnç (ohm)
  • t: Süre (saniye)

Bu ısı, hücreyi 80–150 °C’ye çıkarabilir. Bu sıcaklıkta elektrolitler buharlaşır ve tutuşabilir gazlar‘ın salınması iç basıncın artmasına, gaz sızıntısına ve ardından alevlenmeye yol açar.

Akülerin ve Pillerin Kimyasal Hassasiyeti

Asansör gibi kapalı ortamlara getirilen lityum-iyon piller, kurşun-asit aküler veya nikel-kadmiyum hücreler aşağıdaki riskleri taşır:

Lityum-İyon Pil Kimyasal Parlama Riski

  • Yüksek enerji yoğunluğu.
  • Termal kaçak (thermal runaway) riski.
  • Elektrolit olarak genellikle yanıcı organik çözücüler (etilen karbonat, dimetil karbonat) kullanılır.

Lityum metali hava ve su buharı ile tepkimeye girerek ısı ve yanıcı gazlar üretir:

Üretilen hidrojen gazı:

Hidrojen gazı parlayıcıdır ve elektrostatik boşalma ile tutuşabilir.

Bu tür reaksiyonlar, özellikle aşırı şarj olmuş veya fiziksel olarak hasar görmüş akülerde başlar.

Kurşun-Asit Akü Kimyasal Parlama Riski

Kurşun-asit aküler şarj ve deşarj sırasında aşağıdaki elektrokimyasal tepkimelere dayanır:

Deşarj (çalışma sırasında):

Şarj (yeniden dolum sırasında):

Kurşun-asit akülerde şarj esnasında suyun elektrolizi ile hidrojen ve oksijen gazı açığa çıkar:

Bu gazlar havalandırmasız ortamda birikerek, %4 üzerindeki hidrojen konsantrasyonlarında patlama riskine yol açar.

Kurşun-asit akülerin bir diğer riski, elektrolit olarak kullanılan sülfürik asidin sızması halinde korozif etkiler göstermesidir.

Termodinamik açıdan, hidrojenin yanma enerjisi yüksektir:

Bu reaksiyon sırasında açığa çıkan enerji, kapalı ortamda ani basınç artışına ve patlamaya neden olabilir.

Tablo 2. Akü Tipleri ve Risk Özellikleri

Akü TipiTermal Kaçak RiskiGaz SalınımıElektrolit TürüPatlama Potansiyeli
Lityum-İyonYüksekH₂, CO, CO₂Organik (DMEC, EC)Çok yüksek
Kurşun-AsitOrtaH₂, O₂Sulfurik Asit (H₂SO₄)Orta
Nikel-KadmiyumDüşükN₂, H₂Potasyum Hidroksit (KOH)Düşük

Kapalı Ortamda Gaz Yoğunluğu ve LEL Üst Sınırı

Asansör gibi havalandırması sınırlı ortamlarda, gazlar dışarı çıkamaz ve ortamda birikir. Özellikle hidrojen, metan, etilen gibi gazlar LEL (Lower Explosive Limit – Alt Patlama Sınırı) değerine ulaştığında patlama riski doğar.

Tablo 3. “LEL Değerleri” tablosu

Gaz TürüLEL (% hacim)UEL (% hacim)
Hidrojen4.075.0
Metan5.015.0
Etilen2.736.0

Eğer ortamda %4’ün üzerinde hidrojen birikirse, tek bir kıvılcım dahi patlamaya neden olabilir.

Faraday Kafesi ve Elektromanyetik Rezonans

Asansör kabini, dış elektromanyetik dalgaları keserken; içerideki cihazlardan yayılan dalgaların kabin duvarlarından yansımasıyla “Elektro Manyetik Rezonans Alanı” oluşturabilir.

Bu rezonans, özellikle elektromanyetik uyumluluğu (EMC) zayıf cihazlarda akım artışına, ısınmaya ve kıvılcım oluşumuna neden olabilir.

75 MHz gibi radyo frekansları, kabin içinde güçlenebilir ve akü üzerindeki yalıtım zayıflıkları üzerinden mikro ark atlamalarına neden olabilir.

Asansör kabininde pil patlamasına sebep olan faktörlerin teknik ayrıntıları inceledik.. Olay zincirini özetleyeyim.

Asansörde Akü Patlaması Senaryosunun Olay Zinciri

  1. Lityum-iyon pil, kullanıcı ile asansöre girer.
  2. Kabin hareket ederken titreşim ve sürtünme ile elektrostatik yük artan bir şekilde biriktirir.
  3. Faraday kafesi etkisiyle bu yük boşaltılamaz.
  4. Pilin iç sıcaklığı artar (Q = I²Rt).
  5. Elektrolit gazları salınır (dimetil karbonat vs.).
  6. Elektrostatik boşalma ile kıvılcım oluşur (E > MIE).
  7. Gazlar alev alır → patlama veya yangın.

Klasik bir son ile yazımızı bitirelim…

Asansörde Akü Patlamasını Önlemek

Asansör kabininde meydana gelebilecek akü veya pil kaynaklı yangın ve patlamalar; fiziksel, kimyasal ve elektromanyetik faktörlerin kesişimi sonucu oluşur. Bu nedenle hem tasarım aşamasında hem de kullanım sırasında çok yönlü önlemler alınması zorunludur.

  • Asansör kabinine büyük akü veya enerji depolama cihazı ile girilmemelidir.
  • Akü veya pil içeren cihazların asansöre alınması zorunlu ise;
    • Termal stabilitesi kontrol edilmeli
    • Yalnızca sertifikalı ürünler kullanılmalı
    • Taşıma sırasında sabit voltaj sınırlayıcı sistemler tercih edilmeli
    • Taşınması sırasında muhafaza kutuları (EMI/RFI korumalı) kullanılmalıdır.
  • Taşınan akü/pil sıcaklık ve voltaj gözlem sistemleri ile izlenmeli, belirlenen eşik değerler aşılırsa kullanıcıya uyarı verilerek kabin çalışması durdurulmalıdır.
  • Elektrostatik deşarj (ESD) bileklikleri, ayakkabıları veya antistatik paspaslar kullanılmalı ve zemin iletkenliği sağlanmalıdır.
  • Asansör içi topraklama çözümleri (örneğin karbon film kaplama) düşünülmelidir.
  • Ortam içi sensörlerle H₂, CO, metan gibi organik buhar düzeyi izlenmelidir.
  • Asansör kabinleri, havalandırma ve gaz algılama sistemleri ile donatılmalı; özellikle hidrojen veya uçucu organik bileşik (VOC) dedektörleri entegre edilmelidir.
  • Yangın söndürme sistemleri ve duman sensörleri, asansör kabinlerinde özellikle pil kaynaklı yangınları algılayacak hassasiyette seçilmelidir.
  • Kuru hava şartlarında, kullanıcılar sentetik kıyafetler giymemeli ve kabine girmeden önce metal bir yüzeye dokunarak elektrostatik boşalımı sağlamalıdır.

Faraday kafesi etkisi, dış etkilere karşı koruma sağlarken, iç ortamda elektrostatik yük birikimini artırarak, enerji depolama cihazlarının fiziksel ve kimyasal dengesini bozabilir. Bu da özellikle yanıcı gaz oluşumu ve kıvılcım kaynaklı patlama risklerini artırır.

Bu nedenle asansörlerde akü ve benzeri cihazların taşınması, yangın güvenliği açısından ciddi şekilde yönetilmelidir.

Fiziksel (yük boşalması ve rezonans), kimyasal (gaz çıkışı ve tutuşabilirlik) ve mühendislik (havalandırma, EMC uyumu) perspektifleri bir arada değerlendirilerek, asansör kabinlerinin tasarımı ve kullanımı yeniden yapılandırılmalıdır.

