Ağrı Kesici Meyve Suyu Yapalım

Ağrı hayatın tadını kaçıran hatta zaman zaman günlük aktivitelere bile engel olabilen sevimsiz bir his.

Maalesef ağrının nedenine yönelik önleyici hayat tercihleri yaşamak insanlara zor geliyor

Elde etmesi ve kullanımı kolay olduğu için genel olarak hap 💊 💊 💊 💊 💊 kullanımı tercih ediliyor.

Özellikle sık tercih edilen ağrı kesicilerin (İbuprofen ve asetaminofen) uzun süreli kullanımı karaciğeri, böbrekleri ve bağırsakları zorlayarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

Ağrıdan kaçış olmadığı durumlar olabiliyor.

Lakin bu durumlarda da sentetik 💊 💊 💊 ilaçlara güvenmek yerine, ağrı kesici ve genel sağlığı desteklemek için sizlere doğal 🌿🌿🌿 bir içecek tavsiyesi vereyim.

Lakin bildiğiniz bir hastalığınız varsa veya farkında olmadığınız herhangi bir hastalığınız olabileceği ihtimaline karşı hekiminize danışmadan bu tarifi uygulamayın.

Ayrıca dikkat edin içeriğindeki maddelere alerjiniz olabilir.

Malzeme listemiz ve malzemelerin faydaları

  1. Zerdeçal kökü (8 – 9 parça) – Kronik ağrıyı azaltır, iltihapla savaşır.
  2. Zencefil (Büyük bir parça) – Sindirimi destekler, kas ağrılarını hafifletir.
  3. Ananas (1 Bütün Ananas)– Bağışıklığı güçlendirir, eklem sağlığı için bromelain içerir.
  4. Limon (3 Adet Kabukları ile birlikte) – Detoks etkisi yaratır, cildi parlaklaştırır.
  5. Acı biber (½ yemek kaşığı) – Kan dolaşımını iyileştirir, ağrı sinyallerini engeller.
  6. Karabiber (1/4-1/2 çay kaşığı) – Maksimum rahatlama için zerdeçal emilimini artırır.
  7. Bal – İsteğe bağlı doğal tatlandırıcı

Hazırlanışı

  1. Ananası kabuğunu soyun.
  2. Zerdeçal – Zencefil – Limon kabukları ile birlikte iyice yıkayın.
  3. Zerdeçal – Zencefil – Limon kabukları ile birlikte ve ananasın içini küp küp doğrayıp rondonun içine koyun.
  4. Rondoyu çalıştırın.
  5. Püre kıvamına gelince Acı biber – Karabiber ve ½ Litre su ilave edin rondoyu tekrar çalıştırın.
  6. Tüm malzemeleri pürüzsüz hale gelene kadar karıştırın.
  7. İnce bir süzgeç ile suyunu süzün.

Bal, meyve suyuna damak tadınıza – zevkinize göre ilave edebilirsiniz.

Doğal ağrı kesici ve iltihap giderici destek için günlük ½ su bardağı içebilirsiniz.

Elde ettiğiniz meyve suyunu cam şişeye koyarak buzdolabında 7 – 10 gün saklayabililirsiniz.

Tabi ki en ideali yaptığınız gün ve sonraki gün tüketeceğiniz miktarda yapmanızdır.

Tabi ki madem sorununuz ağrı, hazırladığınız meyve suyuna bırakmayın tüm işi.Siz de biraz kendinize özen gösterin, günlük hareketle, dengeli beslenmeyle, minimum işlenmemiş gıdayla, sıvı tüketimi ile, açık hava/doğa ve uyku ile birleştirin.

Bu güçlü sağlık içeceği, ağrı kesicilere olan bağımlılığınızı azaltmanıza yardımcı olarak vücudunuzu, zihninizi ve uzun vadeli sağlığınızı doğal olarak destekleyecektir.

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Aslında Reflü…

Midem asitlendi. Hemen bir hap yutayım – çiğneyeyim” sık sık duyarsınız…!!

Off reflüm azdı çiğneme hapım nerede?? Bir de mide koruyucu yutayım bir tane” Bu da hiç yabancı değil sanırım…

Şimdi bildiklerinizin aksi gerçekleri okumaya hazırsanız devam edin…!!

Midemizin iç pH değeri 1 – 3 arasındadır. Yani asidiktir. Bırakın yedikleriniz eritmeyi yemek tabağınızı eritecek güçte asitlidir.

Bir örnek vereyim: HCl güçlü bir asittir. Hidroklorik Asit bildiğiniz Tuz Ruhu. Hani evlerde kullandığınız. Hidroklorik asit pH’ı 1,5 ila 3,5 arasındadır.

Bağırsaklara baktığımızda da tam tersi bir durum görürüz. Evet. Bağırsaklar baziktir. Neden bazik?

Çünkü bağırsaklar asitli olursa yararlı bakterilerin çoğu ölürken aynı zamanda enzimlerin de çoğu işlevini yerine getiremez.

En baştan başlayalım

Gıdaları ağzımıza aldığımız anda sindirim başlar.

Nasıl mı?

Amilaz

Tükrük bezlerinden salınan salyadaki amilaz enzimiyle beraber sindirim başlar.

(Amilaz tükürük bezi ve pankreastan salgılanır. Karbonhidratları sindirir)

Ağızda amilaz enzimi salınımı ile eş zamanlı mideye sinyal gider ve mide çalışarak mide asidi hidroklorik asit(HCI) salgılanmaya başlar.

Reaksiyon zincirleme devam eder…

Midede asit artınca midenin duvarından pepsinojen salgılanır

Pepsin

Pepsinojen tek başına bir işlevsizdir. Laki mide asidi ile reaksiyona girerek pepsin enzimini meydana getirir.

Pepsin enzimi proteinlerin sindirimi – parçalanmasını sağlar

  • Et
  • Yumurta
  • Peynir
  • Balık
  • Bakliyat vs

☆☆☆☆

Burada muazzam bir sistemin örmeğini görüyoruz.

Midenin kendi kendini sindirmesini önleyen midenin duvarında bulunan pepsinojen enzimi

☆☆☆☆

Mekanizma devam ediyor.

Mide asidi salgılanması sonrasında

Safra kesesi de safra tuzlarını salgılar

Pankreas amilaz, lipaz (Yağları parçalama görevleri mevcut) salgılar.

Mide Asidi Yoksa Safra Kesesi ve Pankreas Salgı Yapmaz
Mide Asidi Yoksa Pepsinojen Salınıp Pepsin Olmaz

Şimdi düşünün…!!

Ağızda Amilaz tükrükte mevcut ve gıda ağıza girer girmez salınıyor.. Orası tamam.

Lakin

Midede asit yoksa pankreastan AMİLAZ salınmaz — Karbonhidratlar sindirilemez

Midede asit yoksa pankreastan LİPAZ salınmaz — Yağlar sindirilemez

Midede asit yoksa mideden PEPSNOJEN salınmaz — PEPSİN oluşmaz — Proteinler sindirilemez.

Mayalanma

Besinler midede lakin sindirim yok bu durumda mayalanma başlayacak. Besinlerin mayalanması demek fermentasyon yapıyoruz anlamıına gelir.

Yenilen bütün gıdalar midede fermente olurken gaz ortaya çıkar bu da şişkinliğe neden olur.

Burada duralım..

Basit bir anatomi bilgisi burada reflü gerçeğini anlamanızda çok işinize yarayacak.

Yemek borusu ile mide arasında bir kapak var. Bu kapağa Özefageal Sfinkter denir.

Bu kapağın (Özefageal Sfinkter) sıkıca kapanması için midenin asidinin artması gerekir. Mide asidi azaldığında kapak gevşer.

Yine mide asidi… Ne kadar da önemliymiş değil mi Mide Asidi ?

Bitmedi tabi ki..

Midenin barsaklara giden kısmında da bir kapak var. Bu kapağa da Pilorik Sfinkter denir.

Bu kapak da midede asit yükselmediğinde ”daha sindirim olmadı diye” açılmaz.

Şimdi tekrar düşünün…

Mide asidi var lakin sindirim için yeterli değil;

Mide içeriğinde hazım süreci duruyor mayalanma – fermente olma – gaz oluyor.

Üst kapak gevşiyor.

Alt kapak sımsıkı.

Oluşan gaz ile birlikte yiyecekler de tabi ki yukarı yemek borusuna doğru çıkar.

Tabi ki az da olsa mide bulunan asit yemek borusunun kapağının (Özefageal Sfinkter) üzerine hatta ses tellerine doğru çıkarak yakmaya başlar…!!!

Eveeettt…

Hatırlayın yemekten öne asit azalsın diye içtiğiniz ”pazarlama ismi mide koruyucu olan” ilaçları…

Hele yemekten sonra boğazınızdaki yanma için çiğnediğiniz asit gidericileri…

Mide Asidi Azaldıkça Reflü Artar

Ayrıca

Bağırsaklarda asit olursa yararlı bakterilerin öldüğünü yukarıda okumuştunuz.. Hatırlayın…

Peki ya mide de asit az olursa?

Helikobakteri Pylori

İşte o zamanda midede zararlı bakteriler çoğalmaya başlar ki bunların başında Helikobakteri Pylori gelir. Asit çoğaldıkça Helikobakteri Pylori azalır.

Ağız Kokusu

Mideki asit azaldıkça Ağız kokusu ve vücutta – terde kötü koku olur.

Mide Asidi Az Olduğunda

  • Egzema sorunu olabilir.
  • Gül Hastalığı gelişebilir.
  • Otoimmun hastalıklargelişir.
  • Romatoid artrit.
  • B12 emilimi olmaz.
  • Demir emilimi çok zorlaşır.
  • Magnezyum emilimi çok zorlaşır.
  • Çinko emilimi çok zorlaşır.

Mide Asidi Testinizi Kendiniz Yapın

Bir su bardağı suya yarım çay kaşığı karbonat atıp bunu aç karna içtiğimizde 3-5 dakika içinde geğirip dolu bir şekilde gaz çıkarıyorsanız mide asidiniz yeterli demektir.

☆☆☆☆

Sodyum karbonat ile mide asiti (HCI) birleşince karbondioksit CO2 oluşur ve Gaz çıkarırsınız

☆☆☆☆

Sonuç

Mide asidinin öneminin bir kısmını okudunuz – umarım öğrendiniz ve anladınız.

Ne yapmalısınız?

Öncelikle pazarlama ambalajları mide koruyucu olan ilaçları kullanırken bir daha düşünmelisiniz..

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Dil Tanısı

Gözlerin senin profesörlerin olacak

Theopbrastus Paracelsus (1493-1541)

En zor iş, gözünüzün önünde ortaya çıkanı tanımaktır.

J. W. Goethe, 18. ve 19. yüzyılın başlarında yaşamış Alman yazar, şair ve doğa bilimci.

İki güzel söz ile konuya başlamamın sebebi hekim muayenesinde de insanın yaşamında da gözlerimizi tabi ki dikkatimiz ve bilincimiz ile birlikte kullanmanın önemini vurgulamaktı.

