İş güvenliği uzmanının saha çalışmaları ve eğitimlerde kullandığı dil, yalnızca bilginin doğruluğunu değil, anlaşılırlığını ve uygulanabilirliğini de belirliyor. Teknik olarak kusursuz bir içerik, eğer çalışan tarafından anlaşılmıyorsa, pratikte hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu nedenle iletişimde kullanılan kelimeler, en az önlem kadar hayati öneme sahiptir.
İş güvenliği uzmanının saha çalışmaları sırasında karşısında çoğu zaman mühendis, hekim, akademisyen değil; ustalar, operatörler, teknisyenler, şoförler, bakımcılar ve yardımcı personeller vardır. Bu insanların büyük bölümü risk algısını teknik terimlerle değil, gündelik deneyimleri ve kullandıkları pratik dil üzerinden oluşturur.
Örneğin “statik elektrik riski” dendiğinde bazı çalışanlar bunu soyut bir fizik konusu olarak algılarken, “makine üzerindeki elektrik birikmesi çarpabilir” ifadesi çok daha somut bir anlam taşır. Aynı gerçek, farklı ifade düzeylerinde bambaşka etkilere yol açar.
Bu nedenle iş güvenliği uzmanı, saha uygulamalarında ve eğitim anlatımlarında mümkün olduğunca:
- Genelleşmiş halk dilini
- Meslek gruplarının kendi arasında kullandığı terimleri
- Yöresel ve yerel ifadeleri
- Günlük hayattan örnekleri
kullanmalıdır.
Bu, bilimsellikten ödün vermek değil; aksine bilimin sahaya inmesini sağlamaktır. Çünkü bugünkü amacımız, teknik olarak doğru konuşmak değil, doğru davranışın oluşmasını sağlamaktır. İş güvenliği felsefesi yerleştiğinde tabi ki teknik terminolojiyi kullanmak ve ortak dil olmasını sağlamak o günün sorumluluğu olacaktır.
Örneğin:
- “Kişisel koruyucu donanım” yerine önce “iş ekipmanın” veya “koruyucu malzemen” denmesi
- “Yüksekte çalışma” yerine “başının üstünde, düşme ihtimali olan iş” ifadesinin kullanılması
- “Konfined alan” yerine “hava almayan kapalı alan” ifadesi
- “Respiratör” yerine “toz maskesi (respiratör)” ifadesi
sahada karşılık bulan, anlaşılan ve hafızada kalan anlatımlardır. İnsanlar bildikleri kelimelerle düşünür; düşünemediği şeyi ise uygulayamaz.
Ancak burada çok önemli bir ayrım vardır:
Sözlü anlatım dili ile resmi yazım dili aynı olmak zorunda değildir.
İş güvenliği uzmanı, sözlü iletişimde sade, anlaşılır ve yerel bir dil kullanırken; resmi belgelerde, raporlarda, talimatlarda, risk analizlerinde ve prosedürlerde mutlaka teknik ve hukuki terminolojiye bağlı kalmalıdır. Çünkü bu belgeler denetim, soruşturma, mahkeme ve resmi değerlendirme süreçlerine girebilir. Bu yazılı belgelerde kullanılacak her kelimenin:
- Mevzuatta karşılığı olmalı
- Bilimsel terminoloji ile uyumlu olmalı
- Meslek standartlarına uygun olması gerekir
Buradaki ideal yöntem şudur:
Eğer hazırlanan belge çalışanların da okuyup anlayacağı bir doküman (örneğin: talimat, uyarı, saha panosu, eğitim broşürü, cep rehberi vb.) ise teknik terimin hemen yanında, parantez içinde halk arasında kullanılan karşılığı da verilmelidir.
Örnek kullanım:
- Kişisel Koruyucu Donanım (KKD – koruyucu ekipman)
- Konfined Alan (hava almayan kapalı alan)
- LOTO – Kilitleme/Etiketleme (makineyi kilitleyip etiket asma)
- Statik Elektrik (durgun elektrik birikmesi)
- Ergonomi (vücuda uygun çalışma düzeni)
- Asfiksi (boğulma / oksijensiz kalma)
Bu yöntemle iki önemli kazanım elde edilir:
- Resmi doğruluk korunur
- Pratik anlaşılırlık sağlanır
Bu yaklaşımı benimsemeyen, sadece teknik terimlerle konuşan ve çalışanların “anlamasını onları ilgilendirmeyen bir detay” olarak gören kişiler ise aslında iş güvenliğinin ruhunu anlamamıştır. Çünkü iş güvenliği, raportörlük ya da ezbere mevzuat aktarımı değildir. İş güvenliği, davranış değiştirme sanatıdır. Bunun yolu da doğru kelimeleri, doğru insana, doğru biçimde söylemekten geçer.
Daha da önemlisi şudur: Çalışanın anlamaması bir “cehalet” problemi değil, bir “iletişim sorunu”dur. Eğer çalışan anlamıyorsa, anlatan kişi görevini tam yapmamış demektir. Bu noktada sorumluluk, terimi bilmeyene değil; bildiği hâlde sadeleştirmeyenedir.
Kendisi anlamadığı için değil, anlatmaya emek vermediği için teknik dil eleştirisi yapan ama çalışanları bilinçlendirmek gibi bir çaba da göstermeyen kişiler, eleştirinin arkasına saklanan konfor alanında kalırlar. Oysa gerçek iş güvenliği uzmanı şikâyet eden değil, anlatma yöntemi geliştiren kişidir.
Sonuç olarak:
- Sahada: Halkın, çalışanın dili konuşulmalıdır.
- Belgede: Bilimin ve mevzuatın dili korunmalıdır.
- Çalışan odaklı dokümanda: Teknik terim + parantez içinde günlük karşılık birlikte kullanılmalıdır.
Amaç: Bilgi gösterisi değil, bilginin kabul edilebilir yoldan aktarılması ve uygulanasının sağlaması olmalıdır
Çünkü en gelişmiş terminoloji bile, eğer insanın zihnine ve davranışına ulaşmıyorsa, sadece süslü kelimeler yığınıdır. İş güvenliği uzmanının asıl ustalığı kelime sayısında değil, anlaşılır olmasıdır.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Doğal Yaşayın
Doğal Beslenin
Aklınıza Mukayet Olun
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Sayın okuyucu,
Aşağıdaki linkten yazımızda yer alan konu hakkında sorularınızı ve görüşlerinizi, merak ettiğiniz ve yazılarımıza konu olmasını istediğiniz hususları iletebilirsiniz.
Bilginin paylaştıkça çoğalacağı düşüncesi ve sizlere daha iyi hizmet verme azmi ile her gün daha da iyiye ilerlemede bizlere yorumlarınız ve katkılarınız ile yardımcı olursanız çok seviniriz. https://g.page/r/CTHRtqI0z0gjEAE/review
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Dr Mustafa KEBAT
0 530 568 42 75
Tetkik OSGB İş Sağlığı ve Eğitim Koordinatörü