Bu bağlamda sadece üretici değil, kullanıcı, bina yöneticisi ve mühendislik firmaları da sorumluluk almalıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Patlama havalandırmalı aşırı basınç yapıları ve lityum iyon pillerin tehlikeleri, enerji depolama sistemi konteynerinin çoklu havalandırmaları tarafından oluşturulan termal kaçak gaz https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S2352152X24027592

⭐️⭐️ Lityum iyon pil yangınlarından kaynaklanan toksik florür gazı emisyonları https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5577247/

⭐️⭐️ Pil Test Tesisindeki Patlama Test Odasında Lityum İyon Pil Yangınına İlişkin Maruziyet Değerlendirme Çalışması https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2093791123000793

⭐️⭐️ Termal Kaçak Yaşayan Lityum-İyon Pillerden Kaynaklanan Gaz Emisyonlarının Bileşimi ve Patlayıcılığı https://www.mdpi.com/2313-0105/9/6/300

⭐️⭐️ Lityum iyon pil enerji depolama sistemleri (BESS) tehlikeleri https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S095042302200208X

⭐️⭐️ Termal kaçak sırasında lityum iyon pillerin operasyon sırasında yüksek hızlı tomografisi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/25919582/

⭐️⭐️ Kojenerasyon varlığında çoklu enerjili sıvı hava enerjisi depolama (LAES) sisteminin çevresel performansı – Lityum iyon (Li-ion) pil ile yaşam döngüsü değerlendirmesine dayalı karşılaştırma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/39469678/

⭐️⭐️ Lityum iyon piller için poli(iyonik sıvı) bazlı tek lityum iyon polimer elektrolitler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30015349/

⭐️⭐️ Lityum iyon piller için metal madenciliğinin mesleki, çevresel ve toksikolojik sağlık riskleri: Pubmed veritabanının anlatımlı bir incelemesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11348589/

⭐️⭐️ Lityum zehirlenmesinin klinik özellikleri ve yönetimi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/3285125/

⭐️⭐️ Sürekli salımlı lityum preparatlarında aşırı doz https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0924933899807378

⭐️⭐️ Lityum iyon pil güvenliği için malzemeler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29942858/

⭐️⭐️ Lityum Toksisitesi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK499992/

⭐️⭐️ Yanıklar: Sınıflandırma, Patofizyoloji ve Tedavi: Bir İnceleme https://www.mdpi.com/1422-0067/24/4/3749

⭐️⭐️ Yangın Ölümleri Kılığına Giren Cinayetler https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10417010/

⭐️⭐️ Yanığa bağlı ölümlerde antemortem klinik tanılar ve postmortem bulguların karşılaştırması https://tjtes.org/tr/jvi.aspx?pdir=travma&plng=tur&un=UTD-36604

⭐️⭐️ Büyük Yanık Yaralanması Sonrası Metabolik Değişiklikler: Sonuç Nasıl İyileştirilir https://link.springer.com/chapter/10.1007/0-387-35096-9_48

⭐️⭐️ Yanmış insan kalıntılarının güvenilir genetik tanımlaması https://www.researchgate.net/publication/46218878_Reliable_genetic_identification_of_burnt_human_remains

⭐️⭐️ Nijerya’da Yanıklar: Bir İnceleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3188264/

⭐️⭐️ Tehlikeye Doğru Sürüş: Elektrikli Bisikletler (E-Bisikletler) ve Elektrikli Scooter’lar (E-Scooter’lar) Dahil Kişisel Hareketlilik Cihazlarıyla İlişkili Yanıkların Kapsamlı Bir İncelemesi  https://academic.oup.com/jbcr/article/45/5/1154/7693898?login=false

Makalede vakaların birbiri ile karşılaştırıldığı tabloyu aşağıda görebilirsiniz.

Kişisel Hareketlilik Cihazıyla İlişkili Yanıkların Demografisi ve Yanık Özellikleri. * n = 1 olduğunda ortalama değer, **Varsayılan değer

ParametreSingapurlu kohort ( n = 30)İsrail kohortu ( n = 9)Pekin kohortu ( n = 82)Şanghay kohortu ( n = 63)Fransız vaka raporu ( n = 1)
Seks
 Erkek24 (80%)8 (88,9%)64 (78%)44 (70%)1 (100%)
 Dişi6 (20%)9 (10,1%)18 (22%)19 (30%)0
Kabul sırasındaki ortalama yaş (yıl)26,3 (SD = 19,4)37,8 (SD = 13,7)3,5 (SD = 2,5)38.1 (SD = 2.0)50*
Yanma mekanizması
 Pil patlaması30 (100%)9 (100%)001 (100%)
 Pil şarj cihazı patlaması00063 (100%)**0
 Pilin kısa devre yapması0082 (%100)00
Yanık derinliği
Cilt yanığı yok8 (26,7%)00Bilinmeyen0
 Birinci derece9 (30%)1 (11,1%)82 (%100)Bilinmeyen0
 İkinci derece9 (30%)5 (55,6%)0Bilinmeyen0
 Üçüncü derece4 (13,3%)3 (33,3%)0Bilinmeyen1 (100%)
Yanık yeri
 Üst uzuvlarBilinmeyen7 (77,8%)77 (93,9%)Bilinmeyen1 (100%)
 Alt ekstremitelerBilinmeyen8 (88,9%)0Bilinmeyen1 (100%)
 Yüz/boyunBilinmeyen5 (55,6%)0Bilinmeyen0
 Göğüs/karın/sırtBilinmeyen5 (55,6%)5 (6,1%)Bilinmeyen0
İnhalasyon hasarının varlığı22 (%73,3)3 (33,3%)0**49 (78%)0
Dahil olan PMD’ler
 E-bisikletler0Bilinmeyen54 (65,9%)00
 E-Scooter’lar%90Bilinmeyen001 (100%)
 Bağımsız PMD pilleri%10Bilinmeyen28 (34,1%)00
 PMD akü şarj cihazları0Bilinmeyen063 (100%)
Ortalama TBSA (%)14,5 (SD = 22,3)27,5 (SD = 19,6)<1 (SD mevcut değil)26,4 (SD = 3,5)22*
Ortalama hastanede kalış süresi (gün)17.7 (SD mevcut değil)34,3 (SD = 5,24)024.0 (SD = 3.0)40*
Yönetmek
 Cerrahi12 (40%)7 (77,8%)042 (%67)1 (100%)
 Tutucu18 (60%)2 (22,2%)82 (%100)21 (33%)0
 Ölüm oranı3 (10%)007 (11%)0
Daha Fazla

Safranla Depresyon Tedavisi

Safran (Crocus sativus L.), tarih boyunca sadece bir baharat olarak değil, aynı zamanda tıbbi özellikleri nedeniyle de yüzyıllardır Fars, Hint ve Akdeniz tıbbında kullanılmış çok değerli bir bitkidir.

Özellikle içeriğindeki biyoaktif bileşenler

  • Krosin
  • Safranal
  • Picrocrocin

sayesinde safran; antidepresan, antianksiyete, antioksidan ve nöroprotektif özellikler göstermektedir. Bunlar kan-beyin bariyerini geçen güçlü nöroaktif maddelerdir.

Bu özellikleri ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), depresyon ve anksiyete gibi nöropsikiyatrik hastalıkları tedavi edici etkileri ile safran çok önemlidir.

Safran

Safran (Crocus sativus L.), Bitkinin stigma kısmından elde edilen safran, biyolojik olarak aktif birçok bileşen içerir. Bunların en önemlileri

Krosin (Crocin)

  • Özellikleri: Karotenoid türevi, suda çözünebilir.
  • Faydaları:
    • Antidepresan
    • Antioksidan
    • Nöroprotektif
    • Antienflamatuvar
    • Görme sağlığını destekleyici
  • Safranın sarı rengini verir.

Safranal

  • Özellikleri: Uçucu bileşik, monoterpen aldehit.
  • Faydaları:
    • Karakteristik kokudan sorumlu
    • Antidepresan ve anksiyolitik etki
    • Antikonvülsan (epilepsiye karşı)
    • Hafıza güçlendirici

Pikrokrosin (Picrocrocin)

  • Özellikleri: Glikozid yapı, acı tadı verir.
  • Faydaları:
    • Safranalın biyokimyasal öncüsüdür.
    • Sindirimi destekleyici etkisi vardır.
    • Antioksidan ve antikanser etkileri gösterilmiştir.

Kaempferol

  • Özellikleri: Flavonoid grubundan bir antioksidan.
  • Faydaları:
    • Kanser karşıtı
    • Kalp sağlığına destek
    • Anti-inflamatuvar ve anti-aging etkili

Karotenoidler (alfa-, beta-karoten)

  • Faydaları:
    • Göz sağlığını korur
    • Antioksidan kapasiteyi artırır
    • Bağışıklık sistemini güçlendirir

Volatil Yağlar ve Esterler

  • Safranın aromasında rol oynayan çeşitli bileşikler içerir.
  • Bazı bileşenler merkezi sinir sistemi üzerinde hafif yatıştırıcı etki gösterebilir.