Bir konuyu ve arka planını – hastalıkları düzgün bir şekilde açıklayabilmemiz – teşhis edebilmemiz için önce onu iyice bilmemiz ve anlamamız gerektiğidir.

Bilgi ve anlayış olmadan bir durumu – hastalığı doğru bir şekilde tanımlamanız veya hatta onu görmemiz imkansızdır.

DİL

Dil vasıtası ile (dili inceleyerek – muayene ederek) teşhis koyma söz konusu olduğunda, insanın anatomisini, fizyolojisini, embriyolojisini ve ayrıca temel tıbbı bilmeyi gerektirir.

İnsan dili sürekli değişime uğrar.

Organizma içindeki ve çevredeki her değişikliği yansıtır.

Eğer bu yazıyı ve devamında aralıklarla yayınlayacağım diliniz konulu yazıları dikkatle okur ve dilinizi günde birkaç kez incelerseniz zaman içerisinde birçok rahatsızlığı ve vücudunuzdaki sorunu erken fark etme bilginiz olacak. Dikkat teşhis koymayacak lakin olası durum hakkında bir öngörünüz olacak.

Dilin anne karnında embriyodan itibaren gelişimi, insan organizmasının kökeniyle yakın ilişkilidir. Vücut içindeki yapısal ve işleyiş mekanizmalarının iletişimi anlamak için dil anahtar organdır.

Dünya üzerinde, kar taneleri gibi aynı olan iki insan dili yoktur. Bu sayede insan dili önemli bir tanı ortamıdır ve hekimler için değerli bir muayene aracıdır.

Maalesef günümüzde coğrafi olarak doğudan batıya doğru gidildikçe temel muayene yöntemleri yerine teknolojik tetkik yöntemlerine öncelik verilse de inspeksiyon (göz ile muayene) her zaman çok değerli bir tekniktir.

Sağlıklı bireylerde dil pembeden kırmızıya kadar renk değiştirir, çünkü
dil kasları ve mukoza zarları çok sık damarı bir yapıya sahip olmakla birlikte kişiden kişiye de yapısal değişiklikler içerir.

Ayrıca, dil ince ve beyaz bir tabakayla kaplıdır. Bu normal beyaz tabaka, genellikle uçlarında bölünmüş iplik benzeri filiform papillaların (papillae filiformes) uçlarından ve mantar şeklindeki fungiform papillalardan (papillae fungiformes) oluşur, ayrıca
yiyecek parçacıkları, tükürük ve bakteriler bulunur.

Örneğin:

Dilin mavimsi veya mor renk değiştirmesi, dildeki venöz kan durgunluğuyla veya organizmada genel bir oksijen eksikliğiyle ilişkilidir.

Bu gibi durumlarda dil altı damarları normalden daha kalın ve koyu görünür ve bu nedenle muayene sırasında dilin alt tarafı da incelenmelidir.

Mor renk, dilin kan damarlarında bulunan kırmızı kan hücrelerindeki oksijen eksikliğiyle ilişkili olabilir.

Dil kalın, yumuşak ve şişmişse, bunun nedeni kan plazmasındaki proteinin azalması olabilir. Bu, kolloid ozmotik basınçta bir düşüşe neden olur. (kanın su çekme kuvveti). Böylece, plazma sıvıları kan damarlarından dil dokularına kaçar ve böylece ödem oluşur. Bu, dilin büyümesine neden olur ve dişlere değecek kadar şişer ve böylece dilin kenarlarında izler bırakır.

Dilin boyutundaki artış, dil kaslarının anormal gevşemesinden de kaynaklanabilir. Ek olarak, lenfatik ve venöz drenaj bozulabilir ve böylece dil gövdesinin şişmesine neden olabilir.

Dildeki çatlaklar, filiform ve fungiform papillalar ayrıldığında veya mukoza zarlarının büzülmesiyle oluşan yakın gruplar oluşturduklarında meydana gelir. Bu her zaman organizmada ciddi sağlık bozukluklarına olduğuna işaret eder.

Bazen dikenler kadar iltihaplı ve çıkıntılı görünebilen pürüzlü ve şiş papillalara sahip granüler bir dil, filiform papillaların mantar formlu papillalara dönüşmesinin sonucudur. Aynı zamanda, mukoza zarı damarlarına kan akışı, dönüşen mantar formlu papillaların kanla tıkanması ve bu nedenle kırmızı ve şiş görünmesiyle artar.

Kuru dil, ya tükürük üretiminin azalmasının ya da tükürüğün sulu kısmının azalmasının sonucudur. Bu, tüm organizma susuz kaldığında veya kan yoğunluğu arttığında, yani hematokrit arttığında ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda, tükürük salgılanması azalır ve bunun sonucunda kuru bir dil yüzeyi ve susuzluk oluşur.

Kuru dil insan sistemindeki su kaybının en güvenilir klinik belirtilerinden biridir. Çünkü çeşitli sebeplerden kaynaklı her türlü su eksikliği, dilin incelenmesiyle kolayca tespit edilebilir.

Fiziksel aşırı efor, ısı etkisi veya ciddi psikolojik gerginlik durumunda tükürük üretimi azalır ve sonuç olarak dilin yüzeyi kurur. Bu süreçte vücuttaki sempatik sinir sistemi aktive olurken, parasempatik sinir sistemi aktivitesi düşer. Tabi ki sinir sistemindeki bu etkileşim otonom sinir liflerinin neden olduğu bir etki sonucu kan damarlarının çapı daralır. Sonuç olarak, dile ek kan zorlanır ve kırmızı renk değişikliğine neden olur. Bu şekilde kızarmış dili olan kişi ayrıca yüksek tansiyon (hipertansiyon) belirtileri gösterebilir.

Dil bir tarafa doğru eğilmiş ise felç düşünülür. (Hipoglossal sinir – on ikinci kranial sinir merkezi veya çevresel seyrinde tek taraflı bozulmasını ifade eder.) Bu, beyin kanaması (felç), beyin hasarı veya beyin tümörlerinde meydana gelir.

Dil yüzeyinin sarımsı bir tabaka ile kaplanması filiform papillaların nasırlı uçlarında daha fazla artış olması nedeniyle oluşur ve bu gibi durumlarda dilin yüzeyinde hafif bir iltihaplanma bile meydana gelebilir.

Sarı bir renk değişikliği bakteriyel etkiden de kaynaklanabilir.

Dil yüzeyinin siyah bir tabaka ile kaplanması, filiform papillaların nasırlı uçlarında çok güçlü bir artışla ilişkilidir ve nasırlı çıkıntıların yoğun şekilde çoğalması sonucu dilin yüzeyine kahverengimsi siyah bir görünüm verir.

Siyah renk değişikliği belirli mantar türlerinin büyümesinden, dehidratasyonla birlikte görülen yüksek ateşten, bulaşıcı veya kronik hastalıklardan, mide ve bağırsaklarda fonksiyonel bozukluklarından, mantar enfeksiyonundan, uzun süreli ve gereksiz antibiyotik kullanımından kaynaklanabilir.

Dilin yüzeyindeki kaplama kalınlaşırsa, bunun nedeni hastanın çok az yemesi veya sadece sıvı veya yarı sıvı yiyecekler tüketmesi olabilir.

Bu, normal yiyecek alımının neden olduğu dil yüzeyindeki mekanik sürtünmeyi azaltır. Kalın bir kaplama ayrıca yüksek ateş ve tükürük üretiminin azalmasıyla oluşan su kaybından da kaynaklanabilir. Bu da dilin doğal temizleme mekanizmasını bozar. Filiform papillalar daha uzun hale gelirse, kaplama da daha kalın hale gelebilir.

Dil gövdesinin normal rengi
Normal bir dil pembe, yumuşak, esnek, hafif ıslak ve “kaplama” olarak adlandırılamayacak ince beyazımsı bir tabaka ile kaplıdır.
Böyle bir dile sahip bir hasta ciddi şekilde hasta değildir. Kişi, sadece yüzeysel olarak organizmayı etkileyen hafif bulaşıcı hastalıklarda böyle bir dille karşılaşır.

Dil gövdesinin normal rengi

Böyle bir dilin rengi kesinlikle normalden daha açıktır.

Bu, genellikle zayıflığın ve kanlanmanın yetersizliğinin bir işareti olan soğuk algınlığı ve zaafiyet durumuna karşılık gelir.

Hafif, beyaz dil

Nobel ödüllü Albert Einstein, dilini tüm dünyaya (Basına) çıkarıyor..!!

Neden?

Çünkü

İnsan dili, entelektüel anlamı söz konusu olduğunda muhatabına karşı savunmasız ve büyüleyici arketipal bir organdır.

Bu fotoğrafta görüldüğü gibi, Albert Einstein’ın böylesine doğan ve anlık bir tepki ile dilini göstermesinin insan etkileşiminde ne kadar önemli bir işlevi olduğunun yanı sıra (tıbbi bağlamda) durumu hakkında önemli bilgiler elde edebileceğimizi de göstermektedir..

Einstein’ın dili bilinçaltında beden ve zihin, doğa ve ruh arasındaki boşluğu kapatır. (Descartes bu hususu res extensa ve res cogitans arasındaki Kartezyen ayrımı larak adlandırır)

Bu fotoğrafta Albert Einstein’ın dilini incelediğimizde; dili dar, gergin ve hafifçe büzülmüş, kenarları şiş ve kırışık görünüyor.

Muhtemelen fotoğrafınn çekildiği günlerde uykusuzluktan muzdarip. Bir mide rahatsızlığından ve kabızlıktan etkilenmiş olabilir. Şişmiş kenarlar, yükselen karaciğer
sorununu ve müteakip olarak içindeki huzursuzluğun boşalımı olarak da basına dil çıkardığını söyleyebiliriz.

Dil tanısı, hekimin hastasını gerçek ve rasyonel olarak anlamasını sağlar.

Dil konusundaki bilgi ve tecrübenin günümüz tıp teknojisi ile koordineli olması durumunda hastalara verilecek sağlık hizmeti kalitesini arttıracağı sanırım tartışmaya gerek olmayan bir husustur.

Özetle;

Giriş yaptığım Dil tanısı, sizlerin fiziki öz değerlendirmenizi yapmanız için de yararlı olacağı düşüncesindeyim.

Sonraki Dil tanısı yazılarında gördüklerinizi değerlendirmeniz hususunda fotoğraflarla birlikte bilgilendirmelere devam edeceğim.

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Dilde Hiperpigmentasyon ve Sistemik Semptomlar https://www.aafp.org/pubs/afp/issues/2020/0415/p499.html

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Yaşınıza Bakmayın Geç Değil

50 yaş üstü erkeklerde “Daha az ye ve daha çok hareket et.” kilo vermek için yeterli değildir.

Kişinin, metabolizması, hormonları, alışkanlıkları sessizce yağ kaybetme yeteneğini kontrol eder.