Bu bileşenler, merkezi sinir sisteminde serotonin düzeylerini düzenleme, oksidatif stresi azaltma, nöroinflamasyonu baskılama gibi çeşitli yollarla etki gösterir.

Araştırmalarda, safranın nöropsikiyatrik bozukluklarda tedavi edici potansiyele sahip olduğunu ortaya koymuştur.

Depresyonun Nörobiyolojik Temelleri

Depresyon, bireyin duygu durumunda, düşünce süreçlerinde ve davranışlarında belirgin bir bozulmaya neden olan yaygın ve karmaşık bir psikiyatrik bozukluktur.

Majör Depresif Bozukluk (MDB) olarak tanımlanan klinik depresyon,

  • En az iki hafta süren
  • Gün boyu süren depresif duygu durumu
  • İlgi kaybı, yorgunluk
  • Umutsuzluk
  • İştah düzensizlikleri
  • Uyku düzensizlikleri gibi semptomlarla karakterizedir.

Nörobiyolojik düzeyde depresyon, merkezi sinir sisteminde birçok sistemin dengesizliğini içerir.

Depresyonun sebebi olarak monoamin hipotezi; serotonin (5-HT), norepinefrin (NE) ve dopamin (DA) düzeylerindeki düşüşü öne sürer.

Lakin son yıllarda yapılan araştırmalar depresyonun sadece monoamin hipotezi ile açıklanamayacağını, aynı zamanda hipotalamus-hipofiz-adrenal (HPA) aksının hiperaktivasyonu, nöroinflamasyon, beyin türevi nörotrofik faktör (BDNF) düzeylerinin azalması ve nöroplastisite kaybının da önemli rol oynadığını gösterilmiştir.

Safran dan Antidepresan Olur mu?

Safran çoğu insanın bilmediği doğanın SSRI‘ıdır.

Serotonin Geri Alım İnhibisyonu: Safranal ve krosin, sinaptik aralıkta serotonin düzeyini artırarak klasik antidepresan ilaçlara benzer bir etki oluştururlar.

HPA Aksının Regülasyonu: Safran, stres yanıtını düzenleyen kortizol salınımını azaltarak HPA aksının normal işleyişini destekler.

Antioksidan ve Antienflamatuvar Etki: Krosin, serbest radikalleri nötralize ederek hücresel oksidatif stresi azaltır; inflamatuvar sitokinlerin üretimini baskılar.

BDNF Seviyelerinin Artırılması: Krosin, beyindeki BDNF düzeylerini artırarak sinaptik plastisite ve nöronal yenilenmeyi destekler.

NMDA Reseptör Modülasyonu: Safranın glutamat sistemine etkisi, aşırı eksitotoksisiteyi azaltarak depresif semptomları hafifletebilir.

Safran Neden Birçok Beyin Sorununa İyi Geliyor?

İlaçlara benzer şekilde serotonin, dopamin ve norepinefrin seviyelerini artırır. Lakin aynı zamanda güçlü bir iltihap giderici ve antioksidandır, nöroinflamasyonu azaltır. Ve HPA ekseni aracılığıyla stres tepkinizi düzenler.

Safranın libido artırıcı etkisi ve enerji düzeyini destekleyici özellikleri de bireyin yaşam kalitesine katkı sağlar.

2019 yılında yapılan bir klinik araştırma, safranın çocuklarda DEHB semptomlarını azaltmada RİTALİN kadar etkili olduğunu gösterdiğinde tıp camiasını şaşkına çevirdi. Dikkat, hiperaktivite ve dürtüsellikte aynı iyileşmeler. Birçok ebeveynin korktuğu uyarıcı yan etkiler olmadan.

Bir başka çalışmada; stres ve kaygı bozukluğu olan yetişkinlerde, 4 hafta boyunca standart safran (28 mg/gün) takviyesi, plaseboya kıyasla olumsuz ruh hali ve kaygıda belirgin azalmalara yol açtı. Sosyal işlevselliği iyileştirdiler ve yan etki olmaksızın stresi azalttılar.

Uykusuzluk çekiyorsanız safran serotonin ve melatonin seviyelerini düzenler.

Klinik deneyler şunu gösteriyor:

  • Daha hızlı uykuya dalmanıza yardımcı olur
  • Daha uzun süre uyumanızı sağlar
  • Kendinizi daha dinlenmiş hissetmenizi sağlar

Safran, olumlu duygu durumunu destekleyen nörotransmiter sistemlerini (özellikle serotonin ve dopamin) etkileyerek, bireyin motivasyon, konsantrasyon ve sosyal etkileşim düzeylerini artırabilir. Bu özellikleri ile safran, yalnızca bir depresyon tedavisi değil, aynı zamanda duygu durum dengeleyici ve yaşam kalitesini destekleyici bir adaptogen olarak da değerlendirilmektedir.

Safranı Nasıl Kullanalım?

Araştırmalarda safran ekstresinin 30 mg/gün dozunda (günde 2 defa 15 mg) 6-8 hafta süreyle kullanılması, hafif ve orta dereceli depresyon tedavisinde etkili bulunmuştur. Bu etkilerinin yanı sıra ilaçların yaptığı cinsel işlev bozukluğu, kilo alımı, duygusal körelme yapmamaktadır.

Tabi ki baharatların en pahallısı olan safranın bu miktarlarda kullanabilmek için gerekli masrafın altından kalkmak da oldukça zor.

Kullanımı genellikle oral kapsül ya da safran tozu şeklindedir.

Çay olarak tüketimi de mümkündür ancak standardize doz sağlanması açısından ekstrakt formu tercih edilmektedir.

Safranın klinik kullanımı genel olarak güvenli kabul edilse de, bazı durumlarda dikkatli olunması gerekir. Safran günlük 5 gram ve üzeri toksik – zehirli etki oluşturabilir. 20 gramın üzeri ölümcül olabilir.

Safranın Yan Etkileri

  • Ağız kuruluğu
  • Baş ağrısı
  • Baş dönmesi
  • Mide rahatsızlıkları
  • İştah değişiklikleri
  • Alerjik reaksiyonlar nadir görülmekle birlikte bildirilmiştir.

Hamilelikte yüksek dozda safran kullanımı uterus kasılmalarını artırabileceği için önerilmez. Aynı şekilde, bipolar bozukluğu olan bireylerde safran, mani belirtilerini tetikleyebilir. Safranın antikoagülan ilaçlarla etkileşime girebileceği de bildirilmiştir; bu nedenle düzenli ilaç kullanan bireyler mutlaka sağlık profesyoneline danışmalıdır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Safran, doğal yapısı ve biyoaktif bileşenleri sayesinde psikiyatrik bozukluklarda dikkat çekici faydalar sunmaktadır. Klinik veriler, hem etkili hem de güvenli bir alternatif veya tamamlayıcı tedavi seçeneği olduğunu göstermektedir. Lakin daha geniş örneklemli, uzun vadeli ve çift kör çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Geleneksel tıptaki kullanımı modern bilimle desteklenmekte ve geleceğin psikofarmakolojik ajanları arasında yer alma potansiyeli taşımaktadır.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocukların Tedavisinde Crocus sativus L. ve Metilfenidat: Rastgele, Çift Kör Pilot Çalışma https://www.researchgate.net/publication/331028002_Crocus_sativus_L_Versus_Methylphenidate_in_Treatment_of_Children_with_Attention-DeficitHyperactivity_Disorder_A_Randomized_Double-Blind_Pilot_Study

⭐️⭐️ Kaygı, Depresyon veya Stres Tedavisinde Kullanılan Tıbbi Bitkiler: Bir Güncelleme https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9500625/

⭐️⭐️ Safran (Crocus sativus L.): Sağlık ve Nöropsikiyatrik ve Yaşa Bağlı Hastalıkların Tedavisi İçin Bir Besin Kaynağı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/35276955/

⭐️⭐️ Crocus sativus (safran) ve bileşenlerinin sinir sistemi üzerindeki etkileri: Bir inceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26468457/

⭐️⭐️ Hafif ila Orta Şiddette Depresyon Tedavisinde Safranın Etkinliği: Bir Meta-analiz https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30036891/

⭐️⭐️ Safran (Crocus sativus L.) ve sağlık sonuçları: meta-analizlerin meta-araştırma incelemesi ve bir kanıt haritalama çalışması https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34419735/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Çatı İşçileri İçin Özel Denge Teknikleri Eğitimi

Çatı işçileri, inşaat sektöründeki en yüksek riskli iş gruplarından biridir. Yüksekte çalışma, rüzgar, kaygan yüzeyler ve ekipman kullanımı gibi faktörler, bu işçilerin güvenliğini tehdit edebilir.

Çatı işçileri için özel denge teknikleri, hem fiziksel hem de zihinsel hazırlık gerektirir. Bu teknikler, çalışanların yüksek yerlerde dengeyi sağlamalarına yardımcı olarak düşme risklerini minimize eder.

Çatı işçileri için özel denge tekniklerinden kısaca bahsedelim.

Ayak Pozisyonu ve Duruş Tekniği

Çatı işçileri için denge sağlamanın ilk şartı doğru ayak pozisyonu ve duruştur. Çatıda çalışan bir işçi, dikkatle ve sabırla çalışarak doğru duruş ve denge tekniğini kolaylıkla öğrenebilir ve uygulayabilir.

  • Teknik – Çalışan, çatıda her adımını dikkatlice atmalı ve ayaklarını mümkün olduğunca düz ve sağlam bir zemine yerleştirmelidir. Dengeyi sağlamak için, ayakları omuz genişliğinde açarak, vücudu her zaman mümkün olduğunca dik tutmak önemlidir. Bacakların hafifçe bükülmesi, dengeyi artırabilir.

Vücut Ağırlığının Dağıtılması

Vücut ağırlığının merkezi, dengeyi sağlayan temel unsurdur. Bu sebeple, Çatıda çalışanların, öncelikle ağırlık merkezlerini bilmeleri – bulmaları vücut ağırlıklarını doğru bir şekilde dağıtarak dengeyi korumaları gerekir.

  • Teknik – Çalışan, vücut ağırlığını her iki ayağına eşit şekilde dağıtmalıdır. Ağırlık merkezini baş ve gövde hizasında tutarak, dengeyi koruyabilir. Bunu yaparken, ellerin ve vücut hareketlerinin dengede olmasına dikkat edilmelidir. Ağırlık merkezini vücudun ortasında tutmak, hareketin daha stabil olmasını sağlar.

Yavaş ve Kontrollü Hareketler

Çatı gibi yüksek ve tehlikeli alanlarda hızlı ve ani hareketler, dengeyi kaybetmeye neden olabilir. Yavaş ve kontrollü hareketler, dengeyi daha iyi korumanıza yardımcı olur.

  • Teknik – Çatı işçileri, her adımda vücut hareketlerini yavaşça ve kontrollü bir şekilde yapmalıdır. Hızlı hareket etmek yerine her adımın dikkatlice atılması ve vücut ağırlığının kaymaması için adım atarken zemini iyice kontrol etmek gerekir.

Denge Tahtası veya Denge Platformları Üzerinde Egzersizler

Çatı işçileri için denge tahtası ve benzeri denge egzersizleri, ayak bileklerini güçlendirmenin ve dengeyi artırmanın harika bir yoludur.

  • Teknik – Çalışanlar, denge tahtası üzerinde durarak, ayak bileklerini ve bacak kaslarını güçlendirebilir. Dengeyi sağlamak, yüksekte çalışma sırasında ayak bileklerinin ve bacak kaslarının güçlü olmasına yardımcı olur. Denge tahtası üzerinde bir süre durarak ve küçük hareketler yaparak dengeyi iyileştirebilirler.

Merdiven ve İskele Kullanımı

Çatı işçileri, yüksekte çalışmalarını genellikle merdiven ve iskelelerde yaparlar. Bu alanlarda dengeyi korumak, yükseklik korkusunu yenmek ve güvenli bir şekilde hareket etmek çok önemlidir.

  • Teknik – Merdiven ya da iskele kullanırken, her iki ayağın da düzgün ve sabit bir şekilde yerleştirilmesi gereklidir. Merdivenin her iki yanından tutunarak dengeyi artırmak, kayma riskini azaltır. Ayrıca, adım atarken, her zaman merdivenin alt kısmına tam olarak basmaya özen gösterilmelidir.

Rüzgar ve Hava Koşullarına Duyarlılık

Çatıda çalışan işçiler, yüksekte çalışma sırasında rüzgar gibi hava koşullarından etkilenebilir. Bu nedenle dengeyi sağlamak için hava koşullarına dikkat etmek gereklidir.

  • Teknik – Rüzgarlı havalarda ya da kötü hava koşullarında yüksekte çalışmadan önce, bu koşullarda çalışmanın tehlikeli olup olmadığı değerlendirilmelidir. Havanın rüzgarlı olduğu zamanlarda, çatıda hareket ederken daha dikkatli olmak ve mümkünse hızla hareket etmemek gerekir.

Ekipman Kullanımı ve Güvenlik Kayışları

Çatı işçileri için emniyet kemerleri ve güvenlik kayışları, yüksekte çalışırken dengeyi koruma konusunda kritik öneme sahiptir. Çalışanların bu ekipmanları doğru bir şekilde kullanarak, olası bir düşme durumunda güvenliklerini artırmaları gerekmektedir.

  • Teknik – Çalışanlar, yüksekte çalışırken mutlaka güvenlik kemeri kullanmalıdır. Kemerler, çalışanların düşmelerini engellemekle kalmaz, aynı zamanda hareket ederken dengeyi sağlamak için ekstra bir güvenlik sağlar. Ayrıca, çalışılan alanlarda uygun bir sabitleme noktası bulundurarak, ekipmanların doğru bir şekilde kullanılması sağlanmalıdır.

Karmaşık Zeminler Üzerinde Çalışma

Çatıdaki zeminler genellikle düzensizdir ve kaygan olabilir. Bu tür yüksekte çalışma yapılan yüzeylerde güvenli bir şekilde hareket edebilmek için denge teknikleri oldukça önemlidir.

  • Teknik – Çalışanlar, kaygan zeminlerde dikkatli olmalı ve sağlam zeminlere ayaklarını yerleştirmelidir. Ayrıca, çatıda yürürken her adımda zeminin sağlam olduğundan emin olunmalıdır. Kaymayı engelleyen tabanlı güvenlik ayakkabıları kullanmak, dengeyi korumada yardımcı olur.

Fiziksel Dayanıklılık ve Esneklik Egzersizleri

Çatı işçileri için fiziksel dayanıklılık, dengeyi sağlamak ve uzun süre yüksek yerlerde çalışmak için kritik bir faktördür. Esneklik ve güç, dengeyi destekleyen unsurlar arasında yer alır.

  • Teknik – Çalışanlar, dengeyi geliştirmek için düzenli olarak esneklik ve güç artırıcı egzersizler yapmalıdır. Özellikle bacak kaslarını güçlendiren ve dengeyi artıran egzersizler, çatıda çalışma sırasında daha güvenli hareket etmelerini sağlar. Pilates ve yoga, esneklik ve dengeyi artıran etkili egzersizlerdir.

Zihinsel Hazırlık ve Odaklanma

Çatı işçileri için denge sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel bir beceridir. Yüksekte çalışırken, zihinsel olarak odaklanmak, dikkat dağılmasını engeller ve dengeyi korumada yardımcı olur.

  • Teknik – Yüksekte çalışanlar, zihinsel olarak hazırlıklı olmalı ve dikkati dağılmadan yalnızca işlerine odaklanmalıdır. Düşme korkusunu yenmek ve çevresel faktörlere odaklanarak dengede kalmak önemlidir. Zihinsel sakinlik, daha kontrollü hareket etmeyi sağlar.

Çatı işçileri için özel denge teknikleri, doğru hareket etme alışkanlıkları, güvenlik ekipmanları kullanma ve fiziksel-zihinsel hazırlık gerektirir.

Yüksekte çalışırken dengeyi sağlamak, güvenlik açısından kritik olup, düşme risklerini büyük ölçüde azaltır.

Eğitimlerle bu becerilerin geliştirilmesi, işçilerin yüksekte çalışma güvenliğini artırır ve olası kazaların önüne geçer.