Lakin 50 yaş üstü erkekler yaşlarına bağlı değişimler sebebiyle kilo verme konusunda genç yaşlarına göre daha büyük zorlukla karşı karşıyadır. Vücutlarındaki değişimlere uyum sağlayamazlarsa yağ (kilo) kaybı neredeyse imkansız hale gelir

Yaşa bağlı süreci doğru yaşamaları ve aşağıdaki kurallara bağlı kalmaları durumunda kilo vermeleri mümkün olduğu gibi kas kütlelerini de sağlıklı seviyeye getirebilirler.

Ne yapmalısınız ?

Sırayla inceleyelim…

Uyku Yağ Kaybını Kontrol Eder

Yeterince uyumuyorsanız vücudunuz yağ yakmayı reddeder. Yapılan araştırmalar, uyku eksikliği nedeniyle diyet yapan erkeklerin yağdan çok kas kaybettiğini gösteriyor. Öncelikle uykunuzu düzeltin; her gece en az 7 saat kaliteli bir uyku uyumalısınız.

Beslenme Planı – Ketojenik Diyet

Beslenmenizi planlamalısınız. Diyetlerin çoğu kilo vermek için işe yarar lakin çoğu sürdürülemez olduklarında başarısız oluyorlar. Önemli olan, sizi aç bırakacak kısıtlayıcı bir diyet değil, yaşam tarzınıza uygun yapılandırılmış bir yemek programıdır.

En iyi yemek planlaması ketojenik diyetle birlikte günlük iki öğün ve öğünler arası 16 saat olacak şekilde düzenleme yapmaktır.

Ketojenik Diyet ile birlikte örneğin:

Günün ilk öğünü saat 11.00 (8 saat ara olacak) ikinci öğünü saat 19.00 da olacak şekilde

Öğün aralarında meyve – abur cubur vb gibi hiçbir atıştırmalık tüketilmeyecek. Öğünler arası mide ve barsak sisteminin dinlenmesi sağlanacak.

Su Tüketimi

Hidrasyon yağ kaybı için sıhhatli hiledir. Vücudunuz, her biri su gerektiren milyonlarca küçük kimyasal reaksiyon yoluyla yağ yakar.

Ne kadar su içmelisiniz?

Her yerde ne kadar su içeceğinize dair formüller hesaplar görüyorsunuz. Kaç litre içeceksiniz ne zaman içeceksiniz ve benzeri hepsini unutun..!!

Sadece idrarınıza bakın..

Her idrarınız su renginde – çok açık sarı aralığında olacak şekilde içtiğiniz suyu ayarlayın.

Tuvalete gittiniz idrarınızın renginde koyulaşma mı var?

Hemen bir bardak mümkünse birkaç bardak su için..

İdrarınız çok mu koyu renk?

Bir sonraki tuvaletinizi yapana kadar sık aralıklarla su için…

Bir süre bu işlemleri dikkatle yaptığınızda alışkanlığınız haline gelecek…

Hareket Edin

Spor salonuna gitmeniz şart değil. Bilin ki spor salonları tek çareniz – yolunuz değil.

Sadece her gün harekete ihtiyacınız var. Asansör yerine merdivenleri kullanın. Yürüme imkanı olan durumlarda arabanızı – otobüsü vb gibi kullanmayın. Evde bir şey istemeyin siz yapın. Sofrayı hazırlamaya, temizliğe vb gibi eşlik edin..

Egzersiz yardımcı olur, ancak kilo kaybının birincil itici gücü değildir.

Günlük 45 dakikalık aktivite (yürüyüş, esneme, vücut ağırlığı hareketleri) metabolizmanızı, açlığınızı düzenler, insülin duyarlılığını artırır ve yağ yakar.

Youtube da bolca ev egzersizi bulabilirsiniz kendinize uygun olanı seçin.. Düzenli olarak uygulayın.

Metabolik Direnç Antrenmanı

Kardiyo çok önemlidir. Lakin yaş 50 ve üzeri gençler..Evet siz..!!

Kaslarınızda yıllar içinde erime – azalma olduğunu (Sarkopeni) biliyorsunuz. Yada şimdi öğrendiniz.

Kaslarınız erirken – azalırken unutmayın ki kas kütlesi olan kalbiniz de zayıflıyor. Bu durumda kaslarınızı – kalbinizi kuvvetlendirmelisiniz.

Metabolik Direnç Antrenmanı, yoğun ve etkili kardiyo ve kas antrenmanını birleştiren bir egzersiz yöntemidir. Sonraki 48 saat boyunca kas oluşturmaya, metabolizmayı hızlandırmaya ve yağ yakmaya devam eder.

Örnek tekli bir egzersiz

Haftada 3 – 4 gün = maksimum yağ yakımını sağlayabilirsiniz.

Bu örnek programda her büyük kas grubu haftada 2 kez çalıştırılıyor.

Doğal Olandan Vaz Geçmeyin

Takviye Reklamlarına Kanmayın

Takviyeler – Kimyasallar sizi kurtarmaz. Yağ yakıcıları unutun.

Kilo vermek tek hedef olamaz. Sağlıklı kilo vermek hedefinizi olmalı.

Probiyotikler – Daha iyi sindirim ve kilo kaybı için bağırsak bakterilerini ideal miktara ulaştırır. Lakin SİBO, İBS varlığında probiyotik kullanımı hem sorununuzu hem de yağ yıkımı ile birlikte kas yıkımınınızı arttırır.

50 yaş üstü siz erkekler inatçı göbek yağlarıyla yaşamak zorunda değilsiniz.

Yukarıdaki adımları izlerseniz, kendinizi aç bırakmadan veya etkisiz egzersizlerle zaman kaybetmeden vücudunuzu sağlıklı, zinde ve yağsız hale getirebilirsiniz.

Geç değil… Geçmişde yaşamayın, Anı yakalayın…

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Ketojenik Diyet de Nedir? https://tetkik.com.tr/2025/01/04/19282/

⭐️⭐️ Ağır Egzersiz Yaparken Ketojenik Diyet mi? https://tetkik.com.tr/2025/01/11/19291/

⭐️⭐️ Direnç Antrenmanı Metabolik ve Zayıflık Sendromlarına Karşı Etkili Bir Araçtır https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3168930/

⭐️⭐️ Yaşlanan insanlarda metabolik değişiklikler: güncel kanıtlar ve tedavi stratejileri https://www.jci.org/articles/view/158451

⭐️⭐️ Egzersizin Metabolik Etkileri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/27348753/

Direnç egzersizi ve eğitiminde testosteron fizyolojisi: yukarı akış düzenleyici unsurlar https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/21058750/

⭐️⭐️ Sarkopeni ve yaşlanma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/12822704/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

İdrarınıza Mikroskopla Bakalım

İdrarınızı Verdiniz

İdrarın analiz edilmesinin bir diğer basamağı da fotoğrafta da gördüğünüz gibi bir miktar idrarı lamın (Lam, mikroskop altında incelenecek maddelerin, üzerine konulduğu ya da yayıldığı, dar ve uzun, yassı cam parçası. Lamel, lam üstüne konularak mikroskop altında incelenecek cismin üstüne kapatılan küçük, dört köşe veya yuvarlak ve çok ince cam parçası) üzerine konur ve üzerine lamel kapatılarak mikroskop altında deneyimli bir laboratuvar personeli tarafından incelenir.

On kat büyütülmüş idrar tortusu bol miktarda epitel hücre gösterir. Bunlar genital organlardan gelen hücrelerdir ve bunların varlığı önerilen idrar örnekleme prosedürlerinin takip edilmediğini gösterir.

Aşağıda bahsedilen maddelerin hemen hepsi eser miktarda olabilir. Lakin normalden fazla görülmesi durumunda ilgili hekim tarafından hastanın şikayetleri ile birlikte değerlendirilerek farklı tetkik ve tahliller istenebilir.

Lökositler (Akyuvarlar)

İdrarda lökositlerin 0 – 5 arası olması normal kabul edilir.

Bu miktarın üstünde lökosit varlığı enfeksiyona, inflamasyona yada kontaminasyona bağlıdır.

Genelde çoğu Nötrofildir.

Örneğin İdrarda eozinofil varlığı Akut İnsterstisyel nefrit hastalığının önemli bir bulgusudur.

Lenfositler üriner tüberkülozda görülür.

Kırmız Kan Hücreleri (Eritrositler)

Her idrarda 5 – 10 arasında normal olarak görülür.

Eritrosit miktarınıN 10’un üzeri olması böbrek, idrar yolları hasarına işaret eder.

1 litre idrarda 1 ml kan varlığı idrarı kırmızı yapmaya yeter = Gros hematüri denir.

Hematüri – İdrarda eritrosit hücresinin yüksek olması. (Halk arasında kanlı idrar)

40 kat büyütülmüş idrar tortusu birçok sağlam (izomorfik) eritrosit gösterir

Gros hematüri her zaman devamlılık arz eden kanama anlamına gelmez.

Mikroskobik hematüri en az 2 – 3 idrar örneğinde her sahada 3 eritrosit görülmesidir.

Hematüriler geçici yada kalıcı olabilir.

Geçici hematüri daha çok gençlerde görülür bir süre sonra kaybolur.

Kalıcı hematüriler ise daha çok >50 yaş üstünde görülür geçici olsa bile ciddiye alınıp incelenmeyi gerektirir.

Kalıcı hematüriler detaylı tetkik edilmelidir, böbrek ve böbrek kaynaklı olmayanlar olarak ikiye ayrılır.

Böbreklerdekiler de glomerüler olanlar ve olmayanlar diye ayrılır.  

Glomerüler renal hematürilerde: Eritrosit silendirler, dismorfik eritrositler ve >500 mg/dl proteinüri görülür.

Glomerüler renal hematürilerde idrar kola rengindedir.

Hematürlierin incelenmesinde hastadan alınan bilgiler çok önemlidir.

Örneğin: Ani başlayan yan ağrısı ile başlayan aynı taraf kasığına yayılan, bulantı kusmanın eşlik ettiği hematüriler genelde taşa bağlıdır.

İdrarda yanma, ateş ile beraber ise pyelonefrite, idrar yolu enfeksiyonuna bağlıdır.

Bir boğaz enfeksiyonunu takiben birkaç hafta sonra ortaya çıkan hematüri post streptokoksik akut glomerülonefrit yada immünglobülin (IgA ) nefropatisidir.

Hematürinin nasıl geldiği de önemli:

  • İşemenin başında görülen hematüri idrar yollarının çıkışına yakın bölge hastalıklarına – sorunlarına bağlıdır,
  • İşemenin sonunda görülen hematüri mesane (idrar torbası)- idrar torbasına yakın ürethra (idrar kanalı) yada prostatik (prostat bölgesi) üretradan kaynaklanabilir.
  • Miksiyon boyunca kanama ise üst üriner sistem kaynaklıdır.

Aile hikayesi de hematüri tanısında çok nem arz eder.

Familal (Ailesel – Genetik) özellikli hematüriler:

  1. Polikistik böbrek hastalıklarında
  2. Alport sendromunda
  3. Orak hücre nefropatisinde
  4. Familial nefropatilerde (thin basal membran nefropatisi) görülür.

Silendir

Böbrek tüplerinde sıkışmış protein, iltihap hücreleri, epitel hücreleri yada atıkların tüp şeklini alarak atılmalarıdır.

Fazlaca görülmesi böbrek hastalığını işaret eder.

Hyalen silendirler normal de bulunabilir bunun dışındaki silindirlerin bulunması renal hastalıkları işaret eder. 

Hatta silendir içerisindeki hücre patolojinin yerini gösterir.

Silendiri oluşturan organik matriks Tamm – Horsfall mukoproteinidir. Silendir oluştukları tübülün şeklini alırlar, sadece distal tüplerde ve toplayıcı kanallarda silendir oluşur. Proksimal tüplerde ve Henle kulpunda silendir oluşmaz.

İdrar pH sının düşük olması ( asit idrar), idrar akımının az olması, idrar elektrolitlerinin yüksek olması silendir gelişimini tetikler. (yani protein denatürasyonu yapan asit, yavaş akım ve tuz varlığı gibi şeyler silendir oluşumunu arttırır).

Hyalen silendir sağlıklı kişilerde de görülür ve varlığı bir hastalığı göstermez. Aşırı egzersiz, susuz kalma, diüretik kullanımı ile artar.

Eritrosit selendir varlığı ise glomerülonefrit ve vaskülit tanısı koydurur.

Lökosit silendir ve piyüri varlığı piyelonefrit, renal tüberküloz, tübüloinsterstisyel nefritte görülür. Çamurumsu kahverengi silendirler akut tübüler nekroz için diagnostiktir. Waxy-kaba silendirler ilerlemiş böbrek yetmezliklerinde görülür. Yağlı (fatty) silendirler ve lipidüri ve polarize mikroskopta Malta haçı görüntüsü nefrotik sendromda görülür.

Bakteri ve mantarlar

Enfeksiyon varlığını gösterirler.

İdrar sedimentinde bakteri enfeksiyona yada kontaminasyona bağlıdır.

Normal idrar da maya hücreleri görülebilir, vajen, ürethra veya mesane kaynaklı olabilir genellikle kandida çeşitleridir.

Normal idrar sedimentinde bakteri görülmez. Ancak idrar iyi bir besiyeridir ve en ufak kontaminasyon oda ısısında hızla ürer.

İdrar tahlilinde nitrit ve lökosit esteraz varlığı üriner enfeksiyonu gösterir.

Ancak her sahada 15 – 20 yassı epitel var ise bu kontaminasyondur.

İdrar tahlilinde 15 – 20 epitel var ise bu idrar kontaminedir. Kültür için yeni örnek alınmalıdır.

Şüpheli vakalarda suprapubik aspirasyon ile alınan idrarda bir koloni bile enfeksiyonu gösterir.

Genel olarak 100.000 koloni/ ml ve üzeri ( tek bakteri) anlamlı bakteriüriyi gösterir. 100.000 koloni/ml nin altı ve birden fazla bakteri çeşidi var ise bu kontaminasyondur.

Epitel Hücreleri

İdrarda squamöz epitel yani yassı epitel dışarıdan bulaşır.

Yassı epiteller eksternal ürethral kaynaklıdır.

Transisyonel epiteller mesane kaynaklıdır.

İdrarda her sahada 15 – 20 yassı epitel varlığı kontaminasyon işaretidir.

40 kat büyütülmüş idrar tortusu tübüler epitel hücreleri – tübüllerin protein dökümlerine birikmesiyle oluşur.

Kristaller

Özellikle ürat kristalleri, oksalat kristalleri gibi metabolik artıklar böbrek taşlarının işaretçisidir. Fazlalığı halk arasında kum dökmek olarak anılır.

Birçok ilaç da idrarda kristal görüntüsüne yol açar. Kristallerin şekli, rengi ve idrar pH sı tanımlamada önemlidir.

Kalsiyum Oksalat (zarf şekilli) kristalleri ile birlikte akut böbrek yetmezliği varlığı etilen glikol (antifiriz) zehirlenmesinde görülür.

Bol miktarda ürik asit kristali (elmas yada fıçı şekilli) ile birlikte akut böbrek yetmezliği tümör lizis sendromunda olur.

Hekzagonal sistin kristalleri sistinüride görülür.

Struvite kristaller: magnezyum amonyum fosfat ve triple fosfat taşları üreyi parçalayan enfeksiyonlar sırasında (Proteus, Klebsiella enfeksiyonu) görülür.

Polarize ışık altında idrarda ürik asit kristalleri. (Gerçek idrar görüntüsüdür)

Aklınızda Olsun

İdrar tahlili tek başına bir hastalık teşhisi koydurmaz.

Hastanın şikayetleri muayene bulguları ve diğer bulgular eşliğinde değerlendirildiği zaman idrar tahlili önemlidir.

Yani ay hali – adet görme sırasında idrarda kan görmek hiçbir şey ifade etmeyecektir.

Birçok ilaç alan hastanın idrarında kristal görmek de taş düşüreceğini göstermez.

Kabaca sağlıklı ve hiçbir yakınması olmayan bir bireyin idrar analizindeki hafif sapmalar genellikle araştırma gerektirmez ancak böbrek, idrar yolları hastalıkları, metabolik hastalıklar nedeniyle tedavi takip altındaki hastalar da ise idrar tahlilindeki değişiklikler çok önem arz eder.

Doğal Yaşayın

Doğal Beslenin

Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilir

⭐️⭐️ İdrar tahlili https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557685/

⭐️⭐️ İdrar tahlili: kapsamlı bir inceleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/15791892/

⭐️⭐️ Böbrek Hastalığının Tanısı ve Tedavisinde İdrar Sediment İncelemesi: Temel Müfredat 2019 https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30249419/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Coğrafya Sağlığınızda da Kader mi?

Ağız kokusu,

Şişkinlik, ishal ardından kabızlık,

Genital bölgesinde pişik ve kızarıklıklar.

Hastanın başvuru şikayetleri…

Hekim olarak ben ne yapmalıyım?

Tabi ki öncelikli olarak sorular sorarım. (Sadece hedefe gitmemizi sağlayanları yazacağım)

Hekim: Yaşınız Kaç? Hasta: 35

Hekim: Nerelisiniz? Hasta: Çorumluyum

Hekim: Ne zamanlar şikayetiniz oluyor Hasta: Sütlü gıdalar yediğimde

Hekim: Sütlü gıdalar yediğinizde başka sorunlar da oluyor mu? Hasta: Cildimde ve saçlarımın derisinde egzema da oluyor.

Hekim: Kullandığınız bir ilaç var mı? Hasta: Cildime krem kullandım. İyi geliyor. Ama bırakınca tekrarlıyor. Saçlarıma da arada sürüyorum. Gaz için de çiğneme hapı kullanıyorum. Pişik için mantar kremi. Ağız kokusu için soğuk algınlığı spreyi bir de mide koruyucu kullanıyorum.

Teşhis: Bildiniz mi? Coğrafya Kader Dedirten Bir Hastalık !!!

Haydi teşhise giden yolda birlikte ilerleyelim…

Hasta sütlü gıdalar yediğinde şikayetleri başlıyor..!!

Ne olabilir?

Şeker..!! Evet olabilir. Sadece tatlı gıdalarda olmaz şeker. Birçok gıdanın içerisinde mevcut.

Mesela, pirinç, ekmek, patates, portakal, süt, yoğurt, domates ve liste uzayıp gidiyor. Az veya çok hepsinde şeker var.

Şekerleri hatırlayalım; Glikoz, Fruktoz, Galaktoz gibi

Hastamızın da sorunu olan süt ve sık tüketilen gıdalardan patates ve küp şekere bakalım;

SÜT: (Galaktoz + Glikoz)➖(Galaktoz + Glikoz)➖(Galaktoz + Glikoz)➖…

ÇAY ŞEKERİ: (Glikoz+Fruktoz)➖(Glikoz+Fruktoz)➖(Glikoz+Fruktoz)➖….

PATATES : (Glikoz+Glikoz)➖(Glikoz+Glikoz)➖(Glikoz+Glikoz)➖….

(Glikoz+Glikoz) = Maltoz

(Glikoz+Fruktoz) = Sükroz

(Galaktoz + Glikoz) = Laktoz

Maltoz, Sükroz, Laktoz bunlar Disakkarit (Di = 2 Sakkarit = Şeker)

Araya renklendirilmiş bilgileri yazdım ki anlaşılması kolay olsun.

SÜT – ÇAY ŞEKERİ – PATATES bunlardan herhangi birini yediğinizde AMİLAZ isimli parçalayıcı enzim ağızdan itibaren işe koyuluyor. Lakin bu AMİLAZ ‘ın tek becerebildiği aradaki ➖ bağları parçalayabilmek. (Yukarıya bakın parantezler arasındaki uzun çizgi bağı koparıyorlar)

Yani…

Patates yediğinizde AMİLAZ ile parçalanma sonrasında (G + G) kalır

Süt ürünleri yediğinizde AMİLAZ ile parçalanma sonrasında (GA + G)

Çay sekeri tükettiğinizde AMİLAZ ile parçalanma sonrasında (G + F)

Bu aşamada sorun şu: Disakkaritler (Di = 2 Sakkarit = Şeker) bağırsaklardan geçerek kana ulaşamaz.

İşte geldik zurnanın zırt dediği yere…

(Di = 2 Sakkarit = Şeker) Disakkaritleri de parçalayacak bir şeyler lazım.

İnce bağırsağın girintili çıkıtılı fırçaya benzer yüzeyinde sonu ”AZ” ile biten enzimler lazım. (Parçalayıcı/sindiren demek) Hatırlayın yukarıda AMİLAZ vardır. (Ağızda – midede)

İnce barsaklarda da;

MALTAZ – (Glikoz+Glikoz) = Maltoz’u parçalar. Yani disakkariti oluşturan Glikoz ları birbirinden ayırır. Çok patates yediğinizde emilimi arttırmak için de çok MALTAZ üretilir.

SÜKRAZ – (Glikoz+Fruktoz) = Sükroz’u parçalar. Yani disakkariti oluşturan Glikoz + Fruktoz ‘u birbirinden ayırır. Çok çay şekeri tükettiğinizde emilimi arttırmak için de çok SÜKRAZ üretilir.

LAKTAZ – (Galaktoz + Glikoz) = Laktoz’u parçalar. Yani disakkariti oluşturan Galaktoz + Glikoz‘u birbirinden ayırır.

İşte geldik zurnanın zırt dediği yere…

Süt içtiniz veya sütlü gıda tükettiniz. İnce barsağa, (Galaktoz + Glikoz) = Laktoz olarak geldi. LAKTAZ’ dan 20 – 30 adet var. Olanlarda içilen sütün yada yenilen sütlü gıdanın küçük bir kısmını parçaladı. Gerisi kaldı ortada.