Yüksekte Çalışanlarınıza Eğitim İçin Bizi Arayın

Firmamız Tetkik OSGB – Tetkik Danışmanlık tarafından düzenlenen, 2 (iki) eğitmen (işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı) tarafından verilen 1 (bir) günlük örnek Çatı İşçileri İçin Özel Denge Teknikleri eğitim modüllerinden birinin programı aşağıdaki gibidir.

Çatı İşçileri İçin Özel Denge Teknikleri Eğitim Programı İçeriği

Teorik Bilgilendirme (1 Saat)

  • Yüksekte Çalışma Riskleri: Düşme, kayma, çarpma gibi potansiyel tehlikelerin tanıtımı.
  • İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı: Yasal düzenlemeler ve işveren/çalışan sorumlulukları.
  • Kişisel Koruyucu Donanımlar (KKD): Emniyet kemeri, baret, kaymaz tabanlı ayakkabılar gibi ekipmanların tanıtımı ve doğru kullanımı.​

Pratik Denge Egzersizleri (2 Saat)

  • Statik Denge Egzersizleri: Tek ayak üzerinde durma, gözler kapalı denge çalışmaları.
  • Dinamik Denge Egzersizleri: Yavaş tempolu yürüyüşler, yön değiştirme hareketleri.
  • Propriyoseptif Antrenmanlar: Denge tahtası veya denge minderi üzerinde yapılan egzersizler.
  • Core Kas Antrenmanları: Plank, köprü pozisyonu gibi merkez kas grubunu güçlendiren hareketler.​

Uygulamalı Eğitim (2 Saat)

  • Simülasyonlar: Gerçek çatı ortamlarını taklit eden platformlarda denge uygulamaları.
  • KKD Kullanımı: Emniyet kemeri ve diğer ekipmanların doğru takılması ve kullanımı.
  • Acil Durum Prosedürleri: Düşme veya kayma durumlarında yapılması gerekenler.​

Değerlendirme ve Geri Bildirim (1 Saat)

  • Teorik Test: Eğitim süresince verilen bilgilerin ölçülmesi.
  • Pratik Değerlendirme: Denge egzersizlerindeki performansın gözlemlenmesi.
  • Geri Bildirim: Katılımcıların eğitim hakkındaki görüşlerinin alınması ve değerlendirilmesi.​

Eğitim Almak İçin Bizi Arayın

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü Dr Mustafa KEBAT yönetiminde deneyimli ekibimizle, firmanıza özel İnşaat Sektöründe – Yüksekte Çalışanlara Denge – Propriyoseptif Egzersizler Eğitimini Türkiyenin her yerinde planlayalım.

Eğitim Başvurusu

Dr Mustafa KEBAT – 0 530 568 42 75

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

  • Yeşillik Cad. No:230 Kat:4/424, Selgeçen Modeko İş Merkezi – Karabağlar/İZMİR
  • +90 232 265 20 65
  • [email protected]

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Vücut Dengesi https://www.sciencedirect.com/topics/medicine-and-dentistry/body-equilibrium

⭐️⭐️. Yetişkinlerde denge ve fonksiyonel eğitim ve sağlık: sistematik incelemelere genel bakış https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33054334/

⭐️⭐️ Vestibüler Disfonksiyon https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK558926/https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK558926/

⭐️⭐️ Düşme geçmişi olan yaşlı yetişkinlerde denge yeteneklerini geliştirmek için yürüyüş meditasyonu ile denge eğitiminin karşılaştırılması: Rastgele kontrollü bir çalışma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34931904/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Can Çekişen Karaciğer ve Böbrekleriniz

İnsan vücudu, doğanın sunduğu en kusursuz sistemlerden biridir.

Her hücre, her organ, her sistem olağanüstü bir uyum içerisinde çalışır. Lakin bu mükemmel yapının en büyük düşmanı ne toksik – zararlı kimyasallar, ne bulaşıcı hastalıklar, ne de genetik kusurlar değildir.

Karaciğer ve böbrekler, vücudun en hayati görevlerini üstlenen organlardandır.

Karaciğer; toksinleri arındıran, metabolizmayı düzenleyen, hormonları işleyen ve bağışıklık sistemine katkı sağlayan dev bir kimya laboratuvarıdır.

Böbrekler ise vücuttaki atıkları süzen, su-elektrolit dengesini koruyan ve kan basıncını düzenleyen hayati süzgeçlerdir.

Lakin sağlıksız beslenme, alkol ve uyuşturucu kullanımı, sigara, aşırı ilaç tüketimi, hareketsiz yaşam tarzı ve stres gibi faktörler bu organları yavaş yavaş çökertir.

Vücudun en büyük düşmanı, insanın kendi hatalı tercihleridir.

Karaciğerin Sessiz İsyanı

Karaciğer, yaklaşık 500’den fazla hayati görevi yerine getirir. Diğer bir çok orandan farklı olarak dikkat çekici özelliği uzun süre sessiz kalabilmesidir. Yani karaciğer hasar gördüğünde çoğu zaman ani – hızlı belirti vermez. Karaciğerin reaksiyon – tepki vermesinin geç olması sebebi ile fark edilene kadar geri dönüşümü mümkün olmayan hasarların olma olasılığı yüksektir.

Peki insan karaciğerine nasıl zarar verir?

Biraz ayrıntılandıralım…

Alkol – Kimyasal Katil

Karaciğerin baş düşmanı Alkol’ dür. Karaciğerde parçalanan alkol, asetaldehit adı verilen toksik bir maddeye dönüşür. Asetaldehit karaciğer hücrelerine zarar verir, iltihaplanmaya neden olur ve zamanla siroza kadar giden yıkıcı bir süreci başlatır.

Sağlıksız Beslenme – Yağların Sessiz Tuzağı

Yüksek kalorili, şekerli ve işlenmiş gıdalar karaciğerde yağlı karaciğer hastalığı’ adı verillen yağ birikimine ve biriken yağlar da zamanla hücre ölümüne ve iltihaplanmaya neden olur. Alkol bağlı olmayan siroz sebeplerinden biridir.

İlaç Kullanımı – Gereksiz Yük

Ağrı kesiciler, antibiyotikler başta olmak üzere hemen hemen tüm ilaçlar karaciğerin detoksifikasyon kapasitesini zorlar. Özellikle parasetamol gibi yaygın kullanılan. bazı ilaçlar yüksek dozda veya uzun süreli çok sık kullanıldığında karaciğer yetmezliğine kadar gidebilen hücresel hasarlara neden olur.

Toksinler ve Çevresel Kirlilik

Zehirli mantarlar, pestisitler, ağır metaller ve endüstriyel kimyasallar da karaciğeri olumsuz etkileyen diğer faktörler arasındadır. Özellikle karaciğerin işleyebileceği (detoksifiye edebileceği) sınırların üzerine çıkarak hücrelerin ölümüne sebep olur.

Böbreklerin Sessiz Tükenişi

Böbrekler de karaciğer gibi sessiz çalışan bir organ olup bozulma – hastalanma süresi de sessiz olması sebebi ile hastalığın son evresine kadar verdiği hafif belirtilerin fark edilmesi zordur.

Aşırı Tuz ve Şeker Tüketimi

Günümüz beslenme alışkanlığında önemli yer tutan işlenmiş gıdalar, böbreklerin hem yapısal hem de fonksiyonel bozulmasına yoL açmaktadır. Özellikle aşırı tuz tüketimi böbreklerdeki glomerüllerde yapısal bozulma yaparken, kan şekerindeki yükselmeler ilk olarak insülin direncine zaman içerisinde de diyabete yol açarak böbrek fonksiyonlarının bozulmasına yo açar.

Sıvı Yetersizliği

Günlük su tüketimi azaldığında, böbrekler en önemli işlevi olan atıkları süzme – görevini yeterince yeterince yerine getiremez. Bu süreç ilk olarak kristalleşmeye sonra böbrek taşlarına, zaman uzadıkça böbrek yetmezliğine kadar gidebilir.

Ağır Metaller ve Kimyasallar

Kurşun (Pb), Cıva (Hg), Arsenik (As), Kadmiyum (Cd), Alüminyum (Al), Nikel (Ni) gibi ağır metaller böbrek hücrelerine doğrudan zarar verir. Bu maddeler uzun vadede böbrek fonksiyonlarını geri döndürülemez şekilde bozar.