Sonu ”AZ’‘ ile biten diğer tüm parçalayıcı enzimler ne kadar gıda gelirse o kadar üretiliyordu. Lakin LAKTAZ da durum öyle değil.

Niye..?

Çünkü hastamız Çorumda, Anadolu topraklarında doğmuş. Hatta sülalesi de 10 kuşak geriye Çorumlu. N yemiş içmişler. – Bulgur pilavı, Hingel, Leblebi, Tirit, Katık dolması, İskilip dolması, Ekmek – derken sütten uzak doğmuş, büyümüş kuşaklar geriye doğru yüzlerce yıl bu şekilde sürüp gitmiş…

Laktoz İntoleransı %70-80 bu topraklarda… Daha bilimsel bir dile geçersek aslında bu sorun Genetik…!!

Niye Ürdünlüde, Danimarkalıda, Holladalıda yok bu sorun?

Aslında nadiren var da Anadolu insanının tam tersi.. Onlarda 10 kuşak bol bol süt tüketmişler.. Barsak yapısı adapte olmuş. LAKTOZ üretimine alışmış.

Anadolu coğrafyasında barsaklar alışmamış ki süte..

Evliya Çelebi Seyahatnamesinin 2’nci cildinin 407’nci sayfasında, bölgenin havasının astım hastalarına iyi geldiğinden söz edilir. Bu sebeple Selçuklu Sultanı Kılıçarslan, hasta olan oğlu Yakup Mirza’yla ile birlikte yüzlerce çorluyu (bakımsız, zayıf, hastaları) buraya göndermiş ve bu kişiler sağlığına kavuşmuştur. Bundan dolayı şehre ‘Çorum’ denilmiştir.

Araya biraz tarihten parça koymamın sebebi ”Coğrafya Kaderdir” sözünün bir kere daha gerçekleştiğini gözler önüne sermekti. Bilimsel dille genetiğimiz böyle.

Dönelim hastaya (Oturmuş olsa da sonuç olarak bekletiyorum)

(Galaktoz + Glikoz) = Laktoz’un çoğu parçalanamadan kalmıştı. Hatırlayın..!!

Laktoz da ne var? Glikoz. (Şeker) Şeker su çeker. Peki nereden çekecek suyu?

Suyun bir kısmı hücrelerden geliyor. Tabi ki hücreler susuz kalıyor.

Bağırsağa fazla su gelince tabi ki hastamızda ishal başlar.

Barsak bakterileri birikmiş karbonhidratlardan (Nişasta, glikoz vb gibi) karbondioksit ve hidrojen gazı oluşturur. Bu iki gaz birleşerek Metan gazını meydana getirir. Ağız kokusu da yapar.

Hastamızdaki karın şişkinliğinin de ağız kokusunun da sebebini de anlamış olduk.

Bitti mi? Tabi ki Bitmedi…

İshal var. Gaz var. Bağırsaklardaki yararlı bakteriler ölüyor. Bağırsak florası bozulmaya başlıyor.

Gaz bağırsakları şişirince süzgeç görevi gören delikleri (porları) büyüyor.. Tabi ki genişleyen deliklerden bu seferde zararlı maddeler, toksinler geçerek kana karışıyor.. (Geçirgen Bağırsak)

Kanın içine yabacı madde girerse vücudun savunma mekanizmaları harekete geçiyor. Zararı maddelere karşı otoimmün yanıt – bağışıklık yanıtı veriyor.

Otoimmün yanıt – bağışıklık yanıtı vücuttaki ilk sonuç Egzema – Sedef lezyonları ile kendini gösteriyor. Hastamızın cildinde ve saçlı derisindeki egzemanın da sebebini gördük.

Ne kaldı geriye?

Eveeett… Parçalanamadığı için sindirilemeyen şekerlere ne oldu? değil mi?

Evet o şekerler de dışkı ile dışarı atılır. (İnsan idrar ve dışkısında normalde şeker olmaz)

Dışarı atılan şeker hava ile temas ettiği cilt üzerinde oksitlenir ve asitli olur. Sonucu olarak da ciltte pişik kızarıklık oluşur. Hastamızın bir sorununun sebebini daha öğrendik.

Ertesi gün oldu…

Dün hücrelerden su çekilip bağırsakta ishale neden olmuştu. Lakin hücreler kurumuştu ya..

Bugün de kaybettikleri suyu geri almaya çalışan (ozmoz). hücreler ve dokular bağırsaktaki sıvıyı çekmeye başlarlar ve kabızlık meydana gelir. Ki hastamız da aynı şekilde tarif etmişti sorununu.

Sıra geldi tedaviye…

Hastanın beklentisi: Reçete yazılması. Hem de en iyisinden 10 numara 5 yıldız ilaçlardan bol bol.

Hekim: Süt ve süt ürünleri içeren gıdaları tamamen kesin. Üç hafta sonra tekrar görüşelim.

Hasta: Ama ilaç yazmadınız…!! İlaç olarak ne kullanayım?

Hekim: Mümkünse üç hafta hiç ilaç kullanmayın. Bu sürede özellikle ilk hafta ara ara şikayetleriniz olabilir. O zaman da elinizdeki ilaçlardan şikayetlerinize göre kullanın. Sadece mide koruyucu zannettiğiniz o ilacı hiç kullanmayın.

Üç Hafta Sonra

Hekim: Nasıl oldunuz? Şikayetler ne durumda?

Hasta: Kaç yıldır çekiyorum. Ne ilaçlar kullandım fayda görememiştim. Son bir hafta ilaç bile kullanmama gerek kalmadı.. Pişik kalmadı. Cildim ve saçlarımdakiler azaldı. Karnımda hiç sorun kalmadı.

Üç Ay Sonra

Hasta: Hocam şikayetlerim aynen tekrarladı. Hiç memnun değilim tedaviden. Beni iyi edemediniz

Hekim: Sütlü bir şeyler mi yediniz?

Hasta: Evet yedim hocam da ne alakası var. Dediklerinizi yapmıştım. İyileştim ya

Hekim: Hayat boyu sütlü ürünleri tadımlık az az yemeniz gerektiğini söylemiştim.

Sonuç – Uyarı – Bilgi

  • Tüm süt ürünleri az veya çok laktoz içerir. O sebeple Laktoz intöleransınız var ise akıntıya karşı kürek çekmeyin boşuna. Sadece yorulursunuz. Her durduğunuzda daha da geri gidersiniz.
  • Laktoz intöleransı ile laktoz alerjisi farklı şeylerdir. Laktoz alerjisinde bir yudum süt bile içilemez.
  • Sütteki yağ oranı arttıkça, laktoz oranı düşer. Yağsız sütlerde laktoz daha yüksek. O sebeple çok reklamı yapılan çok işleme tabi tutulmuş süt ve süt ürünlerinin neden olduğu bir çok sorundan biri de laktoz intoleransıdır.
  • Peynirlerde sertlik / sıkılık derecesi arttıkça laktoz oranı düşer. Mesela kaşar peyniri beyaz peynire göre daha az laktoz içerir.
  • Laktoz intöleransında belirli bir laktoz seviyesine kadar kişide reaksiyon gelişmez. Bu durum ırklara göre değişir.
  • Sedef, ürtiker, egzama, lupus, Rozasea, İBS, SİBO, Ülseratif kolit, Crohn gibi hastalıklarda istisnasız süt ürünlerini kesmek gerekir. Çünkü bu kişilerde laktaz sayısı daha azdır.

Süt Ürünleri Sağlıklı Değil mi?

Kesinlikle süt ürünleri sağlıklıdır..!!

Laktoz İntoleransı olan kişi sağlıklı değildir… Sağlıklı gibi davranmamalıdır…!!

Egzemanız mı var? Sedefiniz mi var? İBS hastası mısınız? SİBO hastası mısınız? Sık sık Ürtiker mi geçiriyorsunuz?

O zaman süt ve süt ürünlerini bir süre keserek laktoz intoleransınız olup olmadığını kendi kendinize deneyebilirsiniz.

Sağlık durumunuza daha doğrusu genetik yapınıza uygun beslenmelisiniz.

Coğrafya Kader Dedirten Hastalık

Laktoz İntoleransı

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bağırsakta Metan Gazı Oluşumu

Metabolik ürünler olarak hidrojen ve karbondioksit üreten bakteriler genel olarak popülasyonda çok daha yaygın olarak dağılmışlardır ve benzer şekilde kolonla sınırlıdırlar. Bu bakteriler fermente edilebilen substratlara bağımlıdır, bu maddeler esas olarak hem sindirilemeyen hem de ince bağırsak tarafından emilemeyen karbonhidratlardır. İnce bağırsak laktaz eksikliği olan hastalarda bu tür maddelerden biri sütte bulunan bir şeker olan laktozdur. Laktaz eksikliği, ince bağırsağın akut bir hastalığının sonucu olarak geçici olarak ortaya çıkabilir veya kronik enterik hastalığın sonucu olarak uzun vadede ortaya çıkabilir. Daha yaygın olarak, uzun vadeli laktoz eksikliği yaşamın ilk yirmi yılında otozomal resesif bir temelde gelişir. Bu nedenle, Kuzey ve Batı Avrupalılar dışındaki etnik kökenli çoğu insan, laktozu emilebilir bileşenleri olan glikoz ve galaktoza parçalama yeteneğinde bozulmaya sahiptir. Bu tür kişilerde laktoz emiliminin bozulma derecesi değişir, %75’e kadar çıkar ancak genellikle yaklaşık %50’dir. Bu varyasyon, laktaz eksikliği olan kişiler arasında bile laktoz toleransının geniş aralığını açıklar. Ek olarak, normal kişiler bile laktoz yükünün %8’ine kadarını ememez.

Doğal Yaşayın – Doğal Beslenin – Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilir

⭐️⭐️ Karın Gazı https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK417/

⭐️⭐️ Bağırsak gazıyla ilgili sorunlar https://www.racgp.org.au/afp/2013/may/wind

⭐️⭐️ Laktoz İntoleransı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30335318/

⭐️⭐️ Laktoz intoleransı: Daha Fazla Bilgi Edinin – Laktoz intoleransı olan kişiler ne yiyebilir? https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK534631/

⭐️⭐️ Laktoz intoleransı: Tanıdan doğru tedaviye https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24443063/

Laktoz intoleransı https://medlineplus.gov/genetics/condition/lactose-intolerance/

⭐️⭐️ Laktoz malabsorpsiyonu ve intoleransı hakkında güncelleme: patogenez, tanı ve klinik tedavi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31427404/

⭐️⭐️ Laktoz intoleransı: Patogenezi, tanısı ve tedavisi hakkında güncelleme https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33887513/

⭐️⭐️ Yetişkinlerde laktoz intoleransı üzerine probiyotik uygulamasının etkileri: Bir meta-analiz https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0022030223002710

⭐️⭐️ Laktoz İntoleransı Tanımı ve Gerçekleri https://www.niddk.nih.gov/health-information/digestive-diseases/lactose-intolerance/definition-facts

⭐️⭐️ Laktoz intoleransı ve laktaz eksikliği https://bestpractice.bmj.com/topics/en-us/798

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Yangından mı Kanserden mi Korunalım?

PBDE – Polibromlu Difenil Eterler

Nedir bu Polibromlu Difenil Eterler (PBDE)…!!

Perdelerin, halıların, döşemelerin, mobilyaların, elektronik aletlerde, poliüretan köpüklerde ve diğer birçok ev eşyalarının alev almasını önlemek için (alev geciktirici olarak) kullanılan kimyasalların başında geliyor. BDE 47, 99, 100, 153 ve 183

Yaygın kullanımları nedeniyle PBDE‘ler toprak, hava, su, toz ve hayvan dokularında tespit edilmiştir. Ayrıca PBDE’ler karaciğer, böbrek, yağ, beyin, anne sütü ve plazma dahil olmak üzere çeşitli dokularda bulunmuştur.

Yapılan araştırmalarda, PBDE‘lerin deriden emilebileceği ve 24 saat içinde kan dolaşımına geçebilecekleri belirlendi.

Araştırmalara göre, terli ciltten emilim kuru cilde göre daha fazla ve polimer tipi emilimi etkilemiyor.

PBDE – Polibromlu Difenil Eterler

  • Böbrek
  • Karaciğer
  • Yağ
  • Beyin
  • Anne sütü
  • Plazma dahil olmak üzere çeşitli dokularda bulunmuştur.

PBDE – Polibromlu Difenil Eterler’in sürekli birikimi

  • Hepatotoksisite
  • Böbrek toksisitesi
  • Bağırsak toksisitesi
  • Tiroid toksisitesi
  • Embriyotoksisite
  • Üreme toksisitesi
  • Nörotoksisite
  • İmmünotoksisite dahil olmak üzere potansiyel riskleri ihmal edilmemelidir.

İnsanoğlu kendi kendine neler yapıyor..!!

Yangınlardan korunmak için kullandığımız kimyasallar nelere sebep oluyor okudunuz…!!

Kanser dahil bir çok sağlık sorununa yol açtığı bilinirken kullanmak niye..?

Yangından korunmanın başka yolları da var.

Lakin kimyasalların zararlarında korunmak neredeyse imkansız..!!

Artık Uyanma Vakti – Kimyasallardan Uzak Durun

PBDE’ler çevrede biyolojik olarak birikir ve biyolojik olarak büyütülür ve dünyanın farklı bölgelerindeki su biyotoplarında genellikle nispeten yüksek seviyeler bulunur.

1970’lerin ortalarından 1980’lere kadar hem tortularda hem de su biyotasında PBDE seviyelerinde zamanla önemli bir artış oldu, buna karşın en son İsveç verileri (turna balığı ve guillemot yumurtası) seviyelerin sabit durumda olduğunu veya azaldığını gösterebilir.

Ancak, 1972-1997 yılları arasında anne sütünde üssel olarak artan PBDE seviyeleri gözlemlendi. 1999’daki gıda seviyelerine dayanarak, İsveç’te PBDE’nin diyetle alımının günde 0,05 mikrogram olduğu tahmin edilmektedir.

PBDE’ler İsveç’ten alınan anne sütü örneklerinde son 25 yıldır katlanarak artmaktadır.  https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/10811563/

Doğal Yaşayın – Doğal Beslenin – Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilir

⭐️⭐️ 3 boyutlu insan derisi eşdeğer modelleri kullanılarak polietilen ve polipropilen mikroplastiklerdeki alev geciktirici katkı maddelerinin insan dermal emiliminin değerlendirilmesi https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0160412024002216

⭐️⭐️ Polibromlu Difenil Eterlerin Toksik Etkileri ve Mekanizmaları https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10487835/

⭐️⭐️ Polibromlu difenil eterler: oluşum, beslenme yoluyla maruz kalma ve toksikoloji https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/11250805/

⭐️⭐️ Polibromlu Difenil Eterlere Maruz Kalma ve Her Nedene Bağlı ve Nedene Bağlı Ölüm Riski https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38558142/

⭐️⭐️ Çevresel endokrin bozuculara maruz kalma ve insan sağlığı https://jphe.amegroups.org/article/view/3669/html

⭐️⭐️ Polibromlu Difenil Eterler (PBDE’ler): Yeni Kirleticiler – Eski Hastalıklar https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC1069057/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Tahlillerimin Hepsi Normal Lakin Hemoglobinim Düşük

Tahlillerimin Hepsi Normal Lakin Hemoglobinim Hep Düşük

Eveeettt…

O kadar sık ki bu durum..

Hep aynı cümleleri kuruyorlar;

Demirim de ne güzel yüksek, Yıllardır kan ilacı kullanıyorum. B12 hapları kulanıyorum. Ara veriyorum sonra tekrar kullanıyorum. ” ”Biraz iyileşir gibi oluyorum sonra tekrar halsizlik başlıyor

Tabi ilk sorum: ”Kan sonuçlarınızı görebilir miyim?”

Ve sonuçlarını açıyor telefonunun ekranından.

Demir seviyesi 95 ug/dL – Normal

Ferritin seviyesi 80 ml /ng – Normal
B12 seviyesi 680 pg/mL – Normal

B9 seviyesi 14 ng/mL – Normal

Hemogram (CBC) Sonuçlarına Bakıyorum

Hemoglobin (Hgb) 7.8 gram (g/dL)Çok Düşük – (Normal değerler: Erkekte: 13,8 ila 17,2 gram (g/dL Kadında 12,1 ila 15,1 gram (g/dL)

Eritrosit (RBC) 3.2 milyon hücre/mikrolitreÇok Düşük – (Normal değerler: Erkeklerde 4.7–6.1 milyon hücre/mikrolitre, Kadınlarda 4.2–5.4 milyon hücre/mikrolitre)

Sonuçları inceledikten sonra kullandığı ilaçları daha ayrıntılı sorgulamaya çalışırım…

  • Mide koruyucu ilaçlar (Güzel bir reklam sloganı), ağrı kesici ilaçlar, zayıflama için metformin grubu ilaçlar vb gibi düzenli – düzensiz ilaç kullanımını,
  • Beslenmesini,
  • Uyku düzenini,
  • İçki tüketimini,
  • Barsak alışkanlığını,

Aslında her biri hastanın değerlendirilmesi ve tedavisinin planlanması için çok değerli ve önemli olan bu soru – cevaplar ne yazık ki hastalar tarafından dikkate alınmadığı gibi kısa kesip bir an önce ilaç yazılması talebi ile cümlelerimi bölüyorlar aslında çoğu dinlemiyor.

Ben bu hastalığa dair problemi çözmeye alışkınım. Lakin açıklamalarımı dinlemeyen hastalara 30 yıldır alışamadım.

Sonuçlara bakarken hastaya ne yapması gerektiğini anlatmaya çalışırken hastada tespit ettiğim ve daha önceki tedavi planlarında eksik – sorun ne biliyor musunuz?

Açıklamayı temelinden yapayım…

Bildiğiniz gibi;

Eritrositler (RBC – Kırmızı kan hücreleri) ve hemoglobin (Hgb) kemik iliğinde üretilir. Bu üretimin yapımı sırasında demir, B12, B9 (folik asit) elzemdir.

Sonra

Demir iyonları hemoglobine bağlanır. (Bu bağlanma ile kana kırmızı rengi verir)

Solukla aldığımızda oksijen, demirin bağlandığı hemoglobin le taşınır.

Oksijen vücut için çok önemli… Taşınması ve tüm dokulara ulaşması şart.

Eğer oksijen hemoglobin ile taşınamaz ise dokular, hücreler, mitokondriler oksijensiz kalır.

Mitokondri enerji üretim merkezidir. Eğer oksijen mitokondriye ulaşamazsa enerji üretilemez.

Enerji üretilemediğinde;

  • Halsizlik
  • Yorgunluk
  • Güçsüzlük
  • Viral ve bakteriyel hastalıklara çabuk yakalanma gibi sorunlar oluşur


Hastaların aldığı ilaçları incelerken genel olarak kullandıkları demir ilaçlarında demir ile birlikte B9 vitamini ve B12 vitamini de bulunur. Çünkü tedavi reçetelenirken genel olarak hemoglobin üretimini sağlamak hedeflenir.

Hep atlanan yere geldik…!!!

Yukarıda, Demir iyonları hemoglobine bağlanır. (Bu bağlanma ile kana kırmızı rengi verir) yazmıştım hatırlayın.

Aslında demir iyonları hemoglobine direkt bağlanamaz. Hemoglobinin yapısında yer alan PORFİRİN isimli proteine bağlanabilir.

Evet bu durumda hemoglobinde PORFİRİN olmasını sağlamak lazım.

Aslında karmaşık ve uzun süreçleri olan PORFİRİN üretimini 4 adımla özetleyeyim

1️⃣➖Glisin + Siksünil CoA birleşir.
2️⃣➖ALA (5′-aminolevülinat) sentaz enzimi aracılığıyla ALA oluşturulur. (burası konumuz için çok önemli çünkü ALA sentaz enziminin kofaktörü yani asıl işi yapan bölümü B6 vitaminidir)
3️⃣➖ALA reaksiyonu ilerler ve PORFİRİN yapılarak hemoglobin yapısına katılır.
4️⃣➖Demir iyonları da bu porfirine yapışır.

Eveeeettt… Kırmızı yazılı 2. adım can alıcı ve ihmal edilen nokta.

B6 vitamin eksik olduğunda ALA üretilemez. Üretilemediğinde de PORFİRİN üretimi aşamasına geçilemez. Yani PORFİRİN üretilemez.

PORFİRİN yoksa demirin yapışacağı yer. yok demektir. Bu durumda demir hücreye giremez kanda dolaşır. Kanda demir ölçüldüğünde de yüksek çıkar.

Demirim de ne güzel yüksek” diye gelmişti hasta en başta hatırlayın…!!

Artık siz de biiyorsunuz. Vitamin B6 eksik olduğu için demir PORFİRİN’ e bağlanamıyor. (Demir eritrosit hücresine girip hemoglobine tutunamıyor.) Kısa zaman içinde de porfirini olmayan hemoglobinlerin hepsi patlar.

Bu durumda hemoglobin seviyeniz düşükse tedavi panlarken

Sadece

  • Demir
  • Vitamin B12
  • Vitamin B9 ile tedavi edemeyiz. Vitamin B6 da tedaviye eklenmelidir.

Tabi ki bu kadar basit değil. Ekle Vitamin B6 yı sorun çözülsün diyemiyoruz…

Çünküüüü….