Yüksek Proteinli Diyetler

Aşırı hayvansal protein alımı ile protein metabolizması ile oluşan üre gibi maddelerin atılımı böbrekleri zorlar, Özellikle kronik böbrek hastalığı riski olan bireylerde böbreklere ekstra yük bindirir.

Hatalı Tercihlerin Anatomisi

Anlık zevkler ve zaaflar insanlığın belkide en büyük sorunu. Sonuçlarını düşünmeden yapılan tercihlerin yol açtığı ve uzun vadede ortaya çıkan sağlık sorunları büyük bir problem.

Alkol alırken, fast-food gıdaların, paketli ürünlerin tüketimi sigara içiminde ve benzeri bir çok hatalı tercihin sonucu olarak vücudunuzda geleceğe yönelik birikimli zararlar oluşmakta.

Ayrıca;

  • Kronik stres, karaciğerin inflamatuar yanıtını artırırken, böbreklerin de kortizol dengesini bozar.
  • Uykusuzluk: Onarım ve dinlenme süreci olan uykunun süresinin. yetersiz olması yada kalitesinin düşmesi karaciğerde glikojen depolamasını ve böbreklerde filtrasyon oranını olumsuz etkiler.
  • Fiziksel aktivite eksikliği, karaciğerde yağlanma ve insülin direncini artırırken, böbrek kan akışını azaltarak vücudun yükünü arttır.

Organların İsyanı – Belirti Vermeye Başladıklarında Çok Geç Olabilir

Karaciğer ve böbrek hasarları başlangıçta belirtiler vermese de bir noktadan sinyaller başlar

  • Ciltte sararma (karaciğer)
  • Kaşıntı, mide bulantısı, koyu renkli idrar (karaciğer)
  • Sürekli yorgunluk, kas krampları, ödem (böbrek)
  • İdrar yaparken yanma, sık idrara çıkma (böbrek)

Bu belirtiler ortaya çıktığında, organ hasarı çoğunlukla ilerlemiş olur. Geri dönüş çok zordur ve çoğu zaman diyaliz ya da organ nakline giden sürece girilmiş olur.

Kurtuluş Var mı? Evet, Ama Zamanında

Karaciğer, yenilenme kapasitesi en yüksek organlardan biridir. Erken dönemde yapılan yaşam tarzı değişiklikleriyle karaciğer fonksiyonları büyük ölçüde geri kazanılabilir.

Böbreklerde ise hasarın boyutuna göre bazı fonksiyonlar korunabilir.

  • Su tüketimini artırmak
  • Sebze-meyve ağırlıklı beslenmek
  • Alkol, sigara ve aşırı ilaçtan uzak durmak
  • Düzenli egzersiz yapmak
  • Yıllık kan ve idrar testleriyle organ sağlığını kontrol ettirmek

“Can çekişen karaciğer ve böbrekleriniz”, sadece bir mecaz değil, insan bedeninin gerçekten yaşadığı biyolojik bir trajedidir.

‘Damlaya damlaya göl olur” sözü karaciğer ve böbrek hastalıklarının gelişimi için ideal bir betimlemedir. Sağlık, kaybedilmeden kıymeti anlaşılmayan bir hazinedir. Ve bu hazinenin bekçileri olan karaciğer ve böbrekleri, ancak doğru tercihlerle koruyabilirsiniz.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Alkol Olmayan Yağlı Karaciğer Hastalığı ve Kronik Böbrek Hastalığı: Epidemiyoloji, Patogenez ve Klinik ve Araştırma Sonuçları https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/36362108/

⭐️⭐️ Alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığı (NAFLD), kronik böbrek hastalığı (KBH) insidansının artmasıyla ilişkilidir https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37062837/

⭐️⭐️ Böbrek fonksiyonu, per- ve poli-floroalkil maddelerin (PFAS) ve ağır metallerin hepatik fibroz riskiyle ilişkisini düzenler https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/39357638/

⭐️⭐️ ABD nüfusunda düşük seviyelerde ağır metallere maruz kalma ve kronik böbrek hastalığı: Kesitsel bir çalışma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38625896/

⭐️⭐️ Çocukluk çağı obezitesini etkileyen faktörler – Almanya’da nüfus çapında bir izleme sisteminin kurulması https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37152086/https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37152086/

⭐️⭐️ Alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı kronik böbrek hastalığı riskinin artmasıyla ilişkilidir https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34249302/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Yüksekte Çalışanlar İçin Profesyonel Denge Antrenman Yöntemlerinin Önemi

Yüksekte çalışmak, yüksek dikkat, koordinasyon ve insan vücudunun denge sistemini maksimum düzeyde kullanmasını gerektirir.

İskeleler, kule vinçleri, rüzgar türbinleri, yüksek binalar gibi yüksekte yapılan işler, bireylerin fiziksel ve bilişsel olarak sürekli tetikte olmasını zorunlu kılar.

Düşme riski, yüksekte çalışanlar için ciddi yaralanmalara hatta ölümlere neden olabilir. Bu risklerin azaltılması için denge antrenmanları önemli bir rol oynar.

Yüksekte Çalışanlar için Profesyonel Denge Antrenman Yöntemleri ve denge eğitimleri – antrenmanları, çalışanların proprioseptif duyularını geliştirerek, vücutlarının uzaydaki konumunu daha iyi algılamalarını sağlar. Bu da, ani hareketlere karşı daha hızlı ve etkili tepkiler verilmesine yardımcı olur. Düzenli eğitimlerle yüksekten düşme riskleri en aza indirilebilir.

Yüksekte Çalışanlar için Profesyonel Denge Antrenman Yöntemleri ve denge eğitimleri iş güvenliği için kritik öneme sahiptir. Yüksekten düşme risklerini azaltma stratejilerinin, profesyonel denge antrenmanlarının yaşamsal faydaları vardır.

Yüksekte Çalışmada Denge Neden Önemlidir?

Yüksekte çalışmalarda düşme riski yüksektir; her üç iş kazasından biri yüksekten düşme sonucu meydana gelir.

Düşme tepki süresi çok kısadır, sadece 0.1 saniye. Kronik hastalıklar (şeker, artrit) denge kaybını artırır. Sağlığınızı koruyarak dengenizi sağlamalısınız.

Denge Türleri ve Özellikleri

Statik denge, sabit duruşu koruma yeteneğidir.

Dinamik denge, hareket halindeyken denge kontrolünü ifade eder.

Propriosepsiyon, vücut pozisyonunu algılama becerisidir.

Her denge türü, yüksekte çalışmak için önemlidir. (Denge türlerini ayrı ayrı yazılarımızda okuyabilirsiniz)

Denge Sisteminin Biyomekaniği

Yüksekte çalışanlar özelinde denge sisteminin biyomekaniğinde; iç kulak, kas-iskelet sistemi, proprioseptif geri bildirimler ve merkezi sinir sisteminin uyumlu çalışmasına bağlı olarak dengenin korunması sağlanır.

Denge, üç ana sistemin bütünleşik çalışması ile sağlanır:

  • Vestibüler sistem (iç kulak)
  • Somatosensoriyel sistem (kas, eklem ve deri duyuları)
  • Görsel sistem (göz)
  • Merkezi sinir sistemi

Yüksekte çalışanlarda bu sistemlerden gelen veriler, merkezi sinir sistemi tarafından hızla işlenir ve motor yanıtlar oluşturularak düşmelerin önüne geçilir.

Görsel referansların azalması veya bozulması (örneğin sisli hava, yüksek rüzgarlar veya dengesiz zemin) durumlarında diğer denge sistemlerinin önemi daha da artar.

Vestibüler Sistem (iç kulak) ve Yüksekte Denge

Vestibüler sistem, yüksekte çalışanlarda dengenin temel yapıtaşlarından biridir. İç kulakta yer alan bu sistem, başın hareketlerini ve pozisyonunu algılayarak beyne bilgi gönderir.

Yarım Daire KanallarıYarım daire kanalları, başın rotasyonel hareketlerini algılar. Yüksek bir platformda çalışan işçi, başını yukarı-aşağı veya yana çevirirken bu kanallar aktive olur. Bu sistemin hassasiyeti, özellikle dar alanlarda çalışırken ya da aniden yön değiştirilmesi gereken durumlarda hayati önem taşır.