Vitamin B6‘ nın vücuda alınması da yeterli değil. Vücutta aktifleştirilmeden kullanılamaz. Daha da önemlisi insanların çoğunda Vitamin B6‘ yı aktifleştirecek sistem az çalışıyor veya doğru çalışmıyor.

Ne yapacağız…??

Vitamin B6 kullanmak gerektiğinde aktif formu olan p5P kullanılmalı.

Özetle;

  • Demir
  • Vitamin B12
  • Vitamin B9
  • Vitamin B6

Başta olmak üzere komple bir beslenme – tedavi yapılmadığı sürece tam bir iyilik hali söz konusu olamaz.

Doğal Yaşayın – Doğal Beslenin – Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Hemoglobin: Yapı, İşlev ve Allosteri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32189307/

⭐️⭐️ Hemoglobin: Yapı, İşlev ve Allosteri https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7370311/

⭐️⭐️ Biyokimya, Hem Sentezi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK537329/

⭐️⭐️ Biyokimya, Hemoglobin Sentezi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK536912/

⭐️⭐️ Hücre içi hem trafiğinin düzenlenmesi, hücre altı haberciler tarafından ortaya çıkarıldı https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/27528661/

⭐️⭐️ Hemoglobin ve Hematokrit https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK259/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Şehir Efsanesi Reflü – Çikolata İlişkisi

Korku…Gizli salgın…

Kuyuya taşı atan belli değil lakin doğruları anlatmak için çabalayan akıllıların sesleri sosyal medyadaki yalan çığlıkları arasında kayboluyor.

Çikolata reflüye sebep olur. Reflü de astıma sebep olur.” ardından teorik haklı gerekçeler sıralayarak ver coşkuyu ver coşkuyu da iş pratiğe gelince her zaman hayata – gerçeğe uymuyor.

Öksürük var, sesi kısılmış bir de boğazı ağrıyorsa, neredeyse her astımlıya reflü hastası muamelesi yapılır oldu. Kolay yolu herkes sever.

Propaganda üstadı ilaç endüstrisi mi fısıldadı kendiliğinden mi ortaya yuvarlandı bilinmez “Sessiz reflüdiye bir tanı peydahlandı.

ICD 10 Tanı kodlarında (Hastalıkların isimleri ve karşılarında 3 veya 4 basamaklı kod verilmiş uluslar arası kullanılan tanı listesi). “Sessiz reflü yazmasa da çok tuttu bu teşhis.

Ardından,

Sessiz reflü olabilir, bu da astımı ağırlaştırabilir” diye cümleye de döndü mü..! Eyvah. Eyvah.

Aylarca bu cümle ile tedavisi düzenlenen hastaların çoğu hem kullandıkları ilaçlardan hiç fayda göremediler hem de ilaçların yan etkileri ile boğuştular.. (Vitamin B12 eksikliğinden, Böbrek hastalıklarına, hatta kansere neler var neler bu yan etkilerin içinde..)

Reflünün ne öksürük nöbetlerinin ne astım krizlerinin sebebi olamayacağını söyleyenlerin sesleri pek dikkate alınmadı.

İlaç kullanımını azaltanlara ”ilaç karşıtı” ”Alternatif Tıpçı” yaftasını yapıştırmak zaten son yılların klişesi. Karşılığına da ”Modern tıp” ambalajı çıkınca süreç taraf olmaya evrildi.

Yahu Tıp tanımı unutuldu sanki… Yeri gelmişken iliştireyim tanımı;

TIP: Tıp, hastalıkların teşhisi, prognozu, tedavisi ve önlenmesi bilimi ve uygulamasıdır.

(“Tıp” kelimesi Arapça ṭbb kökünden gelen ṭibb “hekimlik mesleği ve ilmi” kelimesinden türetilmiştir.

Zaman her zaman doğruyu haklı çıkartır.

Lakin geçen zamanda madur olanlara üzülmemek elde değil.

O çok etkili olduğu iddia edilen reflü ilaçlarının ne astım tedavisine ne de öksürük üzerine en ufak etkisi olmadığını ortaya koyan araştırmalar yayınlanmaya başladı. Ve giderek de artıyor.

Benim de Kişisel Görüşüm Reflü astım ataklarına yol açmaz, reflü astımı ağırlaştırmaz

Akla hemen “özofajit” gelebilir.

Özofajit, reflüye bağlı olarak yemek borusu alt ucunda iltihap gelişmesidir.

Tabi ki “özofajit” meydana geldiğinde hastanın astımı olsun veya olmasın reflü tedavisi görmesi elzemdir.

Reflüyü arttıran yiyeceklerin uzun bir listesi var. Reflü anlatırken yazarım.

Fakat bu listeye bitter çikolatanın eklenmesini doğru bulmuyorum. Özellikle de teobromin alkoloidini öksürüğü kesmek için kullanırken ve bitter çikolatada teobromin mevcutken..

Aklınızda olması gerekli bir diğer husus stres astımı şiddetlendirir. Çikolata yiyenlerde beyninde – kanında mutluluk hormonu olarak bilinen “serotonin” artar; serotoninin stresi – depresyonu önleyici etkileri vardır.

Reflü sebepleri arasında midenin fazla doldurulması da mevcut. Yani her gıda için geçerli olduğu gibi abartıya kaçmadan ”bir parça yenilecek bitter çikolata reflü yapacak o da astımı azdıracak” artık size bile pek mantıklı gelmiyor değil mi?

Bitter çikolata solunum yolları enfeksiyonlarına bağlı öksürüğe karşı faydalı olabilecek yararlı bir gıdadır.

Siz siz olun doğaya güvenin…

Her derdin çaresi doğada mevcut.

Lakin aklınızdan çıkarmayın. Dozu ayarlayacak olan hekiminiz olmalı.

Doğal Yaşayın – Doğal Beslenin – Aklınıza Mukayet Olun

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Kalıcı boğaz semptomlarını tedavi etmek için proton pompası inhibitörlerinin kullanımı: çok merkezli, çift kör, randomize, plasebo kontrollü çalışma https://www.bmj.com/content/372/bmj.m4903

⭐️⭐️ Kalıcı boğaz semptomları mide asidini azaltan haplarla tedavi edilmemelidir. https://evidence.nihr.ac.uk/alert/throat-symptoms-should-not-be-treated-with-ppis/

⭐️⭐️ Gastroözofageal Reflü Hastalığı Olan Hastalarda Kronik Öksürüğün Asit Baskılayıcı Tedaviye Yanıtı https://journal.chestnet.org/article/S0012-3692(13)60137-3/abstract

⭐️⭐️ Lansoprazol, CYP2C19 Zayıf Metabolizör Fenotipine Sahip Çocuklarda Astım Kontrolünün Kötüleşmesiyle İlişkilidir https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4590024/

⭐️⭐️ Zayıf Kontrollü Astımlı Çocuklarda Lansoprazol Rastgele Kontrollü Bir Deneme https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/1104902

⭐️⭐️ Asit reflü için 9 evde tedavi (Harvard Sağlık Yayıncılık) https://www.health.harvard.edu/newsletter_article/9-ways-to-relieve-acid-reflux-without-medication

⭐️⭐️ Mide Asidi Sizin İçin İyidir https://www.midwesterndoctor.com/p/stomach-acid-is-good-for-you

⭐️⭐️ Proton pompası inhibitörleri ve akut interstisyel nefrit https://www.bmj.com/content/341/bmj.c4412

⭐️⭐️ Asit baskılayıcı ilaçlar ve mide kanseri: Gözlemsel çalışmaların meta analizi https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3646149/

⭐️⭐️ Proton Pompası İnhibitörü ve Histamin 2 Reseptör Antagonisti Kullanımı ve B12 Vitamini Eksikliği https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/1788456https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/1788456

⭐️⭐️ Proton pompası inhibitörlerinin kullanımı ve kalça kırığı riski, diyet ve yaşam tarzı faktörleriyle ilişkili: prospektif bir kohort çalışması https://www.bmj.com/content/344/bmj.e372

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla

Yıldırım Çarpması – Ne Yapmalı

Şubat bitiyor..

Dağcılar, yürüyüşçüler, piknikçiler vb gibi açık hava tutkunları daha sık dışarıda olmayı amaçlarken hava şartlarını da dikkate almalılar.

Dağcılık ve benzeri yürüş grupları içerisinde muhakkak bir ilk yardımcı olmasına özen gösterin.

Dünya genelinde saniyede 50 – 100 arası yıldırım düşmesi olduğu tahmin edilmekte. Bu kadar sık meydana gelen – düşen yıldırımların insanlara denk gelmesi de gayet normal.

Bir yıldırım, 10 milyon voltu aşan bir voltaj ve genellikle 30 bin ila 110 bin amper arasında büyük bir akım taşımaktadır.

Dünya çapında yıldırım düşmesinden kaynaklanan ölümlerin tahminleri yılda 6.000 ila 24.000 vaka arasında değişmektedir. 

Bir bireyin yıldırım düşmesinden ölme olasılığı yaklaşık 15.300’de 1’dir.  

Elektrik çarpması veya yıldırım düşmesi yaşayan hastalar akımın doğrudan etkilerine bağlı olarak kalp ve solunum durması yaşayabilir. Ancak kurbanların çoğunda nörolojik komplikasyonlar, cilt yanıkları ve ilişkili künt travma gibi ilişkili çoklu sistem tutulumu vardır. 

Elektrik akımına ek olarak, hastalar yıldırımın aşırı sıcaklığı veya bir patlama dalgası yoluyla yaralanabilir. Çarpma sıcaklıklarının 30.000 °C’ye kadar yükseldiği bildirilmiştir.

Yıldırım Gerçekleri – Yıldırım Güvenliği İpuçları

  • Yıldırım aynı yere iki kez düşebilir. 
  • Yıldırım yağışın 15-20 kilometre uzağına kadar düşebilir.
  • Şimşek , başınızın üstünde mavi gökyüzü varken de düşebilir. Buna ‘maviden gelen bir şimşek‘ de denir.
  • Yıldırım, gök gürültüsü olmadan meydana gelemez.
  • Yıldırım her zaman en yüksek nesneye çarpmaz.
  • Güvenlik için “30–30″ kuralı önerilir. Bir yıldırım düşmesini gördükten sonraki 30 saniye içinde gök gürültüsü duyulduğunda sığınak aramanız gerekir. Son gök gürültüsü duyulduktan veya son yıldırım görüldükten sonra 30 dakika boyunca açık hava faaliyetinin yeniden başlamaması gerekir.
  • Yıldırım mağduruna dokunmak tehlikeli değildir. Çünkü mağdurlar elektrik yüklü kalmazlar.
  • Yıldırım hasarına dair dışarıdan bir belirti olmasa bile hasar/yaralanma yine de ciddi olabilir.

Yıldırım Mağdurlarında Neler Olabilir?

  • Sıklıkla, kalp ve solunum durması, hipertansiyon, taşikardi ve spesifik olmayan EKG değişiklikleri (QT uzaması, T dalgası inversiyonu ve ST değişikliği)
  • Seyrek olarak kalp krizi (miyokard enfarktüsü), kalp kasında bölgesel ölüm (nekroz), kalpteki kanın vücuda pompalanma oranında (ejeksiyon fraksiyonlarında) azalma ve kalp kasında morluk (miyokard kontüzyon) görülür.
  • Birincil ve ikincil oksijensiz (hipoksik) kalp durması başlıca ölüm nedenidir ve genellikle kalbin durmasıdır (asistolidir).
  • Dolaşımın kendiliğinden geri dönmesi istisna olmaktan çok kuraldır, ancak solunum durması kalp durmasından daha uzun sürer. Bu, apnenin ölüm oranındaki kritik faktör olduğunu belirtir.
  • EKG değişiklikleri 1 haftaya kadar gecikebilir. Çoğu EKG değişikliği birkaç gün içinde çözülür, ancak bazıları aylarca sürebilir.
  • Kendi kendine sınırlı damar kasılması (vazospazm), nörolojik, kardiyak ve gastrointestinal oksijensiz kalma (iskemiyi) ve ayrıca kompartıman sendromunu taklit edebilir.
  • Hemen ve geçici olarak
    • Bilinç kaybı (%75),
    • Amnezi ve baş ağrısı (%86)
    • Paresteziler (%67)
    • Kas güçsüzlüğü (%80)
    • Keraunoparalizi (%67). (Keraunoparalizi, mavi, benekli, soğuk ve nabızsız olan ekstremitelerin (üstten daha yaygın olan alt ekstremiteler) geçici (1-2 saat süren) felcidir.)
  • Hemen ve uzun süreli veya kalıcı olarak
    • Hipoksik iskemik yaralanma ensefalopatisi
    • İntrakraniyal kanama
    • Sonrası serebral enfarktüs
    • Ödem
    • Serebellar sendromlar.
    • Spinal ve periferik sinir yaralanmaları nadirdir
  • Gecikmiş süreçte Motor nöron hastalıkları ve hareket bozuklukları
  • Düşme veya patlamadan kaynaklanan travma sonrası beyin kanaması (epidural, subdural veya subaraknoid kanamalar)
  • Hastaların %85’inde nörolojik hasar görülmektedir
  • Tüm hastaların %70-75’inde uzun vadeli sakatlık görülmektedir
  • Yanıklar çoğunlukla yüzeyseldir ve sadece %5-10’u tam kalınlıkta yanıklardır. Yanıklar şu şekilde sınıflandırılır
    • Doğrusal: Terin, ışık cilt üzerinde hareket ederken buharlaşmasıyla oluşur ve genellikle kısmi kalınlıkta yanıklara neden olur.
    • Noktasal: Derin dokulardan çıkan akımın vücuttan çıkması sonucu oluşan kümelenmiş dairesel yanıklar olarak görülür.
    • Termal: Metal veya sentetik kumaş ısıtılabilir ve cildi yakabilir.
  • Kafatası yanıklarında ölüm oranında 3-4 kat artış ve kalp krizi geçirme oranında 2 kat artışla ilişkilidir
  • Bacak yanıkları da artan ölüm oranlarıyla ilişkilidir
  • Ter yoğunluğunun fazla olması nedeniyle yanıklar deri kıvrımlarında, kırışıklıklarda ve eklemlerde daha sık görülür
  • Rabdomiyoliz/miyoglobinüri ve kas yıkımına bağlı akut böbrek yetmezliği nadirdir
  • Hastaların %50’sinden fazlasında işitme ve/veya denge organı hasarı ve ayrıca %50’sinden fazlasında çift taraflı kulak zarı (bilateral timpanik membran) yırtılması vardır 
  • Geçici vertigo en sık görülen denge (vestibüler semptomdur) bulgusudur.
  • İç kulak hasarı daha nadirdir, ancak işitme kaybına (sensörinöral tip) neden olabilir
  • Hastaların %50’sinde en sık görülen yaralanma türü (bilateral) katarakt olan göz yaralanmalarıdır
  • Gecikmiş göz yaralanmalarının 2 gün ile 4 yıl arasındadır
  • Kırıklar ve iç organ hasarları nadirdir 
  • Kalıcı hipotansiyon, göğüs, kalp, akciğerler, bağırsaklar veya omurgadaki altta yatan künt yaralanmalara işarettir.

Yıldırım Çarpmasından Korunma

  • Açık hava etkinlikleri öncesi hava durumunu kontrol etmelisiniz
  • Açık arazide eğer saçın dikleşmeye başlıyorsa, derin sızlıyorsa ve çatırdama gibi bir ses duyuyorsan, DİKKAT! Sizi her an yıldırım çarpabilir.
  • Gök gürültüsü duyarsanız, kapalı bir binaya veya camları kapalı sert tavanlı bir araca sığının. Evlerin girişlerinde – verandalarında, camları açık arabada, açık yapılarda veya araçlarda bulunmayın.
  • Dağ veya tepelerin üst bölümlerinde – zirvelerinde ve tek duran ağaçlarda veya elektrik direkleri gibi diğer yer düzleminden daha yüksek nesnelerin yakınında durmayın. Ağaçların arasında kaldıysanız daha kısa ağaçların yakınında kalın.
  • Yüzme havuzu, gölet, nehir ve hatta su birikintileri gibi su kaynaklarından uzak durun
  • Yıldırım düşmesi esnasında suda olmak tehlikelidir. Bu nedenle fırtına esnasında banyo yapmayın. Elde bulaşık ya da çamaşır yıkamayın.
  • Herhangi bir metalle temastan kaçının. Beton bir yapıdaysanız, duvarlara yaslanmaktan kaçının çünkü yıldırım betondaki metal takviyeden geçebilir.
  • Elektrikli cihazlarınızı şarj etmeyin.
  • Cihazlarınızı kablolu olarak kullanmayın.
  • Üzerinizde metal hiçbir şey bulunmamasına dikkat edin
  • Toplu bir grup halindeyseniz birbirinizden en az 1,5 metre uzaklaşın

Eğer yıldırım size veya yanınızdaki birine çarparsa, derhal acil tıbbi yardım çağırın ve ardından aşağıdaki adımları izleyin:

  • Unutmayın yıldırım aynı yere bir daha düşebilir. Bu sebeple tekrar riskini en aza indirmek için çarpılan kişiyi daha güvenli bir yere taşıyın.
  • Çarpılan kişiyi nefes alıp almadığını ve kalp atışının olup olmadığını kontrol edin. Eğer yoksa, hemen göğüs kompresyonlarına başlayın. Grubunuzda CPR eğitimi almış biri varsa kurtarma solunumunu başlatın.
  • Tıbbi personel gelene kadar göğüs kompresyonlarına ve CPR’ye devam edin.
  • Mağdurda yanık veya künt travma gibi diğer yaralanmaları değerlendirin ve mümkün ve uygun şekilde ilk yardım uygulayın.
  • Hipotermi riski varsa, kazazede ile zemin arasına yalıtım malzemesi koyun.

Aşağıda yıldırım çarpması sonrası gelişen Lichtenberg Figürü adı verilen bir cilt bulgusu görüyorsunuz.

Şekil 2
Lichtenberg Figürü bir yanık değildir, ancak kökeni belirsizliğini korumaktadır. Genellikle bir saat sonra ortaya çıkar ve 24 saat içinde çözülür.

Aşağıda yıldırım çarpması sonucu ölüm vakalarına ait otopsi başlangıcında deri bulgularının tespitine dair 3 görsel ”Lichtenberg Rakamları: Bir Deri İşareti Şüpheli Ölüm Vakalarını Nasıl Çözebilir? https://journals.sagepub.com/doi/10.1016/j.wem.2022.07.008 ” makalesinde yer almaktadır.

Yazarlar;

Syrine Azza Manoubi , MD  [email protected]Maha Shimi , MDDr. Mohamed Allouche​

16 yaşında bir çocuğun göğüs ön duvarında Lichtenberg figürleri. Eğrelti otu benzeri bir desene sahip tipik yüzeysel eritematöz dallanma görülüyor.

28 yaşında bir çoban kızı, sol kalçada yukarıya doğru uzanan Lichtenberg figürleri görülüyor. Yüzeysel kırmızımsı dallanma.

Genç erkek ön uyluklardaki Lichtenberg figürleri. Eğrelti otu benzeri bir desene sahip yüzeysel eritematöz dallanma görülüyor.

3 vakanın otopsisinde, ne travmatik yaralanmalar ne de patolojik bulgular görülmemiş.

Vücut sıvılarının (kan ve idrar) toksikolojik analizleri, test edilen tüm maddeler (etanol, opiatlar, benzodiazepinler, barbitüratlar ve kanabinoidler) için negatif çıkmış.

Her kurbanın vücudunda Lichtenberg figürlerilerin varlığına dayanarak, yıldırım çarpması yaralanması her vakada ölüm nedeni olarak kayda geçirilmiş.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Yıldırım, bulutlardaki buz kristalleri nedeniyle oluşan statik elektrikten oluşur ve bulut ile yer gibi başka bir nesne arasında diferansiyel bir yük oluşturur.

Yaklaşık olarak her beş yıldırım düşmesinden biri, yaralanmaya veya ölüme neden olabilen buluttan yere düşmedir.

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Sayın okuyucu,

Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Bilimsel Yazı Sevenler Devam Edebilirler

⭐️⭐️ Yağmur, doğrudan yıldırım düşmesi sonucu insan kafasına gelen darbelerden kurtulma şansını artırabilir https://www.nature.com/articles/s41598-023-50563-w

⭐️⭐️ Şok edici bir yaralanma: Yıldırım yaralanmalarının klinik incelemesi, tuzakları ve tedavi protokolünü vurgulamaktadır https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0020138322005861

⭐️⭐️ Yıldırım hasarının fiziksel etkileri https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/2671249/

⭐️⭐️ CDC’nin Kapalı Alan Yıldırım Güvenliği Yönergelerinin Arkasındaki Kanıtların Sistematik Bir İncelemesi https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2023.10.05.23296621v1.full

⭐️⭐️ Yıldırım çarpması yaralanmasından sonra kardiyovasküler komplikasyonlar https://www.openaccessjournals.com/articles/cardiovascular-complications-after-lightning-strike-injury-17109.html

⭐️⭐️ Yıldırım Düştüğünde: Spor ve Eğlence Aktivitelerinin Güvenliği https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37036461/

⭐️⭐️ Elektrik çarpması ve yıldırım düşmesi https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/8434837/

⭐️⭐️ Yıldırım Yaralanmaları https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK441920/

⭐️⭐️ Yıldırım çarpması mağdurunda fiziksel yaralanma https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/11521028/

⭐️⭐️ Aynı Anda Yıldırım Çarpmasıyla Ölen Bir Çiftte Yıldırım Yanıkları ve Elektrik Travması https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5965181/

⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Dr Mustafa KEBAT

Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

Sınırlı Sorumluluk Beyanı:
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır
.

Daha Fazla