Otolit Organları – Utrikül ve Sakkül Lineer ivmelenmeleri ve yerçekimi yönündeki hareketleri algılayan bu yapılar, yüksekte çalışan işçinin vücut pozisyonunu doğru şekilde ayarlamasına yardımcı olur.

Örneğin, bir rüzgar türbininin tepesinde çalışan teknisyen, gövde eğimini veya ayak pozisyonunu bu sistem sayesinde fark ederek düşme riskini azaltır.

Vestibüler Sistem Bozukluğu

Yüksekte çalışırken vestibüler sistemdeki herhangi bir bozulma (örneğin vertigo, labirentit, Meniere hastalığı) ciddi tehlikelere neden olabilir. Bu tür bireylerin yüksekte çalışması ciddi şekilde kısıtlanmalı ve düzenli tıbbi kontrollerle izlenmelidir.

Somatosensoriyel Sistem (Kas Koordinasyonu ve Propriyosepsiyon) ve Yüksekte Denge

Yüksekte çalışanlar için kas koordinasyonu ve proprioseptif duyuların önemi çok büyüktür. Zeminin dengesiz, eğimli veya dar olması, kasların anlık ve etkili tepkiler vermesini zorunlu kılar.

Kas İğcikleri ve Golgi Tendon Organları – Bu reseptörler, yüksekte dengede kalmak için sürekli aktif olarak vücut pozisyonunu izler. Örneğin, eğimli bir yüzeyde çalışan bir işçi, ayağının altındaki zeminin eğimini bu yapılar sayesinde algılayabilir.

Refleks Yanıtlar ve Mikro Denge Ayarlamaları – Omurilik refleksleri ve ince motor yanıtlar, özellikle dengesiz platformlarda çalışan bireyler için hayati önem taşır. Kaslar sürekli olarak mikro düzeyde kasılıp gevşeyerek vücut dengesini sağlar. Bu da kas koordinasyonunun yüksekte çalışmalarda sürekli ve bilinçsiz olarak aktif olmasını gerektirir.

Kas Yorgunluğu ve Denge Kasların aşırı yorgunluğu, proprioseptif duyuların azalmasına ve dolayısıyla dengenin bozulmasına neden olabilir. Bu nedenle yüksekte çalışanların düzenli molalar vermesi ve uygun ergonomik desteklerle çalışması gereklidir.

Görsel Sistem (göz) ve Yüksekte Denge

Görsel sistem, yüksekte çalışan bireylerin çevreyle olan ilişkisini kurmasına, mesafe tahmini yapmasına ve düşme risklerini algılamasına olanak tanır.

Gözler, dengeyi sağlamak için çevresel verileri toplayarak beyne iletir ve merkezi sinir sistemi bu verileri iç kulak ve kas-iskelet sisteminden gelen bilgilerle entegre eder.

Gözlerden Gelen Görsel Girdiler – Gözler, zeminin eğimi, uzaklık, derinlik ve sabit referans noktalarını belirlemede kilit rol oynar. Yüksekte çalışan biri için sabit bir noktaya odaklanmak, dengeyi korumasına yardımcı olur. Görsel veriler, vestibüler sistemle birlikte çalışarak vücut pozisyonunun kontrolünü destekler.

Göz-Hareket Koordinasyonu – Yüksekte çalışan bir birey, başını veya vücudunu hareket ettirirken, göz kasları da bu hareketlere uyum sağlar. Özellikle dengesiz platformlarda veya rüzgarlı koşullarda, göz-hareket koordinasyonunun sağlıklı olması, çevresel farkındalığın korunmasına yardımcı olur.

Görsel Referansın Azaldığı Durumlar – Sis, karanlık, yetersiz aydınlatma gibi durumlarda görsel sistemin katkısı azalır. Bu da vestibüler ve somatosensoriyel sistemlerin yükünü artırır. Görsel verilerin yetersiz olduğu durumlarda denge kaybı riski artar ve bu nedenle yüksek riskli ortamlarda çalışanlara uygun koruyucu gözlükler, sis önleyici ekipmanlar ve iyi aydınlatma sağlanmalıdır.

Göz Bozuklukları ve Denge Görme bozuklukları (miyopi, hipermetropi, astigmatizma vb.) yüksekte çalışma esnasında dengeyi olumsuz etkileyebilir. Derinlik algısındaki bozulmalar veya çevresel detayların net görülememesi, düşme riskini artırır. Bu yüzden düzenli göz muayeneleri yapılmalı ve kişisel koruyucu donanımlar bu ihtiyaçlara göre özelleştirilmelidir.

Merkezi Sinir Sistemi ve Yüksekte Denge

Yüksekte çalışmak, beyin ve omurilik düzeyinde anlık karar mekanizmaları gerektirir. Bu kararların doğruluğu, gelen duyusal verilerin doğru işlenmesine bağlıdır.

Beyin Sapı ve Vestibüler Çekirdekler – İç kulaktan gelen veriler, beyin sapında vestibüler çekirdekler tarafından analiz edilir ve refleks yollarla vücut dengesini koruyacak kaslara yanıt gönderilir. Bu yanıtlar, yüksekte ani irkilmelerde düşmeyi önleyebilir.

Beyincik (Serebellum) – Beyincik, motor koordinasyon ve dengeyi ince ayarla düzenler. Özellikle platformda yürüme, diz çökme, eğilme gibi durumlarda, beyincik vücut hareketlerini dengeli şekilde düzenler. Beyincik hasarı olan bireyler yüksekte çalıştırılmamalıdır.

Kortikal İşlevler ve Karar Verme – Yüksekte çalışırken bilişsel yük de oldukça fazladır. Serebral korteks, karar verme, dikkat, problem çözme gibi işlevlerle dengenin korunmasına katkı sağlar. Örneğin, rüzgarlı bir ortamda çalışırken ne zaman adım atılacağına veya pozisyon değiştirileceğine karar verme süreci kortikal merkezlerde gerçekleşir.

Yüksekte Dengenin Risk Faktörleri ve Korunma Yöntemleri

Görsel Bozulmalar – Sisli, karanlık veya parlak güneşli havalarda görsel girdilerin zayıflaması, dengeyi bozabilir. Bu nedenle yüksekte çalışanlara uygun göz koruyucuları ve kontrast artırıcı lensler kullanmaları gerekebilir.

Duyusal Bozulmalar – İç kulak enfeksiyonları, kas yaralanmaları veya nörolojik hastalıklar sırasında yüksekte çalışma risklidir. Yüksekte çalışacakların işe alım öncesinde vestibüler ve nöromüsküler muayeneler yapılmalı, varsa giderilebilecek rahatsızlıkları iyileştikten sonra işe başlatılmalıdır. Tedavi edilmesi mümkün olmayan denge bozukluklarında yüksekte çalışma yapmayacağı işlerde çalıştırılmalıdır.

Psikolojik Faktörler – Yükseklik korkusu, anksiyete ve panik bozuklukları, denge sistemini olumsuz etkileyebilir. Yüksekte çalışanların psikolojik değerlendirmeleri de iş güvenliği kadar önemlidir.

Denge Performansını Etkileyen Faktörler

Fiziksel sağlık durumu dengeyi doğrudan etkiler. Yaş ve kas gücü de önemli faktörlerdir. Önceki düşme deneyimleri psikolojik etki yaratır. Kronik sağlık sorunları dengeyi olumsuz etkileyebilir.

Denge Antrenman Yöntemleri

Statik Denge Antrenmanları

Dinamik Denge Antrenmanları

Proprioseptif Antrenmanları

Core (Merkez) Kas Antrenmanları

Tek Ayak Üzerinde Duruş Antrenmanları

Görsel ve Vestibüler Sistem Entegrasyonu

Denge Antrenmanı İçin Pratik Öneriler

Mental Odaklanma

Stres Yönetimi

Konsantrasyon Geliştirme

Yöntemlerini denge egzersiz yöntemleri ile birlikte öğrenmeli / öğretmeli haftada 3-4 kez düzenli antrenman yapılmalıdır.

Egzersizlerin daha faydalı olabilmesi için zorluk seviyeleri artacak şekilde planlanmalı ve uygulanmalıdır.

Öğrenene ve düzenli egzersiz yapma becerisi kazanana kadar eğitimcilerin gözetimi altında çalışmak gerekir.

Kişisel farklılıkların – sağlık durumu – yaş – kas gücü vb gibi farklı olduğunu unutmamalı ve bireysel duruma göre özelleştirilmiş programlar uygulanmalıdır.

Eğitim ve Rehabilitasyon

Yüksekte çalışacak bireylerin denge eğitimi alması, vestibüler rehabilitasyon programlarıyla desteklenmesi iş kazalarını azaltabilir.

Propriyoseptif egzersizler, denge tahtası çalışmaları ve görsel-vestibüler koordinasyon aktiviteleri bu eğitimlerin temel bileşenleri olmalıdır.

Yüksekte çalışan bireylerin karşılaştığı denge gereksinimleri, vücudun biyomekanik ve nörolojik sistemlerini yoğun biçimde kullanmasını gerektirir.

İç kulak, kas koordinasyonu ve merkezi sinir sistemi bu sürecin temel bileşenleridir.

Yüksekte güvenli çalışmayı sağlamak için bu sistemlerin fizyolojisinin iyi anlaşılması, düzenli sağlık taramaları yapılması ve bireylere özel denge eğitim programları uygulanması gereklidir. Bu bütünsel yaklaşım, iş kazalarının ve düşmelerin önlenmesinde etkili olacaktır.

Pratik bir denge antrenman programı, günlük rutinlere entegre edilerek sürekli gelişim sağlanabilir. Bu program, iş öncesi ısınma hareketleriyle başlayarak temel denge egzersizlerini içerir.

Antrenmanlar, işyeri hekimi veya fizyoterapist gözetiminde planlanmalı ve bireysel ihtiyaçlara göre uyarlanmalıdır.​

Denge antrenmanları, diğer iş güvenliği eğitimleriyle entegre edilerek kapsamlı bir güvenlik kültürü oluşturulmalıdır.

Düzenli denge antrenmanı hayat kurtarır.

İş güvenliği için proaktif bir yaklaşım benimseyin.

Sürekli eğitim ve geliştirme ile kendinizi güncel tutun.

Unutmayın, güvenlik her zaman önceliktir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Statik denge için alt ekstremitede kas aktivasyonunun analizi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29060803/

⭐️⭐️ Denge duygumuz nasıl çalışır? https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK279394/

⭐️⭐️ Denge eğitimi yaşlılarda düşmeleri ve yaralanmaları önlüyor gibi görünüyor https://www.health.harvard.edu/blog/balance-training-seems-to-prevent-falls-injuries-in-seniors-201310316825

⭐️⭐️ Denge Kontrolü Uyku Eksikliğinden Etkilenir mi? Uykunun Denge Kontrolü Üzerindeki Etkisinin Sistematik Bir İncelemesi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9150847/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İş Yerinde Psikolojik ve Nörolojik Güvenlik

İş yerinde psikolojik ve nörolojik güvenlik, çalışanların zihinsel sağlığını korumayı ve nörolojik rahatsızlıkların iş güvenliğine olan etkilerini yönetmeyi amaçlar.

İş yerinde güvenlik kültürünü geliştirmek, çalışanların güvenliğe verdiği önemi artırmak ve riskli davranışları azaltmak için kritik öneme sahiptir. 

Zihinsel sağlık risk yönetimi, stres, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik sorunların iş yerindeki yaygınlığını azaltmak için çeşitli stratejiler içerir.

Nöroergonomik eğitim stratejileri, çalışanların güvenlik bilincini artırmak ve doğru kararlar vermelerini sağlamak için bilişsel yaklaşımlar kullanır.

Bu eğitimler, çalışanların tehlikeleri daha iyi anlamalarını ve önleyici tedbirler almalarını teşvik eder.

Eğitim stratejileri arasında farkındalık eğitimleri, danışmanlık hizmetleri ve destek grupları bulunur.

Zihinsel Sağlık Farkındalık Eğitimleri

Farkındalık eğitimleri, çalışanların zihinsel sağlık sorunları hakkında bilinçlenmesini sağlar ve erken belirtileri tanımalarına yardımcı olur.

Nöroergonomik eğitimler, çalışanların dikkatini çekmek ve bilgileri daha iyi hatırlamalarını sağlamak için interaktif ve ilgi çekici materyaller kullanır.

Örneğin, sanal gerçeklik (VR) tabanlı simülasyonlar, çalışanların tehlikeli durumlarla güvenli bir ortamda karşılaşmalarını ve pratik yapmalarını sağlar. Bu tür eğitimler, çalışanların öğrenme süreçlerini optimize eder ve güvenlik bilincini artırır.

  • Nöroergonomik eğitimlerin önemi
  • Bilişsel davranışçı terapi (CBT) teknikleri
  • Sanal gerçeklik (VR) tabanlı simülasyonlar
  • Güvenlik mesajlarının sık sık tekrarlanması

Zihinsel Sağlık Danışmanlık Hizmetleri

Danışmanlık hizmetleri, çalışanların kişisel veya işle ilgili sorunlarla başa çıkmasına yardımcı olur.

Davranış değişikliği için bilişsel yaklaşımlar, çalışanların alışkanlıklarını değiştirmek ve daha güvenli davranışlar sergilemelerini sağlamak için kullanılır.

Örneğin, bilişsel davranışçı terapi (CBT) teknikleri, çalışanların riskli davranışlarının altında yatan düşünceleri ve duyguları anlamalarına yardımcı olur ve daha güvenli alternatifler geliştirmelerini sağlar.

Zihinsel Sağlık Destek Grupları

Destek grupları ise çalışanların birbirleriyle deneyimlerini paylaşmasını ve desteklemesini sağlar.

Güvenlik bilincini artırma teknikleri, çalışanların sürekli olarak güvenliği hatırlamasını ve önemsemesini sağlamak için kullanılır.

Bu teknikler, güvenlik mesajlarının sık sık tekrarlanmasını, görsel uyarıların kullanılmasını ve güvenlik performansının düzenli olarak değerlendirilmesini içerir. Ayrıca, çalışanların güvenlik önerileri sunmaları ve iyileştirme fikirleri paylaşmaları teşvik edilmelidir.

Stres azaltma programları, çalışanların stres seviyelerini düşürmek ve stresle başa çıkma becerilerini geliştirmek için uygulanır.

Bu programlar arasında yoga, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi teknikler bulunur. Yoga ve meditasyon, çalışanların zihinsel ve fiziksel olarak rahatlamasını sağlayarak stres seviyelerini düşürür.

Nefes egzersizleri ise, çalışanların anlık stres durumlarıyla başa çıkmasına yardımcı olur.

Nörolojik rahatsızlıkların iş güvenliğine etkisi, epilepsi, travmatik beyin hasarı ve demans gibi durumların çalışanların bilişsel ve fiziksel yeteneklerini nasıl etkilediğini anlamayı içerir.

Bu rahatsızlıkların iş güvenliğine olan etkilerini yönetmek için, çalışanların bireysel ihtiyaçlarına uygun düzenlemeler yapılmalı ve destek sağlanmalıdır.

İş yerinde psikolojik ve nörolojik güvenliğin sağlanması, çalışanların genel sağlığını ve refahını artırarak iş güvenliğini iyileştirir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Çalışanların Psikolojik Güvenlik Algısı ve Politik Taktik Davranışları http://chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1193579?utm_source=chatgpt.com

⭐️⭐️ Acil durum ve güvenlik yönetiminde nöroteknolojinin kullanımıyla daha güvenli bir çalışma ortamı yaratmak https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37270412/

⭐️⭐️ Beyinden işyerine: fNIRS’in bilişsel çalışmalarda ve işçi güvenliğindeki rolü https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10634210/

⭐️⭐️ Nörogüvenlik bilimi: Güvenlik sorunlarının sinirsel mekanizmalarını ortaya çıkarmak için ortaya çıkan yeni bir disiplin https://www.frontiersin.org/journals/neuroscience/articles/10.3389/fnins.2023.1190995/full

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hukuki tavsiye yerini alamaz. Web sitemizdeki yayınlardan yola çıkarak, işlerinizin yürütülmesi, belgelerinizin düzenlenmesi ya da mevcut işleyişinizin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriğinde yer alan bilgilere istinaden profesyonel hukuki yardım almadan hareket edilmesi durumunda meydana gelebilecek zararlardan firmamız sorumlu değildir. Sitemizde kanunların içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Ayrıca;
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla